Kategori: Magazin

  • Erkeklerin yeni fobisi: Venüstrafobi

    Erkeklerin yeni fobisi: Venüstrafobi

    Bu korkunun adı Venüstrafobi. Yani güzel kadından korkmak. Uzmanlar, erkeklerin çoğunda görülen Venüstrafobi’nin, güzel bir kadın görüldüğünde; terlemeye, kalp artış hızının artmasına ve nefesin kesilecekmiş gibi hissedilmesine yol açtığını söylüyor.

    Üsküdar Üniversitesi Uzman Klinik Psikolog Aziz Görkem Çetin’e göre erkekler, güzel kadınlarla birlikte olmayı hedefleyerek bir yandan rekabette kendisini yüceltmeye çalışırken bir yandan da o rekabete kendini kurban ederek güzel bir kadınla olmaktan kaçabiliyor. Bu kaçınmanın nedenlerinden biri de yetersizlik duygusudur. Bireyin güzel bir kadın gördüğünde bazı fizyolojik tepkileri yaşadığını aktaran Çetin, “Venüstrafobi’de terleme, kalp artış hızının artması ve nefesi kesilecekmiş gibi hissetme semptomlarıyla karşılaşabiliyoruz” diye konuştu.

    İddiasız kişilerle ilişki tercih ediliyor

    Karşı tarafı güvenilmez olarak düşünme, kişinin özgüveni ile ilgili sorunu tetikleyebiliyor. Özellikle kaygılı ve çekingen kişiler ya da ilişkilerde güvensizliğe maruz kalmış bir deneyim yaşayanlar, kendilerine kıyasla görünüş olarak daha iddiasız kişilerle ilişki tercih edebiliyorlar.

    “Kadın, toplumda sorumluluk ve tehdit unsuru olarak görüldüğü sürece erkekte güzel kadın fobisinin oluşması son derece doğal” diyen Çetin, erkeğin; yetersizlik, güvensizlik, tehdit ve baskı gibi unsurları kolaylıkla hissedebildiğini ve güzelliği tamamen farklı bir noktada arayabildiğini belirtiyor.
    Fobilerin genellikle çocukluk yıllarında yaşanmış olan olayların ya da travmatik durumların etkisi ile ortaya çıktığını da belirten Çetin, bu konuda da şunları söyledi: “İnsan hayatında geçmiş yaşantılar, tetikleyici durumlar, kişilik özellikleri, yetiştirilme tarzlar gibi birçok paydayı bir arada düşünmek daha gerçekçi olacaktır. Bunun dışında düşünce yapısının da önemi oldukça büyüktür.”

  • Evde online sağlık hizmeti deneniyor

    Evde online sağlık hizmeti deneniyor

    Sultangazi Kaymakamlığı ve Fatih Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği işbirliğiyle Lütfiye Nuri Burat Devlet Hastanesi’nde “Hastamı Görüyorum Mutluyum” projesi hayata geçirildi. Projeyle, evde sağlık hizmetleri biriminin takibinde olan hastalar, ihtiyaç halinde zaman kaybı yaşamadan hastanede görev yapan uzman hekimlere ulaşma fırsatı buluyor.

    Tabletle bağlantı kuruluyor

    Uygulamada, ziyaret esnasında konsültasyon ihtiyacı duyulan hastalar için branş hekimiyle tablet bilgisayarlar aracılığıyla bağlantı kuruluyor. Hastanın mobil ortamda uzman hekim tarafından konsültasyonunun yapılması ardından evde sağlık ekipleri, hastaya yönelik müdahaleleri gerçekleştiriyor. Hekimin görüşme sırasında ihtiyaç duyduğu laboratuvar tetkikleri, ekipteki sağlık personeli tarafından hastanın kan numunelerinin alınmasıyla anında karşılanıyor.

    Lütfiye Nuri Burat Devlet Hastanesi Yöneticisi Dr. Çetin Özen Koç, projenin ulaşılabilirliği hızlandırmak ve hastaların evde aldıkları sağlık hizmetini mümkün olduğunca artırmak amacıyla hayata geçirildiğini kaydetti.

    İlçede bin 800 hasta hizmet alıyor

    İlçede, hizmetten faydalanan yaklaşık 1800 hasta olduğunu dile getiren Koç, proje kapsamında Gaziosmanpaşa’da da ihtiyaç duyan hastalara yönelik çalışma başlatıldığını belirtti. Koç şöyle konuştu:

    “Bu tür durumlarda ekiplerimizin hızlı bir şekilde bilgi almaları gerektiğinde, görüntülü olarak uzman hekim arkadaşlarımıza ulaşılmasını sağlıyoruz. Bu sayede hastanın gereksiz yere hastaneye gelmemiş oluyor. Hasta yakınları da hasta da bundan dolayı çok rahat ediyor. Evde çözülebilecek sorunları hemen çözüyoruz, çözülemeyecek gibiyse de hastamızı hastaneye alıyoruz. Böylece hem zaman kaybını ve hastanın hastaneye gel-gitlerini önlüyoruz hem de hasta yakınının yükünü azaltıyoruz. Hastalar bu konuda çok memnunlar. Bu projeyi bizim bölgemizde deneyeceğiz, başarılı olursa diğer ilçelerde de hayata geçirilecek.”

