CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Evet. YSK’da olmayan bilgiler CHP’de var. Bunu söyler, söylemez İçişleri Bakanı da üç maddelik kamuoyuna bir açıklamada bulunmuş, ‘töhmet altında bıraktığınız için hemen özür dileyin.’ Biz töhmet altında bırakmıyoruz. YSK, kendisine kanunla çizilmiş görevleri yapar. YSK tüm verileri otomatik aldığı için de hataların büyük çoğunluğunun sorumlusu İçişleri Bakanlığı’dır… Sen Türkiye'nin yarısını töhmet altında bıraktın. Özür dilenecek ise de sen dileyeceksin” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel ise “AKP bütün devlet gücüyle kendini tekrar iktidara taşımaya çalışıyor. AKP'nin ve MHP’nin sahip olduğu verilere, teknik çalışmalarla anlam kazandırılarak bu devlet gücüyle mücadele ediyoruz. Türkiye’de seçim güvenliğini parti devletinin insafına bırakacak değiliz” diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel ile birlikte TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Altay ve Adıgüzel; İçişleri Bakanlığı’nın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bizdeki seçmen bilgileri Yüksek Seçim Kurulu’nun elinde yok” sözlerinin ardından yaptığı “Bilgileri nasıl temin ettiğini açıklaması gerekmektedir. Aksi takdirde, suç duyurusunda bulunulacaktır” açıklamasına tepki gösterdi.
Engin Altay, yaptığı kısa değerlendirmenin ardından, sözü Onursal Adıgüzel’e bıraktı. Altay, şunları söyledi:
“BİR ‘BAY KEMAL’ PANİĞİ VAR: Bay Kemal konuşuyor. Beylerde bir panik. Bay Kemal konuşuyor. Beylerde bir telaş. Recep Tayyip Erdoğan, Bay Kemal paranoyası yaşıyor. Darbe paranoyası bitti, darbeden beslendi, şimdi ‘Bay Kemal’ paranoyası yaşıyor, avenesinde bir Bay Kemal paniği var, Bay Kemal telaşı var. Erdoğan'dan azar işittiklerinde bakanlar boy boy çıkıp Bay Kemal'e laf yetiştirmeye çalışıyorlar. Biz esasen bundan son derece memnunuz. Yaptığımız etkili aynı zamanda yapıcı muhalefetin hükümete olumlu adımlar da zaman zaman attırabildiğini görmüş oluyoruz. En son 3600’de olduğu gibi… Şimdi umarım, dilerim ki bu tartışma YSK’yı ama daha ziyade İçişleri Bakanlığı’nın sorumluluğundaki MERNİS’in yeniden bir elden geçirilmesine vesile olur.
YÜKSEK SEÇİM KURULU’NDA OLMAYAN BİLGİLER CHP’DE VAR: Evet. YSK’da olmayan bilgiler CHP’de var kardeşim, var. Bunu söyler söylemez, vay efendim bu kişisel verileri koruma mevzuatına aykırı, bu suçmuş diye İçişleri Bakanı da üç maddelik kamuoyuna bir açıklamada bulunmuş.
‘Kaç Suriyeli seçmen var?’ diye YSK’ya sorun bu bilgiyi alamazsınız, ama CHP’de var. Suriyeliler de bu arada maşallah. TOKİ üzerinden Bizim vatandaşlarımız için yapılan konutlar Suriyelilere de dağıtılmaya başlanmış. Biz ayrımcılık yapmıyoruz. Ama benim vatandaşımın başını sokacak yeri yokken Suriyelilere TOKİ üzerinden Türkiye'de konut sahibi yapmak doğru değil, ahlaki değil, adil değil. Vatandaşa saygısızlık.
Mesela ‘kaç mükerrer seçmen var?’ Bizde var bu, seçimde kaç seçmen ilk defa oy kullanacak? Bizde var. Mesela 7 kriteri aynı olan kaç seçmen sayısı ve illere dağılımı var? YSK’ya bunu sorun, vallahi bilemez. Yani adı soyadı, ana adı, baba adı, doğum yeri, doğum tarihi ve cinsiyeti; 7 kriteri taşıyan 7 kriteri de aynı olan seçmen sayısını Onursal Bey söyleyecek.
