Kategori: Ekonomi

  • İnşaat sektörü temsilcileri: Fahiş artışlar sektörü durma noktasına getirdi

    İnşaat sektörü temsilcileri: Fahiş artışlar sektörü durma noktasına getirdi

    Türkiye’nin hem istihdamında hem de ticaretinde “lokomotif” olarak adlandırılan inşaat sektörü zor günler geçiriyor. İnşaat sektöründeki birçok malzemenin fiyatı yüzde 100 artarken, özellikle dolarla alım satımı yapılan demirdeki artış sektörü olumsuz etkiliyor.

    İnşaat sektörünün en önemli malzemelerinden olan demir ve çimentoda, fiyat artışı rekor seviyeye ulaştı. İnşaat sektörü, yaşanan ekonomik sıkıntılar ve sektörün en önemli malzemelerinden olan pek çok malzemeye art arda yapılan zamlar dolayısıyla zor günler geçiriyor.

    Demir ve çimentoda fiyatlar rekor artışla yüzde 130’ları aşan seviyelere geldi. İnşaat malzemelerine art arda yapılan zamlar inşaat sektörünün sıkıntılı günler geçirmesine sebep oluyor.

    İnşaat sektöründe büyük oranda bir durgunluğun yaşandığına dikkat çeken sektör temsilcileri, inşaat yapamaz hale geldiklerinden dert yanıyor.

    Başta demir ve çimento fiyatları olmak üzere temel inşaat malzemelerinde yaşanan olağanüstü fiyat artışlarının sektörü durma noktasına getirdiğine dikkat çeken sektör temsilcileri, özellikle son aylarda temel inşaat malzemelerinde yaşanan olağanüstü artışın, sektörü krize sürüklediğinden dert yanıyor.

    İnşaat sektörünün en hareketli olduğu illerin arasında yer alan Gaziantep’te ekonomik sıkıntıların yanı sıra malzemelerdeki fiyat artışlarından dolayı binalar inşaat halinde kaldı.

    İnşaat malzemelerine yüzde 100’ü aşan zamların yapıldığını belirten sektör temsilcileri, yetkililerden zamların geri alınması için somut adım bekliyor.

    Daire fiyatlarında yaşanan artıştan dolayı halkın artık yatırım yapmadığını belirten Bülent Velioğlu, inşaat sektöründeki sıkıntıların, işverenden yatırımcısına, teknik hizmet veren mimar ve mühendislerden, taşeron firmalara, işçilere kadar herkesi ve tüm sektörleri etkilediğine dikkat çekti.

     

    Bülent Velioğlu

    “Maliyetler arttıkça yatırım yapan vatandaşların sayısı azaldı”

    Sektörün önünü kapanmak üzere olduğunu belirten Velioğlu, “Asgari ücretle çalışan vatandaşlarımız zaten alım gücü hiç yok ve geçimlerini zor yapıyorlar.  Memur kısmı bile kredi ile ev alamaz hale geldi. Kredi ile ev alan bile kredilerini ödeyemez hale geldiler. Eğer memur çift ikisi de çalışırsa düşük bir ihtimalle ev alabiliyorlar; ama diğer tek memurlar artık ev alamaz duruma geldi. Çünkü gelen zamların su götürmez bir gerçek olduğunu görüyoruz. Her şeyin 3-4 katına çıktığı bir piyasadan bahsediyoruz. Biz bu binaya ilk başladığımızda ilk satış fiyatımız 280 bin lira iken, şu an satış fiyatımız 900 bin lira ve 1 milyon 200 bin TL arasında değişiyor. Ortalama 3 veya 4 katı arasında fiyat artışı oldu.” dedi.

    Maliyetler arttıkça yatırım yapan vatandaşların sayısı azaldı

    Girdi maliyetlerinden dolayı daire fiyatlarının yükseldiğini ve bunun talebi ciddi manada düşürdüğünü söyleyen Velioğlu, “İlk dönemlerde rağbet çok iyi durumdaydı. Millet ev sahibi olma hayali kuruyordu ve buna imkanlar vardı. Piyasa yükselirken vatandaşlar parasının değer kazanmasını isteyip eve yatırımlar yapıyorlardı. Maliyetler arttıkça yatırım yapan vatandaşların sayısı azaldı. Şu an yatırım yapan insanların sayısı yok denilecek kadar azalmış durumdadır. Çünkü artık insanlar evleri almak istese bile kredi borçlarını ödeyemeyecek. Gelirleri taksitlerini karşılamıyor. Bu sebeplerden dolayı talep düşmüş durumdadır. Maliyetler sabit tutulmazsa fiyatlar daha da artarsa önümüzdeki 6 aylık süreç için piyasanın daha da duracağını düşünüyorum. Biz bu inşaata başladığımızda, metrekare maliyeti 800-900 TL arasındaydı, bugün ise metrekare maliyet hesabı yaptığımızda, ortalama 4 bin 500 TL üzerinden hesaplar yapıyoruz. Burada ortalama yüzde beş yüz gibi bir fahiş artış var. Belediyelerin arsa arzı konusunda müteahhitlere yardımcı olması gerekir. Arsanın piyasaya daha ucuz sunulması halinde fiyatların azda olsa düşeceğini ve halkın alım gücünün olacağını düşünüyorum. ” ifadelerini kullandı.  

