İçerik
Kategori: Kadın
-
Çocuğunuza Asla Söylememeniz Gereken 3 Cümle
Tabii bu cümle anneler babaların ağzından değil de genelde büyük kardeşlerin ağzından çıkıyor. Ve küçük kardeşlerimizden duyduğumuz kadarıyla çocukluk anılarının en beteri olarak akılda yer ediyor, hayat boyu silinmeyen bir korku hissine dönüşüyor. Abiler ablalar, kabul edin! Hepimiz etmedik mi bu lafı!?
İlk paragrafımız kişisel yaşanmışlıklarla ilgili de olsa, küçük kardeşlerimizin zorlamalarıyla da yazılsa, yazımızın geri kalanı öyle değil. Psikologların önerileriyle, çocuk psikolojisinden örneklerle dolu bir liste hazırladık sizlere. Buyrunuz;
Ya da ”Ağlayıp durma be…”, ”Ay hemen de küser bu zaten!” gibi formasyonları da var bu cümlenin. İşte o formasyonların hiçbirini kurmayın, çocuğunuzun hassaslığına yönelik alaycı tavırlara katiyen girmeyin. Çünkü:
Çocukların sinir sistemleri, bizlere göre çok daha hassastır, daha ince ayarlıdır. Bu yüzden hemen her şeye, çok hızlı şekilde tepki verebilirler. Kendilerini tutmadan gülerler, sinirlenirler, küserler, ağlarlar. Bu ince ayar yaş ilerledikçe zaten kendiliğinden azalır. Bu hassaslığı zamanından önce ehlileştirmeye çalışmak ebeveynlerin sıkça yaptığı bir hatadır.
Bir çocuğu hassas olmakla suçlamak, baskılamak, çocuğun ilerleyen yaşlarında empati yeteneğini kaybetmesine, dolayısıyla da başarılı ilişkiler kuramamasına sebep olur.
-
Seks İşçileri Hakkında Bilmediklerimiz
Dünyanın en eski meslek gruplarından biri olmasına rağmen, seks işçiliği en çok yargılanan mesleklerden bir tanesi. Günümüzde birçok ülke hukuksal yollarla seks endüstrisini yasaklıyor ve yapılan aktivitelerin “suç” olduğunu iddia ediyor.
Aynı alkolde, uyuşturucuda ya da diğer endüstrilerde olduğu gibi, yasaklanan ve tabu olarak tanımlanan seks satışı da piyasadaki açıktan dolayı karaborsacıların eline düşmüş durumda. Seks işçilerinin yer altına sürülmesi ve kötü yaşam şartlarında çalışmaları, durumu daha da kötü bir hale getirerek şiddeti, hastalığı ve köleliği arttırıyor.
İşte tabuların arkasında yaşamaya çalışan seks işçileri hakkında bilmedikleriniz:
1. Özel hayatları iş hayatlarından daha stresli
Yapılan bir araştırmaya göre seks isçilerinin yüzde 57’si özel hayatlarının iş hayatlarından daha stresli olduğunu savunuyor. Bunun nedeni ise mesleklerinden dolayı aile içinde yaşadıkları problemler, psikolojik hastalıklar, fiziksel sorunlar ve uyuşturucu bağımlılıkları olarak gösteriliyor.
2. Görevleri sırasında çok fazla yara alıyorlarVictoria Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre ankete katılan seks işçilerinin yüzde 15’i bir müşteriye hizmet ederken işle ilgili pek çok kez yaralanma yaşadığını bildiriyor.
Çoğu işçi, devlet kuruluşlarından sigorta sağlayamadığı için yaralanmalarını tedavi ettirmekte zorlandığını söylüyor.
-
Yapay zekayla kanser tanısı
Teknoloji devi Google, patoloji uzmanlarının vaktini alan ve yıllarca eğitim ile tecrübe gerektiren tanılama işlemini yapay zekaya öğretti.
İnsanlar gibi adım adım eğitim alan yapay zeka, tanı koymada %89 başarılı oldu. İnsanlarda bu oran, bir patologun sınırsız vakti olduğu ve başka hiçbir işle uğraşmadığı varsayıldığında bile %73’te kalıyor.
Neden gerekli?
Özellikle kanser hastalarının terapiye başlama sürecini etkileyen patolojik tanılarda, uzmanların gigabayt boyutlarında onlarca slaytı, 40 kat büyüterek detaylıca incelemesi gerekiyor. Hastanın biyolojik örneklerinin incelenip teşhisin koyulması ve raporun en doğru biçimde hazırlanması, çoğu zaman kanser hastaları için yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgi anlamına geliyor.
