Kategori: Eğitim

  • Yıldırım’dan ‘Karargâh rahatsız’a tepki

    Yıldırım’dan ‘Karargâh rahatsız’a tepki

    Halk oylaması sürecindeki ilk mitingini Kahramankazan’da gerçekleştiren AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, 25 Şubat’ta Hürriyet gazetesinde Hande Fırat imzasıyla yayımlanan “Karargâh rahatsız” başlıklı habere tepki gösterdi:

    “Eskiden hatırlayın manşetlerle hükümetlere ayar verirlerdi. AK Parti geldi, artık manşetlerle hükümet kurmak, hükümet yıkmak tarih oldu. ‘Karargah rahatsız’ bu manşetleri hatırlıyorsunuz değil mi. Eskiden, 28 Şubat’ı başlatmadan önce büyük denen gazeteler bu manşetleri ata ata, halkın seçtiği iktidarı al aşağı etmek için her türlü tezgahı kurdular. Şimdi bakıyorum, benzer şeyler yapmaya çalışıyorlar. Manşet atarak hükümete ayar vermeye çalışıyorlar.”

    “Dolar daha da inecek”

    Yıldırım, doların lira karşısındaki değer kaybının devam edeceğini söyledi. “Bakın bir ay öncesine kadar dolar 4 lirayı görmüştü, bugün 3,60. Bu daha da inecek. Üst aklı, ekonomik kumpasları, oynanan oyunları boza boza geliyoruz. Aksine önümüzdeki günlerdeekonomimiz daha da canlanacak, yeni yeni projeler hayata geçecek” dedi.

    “Yeni anayasayla terörden kurtulacağız”

    Yıldırım, 15 Temmuz’dan sonra ‘Kahraman’ unvanı verilen ilçenin halkının darbe girişimine karşı onurlu, haysiyetli bir direniş ortaya koyduğunu, 8 bin kişiyle darbecilerin ele geçirdiği Akıncı Üssü’nükuşattığını söyledi:

    Darbeye karşı ilk sivil dayanışmayı, direnişi başlatan da yine sizlerdiniz. Traktörlerini Akıncı Üssü’nün giriş çıkışını kapatmak için gözden çıkaran da sizdiniz. Allah yolunda vatan için ilk şehidi veren yine Kahramankazan ilçesi oldu. İşte bu yüzde bu destan sizin eseriniz.

    Kahramankazan 16 Nisan’da sandığa gidecek, 15 Temmuz darbecilerinin zihniyetinin Türkiye’den sonsuza kadar silinmesini sağlayacak. Hazır mıyız?Gücümüz millet, kararımız evet. Sevdamız daima millet, kararımız evet. FETÖ’nün elebaşısı Pensilvanya’da bu ‘evet’leri duydukça kriz geçiriyor, fenalaşıyor. PKK, bölücü terör örgütü sizin bu ‘evet’lerinizi işittikçe darlanıyor, kuduruyor. Çünkü ,’Eyvah 48 günümüz kaldı, 48 günden sonra millet sandığa gidecek, (evet) diyecek bizim de biletimizi kesecek.’ diyorlar.

    Yeni anayasayla Feto örgütü de PKK bölücü örgütü de DEAŞ örgütü de Türkiye’den arınacak, Türkiye artık terörle yaşamaktan kurtulacak. Türkiye, önünü daha net görecek. Semalarımızda millete bomba atan savaş uçakları olmayacak, semalarda çocuklar uçurtma uçuracak, gençlerimiz darbeciler tarafından hayatlarından koparılmayacak. Daha yaşanabilir güzel bir ülkenin geleceği için çalışacaklar.

  • İdamı, sadece ‘ oy için’ kullanmak mı istiyorlar?

    İdamı, sadece ‘ oy için’ kullanmak mı istiyorlar?

    Milliyet yazarı Mehmet Tezkan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın “Gerekirse idam için bir referandum daha yaparız” açıklamasıyla ilgili olarak “MHP zaten dünden razı. İktidar da madem bu kadar çok istiyor 18 maddelik paketin içine koysalardı. O da aradan çıksaydı. Bir daha referandum yapıp masrafa gerek kalmasaydı. Ama pakete koymadılar. Gerek görmediler. İnsan sormadan edemiyor. Yoksa, İktidar idamı getirmek istemiyor da sadece ‘ oy için’ kullanmak mı istiyor?” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gerekirse idam için de bir referandum yaparız!

    Mehmet Tezkan’ın “Meclisin gücü artıyor mu, azalıyor mu” başlığıyla yayımlanan (27 Şubat 2017) yazısı şöyle:

    Referandum sürecinin önemli tartışmalarından biri de Meclis’in durumu..

