Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) İlerici Deri- İş Sendikası Genel Başkanı Kenan Budak, katledilişinin 41’inci yılında İstanbul Silivrikapı’daki mezarı başında anıldı. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Kenan Budak yoldaşımızın da anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Onun mücadelesi, direnci, anısı, bütün hayalleri uğruna mücadele verdiği her şey bizlere emanettir” dedi.
İstanbul’un Zeytinburnu ilçesinde, 25 Temmuz 1981’de polis tarafından vurularak öldürülen DİSK’e bağlı İlerici Deri- İş Sendikası Genel Başkanı Kenan Budak için Silivrikapı’daki mezarı başında bugün anma töreni düzenlendi. “Yaşasın devrimci sendikacılık” sloganlarıyla Budak’ın mezarı başına yürüyen DİSK ve siyasi parti üyeleri, Budak ve yaşamını yitiren diğer işçi önderleri için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Anmaya HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü de katıldı.
PINAR KAHİLOĞULLARI: MÜCADELE GELENEĞİNİN DEVAMCILARIYIZ
Anma töreninde Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) adına konuşan Pınar Kahiloğulları, “Belki bizler Kenan’ı fiziki olarak tanımadık yahut Kenan’la aynı dönemden değiliz. Kenan yoldaş katledildiğinde çoğumuz doğmamıştık fakat bizler, sermaye karşısında, en karanlık dönemde geri çekilmeyen direniş kararlılığıyla, işçi sınıfının sınıf kardeşliğiyle, çocukluğundan itibaren gerçekleştirdiği işçiliğe yabancılaşmayan işçi bilinciyle, sınıf bilinciyle, halkla kaynaşan karakteriyle, bütün bunları yaparken ki coşkusuyla inşa ettiği mücadele geleneğinin devamcılarıyız” dedi.
SERPİL KEMALBAY: BUDAK, 12 EYLÜL CUNTASI TARAFINDAN KATLEDİLDİ
HDP’li Serpil Kemalbay da “Büyük devrimci, örgütlü sosyalist Kenan Budak’ı burada anarken anısı önünde saygıyla eğiliyorum” diyerek sözlerine başladı. “Kenan Budak’ın mücadelesi yolumuzu aydınlatıyor” diyen Kemalbay, şöyle konuştu:
“Kenan Budak yoldaş, 12 Eylül cuntası tarafından katledildi. O katliama gelen süreci hepimiz biliyoruz. 12 Eylül katliamı, 12 Eylül faşist cuntası, darbesi, işçi sınıfının ve emekçilerin mücadelesini, devrim ve sosyalizm mücadelesine büyük bir darbeydi, tasfiyeydi. Buna yönelik olarak Türkiye’de oluk oluk kan akıtıldı, katliamlar gerçekleştirildi. 1977’de Taksim katliamında olduğu gibi Kemal Türkler’e yönelik olduğu gibi, benzer suikastlerde olduğu gibi pek çok katliamla karşılaştık. Bütün bu süreçlerin aslında işçi sınıfının Türkiye’de örgütlü mücadelesini ve düzenin değişmesi talebine yönelik olarak ve neoliberal kapitalizmin Türkiye’de var edilmesine yönelik olarak emperyalist güçlerle birlikte Türkiye finans kapitalinin gerçekleştiği gerçekleştirdiği katliamlar olduğunu biliyoruz.
“İŞÇİ SINIFI YENİ BİR YAŞAMDA KARARLI”
12 Eylül’den sonra da büyük bir sendikacı, devrimci olan Kenan Budak’ın ısrarlı, kararlı duruşunu, mücadelesini ortadan kaldırmak için, onun faşist cuntacılara saldığı korkudan kaynaklı olarak alçakça katledildiğini görüyoruz. Bugün baktığımızda aslında benzer bir süreçle tekrar karşı karşıyayız. 12 Eylül faşist cuntasının yarattığı baskı ve tahakküm rejimi halkların, işçi sınıfının, emekçilerin direnişiyle irtifa kaybetti ve Türkiye’de yeni bir yaşam talep eden, işçiden, emekçiden, kadınlardan, doğadan, halklardan, inançlardan yana yeni bir yaşam talebi güçlü bir şekilde yükselmiş durumda. Buna yönelik de yine aynı 12 Eylül öncesinde olduğu gibi devletin dehlizlerinde odaklanmış, aslında ‘derin devlet’ denen ama devletin ta kendisi olan finans kapitalin temsilcileri, uluslararası sermayenin uzantıları tarafından ve yerli kapitalistlerin desteklediği bir tarzda bir Türkiye karanlığa mahkûm edilmeye çalışılıyor. Türkiye tekrar o karanlık içerisinde boğulmaya çalışılıyor. Türkiye ezilenleri, emekçileri, işçi sınıfı, halklar, kadınlar, doğa savunucuları yeni bir yaşamda kararlılar, ısrarlılar.”
