Kategori: Sağlık

Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Ekim Ayı Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bakan Özer, “İSO Yönetim Kurulu 2018-2022 Faaliyet Dönemi ve Etkinliklerine Bir Bakış” gündeminde gerçekleşen toplantıda yaptığı konuşmada, mesleki teknik Anadolu liselerinin, sektörün tüm süreçlerinde yer almasına dönük gerçekleştirilen çalışmalara değindi.

Bakan yardımcılığı döneminde mesleki eğitimden sorumlu olduğunu, İSO ve İTO ile iş birliği mekanizmalarının geliştirilmesi için adımlar attıklarını dile getiren Özer, “Sürecin iyileştirilmesiyle yönelik yapacağımız hamlelerle ilgili Başkanımın ve çalışma ekibinin sunmuş olduğu geri beslemeler bizim için gerçekten çok kıymetli oldu.” ifadesini kullandı.

“O cesaretle sürece girdikten sonra mesleki teknik Anadolu liselerinde çok ciddi bir ivmelenme ortaya çıktı.” diyen Özer, özellikle akademik olarak başarılı öğrencilerin meslek liselerini seçmeleri, mesleki eğitimdeki üretim kapasitesinin artması, mesleki eğitimdeki AR-GE çalışmalarının yaygınlaşması, fikrî mülkiyet ve inovatif yaklaşımlara işaret etti. Özer, İSO ile yapılan Kaynakçılık Mükemmeliyet Merkezinin bu anlamda bir örnek teşkil ettiğini; artık meslek liselerinde patent, faydalı model, marka ve tasarım tescili ile ticarileşme yönünde hamlelerin yaşandığını söyleyerek “Hatırlıyorum, iki üç ay önce İSO’nun hamiliğindeki bir meslek lisemizin yurt dışına ihracat tırını uğurladık.” diye konuştu. 

“Meslek liseleri en başarılı öğrencilerin kümelendiği lise türüne dönüştü”

Üç dört yıl gibi kısa sürede meslek liselerindeki problemleri büyük bir inanış ve kararlılıkla çözdüklerini dile getiren Özer, “Meslek liseleri patent, faydalı model, marka tasarım ve tescil konuları ile beraber yurt dışına ihracat yapan ve giderek en başarılı öğrencilerin kümelendiği bir lise türüne dönüştü.” diye belirtti.

Mesleki eğitim merkezlerinde atılan söz konusu hamlelerin Türkiye’ye büyük kazanç sağladığının altını çizen Özer, 2021 yılının Aralık ayında ülkedeki çırak ve kalfa sayısının 159 bin olduğunu, şu anda gelinen noktada çırak-kalfa sayısının 910 bine çıktığını belirtti. (İLKHA)

TBMM tarafından 3 Şubat 2022 tarihinde kabul edilen 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlik mesleğini düzenleyen müstakil bir kanun beklentisini karşılama yönünde olumlu bir adım olmanın ötesine geçmediği belirten açıklamada, öğretmenlerin beklentilerini karşılayamadığı vurgulandı.

Açıklamada, “Meslek kanununun, kariyer basamaklarının yeniden hayata geçirilmesi, uzman ve başöğretmenlere ücret ve ilave derece artışı getirilmesi, adaylık sürecindeki yazılı sınavın kaldırılması, öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi gibi önemli özlük hakları ihtiva etmesi yönüyle öğretmenlerimizin beklentilerini ve Eğitim-Bir-Sen’in toplu sözleşme masasına taşımış olduğu taleplerini karşıladığını, ancak ‘meslek kanunu’ olarak nitelendirilmeyi hak edecek içerikten yoksun olduğunu ifade etmiş; bir milyonu aşkın öğretmenin hak, yetki, görev ve sorumlulukları noktasında bir meslek kanununda olması gerekenleri kapsamadığını, ilave düzenlemelere ihtiyaç olduğunu dile getirmiştik.” denildi.

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin beklentilerini karşılayacak bir içerikle yeniden düzenlenmesi gerektiği söyleyen açıklamada, “Bu nedenle hazırladığımız ve Millî Eğitim Bakanlığı’na, TBMM Başkanlığı’na, Meclis’te grubu bulunan partilerin yöneticilerine sunacağımız kanun taslağında şu öneriler yer almaktadır.” ifadeleri kullanıldı.

-Öğretmenlik, “özel bir ihtisas mesleği” olarak ele alınmalı, resmî eğitim kurumları ile diğer kamu kurumlarında öğretmenlik, öğretmen kadro unvanındaki kadrolu memurlar eliyle yürütülmelidir.

-Öğretmen kadrosuna yapılacak atamalarda, sadece Kamu Personeli Seçme Sınavı puan üstünlüğü esas alınmalı; kademe ilerlemesinin durdurulması cezası almış olmak adaylığa son verme şartları arasından çıkarılmalıdır.

-Kariyer basamaklarında ilerleme, sadece öğretmenlikteki hizmet süresi ile eğitim programı ve mesleki çalışmaya dayalı olarak tasarlanmalı; öğretmenlikte 8 yılını tamamlamış olanlar uzman öğretmenlik, 12 yılını tamamlamış olanlar başöğretmenlik unvanı alabilmelidir.

-Yüksek lisans eğitimini tamamlayanlar uzman öğretmen unvanı için öngörülen eğitim programından, doktora eğitimini tamamlayanlar ise uzman öğretmen ve başöğretmen unvanı için öngörülen eğitim programından muaf tutulmalıdır. Öğretmenlikte en az 8 yıl hizmeti bulunanlardan doktora eğitimini tamamlayanlar başöğretmen unvanı alabilmelidir.

-Öğretmen unvanlı kadrolarda bulunmakta iken, fiilen öğretmenlik yapmayanlar veya sonrasında öğretmen kadrosu dışındaki kadrolara atananlara da uzman/başöğretmenlik için başvuru hakkı tanınmalıdır.

-Eğitim kurumu müdürlüğü, eğitim kurumu müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığı öğretmenliğin yanında ikinci görev kapsamında yürütülmeli; ancak dört yıl veya daha fazla süreli görevlendirmeler, özlük hakları, atama ve terfi yönünden şube müdürü kadrosunda geçirilmiş sürelerden sayılmalıdır.

-Eğitim kurumu yöneticiliğine görevlendirilmek için Millî Eğitim Bakanlığı’nca yapılacak yazılı sınavda başarılı olmak şartı aranması yeterli görülmeli; yazılı sınavda 100 üzerinden 60 ve üzerinde puan alanlar eğitim kurumu müdürü, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı olarak görevlendirilmek üzere başvuruda bulunabilmelidir.

-Eğitim kurumu yöneticisi olarak görevlendirilenler, isteğe, mazeret durumuna veya hizmetin gereğine dayalı olarak unvanları üzerinde kalmak üzere il içinde veya iller arasında yer değiştirme suretiyle bir başka eğitim kurumuna görevlendirilebilmelidir.

-Eğitim kurumu yöneticileri ile öğretmenlerin haftalık çalışma süresi 40 saat olmalı; eğitim kurumlarının ve eğitim-öğretim hizmetlerinin özellikleri dikkate alınmak suretiyle haftalık 40 saati aşmamak üzere farklı çalışma süreleri tespit olunabilmesinin yanı sıra ücret ödenmeksizin haftalık 40 saati aşan çalıştırma veya görevlendirme yapılmamalıdır.

-Eğitim kurumu yöneticileri ile öğretmenlere, 1500 puan karşılığında yan ödeme yapılmalıdır.

-Eğitim kurumu müdürlerine yüzde 200, eğitim kurumu müdür başyardımcılarına yüzde 185, eğitim kurumu müdür yardımcılarına yüzde 175, öğretmenlerden; 1 ve 2. derecelerden aylık alanlara yüzde 150, 3 ve 4. derecelerden aylık alanlara yüzde 125, diğer derecelerden aylık alanlara yüzde 100 oranında eğitim-öğretim tazminatı ödenmelidir.

-Kalkınmada öncelikli yörelerde çalışan yönetici ve öğretmenlere; görev yapılan yere göre yüzde 10 ila yüzde 90 arasında değişen oranlarda ilave tazminat ödenmelidir.

-Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında görev yapanlardan fiilen eğitim kurumu yöneticiliği veya öğretmenlik yapıyor olmak ya da yapmış olmak kaydıyla, uzman öğretmen unvanını kazanmış olanlara yüzde 60, başöğretmen unvanını kazanmış olanlara yüzde 120 oranında eğitim-öğretim tazminatı ödenmelidir.

-Eğitim kurumu yöneticileri ile öğretmenlere, ek gösterge dâhil en yüksek devlet memuru aylığına; eğitim kurumu müdürlerine yüzde 200, eğitim kurumu müdür başyardımcılarına yüzde 185, eğitim kurumu müdür yardımcılarına yüzde 175, öğretmenlere yüzde 150 oranlarının uygulanması suretiyle hesaplanan tutarda ek ödeme yapılmalıdır.

-Eğitim kurumu yöneticiliğine vekâleten veya geçici görevlendirilen yönetici ve öğretmenlere, asaleten görevlendirmede Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacak yazılı sınava girebilme hakkını elde etmiş olması dâhil tüm şartları taşımaları kaydıyla, eğitim-öğretim tazminatı ve ek ödeme farkı, vekâleten veya geçici görevlendirme suretiyle göreve başlanıldığı tarihten itibaren ve bu görev fiilen yapıldığı sürece ödenmelidir.

-Ek ders ücreti karşılığında yapılacak ders, ders niteliğinde veya ders dışı görevlendirmelerde, ders saati başına 200 gösterge rakamının devlet memurları için belirlenen aylık katsayısı ile çarpımından oluşan miktar üzerinden ödenmelidir.

-Öğretim yılına hazırlık ödeneği, ek gösterge dâhil en yüksek devlet memuru aylığının yüzde 165’i oranında ödenmelidir.

-Öğretmenlerin görev, hak, yetki ve sorumlulukları mesleki özerklik ve akademik özgürlük ekseninde kurgulanarak ayrıntılı bir şekilde düzenlenmelidir.

-Eğitim ve öğretim hizmeti sunumu esnasında veya verilen eğitim ve öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere yönelik hapis cezası verilmesi; eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması; eğitim ve öğretim hizmetinin sunumu sırasında veya bu görevlerden dolayı eğitim kurumlarında çalışan personele karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemler ve davalarda personelin talebi üzerine bakanlıkça hukukî yardım yapılması noktasında düzenlemeler yapılmalıdır.

-Özel öğretim kurumlarında çalışan eğitim kurumu yöneticileri ile öğretmenlere ödenecek net aylık ücret ile ek ders ücreti, bu kişilerin dengi olan resmî okullarda görevli yönetici ve öğretmenler için tespit edilen miktardan az olmamalıdır.

-Millî Eğitim Bakanlığı dışındaki resmî kurumlarda görev yapan öğretmenlere de aranan şartları sağlamak kaydıyla uzman öğretmen ve başöğretmen sertifikası düzenlenebilmelidir.

-Sözleşmeli öğretmenler şartsız ve doğrudan öğretmen kadrolarına geçirilmeli ve sözleşmelilikte geçen süreleri hizmet sürelerinden sayılmalıdır.

-Ücretli öğretmenlere ödenecek aylık net ücret tutarı, aylık net asgari ücretten az olmamalı; bu kişilerin sigorta prim ödeme gün sayıları aylık 30 gün üzerinden hesaplanmalıdır.

-Eğitim kurumu yöneticilerine ve öğretmenlere ilave bir derece verilmelidir.” (İLKHA)

Oxin Medresesi’nin Konferans Salonu’nda düzenlenen ve Muhammed Zahid Kuldaş’ın sunuculuk yaptığı icazet programı, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayıp, kasidelerle devam etti.

Programın açılış konuşmasını yapan Oxin Medresesi Baş Müderrisi Şeyh Fetullah Ayte, doğu ve güneydoğudaki medreselere en zeki çocukların gönderilmesi için ailelere çağrıda bulundu.

“Zeki çocuklarınızı medreselere verin”

Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhi Vesselem) “Ya alim olun ya mütealim olun ya dinleyen olun ya da seven, beşincisi olmayın helak olursunuz.” hadisini hatırlatarak sözlerine başlayan Ayte, “Daha önce de söylüyordum ve hep söylüyorum, burada misafir olanlar ve burada bulunmayanlar, memleketimizin aile reisleri, zeki çocuklarınızı bize teslim edin. Doğu ve güneydoğudaki medreselere teslim edin. Çünkü medrese talebelerine ihtiyaç çok var. Elhamdülillah şimdi yavaş yavaş oluyor. Eskiden zeki olmayan çocukları veriyorlardı. Büyük alimlerin yetişmesi için zeki adamlar bize lazım.” dedi.

“Gençliğimiz perişan durumda”

Gençliğin perişan durumuna da dikkat çeken Ayte, “Fakat bugün maalesef gençliğimiz perişan halde. Doğu ve güneydoğu, Batı, İslam alemi, her tarafta bu yanlış akımların çıkması nedeniyle gençliğimiz perişan. Dinini bilmeyen, dinden uzak, Peygamberi tanımayan, Kur’an’a inanmayan, sünnete tabi olmayan bir gençlik maalesef. Tek çare medreselerdir. Çünkü milletimizin kafalarında, babalarından, dedelerinden aldığı bir medrese sevgisi ve sevdası var.” ifadesini kullandı.

Programda kısa bir konuşma yapan AK Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler, “Rabbimize ne kadar şükretsek ne kadar hamd etsek, 24 saat secde etsek, bugünün ortamının sağlamasında ne kadar şükür etsek azdır. Rabbimize milyonlarca şükürler olsun. Bu hizmetler inşallah ebedi olarak devam edecek. Tabii sizlerin vasıtasıyla devam edecek. 106 talebimiz icazet alıyor bunu 17’si hafız. Alana yayılacaksınız, ilahi kelimetullah uğruna koşturacaksınız. İlminizi başka bireylere inşallah aktaracaksınız. Beyinlere bildiklerinizi aktarıp, inşallah bu ilim ve çalışmayla devam edecek.” diye konuştu.

İlim erbabının özellikleri

Programa katılan Diyanet İşleri Başkanlığı Hafızlık Daire Başkanı İbrahim Yılmaz, ilim erbabının özelliklerine dikkat çekti.

Kadim gelenekle birlikte pozitif ilimlerinde öğrenilmesinin elzem olduğunun altını çzien Yılmaz, şunları kaydetti:

“İlmin amele dönüşmesi, amelin ahlaka dönüşmesi, ilim elde etmek kadar önemlidir. Eserlerde ilim erbabının 3 özelliğinden bahsedilir. Birincisi ilim erbabı lafzı hamimdir. Yani Hazreti Kur’an’ın lafzına hakimdir, güzelce bir okuyuşuna sahiptir. İlmin besmelesi hafızlıktır. Eki medeniyetlerimizde, İslam medeniyet tarihinde, medreselerimizde hep bu şekilde olmuştur. İkinci özelliği manayı amildir. Okuduğunu anlayan, anladığını da hayatına tatbik eden, yaşayan kişidir. Üçüncü özelliği de hikmeti kamildir. İlmi öğrenir, öğrendiğini hayatına tatbik eder, bunun sonucunda da güzel ahlaka sahip olan, Kur’an ahlakıyla mütealik özel insan demektir. Değerli öğrenci kardeşlerimiz, dünyamız çok hızlı değişiyor. Bizler kadim geleneğimizi öğrendiğimiz gibi, pozitif ilimlere de mutlaka hâkim olmak zorundayız.”

“Medresesiz okul, okulsuz medrese olmaz”

Bitlis İl Müftüsü Mehmet Feysal Geylani ise kentte 18 medresenin olduğunu hatırlatarak, “İl müftülüğümüz olarak ilimiz dahilinde 18 tane medresemiz var. Medreselerimiz ile müftülüğümüz arasında şöyle bir parola var ‘Medresesiz okul, okulsuz medrese olmaz.’ Dolayısıyla imam Hatip lisesi 11 ve 12 sınıf öğrencileri, yaz tatilinde Oxin ve Norşin medresemizde kayıtları yapılıyor ve bunlar burada, bu öğrencilerimizi kabul ediyorlar.”

“İslam içi ve İslam dışı akımlarla gençlerimiz heba oluyor”

Medrese Alimleri Vakfı (MEDAV) Başkanı Tayyip Elçi, İslam içi ve İslam dışı akımlarla gençliğin heba edildiğini belirtti.

Elçi, “Toplumumuza baktığımızda gençliğimizin nasıl bir dejenerasyona uğradığını hepimiz müşahede ediyoruz. Deizmden ateizme, Şia’dan vahabilik ve selefiliğe varana kadar, hadis inkarcılığında mutezzileciliğe varana kadar, burada ifade edemeyeceğimiz bir sürü İslam içi ve İslam dışı akımlarla gençlerimizin nasıl heba edildiğini hepimiz görüyoruz. Diğer taraftan sosyal hayatımıza, ahlaki hayatımıza baktığımızda, ümmet olarak İslam’ın şairi olacak o Kur’an ahlakını, o Nebevi ahlakı hayatımızda maalesef göremiyoruz.” dedi.

“Bir muhasebe-i nefis yapmamız gerekiyor”

Medreselerin tarihi süreçteki önemine vurgu yapan Elçi, “İslam sadece camilerin, medreselerin, Kur’an kursların, fakültelerin, imam hatiplerin içerisine hapsolmuş gibi bir manzaramız var. Özellikle büyüklerimizin bir araya gelip, bu kadar ilmi faaliyetler varken. Bu kadar eğitim ve irfan tedrisatı yapılırken, bu ilim ve irfan neden sokağa taşımıyor neden halka yansımıyor? diye bir muhasebe-i nefis yapmamız gerekiyor.” diye konuştu.

Program, yapılan icazet töreninin ardından verilen ikram ile son buldu.

Düzenlenen icazet programına Oxin Medresesi Baş Müderrisi Şeyh Fetullah Ayte, Norşin Medresesi Baş Müderrisi Abdulgani Mutlu, AK Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler, İl Müftüsü Mehmet Feysal Geylani, Hafızlık Daire Başkanı İbrahim Yılmaz, Medrese Alimleri Vakfı Başkanı Tayyip Elçi, Bitlis Belediye Başkanı Nesrullah Tanğlay, bazı ilçe belediye başkanları, kurum amirleri, STK temsilcileri, kanaat önderleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. (İLKHA)

Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) Ön Lisans oturumuna girecek adaylar, saat 10.00’dan sonra sınav binalarına alınmayacak.

Sınavda adaylara Genel Yetenek ve Genel Kültür testlerinden 60’şar soru yöneltilecek. Adaylar, 130 dakikalık (2 saat 10 dakika) sürede soruları cevaplandırmaya çalışacak.

Sınav saat 12.25’te sona erecek. (İLKHA)