Özellikle göğüs ve prostat kanserlerinin tanısında, iki farklı patologun aynı veriler üzerinde aynı tanıyı ortaya koyma olasılığı yüzde 48’e inebiliyor.
Araştırma safhası
Araştırmayı yürüten Google çalışanları, bu yöntemle patologlara tanı sürecinde yardımcı olabilmeyi hedefliyor. Bunun için Radboud Üniversitesi’nden göğüs kanseri hastalarına ait slaytlarla işe başladılar.
GoogLeNetadı verilen yapay zeka sistemiyle çalıştılar. Yapay zeka ilk denemede kayda değer başarı elde etti ancak yeterli bulunamadı. Bunun üzerine ekip, patoloji öğrencilerinin yaptığı gibi, fotoğrafları sisteme farklı boyutlarda tanıtıp eğitmeye başladı.
Sistem zamanla gelişerek yerelleşme skorunda (FROC) %89’a ulaştı. Tümörleri makrofajlardan başarıyla ayırt etti.Zaman kısıtlaması olmayan ve başka işle uğraşmayan bir uzman patologun doğru teşhis skoru ise %73’te kalıyor.
Ayrıca farklı bir ekip, sistemi farklı veri setleriyle deneyerek tümörleri tespit etmede yüzde 81 başarıya ulaştı.
Kullanım alanı
Yapay zekanın teşhiste doktorların yerini asla alamayacacağını vurgulayan ekip, sistemin sadece kolaylık ve zamandan tasarruf sağlamasını hedefliyor. Bu sayede hekimler verilerin tamamıyla uğraşmak yerine yapay zekanın işaret edeceği alanlara odaklanabilir.
Ayrıca yapay zeka sadece öğrendiği kadarını teşhis edebiliyor, hekimler ise slaytta farklı hastalıklara dair anormal sonuçları da tespit edebilir.
Araştırmanın sonuçlarını buradan pdf formatında okuyabilirsiniz.
-
Yeni nesil robot: Handle
Google’ın için robot geliştiren Boston Dynamics firması, yeni nesil robotunu tanıttı.
2 metre boyundaki araştırma robotu Handle, dengesiyle ön plana çıkıyor. Saatte 15 kilometre hız yapabilen robot, 1,22 metre yükseğe sıçrayabiliyor.
Tek şarjla 24 kilometre yol gidebilen robotta sadece 10 tetik noktası bulunuyor. Yani bakımı ve üretimi, benzerlerine nazaran çok daha basit.
Hem bacakları hem de tekerleri olduğundan pek çok koşulda görev yapabiliyor.
Google’ın satılığa çıkardığı şirket, daha önce de dengesini kaybetmeyenve köpeklerle oynayanrobotu Spot ve çilekâr robotu Atlas ile adından söz ettirmişti.
-
Çocuklarla Seyahat Güzeldir
Çocuğunuzla seyahat etmek aslında onların eğitimi için büyük bir fırsat. Aileler genellikle çocukları olduktan sonra tatile çıkamayacaklarını veya daha az seyahat edeceklerini düşünürler. Aslında durum tam tersi. Çocuğunuzla ister yurt dışına ister yurt içine, gidin yaşayacağınız zorluklara rağmen bu tatilden alacağınız keyif paha biçilemez olacaktır. Fakat gelin bu tatilde diğerlerinden biraz daha farklı bir yöntem deneyin. Çocuklarınıza seyahat sırasında üstleneceği sorumluluklar verin. Örneğin yanlarına hangi kıyafetleri alacaklarını kendileri de seçebilsin. Onlara taşıyabilecekleri ağırlıkta, hafif bir çanta verin ve bu çantayı kendileri taşısınlar. Mesela ben bir tatilde ikizlere kendi çantalarını taşıma fırsatı verdim. hava alanında zemin de müsait olduğundan çekçekli çantalarını sürüklemekten oldukça keyif aldılar.
Çocuklarla seyahat etmek keyifli olmanın yanı sıra, çok da öğretici bir aktivite. Çocuğun yeni bir kültür tanıması, eğer yurt dışına gidiyorsanız yeni bir dil keşfetmesi, yeni tatlar denemesi onun sosyal anlamda gelişimine katkı sağlıyor bence. Seyahat sırasında çocukla gerçekleştirdiğiniz ilginç aktiviteler çocuğun yeni şeyler tanıdıkça onun bilgi birikiminin oluşmasına da yardımcı oluyor. O zaman çocuklarla seyahat etmenin olumlu yönlerini sıralamak gerekirse;
-
Ailece robot üretiyorlar
İki mühendis kardeş, anne, baba ve kuzenler. Merdin ailesi, 2013’te TÜBİTAK’ın genç girişimci desteği ile İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü kampüsü içindeki Teknopark’ta kurdukları şirkette robot üretiyor.
