5 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Otelinin yakılması bahane edilerek PKK tarafından Erzincan Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü'nde gerçekleştirilen katliam, 29'uncu yılında unutulmadı.
Başbağlar Köyü Derneği tarafından Saraçhane Parkı'nda düzenlenen anma etkinliğine; katliamda hayatını kaybedenlerin yakınlarının yanı sıra, çok sayıda kişi ve birçok siyasi parti temsilcisi katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından basın açıklamasını okuyan Başbağlar Köyü Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Dikkaya, kamete uğratılan Başbağlar dosyasının hangi gerekçe ile kapatıldığını sorarak, dosyanın yeniden TBMM'de incelenmesi talebinde bulundu.
"Katliamda geçmişimiz ve o günümüz yok edildi, geleceğimiz ise yok edilmek istendi"
Dikkaya, "Dilerdik ki; bugün burada yalnızca, tecelli etmiş adaletin akabinde, şehitlerimizi hayırla yad edip, hayır dualarımızı gönderelim. Ancak 29 yıldır olduğu gibi bu yıl da sarf edeceğimiz her bir cümle ve attığımız her bir adım, karanlıktan aydınlığa çıkmak ve adalete kavuşabilmek içindir. Bu yöndeki mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz, unutmayacağız ve katiyyen unutturmayacağız. 29 yıl önce Başbağlar'da yanan zalimin ateşi sönmemiş ve kara dumanı da halen dağılmamıştır. Kara duman, zalime ancak güç verir. Tecelli eden adalet ise mazluma su, zalime ateştir. Madımak'ta ve Başbağlar'da katliam düzenleyen zalimler, milletimizin feraseti sayesinde kirli emellerine ulaşamadılar ve hiçbir zaman da ulaşamayacaklar. Acı aynı, gözyaşı aynı, yara aynı, kuklacılar aynı. Evet, Başbağlar Katliamı nedir? Başbağlar'da akşam namazının kılındığı esnada, PKK terör örgütü tarafından köyümüze düzenlenen baskında 28 kişi kurşuna dizilmek; biri kadın, biri çocuk 5 kişi ise evleriyle birlikte yakılmak suretiyle 33 köylümüz şehit edildi. Köy camisi basılarak 22 köylümüz camiden, camide olmayanlar ise evlerinden tek tek toplanarak köy meydanına getirildi. Katliam, burada 45 dakika boyunca, daha önceden itina ile hazırlandığı belli olan ve sonrasında şehitlerimizin de üzerine bırakılan bildiri metni ile de aynı içeriğe sahip örgüt propagandası yapıldıktan sonra gerçekleşti. Ayrıca, köyümüzün camisi, okulu, öğretmen lojmanı, imam evi, mahalle ve köy odası ve olay anında köyde bulunan 4 araç yakıldı; köyde bulunan 210 hanenin 191 hanesi yakılıp yıkıldı. Büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanlarımız da telef edildi. Bu katliamda 33 köylümüz ile birlikte hayvanlar, ağaçlar, doğa, tarih, kültür ve umutlarımız yok edildi. Bu katliamı, bu soykırımı yapan 150 kişilik hain grup ise ellerini kollarını sallayarak köyümüzü terk etti. Velhasıl, bu katliamda geçmişimiz ve o günümüz yok edildi, geleceğimiz ise yok edilmek istendi." dedi.
"Başbağlar dosyası niçin akamete uğratıldı ve kapatıldı?"
Başbağlar'da yaşanan katliamı sonrasında olağan dışı olayların yaşandığını hatırlatan Dikkaya, meydana gelen hadiselere şu sorularla cevap aradı;
"İnsan hakları savunucuları, insanlık onuru için mücadele edenler, insanlık yemini edenler neredeler? Araştırmacı gazeteciler, yazarlar, şairler ve tarihçi akademisyenler neredeler? Entellektüeller, aydınlar, doğa severler, çevreciler, hayvan hakları savunucuları neredeler? Bıkmadık anlatmaktan, usandık anlaşılamamaktan. Çeyrek asırdan fazla, 29 yıldır sorduk ve yine soruyoruz: Hangi evde kimin oturduğu istihbaratı nereden alındı?
Katliamı yapan teröristlerin içerisinde bulunan düzgün giyimli, tıraşlı grup kimlerdi?
