Blog

  • Dış ticaret açığında yüzde 10,3 artış

    http://www.aljazeera.com.tr/haber/dis-ticaret-aciginda-yuzde-103-artis

  • 2016’da sanayi üretim endeksinde artış

    http://www.aljazeera.com.tr/haber/2016da-sanayi-uretim-endeksinde-artis

  • Kızartmalar kanser riski taşıyor

    Kızartmalar kanser riski taşıyor

    İngiliz hükümetine bağlı Gıda Standartları Kurumu (FSA), ekmek ve patates gibi nişasta içeren yiyeceklerin yüksek sıcaklıkta pişirildiklerinde akrilamid adında kimyasal bir maddenin açığa çıktığını ve bu maddenin de kansere yol açabileceği uyarısında bulundu.

    FSA, riski azaltmak için bu tarz gıdaların pişirme talimatlarına dikkatle uyulması ve çok kızartılıp rengi koyulaşmayacak şekilde pişirilmesini tavsiye ediyor.

    FSA ayrıca, patatesin buzdolabında tutulmaması gerektiği uyarısında da bulunuyor. Bunun nedeni de serin ortamlarda patatesin içindeki şeker düzeyinin artması ve bunun da pişirme sırasında ortaya çıkan akrilamid miktarını yükseltmesi olarak gösteriliyor.

    Ancak Kanser Araştırmaları Derneği sözcüsü, akrilamid ile kanser arasındaki ilişkinin insanlarda henüz kanıtlanmadığını ifade ediyor.

    Ne kadar çok pişerse, akrilamid o kadar yüksek oluyor

    Çok uzun süre boyunca yüksek sıcaklıkta kavrulan, kızartılan ya da ızgarası yapılan nişastalı gıdalarda akrilamid adı verilen kimyasal bir madde ortaya çıkıyor.

    Birçok farklı gıda maddesinde bulunan akrilamid , pişirme sürecinde doğal olarak ortaya çıkan bir yan ürün.

    Bu madde, ekmek, bisküvi, kek ve kahve gibi 120 derecenin üzerinde pişirilen ve yüksek nişasta içeren gıdalarda bulunuyor.

    Aynı zamanda, evde de patates ve ekmek gibi gıdaların yüksek sıcaklıkta pişirilmesiyle de ortaya çıkıyor.

    Örneğin, ekmek kızartıldığında akrilamid maddesi de açığa çıkıyor.

    Kızartılan ekmeğin rengi ne kadar koyuysa, ortaya çıkan akrilamid miktarı da o kadar yüksek oluyor.

  • Obama görüşmesi karelere böyle yansıdı

    Obama görüşmesi karelere böyle yansıdı

    G20 zirvesi için Çin’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan,Almanya Başbakanı Merkel ile görüşmesinin ardındanABD Başkanı Barack Obama ilebir araya geldi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Obama’nın 45 dakika süren görüşmesi saat 08.10’da başladı.Erdoğan ile Obama görüşmesinde gündemde Fırat Kalkanı Harekatı, PKKve Suriye’deki gelişmeler olacak. Görüşmede 15 Temmuz darbe girişimi ve Fethullah Gülen’in iadesi talebi de ele alındı.ABD Başkanı Barack Obama görüşme sonrası yaptığı basın açıklamasında, “Size ve Türk halkına mültecilere kapılarınızı açtığınız için teşekkür ediyoruz. Dünyada tüm ülkelerden fazla mülteciye kapılarınızı açtınız. Birleşmiş Milletler’in toplantısının yanısıra bir de mültecilerle ilgili toplantılar olacak. Başkan Erdoğan ve Türkiye mültecilerin yükünü yalnız taşımamalıdır. Hepimiz desteklemeliyiz Türkiye’yi. Sizi gördüğüme sevindim başkanlığım sırasında şimdiye kadar yarattığımız güçlü ittifağın devamını diliyorum” ifadelerini kullandı.

    Barack Obama’nın ardından konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu bir araya gelişimiz 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaptığımız ilk yüz yüze görüşme. Darbeye karşı verdiğiniz destekten sonra teşekkür ederim. Türkiye ve Amerika arasındaki ittifak uzun süreli stratejik ortağıyken Sayın Obama döneminde model ortaklığa dönüşmüştür bu model ortaklık devam etmektedir. Tabi bu darbe girişimiyle, terör olaylarının arka arkaya gelmesi manidar.

