Yazar: odakhaber

  • Popülistlerle nasıl mücadele edilmeli?

    Popülistlerle nasıl mücadele edilmeli?

    ize bir şey itiraf edeyim: Geceleri yatağıma uzandığımda ana akım siyasetin özlemiyle yanıp tutuşmuyorum. Onun yerine Fransa’nın güneybatısındaki evimde bir hafta geçirip kırlarda dolaşıyorum. Sonbahar güneşinin sıcaklığını sırtımda, ağaçların yaprakları sararmaya başlamış, yerli çiftçiler bağ bozumuna hazırlanıyor. İnsan bunları nasıl sevmez?

    Siyaset dünyasında ise sevilmeyecek o kadar çok şey var ki… Solda da sağda da iyi bir yıl geçiren ana akım lider sayısı çok az. Aslına bakarsanız, dikkate değer bir başarı görebilmek için epey bir uğraşmanız lazım.

    Kamuoyu araştırmaları, Le Pen ile Sarkozy veya Juppé arasında ikinci tur bir çekişme olacağını gösteriyor. Bu da sol, Le Pen’i alt edebilmek için geleneksel sağ kanattan bir adayı tercih etmek zorunda kalacak demek.

    Avrupa’nın popülizm çıkmazı

    Fransa’da önümüzdeki ilkbaharda seçime hazırlanan Cumhurbaşkanı François Hollande, hasarlı ürünlere benziyor. Fransız ekonomisi yüksek bir üretkenlik potansiyeli ve iyi eğitimli iş gücü avantajına sahip, ama sendikacılar ve Hollande’ın Sosyalist Partisi’nin diğer üyeleri, güçlü büyümeyi yeniden sağlayacak tedbirlerin yolunu tıkıyor. Diğer taraftan eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve eski Başbakan Alain Juppé, Hollande’a meydan okumak ve aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin lideri Marine Le Pen’in önünü kesmek için merkez sağ muhalefetin kontrolünü ele geçirmeye çalışıyor.

    Kamuoyu araştırmaları, Le Pen ile Sarkozy veya Juppé arasında ikinci tur bir çekişme olacağını gösteriyor. Bu da sol, Le Pen’i alt edebilmek için geleneksel sağ kanattan bir adayı tercih etmek zorunda kalacak demek. Le Pen’in kazanma ihtimali düşük, ama çoğu kimse, Haziran ayında Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması ile ilgili olarak yapılan oylama ve ABD’de Donald Trump’ın Cumhuriyetçi Parti başkan adaylığı kampanyası hakkında da böyle diyordu.

    Avrupa’nın en önemli siyasetçisi Almanya Başbakanı Angela Merkel, mültecilere kucak açma konusundaki ilkeli politikası yüzünden seçmenlerin öfkesini çekmiş durumda. Muhalefetteki Sol Parti, seçmen gücü anlamında pek muteber sayılmaz, ama aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif Partisi, göçmen karşıtı duyguları kullanıp yerel seçimlerde Merkel’in memleketi Mecklenburg-Batı Pomeranya dahil hükümet partilerine (yani Merkel’in partisi Hristiyan Demokratlar ve merkez sol Sosyal Demokratlara) yönelik desteği yavaş yavaş törpülüyor.

    İtalya’da Başbakan Matteo Renzi, can çekişen ülke ekonomisini canlandırmaya çalışırken hırçınlaşıyor. Eski Başbakan Silvio Berlusconi liderliğindeki, sabit temelleri olmayan merkez sağ muhalefet siyasetin kalabalığında kaybolmuş durumda ve artık başlıca rakipleri, popülist Beş Yıldız Hareketi ile ülkedeki siyaset müessesesine kibirden fazla bir şey sunmayan bölgesel politikacılar.

    İspanya’da muhalefetteki İspanyol Sosyalist İşçi Partisi’nden destek göremeyen, öte yandan ayrılıkçı Katalanların devam eden bağımsızlık talebiyle karşı karşıya kalan merkez sağcı Halk Partili Başbakan Mariano Rajoy, hükümet kurma mücadelesi içinde.

