Etiket: aile

  • EKREM İMAMOĞLU, BATMAN’DA: “KAYYUMLAR GİDECEK, HALKIN DEDİĞİ OLACAK”

    EKREM İMAMOĞLU, BATMAN’DA: “KAYYUMLAR GİDECEK, HALKIN DEDİĞİ OLACAK”

    Haber : OKTAY YILDIRIM – Kamera: ADEM KARABAYIR

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Batman’da yurttaşlara seslenirken “15 Mayıs’ta ülkeye demokrasi gelecek. Şehirlerimize demokrasi gelecek. Kayyumlar gidecek, halkın dediği olacak. Milletin seçtiği kişi, şehirleri yönetecek. Bağımsız yargının; hak, hukuk, adaletin ışığı herkesi eşitler. Adaletin Ekrem’i de olmaz, Selahattin’i de olmaz. Adalet herkese. Başkası düşünülemez. Yargısız infaz, hiçbir vatandaşa hak görülemez. Adil yargı istiyoruz. Siyasetin silahı gibi kullanılan yargı olmaz. Adil yargı, adaletli yargılanan bir ortam; ona kimse bir şey demez. Evrensel hukukun verdiği karar, kimsenin canını yakmaz” dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün Batman’da miting düzenledi. Konuşma yapacağı alana girerken meşalelerle karşılanan İmamoğlu’nu taşıyan otobüs, yoğun ilgi altında güçlükle ilerledi. Meydanı dolduran kalabalığı eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte selamlayan İmamoğlu şunları söyledi:

    “‘İSTANBUL’U KAYBEDEN TÜRKİYE’Yİ KAYBEDER’ DEDİLER. SON YILLARDA BİR TEK BUNU DOĞRU SÖYLEDİLER: Bu öğretmen işi bizim. Öğretmenler bize emanet. Eğitimi ayağa kaldıracağız. 100 bin öğretmeni atama konusunda Cumhurbaşkanı’mızın, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözünü tekrar etmek istiyorum. Van’dan geliyorum, sabah Ağrı’daydım. Kucaklaştık. Yüreğimizi sırtı, yüreğimiz ısındı, gönlümüz ısındı. Şimdi ne güzel Batman’da sizlerleyim. Liseli, iktidar istiyor. Gençlerin heyecanını her yerde. İnanın onların adalet talebi, eşitlik talebi, özgürlük talebi, demokrasi talebi… En çok da hoşuma giden; gençler diyor ki ‘Başkanım, hak yemem, hakkımı da yedirmem’. İşte bu, bizim vatandaşımız bu. ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ dediler. Son yıllarda bir tek bunu doğru söylediler. Başka doğruları yok zaten. Bu doğru yolları yaşatacağım. Hep birlikte yaşatacağız. İnşallah Batman’ı aydınlatan bir vizyonu ortaya koyacağız, hiç endişeniz olmasın. Sevgili hemşerilerim; sizlere İstanbul’un sevgilerini getirdim. Batman hem çok kadim hem çok eski, Mezopotamya’nın kadim tarihinde var olan, ama bir o kadar da yeni bir şehir. Dalları, Anadolu’nun güzel ve o güzel aydınlık geleceğindedir. İkinci gelişim bu. 23 Haziran seçimlerinden sonra değerli, o zaman il başkanımızdı, milletvekili adayımız Hüseyin Yaşar’ın yeğeni Cihan’ın düğünü için gelmiştim. O sevgili eşiyle bugün karşıladı beni, bebeği de büyümüş. Ne güzel, onların nikahını kıydık, düğününü yaptık. 23 Haziran seçiminden dolayı düğünü ertelemişti, ona teşekkür ediyoruz. O zaman içtenliğinizi de sevginizi de çok derinden hissetmiştim. Bana hâlâ bu duyguyu yaşatıyorsunuz. Sağ olun, var olun.

    YARGISIZ İNFAZ, HİÇBİR VATANDAŞA HAK GÖRÜLEMEZ. ADİL YARGI İSTİYORUZ. SİYASETİN SİLAHI GİBİ KULLARINDAN YARGI OLMAZ: İnşallah 14 Mayıs’tan sonra ülkedeki tüm düğünleri demokrasi düğünü yapacağız. 15 Mayıs’ta ülkeye demokrasi gelecek. Buraya Van’dan geliyorum demiştim, size 13. Cumhurbaşkanı’mız Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamlarını getirdim. Şehirlerimize demokrasi gelecek. Kayyumlar gidecek, halkın dediği olacak. Halk ne diyorsa; milletin seçtiği kişi, şehirleri yönetecek. Bağımsız yargının; hak, hukuk, adaletin ışığı herkesi eşitler. Bakın sevgili hemşerilerim; adaletin ışığı herkesi eşitler. Adaletin Ekrem’i de olmaz, Selahattin’i de olmaz. Adalet herkese. Başkası düşünülemez. Yargısız infaz, hiçbir vatandaşa hak görülemez. Adil yargı istiyoruz. Siyasetin silahı gibi kullarından yargı olmaz. Adil yargı, adaletli yargılanan bir ortam; ona kimse bir şey demez. Evrensel hukukun verdiği karar kimsenin canını yakmaz. Devletin dini adalettir. Milletçe, bu canım memleketin hep birlikte eşit hissedarlarıyız. Doğusu batısı, güneyi kuzeyi, benim canım vatandaşlarım, yok birbirinizden farkımız. Benim hiçbirinizden, şurada duran evlatlarımızdan, gençlerden, hanımefendilerden, beyefendilerden, hiçbirinizden birbirimizin farkı yok, eşitiz. Milletin tek bir ferdine haksızlık, ayrımcılık, vatandaşımızın hakkını korumayan hiçbir şeye müsaade etmeyeceğiz. Vatandaşımızın her türlü hakkını koruyacağız. Vatanımızın tek karış toprağına zarar, parçalanma getirmeyecek yola baş koyduk, asla vazgeçmeyeceğiz. Bu duygu bize Türkiye Cumhuriyeti’nin emanetidir, Atatürk’ün emanetidir. Bu ebediyen sürecek.

    BENİM BATMANLI EVLADIM, TÜRKİYE’NİN HER KARIŞ TOPRAĞI İÇİN GÜZEL HAYALLER KURACAK: Benim Batmanlı evladım, bu vatanın her kademesine, çalışacak, liyakatli bir şekilde gelecek. Benim Batmanlı evladım, Türkiye’nin her karış toprağı için güzel hayaller kuracak. Devletinin şefkatini, devletinin vicdanını, devletinin adaletini sonsuz hissedecek. Devlet, vatandaşını sever. Devlet; çocuğunu, kadınını, gencini, onun yüreğini ısıtır, ona şefkatini gösterir, gücünü değil. Vatan, millet, bayrak hepimizin. Hep birlikte Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz, 86 milyon insanımızla. Birleşe birleşe kazanacağız. Benim sesimi ancak sizin sevginiz kısar, başka kimse sesimi kısamaz. 86 milyon insanımızla ortak geleceğimiz, ortak idealimiz, müreffeh bir Türkiye’dir. Hep birlikte başaracağız. Sevgili Batmanlılar; memleketin dağlarında, ovalarında halaylar çekeceğiz, horonlar oynayacağız. Yalnız ülkeye, şehirlere değil, göreceksiniz hep birlikte ailelerimize, yuvalarımıza mutluluk, demokrasi gelecek. ‘Her şeyi ben bilirim. Ben ne dersem o olur’ dönemi bitmiş olacak, sona erecek. ‘Güle güle’ diyeceğiz onlara.

    YUVA KURULAMIYORSA DEMEK Kİ CİDDİ BİR SIKINTIMIZ VAR: Herkes için aile kavramı çok önemlidir. Ailelerimiz, hepimizin kutsalı. Bizi toplum olarak bir arada tutan duygular, aile birliği ve bütünlüğüyle başlar. Aileden yayılır bütün topluma dayanışma. Başta ekonomik bozulma olmak üzere, ne yazık ki öfkeli ve kavgacı ülke yönetimi, inanın aile birliğimizi bile bozdu. Bundan 20 yıl önceki Türkiye’de evlilik sayısı neyse bugün hâlâ aynı. Halbuki tam 20 milyon artışa rağmen evlilik sayısı artmıyorsa, yuva kurulamıyorsa demek ki ciddi bir sıkıntımız var. Hep birlikte bu sorunu aşacağız. Mutluluk da huzur da aileden başlar. Batman’ın sorunlarını biliyoruz. Arkadaşlarımla bütün sorunları konuşuyoruz. Batman’da ciddi bir uyuşturucu sorunundan tutun eğitimle ilgili sıkıntılara, fırsat eşitsizliğine, gençlerimizin ihtiyaçlarının giderilmemesine, yeterince kültürel, sanatsal etkinliklerin olmamasına kadar, bu genç nüfusu canlı tutacak, hayata katacak, dünyanın her yeriyle eşitleyecek çok eksiği olduğunu biliyorum. Bu kardeşiniz size söz veriyor. Ben, buradan sizi selamlamak istedim. 15 Mayıs’tan sonra en fazla ziyaret edeceğim yerlerden birisi Batman olacak. Biz, bütün bu problemlerin çözümü için yol yürüyeceğiz.

    CIVIL CIVIL GENÇLERİN OLDUĞU YERE İŞSİZLİK YAKIŞIR MI: Batman, işsizliğin en fazla olduğu şehir. Allah aşkına, şu cıvıl cıvıl gençlerin olduğu yere işsizlik yakışır mı? Yakışmaz. Çözeceğiz bu sorunu. Batman’daki hiçbir devlet kurumunu eş, dost, akraba ilişkisine değil, size açacağız gençler. Batman’da iş kurmak isteyen, işini büyütmek isteyen, iş bulmak isteyen her Batmanlının yanında olacak devletimiz. Teşvik edeceğiz. Batman’ın çevre yolu problemi var. Göreceksiniz, bu şehrin bütün altyapı, üstyapı, çevre yolu gibi birçok konusuna biz müdahil olacağız. Aldığımız görev gereği, sadece İstanbul’da değil, memleketin her köşesinin bu tür sorunlarıyla her gün ilgileneceğiz. Söz veriyoruz Batman. Bu arada sanırım kira fiyatları yüksek değil mi Batman’da? Ciddi bir sorun bu. Önemli bir konut politikası reformumuz var. Bu konuda da özellikle Batman’a çok nitelikli, çağdaş, özellikle dar gelirli insanlarımızın bu sorununu çözecek sosyal konut projemizi mutlaka Batman için hazırlıyor olacağız. Batman’da en çok da çocuklar için, gençler için, kadınlar için hazırladığımız projelerle sıklıkla sizi ziyarete geleceğim.