    Evde online sağlık hizmeti alan hastalar ne diyor?

    Evde bakım hizmeti alan akciğer, kalp ritim bozukluğu, şeker ve tansiyon gibi rahatsızlıkları olan Mustafa Uğurlu, hizmetten memnun olduklarıını söyledi. Uğurlu, “Ben yürüyemiyorum. Önceden arabayla gidip geliyordum hastanelere. Pek yakında hastaneye gitmedik. Bana evde kan tahlili yapılıyor. Allah razı olsun doktorlar buraya geliyor, biz bakıyorlar” dedi. Uğurlu’nun kızı Gülşen Uğurlu da daha önce evde bakım hizmetini bilmediklerini ifade ederek, babasını hastaneye götürürken ciddi sıkıntılar yaşadıklarını dile getirdi.

    “Bu hizmetten ve evde sağlık personelinden çok memnunuz. Zaten üç haftada bir geliyorlar. Babamın kanı alınıyor, iğneyle takibi yapılıyor. Sadece kan sonuçlarını almak için hastaneye gidiyorum. Saat 15.00’ten sonra da zaten sonuçlar veriliyor ve doktora gösteriyorum. Eskisi gibi zorlanmıyorum. Bu hizmet hayatımızı çok kolaylaştırdı. Ben tek başıma babamla ilgilendiğim için taksilerle hastaneye giderken gelirken çok zorluk yaşamıştık. Ancak şimdi çok rahatız. Görüntülü uygulama sayesinde de hastaneye boş yere gitmek zorunda kalmıyoruz. Doktorlarımız sorunlarımızı buradaki görüşmemizde çözemiyorsa bizi hastaneye çağırıyor.”

    Evde bakım hizmeti 1 yıl önce başladı

    Kalp, şeker, hipertansiyon, sedef gibi rahatsızlıkları olduğunu belirten Cevat Çağlayan, hastalıkları nedeniyle çeşitli ameliyatlar geçirdiğini söyledii ve ekledi:

    “Bu hizmetle 1 yıl önce tanıştım. Evde kanımın alınması gerekiyor, bunun için eve gelip bize hizmet veriyorlar. Kanımı alıyorlar, tahlillerimi yapıyorlar, ilaçları nasıl kullanmam gerektiğini anlatıyorlar. Hizmetten çok memnunuz. Allah bin kere razı olsun. Yoksa beni kim indirecek, kim çıkaracak buraya? Evde bakım çalışanlarına çok çok dua ediyoruz.”

  • Kış diyeti ile kilo almaktan kurtulun

    Kış diyeti ile kilo almaktan kurtulun

    Kışın sağlıksız ve düzensiz beslenme sonucu yaşadığımız rahatsızlıklardan dolayı diyet yapmakta zorlanabiliyoruz.

    Kışın uygulayacağınız bu diyetle kilo vererek yaz gelmeden daha fit ve sağlıklı bir vücuda kavuşabilirsiniz.

    Fazla kilolarından rahatsız olanlar bu kış diyetini mutlaka denemeli…

    1 Gün. Pazartesi

    Kahvaltı: tam buğday ekmekli peynirli tost
    Öğle: 1 tabak kuru fasülye, 1 kase yoğurt
    Ara Öğün: 1 tane yeşil elma
    Akşam: 6 kaşık bulgurlu pırasa yemeği, 1 kase yoğurt

    2 Gün. Salı

    Kahvaltı: 1 kase süt, 4 kaşık kuru meyveli müsli
    Öğle: ızgara köfte ve ayran, salata
    Ara Öğün: sütlü kahve
    Akşam: 100 gram kepekli, peynirli makarna

    3 Gün Çarşamba

    Kahvaltı: 1 bardak süt, 2 hurma, 3 ceviziçi
    Öğle: ton balıklı salata ve esmer ekmek
    Ara Öğün: 1 avuç kadar leblebi
    Akşam: 6 kaşık bulgurlu ıspanak, yemeği, 1 kase yoğurt

    4.Gün. Perşembe

    Kahvaltı: 2 dilim tam buğday ekmeği, 2 dilim peynir, domates kurusu
    Öğle: tam buğdaylı salata ve 1 kutu ayran
    Ara Öğün: 4 tane kestane
    Akşam: etli, bulgurlu kuru biber ve patlıcan dolması, 1 kase yoğurt

    5.Gün. Cuma

    Kahvaltı: 1 bardak kefir, 10 iç badem ve 2 gün kurusu
    Öğle: 1 porsiyon etli nohut yemeği ile yanında 1 kase yoğurt
    Ara Öğün:1 kupa sıcak çikolata
    Akşam: ızgara balık ve esmer ekmek, salata

    6.Gün. Cumartesi

    Geç Kahvaltı: 2 yumurtalı yulaf kepekli omlet, 2 dilim çavdarlı ekmek ve 2 dilim peynir, 5 adet zeytin, roka, maydanoz, kaypa biber, 1 greyfurt, 1 tatlı kaşığı bal
    Ara Öğün: 1 bardak boza
    Akşam : 120 gram ızgara et, 4 kaşık bulgur pilavı ve salata

  • Oscar ödülleri: Leonardo DiCaprio’nun gizemi

    Oscar ödülleri: Leonardo DiCaprio’nun gizemi

    Revenant filmi sonunda Leonardo DiCaprio’ya beşinci kez aday gösterildiği en iyi erkek oyuncu dalında Oscar’ı getirdi, fakat oyuncu hakkında hala çok az şey biliniyor.