    “Arsanın arzı konusunda yaşanan sıkıntılar, piyasanın yükselmesini tetikliyor”

    Maliyetin düşmesinden sonra halkın gayrimenkule yatırıma yöneleceğini söyleyen Velioğlu, “Belediyeler arsa arzı konusunda müteahhitlere yardımcı olması gerekiyor. Normalde burada arsa arzları, biz buraya başlarken, arsanın piyasa değeri 900 bin TL’lik arsayı biz belediyeden hissedar olduğu hisseyi 2 milyondan aldık. Piyasa yükseliyor bu bir gerçek ama belediyelerini arsa satış fiyatlarında ki fahiş artışlardan kaynaklanıyor. Arsayı alırken, metrekare bazında değeri bin TL olan arsanın, şu an metrekare maliyetleri 5 bin TL’dir. Burada yine baktığımızda 5,5 kat fiyat artışı var. Piyasanın yükselmesinin sebebi girdi maliyetleri tek değildir. Arsanın arzı konusunda yaşanan sıkıntılar, piyasanın yükselmesini tetikliyor. Belediyeler bundan sonra düşük fiyattan arsa temini yapamayacaklar ama fiyatı sabit tutabilirler. Arsadan kar elde etmek yerine, arsayı piyasaya uygun sunarlarsa, maliyet düşeceği için halk dairesini ucuza alıp faydalanabilecektir.” şeklinde konuştu.

    “Esnaf olarak satış gerçekleştiremiyoruz”

    Ülkede yaşanan ekonomik krizin son iki yılda sektörü ciddi şekilde etkilediğini belirten Abdullah Güngör ise artık konut satışı yapamadıklarını ifade ederek, yetkililere bu duruma bir el atmaları yönünde çağrıda bulundu.

    Güngör, “Yaklaşık 8 yıldır sektörde faaliyet göstermekteyim. Son iki yıldır gerek inşaat sektöründe gerek bütün diğer sektörlerde olduğu gibi yaşanan ekonomik kriz, inşaat ve gayrimenkul sektörünü de etkilemiş durumdadır. Bugün insanların alım gücü son derece düştü. Bizde esnaf olarak satış gerçekleştiremiyoruz. Bu konuda mustarip olduğumuzu bütün yetkililere belirtiyoruz.” dedi.  

     

    Abdullah Güngör 

    “Yatırım yapan dairesini alamıyor, müteahhitler ise ellerindeki işi bitiremiyorlar”

    Yaşanan girdi maliyetlerinin inşaatları durduklarını ve kiralık evlerin artık bulunmadığını belirten Güngör, “Bugün hiç olmadığı kadar bir durgunluk var. Geçen yıllarda halkın her kesimine daire satabilirken, şu an da hiçbir satış yapamıyoruz. Özellikle son 6 aydan bu yana daire satışlarımız olmadı. Bugüne kadar Türkiye’de yükselen bir şey indirime gitmemiştir. Önümüzde ki sürecin daha kötüleşeceğini ve herhangi bir iyileşme olmaz. Burada kira noktasında insanlar çok mağdurlar. Vatandaşlarımız kiralık daire bulamıyorlar. Mevcut şartlarda askeri ücret 5 bin 500 TL burada en kötü daire 3 bin 500 ila 4 bin TL arasında değişiyor.” ifadelerini kullandı.  

    “Müteahhitler ellerindeki işi bitiremiyorlar”

    Gaziantep’te özellikle inşaat işiyle uğraşan müteahhitlerin işlerinin durma noktasına geldiğini vurgulayan Güngör, “Sadece emlak veya gayrimenkul sektörü değil, ülkemizin her köşesinde bir ekonomik kriz faciası yaşanıyor. Vatandaşlarımız çok mağdur oluyor. Yatırım yapan dairesini alamıyor. Müteahhitler ellerindeki işi bitiremiyorlar. Bu noktada devletin inşaat sektöründe girdi maliyetlerinde bir el atmasını bekliyoruz. Yoksa bu durumda kiralık ve satılık ev sayısı ciddi şekilde düşecektir. Bu da her sektörün ciddi bir şekilde etkileneceğini gösteriyor.” şeklinde konuştu. (İLKHA)

  • Euro Bölgesi’nde enflasyondaki artış sürüyor

    Euro Bölgesi’nde enflasyondaki artış sürüyor

    Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), Avrupa Birliği (AB) ve Euro Bölgesi’nin Haziran 2022 ayına ilişkin yıllık enflasyon verilerini yayımladı.