    MEMLEKETİN HER YERİNİ BİRBİRİYLE EŞİTLEYECEĞİZ: Biz, 13. Cumhurbaşkanı’mız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde bu bölgeye hizmet etmekten büyük onur duyacağız. Size söz; İstanbul’da gençler, kadınlar hangi imkanlara sahipse, çocuklar hangi imkanlara sahipse bu bölgede bu imkanları sizin için sağlayacağız. Memleketin her yerini birbiriyle eşitleyeceğiz. Eğer Batman’da işsizlik en yüksekse, kişi başı gelir Türkiye’deki gelir ortalamasının yarısıysa işte bu haksızlığı hep birlikte ortadan kaldıracağız. 15 Mayıs sabahına kadar çok çalışmamız lazım. Ayrışmadan, demokrasi mücadelesini hep birlikte vermemiz lazım. Bu uzlaşma, çok büyük bir uzlaşma. Göreceksiniz, devletin bütün temel görevini sağlayacak önemli bir süreci hep birlikte yönetiyor olacağız. Eşinizle, dostunuzla, akrabalarınızla bu sürecin önemini konuşun. Hep birlikte sandığa gideceğiz. Hep birlikte sandığa sahip çıkacağız. Bu iktidarı evine yollayacağız. ‘Ben bilirim’ diyen aklı evine yollayacağız. Bir avuç insanı evine yollayacağız. Millet, kendi iktidarını kuracak. 86 milyon insanın iktidarını hep birlikte kuracağız.

    BU MEMLEKETİN HİÇBİR AYRIŞMAYA ARTIK TAHAMMÜLÜ YOK: Bu memleketin hiçbir ayrışmaya artık tahammülü yok. Ne etnik köken üzerinden ne inanç üzerinden asla ayrışmaya müsaade etmeyin. Kucaklaşacağız; doğusu batısı, güneyi kuzeyi, hep birlikte kucaklaşacağız. Bu kucaklaşmayla 14 Mayıs günü sandıklara da sahip çıkmaya Batman hazır mı? Güzel. Enerji çok yüksek. Burada sabaha kadar konuşulur. Nasıl İstanbul’da sandığa sahip çıktık, şimdi Türkiye’nin her yerinde sandığa sahip çıkacağız. Sevgili gençler; 15 Mayıs’ı biraz hayal edelim. 15 Mayıs sabahı kalktığınızda, içinize derin bir nefes alacaksınız. O nefes, size eşitlik duygusunu hissettirecek. O nefes, size demokrasi duygusunu hissettirecek. O nefes, size huzur duygusu verecek. O nefes, size bolluk ve bereketlilik duygusu verecek. O nefes, size evlatlarınız, gençleriniz için bir gelecek duygusu verecek. O nefes, size demokrasi duygusu verecek. O nefes, size adalet duygusu verecek. Size söz; yeni bir dönem başlayacak. Siyaseti, süreci hep birlikte tamir edeceğiz. İnsanları özgürce konuşacak, insanları özgürce birbiriyle paylaşacak bu memleketin, bütün milletin. Bu memleketin nimetini millete eşit paylaştıracağımız bir dönemi hep birlikte başlatacağız. Her şey çok güzel olacak”

    Batmanlıların İmamoğlu’na olan yoğun ilgisi halk buluşmasının ardından da devam etti. İmamoğlu’nu taşıyan otobüs, yaşanan ilgi nedeniyle yol almakta zorlandı.

  • MANSUR YAVAŞ: “BUNLARIN ÇOCUKLARININ BİRÇOĞU LÜKS ARABALARDA GEZİYOR. AMA NORMAL BİR VATANDAŞ FAKİRLİKTEN BAHSETTİĞİ ZAMAN VERİLEN CEVAP, ‘ŞÜKRET’”

    MANSUR YAVAŞ: “BUNLARIN ÇOCUKLARININ BİRÇOĞU LÜKS ARABALARDA GEZİYOR. AMA NORMAL BİR VATANDAŞ FAKİRLİKTEN BAHSETTİĞİ ZAMAN VERİLEN CEVAP, ‘ŞÜKRET’”

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Sivas’ta yurttaşlara seslenirken “‘Soğan pahalı’ diyorsunuz, ‘Soğan kafalı’ diyorlar. ‘Açlık var’ diyorsunuz, tatilden gelenleri gösteriyorlar, AVM’de gezenleri gösteriyorlar. ‘Bakın buralar dolu, açlık var diyenin ağzına kürekle vurun’ diyorlar. Artık halktan koptular. Etrafınıza bakın; torpilliler, beş maaşlılar derken yeni bir sınıf çıktı. Bunların çocuklarının birçoğu lüks arabalarda geziyor, lüks yerlerde yaşıyor. Ama normal bir vatandaş fakirlikten bahsettiği zaman verilen cevap, ‘Şükret, onu da bulamayan var.’ Ben diyorum ki varlıkta eşitlik yapın, yoklukta değil” dedi.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bugün Sivas’ta miting düzenledi. Yavaş, mitingde şunları söyledi:

    “BİR BAKAN DİYOR Kİ ‘BUNLARIN TEK DERDİ HÜKÜMETİ İNDİRMEK’. EVET, ŞAŞIRACAK BİR ŞEY VAR MI”

    “Bir seçime gidiyoruz, fakat televizyonlarda tanklardan, tüfeklerden, üniformalardan başka bir şey görmüyoruz. Halbuki Cumhuriyet kurulduğundan bu yana kaç kere seçim oldu, hiçbir zaman böyle bir şey yaşanmadı. İktidar yaptıklarını anlattı, muhalefet eleştirilerini getirdi, kendi vaatlerini anlattı ve bir seçim oldu. Ertesi gün, vatandaşın takdiri neyse herkes ona uydu. Ya devam etti ya yenisi başladı. Ama bugün duyduklarımıza bakınca gerçekten şaşırıyoruz. ‘Biz gidersek bu ülke yok olur. Bunlara ülke teslim edilmez.’ Hayırdır? Hatta deniyor ki ‘14 Mayıs seçimi bir darbedir’. Allah Allah. Bir diğer bakan diyor ki ‘Bunların tek derdi hükümeti indirmek’. Evet, şaşıracak bir şey var mı? Seçime, sizden daha iyi yöneteceğimiz iddiasıyla giriyoruz. Sizin yönetemediğinizi iddia ediyoruz. Bu nedenle sizi indirip kendimiz o makamlara gelmek istiyoruz. Bundan daha doğal bir şey var mı?

    “ANKARA’NIN KAYNAKLARI BETONA, PLASTİĞE HARCANDI”

    21 yıl devamlı iktidarda olmak herhalde alışkanlık yapmış, ‘Hep biz oturacağız’ diyorlar. Cenabı Allah, hepimize bir ömür kesmiş. Yapmayın Allah aşkına, sizden başka kimse yok mu? Bir fırsat verin, bakalım elin oğlu neler yapacak, neler gösterecek size. 2019 seçimlerinde de aynısını yaptılar. Ankara’da 23 yıllık bir yönetim vardı. İlk başta onlar da iyiydi belki ama uzun süre fazla güç insanı bozuyor. Aradan zaman geçti, ‘Ben bu koltukta oturacağım’ diye iddia ederek, korkutarak seçimi kazandı. Ama bu arada korkuturken oğlunun biri spor kulübü, oğlunun biri televizyon… Halkın kaynaklarını oraya aktardı. 23 buçuk yıllık yönetimi esnasında, daha önceden doğru dürüst işi dahi olmayan insanlar, Türkiye’nin ilk 100 zengini arasına girdi. 16 milyar, Ankapark’a yedirdi, çöp bir projeye yatırdı. Çin’den o malzemeleri getirenlerle işletenler aynı, bırakıp gittiler. Şimdi, bir sürü insan oradan para kazandı. Ankara’nın kaynakları, keyfi proje adı altında betona, plastiğe harcandı. Ankara’ya girerken gördüğünüz bugünkü kapıların maaliyeti 235 milyon lira.

    “DÜZENİN DEVAM ETMESİ İÇİN YALAN SÖYLÜYORLAR”

    2013’ten beri, nüfus artmasına rağmen bir tane otobüs alınmamış. Metroyu zaten devretti, ‘Ben yapamıyorum’ dedi. Köylerin birçoğunda gerçekten su yok, kanalizasyonları olduğu gibi duruyor. Ankara’nın Elmadağ ilçesine Çamlıdere’den, 120 kilometre, suyu yeni getirdik. Şimdi Ankara’da böyle problemler varken, Cumhuriyet’in başkentinde böyle eksiklikler varken projelere sadece rant amacıyla para aktarıldı. İmar rantları vardı. Bizim dönemde bir tane rantlı iş geçmedi. Ama daha önceden, adamını bulan, bir plan değişikliğiyle 1 milyar lira rant kazandı. Bu şekilde düzenin devam etmesini istediler, başladılar karalamaya. Şimdi de aynısını yapıyorlar. Dediler ki ‘Gelir gelmez iççilerin hepsini atacak’. Bir tane atmadık. Diyorlar ki ‘Kamu dairelerindeki bütün memurları işten atacak’. Düzenin devam etmesi için yalan söylüyorlar. ‘Sosyal yardımları kesecek’ dediler.

    “BİZ, ZAFER KAZANMADIK, 5 YILLIĞINA GÖREVİ DEVRALDIK. ÇÜNKÜ KARŞIMIZDA DÜŞMAN FALAN YOK”

    Baktılar anketler kötü gidiyor, bir şeyler bulması lazım. Benim rakibim televizyona çıktı, dedi ki -benim kim olduğumu, geçmişimi bile bile- ‘Eğer bunlar seçimi kazanırsa su sayaçlarını PKK’lılar okuyacak, DHKP’liler de faturasını getirecek’ dediler. Oradaki rantı bırakmamak için bu çamurları attılar. Ve ertesi gün, o çözüm sürecinde, tahammül edemedikleri PKK’ya kıyak olsun diye söktükleri T.C. tabelalarını götürdük, oraya çakıldı. Hani bir de şampanya muhabbeti var. Seçildiğimiz akşam seçim otobüsünden Ankara halkına teşekkür ettik, ‘Rozetimizi çıkarıyoruz, herkese eşit hizmet edeceğiz’ dedik. Biz zafer kazanmadık, 5 yıllığına görevi devraldık. Çünkü karşımızda düşman falan yok. ‘Biz bu anlayışı kabul etmiyoruz’ dedik ve çalışmaya başladık. Sabah erken saatte Hacı Bayram Camii’ne gittik, şükür namazımızı kıldık, ‘Bismillahirrahmanirrahim’ dedik ve göreve başladık.

