KARŞIYAKA'DA YURTTAŞLAR SAĞLIK SEMİNERLERİYLE BİLİNÇLENİYOR

‘Daha sağlıklı toplum’ amacı doğrultusunda projeleri hayata geçiren Karşıyaka Belediyesi, İzmir Tabip Odası iş birliğinde düzenlediği söyleşilere devam ediyor. Farklı sağlık konularının işlendiği söyleşi ve seminerler ile yurttaşlar bilgilendirilirken, toplumsal farkındalığın güçlenmesine katkı sağlanıyor.

‘Daha sağlıklı toplum’ amacı doğrultusunda projeleri hayata geçiren Karşıyaka Belediyesi, İzmir Tabip Odası iş birliğinde düzenlediği söyleşilere devam ediyor. Farklı sağlık konularının işlendiği söyleşi ve seminerler ile yurttaşlar bilgilendirilirken, toplumsal farkındalığın güçlenmesine katkı sağlanıyor.

Her yaştan bireyin yaşamında karşılaşabileceği sağlık sorunlarına dikkat çeken söyleşi serisinde bu kez guatr ve diğer tiroid hastalıkları ele alındı. Dr. İsmail Bal’ın moderatörlüğünde düzenlenen seminere konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Fırat Bayraktar önemli bilgiler verdi. Tiroidin tanımını yapan ve tiroid bezleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Fırat Bayraktar, vücuttaki işlevini de anlattı.

METABOLİZMAYA DOĞRUDAN ETKİ

Tiroid bezlerinin vücut metabolizmasını doğrudan etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Bayraktar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Tiroid bezi boynun alt yarısında, nefes borusunun önünde bulunan kelebek şekilli bir iç salgı bezidir.  Vücudumuzun temel metabolizma hızı düzenleyicisidir. Vücutta hangi reaksiyonun nasıl ve hangi hızda verileceğini tiroid belirler. Tiroid bu belirlemeyi vücudun diğer organlarının çalışma hızı, genetik olarak belirlenmiş kişisel bir hız ve hepsinin birleşiminden oluşan ortalama bir değer üzerinden gerçekleştiriyor. Eğer tiroid normalse metabolizma da normal, tiroid hormonu çok fazla ise metabolizma hızlı, çok azsa metabolizma yavaş olur.”

İYOT EKSİKLİĞİ ÖNCELİKLİ NEDEN

Guatr hastalığına neden olabilecek etkiler hakkında bilgi veren Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti: “Guatr dediğimiz tiroid bezinin her türlü büyümesi anlamına gelir. Ne şekilde büyümüş olursa olsun biz buna guatr diyoruz; tek başına büyüklüğü ifade eder, başka bir anlamı yoktur. Guatrın en yaygın ve önemli nedeni beslenmedeki iyot eksikliğidir. Eğer bir bölgede iyot eksikliği mevcutsa guatr da kaçınılmazdır. İyot eksikliği beyin gelişimi açısından da önemli bir sorundur. Örneğin yeni doğanlarda tiroidin çalışmadığı durumlarda beynin de gelişmediğini görüyoruz; bunlar da mental, zihinsel geriliğe neden oluyor. Bağışıklık sisteminin yanlışlıkla kendi organlarına saldırdığı hastalıklar yani otoimmun hastalıklar da guatra yol açabilir. Haşimoto ve graves hastalıkları buna örnek olarak gösterilebilir. Bazen tiroidin içinde küçük topçuklar olabilir, bunlara nodül diyoruz. Nodül bugün Türkiye'de birçok hastanın sorunu. Bu nodüller ve tiroid içindeki büyüme faktörleri de guatrın nedenleri arasında yer alır.”

DOĞAL GUATROJENLER

Bayraktar, guatr oluşumunda seyrek nedenlerin de etki edebildiğine dikkat çekerek, “Bunların dışında sigara kullanımı, doğal guatrojen denilen bazı gıdalar, selenyum ve çinko eksikliği, duygusal stres, endokrin bozucu kimyasal maddeler ile sanayi atıklarında bulunan bazı maddeler, bazı ilaçlar, iltihaplı hastalıklar ve ailesel yatkınlık guatr oluşumunda etkili seyrek nedenler arasında sayılabilir. Mısır, soya, tatlı patates, keten tohumu, lima fasulyesi, karalahana, karnabahar, brokoli, şalgam ve hindistan cevizi doğal guatrojen gıdalar arasındadır. Bunlar guatr oluşumuna katkıda bulunabilecek gıdalar arasında yer alsa da tek başına alındıklarında tüketilen miktarda guatr yapmazlar. Ancak başka guatr yapan sebeplerle, özellikle iyot eksikliği ile beraber olduklarında etkileri artabilir” dedi.

Tiroid hastalıklarının temelde iki grupta ele alındığının bilgisini veren Bayraktar, “Tiroid hastalıklarını ‘tiroid fonksiyon bozuklukları’ ve ‘tiroidin şekil bozuklukları’ olarak iki kategoride ele alabilir. Tiroid fonksiyon bozukluğunun da hipotiroid yani tiroid yetmezliği ve tiroid hormon fazlalığı anlamına gelen hipertiroid olarak ikiye ayırabiliriz. Şekil bozukluklarında ise tiroid büyümeleri veya nodüller ile tiroid kanseri olarak ikiye ayrılır. Bu iki grup birlikte veya tek başına da gelişebilir” diye konuştu.

NASIL TEŞHİS EDİLİR?

Tiroid hastalıklarının nasıl teşhis edileceğini anlatan Prof. Dr. Fırat Bayraktar, şu ifadeleri kullandı: “Hastanın şikayetleri değerlendirilir, hasta muayenesindeki özellikler incelenir. TSH, FT3, FT4 gibi tiroid fonksiyonları ölçülür. Gerekirse anti TPO, anti-T, TRAB istenir. Tiroid ultrasonu çekilir, nodül varsa takipler yapılır.; gerekirse tiroid sintigrafisi istenir. Hastanın göz sorunu varsa mutlaka bir göz hastalıkları uzmanının görmesi gerekir. Nodül varsa ve gerekiyorsa iğne biyopsisi yapılır.” Bayraktar, konunun daha net anlaşılması için katılımcılara tiroid ultrasonu örnekleri de gösterdi. Ardından Bayraktar aralarında tiroide bağlı hastalıklarla mücadele eden yurttaşların da bulunduğu katılımcıların sorularını cevapladı.

Yurt Haberleri