    TBMM’nin görev ve yetkilerini düzenleyen 87. maddeden ‘bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek, bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname yetkisi vermek’ cümlesi çıkarıldı..

    Tartışma da başladı..

    Muhalefet diyor ki; yasamanın yetkileri budandı.. Yasamanın yürütmeyi denetleme yetkisi elinden alındı.. Yasama işlevsiz hale getirildi..

    İktidar itiraz ediyor; tam tersi Meclis daha da güçlendi.. Meclis yürütmeyi denetliyor.. Kuvvetler ayrılığı sağlandı..

    Kafalar karıştı..

    Çünkü iki taraf da aynı maddeyi, aynı cümleleri okuyor ama farklı yorumluyor..

    Peki işin doğrusu ne?

    Doğrusunu anlamak için Meclis’te kabul edilenAnayasadeğişikliğinin gerekçesine bakmak lazım.. O cümlenin 87. maddeden çıkarılmasının gerekçesi ne?

    Yasa koyucu ne yapmak istemiş?

    Yasa koyucunun amacı neymiş?

    Her madde için niçin değiştirildiğine dair, amacın ne olduğuna dair gerekçe yazılır..

    Doğru yorumlansın diye..

    İlerideki yıllarda yorumlamak zorunda olanlara yardımcı olsun diye..

    AKP ve MHP oylarıyla kabul edilen 87. maddedeki değişikliğin gerekçesi şöyle..

    ‘Kuvvetler ayrılığı prensibine uygun olarak yasamanın yürütmeyi denetlemesi ile bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermesi yasamanın görev ve yetkileri arasından çıkarılmaktadır’

    Gayet açık..

    Anayasa değişirse bundan böyle yasama yürütmeye karışamayacak..

    Denetleyemeyecek..

    Ben söylemiyorum..

    Anayasa değişikliğini hazırlayıp Meclis’in onayına sunanlar söylüyor..

    Peki kim denetleyecek?

    Gerekçede o da yazılmış..

    Deniliyor ki..

    ‘Yürütme de yasama da halka karşı sorumlu olmaktadır. Kuvvetler birbirinden ayrı, ancak her iki kuvvetin de birleştiği konu halkın denetiminde halka hizmet etmeleridir’

    Gerekçe açık net..

    Sandıktan çıkan başkan ve onun oluşturacağı bakanlar beş yıl boyunca denetlenemez..

    Halk yaptıklarını beğenmemişse beş yıl sonra sandıkta hesap sorar..

    Yani oy vermez!.

    Getirilmek istenen sistem bu..

    Meselenin aslı astarı budur..

    İdamı neden pakete koymadınız?

    İdam, Anayasa değişikliği paketinin içinde yok ama referandum kampanyasında var..

    Havuç konu yapıldı..

    Diri tutuluyor, canlı tutuluyor..

    Şu söyleniyor; referandumla anayasa değişikliği gerçekleşirse bir sonraki adım idam olacak..

    İdamın referanduma sunulmasının yolu açılacak..

    MHP zaten dünden razı.. İktidar da madem bu kadar çok istiyor 18 maddelik paketin içine koysalardı..

    O da aradan çıksaydı..

    Bir daha referandum yapıp masrafa gerek kalmasaydı..

    Ama pakete koymadılar!

    Gerek görmediler..

    İnsan sormadan edemiyor..

    Yoksa.. İktidar idamı getirmek istemiyor da sadece ‘ oy için’ kullanmak mı istiyor?

    Türk’ün çarpıcıaçıklaması

    Ahmet TürkMardinBüyükşehir Belediye Başkanı’ydı..

    17 Kasım’da görevden alındı..

    21 Kasım’da gözaltına alındı..

    24 Kasım’da tutuklandı..

    3 Şubat’ta tahliye edildi..

    Ahmet Türk,HaberTürk’e verdiği demeçte tutuklandığı günü şöyle anlattı:

    ‘Tutuklandıktan sonra MardinCezaevi’ne götürmelerini bekliyordum ama mahkeme salonundan direkt alıp havalimanına götürdüler;Silivri’ye geçtik. Yani mahkeme kararı daha açıklanmadan benim ve benimle birlikte gelecek polislerin bileti ayrılmış, cezaevi belirlenmiş. Bu da bu tutuklamanın siyasi bir karar olduğunu ortaya koyuyor. Ama “Şaşırdım” desem doğru olmaz çünkü alışığız. Bunları 1980’lerde yaşadık, 1994’te yaşadık.’