    “BÜTÜN TÜRKİYE’YE YAYILAN ‘ÇALIYOR AMA ÇALIŞIYOR’ LAFINI ARTIK MEŞRU KABUL ETTİRDİLER”

    Kampanyayı hatırlıyorsunuz. ‘Her cuma bir ayet sallıyoruz’ diyen bir bakan vardı. Ona ses yok, onlar onu söyleyebilir. Uçakta şampanyayı devirmiş yatıyor, bu fotoğrafları görmüyor. Kendi etrafındaki herkes her türlü günahı işler, onlara hakkında tek kelime yok. İddia ediyorum; bütün Türkiye’ye yayılan ‘çalıyor ama çalışıyor’ lafını artık meşru kabul ettirdiler. İslamiyet’e böyle zarar verdiler. Adamın kul hakkını yediğini kabul ediyor, ama ‘iyi çalışıyor’ diyor. Var mı dinimizde böyle bir şey? Göz yumdular. Dini bütün bir Müslüman, kul hakkına riayet eder, kul hakkına el uzatmaz.

    “BU ÇOCUKLARIN ARTIK, YARDIM ALAN ÇOCUKLAR OLMAMASI İÇİN OKUTULMASI LAZIM”

    Eskiden koli dağıtılıyordu, hep aynı kişiden satın alınıyordu. 2015 fiyatı, 150-200 bin lira. Ve evlere, ‘Ankara Büyükşehir Yardım Aracı’ diye koli olarak göstere göstere dağıtılıyordu. Biz geldik, anında bütün Türkiye’de geçerli bir ‘Başkent Kart’ çıkarttık. Üzerine para yatırıyoruz, esnaf da kazanıyor, köylere kadar. O kadın da alıyor o kartını, bakkala, manava, çoluğunun çocuğunun ihtiyacı neyse gidiyor, ona harcıyor. Bir elin verdiğini kimse görmüyor. Bu çocukların artık, yardım alan çocuklar olmaması için onların okutulması lazım. Eğitiminden mahrum olmaması lazım. Şu anda Ankara’da 60 bin öğrenci, okuldan eve, evden okula ücretsiz geliyor. 16 bin öğrencinin servis ücretini Ankara Büyükşehir Belediyesi ödüyor. Çocuklara 15’er lira kantin parası veriyoruz ki kantinden herkes alışveriş yaparken onlar mahsun kalmasın. KPSS ücretleri yatırılıyor, tüm sınav ücretlerini yatırıyoruz. Bir de pandemi geldi başımıza seçimden sonra. Pandemi nedeniyle de 10’ar GB interneti 40 bin öğrenciye verdik. Ankara’nın civarındaki 918 köye internet bağlamak suretiyle onların eğitiminden mahrum kalmamasını sağladık.

    Eskiden tonu 30 liraya su satılıyordu. 10 ton kullansa 300 lira alıp, sonra o parayla yardım paketi alıp, ‘Biz size yardım ediyoruz’ diyorlardı. Şu anda destek alan 200 bin aile var, suyun tonu 1 lira. 10 tonuna 10 lira ödüyorlar. Bu pandemi nedeniyle iş yerleri kapandı, gelir azlığı var. Duyuyoruz, evlerde donuyor insanlar, doğal gaz alamıyorlar. Hemen el koyduk. Geçen yıl ve bu yıl, üçer ay müddetle 500’er lira doğal gaz ücreti yatırmak suretiyle Ankara’daki destek alan ailelerin hiçbir çocuğunu üşütmedik. Şimdi de gene 200 bin aileye 17-18 aydır her ay birer kilo et parası, kartlara yatırıyoruz. Hem kasaplar kazanıyor hem de o evlere her ay düzenli olarak birer kilo et giriyor. Söz vermiştik, ‘Aç ve açıkta kimseyi bırakmayacağız’ diye. Geçen sene yurtlar kapatıldı. Kız çocukları cami bahçelerinde bekliyor, kimi de evine dönmeye çalışıyordu. 8 bin öğrenciyi aldık; ‘kimdir, nedir, nereden geldin’ diye sormadık. Otelleri, yurtları, misafirhanelerimizi açtık. Birer sene kaybetmemelerini sağladık. İyi mi olmuş Ankara değişince?

    “GELİR GELMEZ İSRAFI KALDIRDIM”

    Sayın Cumhurbaşkanı şöyle bir şey söyledi:’ 35 bin nüfuslu bir belediyenin belediye başkanlığını yaptı, büyükşehri yönetemez’. Geldim, gelir gelmez israfı kaldırdım. Tüm ihaleleri açık ihale yaptım, tam 3 bin 500 ihale canlı yayınlandı. Onlar benim şeref madalyamdır, onları benim torunum da izleyecek, onların torunları da izleyecek, nasıl şeffaf davranılmış diye. Eskiden açık yapılmazdı. O zengin edilenler, bir-iki kişi girerdi. Mesela bir tane örnek; bu ihaleye girmek için, 5 yaşında 555 tane kamyon olması lazım. Kimin olduğu belli, ondan başkası alamaz o ihaleyi. Kırım olmuyordu. Şimdi o kırımlar nedeniyle eskiden, 2015 yılında 80 liraya yapılan asfaltı, biz hâlâ 30 liraya yapıyoruz. 8 yıl geçmiş, hâlâ 30 liraya yapıyoruz. İlk ay bile, ‘50 milyon lira açık verecek bu belediye, maaşı bile ödeyemezsiniz’ derken 5 milyar bunların faizli borcunu ödedim. 1 milyar lira Çevre Bakanlığı’ndan, eski dönemden, Mustafa Tuna döneminden alacağımız var, alamıyoruz.

    “‘ANKARA, İSTANBUL; BUNLAR TOPAL ÖRDEK, İŞ YAPAMAZ’ DİYEREK BAŞLADILAR”

    Seçimler yapıldı, akşam biz Sayın Cumhurbaşkanı’ndan şu sözü bekledik; ‘Sevgili milletim, bin 400 civarındaki belediyede bugün hür seçimler yapıldı. Türkiye’nin her yerinde takdirleriniz sandığa yansıdı ve belediye başkanlarımızı seçtik. Şimdi bize düşen, hangi patiden olursa olsun hükümet-belediye el ele vererek kimseyi ayırmadan 85 milyon insana artık hizmet edeceğiz.’ Bunu bekledik. Ama böyle olmadı. ‘Ankara, İstanbul; bunlar topal ördek, iş yapamaz’ diyerek başladılar. Oysa Sayın Cumhurbaşkanı da 1994 yılında ilk belediye başkanı olduğunda aynı durumdaydı ama kimse engel olmamıştı. Biz, hiçbir şekilde şikâyet etmeden yolumuza devam ettik.

    “‘İDARE EDEMEZ’ DEDİKLERİ MANSUR YAVAŞ, ULUSLARARASI ŞEFFAFLIK ÖDÜLÜ’NÜ ALDI”

    8’inde oturduk, 28’inde kararname çıktı, ‘Metro kesintileri bilet parasından değil de bütçeden yapılacak’ diye. 4 yılda benden 80 milyon kesilecekti, şu ana kadar 1 milyar 700 milyon lira kesildi. Bizden fazla kestikleri 1,6 milyar lira, Ankara halkına yapacağımız hizmeti az yapmamıza neden oldu. Cezalandırılan Ankara oldu maalesef. ‘İdare edemez’ dedikleri Mansur Yavaş, Uluslararası Şeffaflık Ödülü’nü aldı. İnternet sitemizde Sayıştay raporları, tüm harcamalarımız var.  2 yıl önce Londra’dan Dünya Belediyeleri Başkent Ödülü’nü aldık. Bu fırsatı Ankara halkı bize verdi.

    “EN ÇILGIN PROJEM, ANKARA HALKINI ZENGİN ETMEK”

    Kırsal kalkınmada Ankara Büyükşehir Belediyesi, eskiden bir tane traktör, bazı yerlere taş toplama makinesi, biraz arı kovanı vermiş. Biraz da fide dağıtıyordu ben geldiğimde. Biz geldik. Soruyorlardı seçimden önce, ‘Çılgın projen nedir’ diye. ‘Benim boşa atacak param yok. En çılgın projem, Ankara halkını üretime sevk etmek, Ankara halkını zengin etmek’ demiştim. Çağırdık çiftçileri, ‘Biz size nasıl destek oluruz’ dedik. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı 35 bin çiftçimiz var. ‘Biz bu sene size nohut tohumu verelim, nohut ekin, satamazsanız ben alacağım’ dedim. İkna oldular, ektiler. Baktık tüccar 2 bin 700 lira fiyat veriyor, ‘Gelin, hepsini biz alacağız’ dedik. Bu sefer tüccar, mal bulamayınca rakamı 3 bin 500 liraya çıkardı. Ondan sonraki yıl arpa, buğday, mercimek tohumu, ne istiyorlarsa verdik.

    “TÜRKİYE’NİN EN KAPSAMLI MAZOT YARDIMINI YAPTIK”

    Gübre ihtiyaçları vardı, belediyemizde sıvı gübre imal etmeye başladık. Şu anda aynı sıvı gübreden 450 bin litre, Kahramanmaraş’a gönderdik, onlar da ayakta kalsın diye. 2 milyon fide, oraya göndereceğiz. Ayrıca bir de Türkiye’nin en kapsamlı mazot yardımını yaptık. 650 milyon lira destekte bulunduk çiftçiye. Geçen yıl itibarıyla 750 bin ton civarında ürün elde ettiler. 4,5 milyar lira, Ankara halkının cebine para koyduk. Üretimi teşvik ederseniz her şey olur. Ama siz, üretimi teşvik etmeyip ‘Dışarıdan onu getirin, bunu getirin’ derseniz bizim çiftçimizi iyice öldürürsünüz. Bundan sonra, Millet İttifakı’nın beyannamesinde de açıkça yazılı, tarım desteklenecek, desteklenmek zorunda. Dünya açlığa gidiyor. Üretim, petrolden 10 misli daha değerli olacak. Üretime sevk etmek zorundayız. Ukrayna pandemide bize buğday vermedi, başımıza geleceği gördük. Hem vatandaş para kazanacak hem de bizi doyuracaklar.

