Haber- GAYE ŞEYMA CAN/ Kamera- ADEM KARABAYIR
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Müdürü Haluk Özener, Marmara'da enerji birikiminin devam ettiğini belirterek, “Marmara'da 7'nin üzerinde bir deprem olacağını öngörüyoruz ama ne zaman olacağını bilmiyoruz" dedi. Marmara'da, Doğu'da, Erzincan'ın Yedisu bölgesinde sismik boşluklar bulunduğunu belirten Özener, "Buralarda deprem bekleniyor. Ama tekrar söylüyorum, biz buralarda deprem beklerken bu coğrafyanın başka yerlerinde de depremler olabilir” diye konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi, Marmara Depremi’nin 23’üncü yıl dönümünde, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde Türkiye’de deprem riskleri konusunda farkındalık yaratmak ve depreme karşı alınacak tedbirleri hatırlatmak amacıyla basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısına, KRDAE Müdürü Haluk Özener, KRDAE Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Pınar, Bölgesel Deprem Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Selda Altuncu Poyraz katıldı. Özener konuşmasında şunları söyledi:
“TÜM TÜRKİYE'Yİ 475 CİHAZLA İZLİYORUZ. BUNLARIN BÜYÜK BÖLÜMÜ MARMARA BÖLGESİN'DE: Biz 1999 yılında Kandilli Deprem Araştırmacıları olarak tüm Türkiye'yi sadece 30 istasyonla izliyorduk. Klasik, mekanik cihazlarla. Şu anda ise kontrol merkezi dediğimiz binada 258 tane kayıt istasyonuyla izleme şansımız var. Ve bunlar dijital olarak, online olarak uydu aracılığıyla olsun, GSM hatlarıyla olsun merkezimize ulaşarak anında deprem çözümlerinde kullanılmakta. Toplamda sensör sayımız ise tüm Türkiye'yi kapsayan 475. Bunlar için de GPS istasyonlarımız, deniz seviyesi gözlem istasyonlarımız, erken uyarı istasyonlarımız, acil müdahale istasyonlarımız bulunmakta. Yani tüm Türkiye'yi 475 sensörle izliyoruz. Bunların büyük bir çoğunluğu Marmara Bölgesi'nde bulunmakta.
DEPREMLERİ 30 SANİYE İÇİNDE ÇÖZEBİLİYORUZ: Depremleri 30 saniye içinde çözme şansımız var. Merkeze ilk ulaşan deprem dalgalarıyla 30 saniye içinde bu bir depremin lokasyonu ve büyüklüğünü verebiliyoruz. Ancak bunlar otomatik çözüm oluyor ve bu çözüm diğer istasyonlardan veri geldikçe güncelleniyor ve hem lokasyonu değişebiliyor hem büyüklüğü değişebiliyor. Bu sonuçları bizim web sayfamızdan anlık olarak izleyebilirsiniz. Yani biz otuz saniyede depremi çözme kabiliyetine sahibiz. Ama sürekli revize vermemek için belli bir doğruluğa geldikten sonra bunları paylaşıyoruz. Sadece kendi istasyonlarımızı kullanmıyoruz. Civar ülkelerdeki veri merkezlerinde olan ortak protokollerle, istasyon değişimiyle onları kullanma şansımız var.
HER GÜN 3-3,9 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM MEYDANA GELİYOR: Kandilli hafızası diyor ki ‘Bu coğrafyada her gün 3-3,9 büyüklüğünde bir deprem oluyor. Spekülasyon yapmak istemiyoruz ama hani ‘Deprem oldu, olacak. Yarın şurada olacak, öbür gün burada olacak’ deniyor ya, arkadaşlar demeye gerek yok. Zaten bu coğrafyada her gün bir tane deprem oluyor. Bir buçuk senede bir 6-6,9, ortalama 6,8 ve yılda bir de 7-7,9 büyüklüğünde bir deprem oluyor. İstatistik bize şunu veriyor arkadaşlar; 7-7,9 büyüklüğündeki depremin ortalama süresi 6,8’dir.
