Kategori: Eğitim

  • Kübra Par’dan Ekrem İmamoğlu’na CHP Genel Başkanlığı uyarısı: Koltuk ona kalabilir

    Kübra Par’dan Ekrem İmamoğlu’na CHP Genel Başkanlığı uyarısı: Koltuk ona kalabilir

    HaberTürk yazarı Kübra Par, CHP’de, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması durumunda partiye liderlik edecek isime yönelik tartışmalar hakkında çeşitli yorumlarda bulundu.

    Liderlik koltuğu için Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ve Grup Başkanvekili Özgür Özel’in isimlerinin tartışıldığını söyleyen Par, şu ifadeleri kullandı:

    “Kılıçdaroğlu’nun kendisinden sonrası için işaret edeceği isimler arasında Ekrem İmamoğlu’nun adının anılmaması ise son derece dikkat çekici.

    Genel Başkan ile uzun süre üstü örtülü bir adaylık rekabeti sürdürmesi parti içindeki konumunu zayıflattı.

    Fakat onun da CHP tabanında desteği büyük. Ayrıca CHP’li olmayan kalabalıklarda ciddi bir karşılığı var. Topun ayağına gelmesi için sabredebilirse yani Muharrem İnce gibi yapmazsa Genel Başkanlık koltuğu ona kalabilir.

    Konuştuğum CHP’ye yakın kaynaklar bu üç isim arasında Kılıçdaroğlu’na en yakın ismin Oğuz Kaan Salıcı olduğunu söylüyor.

    Kamuoyunda popülaritesi ondan çok daha yüksek olan İmamoğlu ve Özel’in de şansı oldukça yüksek görünüyor.”

  • HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu’ndan Denizli Ticaret Odası’na ziyaret

    HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu’ndan Denizli Ticaret Odası’na ziyaret

    Kendilerine yapılan ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Denizli Ticaret Odası (DTO) Başkanı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hasan Aracı, Yapıcıoğlu’na, Denizli’nin sanayideki gelişmişliğine ilişkin bilgiler aktardı.

    Lojistik anlamda tırların sürekli çalıştığını belirten Aracı, Denizli’nin bu yönden çok iyi durumda olduğunu söyledi.

    Görüşmede konuşan Yapıcıoğlu, üretimin ülke ekonomisine sağladığı katkıya değindi.

    Yapıcıoğlu, “Ticaret… sadece ticari hayatı değil aynı zamanda sosyal hayatı, aynı zamanda kültürel hayatı, aynı zamanda siyasi hayatı da etkileyen bir şeydir. Bu şekilde bir ivme kazanmış olması, böyle başarıların yakalanmış olmasının inşallah devamı gelir. İnşallah bunlar katlanarak büyür. Umudumuz dileğimiz budur. Üretmek, ülke ekonomisine katkıda bulunmak, ülke insanına belki ekmek kapısı açmak değerli bir şeydir. Önemli bir şeydir. Son dönemlerde finans sektörü çok fazla öne çıktı, reel sektör ciddi sıkıntılar yaşıyor, sıkıntıları artıyor.” diye konuştu.

    HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu

    “Reel sektör ciddi manada desteklenmelidir”

    Üretimin doğası itibariyle bazı riskler taşıdığına işaret eden Yapıcıoğlu, şöyle konuştu:

    Üretmek için ham madde bulabilecek misiniz? Enerjiyle ilgili bir sıkıntı yaşanacak mı? Çevrede bir savaş patlak verecek mi? Ürettiğinizde pazar bulabilecek misiniz? Ya da sattığınızı tahsil edebilecek misiniz? Ya da fiyatlar ani bir şekilde oynarsa sattığınızı tekrar yerine koyabilecek misiniz? Üretim maliyetleri çok ciddi anlamda artarsa… Bunlar risktir… ama tüm bunlara rağmen bu riskleri almaya değer. Bu yüzden biz diyoruz ki reel sektör mutlaka çok ciddi anlamda desteklenmesi lazım. Reel sektör çalışıp bu kadar ham madde kullanıyor, bu kadar alın teri döküyor. Hava kirleniyor, su kirleniyor. Su kullanılıyor, su kaynakları kullanılıyor, toprak kullanılıyor. Bütün bu riskler bir tarafa, bunlar eğer kazancın yarısından daha azını alıyorsa öbür yarısı finans sektörüne gidiyorsa ciddi bir risktir, ciddi bir tehlikedir, olumsuz bir tablodur. Bu nedenle reel sektör ciddi manada desteklenmelidir.

    “Reel sektör daha fazla cazip hale gelmeli”

    Üretmenin değerli olduğunu belirten Yapıcıoğlu, “Üretmek değerli ve önemlidir. Sadece üreticiyle alakalı ilgili bir şey değildir. Pek çok alanı etkileyen ama özellikle de istihdamı etkileyen yanı var. Bu sektörde emek yoğundur. Üretmek, istihdamı da çok çok etkileyen dolayısıyla sosyal yaşamı da etkileyen bir şey. Bu anlamda ağırlığın finans sektörlerine kaymasının önüne geçilmeli. Reel sektör daha fazla cazip hale gelmeli. Tüm bu zorluklara rağmen farklı farklı sektörlerde üreterek, ihraç ederek, istihdam oluşturarak bu noktaya gelmiş olması değerlidir. Bu anlamda millet adına hem teşekkür ediyorum hem de tebrik ve takdirlerimizi iletiyoruz.” diye konuştu.

    Yapıcıoğlu’nun konuşmasının ardından Denizli’nin ticareti ile ilgili bilgi veren DTO Başkanı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hasan Aracı, lojistik anlamda çok iyi durumda olduklarının altını çizdi.

    Milyar dolarları bulan yıllık ihracatla önemli bir konumda bulunduklarını dile getiren Aracı, bu yılın ilk yarısında Denizli Ticaret Odasının 2 buçuk milyar doları bulan bir ihracat rakamına ulaştığını kaydetti.

    Aracı şöyle konuştu:

    Denizli’yi temsil etmek anlamında, Türkiye’de sosyal etkinlikler anlamında, ticari anlamda, programlar anlamında, eğitimler anlamında hakikaten Denizli dört dörtlük. Şu anda biz 20 bin üyeye ulaşmış vaziyetteyiz. Hedefimiz, yıl sonuna kadar 1000-1200 üye daha kaydedebilmek. Bu da, Denizli’de ticari hayatın bayağı canlı olduğunu, hareketli olduğunu gösteriyor.