    Merakım şu.. Mahkeme kararı çıkmadan eşlik edecek polislerin uçak biletini kim ayarladı?

  • Mehmetçiğin zor koşullarda terörle mücadelesi

    Mehmetçiğin zor koşullarda terörle mücadelesi

    a:2:{s:4:”path”;s:24:”gallery/2017/02/8062421/”;s:4:”item”;a:7:{i:0;a:4:{s:4:”file”;s:6:”m1.jpg”;s:4:”desc”;s:197:”

    Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), kahraman Türk askerlerinin zorlu kış koşullarında bölücü terör örgütleriyle mücadelesine ilişkin fotoğraf ve görüntü paylaştı.

    “;s:5:”width”;s:0:””;s:6:”height”;s:0:””;}i:1;a:4:{s:4:”file”;s:6:”m2.jpg”;s:4:”desc”;s:197:”

    Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), kahraman Türk askerlerinin zorlu kış koşullarında bölücü terör örgütleriyle mücadelesine ilişkin fotoğraf ve görüntü paylaştı.

    “;s:5:”width”;s:0:””;s:6:”height”;s:0:””;}i:2;a:4:{s:4:”file”;s:6:”m3.jpg”;s:4:”desc”;s:197:”

    Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), kahraman Türk askerlerinin zorlu kış koşullarında bölücü terör örgütleriyle mücadelesine ilişkin fotoğraf ve görüntü paylaştı.

    “;s:5:”width”;s:0:””;s:6:”height”;s:0:””;}i:3;a:4:{s:4:”file”;s:6:”m4.jpg”;s:4:”desc”;s:197:”

    Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), kahraman Türk askerlerinin zorlu kış koşullarında bölücü terör örgütleriyle mücadelesine ilişkin fotoğraf ve görüntü paylaştı.

    “;s:5:”width”;s:0:””;s:6:”height”;s:0:””;}i:4;a:4:{s:4:”file”;s:6:”m5.jpg”;s:4:”desc”;s:197:”

    Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), kahraman Türk askerlerinin zorlu kış koşullarında bölücü terör örgütleriyle mücadelesine ilişkin fotoğraf ve görüntü paylaştı.

    “;s:5:”width”;s:0:””;s:6:”height”;s:0:””;}i:5;a:4:{s:4:”file”;s:6:”m6.jpg”;s:4:”desc”;s:197:”

    Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), kahraman Türk askerlerinin zorlu kış koşullarında bölücü terör örgütleriyle mücadelesine ilişkin fotoğraf ve görüntü paylaştı.

    “;s:5:”width”;s:0:””;s:6:”height”;s:0:””;}i:6;a:4:{s:4:”file”;s:6:”m7.jpg”;s:4:”desc”;s:197:”

    Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), kahraman Türk askerlerinin zorlu kış koşullarında bölücü terör örgütleriyle mücadelesine ilişkin fotoğraf ve görüntü paylaştı.

    “;s:5:”width”;s:0:””;s:6:”height”;s:0:””;}}}

  • ABD Afganistan’da asker azaltma planından vazgeçti

    ABD Afganistan’da asker azaltma planından vazgeçti

    Önceki açıklamalarda asker sayısının mevcut 9 bin 800 sayısından 5500’e indirileceği söylenmişti.

    Obama, Beyaz Saray‘da yaptığı açıklamada, ABD askerlerinin kendi başkanlık dönemi boyunca, Afgan polisi ve askerine eğitim ve danışmanlık vermeye devam edeceğini de açıkladı.

    ABD askerleri ayrıca, Taliban ve diğer gruplara karşı terörle mücadele desteği de sunacak.

    Barack Obama’nın ABD başkanlığı 2017 Ocak ayına dek sürecek. Afganistan ABD’nin bugüne dek gerçekleştirdiği en uzun süreli askeri harekat.

    Ancak alınan tüm güvenlik tedbirlerine ve Afgan güvenlik güçlerine verilen tüm eğitim ile donanıma karşın ülkede Taliban güçleri Afganistan’da kontrol ettiği bölgeleri 2001 yılında ABD öncülüğündeki işgalden bu yanaki en geniş seviyesine çıkarmış durumda.

    ABD savunma bakanlığından ismini açıklamayan bir yetkili ise Reuters’a verdiği demeçte “Yönetimin, kapsamlı bir strateji yerine asker sayılarında düzenlemeler yaparak sonuç alabileceğini düşünmesi hayal kırıklığı yaratıyor” şeklinde konuştu.

