Ankara Dayanışma Derneği’nin düzenlediği ‘Yüzyılın Işığında CHP ve Geleceğimiz’ panelinde konuşan eski CHP Genel Başkanı ve ANKA Haber Ajansı kurucusu Altan Öymen, kamuoyunda ‘sansür yasası’ olarak bilinen kanun teklifine ilişkin, “Son durumda, basına karşı bir kanun hazırlanıyor. Bütün bilgisayar sistemine, internete konulan bir yasak. Başka hiçbir ülkede yok böyle bir şey. Deniliyor ki ‘Hayat pahalılığı var deyince halkı heyecana ve kötümserliğe sürüklemiş olursunuz’. Bu, dehşet verici bir durum. Eskiyi yaşamış olanlar için bunun örneği bizim tarihimizde yok. Zor zamanlar yaşadık, sıkıyönetim zamanları falan, hiçbirinde bu kadar koyu bir şekilde özgürlüklerin berhava edildiğini görmedik” dedi.
Ankara Dayanışma Derneği’nin düzenlediği ‘Yüzyılın Işığında CHP ve Geleceğimiz’ paneli, Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi’nde bugün yapıldı. Panele, eski CHP Genel Başkanı ve ANKA Haber Ajansı kurucusu Altay Öymen, eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin ve eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın konuşmacı olarak katıldı.
Altay Öymen, basına ve sosyal medyaya yönelik yeni yaptırımlar içeren ve görüşmeleri TBMM Genel Kurulu’nda süren yasa teklifine ilişkin şunları söyledi:
ALTAN: HER ALANDA KABUS GİBİ BİR VAZİYET VAR
“Önümüzde, hangi alana bakarsanız her alanda kabus gibi bir vaziyet var. Kabus lafını koalisyonları için söylerdi bugünkü Cumhurbaşkanı, kabusu asıl kendisi yarattı. Enflasyondan başlayıp gittiğiniz zaman başka konuya yer kalmaz. Son durumda basına karşı bir kanun hazırlanıyor. Bütün bilgisayar sistemine, internete konulan bir yasak. Başka hiçbir ülkede yok böyle bir şey. Deniliyor ki ‘Halkı heyecana sevk etmek sonucunu veren laflar söylemek’, -bu, evvelden de Demokrat Parti zamanında bir madde girdi- ‘Hayat pahalılığı var deyince halkı heyecana ve kötümserliğe sürüklemiş olursunuz’. Bu derece… Sadece basına yönelik değil, kaldı ki basın demek demokrasi demek. Bu, dehşet verici bir durum. Eskiyi yaşamış olanlar için bunun örneği bizim tarihimizde yok. Zor zamanlar yaşadık, sıkıyönetim zamanları falan, hiçbirinde bu kadar koyu bir şekilde özgürlüklerin berhava edildiğini görmedik… Önümüzdeki seçim zamanına iyi hazırlanacağımızı ümit ediyorum. Güzel günler göreceğimize de yürekten inanıyorum. Bu kadar anormallik çok fazla sürmez.”
Hikmet Çetin de şöyle konuştu:
ÇETİN: PARTİ İÇİ DEMOKRASİ OLMADAN TÜRKİYE’DE DE DEMOKRASİ KOLAY KOLAY OLMAZ
“Yavaş yavaş ya da hızla nelerin yapılacağını daha da somutlaştırmak lazım. Yani ekonomik politikalar ne olacak, bakmak lazım. Dış politika ne olacak, anlatmak lazım. Hukukta neler olacak, biraz daha somutlaştırarak yapmak lazım. Şimdi, gelecek cumhurbaşkanı umarım bizim Genel Başkan’ımız olacaktır. İlk günde, ilk gece yapılacak bazı kararlar var. 81 tane valiyi değiştireceksiniz; 81 tane valinin kadrosunun hazır olması lazım, kimlerin olacağının hazır olması lazım. Emniyet müdürlerini değiştireceksiniz bir kararname ile; kimlerin olacağı, yani isimlendirerek yapmak lazım. İnşallah partiler bu hazırlıkları yapıyorlardır. Çünkü ilk günlerdeki çıkacak olan olumlu hava çok önemlidir. Yani insanların nefes alması lazım biraz. Parti içi demokrasi tabii ki önemlidir. Parti içi demokrasi olmadan Türkiye’de de demokrasi kolay kolay olmaz. Bunu kabul etmek lazım.
