Yazar: odakhaber

  • Tayland’da zafer Marquez’in

    Tayland’da zafer Marquez’in

    Motosiklet yarışlarının en önemli organizasyonunda sezonun 15. ayağı, Tayland’ın Buriram bölgesindeki 4,6 kilometrelik Uluslararası Chang Pisti’nde 26 tur üzerinden yapıldı.

     

    Yarışa ilk sıradan başlayan Marc Marquez, Ducati’den İtalyan Andrea Dovizioso ile girdiği liderlik mücadelesini kazandı ve bu sezon 7’nci, kariyerinin 42’nci MotoGP zaferine ulaştı.

    Liderin 0.1 saniye arkasındaki Dovizioso 2’nci, Marquez’den 0.2 saniye sonra bitişe gelen Movistar Yamaha’dan İspanyol Maverick Vinales ise 3’üncü oldu.

    Sezonun 16. yarışı Japonya Grand Prix’si, 21 Ekim’de koşulacak.

    Pilotlar klasmanı 
    1. Marc Marquez (İspanya): 271 puan
    2. Andrea Dovizioso (İtalya): 194
    3. Valentino Rossi (İtalya): 172
    4. Maverick Vinales (İspanya): 146
    5. Jorge Lorenzo (İspanya): 130

  • Hidayet Türkoğlu: Bizi heyecanlı bir sezon bekliyor

    Hidayet Türkoğlu: Bizi heyecanlı bir sezon bekliyor

    Türk sporu ve basketbolu açısından kupanın önemine değinen Türkoğlu, yeni tasarımıyla Cumhurbaşkanlığı Kupası’nın ilk defa sahibini bulduğunu vurguladı.

    Hidayet Türkoğlu, Adana’nın kadın basketboluna uzun zamandır değer kattığını belirterek, organizasyon dolayısıyla ev sahipliği ve misafirperverliği için yerel yöneticilere teşekkür etti.

    Bu sene erkeklerde 12, kadınlarda da 8 takımla Avrupa maçlarında mücadele edileceğini aktaran Türkoğlu, şöyle konuştu:

    “Bizi heyecanlı bir sezon bekliyor. Gerek Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’miz, gerekse takımlarımızın Avrupa’daki mücadelelerini yakından takip ediyor olacağız. Takımlarımızın Avrupa’da elde ettikleri başarılar bizi ve ülkeyi gururlandırıyor. Ülkenin Avrupa’daki konumunu değiştiriyorlar, hepsine sonsuz başarılar diliyorum. İnşallah hem kadınlar hem de erkeklerde çok gururlanacağımız bir yıl olur. İnşallah sorunsuz bir yıl geçiririz.”

    Türkoğlu, 2019’da Çin’de gerçekleştirilecek Erkekler Dünya Basketbol Şampiyonası ve İspanya’da organize edilecek Avrupa Kadınlar Basketbol Şampiyonası hakkında bilgi verdi.

    A Milli Kadın Basketbol Takımı’nın başarılı bir grafik çizdiğini vurgulayan Başkan Türkoğlu, şunları kaydetti:

    “Kadın milli takımımız federasyonumuzun gurur kaynağı. İnşallah aynı başarıyı sürdürürler. İnşallah A Milli Erkek Basketbol Takımımız Çin’deki dünya şampiyonası müsabakalarına, daha sonra da A Milli Kadın Basketbol Takımımız Avrupa Şampiyonası’na gider. Bizim ülke olarak bu tip organizasyonlarda her zaman bulunmamız gerektiğine inanan bir insanım. Hepsine başarılar diliyorum.”

  • Beşiktaş, Moussa Djenepo için harekete geçti!

    Beşiktaş, Moussa Djenepo için harekete geçti!

