İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Kemal Bey dedi ki, 'Bu altılı masa, Cumhurbaşkanı adayını tespit edecek.' Bu masaya bu görevi verip, kendini bağlayan Sayın Kılıçdaroğlu. O masanın bir noter olma görevi yok. Sayın Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı tarifi vardı. Ben ona hep katıldım. Benim söylediğim bir şey daha var; kazanacak bir aday. Aklı başında, devlet deneyimi olan, bugünkü tuhaflıklara müsaade etmeyecek. Bu masaya bir dayatma olamaz. Orada bir ortak akıl ortaya çıkacaktır” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Haber Türk televizyonunda Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek programında soruları yanıtladı. Akşener özetle şunları söyledi:
"BİR AN EVVEL SEÇİM YAPILMASINI TERCİH EDERDİM: Ben zamanında bekliyorum. Çok fazla bir şey öngöremiyorum. Eskiden öngörebiliyordum fakat bu ‘Saray’ hayatı, Sayın Erdoğan ve arkadaşlarını paralel bir dünyaya iletti. Dolayısı ile oradan davranış biçimlerini anlamakta zorlanıyorum. Rasyonaliteleri kayboldu. Erken seçim de zamanında seçim de şu an için fark etmez; gelinen nokta açısından. Ama bir an evvel seçim yapılmasını tercih ederdim. Ekonomik göstergelerin, ekonomik şartların daha da derinleşeceği için bir an evvel seçim olması halinde biz kesinlikle iktidar olacağımıza inandığım için şartları daha düzenli hale getirmek açısından, seçimlerin önce olmasını tercih ederdim.
TEK SEÇMENLİ BİR DÜZENEK VAR: 6’lı masadan bir şey çıktı ama elimizdeki ölçü Cumhur ittifakı olduğu için, tek parti haline geldiği, çok duygusal, ‘mezara kadar beraberiz’ diyen gibi tumturaklı sözlerin söylendiği bir siyasi ittifak var. Diğeri de daha rasyonel, daha gerçekçi, daha çözüm odaklı ve şu ‘ucube sistemin’ değişmesine dair vatandaşlarımıza çözüm önerisi sunan bir 6 siyasi gelenekten gelen bir masa. 1. uzlaştığımız konu parlamenter sistem. Devlet denilen kavramın ciddiyetinin kaybolduğunu görüyor, vatandaş. Anadolu’nun ciddi bir feraseti, irfanı var. Şimdi o feraset devrede. Müsteşarlık makamının kalkmasının sorun olduğunu sıradan bir vatandaş söylüyor. Devlet Planlama Teşkilatı’nı bir genç bilmeyebilir ama orta yaş biliyor. O bir hafızaydı. Milletvekillerinin hiçbir kıymeti harbiyesinin kalmadığını görüyor. Bakanların siyasi olması sebebiyle gelip seçmenle iletişim içinde olmasının veya milletvekiliyle iletişimde olmasının getirdiği bir konforu vardı. Dolayısı ile tek seçmenli bir düzenek var. Sayın Erdoğan veya yarınki şahıs. Böyle olunca hayatına yansıdığı kötülüklerin müsebbibi ilan etmiş durumdalar.
SAYGI KAVRAMININ ÖNE GEÇTİĞİ BİR ÇALIŞMA BU: Seçim güvenliği ile ilgili bir komisyon kurduk. O komisyon; her parti kendi içinde ve bütün partiler bir arada. 6'lı masanın insan unsuru birleştiriliyor. Genellikle hileler sandık başında olur… Seçmenin oyunun korunacağını, bizim namusumuz olduğu bir çalışma. Parlamenter Sistemin yol haritası çalışıyor. Ortak dil geliştirme üzerine de bir çalışmamız var. Benim açımdan en kıymetlisi, demin söylediğiniz pişpirik oynamak için bile aynı masada olamayacak farklı siyasi gelenekten getirdikleri farklılıkları muhafaza ederek, müştereklerinin öne çıktığı ve birbirine saygı kavramının öne geçtiği hoşgörü değil, saygı kavramının öne geçtiği bir çalışma bu. Ben bunun Türkiye’nin bugünü ve yarını için çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Biz gideceğiz netice itibari ile ama Türkiye yaşayacak. Yarın gelecek sizin çocuklarınız, bizim çocuklarımız için bu masanın çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.