    Verilere göre, Euro Bölgesi’nde 2022’nin Mayıs ayında yüzde 8.1 olan yıllık enflasyon, 2022’nin Haziran ayında yüzde 8.6’ya yükseldi.

    Avrupa Birliği’nde ise Mayıs ayında yüzde 8.8 olan yıllık enflasyon, Haziran ayında yüzde 9.6’ya ulaştı.

    Söz konusu enflasyon oranı 2021’in Haziran ayında Euro Bölgesi’nde yüzde 1,9, AB’de ise yüzde 2,2 seviyesinde ölçülmüştü.

    Euro Bölgesi’ndeki haziran ayı enflasyonu, son 25 yıldan beri ölçülen en yüksek seviye olarak tespit edildi.

    Verilere göre AB üyesi 27 ülkenin 15’inde enflasyon oranı çift haneye ulaştı.

    Eurostat’ın verilerine göre enflasyon, haziran ayında Fransa’da yüzde 6,5, Almanya’da yüzde 8,2, İtalya’da yüzde 8,5, İspanya’da yüzde 10, Belçika’da yüzde 10,5, Bulgaristan’da yüzde 14,8, Çekya’da yüzde 16,6, Letonya’da yüzde 19,2, Litvanya’da yüzde 20,5 ve Estonya’da yüzde 22 olarak belirlendi.

    Avrupa’da temel gıda ve enerji ürünleri başta olmak üzere genel fiyatlardaki yükseliş dikkat çekerken, son aylarda enflasyonda meydana gelen artış Avrupalıları da rahatsız ediyor. (İLKHA)

  • İSO, “İKİNCİ 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU” RAPORUNU AÇIKLADI. SANAYİNİN DEVLERİNDE İKİNCİ LİG ŞAMPİYONU EGE SERAMİK OLDU

    İSO, “İKİNCİ 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU” RAPORUNU AÇIKLADI. SANAYİNİN DEVLERİNDE İKİNCİ LİG ŞAMPİYONU EGE SERAMİK OLDU

    İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) KOBİ’lerin karnesi niteliğindeki “İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” raporuna göre, 2021 yılında İSO İkinci 500’ün üretimden net satışları yüzde 77,5 oranında artarak 191,1 milyar TL’den 339,2 milyar TL’ye yükseldi. İSO İkinci 500’de Ege Seramik 980,1 milyon TL ile ilk sırayı aldı. Onu çok küçük bir farkla 979,8 milyon TL ile Kozlu Gıda takip ederken, Kangal Termik Santral 979,7 milyon TL ile üçüncü oldu.

    İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “İSO İkinci 500’ün verilerine baktığımızda borçlanma yapısında belirgin bir bozulma dikkatimizi çekmektedir. 2021’de sanayiciler, bankalara olan borçlarından çok daha büyük bir hızla başka firmalara borçlanmışlar. Bu, İSO İkinci 500 araştırmalarında karşımıza çıkan yeni bir durum olarak dikkat çekiyor” dedi.

    İSO, “Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2021” araştırmasının sonuçlarını bugün açıkladı. Araştırmaya göre, üretimden net satışlarda ikinci en büyük oransal artış kaydedildi. Araştırmaya ilişkin rapora göre, sanayinin devlerinde ikinci lig şampiyonu Ege Seramik oldu. Ege Seramik 980,1 milyon TL ile ilk sırayı aldı. Onu 979,8 milyon TL ile Kozlu Gıda takip ederken Kangal Termik Santral 979,7 milyon TL ile üçüncü oldu.

    Rakamlara dair değerlendirmeyi İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan yaptı. Nitelikli ve kaliteli finansmana erişimde güçlükler yaşandığını ortaya koyan araştırmanın KOBİ’lerin borçlanma yapısındaki bozulmaya işaret ettiğini belirten Bahçıvan, şunları kaydetti:

    “SANAYİ KURULUŞLARIMIZ GÜÇLENEN KÜRESEL TALEPTEN PAYINI ALDI: İSO İkinci 500 çalışmamızın 2021 yılı sonuçları, dünya ekonomisinin pandemi krizinden çıkış sancılarıyla geçirdiği hareketli bir yılın sanayiye yansıyan fotoğrafı niteliğinde. Öncelikle 2021 yılındaki aşı uygulamalarıyla dünyada hemen her sektöre dönük talebin beklenenden erken toparlandığına tanıklık ettik. Bu, beraberinde tedarik krizini getirdi. Gevşek para ve maliye politikalarının sağladığı rekor parasal genişlemenin en yıkıcı yan etkisi ise sonuçlarını bugün de yaşamakta olduğumuz küresel enflasyon oldu. 2021 yılını çift haneli bir büyümeyle kapatan ülkemizde ise sanayi kuruluşlarımız, özellikle dış pazarlardaki performanslarıyla güçlenen küresel talepten payını almış görünüyor.