    Ara transfer dönemi yaklaşırken, kulüplerin de listesindeki isimler teker teker gündeme düşmeye devam ediyor. Son maçlarda Vagner Love’u tercih eden teknik direktör Şenol Güneş, zaman zaman Hollandalı kanat oyuncusu Babel’e ileri uçta görev veriyor. İlk yarıyı bu şekilde götürmek zorunda olan siyah-beyazlılarda, ara transfer dönemi için listenin başında genç bir golcü buluyor. Standard Liege’in 20 yaşındaki golcüsü Moussa Djenepo’yu yakından takip eden Beşiktaş Trasfer Komitesi bu konuda ciddi yol almış durumda. Siyah-beyazlıların futbol akademi departmanında da görevli olan eski futbolcu Sead Halilagiç’ten bu konuda yardım isteyen Beşiktaş yönetimi, oyuncuyla anlaşmak üzere. Asıl mevkisi sol açık olmasına karşın hücumun tüm bölgelerinde forma giyebilen 20 yaşındaki Moussa Djenepo, yüksek gol oranıyla dikkat çekiyor. Bu sene Belçika ekibiyle toplam 14 maça çıkan genç yıldız adayı, 6 gol ve 2 asistlik performans sergiledi. Akhisarspor’un geçtiğimiz hafta UEFA Avrupa Ligi’nde karşılaştığı Standard Liege’nin formasını giyen Djenepo, etkili bir performans ortaya koydu ve takımının 2. golünü attı.

    2 sezon önce Mali’nin Yeelen takımından Belçika temsilcisi Standart Liege’ye kiralık olarak transfer olan 20 yaşındaki futbolcu, Mali Milli Takımı’nın da formasını giyiyor. Djenepo için kulübü 3 milyon 500 bin Euro bonservis bedeli istiyor. Siyah-beyazlı yönetim ise bu rakamı aşağı çekmek için çalışmalarını sürdürüyor. Takımın yaş ortalaması yükseldiği için eleştirilere konu olan Beşiktaş Transfer Komitesi, bu hamleyle takımın yaşını aşağı çekmiş olacak. Taraflar arasında görüşmelerin devam ettiği ve ara transfer döneminde genç oyuncunun büyük ihtimalle takıma katılacağı ifade edildi.

    Adem Ljajic’e Guti desteği

    Beşiktaş’ın sezon başında İtalyan ekibi Torino’dan kiralık olarak kadrosuna kattığı Adem Ljajic, henüz gol atamadığı için strese girdi. Siyah-beyazlı formayla 6 maça çıkan 27 yaşındaki oyuncunun şu ana kadar 1 asisti bulunuyor. Bu durumun Ljajic’i sıkıntıya soktuğunu fark eden Beşiktaş teknik heyeti duruma hemen müdahale etti. Teknik direktör Şenol Güneş, konuyla ilgili olarak yardımcısı Guti’yi görevlendirdi. Ljajic ile yakından ilgilenen İspanyol antrenör, tecrübeli oyuncuya adeta terapi uyguluyor. Ljajic ile sürekli konuşan Guti, milli takıma giden oyuncuya bu kez de telefonla telkinlerde bulunuyor. Oynadığı bölgenin zor bir bölge olduğunu Ljajic’e anlatan genç çalıştırıcının, “Ben de o mevkide oynuyordum. Uyum süreci çok önemli. Sen çok iyi çalışıyorsun. Eminim yakın zamanda çalışmalarının karşılığını alacakasın” dediği öğrenildi.

  • Putin, Khabib’i babasının öfkesinden kurtardı

    Dövüşü kazandıktan sonra kontrolünü kaybeden ve ringin dışına çıkarak Conor McGregor’ın ekibine saldıran Nurmagomedov’un bu hareketlerine babası Abdulmanap’ın çok sert tepki gösterdiği öğrenildi.
    Kontrolsüz hareketleri nedeniyle şampiyonluğunun elinden alınması tehlikesinin oluşması ve bir daha UFC’e güreşmeme cezası almasından korkulan Nurmagomedov’u affetmeyen babasının oğluna ağır bir ceza verdiği belirtiliyor.Putin’in Khabib Nurmagomedov’la bir araya geldiği görüşmeye katılan baba Abdulmanap’ın cezadan Rus Devlet Başkanı’na bahsettiği öğrenildi.
    Bunun üzerine devreye giren Putin’in “Babandan vereceği cezada o kadar sert olmamasını istedim. Sonuçta hedefe ulaştın” dediği belirtildi. Putin’in Nurmagomedov’a nasihat verdiği ve “Bu tür turumlarda duygularını kontrol altında tutman önemli. Senin yaptığın gibi kontrolünü kaybedip saldırmak herkesin yapabileceği bir şey. Önemli olan saldırıya uğradığında sabır göstermek” dediği belirtildi.