    Afganistan’da ABD güçlerinin yanı sıra 3000 kadar uluslararası güç askeri bulunuyor.

    ABD öncülüğündeki işgal 2001 yılında El Kaide’nin düzenlediği 11 Eylül saldırılarının ardından başlamıştı.

  • Obama’dan Trump’a Çıkarılacak dersler

    Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Fethullah Gülen’in iadesi için ABD Başkanı Obama’ya mektup yazmayı düşünüyor musunuz” sorusuna, “Ben zaten bu konuyu kendisiyle daha önce görüştüm” yanıtını verdiğini yazdı.

    Çevikcan, 2014 TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri’nin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan’ın Barack Obama nezdinde “Yeni bir girişimiz olur mu?” sorusuna “Vakti zamanı gelince o da olur” yanıtını verdiğini, “yakın zamanda olur mu?” ısrarı üzerine de, “Şimdi konuşturmayın beni. Vakti saati gelince o da olur” dediğini aktardı.

    Serpil Çevikcan’ın Milliyet gazetesinin bugünkü (25 Aralık 2014) nüshasında yayımlanan, “Erdoğan: Vakti gelince o da olur” başlıklı yazısı şöyle:

    Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda dün güzel bir tören vardı. 2014 TÜBİTAK Bilim Özel ve Teşvik Ödülleri sahipleriyle buluştu.

    Bilimsel yetkinlikleri ve alanlarına uluslararası düzeyde yaptıkları çok önemli katkılar nedeniyle el üstünde tutmamız gereken bilim insanları ödüllendirildi. Törenin Cumhurbaşkanı’nın ev sahipliğinde yapılması da dikkatle not edilmeli.

    Çünkü, dün törenin açılış konuşmasını yapan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak’ın İbn-i Sina’dan alıntıyla söylediği gibi, “Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göçer.” TÜBİTAK Başkanı’nın bu sözlerinin reel politikteki karşılığını da.

  • Kadınların umudu ‘hayır’da çoğalacak

    Kadınların umudu ‘hayır’da çoğalacak

    Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Fethullah Gülen’in iadesi için ABD Başkanı Obama’ya mektup yazmayı düşünüyor musunuz” sorusuna, “Ben zaten bu konuyu kendisiyle daha önce görüştüm” yanıtını verdiğini yazdı.

    Çevikcan, 2014 TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri’nin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan’ın Barack Obama nezdinde “Yeni bir girişimiz olur mu?” sorusuna “Vakti zamanı gelince o da olur” yanıtını verdiğini, “yakın zamanda olur mu?” ısrarı üzerine de, “Şimdi konuşturmayın beni. Vakti saati gelince o da olur” dediğini aktardı.

    Serpil Çevikcan’ın Milliyet gazetesinin bugünkü (25 Aralık 2014) nüshasında yayımlanan, “Erdoğan: Vakti gelince o da olur” başlıklı yazısı şöyle:

    Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda dün güzel bir tören vardı. 2014 TÜBİTAK Bilim Özel ve Teşvik Ödülleri sahipleriyle buluştu.

    Bilimsel yetkinlikleri ve alanlarına uluslararası düzeyde yaptıkları çok önemli katkılar nedeniyle el üstünde tutmamız gereken bilim insanları ödüllendirildi. Törenin Cumhurbaşkanı’nın ev sahipliğinde yapılması da dikkatle not edilmeli.

    Çünkü, dün törenin açılış konuşmasını yapan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak’ın İbn-i Sina’dan alıntıyla söylediği gibi, “Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göçer.” TÜBİTAK Başkanı’nın bu sözlerinin reel politikteki karşılığını da.

  • NATO’dan Rusya’ya Karadağ resti

    NATO’dan Rusya’ya Karadağ resti

    NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın ikinci gününde, eski Yugoslavya cumhuriyetlerinden Karadağ ile üyelik müzakerelerine başlanması yönünde karar alındı.

    Üye devletlerin temsilcilerinin alkışları arasında yapılan duyuruda NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Bu, tarihi bir karar. Bugün hem Karadağ hem Batı Balkanlar hem de NATO için güzel bir gün. Bu karar çok güzel bir ittifakın başlangıcı” dedi.

    Karadağ, aylar sürebilecek katılım sürecinin ardından ittifakın 29. üyesi olacak.

    Arnavutluk ve Hırvatistan’ın 2009’da NATO’ya katılımının ardından birliğin Balkan ülkelerinden birine yaptığı bu ilk davete, Rusya’nın karşı olduğu biliniyor.