BİZ TÖHMET ALTINDA BIRAKMIYORUZ: Soylu, CHP’ye kendince ayar veren, tehdit eden açıklamasının ikinci maddesinde demiş ki; ‘eğer bahsettiğiniz konuyu YSK’nın her yıl siyasi partilere verdiği bilgilerin partilerce tasnifi ise kamuoyunu yanılttığını ve kurumları töhmet altında bıraktığınız için hemen özür dileyin, kişisel verileri koruma mevzuatına aykırı iştir, adli vakadır’ demişti. Şimdi ben Soylu'ya buradan söyleyeyim. Biz töhmet altında bırakmıyoruz. YSK, kendine kanunla çizilmiş görevleri yapar. YSK tüm verileri otomatik aldığı için de hatalarını da büyük çoğunluğunun sorumlusu İçişleri Bakanlığı’dır. ‘Suç işleri’ diyoruz ya biz, orasıdır. Dolayısıyla Soylu’dur. Aslında Soylu bu tebliğiyle kendi kusur ve ayıplarını örtmenin telaşına düşmüştür.
ÖZÜR DİLENECEK İSE DE SEN DİLEYECEKSİN: Şimdi Soylu'ya beş tane töhmet söyleyeceğim. Sen ‘mafyadan ayda 10 bin dolar alan milletvekili var’ diyerek mevcut ve eski tüm parlamenterleri, milletvekillerimiz yani yaklaşık 4 bin kişiyi töhmet altında bıraktın. Önce bu ayıbını temizle. ‘İstanbul Belediyesi'nde 450 terörist var diyerek’ İstanbul Büyükşehir Belediye emekçilerinin tamamını töhmet altında bıraktın. Bu ayıbını temizle. ‘299 belediye meclis üyesi adayı il genel meclis adayı terörist’ diyerek Türkiye'deki bütün belediye meclis üyelerini ve il genel meclis üyelerini töhmet altında bıraktın. Önce bu ayıbını temizle. Ve adres kayıt sistemi sende, nüfus hizmetleri sendeyken 2008’den beri seçmen kütükleri adres kayıt sistemine göre düzenlenirken; YSK’nın bunca hata yapmasına, senden çıkan veriler de önemli bir sebep oluşturduğu için İçişleri Bakanlığı’nı töhmet altında bıraktın. Önce bu ayıbını temizle.
Bir ayıbını daha temizle. Sezgin Baran Korkmaz'ın yurt dışına kaçırmak suretiyle koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni töhmet altında bıraktın. Önce bu ayıbını da temizlersen iyi olur. Yoksa reisine şirin görüneceğim diye CHP ile cebelleşeceğim diye; saçma sapan kamuoyu duyularıyla kendini daha fazla rezil etme. Kimseden özür dileyecek halimiz yok, özür dilenecek iş yapmıyoruz. Kimseyi töhmet altında bırakmadık. Sen Türkiye'nin yarısını töhmet altında bıraktın. Özür dilenecek ise de sen dileyeceksin.”
Engin Altay’ın ardından Onursal Adıgüzel şöyle konuştu:
“AKP SEÇİMLERİ KAYBETME KORKUSUYLA SUYU BULANDIRMAYA ÇALIŞIYOR: Adalet Kalkınma Partisi Sözcüsünün başlattığı, Sayın Genel Başkanımızın seçmen listeleriyle ilgili söylemiş olduğu bir cümleden bir fırtına koparmaya çalışan bir anlayış var. Havuz medyası ile birlikte, en sonunda İçişleri Bakanının katılmış olduğu bu tartışma; aslında Adalet Kalkınma Partisi’nin, ülkeyi yönetenlerin; bilimden, akıldan veri biliminden ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Bu açıklamalar bizi hayrete düşürüyor.
Genel Başkanımız çok basit ve net bir ifade kullandı. Dedi ki, ‘Bizim elimizdeki seçmen bilgileri YSK’nın elinde yok’ dedi. Çok açık ve net somut bir gerçekliği ifade etti. Gördük ki Adalet Kalkınma Partisi sözcüleri bir telaşa kapıldılar, CHP’nin yasalara kanuna uygun bir şekilde yaptığı çalışmayı gölgelemeye çalıştılar. Adalet Kalkınma Partisi önümüzdeki ilk seçimleri kaybetme korkusuyla suyu bulandırmaya çalışıyor.