Murat Merdin, Marmara Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra kurduğu şirkette ilk patentini, geliştirdiği alüminyum radyatör ile aldı. Isıtma verimini ve dayanıklılığı artıran bu radyatörün ardından planladığı diğer projeleri hayata geçirmek için işe koyulan Merdin’e, Celal Bayar Üniversitesi Elektrik Elektronik bölümünden mezun olan kardeşi Oğuz Deniz Merdin de katıldı.
Emekli olan baba Kadir Merdin, anne Esin Merdin ve çeşitli alanlardan mezun olan kuzenlerin de katılımıyla adeta aile içi bir bilişim kadrosu oluşturulmuş oldu.
4 yılda 10 patent
Her aile üyesinin bilgi ve yeteneğini sergilemesiyle yazılım, mekanik ve elektrik-elektroniği entegre eden sistemler geliştiren Merdin kardeşler, 4 yılda toplam 10 patent aldı.
Merdin kardeşlerin kurduğu şirket, “senkron kontrollü hidrolik pozisyonlama sistemi” ile Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü’nün yürüttüğü parçacık deneyi için çıkılan ihaleye de başvurdu. Tamamen yerli tasarımla geliştireceği sistemle ihaleye kabul edilen tek Türk firması olan kardeşler ihaleyi kazanamasa da, CERN’in tedarikçisi olarak kabul edildi.
“Ailemizin robotu: Cerberus”
Merdin ailesi son olarak vidalama ve dişli eşleştirme sistemlerini robotik sistemlere entegre ederek Cerberus adını verdikleri bir robot üretti. Cerberus, bir çamaşır makinesi fabrikasında kullanılmaya başlandı bile.
Şirketin kurucusu ve genel müdürlüğünü yapan Murat Merdin, amaçlarının rakip konumdaki İtalyan robotlarını geride bırakmak olduğunu söylüyor. Kendi robotlarının daha küçük boyutlu, hafif ve verimli çalıştığını ifade eden Merdin, sistemin yakın vadede dünyadaki tüm fabrikalara yayılacağına inanıyor. Merdin ailece çalışmanın nasıl bir duygu olduğunu şöyle anlatıyor:
“Bize, ‘bu kadar zamanda bu kadar proje nasıl oldu’ diye soruyorlar. Biz çok çalışıyoruz. Haftanın 7 günü buradayız. 4-5 projeyi aynı anda yürütüyoruz. Kardeşim ve kuzenlerimin yanı sıra annem ve babam bize destek oluyor. Tam bir aile ortamımız var. Dışarıdan gelen insanlar da bu aile ortamına dahil olacak şekilde özenle seçiliyor.”
-
Ölümden Dönmek Nasıl Hayatımı Değiştirdi?
Kaymaya hazırlarken, kuzeyden bakan yamacın sırtındaki çizgileri taradım. Bu, uçurumlar, oluklar ve bol karlı bölgeler tarafından tanımlanan bir dağ sırtıydı. İlk turumu yaparken, yanlış yolu seçtiğimi hemen fark ettim, burada yaklaşık 200 metrelik bir uçurum vardı. Kayaklarımı çıkardım ve tırmanma takımlarımı tekrar taktım. Ancak eğimin çok dik ve dar olduğunu fark ettim. Bu noktada elim kolum bağlanmıştı, ne aşağı ne yukarı gidebiliyordum. Bu aşamada sadece kayak botlarımla yukarı çıkmaya çalışıyordum, birkaç yorucu adımda bulundum. Ancak karın derinliği neredeyse boyum kadardı ve ben kontrolsüz bir şekilde nefes almaya başlamıştım. Başka bir adım daha attım ve göğsüme kadar bir kara battım. Sıkışmıştım. Nefesimi tuttuğumda, “burada ölebilirim ve hiç kimse beni bulamaz” diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Yapabileceğin her şeyi bilin…
Bu deneyim beni öldürmedi. Açık hava maceraperesti ve dayanıklılık sporcusu olarak hayatımın en yorucu deneyimlerinden biri olan bu olayda, bir saat sonra o delikten çıkış yolunu bulmuştum. Tırmandım ve dik dağa tekrar çıktım. Doruk noktasının üstünde yatarken, sırtımdaki eyer ve yorgunluktan ölen bedenimle insan vücudunun gerçekten ne denli yetenekli olduğunu fark ettim.
