KESK Samsun Şubeler Platformu, konfederasyonun kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen etkinlikte; ANKA Haber Ajansı Muhabiri Mehmet Rebii Özdemir’e ödül verdi. SES Samsun Şubesi Başkanı Aysel Ocak, Özdemir’e ödülünü verirken; “Emek ve demokrasi yolunda verdiğimiz onurlu mücadelemizin kamuoyu ile paylaşılmasına göstermiş olduğunuz duyarlılığa teşekkür ederiz” dedi.
KESK Samsun Şubeler Platformu, konfederasyonun kuruluşunun 27. yılında TES-İŞ Samsun Şubesinin toplantı salonunda düzenlenen etkinlikte ANKA Haber Ajansı Samsun Muhabiri Mehmet Rebii Özdemir, ödül aldı.
“KESK’İN TARİHİ KÖKLERİ EMEĞİN YÜZLERCE YILLIK BİRİKİMİNE UZANAN ÇINARDIR”
KESK Samsun Şubeler Platformu TES-İŞ Samsun Şubesinin toplantı salonunda dönem sözcüsü Mustafa Niyazi Bulut, günü anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı. Bulut, konuşmasında şunları ifade etti:
“Bugün 8 Aralık Kamu Emekçileri mücadele tarihinin yapı taşı fiili, meşru mücadelenin açık adresi Konfederasyonumuz KESK’in 27. Kuruluş yıldönümü. Tüm emekçilere kutlu olsun. KESK’in tarihi elbette ki geride bıraktığımız 27 yıldan ibaret değildir. KESK’in tarihi kökleri, emeğin yüzlerce yıllık birikimine, dalları Encümen-i Muallim’den, TÖS’e, TÖB-DER’e, TÜM-DER’e, TÜS-DER’e uzanan asırlık çınarın tarihidir. Bugün 27 yıl dönümümüzü kutlarken, emekleriyle, ödedikleri bedellerle bizlere bu onurlu tarihi bırakan arkadaşlarımızı, Samsun şubelerimizden aramızdan ayrılan tüm arkadaşlarımızı ESM Samsun Şubesinin başkanı Müşfik Veysel Erdoğan’ı bir kez daha minnetle anıyor anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Faşizme karşı demokrasi, emperyalizme karşı bağımsızlık, savaşa karşı barış, baskılara karşı özgürlük, dinci gericiliğe karşı laiklik, ırkçılığa ve şovenizme karşı emeğin birliği ve halkların kardeşliği için mücadele eden KESK fiili ve meşru mücadele anlayışı ile yol aldı, yol almaya devam edecektir.
“HAK VERİLMEZ MÜCADELEYLE ALINIR”
KESK, ‘Bizi ezen, bir kenara iten, emeğimizi görünmez kılan, bedenlerimizi metalaştıran erkek egemen sistemin çarklarına takılan çakıl taşı olacağız’ diyen kadınların mücadelesinin en önemli özneleri arasında olmaya devam edecektir. En başından bugüne ‘hak verilmez, mücadele ile alınır’ ilkesinden taviz vermeden yol aldık. Bundan sonra da rüzgâr gücüyle değil rüzgâra karşı durarak yükselttiğimiz mücadele bayrağımızı dalgalandırmaya devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. OHAL, KHK’lar ile yaşanan sorgusuz, sualsiz, hukuksuz ihraçlara karşı en başından beri karşı çıktık, yaptığımız eylem ve etkinliklerle, hukuksal olarak destek, dayanışmayla, mağduriyetler giderilene kadar çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Faşizme ve karanlığa asla teslim olmayacağız. KHK’lar gidecek arkadaşlarımız gelecek. Bu ülkenin emeği ile geçinen tüm kesimlerinin önünde her zaman zorlu süreçler, çetin mücadeleler olmuştur. Bugün de kelimenin tam anlamı ile bir zulüm döneminden geçiyoruz. Ülkemizin adım adım içine itildiği ekonomik, siyasal, toplumsal bunalım gittikçe derinleşmiştir. Artık yoksulluktan değil, derin yoksulluktan bahsedilmektedir. Her gün yeni zamlarla uyanıyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı, çocuğumuzun okul, bebeğimizin bez ve mama masraflarını, yaşadığımız evin kirasını karşılayamaz olduk. Kışın kapıya dayanmasıyla elektrik, doğal gaz faturası kâbusumuz yeniden hortladı.
“BU BOZUK DÜZENİN SAĞLAM HİÇBİR ÇARKI KALMADI”
Yıllardır hayata geçirilen borçlanmaya, dış finansmana, ranta, betonlaşmaya, müşteri garantili yollara, köprülere, havaalanlarına, şehir hastanelerine (KÖİ), Kur Korumalı Mevduata (KKM), askeri ve güvenlik harcamalarına, dayalı model çoktan iflas etmiştir. Ancak sağlam hiçbir çarkı kalmayan bu bozuk düzenin enkazı, işçisinden kamu emekçisine, asgari ücretlisinden emeklisine, çiftçisinden küçük esnafına halkın yüzde 99’una yıkılmıştır. Bir avuç mutlu azınlığın dışında kalan herkese hepimize biçilen rol ucuz emek cennetinin katıksız köleleri olma rolüdür. Dolayısıyla bugün bizim için sadece bir kutlama günü değil, mücadeleyi yükseltme günüdür. Gün; bu toprakları emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, laikliğin, kardeşliğin, barışın filizlendiği topraklara çevirme günüdür. Gün; sömürü, yoksulluk ve baskı düzenine karşı omuz omuza verme günüdür. Gün; yıllardır parçalanıp, bölünen, ötekileştirilen, yok sayılan milyonların hak ve özgürlükler için birleşme günüdür. Bunun bir adımı olarak kuruluş yıl dönümümüzde kamu emekçilerine, işçilerine, işsizlere, güvencesiz çalışanlara, kadınlara, emeklilere, esnaflara, gençlere, ’geçinemiyoruz’ diyen tüm kesimlere sesleniyoruz. Gün; sermayeye değil, halktan emekten yana bütçe talebini yükseltme, ortak mücadeleyi büyütme günüdür. Gün; ‘seçim değil, geçim bütçesi ‘istiyoruz diye haykıracağımız 17 Aralık mitinginde alanları doldurma günüdür.”
Bir yanıt yazın