    Lojistik anlamda tırların durmadan çalıştığını ifade eden Aracı, “Dünyada bir global sıkıntı var, biz bunu görüyoruz. Yani dünyadaki sıkıntıları da görüyoruz. Onlar da faiz artırımlarına gidiyorlar veya kendilerine göre kuraklıkla mücadele ediyorlar veya sıkıntılarla mücadele ediyorlar. Tabi bunun da Türkiye’ye biraz yansımaları var ama şuna inanıyorum ki Türkiye bu işlerin üstesinden gelebilecek bir ülkedir. Bunun da üstesinden çok yakın bir zamanda geleceğimize inanıyorum. İhracat böyle devam ederse istihdam, büyüme hızı daha iyiye gidecektir. Açığı çok çabuk kapatacağımıza inanıyorum.” dedi.

    Samimi bir ortamda gerçekleşen ziyaret, Yapıcıoğlu’na verilen hediye ile son buldu. (İLKHA)

  • HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Göçer işçilerle bir araya geldi

    HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Göçer işçilerle bir araya geldi

    Esnaf, oda ve STK ziyaretlerinin yanı sıra halk buluşmalarında vatandaşlarla bir araya gelen Göçer, kentte PVC, cam ve demir üretimi yapan Harat Yapı’yı ziyaret etti.

    Ziyarette işçilerle bir araya gelen Göçer, işçilerle sohbet ettikten sonra sorun ve taleplerini dinledi.

    Hayat pahalılığı başta olmak üzere ekonomi sorunlardan yakınan işçiler, zamlara çözüm bulunmasını istedi.

    Yapılan ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getiren işçiler, HÜDA PAR’ı mecliste görmek istediklerini dile getirdiler.

    Sohbetin ardından işçilerin sorularını yanıtlayan Göçer, işçilere HÜDA PAR’ın parti programı ve projeleri ile ilgili bilgi verdi.

    HÜDA PAR’ın 2012’de kurulduğunu ve yaklaşık 10 yıldır siyasette yer aldıklarını belirten Göçer, parti olarak halka her alanda hizmet etmeye talip olduklarını ifade etti.

    Ülkenin temel sorunlarının başında maneviyatsızlık, ekonomi ve adaletin geldiğini belirten Göçer, konuşmasının önemli bölümünde maneviyata vurgu yaptı.

    İnançsızlığın toplumlar ile medeniyetlerin önündeki en büyük tehlike olduğunu ifade eden Göçer, İslam’ın Müslümanlardan, ahlakı güzel, insani değerleri yaşayan ve yaşatan, yardımlaşma ve dayanışma duyguları ile hareket etmelerini istediğini belirtti.

    Göçer, çağımızda aşırı dünyevileşmenin bir sonucu olarak ferdiyetçiliğin yol açtığı bazı sorunların, maneviyatsızlığa, insanlar arasında samimiyetsizliğe yol açtığına dikkat çekerek, toplumda yaşanan birçok olumsuzluğun temelinde maneviyatsızlığın olduğunu vurguladı.

    Maneviyatsızlığın ciddi bir sorun olduğunu ifade eden Göçer, “Geçmiş tarihte özellikle büyüklerimiz bilir; biz örfümüze, adetimize, aile bireylerimize bağlı bir toplumduk. Ama maalesef son dönemlerde özellikle bizim gençlerimizi ‘Z’ kuşağı adı altında ciddi manada büyüklerine karşı çıksınlar diye yetiştiriyorlar. Biz şu anda maddi ve maneviyatı birlikte yürütmeyen siyasetle karşı karşıyayız.” dedi.

    Dünya ve ahiret dengesinin iyi sağlanması gerektiğini ifade eden Göçer, “Toplumun düzelebilmesi için insanımız hem dünyasını memur edecek, çalışacak, çabalayacak, alın terini kazanacak. Aynı zamanda ahiretine de yönelecek ki maneviyatı güçlü olsun. Biz maneviyatı güçlü bir toplum olmazsak sözde medeni olarak bilinen Avrupa’da annesini, babasını dışarı atan ve gerçekten acınacak hale düşen bir toplumla karşı karşıyayız. Televizyonlara baktığımızda ‘bunlar medeni bir toplum’ diyoruz ama öyle değiller. Medeni olan annesine, babasına, büyüklerine, amcalarına, teyzelerine saygı duyan ve onlara yardımcı olandır. Tarihte olduğu gibi aramızda saygıyı, sevgiyi, merhameti ve güveni tesis edebilmek için HÜDA PAR’ı kurduk ve bu yolla çalışmaya devam ediyoruz. İnşallah sizin gibi özellikle gençlerimiz, diğer kardeşlerimiz ve aynı zamanda bacılarımızın destekleriyle bu ortamı oluşturmaya çalışacağız.” diye konuştu. (İLKHA)

  • Cumhurbaşkanı adayı Cem Uzan çıplak halde tarlalarda koştu

    Cumhurbaşkanı adayı Cem Uzan çıplak halde tarlalarda koştu

    Seneler önce yurtdışında yaşamaya başlayan Genç Parti kurucusu Cem Uzan, seneler sonra Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile gündeme geldi. Liderlik vasıflarını sayıp Türkiye Cumhurbaşkanı adayı olmak istediğini beliten Uzan, bu kez “Lider aktif ve dinamik olmalıdır” dediği videosunu yayınladı.

    Söz konusu videoda üstü çıplak görülen Uzan, liderlik özelliklerini üstünde taşıdığını kanıtlamak amacıyla bir anda koşmaya başladı. Uzan’ın şaşırtan tavırları dikkat çekerken, o paylaşımı sosyal medyada gündem oldu.

  • HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu Uşak’ta esnaf ziyaretinde bulundu

    HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu Uşak’ta esnaf ziyaretinde bulundu

    Türkiye’nin dört bir yanını dolaşan Yapıcıoğlu, halkla buluşmaya devam ediyor. Önceki gün bir dizi temas için Manisa’ya gelen Yapıcıoğlu ve beraberindeki heyet, ardından Uşak’a geçti.

    Parti teşkilatıyla bir araya gelen Yapıcıoğlu, partisinin Uşak İl Başkanı Mehmet Salih Tosun’dan ildeki çalışmalar hakkında bilgi aldı.

    Daha sonra Uşak çarşı merkezindeki esnafı ziyaret eden Yapıcıoğlu, esnafın sorun ve taleplerini dinledi. Yapılan ziyaretten duydukları memnuniyetini dile getiren esnaf, hayat pahalılığından yakındı.

    Esnaf ziyareti sonrası basına değerlendirmede bulunan Yapıcıoğlu, alım gücündeki düşüşün en çok dar gelirlileri olumsuz etkilediğini belirtti.

