TÜLAY HATİMOĞULLARI: "EY ERDOĞAN, 50 ARTI 1’İ SEN GETİRDİN. 50 ARTI 1 DEMEK BİZİM İÇİN ERKEK ARTI ERKEK DEMEKTİR. BU 40 ARTI 1’E DE İNSE ERKEK ARTI ERKEK DEMEKTİR. ERDOĞAN’IN OYLARI DÜŞTÜĞÜ İÇİN ANAYASA’DA OYNAMA MESELESİNE

HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Grup toplantısında; “Bu hafta Erdoğan, 50 artı 1’i gündemleştirdi, seçimle ilgili baraj meselesini. Günlerdir basın sadece bunları yazıyor. Erdoğan, Anayasa’yı buruşturulacak kâğıt, canı istediğinde oynanacak bir oyuncak zannediyor. Ey Erdoğan, 50 artı 1’i sen getirdin. Tek adam rejiminin inşa edilmesi için AKP iktidarı otoriter rejimin öncülüğünü yaptı. Onun şahsi öncülüğü de senin şahsında cisimleşmiştir. 50 artı 1 demek bizim için erkek artı erkek demektir. Bu

HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Grup toplantısında; “Bu hafta Erdoğan, 50 artı 1’i gündemleştirdi, seçimle ilgili baraj meselesini. Günlerdir basın sadece bunları yazıyor. Erdoğan, Anayasa’yı buruşturulacak kâğıt, canı istediğinde oynanacak bir oyuncak zannediyor. Ey Erdoğan, 50 artı 1’i sen getirdin. Tek adam rejiminin inşa edilmesi için AKP iktidarı otoriter rejimin öncülüğünü yaptı. Onun şahsi öncülüğü de senin şahsında cisimleşmiştir. 50 artı 1 demek bizim için erkek artı erkek demektir. Bu 40 artı 1’e de inse erkek artı erkek demektir. Bizler HEDEP olarak, bütün siyasi partilerin doğrudan temsil hakkını savunduğumuzu buradan ifade ediyorum. Demokratik bir sistem ihtiyacımız var. Erdoğan’ın oyları düştüğü için Anayasa’da oynama meselesine ihtiyacımız yoktur. Bu nedenle bizle bu tartışmaların içinde bu şekilde yerimizi alacağız” dedi.

HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, bugün TBMM’de grup toplantısında konuştu. Hatimoğulları, gündeme ilişkin özetle şu değerlendirmeleri yaptı:

“Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü. Bugün dolayısıyla grubumuzu, sadece siz değerli güzel kadınlarla birlikte yapıyoruz. 25 Kasım 1960’ta Mirabel kız kardeşler, Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı özgürlük, eşitlik, adalet mücadelesi verdikleri için işkence edilerek katledildiler. Mirabel Kardeşler’i saygıyla anıyorum. Mirabel Kardeşler, diktatörlüğe karşı verdikleri mücadelede aslında bütün ülke çapında bir kelebek etkisi yarattılar. Hepimiz biliriz ki kelebeklerin ömrü kısadır. Ama kelebekler rengarenktir. Kelebekler kanat çırptıklarında doğada birçok canlıyı harekete geçirirler. İşte o yüzden yarattıkları bu kelebek etkisine, bu faşist diktatörlük tahammül etmedi ve onlara işkence ederek katletti.

“BİZLER BİR 25 KASIM’I DAHA NE YAZIK Kİ SAVAŞLARIN GÖLGESİNDE, ERKEK DEVLET ŞİDDETİNİN KADINLAR ÜZERİNDE KURDUĞU TAHAKKÜMÜN GÖLGESİNDE, HER TÜRLÜ EŞİTSİZLİĞE MARUZ KALARAK GEÇİRİYORUZ”

Bizler bir 25 Kasım’ı daha ne yazık ki savaşların gölgesinde, erkek devlet şiddetinin kadınlar üzerinde kurduğu tahakkümün gölgesinde, her türlü eşitsizliğe maruz kalarak geçiriyoruz. 21 yıllık AKP iktidarı, 21. yüzyılda bizleri evlerimize hapsetmek istiyor. Sadece son 2,5 yılda bin 79 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu ülkede, her gün en az bir kadın katlediliyor. Kadın cinayetlerinde kaybettiğimiz kadınlar, yaşamlarını tesadüfen kaybetmiyor. Onlar, erkek egemen anlayışın zihniyeti sonucu katlediliyorlar. Bu iktidarın düşman siyasetinden dolayı katlediliyorlar. Cezasızlık sisteminden dolayı katlediliyorlar. Kadınlar diyor ki ‘Benim can güvenliğim yok. Eşim, kardeşim, abim, sevdiğim insan beni tehdit ediyor. Ya da hiç tanımadığım bir erkek beni tehdit ediyor. Koruma verin’ diyor devlete. Ama devlet, koruma vermiyor. Devlet, kadınları korumadığı için kadınlar katlediliyor. Erkek yargı, kadın katillerine haksız tahrik indirimi uyguladığı için kadın katleden erkekler, elini kolunu sallayarak 3-5 sene sonra dışarıya çıktıkları için işte o nedenle her gün kadınlar katledilmeye devam ediyor. AKP iktidarı, ortaklarıyla beraber farklı cinsel yönelimlere sahip insanları nefret suçlarının hedefi haline getirdiği için onlar katlediliyor. Bizler yaşama hakkımız için mücadelemizden bir an bile geri durmadık.

