Kategori: Ekonomi

  • Dondurmaya bir zam daha geldi

    Dondurmaya bir zam daha geldi

    Geçtiğimiz aylarda, yaz henüz kendini göstermeye başlamadan önce  yüzde 20 zam gelen dondurma fiyatlarına bir zam daha geldi. Yeni fiyatların 17 Temmuz itibariyle geçerli olacağı ifade edilse de pek çok satıcı bugünden itibaren zamlı fiyatları uygulamaya başladı.

    Haziran ayında gelen elektrik, süt ve şeker zamlarıyla yüzde 25 artan fiyatların ardından tüketiciler en temel ürünleri bile satın almaya korkar vaziyete gelmişti. Dondurmalara haziran ayından beri yapılan ikinci zam geldi. Dondurma üreticilerinin yüzde 20 zamlı yeni tarifesi satıcılara dağıtıldı. Zamların 17 Temmuz’dan itibaren geçerli olacağı ifade edilse de pek çok satıcı bugün itibariyle zamlı fiyatlar üzerinden satış yapacağını söyledi.

    Cumhuriyet’ten Al Can Polat’ın haberine göre, mayıs sonunda 11.50 liraya satılan İtalyan Algida markasına ait Magnum, son zamla 16 liraya çıkarken 36.90 TL’ye satılan kutu dondurma haziran başında gelen zamla 47.50 TL’ye bugün gelen zamla da 54.90 liraya satılmaya başlandı.

  • Aile Destek Paketi ödemeleri ne zaman yatacak? 400-600 TL hesaplara geçecek! İşte detaylar…

    Aile Destek Paketi ödemeleri ne zaman yatacak? 400-600 TL hesaplara geçecek! İşte detaylar…

    Aile Destek Paketi ödemeleri yattı mı? Aile Destek Paketi ödemeleri ne zaman yatacak? Vatandaşlar bugünlerde en çok bu soruların yanıtını merak ediyor. Türkiye Aile Destek Programı için başvurular ne zaman, nereden, nasıl yapılacak? Kimler sosyal destek paketinden yararlanacak? 400-600 TL Aile Destek Paketi ödemeleri hesaplara ne zaman geçecek? İşte detaylar…

    AİLE DESTEK PROGRAMI BAŞVURUSU NASIL YAPILIR?

    Türkiye Aile Destek Programı için başvurular, e-devlet üzerinden yapılacak. E-devlet uygulamasını kullanmayanlar ise sosyal yardımlaşma dayanışma vakıflarına ya da Bakanlığın herhangi bir kurumuna veya kuruluşuna danışarak nereye, nasıl başvuru yapmaları gerektiğini öğrenebilecek.

    AİLE DESTEK PAKETİ ÖDEMELERİ NE ZAMAN YATACAK?

    Aile Destek Paketi sosyal yardım ödemelerinden yararlanacak haneler, sistem tarafından hane halkının gelir durumlarına göre belirlenecek. Sosyal destek yardımı kapsamında toplamda 4 milyon hane, 12 ay süreyle düzenli olarak ödemelerden yararlanacak.

    Destek ödemeleri aylık 450 lira, 550 lira, 600 lira olmak üzere üç segmentte hesaplara yatırılacak. Ödemeler yıllık 5 bin 400 ile 7 bin 200 lira arasında değişecek.

    KİMLER BU YARDIMDAN YARARLANAMAZ?

    Türk vatandaşı olmayan,

    Mavi Kart sahibi olan,

    Yerleşim adresi yurt dışında olan,

    18 yaşından küçük olan,

    Hanesinde memur, kamu işçisi, noter ya da muhtar olarak çalışan veya yurtdışında çalışan, yurtdışı borçlanan yahut özel sandıklar kapsamında olan kişi ya da kişilerin bulunanlar bu destekten faydalanamaz.

  • Emekli maaşlarına ilişkin önemli açıklama

    Emekli maaşlarına ilişkin önemli açıklama

    YTürkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken yazılı açıklama yaparak, Bağ-Kur’lu esnafın en fazla prim gün sayısıyla en düşük emekli aylığını aldığını, Bağ-Kur emekli aylıklarında memurlara yapılan ek gösterge düzenlemesi gibi bir iyileştirme yapılmasına ihtiyaç olduğunu kamuoyu ile paylaştı.