    Yapıcıoğlu, “Memleket gezilerimiz devam ediyor. Bugün de Uşak’ta idik. Sabahleyin muhtarlar, STK temsilcileri ve basın mensupları ile bir araya geldik. Öğleden sonra da esnafımızı ziyaret ettik. Öğle vakti organize sanayi bölgesinde bulunan bir fabrikayı gezdik, oranın işletmecisi ve çalışan işçilerle bir araya geldik. Sıkıntı genel anlamda memleketin her tarafındakine benzer. Uşak, Ege’de çok fazla büyümemiş bir şehir olmasına rağmen sanayisi kendi ölçeğine göre iyi gelişmiş, bu nedenle işsizlik çok fazla yok. Yani memleketin diğer tarafındaki işsizlik sorunları burada yok. Özellikle küçük esnaf bazen işçi bulamamaktan şikâyet ediyorlar. Fakat hayat pahalılığı her taraftaki gibi buradaki insanları da etkiliyor.” dedi.

    Asgari ücretin nispeten iyileştirilmesinin güzel olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, “Asgari ücretin nispeten artmış olması bir taraftan asgari ücretliye kısa bir süre nefes aldırmış ama asgari ücret arttıktan hemen sonra maliyetler arttığı için bu sefer asgari ücretlinin almak zorunda olduğu, hayatını devam ettirmek için ihtiyaç duyduğu tüketim maddelerin de fiyatı arttığı için kısa sürede onun etkisi geçecek gibi görünüyor. Belki 1-2 ay nefes alma devam eder. Ondan sonra yeniden bir eskiye dönüş görülecek gibi.” ifadelerini kullandı.

    Son olarak Yapıcıoğlu, “Esnaf da işlerin durgunluğundan şikayetçi. Özellikle bazı sektörler işlerin epey durgun olduğundan şikayetçi. Genel anlamda bir ekonomik sıkıntı var ama bu sıkıntıları aşmak için bizim daha önce söylediğimiz şeyi biz yine tekrar ediyoruz. Fiyat artışlarının anormal olanları mutlaka denetimleri artırmak suretiyle haksız kazanç sağlayanların önüne geçmek gerekir ve fırsatçılara fırsat tanımamak gerekir, öte taraftan da dar ve sabit gelirli olanları da bu hayat pahalılığının altında ezmelerine fırsat vermemek gerekir. Eğer fiyatlar aşağı çekilemiyorsa o zaman ücretler olabildiğince yukarı çekilmelidir ki vatandaş kendi ihtiyacını karşılayabilsin.” şeklinde konuştu.

    Yapıcıoğlu daha sonra Uşak’tan ayrılıp Denizli’ye geçti. (İLKHA)

  • Yapıcıoğlu, Uşak’ta deri ve kimyasal fabrika işçileriyle bir araya geldi

    Yapıcıoğlu, Uşak’ta deri ve kimyasal fabrika işçileriyle bir araya geldi

    Fabrikada çalışan işçilerle bir süre sohbet eden Yapıcıoğlu, işçilerin yaşadıkları sorun ve sıkıntıları dinledi.

    Sohbetin ardından konuşan Yapıcıoğlu, alın teriyle kazanç elde eden işçilerin çektikleri zorluklara değinerek elleri kimyasal bulaşmış olsa bile bu insanların hürmete layık insanlar olduklarına dikkat çekti.

    Yapıcıoğlu, “Başkasına muhtaç olmamak için bulduğu iş ne olursa, elinden hangi iş gelirse o işi yapanlar gerçekten eli öpülesi insandır. O el boyalı da olsa, bazı kimyasallar bulaşmış da olsa o el öpülesi eldir. Allah size kolaylık versin. Bazen işçiye dokunuyorsunuz, ‘geçinemiyoruz’ diye şikâyet ediyor. İşverene gidiyorsunuz şikâyet ediyor ve ‘ben masraflara yetişemiyorum’ diyor. Şunu bilmemiz lazım. Genel anlamda ekonomik bir sıkıntı var. Bir darboğazın içinden geçiliyor. Reel sektör zor durumda. Dolayısıyla sabit gelirli de zor durumda. Bir taraftan kalifiye eleman bulmak zor, bir taraftan o kalifiye elamanın istediği ücreti verince bu sefer işveren sıkıntı yaşıyor.” dedi.

    Paradan para kazananların hem işçilerin hem de işverenlerin emeklerini çaldığına işaret eden Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    Küresel manada bir sistem var ve bu sistemden para babaları kazanıyor. Kim bu para babaları? Sizin cebinize kredi kartı koyup ‘ya önemli değil, sen asgari ödeme tutarını öde gerisini sonra da ödersin, ödemediğin kısmına aylık şu kadar verirsin’ diye sizden o faiz toplayan, aynı şekilde işverene de ‘sen işletmeyi çeviremiyor musun? Problem değil. Gel makinalarını yenile, sana kredi açayım, şunu vereyim, bunu vereyim’ diyor ve o da kazancının bir kısmını oraya vermek zorunda kalıyor. Finans sektörleri dedikleri yani reel sektöre para aktaran, ya da vatandaşlara, kamuya para aktaranlar hiçbir iş yapmadan paradan para kazanıyor. Hem sizin emeğinizi hem de patronlarınızın emeğini kısmen sömürüyorlar. Bu bir küresel soygun düzenidir. Bundan çıkmanın yolu vardır. Fakat o hırsızlar kendilerini gizlemek için sanki sizin emeğinizi başkası çalışıyormuş gibi size yanlış hedef gösteriyor. Bu anlamda belki dikkatli olmak lazım. Bu büyük para babalarının ya da tefecilerin merkezleri Londra. O Londra merkezli küresel tefeciler bütün memleketi sömürmeye çalışıyorlar.

    Kamuda yapılan israfa da dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Kaynaklarımız sınırsız değildir, yeter bize ama sınırsız değildir. Sınırsızmış gibi davranıp onları israf edersek nimetin elden gitmesine kendi ellerimizle zemin hazırlamış oluruz. Bu duruma düşmekten Allah hepimizi korusun. Şayet birisi şahsi olarak israf ederse o kendisine zarar verir. Ama kamu adına yönetimi elinde bulunduran belediye, hükümet ya da başka resmi bir daire israf yaptığında hepimizin malı zarara uğramış olur, onların çok daha dikkat etmesi lazım.” diye konuştu.