    İSO İKİNCİ 500’Ü İSO 500’DEN DAHA BAŞARILI BİR GÖRÜNÜM SUNUYOR: İSO 500’e göre daha küçük ölçekli ve KOBİ niteliğinde şirketlerden oluşan İSO İkinci 500’ün ihracatı yüzde 35’lik bir büyümeyle 2021’de Türkiye genelinden ve İSO 500’den daha başarılı bir görünüm sunuyor.

    BORÇLANMA YAPISINDA BELİRGİN BİR BOZULMA VAR: Fakat İSO İkinci 500’ün verilerine baktığımızda borçlanma yapısında belirgin bir bozulma dikkatimizi çekmektedir. Söz konusu veriler İSO İkinci 500’de işletme faaliyetlerinin giderek daha fazla borçlanma ağırlıklı olarak finanse edildiğini ortaya koyuyor. Asıl önemlisi ise borcun vade yapısında da gözle görülür bir kısalmanın olması. Baktığımızda, mali borçların toplam borçlar içindeki payı yüzde 57,6’dan yüzde 54,2’ye inerken, diğer borçların payı yüzde 42,4’ten yüzde 45,8’e yükselmiş görünüyor. Bunun anlamı şu; İSO İkinci 500 şirketleri faaliyetlerin finansmanında ve artan işletme sermayesi ihtiyacının karşılanmasında ticari borçları çok daha fazla kullanmışlar. Bir başka deyişle 2021’de sanayiciler, bankalara olan borçlarından çok daha büyük bir hızla başka firmalara borçlanmışlar. Bu, İSO İkinci 500 araştırmalarında karşımıza çıkan yeni bir durum olarak dikkat çekiyor.

    NİTELİKLİ VE KALİTELİ FİNANSMANA ERİŞİMDE GÜÇLÜKLER YAŞANIYOR: Şunu açıkça belirtmek gerekir ki, başta ihracatçı sanayicilerimiz olmak üzere, şirketlerimiz son yıllarda nitelikli ve kaliteli finansmana erişimde çeşitli güçlükler yaşıyor. Bu tabloya bakarak şunu söyleyebiliriz; finansman koşullarının sıkılaştığı ve kredi imkanlarının daraldığı son dönemlerde, sanayicilerimizin içinde bulunduğu bu durum, zincirleme reaksiyon halinde gelişebilecek ödeme risklerine işaret etmesi bakımından son derece endişe vericidir.

    DEV ŞİRKETLERE KIYASLA KOBİ’LER İÇİN DAHA ZORLAYICI BİR ORTAM: Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de KOBİ’ler ölçek büyütmek, rekabetçiliği artırmak ve pazarını genişletmek için büyük çaplı yatırımlara daha fazla ihtiyaç duyuyor. Buradan hareketle kurlardaki yükseliş ve finansman koşullarındaki sıkılaşmanın dev şirketlere kıyasla KOBİ’ler için daha zorlayıcı bir ortam oluşturduğuna şüphe yok.

    İKİNCİ 500 ŞİRKETLERİNİN DÖVİZ KURU DALGALANMALARINI BAŞARIYLA YÖNETTİKLERİ SÖYLENEBİLİR: Öte yandan İSO İkinci 500 şirketlerinin ana büyüklük kriteri olan üretimden satışlarının, 2021 yılında yüzde 77,5 oranında artarak 191,1 milyar TL’den 339,2 milyar TL’ye yükselmesini önemli bir başarı olarak görebiliriz. İkinci 500 şirketlerinin, 2021’de İSO 500’ü aratmayacak şekilde hem faaliyet giderlerini hem de yıl içerisindeki döviz kuru dalgalanmalarını başarıyla yönettikleri de söylenebilir, zira hem EBITDA hem de vergi öncesi dönem karlılığında dikkat çekici iyileşme söz konusu. Diğer taraftan finansman giderleri, büyük kuruluşlarda olduğu gibi İkinci 500’de de karlılığın temel belirleyicilerden biri olmayı sürdürdü. Türk lirasındaki değer kaybı, enflasyondaki artış ve faiz oranlarındaki yükselişin etkisiyle İSO İkinci 500’ün finansman giderlerinin 2021 yılında yüzde 114,4 oranında artarak 20,1 milyar TL’ye yükselmiş olması bunun açık bir göstergesi.

    AR-GE HARCAMALARINDA CİDDİ BİR SIÇRAMAYA İHTİYACIMIZ VAR: Ülkemiz sanayisinin teknolojiye dayalı, nitelikli ve katma değer yaratan bir üretim yapısına kavuşması, dünya ile rekabetimiz açısından zorunlu. Ne var ki, 2021’de İSO İkinci 500’de halen yüzde 70’in üzerinde düşük ve orta-düşük teknoloji ağırlıklı bir yapının aşılamadığı görülüyor. Bu durum, kat etmemiz gereken uzun bir yol olduğunu gösteriyor. Bunun için kuşkusuz AR-GE harcamalarında ciddi bir sıçramaya ihtiyacımız var. Nitekim İSO İkinci 500 sonuçları, sanayi kuruluşlarının AR-GE’ye ayırdıkları kaynakların üretimden satışlara oranla binde 5’in altında sıkışıp kalmış olduğunun altını çiziyor. Sanayimiz giderek dijitalleşen küresel rekabet ortamında bundan çok daha fazlasına ihtiyaç duyuyor.

