ENGİN ALTAY’DAN ERDOĞAN’A ‘BELEDİYE’ YANITI: “İSTANBUL PARANOYASINI ANLIYORUM, AYA SERT İNİŞ YAPAMADIK AMA YENİKAPI’DAN SARAÇHANE’YE SERT İNİŞ YAPTI”

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, dün sağlık meslek örgütleri temsilcileriyle yaptıkları toplantı hakkında bilgi vererek, sağlıkta şiddet konusunda caydırıcılığı sağlayacak bir kanun teklifi üzerinde çalıştıklarını ve gelecek hafta genel görüşme önerisiyle TBMM’yi toplantıya çağıracaklarını söyledi...

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, dün sağlık meslek örgütleri temsilcileriyle yaptıkları toplantı hakkında bilgi vererek, sağlıkta şiddet konusunda caydırıcılığı sağlayacak bir kanun teklifi üzerinde çalıştıklarını ve gelecek hafta genel görüşme önerisiyle TBMM’yi toplantıya çağıracaklarını söyledi. Altay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’li belediyelere yönelik açıklamalarına 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde İstanbul'daki Saraçhane Meydanı'nda yapılan miting ile yanıt verdi. Altay, “Erdoğan'ın İstanbul paranoyasını ben çok iyi anlıyorum. Erdoğan, Yenikapı'daki 500 binlik mitingden Saraçhane'deki 5 binlik mitinge sert iniş yaptı. Aya sert iniş yapamadık ama Yenikapı’dan Saraçhane’ye sert iniş yaptı” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Engin Altay’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“SAĞLIKTA ŞİDDETİN TEMEL SEBEBİ SİSTEM: Dün, TBMM’de sağlık çalışanlarının temsilcileri vardı. Sağlık örgütlerinin başkanları ve yöneticileriyle ve sağlık çalışanlarının sendika başkan ve yöneticileri ile yaklaşık iki buçuk saat süren bir çalışma toplantısı yaptık. Niçin yaptık? Gün geçmiyor ki, sağlık çalışanlarına yönelik bir öldürme vakasıyla bir cinayetle, kasten bilinçli bir yaralama olayıyla kişinin hayatına vücut dokunulmazlığıyla tehditle ve şiddetle karşılaşmayalım. Şu zannedilmesin, sağlık çalışanlarımıza yönelik fiziki şiddetler; darp, cinayet, yaralanmalar sadece haber oluyor. Sözlü şiddetleri, sözlü hakaretleri, sözlü saldırılar da eğer haber olabilse her gün bu konuda yüzlerce haber duyacağız. Artık acil servis çalışanları evden çıkarken aileleriyle çocuk, çoluk çocuklarıyla helalleşerek evden çıkar hale geldi. Acil servisler ve yoğun bakımlarda olağanüstü bir şiddete maruz kalıyor sağlık çalışanlarımız. İnanın zerre kusurları yok. Kusur sistemde. Dün sağlık çalışanlarının temsilcileri ile bu sistemi masaya yatırdık.

Ne kadar daha seyredeceğiz? Ne kadar daha buna göz yummayacağız, anlamak mümkün değil. Toplantıda şu kanaate vardık: Şiddetin temel sebebi sistem. Sağlık sistemi. Cezaların arttırılmasının tek başına yetmeyeceğini biliyoruz ama buna ihtiyaç var. Kısmi cezai yaptırımlar noktasında da bir adım atıldı. Ama bundan hemen sonrasında gördük ki cinayetler başladı. Performans sisteminin masaya yatırılması lazım. Performans sistemi hekimler ile hastayı karşı karşıya getiriyor. Çok net. Ve siz diyorsunuz ki doktora; sistem olarak, bakanlık olarak, devlet olarak: Beş dakikada bir hastaya bakacaksın, olur mu kardeşim? Mümkün değil. Dün Diş Hekimleri Birliği yetkilisi anlattı; adam üç gün evde diş ağrısı çekiyor, randevu alıyor, gidiyor, kanal tedavisi lazım, 15 gün sonraya gün anca veriliyor. Yani hastaya deniyor ki sen 15 gün bu ağrıyı çekeceksin. Bu olmaz kardeşim. Karmaşık, kaotik bir sevk zinciri var.

