İzmit Vergi Dairesi’nden emekli, İzmit Yardımsevenler Derneği yönetim kurulu üyesi, balıkçıların yakından tanıdığı bir isim olan Serap Korkmazoğlu, bisikletle giderken bir köpeğin korkutması sonucu düşerek hayatını kaybetti.
Yazar: odakhaber
-
Suat Dağdikenli
Kocaelispor’da uzun yıllar menejerlik görevi yürüten, İzmit’te çok geniş bir kesim tarafından sevilen ve sayılan Suat Üstüner geçirdiği elim bir motosiklet kazası sonrası vefat etti. Genç yaşta hayatını kaybeden merhum’a rahmet, kederli ailesine sabır diliyoruz.
-
Remzi Kardelen
Uzun zamandır amansız bir hastalıkla mücadele eden Remzi Kardelen vefat etmiştir. Brisa’dan emekli, evli ve 3 çocuk babası olan merhum’a rahmet diliyor, kederli ailesine Allah’tan sabırlar diliyoruz.
-
Türkiye’nin 2017 Yılı Turizm Beklentisi
2016 yılının politik etkileri, turizmi bütünüyle etkiledi. Özellikle Türkiye turizminin en önemli pazarlarından Rusya ile olan kriz en ağır etkiyi bıraktı. 2016 sonuna doğru yasakların kalkması ile ay bazında yeniden toparlanarak 2015 seviyelerini yakalayan Rusya pazarından 2017’de önemli oranda bir gelişme bekleniyor. Ancak, Rusya’da yakalanan toparlanma diğer ana pazarlarda benzer beklentiyi taşımıyor.
İç meselelerde 15 Temmuz olayları ve devam eden yansımaları, terör, uluslararası ilişkilerde bozulmalar, Irak – Suriye hattındaki askeri hareketlilik sektörü çok önemli şekilde etkisi altına aldı. Tabii ki Rusya ile ilişkilerin düzelmesi, Ukrayna ile olan vize anlaşmaları sektöre umut olduğu da söylenebilir ancak rezervasyon ve ilk ay verileri bu umudu kırıyor. Turizmin önce gelen isimleri 2017 yılı beklentilerini ve yapılması gerekenleri şöyle anlattı.
Türkiye ile ilgili çok ciddi sıkıntı var
Orta Avrupa ülkelerinde yaygın olan İslamofobi hastalığının yerini Türkofobi’ye bıraktığını öne süren Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Kuşadası Bölgesel Yürütme Kurulu (BYK) Başkanı Fahrettin Çiçek, “Türkiye ile ilgili çok ciddi sıkıntı var” dedi. “Paris’te fuardaydım. Maalesef ilk fuarımızın verimli geçtiğini söyleyemem. Aşılması gereken çok daha zorlu bir süreç bizi bekliyor. Orta Avrupa ülkelerinde ’İslamofobi’ hastalığı yerini ’Türkofobi’ye bırakmış. Türkiye ile ilgili çok ciddi sıkıntı var. Türkiye ve Kuzey Afrika ülkeleri ikinci plana atılmış. Önümüzdeki bu engelleri aşmak için çalışmalara şimdiden başlamamız gerekiyor. Bu sene krizi bir şekilde yönettik. Asıl sıkıntı 2017 yılında başlayacak. Çünkü elimizde bir potansiyel yok. Eğer bu noktadan devam edersek sektörü yükseltmemiz çok zor. Bu pazarlardaki kapasitelere şimdiden müdahale etmek zorundayız. Verilecek destek ve teşvik programlarına şimdiden karar vermemiz gerekiyor. Birlikte tanıtım, birlikte ağırlama, akaryakıt desteği gibi teşvikler şimdiden açıklanmalı. Uçakların yönünü Türkiye’ye çeviremezsek onlar rotasını bulur.”