  • Oyuncuları değiştirmek kolay değil

    Oyuncuları değiştirmek kolay değil

    A Milli Takım Teknik Direktörü Mircea Lucescu, genç futbolcuların söylediklerini sahaya yansıtma konusunda daha istekli olduklarını söyledi.
     

    A Milli Takım Teknik Direktörü Mircea Lucescu, Bosna-Hersek maçı öncesinde basın mensuplarının sorularını cevapladı.

    Akademi ve genç oyuncularla ilgili konuşmak istemediğini söyleyen Lucescu, “Bir sene önce bu konudaki görüşlerimi paylaşmıştım. Şu anki hedefim aynı oyun felsefesini sahaya yansıtan, bu takımda oynamak isteyen bir ekip yaratmak istiyorum ve bunun için çalışıyorum.” dedi.

    Bosna-Hersek’in birbirini tanıyan oyunculardan kurulu olduğunu söyleyen tecrübeli teknik adam, “Biz ise bu ekibi Mart ayından beri kurmaya başladık. Genç, birbirini tamamlayan ve birbirini anlayan bir grup kurmaya çalışıyoruz. Ben halen genç oyuncuları takip ediyorum. Aynı ekibi iyileştirmek için uğraşıyorum. Çok yeni insanlar almak istemiyorum çünkü tekrardan aynı felsefeyi aşılamak kolay değil. Ama başka genç oyunculara da bakıyorum.” şeklinde konuştu.
    “İlk hedefimiz…”

    “Bizim ilk hedefimiz oyuna tamamen hükmeden bir sistemi sağlayacak bir oyuncu grubunu kurmak. Sonrasında değişik oyun sistemlerini sahaya yansıtma kısmına bakacağız. Bu çocuklar, Türkiye’nin geleceği olacaklar. Bütün antrenörlerin hedefidir genç oyuncularla hedefe ulaşmak. Çünkü genç oyuncuların hırsı ve azmi başkadır.”

    “30 yaşındaki oyuncuları değiştirmek kolay değil”

    “Her ekibin tecrübeli oyunculara ihtiyacı vardır. Onlar, gençlerle arada bir bağdır. Mehmet Topal, Mahmut gibi oyuncular… Bu oyuncular, gençlerin dinlediği oyuncular.”

    “Durumu iyi anlamamız lazım. 30-32 yaşındaki oyuncuları değiştirmek kolay değil. Ama gençler farklı. Hem dinlemeye, hem söylediklerimi sahaya yansıtmaya istekli ve arzulular. Bu yüzden bu değişimleri yapmak zorunda kaldık.”

    “20 değişik kulüpten oyuncumuz var”

    “20 değişik kulüpten oyuncumuz var. Her oyuncu farklı ülkelerde, farklı sistemlerde oynuyorlar. Doğal olarak oyun tarzını tamamen mental olarak çalışmak zorundayım. Bu noktada da konsantrasyonla benim istediklerimi yansıtabilmeleri çok önemli.”

    “Ne yazık ki Emre Akbaba sakatlandı. Oyun ritminin değişiminde bize çok faydası olacaktı. Aynı şekilde Mehmet Topal da operasyon geçirmek zorunda. Benim için önemli bir oyuncuydu. Ama bu durum diğer oyuncuların da kendisini göstermesine yol açacak.”