KÜÇÜK DEPREMLERLE BÜYÜK DEPREMLERİN ENERJİSİNİN BOŞALMASI MÜMKÜN DEĞİL: Küçük küçük depremler olunca, büyük depremleri, enerjisini alıp etkiler mi? Arada büyük enerji farkı olduğu için böyle küçük depremlerle, büyük depremlerin enerjisinin boşalması fiziksel olarak mümkün değil. Bu yıl deprem etkinliğine baktığınızda da sadece Marmara'daki deprem etkinliği 518 tane. Aktif fay haritasına baktığınız zaman ülkemizin neredeyse tamamına yakınının deprem tehlikesine maruz kaldığını görebiliyorsunuz.
TÜRKİYE HER YIL 2,5 SANTİM HAREKET EDİYOR: Türkiye aslında sabit değil. Yani sabit durduğumuzu zannediyoruz ama aslında her sene yaklaşık 2,5 santim güneybatı yönünde ilerliyoruz. Yukarıdan bakan biri bizim iki buçuk santim hareket ettiğimizi görebilir. Anadolu plakasının geneline baktığınız zaman Ege Bölgesi daha hızlı hareket ediyor, İç Anadolu Bölgesi daha az hareket ediyor, kuzeyler az hareket ediyor yönleri de farklı. Her faya enerji birikme miktarı aynı değil.
7’NİN ÜSTÜNDE BİR DEPREM ÖNGÖRÜYORUZ: Türkiye, en son 1999 17 Ağustos Gölcük İzmit Deprem ve 12 Kasım Düzce depremleriyle batıya doğru geldi. Marmara'da yaklaşık 130 kilometrelik bir boşluk var. O boşluk bir gün kırılacak. Hep söylüyoruz yani bir deprem olacak, ne zaman olacak bilmiyoruz. Ne büyüklükte olacak? Bir şey öngörebiliyoruz, 7’nin üstünde bir deprem olabilir ama o fay tek parça mı kırılacak, onunla ilgili araştırmalarımız da var. Kandilli'de yürütülen çalışmalar var. Dolayısıyla Marmara'da bir sismik boşluk var. Doğu'da bir sismik boşluk var. Erzincan'ın Yedisu bölgesinde bir sismik boşluk var, oralarda deprem bekleniyor. Ama tekrar söylüyorum, biz buralarda deprem beklerken bu coğrafyanın başka yerlerinde de depremler olabilir.”
"GELEN ENERJİNİN YARISI AKIP GİDİYOR, BU OLGU BİR NEBZE İÇİMİZİ FERAHLATABİLİR"
KRDAE Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Pınar a artçı depremle ilgili enerjinin yaklaşık yarısının fayın üzerinden akıp gittiğini belirtirken, "Her ne kadar enerjinin yarısı akıp gitse de bu derin kısımda depremlerin olması, orada da sismik enerjinin birikiyor olması izlenimi yaratmaktadır. Dolayısıyla o batı segmentindeki fayın deprem üretme potansiyeli yoktur demek de çok doğru olmaz. Ancak yine de enerjinin bir kısmının akıp gittiği olgusu bir nebze içimizi ferahlatabilir” dedi.
Özener sözlerine şöyle devam etti:
“İKİNCİL BİR AFET TSUNAMİ: Depremlerden bahsediyoruz, depremlerden sonra ikincil bir afet olabilecek olguda biliyorsunuz tsunami. Yani tsunami gerçeği aslında Akdeniz Marmara Denizi'nde tarih boyunca olan bir gerçek. Ama bunu ancak biz işte Bodrum Kos depremi sonrasında olan tsunamiden daha sonra İzmir'de olan Sığacık'ta olan tsunamiden sonra öğrendik. Marmara Denizi özelinde bakarsak aslında yine sorulardan biri oluyor. Marmara'da sadece deniz tabanındaki heyelanların yaratacağı tsunamiler olacak. Marmara'da uzak doğulu olan bir tsunami gibi bir tsunami beklenmiyor. Ama heyelandan dolayı tarih boyunca olmuş bazı tsunamiler, Marmara Denizi'nde var. Bu tsunamiler Marmara'da olacak bir depremden sonra gerçekleşebilir.