Kruvaziyer Gemilerinin Rezervasyonlarında da düşüş var
Sea Song Ege Bölge Müdürü Mert Kavafoğlu, kruvaziyerle gelecek turist sayısında düşüşlerin her geçen gün arttığını söyledi. Kavafoğlu, kruvaziyer seferlerindeki düşüşlerin, her geçen gün katlanarak devam ettiğine dikkat çekerek şöyle dedi:
“Önümüzdeki yıl kruvaziyer sefer sayısının üç haneli rakamlara çıkması çok zor gibi görünüyor. Şu an fuarlar devam ediyor. Sayıyı yükseltmeyi umut ediyoruz fakat çokta umutlu değiliz. Temmuz ayı itibariyle 2017 yılı satışlarımız başladı. Gelinen noktada çok kötü bir tablo ile karşı karşıyayız. “Efes, Meryemana burada oldukça Kuşadası’na sırtını dönmez’, denilen kruvaziyer gemileri, Kuşadası’nı destinasyonun içinden çıkarmaya başladı. Her gittiğimiz yerde karşımıza güvenlik sorunu çıkıyor. Artık Türkiye’deki yatırımcılar, yurt dışında yatırım düşünmeye başladı. Kuşadası için kruvaziyer gemileri olmazsa olmaz. Ama çok ciddi iptaller, büyük düşüş bizi bekliyor.”
Yurt dışı temaslarını değerlendiren turizmciler, “2017 yılı kayıpları ürkütücü boyutta. Avrupa ülkelerindeki İslamofobi, yerini Türkofobi’ye bırakıyor, acil müdahale gerekir” dedi. Kruvaziyerle gelecek turist sayısında da düşüşlerin her geçen gün arttığına işaret edilirken, “Efes, Meryemana burada oldukça Kuşadası’na sırtını dönmez’ denilen kruvaziyer gemilerinin bile Kuşadası’nı destinasyonun içinden çıkarmaya başladıkları belirtildi.
Hedef 2017’yi stabil geçirmek
Turizm yatırımcıları Derneği başkanı Murat Ersoy da bu konuda, “2016’da turizmde maalesef başarılı olamadık. Olumsuzlukların bellekteki düzelme süresi bir buçuk senedir. Sektördeki kötü gidişatın ancak 2018’in ikinci yarısından itibaren düzeleceğini öngörüyoruz. 2017 yılında, turizmde büyük ölçekli yeni yatırımların olacağını beklemiyoruz. Avrupa’da Türkiye’ye yönelik başlatılan olumsuz propagandaların dozajı düşmeden devam ediyor. Bu nedenle Avrupalı turist sayısındaki düşüş devam edecektir. Rusya pazarı için ise beklentilerimiz olumlu, Rus turist sayısının 2017’de 5 milyona yaklaşacağını tahmin ediyoruz. Tek soru Rusya pazarındaki artışın, Avrupa pazarındaki düşüşü karşılayıp karşılayamayacağıdır. Hedefimiz 2017 yılını stabil geçirmek, 2018 yılı itibariyle de tekrar yükselişe geçmek.” Dedi.
Teşvikler bugünden açıklanmalı
Kuşadası Otelciler Birliği (KODER) Yönetim Kurulu üyesi Gürsel Tonbul’da Avrupa’nın en büyük tur operatörlerinden alınan verilere göre kış rezervasyonlarının bıçak gibi kesildiğini söyledi. Tonbul, şöyle konuştu:
“2017 için erken rezervasyonlar yok denecek kadar az. Bu aşamadan sonra rezervasyon beklentisi gerçekçi değil. Bu da kış döneminin turizm sektörü için çok ağır ve zorlu geçeceğinin göstergesidir. İspanya yüzde 60-70, Yunanistan yüzde 40-50 geçtiğimiz yıla göre önde gidiyor. Bu da bizim kaçırdığımız rezervasyonları aldıklarının açık göstergesidir. 2017’ye dair muhtemel kayıplar bugün itibarı ile ürkütücü görünüyor. Teşvikler devam edecek ise ki etmeli; nasıl ve hangi koşullarda teşvik verileceği bu günden belirlenmeli. Geç kalınmamalı ki özellikle erken rezervasyonlardaki kayıplar engellensin. Türkiye Avrupa pazarındaki ismini, müşteri hafızalardan silinmeden koruyabilsin. Geç verilen kararlarla, vaktinde belirlenemeyen teşviklerin sektöre beklenen desteği sağlayamadığını bu yıl gördük.”
