Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin seçim beyannamesini açıkladı. Erdoğan, “Önümüzdeki dönemde önceliğimiz, elbette 6 Şubat depremlerinin yıktığı şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak olacaktır” diyerek bir yılda 319 bin olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yapacaklarını söyledi. Erdoğan’ın seçim vaatleri arasında, yükseköğrenimdeki gençlere bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti, enflasyonun tek haneye düşürülmesi, kişi başına düşen milli gelirin ilk etapta 16 bin dolara çıkartılması, işsizlik oranının yüzde 7’ye düşürülmesi, Aile ve Gençlik Bankası’nın kurulması ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin restore edilmesi ve kamudaki işe alımlarda mülakatın kaldırılması da yer aldı.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Ankara Spor Salonu’nda yapılan toplantıda, AKP’nin seçim beyannamesini açıkladı. AKP’nin seçim vaatleri arasında, daha önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği, cep telefonu ve bilgisayar alımında gençlere vergi muafiyeti, gençlere ücretsiz internet kotası verilmesi, kamuda yapılan işe alımlarda mülakatın kaldırılmasının da yer alması dikkat çekti.
Erdoğan, milletvekili aday tanıtımının da yapıldığı toplantıda özetle şunları söyledi:
“Allah’ın izniyle yine bir 14 Mayıs arifesinde, 1950’deki inanç ve irade ile bir kez daha ‘Yeter, söz milletindir’ demek, ‘Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir’ demek için bir aradayız. Bizim ‘yeter’ dememiz, bay bay Kemal’in ‘yeter’ demesine benzemez. Hayatlarını özellikle bu mücadeleye adamış milletin adamlarının kiminin sonu darağacında bitmiş olsa da yüreklerde yaktıkları hak, hukuk, özgürlük, kalkınma ateşi hiç sönmedi. Darbeciler, süngüleriyle bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Vesayetçilerin millete tepeden bakan kibirleri, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Küresel emperyalistlerin, içerideki ve dışarıdaki tetikçilerin hoyratlıkları, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Siyasi ve sosyal mühendislik hesaplarıyla girişilen sayısız teşebbüs, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Hamdolsun, milletimiz her seferinde iradesine sahip çıktı, istiklaline ve istikbaline sahip çıktı, yönünü aydınlık geleceğine çevirdi.
Darbecilere, vesayetçilere, küresel emperyalistlere, siyasi ve sosyal mühendislik projelerine karşı milletimizle birlikte Türkiye Yüzyılı’nın kapısını aralamak için buradayız. Var mıyız bu yürüyüşe? Bu yürüyüşe var mıyız?
İzmir, bu defa 14 Mayıs, farklı olması lazım ha. İzmir, bu defa ben inanıyorum ki sandıklardan bir başka çıkacak. İzmir buna hazır mı?
Antep, Gazi’yi unutuyorsunuz ha. Gaziantep, hep birlikte kendisinden gurur duyduğumuz bir şehir. Gaziantep ile sanayide büyük adımlar attık, büyük adımlar atıyoruz.
“TÜM İSLAM DÜNYASI 14 MAYIS’I TAKİP EDİYOR”
Türkiye Yüzyılı sadece bizim değil, İslam aleminden Türk dünyasına, Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Asya’dan Afrika’ya tüm dostlarımızın, tüm insanlığın ortak vizyonudur. Kardeşlerim, bakın ben size buradan bir mesaj veriyorum. Şu anda 14 Mayıs’ı, siz zannediyor musunuz sadece Türkiye takip ediyor? Hayır. Tüm İslam dünyası 14 Mayıs’ı takip ediyor. 14 Mayıs seçimlerinde ne olacak, bunu takip ediyorlar. İslam dünyasının bu heyecanını, ben inanıyorum ki bu kadro aynen paylaşacak. Çünkü Türkiye sadece 780 bin kilometrekareden ibaret bir ülkenin, Türk milleti sadece 85 milyon nüfustan ibaret bir toplumun adı değildir.
Şu ramazanda, İslam dünyasından bir ülke 200 ton hurma gönderiyor. Nereye? Deprem bölgesine. Niçin? Oradaki depremzede kardeşlerimiz iftarlarını, orucunu hurma ile açsın diye. Bakıyorsunuz, bir diğeri kalkıyor, 100 ton gönderiyor. Bir diğeri 100 ton gönderiyor. Niye? İstiyorlar ki depremzede kardeşlerimiz iftarlarını hurmalarımızla açsın. Bu, bir anlayışın ifadesidir. Bu, bir yaklaşımın ifadesidir. Bu ne demek? Biz, depremzede kardeşlerimizi bu ramazanda yalnız bırakamayız demek. Hem ayni hem nakdi. Her şeyleriyle yanımızda yer aldılar. Katar, Abu Dabi, Cezayir, Libya. Bu bir anlayış. İşte Türkiye de bu kardeşleriyle beraber bu yolda yürüdü.