    “İSTANBUL HALKI, 806 BİN OY FARKLA DEMOKRASİYİ GASP EDENLERİ SANDIĞIN DİBİNE GÖMDÜ”

    Baktılar ki 31 Mart 2019’dan sonra Millet İttifakı’nda iş başına gelenler ne kimsenin başörtüsüyle ne değerleriyle oynuyor, işçiyi işten çıkarmıyor, işçileri mitinglere götürmüyor, işçi gününde parasını alıyor, vatandaş memnun; İstanbul’un seçimini iptal ettiler. ‘Bir zarftan dört tane pusula çıkıyor; ‘Üçü gerçek, biri sahte’ dediler. Ve propagandaya başladılar. O beka işi, bizimle beraber bitti. ‘Ey Müslüman, İstanbul giderse Kudüs gider, Mekke gider, büyük İsrail kurulur. Ey İstanbul, Binali’ye mi vereceksin, Sisi’ye mi vereceksin’ gibi sözleri duyduk. İstanbul halkı, 806 bin oy farkla bu demokrasiyi gasp edenleri sandığın dibine gömdü. Baktılar anketler ne yapsalar kötü gidiyor, bunların bir de yedek kuvvetleri var. Her yerle irtibatlılar. Bingöl’de 33 askerimizi şehit eden olayın planlayıcısı Osman Öcalan’ı, kendilerine destek olması için televizyona çıkardılar. Bebek katilinden getirdikleri mektubu, Anadolu Ajansı marifetiyle yine devletin televizyonlarında okuttular. İstanbul seçimini kazanmak için bebek katilinden medet umdular. Yine aynısını yapıyorlar. Geçin onları, milleti korkutmayın, yapacaklarınızı anlatın. Gerçi 21 yıl geçtikten sonra artık anlatacak bir şey kalmadı.

    “ESKİ GRUP BAŞKANVEKİLLERİ, ‘İKİNCİ TURA KALIRSAK HERKESLE GÖRÜŞÜRÜZ’ DİYOR. NE OLDU DOSTUM, HDP’YE Mİ GİDECEKSİNİZ”

    Dün Sayın Genel Başkan’ımız söyledi, 10-15 gün önce duyduk, ‘Gene İmralı’ya heyet gitmiş’ diye. Yalanladılar. Gazeteci Murat Ağırel yazdı, ‘Hayır gittiler’ dedi. Onu yalanlamadılar. Sayın Genel Başkan’ımız da akşam televizyonda söyledi, ‘Heyet gönderiler. Bir tane hâkimi, ismini değiştirerek gönderdiler’ diye. Nasıl olsa anlatacağız yine. Bu akşam Özgür Özel anlatacak televizyonda. Daha önceki açılım dönemi dahil hükümet, üç defa bakanlar kurulu karıyla Meclis’e kanun tasarısı gönderdi. Pişmanlık yasası kaç defa çıktı biliyorsunuz, terörist başının bir sefer bundan faydalanması için. Oradaki milletvekilleri ortalığı yırttılar, ‘Siz kimi çıkaracaksınız’ diye, o maddeleri çıkarılar. Bizler burada olduğumuz müddetçe ne bebek katili ne eli kanlı teröristleri, hiçbir Allah’ın kulu çıkaramaz. Çıkarırsanız siz çıkarırsınız. Eski grup başkanvekilleri, ‘İkinci tura kalırsak herkesle görüşürüz’ diyor. Ne oldu dostum, HDP’ye mi gideceksiniz? Seçimde, o koltukta kalmak için hepsini yaparlar.

    “AMERİKA, RUSYA BİZİM BÜTÜNLÜĞÜMÜZ ALEYHİNE İŞLER YAPTIĞI MÜDDETÇE O İHA’LAR, SİHA’LAR, FÜZELER ORALARA YAĞACAK”

    Seçim için hep meydanlara İHA’lar, SİHA’lar çıktı. İnsansız hava araçları, 1990’lı yıllarda başlamış. HAVELSAN, ASELSAN, 1980’li yıllarda kurulmuş. Devletimizin milli kuruluşları bunlar. Şimdi daha da geliştirilmiş. Bize düşen daha da geliştirmektir. Çünkü İHA’lara, SİHA’lara, bizi bu coğrafyadan kovmak isteyenler yok olmadığı müddetçe her zaman ihtiyacımız olacak. Biz, bunları geliştirmek zorundayız. Amerika ve Rusya, şu anda burumuzun dibinde PKK’lılara silahlı eğitim veriyor. Kandil silahı bırakmadığı; Amerika, Rusya orada bizim bütünlüğümüz aleyhine işler yaptığı müddetçe o İHA’lar, SİHA’lar, füzeler oralara yağacak. Bize lazım. Devletin milli güvenlik politikaları asla değişmez. İslam dünyasıyla da Türkiye cumhuriyetleriyle de ilişkimiz ilelebet devam edecek. Yüz yıllık da değil, bin yıllık geçmişten gelen devletimizin müktesebatı var. Dolayısıyla bin yıldır Dışişlerimiz neler yapmış, hiçbir Allah’ın kulu şimdiye kadar kestirip atmamış, aynen milli politikalarımız devam edecek.

    “KARŞIDAYKEN TERÖRİST OLUYOR, YANINA GELİNCE VATANSEVER”

    Türkiye’de şöyle bir iklim var; kendilerine oy verirsen vatanseversin, vermezsen değilsin. Eski yılları hatırlıyorum; bir ara MHP de muhalifti, O zaman dönüyordu, onu da katıyordu, kendisine muhalif olanları, ‘Bunlar beşli ruh ikizi’. Daha sonra onlarla beraber oldular, indi ‘dört ruh ikizine’. Karşıdayken terörist oluyor, yanına gelince vatansever. Olmaz böyle bir şey. Siz, size yapılan itirazları dinlemek zorundasınız, her şeyi iyi bilemezsiniz. ‘Suriye konusunda Esad ile görüş’ diyenlerin yemediği hakaret kalmadı, şimdi Rusya üzerinden Esad ile görüşüyoruz. Zamanında görüşseydin Türkiye bu kadar mülteci deposu olmazdı. Hep deneyerek yanılma metoduyla bugüne kadar geldik.

    “GENÇLERİ İKİDE BİR AZARLAMAK BOŞ İŞ”

    Artık milletin umudu bitti. Öğrencilerin hiçbir umudu kalmadı. ‘Yurt dışına gitmek istiyoruz’ diyor, ‘Zaten siz asalaksınız’ diyor. Doktorlar diyor ki ‘Çalışma şartlarımız iyi değil, yurt dışına gideceğiz’, ‘Nankörsünüz’ deniyor. Bu ülkede herkesin, özellikle gençlerin iyi telefon, iyi araba, iyi evde oturma hayalleri var; hak ediyorlar. Bu gençleri ikide bir azarlamak boş iş. Çünkü bu gençler öyle yetişti ki doğduklarında bilgisayarları vardı. Bütün dünyayı görüyorlar. O gençlere akıl vermek değil, artık biz onların aklından yararlanmak durumundayız. Onun içi el üstünde tutmamız gerekiyor. İyi eğitim almaları için ne gerekiyorsa onları yapmalıyız.

    “BUNLARIN ÇOCUKLARININ BİRÇOĞU LÜKS ARABALARDA GEZİYOR, AMA NORMAL BİR VATANDAŞ FAKİRLİKTEN BAHSETTİĞİ ZAMAN VERİLEN CEVAP, ‘ŞÜKRET’”

    ‘Soğan pahalı’ diyorsunuz, ‘Soğan kafalı’ diyorlar. ‘Açlık var’ diyorsunuz, tatilden gelenleri gösteriyorlar, AVM’de gezenleri gösteriyorlar. ‘Bakın buralar dolu, açlık var diyenin ağzına kürekle vurun’ diyorlar. Artık halktan koptular. Etrafınıza bakın; torpilliler, 5 maaşlılar derken yeni bir sınıf çıktı. Bunların çocuklarının birçoğu lüks arabalarda geziyor, lüks yerlerde yaşıyor. Ama normal bir vatandaş fakirlikten bahsettiği zaman verilen cevap, ‘Şükret, onu da bulamayan var’. Ben diyorum ki varlıkta eşitlik yapın, yoklukta değil. Yurt dışına giden herkes derdi ki ‘Orada bizim gibi değil. Biz burada soğanı, patatesi çuvalla alıyoruz. Orada her şeyi tek tek alıyorlar’. Türkiye’yi o hale getirdiniz. Markete girdiğiniz zaman artık her şeyi tek tek, karpuzu da çeyrek alır duruma getirdiniz. Kabul edin; enflasyon, pahalılık son haddinde.

    “ANADOLU GEMİSİNİ SEÇİM OTOBÜSÜ GİBİ GEZDİRİYORLAR”

    İHA’larla, SİHA’larla bu iş olmaz. O Anadolu gemisi de 1972 yılında yapılan tersanede yapıldı. Şimdi İzmir’e götürdüler, artık seçim otobüsü gibi gezdiriyorlar. Ayın 15’inden sonra şununla karışlayacaksınız. Bunların hepsi unutulacak, o attıkları iftiralar da ortadan kalkacak. Tek şeyle baş başa kalacaksınız. Ev sahibi, kiracı, kavga etmeye devam edecek. Anne babalar kredi kartını borçlarını nasıl ödeyecek, çocuklarına nasıl harçlık verecek, eğitimini nasıl sürdürecek; bunlarla baş başa kalacağız. Asıl gündem bu. Gerçek gündem, halkın geçimi.