    Fabrika işçilerine yaptığı ziyaretin ardından Yapıcıoğlu, Kanal 64 TV, Uşak Havadis ile 64 Ajans’ın ortak yayınına katıldı. (İLKHA)

  • HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’dan Meral Akşener’e veto! “Adaylığına sıcak bakmıyorum”

    HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’dan Meral Akşener’e veto! “Adaylığına sıcak bakmıyorum”

    2023’te gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin adayı kafalarda soru işareti olarak yerini koruyor. Kamuoyunda aday olarak en çok CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte İYİ Parti lideri Meral Akşener’in de adı geçiyor.

    HDP’Lİ PERVİN BULDAN’DAN AKŞENER ÇIKIŞI

    Daha önce aday olmayacağını ve kendisinin başbakanlığa talip olduğunu açıklayan Meral Akşener’in olası bir Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’dan sürpriz bir çıkış geldi.

    “ADAYLIĞINA SICAK BAKMIYORUM”

    Armağan Çağlayan’ın programına katılan Buldan, “Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı adaylığına çok sıcak bakmıyorum. Çünkü nasıl söyleyeyim, daha demokrat, daha bağımsız, daha özgürlükçü ve gerçekten daha bir kadın olması gerekiyor Türkiye’yi yönetecek kadının.” dedi.

    “CUMHURBAŞKANLIĞINA UYGUN DEĞİL”

    Açıklamalarını sürdüren Buldan, “Ben Akşener’in elbette siyasetine karışacak bir insan değilim. Herkes kendi siyasetine yapar ancak durduğu çizginin ve yönetim anlayışının cumhurbaşkanlığına uygun olmadığını düşünüyorum”

  • Yapıcıoğlu, Uşak’ta STK, muhtar ve kanaat önderleriyle buluştu

    Yapıcıoğlu, Uşak’ta STK, muhtar ve kanaat önderleriyle buluştu

    Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Ege Bölgesinde bulunan Yapıcıoğlu, İzmir ve Manisa programlarından sonra partisinin Uşak İl Başkanlığı tarafından Belediye Sosyal Tesisler Toplantı Salonunda düzenlenen programa katıldı.

    Programda; katılımcılar HÜDA PAR’a taleplerini, beklenti ve önerilerini dile getirdi.

    Toplantıda STK temsilcileri, muhtarlar ve kanaat önderlerine hitap eden Yapıcıoğlu, partisinin çalışmaları ve misyonu hakkında katılımcılara bilgilendirmede bulundu.

    “Her birimiz aynı şekilde düşünmek zorunda değiliz ama ortak paydamız var”

    Covid-19 salgınının etkisinin hafiflemesinden bu yana bir yılı aşkın süredir memleketleri tek tek gezdiklerini ve hatta fırsat bulduklarında köy ziyaretleri de gerçekleştirdiklerini belirten Yapıcıoğlu, “Gittiğimiz şehirlerde oradaki STK’ları, muhtarları ve basınıyla bir araya gelmeye gayret ediyoruz. Buradaki gayemiz birinci elden vatandaşlarımızla temas etmek ve her görüşte insanımızla bir araya gelmek, yaşanan sorunlara ilişkin çözüm önerilerini dinlemek ve varsa bize dair soruları cevaplandırmaktır. Her birimiz aynı şekilde düşünmek zorunda değiliz ama ortak paydamız var.” dedi.

    Yapıcıoğlu, “Yakından tanıştığımızda ortak paydalarımızın ayrıştığımız noktalardan çok daha fazla olduğunu göreceksiniz. Eğer memleketin ayrı yörelerinde farklı dünya veya siyasi görüşlere, inançlara mensup insanlarımız bir araya gelip daha yakından birbirlerini tanısalar, inanıyorum ki sorunlarımızın önemli bir kısmı çözülecektir.” ifadelerini kullandı.

    “Eleştiri; sadece birinin yanlışlarını ortaya koymak değil, o işin doğrusunu ve olması gerektiğini de söylemektir”

    Siyasi parti temsilcilerinin kullandıkları üsluba dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Malumunuz seçim yaklaştıkça siyasi tartışmalar sertleşiyor. Birbirlerine muhalif olan partilerin kurmuş oldukları cümleleri duyduğumuzda rahatsız oluyorum. Üslup çok sert ve bir o kadar da katılaşma söz konusu ki birisi hakikati dile getirse karşıdaki parti veya partili ona karşı çıkıyor. Kendisine yakın siyasi görüşteki insan saçma sapan bir şey söylese kendi taraftarları çılgınca alkışlıyor. Bu sağlıklı bir durum değildir.” şeklinde konuştu.

    Sadece muhalefet etmek için muhalif olmamak, yanlışları olduğu gibi ortaya koyup çözüm bulmak gerektiğini dile getiren Yapıcıoğlu, eleştirinin sadece birisinin veya bir fikrin yanlış-kötü yönlerini ortaya koymak ya da yanlışlığını ispatlamak olmadığını belirterek asıl eleştiriyi, “bir yanlışlığı ortaya koyarken aynı zamanda o işin doğrusunu ve olması gerektiğini de söylemek” olarak tanımladı.

    Yapıcıoğlu, “Şimdi bunları olabilecek en sağlıklı şekilde yapabilmek adına gittiğimiz her yerde insanlarımızı temsil edenleri bir araya getirmeye çalışıyor, onlardan görüş alıyor, onların gözünden ülkenin fotoğrafını çekmeye çalışıyoruz. Bize yönelik soruları varsa o sorulara ilişkin kendi çözümlerimizi ya da bakış açımızı iletmeye çalışıyoruz. Eğer bu bakış ve çalışma tarzımız diğer partilere ulaşırsa Türkiye daha güzel yerlere gelecektir.” diye belirtti.

    “Kişinin hangi görüşe yakın olduğu önemli değil, insansa muhteremdir”

    Sorun çözecek mercide olmasalar da sorunları ilgili makamlara iletip takipçisi olabileceklerinin altını çizen Yapıcıoğlu, şunları söyledi:

    Sizlerin herhangi bir konuda dile getirmek istediğiniz görüş, öneri, eleştiri ya da sorun varsa bunları not alacağız. Bugün o sorunları çözecek mecra değiliz ama madem siyaset yapıyoruz o zaman vatandaşımızın herhangi bir sorunu varsa o sorunu çözüme kavuşturma sorumluluğumuz vardır. Bu sorunları sizin adınıza çözebilen makamların masasına bırakabilir, işin takipçisi olabiliriz. Bu konuda elimizden gelen gayreti sarf ettik, edeceğimizi de buradan taahhüt ederim. Çok kıymetli projelerimiz var. İktidara gelirsek bütün sorunları çözeceğiz demiyoruz ama iktidara gelmezsek bile elimizde bir şey varsa mutlaka onu da masaya bırakacağız. Bize göre siyaset böyle yapılmalıdır.