Yaşadığımız her saldırı, her acı, bilhassa da 6 Şubat depremleri, birliğimizi daha çok sıklaştırmamız, beraberliğimize daha çok sahip çıkmamız, kardeşliğimizi daha da güçlendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Biz, Türkiye olarak, önce altyapımızla, üretimimizle, güvenliğimizle, diplomasimizle, her şeyimizle kendi ayaklarımızın üzerinde duracağız. Ancak bunu sağladıktan sonra bize uzanan elleri tutabilir, bize el uzatanların yardımlarını kabul edebiliriz. Çünkü kanımızla, canımızla, alın terimizle kendimize vatan yaptığımız bu kadim coğrafya, binlerce yıldır olduğu gibi bugün de tüm dünyanın gözünü diktiği yerdir. Bu coğrafyada huzurla yaşamanın, devlet kurmanın, gelecek kurmanın bedeli, güçlü olmak ve güçlü kalmaktır.
“6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN İZLERİNİ KISA SÜREDE SİLECEĞİZ”
Türkiye Cumhuriyeti devletinin her bir ferdinin bu ülkenin refahından ve demokrasisinden aynı düzeyde yararlanma hakkı olan birinci sınıf vatandaşları olduğunu söylerken bu özgüvene dayanıyoruz. Yaşadığımız her sınama gibi deprem afetleri karşısında da aynı yaklaşımla hareket ediyoruz. Ülkemizin bir köşesindeki insanların evleri başlarına yıkılmışken diğer hiçbir yerdeki insanımız, hayatını hiçbir şey olmamış gibi sürdüremez. Deprem haberinin alındığı andan itibaren istisnasız her şehrimiz, her hanemiz, her insanımız, mağdurların imdadına koşmak için seferber oldu. Milletimizin gösterdiği bu samimi gayret, binlerce yıldır bizi diri tutan hasletlerimizin dimdik ayakta olduğunun işaretidir. Devletimiz de şartların zorluğunu kısa sürede aşarak tüm gücü, kurumları, personeli ve imkanlarıyla deprem bölgesinde vaziyet aldı. Bu tablo, devletin milleti için var olduğu gerçeğini her bir insanımızın yüreğine tekrar işledi.
6 Şubat depremlerinin izlerini de kerim devlet anlayışıyla yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde kısa sürede sileceğiz.
Küresel dengelerin yeniden oluştuğu şu kritik dönemde ülkenin direksiyonunda AK Parti’nin birikimine ve etki gücüne sahip bir kadro olması çok kıymetlidir. Dünya sürekli yeni meydan okumalarla kendine yön ararken Türkiye, AK Parti’nin kurumsal tecrübesi ve bizim siyasi liderliğimiz sayesinde herkesten bir adım öne geçme şansını yakalamıştır. Geçmişimiz ve geleceğimiz arasında kurduğumuz sağlam köprüler vasıtasıyla ülkemizi insanlığın bu muhataralı sürecinden en güçlü şekilde çıkarmanın gayreti içindeyiz. AK Parti’nin ilk günden beri verdiği mücadelenin ve kazandığı başarıların sırrını çözmek için önce partimizin bazı özelliklerini anlamak gerekiyor. Her şeyden önce AK Parti, klasik manada bir siyasi parti olmanın ötesinde dava sahibi, hayal sahibi, vizyon sahibi, vicdan sahibi bir harekettir.
Şu anda üyesi itibariyle yaklaşık 12 milyon üyeye sahip bir başka parti, Türkiye’de yok, dünyada da yok.
“DÜŞÜNÜN, BARAJIN YOK, YOLUN YOK, HAVALİMANIN YOK, BÜTÜN BUNLARLA BERABER TOGG’UN YOK, UÇAK GEMİN YOK. DOMATES, PATATES KAÇ PARA ONU SORUYOR. YA BU ADAM PROF, MÜSVEDDE BU”
Geçen akşam bir televizyon kanalında bir prof. ne dese beğenirsiniz? ‘Köprü yapmakla, baraj yapmakla, havalimanı yapmakla bu iş çözülmez. Soğan, patates kaç para, onu söyle.’ Bu adam profesör. Düşünün yani, barajın yok, yolun yok, havalimanın yok, bütün bunlarla beraber TOGG’un yok, uçak gemin yok. Domates, patates kaç para, onu soruyor. Ya bu adam prof. müsvedde bu. Öncelikle senin profesörlüğünden bu millete ne gelir ya? Hiç. Önce bir ülkenin kalkınması için nelere ihtiyaç var, bunu söyle. Eğitimde yoksun, sağlıkta yoksun, ulaşımda yoksun, adalette yoksun, emniyette yoksun. E neymiş? Domates, patates... Vah zavallı vah. Bunlar olmadıktan sonra senin domatesin de olmaz, patatesin de. Biz, asıl devrimi zihinlerde yaptık, zihinlerde. Ama demek ki bu profun zihinlerinde bir değişim olmamış. Geçmişte bu ülkeye ‘Karışamazsın’ denilen ne varsa da hepsinde de değiştirici rol oynayabileceğimizi gösterdik. Güney sınırlarımızdan doğu Akdeniz’e, Karadeniz’den Kafkasya’ya her yerde bunun örnekleri var.
