DİSK, “GELİRDE ADALET, VERGİDE ADALET” SLOGANIYLA İSTANBUL’DAN ANKARA’YA YÜRÜYECEK... ARZU ÇERKEZOĞLU: “SERMAYENİN ALKIŞLARIYLA ANAYASAL DÜZENİN ORTADAN KALDIRILMAYA ÇALIŞTIĞI SÜREÇTE ADALET MÜCADELESİNİ ANKARA’YA TAŞIYORUZ”

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “gelirde adalet, vergide adalet” sloganıyla İstanbul’dan Ankara’ya, pazartesi gününden başlayarak 5 gün sürecek yürüyüş yapacaklarını açıkladı. Çerkezoğlu, “Bu yürüyüş ülkemiz açısından tarihi bir anda da gerçekleşiyor. Anayasal grev hakkını ortadan kaldırmakla övünen bir zihniyetin, sermayeden aldığı coşkulu alkışlar eşliğinde anayasal düzeni tümüyle ortadan kaldırmaya çalıştığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının bile tanınmadığı b

Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “gelirde adalet, vergide adalet” sloganıyla İstanbul’dan Ankara’ya, pazartesi gününden başlayarak 5 gün sürecek yürüyüş yapacaklarını açıkladı. Çerkezoğlu, “Bu yürüyüş ülkemiz açısından tarihi bir anda da gerçekleşiyor. Anayasal grev hakkını ortadan kaldırmakla övünen bir zihniyetin, sermayeden aldığı coşkulu alkışlar eşliğinde anayasal düzeni tümüyle ortadan kaldırmaya çalıştığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının bile tanınmadığı bir süreçte işçi sınıfının adalet mücadelesini Ankara’ya taşıyoruz” dedi.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, konfederasyonun İstanbul Beşiktaş’taki merkezinde yönetim kurulu üyeleri ile birlikte bugün basın toplantısı düzenledi. Çerkezoğlu konuşmasına, 85’inci ölüm yıl dönümü nedeniyle Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anarak başladı.

“Gelirde adalet, vergide adalet” talebiyle İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş yapacaklarını açıklayan Çerkezoğlu, şunları söyledi:

“GELİR DAĞILIMI HIZLA BOZULUYOR: Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına girdik. 100 yılı tamamladık, ikinci yüzyılına girdik ve Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına, tarihimizin en ağır bölüşüm krizini yaşayarak girdik maalesef. Ülkemizde gelir dağılımı hızla bozuluyor. Düşük ücretler ve yüksek enflasyon yüzünden alım gücümüz hızla düşüyor. Yaşadığımız yüzyılın en ağır bölüşüm krizidir ve bu bölüşüm krizi, resmi rakamlarda da karşılığını buluyor. 2016’da gayri safi katma değer içinde emeğin payı yüzde 36 iken bugün yüzde 26’ya kadar gerilemiş durumda. Buna karşılık 2016’da yüzde 47,5 olan sermayenin payı 2022’de 6,2 puan yükselerek yüzde 53’lere kadar çıktı. Bu büyük bölüşüm krizinin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin hızla artmasının en önemli sebebi elbette ki sendikalaşmanın, grev yapmanın ve hak aramanın önündeki engeller. Grevleri yasaklamakla övünen otoriter bir zihniyetin iktidarında adaletsizlikler giderek daha fazla artıyor. Bu da yetmezmiş gibi gelirdeki adaletsizlik, vergideki adaletsizlikle daha da perçinleniyor. Kâr rekorları açıklayan şirketlerin, bankaların vergilerine aflar, imtiyazlar getirilirken işçinin, emekçinin omuzlarındaki vergi yükü her geçen gün daha da fazla artıyor. Hatta yüksek enflasyonun nedeni olarak çalışanların ücretleri gösteriliyor.

VERGİDE ADALETSİZLİK ARTTIKÇA GELİRDEKİ ADALETSİZLİK DE BÜYÜYOR: Zenginin de fakirin de işçinin de patronun da aynı oranda ödediği ve bu yüzden adaletsiz olan KDV gibi dolaylı vergilerin payı giderek daha fazla artıyor ve devletin topladığı toplam vergiler içerisinde dolaylı vergilerin oranı dörtte üçe kadar yükseldi. Herkes bilmektedir ki dolaylı vergiler ne kadar fazlaysa bir ülkede, o ülkede vergi adaletsizliği o kadar büyüktür. Diğer yandan bizler, çalışanlar olarak ücretimizi daha almadan peşin peşin gelir vergisi öderken, üstelik ödediğimiz bu gelir vergisi çok yüksek oranlardayken patronlara sürekli olarak vergi afları geliyor. Bu da yetmiyor. Yıllardır vergi dilimleri, bilerek düşük belirlenerek yıl içerisinde sanki daha fazla zenginleşmişiz gibi bir üst vergi dilimine geçiyoruz. Alım gücümüz bir yandan enflasyon, diğer yandan vergi yüküyle her gün daha fazla geriliyor. Vergide adaletsizlik arttıkça gelirdeki adaletsizlik de büyüyor. Bu tespitlerden hareketle yıllardır DİSK olarak, özellikle son iki yılda ‘vergide adalet, gelirde adalet’ diyerek büyük bir mücadele sürecinin içerisindeyiz.