ERKEN UYARI SİSTEMİ DEPREMDEN ÖNCE YAPILAN BİR UYARI DEĞİL: Erken uyarı dediğimiz sistemde, deprem olmadan önce bir deprem bilgi mesajı vermekten bahsetmiyoruz. Deprem olduktan sonra birtakım uyarı mesajları vermekten bahsediyoruz. Çünkü depremde ilk gelen dalga (P) dalgası dediğimiz dalgadır ve bu bir dalga değildir. (P) dalgasının gelme süresi, depremin merkeziyle bulunduğunuz yer arasındaki uzaklığa bağlıdır. Bu tabii ki mesafeye bağlı olarak saniyeler mertebesinde değişebilir. 3-5 olabilir ve biz bu ilk (P) dalgası geldikten sonra depremin yerini, büyüklüğünü belirleyebiliyoruz. Aslında erken uyarı dediğimiz (P) dalgası geldikten sonra yani ilk dalga geldikten sonra saniyeler içerisinde verdiğimiz bilgi. Kurumumuzda da bu konuda çalışan birimler var ve değişik projeler var. İlk dalga geldikten sonra özellikle Marmaray, Tüpraş gibi işletmelerde sistemlerin kapatılması üzerine çalışan bir sistemden bahsediyoruz kısaca.
FAYI TUTAMAYACAĞIMIZA GÖRE DEPREM ZARARLARINI AZALTMAMIZ LAZIM: Şimdi hep diyoruz ki bir deprem doğal bir olay ve bunun önüne geçemiyoruz. Doğru mu? Ne yapabiliriz? Yapacağımız bir şey var. Yani fayı tutamayacağımıza göre, depremlerin olmasını engelleyemeyeceğimize göre deprem zararlarını azaltmamız lazım.
VATANDAŞLARIN AFET ANINDA NELER YAPMASI GEREKTİĞİNİ ÖĞRENMESİ LAZIM: Deprem olmadan önce alacağınız bir önlem, yapacağınız bir birimlik yatırım deprem sonrasında olabilecek 7-10 birim arasında size ekonomik olarak katkı sağlıyor. Vatandaşların afet anında neler yapması gerektiğini öğrenmesi lazım. Afet acil durum planınız var mı? Sizlere soruyorum. Elinizde, yani deprem olsa ne yapacaksınız? Kime ulaşacaksınız? Kimi arayacaksınız?
DEPREM PLANIMIZ OLMALI: Kandilli'ye çok fazla yabancı ülkelerin büyükelçileri ziyarete geliyor. Ülke ismi vermek istemiyorum ama Türkiye'de yaşayan bin 500 tane vatandaşı olan bir ülkenin başkonsolosu ziyaret ettiği zaman söyledi. Bir deprem anında vatandaşlarının nerede toplanacağı kimle iletişime geçeceği, nerede besleneceğiyle ilgili planı hazır. Bizim de toplum olarak buna hazır olmamız lazım.
EN ÖNEMLİ GÖREV KARAR VERİCİLERE DÜŞÜYOR: Ayasofya, Süleymaniye, Fatih, Mihrimah Sultan hepsini izliyoruz, asma köprüler izleniyor, Marmaray izleniyor. Dolayısıyla Kandilli olarak bilimsel olarak üstümüze düşen görevleri yapmaya çalıştığımızı söyleyebilirim. Ama en önemli görevler biliyorsunuz karar vericilere düşüyor. Deprem zararının azaltılması yönünde en büyük politikaları yapılacak olanlar karar vericiler. Kentsel dönüşüm bunların en önde geleni oluyor. Son söz olarak biz depremleri engelleyemiyoruz ama zararlarını azaltabiliriz diyorum.”