    Yönetmen Agnieszka Holland, DiCaprio ile yirmi yılı aşkın bir zaman önce şair Arthur Rimbaud ile yazar Paul Verlaine’in ilişkisini konu alan, Türkçe’ye Tutkunun Şairleri olarak çevrilen Total Eclipse’i çekerken tanışmıştı. Aktörün doğal yeteneğinin daha o zaman belli olduğunu söylüyor.

    Senaryosunu Christopher Hampton’un yazdığı oyuna dayanan Total Eclipse‘in hikayesi 19. yüzyıl Fransasında geçer.

    Yazar Verlaine kendisinden on yaş küçük şair Rimbaud’ya körkütük aşıktır.

    Bu iki ünlü Fransız edebiyatçı arasında, duygusal bağımlılık, cinsellik ve edebi hırsların içiçe geçtiği karmaşık bir aşk hikayesidir bu.

    River Phoenix ölünce…

    Rimbaud rolünü aslında River Phoenix’in oynaması düşünülmüştü. Fakat o 23 yaşında ölünce o sırada projeye dahil olan Polonya asıllı yönetmen Holland, Phoenix’in yerini DiCaprio’nun almasını istedi.

    Yönetmen Holland bu seçimi nasıl yaptığını da şöyle anlatıyor:

    “Bir gün kitapçıya gittiğimde, üzerinde Rimbaud resmi olan bir tişört buldum. Bu tişörtün üzerindeki Rimbaud aynı Leonardo’ya benziyordu. O zaman Leonardo’nun menajerini aramaya karar verdim. İlişkimiz böyle başladı.”

    Bir Rimbaud hayranı olan babası George’un da etkisiyle DiCaprio bu rolü kabul etti. Yönetmen Holland, aynı zamanda onun hep cesur rolleri seçen, meraklı ve yeni şeyler denemek isteyen biri olduğunu da söylüyor.

    Çok genç yaşta zor bir rol

    Fakat, Leonardo Amerikan gençliği arasında yıldızı parlamış henüz 19 yaşında, deneyimsiz bir oyuncuydu. Senaryonun karmaşıklığı ve duygu yoğunluğunun, Rimbaud ile Verlaine arasındaki ateşli sevişme sahnelerinin altından kalkabilecek miydi?

    DiCaprio Total Eclipse filminin başında 16 yaşındaki Rimbaud’yu başarıyla canlandırıyor sonra film boyunca yaşı ilerliyordu.

    ‘Sanki oynadığı karakter oluyor’

    Yönetmen Holland yakın zamanda filmi bir grup öğrenciye gösterdiğini, DiCaprio’nun oradaki performansını yıllar sonra kendisinin de bir kez daha hayranlıkla izlediğini anlatıyor.

    Holland, “Bugün eşcinsel aşk hikayeleri daha popüler. Fakat biz bu filmi çektiğimiz sırada, Kaliforniya’da büyümüş bir oğlan çocuğu için bunun zor bir rol olacağını biliyordum. Ama Leonardo ile konuştuğumda derin bir algı ve hayal gücü olduğunu farkettim. Rolüne girdiğinde bir tür medyum gibi oluyor. Sanki oynadığı karakter onun bedenine girmiş gibi oluyor” diyor.

    Yönetmene göre DiCaprio rolüne klasik Amerikan oyunculuğunun, canlandırdığı karakterin iç dünyasını kendi deneyiminden hareketle yaratma yöntemini kullanmıyor.

    “Fakat, seyreden herkesi, hatta yönetmeni şaşkınlık içinde bırakan başka bir şey yapıyor. Sahne sahne baktığınızda, onun, oynadığı karakterin kendisi haline geldiğini görüyorsunuz” diye tarif ediyor DiCaprio’nun oyunculuğunu.

    ‘Tek sıkıcı film yapmadı’

    New York dergisinin Hollywood haberlerini yapan Stacey Wilson Hunt, DiCaprio’nun bu yıl en iyi erkek oyuncu ödülünü alacağını herkesin tahmin etmiş olmasının, sadece Revenant filmindeki rolüyle açıklanamayacağını söylüyor.

