Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Sektör Meclisleri İstişare Toplantısı’nda; “İşletme sermayesi kredileri, özellikle Kobi’lerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için kritik hale gelmiştir. Dolayısıyla, artan işletme sermayesi ihtiyacı da dikkate alınarak, alınan tedbirlerin yan etkileri konusunda hassas olunması; bankacılık sisteminin de krediye erişimi kolaylaştırması gerekmektedir. Bankalarımızdan da fonlama maliyetlerini de dikkate alarak, reel sektörümüze uygun koşullarla kredi sağlamaları ve yapıcı hareket etmeleri beklenmektedir” dedi. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, “Ben, Merkez Bankası Başkanlığına atandıktan sonra 20 milyar dolarlık reeskont kredilerini 30 milyar dolara çıkardık. Size ve bize hepimize düşen görev bu kredinin hedefli olarak en sağlıklı bir şekilde doğru yerlere doğru firmalara ulaşmasıdır. Bizim çabamız budur” diye konuştu.
TOBB Sektör Meclisleri İstişare Toplantısı, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu'nun ev sahipliğinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile TOBB bünyesinde faaliyet gösteren 65 Sektör Meclisi'nin Başkanları ve Üyelerinin katılımıyla Ankara’da yapıldı. Toplantıya gelirken Kavcıoğlu, “toplantı sonrasında” diyerek gazetecilerin soru girişimlerini karşılıksız bıraktı. Toplantı ise Kavcıoğlu’nun ve Hisarcıklıoğlu’nun konuşmasının ardından basına kapalı şekilde devam etti.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, toplantının açılışında şunları söyledi:
"Sektör meclislerimizde, her sektördeki en büyük 40 firma yer alıyor. Ayrıca her mecliste, o sektörle ilgili kamu kurumlarının da temsilcileri bulunuyor. İşte bu sayede sektör meclislerimiz, özel sektörle kamu idaresinin bir araya gelerek, aynı masa etrafında istişare ettiği, birlikte çalıştığı, sorunları tartıştığı, mutabık kalınan önerilerin, ilgili Bakanlıklara aktarıldığı, çok önemli bir istişare mekanizması olarak faaliyet gösteriyor. Sektör meclisi başkanlarımız ve üyelerimiz, bir taraftan iş hayatında başarıyla mücadele ederken, diğer taraftan sektörlerini temsil etmek gibi, büyük emek isteyen bir görev de üstlenmektedir.
“DÜNYA GENELİNDE FAİZLERİN ARTMAYA BAŞLAMASI, KÜRESEL BÜYÜMEYİ AŞAĞI YÖNLÜ ETKİLEMEKTEDİR”
Ekonomimiz, yaşanan tüm zorluklara rağmen, son dönemde, diğer ülkelere göre çok daha hızlı büyüdü. İhracat, üretim ve istihdamda, salgın öncesi seviyelerin üzerine çıktı. Diğer yandan, yurtiçinde enflasyon ve üretim maliyetlerindeki artışların yanı sıra, tüm dünyada yükselen hammadde ve enerji fiyatlarıyla da karşı karşıya kaldık. Rusya-Ukrayna savaşı, Çin-Tayvan gerilimi, enerji ve gıda arzındaki sıkıntılar, kovid-19'un yeniden yayılması ve dünya genelinde faizlerin artmaya başlaması, küresel büyümeyi aşağı yönlü etkilemektedir.
“SON DÖNEMDE, FİNANSMANA ULAŞIM ZORLAŞMIŞ, HER İL VE İLÇEMİZDEKİ FİRMALARIMIZDAN BU YÖNDE GELEN ŞİKÂYETLER ÇOK FAZLA ARTMIŞTIR”
2022'nin geri kalanında, dünyayı daha kasvetli ve daha belirsiz bir ortam bekliyor. Dolayısıyla, karşımıza çıkan bu zorlu dönemde; firmalarımızın uygun koşullarla finansmana erişiminin sağlanması, ülkemiz ekonomisi için kritik önemdedir. Son dönemde, finansmana ulaşım zorlaşmış, her il ve ilçemizdeki firmalarımızdan bu yönde gelen şikâyetler çok fazla artmıştır. En büyük sıkıntıyı da en fazla gözetilmesi gereken küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz yaşamaktadır. Kredi faizlerindeki yükselişin yanı sıra, kredi limitlerinin reel olarak daraltıldığı ve kullanımda sıkıntılar yaşandığı iletilmektedir.