KAZANACAK ADAY: Kemal Bey dedi ki, 'Bu 6'lı Masa Cumhurbaşkanı adayını tespit edecek'. Bu masaya bu görevi verip, kendini bağlayan sayın Kılıçdaroğlu. O masanın bir noter olma görevi yok. Sayın Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı tarifi vardı. Ben ona hep katıldım. Benim söylediğim bir şey daha var; kazanacak bir aday. Aklı başında, devlet deneyimi olan, bugünkü tuhaflıklara müsaade etmeyecek. 1946'daki Türkiye'yi yaşıyoruz şu anda. Nasıl DP 47'de Hürriyet Misakı yayınladıysa, bugün 6'lı Masa o Hürriyet Misakı'nın bir görüntüsü, parçası. Bu çerçeve içinde elbette bir aday ortaya konulacak. Dolayısı ile bu masaya bir dayatma olamaz. Orada bir ortak akıl ortaya çıkacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun aday olma hakkı mevcut. Diğer başkanların da aday teklifleri, bir başka kişiyi o masaya getirme hakları mevcut. O masada bir tek kişi var, o da benim, cumhurbaşkanı adaylığı konusundaki Eylül 2021’den beri ben aday değilim dedim. Tek adayla, kazanacak bir adayla ve parlamenter sisteme geçiş için tek adayla gitmenin doğru olduğunu söyleyebilmenin içindeki samimiyet anlaşılsın, diye feragat ettim.
(Feragat ettiğiniz için pişman mısınız? sorusu üzerine) Ben pişman değilim. Şu anda vatandaş bana o masadaki talepsizliğin getirdiği samimiyeti fark etti. Vatandaş, ‘aman o masa yıkılmasın’ diye bana söylüyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun İzmir’de yaptığı konuşmayı yorumladı herkes. Bizim partimiz bunu kendi partisine mesaj olarak değerlendirmeyi tercih etti. Bu yöntemi öneren ve isteyen kendini bağlayan Sayın Kılıçdaroğlu’dur. Masa dağılır mı bilmiyorum ama ilkeler açısından… Ben partideki arkadaşlarıma danışmadan ben aday değilim, dedim. Gönül koydu pek çok arkadaşımız ama saygı duydular.
ADAY OLMALARI İLE İLGİLİ PROBLEMİM YOK: (Mansur Yavaş’ın adaylığı ile ilgili soru üzerine) Mansur Bey veya Ekrem Bey hakkında olumsuz bir bakış açısına sahip değilim. Ankara’da da Mansur beyin adaylığı noktasında da gayretlerimiz oldu. Bu arkadaşlarımızı eleştirebilirler. Ama bu arkadaşlarımızın yolsuzluk ile ilgili çıkarılmış somut bir durum yok. Sosyal belediyecilik konusunda gerçekten her ikisi de iyi. Aday olmaları ile ilgili bir problemim yok. Bu iki arkadaşımızın isimleri önde gidiyor, anketlerde çıkıyorlar. Bu iki arkadaşların seçmeninin taraftar haline dönmesi yarına yönelik problem yaratır.
KAZANMAK ZORUNDAYIZ: AK Partili vatandaşlarımıza sesleniyorum, bu ucube sistemin gitmesinin yolu Millet İttifakı'nın adayının kazanması. Şu birbirimize diş sıkma, masanın altından tekme atma halini bitirelim. Kazanmak zorundayız... Türkiye'ye zararlı bir sistem bu. Doktorlara 'defolun gidin' deniliyor. Ben bir akademisyen olarak Başkanlık sistemine karşıydım. Bu sistemin arızalarını düzeltelim, önerim vardı. Ama bu Başkanlık sistemi değil; 'canım istedi, keyfime öyle geldi' diyerek geçilmiş, hiçbir hazırlığı olmayan kararnamelerle yürütülen bir sistem. Ne hukuku hukuk, ne yargısı yargı. AK Parti'nin ilçe veya il başkanı ile sıradan vatandaş alacak verecek üzerinden mahkemesi olsun, kendi de haklı olsun, o vatandaşın kazanacağına inanmaması bile bu sistemin değişmesi için şarttır.