Nerede turist varsa Türkiye orada olmalı
Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık ise 2017 yılıyla ilgili stratejik açıklamalar yaptı.
“2017 yılı sayısal anlamda daha iyi bir yıl olacak. Tur operatörleri ile 2017 sezonuna dönük kontratlar tamamlandı ve erken rezervasyonlar gelmeye başladı. Şimdilik gelen rezervasyonlar yeterli olmasa da herhangi bir öngörüde bulunmak için daha erken. Önümüzdeki yıl için yoğun tanıtım çalışmaları yapılmalı. Etkin bir şekilde sektörün de içinde olduğu bölgesel tanıtımların ve birtakım PR faaliyetlerinin yürütülmesi gerekiyor. Ancak sektörün gerçek anlamda 2014 rakamlarını yakalaması, 2018 yılını veya ilerleyen yılları bulacaktır.Nerede turist potansiyeli varsa Türkiye’nin orada olması gerekiyor. Çin, Hindistan ve Afrika gibi turist potansiyeli yüksek yerler var. En çok turisti nasıl getirebiliriz onun planını yapmalıyız. Bunu da ancak daha fazla tanıtım ile yapabiliriz. Tüm pazarlarda güçlü bir şekilde var olmalıyız. Yeni pazarlar ararken de yıllardır turist gönderen ülkeleri unutmayarak onlar için de yoğun çalışmalar da bulunmalıyız. “
-
Trump ABD sağlık sistemini çökertecek!
ABD Başkanı Donald Trump, Obamacare adıyla bilinen sağlık sigorta sitemini iptal etmek için aldığı yeni bir kararla, düşük gelirli hastaların sağlık sigortası için sigorta şirketlerine yapılan sübvansiyonu kesti.
Trump’ın dün imzaladığı başkanlık kararnamesiyle attığı bu adım, eski başkan Barack Obama’nın en çok destek gören projesi olan ve 20 milyon Amerikalıya sağlık sigortası sağlayan Obamacare’i zayıflatacak en kesin girişim oldu.
Demokrat Partili Kongre üyelerinin tepki gösterdiği karara karşı, New York ve California eyaletlerinin valileri de dava açacaklarını söylediler.
BAŞARIYA ULAŞAMADI
Trump’ın, 2016 başkanlık seçim kampanyası sırasında verdiği sözü tutarak Obamacare’i iptal etme ve yerine başka bir sistem getirme girişimleri Cumhuriyetçi Parti’nin bütün çabalarına rağmen şimdiye kadar başarıya ulaşamadı.
Trump’ın kararıyla Obamacare’de düşük gelirli sigortalıların tıbbi giderleri için ödedikleri katkı payı karşılığında devletin sigorta şirketlerine ödemeyi taahhüt ettiği destek kesilmiş oluyor. Beyaz Saray dün yaptığı açıklamada, bundan böyle söz konusu destek ödemelerinin yapılmasının yasal olarak mümkün olmadığını duydurdu.
‘SABOTAJ BİR EYLEMDİR’
Trump, küçük şirketlerin birleşerek çalışanları için çok ucuz ancak çok zayıf teminatlı sigorta poliçelerini istedikleri eyaletten alabilmelerini sağlayan bir başka kararnameyi de dün imzaladı. Bu poliçeler Obamacare standartlarıyla uyumlu değil. Demokrat Parti’nin Senato lideri Chuck Schurmer ve Temsilciler Meclisi lideri Nancy Pelosi ortak bir açıklamayla, sübvansiyonların kesilmesini eleştirdiler ve “Bu, Amerika’nın her köşesindeki orta sınıf ve işçi ailelerine yönelik çok kapsamlı ve anlamsız bir sabotaj eylemidir” dediler.
New York eyaleti başsavcısı Eric T. Schneiderman, yazılı bir açıklama yaparak, karara karşı dava açmak için diğer eyalet başsavcılarına öncülük yapabileceğini söyledi.