    Palandöken, Bağ-Kur emekli aylıklarının mevcut koşullarda çok düşük kaldığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

    “SSK’lı çalışanlar 7200 prim gün sayısıyla emekli olurken Bağ-Kur’lu esnaf ve sanatkarlarımız 9 bin prim gün sayısını doldurmak zorunda. Esnafımız hafta sonu demeden, bayram seyran demeden çalışmasına rağmen en düşük emekli aylığını alıyor. Yapılan son düzenlemeyle asgari ücret 5 bin 500 liraya çıkarılırken memurlar için de 3600 ek gösterge düzenlemesi yapıldı. Ancak 3 bin 500 liradan başlayan Bağ-Kur’lu çalışanların emekli aylıkları çok düşük. Toplumda en çok çalışan kesim olan, dükkanındaki ürünleri satarak geçimini sağlayan Bağ-Kur’lu esnafımız ile çiftçilerin emekli aylıkları asgari ücretin altında kalmamalı. Sosyal güvenlikteki norm birliğine göre SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı birleştiğine göre emekli aylıkları da eşitlenmeli. En uzun prim gün sayısını ödeyen Bağ-Kur’luların en düşük emekli aylığını alması anayasanın eşitlik ilkesine aykırı.” 

  • Yeni mezun işsizler hayatlarının şokunu yaşadı! Mesleğe atılmadan devlete borçlandılar! KYK kredisinde faiz çıkmazı

    Yeni mezun işsizler hayatlarının şokunu yaşadı! Mesleğe atılmadan devlete borçlandılar! KYK kredisinde faiz çıkmazı

    Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan (KYK) geri ödemeli öğrenci kredisi yeni mezunlar borç ve faiz batağına saplanmış durumda.

    Öğrenci kredi borçları enflasyonla birlikte daha da artarken iş bulmakta bile zorlanan yeni mezunlar bu borçları nasıl ödeyeceklerini kara kara düşünüyor.

    SOSYAL MEDYADA GÜNDEM OLDU

    Son olarak sosyal medyada Türk öğrencilerin iş hayatına adımlarını atmadan devlete 100 bin lira borçlu çıkması sosyal medya platformu Twitter’da gündeme (trend topic) girdi.

    12.915 TL kredi alan öğrenciye 53.823 TL; 32.415 TL kredi alan öğrenciye ise 100.488 TL geri ödeme çıktı.

    “BİZ FAİZE KESİNLİKLE MİLLETİMİZİ EZDİREMEYİZ”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında, “Biz faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız. Biz faize kesinlikle milletimizi ezdiremeyiz. Bunu kabulleneceğiz. Bunun başka çıkışı olamaz. Hala kalkıp da bu yolda, bu mücadelede beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar kusura bakmasınlar. Bu yolda ben faizi savunanla olmam, olamam” ifadeleri bu faiz oranlarının ardından yeniden viral oldu.

  • AKP’nin üzerinde çalıştığı EYT formülü ortaya çıktı! EYT ne zaman çıkacak?

    AKP’nin üzerinde çalıştığı EYT formülü ortaya çıktı! EYT ne zaman çıkacak?

    Her fırsatta gelecek seçimlerin Haziran 2023 tarihinde yani zamanında yapılacağını ifade eden hükümet EYT olarak bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanlar konusunu yeniden tartışmaya açtı.

    AKP’ye yakınlığı ile bilinen Türkiye gazetesinden Selçuk Böke’nin haberine göre; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde üç ayrı komisyon kurularak çalışmaya başladı.

    EYT, kamudaki sözleşmeli personel ve geçici çalışanlar ile taşeron çalışanların durumları ile ilgili çalışma yapmak üzere kurulan komisyonların, ekim ayına kadar mevcut durum hakkında incelemelerde bulunarak yapılacak çalışmayı belirlemesi bekleniyor.

