Kategori: Siyaset

Konya’da arıcılık bölümü okuyarak memleketine dönerek babasından kalan arıcılık mesleğini kardeşleri ile birlikte sürdüren Güngördü, yaklaşık 5 yıl önce başladığı ana arı üretimini de sürdürüyor. Bölgede ana arı üretiminde öncülük ettiğini iddia eden Güngördü, ürettiği ana arıları da bölgede arıcılık yapanlara sattıklarını söyledi.

Güngördü, 1989 yılından beri babasından kalan arıcılık mesleğini sürdürdüklerini, okulun ardından da bu işi daha profesyonel bir şekilde devam ettirdiğini belirtti.

Güngördü, “Bitlis’te 1989’dan beri aynı yaylada arıcılık yapıyoruz. 1996 yılında arıcılık bölümünden mezun oldum. O zamandan itibaren daha profesyonel ve bilimsel verilere uyarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Ana arı üretimini yapıyoruz. Ana arı da sezonun sonuna yaklaştık ama bal üretiminde sezonun ortasındayız. Bugünlerde bal, havanın düzelmesiyle arının gelişimi güzel bir şekilde devam ediyor.” dedi.

“Her yörenin balı aynı olmaz”

Aynı ilde bulunsa bile her yörenin balının aynı kalitede olmadığını belirten Güngördü, “Şimdi aynı çiçek Bitlis’in her tarafında bulunabilir. Ama her tarafın balı aynı kalitede olmuyor. Bunun sebebi doğadaki hava şartları ve topraktaki minerallerdir. Yani buradaki gevenin verdiği bal ile diyelim ki Hizan veya Ahlat’taki gevenin bitki olarak aynı ama balın tadı aynı değil. O toprağın içindeki minerallerle alakalı olan bir şey. Buranın balı onun için bu kadar kaliteli oluyor. Burada şu an asıl yoğunluğu kekik ve geven oluşturuyor.  Bunun yanında kantaron, sütlügen, üçgül, ballıbaba gibi ismini sayamayacağımız binlerce çeşit çiçek var. Bunların gelişimi polifloral bir bal meydana çıkarıyor. Balımız her zaman Türkiye’de ödül alan çok kaliteli baldır.” ifadesini kullandı.

“Yetiştirdiğimiz ana arıyı bölgeye satıyoruz”

Güngördü, ana arı, polen, propolis ve az miktarda da olsa arı sütü üretimini yaptıklarını belirterek, ana arı üretiminde bölgede söz sahibi olduklarını ifade etti.

Güngördü, şunları söyledi:

Ana arıyı Bitlis yöresinde 2 kişi üretiyoruz. Ben tamamen profesyonel bir şekilde üretim yapıyorum. Pazar sorunu da yok.  Genelde müşterilerimiz daha önce ana arı alıp, memnun kaldıkları için bir daha alıyorlar. Bir de telefonla birbirleriyle iletişime geçerek bizi arıyorlar. Bizde bunu sıraya koyuyoruz. İlk arayan, ilk ana arıyı alır. Böylece insanlara teslimatı yapıyoruz. Ana arının da teslimatı için bazı kurallar var. Çiftleştikten sonra yavrunun kapanması lazım ki sattığımız adam daha iyi o anayı tutturabilsin. Zaten damızlıkla çalışıyor, kaliteli ırklar üretiyor, profesyonel şekilde iyi bir ana yapmaya çalışıyoruz.

“Bu yıl rekolteyi yüksek bekliyoruz”

Güngördü, bu yıl bal rekoltesinin yüksek olmasını beklediklerini ifade ederek, “Şu an için beklentimiz yüksek ama doğadır neyin ne olacağını hiçbir zaman kestiremeyiz. Ama çiçeğe, havaya bakarak her zamankinden yüksek olacağını tahmin ediyoruz. Toplam 700 tane fenni, 300 tane kara kovanım var. Bu sene ki verim hem kara kovanda hem fenni kovanlarda yüzde 60-70 daha yüksek olacağını düşünüyoruz. Bu seneki verim doğanın şartlarına göre bundan sonraki hava olaylarına göre daha yüksek olacağını düşünüyoruz.” dedi.

“Girdi maliyetleri arttığı için bal fiyatı yükselecek”

Girdi fiyatlarının enflasyonla ters bir orantı olduğunu, maliyetin yükselmesiyle birlikte bal fiyatının da yükseleceğini belirten Güngördü, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu sene ki girdi fiyatları enflasyonla ters orantıdadır. Yani daha yüksektir. Enflasyon diyelim ki yüzde 100 ise, bizim girdi fiyatlarımız nakliye, mazot, yiyecek, hepsi beş kat artmış. Mazot geçen yıl ki fiyattan bu sene yüzde 500 daha değişik fiyatlara gelmiş. Bu bal fiyatlarına yüzde 100’den fazla etki edeceğini düşünüyoruz. Bizim bölgemizde ağır kış şartları olduğu için kışın Akdeniz Bölgesine gidiyoruz. Akdeniz Bölgesi’nde kış olduğu için bunu beslememiz lazım. Besleme şekeri olarak şeker vermemiz lazım ki bahar aylarında buraya arılarımızı güçlü şekilde getirelim. Arımızı bal sezonuna yetiştirelim. O gidiş geliş ve besleme fiyatları yüzde 500 arttı. Bu bizi çok kötü şekilde etkilemiş bütün Türkiye arıcıları olarak. Fiyatların geçen yıla oranla bal rekoltesi yüksek bile olsa, en az yüzde 100’den fazla artmasını bekliyoruz.” (İLKHA)

Bingöl’de ikamet eden Bayram Berk, şu anda aldığı engelli maaşıyla ancak bir teneke yağ alınabildiğini belirterek yetkililerden engelli vatandaşlara verilen engelli maaşlarının artırılması talebinde bulundu.

1985’te yaşadığı trafik kazası sonucu ağır yaralanan ve sol ayağı kesilerek engelli durumuna düşen Berk, engeli nedeniyle çalışamadığını, aldığı engelli maaşıyla da bu şartlarda geçinmesinin mümkün olmadığını belirtti.

Geçim kaygısı nedeniyle geceleri gözlerine uyku girmediğini ifade eden Berk, engelli maaşının insanca yaşamaya uygun şekilde yeniden düzenlenmesi için yetkililere seslendi.

Zamlar nedeniyle hayat şartlarının artık çok zorlaştığını dile getiren Berk hem kirada oturduğunu hem de okul okuyan çocukları bulunduğunu belirterek aldığı engelli maaşının günümüz şartlarında ancak bir teneke yağa tekabül ettiğini söyledi.

Berk, şöyle konuştu:

“1985 yılında askerden geldikten 3 ay sonra bir kaza geçidim ve sol ayağım kesildi. Ne bir işe girebildim ve ne de bir iş yapabildim. 40 yaşından sonra evlendim. İki çocuğum var. Biri liseye gidiyor, diğeri de ilkokul beşinci sınıfta okuyor. Kirada oturuyorum. Geçen sene aldığım bir teneke yağ 240 TL’ydi. Bu yıl ise bir aylık engelli maaşım bir teneke yağ fiyatına denk geliyor. Herhangi bir gelirim yok, geçimimi sağlayabileceğim bir şeyim yok. Acaba bu sakat ayağımla nasıl çalışıp geçimimi sağlayacağımı hiç düşünmüyorlar mı?” diye sordu.

“Vallahi bazı geceler sıkıntıdan uyuyamıyorum”

Berk, içinde bulunduğu maddi sıkıntıların geceleri uykularını kaçırdığını belirterek, yetkililerden bu duruma bir çözüm bulunmasını istedi.

“Vallahi geceleri bazen yatamıyorum.” diyen Berk, “Bazen sağdan soldan borç edip kuru ekmek alarak eve götürüyorum. O kadar ki sıkıntı çekiyoruz. Milletvekilleri veya yetkililer bu konunun üzerinde dursunlar. Ayda 870 TL engelli maaşı alan bir kişinin aldığı parayla ancak bir teneke yağ alınabildiğini bir düşünsünler. Bu adam nasıl geçimini sağlıyor? Hiç olmasa ayda 2000 veya 2500 TL versinler ki, iyi kötü bir kuru ekmeği çocuklarımıza götürebilelim. Bize sahip çıksınlar, bu engellilerin maaşını biraz arttırsınlar. Yazık, günahtır. Vallahi en çok zorluk çeken biz engellileriz. Hiç kimse bize bakmıyor. Allah rızası için sesimizi duysunlar. Bizi unutmasınlar, çok zorluk çekiyoruz.” şeklinde konuştu.

Geceleri sıkıntıdan yatamadıklarını dile getiren Berk, “Bir kilo sebzeyi alıp evime götüremiyorum. Her gün her gün artış yapıyorlar. Hiç bir şey alamıyorum, bir kilo domates alıp eve götüremiyorum. Para yok. Eş dosttan, arkadaştan borç alıp kuru ekmek eve götürüyorum. Demek istediğim engellilere sahip çıksınlar, biz çok zorluk çekiyoruz, bize yazık, günahtır.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)

Firma yetkilileri, eski bayram ve tatil dönemlerinde yaşanan haraketliliğin ise pandemiden bu yana henüz istenilen düzeyde oluşmadığını söyledi.

Akaryakıttaki yükseliş nedeniyle bilet fiyatlarını artırmak zorunda kaldıklarını, bu durumun ise işlerini olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan firmalar, eskisi gibi iş yapamadıklarını anlattı.

Firma yetkilisi Vedat Çelik, İLKHA muhabirine, salgından sonra ilk defa bir bayram yoğunluğu yaşadıklarını söyledi.

Vedat Çelik

“Akaryakıtta KDV kaldırılsın”

Dokuz günlük bayram tatili, uçak biletlerindeki yükseliş ve sefer sayılarındaki kısıtlamanın otogarda bayram yoğunluğunun yaşamasına sebep olduğunu aktaran Çelik, “Batman’da dönüşlerimiz çok yoğun ama gidişler nadir. Dönüşler tam anlamıyla bir bayram yoğunluğu bize yaşatıyor. İşlerimizin iyileşmesi için devletin ekonomik iyileştirmeler yapması faydalı olacaktır. Özellikle akaryakıttaki KDV’nin kaldırılması, bilet fiyatlarını düşürür ve sefer sayılarımızı artırır.” dedi.

Yaklaşık 30 yıldır sektörde olduğunu aktaran firma yetkilisi Burhan Örü ise son iki senede tükenme aşamasına geldiklerini ifade etti.

Burhan Örü

“Eskisi gibi kimse tatile gidemiyor”

Akaryakıt fiyatlarındaki artışın kendilerini iş yapamaz hale getirdiğini dile getiren Örü, şöyle devam etti:

“Mazottaki KDV belimizi büktü. Şu an gelen yolcuların tümü Kurban Bayramı için il dışından gelenlerdir. Bilet fiyatları çok yüksek olduğu için buradan kimse gidemiyor. Gidenlerde okul tatil olduğu için tatile veya çalışmaya giden birkaç gençtir. Artık eskisi gibi kimse ailesini alıp tatile veya akrabasını ziyarete gidemiyor.”

“Bilet fiyatları bize de yüksek geliyor”

Batman-İstanbul biletinin 650 lira olduğunu belirten Örü, “Asgari ücret alan bir insan ailesini mi geçindirsin, tatile mi gitsin? Bu fiyat bize de yüksek geliyor. Yetkililerden tek isteğimiz mazotta KDV oranını düşürmeleridir. Hiç olmazsa insanlar rahatlıkla seyahat edebilsin.” ifadelerini kullandı.

Veli Dağtekin

“Bilet fiyatları düşerse vatandaşlar rahatça seyahat edebilecek”

Daha önce otogarlarda bayram yoğunluğunun 20 gün öncesinden başladığını anımsatan bir diğer firma yetkilisi Veli Dağtekin ise şunları söyledi:

“Bayram öncesinde ek seferler açıyorduk. İnsanların mağduriyetini gideriyorduk. O insanlar ailelerine, bayram tatiline gidiyorlardı. İki yıldır yoğunluk var ama insanlar gidip gelemiyorlar. Dört çocuğu olan biri fiyat yüksekliğinden dolayı yolculuk yapamıyor. Otobüs firmalarının işlerinin açılması için mazot fiyatının düşmesini istiyoruz. Mazot fiyatı düşerse bilet fiyatları da düşecektir. Fiyatlar düşerse insanlarda seyahat edebilecektir.”(İLKHA)