İMAMOĞLU'NDAN HÜKÜMETE: "DEPREM OLDUKTAN SONRA 48 SAAT NEREDEYDİNİZ? ERİŞİMİ KAPATIP İNSANLARIN BİRBİRİNE ULAŞIMINI KİM ENGELLEDİ? HUKUKEN HESABINI SORACAĞIZ"

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu 'Ordu Halk Buluşması'nda, Kahramanmaraş merkezli depremlerde can kaybının artmasına neden olanlardan hesap soracaklarını söyledi. İmamoğlu, "21 yıldır bu ülkeyi yöneteceksiniz, şehirleri güçlendirmeyeceksiniz, şehirleri bir dönüşüm güçlendirm...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu 'Ordu Halk Buluşması'nda, Kahramanmaraş merkezli depremlerde can kaybının artmasına neden olanlardan hesap soracaklarını söyledi. İmamoğlu, "21 yıldır bu ülkeyi yöneteceksiniz, şehirleri güçlendirmeyeceksiniz, şehirleri bir dönüşüm güçlendirme yaşamı kuvvetlendirme olarak düşünmeyeceksiniz, şehirleri sadece rant kapısı olarak göreceksiniz, ondan sonra seçimde oy devşirmek için, seçime birkaç hafta kala sözüm ona temeller atacaksınız. İki ayda sanki bir anda şehir kuracaksınız. 20 yıllık 25 yıllık hatalarınızın üstünü kapatmaya çalışacaksınız. Ama biz 'Deprem olduktan sonra 48 saat neredeydiniz' diye soracağız. Deprem olduktan sonra insanların birbirine ulaşmanın en ihtiyaç olduğu anda erişimi kapatıp insanların birbirine ulaşımını kim engelledi? Hukuken hesabını soracağız. Bakın o şehirleri bugünün aklı ayağa kaldıramaz. Ama o şehirleri biz ayağa kaldıracağız biz. O şehirleri biz yenileyeceğiz" dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ile birlikte Giresun'dan sonra 'Ordu Halk Buluşması'na katıldı. Dilek İmamoğlu'nun da eşlik ettiği Ekrem İmamoğlu, otobüs üzerinde Ordululara hitap etti. İmamoğlu'nun konuşması, satır başlarıyla şöyle:

"İSTANBUL SEÇİMİNİ İPTAL ETTİĞİNDE BU MEYDANDA SİZİNLE DERTLEŞTİK: Güzel Ordu'ya selam ediyorum. Sevgili çocuklara, güzel gençlere, yakışıklı gençlere, hanımefendilere, beyefendilere kocaman kucak dolusu sevgiler getirdim. İstanbul'dan 16 milyon hemşerimden selam getirdim. İstanbul'daki Ordulu hemşerilerimden selam getirdim. Ben geldim, evladınız geldi İstanbul'dan. Biz bu meydanda sizlerle beraber dertleştik. 2019'da tam şu köşede akşam vakti karanlıklaşmış bir halde, yine böyle coşkulu bir kalabalıkla. Ne yazık ki demokrasiye darbe vuran, sandıkta kazanılmış bir seçimi bertaraf etmeye çalışan bir avuç insan, İstanbul seçimini iptal ettiğinde bu meydanda sizinle dertleştik. Bana moral verdiniz, bana güç verdiniz, umut oldunuz, kardeşinizi yalnız bırakmadınız, evladınızın yanında oldunuz. 806 bin oyluk kocaman bir demokrasi tokadı vurdunuz. Bugün yine bir aradayız. Bugün niye bir aradayız? 14 Mayıs için bir aradayız. Çok güzel bir baharı karşılamak için bir aradayız. Bir avuç insanın zenginliğinin, bir avuç insanın mutluluğunun, bir avuç insanın ne dersem o olur anlayışını yok edip gönderip milletin iktidarını karşılamak için buradayız. Sizlere, işte bu sürecin sona erdireceği devlet aklını, milletin gücünü bilen, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ahlakını en iyi temsil edecek erdemli hak, hukuk, adaletin savunucusu Genel Başkanım 13’üncü Cumhurbaşkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun selamını getirdim.

