Kategori: Eğitim

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesinde yaş sınırı ile ilgili talebin, bütçeye yaklaşık 150 milyar TL’lik ek yük getireceği gerekçesiyle Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati tarafından geldiği öğrenildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ise, yaş sınırı olmaması gerektiğini savunuyor.

EYT çalışmasında son aşamaya gelinirken, henüz yaş şartının getirilip getirilmeyeceği netleşmedi. Bilgin, EYT düzenlemesiyle ilgili olarak ilk yaptığı açıklamalarda Eylül 1999’dan önce işe başlayan erkekler için 25 yıl, kadınlar için de 20 yıl şartını yerine getiren ve 5 bin gün prim süresini dolduran herkesin emekliliğe hak kazanacağını açıklamıştı.

EYT’LİLER İLE MASAYA OTURULMALI

EYT’lileri mağduriyeti üzerine açıklama yapan Demokrat Parti İstanbul İl Başkanı Ekrem Eray Arda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e seslendi, “EYT’liler ile görüşülmeden çözüme ulaşamazsınız. Yıllardır bu konuda masaya oturmayı bekleyen milyonlar var, EYT’lilerin sözcüsü ile bir araya gelinmeli çözüm formülü konuşulmalıdır. Seçim yatırımı yapmayın, vatandaşın mağduriyetine çözüm bulun” dedi.

YENİ MAĞDURLAR YARATACAK BİR SİSTEMİN KAPISI AÇILIYOR

EYT’lilerin yaşadığı mağduriyetin temelinde olan yaş sorunu şimdi yeniden bir şart getirilerek büyütülecektir, iktidar bu konuda samimi olarak çözüm odaklı adımlar atmalıdır diyen Arda, “İktidar çıkmaza girdi, mağduriyet çözmek yerine yeni mağdurlar yaratacak bir sistemin kapısını açıyor. EYT ile ilgili nasıl bir yasal düzenleme yapılacağı şeffaf bir şekilde konuşulmalıdır. İktidar, muhalefet partilerine yapılan çalışma ile ilgili hiçbir bilgi vermedi. EYT teklifinde muhalefetin ve EYT’lilerin görüşleri mutlaka alınmalı ve zaman kaybetmeden mağduriyetler giderilmelidir” şeklinde konuştu.Demokrat Parti’li Arda’dan EYT’lilere destek: EYT’lilerin mağduriyetleri formülsüz, şartsız giderilmeli

1999 DEPREMİ MAĞDURLARINI UNUTMAYIN

Demokrat Parti’li Arda’dan Bakan Bilgin’e çağrı: Kapalı kapılar ardında karar vermeden önce EYT’lileri dinleyin

Demokrat Parti İstanbul İl Başkanı Ekrem Eray Arda, “EYT’ye yeni bir yaş şartı getirme hazırlığı içerisinde olduğu iddia ediliyor. Kamuoyuna sunulmuş hiçbir taslak yok medyadan gelişmeleri takip ediyoruz. Süreç şeffaf bir şekilde yönetilmeli ve EYT’lilerin mağduriyeti formülsüz, şartsız giderilmelidir” dedi.

1999 depremlerinin yarattığı mağduriyete dikkat çeken Arda, “17 Ağustos 1999 yılındaki depremi nedeniyle sigortası geç yapıldığından dolayı yeni çıkacak EYT yasasını 1 günle kaçıracak vatandaşlarımız var. Gölcük Depremi’nden 21 gün sonra çıkarılan 4447 sayılı kanun ile kadınlara 58 erkeklere 60 yaş şartı getirildi. Hemen ardından Düzce Depremi geldi. Bu süreçlerde işe girenler sigorta girişlerini takip edemediler. 1999 yılında birçok SSK evrakı yıkıntılar içinde kayboldu. 1999 yılı EYT yasasında şartsız bir şekilde yer almalıdır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın EYT ile ilgili son kararı, 12 Aralık’ta yapılacak kabine toplantısında şekillendirmesi bekleniyor.

CHP Ankara Milletvekili Servet Ünsal, TBMM Genel Kurulu’nda önemli açıklamalarda bulundu. Ünsal konuşmasında ismini vermediği bir bürokrat hakkında çok çarpıcı iddialarda bulunarak söz konusu bürokratı “Millet kira ödemekte sıkıntı çekiyor. Sarayda bir eli yağda, bir eli balda” şeklinde eleştirdi. Ünsal’ın açıklamalarının detayları şöyle: “5 tane arkadaş yönetici. Bunlardan birinin bilgisini vermek istiyorum, bu 5 tane arkadaşa Metin Kıratlı saraydan lojman kirası verdi. Metin Kıratlı’nın lojman kiraladığı vatandaşlardan birisi başkan yardımcısı.