Merkez Bankası fonlama faizi yüzde 14, mevduata verilen ortalama faizler yüzde 20 civarındayken, bazı bankaların ticari kredilere yüzde 30 ila 50 arasında faiz uyguladıkları görülmektedir. Bazıları da hiç kredi vermemektedir. Diğer bir sorun; kredi vadeleridir. Yatırımlar için gerekli olan uzun vadeli ve sabit faizli kredi bulmak da giderek daha güç hale gelmektedir. Öte yandan, ihracatçılarımız için çok önemli bir imkân olan, Merkez Bankası reeskont kredisi kullandırımlarının azaldığına ilişkin şikayetler de artmaktadır. Reel sektörün arzusu, kredi piyasalarında istikrarın hakim olmasıdır. Zira ülkemizde yatırım yapan, ihracat ve istihdam sağlayan her firma, milli değerimizdir ve korunması gerekmektedir. Diğer taraftan yaşanan yüksek enflasyon ve maliyet artışları nedeniyle; yatırım ve işletme sermayesi için kredi ihtiyacı, geçmiş dönemlere göre daha da artmıştır.
“FONLAMA MALİYETLERİNİ DE DİKKATE ALARAK, REEL SEKTÖRÜMÜZE UYGUN KOŞULLARLA KREDİ SAĞLAMALARI VE YAPICI HAREKET ETMELERİ BEKLENMEKTEDİR”
İşletme sermayesi kredileri, özellikle Kobilerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için kritik hale gelmiştir. Dolayısıyla, artan işletme sermayesi ihtiyacı da dikkate alınarak, alınan tedbirlerin yan etkileri konusunda hassas olunması; bankacılık sisteminin de krediye erişimi kolaylaştırması gerekmektedir. Bankalarımızdan da fonlama maliyetlerini de dikkate alarak, reel sektörümüze uygun koşullarla kredi sağlamaları ve yapıcı hareket etmeleri beklenmektedir. Böylelikle reel sektörümüz, her türlü olumsuz koşulları en az hasarla atlatarak; yatırıma, üretime, ihracata ve istihdama azami katkıyı yapmaya devam edecektir. Bugünkü toplantımızın, birbirimizi karşılıklı olarak daha iyi anlamak açısından önemli bir fırsat olmasını, özellikle de kredilere erişimde yaşanan sıkıntıların azaltılmasına katkı sağlamasını diliyorum.”
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcığolu ise özetle şunları söyledi:
“Pandemi ile başlayıp ile başlayıp, yakın bölgemizde giderek yükselen jeopolitik riskler ile artan enerji sorunları, arz kısıtları ve tedarik zincirindeki aksamaların küresel ölçekte olumsuz yansımalara yol açmıştır. Bununla birlikte, enerji ve emtia fiyatlarıyla, özellikle gelişmekte olan ülkelerin tedarik sürelerinde son dönemde bir miktar iyileşme kaydedilmiştir. Bu gelişmelere bağlı olarak, üretim maliyetleri üzerinde bir süredir biriken baskıların yavaş yavaş azaldığını görmekteyiz.
Ülkemiz salgın döneminde diğer ülkelere kıyasla oldukça başarılı ve güçlü bir reel ekonomik performans sergilemiştir. Söz konusu dönemde birçok ülkede iktisadi faaliyet gerilemiş ve pek çok ekonomide büyüme sıfıra yakın bir seyir izlemiştir. Buna karşılık, ilerleyen süreçte hızla normalleşen Türkiye ekonomisi, büyüme oranları açısından tüm ekonomiler arasında en üst sıralarda yer almıştır. 2022 yılının ilk çeyreğinde Rusya ve Ukrayna arasında başlayan çatışma, süregelen olumsuz yönlü arz şoklarının etkilerinin daha da ağırlaşmasına ve belirsizliklerin artmasına neden olmuştur. Buna rağmen, ekonomimizin dayanıklılığı ve yurt içi finansal koşulların desteğiyle 2022 yılının ilk çeyreğinde yıllık büyüme oranı yüzde 7,3 olarak gerçekleşmiştir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, ikinci çeyreğe ilişkin beklentimiz de büyümenin bu orana yakın olarak gerçekleşeceği yönündedir.