    “Revenant iyi bir film. Fakat, Hollywood’da Leo’nun bu ödülü almasının uzun süredir geciktiği hissi vardı. Son on yıl içinde tek bir kötü ya da sıkıcı film yapmadı. Bunu Tom Hanks, Tom Cruise ya da Will Smith için söyleyemezsiniz mesela. Bir de insanlar Leo’yu seviyor ve Hollywood’da bu kimin kazanacağını belirleyen önemli bir faktördür.”

    “Leo ayrıca gizemli biri ve insanlar gizemli şeyleri seviyor. Hep de öyle kalacak bence. Nasıl başardıysa, süper modellerle sağda solda görünmesine rağmen özel hayatının gizliliğini büyük ölçüde korumayı başardı. Bir de son yıllarda çevre aktivistliğine soyundu. Bu yönü bir şovdan ibaret değil. Çevre örgütlerine milyonlarca dolar yardım yaptı. Herşeyi reklam için kullanmadı. Bunlar da izleyicilerin beğendiği şeyler.”

  • Kraliçe II Elizabeth’in hayatı sahnede

    Kraliçe II Elizabeth’in hayatı sahnede

    63 yıldır dünyanın en eski monarşilerinden biri olan İngiltere Monarşisi’nin başında olan Kraliçe 2. Elizabeth’in hayatı dizi oldu. Kraliçe’nin gençlik yıllarını ekrana getiren dizi Netflix imzasını taşıyor.

     Dizinin yaratıcısı ve senaristi ise 2006 yapımı The Queen filmiyle Helen Mirren’a En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandıran Peter Morgan. Dizi, Elizabeth’in evlendiği 1947 yılıyla başlayacak.

    Dizinin başrolünde II. Elizabeth’in gençliği olarak en son BBC’nin ödüllü mini dizisi Wolf Hall’da oynayan Claire Foy var. Eşi Prens Philip’i çoğunluğun Doctor Who’dan tanıdığı Matt Smith, kardeşi Margaret’i Vanessa Kirby, Winston Churcill’i John Lithgow ve Kral George VI’i ise Jared Harris canlandırıyor.

    Ülkenin tahta en uzun süre oturan monarkı ünvanını taşıyan Kraliçe’nin gençlik yıllarını ekrana getiren dizi Netflix imzasını taşıyor.Merakla beklenen dizinin ilk uzun fragmanı yayınlandı. 10 bölümden oluşacak olan dizi 4 Kasım’da beyazekrandaki yerini alacak.

  • Bebeklere yumurta nasıl verilmeli?

    Bebeklere yumurta nasıl verilmeli?

    Uzun süre tok tutabilen yumurta bebekler için de zengin bir demir, çinko ve kalsiyum kaynağı. Ancaközellikle bebeğinde alerji ve kilo sorunu bulunan annelerin yumurta konusunda dikkat etmesi gereken bazı kritik bilgiler, bebeklerin sağlıklı yetişmesi adına son derece önemli.

    Yumurtaya karşı alerjik reaksiyon geliştiren çok sayıda bebeğin, yumurtada bulunan vitaminleri nasıl alacağı sorusu, pek çok annenin zihninde yanıt bulabilmiş değil. Ayrıca ailesinde kalp ve damar hastalığı olan bebeklerin yumurtayı nasıl tüketmesi gerektiği, aşırı kilolu çocuklarda yumurta tüketiminin nasıl olması gerektiği gibi soruların yanıtları, henüz annelerin zihninde yeterince yer bulabilmiş değil. İstinye Üniversitesi Hastanesi’nden Diyetisyen Serra Arslan, bebeklerde yumurta tüketimiyle ilgili merak edilen sorulara yanıt veriyor:

    BEBEKLER İÇİN YUMURTANIN SARISI MI, BEYAZI MI?

    Bebeklik döneminde yeterli ve dengeli beslenme sağlık, büyüme ve gelişme için esastır. Doğumla başlayan ve 2 yaşına kadar devam eden yaşam dönemi, büyümenin çok hızlı oluşuna bağlı olarak makro ve mikro besin ihtiyacının yüksek olduğu, beyin gelişiminin yüzde 90’ının tamamlandığı, bağırsak mikrobiyotasının erişkin halini aldığı ve yeme davranışının geliştiği çok kritik bir dönemdir. İlk 6 ay sonrası tek başına anne sütünün bebeğin besin ihtiyacını karşılayamamasından ötürü 6. ayda bebeğin küçük mide kapasitesine uygun yüksek enerjili, yeterli protein içeriğine sahip gıdalarla tamamlayıcı beslenmeye başlanmalıdır. Tamamlayıcı beslenmede verilecek besinlerin kolay ulaşılabilir ve ucuz olması başarılı bir beslenme için temeldir. Yumurta da, bu dönemde demir, çinko, kalsiyum, B vitaminleri gibi eksikliği yaşanan mikrobesinlerin karşılanmasında en temel gıdalardan biridir. Yumurta, yağ oranı düşük, vitamin ve mineral açısından zengin, kolay pişen, kolay püre haline getirilebilen, nispeten ucuz ve değerli bir tamamlayıcı besindir. Bebeklerde 6-8 aylık dönemlerde 1 adet haşlanmış yumurtanın sarısı, 8. aydan itibaren de günde 1 tam yumurta verilmeye başlanabilir.