“KİRA YARDIMI ALIYOR”

Bu kişinin 2020 yılındaki konut yardım parası 3 bin 500 lira. 3 bin 500 lira konut yardım parası alıyor. Bu vatandaşın Gölbaşı’nda Park Osmanlı Konutları’nda arkadaşlar 2 tane de dairesi var. Lojman kira yardımı alıyor. Yazıktır, günahtır.

“BU VATANDAŞ HALA GÖREVİNDE”

Millet kira ödemekte sıkıntı çekiyor. Sarayda bir eli yağda, bir eli balda. Aynı vatandaş Gölbaşı’nda doktora gidiyor, rapor istiyor. Doktor vermiyor. Vermeyince doktora saldırıyor ve ne diyor biliyor musunuz? ‘Ben Başbakanlıkta çalışıyorum, senin aklını alırım, benim kim olduğumu biliyor musun?’. Tehdit ediyor, yargılanıyor ve ceza alıyor, Yargıtay da onaylıyor. Bu vatandaş halen görevinde.”

DP’nin göç ve sosyal politikalardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tanıtımını yaptığı ‘İlk Evim, İlk İş Yerim Projesi’ kapsamında Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde yapılacak sosyal konutlar için çekilen kuranın sonuçlarına tepki gösterdi. Tamamını Suriye uyrukluların oluşturduğu kura listesini dün sosyal medya hesabında paylaşan Aksoy, “Bu tablo resmen, AKP’nin, Türkiye’nin kendi yurttaşlarını topraklarında azınlığa düşürme uygulamasıdır” dedi.

Erdoğan’ın “Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi” olarak tanıtımını yaptığı projenin ilk etabı için ekim ayında temel atılmıştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, projesinin birinci ve ikinci etap kura çekimlerinin 7-28 Kasım tarihlerinde Şırnak, Ardahan, Kars, Siirt, Iğdır, Batman, Ağrı, Mardin, Van, Şanlıurfa, Hakkari, Adıyaman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Kilis, Malatya, Muş ve Tunceli’de noter huzurunda yapıldığını duyurmuştu.

Kurada, 892 şehit ailesi ve gazi, 4 bin 429 engelli, 11 bin 127 emekli, 20 bin 856 genç ve 15 bin 657 diğer kategorideki vatandaş asil ve yedek olarak hak sahibi olmuştu.

CHP 24. Dönem Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Müslim Sarı, Habertürk ekranlarında Kübra Par’ın sunumuyla yayınlanan Açık ve Net’te CHP’nin 3 Aralık’ta kamuoyuyla paylaşılan Vizyon Belgesi’nin detaylarını anlattı.

“CHP kollektif  akılla bir vizyon çalışması yaptı”

CHP’nin Viyon belgesiyle bugüne kadar hiç yapılmamış bir şeyi yapmaya çalıştığını söyleyen Müslim Sarı, “Yapılmaya çalışılan şey kolektif akılla Türkiye’ye bir vizyon üretmek. Biz CHP’nin kendi mutfağında böyle bir vizyon belgesi üretip ‘işte vizyon belgemiz bu’ deyip kamuoyunun karşısına çıkabilirdik ama öyle olmadı. CHP’nin kendi siyasi kadroları artı bunun dışında olan kadrolarla beraber kolektif ortak akılla bir vizyon çalışması yaptı” dedi.

” 70’e yakın akademisyen katkı sundu”

Vizyon belgesinin arka planında 70’e yakın akademisyenin katkısı olduğunu ifade eden Sarı, “Bunlar arkada çalıştılar, metinler hazırladılar. Bunların hiçbiri kamuoyuna yansımadı. Bu arkadaşların yüzde 99’u Türkiye’de yaşayan yerli ve milli arkadaşlar. Bu arkadaşların içinde yabancılar yok. Bu ülkeyi bilen, tanıyan insanlar. Bu insanların hepsi siyasi kadro değil. Bu insanlar ‘Cumhuriyet Halk Partisi iktidara doğru giderken kendi birikimlerimizi emrine sunmaya hazırız, biz katkı sağlayabiliriz, elimizi taşın altına sokabiliriz, Türkiye’ye ve dünyaya ilişkin biz böyle bakıyoruz, bu tür analizlerimiz, çözüm öneriliriz var’ dediler. Cumhuriyet Halk Partisi de onları aldı.” diye konuştu.

“Bu bir vizyon çalışması bir seçim bildirgesi değil”

Vizyon belgesinin oluşumunda CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ABD ve İngiltere ziyaretlerinin de büyük pay sahibi olduğunu ifade eden Sarı, “Bunun öncesi de var. Biz burada sunumları görüyoruz ama sayın genel başkanımızın yaptığı geziler var Amerika’ya, İngiltere’ye önümüzdeki günlerde Almanya’ya yapacağı gezi var. Burada yapılan görüşmeler var, buradan elde edilmiş izlenimler var, katkılar var bunların hepsi de bu sürecin içine girdi. Buna böyle bakmak lazım. Neticede bu bir vizyon çalışması bu bir seçim bildirgesi değil. Bunun üzerine seçim bildirgesi gelecek” dedi.