    “PKK’YLA AYNI GÖRÜŞLERİ SAVUNAN, BAYRAKLA PROBLEMİ OLAN, MECLİS’TE YEMİN EDİP ETMEYECEĞİ BELLİ OLMAYANLARI LİSTELERİNİZE KOYDUNUZ”

    Altı siyasi parti genel başkanı yan yana geldi. Dediler ki ‘Biz bir mutabakat metni ve 2 bin 400 maddelik yapılacak işleri planladık’. Başladılar ‘Altılı masa, altı tanesi nasıl olacak böyle, bu koalisyondur’. Fakat Cenabı Allah o hale getirdi ki kendileri de altıyı buldu, 7-8 olurlar mı bilmiyorum. Millet İttifakı olarak altımız uzlaştık, yan yana geldik ve anlaştık. Peki siz? En son aldıkları, PKK’yla aynı görüşleri savunan, bayrakla problemi olan, Meclis’te yemin edip etmeyeceği belli olmayan; özerklik, federasyon isteyenleri, Gaffar Okkan’ın katillerini aldınız, listelerinize koydunuz. Şimdi diyor ki sayın bakanın birisi, ‘Onlarla bizim ittifakımız yok, onlar bizden ayrı’. Muhterem, oraya oy istiyorsun sen. O adama oy verdireceksin, onu Meclis’e sokacaksın. Öbürü diyor, ‘Biz onun görüşlerini tutmuyoruz’. Hiç olmazsa Altılı Masa uzlaşmış. Türkçenin en güzel kelimesiyle ‘uzlaşmış’.

    “SİZ ÜSTÜN MÜSÜNÜZ? HAYIR. GÜÇ SİZİ BOZDU, KENDİNİZİ ÜSTÜN GÖRMEYE BAŞLADINIZ”

    Biz, farklı fikirlerle de olsa bir arada yaşayan insanlarız. Birbirimizle bir derdimiz yok. Ülke için yan yana geldik. Bir umut, bu taraftan var. Birleşe birleşe kazanacağız. Millet İttifakı’nın belediyelerinde nasıl huzur, bereket olduysa inşallah güzel ülkemiz en iyisini hak ediyor. Artık kimsenin azarlanmadığı, hor görülmediği bir döneme giriyoruz. Hiç kimse aynı düşünmek zorunda değil. İyi bir Müslüman’ın ağzından bal damlar, hakaret etmez, yalan söylemez, toplumu bölmez, nefret söylemi üretmez. Sen de bir Allah’ın kulusun, ben de bir Allah’ın kuluyum. Ne hakkın var bana bu şekilde hakaret etmeye, beni bu şekilde küçük görmeye. Siz üstün müsünüz? Hayır. Güç sizi bozdu, kendinizi üstün görmeye başladınız. Halktan koptunuz. Deniz bitti, yapacak bir şey kalmadı. Türkiye tercihini koyacak, yeni bir dönemi başlatacak. 14 Mayıs’ta, birinci turda bitiriyoruz. Bizler de size daha iyi hizmet etmek için söz veriyoruz.”

  • AGİT SEÇİM GÖZLEM HEYETİ’NİN ARA RAPORU YAYINLANDI: “ÖNCEKİ TAVSİYEYE RAĞMEN, MEVZUAT, DEMOKRATİK SEÇİMLERİN YÜRÜTÜLMESİ İÇİN TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLAMAYA DEVAM ETMEKTEDİR “

    AGİT SEÇİM GÖZLEM HEYETİ’NİN ARA RAPORU YAYINLANDI: “ÖNCEKİ TAVSİYEYE RAĞMEN, MEVZUAT, DEMOKRATİK SEÇİMLERİN YÜRÜTÜLMESİ İÇİN TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLAMAYA DEVAM ETMEKTEDİR “

    MELİS YILDIRIM  

    Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu’nun (DKİHB) 14 Mayıs seçimleri kapsamında görevlendirdiği Seçim Gözlem Heyeti’nin ara raporu yayınladı. Raporda, “DKİHB’nin daha önce paylaştığı tavsiyesine rağmen, mevzuat, demokratik seçimlerin yürütülmesi için temel hak ve özgürlükleri kısıtlamaya devam etmektedir ve mevzuatın ek kısıtlamalar getirmesine izin verilmektedir” denildi.

    AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu’nun 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28.dönem milletvekili genel seçimi kapsamında görevlendirdiği Seçim Gözlem Heyeti’nin ara raporu bugün yayınlandı. Norveç’ten Büyükelçi Jan Petersen’in başkanlık ettiği heyet, 29 Nisan 2023 tarihinde göreve başlamıştı.  

    Heyetin çekirdek grubu çalışmalarını Ankara’dan sürdürürken, 7 Nisan’da uluslararası uzmanlar ve 28 uzun dönem gözlemci görevlerine başladı. AGİT ayrıca üye devletlerden, seçimden birkaç gün önce 350 kişiden oluşan kısa süreli gözlemci talebinde bulundu. 

    Seçime 16 gün kala yayınlanan raporda, heyetin gözlemlerine, güncel gelişmelere, demokratik seçimler için önerilere ve daha önce yapılan önerilerin ne ölçüde hayata geçirilip geçirilmediğine ilişkin değerlendirmelere yer verildi. Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle: 

    “ADAYLAR KIŞKIRTICI MESAJLAR VERMEKTE VE SERT BİR DİL KULLANMAKTADIRLAR” 

    – DKİHB SGH’nin görüştüğü tüm muhatapları, seçimlerin seçmenlere siyasi alternatifler arasından gerçek bir seçim yapma olanağı sağladığı konusunda hemfikirlerdir. Siyasi partiler, ülke genelinde aktif olarak kampanya yürütmektedirler ve deprem sonrası iyileşme, milli savunma ve ekonominin durumu gibi kampanya mesajlarını duyurmak için sosyal ağları kullanmaktadırlar. Siyasi yelpazenin dört bir tarafından seçime katılan adaylar, çevrimiçi de dahil olmak üzere, karşılıklı olarak kışkırtıcı mesajlar vermekte ve sert bir dil kullanmaktadırlar. DKİHB SGH’nin Türkiye’nin güneydoğusunda görüştüğü bazı siyasi parti muhatapları, kampanya faaliyetlerine karşı fiziksel ve idari engeller gösterildiğinin yanı sıra devlet yetkililerinin destekçileri üzerinde baskı uyguladığını da iddia etmişlerdir. 

    – Mevzuat, ifade ve medya özgürlüğü getirmekte ve seçime katılan adayların seçim kampanyalarının tarafsız bir şekilde yayınlanmasını sağlamaktadır. Ancak, DKİHB SGH’nin görüştüğü pek çok muhatap, web sitelerinin sık sık engellendiğine, içerik kaldırma taleplerine ve ifade özgürlüğüne ilişkin yasal kısıtlamaların kullanıldığına dikkat çekmiştir. DKİHB’nin daha önceki bir tavsiyesine rağmen hakaret ceza gerektiren bir suç olmaya devam etmektedir ve çoğunlukla terörle ilgili suçlamalarla bağlantılılandırılarak eleştirel gazetecilere karşı sıklıkla kullanılmaktadır. DKİHB SGH’nin görüştüğü pek çok muhatap, son yıllarda ağırlıklı olarak muhalefetle bağlantılı medya kuruluşlarına yönelik orantısız ve seçici yaptırımların uygulandığını iddia ederek, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili endişelerini dile getirmişlerdir. 

    “HÜKÜMET 2018’DE KADININ GÜÇLENDİRİLMESİNE İLİŞKİN STRATEJİ BELGESİ VE EYLEM PLANINI KABUL ETMİŞTİR. TÜRKİYE, 20 MART 2021’DE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇEKİLMİŞTİR” 

    – Türkiye, demokratik katılımı artırmak için gerekli yasal değişiklikleri yapmak üzere Mart 2021’de bir Ulusal İnsan Hakları Eylem Planı uygulamaya koymuştur. Bununla birlikte, birçok uluslararası kuruluş başta toplanma ve örgütlenme özgürlüklerine getirilen sınırlamalar ile ifade ve medya özgürlüğü ve internet kullanım özgürlüğü de dahil olmak üzere medeni ve siyasi haklara saygı gösterilmesi konusundaki endişelerini dile getirmeye devam etmiştir. Anayasa ile güvence altına alınmasına rağmen, uluslararası aktörler ve DKİHB SGH’nin görüştüğü çeşitli muhatapları, yargının bağımsızlığına ilişkin endişelerini dile getirmeye devam etmektedir. Bazı DKİHB SGH muhatapları muhalefet partilerine ve destekçilerine, özellikle de Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP), yönelik sistematik hedef alma olarak algıladıkları durumla ilgili endişelerini dile getirmişlerdir.  HDP hakkında Mart 2021’de başlatılan kapatma davası hâlâ devam etmektedir. 

    – Anayasa kadın erkek eşitliğini garanti altına almaktadır. Lakin, kadınlar siyasette ve liderlik pozisyonlarında hala yeterince temsil edilmemektedirler. Mevcut mecliste 577 vekilin 100’ü (yüzde 17) kadınlardan oluşmaktadır. 17 bakandan sadece biri kadındır. Belediye başkanlarının sadece yüzde 3’ü, muhtarların yüzde 2’si ve yerel meclis üyelerinin ise yüzde 11’i kadındır. 2018’de hükümet, toplumsal yaşamın her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek için Kadının Güçlendirilmesine ilişkin Strateji Belgesi ve Eylem Planını kabul etmiştir. Türkiye, 20 Mart 2021’de Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden (İstanbul Sözleşmesi) çekilmiştir. 

    “MEVZUAT, DEMOKRATİK SEÇİMLERİN YÜRÜTÜLMESİ İÇİN TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLAMAYA DEVAM ETMEKTEDİR” 

    – DKİHB’nin daha önce paylaştığı tavsiyesine rağmen, mevzuat, demokratik seçimlerin yürütülmesi için temel hak ve özgürlükleri kısıtlamaya devam etmektedir ve mevzuatın ek kısıtlamalar getirmesine izin verilmektedir. 

    – Mart 2022’de AK Parti ve MHP’nin teklifi üzerine TBMM’de 7393 sayılı Kanun kabul edilmiş olup söz konusu Kanun, seçimlerin yasal çerçevesinde bazı önemli değişiklikler getirmiştir. … Yapılan bu değişiklikler DKİHB’nin daha önce paylaştığı Meclis’e girme barajının düşürülmesi ve görme engelli seçmenlerin katılımını kolaylaştırmaya ilişkin tavsiyelerini dikkate almıştır. Ancak, seçim çevreleri arasındaki koltuk dağılımı, seçmen ve aday hakları, kampanya finansmanı düzenlemesi, partizan olmayan gözlem ve seçim uyuşmazlıklarının çözümü ile ilgili DKİHB’nin tavsiyeleri de dahil olmak üzere, Büronun verdiği ve uzun zamandır bekleyen tavsiyelerinin çoğu dikkate alınmamıştır. 