Geçenlerde Bağcılar’da bir açılış töreni yaptık. Aman yarabbi, o gün Bağcılar’da 40 bin kişi vardı. Ardından Pendik’te bir açılış töreni yaptık. Gümbür gümbür şu anda İstanbul nereye yürüyor, sandığa yürüyor. Geldiğimiz noktada Türkiye’nin, siyasi ve ekonomik esaret çukuruna yeniden yuvarlanmamak için güçlü olmaktan, güçlü kalmaktan başka çaresi yoktur.
“BATI’NIN DURUMU İYİ DEĞİL, VAY HALİNE”
Sömürge ve zulüm üzerinde kurduğu güvenlik ve refah düzenini korumak için diğer toplumları asırlardır etnik ve inanç fay hatları üzerinden kontrol eden Batı, artık kendi derdine düşmüş durumda. Batı’nın durumu iyi değil, vay haline. Ekonomik olarak yükselen ama siyasi rotası olmayan güçlerin hiçbiri, Türkiye’nin üstlendiği adalet, hakkaniyet ve vicdan üzerine kurulu misyonunu ikame edemiyor, edemez. Emperyalistlerin terör örgütleri üzerinden yürüttüğü vesayet savaşlarının da sonu yaklaşıyor. Eğer Türkiye'nin ve 21 yıldır onun yönetiminde olan AK Parti'nin bir davası ve vizyonu olmasaydı tüm bunları konuşabilir miydik? Birileri gibi ‘Ne işimiz var Karabağ’da, Libya’da, Suriye’de, Balkanlar’da, Akdeniz’de, Afrika’da’ deseydik, birileri gibi ‘Bu kadar yolu, barajı, elektriği, suyu, konutu, aracı ne yapacaksınız’, o profesör gibi deseydik, ‘Bu kadar konutu toprağı mı gömeceksiniz’ deseydik, birileri gibi herkese duymak istediğini söylesek ama vesayetin, darbecilerin, terör örgütlerinin koltuğunun altından kalkmasaydık, kısacası karşımızdakiler gibi olsaydık, burada milletimizin huzuruna alnımız ak, başımız dik bir şekilde çıkabilir miydik? Önümüzdeki dönemde, ülkemizi ve milletimizi dünyada hak ettiği yere getireceğiz. Böylece coğrafyamızın ve medeniyetimizin iki asırlık hüznünü asırlar boyunca sürecek sevince dönüştürme şerefine nail olacağız.
“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’Nİ YERDEN YERE VURANLAR, BUGÜN SİSTEMİ AT PAZARLIĞI İLE TEPE TEPE KULLANMANIN HESAPLARINI YAPIYOR”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yerden yere vuranlar, bugün aynı sistemi, ruhuna uygun olmayan şekilde at pazarlığı ile tepe tepe kullanmanın hesaplarını yapıyor. Çünkü bunların, ülkenin ve milletin hayrını gözetmek gibi dertleri yok. Tek gayeleri var; tıpkı eski Türkiye devrinde olduğu gibi milletin derdini ve beklentisini istismar ederek bir avuç muhterise ikbal devşirmek. Bunların siyaset derinliği, bırakınız çeyrek asırlık, yarım asırlık vizyonu, ertesi günlerini bile göremeyecek kadar sığdır, sığ.
Etnik, dini, kültürel kimlik siyaseti ile ülkemizi eski günlerine döndürmenin, milletimizin bünyesindeki fay hatlarını tetiklemenin peşinde koşanlar; birlik, beraberlik ve kardeşlik siyasetini asla anlamadı, anlayamayacak. Biz, bu milleti içindeki tüm renkleriyle birlikte kucaklamayı, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görmeyi, temel hak ve özgürlükleri lütuf değil asli müktesep olarak kabul etmeyi sürdüreceğiz.
Bay bay Kemal niçin HDP'nin genel merkezine değil de parlamentoda gidip bunlarla görüşmeyi yaptı? Acaba o kapalı kapılar arkasında ne görüştüler? Bunları açıklayabildi mi? Hayır. Devletin güvenlik güçlerinin canları pahasına yakalayıp yargısının cezaevine tıktığı teröristleri serbest bırakma sözü veren alçaklar bitmez. Ülkesini yabancılara şikayet eden, yatırım yapmamaları, yaptırım uygulamaları çağrısında bulunan idrak yoksunları bitmez. Daha önce de defalarca ifade ettiğim gibi, biz, 21 yılda Türkiye'yi her alanda ileriye götürdük, ama muhalefeti yerinden zerre miskal kıpırdatamadık. Hatta zihniyet ve kalibre bakımından daha da geriye giden bir muhalefetle karşı karşıyayız. 14 Mayıs seçimlerinin en hayırlı neticelerinden biri de ülkemiz muhalefetini bu alacakaranlık kuşağından çıkarmak olacaktır.