ALLAH ŞAHİTTİR, BAŞARDIK, BAŞARACAĞIZ, DEVLETİN HER KURUMUNDAN PARTİZANLIĞI SÖKÜP ATACAĞIZ: Dört yıldır İstanbul'da görev yapıyorum. Allah şahittir ki her yerde şunu söyledim. Allah'ım beni aileme mahcup etme. Allah'ım beni doğduğun topraklara Karadenizlilere mahcup etme. Allah'ım beni 86 milyon insanıma mahcup etme. Görevini iyi yapan insan olmak, insanını mutlu eden 16 milyona insana eşit davranan, adil olan, insanlara iyi davranan benim arkamda bir tablo vardır 10 seneye yakın, Mustafa Kemal Atatürk'ün Tokat'ı ziyaretinde bir köylüyü dinlerken çekilmiş bir fotoğraf. Öyle bir dertlenerek insanına bakıyor ki, öyle bir o insanın ızdırap çektikleri 1930 yılında, dünyada ekonomik buhran varken köyündeki sıkıntıları anlatırken gözünün içine bakarak, gözüyle konuşarak, kalpten dinleyerek o bakış var ya işte o bakışla 16 milyon insanı dinlemeye gayret eden bir yönetici olmaya çalıştım. Fırça atar gibi değil, suratı asık, kavga eder gibi değil. Çocuğu, kadını, öğrenciyi, doktoru, genci, işsizi, emekçiyi üniversite hocasını fırçalayarak değil, onunla kavga ederek, onu kötüleyerek değil, ona moral vererek, sırtını sıvazlayarak. Benim hemşerilerim, iyi yönetici devletin gücünü, vatandaşa gösteren yönetici değildir. Devletin şefkatini, devletin erdemini, devletin kucaklayıcı ruhunu herkese gösteren iyi yöneticidir. Doğusu batısı, güneyi, kuzeyi yok. Vatanın her köşesindeki insanı ayırt etmeden insanına hizmet eden, erdemli yönetici gibi davranan iyi insan olmaktır, iyi yönetici. Biz işte bu ahlakı temsil ediyoruz. Allah şahittir, başardık, başaracağız. Devletin her kurumundan partizanlığı söküp atacağız.

NE DEMİŞ NE DEMİŞ, 'ARTIK İŞE GİRİŞLERDE MÜLAKAT YOK' BAK, BAK, BAK: Ne demiş, ne demiş? Demiş ki, gençlere seslenmiş, 'Artık işe girişlerde mülakat yok.' Bak, bak, bak. Yani hangi haksızlıkları yaptınız? Hangi hukuksuzlukları yaptınız? Hangi insanların, milyonlarca vatandaşın hakkını yediniz de 21 yıldır bugün mü aklınıza geldi mülakatı iptal etmek. Ne zaman dedi, 13’üncü Cumhurbaşkanımız Sayın Kılıçdaroğlu 'Mülakat kalkacak' dedi, o da kalkacak diyor. 21 yıldır mülakatla istediğini alan, istediğini almayan, hakkını hukukunu koruyan değil, liyakati değil, partili misin değil misin, kimin yakınısın akrabası mısın, değil misin, diye sorana mı inanacaksınız, Kılıçdaroğlu'na mı? Doktora diyor ki 'İstersen git kardeşim.' Gence diyor ki, genç kızlarımıza diyor ki 'Bana ne, istersen sen de git.' Biz de diyoruz ki benim memleketimin gençleri o güzel kızlarımız, oğullarımız, hayallerini Ordu'da kuracak, Ordu'yu terk etmeyecek, Ordu'dan vazgeçmeyecek. Ordu bir cennet parçası, Ordu'nun tarımı var, Ordu'nun dünya güzeli coğrafyası var, denizi var, balığı var, hamsisi var, insanı var, yürekten insanı var. Peki ben size bir şey söyleyeyim mi? Ordu'nun kişi başı geliri neredeyse Türkiye ortalamasının yarısı. Yakışıyor mu bu? Yakışmaz. Biz sadece insanlarımızı değil memleketin her köşesini eşitlemeye geliyoruz. Büyük bir kalkınma sürecini harekete geçireceğiz. Karadeniz'in ayağa kalkması lazım ki memleket ayağa kalksın. Memleketin her köşesini kendi varlıklarıyla, değerleriyle güçlendireceğiz ki memleket güçlensin. O bakımdan memleketin gençlerinin önünü açacağız. Gençlerimizi özgür alanlar sağlayacağız.