CHP DİĞERLERİ GİBİ ALIYOR SONRA VERİLENDİRME YAPIYOR: Seçmen verilerinin partilerle paylaşılması, 298 sayılı Temel Seçim Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanuna dayanarak belirleniyor. Yani YSK, seçime katılma yeterliliği olan siyasi partilerle bilgileri paylaşıyor. Peki YSK bu bilgileri nereden alıyor? İçişleri Bakanlığı'nın MERNİS sisteminden alıyor. YSK’nın bu bilgileri mantıksal olarak işleme yetkisi yok ama İçişleri Bakanlığı bu bilgileri kontrol etmek zorunda. CHP de Adalet ve Kalkınma Partisi gibi MHP gibi bütün partilerin sahip olduğu aynı bilgileri alıyor. Sonra da YSK’nın ve İçişleri Bakanlığı’nın kontrol ve analizleri yapıyor, aynı zamanda veri zenginleştirmesi yapıyor. Yani YSK’nın verdiği ile yetinmiyor. Fakat veri, malumat ve bilgi arasındaki farkı idrak edemeyen iktidar temsilcileri, meseleyi başka bir yere çekmek gayretinde.
HER SEÇİM DÖNEMİNDE İKİ DEFA BİLGİ ALMA ŞANSIMIZ VAR: ‘Hiçbir şey olmasa da bir şeyler oldu’ diyen Adalet Kalkınma Partisi temsilcileri, benim anlatacağım teknik detayları ne kadar anlayacaklar bilemem. Ama ben kamuoyunun bu kirli algı yönetimine karşı bilgilenmesini istiyorum. Bu çerçevede 2009 yılından bugüne, YSK bizimle seçmen verilerini dijital ortamda da paylaşıyor. Her seçim döneminde iki defa bilgi alma şansımız var, YSK’dan; siyasi parti olarak. Çapraz kontroller yapıyoruz. Ne var bu çapraz kontrollerin içinde. Seçmen hareketliliği var.
KAFA KARIŞTIRACAK ARAÇLARA DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR: Bizim sistemimiz var. Çalışmalarımızda kullanmaya devam ediyoruz. Tam da Sayın Genel Başkanımızın söylediği gibi YSK’nın bir adım önüne geçmiş oluyoruz. Yani YSK bize ham veriyi verdi. Biz onu önce işledik. Sonra üyelerimizle birleştirdik. Yetmiyor. Aynı zamanda öyle analizler yapıyoruz ki.. 100 yaşının üzerinde ilk defa seçmen olmuş. Ya da bir dairede 40, 50, 60 seçmen var. Daha sonra saha kontrollerimiz başlıyor. İlçe başkanımız diyor ki, ‘Burası 40 metrekarelik bir daire, nasıl 100 kişi yaşayabilir?’ Bir veri daha geliyor. Bu verileri işlemek yetmiyor. YSK’ya da bildiriyoruz bu sorunları ki seçen iradesine bir leke sürülmüş olmasın. YSK’nın kontrol yapma gücü yok, yetkisi yok, görevi de değil. Bunu kim yapabilir? İçişleri Bakanlığı yapabilir. Bir dairede 60 kişi yaşıyorsa, bu görevi yapmak aslında Süleyman Soylu’ya düşer.
2018 yılında, seçime bir hafta var, soy ismi olmayan seçmenler gönderildi bize. Soy ismi olmayan seçmenleri düzeltmelerini söyledik ve bu sayede bugün, partilere gönderilen listelerde soy ismi olmayan seçmen kalmadı.
Yine bir kapı numarasında, Üsküdar’da; 40 seçmen olduğunu görünce Adalet ve Kalkınma Partili bir meclis üyesinin evi çıktı. Soy isimleri farklı, seçmen yığılması yapılmış. Ama bunu yapmak isterse; Adalet ve Kalkınma Partisi de yapabilir, Milliyetçi Hareket Partisi de yapabilir, başka bir parti de yapabilir. Hiçbir sorun yok. Bu tespitlerimiz sonucunda, Sadi Güven de bunu kabul etmiştir ki, 50 binden fazla seçmenin kayıtları donduruldu.
Aslında yaptığımız bu çalışmaların hepsi seçmenin iradesinin sandığa doğru bir şekilde yansımasını sağlamak. İktidar temsilcilerinin de bundan rahatsız olmaması gerekiyor. Tam tersi CHP’ye teşekkür etmeleri gerekiyor ama talimatla yazılar yazdırıyor. Akıl almaz açıklamalar yapılıyor. Dün televizyonlarda izledik ve diyor ki, ‘ilk defa oy kullanacak seçmeni CHP nasıl belirledi?’ Eğer bir önceki seçimde 2019 seçimlerindeki seçmen listesi sizde varsa bunu son aldığınız listeden çıkarırsanız ilk defa oy kullanacak seçmen listesine ulaşmış olursunuz. Aslında bu basit bir matematik meselesi ama bunu birileri kendi içinde kafa karıştıracak araçlara dönüştürmeye çalışıyorlar.