    Memleketin en büyük sıkıntılarından biri yoğun partizanlık yapılması olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, “Partimizin sloganı ‘önce insan öncelik adalet’. İnsan merkezli siyaset yapıyoruz. İnsan derken de sadece HÜDA PAR rozeti taşıyanları kastetmiyoruz. İnsan suretinde yaratılmışsa, hangi görüşe yakın olduğu önemli değil, insansa muhteremdir, eşref-i mahlukattır.” ifadelerini kullandı.

    “Hizmeti kendi partililerimize değil, görevlendirildiğimiz makama hizmet etmek bizim için bir borçtur” diyen Yapıcıoğlu, adaletin yeniden tesis edilmesini birinci hedef olarak ilan ettiklerini belirterek “Şu anda memleketin birçok sorunu var. Ekonomiden işsizliğe, gelir dağılımı adaletsizliğinden kadroların dağıtılmasına, vergi yükünün paylaşılmasından eğitim sistemine her birinin bazen yalın bazen doğrudan adaletle bağlantısı vardır. Mesela mülakatlarla ilgili sıkıntılardan biri de; yazılı sınavda tam puan alan birinin mülakatta ’58 aldın’ diyerek elenmesi ya da başka birinin işe yerleşmesi için bir yerlerde nüfuzlu tanıdıklarının olmasıdır.” şeklinde konuştu.

    Dezavantajlı gruplara yönelik görüşlerini de aktaran Yapıcıoğlu, “Dezavantajlı tüm gruplar için dezavantajlarını hissettirmek, bir yük ya da anormal olarak değerlendirmek anormalliktir. Dezavantajlı grup içerisinde çocuk, yaşlı, kadın olabilir. Genel anlamda dezavantajlı insanların durumlarını onlara hissettirmemek için ne gerekiyorsa onu yapmak lazım. İnsanın en şerefli mahlukat, belki kâinatın özü ve aynı zamanda meyvesi olmasından dolayı kendi ayakları üzerinde durup çevrimiçi yaşayabilmesi için gerekli tüm şartları oluşturmak lazım. Bu sadece otizm değil, tüm gruplar için yapılmalıdır.” dedi. (İLKHA)

  • Yapıcıoğlu, Manisa’da STK temsilcisi, muhtarlar ve iş insanlarıyla buluştu

    Yapıcıoğlu, Manisa’da STK temsilcisi, muhtarlar ve iş insanlarıyla buluştu

    Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Manisa’da bulunan Yapıcıoğlu, partisinin il başkanlığı tarafından öğretmenevi restoranında düzenlenen programa katıldı.

    Programda; STK’ların sorunları, talepleri, siyasilerden beklentiler gibi konular konuşulurken, STK temsilcileri; taleplerini, beklenti ve önerilerini dile getirdi.

    Toplantıda katılımcılara hitap eden Yapıcıoğlu, partisinin çalışmaları ve misyonu hakkında katılımcılara bilgilendirmede bulundu.

    Covid 19 salgınının etkilerinin hafiflemesinden bu yana yaklaşık bir yıldır memleketi baştan başa dolaştıklarını söyleyen Yapıcıoğlu, doğusu batısı, kuzeyi güneyi ile 81 vilayetin tamamına gitmek, oradaki insanlarla hemhal olmak, sorun ve sıkıntılarını birinci elden dinlemek için çabaladıklarını kaydetti.

    Konuklara hitap eden Yapıcıoğlu, memleket gezileri kapsamında gittikleri yerlerde yöre insanıyla daha iyi, daha yakından tanışmak, paylaşmak, aralarındaki ortak noktalara dikkat çekmek suretiyle kardeşliği hatırlamak ve hatırlatmak istediklerini söyledi.

    Yaptıkları memleket gezilerinde toplumun her kesimi ile bir araya geldiklerini ve onların sorunlarını dinlediklerini kaydeden Yapıcıoğlu, şöyle konuştu:

    Gittiğimiz yerlerde oralarda muhtarlarımızla, kanaat önderlerimizle, sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle, basınla bir araya gelmeye gayret sarf ediyoruz. Gittiğimiz yerlerde esnafı ziyaret ediyoruz. İmkân bulursak zaman zaman köylere çıkıp çiftçilikle geçimini sağlayan ve bir anlamda bizi doyuran vatandaşlarımızla bir araya gelmeye çalışıyoruz. Gençlerle, kadınlarla oturup onların sıkıntı ve taleplerini dinlemek istiyoruz.

    Siyasete bakış açılarını özetleyen Yapıcıoğlu, “Bir yönüyle belki şu soru akla gelebilir: Siz ne yerelde ne de Ankara’da iktidar değilsiniz, vatandaşların sorunlarını dinleyip de ne yapacaksınız? Bunu soranlara ya da bu soruyu soran gençlere şunu diyoruz: Biz bugün belki icra makamında değiliz, vatandaşların sorunlarını çözme sorumluluğu da bizim omuzlarımızda değil ama madem siyaset yapıyoruz, madem ‘siyaset halkın sorunlarına çözüm bulma sanatıdır’ o zaman biz o sorunlara ilişkin çözüm önerilerimizi vatandaşlara söylemek ve onların sorunlarını da çözme makamında olan kişilere aktarmak ve onlar adına o sorunların çözümünü talep etmek, onun takipçisi olmak gibi bir görevimiz var. Biz şimdiye kadar herhangi bir konuda sadece muhalefet etmiş olmak için muhalefet yapmıyoruz. Ne yaparsa yapsın iktidarın her yaptığına yanlış demiyoruz, bunun gibi kendi içimizden de olsa hiç kimsenin yanlışına da doğru da demiyoruz. Eğriye eğri, doğruya doğru, haklıya hakkını teslim etmek haksızın da haksız olduğunu yüzüne söylemek gibi bir duruşumuz var.” ifadelerini kullandı.

    Yapıcıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

    Önemli olan bize göre haklı olmaktır. Eğer bugün vatandaşlara sorulursa siz gerçekten haklı olmak mı yoksa güçlü olmak mı istiyorsunuz? Eğer bir memlekette insanların çoğunluğu güçlü olmayı haklı olmaya tercih ediyorsa orada bir sorun var. Eğer siz insanlara; ‘Varlıklı olmayı mı tercih edersiniz yoksa haklı olmayı mı?’ diye sorsanız, eğer ciddi bir kitle varlıklı olmayı, mal varlığını biriktirmiş olmayı, zengin olmayı haklı olmaya tercih ediyorsa o memlekette bir şeyler ters gidiyor demektir. Belki bu, sosyal medyanın yaygın olarak kullanılmasının bizi getirdiği noktadır. Bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Biz diyoruz ki eğer biz haklıysak, kınayıcıların kınamasından çekinmeyeceğiz.   Biz haklıysak haklı olduğumuz yerde doğruları söylemeye devam edeceğiz. Ama bu doğruları söylerken kırmadan, dökmeden, incitmeden bunu yapmaya çalışıyoruz. Zira memlekette siyasetin üslubunun çok sert olduğundan en çok şikâyet edenlerden birisi biziz. Üslup sert, bu sertlik diyalog kapılarını kapatıyor, toplumu da geriyor.