Yeni bir yıla başlayınca ve kararlar verirken, kendimizi kısa sürede güçsüz görüp ortalama bir hayatı kabul ediyoruz. Ancak kendinize şu soruyu sorun: “Yaşamak için altı haftam olsaydım, hayatımda ne yapardım?” Yaşadığım bu tecrübeden sonra şunu anladım ki: son günümüzün ne zaman olacağını kesinlikle bilemeyiz, bu nedenle tam ve dolu dolu yaşamayı öğrenmeliyiz!
Olaydan sonraki gün, hayatımı ve içinde yaşayan insanlar hakkında düşünmeden edemedim. O uçurumdan kurtulamasaydım özür dilemediğim için pişman olacağım insanlardı onlar. Sonuçta hepimiz insanız ve tabiatımızda kendimizi korumak adına duvarlar koymak var. Hemen hemen her zaman meşgulüz ve özür dilemek için fazla savunmasız ve korkak da olabiliyoruz. Bu nedenle atık beklemekten vazgeçin. Bunu anlamak için ölümün sizi ziyaret etmesini beklemeyin. O mektubu gönderin, o telefon görüşmesini yapın ya da o kişiden özür dileyin. Bu, sizi özgürleştirecektir.
Ölüme bu kadar yaklaşmış bir diğer kişiler ise kendilerine şu basit soruyu soruyorlar: “Gerçekten sevdim mi?” Bu benim de kendime sorduğum bir şeydi aslında. Biriktirdiğiniz para ve övgüler sonunda önemli olmuyor. Önemli olan, ne kadar derinden sevdiğiniz ve ne sıklıkta ifade ettiğiniz. Sevdiklerinize her gün ne hissettiğinizi anlatmak ve göstermek için birşeyler yapın. Sonuçta, sevgi dünya üzerindeki tek güçtür.
-
İlişkilerde fedakar olan taraf mı kazanır?
Fedakarlıkta kilit olan şey “az fedakarlık” yapmak değil de, “çok fedakarlık” yapmak aslında…
“Fedakarlık” ilişkilerdeki kilit kavramlardan biri. Daha çok “az fedakarlık” yapılıyor olmasından şikayet etsek de, ben “çok fedakarlık” sorununa değinmenin bu iki problemi de çözmede faydalı olacağına inanıyorum. Ben çok fedakarlık sorununu “insanın kendi fedakarlığında boğulması” olarak adlandırıyorum. Gözlemlerimden ve deneyimlerimden yola çıktığım kendimce isim verdiğim bir durum bu. Aile, arkadaşlık ve romantik ilişkilerin hepsinde ortaya çıkabildiğini düşünüyorum. Kısaca bu teoriyi şöyle açıklayacağım size; her zaman dediğim gibi ilişkiler birer uzlaşmadır. Bir nevi ortada buluşmaktır. Bazen taraflar hiç adım atmadığı için uzlaşılmaz, bazen de taraflardan biri karşısındaki kişi hiç adım atmadan tüm yolu kat ettiği için uzlaşma noktasına varılmaz. Uzlaşma noktasına varılmadan iki tarafında mutlu olduğu bir ilişki kurulamaz.
Peki o zaman ne kadar fedakar olmalıyız?
Karşımızdaki kişiye bize adım atmasına olanak sağlayacak kadar! Bir kişi bir ilişkide hiçbir fedakarlıkta bulunmuyor ve çaba sarf etmiyorsa karşısındaki kişiye verdiği kıymeti kendisi de fark edemez. Bazen düşünürüz birinin değerini neden kaybedince anlıyoruz diye. Cevap “çok fedakarlık” probleminde saklı! Sizin için tüm fedakarlığı yapan, tüm mesafeleri ve aşan tavizler veren kişi artık aynı tutumda olmadığı zaman ancak adım atacak ve uzlaşma noktasına yaklaşacak fırsat buluyorsunuz. Bu durum size aslında o kişiye değer verdiğinizi ve onun için bir şeyler yapabileceğinizi fark ettiriyor…Kendi fedakarlığında boğulan taraf ise ilişkisinde aslında ne kadar yorulduğunu hırpalandığını fark ediyor. Kendimize bile fazla gelen fedakarlıklarımız, bizi ilişkide oldukça kırılgan hale getiriyor. Karşımızdakine ise bizi kırmaktan korkmayacak gücü sağlıyor.
Fedakarlık yapabilmek çok büyük bir erdemdir. Ancak, fedakarlıklarınızın sizi uzlaşma noktasına götürürken, kendinizden tamamen uzaklaştırmamasına dikkat edin!