Ben genel başkan iken Mesut Yılmaz ile anlaşarak bir hazırlık yapmıştık. O zaman 500 milletvekili var zannediyorum; 100 tanesi Türkiye milletvekili olsun, geri kalan 400 tanesi için yargının denetiminde ön seçim yapılsın üyeler ile: Şimdi o 100 kişide baraj olmasın. Yani yüzde 1 alan da bir tane milletvekili çıkarsın. CHP yüzde 25 aldığı zaman 25 tane uzman kadro herkese yeter.
Türkiye’nin bana göre tarihi bir seçimi var. Ya işin bu tarafında kalıp çağdaş, aydınlık bir dünyanın parçası mı olacağız, yoksa bugün adım adım gittiğimiz Ortadoğu’nun mezhep, etnik kavgalarının Türkiye’si mi olacağız? Onun için CHP’nin görevi, sorumluluğu çok önemlidir.”
Murat Karayalçın ise şunları söyledi:
KARAYALÇIN: CUMHURİYET’İN KURULUŞU, CHP’NİN ESERİDİR
"99 yaşındaki CHP’yi bir siyasi fenomen olarak görüyorum. Yabancı sözcükleri kullanmayı sevmiyorum. Fenomen sözcüğünü kullanmaktan da memnun değilim ama galiba çok iyi ifade ediyor. CHP’nin bu 99 yıllık yaşamına baktığımızda, gerçekten bir siyasi fenomen olarak ortaya çıkmaktadır. 99 yılın 12 yılı, cuntanın kararıyla kapalı kalmış. Mallarına iki kez el konmuş. Birisi askeri yönetimin kararıyla birisi sivil yönetimle Meclis kararıyla. Bir kez Meclis dışında kalmış, barajı aşamamış. Ama 99 yıl varlığını sürdürmüş. Onların, CHP’nin 99 yılının parıldayan ışıkları olarak altını çizip bir kez daha ifade etmek istiyorum. Cumhuriyet’in kuruluşu, CHP’nin eseridir.
2017 referandumunu, eğer atı alan Üsküdar’ı geçmeseydi kazanacaktık. 2018’de CHP, bana göre Türkiye siyasi tarihinin şanlı bir sayfasını yazdı; İYİ Parti’ye 15 milletvekilini ödünç olarak verdi ve seçime girmesini sağladı. Bunu demokrasi adına yaptı CHP. 2019’da başka bir şey inşa edildi, yerel seçimleri kazandık. İYİ Parti ile biz vardık, ikimizin adı öndeydi. Saadet Partisi dirsek teması halindeydi. ÖDP’nin adı yoktu, genel başkanı bizim Beyoğlu Belediye Başkan adayıydı. HDP’nin adı yoktu. HDP’lilerin de çok büyük desteğini aldık, belediyeleri bu yaklaşımla kazandık. Şimdi yeni bir dönem içerisindeyiz, aynı anlayışı sürdürüyoruz. Son yaşadığımız gelişmeler, kullandığımız dilin, söylemin biraz daha dikkatli olması gerektiği ortaya koyuyor. Bu ittifakı sürdürmek zorundayız. Altılı Masa yerine ittifak sözcüğünün daha doğru olduğunu düşünüyorum. Nedir bizim davamız; biz solcuyuz, biz Atatürkçüyüz, aydınlanmacıyız. Bunlar, bizim genetik kodlarımız, şifrelerimizdir. Bunlar değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez."