Blog

  • Hadid kardeşler esti geçti!

    Hadid kardeşler esti geçti!

    Geçtiğimiz hafta H&M Studio, Paris Moda Haftası’ndaki son defilesini, kadın ve ilk kez erkek ürünlerini kapsayan, sevginin gücünden, balenin zarafetinden, gücünden ve tutkusundan esinlenerek hazırlanan “Şimdi gör ve hemen al” koleksiyonunu sundu.

    Paris’te gerçekleşen defileyi, Nicki Minaj, Alexa Chung, Lucky Blue Smith, Clémence Poésy ve Sasha Lane gibi ünlü konuklar izledi. Türkiye’den de Ece Sükan ve Didem Soydan’ın katıldığı şovda Gigi ve Bella Hadid, Adwoa Aboah, Amber Valletta, Jordan Barrett ve Luis Borges gibi yıldız modeller yer aldı.

    Özel dikim ve spor giyim arasında bir denge tutturulmuş, hoş görünümlü ince örgülü yün giysiler, hacimli ipek ve transparan naylon ile parlak pembenin dalgaları ve etkisi, tek renkli/siyah beyaz anoraklar ve yeniden üzerinde çalışılmış yürüyüş sandaletleri ile birlikte sergilendi.

  • Ciğercilerin arasına “garnitür” girdi

    Ciğercilerin arasına “garnitür” girdi

    Osmanlı mutfağının son dönem parlayan tadı tava ciğeri, ikramda ciğercileri ikiye ayırdı.

    Lezzetiyle ünü sınırları aşan ve son yıllara kadar Karaağaç acı biberiyle tüketilen Edirne tava ciğeri, bir grup ciğercinin yeni sunumlarıyla masaya farklı garnitürlerle gelmeye başladı. Bu da kentte ciğerciler arasında tatlı bir tartışmaya neden oldu.

    “Tava ciğerinin tek garnitürü acı biberdir.” diyen ustalar ile “Ciğere her lezzet eşlik eder.” diyen ustalar arasındaki tartışmalar sürse de tava ciğeri ününe ün katmaya devam ediyor.

    Ciğercilerin arasındaki bu “tatlı tartışma” akıllara Neşeli Günler filmindeki Münir Özkul ile Adile Naşit arasında geçen “turşu sirkeli mi, limon suyuyla mı kurulur” tartışmasını akıllara getirdi.

    “Tava ciğerinin tadı Karaağaç biberiyle çıkar”

    Edirne’yi Tanıtma ve Tava Ciğer Kalite Koruma Derneği Başkanı Bahri Dinar, yaptığı açıklamada, Edirnelilerin cömert ve ikramı seven insanlar olduğunu söyledi.

    Misafire ikramın gelenek ve göreneklerde olduğunu aktaran Dinar, şöyle konuştu:

    “Tabii ikram etmek çok güzel bir şey ancak tava ciğerinin yanındaki garnitür ikramından bahsedersek, herkes tava ciğerinin yanında istediğini ikram etsin ama biz şunu diyoruz; ağzınızın tadını bozmak istemiyorsanız tava ciğerinin yanında sadece Karaağaç biberi yiyeceksiniz. İkramlardan istediğinizi yiyebilirsiniz ama biz ustalarımızdan, analarımızdan, babalarımızdan böyle gördük. Küçükken bizi ciğerciye götürdüklerinde, önümüze bir tabak ciğer, üzerine de bir adet biber konulurdu. Hatta ikinci biberi istemeye utanırdık. Tava ciğeri kültürü için biber çok değerlidir. Biz öyle gördük ve öğrendik.”

    Tava ciğerinin biber ve farklı garnitürlerle sunumunun esnaf arasında rekabet oluştuğunu dile getiren Dinar, “Tabii bunlar tatlı rekabettir. İkram ediliyor, bu güzel bir şey ama biz yine de ünlü şairin dediği gibi ‘Tavası var, ciğeri var, yanında da biberi var, abe güzel Edirnem sende daha neleri var.’ diyoruz. Tava ciğerinin tadı Karaağaç biberiyle çıkar.” diye konuştu.

    “Tava ciğeri kültüre uygun tüketilmeli”

    Yarım asırlık ciğerci Kazım Gilan da damak kültürü gereği tava ciğerinin yanında sadece biber tüketilmesi gerektiğini dile getirdi.

    Tava ciğerinin özelliğinin Karaağaç biberiyle tüketilmesi olduğunu anlatan Gilan, “Maalesef zamanla işi bilen de bilmeyen de ortaya çıkıyor. İşi bilmeyenler garnitüre yöneldi. Vatandaş garnitürü tüketmiyor. Zaten masaya konulan garnitür yenilmediği için atılıyor. Ziyan oluyor. Yazık, günah. Kebapçı, köfteci, sulu yemekçi dükkanına tava ciğer koyuyor. Bu iş o kadar kolay sunulacak bir iş değildir. Tava ciğerini kültüre uygun tüketmek gereklidir.” dedi.

    Ciğerci Uğurcan Irmak ise garnitür çeşidini çoğaltarak ciğerciler arasında tatlı bir rekabet oluşturduklarını söyledi.

    Vatandaşların tava ciğerinin yanında çeşitli garnitürler talep etmesi üzerine bu uygulamaya gittiklerini ifade eden Irmak, “Acı ezmemiz, borani dediğimiz yoğurtlu yeşil kızarmış biberimiz, söğüş domatesimiz, soğanımız, çeşitli acı salçalarımız var. Biz müşterimizin isteğine göre hareket ediyoruz. Bu da rekabet oluşturuyor.” şeklinde konuştu.

  • Ubisoft’tan ücretsiz oyun

    Ubisoft’tan ücretsiz oyun

    Assassin’s Creed, Far Cry ve Rainbow Six gibi sevilen oyunların geliştiricisi Ubisoft, kuruluşunun 30. yılını kutluyor. Şirket, en sevilen aksiyon oyunlarından biri olan 2003 yapımıPrince of Persia: The Sands of Timeoyununu ücretsiz olarak paylaşıyor.

    Fransız yazılım şirketi, yıl sonuna kadar her ay oyunlarından birini ücretsiz paylaşarak müşterilerine teşekkür edeceğini açıkladı. Hâlen 19 ülkede 29 oyun geliştirme stüdyosu olan şirket, dönemin teknolojisine göre oyun mekaniği ve grafik kalitesiyle olumlu eleştiriler alan Prince of Persia: Sands of Timepaylaşımıyla 30 yaşını kutlamaya başladı.

    Serinin en iyi oyunu olarak gösterilen bu paylaşımı ve gelecek aylarda paylaşılacak oyunları indirebilmeniz için Ubisoft’un sitesine girip şirketin ücretsiz yazılımı Uplay’i indirmeniz yeterli. Prince of Persia serisinin devam oyunları ve bir sinema filmi uyarlaması da çekilmişti.

  • Milli oyuncaklar yolda

    Milli oyuncaklar yolda

    “Milli Oyuncak Projesi” çalışmaları kapsamında Düzce’deki çalıştaya katılan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü İbrahim Kılıçaslan, yaptığı açıklamada, çalışmalarının tüm hızıyla devam ettiğini söyledi.

    Anne ve babaların oyuncaklarda kullanılan boyalarda kimyasal olup olmadığı konusunda endişeleri bulunduğunu belirten Kılıçaslan, “Çocuklar oyun oynarken bu oyuncakları ağızlarına götürüp sağlık açısından problemlere neden olabiliyor. Biz burada güvenilir, milli oyuncak yapmak istiyoruz. Bunun da anne ve babalarda karşılığının olacağını düşünüyorum.” diye konuştu.

    Kılıçaslan, oyuncakları yerli karakterler oluşturarak üretmek istediklerini dile getirerek, oyuncakların milli olmasının önemine değindi.

    Oyuncakların kültürel ve eğitim alanında derinliği bulunduğuna dikkati çeken Kılıçaslan, “Dolayısıyla biz hem kültürel hem de eğitim düzeyindeki derinliğini oluşturacak, Türkiye’de bu sanayinin gelişmesini sağlayacak bir adım atıyoruz.” dedi.

    Kılıçaslan, milli oyuncak çalışmaları kapsamındaki ilk adımın Düzce’de oyuncak OSB kurulma çalışmalarıyla atıldığını vurguladı.

    “Milli ve medeniyetimizi yansıtan oyuncaklar”

    Oyuncak OSB’de plastik, ahşap, metal ve en önemlisi yazılımı da içeren elektronik oyuncaklar üretmeyi planladıkları bilgisini veren Kılıçaslan, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Biz oyuncağı sadece oyuncak olarak görmüyoruz. Oyuncak, çocuğa kültürü yansıtan, eğitimde kullanılan bir olgudur. Hem kültür hem de eğitim boyutu var. Biz bu boyutları toplamak istiyoruz. Özellikle bunu TRT Çocuk kanalında çizgi filmlerle desteklemek istiyoruz. TRT’de çizgi film karakteri oyuncak oluyor. Oyuncak marketlerine bakın, televizyonda hangi çizgi film karakteri varsa onun oyuncakları satılıyor. Biz bunu çizgi film karakterleri ile milli ve medeniyetimizi yansıtan oyuncaklar ile göstermek istiyoruz.

    Çocuklar hem medeniyetimizi televizyondaki çizgi filmden öğrenecekler hem de bunlarla oynayacaklar.”

  • Yeşil çay Down sendromuna iyi geliyor

    Yeşil çay Down sendromuna iyi geliyor

    Bir yılı aşkın süredir yürütülen klinik araştırmada, yeşil çaydaki etkin madde epigallocatechin gallate sinir hücrelerinin etkileşimini düzenleyerek bireylerin hafıza ve davranış testlerinde aldıkları puanı yükseltti. Ayrıca beyin taramalarında etkilerin giderek arttığı ve testten 6 ay sonra dahi olumlu etkilerin devam ettiği gözlemlendi.

    Çayın etkisi giderek artıyor

    Bilim dergisi The Lancet Neurology’deyayımlanan araştırmanın sonuçlarına göre, Down sendromlu 84 genç yetişkin birey test süresince iki gruba ayrıldı. Gruplardan birine kafeinsiz yaklaşık yüzde 45 oranında epigallocatechin gallate içeren yeşil çay verilip bilişsel eğitim uygulandı. Diğer gruba da plasebo (etkisiz madde) verildi.

    Denekler 3, 6 ve 12 ay arayla teste tabi tutuldu. Kategorilerin çoğunda kayda değer gelişim gözlemlenmedi ancak örüntüleri fark etme, sesli çağrışım ve uyumlu davranış kategorilerinde yeşil çay içen grup diğerinden kayda değer miktarda daha yüksek puan aldı. Üstelik puan farkı her testte arttı.

    “Tedavi değil”

    Barselona’da Genom Düzenleme Merkezi’nden araştırmacı Mara Dierssen, “Bu sendromu gösteren bireylerde bilişsel gelişimin gözlemlendiği ilk test bu oldu” dedi. Dierssen, bulguların kuvvetli olmasına karşın bu yöntemin bir ‘tedavi’ olmadığını özellikle vurguladı; bireylerin yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olacağını söyledi.

    Dierssen fareler üzerinde daha önceki bir araştırmasında DYRK1A olarak kodlanan bir genin Down sendromunda etkin rol oynadığını keşfetmiş, bu geni bastırarak beyin gelişiminde önemli gelişmeler gözlemlemişti. Ancak söz konusu araştırma insanlarda denenmedi.

    Benzer bir başka araştırmada da, zihinsel hastalıkların tedavisinde kullanılan lityumun Down sendromlu farelerde bilişsel yetkinliklerin kazanımına katkı sağladığı, yeni nöron ağlarının kurulmasını mümkün kıldığı ortaya çıkmıştı.

    Binde 1 görülüyor

    Down sendromu, zihinsel yetkinliği etkileyen en yaygın genetik bozukluklardan biri. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her bin kişiden 1’ini etkiliyor.

    Trizomi 21 olarak da bilinen sendrom, 21 numaralı kromozomun iki tane olması gerekirken üç tane olması nedeniyle görülüyor. İnsanlarda 23 çift kromozom var ve bu yapı yaklaşık 25 bin protein kodlaması içeren genleri taşıyor.

  • Ufak farklılıklar kocaman sonuçlar doğurabilir

    Ufak farklılıklar kocaman sonuçlar doğurabilir

    İletişim sosyolojisi hakkında araştırmalar yapan, kamera arkasında çalışan Doğandemir, oyunculuk yapmaya başladıktan sonra da toplumsal duyarlığını bir kenarda bırakmamış. Genç oyuncuyla Blendax’ın yüzü olması vesilesiyle buluştuk…

    Biz Hande Doğandemir’i sadece oyuncu kimliğiyle tanıyorsak da o aslında bir sosyolog. İletişim sosyolojisi hakkında araştırmalar yapan, kamera arkasında çalışan Doğandemir, oyunculuk yapmaya başladıktan sonra da toplumsal duyarlığını bir kenarda bırakmamış. Genç oyuncuyla Blendax’ın yüzü olması vesilesiyle buluştuk…

    Bana bir şeyler katabilecek projelerde yer almak istiyorum

    –Oyunculuk anlamında şu an üzerinde çalıştığınız bir proje var mı?
    Şu an okuduğum ve değerlendirdiğim projeler var ancak karar verirken acele etmek istemiyorum. Amacım, yapmaktan keyif aldığım ve bana gerçekten bir şeyler katabilecek projelerde yer almak. Bu zamanı, beslendiğim ve daha iyi projelere hazırlandığım bir süreç olarak düşünüyorum.
    –2017 yılına dair dilekleriniz neler?
    Toplum olarak zor bir yıl geçirdik. Öncelikli dileğim, bu senenin bir önceki yılın yaralarını sarabildiğimiz, daha aydınlık bir yıl olması. 2017 benim için çok daha enerjik, huzurlu ve mutlu başladı. Bunun tüm hayatıma, aynı zamanda da yer alacağım projelere yansıyacağını düşünüyorum. Üretmek kendi içimizde başlayan bir eylem. Bazen kendinizle baş başa kalıp üretkenliğinizin zirvesinde olabilirsiniz. Bazen yaptığınız ufacık farklılıklar hayatta ve hatta bazen dünyada kocaman değişikliklere neden olabilir. Kendi içimde enerjisi yüksek, keyifli ve heyecanlıyım, bu yılın tamamında böyle devam etmesini diliyorum.

  • FBI Apple’ın şifresini kırdı, dava kapandı

    ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ile Amerikalı teknoloji devi Apple arasındaki “şifre kırma savaşı” sona erdi. ABD Adalet Bakanlığı, pazartesi günü Kaliforniya eyaletindeki federal mahkemeye sunduğu dilekçede, “ABD hükümeti, Faruk’un iPhone’undaki verilere başarılı bir şekilde ulaşmıştır. Bu nedenle Apple’ın yardımına artık ihtiyaç duymamaktadır” ifadesini kullandı.

    Bakanlık Sözcüsü Melanie Newman da yaptığı yazılı açıklamada, şu anda FBI’ın, söz konusu iPhone’daki bilgileri yürütülen soruşturma kapsamında değerlendirdiğini belirtti. Newman, ulusal güvenlik ve kamu asayişini korumak için emniyet yetkililerinin önemli dijital bilgilere erişebilmesi hususunun, ABD hükümeti için bir öncelik olarak kalmaya devam edeceğinin altını çizdi.

    İsrailli firma mı yardım etti?

    Açıklama, İsrailli adli tıp uzmanı Cellebrite adlı firmanın FBI’ya yardım edeceği söylentilerinin hemen arkasından geldi.

    FBI, cuma günü, ABD hükümetiyle ilgisi olmayan ve ismini açıklamadığı bir kaynaktan söz konusu iPhone’un şifresinin kırılması hakkında yardım teklifi aldığı gerekçesiyle Apple’la olan duruşmanın 5 Nisan’a ertelenmesini talep etmişti.

  • Grammy ilginç görüntülere sahne oldu

    Grammy ilginç görüntülere sahne oldu

    Müzik dünyasının en büyük ödül gecesi olan 59. Grammy Ödül Töreni dün gece Los Angeles’taki Staples Center’da düzenlendi. Ünlü isimlerin sahne aldığı törende kırmızı halı şıklığı kadar starların performansları, çarpıcı açıklamaları da geceye damgasını vurdu.

    Özellikle Beyonce’nin ikiz hamilelik haberinden sonra sahneye çıkması hala en çok konuşulan detaylar arasında… 25 adlı albümüyle Yılın Albümü, Yılın Şarkısı, Yılın Kaydı, En İyi Pop Solo Performans ve En İyi Pop Vokal Albüm olmak üzere toplamda beş ödülün sahibi olan Adele ise hem en çok ödül alan sanatçı olarak hem de ödülünü Beyonce ile paylaşmasıyla dikkatleri üzerine çekti. Yılın Albümü Ödülü için Beyonce’nin Lemonade albümünün daha iyi olduğu konusunda atıfta bulunan Adele, gözyaşlarını tutamayarak ödülünü ikiye bölüp, diğer parçasını Beyonce’ye verdi

    Gelelim en çok konuşulan isim olan Beyonce’ye… Grammy tarihine geçecek bir performansa imza atan pop star, anneler, kadınlar ve çocuklar için söyledi. Sahneye hamile karnıyla çıkan şarkıcı Love Drought ve Sandcastles isimli iki şarkı seslendirdi. Dramatik ve vurucu bir şovun yanı sıra kadınlığı kutlayan bir hikâye anlatan yıldızın etkileyici performansı uzun bir süre hafızalardan silinmeyecek gibi. Sahnede Roberto Cavalli’den ayrılan başarılı kreatif direktör Peter Dundas imzalı kıyafet giyen Beyonce’nin kıyafeti de sahne şovu kadar ilgi çekiciydi. Öyle ki sosyal medyanın bile gündemine oturdu. Kimi Rahibelere benzetirken kimi Game Of Thrones dizisindeki Khaleesi’ye benzetti.

    Grammy Ödülleri’nde kırmızı halı şıklığına değinmeden geçmeyelim. Gece renkli görüntülere de sahne oldu. İlginç tasarımlarla kameralar karşısına geçen isimler bir hayli fazlaydı. İşte şıklığıyla göz dolduran, kostümleriyle dikkatleri üzerine çeken o isimler…

  • Pacquiao’dan Maywather’a gözdağı

    Pacquiao’dan Maywather’a gözdağı

    Filipinli boksör Manny Pacquiao, maç yapmaları halinde daha önce yarı orta sıklet unvan maçında kaybettiği Amerikalı yenilgisiz boksör Floyd Mayweather’i bu kez mağlup edeceğini söyledi.

    Japonya’nın başkenti Tokyo’da gazetecilerin sorularını yanıtlayan 37 yaşındaki boksör, “asrın müsabakası” yakıştırması yapılan 2 Mayıs 2015‘teki maçta yenildiği Floyd Mayweather hakkında konuştu. Bir sonraki maçını ne zaman yapacağı konusunda kararsız olduğunu söyleyen Pacquiao, sağ elinin yüzde yüz hazır olduğunu ve müsabaka düzenlenmesi halinde Mayweather’i yeneceğinden emin olduğunu belirtti.

    Ülkesinde senatörlük görevini de yürüten Filipinli boksör, nisan ayında kariyerine son vermişti. Bu kararından 7 ay sonra ringlere geri dönen Pacquiao, WBO yarı orta sıklet unvan maçında ABD’li Jessie Vargas‘ı mağlup etmişti.

  • Ünlü matematikçiye ödül

    Ünlü matematikçiye ödül

    Oxford Üniversitesi’nden 62 yaşındaki İngiliz matematik profesörü Andrew Wiles, ünlü matematikçi Pierre de Fermat’nın 357 yıldır kanıtlanamayan teorisini çözdüğü için, matematiğin Nobel’i olarak kabul edilen 2016 Abel Ödülü’ne layık görüldü.

    Fermat’nın Son Teoremi veya diğer adıyla ‘matematiğin en zor problemini’ kanıtlayabilmek için 10 yaşından beri uğraşan Wiles, nihayet 1994’te başarılı oldu. Wiles, 700 bin dolar ödül kazandı.

    Fermat’nın Son Teoremi

    Teoreme göre x, y, z sayıları pozitif tamsayılar olmak üzere, (x üssü n) + (y üssü n) = (z üssü n)eşitliğini sağlayan 2’den büyük tamsayı yoktur.

    Teoremin n=1 ve n=2 değerleri için sağlanabildiğini görmek oldukça kolay. Fakat asıl sorun, n=3 ve sonrasını ispatlamakta başlıyor.

    700 bin dolar ödül

    Norveç hükümetinin Niels Henrik Abel’in 200. yaş günü anısına 2003’ten beri kaynak sağladığı fondan 700 bin dolar ödül alan Wiles, problemin çözümünde kullandığı yöntemlerle modern matematiğin gelişimine de katkı sağladı.

    1953 doğumlu matematikçi başarısının ardından Oxford, Cambridge, Columbia, Yale, Warwick ve Nottingham üniversitelerinden fahri doktora, 2000 yılında da soyluluk unvanı kazandı.