Bizim borcumuz yok. Çünkü eğer borç vardıysa biz 31 Mart'da ödedik, hatta alacaklı hale döndük. Biz hiçbir belediyede, koskoca İstanbul Belediyesi'nde 2 genel müdür, 2 genel müdür yardımcısı haricinde bir şeyimiz yok. Bizzat ben istedim. Ankara'da da sayın Mansur Yavaş'tan telefon açıp, bir kişinin genel müdürlüğüne dair talebim olmadı. Söylemeye çalıştığım şu: İstanbul’un alınmasının Erdoğan’ın o masada insanların, siyasi geleneklerin tabanların da gülümseyerek oturmalarını sağlayan, CHP'ye gece gidip 15 milletvekilini istedim. Ama Sayın Kılıçdaroğlu'na ölünceye kadar teşekkür edeceğim, bu başka bir şey. Bu mesele İYİ Parti meselesi değil. CHP'ye yasakçı zihniyet diye yapılan propagandasını yıkan tavır oldu. Biz de seçime girdik. Ben akıl etmeseydim 100 bin imzayla aday olsaydım, Meclis’e de giremeseydik… 21 milletvekili CHP fazladan aldı, biz 4 milletvekili bu sistemden dolayı fazla aldık. Cumhur İttifakı 360 milletvekili çıkaramadı. Burada bir sorun yok, ama teşekküre devam ediyoruz. Bu vefasızlık anlamına gelmiyor. Bu önemli bir mihenk taşıdır. Bununla CHP'liler de İYİ Partililer de gurur duymalıdır. Bir kısım insan var. CHP'de ve dışarıda. Zaman zaman parmak sallama hali var. Bu arkadaşlarımızı rencide ediyor. Arkadaşlarımız bazen 'Ömer Seyfettin'in diyetine döndü bu iş, istemeseydin mi acaba?' Kemal Bey'i ayırıyorum ama genelde böyle bir keşmekeş var, o da arkadaşlarımızı incitiyor, o seçmenimizi incitti. Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediği kriterler kabulümüz. Bir de benim söylediğim 'kazanacak aday' durumu var.
ÖNCELİĞİMİZ KAZANMAK, GERİZİ LAF-I GÜZAF: 6'lı Masa'nın tamamında çok ciddi ekonomik kadro var. Ümit Özlale uzman arkadaşımız. Gerçekten proje manyağı etti bizi. Bilge Hoca'yı biliyorsunuz, finans konusunda dünyanın en iyilerinden. Siyasetçi kimliği üzerinden gitmediği için hakikaten vatandaş onu sevdi, samimiyetini gördü. Kamu maliyesi konusunda Erhan Usta, Durmuş Bey, Cihan Paçacı var. Diğer partilerde de var. Ama önceliğimiz kazanmak. Gerisi laf-ı güzaf. Seçmen artık derdine çare arıyor.
İKTİDAR YAPTI YAPTI, YAPAMADI BİZ YAPACAĞIZ: Nitekim biz başarılıyız ki Sayın Erdoğan ağzından sosyal konut projesini gündeme getirdiler. Ben dedim ki, bu projeyi beğendim. İlk defa somut bir konuda ortaya koydu iktidar. Bizim bu konuda bir çalışma yaptığımızı ifade ettim. Biz faizlerini sabitleyerek götürebilir miyiz diye ekonomi ekibime sordum. Bakın asgari ücretin yükselmesini, emekli maaşlarının asgari ücrete çekilmesini biz önerdik. İktidar icraat yapar muhalefet halkın avukatlığını yapar. Biz iktidarı buraya çektik. Şimdi diyoruz ki iktidar yaptı yaptı, yapamadı biz yapacağız. Biz ev sahibi olmalarını sağlayacağız. 76 milyar TL kur korumalı mevduata verildi, 24 milyar lira Haririlerin cebine konuldu, Ankapark’a 14 milyon TL topladığınız zaman 113 milyar TL havaya gitti. Bir başka şey, 13 milyar dolarlık bir köprümüz var, bizim Osmangazi. Zafer Havaalanı var Kütahya’da. Bütün bunlara baktığınız zaman, vergilerin affını da koyun yaparsınız bunu. Biz de yapacağız.