    BILDIRCIN YUMURTASI EN FAZLA HAFTADA 1 KEZ VERİLMELİ

    Tavuk yumurtası ile aynı şekilde pişirilip tüketilebilen bıldırcın yumurtası da bebeklerde tüketilebilecek yumurta çeşitlerindendir. Bilinenin aksine bıldırcın yumurtasının protein içeriği farklı değildir. Tavuk yumurtasında olduğu gibi bıldırcın yumurtasının da 100 gramında 13 gr protein bulunmaktadır. Fakat bıldırcın yumurtasının demir, çinko, potasyum ve sodyum içeriği tavuk yumurtasına oranla daha yüksektir. Bıldırcın yumurtası östrojen içermesi sebebiyle yüksek miktarlarda tüketilmesi halinde erken ergenliğe sebep olabilir. Bu nedenle bebeklere her gün değil haftada 1 kez, katı olarak pişirilmiş şekilde verilmelidir.

    BEBEĞİNİZİN KİLOSU YUMURTA TÜKETİMİ İÇİN ENGEL DEĞİL

    Ailesinde kalp hastalığı olsun olmasın, her bebeğin eğer yumurta alerjisi yoksa her gün tüketebileceği en kaliteli protein kaynağı yumurtadır. Kilo sıkıntısı yaşayan, hatta ayına göre yüksek kiloda olan bebeklerde dahi yumurtanın tokluk süresini uzatacağı göz ardı edilmeden yumurta tüketilebilir. Sadece kabızlık sıkıntısı yaşayan bebeklerde yumurtanın zeytinyağı ile beraber omlet şeklinde gün aşırı verilmesi bağırsak motilitesini artıracaktır.

    Kilo sıkıntısı yaşayan, hatta ayına göre yüksek kiloda olan bebeklerde dahi yumurtanın tokluk süresini uzatacağı göz ardı edilmeden yumurta tüketilebilir. FOTO:SHUTTERSTOCK

    SÜT, YUMURTA İLE BİRLİKTE TÜKETİLEBİLİR

    Kalsiyumun demir emilimini azaltmasının bilinmesiyle beraber süt ve yumurtanın tüketilemeyeceği gibi yanlış bir düşünce ne yazık ki toplumumuzda hakim. Demir içeren bir gıdanın demir kaynağı sayılabilmesi için vücuttaki demir emiliminin yüksek olması gerekmekte, yumurtadaki demirin ise kırmızı et ve tavuktaki demir emilimi kadar yüksek olmaması sebebiyle süt ve yumurtanın beraber tüketilmesinde sakınca yoktur.

    YUMURTA ALERJİSİ GENELDE 2-3 YAŞTA GEÇİYOR

    Besin alerjisi, herhangi bir besinin tüketilmesine, kokusunun duyulmasına, besinden üretilen herhangi bir ürüne veya bir besin katkı maddesine karşı bağışıklık sisteminin normal olmayan bir yanıt vermesidir. Besin alerjilerinin tanısı konurken biyokimyasal yöntemlerin gelişmesiyle hastanın beslenme programında yapılan değişiklikler tanıdan çok tedavinin bir parçası olmuştur. Herhangi bir besine alerji geliştikten sonra uygulanacak başarılı bir beslenme tedavisi, hastanın yaşam kalitesini önemli düzeyde artırır ve zaman zaman (anafilaksi) yaşam kurtarıcı olur. Anne sütü alan bebeklerde önce annenin beslenmesi düzenlenir, ek gıdalara geçişte de alerjen gıdalar bebeğin beslenmesinden çıkarılır. Süt, yumurta alerjisi genellikle 2-3 yaş civarında geçer. Diyete programı başlayınca en az 6 ay diyet yapılmalı, daha sonra çocuk alerji uzmanı tarafından tekrar değerlendirilmelidir.

    BEBEĞİNİZİ ALERJİDEN KORUMAK İÇİN BU BESİNLERE DİKKAT

    Yumurta alerjisi olan bebeklerin annelerinin beslenmesinden çıkarması gereken gıdalar; hazırlanırken içine yumurta eklenmiş veya kızarma sağlamak içine üzerine yumurta sürülmüş ekmekler, Ramazan pidesi, kebapçı pideleri, pankek, waffle, donat, mufin, tüm pastane ürünleri, kekler, kremalı pastalar, pudingler, profiterol, yaş pastalar, bazı sütlü tatlılar, krem karamel, dondurma, beze, şerbetli tatlılar, fındıklı kurabiye ve diğer bisküvi, tatlı çeşitleri, sufle, erişte, noodle, bazı hazır makarna ve spagetti türleri, yemek ve hazır salata sosları, mayonez, beze, çikolata, bazı bonbon şekerler, köfteler, hamburger, kadınbudu köfte.