'DEPREM OLDUKTAN SONRA 48 SAAT NEREDEYDİNİZ' DİYE SORACAĞIZ: Az önce buraya girerken depremzede olduğunu söyleyen, daha önce karşılaştığımız bir gencimiz beni selamladı. 'Ben depremzede olarak Ordu'dayım, Ordulular bana kucak açtı teşekkür ediyorum' dedi. Biliyorum ki şu an memleketimin her köşesinde insanlarımız, depremde her şeyini kaybetmiş insanlarımıza sahip çıkıyor. 11 şehirde yoğun bir deprem yaşadık, on binlerce insanımızı kaybettik. Onları geri getiremeyeceğiz ve biz orada hayatını kaybeden, varını yoğunu kaybeden insanlarımıza borçlarımızı ödeyeceğiz. 86 milyon insan olarak hem onları bütün insanlarımızla eşitleyeceğiz hem de bundan sonra hep birlikte ayağa kalkacağız. 21 yıldır bu ülkeyi yöneteceksiniz, şehirleri güçlendirmeyeceksiniz, şehirleri dönüştürmeyi, güçlendirme, yaşamı kuvvetlendirme olarak düşünmeyeceksiniz. Şehirleri sadece rant kapısı olarak göreceksiniz, ondan sonra seçimde oy devşirmek için, seçime birkaç hafta kala sözüm ona temeller atacaksınız. İki ayda sanki bir anda şehir kuracaksınız. 20 yıllık 25 yıllık hatalarınızın üstünü kapatmaya çalışacaksınız. Ama biz soracağız. 'Deprem olduktan sonra 48 saat neredeydiniz' diye soracağız. Deprem olduktan sonra insanların birbirine ulaşmanın en ihtiyaç olduğu anda erişimi kapatıp insanların birbirine ulaşımını kim engelledi? Hukuken hesabını soracağız. Bakın o şehirleri bugünün aklı ayağa kaldıramaz. Ama o şehirleri biz ayağa kaldıracağız biz. O şehirleri biz yenileyeceğiz. Şehirlerin eksiklerini biz gidereceğiz.

ETİ BİLE VATANDAŞIMIZ ARTIK RÜYASINDA GÖRÜYOR: Güçlü bir ittifakımız var. Bu ittifak milletin ittifakı. Bu ittifakın kazanma gücünü en iyi ben biliyorum. 2019’da Genel Başkanımız 13’üncü Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve onunla yola çıktığında nasıl kazanabileceğini bildiğim İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, Meral Akşener'in size selamlarını getirdim, işte ikisi bir arada olduğunda yerel yönetimleri nasıl kazandığımızı ve Türkiye'ye nasıl nefes aldırdığımızı biliyoruz. Şimdi aynı birliktelik yola çıktı. Memleketin bütün sorunlarını biliyor. Şu anda ülkemizde yaşanan yoksulluğu biliyoruz. Bakın yine geçen hafta diyorlar ki malum ekonomik zorluklardan dolayı 'Erişilebilir fiyatlarla vatandaşımıza et aldırmaya dönük çalışmalar yapacağız.' Eti bile vatandaşımız artık rüyasında görüyor. İşte bu ittifaka elbette güç katacaksınız. Bununla yetinmedi sayın 13’üncü Cumhurbaşkanımız dedi ki, 'Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti dünyanın en güzel kentinin belediye başkanı sevgili Ekrem İmamoğlu başkanımız da yanımızda olacak' dedi. 'Bu yetmez, Cumhuriyetimizin başkenti, Ankara’mızın başkanı benim kadim kıymetli dostum, Sayın Yavaş da buraya gelecek' dedi. Hepinize Mansur Yavaş'ın da selamlarını getirdim. İşte bu birliktelik, bu memleketin çocuklarının o güzel kalplerinden sıcaklık istiyor.