    EYT ÇALIŞMASI BAŞLIYOR

    EYT ile ilgili alternatifli formüllerin görüşüleceği çalışmalar sırasında hazineye yükü, sosyal güvenlik açıklarına etkisi gibi başlıklar en fazla üzerinde konuşulacak başlıklar olacak.

    EYT’de kademeli bir geçişle bu maliyetin azaltılması formülünün ağırlık kazandığı iafde ediliyor. EYT’ye takılanların 2023 başından itibaren ‘kademeli’ olarak emeklilik hakkı elde edebilmesine yönelik bir düzenleme yapılacağı tahmin ediliyor.

    Ekim ayından itibaren hazırlanan taslaklar önce kabinenin gündemine getirilecek, ardından, çalışma hayatında uzman AKP’li milletvekilleri Meclis’e sunacak.

    Geçici işçilerin çalışma sürelerinin 10 aydan 12 aya çıkarılması, 70 bin taşeron çalışanın kadroya alınarak tayin hakkı verilmesi gibi düzenlemelerin de yıl sonuna kadar çıkarılması bekleniyor. 600 bine yakın sözleşmeli personelin kadroya alınmasına yönelik düzenlemede de personele tercih hakkı getirileceği belirtiliyor. Yapılacak çalışma kapsamında, kamuda sözleşmeli personel çalıştırılması zorunlu alanların çerçevesi belirlenerek bunun dışındaki alanlarda sözleşmeli personel istihdamına son verilecek.

  • ESKİ MB BAŞKAN YARDIMCISI PROF. DR ÖZATAY: “ŞU ANDA GELDİĞİMİZ RİSK DÜZEYİ OCAK 2002’DEKİ RİSK DÜZEYİNDEN YÜKSEK”

    Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatih Özatay, ekonomide 2001 kriziyle bugün yaşanan krizi karşılaştırdı. Özatay, “2001 krizinden sonra enflasyona odaklanan ciddi bir para politikası vardı ve Merkez Bankası da bağımsızdı. Şimdi durum olumsuz. Çünkü, para politikası sahadan çekilmiş vaziyette. İstenildiği zaman Merkez Bankası Başkanı görevden alınabiliyor… Fiyatların artış hızı daha yüksek o zaman 40 puan artmıştı şimdi 60 puan arttı ve daha da artacak. Risk açısından bakınca şu anda geldiğimiz risk düzeyi Ocak 2002’deki risk düzeyinden yüksek” dedi.

    2001-2006 yılları arasında Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Prof. Dr. Fatih Özatay, ekonomide 2001 yılında yaşanan krizle bugünkü kriz arasındaki benzerlik ve farklılıkları ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. 2001 krizinin şubat ayında çıktığına ve mayıs ayında da güçlü ekonomi programı uygulandığına dikkat çeken Özatay, enflasyonu düşürmenin zor olmadığını, ancak ciddi bir program uygulanması gerektiğini vurguladı. Özatay, şunları söyledi:

    2001 KRİZİNDEN SONRA ENFLASYONA ODAKLANAN CİDDİ BİR PARA POLİTİKASI VARDI, ŞİMDİ PARA POLİTİKASI SAHADAN ÇEKİLMİŞ VAZİYETTE: Bütçe açığı daha fazlaydı 2001’de. Kamunun borçları daha yüksekti. Çünkü bankaları kurtarma operasyonu vardı. Şimdi kamu borcu daha düşük, bütçe açığı da daha düşük. Dolayısıyla maliye politikasında yapılacaklar açısından işler şimdi daha kolay. Maliye politikası çerçevesinde borç düşük ama borcun döviz cinsinden kısmı daha yüksek. Dolayısıyla, kur hareketlerine karşı hassas yapıyor şu andaki durumu…Para politikası açısından bakıldığında ise 2001 krizinden sonra enflasyona odaklanan ciddi bir para politikası vardı ve Merkez Bankası da bağımsızdı. Şimdi durum olumsuz. Çünkü, para politikası sahadan çekilmiş vaziyette. İstenildiği zaman Merkez Bankası Başkanı görevden alınabiliyor bu da bağımsızlık açısından literatürde olumsuz bir durum. Bankalara baktığımızda şimdiki durum çok daha olumlu…Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) açısından bir soru işareti yoktu. Şimdi çok enflasyon hesabı konusunda başka enflasyon hesabı yayınlayan araştırmacılar var. Çok daha yüksek buluyorlar, bunlar da doğru ya da yanlış TÜİK’in itibarı hakkında soru işareti doğuruyor. Zayıf taraflara cevap vermek gerekiyor.