“YATIRIMLAR VE NET İHRACATIN ARTMASI KALICI FİYAT İSTİKRARINA DA KATKI SAĞLAYACAK”
Türkiye ekonomisinin yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı artırmaya odaklı ekonomik performansının destekleyici bileşenleri olan makine-teçhizat yatırımlarının ve net ihracatın milli gelirden aldığı toplam pay istikrarlı bir şekilde yükselmektedir. Söz konusu bileşenlerin 2022 yılının ilk çeyreği itibarıyla milli gelirden aldıkları pay yüzde 18 ile tarihsel olarak en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Yatırımlar ve net ihracatın istikrarlı bir şekilde artması, ekonomimizin arz kapasitesini destekleyerek kalıcı fiyat istikrarına da katkı sağlayacaktır. Açıklanan son veriler, yılın ikinci çeyreğinde, sanayi üretiminin güçlü bir seyir izlemeye devam ettiğini göstermektedir. Üretimde gözlenen bu artış, imalat sanayinin geneline yayılırken ihracatçı sektörlerde sanayi üretimi daha güçlü seyretmektedir. Kapasite artışları son dönemde yatırım iştahı yüksek olan firmaların bulunduğu sektörlerde daha belirgindir. Bu durum, ilave kapasite ihtiyacına işaret etmekte ve yatırım talebini desteklemektedir.
“BU TARİHİ FIRSATIN KALICI OLMASINI SAĞLAMAYA KARARLIYIZ”
Bir başka deyişle, bu yeni denge, küresel enerji ve emtia fiyatları normalleşme eğilimine girdiğinde ekonomimizin cari fazla verme kapasitesine ulaşmasına, kısa vadeli finansman ihtiyacının asgariye inmesine ve ihracata dayalı büyümeye işaret etmektedir. Bu durum, ülkemiz için yeni bir dönemin başlangıcını oluşturmaktadır. Merkez Bankası olarak uygulamakta olduğumuz politikalarla, enerji fiyat artışları tarafından gölgelenen ve verilerle tespit ettiğimiz bu tarihi fırsatın kalıcı olmasını sağlamaya kararlıyız.
İlk olarak, pandemi sonrasındaki süreçte küresel ticaretin yeniden şekillenişinde Türkiye’nin, göreli avantajlarının artmasıyla önemli bir ticaret üssü olarak konumlandığını görüyoruz. İkincisi, ihracatçılarımızın dayanıklı ve esnek yapıları sayesinde ürün ve ülke çeşitliliği sağlayarak değişen koşullara hızlıca uyum sağlama kapasiteleri olduğunu gözlemliyoruz. 2022 yılında ihracatımızın ülke ve ürün çeşitliliği 2006 yılına göre iki kat artmıştır. 2015-2022 yılları arasında ihracatımızdaki artışın yaklaşık yüzde 29’u yeni pazar girişleriyle gerçekleşmiştir. Bu esnekliğin olumlu etkileri, ihracatın son dönemdeki jeopolitik risklere rağmen artışını sürdürmesiyle oluştuğunu teyit etmektedir.
“YATIRIM VE İHRACAT KREDİLERİNİN TOPLAM TİCARİ KREDİLER İÇERİSİNDEKİ PAYININ YÜZDE 28’E YAKLAŞARAK SON 20 YILIN EN YÜKSEK SEVİYESİNE ULAŞTIĞININ ALTINI ÇİZMEK İSTERİM”
Son olarak, Merkez Bankası tarafından yapılan düzenlemelerin de önemli etkisiyle ihracatçılarımıza, üretimlerini artırmaya yönelik daha elverişli finansal koşulların sağlandığını değerlendiriyoruz. Türk lirası cinsi ihracat ve yatırım kredileri, 2022 yılı başından itibaren hızlı bir artış göstermiştir. Aralık 2021-Mayıs 2022 döneminde TL ticari krediler 618 milyar lira artarken, bu artışın 154 milyar lirası ihracat ve yatırım kredilerindeki artıştan kaynaklanmıştır. Bu çerçevede, yatırım ve ihracat kredilerinin toplam ticari krediler içerisindeki payının yüzde 28’e yaklaşarak son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaştığının altını çizmek isterim.