“BUGÜN DÜNYA SERMAYESİNİN SADECE BİRİNE KADINLAR SAHİP. SERMAYENİN YÜZDE 99’UNU ERKEKLER YÖNETİYOR”

Bütçe görüşmeleri komisyonda devam ediyor. Kadınlar bu ülkede ve hatta dünya ölçeğinde, bizler gittikçe yoksullaşıyoruz. Bugün dünya sermayesinin sadece birine kadınlar sahip. Sermayenin yüzde 99’unu erkekler yönetiyor. Kadınların yoksulluğuna merdiven altı işçilik, evde parça başı güvencesiz ve düşük ücretle çalışmak ekleniyor. Evde pişmeyen yemeğin hesabı bizden soruluyor. Oysa evde pişmeyen yemeğin hesabını gidip sistemden soracaksınız. Çocuğumuzun yatağa aç girmesinin nedeni de bizden soruluyor. Oysa bunun nedeni bu sistemdir ve bu ekonomiyi yöneten bu iktidarın ta kendisidir.

“BU BÜTÇEDE KADININ ADI YOK. BU BÜTÇEDE, ÇOCUK YOK”

Hayatın gerçekleri böyleyken Meclis’te bütçe görüşmelerinden de bahsettim. Bu bütçede kadının adı yok. Bu bütçede, çocuk yok. Bu bütçede farklı cinsel yönelimlere sahip insanlar yok. Engelli yok. Engelli kadınlarsa hiç yok. Deprem formalite icabı var. Bu bütçe toplumsal cinsiyete ve insana duyarlı olmayan bir bütçe. Ama bu bütçede ne var? Sermaye var. Yandaşa kaynak ayırma var. Bu bütçede yolsuzluklara kapı aralamak var. Ama biz bütçemizi inanın kendi ellerimizle yapacağız. Komisyon aşamasında her bakanlığın bütçesi ayrı ayrı görüşülüyor ya işte sevgili kadınlar biz HEDEP’li kadınlar olarak, Kadın Bakanlığı kuracağız. Kadın Bakanlığı’nın bütçesi ayrı görüşülecek.

“BİZ KADINLARI TAMAMEN EVE HAPSETMEK İSTİYORLAR”

Bu iktidar, kadınlara o kadar kötü davrandı ki o kadar büyük kötülükler yaptı ki. Kendi elleriyle inşa ettikleri, yapılandırdıkları İstanbul Sözleşmesi’nde bir gece ansızın vazgeçtiler. Şimdi kendileri ve küçük ortaklarıyla beraber, 6284 sayılı kanuna göz dikmişler.  Nafaka hakkımıza göz dikmişler. Sadece bununla mı yetiniyorlar? Tabii ki hayır. Biz kadınları tamamen eve hapsetmek istiyorlar. Kamusal alanda, işten, okuldan, siyasetten her yerden alıp bizi evlerin içine hapsetmek istiyorlar.

“KIYAFETLERİMİZİ, YAŞAM TARZLARIMIZI NE AKP NE HÜDAPAR BELİRLEYEMEZ”

HDP’ye bugüne kadar hiç oy vermemiş kadınlara sesleniyorum. Bahsini ettiğimiz yasa değişiklikleri gerçekleştiği zaman sadece belli bir kesimin kadınları etkilenmiyor. Herkes etkileniyor. AKP’ye ve diğer bütün siyasi partilere oy vermiş olan kadınlar olarak hep birlikte etkileniyoruz. Nafaka hakkı elimizden alındığı zaman hangi partide mensup olduğun, hangi etnisiteye sahip olduğuna bakılmaksızın bütün kadınların elinden alınmış oluyor bu hak. Bu iktidar, son genel seçimlerden sonra düğmeye bastı. Kadınları daha çok ayrıştırmak için politika geliştiriyor. Biz kadınları başörtümüzle, kılık kıyafetimizle, eteğimizin boyuyla, birbirimizin arasına nifak tohumu ekmeye çalışıyorlar. Herkesin kılık kıyafetinde özgür olma hakkı vardır. Bunu hiç kimse bir siyasi malzeme haline sakın ola getirmeye kalkmasın. Kıyafetlerimizi, yaşam tarzlarımızı ne AKP ne HÜDAPAR belirleyemez. Kadınları bölmek isteyenlere karşı daha güçlü bir dayanışmayı, bütün kadınlar olarak ortak bir şekilde vereceğiz.

“ERDOĞAN’IN OYLARI DÜŞTÜĞÜ İÇİN ANAYASA’DA OYNAMA MESELESİNE İHTİYACIMIZ YOKTUR”

Bu hafta Erdoğan, 50 artı 1’i gündemleştirdi. Seçimle ilgili baraj meselesini. Günlerdir basın sadece bunları yazıyor. Erdoğan, Anayasa’yı buruşturulacak kâğıt, canı istediğinde oynanacak bir oyuncak zannediyor. Ey Erdoğan, 50 artı 1’i sen getirdin. Tek adam rejiminin inşa edilmesi için AKP iktidarı otoriter rejimin öncülüğünü yaptı. Onun şahsi öncülüğü de senin şahsında cisimleşmiştir. 50+1 demek bizim için erkek + erkek demektir. Bu 40 artı 1’e de inse erkek artı erkek demektir. Bizler HEDEP olarak, bütün siyasi partilerin doğrudan temsil hakkını savunduğumuzu buradan ifade ediyorum. Demokratik bir sistem ihtiyacımız var. Erdoğan’ın oyları düştüğü için Anayasa’da oynama meselesine ihtiyacımız yoktur. Bu nedenle bizle bu tartışmaların içinde bu şekilde yerimizi alacağız.”

 

Gündem Haberleri