SAMSUN TABİP ODASI BAŞKANI DR. FAYSAL ÇADIR: “TTB'NİN ÖRGÜTSEL BÜTÜNLÜĞÜNE YAPILAN MÜDAHALEYİ KABUL ETMİYORUZ"

Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Faysal Çadır, Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nin görevden alınması kararını eleştirdi. Çadır, “Yasadaki tanımıyla tabipler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak ve meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde mesleki bir kuruluş olan TTB’nin yönetim organı olan TTB Merkez Konseyi, ülkemizdeki 103 bin hekim üyeyi temsil eden ve 65 tabip odasının seçilmiş delegelerinin

MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Faysal Çadır, Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nin görevden alınması kararını eleştirdi. Çadır, “Yasadaki tanımıyla tabipler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak ve meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde mesleki bir kuruluş olan TTB’nin yönetim organı olan TTB Merkez Konseyi, ülkemizdeki 103 bin hekim üyeyi temsil eden ve 65 tabip odasının seçilmiş delegelerinin iradesi ile yapılan bir oylama sonucunda yani seçim ile göreve gelmektedir” dedi.

Samsun Tabip Odası üyeleri ve Demokratik Kitle Örgütleri, TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınması nedeniyle dün akşam Süleymaniye Geçidi'nde basın açıklaması yaptı.

"TTB'NİN YÖNETİM ORGANI VE MERKEZ KONSEYİ SEÇİM İLE GÖREVE GELMEKTEDİR"

Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Faysal Çadır şu açıklamayı yaptı:

“30 Kasım 2023 Perşembe günü Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nin görevden alınması talebiyle açılan davanın 7'nci duruşmasında, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin görevden alınmasına karar verdi. Bu kararda gerekçe olarak merkez konseyinin faaliyetlerinde kanunla belirlenmiş sınırların ötesine geçmiş olduğu iddiası esas alınmıştır. Yasadaki tanımıyla tabipler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak ve meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde mesleki bir kuruluş olan TTB’nin yönetim organı olan TTB Merkez Konseyi, ülkemizdeki 103 bin hekim üyeyi temsil eden ve 65 tabip odasının seçilmiş delegelerinin iradesi ile yapılan bir oylama sonucunda yani seçim ile göreve gelmektedir.

"TTB'NİN GÖREV KAPSAMI, KURULUŞ KANUNU OLAN 6023 SAYILI YASA İLE TANIMLANMIŞTIR"

TTB’nin görev kapsamı, kuruluş kanunu olan 6023 sayılı yasa ile tanımlanmıştır. Bu görevler şunlardır: Halk sağlığına ve hastalara fedakarlık ve feragatle hizmeti ideal bilen meslek geleneklerini muhafaza etmek ve geliştirmeye çalışmak. Üyelerinin maddi ve manevi hak ve menfaatlerini korumak ve bunları halkın ve Devletin menfaati ile en iyi şekilde denkleştirmeye çalışmak. Halkın sağlığını korumaya, üyelerini belirlenen refah seviyesine ulaştıracak gerekli iş sahaları bulmaya, meslek ve meslektaşların hak ve menfaatlerini korumaya çalışmak. Halk sağlığı ve tıp mesleği ile ilgili meseleler için resmi makamlarla karşılıklı işbirliği yapmak. İşte TTB kanununun bize yüklediği görevler kapsamında; Türk Tabipleri Birliği olarak biz, Türkiye’de 20 yılı aşkın süredir hastaları müşteri, sağlık kuruluşlarını ticarethane haline getirme zihniyetiyle uygulanan, hekimler ve sağlık çalışanlarını birer bant işçisi gibi çalışmaya zorlayan Sağlıkta Dönüşüm Programına boyun eğmedik. Türk Tabipleri Birliği olarak biz, uygulanan ekonomik politikalarla, ailelerin açlık sınırı altında yaşatılmasına; açlığın ve yoksulluğun yarattığı hastalıklara, çocuklarının bedensel ve ruhsal olarak gelişim geriliğine mahkûm edilmesine; üniversite öğrencilerinin, büyük kentlerin ortasında barınaksız, aç, susuz bırakılmalarına duyarsız kalmadık. Türk Tabipleri Birliği olarak biz, hesapsız, orantısız açılan tabela tıp fakülteleri ile tıp eğitimindeki inanılmaz çöküşe; tıpta uzmanlık eğitimindeki kalitesizleştirmeye karşı susmadık. Türk Tabipleri Birliği olarak biz, Aile hekimlerimizin, kirasından malzemesine, personelinden onarımına kadar sağlık hizmeti ile ilgisi olmayan işletme sorunlarıyla uğraşmak zorunda bırakılmalarına, birinci basamak sağlık hizmetinin ötesinde angaryaya koşullarına göz yummadık. Türk Tabipleri Birliği olarak biz, Çok yanlış kurgulanmış şehir hastaneleri projeleri için yıllarca nitelikli sağlık hizmeti vermiş kamu hastanelerinin içinin boşaltılmasına, verimsiz kurumlar haline getirilmesine, Sağlık Bakanlığı’nın zaten yetersiz olan bütçesinin, yıllarca inşaat şirketlerine akıtılacak olmasına karşı durmaktan vazgeçmedik.

