Yeniden Refah Genel Başkan Yardımcısı Doğan Aydal, “Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı özel olarak kışkırtan ABD’nin, Yunanistan’da ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bölgesindeki üslerinin varlığı da hesaba katıldığında Türkiye için farklı bir hazırlığın yapıldığını söyleyebiliriz. Özellikle son yıllarda ABD, Ege Denizi’nde Türkiye ve Yunanistan arasında kısa süreli bir çatışmayı destekleyecek bir pozisyon almıştır” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Aydal, Ege Denizi’nde Yunanistan ile son dönemde yükselen gerilime ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. ABD’nin Yunanistan ile Türkiye arasında çatışma çıkarmayı planladığını iddia eden Aydan’ın açıklaması şöyle:
“Türkiye il envanterlerimize kaydedilmiş 18 ada ve bir kaya çıkıntısı maalesef Yunanistan tarafından işgal edilmiş durumdadır. Bu adalar, bazı kendini bilmez yazar-çizerlerin dediği gibi, üzerinde birkaç keçinin otladığı kara parçaları değildir. İşgal edilen adalardan Eşek Adası’nın, İstanbul’daki Büyükada’nın üç misli, Hurşit Adası’nın beş misli, Bulamaç Adası’nın ise Büyükada büyüklüğünde olduğunu söylemek bir fikir verebilir. Adaların büyüklüğünden çok daha önemli olan husus, bu adaların çevresindeki karasuları ve özel ekonomik zonlardır. Kaldı ki esas konu bu ada-adacık veya kayalıkların önemi sahip olduğu alanlar ile bağlantılı değildir.
1982’de imzaya açılan, 1994’te yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku’na göre adaların kazanacağı Karasuyu, Özel Ekonomik Zon ve Kıta sahanlığı haklarıdır. Türkiye bu sözleşmeyi imzalamamıştır. Ancak Yunanlıların ve bazı diğer ülkelerin gayretleri ile adaların üzerinde insan yaşıyorsa, bu adaların da kıta sahanlığı olacağı maddesi, BMDH’na 8. Bölümde Madde 121 olarak eklenmiştir. Yunanistan, 31 Mayıs 1995’te karasularını adalar çevresinde de 12 mile çıkarmak istemiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi, 8 Haziran 1995’te bu durumun savaş sebebi olacağını, uluslararası bir terim olan ‘Casus Belli’ terminolojisi ile ilan etmişti.
2002 yılından beri görüşmeler fayda getirmemiştir 1996 yılında yaşanan ‘Kardak Kayalıkları’ krizi, adalar probleminin çok vahim sonuçlara doğru gidebileceğini göstermiştir. Bu sebeple, Ege sorunlarına çözüm bulmak amacıyla 12 Mart 2002’de Dışişleri Bakanlıkları Müsteşarları düzeyinde ‘istikşafi’ görüşmelere başlanmış ve şu ana kadar da altmıştan fazla görüşme gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerde herhangi bir ilerleme kaydedilmemiş, Yunanistan, 18 ada ve bir kayalığı daha işgal etmiş, asker çıkarmış, silahlandırmıştır. Yetkililerin bu olayları hamasi bazı cümleler ile geçiştirmeye çalışmasının sebebi de hala anlaşılamayan hususlardandır.
Adaların konumlarına bakıldığında ve etraflarında oluşacak zonların 3 mil olması durumunda bile Ege Denizi’ndeki hareket alanımızın çok kısıtlanacaktır. Hükümetimiz bu konuyu ciddi olarak ele almalıdır. Uluslararası sular içinde bulunan birkaç ada daha oldubittiye getirilerek işgal edilirse, Ege Denizi’nin Yunan denizine dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır.
“ABD, TÜRKİYE VE YUNANİSTAN ARASINDAN KISA SÜRELİ ÇATIŞMAYI DESTEKLEYECEK BİR POZİSYON ALMIŞTIR”
Bu hassas durumu bilen, adaları işgal etmesi için Yunanistan’ı özel olarak kışkırtan ABD’nin, Yunanistan’da bulunan beş üssü, Girit’te ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bölgesindeki üslerinin varlığı da hesaba katıldığında Türkiye için farklı bir hazırlığın yapıldığını da söyleyebiliriz. Özellikle son yıllarda ABD, Ege Denizi’nde Türkiye ve Yunanistan arasında kısa süreli bir çatışmayı destekleyecek bir pozisyon almıştır. Yunanistan’a verilen modernize edilmiş F16’lar ve F35 uçaklarının, Türkiye’de bulunan S400 füzelerine karşı gücünü, etkisini test etmek istiyor olabilirler.
“SURİYE İLE GÖRÜŞMELER BAŞLAMALIDIR”
Olası bir çatışmada Suriye’nin kuzeyindeki ABD destekli PYD/PKK’lı teröristlerin de saldırma ihtimaline karşı Suriye yönetimi ile acilen masaya oturulmalıdır. Bu savaş başladığında, Suriye kuzeyinde konuşlanmış, ABD üsleri ve ABD silahlarıyla destekli PYD/PKK’nın da Türkiye’ye karşı bir hareket başlatması da ihtimaller dâhilindedir. Bu sebeple Türkiye, acilen Suriye ile masaya oturup Güney cephesinde barışa giden bütün yolları aramalıdır. Hükümet de ülkedeki bütün stratejistleri bir araya toplayıp karşı taktikler konusunda bilgi deposu oluşturmalıdır. Yarın geç olabilir.”