    Keşke ehli siyaset olan herkes sadece kendini anlatsa, doğrularını anlatsa ve insanlar bu kadar gerilmese, daha sakin bir ortamda hakikatler konuşulsaydı. Eğer bir toplum gerilirse, eğer sinirler gerginse, eğer yumruklar sıkılmışsa, eğer tarafgirlik hat safhaya çıkmışsa emin olun hiç kimse kendi siyasi muhalifinin dile getirdiği mutlak hakikati bile kabul edemez. Çünkü kulaklar kapanıyor, çünkü gözler önüne perdeler çekiliyor.

    Yapıcıoğlu, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

    Kürd halkının kendi ana diliyle kendini ifade etmesi ve ana dilde eğitimle ilgili partisinin görüşü sorulan Yapıcıoğlu, herkesin kendi ana dilini konuşması, ana dilini öğrenmesi ve ana dilinde eğitim alabilmesinin bir hak olarak tanımlanması gerektiğinin altını çizdi.

    Allah’u Teâlâ’nın tüm peygamberleri kendi kavimlerinin dilinde, onlara gerçeği beyan etsinler diye gönderdiğine vurgu yapan Yapıcıoğlu, “Allah doğrudan doğruya insan ile konuşmaz. Elçiler gönderdi ve o elçilerin hepsi istisnasız gönderildikleri kavimlerin dilleriyle konuştular. Dolayısıyla peygamberler insanların öğretmenleridirler. İnsanlara bilgiyi taşırlar. Eğer Allah bütün kavimlere kendi dillerinden bir öğretmen göndermişse o zaman bırakın eğer insanlar kendi dillerinden eğitim almak istiyorlarsa bunu bir hak olarak tanıyın. Bazıları diyor ki eğer eğitimde dil birliği bozulursa memleketin birliği, bütünlüğü, beraberliği bozulur. Ben tam tersini düşünüyorum. Bütün diller Allah’ın ayetleridir, bütün insanlar Allah’ın kuludur ve insanlar bir tarağın dişleri gibi eşittirler. Hiçbir dilin ya da hiçbir kavmin, hiçbir ırkın, hiçbir ten renginin sadece kendi o özelliğinden dolayı diğerinden bir üstünlüğü yoktur.  Eğer biz birbirimizi tanırsak tanımlamaya kalkışmaz isek, kim kendisini nasıl tarif ediyorsa ve biz o şekilde kabul edersek, ben inanıyorum ki kardeşlik pekişir.” şeklinde konuştu.

    Şayet bir toplumda adalete dair bir şikâyet var ise orada huzursuzluğun çıkacağına dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Eğer bir toplumda adalet varsa çok farklı kavimlere mensup hatta çok farklı inançlara mensup insanlar bir arada kardeşçe yaşayabilir. Bu topraklar yüzlerce yıl buna şahitlik etti. İspanya’dan kovulan Yahudiler, Rumlar, Ermeniler, Süryaniler bu topraklarda çok uzun yıllar rahat rahat yaşadılar. Biz HÜDA PAR olarak şunu diyoruz, siyasetin ve devletin aslında beş temel amacı olmalıdır. Nedir bunlar; insanların can, mal, din, akıl ve nesil emniyeti teminat altına alınmalıdır. İslam yani bizim inancımız, bu beş şeyi teminat altına almıştır. İslam’ın getirmiş olduğu bütün kurallar ya doğrudan doğruya bu beş şeyle ilgilidir ya da dolaylı olarak… ama mutlaka bununla ilgilidir. Madem insanların can, mal, din, akıl ve nesil emniyeti sağlamak asıl hedeftir, o zaman siz insanların canını, malını, neslini, aklını, inancını teminat altına alırken onun hangi inanca mensup olduğuna, teninin renginin ne olduğuna, hangi dili konuştuğuna, hangi memlekette doğduğuna bakamazsınız. Eğer insansa o eşrefi mahlukattır, eğer insansa o bizatihi mükerremdir, Allah ona değer vermiştir, Allah ona değer verdiği için de değerlidir. Biz ona değer vermezsek ondan bir şey eksilmez. Allah’ın değer verdiği bir şeyi biz değersiz kılarsak biz kendi değerimizi aşağıya düşürmüş oluruz.” dedi.

    Yapıcıoğlu, Türkiye siyaseti üzerinde İttihat Terakki’nin etkisini soran bir katılımcıya verdiği cevapta şu ifadeleri kullandı:

    “İttihat Terakki’ye bakış açımız HÜDA PAR olarak çok olumlu değil. İttihat Terakki’nin içerisinde farklı farklı fraksiyonlar yer almıştır. Siyasi yelpazenin çok farklı yerlerinde bulunanlar İttihat Terakki’nin içerisinde yer almışlardır. Fakat ana damar, sürükleyici damarların kökü dışarıda olmuştur. Kökü dışarıda olduğu için de sonuç itibariyle onların yapmış olduğu eylemler memlekete zarar vermiştir. Bu yüzden kökü içeride olmak şartıyla çok farklı farklı fikirler burada savunulabilir, hiç kimse başkasının fikrini kabul etmek zorunda değildir, ama bir şey eğer dışarıdan geliyorsa, eğer bir siyasi hareket talimatları dışarıdan alıyorsa, dışarısı onu yönlendiriyorsa ya da onların mali kaynakları dışarıdan geliyorsa o tehlikelidir. Niye tehlikelidir? Çünkü bugün size para veren yarın size emir verir. Eğer ben bir siyasi hareket isem ve dışarıdan talimat alıyorsam benim memlekete bir faydam olmaz. Çünkü dışarıdaki adam kendi menfaatine göre beni yönlendirmeye çalışacaktır. Benim bu memleketin içerisinde bazı sorunlarım olabilir, bazı şeylere itiraz ediyor olabilirim, bu doğaldır. Hiç kimse bir başkasıyla aynı düşünmek zorunda değildir. Ama biz kendi sorunlarımızı emperyalistlere havale etmeden, şiddete de baş vurmadan kendimiz çözmek zorundayız. Bu nedenle de İttihat Terakki’nin memlekete çok ciddi zararlar verdiğini düşünüyoruz. Bugün de o etki yok mu? Bugün de benzer şekilde davranan, benzer şekilde hareket eden siyasi damarlar vardır.

