Blog

  • Didim ve Marmaris’te ‘deniz sezonu’ açıldı

    Didim ve Marmaris’te ‘deniz sezonu’ açıldı

    Türkiye’nin turizm merkezlerinden Aydın’ın Didim ilçesinde, havaların ısınmasıyla “deniz sezonu” açıldı.

    Hava sıcaklığının gün içinde 20 derece ölçüldüğü ilçede, güzel havayı değerlendirmek isteyen ilçe sakinleri ile yerli ve yabancı turistler, Altınkum sahilinde yoğunluk oluşturdu.

    Sahildekilerden kimisi sadece güneşlenmeyi tercih ederken, kimisi de denize girerek sezonu açtı.

    Özellikle denize giren çocukların, uzun aradan sonra denizle buluşmanın keyfini doyasıya eğlenerek çıkardıkları gözlendi.

    Marmaris

    Güney Ege’nin gözde turizm merkezlerinden Marmaris’te güneşli havayı fırsat bilen bazı vatandaşlar, denizin keyfini çıkardı.

    Marmaris Meteoroloji Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, ilçede hava sıcaklığı mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Marmaris’te hava sıcaklığı 22, deniz suyu sıcaklığı da 17 derece ölçüldü.

    Sıcak havayı fırsat bilen bazı vatandaşlar plajda güneşlendi, bazıları da denize girdi. Bazı vatandaşlar oltayla balık avlarken, çocuklar plajda oynadı.

    “Marmaris Duatlonu” için ilçeye gelen Fugan Arık, gazetecilere yaptığı açıklamada, güneşli havada denizin tadını çıkardığını söyledi.

    Marmaris’in “bulunmaz Hint kumaşı gibi” olduğunu belirten Arık, “Doğa, güneş, insanlar çok güzel. Seneye de mutlaka Marmaris’e geleceğim.” dedi.

    Öte yandan, meteoroloji yetkilileri, ilçede sıcak havanın etkisini iki gün sürdüreceğini, salıdan sonra üç gün yağış beklendiğini bildirdi.

  • Deniz Çakır’ın iki saat süren alışveriş turu

    Deniz Çakır’ın iki saat süren alışveriş turu

    Setten fırsat bulup akşam saatlerinde geldiği Zorlu AVM’de öncelikle Beymen‘e uğrayan Deniz Çakır, burada yaklaşık iki saat kalarak alışveriş yaptı.

    Güzel oyuncu, alışverişin ardından yakın arkadaşı ile Morini’ye geçerek, burada kahve içip sohbet etti.

  • Dev robot pilotu taklit ediyor

    Dev robot pilotu taklit ediyor

    Güney Koreli teknoloji şirketi Hankook Mirae, 4 metre boyunda ve 1,5 ton ağırlığında insansı robotlar geliştiriyor. Şirketin Method-2 isimli yeni robotları, içindeki pilotun hareketlerini taklit edebiliyor.

    Bilimkurgu filmlerinde görmeye alıştığımız bir teknolojiyi hayata geçiren şirket, 30 mühendisin üzerinde çalıştığı projenin ilk testini Salı günü gerçekleştirdi.

    Çocukluk hayaliydi

    Şirketin başkanı Yang Jin-Ho, “Robotumuz iki ayaklı ve pilot taşıyabilme özellikleri bakımından dünyada bir ilk. İnsanların giremediği tehlikeli bölgelere, engel tanımadan girebiliyor” diye konuştu.

    Her kolu 130 kilogram ağırlığındaki robot, Yang’ın çocukluk hayali. Şirkete 200 milyon dolar yatırdığını anlatan Yang, sadece filmlerde görülen bu teknoloji üzerinde 2014’ten beri çalıştıklarını söyledi. Daha şimdiden imalat, inşaat ve eğlence sektörlerinden sipariş telefonları aldıklarını anlattı.

    Tasarımcı Hollywood’dan

    Robotun tasarım ekibinden Vitaly Bulgarov, aynı zamanda Transformers, Robocop ve Terminator gibi Holywood filmlerinin prodüksiyonunda çalıştı. Bulgarov, “Bu robotu yaparken öyle çok şey öğrendik ki, bunları başka alanlarda da kullanabileceğiz” diye konuştu.

    Savaşta kullanılabilir mi?

    Yang, robotun Kuzey Kore ile süren gerginlik nedeniyle silahsız tutulan bölgede veya ileri bir tarihte savaşta kullanılmasının mümkün olup olmadığı sorusuna, “Robotumuz daha bir yaşında, bebek adımları atıyor. Güç kablosu sürekli bağlı ve adımları da sarsak. Şimdilik yetişkinler gibi yürümesini beklemiyoruz” yanıtını verdi.

    Robotun 2017 sonunda satışa hazır olacağını açıklayan şirket, fiyatı da 8,3 milyon dolar olarak belirledi.

  • Madalyalar engelleri unutturdu

    Madalyalar engelleri unutturdu

    Diyarbakır’da sosyalleşmek için başladıkları judoda yeteneklerini keşfeden görme engelli çocuklara, elde ettikleri başarılarla ve kazandıkları madalyalar engellerini unutturdu.

    Dört duvar arasına sıkışmış hayatlarından kurtulmak, yaşamlarına renk katmak ve öz güven kazanmak adına Diyarbakır Anadolu Mezopotamya Engelliler Spor Kulübünde bir araya gelen 12-25 yaş arası 12 görme engelli çocuk ve genç, judo branşında kısa sürede büyük başarı sağladı.

    17-19 Şubat’ta Eskişehir’de düzenlenen Türkiye Görme Engelliler Judo Şampiyonası’ndan 2’si altın 6 madalya ile dönerek kentin gururu olan görme engelliler, hedef büyüttü.

    Milli takıma girerek Avrupa ve dünya şampiyonları ile olimpiyatlarda Türkiye’yi temsil etmek isteyen görme engelliler, Türk bayrağını dalgalandırmak için engel tanımıyor.

    “Hedefim önce milli takıma seçilmek”

    Diyarbakır’da kardeşi Yusuf ile yatılı okulda eğitim gören kulüp sporcularından Mardinli Ruken Adıgüzel (14), yaptığı açıklamada, müsabakalarda 40 kilo ümitler ile yıldızlarda rakiplerini yenerek 2 altın madalya kazanmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi.

    Aynı takımda birlikte çalıştığı kardeşinin kendisinden önce spora başladığını ve zaman içinde kardeşinin hayata pozitif bakmaya başladığını fark ettiğini dile getiren Adıgüzel, aynı engeli taşıdığı kardeşinin olumlu durumundan etkilendiğini aktardı.

    Kardeşi gibi yaşamının değişmesini isteyerek judoya başladığını anlatan Adıgüzel, bu branşla ilgilenirken negatif enerjiyi üzerinden attığını ifade etti.

    Spora sadece sosyalleşebilmek için başladığını, Türkiye birincisi olmak gibi bir şeyin aklından hiç geçmediğini vurgulayan Adıgüzel, şöyle devam etti:

    “Bana iki yıl önce ‘Türkiye birincisi olacaksın’ deselerdi asla inanmazdım, hatta gülüp geçerdim. Kendimi artık engelli gibi görmüyorum, hayatıma renk geldi, karamsarlığı üstümden attım. Şimdiki hedefim önce milli takıma seçilmek, sonra da ülkemi en iyi şekilde uluslararası müsabakalarda temsil etmek.”

    “Zorlukları aşmaya çalıştım”

    Müsabakada bronz madalya kazanan Ayşegül Özbaş, spora başlama kararının ardından ailesinin “Sen yapamazsın”, “Sen görmüyorsun”, “Dışarı çıkamazsın” şeklindeki tepkileriyle karşılaştığını belirterek, “Elimden geleni yaptım, zorlukları aşmaya çalıştım. Sonunda spora başladım. Hocalarımla birlikte çalıştım, emeğimin karşılığını Türkiye üçüncüsü gelerek aldım.” dedi.

    Çok mutlu olduğunu vurgulayan Özbaş, şunları söyledi:

    “İnşallah milli takıma da girer, Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil ederim. Beden eğitimi öğretmenliğini çok istiyorum. Milli takıma girdikten sonra engel ortadan kalkacak, inşallah öğretmen olabileceğim. Engelliler dışarı çıksınlar, sporla, müzikle ilgilensinler, benim gibi hayata çelme taksınlar.”

  • İlişkilerde fedakar olan taraf mı kazanır?

    İlişkilerde fedakar olan taraf mı kazanır?

    Fedakarlıkta kilit olan şey “az fedakarlık” yapmak değil de, “çok fedakarlık” yapmak aslında…

    “Fedakarlık” ilişkilerdeki kilit kavramlardan biri. Daha çok “az fedakarlık” yapılıyor olmasından şikayet etsek de, ben “çok fedakarlık” sorununa değinmenin bu iki problemi de çözmede faydalı olacağına inanıyorum. Ben çok fedakarlık sorununu “insanın kendi fedakarlığında boğulması” olarak adlandırıyorum. Gözlemlerimden ve deneyimlerimden yola çıktığım kendimce isim verdiğim bir durum bu. Aile, arkadaşlık ve romantik ilişkilerin hepsinde ortaya çıkabildiğini düşünüyorum. Kısaca bu teoriyi şöyle açıklayacağım size; her zaman dediğim gibi ilişkiler birer uzlaşmadır. Bir nevi ortada buluşmaktır. Bazen taraflar hiç adım atmadığı için uzlaşılmaz, bazen de taraflardan biri karşısındaki kişi hiç adım atmadan tüm yolu kat ettiği için uzlaşma noktasına varılmaz. Uzlaşma noktasına varılmadan iki tarafında mutlu olduğu bir ilişki kurulamaz.

    Peki o zaman ne kadar fedakar olmalıyız?

    Karşımızdaki kişiye bize adım atmasına olanak sağlayacak kadar! Bir kişi bir ilişkide hiçbir fedakarlıkta bulunmuyor ve çaba sarf etmiyorsa karşısındaki kişiye verdiği kıymeti kendisi de fark edemez. Bazen düşünürüz birinin değerini neden kaybedince anlıyoruz diye. Cevap “çok fedakarlık” probleminde saklı! Sizin için tüm fedakarlığı yapan, tüm mesafeleri ve aşan tavizler veren kişi artık aynı tutumda olmadığı zaman ancak adım atacak ve uzlaşma noktasına yaklaşacak fırsat buluyorsunuz. Bu durum size aslında o kişiye değer verdiğinizi ve onun için bir şeyler yapabileceğinizi fark ettiriyor…Kendi fedakarlığında boğulan taraf ise ilişkisinde aslında ne kadar yorulduğunu hırpalandığını fark ediyor. Kendimize bile fazla gelen fedakarlıklarımız, bizi ilişkide oldukça kırılgan hale getiriyor. Karşımızdakine ise bizi kırmaktan korkmayacak gücü sağlıyor.

    Fedakarlık yapabilmek çok büyük bir erdemdir. Ancak, fedakarlıklarınızın sizi uzlaşma noktasına götürürken, kendinizden tamamen uzaklaştırmamasına dikkat edin!

  • Küba Google ile anlaştı

    Google ve Küba devlet telekomünikasyon şirketi Etecsa arasında başkent Havana’da imzalanan anlaşmaya göre, Gmail ve YouTube dahil Google servislerine erişim hızı artırılacak. Google’dan yapılan açıklamada, “Bu anlaşma, Etecsa’nın, yerel düzeyde YouTube videoları gibi en popüler yüksek bant genişliği içeriklerimizden bazılarını, ön belleğe alarak gecikmelerini azaltmak için teknolojimizi kullanmasına izin veriyor” ifadesine yer verildi.

    Dünyanın en düşük çevrimiçi bağlantı oranlarından birine sahip Küba’da halkın büyük bölümünün evden internete bağlanmasına izin verilmiyor. Küba’da halkın internet hizmetinden faydalanabilmesi için özel erişim noktalarında saatte yaklaşık iki dolar ödemesi gerekiyor.

    ABD Başkanı Barack Obama Küba ziyaretinde, internet erişiminin eğitim ve sağlık hizmetleri gibi ülkenin refahı açısından önemine dikkat çekerek, Google’ın Küba’ya internet sağlayacağını açıklamıştı.

    Başkan seçilen Donald Trump ise seçim kampanyası döneminde Obama’nın Küba ile ilişkilerin düzeltilmesine yönelik attığı adımları sert bir şekilde eleştirmişti.

  • Rengi cezbediyor ama tehlikeli

    Muğla’nın Yatağan ilçesinde, termik santralde kullanılan kömür atıklarından oluşan kül dağının kıyısındaki sağlık açısından sakıncalı olduğu belirtilen gölet, mavi ve turkuaz rengiyle doğa fotoğrafçıları ve piknikçilerin çekim merkezi haline geldi.

    Yatağan’da 35 yıldır faaliyet gösteren termik santralde elektrik üretmek için kullanılan kömürlerin kül halindeki atıkları, santrale yaklaşık bir kilometre uzaktaki Kapubağ Mahallesi’nin kırsalına dökülüyor.

    Yöre halkının kül dağı olarak nitelediği atık dökülen sahada yıllardır yağmur sularının birikmesiyle büyük bir gölet oluştu.

    Sağlık açısından tehlike oluşturması nedeniyle belediyenin etrafına uyarı levhaları diktiği gölet, gün ışığına göre farklı saatlerde büründüğü mavi, yeşil ve turkuaz renkleriyle doğa fotoğrafçıları, piknikçiler ve çevredekilerin ilgisini çekiyor.

    “İçeriğinde ağır metaller var”

    Yatağan Belediye Başkan Yardımcısı Tarcan Oğuz, yaptığı açıklamada, görüntüsüyle herkesi kendine çeken Kapubağ Mahallesi’ndeki kül göletinde ağır metaller bulunduğunu, bu nedenle çevresine uyarıcı tabelalar koyduklarını söyledi.

    Göletin suyunun son olarak TÜBİTAK’a yaptırdıkları analizlerde zararlı olduğunun tespit edildiğini vurgulayan Oğuz, “İçilmesi ve suya girilmesi sağlık açısından tehlikeli. Bu yüzden santral yetkilileriyle de çalışma yapıyoruz ve burası koruma altına alınacak. Burada su kanalları yapılması doğrultusunda çalışmalarımız olacak.” dedi.

    Etrafı tel örgüyle çevrilecek

    Yatağan Termik Enerji Üretim AŞ Santral Direktörü Serdar Toprak da göletin kendiliğinden oluştuğunu ve çevreye zarar vermemesi için gerekli önlemleri aldıklarını belirterek şöyle konuştu:

    “Kül depolama sahası, kömürün yanması sonucu oluşan kül ve cürufun depolanması amacıyla 1993 yılında işletmeye alınmış. Santral sahasına yakınlığı coğrafi özellikleri ve zemininin geçirimsiz olması, kül depolama alanı olarak seçilmesinde etkili olmuş. Kül depo sahasında su ile kül serme işlemi yapıldığından zamanla sahanın güney kısmında bir gölet oluşmuş.”

    Toprak, 2018’de planladıkları yatırımla kül depolama sahasının etrafının tel örgüyle çevireceklerini ve kuşaklama kanalı yapılarak yağmur sularının alana girişini önleyeceklerini ifade etti.

    Santral sahasına yapılacak atık su geri kazanım tesisiyle gölette biriken suyun santralde kullanılması ve oluşan göletin kurutulmasının planlandığını da aktaran Toprak, kül depolama sahası çevresinde yer alan kuyulardan düzenli olarak numune aldıklarını bildirdi.

    Toprak, bu sahanın yer altı sularına etkisini takip ederek izleme raporlarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gönderdiklerini de anlattı.

    Ağaçlar ve otsu bitkiler kuruyor

    Muğla Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Çevre Mühendisi Murat Türköz ise insanların kül göletinin manzarasına aldanmaması gerektiğini vurguladı.

    Kömürün, organik içerikli bir madde olmasına rağmen oluşum aşamalarında içeriğine metal ve ağır metalleri de dahil edebildiğine işaret eden Türköz, şunları söyledi:

    “İçerik olarak bakıldığında ağır metal ihtiva eden küller, su ile temas ettirildiğinde su bünyesine geçebilmektedir. Kül barajının tehlikesi de bu noktada başlamaktadır. Yatağan linyit kömürü içeriğinde radyoaktif veya ağır metal içeriği olduğu bazı bilimsel kaynaklarda geçmektedir. Bu nedenle kül göletini oluşturan su içeriğinde canlıları olumsuz etkileyecek maddeler bulunur.”

    Türköz, yaptıkları incelemelerde, gölet içerisindeki ağaçların ve otsu bitkilerin kuruduğunu gözlemlediklerini de sözlerine ekledi.

    “Yeşil, mavi ve bulutlar harika bir kompozisyon”

    Kül göletine gelerek fotoğraf çeken Marmaris Fotoğraf Dostları Derneği (MARFOD) Yönetim Kurulu Başkanı Koray Ürkmez, fotoğrafçı arkadaşlarının tavsiyeleriyle gölete geldiklerini, burada muhteşem bir manzarayla karşılaştıklarını dile getirdi.

  • Rita Ora’dan cesur reklam

    Rita Ora’dan cesur reklam

    Rita Ora, İtalyan bir iç çamaşırı markasının yeni koleksiyonu için kamera karşısına geçti.

    2015’te markanın yüzü olan 26 yaşındaki yıldız, tanıtım videosunda, “Benim stilim”, “Benim dünyam”, “Benim sütyenim” sloganıyla boy gösterdi.

    Videoları İnstagram hesabından paylaşmayı ihmal etmneyen İngiliz şarkıcı, toplam 1 milyonun üzerinde beğeni alırken, böyle bir projede yer almaktan dolayı mutlu olduğunu dile getirdi.

  • Şeçimler için siber saldırı endişesi

    Şeçimler için siber saldırı endişesi

    Yurt Dışındaki Fransızlardan Sorumlu Bakan Matthias Fekl yaptığı yazılı açıklamada, yurt dışındaki Fransızların Haziran ayında düzenlenecek genel seçimlerde internet üzerinden oy kullanma seçeneğinin siber saldırı endişesiyle iptal edildiğini belirtti.

    Fransız Bakan, “Ulusal Bilişim Güvenliği Ajansı’nın (ANSSI) uzmanlarının tavsiyesi ve elektronik oy verme işlemini etkileyebilecek siber saldırı tehdidinin artması üzerine bu karar alındı” dedi.

    Bakan Matthias Fekl, seçimleri etkileme tehlikesi yüzünden elektronik oy verme yönteminden vazgeçilerek risk almama görüşünün benimsendiğini ifade etti.

    Elektronik oy verme işlemi ilk defa Fransa dışındaki 12 seçim bölgesinde 2012 yılındaki seçimlerde uygulanmıştı.

    Bu genel seçimlerde yurt dışındaki Fransızlar, belirlenen seçim sandıklarında, posta yoluyla ya da vekaletle oy kullanabilecek.

    Yurt dışında bir milyon 300 bin civarında Fransız seçmenin olduğu tahmin ediliyor.

    Fransa, genel seçimler öncesi Nisan ve Mayıs ayında iki turlu düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimlerine kısa süre kala bazı adayların özellikle Rusya’dan gelen siber saldırılara hedef olduğu düşüncesinde.

    Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault geçen ay yaptığı açıklamada, Rusya’dan gelen siber saldırıların kabul edilemez olduğunu belirterek, gerekirse bu ülkeye misilleme yapabilecekleri uyarısında bulunmuştu.

    Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın da Dış İstihbarat Servisi (DGSE) raporları doğrultusunda, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurt dışından gelecek muhtemel bir siber saldırıdan endişe duyduğu ve konunun milli güvenlik kurulu toplantısında ele alınacağı daha önce dile getirilmişti.