    Arslan, yumurta alerjisi olan bebeklerin annelerinin beslenmesinden çıkarması gereken gıdaları sıraladı FOTO:SHUTTERSTOCK

    • Besin etiketlerinde bu gıdalar yazıyorsa o ürünler de tüketilmemelidir:
    • Yumurta beyazı
    • Yumurta sarısı
    • Yumurta tozu
    • Globulin
    • Livetin
    • Ovalbumin
    • Ovomusin
    • Ovomukoid
    • Ovovitellin

    HAMİLELİKTE DE GEREKLİ

    Gebelerde yumurta tüketimi, kaliteli protein alabilmek ve alınan protein kaynaklı gıdanın vücut proteinine yüksek oranda dönüşebilmesi için oldukça önemlidir. Her gün yumurta tüketmekte zorlanan anne adaylarında; et, tavuk, balık, peynir, yoğurt vb. gibi hayvansal kaynaklı gıdaları tüketim miktarları ayarlanarak denge kurulabilir.

  • Kızartmalar kanser riski taşıyor

    Kızartmalar kanser riski taşıyor

    İngiliz hükümetine bağlı Gıda Standartları Kurumu (FSA), ekmek ve patates gibi nişasta içeren yiyeceklerin yüksek sıcaklıkta pişirildiklerinde akrilamid adında kimyasal bir maddenin açığa çıktığını ve bu maddenin de kansere yol açabileceği uyarısında bulundu.

    FSA, riski azaltmak için bu tarz gıdaların pişirme talimatlarına dikkatle uyulması ve çok kızartılıp rengi koyulaşmayacak şekilde pişirilmesini tavsiye ediyor.

    FSA ayrıca, patatesin buzdolabında tutulmaması gerektiği uyarısında da bulunuyor. Bunun nedeni de serin ortamlarda patatesin içindeki şeker düzeyinin artması ve bunun da pişirme sırasında ortaya çıkan akrilamid miktarını yükseltmesi olarak gösteriliyor.

    Ancak Kanser Araştırmaları Derneği sözcüsü, akrilamid ile kanser arasındaki ilişkinin insanlarda henüz kanıtlanmadığını ifade ediyor.

    Ne kadar çok pişerse, akrilamid o kadar yüksek oluyor

    Çok uzun süre boyunca yüksek sıcaklıkta kavrulan, kızartılan ya da ızgarası yapılan nişastalı gıdalarda akrilamid adı verilen kimyasal bir madde ortaya çıkıyor.

    Birçok farklı gıda maddesinde bulunan akrilamid , pişirme sürecinde doğal olarak ortaya çıkan bir yan ürün.

    Bu madde, ekmek, bisküvi, kek ve kahve gibi 120 derecenin üzerinde pişirilen ve yüksek nişasta içeren gıdalarda bulunuyor.

    Aynı zamanda, evde de patates ve ekmek gibi gıdaların yüksek sıcaklıkta pişirilmesiyle de ortaya çıkıyor.

    Örneğin, ekmek kızartıldığında akrilamid maddesi de açığa çıkıyor.

    Kızartılan ekmeğin rengi ne kadar koyuysa, ortaya çıkan akrilamid miktarı da o kadar yüksek oluyor.

  • 80 yaşında bile genç bir nine olmak elinizde

    80 yaşında bile genç bir nine olmak elinizde

    Instagram’da ‘Thesquatgirl’ adıyla pek çok kişinin fenomeni olan 42 yaşındaki 2 çocuk annesi Doris Hofer, gençlik ve güzellik sırlarını anlattığı ‘Hayalindeki Sen’ adlı kitabıyla herkese umut oldu. Fit bir görünümün her yaşta mümkün olduğunu iddia eden Hofer’a göre, 80 yaşında bile genç ve fit bir nine olmak elinizde

    Bugün 40’lı yaşları sürüyorsunuz. 20’li yaşlarda da bu kadar fit miydiniz? 20’li yaşlarımda da çok antrenman yapıyor, haftada 3 gün spor salonuna gidiyordum. Fakat bu kadar bilgili ve bilinçli olmadığım için, bu kadar fit de değildim. Şimdi ise antrenmanın altın kurallarını öğrendim ve çok daha az çalışma ile çok daha iyi sonuçlar alabiliyorum. Tabii beslenmemde yaptığım değişiklikler de daha fit olmamda önemli rol oynuyor.

    Türkiye sizi Thesquatgirl adlı Instagram hesabınızla tanıdı. Ama bir de ‘Hayalindeki Sen’ isimli bir kitap yazdınız. Herkes hayalindeki fiziğe kavuşabilir mi?

    Kesinlikle herkes kavuşabilir. Ama bunu yaparken kendimizi kimse ile kıyaslamamalıyız, kimse kimsenin aynısı olmayı başaramaz. Bir top modelin bacakları bize mükemmel gelebilir belki ama, ona da bizim gülümsememiz çok daha güzel görünebilir. Hepimiz farklıyız ve bu harika. ‘Hayalindeki Sen’ kitabım ile 16-40 kilo arasında kilo veren insanlar oldu.