    HÜDA PAR’ın seçim ittifakları hakkındaki görüşü nedir? sorusuna yanıt veren Yapıcıoğlu, ittifakların siyasetin doğasında var olduğunu belirtti.

    Yapıcıoğlu, “Türkiye’de mevcut siyasi yapı, mevcut kanunlar iki türlü siyasi partileri ittifaka zorluyorlar. Birincisi, şu anda herhangi bir parti tek başına kendi adayını cumhurbaşkanı seçilebilmek için gerekli olan yüzde 50’nin üzerinde oy alma potansiyele sahip midir? Değildir. Öyleyse en kalabalık kitlesi olan, en çok oy alma potansiyele sahip olan bir parti bile kendi adayını cumhurbaşkanı seçtirebilmek için bazı ittifak arayışlarına girmek zorundadır. İkincisi de; şu anda seçim olsa yüzde 10, 2023’ün nisan ayından sonra seçim olursa baraj yüzde 7 olarak uygulanacak. Seçime katılma yeterliliğe sahip partilerin büyük bir çoğunluğunun barajı aşamama riski var. Öyleyse bu partiler de barajı aşıp parlamentoda kendilerini temsil ettirmek için bazı ittifak arayışları içerisine girmesi tabidir. Ama buna rağmen biz HÜDA PAR olarak kim ne yapmışsa biz ona karışmayız. Onu vatandaş karnesini doldurup verecek. HÜDA PAR olarak diyoruz ki; bizim ilkelerimiz, duruşumuz var. Biz sadece barajı aşmak adına kim olursa olsun fark etmez onunla birlikte ittifak kurarız demedik ve demiyoruz. Bizim bir çizgimiz, duruşumuz, hayata bakışımız, kâinata ve siyasete bakışımız var. Bize birazcık benzeyenlerle belki ittifak kurabiliriz bir müddet. Ama taban tabana bizimle zıt insanlarla yürüyecek bir yolumuz yoktur. Biz ilkesiz değiliz, omurgasız hiç değiliz.” dedi.

    Memleket meselelerine dair kendilerine düşen sorumlulukları yerine getirmek için ellerinden geleni yapacaklarını kaydeden Yapıcıoğlu’nun konuşmasının ardından toplantı çekilen hatıra fotoğrafıyla son buldu.

    Yapıcıoğlu, Manisa’daki ziyaretin ardından Uşak iline geçti. (İLKHA)

  • Ekrem İmamoğlu’ndan Diyanet açıklaması! Yine tekrarladı, görevden alınacak mı?

    Ekrem İmamoğlu’ndan Diyanet açıklaması! Yine tekrarladı, görevden alınacak mı?

    İBB’nin Florya tesislerinde gerçekleştirilen canlı yayında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazeteci Fatih Altaylı’nın gündeme ilişkin sorularını cevapladı. İmamoğlu şu ifadeleri kullandı:

    “Tatil meraklısı bir insan değilim. Eşimle yıllardır en çok münakaşa ettiğimiz alandır bu alan. Babam bana ‘çalışma delisisin’ derdi. Hayatım öyle geçti. Sabah 5-6 gibi kalkarım. 18 yaşından beri öyleyim. Şimdi de öyleyim. Tatilci bir belediye başkanı mıyım, yoksa her anı manipüle edilen biri miydim, ona bakmak gerekir. 

    CUMHURBAŞKANINI ÖRNEK GÖSTERDİ

    3 senede toplam 2 gün tatil. Bana en yakınım 3 katı tatil yapmış. Cumhurbaşkanı, İBB başkanıyken benden 4 katı tatil yapmış. Ben kasım ayında maratona girdim. 7 ayı aşkın kampanya yürüttüm. 2-3 günlüğüne tatile gittim. 

    3 yılda 10.2 milyarlık yatırım yaptık. Şu an İstanbul’da bu görüntüler yaşanmıyor. Üsküdar’da kara ile deniz birleşmiyor. Hiçbir ilçede böyle bir görüntü  yok. Esenyurt’ta 2 sene önce dere yatağını imara açmışsınız, kim AKP ilçe başkanlığı, İBB AKP döneminde… 

    YATIRIMLAR DEVAM EDİYOR

    Bu dünyada var mı? Dere yatağını küçültmüşsünüz, dolayısıyla her yağmurda o sokağı sel basıyor. 800 milyon liralık yatırım yapıyoruz orada. Zemin altı izinleri iptal edildi. O günden bu güne bodrum yaşamına müsaade edilmiyor. 

    Sel olduğunda oraya gidecek, çizmeleri giyecek bir belediye başkanı değilim. Ben ilk başta giydim çizmeyi, arkadaşlarımla yola çıktım. İstanbul’un 107 noktasında 10.2 milyarlık yatırım yapıyoruz.

    “BU ŞOVDUR”

    Tek bir noktada baskın var. 3.600 personel, Genel sekreter, başkan vekilleri, İSKİ genel müdürü, ben telefon başındayım ve iş çözülmüş. Saat 8-9’da bir bakan çizmelerle oraya gelince duyuldu. Bakan oraya gelince Ekrem İmamoğlu’nun pozisyonu neden sorgulandı? Her şey çözülmüş, gelip oraya çizme giyip şov mu yapmam gerekiyor. Bu şovdur. Ben bunun parçası neden olayım. Ben hanedan babası değilim, ben aile babasıyım. İktidarın nimetleri çevresinde dönüp dolaşan çocuğum yok.  Benim ailemin hiçbir ferdini siyasi mecranın etrafında göremezsin. 

    DİYANET AÇIKLAMASI

    İki konuyu unutturmayacağım. Biri, benim MOBESE takip edilme sürecinin üzerini kapatmaya çalışlar. Bunu yapan, sızdıran… İkincisi, beni ölüme tehdit edenin açıklamasıyla ilgilenmemesi. 

    İnancım gereği Diyanet İşleri Başkanı’nı ben kabul etmiyorum, benim başkanım değil. Siyasi bir açıklama yapıp, birisi hakkında iftirada bulunurken onu teyit edercesine gülüyorsanız, beni temsil etmezsiniz. En büyük günah iftiradır. Benim  Diyanet İşleri başkanım olamazsınız. Ben sünni bir ailenin çocuğuyum, müslümanım, şahsen benim olamazsınız. 