ÇOĞUMUZUN ÜCRET ARTIŞLARI, TÜİK’İN BASKILANMIŞ ENFLASYON ORANININ BİLE ALTINDA KALDI: Geçen yıl eylül ayından itibaren vergi daireleri önünde yaptığımız basın açıklamalarıyla başlayan eylem ve etkinlikler zinciri Meclis’e, siyasi partilere, alanlara, meydanlara kadar uzanmıştı. Yıl sonunda ‘insanca ücret, vergide adalet’ diyerek bir imza kampanyası düzenledik. Topladığımız binlerce imzayı 23 Aralık günü Hazine ve Maliye Bakanlığı’na teslim ettik. Ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın önünde kitlesel bir basın açıklamasıyla taleplerimizi ifade etmiştik. 2022 yılının, yani geçen yılın son günlerinde vergi dilimlerindeki adaletsizliğin devam etmesi sonrasında 30 Aralık’ta yaptığımız açıklamada, vergide ve gelirde adalet mücadelemizin devam edeceğini duyurmuştuk. Nitekim 2023 yılı boyunca gelirde ve vergideki adaletsizliklerle mücadelemize devam ettik. Çok değil, 4-5 ay öncesine gidelim. Temmuz ayını hatırlayalım. Yılın ilk 6 ayında her şeye ama her şeye çok yüksek oranda zam geldi. Hepimiz yoksullaştık. Çoğumuzun ücret artışları, TÜİK’in baskılanmış enflasyon oranının bile altında kaldı.

KDV VE ÖTV’LERLE CEBİMİZE EL UZATTILAR: Ülkeyi yönetenler bu süreçte ne yaptı, bizim kayıplarımızı telafi etti mi, ekmeğimizin küçülmesine karşı önlemler aldılar mı? Maalesef hayır. Bunun yerine gerçek enflasyonun altında kalan ücret artışlarını bile çok gördüler bize. Ardından KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilere çok ciddi bir biçimde artış yapıldı ve cebimize el uzattılar. Bu duruma karşı DİSK olarak 25-26 Temmuz tarihlerinde örgütlü olduğumuz tüm iş yerlerinde bildiriler okuduk. 27 Temmuz’da DİSK bölge temsilciliklerinin olduğu, DİSK’in örgütlü olduğu her yerde, Türkiye’nin dört bir yanında, alanlarda, meydanlarda kitlesel basın açıklamaları yaptık. Ağustos, eylül ayı içerisinde de DİSK Yönetim Kurulu olarak vergide adaletin sağlanmasının çalışanlar açısından ne kadar önemli olduğunu ve bu konudaki görüş ve önerilerimizi içeren bir dosyayla Maliye Bakanlığı’ndan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki siyasi parti genel başkanlarından randevular aldık ve bir dizi görüşme gerçekleştirdik.

VERGİDE ADALET YASASI DERHAL TBMM’YE GELMELİDİR: 7 Eylül’de, Hatay’da deprem bölgesinde Başkanlar Kurulumuzu topladık. Başkanlar Kurulumuzun ardından hükümetin 2024-2026 için hazırladığı orta vadeli programına karşı; yani bizlerin, işçilerin, emekçilerin, halkın taleplerini gözetmeyen orta vadeli programa karşı gelirde adalet, vergide adalet diyerek emeğin mücadele programını açıkladık. Bu kapsamda 5 Ekim’de İzmir’de Konak Meydanı’nda, 21 Ekim’de İstanbul’da Kartal Meydanı’nda vergide adalet için büyük emekçi buluşmaları yaptık. Kitlesel açıklama toplantıları düzenledik. Diğer yandan adaletli bir vergi sistemi için yapılması gereken düzenlemeleri içeren, sadece 5 maddeden oluşan bir kanun teklifi hazırladık ve bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bütün siyasi partilere ilettik. Kısaca özetlemeye çalıştığım bu uzun soluklu mücadele sürecimizin bugün yeni bir aşamasındayız. Vergide Adalet Yasası derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelmelidir. Çünkü ocak ayında bin 300 lira vergi ödeyen bir çalışan, sanki zenginleşmiş gibi ekim ayından itibaren 3 bin 500 lira vergi ödüyor bu ülkede.