“SİZLERDEN, SEÇİM GÜNÜNE KADAR GEÇECEK HER ANI DEĞERLENDİRMENİZİ, SEÇİM GÜNÜ SANDIĞI DA NAMUSUMUZ OLARAK GÖRMENİZİ İSTİYORUM”
Her eve, her iş yerine gireceğiz. Kalbini kazanmadık kimse bırakmayacağız. Kararsızları ikna edeceğiz. Zaten gönlünde olduklarımızı ihmal etmeyeceğiz. Hiç kimseyi atlamadan, teker teker herkese dokunacağız. Siyasetin sokakta yapıldığını, seçimin sandıkta kazanıldığını asla unutmayacağız. Her seçimin önemli olduğunu, ama 14 Mayıs’ın bu milletin tüm evlatlarının geleceğini şekillendireceğini aklımızdan çıkarmayacağız. Bunun için sizlerden, seçim gününe kadar geçecek her anı değerlendirmenizi, seçim günü sandığı da namusumuz olarak görmenizi istiyorum.
Önümüzdeki 5 yıl boyunca milletimize ne vereceğimiz, evlatlarımızın geleceği için hangi ilerlemeleri sağlayacağımız daha önemlidir. Bu doğrultuda ilk adımımızı, geçtiğimizin yılın özellikle 28 Ekim'inde açıkladığımız Türkiye Yüzyılı vizyonuyla atmıştık. Türkiye Yüzyılı’nı 17 temel başlığın üzerinde inşa edeceğimizi söylemiştik. Neydi bu başlıklar? Türkiye Yüzyılı, unutmayın, şefkatin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, üretimin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, verimliliğin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, istikrarın yüzyılıdır. Türkiye yüzyılı, kalkınmanın yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, sürdürülebilirliğin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, iletişimin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, istikbalin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, gücün yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, haklının yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, değerlerin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, dijitalin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, gençliğin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, barışın yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, bilimin yüzyılıdır. Seçim beyannamemizi de bu temeller üzerinde şekillendirdik. Seçim beyannamemizde, altı ayrı bölüm üzerine onlarca başlık ve binlerce maddede hem ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerin özeti hem de Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz yer alıyor. ‘Türkiye Yüzyılı için doğru adımlar’ yaklaşımıyla hazırladığımız, oldukça hacimli bir esere dönüşen beyannamemizde yer alan tüm hususları burada tekrarlamayacağım. Beyannamemiz kitap olarak sizlere ulaştırıldı veya ulaştırılıyor. Dijital mecralar vasıtasıyla da milletimizle paylaşıldı.
“ÖNCELİĞİMİZ, 6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN YIKTIĞI ŞEHİRLERİMİZİ YENİDEN AYAĞA KALDIRMAK OLACAKTIR”
Meydanlarda ağzına geleni söyleyip iş başına gelince hepsini unutanların, inkar edenlerin, tersini yapanların, vaatlerinin üzerine beton dökenlerin ülkemize ne büyük zararlar verdiğini biliyoruz. Biz ne kendimizi ne milletimizi asla böyle bir zelil duruma düşürmedik, düşürmeyiz. Bunun için verdiğimiz her sözü, beyannamemize yazdığımız her maddeyi uzun hazırlıklar sonunda ortaya çıkardık. Önümüzdeki dönemde önceliğimiz, elbette 6 Şubat depremlerinin yıktığı şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak olacaktır. Allah’ın izniyle 319 bini bir yılda teslim edilecek şekilde toplam 650 bin yeni konut yaparak, afetin 11 ilimizde ve mücavirinde açtığı yaraları tamamen saracağız. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’yle ülkemizin 81 ilinin tamamını afetlere dirençli şehirler hâline dönüştüreceğiz. Vatandaşımızın can ve mal güvenliği bizim için her şeyin önünde gelir. Bütüncül risk yönetimiyle ülkemizi, sadece depreme karşı değil, her türlü afete, felakete, tehdide karşı tüm boyutlarıyla hazırlayacağız.
