Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’i fiyat artışları ve stokçuluk iddialarıyla ilgili soru önergesine verdiği yanıtta “Enflasyon görünümündeki bozulmayı sınırlamak ve enflasyonun olumsuz etkilerini vatandaşlarımıza asgari düzeyde yansıtmak amacıyla gerekli kararlar ivedilikle alınmaktadır” dedi. Nebati’nin yanıtına tepki gösteren Gürer, “Tohumdan, gübreden, mazottan, nakliyeden başlayan maliyet artışlarının farkına varmıyorlar. Üreten kazanamıyor, tüketen pahalı ürün alıyor. Bunu da hala görmezden gelip farklı farklı algılarla kamuoyuna açıklamalar yapıyorlar. Ne yazık ki ülkemizde olan vatandaşa oluyor” dedi.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, gübre ve akaryakıt fiyatlarındaki fiyat artışı ve stokçuluk iddialarıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na 17 Mayıs’ta soru önergesi vermişti. Gürer, şu soruları yöneltmişti:
“Fahiş fiyat nedir, örneğin gübrede Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yazılı olarak tarafıma bildirdiği gübre de bir yılda artışın yüzde 342 olması bir fahiş fiyat göstergesi midir? Akaryakıt litre fiyatları bir yılda 7 liradan 22 liraya çıkması bir fahiş fiyat göstergesi midir? Şeker fabrikalarının 2021 yılı kampanya döneminde tonu 410 TL’den aldığı şeker pancarı küspesini eskiden bedava verirken artık 850 TL bedelle satması fahiş fiyat göstergesi midir? Halen 42 ilde uygulanan ve lisanslı depoculuk olarak tanımlanan üreticinin hasat döneminde ürettiği ürünü daha iyi şartlarda muhafaza etmesi ayrıca depoya koyduğu ürün tutarında bankadan kredi için teminat sayılması ile oluşan stokçuluk sizin ifade ettiğiniz stokçuluk içinde yer almakta mıdır?”
Bakan Nebati de Gürer’in soru önergesine 11 Ağustos’ta yanıt verdi. Nebati’nin yanıtı şöyle:
“ENFLASYON GÖRÜNÜMÜNDEKİ BOZULMAYI SINIRLAMAK VE ENFLASYONUN OLUMSUZ ETKİLERİNİ VATANDAŞLARIMIZA ASGARİ DÜZEYDE YANSITMAK AMACIYLA GEREKLİ KARARLAR İVEDİLİKLE ALINMAKTADIR”
“2021 yılında uluslararası piyasalarda başta enerji olmak üzere tüm emtia fiyatlarında artışlar gerçekleşmiştir. Bu gelişmelere ek olarak tedarik zincirinde gerçekleşen aksaklıklar da maliyet artışlarına neden olmuştur. Söz konusu arz yönlü faktörlerin yanı sıra salgına bağlı risklerin azalmasıyla güçlü seyreden talep koşulları nedeniyle fiyatlama davranışlarındaki bozulmalar da enflasyon görünümünü olumsuz etkilemiştir. Enflasyon görünümündeki bozulmayı sınırlamak ve enflasyonun olumsuz etkilerini vatandaşlarımıza asgari düzeyde yansıtmak amacıyla gerekli kararlar ivedilikle alınmaktadır. Bu çerçevede; 30/06/2021 tarih ve 31527 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 74 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Bakanlığımızın koordinasyonunda ilgili diğer Kurumların katılımıyla Fiyat İstikrarı Komitesi kurulmuştur. Komitenin öncelikli hedefleri arasında fiyat istikrarıma kalıcı olarak tesis edilmesi yer almaktadır. Bu çerçevede, Komite bünyesinde fiyat hareketleri yakından izlenmekte, para politikasının etkinliğinin sınırlı kaldığı arz şokları durumunda alınacak tedbirler bütüncül bir bakış açısıyla gözden geçirilmektedir. Bu kapsamda gıda ve hammadde arz güvenliğini sağlamak amacıyla gerekli tüm tedbirler vatandaşlarımız lehine uygulanmaktadır.”
