Etiket: aile

  • AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI’NDAN KORUMA ALTINDAKİ ÇOCUĞUN ÖLÜMÜYLE İLGİLİ AÇIKLAMA: “İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ ÇOCUĞUMUZUN VÜCUDUNDA HERHANGİ BİR DARP İZİNE RASTLANMAMIŞTIR”

    AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI’NDAN KORUMA ALTINDAKİ ÇOCUĞUN ÖLÜMÜYLE İLGİLİ AÇIKLAMA: “İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ ÇOCUĞUMUZUN VÜCUDUNDA HERHANGİ BİR DARP İZİNE RASTLANMAMIŞTIR”

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, koruma ve bakım altındaki A.K.’nin ölümüyle ilgili “Hastanede A.K.’nın vefatının genetik veya metabolik bir hastalıktan kaynaklı olabileceği belirtilerek otopsi yapılmıştır. Ailenin A.K.’nın vefatının ardından kurumumuzu suçlayıcı iddiaları üzerine kamera kayıtları incelenmiş olup, herhangi bir ihmalin söz konusu olmadığı görülmüştür. Haberlerde iddia edildiği gibi çocuğumuzun vücudunda herhangi bir darp izine rastlanmamıştır” açıklamasını yaptı.

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, koruma ve bakım altındayken hayatını kaybeden A.K.’de darp izleri olduğu iddialarına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Bakanlığın açıklaması şöyle:

    “Bazı basın yayın organlarında koruma ve bakım altında bulunan A.K’nın hayatını kaybetmesi üzerine çıkan haberlere ilişkin aşağıdaki açıklamanın yapılması gereği duyulmuştur. A.K, ailesinin talebi üzerine 20.08. 2023 tarihinde kuruluşumuza teslim edilmiş, savcılık talimatı ile koruma altına alınmıştır. 27.08.2023 tarihinde A.K’nın, karın ağrısı ve kabızlık şikayetleri üzerine kurum hemşiresine bilgi verilmiş, akabinde sağlık personellerimiz tarafından gerekli ilk tedavi yapılmıştır.

    “HASTANEDE A.K’NIN VEFATININ GENETİK VEYA METABOLİK BİR HASTALIKTAN KAYNAKLI OLABİLECEĞİ BELİRTİLEREK OTOPSİ YAPILMIŞTIR”

    İlk tedaviye rağmen A.K’nın hastalık halinin devam etmesi üzerine, çocuğumuzun hastaneye sevki gerçekleştirilmiş ve hastanede 1 gün müşahede altında tutulmuştur. Hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen A.K hayatını kaybetmiştir. Hastanede A.K’nın vefatının genetik veya metabolik bir hastalıktan kaynaklı olabileceği belirtilerek otopsi yapılmıştır.

    “HABERLERDE İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ ÇOCUĞUMUZUN VÜCUDUNDA HERHANGİ BİR DARP İZİNE RASTLANMAMIŞTIR”

    Ailenin A.K’nın vefatının ardından kurumumuzu suçlayıcı iddiaları üzerine kamera kayıtları incelenmiş olup, herhangi bir ihmalin söz konusu olmadığı görülmüştür. Haberlerde iddia edildiği gibi çocuğumuzun vücudunda herhangi bir darp izine rastlanmamıştır. Yaşanan vefatın derin üzüntüsünü paylaşarak, sürecin yakından takipçisi olacağımızı ve soruşturmanın titizlikte sürdüğünü kamuoyunun bilgisine sunarız.”

     

  • AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI’NDAN İNŞAATTA ÖLÜ BULUNAN KIZ ÇOCUĞU HAKKINDA AÇIKLAMA: “KURULUŞUMUZDAN İZİNLİ OLARAK AYRILAN Y.C.İ, İZİN SÜRESİ BİTİMİNDE KURULUŞA DÖNMEMİŞTİR. PERSONELLERİMİZ VEFAT EDEN KİŞİNİN Y.C.İ. OL

    AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI’NDAN İNŞAATTA ÖLÜ BULUNAN KIZ ÇOCUĞU HAKKINDA AÇIKLAMA: “KURULUŞUMUZDAN İZİNLİ OLARAK AYRILAN Y.C.İ, İZİN SÜRESİ BİTİMİNDE KURULUŞA DÖNMEMİŞTİR. PERSONELLERİMİZ VEFAT EDEN KİŞİNİN Y.C.İ. OL

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 17 yaşındaki kız çocuğunun Bursa’da inşaatta ölü bulunmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “23 Ağustos 2023 tarihinde kuruluşumuzdan izinli olarak ayrılan Y.C.İ, izin süresi bitiminde kuruluşa dönmemiş, bunun üzerine kuruluş görevlilerimiz ivedilikle kolluk kuvvetlerine kayıp bildiriminde bulunmuştur.  Gelen ihbar üzerine olay yerine intikal eden personellerimiz vefat eden kişinin Y.C.İ. olduğunu doğrulamıştır. Olayla ilgili olduğu tespit edilen 3 kişi gözaltına alınmış, adli süreç devam etmektedir” denildi.

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 17 yaşındaki kız çocuğunun Bursa’da inşaatta ölü bulunması üzerine bu akşam yazılı basın açıklaması yaptı. Bakanlığın açıklaması şöyle:

    “Bazı basın yayın organlarında yer alan ‘17 Yaşındaki Kız Çocuğu İnşaatta Ölü Bulundu’ başlıklı haberlere ilişkin aşağıdaki açıklamanın yapılması gereği duyulmuştur. Haberlere konu olan Y.C.İ, 26 Ekim 2021 tarihinden itibaren Bakanlığımıza ait bir kuruluşta koruma ve bakım altında tutulmuştur. 23 Ağustos 2023 tarihinde kuruluşumuzdan izinli olarak ayrılan Y.C.İ, izin süresi bitiminde kuruluşa dönmemiş, bunun üzerine kuruluş görevlilerimiz ivedilikle kolluk kuvvetlerine kayıp bildiriminde bulunmuştur.  Gelen ihbar üzerine olay yerine intikal eden personellerimiz vefat eden kişinin Y.C.İ. olduğunu doğrulamıştır. Olayla ilgili olduğu tespit edilen 3 kişi gözaltına alınmış, adli süreç devam etmektedir. Bakanlık olarak suçluların en ağır cezayı alması için davaya müdahil olarak hukuki sürecin yakından takipçisi olacağız.”