14 MAYIS TÜRKİYE İÇİNDE BÜYÜK BİR DÖNÜM NOKTASI OLACAK: Bu birliğin gücü gençlerimizin ayrılmadan birlikte, birliğin gücünün oyunu istiyor. Bu birliktelik memleketimin her insanın oyunu istiyor. Fakirliği de ortadan kaldıracağız. Tüm kalbimle inanıyorum ki, kıymetli Ordulular 14 Mayıs Türkiye için de büyük bir dönüm noktası olacak. O gün Türkiye için yeni bir başlangıç olacak. Ardından devleti hızla toparlayacağız. Devletimizi yeniden kurallar ve kurumlar devleti yapacağız. Devlet yönetiminin her kademesi hesap verecek. Devlet idaresinin her işi ve işlemini denetlenebilir kılacağız. Çünkü devletin her kurumu sizin. Türkiye'nin her kuruşu sizin, kamu idaresi israftan uzaklaşacak israfı yok edeceğiz. Gösterişten şatafattan tümüyle uzaklaşacak. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı ülkemizi, dünyanın size söz, birinci ligine çıkacak. İkinci yüzyılımız, hamasetin değil, insanlarını kandıran değil, aklın, vizyonun, birliğin ve huzurun yüzyılı olacak. İkinci yüzyılımız müreffeh Türkiye'nin yüzyılı olacak. Refah toplumu olacağız. İkinci yüzyılımız milletimizin yeniden ve özgürce konuşabildiği bir yüzyıl olacak. İfade özgürlüğünün önünü açacağız. Gençlerimiz konuşacak, gençlerimiz duygularını dile getirecek, gençlerimiz ne diyecek biliyor musun? 'Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.'

AY YILDIZLI PASAPORTUMUZU TEK YÖNLÜ GİDİŞ BİLETİ OLMAKTAN KURTARACAĞIZ: Demokrasiyi dünya ölçeğinde en üst seviyelere çıkaracağız. Milletimizin sesi olan Meclisimizi güçlendireceğiz. Yeniden bu ülkenin en yüksek siyasi iradesi, 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' yazan, 1920’de Atatürk'ün kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi olacak. Adalet sistemimiz korkulan değil, güven duyulan, adalet sistemimiz itimat edilen, tarafsız, bağımsız, insanlarımıza hakkı, hukuku, adaleti dağıtan, kuralların ve kanunların herkese, iktidara yakın insanlara değil herkese eşit şekilde uygulandığı bir Türkiye inşa edeceğiz. Adamına göre suç, adamına göre hak, adamına göre makama son vereceğiz. Dış politikada hamaseti bitireceğiz. Aklı selimi inşa edeceğiz. Türkiye sözü bütün dünyada güçlü duyulacak bir ülke olacak. Dış politikada Türkiye'nin sözü her yerde muteber olacak. Tabii ki hem Avrupa'nın hem dünyanın en güçlü kuvvetlerinden biri olacak. Neyle? Aklıyla, bilimiyle, teknoloji ile ürettikleriyle birlikte enflasyonu iki yıl içinde bir canavar değil de kuyruğunu sıkıştırmış tek haneli yerlere indireceğiz enflasyonu. Türk lirasına itibar ve göreceksiniz istikrar kazandıracağız. Bu memleketin kişi başı gelirini en az 2 katına çıkaracağız 5 yılda. Gençlerimiz size sesleniyorum. İşi de aşı da umudu da bu topraklarda arayacaksınız. Aynen İstanbul'da yaptığımız gibi insanlarımızın eşitlendiği insanlarımızın güçlendiği, çiftçilerimizin borçlandığı değil, borçlarının faizlerinin ödendiği bir dönemi vaat ediyoruz. Biz fındığın en az 4 dolara alındığı bir dönemi başlatacağız. Her konuda destek olacağız çiftçimize. Tarımdan sanayiye, üretime devşiren ve değeri yüksek yüksek ürünlerin olduğu bir dönemi başlatacağız. Türkiye'de gıda ucuzlayacak, üretim arttıkça memleketimizin alım gücü de yükselecek. Ay yıldızlı pasaportumuzu tek yönlü gidiş bileti olmaktan kurtaracağız.