AYAK OYUNLARIYLA TEKRAR İKTİDARA TAŞIMAYA ÇALIŞIYOR: AKP bütün devlet gücüyle, çeşitli ayak oyunları yaparak, seçimlerle ilgili, kendini tekrar iktidara taşımaya çalışıyor. Biz de CHP olarak veri bilimini en hakiki mürşit kabul ettik. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ve MHP’nin sahip olduğu verilere, teknik çalışmalarla anlam kazandırılarak bu devlet gücüyle mücadele ediyoruz, mücadele etmeye devam edeceğiz. Görüyoruz ki birileri ayak oyunlarının bozulacağından korkuyor ama biz CHP olarak bu süreci takip etmeye devam edeceğiz.
CUMHUR İTTİFAKI KAYBETMENİN PANİĞİ İÇİNDEDİR: Gördük ki dün İçişleri Bakanı olaya yeni bir boyut getirdi. Dedi ki ‘Kişisel Veriler Kanunu hassasiyetim var’ dedi. O zaman ben de buradan iki önemli soru sorarım. 2019 İstanbul seçimlerini hatırlayın. Adalet Kalkınma Partisi seçimi kaybetmiş olmanın vermiş olduğu telaşla ne yapacağını şaşırdı. Binlerce seçmenin çok hassas, kişisel sağlık verilerini bu bavullara doldurdu ve YSK’ya götürdü. Hangi güçle, hangi emirle bu verileri elde etti? Sayın İçişleri Bakanı bunu sordu mu? İkinci olarak yine kamuda çalışan görevlilerin verileri Adalet Kalkınma Partisine teslim edildi. Onlar da İstanbul'da seçim sandıklarında görevli memurların memur olup olmadığını araştırdı. Bu veriler kimler tarafından AKP’ye teslim edildi? CHP’nin aslında bütün partilerin aldığı verilerle hazırlamış olduğu çalışmalara çamur atmaya çalışıyor. Yine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızın görüntülerini MOBESE’de paylaşan, ki İçişleri Bakanlığımızın sorumluluğu altındadır, soruşturma izni neden vermedi? Cumhur İttifakı kaybetmenin paniği içindedir. Bizse yapmış olduğumuz çalışmalarla denetlenebilir şeffaf bir seçim sürecinin önünü açmaya çalışıyoruz. Biz seçmenin iradesinin sandığa doğru yansımasını sağlamaya çalışıyoruz. Kimse kusura bakmasın, biz Türkiye’de seçim güvenliğini parti devletinin insafına bırakacak değiliz.”
“SANATA AT GÖZLÜĞÜNDEN BAKTIKLARINDAN OLUMSUZ SONUÇLARA YOL AÇIYOR”
Engin Altay, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Zeytinli Rock Festivali’ne izin verilmemesi ve Kaymakamlık kararının İlim Yayma Cemiyeti’nin istemiyle alındığı iddiasının sorulması üzerine Altay, şunları söyledi:
“Bay Kemal’den korkuyor ama sanattan da korkuyor. Sanata saygısı yok, bu kafaların. Sanattan anlamadıkları ve sanatı kendi taktıkları at gözlüğünden baktıkları dünya üzerinden görmeleri, böyle olumsuz sonuçlara yol açıyor. Bölge ahalisi, bölgedeki vatandaşlarımız bu yasak kararını alanla ilgili gereğini ilk seçimde zaten yapacaklardır. Ama herkesi akıllı olmaya ve sanata saygılı olmaya davet etmek de bizim görevimiz.”
“SEÇMEN ÖZELLİKLERİNİ BİR PARTİNİN ARAŞTIRMASINDAN DAHA DOĞAL NE OLABİLİR”
Altay, YSK ile ilgili sorulara ise şu yanıtı verdi:
“Bu bilgi herkeste olabilir. Yani bu bilgi AK Parti Genel Merkezi de isterse bunları derler toparlar. Yani YSK’nın verilerini biz inceliyoruz. Beylere göre kabahat işliyoruz. Biz bunları veri tabanımızda işliyoruz. İşlerken düzeltiyoruz, düzeltmekle kalmıyoruz, diyoruz ki ‘kardeş bunlar yanlış.’ YSK bize diyor ki, ‘tamam haklısınız, düzelteyim’ diyor. Biz daha ne yapalım? Yani yeni ve sağlıklı bilgiler de oluşturuyoruz. Ya, Ankara'daki seçmenlerin kimi özelliklerini bir siyasi partinin araştırması öğrenmesinden daha doğal ne olabilir? Demografik özellikler buna dahil. Herkes rahat olsun. CHP, her konuda ve her alanda seçime hazır. Bu sandıklar ve seçmen listeleri buna dahil.”