Schneiderman, “Başkan Trump’ın (Obamacare) yasasını ne pahasına olursa olsun değiştirmek uğruna yürüttüğü tehlikeli ve yanlı kampanyada New York’lu aileleri yine siyasi piyonlar olarak kullanmasına izin vermeyeceğim” dedi.
-
PlayStation Plus Kasım 2018 oyunları sızdırıldı!
PlayStation’ın resmi websitesi üzerindeki görsele göre, gelecek ay kullanıcılara Bulletstorm: Full Clip Edition ve Yakuza Kiwami verilecek. Buradan ilgili siteye giderek oyunları görebilirsiniz.
Konu ile ilgili olarak Sony tarafından henüz bir açıklama gelmiş değil. Bilerek mi yapıldı yoksa bir kaza sonucunda mı sızdırıldı bilinmiyor ancak gelecek oyunların oldukça kaliteli yapımlar olduğunu belirtmeden de geçmeyelim.
-
Çin, Apple’a casus mu soktu?
Apple’ın kendi bulut sunucularında Çin tarafından uzaktan kontrol edilen çipler olduğu iddia ediliyordu. Bloomberg’in iddiasına göre Amazon ve Apple, Super Micro sisteminin içinde Çin’in casusluk amacıyla kullandığı çipler tespit etmişti. Bu çiplerin 2015 yılında kullanılan sunucu anakartlarında olduğu ifade ediliyordu.
Apple ise bu iddiayı kuvvetli bir şekilde reddederek sadece Bloomberg’e değil, birçok basın kuruluşuna yazılı açıklamada bulundu. Yapılan açıklamada Bloomberg muhabirlerinin yanıldığını ya da yanlış bilgilendirildiğini, bu iddiaların kesinlikle asılsız olduğunun altı çizildi.
Apple casus çipler iddiasına açıklık getirdi
Apple Supermicro ile ilişkisini 2016 yılında sonlandırmıştı. CNBC’ye yapılan açıklamada geçmişte sadece bir sunucudaki sürücüye virüs bulaştığını, bunun bilinçli bir saldırı olmadığını düşündükleri ifade edildi. Bu “kazayla bulaşma” haberi geçen sene The Information üzerinde yer almıştı.
-
Survivor Aylin Şallı imaj değiştirdi
1991 doğumlu olan güzel yıldız, Instagram’dan günlük hayatıyla ilgili fotoğraf paylaşmaya devam ediyor. Sarı saçlarıyla hatırladığımız Aylin Şallı instagram’dan paylaştığı son fotoğraf ile imaj değişikliğine gittiğini duyurdu. Saçlarını koyu renk yapan Aylin Şallı birçok beğeni ve yorum aldı. 1991 doğumlu olan genç yıldız Survivor 2016 gönüllüler takımında yarışmıştı. 2015 Best Model Of Turkey yarışmasına katılarak üçüncü olan Aylin Şallı adını böyle duyurmuştu. Instagram’da 100 bini aşkın takipçisi olan Aylin Şallı eskiden beri kullandığı sarı saçlarına veda etti. Instagram’dan paylaştığı fotoğraf ile sarı saçlarına veda ettiğini duyuran Aylin Şallı yeni imajıyla dikkatleri üzerine çekti.
-
Yıldırım’dan ‘Karargâh rahatsız’a tepki
Halk oylaması sürecindeki ilk mitingini Kahramankazan’da gerçekleştiren AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, 25 Şubat’ta Hürriyet gazetesinde Hande Fırat imzasıyla yayımlanan “Karargâh rahatsız” başlıklı habere tepki gösterdi:
“Eskiden hatırlayın manşetlerle hükümetlere ayar verirlerdi. AK Parti geldi, artık manşetlerle hükümet kurmak, hükümet yıkmak tarih oldu. ‘Karargah rahatsız’ bu manşetleri hatırlıyorsunuz değil mi. Eskiden, 28 Şubat’ı başlatmadan önce büyük denen gazeteler bu manşetleri ata ata, halkın seçtiği iktidarı al aşağı etmek için her türlü tezgahı kurdular. Şimdi bakıyorum, benzer şeyler yapmaya çalışıyorlar. Manşet atarak hükümete ayar vermeye çalışıyorlar.”