“TUTTUNUZ, ÇADIRLARIN İÇİNDE GÜYA SAHRA HASTANELERİ KURDUNUZ. KİMİ ALDATIYORSUNUZ YA”
Biliyorsunuz, 2002 yılında iktidara gelirken ülkemizi eğitim, sağlık, emniyet ve adalet üzerinde yükselteceğimizi söylemiştik. Eğitimde, okulundan öğretmenine, üniversitesinden yurduna tüm unsurlarıyla güçlü bir altyapı kurduk. Şimdi bu altyapı üzerinde, değerler eğitiminin esas olduğu bir anlayışla kaliteyi artıracak çalışmalara yöneliyoruz. Bu çerçevede, çocuklarımızın yeteneklerinin, eğitimin ilk kademelerinden itibaren keşfedilerek becerilerine uygun yönlendirmeyi sağlayacak bir sistem kuracağız. Sağlıkta, hastaneleriyle, personeliyle, genel sağlık sigortasıyla, hizmete erişimin kolaylığıyla dünyaya örnek olan bir seviyeye geldik. Salgın ve deprem döneminde, bu güçlü sağlık sisteminin işlerliğini hep beraber tecrübe ettik, gördük, hakkını verdik. İstanbul’da Çam Sakura Hastanesi’ni kurduk. 45 günde Murat Dilmener Hastanesi’ni kurduk. Sancaktepe’de 45 günde Pakize Öz Hastanesi’ni kurduk. Bay bay Kemal, biz bunları yaparken sen neredeydin, sen? Ne yaptınız siz? Hani bu sizin büyükşehir belediyeleriniz vardı? Tuttunuz, çadırların içinde güya sahra hastaneleri kurdunuz. Kimi aldatıyorsunuz ya? Araştırdık gördük, böyle bir hastane yok.
Aile sağlığı, aile diş hekimliği, evde bakım, palyatif bakım gibi hizmetleri ülke sathında güçlendireceğiz. Sağlık turizminde, dönem sonunda 3 milyon misafir ve 10 milyar dolar gelir hedefliyoruz. İktidarlarımız döneminde ülkemize sağladığımız kazanımların en başında, her bir vatandaşımızın huzurla evinde oturacağı, işini yapacağı, çocuğunu okuluna göndereceği güvenli Türkiye iklimi geliyor.
Terör örgütlerinin başını sınırlarımız dışında bile ezerek, suç çetelerine göz açtırmayarak, asayişten taviz vermeyerek, insanlarımızın geleceklerine güvenle bakabilmelerini temin ettik. Dünyanın ve bölgemizin yaşadığı sınamaların giderek ağırlaştığı bir dönemde, önleyici güvenlik çalışmalarıyla Türkiye’nin huzur ve güven adası olarak istikrarla yoluna devam etmesini sağlayacağız.
Vesayetin ve FETÖ’cü hainlerin tasallutundan kurtardığımız adalet sistemimizin fiziki imkanlarını ve insan kaynağını geliştirdik. Türkiye Yüzyılı’nın anahtarı olarak gördüğümüz yeni sivil Anayasa sözümüzü tutmak için de çalışmayı sürdüreceğiz. Hukuk devletimizi güçlendirecek reformları kesintisiz devam ettirecek, kapsamlı bir yasama reformu için uzlaşma zemini özellikle arayacağız. Yüksek standartlı demokrasi için, dönüştürücü reformlar ve koruyucu reformlar döneminden tamamlayıcı reformlar dönemine geçeceğiz.
Demokratik siyasetin önündeki engelleri kaldırmaya devam ederken terör örgütlerinin ve vesayet odaklarının siyasete müdahalesine göz yummayacağız. Bilhassa Kürt kardeşlerimizi ne CHP faşizminin ne HDP sapkınlığının ne PKK zulmünün ne de geçmişte acı örnekleri yaşanan baskı düzeninin karanlığına asla ve asla teslim etmeyeceğiz.
“KAYNAĞI ÜLKEMİZİN KENDİ ÜRETTİĞİ DOĞAL GAZ VE PETROL GELİRLERİNDEN SAĞLANACAK BİR AİLE VE GENÇLİK BANKASI KURACAĞIZ”
Aile yapımızı, tüm sapkın akımlardan koruma yanında, her türlü maddi-manevi destekle güçlendireceğiz. Hayata geçireceğimiz Gelir Tamamlayıcı Aile Destek Sistemi ile hiçbir hanenin gelirinin belirli bir seviyenin altına düşmemesini temin edeceğiz. Aile Koruma Kalkanı Programı ile ev hanımlarının emekliliğine destek vermekten her ailede en az bir çalışan olmasını sağlamaya kadar pek çok uygulamayı başlatacağız. Gençlerimizi aile kurmaya teşvik etmek için, eğitiminden istihdamına, evliliğinden çocuk bakımına kadar her alanda kendilerine maddi katkı vereceğiz. Bu hedeflere ulaşmak için, kaynağı ülkemizin kendi ürettiği doğal gaz ve petrol gelirlerinden sağlanacak bir Aile ve Gençlik Bankası kuracağız.
“YÜKSEKÖĞRENİMDEKİ GENÇLERİMİZE, BİR DEFAYA MAHSUS OLMAK ÜZERE CEP TELEFONU VE BİLGİSAYAR EDİNİMİNDE VERGİ MUAFİYETİ SAĞLAYACAĞIZ”
Yükseköğrenimdeki gençlerimize, bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlayacağız. Ayrıca aylık 10 GB ücretsiz internet vereceğiz.
Sosyal yardımlarımızı, yoksul insanlarımıza destek vermenin ötesinde, insanlarımızın yoksulluk seviyesine düşmesini önleyecek bir yaklaşımla yeniden yapılandıracağız.
Ekonomimizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütmeyi sürdüreceğiz. Enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürerek ülkemizi bu sorundan mutlaka kurtaracağız. Memurundan emeklisine ve işçisine kadar çalışanlarımızın ücretlerini daima enflasyonun üzerinde artırarak refah düzeylerini yükselteceğiz.
Turizmde 90 milyon turist ve 100 milyar dolar turizm geliri hedefiyle yatırımı ve tanıtımı hızlandıracağız. Ülkemizin hâlen 300 bin civarında olan uluslararası öğrenci sayısını 1 milyonun üzerine çıkartarak küresel pazarın yüzde 10’unu elde edeceğiz.
“KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİRİ ÖNCE 16 BİN DOLARA, ARDINDAN DAHA YÜKSEK SEVİYELERE ULAŞTIRACAĞIZ. İŞSİZLİK ORANIMIZI YÜZDE 7 SEVİYESİNE GERİLETECEĞİZ”
Bilişim ihracatında 15 milyar dolara ulaşarak ülkemizi bu alanda küresel bir merkez hâline dönüştüreceğiz. Ülkemizi 1 trilyon dolar dış ticaret hacmine ulaştırmaya yönelik hedefimize özellikle ulaşana kadar yatırıma, üretime, ihracata yükleneceğiz. Önümüzdeki dönemde yıllık 5,5 büyüme oranıyla milli gelirimizi bu dönemde 1,5 trilyon dolara, ardından da asıl hedefimiz olan 2 trilyon dolara çıkartacağız. Kişi başına düşen milli geliri 3 bin 600 dolardan 10 bin 600 dolara yükselttiğimiz gibi, önümüzdeki dönemde önce 16 bin dolara, ardından da daha yüksek seviyelere ulaştıracağız. Bu büyüme sayesinde 5 yılda 6 milyon yeni istihdam oluşturarak işsizlik oranımızı yüzde 7 seviyesine gerileteceğiz. Kadın ve genç istihdamına özel önem vermeyi sürdüreceğiz. Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız.
Girişimcilerimize verdiğimiz destekle ülkemizden en kısa sürede 15 adet milyar dolar ve 5 adet 10 milyar dolar değerinde şirket çıkmasını sağlayacağız.
“ELEKTRİKTE 100 GİGAVAT OLAN KURULU GÜCÜMÜZÜ 136 GİGAVATA YÜKSELTECEĞİZ”
Yerli ve yenilenebilir enerji yatırımlarımızla önümüzdeki dönemin sonunda enerji ithalatımızı yarıya düşüreceğiz. Karadeniz doğal gazının ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin tam kapasite devreye girmesi, ülkemizin enerji bağımsızlığında, unutmayın bir milat olacaktır. Elektrikte hâlen 100 gigavat olan kurulu gücümüzü, 136 gigavata yükselteceğiz. Doğal gaz kullanamayan ilçemiz kalmamasını temin edeceğiz.
Milletimize en çok eser kazandırdığımız alanlardan biri olan ulaşımda, otoyol ve bölünmüş yol projelerimiz ile havalimanı inşaatlarımızı tamamlarken yeni dönemde ağırlığı raylı sistemlere vereceğiz. 2053 vizyonumuz çerçevesinde hızlı tren hattımızı 13 bin 400 kilometreye, toplam demir yolu ağımızı 28 bin 600 kilometreye ulaştırmayı hedefliyoruz.
Ülkemizi, Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas hattının da açılmasıyla 11 ili birbirine hızlı tren ağıyla bağlı hâle getiriyoruz. İzmir-Ankara hattı başta olmak üzere tüm projelerimizi tamamladığımızda bu sayıyı 52’ye çıkartacağız. Ayrıca, Ankara-İstanbul arasında süper hızlı tren hattı kuracağız. Tekirdağ, Mersin, İskenderun ve Kocaeli’nde yapacağımız yeni limanlarla lojistik gücümüzü artıracağız. Çok modlu kuzey-güney ve doğu-batı ulaşım koridorlarıyla yatırımın ve üretimin ülkenin her köşesine yayılmasını sağlayacağız.
“KANAL İSTANBUL’UN BAĞLANTI YOLLARI VE ALTYAPI ÇALIŞMALARININ YAPIMINI SÜRDÜRECEĞİZ”
Kanal İstanbul’un bağlantı yolları ve altyapı çalışmalarının yapımını sürdüreceğiz. Önümüzdeki dönem, internette 5G teknolojisinin nüfusumuzun tamamı tarafından kullanılabilmesini temin edecek altyapıyı kuracak, 6G teknolojisinin hazırlıklarına başlayacağız. Dünyanın en büyük 10 uydu operatöründen biri hâline getirdiğimiz Türkiye'nin uzaydaki gücünü daha da artıracağız.
Milli gururumuz TOGG’un üretime ve satışa başlamasıyla duyduğumuz sevinci, önümüzdeki 7 yılda 1 milyon aracı yollarda görmemizi temin ederek daha da güçlendireceğiz. Elektrikli araç şarj altyapısını ilk etapta 142 megavat gücüne çıkartarak, bu yöndeki yatırımları ülke genelinde destekleyeceğiz.
“BÜYÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞIMIZI 19 MİLYONA, KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞIMIZI 68 MİLYONA ÇIKARTACAĞIZ”
Tarımsal üretimin geliştirilmesini, sadece ekonomik değil, milli bir mesele olarak görüyoruz. Bunun için önümüzdeki dönemde bitkisel üretimi 132 milyon tona, su ürünleri üretimini 750 bin tona çıkaracak adımları atacağız. Üretim güvenliği amacıyla sertifikalı tohum, fide ve fidan üretimlerini artıracağız. Ekonomik ömrünü tamamlamış çaylıklarımızı daha nitelikli çeşitlerle yenileyeceğiz. Arazi toplulaştırma çalışmalarında 100 milyon dekara çıkarak vakit, enerji, alet ve ekipman kullanımında verimliliği artıracağız. Ülkemizin şartlarına uygun bir üretim planlamasıyla hem verimi hem çiftçilerimizin gelirini yükseltecek bir sistem kuracağız. Su depolama hacmimizi 193 milyar metreküpe çıkartarak 80 milyon dekar araziyi sulayacak, 37 bin megavat enerji üretecek hâle geleceğiz. Mera, yaylak ve kışlak alanları ıslah ederek hayvancılığımızı destekleyeceğiz. Dönem sonunda büyükbaş hayvan varlığımızı 19 milyona, küçükbaş hayvan varlığımızı 68 milyona çıkartarak vatandaşlarımızın ekonomik fiyatlarla ete erişimini kolaylaştıracağız.
“ORMAN ALANLARIMIZI TOPRAKLARIMIZIN YÜZDE 30’UNUN ÜZERİNE, VERİMLİ ORMAN ALANI MİKTARINI DA 14,5 MİLYON HEKTARA ULAŞTIRACAĞIZ”
Orman alanlarımızı topraklarımızın yüzde 30’unun üzerine, verimli orman alanı miktarını da 14,5 milyon hektara ulaştıracağız. Yeşil kalkınma hedeflerimizle ülkemizin doğal kaynaklarını, bize uluslararası alanda da avantaj kazandıracak şekilde sürdürülebilir bir anlayışla değerlendireceğiz.
Bölgelerimizin sahip oldukları özelliklere ve imkanlara göre farklı alanlarda geliştirilmesini sağlayacak Bölgesel Gelişme Ulusal Strateji ve Bölge Planlarını uygulamaya koyacağız. Bu yaklaşımla bölgelerimizi ülke ekonomisi ve sosyal hayatıyla bütünleştirecek şekilde kalkınma planları yapacağız.
“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’Nİ RESTORE EDEREK GELİŞTİRECEĞİZ”
Dış politikamızı istikrar, denge ve atılım hedefleriyle girişimci, etkin ve sonuç alıcı bir şekilde geliştirmeyi sürdüreceğiz. Hem ülkemizin hem bölgemizin hem insanlığın huzur ve istikrar bulacağı bir dış politikayla çok taraflılık, daha fazla iş birliği, barış, istikrar ve insani diplomasiyle Türkiye eksenini inşa edeceğiz. Son 5 yıldaki uygulama tecrübesine ve değişen ihtiyaçlara göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni restore ederek Türkiye Yüzyılı hedeflerimize daha fazla katkı verecek şekilde geliştireceğiz.
“BU HİZMETLERİN ARTARAK SÜRMESİ İÇİN 14 MAYIS’TA BİZİMLE BERABER MİSİNİZ”
Milletimizin hiçbir kesimi yok ki AK Parti’nin hizmet siyaseti hayatına dokunmamış, hayatını olumlu yönde değiştirmemiş olsun. Vatan topraklarının tek bir karışı yok ki AK Parti’nin eser siyasetinden nasibini almamış olsun. Kadını ve erkeğiyle genci ve yaşlısıyla her vatandaşımıza geçmişten bugüne asırlık hizmetler sunduk. Sizlerin nezdinde, ülkemizdeki tüm hanım kardeşlerime soruyorum: Evinizde, işinizde, sokakta, evladınızın okulunda, sevdiklerinizin hayatında 20 yılda hangi değişimleri gerçekleştirdiğimizi biliyorsunuz, değil mi? Sıraların üzerinde artık kuşe kağıtta ücretsiz olarak kitapları nasıl dağıttığımızı biliyorsunuz, değil mi? Ah kardeşlerim; bizler, teksir kağıtlarla hazırlanmış o kağıt parçalarıyla okuduk. Bizim jenerasyon bunları çok iyi bilir. Ama şimdi, biz bunu yaşadık, artık bu nesil bunu yaşamasın istedik ve bütün sıraların üzerine kitapları ne yapıyoruz, koyuyoruz. Bu hizmetlerin artarak sürmesi için 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz? Gençlerimize soruyorum; eski Türkiye’yi yaşamamış olsanız da ülkemizi dünyada nereden nereye getirdiğimizi, sizlerin geleceğinde nasıl ufuklar açtığımızı biliyorsunuz, değil mi?