  • Ali Koç’tan çok konuşulacak açıklamalar

    Ali Koç’tan çok konuşulacak açıklamalar

    Volkan Demirel‘in kadro dışı kalmasıyla ilgili olarak konuşan Başkan Ali Koç, “Volkan konusunu ayrı tutmak istedim. Bugün anlatacaklarımın sonunda gelinen nokta, dünyanın her yerinde olan şey. Kulüpte uzun yıllar geçirmiş, aidiyet duygusunu daha fazla hisseden ve değişimden rahatsız olan pek çok oyuncu vardır. Ne demiştim pazar günü? Fenerbahçe için Volkan, Ali Koç için Volkan. Fenerbahçe için tartışılmaz, 494 maça çıkmış, 16’ncı senesinde, büyük bölümünde kaptanlık yapmış, Fenerbahçe’yi çok sevdiği için bazen haksız yere deplasmanlarda hakaretler yemiş, Fenerbahçeliği tartışılmayacak bir oyuncu. Bir de Ali Koç açısından Volkan var. Ben ilk tanıdığımda 19-20 yaşlarındaydı. Volkan, kişilik olarak da zaman zaman kızsam da sevdiğim biri. Çok iyi bir baba, çok iyi bir eş. Muhteşem bir ailesi var ve o aile oluşurken ben nikah şahitliği yaptım. İlk ve tek evine gittiğim futbolcu. Çocuklarımın gönlünde bambaşka bir yeri var. Onlar da duyunca çok şaşırdılar. Her anlamda, çok zor bir karardı. Üstüne basarak söylüyorum, ne Comolli, ne de Cocu benim inanmadığım bir kararı bana aldıramaz. Biraz sonra yapacağım açıklamalarda da anlayacaksınız. Cocu’yu eleştirdiler, yerden yere vurdular ve takım böyleyken eleştirilirsin normal. Şimdi Comolli’ye yapılıyor, tüm bunlar bana zemin hazırlıyor aslında.