    – Seçimlerin yürütülmesi ve sürecin düzenlenmesi konusunda yegane denetim sorumluluğu YSK’ye aittir. YSK her biri birinci sınıf (kıdemli) hakimler arasından altı-yıllık süre ile atanan yedi asil ve dört yedek üyeden oluşan daimi bir kuruldur. Tüm YSK üyeleri erkek üyelerdir. … Yedi üyeden oluşan İlçe Seçim Kurullarına bir hakim başkanlık etmekte ve Kurul iki devlet memuru ve dört siyasi parti temsilcisinden oluşmaktadır. 2022’de yapılan yasal değişiklikler ile İl ve İlçe Seçim Kurulları’nının üyelerinin yargıdan seçilme yöntemi değiştirilmiştir. DKİHB Seçim Gözlem Heyetinin bazı görüşmelerinde yeni atama usulünün yargı üyelerinin siyasi etki altında kalma olasılığını artırabileceği konusunda endişeler dile getirilmiştir. 

    “YSK DEPREM BÖLGESİNDE DENETİM YAPMIŞ VE SEÇİMLERİN YÜRÜTÜLMESİNİN ÖNÜNDE BÜYÜK BİR ENGEL OLMADIĞI SONUCUNA VARMIŞTIR” 

    – Şu ana kadar seçim idaresi uyulması gereken yasal sürelerin çoğuna sadık kalmış olup yalnız seçmen listelerinin kesinleştirilmesi ve oy kullanma yerlerinin belirlenmesi konularında belirlenen sürelere uyulmamıştır. Mart ve Nisan aylarında YSK depremden etkilenen illerde altyapının aldığı hasarı tespit etmek için denetim yapmış ve seçimlerin yürütülmesinin önünde büyük bir engel olmadığı sonucuna varmıştır. Ancak seçim idarelerine ait tesislerin 15 ilçede yerinin değiştirilmesi gerekmiş ve pek çok oy kullanma yeri için alternatif lokasyonlar belirlenmeye çalışılmıştır. Yasal yükümlülüğüne rağmen YSK aldığı tüm kararları kamuoyu ile paylaşmamıştır.  

    – DKİHB’nin yaptığı görüşmelerde pek çok kez deprem sebebiyle yer değişikliği yapan seçmenlerin büyük bir kısmının adres değişikliğini yapmamış olma ihtimali konusunda endişeler paylaşılmış, bazı görüşmelerde kayıt süresi daha uzun olsaydı daha fazla sayıda yer değişikliği yapmış seçmenin adreslerini güncelleyebilecek olabileceği ifade edilmiştir. Bazı siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları DKİHB SGH’yi depremden etkilenen seçmenlere seçim gününde ikamet adreslerine dönebilmeleri için ulaşım imkanı sağlama planları konusunda bilgilendirmiştir. Dahası, Yükseköğretim Kurulu’nun 30 Mart tarihli ülke genelinde yüz yüze eğitime geri dönme kararı ve etkilenen öğrencilerin bu durumda okudukları illere ikametlerini taşımak için yalnız üç gününün kalması konusunda endişeler de dile getirilmiştir. 

    “ADAY LİSTELERİNDE 372 (YÜZDE 20) KADIN ADAY BULUNMAKTADIR” 

    – 31 Mart olarak tayin edilen son tarih itibari ile YSK dört adet cumhurbaşkanını adayı kayıt altına almıştır. Kayıt altına alınan adaylardan hiçbiri kadın değildir. Milletvekili genel seçimleri için 24 siyasi partiden gelen 1.849 aday ile 151 bağımsız aday YSK tarafından kayıt altına alınmıştır. Adaylık için kayıt niteliklerine haiz olmadıkları gerekçesiyle YSK yedi cumhurbaşkanlığı aday adayı ile sekiz bağımsız milletvekili adayının kayıt başvurularını reddetmiş; dokuz cumhurbaşkanlığı adayının ise gerekli destek imza sayısına ulaşamaması gerekçesi ile reddetmiştir. 13.037 milletvekili adayının içinden yüzde 25 kadarı kadındır. Aday listelerinde 372 (yüzde 20) kadın aday bulunmaktadır. 

    “GÖREVDEKİ CUMHURBAŞKANI ÖNEMLİ PROJELERİN AÇILIŞINDA KAMPANYA UNSURLARINI İÇEREN ÇEŞİTLİ KONUŞMALAR YAPMIŞ VE CHP’Lİ ANKARA BELEDİYE BAŞKANI DA KAMPANYA İÇİN AÇILIŞLARI KULLANMIŞTIR” 

    – Tüm büyük siyasi partiler, depremde hayatını kaybedenlere saygı göstermek amacıyla daha sakin bir kampanya yürütme niyetlerini ifade etmişlerdir. Ancak, hüküm süren kutuplaşmayı yansıtan kampanyanın tonu, çevrimiçi olanlar da dahil olmak üzere, genellikle çatışmacı olmuştur. Siyasi yelpazeden çeşitli adaylar karşılıklı olarak kışkırtıcı ve sert bir dil kullanmışlar, görevdeki Cumhurbaşkanı diğer adaylara ve muhalefet partilerine defalarca terör destekçisi olarak atıfta bulunmuş ve bazı muhalif politikacılar mevcut hükümeti ‘faşist’ olarak yaftalamışlardır. Mevzuat devlet ve yerel yönetimin kaynaklarını kampanya amacıyla kullanmasını yasaklarken, görevdeki Cumhurbaşkanı önemli kamu ve altyapı projelerinin açılışında kampanya unsurlarını içeren çeşitli konuşmalar yapmış ve CHP’li Ankara Belediye Başkanı da kampanya için kamu altyapı açılışlarını kullanmıştır.  

    – YSP ve TİP adayları dışında, DKİHB SGH gözlemcileri tarafından izlenen mitinglerin çoğunda kadın adaylar belirgin bir şekilde yer almamaktadır. Bazı iktidar partisi ve üst düzey hükümet yetkilileri, ayrımcı bir dil kullanarak muhalefet ittifakına atıfta bulunmakta ve ittifakı LGBT topluluğu ile ilişkilendirmektedirler. CHP, YSP, DEVA ve İYİ Parti gibi bazı siyasi partiler, kadın eşitliğini savunma, kadına yönelik şiddetle mücadele ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye gönderme yapan mesajlarla kadınları hedef almaktadır.  

    “KAMPANYA FİNANSMANINA İLİŞKİN ÖNCEKİ TAVSİYELER DİKKATE ALINMAMIŞTIR” 

    – Kampanya finansmanı, Siyasi Partiler Kanunu ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu ile düzenlenmektedir ve YSK düzenlemeleri ile desteklenmektedir. Kampanya finansmanını düzenleyen yasal çerçeve, son seçimlerden bu yana değişmemiş ve kampanya harcama limitlerinin getirilmesi, kampanya finansmanının şeffaflığının artırılması ve gözetim mekanizmasının etkinliğinin artırılması da dahil olmak üzere DKİHB ve Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) daha önceki tavsiyeleri dikkate alınmamıştır. 

    “MEDYA ORTAMI KUTUPLAŞMIŞTIR” 

    – Medya ortamı çeşitlilik gösteriyor olsa da kutuplaşmıştır. DKİHB SGH’nin görüştüğü pek çok muhatap, yayın, basılı ve çevrimiçi kuruluşların ezici çoğunluğunun iktidardaki nizamı kayırdığına dair endişelerini dile getirmiştir. Çevrimiçi medya ve sosyal ağlar, DKİHB SGH muhatapları tarafından geleneksel medyaya kıyasla daha bağımsız olarak algılanmakla birlikte, birçoğu web sitelerini ve tek tek sayfaları engellemeye yönelik uygulama ve ayrıca seçim idaresi de dahil olmak üzere 25’in üzerinde idari ve yargı birimi tarafından verilen web sitelerinden ve sosyal ağlardan içeriğin kaldırılmasına yönelik resmi talepler hakkında endişelerini dile getirmiştir. 

    – Ceza Kanunu’nda yer alan hakaret hükümleri, kamu görevlilerine, Cumhurbaşkanı’na ve devlet sembollerine hakaret için ağır cezalar içermektedir. Son yıllarda, AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi (RFoM ), bu tür hükümlerin terör suçlamalarıyla bağlantılı olarak mevcut düzeni eleştiren gazetecilere karşı düzenli olarak uygulandığı yönündeki endişelerini defalarca dile getirmiştir. DKİHB SGH’nin görüştüğü pek çok muhatap, Ekim 2022’de basın kanunlarında ve Ceza Kanununda yapılan ve kamu barışını bozmaya elverişli şekilde halkı galeyana getirmeyi amaçlayan gerçeğe aykırı bilgilerin yayılmasına hapis cezası getiren değişiklikleri, iktidar partisini eleştiren haberlere karşı caydırıcı bir etkiye sahip olmakla eleştirmiştir. Söz konusu değişiklikler, Venedik Komisyonu ve AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi tarafından da endişeyle karşılanmıştır. 

    – DKİHB SGH’nin görüştüğü pek çok muhatap, son yıllarda ağırlıklı olarak muhalif medya kuruluşlarını hedef alan orantısız ve seçici yaptırımlar olduğunu iddia ederek, kurumun bağımsızlığı ve tarafsızlığına ilişkin endişelerini dile getirmiştir. Yetkililere göre, RTÜK kararlarını tarafsız bir şekilde ve yasalara uygun olarak almaktadır. … 14 Nisan’da CHP, TRT’yi partiye taraflı haber yapmak ve eşit olmayan muamelede bulunmakla suçlayarak savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur. 

    – DKİHB’nin uzun süredir tekrar ettiği tavsiyesine rağmen, anayasal olarak korunan haklar ve kesinleşmiş seçim sonuçlarıyla ilgili olanlar da dahil olmak üzere, Anayasa uyarınca YSK kararlarına karşı yargıya gitme yolu açık değildir. Yasal çerçeve, kampanyayla ilgili şikayetlerin yapılabilmesi için bir sistem oluşturmamaktadır. Uygulamada, bu tür başvuru dilekçeleri seçim organlarına, Valiliklere, kolluk kuvvetlerine ve mahkemelere sunulabilmektedir.” 

    Raporun tamamına https://www.osce.org/odihr/elections/turkiye/542502 adresi üzerinden ulaşılabilir. 