    RİSK AÇISINDAN BAKINCA ŞU ANDA GELDİĞİMİZ RİSK DÜZEYİ OCAK 2002’DEKİ RİSK DÜZEYİNDEN YÜKSEK: Sonuçlar açısından bakıldığında ise o zaman, 2001 krizi şubatta çıkmıştı mayıs ayında da güçlü ekonomiye geçiş programı uygulanmıştı. Şubatta enflasyon yüzde 33’tü 2001 krizi çıktığında, o zamanki şubattan önceki son iki senenin en düşük enflasyonuydu. Yüzde 33’ten 74’e çıktı, Ocak 2002’de. 12 aylık bir sürede 74’e çıktı, 40 puan arttı. Sonra da program etkisini gösterdi, hızla düştü. Şimdi enflasyon açısından durum daha kötü. 19 ile başladı Eylül 2021 niye eylülü alıyorum çünkü Merkez Bankası’nın faiz indirmeye başladığı dönem, kur artışlarının tetiklendiği dönem. Şimdi yüzde 78’e geldi yani geldiğimiz yer daha yüksek 78’e karşılık 74 ama daha gidiyor bu, daha yükselecek. Fiyatların artış hızı daha yüksek o zaman 40 puan artmıştı şimdi yaklaşık 60 puan arttı ve daha da artacak. Risk açısından bakınca şu anda geldiğimiz risk düzeyi, Ocak 2002’deki risk düzeyinden yüksek.

    ZOR BİR İŞ DEĞİL BU AMA YAPILINCA DÜŞÜYOR YAPILMAZSA DÜŞMÜYOR: Hem enflasyon açısından hem risk açısından hem döviz kuru açısından ciddi bir program uygularsanız düşüyor bunlar. 2001 krizindeki zirve noktaları ocaktır, enflasyonda risk ve kurda da biraz daha öncesidir, 2001’in sonbahar aylarıdır ondan sonra sürekli düşmüştür. Bu iş düşmez değil enflasyonun nasıl düşeceğini biliyoruz sonuçta, zor bir iş değil ülke deneyimleri var iktisat literatürü var. Bir ülkenin potansiyel büyüme oranını yükseltmek zor bir iş, orada çok çeşitli görüşler var ama enflasyonun nasıl düşürüleceğini de hemen hemen çoğu iktisatçı görüş birliğinde, farklı düşünenler olabilir elbette. Zor bir iş değil bu ama yapılınca düşüyor, yapılmazsa düşmüyor. Temel farklılıklar bunlar, şu anda kurun geldiği yer de o zamanki ocakla karşılaştırdığınız zaman hemen hemen aynı yerde.

    Özatay’ın beklenen Federal Rezerv Bankası (FED) faiz kararının Türkiye’ye etkisi hakkındaki değerlendirmesi ise şöyle:

    MESELE SİZİN NE YAPTIĞINIZLA İLGİLİ: Bu konuda yapılmış çok çalışma var, Latin Amerika ülkeleri Türkiye ve benzer ülkeler için. Bunların kırılganlıkları arttığı zaman, yani ekonomide sorunların arttığı zaman gelişmiş ülkelerin Merkez bankalarının özellikle de FED faiz artırımları bunları zorluyor. Ekonomileri ne kadar zayıfsa o kadar zorluyor, ekonomi az kırılgansa daha az zorluyor. Oralarda faizlerin artması demek, buralara daha az sermaye girip, oralara daha çok sermaye gitmesi demek. Oralardan gelen kaynakların daha az gelmesi demek, döviz arzının azalması demek. Bu ekonominiz iyiyse bu çok az etkiliyor, çok sorun olmuyor. 2004’te de böyle bir durum oldu FED’in agresif bir şekilde faiz arttıracağı hem de beklenenden önce faiz arttıracağı bekleyişteydi. Dünyada hakim oldu. Brezilya’da Türkiye’de de Meksika’da da faizler sıçradı ama bizim ekonomimizde güçlü bir program uygulandığı için bu etkiler geçici kaldı, 4-5 ay sonra ortadan silindi. Mesele sizin ne yaptığınızla ilgili, olumsuz etkiler mi etkiler. Ama ekonomimiz şu anda içinde bulunduğu durumda olmasaydı çok az etkilerdi, çok da dert etmezdik. Bir iki puan enflasyon yükseltirdi, ona karşı önlem alınırdı. Ama şu anda zaten sermaye girişi çok az Türkiye’ye çünkü riski çok yüksek, yerleşiklerin dövize doğru yönelişleri var, böyle bir ortamda bir de para politikası sahada yokken enflasyonda yükseliyorken FED’in ve Avrupa Merkez Bankası’nın bu faiz arttırma kararı kötü etkiler bizi… Mevcut olumsuzluklara yeni olumsuzluklar eklenir.

    ORTADA BUNU DEĞİŞTİRECEK BİR PROGRAM DA YOK AYNI POLİTİKALAR DEVAM EDİYOR: Model kullanmadan yön belirtilebilir. Yükselecek niye çünkü enflasyonun bundan sonra arttıracak bazı önemli faktörler var. Birincisi döviz kuru üzerinde baskı var, döviz kuru enflasyonun önemli belirleyicilerinden bir tanesi. Merkez Bankası döviz satıyor olmasına rağmen ya da kamu bankaları…, döviz kuru artıyor burada bir olumsuz faktör var. Avrupa Merkez Bankası, FED faiz arttırırsa döviz kuruna yukarı doğru bir baskı gelir. O da bu işi daha güçlendirir. Üretici fiyatlarındaki artış çok yüksek… O ne demek üretilen malların fiyatları şu anda tüketiciye yansıyan fiyatlardan çok daha fazla artıyor demek, zamanla onun da etkisi olacaktır…Ortada bunu değiştirecek bir program da yok, aynı politikalar devam ediyor.

    EKONOMİK BİRİMLERİN VE FİNANS PİYASALARINDAKİ AKTÖRLERİN CİDDİYETİNİZİ VE UYGULAMANIZI GÖRMELERİ GEREKİR: Yapılabilecekler açık, para politikası enflasyona odaklanacak. Merkez Bankası’nın kanununu değiştireceksiniz, itibarını arttırmak için. Merkez Bankası yöneticilerinin görevden alınması tekrar zorlaştıracaksınız, 2001’deki kanuna döneceksiniz. Para politikası mecburen faiz arttıracaksınız, bayağı bir arttırmanız gerekiyor…Kapsamlı bir faiz artışı gerekir… Ondan sonra geriye kalan para politikasının ciddiyetin piyasalarda anlaşılması. Maliye politikasında yapılacak döviz cinsinden yurtdışından borçlanmayacaksınız…TÜİK’i bağımsız yapmak gerekebilir, itibarını arttırmak için. Bunlar hep risk birimini kısa vadede düşürecek işler, geriye kalan kısmı da ekonomi dışındaki alanlar. Hukuk sistemi için ihale yasası, rant vergisi, eğitim sistemi, TÜİK’in bağımsızlaştırılması, hukuk sisteminde yargıç bağımsızlığı vesaire. Bunlar odaklanmış yapısal reform olur, kalıcı olarak Türkiye’nin risk primini düşürmek için. Diğerleri de istikrara yönelik adımlar, kolay onlar daha kolay. Merkez Bankası bağımsızlığı ve TÜİK bağımsızlığı da itibar kazanmak için anında risk primini düşürmek için önemli işler olur. Geriye kalan sizin ne kadar ciddi olduğunuzu göstermeniz. Hemen bunları yaptınız diye bir anda her şey düzelmez. Ekonomik birimlerin ve finans piyasalarındaki aktörlerin ciddiyetinizi ve uygulamanızı görmeleri gerekir.