Engellilerimize soruyorum; evlerinizin dört duvarı arasına mahkum edilen sizleri istihdamdan spora ve sanata kadar her alanda destekleyerek hayatın içine katan projelerin hepsinin de altında bizim imzamızın olduğunu biliyorsunuz, değil mi?
“EMEKLİLERİMİZİN İKİNCİ BAHARLARINI EN GÜZEL ŞEKİLDE SÜRDÜRMELERİ İÇİN GEREKEN İLAVE DESTEKLERİ DE YİNE BİZ VEREBİLİRİZ”
Emeklilerimize soruyorum; en düşük emekli maaşını kaçtan almıştık? 66 liradan almıştık, hatırlayın. 7 bin 500 liraya çıkardığımızı, bayramlarda ikramiye verdiğimizi biliyorsunuz, değil mi? Ömürlerini aileleri ve ülkeleri için çalışmaya adamış emeklilerimizin ikinci baharlarını en güzel şekilde sürdürmeleri için gereken ilave destekleri de kendilerine yine biz verebiliriz, biz. Şimdi de ikramiyeyi de 2 bin olarak açıkladık mı? Açıkladık. Bunun için emekli kardeşlerime sesleniyorum. 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz?
“BAŞINIZIN TEKRAR YERE EĞİLMEMESİ İÇİN 14 MAYIS’TA BİZİMLE BERABER MİSİNİZ”
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarıma sesleniyorum. Kendinize yeni bir hayat kurduğunuz ikinci vatanlarınızda sizlerin devletinizin arkanızda olduğunu bilerek başı dik bir şekilde yasabileceğinizi temin edecek iklimi birlikte oluşturmadık mı? Başınızın tekrar yere eğilmemesi için 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz? Aynı soruyu esnaflarımıza, işçilerimize, çiftçilerimize, sanayicilerimize de sorsak, inanıyorum ki yine aynı cevabı alacağız.
Her alanda üretimi desteklerken hem istihdamı güçlendirmek hem ihracatı artırmak, böylece ülkemizin gücüne güç katmak niyetiyle hareket ettik. Elbette ulaşamadığımız hedefler, çok emek verip de başaramadığımız işler oldu. Sizler şahitsiniz ki 21 yılda yaptıklarımız bile ülkemizin asırlık eksiklerini, ihtiyaçlarını, kayıplarını telafi etmeye yetmiştir.
Önümüzdeki seçimlerde milletimizden desteği, kendi statükomuzu tahkim etmek için değil, daha büyük reformlar yapmak, daha büyük devrimler gerçekleştirmek, daha çok eser ve hizmet getirmek için istiyoruz. Çünkü biz, bugüne kadar hep başkalarıyla değil, kendimizle yarıştık. Türkiye'de ne vizyonuyla ne programıyla ne icraatıyla bizim önümüze geçene de böyle bir hazırlık yapana da böyle bir niyet besleyene de rastlamadık. Nitekim 14 Mayıs seçimlerine de aynı şekilde gidiyoruz. İşte bizim 21 yıllık envanterimiz. İşte bizim Türkiye Yüzyılı vizyonumuz. İşte bizim seçim beyannamemiz. İşte bizim heyecanımız, şevkimiz, aşkımız. Akıl ve vicdan sahibi herkesi, bizim ortaya koyduğumuz bu tabloyla bay bay Kemal’in çapını, kalibresini, geçmişte yaptıklarını, bundan sonrası için verdiği sözleri mukayeseye davet ediyorum.
Bugün bu salonda, AK Parti’nin 600 milletvekili adayı değil, Türkiye Yüzyılı’nı omuzları üzerinde azimle, gayretle, fedakarlıkla, cesaretle, dirayetle yükseltecek 600 kahraman görüyorum. Her birinizi, 81 vilayetimizde sizleri bağırlarına basmak için bekleyen milletime emanet ediyorum.”
“ŞU ANDA BURADAKİ KATILIMI GÖRÜNCE MUTLULUĞUM DAHA DA ARTTI”
Erdoğan, program başlamadan önce spor salonu önündeki yurttaşlara ise “Bu yolculuk, 14 Mayıs’a giden bir yolculuk. 14 Mayıs için hazır mıyız? 14 Mayıs’ta sandıkları patlatmaya var mıyız? Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? 14 Mayıs’ta Allah’ın izniyle sandıkları da patlatacağız ve yeni dönemin de müjdelerini vereceğiz. Şu anda buradaki katılımı görünce mutluluğum daha da arttı. Ankara Kapalı Spor Salonu’nun içi şu anda tıklım tıklım dolu. Sizler maalesef burada kaldınız. Şimdi de süratle beyannamemizi açıklamak suretiyle yola devam edeceğiz” diyerek seslendi.