HEPİMİZİ YOKSULLUKTA EŞİTLEMEK İSTEYENLERE KARŞI ANKARA’YA YÜRÜYORUZ: Eğer vergi dilimleri bizim önerdiğimiz gibi yeniden değerleme oranı kadar artmış olsaydı, ilk vergi dilimi 70 bin lira değil, 182 bin lira olacaktı. Bizler 70 bin lira değil, 182 bin lira kazandığımızda bir üst vergi dilimine geçecektik. Kartal Meydanı’nda yaptığımız çağrıyı bugün buradan bir kez daha yineliyoruz. İktidar daha fazla vergi alacağı birilerini arıyorsa artık bizim cebimize bakmaktan, işçinin, emekçinin cebine bakmaktan vazgeçsin de etrafına, banka bilançolarına, rekorlar kıran şirket kârlarına, kur korumalı sistemden milyonlar kazananlara baksın. Artık yeter diyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adil bir vergi sistemi için İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş başlatıyoruz. Sadece vergide değil, gelirde de adalet istiyoruz. Önümüzdeki haftalarda Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantıları başlayacak. Sendikal hakların büyük oranda kullanılamadığı ülkemizde işçi sınıfının yarısından fazlası asgari ücret ve civarındaki bir ücrete mahkûm edilmiş durumda. Türkiye’yi bir asgari ücretliler toplumu hâline çevirenlere, açlık sınırının bile altındaki bir asgari ücreti bizlere reva görenlere karşı, hepimizi yoksullukta eşitlemek isteyenlere karşı gelirde adalet için Ankara’ya yürüyoruz.

ÜLKEMİZİN ASGARİ ÜCRETLİLER TOPLUMU OLMAKTAN KURTARILMASI İÇİN YÜRÜYORUZ: Evrensel standartlara uygun biçimde işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği bir asgari ücret belirlenmesi için, asgari ücretin gerçek enflasyona ezdirilmemesi, büyümeden payını alabilmesi ve en önemlisi de sendikal hakların önündeki engellerin kaldırılması ve ülkemizin bir asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarılması için Ankara’ya yürüyoruz. Evet, bu yürüyüş ülkemiz açısından tarihi bir anda da gerçekleşiyor. Anayasal grev hakkını ortadan kaldırmakla övünen bir zihniyetin, sermayeden aldığı coşkulu alkışlar eşliğinde anayasal düzeni tümüyle ortadan kaldırmaya çalıştığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının bile tanınmadığı bir süreçte işçi sınıfının adalet mücadelesini Ankara’ya taşıyoruz. Gelirde adalet için, vergide adalet için, ülkede adalet için Ankara’ya yürüyoruz. Yürüyüşümüz 13 Kasım Pazartesi günü Kadıköy’de, Söğütlüçeşme’de başlayacak; Gebze, Kocaeli, Yalova, Bursa, Bilecik, Eskişehir güzergahını takip edecek. Güzergah boyunca bulunan bütün il ve ilçelerde kitlesel karşılamalar, basın açıklamaları ve uğurlama etkinlikleri düzenlenecek. Gelirde adalet, vergide adalet mücadelemiz ve yürüyüşümüz 17 Kasım Cuma günü Ankara’da yine kitlesel bir buluşmayla sona erecek.

MİLYONLARIN YÜREĞİ BİZİMLE ATACAK: Biliyoruz ki DİSK Yönetim Kurulu olarak Ankara’ya yalnız yürümeyeceğiz. Yüksek enflasyonun ve adaletsiz vergilerin cenderesinde insanca yaşamaya çalışan milyonlarca işçi, emekçi, emekli, kadın, genç bizimle yürüyecek. Örgütlenme hakkı gasp edilen, grevleri yasaklanan işçiler bizimle yürüyecek. Sadece DİSK’li işçiler değil, sadece sendikalı işçiler de değil, fabrikalardan belediyelere, hastanelerden plazalara, inşaatlardan madenlere, atölyelerden AVM’lere kadar tüm iş kollarında çalışan mavi yakalı, beyaz yakalı, sendikalı, sendikasız tüm işçiler, tüm sınıf kardeşlerimiz bizimle yürüyecek. Adaletin kırıntısına bile tahammül edilemeyen bu düzende hakkını hukukunu korumaya çalışan, geleceği için, ülkesi için kaygı duyan milyonlarca yurttaşımız bizimle yürüyecek. Gelirde, vergide, ülkede adalet isteyen milyonların yüreği bizimle atacak. Yürüyüşün her durağında sadece bizi karşılamaya gelen emekçilerin değil; yürüyüşe destek olan, ifade edilmesini istediği taleplerini bizi bize ileten herkesin sesini duyurarak yolumuza devam edeceğiz. Sosyal medyadan ve yürüyüşümüze özel WhatsApp hattından bizlere iletilen her dayanışma mesajı, her ses, her çığlık, her talep adımlarımızı daha fazla güçlendirecek. Taleplerimiz gür, adımlarımız güçlü, yolumuz açık olsun diyoruz.”

Gündem Haberleri