Başpınar Karakolu Komutanı defalarca aranmasına rağmen neden telefona gelmedi?
Güvenlik kuvvetleri ve savcılık neden 14 saat sonra geldi?
Yangına neden hiç müdahale edilmedi?
Toplanan 585 boş kalaşnikof kovanının balistik incelemesi neden yapılmadı?
Cenazelere neden otopsi yapılmadı?
Evde yanan 5 köylümüzün cenazesi neden iş makinalarıyla arandı? Ve ne acıdır ki 5 köylümüzün cenazesine hiç ulaşılamadı. Yakılan evlerin dozerle dümdüz edilmesinin sebebi neydi?
Bu yıkım Başbağlar’ın tekrar ihyasının engellenmesi için mi yapıldı? (ki biz o kanaatteyiz. Çünkü hiçbir kanun kapsamına alınmadı.)
Hiçbir kanun kapsamına alınmamasının sebebi köyümüzün ve bölgenin boşaltılması için miydi?
5 Temmuz günü Başbağlar semalarında çekiç güç helikopterinin ne işi vardı?
Katliamdan 4 gün sonra köyümüze önemli miktarda silah neden gönderildi?
Bu silahları getirerek 'İstediğiniz gibi kullanın.' diyenler, bizim de bir yerleri basmamızı mı istiyorlardı? Bu silahlar, köylülerimiz tarafından hiçbir şekilde teslim alınmadı.
Daha sonra Tunceli'nin bize yakın köylerinden 16 kişiyi, Kemaliye Jandarması, köyümüzün içinden gözümüze sokarcasına neden götürdü? Bir gün sonra ise hepsi neden serbest bırakıldı?
Tanıklar ile sanıklar neden hiçbir zaman yüzleştirilmedi?
İtirafçı sanık mahkemeye bir yıl sonra getirildiğinde, verdiği kod ve gerçek isimler üzerinde neden hiç durulmadı?
Diğer itirafçı sanık Kahramanmaraş’ın Elbistan Cezaevi’nden neden hiç getirilmedi?
İtirafçı sanık da dahil olmak üzere Başbağlar Katliamı’ndan dolayı ceza alan bir tek kimse neden olmadı?
1993 yılında kurulan Doğu ve Güneydoğu olaylarını araştırma komisyonu, olay yeri Başbağlar olmasına rağmen incelemesini İstanbul Fatih’de bulunan Dernek Lokalimizde yaptı. Bu da hiçbir inceleme yapılmadığını gösteriyor.
Tüm bu eksikliklere rağmen Yargıtay, dosyayı neden onadı ve mahkeme süreci 1998 yılına kadar devam etmiş olmasına rağmen Başbağlar Dosyası neden kapatıldı?
2013 yılında 11. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül tarafından Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’na verilen talimat neticesinde kurul bizi 6,5 saat dinledi. Neticesinde bir rapor dâhi hazırlanmadı. Bir rapor çıkmayacaksa neden dinlendik? Her yıl soruyoruz ve sormaya da devam edeceğiz.
"Başbağlar'dan aldığınız yüreğimizi bize geri verin"
Başbağlar halkının olarak o gün basiret ve ferasetimizle Türkiye üzerinde oynanmak istenen bu oyuna gelmediğinin ve köyünü de hiçbir zaman terk etmediğini belirten Dikkaya, "Savcılarımızdan, gerekeni yapmalarını ve kimlerin bu katliamda rolünün olduğunu bulmalarını istiyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1993 olayları kapsamında Başbağlar Katliamı ile ilgili araştırma ve inceleme komisyonu kurarak çok yönlü ve yerinde inceleme yapmasını talep ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun akamete uğrayan Başbağlar Dosyasını yeniden incelemeye alması hususunu sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan arz ve talep etmekteyiz. Bizler, 'Zulüm kimden gelirse gelsin ve kime yönelik olursa olsun karşısındayız.' Bütün kuklacıların, teröristlerin ve hamilerinin canı cehenneme Başbağlar'dan aldığınız yüreğimizi bize geri verin. Bize, Başbağlar'da eşleri, babaları ve oğulları katledildiğinden beri sürekli ağlayan dulların, yetimlerin ve anaların bomboş kalmış yüreğini geri verin." ifadelerini kullandı. (İLKHA)