“Dolar daha da inecek”
Yıldırım, doların lira karşısındaki değer kaybının devam edeceğini söyledi. “Bakın bir ay öncesine kadar dolar 4 lirayı görmüştü, bugün 3,60. Bu daha da inecek. Üst aklı, ekonomik kumpasları, oynanan oyunları boza boza geliyoruz. Aksine önümüzdeki günlerdeekonomimiz daha da canlanacak, yeni yeni projeler hayata geçecek” dedi.
“Yeni anayasayla terörden kurtulacağız”
Yıldırım, 15 Temmuz’dan sonra ‘Kahraman’ unvanı verilen ilçenin halkının darbe girişimine karşı onurlu, haysiyetli bir direniş ortaya koyduğunu, 8 bin kişiyle darbecilerin ele geçirdiği Akıncı Üssü’nükuşattığını söyledi:
Darbeye karşı ilk sivil dayanışmayı, direnişi başlatan da yine sizlerdiniz. Traktörlerini Akıncı Üssü’nün giriş çıkışını kapatmak için gözden çıkaran da sizdiniz. Allah yolunda vatan için ilk şehidi veren yine Kahramankazan ilçesi oldu. İşte bu yüzde bu destan sizin eseriniz.
Kahramankazan 16 Nisan’da sandığa gidecek, 15 Temmuz darbecilerinin zihniyetinin Türkiye’den sonsuza kadar silinmesini sağlayacak. Hazır mıyız?Gücümüz millet, kararımız evet. Sevdamız daima millet, kararımız evet. FETÖ’nün elebaşısı Pensilvanya’da bu ‘evet’leri duydukça kriz geçiriyor, fenalaşıyor. PKK, bölücü terör örgütü sizin bu ‘evet’lerinizi işittikçe darlanıyor, kuduruyor. Çünkü ,’Eyvah 48 günümüz kaldı, 48 günden sonra millet sandığa gidecek, (evet) diyecek bizim de biletimizi kesecek.’ diyorlar.
Yeni anayasayla Feto örgütü de PKK bölücü örgütü de DEAŞ örgütü de Türkiye’den arınacak, Türkiye artık terörle yaşamaktan kurtulacak. Türkiye, önünü daha net görecek. Semalarımızda millete bomba atan savaş uçakları olmayacak, semalarda çocuklar uçurtma uçuracak, gençlerimiz darbeciler tarafından hayatlarından koparılmayacak. Daha yaşanabilir güzel bir ülkenin geleceği için çalışacaklar.
-
Polis mağdurları adalet arıyor
Polisin açtığı ateş sonucu üniversite öğrencisi oğlu Baran Tursun’u yedi yıl önce kaybeden Mehmet Tursun’un beş yıl önce tek başına başlattığı mücadele, benzer mağduriyetleri yaşayan ailelere umut oldu.
Tursun’un kurduğu vakfın çatısı altında birleşen polis kurşunu mağduru yüzü aşkın aile birlikte adalet arıyor. Ailelerin talebi, Polis Vazife ve Selahiyeti Kanunu’nda (PVSK) değişiklik yapılması ve benzer mağduriyetlerin önüne geçilmesi.
Vakıf, çocukları kışlada ölen aileler ile de önümüzdeki günlerde ortak mücadele yoluna girecek.
Vakıf başkanı Mehmet Tursun, Antalya merkezli kurulan Şüpheli Ölümler ve Mağdur Aileleri Derneği’nin üyeleriyle geçtiğimiz günlerde bir araya geldi. Tursun, 1990 yılından bu yana kışlalarda 3 bin 200 askerin şüpheli şekilde öldüğünü savunan dernek başkanı Oktay Can’la ortak mücadele kararı aldı.