     

  • MANSUR YAVAŞ: BİZİM ÜLKEMİZDE HAKKARİ’DEKİ İNSANIN DERDİ DE EDİRNE’DEKİ İNSANIN DERDİ DE İŞSİZLİK, PAHALILIK. HERKESİN OYUNA TALİBİZ.

    MANSUR YAVAŞ: BİZİM ÜLKEMİZDE HAKKARİ’DEKİ İNSANIN DERDİ DE EDİRNE’DEKİ İNSANIN DERDİ DE İŞSİZLİK, PAHALILIK. HERKESİN OYUNA TALİBİZ.

    Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Kocaeli Mitingi’nde; “Biz 65 milyonun oyuna talibiz. 65 milyon seçmen var.  Şucu bucu, şuralı, buralı, şu partili demiyoruz. Çünkü bizim ülkemizde Hakkari’deki insanın derdi de işsizlik, pahalılık, Edirne’deki insanın derdi de işsizlik, pahalılık. Kars’takinin de Ankara’dakinin de Kocaeli’ndekinin de derdi şu anda enflasyon, işsizlik ve pahalılık. Dolayısıyla herkesin oyuna talibiz. Tüm sorunları da çözmeye talibiz. Yani, Allah nasip ederse, çeşitli fikirlerden 6 tane genel başkan yan yana gelmiş. Bizim yapacaklarımız belli. Kimseyle gizli, saklı pazarlığımız yok. 2 bin 400 madde Milli Mutabakat Metni olarak hazırlandı, ortaya kondu ve söz verdiler. ‘Biz bunu yapacağız’ dediler. İnşallah Millet İttifakı iş başına gelecek. Ayın 14’ünden sonra huzur bulacağız. Artık tatlı dilli bir Cumhurbaşkanına ihtiyacımız var” dedi.

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş Kocaeli’nde miting düzenledi. Yavaş, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

    “BU RANT İMPARATORLUĞUNU BIRAKMAK İSTEMEDİLER”

    “Evet, baharlar gelecek. Nasıl 31 Mart’ta Ankara’ya, Millet İttifakı’nın tüm belediyelerine, beldelerine, kentlerine bahar geldiyse inşallah 14 Mayıs’tan sonra bütün ülkeye bahar, huzur ve bereket gelecek. 31 Mart seçimlerinde Ankara’da seçime girdiğimizde şu andaki benzer iftiralar, kötülemeler sürekli olarak yapıldı. Peki niye yapıldı?  Bu nefret dilini biz bitireceğiz. Deli saçmalarına gireceğiz ancak deli saçmalarına inanmıyoruz. Çünkü aynı deli saçmaları devam ediyor. Çünkü kendi deyimleriyle Ankara’yı parsel parsel satanları görevden almışlardı. Niye görevden aldılar? Kendi ağızlarıyla itiraf ettiler. Ankara’yı peşkeş çektiler. Çocuklarına televizyonlar, spor kulüpleri aldılar. ANKAPARK gibi ölü bir yatırıma tam 16 milyar lirayı gömdüler. Ankara’nın girişindeki kapıları görüyorsunuz. 250 milyon lira para harcadılar bugünün parasıyla. Ne işe yaradığı belli değil ama Ankara’nın birçok köyünde su yok hala. Ankara’nın birçok köyünde hala kanalizasyon açıktan akıyordu. 2013’ten beri bir tane otobüs almamışlardı. İşi gücü bırakıp, Ankara’yı şöyle haritanın üstüne bakıp ‘Nereden hangi rant çıkar, kime ne rant sağlarız’… Dolayısıyla bu rant imparatorluğunu bırakmak istemediler. Şimdiki seçime benzediği için bunları anlatıyorum.

    “ARTIK YÖNETEMİYORLAR. NE YAPMALARI LAZIM? MUTLAKA BİRTAKIM ÇAMUR ATMAYA DEVAM ETMELERİ LAZIM”

    Peki söyleyecek sözü olmayanlar ne yapmaya başladı? İftiralar atmaya başladılar. Dediler ki işçileri çıkaracak. Bir tek işçi çıkarmadık. Dediler ki sosyal yardımları kesecek. Tam tersine arttırdık. Kırsal kalkınmada birçok çalışmalar yaptık. Baktılar ki 11 büyükşehir belediyesi kazanıldı. O iddia ettiklerinin hiçbirisi olmuyor. Hatırlayın. Ankara’da dediler ki ‘Biz eğer buraları kaybedersek Türkiye’nin bekası gider.’ Nasıl bir bekaysa. Biz seçildik. Biz getirdik T.C. tabelasını söktükleri yere yeniden taktık. Çünkü o T.C. tabelalarını kaldırtanlar vardı. Çözüm sürecinde onları kaldırtan vardı. Biz seçilirsek aynı lafları şimdi söylüyorlar.  ‘PKK’lılar sayaç okuyacak. DHKP-C’liler de eve fatura getirecek. İster misiniz?’ diye soruyorlardı. Baktılar, hiçbirisi olmuyor. İstanbul seçimini gasp ettiler. Daha sonra İstanbul seçiminde artık bekadan bahsetmediler. Orada biraz durum değişti. ‘Eğer İstanbul düşerse, Kudüs, Mekke düşer. İstanbul düşerse büyük İsrail kurulur’ gibi laflar söylediler. Yetmedi ‘Binali mi Sisi mi?’ Bir insan rakibine böyle konuşur mu? ‘Mursi mi Sisi mi?’ demeye başladılar. Şimdi Sisi’yle kendileri el sıkıştılar. Ama baktılar, İstanbul’da o da yetmiyor. Yedek kuvvetleri çağırdılar. Televizyona çıkarttılar. İmralı’dan mektup getirdiler. Onları okuttular. Yani o iktidarda kalmak için her şeyi yaparlar bunlar. Şimdi de yine İmralı’ya heyet gittiği söyleniyor. Yaparlar, yeter ki o koltukta kalsınlar. Ama 21 yıl sonra artık bu insanlara söyleyecek sözleri maalesef kalmadı. Liyakatsizlik, çift maaşlar, 3-5 maaşlar, enflasyon ortada. Ülke mülteci dolmuş. Sınırlar delik deşik olmuş. Artık yönetemiyorlar. Ne yapmaları lazım? Mutlaka birtakım çamur atmaya devam etmeleri lazım.

    “ANKARA DEĞİŞMİŞ. KÖTÜ MÜ OLMUŞ”

    Peki 11 büyükşehir olmak üzere 250 kadar belediye değişti. İyi mi oldu kötü mü oldu? Bazı örnekler verelim. Sosyal yardımları kesecek, dediler. Arttırarak devam ettik. Ankara’da suyu sosyal destek alanlar tonu 1 liradan içiyor. 10 tonu 10 lira. 200 bin aileye düzenli şekilde her yıl üçer ay doğal gaz veriyoruz. Hiçbirisinin, o çocukların üşümemesini sağlıyoruz. 17 aydır birer kilo et parası yatırıyoruz tam 200 bin aileye. Bunları da kapı kapı dağıtmak falan yok. Artık Başkentkart’a para yatırıyoruz. Hem esnaf kazanıyor hem bir elin verdiğini diğer el görmüyor. Ankara’da destek alanların çocukları da okuyabilsin diye 60 bin öğrenci okuldan eve, evden okula ücretsiz taşınıyor. Eskiden bunların hiçbir tanesi yoktu. 16 bin tane çocuğun servis ücretini ödüyoruz. 15 bin tane çocuğun kantin ücretini ödüyoruz. 100 bin tane çocuğa bayram harçlığı yatırdık. Evlerine sütler gönderiliyor, kırtasiye ücretleri ödeniyor. Yeter ki bu çocuklar okusun. Onlar da anne babaları gibi destek alır durumda olmasın. Hem kendilerini kurtarsın hem ailelerini kurtarsın diye. Ankara değişmiş. Kötü mü olmuş?

    “LÜKS, ŞATAFATLI HAYATLAR YAŞADIKLARI, 3-5 YERDEN MAAŞ ALDIKLARI İÇİN VATANDAŞIN DURUMUNU GÖRMEZ OLDULAR”

    Genel Başkanımızın en büyük projelerinden birisi Aile Destek Sigortası. Bizim yaptığımız Ankara’da çok daha küçüğü. İşte bundan sonra bütün ülkede desteğe ihtiyaç olanların sosyal güvencesi olacak. Hiçbir evde yatağa çocuk aç girmeyecek. Hiçbir çocuk eğitiminden mahrum olmayacak. Fırsat eşitliği sağlanacak. Ama şimdiki iktidar mensuplarına baktığınız zaman şöyle söylüyorlar. Diyorlar ki aç yok. Öyle bir şey görmüyoruz, diyorlar. Evet, yalan. Soğan pahalı diyenlere ‘soğan kafalı’ diyorlar. Açlık var diyene ‘Küreğin tersiyle ağzına vuracağız’ diyorlar. Maalesef lüks, şatafatlı hayatlar yaşadıkları, 3-5 yerden maaş aldıkları için vatandaşın durumunu görmez oldular. Pazarları dolaşsalar, insanların içine girseler bunların hepsini görecekler. 

    “BİZ DE RAHATSIZIZ. ONLARI MECLİS’E NİYE TAŞIYORSUNUZ”

    Yetmedi. Şimdi devletimizin milli menfaatlerini siyaset konusu yapmaya başladılar. Bu ülkede en son yapılan Anadolu gemisi 1972 yılında kurulan tersanelerde üretildi. İHA’lar 1990’lı yıllardan itibaren üretilmeye başlandı. Şimdi de geliştirildi. Diyorlar ki ‘Bunlara alacaklar, depolara kapatacaklar.’ Durun bakalım. Onlara daha ihtiyacımız çok. Eğer Kandil silahı bırakmazsa, ABD hala PKK/YPG’yi silahlandırmaya devam ederse o füzelere bizim ihtiyacımız çok fazla. Tepelerine yağdıracağız. Bunu da söyleyenler kim? S-400’leri Rusya’dan getirip hangara tıkanlar. Hangara kim koyuyormuş füzeleri? Maalesef kendileri koydular. Peki kiminle ittifak yaptılar? PKK ile aynı görüşte olan, özerklik, federasyon isteyen, Türk kelimesiyle, Türk bayrağıyla sorunlu olan, Meclis’e girdiği zaman milletvekili yemini edecek misin dendiği zaman ‘Bir bakacağız’ diye tereddütlü konuşan şahıslarla ittifak yaptılar. Şimdi de diyorlar ki biz sadece listelerimizde yer verdik, ittifak yapmadık. Onlarla ittifak yaptık demeye utanıyor musunuz? Eğer utanıyorsanız niye listenize aldılar? Bugün de Destici aynı sözleri söyledi, onlardan rahatsızız diye. Biz de rahatsızız. Onları Meclis’e niye taşıyorsunuz?