    “DEMOKRASİNİN YÜZ KARASI GÜNLERİYDİ…”

    Hırsızlar, çaldılar dediler. İçişleri Bakanı, sandık başlarında terörist tespit ettik dedi. 1 kişi sorgulandı mı, 1 kişi ceza evine girdi mi? Biz bunları unutmayız, bunlar demokrasinin yüz karası günleriydi. Bunları yaşatanlar şimdi iftiranın peşinde, manipülasyonun peşinde. Bu insanlara karşı kazanmanın yolu da popülizm yapmak, yalandan yere çizme giymek değildir. Ben bu insanlara karşı büyük mücadele veriyorum, iş yaparak mücadele veriyorum. 

    MURAT ONGUN AÇIKLAMASI

    Ben onunla konuştum. Onun sözleri değil, herkes hata yapabilir. Benim iyi bir yol arkadaşım, ona güveniyorum. O benim duruşumu bire bir temsil etmez. Bizim ‘sözcü’ meselesi farklı olabiliyor, söylediği de yanlış anlaşılabilir, yanlış da söyleyebilir. Bu nedenle sözcülüğü kaldırdık.

    VIZ GELİR

    Bu söz ve duygu benim değil dedim Hemen özür diledim. Hata yapabilirim. 3 yıllık siyaset yaşamımda böyle hatalar üzerinden kimlik tarifi yapmayı uygun bulmuyorum. Vicdansız bir yorum olarak görüyorum. Bu anlamda kendime güveniyorum.  Benim her şeyi bilmem mümkün değil. On binlerce akıl danıştığım insan var. Moderatör anlayışıyla şehri yöneten bir başkanım. 

    “UYDURUK KARARLA ELİMİZDEN ALINDI”

    40’tan fazla yolsuzluk ve usulsüzlük soruşturma dosyalarımıza el konuldu. Halk ekmek için çektiğimiz çileleri gazete ve TV’lerden gördünüz. 300 yeni otobüs alımını cumhurbaşkanı onaylamadı. Bizi zorladılar ancak 160 otobüsü kendi gücümüzle satın aldık. Ancak İstanbul zaman kaybediyor.  Uyduruk kararlarla Galata Kulesi elimizden alındı.

    Onların anladığı, bildiği tarzda çılgın projelerin peşinden koşmadık. Akılcı, mantıklı… Rumeli Hisarı neden çürümeye bırakılır. Sarayburnu neden çöplük içindedir? Kara surları neden çökmek halindedir. Biz 100’ün üzerinde restorasyon yapıyoruz. Bir mirasa sahip çıkma konusunda olağanüstü başarılara adım attık.

    75 bin üniversite öğrencisine 4.500 TL karşılıksız burs veriyoruz. Bunlar yoktu. 100 bine  yakın test kitabı dağıttık. Biz bunları kimsenin gözüne sokmuyoruz. 1 milyon 200 bin aileye destek olduk. Askıda faturada 380 bin fatura ödendi. 70 bini aşkın istihdam sağladık.

    YARDIMLAR HAKKINDA

    Yarattıkları demokrasi krizine karşı meydan okuyoruz. İstanbul’da her vatandaşımızın eşit ve adil hizmet almasını, paylaşımdan faydalanmasına gayret ediyoruz. Yarattıkları ekonomik krize rağmen meydan okuyoruz. Yoksulun yanında, burslar, yurtlar, kreşler açıyoruz. Sosyal yardım bütçesini 5 katına çıkardık. Bütçemizin yüzde 11’i sosyal yardım.

    Ormanlara yıllarca bakmadılar, Atatürk Havalimanı’nın pistlerini yeşil alan yapacağız diye söktüler. Yeşil alan dedikleri ne kağıt üzerine çizdikleri Millet Bahçesi. Adını bile söyleyemediler. Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi…Ne yaptıklarının farkında değiller, şaşkınlar. Biz onun için yarattıkları çevre krizine karşı çıkıyoruz. 

    LİYAKAT VURGUSU

    Araç sayısını artırmadık. Süt dağıtımı için araç aldık. Sayısı 100’ü geçmez. Onun dışında lüks olmayan araç dizaynı yerli araçlardan seçildi, fiyatı makul. Yılda bir araç ihalesi yapıyoruz. Geri iade ettiğimiz araçların dışında sayı artırmadık. Ne kadar gerekiyorsa o kadar var. Şurası bile israfın imzası. Bu şatafat var.

    Uzun süre bir göreve sahip olmanın, eş dost akraba partili gibi bir yapı var. Yüzde 5’i geçmez benim şu anki çalıştıklarımdan tanıdıklarım. Liyakatinden dolayı işe alıyoruz, partisine bakmıyoruz. En objektif en şeffaf işe alım sürecini yönettik. Mansur Bey ile kapışmayız, birbirimize güç veririz. 

    TERÖR SORUŞTURMASINA İLİŞKİN AÇIKLAMA

    Aynı anda İBB’nin ilk defa 3 kadın genel sekreteri oldu. Başarılıdır, liyakatlidir, çalışır. Biz neye talibiz, Türkiye’nin uzlaşmacı diline. Biz 557 tane terörist var İBB’de dediler. 8 ay geçti. Çıktı mecliste masaya vurdu. 20-30 kişi alındı, benim sorumluluğum değil.

    86 bin çalışanımı zan altında bıraktınız. 20-30 kişi için çıkarılan kararı da doğru bulmuyorum. Terörle iltisaklı ise neden geziyor dışarıda. İşten neden çıkardın diyorlar ben çıkarmadım kanun çıkarıyor. Zaten görevden almak için can atıyor. 

    Kürt ve şafi vatandaşlara hizmet etsin diye gassal aldım, diyorsun ki bu terörist. Bunun sorumlusu ben değilim. Dünyanın hiçbir adil ülkesinde bunu anlatamazsınız. 8 aydır çalışanlarımızı mağdur ettiler. 

    “GÖREVDEN ALINABİLİRİM”

    Bana ahmak dendi, ben de sözünü iade ettim. Hakkımızda erteleme kararı verilen hakimin sürüldüğü haberi var. Eylül’de tekrar yargılanacağım, kime yargılanacağım? O hakim kim? Kim ne için gelecek? Tüm bu süreçleri yaşatan bu ülkeyi yöneten akıl. 

    İstanbul önümüzdeki 2023 seçimlerden hemen sonra gerçek sahibi olan AK Parti’nin olacak deniyor. Neden 2024 yerel seçimleri denmiyor? Bunu diyen akıl, seçimi iptal eden akıl beni de görevden alabilir.