    Eski Yugoslavya cumhuriyetlerinden Karadağ’ın NATO üyeliğine karşı çıkan Rusya; bu adımın Balkanlar’da yakalanması hedeflenen istikrar için tehdit oluşturacağını savunuyor. Rus yetkililerden, Karadağ’ın NATO üyesi olması halinde bu ülke ile ortak projeleri sonlandırabilecekleri yönünde açıklamalar geliyor.

    23 Kasım’da Rus Dışişleri, Karadağ’ın NATO’ya girişiyle ilgili, “Avrupa’nın güvenliği ve Rusya – NATO ilişkilerine bir başka darbe daha olur” açıklaması yapmıştı.

    Yaklaşık 700 bin nüfuslu Karadağ, 2006’daki referandumun ardından Sırbistan-Karadağ birliğinden ayrılarak bağımsız bir devlet oldu.

  • Obama görüşmesi karelere böyle yansıdı

    Obama görüşmesi karelere böyle yansıdı

    G20 zirvesi için Çin’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan,Almanya Başbakanı Merkel ile görüşmesinin ardındanABD Başkanı Barack Obama ilebir araya geldi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Obama’nın 45 dakika süren görüşmesi saat 08.10’da başladı.Erdoğan ile Obama görüşmesinde gündemde Fırat Kalkanı Harekatı, PKKve Suriye’deki gelişmeler olacak. Görüşmede 15 Temmuz darbe girişimi ve Fethullah Gülen’in iadesi talebi de ele alındı.ABD Başkanı Barack Obama görüşme sonrası yaptığı basın açıklamasında, “Size ve Türk halkına mültecilere kapılarınızı açtığınız için teşekkür ediyoruz. Dünyada tüm ülkelerden fazla mülteciye kapılarınızı açtınız. Birleşmiş Milletler’in toplantısının yanısıra bir de mültecilerle ilgili toplantılar olacak. Başkan Erdoğan ve Türkiye mültecilerin yükünü yalnız taşımamalıdır. Hepimiz desteklemeliyiz Türkiye’yi. Sizi gördüğüme sevindim başkanlığım sırasında şimdiye kadar yarattığımız güçlü ittifağın devamını diliyorum” ifadelerini kullandı.

    Barack Obama’nın ardından konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu bir araya gelişimiz 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaptığımız ilk yüz yüze görüşme. Darbeye karşı verdiğiniz destekten sonra teşekkür ederim. Türkiye ve Amerika arasındaki ittifak uzun süreli stratejik ortağıyken Sayın Obama döneminde model ortaklığa dönüşmüştür bu model ortaklık devam etmektedir. Tabi bu darbe girişimiyle, terör olaylarının arka arkaya gelmesi manidar.

    Dünyadaki tüm terör olaylarına karşı bir NATO ülkesi olarak ortak tavrımız vardır bundan başkası mümkün değildir. Tüm terör olaylarına karşı durmak zorundayız, terörün her türlüsü kötüdür. İyi kötü kötü terörist diye bir şey olamaz. Bölgemizde Suriye ve Irak’ta devam etmekte olan DAİŞ terör örgütüyle mücadelemiz ve bunun yanında PKK gibi, YPG gibi PYD gibi örgütlerle de mücadele etmektedir. Temennimiz Türkiye’nin güneyinde bir terör koridoru oluşmasın. Bunun için de mücadelemize devam ediyoruz.

    Tabii FETÖ terör örgütüyle ilgili olarak da çalışmalarımız hukuk içerisinde darbe girişimi öncesi bu teröriste karşı hazırlanan dosya gönderilmiştir. 15 Temmuz’dan sonra hazırlanmakta olan dosyalar da yine ABD’den gelen heyete daha sonra teslim edilecektir. Onların da çalışmaları şu anda devam etmektedir.

    ABD Adalet Bakanlığından bir heyet gelmiştir. Şimdi de bizden yine Adalet Bakanlığından bir heyet aynı şekilde ABD’ye, hatta Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımız birlikte ABD’ye gidecekler orada da bu çalışmayı birlikte yapacaklardır.Ben bu vesileyle hem dayanışmamızın hem de G-20 zirvesinin insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.

    ABD Adalet Bakanlığından bir heyet gelmiştir. Şimdi de bizden yine Adalet Bakanlığından bir heyet aynı şekilde ABD’ye, hatta Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımız birlikte ABD’ye gidecekler orada da bu çalışmayı birlikte yapacaklardır.Ben bu vesileyle hem dayanışmamızın hem de G-20 zirvesinin insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.