ARZU ÇERKEZOĞLU: ONU ANLAMAK İÇİN BURADAYIZ
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da anma töreninde, “Kenan Budak gibi bir devrimci sendikacıyı 41 yıl sonra anmak, anlamak ve onun mücadelesinin geleceğe dönük anlamını hep birlikte bilince çıkarmak için buraya gelen özellikle de genç arkadaşlarım, yoldaşlarım hepinizi DİSK adına sevgiyle, saygıyla, coşkuyla ve umutla selamlıyorum” diye seslendi. Çerkezoğlu, şunları söyledi:
“Aslında Kenan Budak’ın katledilme süreci, 12 Eylül’den sonra, 12 Eylül askeri faşist darbesine direnen, ona teslim olmayan, cuntanın o en karanlık günlerinde sendikal mücadelesine, sınıf mücadelesine, demokrasi mücadelesine o en karanlık günlerde bile devam etme cüretini, cesaretini, iradesini göstermiş olan bir sendika başkanına, bir sendika liderine sahip çıkmak ve onu anlamak için bugün buradayız. Türkiye’yi 12 Eylül karanlığına götüren süreçte yaşadıklarımız son derece önemli. Bunu anlamak da önemli. Çünkü bugün de Türkiye benzer demek istemiyorum ama bütün dünyada mevcut sistemin çok ciddi bir kriz içerisinde olduğu ve krizini çözmek için attığı her adımda çözmek bir yana, mevcut krizin daha da derinleştiği bir konjonktürden geçiyor.
TEK ADAM REJİMİ VARSA KAZANIMLARIMIZIN GÜVENCESİ OLMAYACAK: Kemal Türkler şunu söylemiştir, ‘Demokrasi mücadelesinin öznesi işçi sınıfıdır. Bir yandan emeğimiz, ekmeğimiz için mücadele ederken aynı zamanda demokrasi mücadelesi vermek bizim için yaşamsaldır’ demiştir. Aslında Kenan Budak’ın yaşamı, Kenan Budak’ın mücadelesi ve direnişi işte bu gerçekliği, işte bu çizgiyi hayata geçirme mücadelesidir. Yani bir yandan emek ve ekmeğimize sahip çıkma mücadelesi verirken demokrasiye sahip çıkmak. Yani işçi sınıfı başta olmak üzere bütün toplumsal kesimlerin karar mekanizmalarına katılabildiği, yani üretenlerin yönettiği bir toplumsal düzeni savunmak ve bunun için mücadele etmek. Biliyoruz ki biz bugün, bir iş yerinde, bir fabrikada veya herhangi bir iş kolunda en iyi toplu sözleşmeyi de yapsak, en iyi kazanımları da hayata geçirsek eğer işçi sınıfı karar mekanizmalarına katılamıyorsa, gençler, kadınlar, toplumsal sınıflar tüm karar mekanizmalarından dışlanmışsa, yani demokrasinin kırıntıları bile ortadan kaldırılmışsa, yani bir tek adam rejimi varsa bir ülkede hiçbir kazanımımızın güvencesi olmayacaktır.