    Yaşlı ve dışlanmış, ağırlıklı olarak İngiltere’de yaşayan çalışan orta sınıf seçmenin Brexit’e evet oyu çıkardığı Birleşik Krallık’ta yeni Başbakan Theresa May ise partisini bir arada tutmaya çalışıyor. Bazı kabine üyeleri Avrupa’dan tam bir kopuş isterken, kimileri de daha makul, orta yolcu bir yaklaşım göstererek İngiliz mal ve hizmetlerinin en büyük pazarı olan Avrupa ile ticaretin sürdürülmesi için bastırıyor.

    Bu örneklerin de gösterdiği gibi, popülizm Avrupa genelinde – hatta İsveç ve Hollanda gibi beklenmedik yerlerde bile – yeniden diriliyor. Avrupa kıtası artık Trump’ın kendisini gayet evindeymiş gibi hissedebileceği bir yer haline gelmişken, kendisinin temsil ettiği, Batı’yı birleştirmeyi amaçlayan düzen karşıtı galeyana tepki göstermek şart oldu.

  • Aşık Olmanın 9 Psikolojik Nedeni

    Aşık Olmanın 9 Psikolojik Nedeni

    Aşkın kimyası hakkında anlamadığımız çok şey var – toplumsal ve sosyal yapıların dışında psikolojik olarak da bir sırrı olduğuna eminiz.

    Yıllar boyunca neden “çift”leştiğimize dair birçok araştırma yapıldı ve bu araştırmalarda kullanılan kültürel normlar ve farklılar fazlasıyla kutuplaşmalara neden oldu. Yine de birçok sayıda bilim dalı insanların neden bir anda garip bir şekilde birbirlerine aşık olduklarını tam olarak bulamadı.

    İşte binlerce psikolojik araştırma sonrası ortak karara varılan aşk noktası:

    İnsanlar kendilerine benzeyen insanlara aşık olma eğilimindedir. Paylaşılan değerler, yaşam deneyimleri, çekicilik seviyeleri ve yaş büyük bir fark yaratabilir.

    Birinin size aşık olmasını istiyorsanız, onların karşı cinsten ebeveynlerini andırmanız size yardımcı olabilir. Bu saç ve göz rengi anlamına gelebilir ancak aynı zamanda yaş olarak da benzemeniz sizi ona çekecektir. Genç ebeveynlerin çocukları daha genç sevgili aramaya yönelir

    Kokunun cazibe konusunda rol oynadığına dair bazı kanıtları vardır. Örneğin, yumurtlama dönemindeki kadınlar, testosteronu fazla olan erkek kokularını daha fazla tercih edebilir. Ve erkekler, kadınların adet dönemlerindeki kokularını algılayabilirler.

    Açık/samimi duruşunuzu sürdürürseniz, bu sizi daha davetkar ve çekici hale getirebilir, karşınızdakinin ilgisini çekebilir.

    Boy çekicilik anlamında – özellikle erkeklerde – kısa vadede ve uzun vadede önemli bir rol oynayabilir.

    eyecan verici veya korkutucu deneyimleri paylaşmak, aşk merkezine atlamak için harika bir yol olabilir. Bu yüzden belkide beraber kahve içmeyi atlayıp, paraşütle atlayabilirsiniz?

    Siz ve beğendiğiniz kişi birbirinize yakın yaşarsanız, bunun bir beraberliğe dönüşme olasılığı daha fazladır çünkü sık sık karşılaşma yoluyla birbirinizi tanımanız mümkün olur.

    Gülmek, çekici görünmenin başka bir yoludur. Araştırmalar birçok insanın pozitif kişilere daha çok ilgi duyduğunu gösterir.

    Birine aşık olmanın en iyi yolu onu tanımaktır. Bilinen bir çalışma bunu yabancıların birbirlerine 45 dakika içinde 36 soru sormasıyla inceledi. Sonuçlar, insanların istediklerinde herkesle kısa zamanda yakınlık kurabileceğini gösterdi.

  • Uçakta internet hizmeti 2017’de başlıyor

    Uçakta internet hizmeti 2017’de başlıyor

    Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde, 2017 yılında uçaklarda bilgisayar ya da cep telefonu aracılığıyla 75 megabite kadar internet hizmeti verilmesi planlanırken, Türkiye’nin de benzer hizmeti sunabilmesi için Türksat ve Inmarsat tarafından çalışma yapılıyor.

    AA’nın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan aldığı bilgilere göre, AB ülkelerini kapsayan ve 2017 yılı ortalarında hizmete girmesi planlanan S Bant havacılık projesiyle uçaklarda 75 megabite kadar internet hizmeti verilebilecek.

    Projeye Türkiye’nin de dâhil olması için gerekli çalışmalar, Türksat ve Inmarsat tarafından yapılıyor.

    Havada mobil telefon hizmeti için 3 işletmeciye yetki

    Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nca (BTK) hava taşıtlarında GSM 1800 mobil telefon hizmeti için 2009’da düzenleme yapıldı ve halihazırda yetkili 3 işletmeci var. Söz konusu hizmetin ticari sunumu öncesinde şu ana kadar çeşitli deneme çalışmaları yapıldı. Hava taşıtlarında internet, ilk olarak 2012’de Kurul kararıyla Ku-band için yakın zamanda da Ka-band için düzenlendi.

    Türkiye Cumhuriyeti’ne kayıtlı hava taşıtlarında Uydu Haberleşme Hizmeti (UHH) ve İnternet Servis Sağlayıcılığı (ISS) hizmeti yetkilendirmelerinin her ikisine de sahip işletmeciler, Kurumun resmi internet sitesinde yer alan ”Hava Taşıtlarında Elektronik Haberleşme Hizmeti Sunumuna İlişkin Bilgi Formu”nu doldurup, onay sürecinden geçtikten sonra izin alabiliyor.

    Yabancı ülkelere kayıtlı hava taşıtları ise yetkilendirme aranmaksızın benzeri izin sürecinden geçtikten sonra bu hizmeti sunulabiliyor.

  • Mide ağrısı diye gitti; 10 kilo hafifledi

    Mide ağrısı diye gitti; 10 kilo hafifledi

    Konya’da, mide ağrısı şikayetiyle hastaneye başvuran kadının karnından 10 kilogram ağırlığında kitle çıkarıldı.

    Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesine artan mide ağrısı şikayetiyle giden kadının yapılan tetkiklerinde, karnında büyük bir kitle tespit edildi.

    Vakit kaybetmeden ameliyata alınan hastanın karnından 10 kilogramlık kitle çıkarıldı.

    Operasyonla ilgili bilgi veren hastanenin Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Osman Balcı, hastanın nefes darlığı, kabızlık ve sık idrara çıkma gibi şikayetlerle kendilerine başvurduğunu söyledi.

    Özellikle son bir yıldır ağrıları artan hastanın 9 aylık hamile görünümünde olduğuna dikkati çeken Balcı, “Elle muayenede bile buradaki sert kitle hissedilebiliyordu. Yaklaşık 40 santimlik kitle, ultrason ekranına sığmıyordu. Kitleyi rahimle çıkardık. Kitle 10 kilogramdı. Hasta ameliyat sonrası 60 kilogramdan 50 kilograma düştü, şikayetleri sona erdi. Hastamız ‘kuş gibi hafifledim’ diyerek hastaneden ayrıldı.” dedi.

  • Hala şoktayım, İsrail de şokta

    Hala şoktayım, İsrail de şokta

    Linet’in doğum günü kutlamasının yapıldığı mekanıngirişinde elinde hediye paketiyle görüntülenen Hakan Altun, “Hediyemi aldım geldim. Kutlamaya hazırım” diyerek espri yaptı.

    Kutlama sonrası elinde balonlarla gazetecilerin karşısına çıkan Linet, “Yeni yaşımdan müzik ve aşk dolu bir yıl diliyorum. Her zaman sürpriz gelen aşklar güzeldir. Aman olsun diye hiç beklemedim. Önemli olan doğru ve güzel insanlarla karşılaşmak”şeklinde konuştu.