AHLAKİ OLARAK DOĞRU BULMAM: (İhale iddiaları) Sayın milletvekili bir yolsuzluk üzerinden konuştu. Suç duyurusunda bulunduk. Varsa bilgi belge koysun gereğini yapalım. Şimdi ortaya çıkan; hukuki problem yok, kamuoyuna açık ihale. Ahlaki probleme katılıyorum. Bilgim olsaydı arkadaşımıza 'yapma' derdim. Yapmaması gerekiyor. Çünkü akıllarda iyimser ayrımcılık kalması bile kötü. Yolsuzluk itibariyle bir tane bir şey yok orada. Özel sektör üzerinden çalışabilirdi. Soru işareti yaratılabilecek ortamdan kaçınmak lazım. 27 yıldır politika yapıyorum. Eşimin küçük işletmesi var, bize bakıyor. Hiç kapatmadı. Ne eşimin ne oğlumun ne yeğenlerimin belediyelerle en küçük iş ve alışveriş, para ilişkisi yoktur. Nepotizmden aile boyu nefret ederiz. Olduğu gün ben politikayı bırakırım. Pek çok şey yaşadım ama parayla hiç ilişkilendirilmedim ben. Ahlaki olarak doğru bulmam.
Göçmen konusunda… İçişleri Bakanlığı'na atandım. Müsteşar bana geldi. MİT, Jandarma, Emniyet, Dışişleri'nden üst düzey memurlar geldi. Bir brifing verildi bana sığınmacı üzerinden. Yıl 1996. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu ülkenin hafızası. Fakir ülkeler zengin ülkelere, problemli olan ülkeler demokrasiyle yönetilen ülkelere göç edecekler. Türkiye de bunun geçiş güzergahıdır. Avrupa diyor ki, 'Bu göçü sizde durduralım, siz de hendek olun'. 'Sayın Bakanım bulunduğunuz hiçbir toplantıda bu tekliflere evet demeyeceksiniz' dendi. Anasol-M hükümeti zamanında, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı aradı beni. 'Sayın bakanım AB Parlamentosu'nda toplantısı var, gitmeniz gerekiyor' dedi. Göç için Türkiye'yi hendek yapmak için karar çıkacağını ve bunu engellemem istendi. Bu ülke beni oraya gönderdi. Yanıma tercüman koydu. O kararın geçmemesini sağlayacak bir pozisyonda durdum. İşte hafıza bu. 2019’da Sayın Erdoğan’a dedim ki Gönder kardeşim beni Esat’la konuşayım şu insanları gönderelim. Sonra Ümit Özdağ’ın teklifiyle bir çalışma yaptık biz. Aytun Çıray ile birlikte çok ciddi bir hazırlık yapıldı. Sonra Nuri Okutan rapor hazırladı. O raporun üzerine Tolga Akalın yeni bir tanıtım yapıldı. Bir rapor yaptık. Türkiye’deki ilk ve son. DEVA da açıkladı, Gelecek açıkladı, Demokrat Partinin Genel Başkan Yardımcısı İlay Hanım uzmandır, Saadet partisinin var. Ama iddia ediyorum en hazırlıklı somut plan hazırlandı. Tolga Bey bunu televizyonlara çıkıp anlatıyor. 2026’da bitmiş oluyor.
BİZİM MİLLİYETÇİLİĞİMİZDEN, VATANSEVERLİĞİMİZDEN KİMSENİN ŞÜPHESİ YOKTUR: En çirkin bir dille tırnak içinde terbiye edilmeye çalışılan siyasi partiyiz. Siyasi partilerin başka partilerle olan ilişkilerine biz saygı duyuyoruz. Bizim ilişkilerimize kimse saygı duymuyor. Bizim HDP ile olan ilişkimiz net ortada. Onların da bizle ilgili tavırları ortada. Birbirine karşı en dürüst siyasi partiyiz. Bu tutumumuz eleştirilebilir, kınanabilir. Hepsine saygı duyarım. 6 milyon HDP'ye oy vermiş Kürt seçmeni, Türkiye'de yaşanan bilumum Kürtleri bir çuvala koyup, Türklere hakaret etti denilmesi kadar haksız ve kötü ikiyüzlülük olamaz. Muhalefetin içinde bir grup insan var, herkesi adam etmeye, terbiye etmeye çalışıyorlar. Bu insanlar sürekli AK Parti'nin içine gideceğimizi söylediler. Ben 'silah dayasalar gitmem' dedim. Şimdi ben AK Parti seçmenine hakaret mi ettim? Sayın Erdoğan ile sayın Bahçeli bizi yerli milli ilan edip, birisi yuvaya öbürü de kendi yanına davet etmiş olmasına rağmen net şekilde hayır demiş vatandaşım. Burada bir gölge boksu var. İYİ Parti'yi iki grup HDP'yle dövüyor. Birincisi iktidar partileri onu anlıyoruz. O arkadaşlarımızın, özellikle AK Parti'nin yöneticilerinin kavramsal bilgileri sıfıra yakın olduğu için öyle bir çirkin, pis dil gelişti ki, Kürtlere hakaret ediliyor kimse farkında değil. Kürtler eşittir PKK'lı haline getiriliyor. Israrla bir şey söylüyorum Cumhur İttifakı ne yapsa yapsın bizim milliyetçiliğimizden, vatanseverliğimizden kimsenin şüphesi yoktur, olamaz, olamaz. Ne ben ve ne arkadaşlarım Kürtleri incitecek tek kelime etmeyeceğiz.