BUGÜNKÜ İKTİDARLAR, SERMAYENİN İKTİDARLARIDIR: O nedenle bizler bugün bize yaşatılan bu tabloda özellikle de pandemiyle birlikte daha da derinleşen açlıkla, yoksullukla, sendikasızlıkla mücadele ederken, sermayenin bu azgın saldırıları karşısında mevcut siyasi iktidar, ülkeyi yöneten siyasi iktidar en hafif deyimiyle sessiz kalarak bu sürece ortak oluyorsa biz bilelim ki, bugünkü iktidarlar sermayenin iktidarlarıdır. O nedenle bizler bugün örgütlenme hakkımızı kayıtsız ve koşulsuz bir biçimde savunmak ve bütün işçilerin sendikal örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması için mücadele etmek, dayanışma görevi, genel grev dahil olmak üzere, 12 Eylül’de yasaklanan bütün grev türleriyle birlikte eksiksiz bir grev hakkı için mücadele etmek. Toplu sözleşme hakkının bütün işçiler açısından kullanılabilmesi için örgütlenmenin ve sendikal hakların önündeki engelleri kaldıracak bir sürece ihtiyacımız olduğunu, bunun mücadelesini vermemiz gerekecek.
YENİ BİR TOPLUMSAL DÜZEN ŞARTTIR: Gerçekten de bugün Türkiye’nin içinden geçtiği bu zor dönemde dünyanın genel olarak yaşadığı bu kriz dönemiyle birlikte baktığımızda benim de son sözüm şu olsun ki, hep söylediğimiz gibi bir kez daha altını çizelim. Özellikle Kenan Budak yoldaşın da katledildiği o tarihsel dönemde, o süreçte yaşananlar ve ondan sonra bütün dünya açısından çok büyük yaldızlarla allanıp pullanarak sunulan, tarihin sonu denilen bu düzen, bu sistem adını nasıl tarif edersek edelim; neoliberal kapitalizm artık tüm dünyada da ülkemizde de iflas etmiştir. Pandemi, küçücük bir virüs bu iflası çok daha net bir biçimde ortaya koymuştur. Artık tüm dünyada dünya işçi sınıfı, bütün dünya halkları, ülkemizde de Türkiye işçi sınıfı, kadınlar, gençler, emekçiler görmektedir ve her gün ama her gün yaşayarak görmektedir ki artık yeni bir toplumsal düzen şarttır.
TÜRKİYE’DE KORUNACAK DEĞİL, KURULACAK DEMOKRASİDEN SÖZ EDİYORUZ: Bugün DİSK’in bütün mücadelesi, artık bu ülkede kırıntılarla yetinmek değil ki artık Türkiye’de korunacak bir demokrasiden, korunacak birtakım haklardan ya da kazanımlardan söz etmek mümkün değildir. Artık Türkiye’de korunacak bir demokrasiden değil, kurulacak bir demokrasiden söz ediyoruz. Yani eşitlik, adalet, barış ve kardeşlik temelinde kurulacak bir demokrasiden, yani üretenlerin yöneten olduğu gerçek bir demokrasiden yani en başta arkadaşlarımızın söylediği ve DİSK’in bütün belgelerinde de yazan sosyalist bir anlayışla kurulacak yeni bir toplumsal düzenden söz ediyoruz ve bunun mücadelesini veriyoruz.
MUTLAKA BİZ KAZANACAĞIZ: Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu ülkeye de yerküreye de, gezegenimize de eşitliği, adaleti, barışı, kardeşliği getirecek en önemli güç işçi sınıfıdır. Mutlaka biz kazanacağız arkadaşlar. Tarihi tersine çevirmek mümkün değildir. Sermaye ve onun temsilcileri, istediği kadar baskıyla, zulümle tarihi geriye çevirmeye çalışsınlar ama bu mümkün değildir. İnsanlık tarihi her dönem olduğu gibi bu tarihsel dönemde de iyiye, güzele, insana dair olan ne varsa o doğrultuda ilerlemeye devam edecek.
BUDAK’IN HAYALLERİ BİZLERE EMANETTİR: Bizlere düşen, bu süreci hep birlikte örgütlemek ve koşulların zorluğuna, ağırlığına bakmadan yan yana, omuz omuza bu mücadeleyi büyütmektir. Türkiye’nin geleceği aydınlıktır. Özellikle genç arkadaşlarıma bunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Daha zor dönemleri hep birlikte yaşadık ama ülkemizin de, dünyamızın da geleceği aydınlıktır. Bu aydınlık geleceği hep birlikte kuracağız diyorum. Tekrar hepinizi DİSK adına, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kenan Budak yoldaşımızın da anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Onun mücadelesi, direnci, anısı, bütün hayalleri uğruna mücadele verdiği her şey bizlere emanettir, diyorum. Bu emaneti geleceğe taşıma sorumluluğuyla da yeniden hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”