ERDOĞAN, SEN ‘KİME GİDERLERSE GİTSİNLER’ DİYORSUN: Vatandaşlarımıza sesleniyoruz, sağlık çalışanları bizim göz bebeğimiz, sağlığımızın garantisi onlar. 1 kusur arıyorsa vatandaş, doktorda, hemşirede aramayacak; sistemde arayacak. Doktorları kamuda tutabilirsek, vatandaş böyle bir mağduriyet yaşamayacak. Doktorları kamuda tutamıyoruz, ya yurt dışına ya özel sektöre. Sonra devlet hastanesinde kaçak doktor çalıştırıyoruz. Hükümetin ve özelde de Sayın Cumhurbaşkanı'nın sağlık çalışanlarına yönelik kışkırtıcı söylemleri de bu şiddetin temel faktörlerinden birisi. ‘Giderlerse gitsinler’ ne demek ya? Kime ‘giderlerse gitsinler’ diyorsun sen Erdoğan? Bunlar da devletin yapmaması gereken işler. Erdoğan’ın şunu demesi lazım: ‘Hepsi bizim göz bebeğimizdir.’ Bunu bekliyoruz. Acil servislerdeki yetersizlikler… Devletin yetersizliği, doktorun değil. Böyle bir tablo var.

CAYDIRICILIĞI ARTIRACAK BİR KANUN TEKLİFİ ÇALIŞIYORUZ: Sağlık hizmetlerine yönelik özel bir düzenlemeye ihtiyaç var. Acil, ek caydırıcı önleme ihtiyacımız var. Bunun için yasal bir düzenlemeye ihtiyacımız var. Sağlık sisteminin bütünüyle masaya yatırılmasına acil ihtiyaç var. Türkiye Tabipleri Birliği, sağlık çalışanları, meslek örgütleri ve sağlık çalışanları sendika yöneticilerinin talepleri doğrultusunda, onlardan gelecek bir metne de bağlı kalarak, caydırıcılığı artıracak bir kanun teklifi çalışıyoruz. Çalışıyoruz derken, öyle haftalarca değil, cumartesi günü bitireceğiz. Biraz önce CHP’nin üç grup başkanvekilinin imzasıyla sağlık sisteminde yaşanan başta şiddet olmak üzere sorunların görüşülmesi için bir genel görüşme önergesini de TBMM Başkanlığı’na sunduk.

TBMM’Yİ TOPLANTIYA ÇAĞIRACAĞIZ: Mersin’de iki gün önce duyduğumuz olayı, bir daha duymak istemiyoruz. Konya'da yaşananı bir daha yaşanmasını istemiyoruz. Sağlık çalışanlarının, özellikle de acil serviste çalışanların titreye titreye sağlık merkezlerine işe gitmesini istemiyoruz. TBMM, Türkiye'de yaşanan sorunların tek çözüm merciidir. Onun için biz TBMM’yi muhtemelen pazartesi günü bu konuları görüşmek, verdiğimiz kanun teklifi ve genel görüşme önergesini görüşmek üzere toplantıya çağıracağız. Bu kesinlikle bağcı dövmek değil, buradaki niyet üzüm yemek derdindeyiz. Hükümeti yıpratmak, buradan siyasi bir çıkarım elde etmek peşinde değiliz. Artık sağlık çalışanlarının hak etmediği bu muameleye karşı, devletin alması gereken tedbirlerin neler olduğunu devletin önüne koymanın TBMM’nin görevi olduğu bilincindeyiz.

VATANDAŞIN ÖDEYEMEDİĞİ BORCUNA YÜZDE 30 FAİZ, ALACAĞINA YÜZDE 9 FAİZ: Bugün beyefendi bir karar yayınlamış. Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı. Beyefendi çaktı imzayı. Bugün artık vatandaşın devlete olan borcunu ödeyeceği faiz çıktı. Devletin vatandaşa borcu varsa durum ne? Vatandaş alacaklı ise yüzde 9 faiz yıllık. Devlet alacaklı ise yüzde 30 faiz. Buna ne demek lazım? Vallahi ben bir kelime de bulamıyorum ya. Ne diyeceğiz buna Erdoğan. Bu ne bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, kel başa şimşir tarak. Vatandaşın ödeyemediği senin kötü politikalarından dolayı ödeyemediği borcuna yüzde 30 faiz alacağına yüzde 9 faiz. Allah'tan kork. Bunun da kabul bir yanı yok.