    1970’LERE DÖNÜŞ VE “STAGFLASYON” ENDİŞELERİNİN ARTTIĞI BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ: 2021 yılında İSO İkinci 500’ün istihdamı yüzde 5 artarak 261 bin kişiye çıkarken aynı yılda ödenen maaş ve ücretlerdeki artış ise yüzde 39 oldu. Sanayinin istihdamı sürükleyici özelliği burada da karşımıza çıktı. 2022 itibarıyla, dünyada enflasyon ve büyüme açısından beklentilerin olumsuzlaştığı, 1970’lere dönüş ve “stagflasyon” endişelerinin arttığı bir dönemden geçiyoruz. Sanayimizin de bu hava değişiminden etkilenmemesi ne yazık ki pek de mümkün görünmüyor. Bu bağlamda İSO İkinci 500’ün 2021 yılı sonuçları, bir yandan sanayicilerimizin değişen koşullara uyum sağlama yeteneğine işaret ederken diğer yandan da zor bir döneme hazırlıklı olmak için çıkarılması gereken dersleri ortaya koyuyor.

    2021’DE SANAYİNİN GÖSTERMİŞ OLDUĞU PERFORMANS, BİRÇOK YÖNÜYLE DİKKAT ÇEKİCİ: Özetle, başta da belirttiğim gibi normalleşme sancılarıyla geçen 2021’de sanayinin göstermiş olduğu performans, birçok yönüyle dikkat çekici. Salgının azalarak da olsa devam eden etkilerinden kaynaklanan zorluklara rağmen, ekonomideki en temel işlevi olan üretim ve istihdam artışını sürdüren sanayicilerimize, değerli firma bilgilerini bizimle paylaştıkları ve araştırmamıza katıldıkları için buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.”

     

     

     

     

  • TCMB: KISA VADELİ DIŞ BORÇ STOKU, 2021 SONUNA GÖRE YÜZDE 10 ARTARAK  134,5 MİLYAR DOLAR OLDU

    TCMB: KISA VADELİ DIŞ BORÇ STOKU, 2021 SONUNA GÖRE YÜZDE 10 ARTARAK 134,5 MİLYAR DOLAR OLDU

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) mayıs sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoğunun, 2021 yıl sonuna göre yüzde 10,6 oranında artarak 134,5 milyar dolar olduğunu açıkladı.

    TCMB kısa vadeli dış borç istatistikleri gelişmelerini içeren mayıs rakamlarını açıkladı. Buna göre, mayıs sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2021 yıl sonuna göre yüzde 10,6 oranında artışla 134,5 milyar dolar oldu. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 9,2 oranında artarak 56,1 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 10,9 oranında artarak 49,0 milyar dolara yükseldi.

    Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2021 yıl sonuna göre yüzde 11,1 oranında artarak 12,3 milyar dolar oldu. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 0,8 oranında artarak 15,4 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 12,1 oranında artışla 17,5 milyar dolar oldu.

    YURT DIŞI YERLEŞİKLERİN TL CİNSİNDEN MEVDUATLARI ARTTI

    TCMB verilerine göre, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre yüzde 16,0 oranında artışla 11,0 milyar dolar seviyesine yükseldi.

    Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2021 yıl sonuna göre yüzde 12,8 oranında artarak 43,8 milyar dolar oldu.

    KAMU VE ÖZEL SEKTÖRÜNÜN KISA VADELİ BORCU ARTTI

    Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2021 yıl sonuna göre yüzde 9,5 oranında artarak 24,3 milyar dolar olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 10,1 oranında artarak 80,8 milyar dolara yükseldi.

    RESMİ ALACAKLILARA OLAN KISA VADELİ BORÇLAR 88 MİLYON DOLAR OLDU

    Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 12,4 oranında artarak 71,3 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 8,7 oranında artarak 62,7 milyar dolara yükseldi. 2021 yıl sonunda 460 milyon dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2022 mayıs sonu itibarıyla 437 milyon dolar oldu. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 88 milyon dolar oldu.

    KISA VADELİ DIŞ BORÇ STOKUNUN YÜZDE 45,5’LİK KISMI DOLAR CİNSİNDEN

    Mayıs sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 45,5’i dolar, yüzde 25,9’u euro, yüzde 9,1’i TL ve yüzde 19,5’i diğer döviz cinslerinden oluştu.

    TOPLAM STOK İÇİNDE PAYI EN YÜKSEK OLAN KAMU SEKTÖRÜ OLDU

    Mayıs sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 182,3 milyar dolar oldu. Söz konusu stokun 17,5 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 18,9, Merkez Bankası’nın yüzde 16,1, özel sektörün ise yüzde 65,0 oranında paya sahip olduğu belirlendi.