"HASTALAR PARASAL KAYNAK OLARAK GÖRÜLÜYOR"

Bizler hekimler olarak, Tabip Odaları olarak, TTB olarak sadece görevimizi yaptık. TTB'nin örgütsel bütünlüğüne yapılan müdahaleyi kabul etmiyoruz. Bu kararın siyasi iktidar ve ortaklarının, gösterdiği hedef doğrultusunda alındığına inanıyoruz. Demokrasinin gereği olarak, TTB’nin seçilmiş organlarıyla ilgili kararı, yine seçimler sonucunda hekimler vermelidir, verecektir diyoruz. Sağlıkta dönüşüm adı altında sürdürülmekte olan sağlığın ticarileşmesi sürecinin büyük oranda amacına ulaştığı ve endüstrileşme yoluna girdiği, hekimlerin performansına göre değerlendirildiği; hastanın sistemin parasal kaynağı olarak kabul edildiği görülmektedir. Endüstrinin kurallarına uyan zincir hastanelerin ayakta kalıp diğerlerinin yok edildiği ve hatta Sağlık Bakanlığı’nın görev ve yetkilerinin bile sadece bir denetleyici mekanizmaya dönüşmesinin gündemde olduğu yeni bir sağlık ortamı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Ve bu ortam oluşturulmaya çalışılırken de sağlığın temel insan hakkı olması gerektiği konusunda taviz vermeyen, herkesin eşit olarak ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmetine ulaşması gerektiğini savunan bir TTB istenmemektedir. Bizler mesleğe başlarken bir ant içtik: Tıbbi bilgilerimizi, hastaların yararına ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağımıza, tehdit ediliyor olsak bile tıbbi bilgimizi, insan haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için kullanmayacağımıza, özgürce ve onurumuz üzerine and içtik. Bu toplanma, sadece TTB Merkez Konseyinin görevden alınmasına karşı düzenlenmiş bir basın açıklaması nedeniyle değildir. Bu, Kendisini eleştirenleri ezme çabası içinde olanlara karşı dik duruşun, hiçleştirme çabalarına karşı varoluşun parçalama çabalarına karşı birleşmenin; hukuksuzluğa karşı direnişin; ötekileştirmeye karşı tüm Türkiye’nin kucaklaşma gösterisidir. Susmadık, susmayacağız. Korkmadık, korkmayacağız. Tehdit altında olsak bile hekimlik yapmaya, iyi hekimlik değerlerini savunmaya, bu topluma ve bu topraklara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Sonuç olarak diyoruz ki hekimlik yargılanamaz, TTB susturulamaz."

 

Yurt Haberleri