2021’in ilk 6 ayında TL firma kredi net kullandırımının 75,6 milyardan 2022’nin aynı döneminde 820 milyar liraya çıkmıştır, önemli derecede bir artış söz konusudur. Yabancı para dahil, tüm kredilerin 2021-2022 ilk yarısındaki kullandırımının büyüme oranı, kur etkisinden arındırılmış olarak, yüzde 500’lere yakın gerçekleşmiştir.
2022 yılının ilk yarısında sağlanan krediler 2021 yılının tümünün neredeyse 3 katına ulaşmıştır. KOBİ kredileri ise yılın ilk 6 ayında 372,8 milyar lira ile 2021 yılının aynı dönemindeki 27,3 milyar liranın oldukça üzerindedir. Sağlanan kredilerin rekor artış gösterdiği bu dönemde krediye erişim, kredi kullanan firma sayılarına da yansıyacak ölçüde güçlü ve yaygın şekilde gerçekleşmiştir.
“BEN, MERKEZ BANKASI BAŞKANLIĞINA ATANDIKTAN SONRA 20 MİLYAR DOLARLIK REESKONT KREDİLERİNİ 30 MİLYAR DOLARA ÇIKARDIK”
Ben, Merkez Bankası Başkanlığına atandıktan sonra 20 milyar dolarlık reeskont kredilerini 30 milyar dolara çıkardık. Vadeyi 1 yıla yaydık, faizleri düşürdük. Tabana yaygın bir şekilde kullanımını önem verdik. Bugün böyle avantajlı bir kredinin hala talep görmesi ve bu taleplerin de karşılanması noktasında elimizden gelen bütün gayreti göstereceğimizi ifade etmek istiyorum. Bu talebin karşılanması için de 10 milyar dolarını daha önce bu limit çok düşüktü, tüm özel ve sektöründeki bankalara verdik, limitleri açık ve kullanılabilir durumda. Size ve bize hepimize düşen görev bu kredinin hedefli olarak en sağlıklı bir şekilde doğru yerlere doğru firmalara ulaşmasıdır. Bizim çabamız budur. Bunda da kısmen başarılı olduk. Hep birlikte amacına uygun bir şekilde amacına ulaşması için el birliği ile devam edeceğiz.
Geçen yılın ilk yedi ayına kıyasla 2022 yılının aynı döneminde reeskont kredisi kullanan firma sayısının 2 bin 363’ten 4 bin 812’ye yükselmiştir. Kredi kullanım tutarının ise 11,04 milyar dolardan 11,95 milyar dolara yükselmiştir. 2022 yılı ocak ayı sonunda reeskont kredisi kullanımları içerisinde yüzde 6 olan KOBİ payı, 2022 yılı Temmuz ayı itibarıyla yüzde 20’lerin üzerine çıkmıştır.
“BU DÖNEMDE KOBİ REESKONT KREDİSİ KULLANAN FİRMA SAYISI BİN 880’DEN 3 BİN 439’A FİRMAYA YÜKSELMİŞTİR”
Reeskont kredisi kullanımlarının tabana yayılmasına yönelik yapılan çalışmalar neticesinde 2022 yılı başında bu yana toplam kredi kullanımı içerisinde KOBİ’lerin payının istikrarlı bir şekilde artmıştır. 2022 yılı Ocak ayı sonunda reeskont kredisi kullanımları içerisinde yüzde 6 olan KOBİ payı, 2022 yılı Temmuz ayı itibarıyla yüzde 20’lerin üzerine çıkmıştır. Bu dönemde KOBİ reeskont kredisi kullanan firma sayısı bin 880’den 3 bin 439’a firmaya yükselmiştir.
Liralaşma stratejimiz ile reeskont yüzde 90’lara çıkan Türk lirası kredi kullanımı içerisinde KOBİ’lerin payı ise yüzde 50’lere ulaşmıştır. KOBİ’lerimizin yüksek ihracat performansı nedeniyle bu durum reeskont programımızın cari dengeyi destekleme kapasitesini de olumlu etkilemiştir. Yeni ekonomi modelimizde, cari fazlaya destek olacak hedefli kredi politikalarımızla ülke ekonomimiz için en verimli sonuçları almaya odaklanmış durumdayız. Tüm düzenleme ve kararlarımızı da bu doğrultuda alıyoruz.”