     

     

  • DOLAR 17,32 TL, EURO İSE 17,60 TL’DEN HAFTAYI TAMAMLADI

    Haftaya 16,74 TL seviyesinden başlayan dolar kuru, 5 gün boyunca ibresini yukarıya çevirdi. Haftanın son işlem gününde de 17,32 TL’ye kadar çıktı. Euro da 17,46 TL’den başlayan haftalık seyrini 17,60 TL’den tamamladı. Arife günü olmasıyla yarım gün işlem yapılan Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,35 yükselişle 2.434 puandan tamamladı.

    Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), haziran ayında şirketleri nakit döviz tutmaktan caydırmayı amacıyla yeni adımlar atmıştı. BDDK kararının ardından 20 Aralık’tan bu yana yeni zirveyi gören dolar kuru, 17,54 TL seviyesinden 16,03’e kadar gerilemişti. Ancak dolar kuru dün yeniden 17,01’i gördü. Haftanın son işlem gününü de 17,32 TL’den kapadı. Euro da 17,46 TL’den başlayan haftalık seyrini 17,60 TL’den tamamladı.

    Arife günü olmasıyla yarım gün işlem yapılan Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,35 yükselişle 2 bin 434 puandan tamamladı.

    BDDK NE KARAR ALMIŞTI?

    BDDK, geçen hafta belirli tutardan fazla nakit dövizi olan şirketlerin yeni TL krediye erişimini engelleyen bir karar aldı. Kararın ülkedeki döviz talebinin büyük bölümünü yaratan şirketlerden gelen döviz talebini sınırlamayı, kur korumalı TL mevduata olan talebi artırmayı amaçladığı belirtilmişti. Ancak, işveren örgütleri peş peşe finansmana erişim sıkıntısını dile getirmişti. 

     

  • REKABET KURULU, DYDO DRİNCO TURKEY İÇECEK SATIŞ VE PAZARLAMA AŞ’YE 14 MİLYON 302 BİN TL İDARİ PARA CEZASI VERDİ

    REKABET KURULU, DYDO DRİNCO TURKEY İÇECEK SATIŞ VE PAZARLAMA AŞ’YE 14 MİLYON 302 BİN TL İDARİ PARA CEZASI VERDİ

    Rekabet Kurulu, içecek satış ve pazarlama alanında faaliyet gösteren DyDo Drinco Turkey İçecek Satış ve Pazarlama AŞ’ye 14 milyon 302 bin TL idari para cezası uygulanmasına karar verdi. Ancak Kurul, bu cezada yüzde 20 oranında indirim yaparak idari para cezasını 11 milyon 441 bin 624 lira olarak düzenledi.

    Rekabet Kurulu, kararını internet hesabı üzerinden yaptığı duyuru ile paylaştı. Kararda, DyDo Drinco Turkey İçecek Satış ve Pazarlama AŞ’nin satışını yaptığı ürünlerin raf fiyatına müdahale etmek suretiyle perakende satış noktalarının yeniden satış fiyatını belirleyerek, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği belirtildi. Bu doğrultuda teşebbüse, 2021 yılı gayrisafi geliri üzerinden takdiren 14 milyon 302 bin TL idari para cezası uygulanmasına karar verildiği belirtildi.

    Açıklamaya göre, uzlaşma usulü sonucunda teşebbüse verilen idari para cezasında yüzde 20 oranında indirim uygulandı. Bu kapsamda uzlaşma usulü sonucunda teşebbüse 2021 yılı gayrisafi gelirleri üzerinden takdiren 11 milyon 441 bin 624 TL tutarında idari para cezası uygulanmasına karar verildi.

  • İTO BAŞKANI AVDAGİÇ: “KIŞA GİRERKEN İKİ ÖNEMLİ SORUN VAR. BİRİNCİSİ GAZ BULABİLECEK MİYİZ, İKİNCİSİ BULURSAK PARASINI ÖDEYEBİLECEK MİYİZ?”