  • Alkole zam üstüne zam! Şimdi de şaraplar…

    Alkole zam üstüne zam! Şimdi de şaraplar…

    Alkol ürünlerine peş peşe gelen zamlara yenisi eklendi. On iki gün içerisinde alkollü içkilere iki zam uygulandı.

    Türkiye Tekel Bayiler Platformu Özgür Aybaş, sosyal medya platformu Twitter üzerinden yapmış olduğu açıklamayla birlikte bazı şarap ürünlerine yüzde 25 zam geldiğini ifade etti.

    Geçtiğimiz günlerde de bazı yüksek alkollü içkilerde yüzde 15-20 arasında değişen oranlarda zam yapılmış bunun üzerine kaçak içkinin yaygınlaşacağına dair endişeler artmıştı.

  • Türkiye’den 97 ülkeye çay ihraç edildi

    Türkiye’den 97 ülkeye çay ihraç edildi

    Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) verilerine göre, bu yılın ilk yarısında 97 ülkeye 3 bin 652 ton çay ihraç edildiği belirtildi.

    Türkiye’nin en fazla çay satıldığı ülkeler sırasıyla Belçika, Birleşik Krallık ve Almanya oldu. Söz konusu çay ihracattından 12 milyon 234 bin 737 dolar gelir elde edildi.

    Bu yılın ilk 6 ayındaki ihracat, 2 bin 585 ton çay karşılığı 10 milyon 277 bin 186 dolar kazanılan geçen yılın aynı dönemine oranla miktarda yüzde 41, değerde yüzde 19 arttı.

    DKİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, çay ihracatının bu yılın ilk yarısını beklentilerin üzerinde artış oranıyla tamamladığını söyledi. Gürdoğan, “Son yıllarda ihracat yapılan ülke sayısının artması çay ihracatımızda da önemli artış sağlamakta. Özel sektör firmalarının da yeni inovatif çay türleri geliştirmeye başlamasıyla ihracatımız önümüzdeki dönemde daha üst rakamlara ulaşacaktır” dedi. (İLKHA) 

  • TÜİK verileri açıkladı! Yabancılara konut satışında rekor

    TÜİK verileri açıkladı! Yabancılara konut satışında rekor

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan Haziran 2022’ye ilişkin konut satış istatistikleri incelendiğinde, konut satışlarının önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,7 artarak 150 bin 509 seviyesine yükseldiği görülüyor.

    TÜİK’in yayımladığı son verilere göre, Türkiye genelinde konut satışları haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,7 artarak 150 bin 509 oldu. Konut satışlarında İstanbul 27 bin 998 konut satışı ve yüzde 18,6 ile en yüksek paya sahip oldu. İstanbul’u 13 bin 303 konut satışı ve yüzde 8,8 pay ile Ankara, 8 bin 243 konut satışı ve yüzde 5,5 pay ile İzmir izledi.

    Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 40 konut ile Hakkari, 44 konut ile Ardahan ve 90 konutla Bayburt oldu. Satışlar ocak-haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 31,4 artışla 726 bin 398 olarak kaydedildi.

    YABANCILARA KONUT SATIŞI ARTTI

    Yabancılara yapılan konut satışları haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 81,8 artarak 8 bin 630 oldu. Haziran ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 5,7 oldu.

    Yabancılara konut satışlarında ilk sırada 3 bin 906 konut ila İstanbul var. İstanbul’u sırasıyla 2 bin 534 konut satışıyla Antalya ve 428 konut satışıyla Mersin izledi. Yabancılara yapılan konut satışları ocak-haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 72,7 artarak 35 bin 383 oldu. Rusya Federasyonu vatandaşları Türkiye’den 1887 konut satın aldı. Rusya Federasyonu’nu 987 konutla İran, 807 konutla da Irak vatandaşları izledi. 

  • TÜİK: YABANCILARA KONUT SATIŞI HAZİRAN AYINDA BİR ÖNCEKİ YILIN AYNI AYINA GÖRE YÜZDE 81,8 ARTTI

    TÜİK: YABANCILARA KONUT SATIŞI HAZİRAN AYINDA BİR ÖNCEKİ YILIN AYNI AYINA GÖRE YÜZDE 81,8 ARTTI

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye genelinde konut satışları haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,7 artarak 150 bin 509 oldu. Yabancılara yapılan konut satışı haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 81,8 artarak 8 bin 630’a ulaştı. Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı.

    TÜİK haziran ayına dair konut satış istatistiklerini yayınladı. Buna göre, Türkiye genelinde konut satışları haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,7 artarak 150 bin 509 oldu.

    YABANCILARA HAZİRAN AYINDA 8 BİN 630 KONUT SATILDI

    Yabancılara yapılan konut satışları haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 81,8 artarak 8 bin 630’a ulaştı. Haziran ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 5,7 olarak hesaplandı. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 3 bin 906 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla 2 bin 534 konut satışı ile Antalya ve 428 konut satışı ile Mersin izledi. Yabancılara yapılan konut satışları ocak-haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 72,7 artarak 35 bin 383 oldu.