“2030 geldiğimizde her 3 kişiden biri işini kaybedecek”

“Vizyon çalışmasında biz genel ilkeleri genel çerçeveleri koyduk ama bunun için somut hedefler de var” diyen Sarı:

“Biz diyoruz ki 2 trilyon dolar olacak Türkiye’nin milli geliri 2030’da. 22 bin dolar kişi başına milli gelire ulaşacağız. 600 milyar dolar ihracat yapacağız 2030’a kadar, 3.5 milyon yeni istihdam yaratacağız.

Nasıl yaratılacak, biz teknoloji, bilgi odaklı kalkınma politikası üretiyoruz aslında burada. Bunun para politikası maliye politikası ayağı var. Bağımsız merkez bankası diyoruz bunların hepsi somut öneriler. Bugün Türkiye’de olmayanlar bunlar. Yeni bir istihdam politikası diyoruz. Bakın biz istihdamı yeniden yapılandıracağız diyoruz. 2030’a geldiğimizde 3 kişiden biri işini kaybedecek. 3 kişiden birinin işini makinalar yapacak. Şimdi inanılmaz bir teknolojik işsizlik dönemi geliyor.

“Ucuz iş gücüyle, ucuz iş yaparak dünyayla rekabet edemeyiz”

Peki biz bu işsizleri nasıl yeni işlere yönelteceğiz eğitim politikasını yeniden tasarlamayacak mıyız, istihdamı yeniden ele almayacak mıyız, endüstriyel nasıl dönüştüreceğiz? Biz ucuz iş gücüyle ucuz iş yaparak dünyayla rekabet edemeyiz. Bilgi teknolojisini esas alan katma değeri yüksek ürünleri nasıl üreteceğiz. Bunların hepsi bir bütün. Bu bütün içinde tek tek sunumlar yapıldı. Bunun para politikası ayağı ne olacak? Mali politika ayağı ne olacak istihdam ayağı ne olacak?” şeklinde konuştu.

“Biz mevcut yoksullukla  mücadele etmeyeceğiz, yoksulluğu bitireceğiz”

Vizyon belgesine ilişkin eleştirilere de yanıt veren Sarı, şunları söyledi:

“Şimdi mesela acımasızla eleştirilen konulardan biri; bu bir liberal programdır diyor. Bakın bu programın en büyük ayaklarından biri sosyal politikalar. Biz mevcut yoksullukla   mücadele etmekle yetinmeden, yeni yoksulların olmasını engelleyecek bir çerçeve geliştirdiğimiz sosyal koruma sistemi öneriyoruz.

Diyoruz ki biz evet yoksullar Türkiye’de çok yüksek rakama ulaşmış, insanların yoksulluğunu yönetmeyeceğiz bunu bitireceğiz. Bunun için politikalarımız var ama aynı zamanda diyoruz ki biz yeni yoksullar üretmeyeceğiz ekonomi dönüşecek, dönüşmek zorunda.

İşte mesela sayın Rifkin’le ilgili tartışmalarda; Rifkin’in söyledi şey şu ‘dünya 3. endüstri devriminin eşliğinde bununla ilgili tarihsel örnekler verdi. Eğer ekonomide mobilizasyon olmuşsa eğer iletişim devrimi yaşanmışsa ve eğer enerji rejimi değişmişse sanayi yeni bir döneme girecek diyor verdiği örnekler bunlar ve diyor ki dün 3. Sanayi devriminin eşliğinde. Türkiye bu 3. Sanayi devrimini yakalamalı. 1. Sanayi 2. Sanayi devrimini kaçırdık geride kaldık ama 3. sanayi    devriminin öncü ülkesi olabiliriz. Türkiye’nin potansiyelini anlattık.

Şimdi diyoruz ki 4.5 saatlik bir uçuş mesafesiyle 58 ülkeye ulaşabiliyoruz yaklaşık 22 trilyon milli gelire ulaşabiliyoruz Türkiye bir merkez ülke olabilir Türkiye bir lojistik merkezi olabilir, bütün bu ilişkileri hayata geçirebilecek bir bölgesel güç olabilir potansiyeli var.

Daron bey ne dedi? ‘İşler kötü, ekonomide sonuçlar kötü   ama iki şeyden umutluyum: Türkiye’nin potansiyeli çok yüksek yani bu potansiyeli kinetik hala getirebiliriz, iki ne yapmamız gerektiğini biliyoruz’ dedi.