    İTO BAŞKANI AVDAGİÇ: “KIŞA GİRERKEN İKİ ÖNEMLİ SORUN VAR. BİRİNCİSİ GAZ BULABİLECEK MİYİZ, İKİNCİSİ BULURSAK PARASINI ÖDEYEBİLECEK MİYİZ?”

    İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, enerjide arz güvenliği ve yüksek fiyatlara dikkat çekerek, “Kışa girerken iki önemli sorun var. Birincisi; gaz bulabilecek miyiz? İkincisi; bulursak bile parasını ödeyebilecek miyiz? 1000 metreküpü bin 300 dolarla çıkan doğal gazın, önümüzdeki kışa girerken 2 bin 500-3000 dolarla çıkacağı yönünde bir bilgi akışı var” dedi.

    İTO’nun temmuz ayı meclis toplantısı Kurban Bayramı dolayısıyla erken yapıldı. İTO Başkanı Şekib Avdagiç, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, dünyada ve Türkiye’deki gelişmeleri değerlendirdi. Ulusal enerji tasarrufu ve enerji verimliliği çağrısı yapan Şekib Avdagiç’in açıklamaları şöyle:  

    “YAKIT VE GAZ BULABİLECEK MİYİZ: Üretici fiyatlarındaki en yüksek artışın yüzde 370’e yakın bir oranla enerji girdilerinde yaşanması dikkat çekici. Yeni 5 yıllık Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmalıyız. Enflasyonla mücadelede bozulan fiyatlama davranışları ve beklentilerin yeniden olağan seyrine dönmesini büyük önem taşıyor. Kışa girerken iki önemli sorun var. Birincisi; yakıt, gaz bulabilecek miyiz? İkincisi; bulursak bile parasını ödeyebilecek miyiz? Bu sadece Türkiye’nin değil tüm Avrupa’nın sorunu olacak. 1000 metreküpü bin 300 dolarla çıkan doğal gazın, önümüzdeki kışa girerken 2 bin 500-3 bin dolarla çıkacağı yönünde bir bilgi akışı var Rusya tarafından.

    ENERJİ TASARRUFU, TÜRKİYE İÇİN CARİ DENGENİN İYİLEŞTİRİLMESİ İÇİN ELZEMDİR: Küresel ekonomiyi derinden etkileyen en önemli konu enerji fiyatları. Uluslararası Enerji Ajansı, termostatın Avrupa binalarında sadece 1 santigrat derece tasarruf yönünde ayarlanmasının gaz kullanımını yılda 10 milyar metreküp azaltacağını kaydetti. Enerji tasarrufu Türkiye’nin de öncelikli konularından biridir. Ve bizim bu konuya önümüzdeki dönemde çok daha fazla yoğunlaşmamız gerekiyor. Daha da önemlisi, enerji tasarrufu, ithal enerji bağımlılığı oldukça yüksek olan Türkiye için cari dengenin iyileştirilmesi için vazgeçilmezdir ve elzemdir.

    ENERJİ TASARUFU İLE 21 MİLYAR DOLARA YAKIN BİR İYİLEŞME ELDE EDİLEBİLECEK: Merkez Bankası’nın araştırması göre yenilenebilir enerji kaynaklarında ve ‘makul’ artışlar sağlanması enerji verimliliğinde halinde, 2030’da Türkiye’nin cari işlemler dengesinde 21 milyar dolara yakın bir iyileşme elde edilebilecek. Yine aynı araştırmada, yenilenebilir enerji payındaki yüzde 10 puanlık artışın net ithal enerji payında yüzde 6,5 puanlık düşüş ve cari işlemler dengesinde 4,5 milyar dolar iyileşme sağlayabileceği ifade ediliyor.

    KONUTLARDA ISI YALITIM KREDİ PAKETİ TASARRUF İÇİN ÖNEMLİ, YÜZDE 35 TASARRUF OLDUKÇA YÜKSEK BİR DEĞER: Konutlarda Isı Yalıtım Kredi Paketi’nin çok mühim olduğuna inanıyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı ‘Konutlarda Isı Yalıtım Kredi Paketi de tasarruf için önemli. Paket büyük imkanlar sunuyor. 60 ay vadeli yüzde 0,99 faiz oranıyla kredi kullanımı fırsatı getiriyor. Doğalgazda yüzde 99 dışa bağımlı olan Türkiye’de gazın 3’te 1’i konutlarda tüketiliyor. Dolayısıyla yüzde 35 tasarruf oldukça yüksek bir değeri ifade ediyor.