13'ÜNCÜ CUMHURBAŞKANIMIZ GÖREVE GELİR GELMEZ, BÜTÜN EMEKLİLERE 15 BİN LİRA BAYRAM PRİMİ VERECEK: Vatandaşlarımızı ayırt etmeyeceğiz. Vatandaşlarımıza, herkese, 86 milyon insanımıza yerli ve milli diyeceğiz. Yani senden, benden olanları kaldıracağız. Herkesi yerli göreceğiz. Herkesi makbul göreceğiz. Herkesi muteber göreceğiz. Türkiye'de israf düzenine son vereceğiz. Sosyal adaleti yeniden kuracağız. 13’üncü Cumhurbaşkanımız evet bayrama gidiyoruz değil mi bayrama? Bayramda bu güzel hanımefendiler ne ister? Annelere sesleniyorum. Şunu ister. Gideyim evlatlarıma güzel bir bayramlık alışveriş yapayım. Peki sizler kalbinizden geçtiği gibi hanımefendiler bayramlık alışverişi yapabilecek misiniz? İşte bu devletin bu ihtiyacı karşılamak sorumluluğudur diyerek, 13’üncü Cumhurbaşkanımız demokrasi bayramımız olan 15 Mayıs'tan önce de olsa göreve gelir gelmez, bütün emeklilere 15 bin lira bayram primi verecek. Yani 15 Mayıs'tan itibaren bu Cumhuriyet'in temel unsuru olan devlet yine kimsesizlerin kimsesi olacak. Size söz veriyorum. İstanbul'da her şey çok güzel oldu. Türkiye'de de her şey çok güzel olacak. 

HERKESİ SANDIĞA TAŞIMAMIZ LAZIM: Biz bu seçimi milletimiz için kazanacağız. Onun için bizim gibi düşünen, düşünmeyen herkesle konuşun herkesle dertleşin. Onların da dertlerini çözmeye geliyoruz. Deyin ki 'Bu arkadaşlarımız en güçlü kadroya sahip. Liyakati getirecek' deyin. 'Adaleti getirecek' deyin. 'Hukuksuzluğu kaldıracaklar' deyin. Peki Ordulular soruyorum. Cansiperane 14 Mayıs'a kadar hep birlikte bizlerle birlikte çalışmaya var mısınız? Sevgili Ordulular bir şey daha istiyorum. Tarihin rekorunu kırmamız lazım. Hep birlikte sandığa gitmemiz lazım. Herkesi sandığa taşımamız lazım. Oy vermemiz lazım. Tabii ki 13’üncü Cumhurbaşkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vermemiz lazım. Millet İttifakı'na oy vermemiz lazım. Hep birlikte oy kullanmaya coşa coşa gideceğiz mi? Sandıkta görev almanızı istiyorum. Türkiye gönüllü katılmanızı istiyorum. Sandıkta bir tek oya bile sıkıntı getirmeyeceğiz. Hep birlikte sandıkları korumaya var mısınız? Bu iş oldu be. Bu iş oldu. Oldu olacak."  

Gündem Haberleri