TÜRKİYE'NİN RASYONEL OLMASI GEREKİYOR: Biz S-400 aldık. Yunanistan S-300'leri bize kilitledi. S-400'leri Dedeağaç'a koyalım bakalım koyabiliyor musunuz? F-35'lerden çıkarıldık, F-16 almak için yalvar yakarız. F-16'lar 1974'ün teknolojisi. Milli muharip uçağını keşke yapalım. En az 12-15 yıl arası zaman var. Bu süre içerisine MIG koymadınız. Yunanistan Amerika'yı arkasına aldı. Şımarık çocuk orada sorun yok. Suriye ile kavgalısınız, Irak darmaduman. Biz coğrafyayı ekonomik coğrafya olarak tarifliyoruz. Dış politikayı ekonomik coğrafya olarak tarifliyoruz. 'Dostum Trump, dostum Putin' diyorsunuz. Aynı Trump sana 'ahmak' dedi, ben bağırdım Meclis'te. Şangay Beşlisi ne dedi? Buraya üye olmak istiyorsan NATO'dan çıkacaksın. Şimdi tüm bunları arafta tutup, iç politika malzemesi yapıp, dışarıda kuzu gibi ol gel, sistemde Türkiye'nin ağırlığı olamaz. Türkiye'nin rasyonel, hislerden uzak olması gerekiyor.
MİLLETLE PAYLAŞ, MİLLET KARAR VERSİN: Mısır'ı Yunanistan'ın kucağına biz ittik. Suudi Arabistan'a, BAE'ye neler dedik? Niçin diyorsun? Diyorsan niye böyle yapıyorsun? Bu ikircikli tutumun arka planında Cumhuriyetle yarışmak var. Benim Sayın Erdoğan'a bir çağrıda bulunmak istiyorum; AB'den çıkmak mı istiyorsun, ABD ile ters mi düşmek istiyorsun, NATO'dan çıkmak mı istiyorsun, Putin'le ahbaplık mı istiyorsun, bu milletle paylaş. Bu millet karar versin. Bizim bakışımız Cumhuriyetimizin ortaya koyduğu muasır medeniyetler yolculuğudur. AB'de hatalar yok mu, var. Bunları eleştirmek başka bir şey, ama yönünüzü muasır medeniyete çevirmek başka şey.
Savunma sanayine gelince, burada asıl mesele Bayraktar'lar. Damadının meselesi olduğu için düşmanlık yapılacak gibi algı yaratılıyor. Allah rahmet eylesin, Özdemir beyi herkes saygıyla anıyor. Erbakan hocanın sistemi içinde gelen Özdemir Bey, bunu hiç gizlemedi. Ergenekon'da paşaları tek tek ilgilenip, aileleri ziyaret etmişti, sahtekâr değildi. Bu çok önemlidir. Yaptıkları işler, SİHA'lar İHA'lar bu ülkeye yapılan katkıdır. Kim iktidar olursa olsun sahiplenmesi gereken bir anlayıştır. Bugün olduğu gibi dünyanın her yerine İHA'ları, SİHA'ları teknolojiyi satabiliriz.
SİYASETÇİ İNTİKAM ALMAYA KALKMAZ: Bizim arkadaşlarımızın verdiği tarih 1 yıl... Yargının bağımsızlığı, objektifliği, hukukun üstünlüğü sağlamak, liyakat, şeffaflık konusunu mutlaka öne koymak. İsrafı ve yolsuzluğu bitirmek. Bunlar da yapılması gereken zorunlu adımlar. Zaman zaman vatandaşlar 'hesap soracak mısın' diyor. Ben de diyorum ki, 'hesabı siyasetçi sormaz, yargı korkusuz hale getirilir, yargı hesabı sorar'. Siyasetçi rüşvet almaz, parmak sallamaz, intikam almaya kalkmaz.”