  • İki yeni referandum önerisi

    İki yeni referandum önerisi

    01.01.2017 16:30Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Fethullah Gülen’in iadesi için ABD Başkanı Obama’ya mektup yazmayı düşünüyor musunuz” sorusuna, “Ben zaten bu konuyu kendisiyle daha önce görüştüm” yanıtını verdiğini yazdı.

    Çevikcan, 2014 TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri’nin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan’ın Barack Obama nezdinde “Yeni bir girişimiz olur mu?” sorusuna “Vakti zamanı gelince o da olur” yanıtını verdiğini, “yakın zamanda olur mu?” ısrarı üzerine de, “Şimdi konuşturmayın beni. Vakti saati gelince o da olur” dediğini aktardı.

    Serpil Çevikcan’ın Milliyet gazetesinin bugünkü (25 Aralık 2014) nüshasında yayımlanan, “Erdoğan: Vakti gelince o da olur” başlıklı yazısı şöyle:

    ‘Erdoğan: Vakti gelince o da olur’

    Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda dün güzel bir tören vardı. 2014 TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri sahipleriyle buluştu.

    Bilimsel yetkinlikleri ve alanlarına uluslararası düzeyde yaptıkları çok önemli katkılar nedeniyle el üstünde tutmamız gereken bilim insanları ödüllendirildi. Törenin Cumhurbaşkanı’nın ev sahipliğinde yapılması da dikkatle not edilmeli.

    Çünkü, dün törenin açılış konuşmasını yapan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak’ın İbn-i Sina’dan alıntıyla söylediği gibi, “Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göçer.” TÜBİTAK Başkanı’nın bu sözlerinin reel politikteki karşılığını da TBMM Başkanı Cemil Çiçek özetledi:

    “Uluslararası arenada enleminizi, boylamınızı belirleyecek olan bilimsel çalışmalardır.”

    Bilim dünyası ve akademik çevrenin devletin zirvesinde ödüllendirilmesi konusunda bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hakkını teslim etmek gerekiyor. Bu töreni Çankaya Köşkü’nün ev sahipliğine geçiren o olmuştu. Nitekim, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da dünkü konuşmasında selefinin katkısını andı.

    TÜBİTAK örneğiyle eleştirdi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetim, eğitim ve Türkçenin kullanımı açısından manşete aday birçok cümleler barındıran konuşmasının bir bölümü yine paralel yapı üzerineydi.

    Türkiye’nin paralel yapıyla mücadelesini kazandığını, bu engelin aşılmasıyla sadece siyasetin ve ekonominin değil eğitimin ve bilimin de önünün açıldığını söyleyen Erdoğan, kendilerine verilen olanakları bilim ve insanlığın yararı için kullanmak yerine vatana ihanet için kullananların bilim dünyasının yüz karaları olduğunu kaydetti. Yakın geçmişi anlatırken, gizli bir yapının TÜBİTAK içinde bünyeyi sardığını belirten Erdoğan, “Bilim üretmesini beklediğimiz TÜBİTAK, kendi ülkesinin cumhurbaşkanını, başbakanını, genelkurmay başkanını dinlemek gibi haince bir planın ne yazık ki zemini oldu. ‘Kriptolu telefon ürettik’ dediler, ellerindeki şifrelerle bu telefonları dinlediler” dedi.

    ‘Vakti gelince görüşürüm’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın paralel yapıya dönük olarak dozu uzunca bir süredir azalmayan sert ifadelerini dünkü törende de dinledik. 14 Aralık operasyonunun ardından, Erdoğan’ın hemen her konuşmasında bu konu genişçe yer tutuyor.

    Konu, Fethullah Gülen hakkında, kırmızı bülten sürecini de barındıran yakalama kararı çıkmış olması nedeniyle de çok güncel.

    Bu nedenle, törenin ardından verilen resepsiyonda, ödül alan bilim insanları ve konuklarla sohbet ederken tokalaştığımız Erdoğan’la bir meklektaşımızın esprisiyle başlayan diyaloğun konusu da bu oldu.

    Törende verdiği mesajların üzerine soru yanıtlamak istemediği belli olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fethullah Gülen’in iadesi için ABD Başkanı Obama’ya mektup yazmayı düşünüyor musunuz” sorusuna, “Ben zaten bu konuyu kendisiyle daha önce görüştüm” yanıtını verdi.

    Nitekim, benim de takip ettiğim, Galler’de düzenlenen NATO Zirvesi’nde Erdoğan’ın Obama ile yaptığı baş başa görüşmenin önemli gündem maddelerinden biri Gülen’in iadesi meselesi olmuştu. Erdoğan, o yolculuk dönüşünde, sorularımızı yanıtlarken, iki ülkenin istihbarat kurumlarının bu konuda çalışma yapacağını açıklamıştı.