    Son iki sezon Volkan’ın en kötü sezonlarından. Şampiyonluğu pek çok nedenden kaybettik ama bir neden de kaleci performansı. Performansına ve yaşına rağmen ihtiyacımız olduğuna inanarak, değişim sürecinde toparlayıcı bir rol oynayacağını düşündüğüm için kontratının uzatılmasını istedim. Onun hayali var, Fenerbahçe’de 40 yaşına kadar oynamak istiyor. Ben de yapacağı liderliğe inandığım için sözleşmesini uzattık. Sadece kalecilik kariyerinde değil, sonrasında da hizmet etmesini istediğimizi düşündük. Çok eleştirenler de oldu. Sonra kaleci konusunda istenmesine rağmen hamle yapamadık. Finansal Fair Play nedeniyle. Hocamız da, Comolli de inandılar Volkan’a. Büyük bir katkı sağlayacağına inandılar. Birinci kaleci yaptık ilk 6 resmi maçımızda ama iyi başlamadı. İşler iyi gitmedi. Takımımız iyi futbol oynamasına rağmen işler iyi gitmedi. Karar verdik ki, bir kaleci almamız gerekiyor. Elinizdeki parayı ve planları nasıl kullanacağınıza bakmanız lazım. Dolayısıyla işler iyi gitmeyince, transfer yaptık. Volkan, çok iyi bir Fenerbahçelidir. Bilinçli olarak Fenerbahçe’ye zarar vermek istemez ama bence bilinçaltı olarak yeni kadro ve kendisine yakın olan personellerin ayrılmasının ardından ister istemez etkilendiğini düşünüyorum. Volkan, Fenerbahçe için ölüp biten biri. Sonuçların kötü gitmesi de üzerine katkı yapmıştır. Yeni sistem, yeni düzen onda insani bir rahatsızlık yaratmış olabilir. Ama yine de kulübünüz için en iyisini yapmak zorundasınız. Taraftarla bu kadar bütünleşmiş bir oyuncu fazla sahiplenmeden de hata yapmış olabilir. Volkan’dan istediğimiz en önemli isteklerden biri de liderlik yapması, takıma bayraktarlık yapmasıydı. Tersini yapmadı ama beklentimizi de yerine getirmedi. Kendisi de maç sonunda, ‘Takım olamadık’ deyince, ‘Sen ne yaptın?’ dedik. Takımı yemeğe çıkardın mı, sportif direktöre gidip bunları söyledin mi? ‘Yok rahatsız etmek istemedim’ dedi. Öyle olmaz. Bu sene farklı bir düzen başladı. Sabah antrenman, arada 3-4 saat sonra yine antrenman ve dağılıyorlar. Aradaki 3-4 saatte kaynaşmalarını istiyorduk ancak odalarında geçirmişler. Volkan’ın devreye girmesi gerekiyordu kaptan olarak, girmemiş. Volkan’ın kötü sonuçlardan sonra da morali iyice bozuldu. Somut olarak 2 olay yaşandı, bardağı taşıran son damla oldu. Samandıra’dan bir haber geldi ki Volkan, teknik direktör yardımcısının üzerine yürümüş. Samandıra’ya gittik, neler oluyor diye. Anladığımız kadarıyla bir şey de olmuyor. ‘Sen bana neden ters bakıyorsun’ diye tartışma çıkmış. Sonra el sıkışmışlar tabii ama. O gün oraya gittiğimizde eski futbolcuları bir araya getirip 3 futbolcuyla konuşma yaptık. Dertleştik, sohbet ettik. Orada Volkan, benim kabul edemeyeceğim şekilde tartışmaya girdi. İlk önce bana saygısızlık yaptı, sonra başkan vekilimize. Gördük ki, bir tek kendisi konuşmak istiyor. Bizi konuşturmuyor. ‘Kes’ dedik uzattı. Sesini yükseltti. Kendi kendime dedim ki, bu cüreti gösteren kıdemli bir futbolcunun diğer futbolcular ve Samandıra’da nasıl bir etkisi olabilir. Sabahki olaya döndüm, yardımcının üzerine yürümesine. Sakin ol dedim, dertleştik. Yaptığı kabul edilemez, ‘Nasıl özür dileyeceksin’ dedik, onu da yapmadı. Disiplinsizlik, saygısızlık, gidermek için bir şey yapmama ve liderlik görevlerini yerine getirmeme. Bu kararı çok düşündüm, alırken de şahsıma gönlüme dokunan bir karar. UEFA’da da şöyle düşünün birinci kaleci Harun, ikinci Volkan, üçüncü Erten. Finansal Fair Play nedeniyle Barış’ı yazamadık. Harun’a, Allah korusun bir şey olursa kaleye Erten geçecek. Bu riski alarak bu kararı verdim. Transfer döneminde uzatırken duygusaldık belki ama yine o döneme dönsem yine uzatırım sözleşmesini. Dönelim bugüne, dünkü davranışları bugünü belirledi, bundan sonraki davranışları da sonraki günleri belirleyecek. Kimse Fenerbahçe’den üstün değil. Kadro dışı bırakılması, sözleşme feshi demek değil. Bir oyuncuya çok iyi futbolcu, Fenerbahçeli diye başka oyuncudan farklı muamele gösteremeyiz. O çizgiyi aştıysan, saygısızlık yaptıysan sonuçlarına katlanırsın. Sözleşmeli futbolcumuzdur, oturup etraflıca düşünmesi lazım. Vefa konusuna çok önem veren bir kişiyim. Seçim süreci boyuna Alex konusu çok gündeme geldi, jübile geleneğine dönmek isterim. İlk isim de benim için Alex değil, Volkan’dır. Zamanı geldiğinde de yıllar sonra jübilesi yapılan ilk futbolcu olsun isterim. Ayrıca Fenerbahçe’de kaleci antrenörü olarak hizmet etmesini de çok isterim. İnşallah Alex’e de bir jübile yapmak isteriz. Jübile maçlarıyla büyüdüm ben, yeniden başlatmak isterim. İnşallah Volkan da dolduruşa gelmez, kimsenin gazına gelmez. Geçen gün de birisi dedi, Volkan meydan okumuş. Çıksın yönetim söylesin demiş. Dedim, onlar iddia, boş verin. Gazete haberi. -Mış’lı, -miş’li ifadeler. Dolduruşa gelmemek lazım” şeklinde konuştu.