    EN ÇOK KONUT SATIŞI RUSYA FEDERASYONU VATANDAŞLARINA YAPILDI

    Haziran ayında Rusya Federasyonu vatandaşları Türkiye’den bin 887 konut satın aldı. Rusya Federasyonu vatandaşlarını sırasıyla 987 konut ile İran, 807 konut ile Irak vatandaşları izledi.

    İPOTEKLİ KONUT SATIŞLARI ÖNCEKİ YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE YÜZDE 63,5 ARTTI

    Türkiye genelinde ipotekli konut satışları haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 40,6 artarak 40 bin 610 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 27,0 olarak hesaplandı. Ocak-haziran döneminde yapılan ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 63,5 artışla 170 bin 317 oldu. Haziran ayındaki ipotekli satışların 11 bin 229’u, ocak-haziran dönemindeki ipotekli satışların ise 43 bin 114”ü ilk el satış olarak gerçekleşti.

    109 BİN 899 KONUT EL DEĞİŞTİRDİ

    Türkiye genelinde diğer konut satışları haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,8 artarak 109 bin 899 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 73,0 oldu. Ocak-haziran döneminde diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23,9 artışla 556 bin 81 oldu.

    İLK EL KONUT SATIŞ SAYISI HAZİRANDA ARTTI

    Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,6 artarak 44 bin 732 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 29,7 oldu. İlk el konut satışları ocak-haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 24,2 artışla 208 bin 451 olarak gerçekleşti.

    İKİNCİ EL KONUT SATIŞLARINDA 105 BİN 777 KONUT EL DEĞİŞTİRDİ

    Türkiye genelinde ikinci el konut satışları haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,8 artış göstererek 105 bin 777 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 70,3 oldu. İkinci el konut satışları ocak-haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 34,6 arttı. 517 bin 947 satış yapıldı.

    KONUT SATIŞLARINDAKİ ARTIŞ OCAK-HAZİRAN DÖNEMİNDE YÜZDE 31,4 OLDU

    TÜİK verilerine göre, konut satışları ocak-haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 31,4 arttı. Bu dönemde, 726 bin 398 konut satıldı.

     

  • AR-GE İÇİN GEÇEN YIL BÜTÇEDEN YAPILAN HARCAMANIN GSYH İÇİNDEKİ PAYI YÜZDE 0,28 OLDU

    AR-GE İÇİN GEÇEN YIL BÜTÇEDEN YAPILAN HARCAMANIN GSYH İÇİNDEKİ PAYI YÜZDE 0,28 OLDU

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, merkezi yönetim bütçesinden 2021 yılında Ar-Ge faaliyetleri için yapılan harcama 20 milyar 249 milyon TL oldu. Buna göre, merkezi yönetim bütçesinden yapılan Ar-Ge harcamalarının, 7 trilyon 209 milyar TL olan Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içerisindeki oranı yüzde 0,28 oldu.

    TÜİK, merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge faaliyetleri için ayrılan ödenek ve harcamalara ilişkin verileri açıkladı. Buna göre, merkezi yönetim bütçesi verileri kullanılarak yapılan hesaplamalara göre 2021 yılında Ar-Ge faaliyetleri için gerçekleştirilen harcama 20 milyar 249 milyon TL oldu. Bu sonuca göre merkezi yönetim bütçesinden yapılan Ar-Ge harcamalarının 7 trilyon 209 milyar TL olan Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içerisindeki oranı yüzde 0,28 oldu. 
     
    2022’DE AR-GE FAALİYETLERİ İÇİN 26 MİLYAR 307 MİLYON TAHSİS EDİLDİ  

    Bütçe başlangıç ödenekleri esas alınarak hesaplanan tahmini sonuçlara göre, 2022 yılı merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge faaliyetleri için 26 milyar 307 milyon TL tahsis edildi. Dolaylı Ar-Ge desteği 13 milyar 416 milyon TL oldu. Ar-Ge faaliyetlerine yönelik vergi indirimi ve istisnalarının toplamı 2021 yılında 13 milyar 416 milyon TL oldu. 

    EN FAZLA FONLAMA GENEL BİLGİ GELİŞİMİ İÇİN ÜNİVERSİTELERE YAPILDI 
     
    Ar-Ge için merkezi yönetim bütçesinden yapılan harcamalar sosyo-ekonomik hedeflere göre sınıflandırıldığında 2021 yılında en fazla Ar-Ge fonlaması yüzde 48,3 ile genel bilgi gelişimi için üniversitelere yapıldı. Bu sosyo-ekonomik hedefi; sırasıyla yüzde 15,6 ile savunma, yüzde 10,3 ile endüstriyel üretim ve teknoloji, yüzde 10,0 ile genel bilgi gelişimi Ar-Ge (diğer kaynaklardan finanse edilen) ve yüzde 4,8 ile ulaşım, telekomünikasyon ve diğer altyapılar takip etti. 
     