    Dünyadaki tüm terör olaylarına karşı bir NATO ülkesi olarak ortak tavrımız vardır bundan başkası mümkün değildir. Tüm terör olaylarına karşı durmak zorundayız, terörün her türlüsü kötüdür. İyi kötü kötü terörist diye bir şey olamaz. Bölgemizde Suriye ve Irak’ta devam etmekte olan DAİŞ terör örgütüyle mücadelemiz ve bunun yanında PKK gibi, YPG gibi PYD gibi örgütlerle de mücadele etmektedir. Temennimiz Türkiye’nin güneyinde bir terör koridoru oluşmasın. Bunun için de mücadelemize devam ediyoruz.

    Tabii FETÖ terör örgütüyle ilgili olarak da çalışmalarımız hukuk içerisinde darbe girişimi öncesi bu teröriste karşı hazırlanan dosya gönderilmiştir. 15 Temmuz’dan sonra hazırlanmakta olan dosyalar da yine ABD’den gelen heyete daha sonra teslim edilecektir. Onların da çalışmaları şu anda devam etmektedir.

    ABD Adalet Bakanlığından bir heyet gelmiştir. Şimdi de bizden yine Adalet Bakanlığından bir heyet aynı şekilde ABD’ye, hatta Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımız birlikte ABD’ye gidecekler orada da bu çalışmayı birlikte yapacaklardır.Ben bu vesileyle hem dayanışmamızın hem de G-20 zirvesinin insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.

    ABD Adalet Bakanlığından bir heyet gelmiştir. Şimdi de bizden yine Adalet Bakanlığından bir heyet aynı şekilde ABD’ye, hatta Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımız birlikte ABD’ye gidecekler orada da bu çalışmayı birlikte yapacaklardır.Ben bu vesileyle hem dayanışmamızın hem de G-20 zirvesinin insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.

  • 80 yaşında bile genç bir nine olmak elinizde

    80 yaşında bile genç bir nine olmak elinizde

    Instagram’da ‘Thesquatgirl’ adıyla pek çok kişinin fenomeni olan 42 yaşındaki 2 çocuk annesi Doris Hofer, gençlik ve güzellik sırlarını anlattığı ‘Hayalindeki Sen’ adlı kitabıyla herkese umut oldu. Fit bir görünümün her yaşta mümkün olduğunu iddia eden Hofer’a göre, 80 yaşında bile genç ve fit bir nine olmak elinizde

    Bugün 40’lı yaşları sürüyorsunuz. 20’li yaşlarda da bu kadar fit miydiniz? 20’li yaşlarımda da çok antrenman yapıyor, haftada 3 gün spor salonuna gidiyordum. Fakat bu kadar bilgili ve bilinçli olmadığım için, bu kadar fit de değildim. Şimdi ise antrenmanın altın kurallarını öğrendim ve çok daha az çalışma ile çok daha iyi sonuçlar alabiliyorum. Tabii beslenmemde yaptığım değişiklikler de daha fit olmamda önemli rol oynuyor.

    Türkiye sizi Thesquatgirl adlı Instagram hesabınızla tanıdı. Ama bir de ‘Hayalindeki Sen’ isimli bir kitap yazdınız. Herkes hayalindeki fiziğe kavuşabilir mi?

    Kesinlikle herkes kavuşabilir. Ama bunu yaparken kendimizi kimse ile kıyaslamamalıyız, kimse kimsenin aynısı olmayı başaramaz. Bir top modelin bacakları bize mükemmel gelebilir belki ama, ona da bizim gülümsememiz çok daha güzel görünebilir. Hepimiz farklıyız ve bu harika. ‘Hayalindeki Sen’ kitabım ile 16-40 kilo arasında kilo veren insanlar oldu.

    Benim dedemin 70 yaşındayken bile baklavaları vardı ve annemler de gayet fit. Her yaşta fit olmak yüzde yüz mümkün ve ben de fit bir anneanne olacağım! Siz de eğer isterseniz 80’inde bile genç bir nine olabilirsiniz!

  • İki yeni referandum önerisi

    İki yeni referandum önerisi

    01.01.2017 16:30Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Fethullah Gülen’in iadesi için ABD Başkanı Obama’ya mektup yazmayı düşünüyor musunuz” sorusuna, “Ben zaten bu konuyu kendisiyle daha önce görüştüm” yanıtını verdiğini yazdı.

    Çevikcan, 2014 TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri’nin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan’ın Barack Obama nezdinde “Yeni bir girişimiz olur mu?” sorusuna “Vakti zamanı gelince o da olur” yanıtını verdiğini, “yakın zamanda olur mu?” ısrarı üzerine de, “Şimdi konuşturmayın beni. Vakti saati gelince o da olur” dediğini aktardı.

    Serpil Çevikcan’ın Milliyet gazetesinin bugünkü (25 Aralık 2014) nüshasında yayımlanan, “Erdoğan: Vakti gelince o da olur” başlıklı yazısı şöyle:

    ‘Erdoğan: Vakti gelince o da olur’

    Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda dün güzel bir tören vardı. 2014 TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri sahipleriyle buluştu.

    Bilimsel yetkinlikleri ve alanlarına uluslararası düzeyde yaptıkları çok önemli katkılar nedeniyle el üstünde tutmamız gereken bilim insanları ödüllendirildi. Törenin Cumhurbaşkanı’nın ev sahipliğinde yapılması da dikkatle not edilmeli.

    Çünkü, dün törenin açılış konuşmasını yapan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak’ın İbn-i Sina’dan alıntıyla söylediği gibi, “Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göçer.” TÜBİTAK Başkanı’nın bu sözlerinin reel politikteki karşılığını da TBMM Başkanı Cemil Çiçek özetledi:

    “Uluslararası arenada enleminizi, boylamınızı belirleyecek olan bilimsel çalışmalardır.”

    Bilim dünyası ve akademik çevrenin devletin zirvesinde ödüllendirilmesi konusunda bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hakkını teslim etmek gerekiyor. Bu töreni Çankaya Köşkü’nün ev sahipliğine geçiren o olmuştu. Nitekim, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da dünkü konuşmasında selefinin katkısını andı.

    TÜBİTAK örneğiyle eleştirdi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetim, eğitim ve Türkçenin kullanımı açısından manşete aday birçok cümleler barındıran konuşmasının bir bölümü yine paralel yapı üzerineydi.

    Türkiye’nin paralel yapıyla mücadelesini kazandığını, bu engelin aşılmasıyla sadece siyasetin ve ekonominin değil eğitimin ve bilimin de önünün açıldığını söyleyen Erdoğan, kendilerine verilen olanakları bilim ve insanlığın yararı için kullanmak yerine vatana ihanet için kullananların bilim dünyasının yüz karaları olduğunu kaydetti. Yakın geçmişi anlatırken, gizli bir yapının TÜBİTAK içinde bünyeyi sardığını belirten Erdoğan, “Bilim üretmesini beklediğimiz TÜBİTAK, kendi ülkesinin cumhurbaşkanını, başbakanını, genelkurmay başkanını dinlemek gibi haince bir planın ne yazık ki zemini oldu. ‘Kriptolu telefon ürettik’ dediler, ellerindeki şifrelerle bu telefonları dinlediler” dedi.

    ‘Vakti gelince görüşürüm’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın paralel yapıya dönük olarak dozu uzunca bir süredir azalmayan sert ifadelerini dünkü törende de dinledik. 14 Aralık operasyonunun ardından, Erdoğan’ın hemen her konuşmasında bu konu genişçe yer tutuyor.

    Konu, Fethullah Gülen hakkında, kırmızı bülten sürecini de barındıran yakalama kararı çıkmış olması nedeniyle de çok güncel.

    Bu nedenle, törenin ardından verilen resepsiyonda, ödül alan bilim insanları ve konuklarla sohbet ederken tokalaştığımız Erdoğan’la bir meklektaşımızın esprisiyle başlayan diyaloğun konusu da bu oldu.

    Törende verdiği mesajların üzerine soru yanıtlamak istemediği belli olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fethullah Gülen’in iadesi için ABD Başkanı Obama’ya mektup yazmayı düşünüyor musunuz” sorusuna, “Ben zaten bu konuyu kendisiyle daha önce görüştüm” yanıtını verdi.

    Nitekim, benim de takip ettiğim, Galler’de düzenlenen NATO Zirvesi’nde Erdoğan’ın Obama ile yaptığı baş başa görüşmenin önemli gündem maddelerinden biri Gülen’in iadesi meselesi olmuştu. Erdoğan, o yolculuk dönüşünde, sorularımızı yanıtlarken, iki ülkenin istihbarat kurumlarının bu konuda çalışma yapacağını açıklamıştı.

    Ardından, BM Zirvesi’nde de Erdoğan ile Obama bir araya gelmiş ve konunun ele alındığı iddiası da kamuoyuna yansımış, ancak doğrulanmamıştı.

    Dünkü sohbet sırasında, Obama’yı kastederek, “Yeni bir girişimiz olur mu?” sorusunu yönelttiğimiz Erdoğan, “Vakti zamanı gelince o da olur” yanıtını verdi. “Yakın zamanda olur mu?” ısrarı üzerine de, “Şimdi konuşturmayın beni” dedikten sonra, “Vakti saati gelince o da olur” ifadesini yineledi.

    ABD’nin, Gülen konusunda Türkiye’nin yaklaşımına ne oranda destek verdiğine ilişkin soru işaretleri bir hayli fazla.

    Ancak uluslararası boyutu da olan bir adli süreci ifade eden iade ya da deport konusunda hem Erdoğan’ın hem de hükümetin keskin tutumu ortada.

    Şu anda hukuki ve diplomatik kuralları belli, ancak uzun bir prosedür yürütülüyor. Bize verdiği yanıttan anlıyoruz ki Erdoğan, bu süreç yürürken, gerekli gördüğü zaman konunun Türkiye için önemini Obama ve ABD yönetimine yeniden hatırlatacak.

    Çiçek: Bu konunun görüşülmesi yanlış

    Dünkü resepsiyonda, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’le de sohbet olanağı buldum. Malum, dört eski bakanla ilgili olarak Yüce Divan’a sevk kararı verip vermeyeceği merakla beklenen Meclis Soruşturma Komisyonu etrafında bir tartışma yürüyor.

    Konunun güncel boyutu, Ak Parti grup yönetiminden bazı isimlerin, Yüce Divan’a sevk kararı çıkmaması için komisyon üyeleriyle görüşme yaptığı iddiası.

    Dün bu iddiaları sorduğumuz Çiçek, “Böyle bir bilgi bende yok” dedikten sonra, Meclis Başkanlığı olarak bu sürece müdahil olmadıklarını, 9 Ocak’tan önce kendilerine düşen bir yükümlülük bulunmadığını söyledi.

    Çiçek, bir meslektaşımın, “Komisyonun Ak Partili üyeleriyle Ak Parti yöneticilerinin görüştüğüne ilişkin” iddiaları anımsatması üzerine, “Ak Parti yönetimi ile Başbakan ya da komisyon üyeleri soruşturma komisyonunu mu, bütçeyi mi konuştular, bende o yönde bilgi yok. Ancak o görüşmelerde bu konu görüşülmüşse (dört bakanın durumu) doğru değil” dedi.

    Çiçek, bu sürece müdahil olduğu yönündeki iddialara karşılık, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, İzmir’de bir savcıyı aramasının yargıya müdahale olarak algılandığını anımsatarak, kendisinin komisyon başkanı ya da üyeleriyle yaptığı bir görüşmenin de aynı çerçevede eleştirileceğini söyledi.

    Çiçek, yargıda olan bir konunun bu şekilde tartışılmasının doğru olmadığını, ancak Türkiye’de birçok yasa maddesinin ölü hale geldiğini vurguladı.

  • Türkiye’nin 15 Temmuz hissiyatını anlamadık

    Türkiye’nin 15 Temmuz hissiyatını anlamadık

    ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Blinken, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili, “Gerçek şu ki çoğumuz, Türkiye’de 15 Temmuz olaylarıyla ilgili neler hissedildiğini bütünüyle anlamadık” dedi.

    Washington’da Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) ve Amerika-Türkiye Konseyi (ATC) iş birliğiyle düzenlenen ABD-Türkiye İlişkileri 35. Yıllık Konferansı’nın kapanış oturumunda, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Antony Blinken ile Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç ve ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass konuştu.

    15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili değerlendirmeler yapan Bakan Yardımcısı Blinken, ABD’nin konuyu ele alışıyla ilgili, “Gerçek şu ki çoğumuz, Türkiye’de 15 Temmuz olaylarıyla ilgili neler hissedildiğini bütünüyle anlamadık” dedi.

    ‘Türk halkı demokrasisine sahip çıktı’

    Türk halkının 15 Temmuz’da “kahramanca ülkesine ve demokrasisine sahip çıktığını” anlatan Blinken, darbe girişimi çerçevesinde Türkiye’ye verdikleri desteği bir kez daha dile getirdi.

    Türkiye için en önemli tehditlerden birinin PKK olduğunun farkında olduklarını belirten Blinken, bu tehdide karşı her zaman Türkiye’nin yanında durduklarını vurguladı.

    Blinken, Türkiye ile ABD arasında bazı konularda anlaşmazlıklar yaşandığını ancak bunları iki dost ülkenin yapacağı şekilde açıkça konuşup tartışarak çözmeye çalıştıklarını ifade etti.

    “Türkiye’nin ABD’den daha büyük dostu yok”

    Türkiye ile ABD’nin NATO müttefiki iki ülke olduğunu hatırlatan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, “Türkiye’nin ABD’den daha büyük bir dostu yoktur. Müttefiki olarak, Türkiye’nin demokratik olarak seçilmiş yönetimini ve kurumlarını desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

    IŞİD’in bölgedeki en büyük tehdit olduğunu belirten Blinken, bu kapsamda Rakka operasyonuna bir an önce başlanması gerektiğini dile getirerek, hazırlıkların buna göre yapıldığını aktardı.

    “Suriye’deki iç savaş IŞİD’i besliyor”

    “Suriye’deki iç savaşı çözmeden IŞİD’i tamamen bitirmek mümkün değil” diyen Blinken, Suriye’de kalıcı bir çözümün önünde Esed ve Rusya’nın attığı adımların engel olarak durduğunu savundu.

    “Türkiye’nin Suriyeli mülteciler konusunda yaptığı işler inanılmaz, bunlara müteşekkiriz” açıklamasını yapan Blinken, Türk halkının gösterdiği misafirperverliğin çok değerli olduğuna dikkat çekti.

    Blinken, Türk-Amerikan ilişkilerinin 60 yıldır birçok badireyi aşmayı başardığını, bugün de başaracağını sözlerine ekledi.

    Kılıç: ABD’den daha güçlü bir tepki bekledik

    Büyükelçi Kılıç ise 15 Temmuz darbe girişimi karşısında müttefik ABD’nin daha net bir tavır sergilemesini beklediklerini vurgulayarak, “Amerikan halkından, medyasından ve düşünce kuruluşlarından darbe girişimi sonrasında daha güçlü bir tepki ve destek bekledik” dedi.

    Avrupa ve Amerikan basınının bir kısmında ve hatta bazı siyasilerin 15 Temmuz’la ilgili değerlendirmelerinin “hayâl kırıklığı” olduğunu vurgulayan Kılıç, “Örneğin bazıları, ‘Darbe girişimini hükümet kendisi planladı’ dedi. Bazıları, ‘Türkiye’nin NATO üyeliği sorgulansın’ dedi. Bazısı da darbe karşısında hayatını ortaya koyanları, lidere bağlı koyun gibi tasvir etti” diye konuştu.

    Türk halkının, “15 Temmuz’da sokaklara canı pahasına çıkarak demokrasiye sahip çıktığını” anlatan Kılıç, bu konuda iki ülke arasındaki mesafenin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Türkiye ziyaretiyle kısmen de olsa kapandığını belirtti.

    Kılıç: ABD’nin PYD/YPG’ye silah vermesi doğru değil

    PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye ABD’nin silah vermesini Türkiye’nin doğru bulmadığını hatırlatan Büyükelçi Kılıç, bu silahların PKK’nın eline geçip Türkiye’ye karşı kullanılabileceği uyarısını yaparak, “Bunun kabul edilemez sonucu, bir NATO üyesi olan Türkiye’nin, başka bir NATO üyesinin silahıyla saldırıya uğramasıdır” dedi.

    Türkiye’nin, IŞİD karşıtı operasyonlarda en etkili ülkelerden biri olduğunu ifade eden Kılıç, Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamındaki Özgür Suriye Ordusu’nu desteklemek gibi adımları örnek gösterdi ve sahada PYD/YPG dışında da etkin ve hazır güçler olduğunu söyledi.

    Kılıç, Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne göre yönetilen bir ülke olduğuna da işaret ederek, mevcut olağanüstü hâl (OHAL) uygulamasının anayasaya ve Avrupa Birliği (AB) hukukuna uygun olduğunu belirtti.

    Büyükelçi Bass da Türkiye ne kadar güçlü ve müreffeh olursa ABD’nin o kadar memnun olacağını ifade etti. Bass iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin derinliğine dikkat çekerek, Ankara ile her konuda çok yakın çalıştıklarını ve tüm konuları açıkça konuştuklarını dile getirdi.