BEDENİ HAVADA UÇUYOR RUHU DA UÇUYOR: Ayakları yerden kesilince, adam uçuyor. Ruhen uçuyor. Halüsinasyon görmeye başlıyor. Ne demiş? ‘CHP’li belediyeler çalışmıyor, yatırım yapmıyor, İstanbul’u böyle başı boş bırakamaz.’ Aman bırak Erdoğan, İstanbul’u başıboş bırak. ‘İstanbul’a ihanet ettik’ diyen sen değil misin? Neymiş şimdi belediyeler çalışmıyormuş. Kreşe giden bir çocuğa desek ki, ‘10 mu büyük 7 mi büyük?’ desek, şöyle bakar, burada daha çok var. Şimdi seni çalışmıyor dediğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi, senin bütün engellemelerine rağmen, şu anda aynı anda, eş zamanlı 10 ayrı metro inşaatını sürdürüyor. 10 tane, birbirinden ayrı hatlar. Sen devlet olarak 7 tane yapıyorsun. Git, Ulaştırma Bakanı’na sor. ‘Çalışmayan’ İstanbul Büyükşehir Belediyesi, üç yıl içinde; Avrupa’nın en büyük katı atık yakma tesisini yapmış. İstanbul’un çöpünün yüzde 20’si bertaraf ediliyor.

OYUNCAK ÇÖPLÜĞÜ, AK PARTİ’NİN BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI: Yağmur yağınca Üsküdar'ın karası deniz olurdu Erdoğan… Bugün artık Üsküdar’da kara ile deniz birleşmiyorsa, vizyonlu belediyecilik anlayışının ürünüdür. Yok öyle artık kanalizasyon patlamaları, taşkınlar yok. 14 milyar TL’lik oyuncak çöplüğü, AK Parti’nin belediyecilik anlayışı, bu işte, Ankara'da Ankapark, 14 milyar TL’LİK dünyanın en büyük oyuncak çöplüğünü görmek isteyenleri de AK Parti döneminde yapılan ve çürümeye terk edilen oyuncak çöplüğüne bekliyoruz. Gidin bakın.

AYA SERT İNİŞ YAPAMADIK AMA YENİ KAPIDAN SARAÇHANE SERT İNİŞ YAPTI: Erdoğan’dan bir ricamız var. Sen belediyelerimize gölge etme, başka ihsan istemiyoruz. Senin kerametine, himmetine belediyelerin ihtiyacı yok. Gölge etme, bulunan dış kredileri engelleme, takoz olma yeter.

15 Temmuz şehitleri hepimizindir. Saraçhane’de de o gece çok şehit verdik. Ve 3-4 senedir Saraçhane’de İBB, anma etkinliği yapar. 3-4 senedir AK Parti İstanbul il yöneticileri de buraya katılırlar ve burada konuşurlardı. Bu sene yoklar. Ama başka bir şey var. Erdoğan'ın İstanbul paranoyasını ben çok iyi anlıyorum. Erdoğan, Yenikapı'daki 500 binlik mitingden Saraçhane'deki 5 binlik mitinge sert iniş yaptı. Aya sert iniş yapamadık ama Yenikapı’dan Saraçhane’ye sert iniş yaptı. Bunun gerilimi var. Bunu paranoyası var.

Keşke, ‘bu çalışmıyor’ dediği beledilerle ilgili… Belediyenin dibine kadar gitmişsin. Sayın İmamoğlu da seni çay içmeye davet etmiş. Bir gitseydin, ne var yani, bir git bir çay aç, niye bu kadar ayrıştırıyorsun? Niye bu kadar bölüyorsun?”

Gündem Haberleri