    Benim dedemin 70 yaşındayken bile baklavaları vardı ve annemler de gayet fit. Her yaşta fit olmak yüzde yüz mümkün ve ben de fit bir anneanne olacağım! Siz de eğer isterseniz 80’inde bile genç bir nine olabilirsiniz!

  • Suriyeliye var Iraklıya yok

    Suriyeliye var Iraklıya yok

    Diyarbakır-Mardin karayolu üzerindeki sığınmacı kampının kapısında gözlüklü bir çocuk…

    IŞİD saldırılarından kaçan Ezidi bir ailenin11 yaşındaki oğlu Fadıl Seydo, yakınlarının yardımıyla yürüyebiliyor, dolaşabiliyor.

    Gözlerinden ameliyat olması gerekiyor. Umutla görebileceği günü bekliyor.

    Akrabası Şemo Rafo, Türkiye’deki hastanelerin Fadıl’ı kabul etmediğini söylüyor.

    Rafo, “Daha önce Erbil’de ameliyat oldu. Şimdi ikinci kez olması lazım ama parası olmadığı için Türkiye’deki hastane kabul etmedi ve geri geldi. Ameliyat olmazsa kör olacak” diyor.

    Benzer durumda olanlardan biri de Hayri Kasım. 4 yaşındaki oğlu Ferhan böbrek hastası. Kasım başına gelenleri “Araştırma hastanesine götürdüm, ‘Siz Irak’tan geldiğiniz için bir şey yapamıyoruz’ dediler. Hiçbir şey yapamadan geri geldik. Sonra bir kez daha gittim, bu kez Kobaniliyim deyince muayene ettiler” diye anlatıyor.

    Irak’ta IŞİD saldırılarından kaçarak Türkiye’ye sığınan Ezidilerin sayısı Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği’nin (GABB) hazırladığı rapora göre 20 bin 603. Güneydoğu’daki 17 belediyenin üyesi olduğu GABB, Diyarbakır’a 5 bin 735 Ezidi’nin geldiğini söylüyor.

    Bunların yaklaşık 4 bini Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin kurduğu bu kampta yaşıyor.

    Ancak kampta yaşayanlar sağlık harcamalarının karşılanmadığını, tedavi olamadıklarını söylüyorlar. Kampta kalanlar Ezidi olduklarını söyleyince geri çevrildikleri hastane kapısından, “Kobaniliyiz” deyince alındıklarını anlatıyor.

    Ezidiler mevsimsel hastalıklar dışında, genelde ortopedik, ürolojik, göz, kulak burun boğaz rahatsızlıkları nedeniyle hastanelere başvurma ihtiyacı duyuyor.

    Kamp temsilcisi: Hastanelere gidip, dönen çok

    Kampta yaşayanların temsilcisi Hacı Süleyman acil durumlar dışında hastanelere gidemediklerini söylüyor:

    “Acil bir durum olunca kabul ediyorlar, gidebiliyoruz. Ama normal zamanda kabul etmiyorlar. Nedenini ise, ‘Bize talimat verilmedi, sizin tedavi masraflarınız devlet tarafından ödenmiyor’ diye açıklıyorlar. Hastanelere gidip dönen çok, bir şey yapamıyoruz.

    Üniversite: Ezidilerle ilgili düzenleme yok

    Ezidi ailelerin iddialarını Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Sait Alan’a sorduk. Alan, Ezidilerin sağlık masraflarının ödenmediğini doğruladı:

    “Hayati tehlikesi olan acil hastaların girişini mutlaka yapıyoruz. Masrafların çoğunu kendimiz hastaneden karşılıyoruz. Bu bizim için yük, ne kadar böyle gider bilmiyoruz. Belediyeyle görüşmelerimiz oldu, ‘Ödeyeceğiz’ dediler ama şu ana kadar herhangi bir ödeme olmadı. Ödeme olmazsa bile acile gelen her hastanın kabulünü yapıyoruz ama kronik hastalara bir şey yapamıyoruz. Acil geldi diyelim, acil durumu stabil oldu, taburcu aşamasında bir ücret intikal ediyor, bu ücreti ödeyemiyorlar. Onlar da bizim hastanemizden çıkıyor, hastanemizin gideri artıyor. Ücreti alamamak bir yük ve zorluk yaşıyoruz. Yasal bir değişiklik gerekiyor, Suriye’den gelenlere ödeniyor. Bunlarla (Ezidiler) ilgili gelen bir düzenleme yok.“

    GABB: Gönüllü doktorlarla tedavi ediliyorlar

    Ezidilerin önemli bölümü Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Siirt gibi illerdeki kamplarda yaşıyor. Mardin Midyat AFAD Kampı dışındakiler belediyeler tarafından kuruldu. Kampların sorumluluğunda bulunduğu GABB’ın genel sekreteri Ahmet Ertak, gönüllü doktorların çalıştığı sağlık merkezinde hizmet vermeye çalıştıklarını vurguladı.