    “TÜRKİYE’Yİ TEMSİL ETMEK GURUR VERİCİYDİ”

    Uzun yıllar sonra İsrail’de sahne alan Linet, gördüğü ilgi karşısında büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek, “Muhteşem bir duygu. Muazzam geçti. Hayatımda çok önemli bir olay oldu. 6 bin kişilik kapalı bir mekanda, Beyonce ve Jennifer Lopez sahneleri kadar önemli bir sahneydi. Yıllar sonra bu şekilde İsrail’de sahne almak, Türkiye’yi temsil etmek büyük gurur vericiydi. Yıllar önce İsrail’de albümler yapıyordum. Müzik hayatıma başladım. 20 yıldır Türkiye’deyim ve hala orada ne kadar takip edilip sevildiğimi gördüm. Ben hala şoktayım, İsrail de şokta. Gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı.

  • Zerdeçaldan Yararlanabileceğiniz 6 Şaşırtıcı Alan!

    Zerdeçaldan Yararlanabileceğiniz 6 Şaşırtıcı Alan!

    Çocukluğumuzda ninelerimizin ellerinden, üniversite kantinlerinde köri sostan alışkın olduğumuz zerdeçal, aslında zencefilgiller ailesinin en kullanışlı üyelerinin başında geliyor.

    İspanyol yemeklerinden Hint pilavına birçok yemekte çeşni olarak kendine yer bulan bu armut şekilli kök aynı zamanda antikanserojen, aynı zamanda Alzheimer’ın bilinen doğal ilaçlarından biri! Tabii bu listemizde yer vereceğimiz alanlar zerdeçalın ne kadar lezzetli, ne kadar yararlı olduğundan birkaç gömlek daha ilginç olacak 🙂

    Ve işte karşınızda, Güney Asya’nın dünya kültürlerine kazandırdığı zerdeçalın ilginçlikleri:

    Bu çeşninin sarı & turuncu rengine aldanmayın! Yediğiniz, içtiğiniz neredeyse her şey dişlerinizi sarartırken zerdeçal dişlerinizi beyazlatır 🙂 Diş fırçanızın üzerine fındık boyutunda sıktığınız (ve evet; reklamlara da aldanmayın) macunun üzerine bir tutam zerdeçal bırakın, dişlerinizi öyle fırçalayın. Birkaç hafta içinde etkiyi farkedeceksiniz.

    Fondöteninizi cildinize uygun renkte ve ölçülü kullanmanız gerektiğini tam da şu içeriğimizde belirtmiştik. Peki fondöteninizin teninize aynı zamanda hafif ve doğal bir bronzluk katabileceğinden bahsetmiş miydik?

    Hemen bahsedelim: Fondöteninizin üzerine küçücük bir tutam zerdeçal bıraktığınız, veya renkli nemlendiricinize azıcık karıştırdığınız takdirde yalnızca makyajınızla bir bronzluk, bir güneş görmüşlük yaratabilirsiniz 🙂

    Ninelerimiz nasıl da biliyorlarmış, hem saçlarını güzelleştirip hem de kepekten korunuyorlarmış!

    Zerdeçal tozunu zeytinyağı ile karıştırıp saçlarınıza 15 dakika boyunca masaj yapın, durulayın. Kısa sürede kafa derinizdeki ölü deriler, tüm o lanet olasıca kepekler yok olacak 🙂 Ve evet; zeytinyağı yerine saçlarınızı daha da besleyen hindistan cevizi yağı da kullanabilirsiniz.

  • Soykırım tasarısı hukuksuz, mesnetsiz ve zararlı

    Soykırım tasarısı hukuksuz, mesnetsiz ve zararlı

    Almanya Federal Meclisi, 2 Haziran Perşembe günü yapılan oylama neticesinde 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak nitelendiren bir tasarıyı kabul ederek büyük bir skandala imza attı. Siyasi güdülerle hareket eden bazı Alman siyasetçiler, hukuksuz ve mesnetsiz bir kararı destekleyerek Türk-Ermeni ilişkilerinde olumlu adımlar atılması ihtimalini zora soktu.

    Alman Parlamentosu’nun kararı, hukuki açıdan oldukça sorunlu bir görünüm arz ediyor. Zira Alman siyasetçiler, hukukun temel prensipleri ile Avrupa Birliği İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını ihlal etmek pahasına siyasi bir tavır ortaya koydu.