    Ardından, BM Zirvesi’nde de Erdoğan ile Obama bir araya gelmiş ve konunun ele alındığı iddiası da kamuoyuna yansımış, ancak doğrulanmamıştı.

    Dünkü sohbet sırasında, Obama’yı kastederek, “Yeni bir girişimiz olur mu?” sorusunu yönelttiğimiz Erdoğan, “Vakti zamanı gelince o da olur” yanıtını verdi. “Yakın zamanda olur mu?” ısrarı üzerine de, “Şimdi konuşturmayın beni” dedikten sonra, “Vakti saati gelince o da olur” ifadesini yineledi.

    ABD’nin, Gülen konusunda Türkiye’nin yaklaşımına ne oranda destek verdiğine ilişkin soru işaretleri bir hayli fazla.

    Ancak uluslararası boyutu da olan bir adli süreci ifade eden iade ya da deport konusunda hem Erdoğan’ın hem de hükümetin keskin tutumu ortada.

    Şu anda hukuki ve diplomatik kuralları belli, ancak uzun bir prosedür yürütülüyor. Bize verdiği yanıttan anlıyoruz ki Erdoğan, bu süreç yürürken, gerekli gördüğü zaman konunun Türkiye için önemini Obama ve ABD yönetimine yeniden hatırlatacak.

    Çiçek: Bu konunun görüşülmesi yanlış

    Dünkü resepsiyonda, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’le de sohbet olanağı buldum. Malum, dört eski bakanla ilgili olarak Yüce Divan’a sevk kararı verip vermeyeceği merakla beklenen Meclis Soruşturma Komisyonu etrafında bir tartışma yürüyor.

    Konunun güncel boyutu, Ak Parti grup yönetiminden bazı isimlerin, Yüce Divan’a sevk kararı çıkmaması için komisyon üyeleriyle görüşme yaptığı iddiası.

    Dün bu iddiaları sorduğumuz Çiçek, “Böyle bir bilgi bende yok” dedikten sonra, Meclis Başkanlığı olarak bu sürece müdahil olmadıklarını, 9 Ocak’tan önce kendilerine düşen bir yükümlülük bulunmadığını söyledi.

    Çiçek, bir meslektaşımın, “Komisyonun Ak Partili üyeleriyle Ak Parti yöneticilerinin görüştüğüne ilişkin” iddiaları anımsatması üzerine, “Ak Parti yönetimi ile Başbakan ya da komisyon üyeleri soruşturma komisyonunu mu, bütçeyi mi konuştular, bende o yönde bilgi yok. Ancak o görüşmelerde bu konu görüşülmüşse (dört bakanın durumu) doğru değil” dedi.

    Çiçek, bu sürece müdahil olduğu yönündeki iddialara karşılık, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, İzmir’de bir savcıyı aramasının yargıya müdahale olarak algılandığını anımsatarak, kendisinin komisyon başkanı ya da üyeleriyle yaptığı bir görüşmenin de aynı çerçevede eleştirileceğini söyledi.

    Çiçek, yargıda olan bir konunun bu şekilde tartışılmasının doğru olmadığını, ancak Türkiye’de birçok yasa maddesinin ölü hale geldiğini vurguladı.

  • Türkiye’nin 15 Temmuz hissiyatını anlamadık

    Türkiye’nin 15 Temmuz hissiyatını anlamadık

    ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Blinken, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili, “Gerçek şu ki çoğumuz, Türkiye’de 15 Temmuz olaylarıyla ilgili neler hissedildiğini bütünüyle anlamadık” dedi.

    Washington’da Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) ve Amerika-Türkiye Konseyi (ATC) iş birliğiyle düzenlenen ABD-Türkiye İlişkileri 35. Yıllık Konferansı’nın kapanış oturumunda, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Antony Blinken ile Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç ve ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass konuştu.

    15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili değerlendirmeler yapan Bakan Yardımcısı Blinken, ABD’nin konuyu ele alışıyla ilgili, “Gerçek şu ki çoğumuz, Türkiye’de 15 Temmuz olaylarıyla ilgili neler hissedildiğini bütünüyle anlamadık” dedi.

    ‘Türk halkı demokrasisine sahip çıktı’

    Türk halkının 15 Temmuz’da “kahramanca ülkesine ve demokrasisine sahip çıktığını” anlatan Blinken, darbe girişimi çerçevesinde Türkiye’ye verdikleri desteği bir kez daha dile getirdi.

