KERİM UĞUR
Muğla'nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı'nın katledilmesine karşı başlatılan direniş sırasında kolluk kuvvetleri tarafından darp edildiğini belirten Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, o dönem görevde bulunan ilçe ve il jandarma komutanları ile Muğla Valisi hakkında suç duyurusunda bulundu. Toprak'ın suç duyurusu hakkında Milas Başsavcılığı, “delil yetersizliği” gerekçesi ile soruşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Geçtiğimiz Temmuz ayında Muğla'nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de Akbelen Ormanlarının katledilmemesi karşı köy halkı tarafından başlatılan direnişe destek olmak için Milas'a giden ve orada düzenlenen eylem sırasında kolluk kuvvetleri tarafından darp edilen Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, Ekim ayında o dönem görevde bulunan ilçe ve il jandarma komutanları ile Muğla Valisi hakkında “işkence, görevi kötüye kullanma, suçu bildirmeme ve görevi yaptırmamak için direnme” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu.
Milas Başsavcılığı yaptığı incelemeler sonunda suç duyurusuyla ilgili soruşturmaya yer olmadığına karar verdi. Savcılığın kararında, “... ihbar edene karşı orantılı güç kullanan kolluk kuvvetlerinin, görevinin gereklerine aykırı hareket ettiklerine dair herhangi bir delil bulunmadığı, bu nedenle ihbar edenin ihbarına konu iddiaları yönünden Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma açılmasını gerektirir nitelikte suç ve suç unsuru içerir herhangi bir eylem bulunmadığından soruşturma olanağının olmadığına” ifadelerine yer verildi.
Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, “ 'İhbar edenin 29/07/2023 tarihinde gösterilere katıldığı ancak ihbarına dayanak raporun 31/07/2023 tarihli olduğu ...' denilerek olayın yaşandığı 29 Temmuz günü Milas Devlet Hastanesi’nden aldığımız darp raporu ekte olmasına rağmen dikkate alınmamış, 31 Temmuz’da da Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan (TİHV) aldığımız diğer rapor dayanak gösterilmiştir. Ayrıca tanıkları dahi dinlemeyen savcılık makamı ekte CD olarak iletilen ve olayı açık bir şekilde gözler önüne seren videolar ile fotoğrafları da yok saymıştır” dedi.
Toprak açıklamasında şu ifadelere de yer verdi:
“Akbelen’e sadece 3-5 ağaç olarak bakmak son derece yanlış bir yaklaşım olacaktır. Ormanın yok edilmesi doğal yaşamın yok edilmesi demek. Ormanın yok edilmesi orman tarımının sonlandırılması demek. Ormanın yok edilmesi demek zeytinlik alanının da yok edilmesi demek. Bu anlamda Akbelen direnişi bir yaşam direnişidir. Üyesi olmaktan onur duyduğum bu ülkenin vicdanı olan TMMOB’nin bir yöneticisi, bir gıda mühendisi ve elbette bir yurttaş olarak doğru bildiklerimi her platformda, her daim yüksek sesle ve inatla söylemeye, bilimden, doğadan, insandan, emekten yana tavır sergilemeye ve rantçı, emperyalist, sömürücü şirketlerin ve yandaşlarının karşısında emekçi halkımızın yanında durmaya devam edeceğim. Sadece Akbelen’de değil ülkenin her köşesinde devam eden tüm hukuksuzlukların hesabını soracağız. Karara itirazda bulunduk ve süreci takip ediyoruz. Bu rant ve beton ekonomisine karşı sürekli tarım arazileri, meralar, zeytinlikler, ormanlar, sulak alanlar ve su havzaları ranta peşkeş çekilmeyecek kadar değerlidir diyoruz. Biliyoruz ki söylemler eylem gerektirir. Bu sebeple 29 Temmuz ‘da Akbelen’deydik ve 9 Aralık’ta yine Akbelen’de olacağız. Korku imparatorluğunu yıkmak için, umudu örgütlemeye, dayanışmayı büyütmeye, mücadeleyi yükseltmeye devam.”