    Günümüzde soykırım kavramının hukuki sınırlarını belirleyen Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler tarafından 1948 yılında kabul edilmiştir. Soykırım suçunun hukuki bir tanıma kavuşturulması, kuşkusuz II. Dünya Savaşı sırasında Almanya tarafından Yahudiler başta olmak üzere bazı etnik ve dini topluluklara karşı işlenen insanlık suçları hasebiyle kaçınılmaz hâle gelmişti.

    Türkiye’nin 1950 yılında kabul ettiği sözleşme, Almanya tarafından ancak dört yıl sonra imzalanmış; 1948’de tanımlanan soykırım suçundan hüküm giyen ilk kişi ise 1998’de Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapse çarptırılan politikacı Jean-Paul Akayesu olmuştur. Bu çerçevede 1915 olaylarının 1948’de kabul edilen bir tanıma istinaden ‘soykırım’ olarak değerlendirilmesi, hukukun temel kaidelerinden olan “kanun yoksa suç yoktur” (nulla poena sine lege) ilkesine aykırıdır.

    Alman parlamenterler, bu tasarıyı kabul ederek AİHM kararlarını da ayaklar altına aldı. AİHM’nin pozisyonunu açıkça ortaya koyduğu bir ortamda Berlin’in 1915 olaylarını soykırım olarak gösterme çabası, ancak siyasi körlükle açıklanabilir.

    Tarihi hata

    Alman parlamenterler, geçtiğimiz hafta gündeme gelen tasarıyı kabul ederek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını da ayaklar altına aldı. Zira Mahkeme, 2015 yılında sonuçlanan Perinçek-İsviçre davasının gerekçeli kararında soykırım iddialarının “tartışma açık” ve “tartışma konusu” olduğunu ifade ederek mahkemenin “1915 olaylarının uluslararası hukuka göre soykırım olarak tanımlama yetkisinin olmadığını” vurgulamıştır. AİHM’nin pozisyonunu açıkça ortaya koyduğu bir ortamda Berlin’in 1915 olaylarını soykırım olarak gösterme çabası, ancak siyasi körlükle açıklanabilir.

    Son olarak Almanya Federal Meclisi’nin 1915 olayları konusunda hüküm verme pozisyonunda olmadığını ifade edelim. Bu görüş, Perşembe günü yapılan oylamada hayır oyu kullanan muhafazakâr CDU-CSU partisinin Leipzig milletvekili Bettina Kudla tarafından da paylaşılıyor. Oylamadan sonra Twitter hesabından bir açıklama yapan Kudla, “başka ülkelerde yaşanan olayların tarihi değerlendirmesini yapmak, Alman Parlamentosu’nun işi değildir” diyerek soykırım iddiasını gündeme getirenlere en güzel cevabı verdi.

    Öte yandan Almanya Federal Meclisi’nin kararı yalnızca hukuk ihlali değil, aynı zamanda siyasi basiretsizlik ve vizyonsuzluk olarak değerlendirilmelidir

  • Erdoğan’a cevap verdi

    Erdoğan’a cevap verdi

    Parlamentoda konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türk bakanların Almanya’daki referandum etkinliklerinin engellenmesi üzerine çıkan krizle ilgili açıklama yaptı. Angela Merkel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Nazi benzetmesi”ne tepkiliydi. Merkel, bu benzetmeye son verilmesi gerektiğini söyledi. Nazi benzetmelerinin sadece Nazi döneminde yaşananları önemsiz göstereceğini savundu.

    “Bir yanda Avrupa ve Türkiye’nin çok sayıda ortak çıkarı var. Diğer yanda ise Avrupa Birliği ile Türkiye ve Almanya ile Türkiye arasında derinleşen görüş ayrılıkları olduğunu hissediyoruz” diyen Merkel, önemli bir partnerleri olan Türkiye’nin Almanya yönetimini Nazilere benzetmesinin üzücü olduğunu söyledi.

    Merkel, Almanya’da yaşayan Türklerin Alman toplumunun bir parçası olduğunu da vurgulayarak, “Türkiye’deki iç çatışmaların Almanya’ya yayılmaması için mümkün olan her şeyi yapmak istiyoruz” diye konuştu.