Nebati’nin yanıtına tepki gösteren Gürer, şu açıklamayı yaptı:
“Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’ye yazılı soru önergesi vererek fahiş fiyatların ne olduğunu, bu konuda ne yapıldığını sordum. Bakan yanıtında uluslararası piyasalarda enerji ve emtia fiyatlarının artışı, tedarik zincirlerindeki aksamalar nedeniyle fiyatlarda artış olduğunu belirtti. Ve fahiş fiyatı örnek verdiğim konularda ise soruyu yanıtsız bıraktı. Özünde AKP iktidarları bugüne kadar fiyatla ilgili birden fazla çalışma yürütmüşler, pandemi, kuraklık ve Ukrayna-Rusya savaşı öncesi de artan fiyatlar için kamuoyuna açıklamalarda bulunmuşlardır. 2012 yılında hal yasasını çıkarmışlar o dönemde hal yasasındaki düzenlemeyle fiyatların yüzde 25 düşeceğini, dönemin bakanları belirtmişti. Ardından 2014 yılında gıda komitesi kurulduğu duyuruldu, fiyatların burada kontrol altına alınacağı açıklandı. 2016 yılında erken uyarı sistemi ile gıda arzının izleneceği yine fiyatların düşeceği söylendi. Yapılan hiçbir açıklamada bunlar gerçekleşmedi.
“TARIM KREDİ KOOPERATİFİ’NDEKİ BU İNDİRİMLER FİYATLARA YANSIDIĞINI SÖYLERSEK YANILTICI OLUR. ÇÜNKÜ BU ANLAMDA DA VATANDAŞ GİTTİĞİNDE UCUZUNU BULAMADI”
2017 yılında hal ve market arasındaki fiyat farkını gidermek için marketlere doğrudan alım yetkisi tanınacağı, sözleşmeli tarıma yönlendirileceği, komisyonculuğun ortadan kalkacağı yönünde açıklamalar geldi. 2019 yılında doğrudan üreticiden marketlerin alış olanağı yaratıldı. Ama yine raftaki ürün değişmedi. 2019 yılında tanzim çadırları kuruldu. Patates soğan depolarına baskın yaparak üretici terörist ilan edildi. 2012 yılına geldiğimizde altı zincir markete kartelleşme cezası kesildi. 2021 yılında Fiyat İstikrar Kurulu kuruldu. Tarım Kredi Kooperatifleri’nde bin market ile fiyatların düşeceği varsayımı ile kamuoyuna açıklamalar yapıldı. 2022 yılının başında enflasyonla mücadele denetimleri kurulacağını bakan duyurdu. 2022 yılının ortalarında bu kere yapılan iş farklı ürünlerle ilgili üreticideki fırsatçılık üzerine açıklamalardı. Son olarak 33 temel üründe indirime gidileceği duyuruldu. Tarım Kredi Kooperatifi’ndeki bu indirimler fiyatlara yansıdığını söylersek yanıltıcı olur. Çünkü bu anlamda da vatandaş gittiğinde ucuzunu bulamadı.
“ÇİFTÇİYİ, ÜRETİCİYİ DESTEKLEMİYORLAR. ÜRETEN KAZANAMIYOR, TÜKETEN PAHALI ÜRÜN ALIYOR”
Yani AKP yaklaşık 10 yıldır düzenli olarak artan fiyatlar karşısında bir masal uyduruyor. Bu masallarla sorunu çözeceğini sanıyor. Oysa sorunun temeli sistemden kaynaklanıyor. Yani siz üretimin başlangıç noktasında girdi maliyetlerini düşürmezseniz sorunlar ortadan kalkmaz. Akaryakıta, doğalgaza ve elektriğe gelen her zam iğneden ipliğe yansıyor. Fahiş fiyat denen fiyat artışlarına yol açar. Eğer üretim öncesi süreci planlamazsanız, öngöremezseniz raftaki ürünü indirme şansınız olmaz. Bu nedenle AKP 10 yılda artan her fiyattan sonra bir algı operasyonu ile masallar anlatıyor, işin gerçeğine yönelmiyor. Serbest piyasa ekonomisinde fiyat istikrarının kontrolünün devletin ya da iktidarın kontrolünde sürdürülebilirliği sistemin yürüyüşünü de doğal olarak ortadan kaldırır. AKP iktidarları dönemlerinde yapılan bu açıklamalar yalnızca algıya yöneliktir. Yönetemiyorlar, sorunları çözemiyorlar. İlk noktadan, tohumdan, gübreden, ilaçtan, sulama suyu elektrik faturasından, mazottan, nakliyeden başlayan maliyet artışlarının farkına varmıyorlar. Çiftçiyi, üreticiyi desteklemiyorlar. Üreten kazanamıyor, tüketen pahalı ürün alıyor. Bunu da hala görmezden gelip farklı farklı algılarla kamuoyuna açıklamalar yapıyorlar. Ne yazık ki ülkemizde olan vatandaşa oluyor.”