    “AZİZ YILDIRIM ÇAĞIRSA, GİTMEMESİ YANLIŞ OLURDU”

    Volkan Demirel’in, Aziz Yıldırım ile görüştüğü iddialarıyla ilgili olarak da konuşan Ali Koç, “Volkan’ın Aziz Yıldırım ile görüştüğü öne sürülmüş. Olabilir, bilmiyorum. Ama başkanımız kaç yıl başkanlık yaptı. Olabilir, çağırdıysa gitmemesi kötü olur zaten. Bizim sorunumuz, kapalı kutu olmamız. Arka planda gazetecilerle kulis yapmıyor olmamız. Böyle bir olay olduysa da Volkan’ın gitmemesi yanlış olur. Ama inşallah tez zamanda Volkan aramıza döner. Konunun Aziz Yıldırım ile alakası yok, önemli olan Volkan’ın kendine yakışan şekilde kaptanlığı yapması” açıklamasında bulundu.

    “HOCAMIZIN TARTIŞILMASI NORMAL”

    Alınan sonuçlar nedeniyle Phillip Cocu’nun tartışılmasının normal olduğunu belirten Ali Koç, “Hocamızın tartışılması da normal. Ben de gece yatarken bir taraftar olarak ve bu sorumluğu taşıyan bireylerden biri olarak ya da çocuklar okula gittiğinde arkadaşlarıyla sorun yaşayan bir baba olarak tabii ki görüşüyorum. Arkadaşlarımla istişare ediyorum, evet kötü başladık. Hazırlık maçlarında oynadığımız futbol lige yansımamış. Ama iyiye gittiğimizi düşünüyorum. Benim için en kolayı herkesin istediğini yapmak. Ersun hocayı getirdim derim, siz istediniz derim. Ama kulüp böyle yönetilmez. Ersun hocayla uzun vadeli proje yapabileceğimizi düşünmüyorum. Bize son senelerin en rahat maçlarını izletmişti ama yine de olmayacağını düşünüyorum. Biz bir değişim için yola çıktık ve hala inanıyorum. Devre arasına kadar bir şey yapmayı düşünmüyorum. En kolayı hoca değiştirmek olur, ama yapmayacağım. Hocalarımızla da konuştum, Burası Türkiye. Balkanlardan gelenler başarılı oluyor çünkü ortaya duygusal zeka koyuyorlar dedim. O da çok çalışıyor. Zaman zaman biz de tercihlerini sorguluyoruz ama bugün bu durumu hocaya bağlamak yanlış olur. Ben ve arkadaşlarım Arsene Wenger’le Tayfun’la konuşmadık. Hocayı öneriyorlar mesela bir mail geliyor, cevap bile vermiyoruz. Ama ertesi gün gazetelerde çıkıyor, Can Gebetaş Fenerbahçe’de diye. Daha açık olacağız tabii ki ama hadsizlik yapan, emeği görmeyen insanlar da var. İlerde onlar hakkında da konuşacağız. Bir gün Arsene Wenger geldi, maç izledik konuştuk sohbet ettik. Hop, haberi çıktı. Kim istemez Arsene Wenger’i ama bir düşünün şartları, onun aldığı teklifleri. Diğerleriyle ilgili de yorum yapmayacağım, çünkü görüşmedik kimseyle.

    Onur’un da Damien’ın da lobisi yok. Gün içinde görüştüğü gazeteci arkadaşları yok. Olmasın da zaten benim için bu daha iyi. Benim bir düzen var, o insanlarla sık sık görüşme içindeler. Bir PR yapıyorlar görüşüyorlar tabii ki. Mesela ben bir taraftara terbiyesiz demişim, anladık, açıkladık diyorum. Ama yok. Taraftarlara da söylüyorum, siz durup çekip bunu sosyal medyaya veriyorsanız siz de iyi bir şey yapmıyorsunuz. Bağışıklık sistemi bozulunca bir şeyler çıkıyor, çoğalıyor. Bizim bir düzenimiz var. İstemediğimiz insanlarla yollarımızı ayırdıkça içerdeki arkadaşlarımızı da yıpratmak istiyorlar. İş öyle bir noktaya geliyor ki, fitne, iftira… Ben de kızıyorum Damien’a. Mesela takımlaşma konusunda daha sert önlemler alınmalı. 6 hafta önce söyledim sorunlar var diye, hareketlenmesi zaman aldı. Duygusal zeka vs. birçok şey söyledim. Ama bütüne baktığımızda uzun vadede hiçbir şey değişmedi. Hırsız diyorlar, bir insanı hırsızlıkla suçlamak çok ağırdır. Ama gelin, hepsini gösterelim. Haddini aşan isimlere söylüyorum. Bu saldırılar aslında Damien’a falan değil, bana. Taraftarımız yanımızda dursun, ben mücadele ederim. Beni tek zayıflatan şey taraftarlarımızın arkamızda olmaması. Hepsine de teşekkür ederim, destek olanlara da samimi şekilde eleştirenlere de” dedi.