  • TÜRKİYE KAMU SEN GENEL BAŞKANI ÖNDER KAHVECİ: “25 MİLYON VATANDAŞIMIZIN HİÇBİR SORUNUNUN TARTIŞILMADIĞI TOPLU SÖZLEŞME GÖRÜŞMESİNE KATILMAYACAK, TEKİLİ KONFEDERASYONUN BU VEBALİNE SEYİRCİ OLMAYACAĞIZ”

    TÜRKİYE KAMU SEN GENEL BAŞKANI ÖNDER KAHVECİ: “25 MİLYON VATANDAŞIMIZIN HİÇBİR SORUNUNUN TARTIŞILMADIĞI TOPLU SÖZLEŞME GÖRÜŞMESİNE KATILMAYACAK, TEKİLİ KONFEDERASYONUN BU VEBALİNE SEYİRCİ OLMAYACAĞIZ”

    Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, bugün hükümetin memur maaşlarındaki artış için son teklifini sunacağı toplu sözleşme toplantısına  katılmayacaklarını duyurdu. Kahveci, “Türkiye Kamu-Sen olarak 25 milyon vatandaşımızın hiçbir sorununun tartışılmadığı, hayati önem taşıyan yüzlerce konunun gündeme dahi getirilmediği, enflasyon tahminin bile altındaki maaş artış teklifleriyle gelinen ve yalnızca yasak savmak adına yapılan toplu sözleşme görüşmesine katılmayacak, yetkili konfederasyonun bu vebaline seyirci olmayacağız” dedi.

    Kamu çalışanları ve kamu emeklilerinin 2024-2025 yıllarındaki mali ve sosyal haklarının belirleneceği 7. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi görüşmeleri 1 Ağustos’ta başladı. Bugün, hükümetin sunacağı yeni teklif ile toplu sözleşme görüşmeleri tamamlanacak.

    Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ev sahipliğinde yapılacak görüşmelere katılmayacaklarını bildirdi. Kahveci, yetkili konfederasyon olan Memur-Sen’i eleştirerek, memurlarının sorunlarının tartışılmadığı ve pazarlık yapılmadığını açıkladı.

    Kahveci, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

    “SENDİKALAR İLE KAMU İŞVEREN TARAFININ SORUNLARI MASAYA YATIRIP ÇÖZÜM YOLLARINI BÜTÜN PAYDAŞLARLA TARTIŞMAKTAN ISRARLA KAÇINDIKLARINI GÖRÜYORUZ”

    “Türkiye Kamu-Sen olarak 7. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinin başlangıcından beri, 6,2 milyonu aşan memur ve memur emeklisi, aileleriyle birlikte 25 milyona ulaşan bir kitlenin önümüzdeki 2 yıllık ekonomik geleceğinin tayin edileceği pazarlıkların hayati öneme sahip olduğunu ve bu sürecin en verimli şekilde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmekteyiz.

    Kamu çalışanlarının uzun yıllara dayanan sorunlarının çözümünün toplu sözleşme masasından geçtiği gerçeğinden hareketle toplu sözleşme görüşmelerine gereken saygınlığın kazandırılması için çalışıyoruz. Kamu çalışanlarımızın yaşanan ekonomik olumsuzluklar nedeniyle karşı karşıya kaldıkları güçlükleri aşmalarını sağlayacak tedbirlerin masada müzakere yoluyla kararlaştırılması, çalışanlarımızın mali ve özlük haklarının piyasa gerçekleriyle örtüşecek biçimde ilerletilmesi gerektiğini ısrarla vurguluyor, tüm sorunların masada müzakere edilerek sonuca ulaştırılması için mücadele ediyoruz.

    Ne var ki, bütün çabamıza rağmen bugüne kadar yetkili konfederasyon ve sendikalar ile kamu işveren tarafının sorunları masaya yatırıp çözüm yollarını bütün paydaşlarla tartışmaktan ısrarla kaçındıklarını görüyoruz. Bu yaklaşımın, daha önceki 6 dönem toplu sözleşme görüşmelerinde olduğu gibi 7. Dönemde de yeni bir fiyaskoya dönüştüğüne şahit oluyoruz.

    “SÜRECE TAŞIDIĞIMIZ KAMU GÖREVLİLERİNİN SORUNLARININ, YAPILAN TOPLANTILARDA PAZARLIK SÜRECİNİN SONUNA GELDİĞİMİZ ŞU GÜNLERE KADAR KARŞILIKSIZ KALMIŞTIR”

    Konfederasyon yetkililerimizin 1 Ağustos’tan beri, toplu sözleşme masasının gerçek anlamda bir pazarlığa dönüşmesi, sürece taşıdığımız kamu görevlilerinin sorunlarının, yapılan toplantılarda tek tek görüşülerek karara bağlanması yolundaki ısrarlı talepleri, pazarlık sürecinin sonuna geldiğimiz şu günlere kadar karşılıksız kalmıştır. Bu istek ve gayretimize yetkili konfederasyonun da duyarsız kalarak adeta kamu işveren tarafının dümen suyuna gittiği de dikkatlerimizden kaçmamıştır.

    Yetkili konfederasyon, sendikalar ve kamu işveren tarafı havanda su döverken milyonlarca kamu çalışanı ve emekli artan enflasyonun üzerinde, refah payı da içeren gerçekçi bir maaş zammı alabilme umuduyla toplu sözleşme sonuçlarını beklemektedir.

    “İLETTİĞİMİZ KONULARIN EN KÜÇÜK BİR MÜZAKEREYE DAHİ TABİ TUTULMADAN TOPLU SÖZLEŞME SÜRECİNİN SONUNA GELİNMESİ KABUL EİDLEMEZ BİR TUTUM OLMUŞTUR”

    Türkiye Kamu-Sen olarak ısrarla üzerinde durduğumuz ve kırmızı çizgimiz şeklinde ifade ettiğimiz refah payı, enflasyon farkının maaşlara aylık olarak yansıtılması, en düşük dereceli memur maaşının ifade edildiği üzere 22 bin TL’ye yükselmesi için aradaki farkın tüm memur maaşlarına yansıtılması, 8 bin 77 TL’lik ödemenin taban aylığa yansıtılarak emekli maaşlarının hakkaniyetli bir düzeye ulaştırılması,  yardımcı hizmetler sınıfı personelinin genel idare hizmetleri sınıfına alınması, başta kira yardımı olmak üzere ülkemizdeki sosyo-ekonomik yapıya uygun yeni sosyal yardım kalemlerinin belirlenmesi, mevcut yardımların yükseltilerek kamu çalışanlarının ve aile fertlerinin durumlarına uygun sosyal yardımlardan etkin bir biçimde faydalanmalarının sağlanması, kamu çalışanlarına da bayram ikramiyesi verilmesi, mühendis, avukat, akademisyen, şef, tekniker, teknisyen ve benzer meslek grubu çalışanlarımızın özlük haklarının ilerletilmesi, gelir vergisi oranlarının yüzde 15’e sabitlenmesi konuları başta olmak üzere çözüm yollarını da sunarak pazarlık masasına ilettiğimiz konuların en küçük bir müzakereye dahi tabi tutulmadan toplu sözleşme sürecinin sonuna gelinmesi kabul edilemez bir tutum olmuştur.

    “7. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME GÖRÜŞMELERİ DE YETKİLİ KONFEDERASYONUN BASİRETSİZLİĞİ VE İŞ BİLMEZLİĞİ İLE HEBA EDİLMEK ÜZEREDİR”

    Bu durumun sorumlusu, kamu işveren tarafının bu yaklaşımına tepkisiz kalarak yaşananlara çanak tutan yetkili konfederasyon ve sendikalarıdır. Yaşanan bu kısır döngü; çözüm üretemeyen toplu sözleşme sisteminin değişmesi ve etkin bir toplu pazarlık sistemine geçilmesi konusundaki taleplerimizin ne denli yerinde olduğunu ortaya koymaktadır. Ne yazık ki, geride kalan 6 toplu sözleşmede olduğu gibi 7. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri de yetkili konfederasyonun basiretsizliği ve iş bilmezliği ile heba edilmek üzeredir.

    “YALNIZCA YASAK SAVMAK ADINA YAPILAN TOPLU SÖZLEŞME GÖRÜŞMESİNE KATILMAYACAK, YETKİLİ KONFEDERASYONUN BU VEBAİLİNE SEYİRCİ OLMAYACAĞIZ”

    Türkiye Kamu-Sen olarak 25 milyon vatandaşımızın hiçbir sorununun tartışılmadığı, hayati önem taşıyan yüzlerce konunun gündeme dahi getirilmediği, kamu çalışanlarının beklentilerini karşılamaktan uzak kalan, enflasyon tahminin bile altındaki maaş artış teklifleriyle gelinen ve yalnızca yasak savmak adına yapılan toplu sözleşme görüşmesine katılmayacak, yetkili konfederasyonun bu vebaline seyirci olmayacağız.

    32 Yıldır olduğu gibi bundan sonra da kamu çalışanlarının gerçek savunucusu olarak çalışan ve emeklilerimizin kendileri ve aileleri için hak ettikleri refah seviyesinde bir yaşama ulaştırılması için her yerde, her zaman ve her zeminde etkili mücadelemizi sürdürecek, milyonların gür sesi olmaya devam edeceğiz.”

     

  • ALİYE TİMİSİ ERSEVER: “2023 YILININ İLK 7 AYINDA TRAFİK KAZALARINDA BİN 633 VATANDAŞIMIZ HAYATINI KAYBETMİŞ. İSTATİSTİKLERE BİRER RAKAM OLARAK EKLENEN HER CAN KAYBI TOPLUMSAL BİR TRAVMA DEMEK”

    ALİYE TİMİSİ ERSEVER: “2023 YILININ İLK 7 AYINDA TRAFİK KAZALARINDA BİN 633 VATANDAŞIMIZ HAYATINI KAYBETMİŞ. İSTATİSTİKLERE BİRER RAKAM OLARAK EKLENEN HER CAN KAYBI TOPLUMSAL BİR TRAVMA DEMEK”

    CHP Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever, Yozgat Sorgun’da 12 kişinin hayatını kaybettiği, 19 kişinin yaralandığı otobüs kazasını Meclis gündemine taşıdı. Trafik kazalarının önlenmesiyle ilgili araştırma önergesi veren Timisi Ersever, “ 2023 yılının ilk 7 ayında 309 bin 573 kaza meydana gelmiş, bu kazalarda bin 633 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 197 bin 601 kişi ise yaralanmış. İstatistiklere birer rakam olarak eklenen her can kaybı, yiten bir yaşam, yıkılan bir aile, toplumsal bir travma demektir. Önlem alınmadığı, kurallara uyulmadığı için ocaklara ateş düşmeye devam ediyor” dedi.

    CHP Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever, Yozgat’ın Sorgun ilçesinde, bir yolcu otobüsünün şarampole yuvarlanması sonucu 12 kişi yaşamını yitirdiği ve 19 kişinin yaralandığı kazayla ilgili yazılı açıklama yaptı. Ersever, şunları kaydetti:

    “2023 yılının ilk 7 ayında 309 bin 573 kaza meydana gelmiş, bu kazalarda bin 633 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 197 bin 601 kişi ise yaralanmış. İstatistiklere birer rakam olarak eklenen her can kaybı, yiten bir yaşam, yıkılan bir aile, toplumsal bir travma demektir. Önlem alınmadığı, kurallara uyulmadığı için ocaklara ateş düşmeye devam ediyor.

    “AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE TRAFİK KAZALARINDA YAŞANAN KAZALARDA CAN KAYIPLARI AZALIYOR”

    Avrupa’da trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin sayısı azalırken ülkemizde bir artış olduğu görülüyor. Avrupa Birliği ülkelerinde trafik kazalarında yaşanan kazalarda can kayıpları azalıyor. AB ülkelerinde 2010 yılında trafik kazalarında 29 bin 576 kişi hayatını kaybederken bu rakam 2020 yılında 18 bin 786’ya gerilemiştir.

    “2012 YILINDA TRAFİK KAZALARINDA 3 BİN 750 KİŞİ HAYATINI KAYBEDERKEN, BU SAYI 2022 YILINDA YAKLAŞIK YÜZDE 40 ARTARAK 5 BİN 229’A YÜKSELMİŞTİR”

    Ülkemizde; son 10 yılda 2012-2022 yılları arasında meydana gelen trafik kazalarda 60 bin 821 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 3 milyon 116 bin 465 kişi ise yaralanmıştır. Neredeyse on yılda bir ilçe nüfusuna yakın can trafik kazalarında kaybedilmiştir. 2012 ile 2022 yılları karşılaştırıldığında, 2012 yılında trafik kazalarında 3 bin 750 kişi hayatını kaybederken, bu sayı 2022 yılında yaklaşık yüzde 40 artarak 5 bin 229’a yükselmiştir.

    TÜRKİYE’NİN BU KAZALARI ÖNLEMESİ İÇİN AVRUPA’NIN BU STANDARTLARINI YAKALAMASI GEREKMEKTEDİR”

    Türkiye’de yolcu taşımacılığının yüzde 92,7’si karayolu, yüzde 6,5’i havayolu, yüzde 0,6’sı demiryolu ve yüzde 0,38’i ise denizyoluyla gerçekleşmektedir. AB ülkelerinde ise yolcu taşımacılığında karayollarının payı yüzde 79’lar düzeyindedir. Türkiye’nin bu kazaları önlemesi için Avrupa’nın bu standartlarını yakalaması gerekmektedir. 

    “ÖNLEM VE KURALLARA UYULMUYORSA BU KAZA DEĞİL CİNAYETTİR”

    Ulaşımın karayolu ağırlıklı olması, trafik kültürünün gelişmemesi, uygun olmayan araçlarla trafiğe çıkılması, bazı otobüs firmaların sürücülerinin yorgun, uykusuz yola devam etmesi, kaplama lastik kullanması, denetimlerin yetersizliği gibi etkenler trafik kazalarına adeta davetiye çıkartmaktadır. Önlem ve kurallara uyulmuyorsa bu kaza değil cinayettir. Bu tabloyu değiştirmek tabi ki elimizde, Avrupa bunu başarıyorsa biz niye başarmayalım?”

    TİMİSİ’DEN ARAŞTIRMA ÖNERGESİ

    Ersever, trafik kazalarının önlenmesi için araştırma önergesi verirken, konunun takipçisi olacağını belirtti.

     

  • TUNÇ SOYER: “İZMİRLİ KÜÇÜK ÜRETİCİMİZ ARTIK AMERİKA VE KANADA İHRACATÇISI”

    TUNÇ SOYER: “İZMİRLİ KÜÇÜK ÜRETİCİMİZ ARTIK AMERİKA VE KANADA İHRACATÇISI”

    8 bin yıllık geçmişe sahip karakılçık buğdayından yapılan ve İzmirli markasıyla satışa sunulan makarna ile keçi ve koyun sütünden üretilen dört ayrı çeşit peynir Amerika’ya ve Kanada’ya ihraç edildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “İzmirli küçük üreticimiz artık Amerika ve Kanada ihracatçısı. Çiftçilerimizin bin bir emekle ürettiği ürünler, İzmirli markası altında kıtalararası ilk yolculuğunu yaptı. Bu gurur hepimizin” dedi.

    Başkan Soyer’in “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonuyla oluşturulan tarım projeleriyle küçük üretici artık ihracatçı olma yolunda ilerliyor. 8 bin yıllık İzmirli karakılçık buğdayı sağlıklı ve lezzetli bir makarna olarak okyanusu aşıp Amerika ve Kanada’ya ulaştı. Tüm süt alımlarının, kooperatif üyelerinden ve aile işletmelerinden yapılarak küçük üreticinin desteklendiği “Mera İzmir” projesinin nihai ürünü olan İzmirli markasının peynirleri de yurt dışı pazarına çıktı. 

    Başkan Soyer, “Çiftçilerimizin bin bir emekle ürettiği ürünler, İzmirli markası altında kıtalararası ilk yolculuğunu yaptı. Önümüzdeki dönemde İzmirli markalı ürünlerin dünyanın pek çok kentinde marketlerde yer alması için ihracat çalışmalarımız devam edecek” diye konuştu. 

    12 BİN DÖNÜME ULAŞILDI

    Et ve süt ürünlerinde olduğu gibi karakılçık buğdayında da alım garantili sözleşme yaparak üreticilere ücretsiz tohum desteği veren Büyükşehir Belediyesi, projenin yaygınlaşması için “iki katı fiyat” politikasını devreye aldı. 80 ton atalık karakılçık ve saz çavdarı tohumu 2022 yılı içinde 4 bin dekar alana ekildi ve çiftçiye yaklaşık 4 milyon liralık destek sağlandı. 2022 yılının hasadında 350 tonluk ürün elde edilerek bu tohumların bir kısmıyla yaklaşık 12 bin dönüme ekilmek üzere 2023 üretim sezonu için karakılçık tohumu dağıtıldı.

    2023 yılı için 500’ü aşan üreticiyle 12 bin dönüme ekilen karakılçık buğdayının hasat döneminde rekor bir sayıya ulaşılarak bin 500 tonun üzerinde ürünle Türkiye’nin en büyük yerel tohum hareketine imza atıldı. 

    Soyer’in başlattığı Mera İzmir projesiyle de 2023 yılının ilk üç ayında 5 milyonluk süt alımı yapılarak küçük üreticiye destek olundu. Bu yıl ise 32 milyon liralık süt toplanacak. Mera İzmir projesi kapsamında kooperatifler aracılığıyla üreticilerle sözleşmeli süt üretim anlaşması imzalanıyor. Üreticilerden ise Başka Bir Tarım Mümkün kriterlerine uygun, doğa dostu ve sağlıklı sütler üretmeleri isteniyor. 

    Üreticiden alınan sütler, UHT süt kutu, UHT süt poşet, pastörize süt cam, İzmir mozerellası, burrata peyniri, beyaz peynir, feta peyniri, kaşar peyniri, örgü, dil, tulum, kaşkaval/gravyer peyniri, dondurma, kaymak, tereyağı ve yoğurt ve benzeri ürünlere dönüştürülerek İzmirli markasıyla yurt içi ve yurt dışındaki tüketiciyle buluşturulmaya devam edecek. Sütler, gelecek günlerde Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan Bayındır Süt İşleme Fabrikası’nda işlenmeye başlanacak. Günlük 100 ton süt işleme kapasitesine sahip Süt İşleme Fabrikası’nda 10 milyon litresi koyun, keçi ve manda sütü olmak üzere yılda yaklaşık 35 milyon litre süt işlenecek. İzmirli markasıyla satışa sunulan tüm süt ve et ürünlerine de Halkın Bakkal’larında ve izmirliden.com web sitesinden ulaşılabilecek. 

  • EN BÜYÜK SEBEBİ STRES! ERKEKLERDE 3 KAT DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR

    EN BÜYÜK SEBEBİ STRES! ERKEKLERDE 3 KAT DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR

    Yoğun iş yükü, zaman baskısı, aile içi sorunlar, ilişki problemleri, finansal zorluklar ve sağlık problemleri gibi çok sayıda konu stresi artırabilir. Erkeklerde kadınlara göre 3 kat fazla görülen santral seröz koryoretinopati hastalığının gelişimi için en önemli risk faktörünün stres olduğu belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Nur Acar Göçgil, hastalık hakkında merak edilenleri aktardı.

    “STRES VEYA KAYGI DURUMLARI HASTALIĞIN TETİKLEYİCİSİ OLABİLİR”

    Yoğun stres veya kaygı durumlarının bu hastalığın tetikleyicisi olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Göçgil, “Özellikle erkeklerde, kortizol gibi stres hormonlarının seviyelerindeki değişiklikler, bazı durumlarda kortikosteroid ilaçların aşırı veya uzun süreli kullanımı ve aile geçmişi, bu hastalığın riskini artırabilecek genetik yatkınlığa işaret edebilir.” dedi.

    “NADİREN İKİ GÖZÜ DE ETKİLEYEBİLİR”

    Santral seröz koryoretinopati (SSKP) hastalığının gözün merkezi bölgesindeki retina tabakasının altında sıvı birikimi ile karakterize olan bir göz hastalığı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, “Retina, göz içindeki ışığı algılayan ve görüntüleri beyne ileten tabakadır. SSKP genellikle tek bir gözü etkiler, ancak nadiren her iki gözü de etkileyebilir. Bu durum, görme kaybına ve merkezi görüşte bozulmaya neden olabilir.” uyarısında bulundu.

    “MERKEZ GÖRMEDE BULANIKLIK VE SOLUKLUK FARKEDİLİYOR”

    Santral seröz koryoretinopati hastalığında belirtilerin genellikle yavaş gelişip arttığını belirten Prof. Dr. Göçgil, “En belirgin belirti, merkezi görüşte bulanıklık veya bozulmadır. Bu, küçük yazıları okumak, detayları görmek veya net bir görüntü oluşturmak gibi görsel görevleri zorlaştırabilir. Renklerde solma veya renk değişiklikleri gibi renk algısında bozukluklar yaşanabilir. Metamorfopsi, yani görüntülerin şekil değiştirmiş gibi görünmesine neden olabilir. Örneğin, düz çizgiler kavisli veya dalgalı gibi görünebilir. Kontrast duyarlılığı kaybı oluşarak farklı tonların veya renklerin net bir şekilde ayrılamamasına neden olabilir. Nesneler normalden farklı bir şekilde görünebilir, örneğin bazı bölümler daha büyük veya daha küçük görünebilir. SSK bazen hafif bir göz rahatsızlığı veya ağrısı ile de ilişkilendirilebilir.” ifadelerini kullandı.

    EN CİDDİ KOMPLİKASYON KALICI MERKEZİ GÖRÜŞ KAYBI

    “Santral seröz koryoretinopati hastalığı kendiliğinden düzelme eğilimindedir. Ancak şikayetler başladığında göz doktoru tarafından muayene edilmelidir. Hastalık bulguları şiddetli, üç-dört aydan uzun süreli olduğunda veya görme kaybı riski taşıyorsa tedavi açısından yine uzman doktor tarafından değerlendirilmelidir.” diyen Prof. Dr. Göçgil, “Hastalık tedavi edilmezse veya belirtiler uzun süre devam ederse, bazı komplikasyonlar ortaya çıkabilir. SSKP’nin en ciddi komplikasyonu, kalıcı merkezi görüş kaybı olabilir. Retina altında uzun süreli biriken sıvı nedeniyle retina hasarı meydana gelirse, bu hasar geri dönüşümsüz olabilir ve net bir görüntü oluşturmakta kalıcı güçlükler ortaya çıkabilir. Bazı vakalarda SSKP kronik hale gelebilir, yani belirtiler uzun süreli veya tekrarlayan bir şekilde devam edebilir. Bu durumda, görme sorunları sürekli veya aralıklı olarak ortaya çıkabilir. SSKP’nin uzun süreli etkileri renk algısında kalıcı değişikliklere neden olabilir.” sözleriyle sadece uzman bir doktorun kesin tanı ve tedavi planını belirleyebileceğini hatırlattı.

    HASTALIĞIN TEDAVİ SÜRECİ NASIL GERÇEKLEŞTİRİLİYOR?

    Santral seröz koryoretinopati hastalığının tedavisinin genellikle semptomların şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebileceğini de sözlerine ekleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Göçgil, tedavi süreciyle ilgili olarak ise şu ifadeleri kullandı:

    “Tanı genellikle göz muayenesi, oftalmoskopi ve optik koherens tomografi (OCT) gibi görüntüleme yöntemleri ile konulur. Hafif veya kendiliğinden düzelen vakalarda, doktorunuz belirtileri izlemek ve göz muayeneleri düzenlemekle yetinebilir. Kortizon içeren bir ilaç kullanımı varsa bırakılması önerildi. SSKP’nin tetiklenmesi veya alevlenmesi sıkça stresle ilişkilendirilir. Stresi yönetmek ve azaltmak için relaksasyon teknikleri, meditasyon, yoga gibi yöntemler veya uzman doktora danışma önerilebilir. Diğer altta yatan sistemik hastalıklar veya kullanılan ilaçlar sorgulanır.

    Erken dönemde retina altındaki sıvının emilimini artırmak için ağızdan verilen ilaçlar bir süre verilebilir. Retinadaki sıvı birikimine neden olan alan tam sarı nokta merkezinde değilse argon lazer fotokoagülasyon tedavisi etkili olmaktadır, ancak hastalık sıklıkla merkezde olduğundan günümüzde bu tedaviye uygun hasta çok nadirdir. Etkili yöntem halk arasında soğuk lazer diye de bilinen dozu veya süresi azaltılarak uygulanan fotodinamik tedavidir. Göz dolaşımını belirleyen filmler çekilerek sızıntı belirlenen alanlara, damardan etkin ilacı verilmesinden sonra uygulanan bir ışık tedavisidir. Öte yandan günümüzde ilacın üretimindeki sıkıntı bu tedaviyi zaman zaman uygulamamızı güçleştirmektedir. Etkinliği gösterilmiş başka bir tedavi şekli de, bir diğer özel dalga boyundaki lazer ile retina dokusuna zarar vermeden retina altındaki hücreleri aktive ederek sıvının emilmesini tetikleyen ışık tedavisidir.

    Retina altında özellikle yeni damarlanma geliştiğinde, sıvı birikimini azaltmak ve bu damarları baskılamak amacıyla anti-vasküler endotelyal büyüme faktörünün (VEGF) göz içine enjeksiyon tedavisi etkilidir. AntiVEGF göz içi enjeksiyonu, retina altındaki sıvının çekilmesi için de kullanılabilir.

    “TEDAVİ PLANI KİŞİYE ÖZGÜ OLARAK BELİRLENMELİDİR”

    Her hasta farklıdır ve tedavi planı kişiye ve gözün durumuna özel olarak belirlenmektedir. SSKP tedavisi konusunda en doğru ve güvenilir bilgiyi göz doktorunuzdan alabilirsiniz. Tedavi seçeneklerini ve riskleri doktorunuzla detaylı olarak tartışmak önemlidir.”

  • İSTANBUL MODERN’DE 18 AĞUSTOS’TA BAŞLAYACAK FİLİM GECELERİNDE 5 FARKLI ÜLKEDEN KADIN YÖNETMENLERİN FİLMLERİ GÖSTERİLECEK

    İSTANBUL MODERN’DE 18 AĞUSTOS’TA BAŞLAYACAK FİLİM GECELERİNDE 5 FARKLI ÜLKEDEN KADIN YÖNETMENLERİN FİLMLERİ GÖSTERİLECEK

    Çağdaş sanat müzesi İstanbul Modern’de 18-25 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek “Boşluğa Dikkat” açık hava filim gecelerinde, 5 farklı ülkeden kadın yönetmenlerin filmleri gösterilecek.

    İstanbul Modern Sinema’nın “Boşluğa Dikkat” adlı yeni uluslararası projesi, sinema sektöründe faaliyet gösteren kadınlara daha fazla alan açmayı hedefliyor. Ustalık sınıfı, söyleşiler, atölye çalışmaları gibi birçok etkinliğin yer alacağı proje, 18- 25 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilecek 5 filmlik açık hava gösterimleriyle başlıyor. İran’dan Şili’ye, kişisel ve toplumsal tarihlerin kesiştiği kadın yönetmenlerin filmlerinden oluşan program konukların katılımıyla gerçekleşecek.   

    “Boşluğa Dikkat” projesinin kadınların sinema sektöründeki fırsat ve temsil eşitliğinden uzak tablosunu yansıtmak amacıyla hazırlandığını belirten İstanbul Modern Film Küratörü Müge Turan, “Boşluğa Dikkat, sinemadaki kadınların ürettiği işlerden, verdikleri mücadelelerden ve aslında bir diyalog ortamından oluşacak. Biz bu projeyi Türk Tuborg’un katkısıyla uluslararası bir etkinlik serisi olarak planladık. Atölye çalışmaları, sektörün farklı bileşenlerinin katılımıyla söyleşiler ve yabancı konukları ağırlayacağımız ustalık sınıfları olacak” dedi.

    Düet ( Türkiye), 1976 (Şili, Arjantin), Sıradaki Kız (Güney Kore), Bir Ailenin Röntgeni (İran) ve Hırçın (İngiltere) filmlerinin izleyiciyle buluşacağı açık hava sinema gösterimleri müzenin dış etkinlik alanında akşamları saat 21.00’da başlayacak.

    YÖNETMENLERİN KATILIMIYLA FİLM GÖSTERİMLERİ

    Açıkhava gösterimleri İdil Akkuş ve Ekin İlkbağ’ın yönettiği iki genç sporcunun hikâyesini anlatan Düet ile başlayacak. Yönetmelerin katılımıyla gerçekleşecek Boşluğa Dikkat film programının konukları arasında Akkuş ve İlkbağ’ın yanı sıra Amsterdam Uluslararası Belgesel Film Festivali’nde ödül kazanan Bir Ailenin Röntgeni’nin yönetmeni Firouzeh Khosrovani olacak. Türkiye’deki izleyicilerle ilk kez bir araya gelecek olan Khosrovani, İran’daki kadın dayanışması ile ilgili bilgiler aktaracak.

    BİLLUR TURAN İLE ATÖLYE 

    Boşluğa Dikkat’in sonbahardaki konuğu ise bu yılın hakkında en çok konuşulan ödüllü filmlerinden Charlotte Wells’in yönettiği Güneş Sonrası (2022) başta olmak üzere, bağımsız Türkiye sinemasından da Birlikte Öleceğiz (2021), Cemil Şov (2021), Anadolu Leoparı (2021), Tuzdan Kaide (2018) gibi öne çıkan filmlerde çalışmış yapım tasarımcısı Billur Turan olacak. Turan’ın deneyimlerini paylaşacağı bir atölye gerçekleşecek.

    Program ve biletlerle ilgili bilgilere www.istanbulmodern.org sitesinden ulaşılabilecek.

    BOŞLUĞA DİKKAT AÇIK HAVA FİLM PROGRAMI

    DÜET,  2023

    18 Ağustos 2023, Cuma Saat: 21.00

    Türkiye 

    Yönetmenler: İdil Akkuş, Ekin İlkbağ

    Mısra ve Defne senkronize yüzme sporunda düet partneri olan iki yakın arkadaş. Mayo diktirmenin bile sorun olduğu, gerekli şartları sağlamayan federasyon ve ülkenin gölgesinde kalan ikili, olimpiyat hayallerinin peşinden gittikleri bu yolda yanız bırakılırlar. İki yönetmen, sporcu belgeseli çekmek için yola çıkmış olsalar da dört yıl boyunca bu iki yol arkadaşının hem duygusal dostluğuna hem de kadın olarak su balesi sporundaki zorlu mücadelelerine tanık olurlar.

    BİR AİLENİN RÖNTGENİ, 2020

    19 Ağustos 2023, Cumartesi Saat: 21.00

    İran, Norveç, İsviçre

    Yönetmen: Firouzeh Khosrovani

    Batı’da okumuş seküler bir baba ve dindar bir annenin kızı olan Khosrovani, Amsterdam Uluslararası Belgesel Film Festivali’nde ödül kazanan bu filminde aile hikâyesini anlatır. Aynı çatı altında nasıl bir arada yaşadıklarını, ebeveynleri arasındaki mektuplar, aile arşivinden fotoğraflar ve videolar ile gözler önüne serer. Devrim öncesinden bugüne modern İran tarihindeki temel çatışmalar üzerine düşündüren bu belgesel, batı medyasının insanlık dışı gösterdiği siyasi bir duruma dair son derece içten ve insani bir görüş sunuyor. 

    HIRÇIN, 2023

    22 Ağustos 2023, Salı Saat: 21.00

    İngiltere

    Yönetmen: Charlotte Regan

    Oyuncular: Lola Campbell, Alin Uzun, Cary Crankson

    Charlotte Regan’ın ilk uzun metrajı annesini kaybettikten sonra yalnız kalan 12 yaşındaki hayalperest Georgie’nin bir gün kapısında beliren babasıyla yeniden ilişki kurma hikâyesini anlatıyor. Pastel renkleri ve eğlenceli anlatımıyla tatlı bir şehir masalı olduğu kadar İngiliz sinemasındaki sosyal gerçekçi dramı da koruyor. Başrolü paylaşan Lola Campbell ve yakın zamanda Hüzün Üçgeni’nde izlediğimiz Harris Dickinson’ın enerjisiyle hayata geçen bu alışılmadık baba kız öyküsü bu yıl Sundance’de Jüri Büyük Ödülü’ne layık görüldü.

    SIRADAKİ KIZ, 2022

    23 Ağustos 2023, Çarşamba Saat: 21.00

    Güney Kore 

    Yönetmen: July Jung

    Oyuncular: Kim Si-Eun, Bae Doona, Hee-jin Choi

    Cannes’da Eleştirmenler Haftası kapsamında prömiyerini yapan film gerçek bir olaya dayanıyor. Film, lise öğrencisi Sohee’nin çağrı merkezindeki sömürücü stajının ardından yaşadığı trajedi üzerinden kapitalizmin ölümcül bedelini sorgularken, ikinci yarısında kadın dedektif Oh Yoo-jin’in soruşturmasıyla gerilimli bir polisiyeye dönüşüyor. Bu kasvetli politik dramın odağında Güney Kore’deki gençliğin umutsuzluğu, sistemin bozukluğu ve bunun sorumlusu kim sorusu kadar Sohee’nin insanlığı da var. Ve sıradaki Sohee’yi bu sistemden kurtarmak yine bir kadına düşüyor.

    1976, 2022

    25 Ağustos 2023, Cuma Saat: 21.00

    Şili, Arjantin 

    Yönetmen: Manuela Martelli

    Oyuncular: Aline Küppenheim, Nicolás Sepúlveda, Hugo Medina

    Santiago’da varlıklı bir doktorun eşi olan Carmen ailenin sahil kenarındaki tatil evini yeniden dekore etmekle uğraşırken düzenli gittiği kilisenin rahibi kendisinden yaralı bir gence bakmasını ister. Böylece Carmen burjuva hayatındaki gündelik işlerinin arasında gizlice Pinochet karşıtı direnişin dünyasına girmiş olur. Artık kendisi ve ailesi için de tehlike çok yakındır. Pinochet döneminin haletiruhiyesini anlamaya çalışan yönetmenin bu ilk uzun metrajındaki en büyük güç, başroldeki Aline Küppenheim’ın göz dolduran oyunculuğu.

     

  • MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NDE EN DÜŞÜK MAAŞ 17 BİN 439 TL OLDU

    MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NDE EN DÜŞÜK MAAŞ 17 BİN 439 TL OLDU

    Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 3058 personelini ilgilendiren ek protokol Başkan Osman Gürün tarafından imzalandı. Ek protokolle en düşük maaş 17 bin 439 TL’ye, en yüksek maaş ise 24 bin 298 TL’ye yükseldi. Muğla Büyükşehir Belediyesi, 2023 yılı içerisinde personele toplam yüzde 71,12 oranında zam yapmış oldu. 

    Ek protokol Muğla Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Binası’nda Başkan Gürün’ün ev sahipliğinde imzalandı. Protokol törenine; Başkan Gürün’ün yanı sıra DİSK Genel İş Sendikası Toplu Sözleşme Daire Başkanı Çetin Çalışkan, DİSK Genel İş Muğla 2 Nolu Şube Başkanı Yücel Avcı, Büyükşehir Belediyesi bürokratları ve çok sayıda işçi katıldı.

    Muğla Büyükşehir Belediyesi 2023 Ocak ayında MUBEP personeline yüzde 56,61 zam yapmıştı. Mayıs ayına gelindiğinde Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz, hayat pahalılığı, alım gücünün düşmesi nedeni ile Büyükşehir Belediyesi personeline yüzde 15,82 ara zam yapıldı. Temmuz ayında asgari ücrete yapılan yüzde 34 zammı da yeterli bulmayan Büyükşehir Belediyesi, mayıs ayında yapılan ek iyileştirme ile birlikte bu zamma ek yüzde 37 artış yaparak 2023 yılı içerisinde de personele toplam yüzde 71,12 oranında zam yapmış oldu. 

    Muğla Büyükşehir Belediyesi’nde en düşük maaş 17 bin 439 TL oldu. Büyükşehir Belediyesi’nde 137 personel 17 bin 439 TL’lik maaşı alırken, 2415 personel 17 bin 600 ile 20 bin TL arasında, 506 kişi ise 20 bin ile 24 bin 298 TL arasında maaş alacak.

    DİSK Genel İş Sendikası Toplu Sözleşme Daire Başkanı Çetin Çalışkan protokol dolayısıyla sendika olarak çok mutlu olduklarını vurgularken Başkan Gürün’ün her zaman olduğu gibi yine gerekeni yaptığını söyledi.

    Başkan Gürün ise Büyükşehir Belediyesi olarak bir aile olduklarını ve bu ailenin reisi olarak evlatlarının en iyi kazancı sağlamaları için çalıştıklarını ve maaşlara önemli bir zam yaptıklarını aktardı. Gürün, şunları kaydetti:

    “Biz burada bir aile olarak Muğla’ya hizmet etmek için çalışıyoruz. Ben de bu ailenin reisi olarak evlatlarımın en iyi kazancı sağlamaları geçimlerini en iyi şekilde idame ettirebilmeleri adına çabalıyorum. Ülkemizdeki ekonomik koşullara baktığımızda sürdürülebilir bir sistem olmadığını görüyoruz. Vergilendirme, kimden ne kadar vergi alınması konusu, üretim ve istikrar gibi konularda büyük eksiklerimiz var. Ülkemizde enflasyonun düşmesi ve ekonomik istikrarın biran önce sağlanması gerekiyor. Biz en düşük maaşı 17 bin 439 TL’ye yükseltiyoruz. Ancak bu sadece 137 kişinin maaşı asıl daha yüksek bir kısım ise 17 bin 600 ve 20 bin TL arasında maaş alacak. En yüksek maaşımız ise 24 bin 300 TL oldu. Yeni yılda işçilerimiz için yeni bir düzenleme daha yapacağız ve bütçemiz doğrultusunda en iyi maaşı vermek için çabalayacağız.”

  • GÖKÇEN: “KORUMA KARARI UYGULANMIŞ OLSAYDI EZGİ ZERKİN ÖLDÜRÜLMEYECEKTİ. EZGİ ZERKİN’İN KATİLİ DERHAL BULUNSUN. BURADAN AİLE BAKANI’NA GÖREVİNİ HATIRLATIYORUM. FAİLLERİN TARAFINI TUTMAYA VE KADIN CİNAYETLERİYLE İLGİLİ SESSİZL

    GÖKÇEN: “KORUMA KARARI UYGULANMIŞ OLSAYDI EZGİ ZERKİN ÖLDÜRÜLMEYECEKTİ. EZGİ ZERKİN’İN KATİLİ DERHAL BULUNSUN. BURADAN AİLE BAKANI’NA GÖREVİNİ HATIRLATIYORUM. FAİLLERİN TARAFINI TUTMAYA VE KADIN CİNAYETLERİYLE İLGİLİ SESSİZL

    CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, boşanma aşamasındaki eşi tarafından öldürülen ve olay yerinden kaçan katili hâlâ bulunamayan Ezgi Zerkin’in ölümünün birinci yıl dönümünde, “Bu olay kadınların canının kolluk ve yargı önünde ne kadar değersiz olduğunu bir kez daha gösterdi. 6284 sayılı kanun gerektiği gibi uygulanmış olsaydı Ezgi Zerkin öldürülmeyecekti. Koruma kararı gerektiği gibi uygulanmış olsaydı Ezgi Zerkin öldürülmeyecekti. Barışçıl gösterileri engellemek, tweet atanları cezalandırmak için derhal harekete geçen güvenlik güçleri eğer gerçek görevini yapmış olsaydı fail bir yıl boyunca kaçamayacaktı. Buradan Aile Bakanı’na görevini hatırlatıyorum. Faillerin tarafını tutmaya ve kadın cinayetleriyle ilgili sessizliğe son verin” açıklamasını yaptı.

    CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, boşanma aşamasındaki eşi tarafından öldürülen ve olay yerinden kaçan katili halen bulunamayan Ezgi Zerkin’in ölümünün birinci yıl dönümü sebebiyle yazılı bir açıklama yaptı. Gökçen’in açıklaması şöyle:

    “Ezgi Zerkin, 7 yıl boyunca eşi Deniz Özarslan tarafından şiddet görüyor ve tehdit ediliyordu. Ezgi Zerkin defalarca hukuk yollarına başvurdu, koruma kararı aldırdı. Koruma kararı olmasına rağmen 29 Temmuz 2022 tarihinde İzmir’deki işyerinde silahla başından vuruldu, 12 Ağustos 2022’de hayatını kaybetti ve olay yerinden kaçan katil aradan bir yıl geçmesine rağmen halen bulunmadı.

    “TWEET ATANLARI CEZALANDIRMAK İÇİN DERHAL HAREKETE GEÇEN GÜVENLİK GÜÇLERİ EĞER GERÇEK GÖREVİNİ YAPMIŞ OLSAYDI FAİL BİR YIL BOYUNCA KAÇAMAYACAKTI”

    Bu olay kadınların canının kolluk ve yargı önünde ne kadar değersiz olduğunu bir kez daha gösterdi. 6284 sayılı kanun gerektiği gibi uygulanmış olsaydı Ezgi Zerkin öldürülmeyecekti. Koruma kararı gerektiği gibi uygulanmış olsaydı Ezgi Zerkin öldürülmeyecekti. Barışçıl gösterileri engellemek, tweet atanları cezalandırmak için derhal harekete geçen güvenlik güçleri eğer gerçek görevini yapmış olsaydı fail bir yıl boyunca kaçamayacaktı.

    “FAİLLERİN TARAFINI TUTMAYA VE KADIN CİNAYETLERİYLE İLGİLİ SESSİZLİĞE SON VERİN”

    Buradan Aile Bakanı’na görevini hatırlatıyorum. Faillerin tarafını tutmaya ve kadın cinayetleriyle ilgili sessizliğe son verin. 6284 sayılı kanun, yasama organının iradesini yansıtır ve siz bunu uygulamakla yükümlüsünüz. Her gün göz göre göre kadınlar öldürülüyor, milyonlarca kadın ülkemizde kendini güvende hissetmiyor. Erkekler tarafından tehdit edilen kadınlar, kolluğa ve yargıya başvurduğunda sonuç alamıyor. Kurumlar arasında koordinasyon zayıf olduğu için tedbirler kağıt üzerinde kalıyor. Ezgi Zerkin’in katili derhal bulunsun, 6284 sayılı kanun uygulansın.”

     

  • ATAMA KARARLARI YAYINLANDI… TAMER KARADAĞLI DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRÜ, İBB BAŞKANI İMAMOĞLU’NUN SALDIRIYA UĞRADIĞI DÖNEMDE ERZURUM VALİSİ OLAN OKAY MEMİŞ AFAD BAŞKANI OLARAK ATANDI

    ATAMA KARARLARI YAYINLANDI… TAMER KARADAĞLI DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRÜ, İBB BAŞKANI İMAMOĞLU’NUN SALDIRIYA UĞRADIĞI DÖNEMDE ERZURUM VALİSİ OLAN OKAY MEMİŞ AFAD BAŞKANI OLARAK ATANDI

    11 bakanlık ile askeriyeye ilişkin atama kararları Resmi Gazete’de yayınlandı. Oyuncu Tamer Karadağlı, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü; İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde taşlı saldırıya uğradığı dönemde Erzurum Valisi olan Okay Memiş, Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı olarak atandı.

    Atama kararları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlandı. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlıkları ile 11 bakanlıkta 145 genel müdür ataması yapıldı.

    Atamaların bakanlıklara göre dağılımı şöyle:

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 9, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 4, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 19, Dışişleri Bakanlığı 37, İçişleri Bakanlığı 4, Kültür ve Turizm Bakanlığı 14, Milli Eğitim Bakanlığı 12, Milli Savunma Bakanlığı 7, Tarım ve Orman Bakanlığı 17, Ticaret Bakanlığı 18, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 4.”

    Erzurum Valisi Okay Memiş, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Başkanı olarak atandı. Vali Memiş, dün yayınlanan Valiler Kararnamesi’yle görevden alınmıştı. Vali Memiş, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde taşlı saldırıya uğradığı dönemde Erzurum Valisi olarak görev yapıyordu. AFAD Başkanı Yunus Sezer, dün Valiler Kararnamesi’yle Edirne Valisi olarak atanmıştı.

    Oyuncu Tamer Karadağlı, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü olarak atandı. Karadağlı, önceki gün Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu ile görüşmüştü. Sinema Genel Müdürü ise Erkin Yılmaz oldu.

    Kalkınma Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Raci Kaya, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Müdürlüğü’ne atandı. İŞKUR Genel Müdürlüğü’ne ise Samet Güneş getirildi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’ne ise Volkan Mutlu Coşkun atandı.

    TOKİ Başkanlığına Ömer Bulut ve İller Bankası Genel Müdürlüğüne Recep Türk getirildi. Kara Yolları Genel Müdürü Ahmet Gülşen, Devlet Su İşleri Genel Müdürü Mehmet Akif Balta oldu.

    AFAD Başkan Yardımcısı Uğur Sezer ve SGK Başkan Yardımcısı Oğuzhan Tekin ise görevden alındı.

    Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarında da atamalar yapıldı. Orgeneral İrfan Özsert Genelkurmay İkinci Başkanlığı’na, Orgeneral Kemal Yeni Ege Ordu Komutanlığı’na, Korgeneral Veli Tarakçı 3. Ordu Komutanlığı’na, Korgeneral Levent Ergün Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’na, Korgeneral Metin Tokel 2. Ordu Komutanlığı’na; Koramiral İbrahim Özdem Koçer Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’na, Tümamiral Rafet Oktar Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’na atandı.