Tursun, “Yaşadıklarımız aynı, mücadelemiz ortak. Daha güçlü olmak için vakıf ve derneği aynı çatı altında birleştirebiliriz” diyor.Şüpheli Ölümler ve Mağdur Aileleri Derneği’nin Başkanı Oktay Can ise, Meclis’te komisyon kurulmasını istiyor.
“Şu an 60’a yakın üyemiz var. Yetkililere sorunlarımızı anlatmak, kapalı kapıları açmak için derneğimizi kurduk. Aynı acıları yaşayan Mehmet Tursun ve vakfıyla beraber yürüme ve dayanışma kararı aldık. Askerlerin görev yaptıkları kışlalardaki ölümleri şüpheli. Aileleri maddi manevi yıkan bu ölümlerin ardında birçok soru işareti var. TBMM’de komisyon kurulup bu ölümlerin araştırılmasını istiyoruz.”
Can, 20 Nisan’daki kongrelerine Tursun ve üyelerinin de destek vereceğini, ortak mücadelelerine yönelik çalışmalar yapacaklarını söyledi.
Öldüğünde 20 yaşındaydı
Mehmet Tursun, 53 yaşında. 1994 yılında memleketi Diyarbakır’dan, çocuklarına daha iyi bir yaşam sağlayabilmek için İzmir’e gelip yerleşti. Müteahhitlik yapan Tursun’un hayatı, 25 Kasım 2007’de değişti. Tursun’un üç çocuğundan biri olan, Anadolu Üniversitesi öğrencisi 20 yaşındaki Baran Tursun Bornova ilçesinde cipiyle giderken polisin “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle açılan ateş sonucu başından vuruldu. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Tursun, beş günlük yaşam mücadelesinin ardından öldü. Önce tutuklanan, ardından ilk duruşmada tahliye edilen polis memuru O. E. A. (Oral Emre Atar), Karşıyaka Birinci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, “olası kasıtla öldürmek” suçundan yargılandığı davada, 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı. Aynı davada, delilleri gizlemek ve evrakta sahtecilikten yargılanan 10 polis memurunun ise beraatine karar verildi. Yargıtay, mahkemenin bu kararlarını onadı.
Vakıf kurarak mücadele
Oğlunun ateş açılmasını gerektirmeyen bir durum sonucu öldürüldüğüne inanan, Yargıtay’ın onama kararını da kabullenemeyen Mehmet Tursun mücadele başlattı. Önce işlerini aile bireylerine devreden Tursun, sonra da tüm mal varlığını bağışlayarak 2010 yılında Baran Tursun İnsani Yardım Vakfı’nı kurdu. Tursun, iç hukuk yollarını tüketince adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. AİHM’nin vereceği kararı merakla bekleyen, dava sürecinde, 2009 yılında dünyaya gelen oğluna, ölen Baran’ın da ismini vererek yaşatan Mehmet Tursun vakfı kurmasındaki amacını şöyle anlattı:
“Oğlumu kaybettikten sonra ne yapabileceğimi düşünüp araştırdım. Araştırmalarım sonucunda, bizler gibi onlarca ailenin olduğunu, seslerini çıkaramadıklarını farkettim. Bireysel olarak birşey yapılamayacağı, kurumsal olarak dayanışma içerisinde hareket edilmesi gerektiğini belirleyince vakfı kurup yaşamımı bu yola adadım. Bizim ulaştığımız bilgilere göre, 2007 ile 2013 yılları arasında 28’i karakolda olmak üzere 154 kişinin ölümünde polis direkt sorumlu. Bu davalar ya sembolik cezalarla kapatılmış ya da istenilen sonuç elde edilememiş. Bu mağduriyetleri yaşayan aileler vakfa ulaştıkça mücadele gücümüz arttı.”