    “HOCA DEĞİŞİKLİĞİNİN FAYDASINI GÖRMÜYORUM”

    Son birkaç maçta oynanan oyundan memnun olduğunu belirten Koç, sözlerini şu şekilde tamamladı:

    “Bizim ülkemizde, biraz nezaket ve naiflik gösterirsen onu suiistimal edebiliyorlar. Bizim felsefemiz, kendine yapılmasını istemediğin şeyi, başkasına yapma. Ama kuyruğumuza basarsanız gerekeni yaparız. Biz sportif başarı için geldik. İşimiz zor, kur artışları bizi çok etkiledi ama bu camia için inanılmaz fedakarlıklar yapıyoruz. Hata da yapıyoruz, hatalarımızdan ders de alıyoruz. Dönmesini de biliriz ama bazı kırmızı çizgilerimiz var onları da test etmeyin deriz. Şu an için hoca değişikliğinin faydasını görmüyorum. Son birkaç maçın ardından da iyi yolda olduğumu düşünüyorum. İnanmaya devam.”

  • Cristiano Ronaldo’nun avukatı sus payını doğruladı!

    Cristiano Ronaldo’nun avukatı sus payını doğruladı!

    Son dönemde hakkında çıkan tecavüz iddiasıyla başı belada olan Juventus‘un Portekizli süperstarı Cristiano Ronaldo hakkında avukatı Peter Christiansen‘den açıklama geldi.

    Christiansen, ABD’li Kathryn Mayorga‘ya 2009 yılında Las Vegas’ta bir otel odasında tecavüz ettiği öne sürülen müvekkilinin Mayorga’ya 350 bin dolarlık bir sus payı verdiğine yönelik iddiaları doğruladı.

    Ronaldo ile Mayorga arasındaki anlaşmanın suçun kabulü anlamına gelmediğini ifade eden Christiansen, bununla birlikte davaya konu olan ve ilk olarak Football Leaks tarafından yayımlanan bazı belgelerin fabrikasyon olduğunu ifade etti.

  • İbrahim Kalın’ndan Almanya Kararına Eleştiri

    İbrahim Kalın’ndan Almanya Kararına Eleştiri

    Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Alman Meclisi’nin kararı, tarihi gerçeklere aykırı bir siyasi sorumsuzluk örneğidir” dedi. Alman Federal Meclisi’nin Ermeni iddialarına ilişkin kararını değerlendiren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, hiçbir hukuki temeli bulunmayan ve tarihi gerçeklere aykırı olan kararı “siyasi sorumsuzluk örneği” olarak nitelendirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kenya ziyaretine eşlik eden Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, Ermeni iddialarına ilişkin Alman Federal Meclisi’nde alınan kararla ilgili açıklamalarda bulundu. “Türkiye açısından hiçbir hükmü ve anlamı yoktur. Bu kararı en şiddetli şekilde kınıyoruz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1915 olaylarının arşiv belgelerine dayanarak ve tarihi gerçeklerin aydınlatılması için 2005 yılında ortak tarih komisyonu kurulması çağrısında bulunduğunu, bugüne kadar ne Ermenistan’dan ne de soykırım tezini savunanlardan bu çağrıya olumlu bir cevap geldiğini kaydetti.

    “TARİHİ DEĞİL BUGÜNÜ DE DOĞRU OKUMAKTAN ACİZ”

    Bunun nedenini düşünmek gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu çağrıdan kaçanların, siyasi saiklerle ve hukuki gerekçelerden uzak bir parlamento kararıyla soykırım propagandası yapması ancak bir suçluluk duygusuyla izah edilebilir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 1915 olayları hakkında 2014 ve 2015 yıllarında ve bu sene yaptığı açıklamaları ve ortak acı ve adil hafıza yaklaşımını yok saymaları manidar. Buna Türkiye’nin son yıllarda Ermeni cemaati dahil azınlık topluluklarına yönelik attığı çok önemli adımları da eklemek gerekir. Bu tasarıya destek vererek soykırım propagandası yapanlar sadece tarihi değil bugünü de doğru okumaktan aciz. 1915 olaylarının tek taraflı bir şekilde soykırım olarak ilan edilmesi ve özgür tartışma imkanının engellenmek istenmesi, AİHM kararlarıyla da çelişkilidir.”

    “ALMANYA, MODERN TARİHİN EN BÜYÜK SOYKIRIMININ FAİLİ”

    Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şunları kaydetti: “Almanya’nın modern tarihin en büyük soykırımının ’Holokost’un faili olduğu gerçeğini tekrar hatırlamakta fayda var. Evet, Almanya bu korkunç insanlık suçunu işlediğini kabul ediyor. Fakat derin bir suçluluk ve belki de aklanma duygusuyla ’tek katliam/soykırım yapan ben değilim, başkaları da yaptı’ diyebilmek için Ermeni soykırım yalanının arkasına sığınıyor.”

    “TÜRKİYE, YALAN VE ALGI OPERASYONLARINA SEYİRCİ KALAMAZ”

    Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, kararı destekleyen bazı milletvekillerinin bu kararla Türkiye üzerine baskı kuracaklarını söylediklerini aktararak, şöyle devam etti: “Türkiye tarihiyle yüzleşmekten hiçbir zaman kaçınmamıştır. Fakat yalan, propaganda ve algı operasyonlarına da elbette seyirci kalamaz. 1915 olaylarını bahane ederek bugün Türkiye Cumhuriyeti ve milleti üzerinde baskı kurmaya çalışmak ancak abesle iştigal etmektir, Türk devletini ve milletini hiç tanımamaktır. Almanya’da yaşayan üç milyon Türk’ün de bu karara tepkisiz kalması elbette beklenemez. Bu tasarıyla ne Almanya’daki Türk toplumunun entegrasyonuna ne de Türkiye-Ermenistan ilişkilerine olumlu bir katkı yapılması söz konusu değildir.”

    “TARİHİ VE SİYASİ KÖRLÜK”

    Tek taraflı bir tarih anlayışını dayatmanın başka siyasi güdülerle hareket edildiğini gösterdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “1915 olaylarını aydınlatmak, Osmanlı Ermenileri’nin acılarını paylaşmak, bugünkü siyasi tıkanıklığı aşmak ve bölgede adil ve kalıcı bir barış ortamı inşa etmek için büyük çaba gösteren ve cesurca adımlar atan Türkiye’nin çabalarını yok saymak, tarihi ve siyasi körlüğün esef verici örneklerinden biridir. Alman Federal Meclisi, Türkiye’ye akıl vermek yerine ve asılsız ithamlarda bulunmak yerine bugüne kadar bütün olumlu girişimlere mutlak bir retçilik tavrıyla karşı çıkan Ermenistan’a sağduyu telkininde bulunmalıdır” değerlendirmesini yaptı.

  • Zekeriya Aktürkoğlu

    Zekeriya Aktürkoğlu

    Koçtaş’ta yıllarca çalışmış, Gümüşhaneliler derneği yöneticisi, Gölcükspor’lu futbolcular Habir ve Nadir’in en büyük kardeşleri Zekeriya Aktürkoğlu vefat etmiştir. Cenazesi bugün Merkez Camii’nden kaldırılarak Aktürkoğlu kabristanına defnedilecektir.

  • Ethem Mahçupyan

    Ethem Mahçupyan

    Ortodoks kilisesi mensubu, geçimini terzilikle sağlayan, etrafında sevilen yardımsever bir kişiliği ile bilinen Ethem Mahçupyan geçirdiği ani bir kalp krizi ile hayatını kaybetti. Robert Lisesi mezunu olan merhum evli ve 4 çocuk babasıydı.