    GIDA FİYATLARI TÜM DÜNYADA REKOR DÜZEYLERDE ARTTI: Yıllık tüketici enflasyonunun 23,4 puanlık bölümünün ise gıda fiyatlarındaki artıştan geliyor. Türkiye’nin bu konunun üzerinde dikkatle durması gerekiyor. Tarımsal potansiyeli büyük bir ülke için bu oranda yüksek gıda fiyat artışını olağan göremeyiz. Gıda fiyatları tüm dünyada rekor düzeylerde arttı, artmaya da devam etmesi bekleniyor. Ancak mevcut tablo, dünyanın artık stratejik bir sektör olarak gördüğü tarım ve gıda sektörüne yönelik politikaları yeniden ve radikal bir biçimde gözden geçirmemiz gerektiğine işaret ediyor.

    VERGİ BAREMLERİNİN ASGARİ ÜCRET ARTIŞINA BAĞLI OLARAK DÜZENLENMESİNİ BEKLİYORUZ: İTO olarak enflasyonda hareketlenme başladığından beri işverenlerin üretim ortağı olan çalışanlarını hayat pahalılığına ezdirmemesi gerektiğini savunuyoruz. Çalışanlarımızın insanca yaşayabilecekleri bir gelire sahip olmaları ve artan refahtan eşit ölçüde pay alabilmeleri, verimli bir üretim için temel şarttır. Bunu sağlamak da sadece hükümetin değil, iş dünyası olarak bizim de sorumluluğumuz altındadır. O yüzden biz hem çalışanımızın refahının artmasını hem de alım gücünün korunmasını vazifemiz olarak görüyoruz. Bu çerçevede asgari ücretin temmuz ayından itibaren 5 bin 500 liraya çıkarılması kararını memnuniyetle karşılıyoruz. Bununla birlikte, vergi baremlerinin asgari ücret artışına bağlı olarak düzenlenmesini bekliyoruz.”

     

  • KURBAN BAYRAMI’NDA KARAYOLLARI SORUMLULUĞUNDAKİ KÖPRÜ VE OTOYOLLAR ÜCRETSİZ OLACAK

    KURBAN BAYRAMI’NDA KARAYOLLARI SORUMLULUĞUNDAKİ KÖPRÜ VE OTOYOLLAR ÜCRETSİZ OLACAK

    Kurban Bayramı tatili dolayısıyla Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) sorumluluğundaki otoyol ve köprü geçişlerinden ücret alınmayacak. Yap-işlet-devret projelerini kapsamayan uygulama, bugün başladı.

    Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Bazı Mal ve Hizmetlerden Ücretsiz veya İndirimli Olarak Faydalanacakların Tespitine İlişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

    Buna göre, Kurban Bayramı tatili dolayısıyla bugün başlayan uygulama çerçevesinde18 Temmuz pazartesi saat 07.00’ye kadar, yap-işlet-devret projeleri hariç KGM sorumluluğundaki otoyollar ile 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geçişler ücretsiz olacak.

    BAŞKENTRAY, MARMARAY VE İZBAN SEFERLERİ İLE TOPLU TAŞIMA HİZMETLERİ ÜCRETSİZ VERECEK

    9 Temmuz Cumartesi saat 00.00’dan (Bu gece yarısı) başlayarak 12 Temmuz Salı saat 24.00’e kadar Başkentray, Marmaray ve İZBAN seferleri ile belediyeler ve bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelerce yürütülen toplu taşıma hizmetleri de ücretsiz verilecek.

    15 TEMMUZ’DA DA ÜCRETSİZ UYGULAMA

    15 Temmuz anma etkinlikleri kapsamında da 15 Temmuz Cuma saat 00.00’dan başlayarak 24.00’e kadar Başkentray, Marmaray ve İZBAN seferleri ücretsiz yapılacak.