Değişiklik istiyorlar
Antalya’da Çağdaş Gemik, Aydın’da Mahir Zorbey, İzmir’de Emrah Barlak, Muğla’da Şerzan Kurt başta olmak üzere birçok aileyle dayanışma içinde hareket ettiklerini söyleyen Tursun şöyle devam etti:
“Hepimizin hikayeleri farklı ama acıları ortak. Evlatlarımızı polis şiddeti sonucu kaybettik. Uydurma, sahte delillerle davalarımız sonlandırıldı. Bu olaylarda çift taraflı mağduriyetler yaşandı. Polisler, adam öldürmekten, çocuklarımız da toprağın altına girmekten kurtulamadı. Mevcut Polis Vazife ve Selahiyeti Kanunu ile polis, kendilerine tanınan yetkiyle yaşama hakkını sürekli ihlal etmiştir. Yürürlükteki kanunun 16. maddesinin uygulamalarına bakıldığında öldürme fiili, olağan görev arasına girmiştir. Vakıf olarak bu maddenin değişikliğine dair kanun tasarısı hazırladık. Bizim adımıza da tasarıyı, CHP ve BDP Meclis’e sundu. Değişiklikle varmak istediğimiz sonuç, polise karşı bir şiddet yoksa polis neden silah kullansın şeklindedir. Değişiklik kabul edilirse belki yine bu şekilde ölümler olur ancak sayı bu kadar olmaz. Ortada olan gerçek ailelerin yaşadığı trajedi. Bunun adı da biricik evlatlarını kaybetmeleri.”
Vakıf, Karşıyaka ilçesinde Tursun ailesine ait bir evde çalışmalarını yürütüyor. Vakıf tarafından ailelerin ilköğretim çağındaki çocuklarına burs imkanı da sağlanıyor. Rehabilitasyon desteği de vakfın ayrı bir hizmeti. Vakıf altında birleşen aileler sık sık bir araya geliyor, yaşadıklarını, süren davalarda izleyecekleri yol haritalarını belirliyor. Buluşan aileler arasında oğlu, polisin silahından çıkan kurşunla ölen de var, karakolda intihar ettiği söylenen de. Gezi protestolarının ardından gözaltına alınıp kötü muameleye maruz kaldığını iddia edenler de orada.
“Başka ciğerler yanmasın”
12 Ağustos 2012’de, Eskiizmir semtinde trafik kazasının ardından başlayan tartışmada polis memuru İ.K.’nin silahından çıkan kurşunla vurulup ölen 26 yaşındaki Emrah Barlak’ın babası Nusrettin Barlak da dertli.
Davalarının halen devam ettiğini vurgulayan Barlak, “Oğlumun ölümünün ardından ailemiz bitti, yaşlandık. Her zaman devletin arkasındaydık ama mükafat olarak oğlumuz öldürüldü. Olayda küçük oğlum da vuruldu ve aldığı yaralar nedeniyle askerliğe elverişli bulunmadı. Ben çocuğumun hakkını, adaleti arıyorum. Evlat acısı bu. 24 saat bunu yaşıyorum. Ne gündüzümüz ne gecemiz belli. Bu nasıl kanun ve yetkidir? Nasıl olsa ceza almıyorum diye hareket ediyorlar? Benim ciğerim yandı, başka ciğerler yanmasın” dedi.
“Adalet istiyorum”
Oğlu Abdurrahman Sözen’in fotoğrafını elinden bırakmayan Emine Sözen yaşadıklarını güçlükle anlatıyor. Sözen, “2009 yılında oğlum, bir kişiyi yaraladığı gerekçesiyle gözaltına alınmış, götürüldüğü karakolun nezarethanesinde polis memurunun tabancasını ele geçirip intihar etmiş. Bize söylenen bu. Olayın ardından dava açılmadı, kamera görüntüsü de yok. Biz de vakfın yardımıyla AİHM’e gittik. Ben bir anayım. Üzüntüden gözlerimi kaybettim. Benim oğlum 24 yaşında toprağa girdi. Daha baharındaydı. Ben oğlumun hakkını istiyorum. Adalet istiyorum” diye konuştu. 2003 yılında polisin silahından çıkan kurşunla belinden vurulup tekerlekli sandalyeye mahkum olan Selim Atalay ise, “Hayatım çalındı. Sakat kaldım. Psikolojim bozuldu. Ceza bile almadılar” diyor.