    Alman Başbakan, Die Welt gazetesinin Türkiye muhabiri olan ve geçen ay Türkiye’de tutuklanan Türk-Alman vatandaşı Deniz Yücel’in serbest bırakılması için de çağrı yaparken, Almanya’nın Türkiye’yle ilişkisinin geleceği hakkında şunları söyledi:

    “Türkiye ve diğer ülkelerle kurduğumuz ilişkileri demokrasi temeli üzerine inşa etmeliyiz.”

    “Türkiye’yle ilişkimizi iyileştirmek için, elimizden gelen ve değerlerimize uygun olan her şeyi yapmaya değer.”

    Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler son dönemde gergin. Türk bakanların Almanya’da katılacakları etkinliklere izin verilmemesiyle iki ülke arasında yaşanan gerginlik, Türkiye ve Almanya Dışişleri Bakanları tarafından Saşı günü ele alınmıştı. Mevlüt Çavuşoğlu ve Sigmar Gabriel Berlin’de bir araya gelmişti. Görüşmenin ardından konuşan Alman Bakan, “Türkiye’nin iç tartışmaları Almanya’ya ihraç edilmemeli” demiş; Çavuşoğlu ise, “İlişkilerimizin kötü olmasının iki ülkeye de faydası yok” ifadelerini kullanmıştı.

    Türkiye kökenli Alman vatandaşı ve Die Welt muhabiri Deniz Yücel’in Türkiye’de tutuklanmasının ardından, Almanya’da Türk bakanların katılacağı bazı etkinlikler iptal edilmişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Almanya’nın bu tutumunu, “Nazi dönemi uygulamalarına” benzetmişti.

  • 3 bin 270 metrede zirve keyfi

    3 bin 270 metrede zirve keyfi

    Türkiye Dağcılık Federasyonu Hakkari İl Temsilciliğinin organizasyonuyla bir araya gelen dağcılar, 3 bin 270 rakımlı Abdurrezzak Dağı’na tırmandı.

    Zorlu coğrafyası ve bakir bölgeleriyle doğa turizminin önemli merkezlerinden biri olan Hakkari, yüksek rakımlı dağlarıyla da dağcıların ilgisini çekiyor.

    Türkiye Dağcılık Federasyonu (TDF) il temsilciliğinin kış programı kapsamında bir araya gelen dağcılar, 3 bin 270 rakımlı Abdurrezzak Dağı’na tırmanış gerçekleştirdi.

    TDF İl Temsilcisi Naci Ertunç, 5 dağcı ile zorlu parkurlardan geçerek 6 saatte zirveye ulaştıklarını söyledi.

    Zirvede yaklaşık bir saat kaldıklarını ifade eden Ertunç, şunları kaydetti:

    “Bu kış yaptığımız dördüncü kış tırmanışımızı da başarıyla bitirdik. TDF 2017 kış programında yer alan bir çok zorlu faaliyet bizi bekliyor. Fırsat buldukça bu tırmanışları yapmaya çalışacağız. Benimle birlikte tırmanış yapan dağcı arkadaşlarıma gösterdikleri performanstan dolayı teşekkür ediyorum.”

    Daha önce Ağrı Dağı’na tırmandığını belirten Bursalı Dağcı Yüksel Işık ise “Abdurrezzak Dağı tırmanışı benim için daha zordu. Çok dik ve kayalık parkura sahip olan dağ, zahmetli olduğu kadar keyifli. Bundan sonra Hakkari’de yapılacak bütün faaliyetlere katılacağım.” dedi.

  • Almeda’nın bir avuç köprüsü!

    Almeda’nın bir avuç köprüsü!

    Dünyaevine giren ünlü çift, Amerika turuna çıktı. Önceki gün de eşiyle San Francisco’yu gezen Abazi, meşhur Golden Gate Köprüsü’ne karşı bu pozu verdi.

    Oyuncu Tolgahan Sayışman’la 13 Şubat’ta ABD’de evlendiği Almeda Abazi, fırtına yüzünden Hawaii’deki balayını iptal etmişti. Ünlü çift, bunun yerine Amerika turuna çıktı. Önceki gün de eşiyle San Francisco’yu gezen Abazi, meşhur Golden Gate Köprüsü’ne karşı bu pozu verdi. Köprüyü ellerinin arasına alıp poz veren Almeda Abazi’yi fotoğraflamak ise Sayışman’a düştü..