    “Birinci basamak sağlık hizmetleri şimdiye kadar belediyelerimizce kurulmuş sağlık birimleri üzerinden karşılandı. Gönüllü doktorların marifetiyle, periyodik zaman dilimleri içinde hastalarla ilgilenildi, tedavileri sağlandı. Ama zorlanıyoruz çünkü kış koşulları gereği hasta sayısı giderek artıyor. Artış karşısında halen girişimlere rağmen sorunun çözülmediğini, bu soruna karşı duyarsızlık içinde kalındığını görebiliyoruz.

    Ağır hastaların giderlerini,duyarlı insanlar bir araya gelerek ödüyor. Dolayısıyla hastanelerde yatırılıyordu. On binlerce insanın bu tür problemlerinin çözülmesi birtakım resmi kurumların yardımlarıyla mümkün olabilir, yasal bir düzenleme gerekiyor.”

  • Türkiye’de 7 milyon kişi nadir hastalıklara sahip

    Türkiye’de 7 milyon kişi nadir hastalıklara sahip

    Türkiye’de akraba evlilikleri, genetik geçişli ve çekinik olarak kalıtılan birçok nadir hastalığın daha çok görülmesine sebep oluyor. Bu nedenle hastaların sorunlarına ve alınması gereken önlemlere, toplum ve karar verici otoriteler nezdinde dikkat çekmek için her yıl Şubat ayının son günü “Nadir Hastalıklar Günü” olarak kutlanıyor.

    Japonya Sağlık Bakanlığı tarafından kansere karşı ilaç olarak kabul edilen reishi mantarından zararlı kimyasal kullanmadan özüt elde etmeyi başaran Yrd. Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, elde ettiği özütün ekmek yapımında kullanılmasını sağladı.

    PEK ÇOK ÖDÜL ALDI

    TÜRKİYE’nin başlıca besin kaynağı ekmek artık sağlığımızı da koruyacak. İzmir Yaşar Üniversitesi MYO Gıda İşleme Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, bitkilerin mucizevi kralı olarak adlandırılan reishi mantarını (ganoderma lucidum) kullanarak bir proje hazırladı. Uzel’in elde ettiği özütle yaptığı ekmek projesi pek çok ödül aldı.

    “Ülkemizde hala her 5 evlilikten birinin akraba evliliği olması nedeniyle genetik geçişli ve çekinik olarak kalıtılan birçok nadir hastalıkAvrupaveABD’den daha sık görülmektedir. Ülkemizde yaklaşık 6-7 milyon insanın nadir hastalıklara sahip olduğunu biliyoruz. Nadir görülen kan hastalıkları, sağlık çalışanları arasında akla gelip erken tanı ve tedavi uygulanmadığı taktirde kronik, ilerleyici, ve hayatı tehdit edici durumla sonlanabilir. Bu nedenle Türk Hematoloji Derneği, kendi bünyesinde Prof. Dr. Sema Karakuş başkanlığında “Nadir Hematolojik Hastalıklar Bilimsel Alt Komitesi (BAK)” kurmuştur. Nadir Hematolojik Hastalıklar BAK farklı illerde hematoloji uzmanlarına bilgilendirme toplantıları yaparak farkındalıklarını arttırmakta ve güncel bilimsel verilerle hekimleri aydınlatmaktadır. Yıllardır kullanılmakta olan ICD-10 adı verilen Uluslararası Hastalıkları Sınıflandırma Kılavuzunda nadir hastalıkların tanımları bulunmazken 2017 yılında, bu yıl, uygulamaya girmesi beklenen ICD-11 kılavuzunda, nadir hematolojik hastalıklarda listelenmiştir. Bu hastalıklara yönelik ilaç AR-GE çalışmaları ivme kazanmış ve hükümetlerinde yardımıyla bu ilaçlar ulaşılabilir hale gelmiştir.”

    FAKTÖR EKSİKLİKLERİ HAYATİ TEHDİT OLUŞTURABİLİR

    Nadir görülen ve kanın pıhtılaşmasında görev alan faktörlerin eksiklikleri hayatı tehdit eden kanamalara yol açabileceğini belirten THD Nadir Hematolojik Hastalıklar Bilimsel Alt Komitesi Başkanı Prof. Dr. Sema Karakuş ise şunları söyledi:

    “Kanın pıhtılaşabilmesi için gerekli olan proteinlere pıhtılaşma faktörleri denilir. Bu proteinlerin kısmi ya da tam eksikliği kanama yatkınlığına neden olurlar. Kanamalar burun kanaması, diş eti kanaması, diş çekimi sonrası kanama gibi hafif olabileceği gibi beyin içine kanama, mide barsak sisteminden kanama ve göbek kordonundan kanama gibi hayatı tehdit edici veya özürlü yaşamaya neden olan derin kas içi veya eklem içi kanamalar şeklinde de ortaya çıkabilirler.”

    AKRABA EVLİLİKLERİ, SIK GÖRÜLME NEDENİ

    Kalıtsal kanama bozukluklarının % 95-97’sini, hemofili A ve B (yani faktör VIII ve IX eksikliği) ve von Willebrand hastalığı oluşturur diye belirten Prof. Dr. Karakuş şöyle devam etti: