Yazar: odakhaber

  • Tırnaklarınızın Sürekli İkiye Ayrılıp Kırılıyormu

    En son kulak çubuğunda biriken kirlerde sağlığımıza dair ipuçları olduğunu öğrenmiş, epey şaşırmıştık… Öyle ya, nasıl şaşırmayalım; kulak kirinizin çeşidinden stresli olduğunuz anlaşılır mı hiç!?

    Anlaşılıyor işte… En ufak bir sağlıksızlık bile vücudunuzun bir küçük noktasından merhaba diyor, eğer duymayı başarabiliyorsanız. Tırnaklarınızda yaşadığınız kırılmalar da aslında bu küçük ‘merhaba’lardan biri.

    Tırnaklarınız durduk yere sık sık kırılmaya, ayrılmaya başladıysa, ojeyle kapatma çabalarınız günden güne artıyorsa vücudunuzda manganez eksikliği başlamış demektir… Bu sıkıntıyı takip etmeye meyilli hastalıklar daha da beter: Hafıza problemleri, sürekli yorgunluk, aşırı kilo kaybı ve Allah muhafaza kısırlık!

    Bu eksikliği kapatmanın yolu da elbette doğadan geçiyor 🙂

  • Kızıl Saçlı İnsanları Tedavi Ederken

    Kızıl Saçlı İnsanları Tedavi Ederken

    Hepimiz, kızıl saçlı insanların özel olduğunu biliriz… Bu kızıl saçlı güzel insanlar daha az sayıdadır, daha nadir görülür. Çoğumuz masraflı kuaför ziyaretleriyle kendi kızıl saçımıza ulaşmaya çalışsak da doğal kızıllar gibi görünmemiz neredeyse imkansızdır.

    Acaba kızıl saçlı insanların diğerlerinden farklı olmasının başlıca nedenleri nelerdir?

    Ameliyat sırasında daha fazla anestezi gerektirirler.

    Herhangi bir anestezi uzmanı, hastaları ameliyat için hazırlamadan önce saç rengine dikkat eder. Bunun nedeni, kızılların ortalama bir kişiden daha fazla anesteziye ihtiyaç duymalarıdır.

    Tüm kızıl saçlı insanlar melanokortin-1 reseptöründe mutasyona uğrar. Konuyla ilgili birçok araştırma yapılmış olsa da, bu reseptörlerle doğan herhangi bir kişi anestezi için her zaman daha fazla doza ihtiyaç duyar.

    Yani saçlarınızı boyayan doğal bir kızılsanız prosedürden önce doktorunuza mutlaka belirtin.

    Onların acı eşiği daha farklıdır.

    Çalışmalar, kızıl insanların vücut ağrılarını esmer ve sarışınlardan farklı algıladıklarını göstermektedir.

    Science Nordic tarafından derlenen araştırmalara göre, kızıllar soğuk havaya ve diş ağrılarına karşı daha hassastır. Bu reaksiyonların genelde önceden belirttiğimiz melancortin-1 reseptörün veya “kızıl saçlı gen” in neden olduğu düşünülmektedir.

  • Doğduğunuz Aya Göre Nasıl Bir Kadınsınız

    Doğduğunuz Aya Göre Nasıl Bir Kadınsınız

    Ocak ayında doğan kadınlar son derece iddialı oldukça ciddi ve muhafazakardır. Bu ayda doğan kadınlar gerçekten çok meşhur olmaya yatkındır. Kendi duyguları hakkında konuşmayı sevmezler. Sadece kendileriyle aynı görüşte ve vizyonda olan insanların onlara yaklaşmasına izin verirler.

    ŞUBAT

    Şubat kadınları gerçekten romantik ve sabırlıdır. Herkes onları anlamaz, zihinleri değişken durumdadır. Bu kadınlar biraz soyut bir düşünce yapısı vardır. Eğer onlara ihanet ederseniz, bir daha asla onları göremezsiniz.

    MART

    Mart ayında doğan kadınların güçlü bir karizması ve güzelliği vardır. Gerçekten sadık ve adanmışlardır. Bu kadınların aşık olması zordur. Onları sıkana kadar çok sevimlilerdir. Mart doğumlu bir kadınla aynı evi paylaşmak çok keyiflidir.

    NİSAN

    Nisan doğumlu kadın diplomattır ve oldukça hızlı bir şekilde herkes ile iletişim kurabilirler. Bazen, kendilerine merhamet göstermeyi bilmezler. Çoğunluğu gerçekten kıskançtır ve patlarsa çok tehlikeli olabilir. Nisan kadınları sizi dünyadaki en mutlu erkek yapacaktır. Onların ruhunu güvenenlere açarlar ve kaybetmemeye çalışırlar.

  • 365 günü dolu dolu yaşamak için

    365 günü dolu dolu yaşamak için

    Yorgun, ağrılı ve hastalıklarla geçen günleriniz kaliteli bir yaşam için tam bir kayıp. Peki bunların önüne nasıl geçeceğiz ve bir yılı bu kayıplar olmadan nasıl tamamlayacağız?Sağlıklı Yaşam Hareketi Derneği, Bayer ‘in başlattığı ‘365 gün Sağlıklı Yaşam Hareketi’ ile bu sorulara cevap veren bir proje başlattı. Türkiye’de sağlıklı yaşam bilincini yükseltmek üzereDiyetisyen ve İyi Yaşam Uzmanı Dilara Koçak, Prof. Dr. Murat Aksoy ve Spor Eğitmeni Onur Özbek ile harekete geçen projenin amacı sağlıklı ve dolu dolu yıllar…

    Türkiye’de insanların yüzde 95’i, kendisini gün içinde yorgun hissettiğini söylüyor. Her 100 kişiden 91’i, sabahları alarmını en az bir kez erteliyor. Bu arada düzenli ve yeterli spor yaptığını düşünen insanların oranı ise sadece yüzde 11. Benzer verilerden yola çıkan 365 Gün Sağlıklı Yaşam Hareketi; herkesi, 365 gün sağlıklı yaşamaya ve yıl içinde ‘gün kaybetmemeye’ davet ediyor.

    Bireylerin sağlıklı olmak konusunda daha fazla bilgi sahibi olmasının ve bu konuda desteklenmesinin toplumsal sağlığı doğrudan etkilediğini söyleyen Bayer Türk Tüketici Sağlığı Birimi Türkiye Ülke Müdürü Oya Canbaş; “Bayer olarak, herkesi 365 Gün sağlıklı yaşamaya davet ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki, duruş bozukluklarından kaynaklanan ağrılar, bağışıklık sisteminin zayıflığı nedeniyle hafif geçirilebilecek rahatsızlıklarda bile, yataktan kalkamamak ya da bahar yorgunluğunu bir türlü atlatamamak gibi pek çok neden hayatımızdan gün kaybettiriyor. Bir yıl 365 gün olsa da biz, 365 gün aktif bir yaşam sürdüremeyebiliyoruz.”

    Sağlıklı Yaşam Hareketi Derneği’nin toplumda sağlık konusunda ciddi bir bilinç uyandırdığına da dikkat çeken Canbaş, “Sağlık, sadece tıp alanında çalışan uzmanların konusu değildir. Sağlığımız, aynı zamanda her birimizin kendi sorumluluğudur. Dileğimiz, herkesin bedenini tanıması, sağlıklı olmak için ihtiyaçlarını doğru belirlemesi ve gereken adımları kararlılıkla atmasıdır. Bu yolda ufak bir desteğimiz oluyorsa ne mutlu bize” dedi.

    Düzenli beslenmek sağlıklı bir yaşamın olmazsa olmazı. Günde en az beş porsiyon meyve ve/veya sebze tüketmekle dengeli ve sağlıklı beslenmeye bir adım atmış oluruz. Bunun yanı sıra “ne yersen o’sun” demek yanlış değildir çünkü yediklerimiz yapı taşlarına dönüşür ve biz de onları yeni hücrelerimizi oluştururken kullanırız. Nasıl kendimizi iyi tanımamız gerekiyorsa, yediklerimizin de ne olduklarını ve ne olmadıklarını bilmemiz gerekir.

    Her gün en az 7 ila 9 saat uyumaya çalışın. Uykusuzluk bağışıklık sisteminin yetersiz hale düşmesinden tutun da birçok kronik hastalığın ortaya çıkmasına veya alevlenmesine neden olabilir. Haftada en az 150 dakika egzersiz yapın. Böylece kalp-damar hastalıklarından korunma için çok önemli bir önlemi almış olursunuz. Senede 1 kere sağlık kontrolünüzü yaptırın. Erken tanı hem hayat kurtarır hem de uygulanacak tedavinin boyutunun daha büyük olmasının önüne geçer böylece hayat kalitenizi yüksek tutma şansı verir.

    Arkadaşlarınızla beraber dışarıya çıkmayı, beraber gezmeyi ve dertleşmeyi ihmal etmeyin. Stres oranı gittikçe yükselen hayatınızı böylece daha kontrol edilebilir kılacaksınız ve stresin yol açtığı birden fazla hastalıktan korunmuş olacaksınız. Elbette kendinize de zaman ayırın. Bir hobi edinmek sizi hem daha mutlu hem de daha sağlıklı kılacaktır.

    Şekerden uzak durun. Öğünlerde lifli besinlere yer açın. Farklı yağ kaynakları ile yağalımını çeşitlendirin,evde yemek pişirmeve yemealışkanlığını önemseyin.Günde en az 2 litre su için.
    Mevsiminde ve taze yiyecekler tüketmeye özen gösterin. Açlığınız fizyolojik değil, duygusal olabilir bu nedenle farkındalığa önem verin. Bağışıklığınızı güçlendirmek için güne kahvaltıyla başlayın ve kaliteli protein yumurtayıihmal etmeyin.

    Haftada en az 3 kez sofranızda kuru baklagillere yer verin. Yağlı tohumları beslenmenize ekleyin. Badem, yer fıstığı, ay çekirdeği, fındık gibi yağlı tohumlar bağışıklık sistemini destekleyen vitamin E içerirler. Her gün 5 porsiyon taze sebze ve meyve tüketin. C vitamini ve çinko içeren besinleri tüketmeyi ihmal etmeyin. Tek bir meyve veya sebzeye odaklanmadan rengârenk ve çeşitli beslenmeye özen gösterin. Yoğurt, kefir, lahana turşusu gibi probiyotik açıdan zengin besinlere sofranızda yer verin. Haftada en az 2-3kez omega-3 bakımından zengin balık tüketin.

    Egzersiz, kendinize yapacağınız en büyük iyiliklerden biri. Vücudunuzun kıymetini bilin. Açık havada yürüyüş ya da koşu yapın. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı yaşamın gerekliliklerinden biridir. Özellikle kalp sağlığınıza olumlu katkı yapar.
    Egzersiz, kan basıncını düşürür, vücut ağırlığını kontrol altına almamızı sağlar ve bunlara ek olarak bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Düzenli yapılan egzersiz, ruhen ve bedenen de kişinin daha sağlıklı olmasına katkıda bulunur.

  • Kavga Eden Çiftler Birbirlerini Daha Çok Mu Seviyor?

    İlk başlarda her ilişki kolaydır. Hepsi büyülü bir aşkolarak başlar; tek yapmanız gereken beraber vakit geçirmek, konuşmak ve onutanımaktır. Her konuda hemfikir olursunuz. Ancak ilişki ilerlemeye başladıkça işler biraz zorlaşır.

    Böylece her konuda hemfikir olmak yerine yavaş yavaş detaylara takılmaya başlanır. Herşeyden önce her insan farklıdır, bunu kabullenmek gerekir. Bu nedenle her konuda anlaşmak neredeyse imkansızdır.

    Tartışmalar anlaşmazlıklardan dolayı ortaya çıksa da önemli olan tartışmaktan çok nasıl tartıştığınızdır…

    Hala fark etmediyseniz, bu tartışmalar insanların birbirleriyle iletişim kurmalarının en önemli yoludur. Bu, inandığınız şeyleri savunmanın, farklı bakış açılarına saygı duymanın ve cesaretin anahtarıdır. Karşıt düşünceler olmasaydı, hayatın büyük keşiflerinin bazıları asla keşfedilmemiş olacaktı. Bu durumların doğal olduğu bilinmesine rağmen, söz konusu ilişkiler olunca tartışmalar oldukça olumsuz algılanır.

    Tartışma konsepti, ne hakkında yapıldığı ile ilgili değil nasıl yapıldığı ile ilgilidir. Tartışmalar çoğu zaman kavgalar ile karıştırılabilir ancak bu tamamen farklı bir durumdur. Eğer partnerinizle saygı çerçevesinde fikir alış-verişi yapabiliyorsanız bu konuda hiçbir sorun yoktur ve buna kavga değil, tartışma denir.

  • Her yapışık ikiz ayrılamaz! Çünkü..

    http://www.yasemin.com/bebek/haber/2271879-her-yapisik-ikiz-ayrilamaz-cunku

  • Anne olmayı düşünenlere altın öneriler

    http://www.yasemin.com/hamilelik/haber/2270842-anne-olmayi-dusunenlere-altin-oneriler

  • Hamilelikte MR çektirmek sakıncalı mı?

    Hamilelikte MR çektirmek sakıncalı mı?

    Hastanesi Radyoloji Uzmanı Dr. Mehmet Yörübulut, hamilelik sürecinde MR çektirmenin herhangi bir sakıncasıı olmadığını söyledi.

    Hamilelik sürecinde pek çok durumla karşılaştığımızda aklımıza gelen ilk soru ”Bebeğime zarar verir mi?” oluyor. Anne adaylarının MR çektirmesinde bu kadar çok kararsız kalması da tipik bir örneğidir.Radyoloji Uzmanı Dr. Mehmet Yörübulut, yapılan çalışmalara göre, MR’nin anne ve fetüs sağlığı üzerinde olumsuz etkilemediğini kaydediyor.

    Radyasyon yok

    Hamilelikte, anne karnındaki bebeğin sağlık durumunda MR çektirmesi gerekebilir. Dr. Mehmet Yörübulut, hamilelikte MR çektirilmesiyle ilgili bazı konulara değinerek “Yeterli bilgilendirme ve hazırlıklardan sonra doktor takibinde hamile kadına çekim yapılabilir. MR, ayrıca radyasyon içermediğinden ve hastalıkları teşhis etme başarısı çok iyi olduğundan dolayı güvenilir bir tetkik.”dedi.

    İlaçlı olmalı

    Anne adayına MR çekilmesiyle beraber, şekil değişiklikleri olabiliyor. Örneğin ilaçsız MR gibi… Mehmet Yörübulut, “Yeteri kadar araştırma yapılmadığından ilaç kullanımı önerilmiyor” diyor. Bu yüzden de anne adaylarına uygulanan MR çekimleri, kontrast maddesi olmadan uygulanabiliyor.

  • Yağ yakan kahve nasıl yapılır?

    Yağ yakan kahve nasıl yapılır?

    Kilo vermede etkili olmasının yanı sıra sağlığa da yararlı olan yağ yakan kahve aynı zamanda iştahı da keser.

    Kilo vermeye yardımcı olan kahve ve yağ yakıcı besinle şu üç malzemeden oluşuyor; süt, tarçın ve kahve…

    Kahve, idrar sökücüdür ve bol su ile tüketildiğinde vücuttaki toksinleri atar. Siz de kahve tüketerek kilo verebilirsiniz. İşte yağ yakıcı kahvenin tarifi…

    Malzemeler:

    1 su bardağı süt
    1 adet Çubuk tarçın
    1 tatlı kaşığı gold veya klasik kahve

    Buradaki en önemli detay sütü geceden hazırlamak gerekiyor. Süt ile çubuk tarçını bir tencerede kısık ateşte pişirin. Bunun nedeni tarçının özünün süte iyice geçmesi gerekir. Sabaha kadar tarçını sütün içerisinde bekletin.

    1 tatlı kaşığı kahveyi tarçınla sütün içine ilave edin ve tekrar ısıtın. Yağ yakan kahveyi daha fazla faydasını görmek için saat 4-5 gibi tüketin. Ayrıca kahvenin yanında 2 büyük bardak su tüketin ki yağlar ve terler idrar yoluyla dışarı atılsın.

  • Ahmet Gülgen 5 ayda 50 kilo verdi

    Ahmet Gülgen 5 ayda 50 kilo verdi

    Hatay’da 19 yaşındaki Ahmet Gülgen 5 ayda 50 kilo verdi.İskenderun‘da fazla kiloları nedeniyle hayat küsen Ahmet Gülgen, diyetisyen kontrolünde 5 ayda50 kilo vererek 127 kilodan 77 kiloya düşmeyi başardı.

    Fazla kiloları nedeniyle görüntüsünden hoşlanmadığını, utandığını ve kendisini eve hapsettiğini belirten 19 yaşındaki Ahmet, diyetisyene gittikten sonra her şeyin yoluna girmeye başladığını söyledi. Gülgen, uyguladığı diyet programı ile 127 kilodan 77 kiloya düştüğünü, verdiği kiloları sayesinde adeta yeniden doğmuş gibi mutlu ve gururlu hissettiğini ifade etti.

    Kilolu olduğu dönemlerde alışverişte ve arkadaşlarıyla vakit geçirirken zorlandığını belirten Ahmet, mağazaya girdiğinde vücuduna uygun kıyafeti bulamamanın kendisini üzdüğünü, diyetisyeni Gökhan Akdağ’la tanıştıktan sonra hayatının düzene girdiğini söyledi. 5 ay içerisinde sağlı kilo verdiğini, şimdi dışarı çıkıp yürüyüş yapabildiğini, arkadaşlarıyla hoşça vakit geçirdiğini, nefesinin daralmadan koşabildiğini ve artık beğendiği kıyafetleri alabildiğini ve bunun kendisini çok mutlu ettiğini söyledi.