    Bütçe başlangıç ödenekleri esas alınarak yapılan hesaplamalara göre, 2022 yılında Ar-Ge için en fazla ödeneğin yüzde 38,4 ile genel bilgi gelişimi için üniversitelere ayrılacağı tahmin edildi. Savunma yüzde 36,4 ile sosyo-ekonomik hedefler arasında ikinci sırada yer aldı. Bu hedefleri yüzde 8,4 ile endüstriyel üretim ve teknoloji, yüzde 7,0 ile genel bilgi gelişimi (diğer kaynaklardan finanse edilen) ve yüzde 3,2 ile eğitim izledi. 

  • Altın fiyatlarındaki düşüş piyasayı hareketlendirdi

    Altın fiyatlarındaki düşüş piyasayı hareketlendirdi

    Altın fiyatlarında yaşanan düşüş hem vatandaşları hem de kuyumcuları sevindirdi. Altın fiyatlarındaki düşüşün piyasada bir hareketliliğe neden olduğunu belirten kuyumcular, bu durumun yaz sezonuna kadar devam edeceği öngörüsünde bulundu.

    Altın fiyatlarındaki düşüşün geçici olduğunu vurgulayan kuyumcular, altının kışa doğru bir kez daha yükselişe geçebileceği öngörüsünde bulundu.

    Batman’daki kuyumcu esnafı Ayetullah Çetiz, düğün sezonuyla birlikte altın fiyatlarında yaşanan düşüşün altın piyasasını canlandırdığını söyledi.

    İşlerinin iyi olduğunu dile getiren Çetiz, döviz kurunun düşmesinin işlerine olumlu yansıdığını kaydetti.

    Ayetullah Çetiz

    “İnsanlar altının düşmesini bekliyor”

    Fiyatındaki düşüşün altına talebi artırdığına işaret eden Çetiz, “Bu şekilde insanlarda ihtiyaçlarını daha rahat giderecektir. Altın yaklaşık 3-4 aydır bir seviyede duruyor. Bir ay önce gramda 50 lira düştü ve halen o seviyelerde devam ediyor. Altının düşmesi insanların alım gücünü etkiliyor ve insanlar daha rahat altın alabiliyor. Fiyatlar biraz daha yükselirse alım gücü düşecektir. İnsanlar daha da altının düşmesini bekliyor.” dedi.

    “Altın kısa vadede düşse de yükseliş devam edecek”

    İleriki aylarda altının bir kez daha yükselişe geçebileceğini vurgulayan Çetiz, şöyle devam etti:

    “Bize göre altın daha da yükselir gibi gözüküyor. Uzmanların da kanaati bu yöndedir. Vatandaşlar gibi biz de altının düşmesini istiyoruz. Çünkü altın fiyatı düşerse işlerimiz daha çok açılacaktır. Tabi altın kısa vadede düşse de yine yükseliş devam edecektir.”

    Şu anda altın satışlarının çok iyi bir durumda olduğunu belirten kuyumcu esnafı Eyüp Başaran, bunu fiyatların az da olsa geri çekilmesine bağladıklarını söyledi.

    Eyüp Başaran

    “Altın fiyatları düştü mü işlerimiz açılıyor”

    Yaz mevsimi boyunca bu rahatlamanın devam edeceği tahmininde bulunan Başaran, “Öngörümüz o yöndedir. Altın genellikle yaz mevsiminde düşüyor ama son bahara doğru tekrar tırmanışa geçiyor. Altında yaşanan düşüşten vatandaş biraz memnun ama geçmişe nazaran biraz iyi oldu. Şu an 22 ayar altının gramını 920 liradan satıyoruz. Şu an işlerimiz çok iyi, hatta sabahtan beri oturmadım. Altın fiyatları düştü mü işlerimiz açılıyor. Tabi yatırım amacıyla alanlar da oluyor.” dedi.

    Adnan Işık

    “Altın fiyatının biraz daha yükseleceğini düşünüyorum”

    Altın fiyatlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan bir diğer kuyumcu esnafı Adnan Işık ise şunları söyledi:

    “Altın fiyatı biraz yüksel olabilir ama diğer ürünlere baktığın zaman gerçekten altın fiyatı normal seviyelerdedir. Yani mazot, yağ, şeker ve diğer maddelere göre altın fiyatı düşüktür. Milletin ekonomik gücü düştüğü için tabi eskisi gibi satışlarımız olmuyor. Altın fiyatı biraz daha düşük olsaydı satışlarımız daha iyi olabilirdi. Türkiye’nin gözüken ekonomi sürecine göre altın fiyatının biraz daha yükseleceğini düşünüyorum. Altın ve doların yerinde durmamasından dolayı millette şaşırmış durumda. Şu an düğün sezonundayız ama kendi işimizden memnun değiliz. Satışlar oluyor ama beklediğimiz gibi değil.”(İLKHA)