    Türkiye için en önemli tehditlerden birinin PKK olduğunun farkında olduklarını belirten Blinken, bu tehdide karşı her zaman Türkiye’nin yanında durduklarını vurguladı.

    Blinken, Türkiye ile ABD arasında bazı konularda anlaşmazlıklar yaşandığını ancak bunları iki dost ülkenin yapacağı şekilde açıkça konuşup tartışarak çözmeye çalıştıklarını ifade etti.

    “Türkiye’nin ABD’den daha büyük dostu yok”

    Türkiye ile ABD’nin NATO müttefiki iki ülke olduğunu hatırlatan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, “Türkiye’nin ABD’den daha büyük bir dostu yoktur. Müttefiki olarak, Türkiye’nin demokratik olarak seçilmiş yönetimini ve kurumlarını desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

    IŞİD’in bölgedeki en büyük tehdit olduğunu belirten Blinken, bu kapsamda Rakka operasyonuna bir an önce başlanması gerektiğini dile getirerek, hazırlıkların buna göre yapıldığını aktardı.

    “Suriye’deki iç savaş IŞİD’i besliyor”

    “Suriye’deki iç savaşı çözmeden IŞİD’i tamamen bitirmek mümkün değil” diyen Blinken, Suriye’de kalıcı bir çözümün önünde Esed ve Rusya’nın attığı adımların engel olarak durduğunu savundu.

    “Türkiye’nin Suriyeli mülteciler konusunda yaptığı işler inanılmaz, bunlara müteşekkiriz” açıklamasını yapan Blinken, Türk halkının gösterdiği misafirperverliğin çok değerli olduğuna dikkat çekti.

    Blinken, Türk-Amerikan ilişkilerinin 60 yıldır birçok badireyi aşmayı başardığını, bugün de başaracağını sözlerine ekledi.

    Kılıç: ABD’den daha güçlü bir tepki bekledik

    Büyükelçi Kılıç ise 15 Temmuz darbe girişimi karşısında müttefik ABD’nin daha net bir tavır sergilemesini beklediklerini vurgulayarak, “Amerikan halkından, medyasından ve düşünce kuruluşlarından darbe girişimi sonrasında daha güçlü bir tepki ve destek bekledik” dedi.

    Avrupa ve Amerikan basınının bir kısmında ve hatta bazı siyasilerin 15 Temmuz’la ilgili değerlendirmelerinin “hayâl kırıklığı” olduğunu vurgulayan Kılıç, “Örneğin bazıları, ‘Darbe girişimini hükümet kendisi planladı’ dedi. Bazıları, ‘Türkiye’nin NATO üyeliği sorgulansın’ dedi. Bazısı da darbe karşısında hayatını ortaya koyanları, lidere bağlı koyun gibi tasvir etti” diye konuştu.

    Türk halkının, “15 Temmuz’da sokaklara canı pahasına çıkarak demokrasiye sahip çıktığını” anlatan Kılıç, bu konuda iki ülke arasındaki mesafenin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Türkiye ziyaretiyle kısmen de olsa kapandığını belirtti.

    Kılıç: ABD’nin PYD/YPG’ye silah vermesi doğru değil

    PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye ABD’nin silah vermesini Türkiye’nin doğru bulmadığını hatırlatan Büyükelçi Kılıç, bu silahların PKK’nın eline geçip Türkiye’ye karşı kullanılabileceği uyarısını yaparak, “Bunun kabul edilemez sonucu, bir NATO üyesi olan Türkiye’nin, başka bir NATO üyesinin silahıyla saldırıya uğramasıdır” dedi.

    Türkiye’nin, IŞİD karşıtı operasyonlarda en etkili ülkelerden biri olduğunu ifade eden Kılıç, Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamındaki Özgür Suriye Ordusu’nu desteklemek gibi adımları örnek gösterdi ve sahada PYD/YPG dışında da etkin ve hazır güçler olduğunu söyledi.

    Kılıç, Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne göre yönetilen bir ülke olduğuna da işaret ederek, mevcut olağanüstü hâl (OHAL) uygulamasının anayasaya ve Avrupa Birliği (AB) hukukuna uygun olduğunu belirtti.

    Büyükelçi Bass da Türkiye ne kadar güçlü ve müreffeh olursa ABD’nin o kadar memnun olacağını ifade etti. Bass iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin derinliğine dikkat çekerek, Ankara ile her konuda çok yakın çalıştıklarını ve tüm konuları açıkça konuştuklarını dile getirdi.