    “BİZİM ÜLKEMİZDE HAKKARİ’DEKİ İNSANIN DERDİ DE İŞSİZLİK, PAHALILIK, EDİRNE’DEKİ İNSANIN DERDİ DE İŞSİZLİK, PAHALILIK”

    Biz 65 milyonun oyuna talibiz. 65 milyon seçmen var.  Şucu bucu, şuralı, buralı, şu partili demiyoruz. Çünkü bizim ülkemizde Hakkari’deki insanın derdi de işsizlik, pahalılık, Edirne’deki insanın derdi de işsizlik, pahalılık. Kars’takinin de Ankara’dakinin de Kocaeli’ndekinin de derdi şu anda enflasyon, işsizlik ve pahalılık. Dolayısıyla herkesin oyuna talibiz. Tüm sorunları da çözmeye talibiz. Yani, Allah nasip ederse, çeşitli fikirlerden 6 tane genel başkan yan yana gelmiş. Bizim yapacaklarımız belli. Kimseyle gizli, saklı pazarlığımız yok. 2 bin 400 madde Milli Mutabakat Metni olarak hazırlandı, ortaya kondu ve söz verdiler. Biz bunu yapacağız, dediler. İnşallah Millet İttifakı iş başına gelecek. Ayın 14’ünden sonra huzur bulacağız.

    “ALLAH NASİP EDER SİZLERİN DE DESTEKLERİYLE DEĞİŞİKLİK OLURSA EN AZINDAN YENİ BİR HÜKÜMETİN BİR ŞEYLER YAPMA İHTİMALİ VAR”

    Bütün tuşlara aynı anda bastılar. Bugün Murat Ağırel de yazdı, İmralı’ya heyet gitti diye. Onunla da bununla da her yerle görüşüyorlar. Acele acele açılışlar yapılıyor. İyi yapılan her şeyi başımızın üstünde taşırız. Çünkü yıllar önce Roketsan’ı, Havelsan’ı yapanlar, kendisinden sonrakilere nasıl devrettilerse onlar da bize devredecekler. Bize düşen nedir? Daha iyisini, güzelini yapmak. Şimdi bunlarla göz boyuyorlar. Ayın 15’inden sonra gerçek durum şu. Allah nasip eder sizlerin de destekleriyle değişiklik olursa en azından yeni bir hükümetin bir şeyler yapma ihtimali var. Ama 21 yıldır bunu yapamamış, başaramamış enflasyonu durduramamış, Merkez Bankası tamtakır olan bir iktidarın artık yapacağı bir şey kalmıyor.

    “İKTİDAR DEĞİŞMEZSE HALK ŞUNUNLA KARŞI KARŞIYA KALACAK; EV SAHİBİ KİRACIYLA DÖVÜŞMEYE DEVAM EDECEK”

    Eğer Millet İttifakı seçilmezse, iktidar değişmezse halk şununla karşı karşıya kalacak; ev sahibi kiracıyla dövüşmeye devam edecek. Markete gittiği zaman ‘nasıl alacağım’ diye düşünecek. ‘Nasıl geçineceğim, kredi kartını nasıl ödeyeceğim’ diyecek. Eğer aileler 1 yıl önceki yumurtayı kaça aldığını hesap edip şimdi daha memnunsa oraya oy verirler. Ama değillerse ki değiller inşallah hep beraber bu hükümeti değiştireceğiz. Demokrasi, ülkemize gelecek güzellikler için aynı Millet İttifakı’ndaki değişimden sonra yaşanan bereket ve huzur için inşallah değişimi sağlayacağız. Hep beraber sağlayacağız ama gençlerden bir söz almak istiyorum. Birinci turda bitireceğiz söz mü? Sizlere güveniyor ve inanıyoruz.

    “HEP BİRLİKTE AYIN 15’İNDE GENEL BAŞKANIMIZ KEMAL KILIÇDAROĞLU’NU 13. CUMHURBAŞKANI OLARAK SEÇECEK, KIZILAY’DA KARŞILAYIP ÇANKAYA KÖŞKÜ’NE KADAR HEP BİRLİKTE YOLCU EDECEĞİZ”

    Hep birlikte bu değişim gerçekleştireceğiz. 15 Mayıs’tan sonra ülkemize bereket, huzur gelecek. Bu nefret edici, ayrıştırıcı siyaset ortadan kalkacak. Bıktık azar işitmekten. Fırça yemekten bıktık artık. Her şeyimize karıştılar. Dolayısıyla artık bundan sonra herkesi vatandaşı gibi gören, herkesten vergi alıyorsun, herkes askerlik yapıyor. Herkese eşit davranılması gerekiyor. Ama ‘Siz bize oy vermiyorsanız o zaman siz şöylesiniz.’ Hayır. Cenab-ı Allah 7 milyar insanı farklı farklı yaratmış. Herkes aynı düşünmeye mecbur değil. Farklı farklı düşünecek. Bir amaç uğruna yan yana gelecek. Biz bugün Cumhur İttifakı’na oy verenlere saygı duyuyoruz. Ama onlar da Millet İttifakı’na oy verecek insanlara saygı duymalılar. Nedir o ‘İllet, zillet’ lafları. Yakışıyor mu? Artık tatlı dilli bir Cumhurbaşkanına ihtiyacımız var. Size yalan söylemeyen, yaptığı işlerin hesabını veren, hesap vermeye talip olan ve bunu için de TBMM’ye Denetim Komisyonu’na muhalefeti başkan yapacak kadar kendine güvenen bir yönetim geliyor. Hep birlikte ayın 15’inde Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu 13. Cumhurbaşkanı olarak seçecek, Kızılay’da karşılayıp Çankaya Köşkü’ne kadar hep birlikte yolcu edeceğiz. Güzel ve baharlı günlerde buluşmak üzere.”

     

  • Senetle Nasıl Araç Alabilirim?

    Senetle Nasıl Araç Alabilirim?

    Finansal destek kapsamında sizlere yardımcı olacak ekipler ile sizler de senetle araba alabilir ve bu şekilde hayalini kurduğunuz arabaya kolayca faizsiz ve peşinatsız sahip olabilirsiniz. Türkiye’nin her yerinden seçebileceğiniz arabalar ile dilerseniz bireysel dilerseniz de grup olarak tercih edilebilecek finansman planlarını tercih edebilir ve bunları uygulayarak da bütçenizi zorlamadan herkes gibi sizler de Birarabam sayesinde araç sahibi olabilirsiniz

    Hangi Kurumlar Senetle Araç Vermekte?

    Genel olarak bakıldığında araç almak isteyen kişiler yeterli finansal duruma sahip değillerse kredi çekmek ile işe başlamaktadırlar. Bu anlamda kolay bir seçenek gibi gözükse de krediler çeşitli faiz oranları ile ekstra yük olarak bütçelerinize zarar verebilmektedir. Birarabam tarafından sunulan senetle araba alma fırsatında ise bu gibi sorunların hiçbiri yaşanmadan faizsiz peşinatsız bütçenize uygun şekilde dilediğiniz arabaya ulaşma imkânını elde edebilmektesiniz.

    Araştırma yaptığınızda senetle araba alma konusunda güvenilir olarak sizlere hizmet verecek tek kurum Birarabam kurumudur. Bu anlamda sizler de bütçenizi zorlamadan uygun finansman destekleriyle araç sahibi olmak istiyorsanız sizlere en yakın olan Birarabam kuruluşuna başvurabilirsiniz. Finansal destekler ile ekipler en uygun ödeme planlarını sizler için oluşturacaklardır.

    Birarabam İle Senetle Araç Alma İmkânı

    Sizler de araba almak istiyor fakat maddi yük altına girmeden bütçeniz dâhilinde çeşitli ödemeler gerçekleştirerek buna sahip olmak istiyorsanız yapmanız gereken tek şey Birarabam kuruluşu ile iletişime geçmektir. Bu anlamda Birarabam tarafından sizlere sunulan araba finansman fırsatlarını kendi bütçeniz kapsamına değerlendirerek her ay ödeyebileceğiniz belirli miktarları seçerek dilerseniz sıfır dilerseniz de ikinci el araçlar için senetle araba almak seçeneğini tercih edebilirsiniz.

    Uzun yıllardır sektör içerisinde hizmet veren ve pek çok kişiyi araç sahibi yapan Birarabam sizlere sunduğu senetle araba almak kampanyası kapsamında finansman desteği ile de bu imkânlarını ekstra işlemler sunarak kolaylıkla ödeme yapmanıza ve bütçenizi zorlamadan araba almanıza yardımcı oluyor.

    Senetle Araba Alma Yöntemi

    Araç almaya karar verdiniz ve bunun için Birarabam desteklerinden yararlanmayı tercih ettiniz. Bu doğrultuda şirket ile iletişime geçerek kendi bütçenize uygun şekilde işlemleri gerçekleştirebilir ve ödeme kolaylıkları kapsamında araç finansmanları da elde ederek senet ile aracını alabilirsiniz.

    Bunun için ilk olarak yapmanız gereken şey sizlere en yakın olan Birarabam bürosuna giderek talep ettiğiniz araç ile ilgili ve bütçeniz kapsamında görüşmeler gerçekleştirmenizdir. Sonrasında işlemler sağlanarak sizler için gerekli senetle araç finansmanı desteği de sunulacak ve ödeme planlarınız belirlenecektir.

    Birarabam İle Senetle Araç Finansmanı Desteği

    Araba almak isteyenler için ödeme konusunda birbirinden farklı destekler sunan ve bir tasarruf şirketi kuruluşu olan Birarabam ile sizler de bu desteklerden yararlanarak hayalinizdeki araca kavuşma imkânı elde edebilirsiniz. Üstelik bunun için de bütçenizi zorlamanıza gerek kalmaz. Pek çok aile ve bireysel alımlarda araç satışı yapan ve ödeme kolaylıkları ile ön plana çıkan Birarabam senet kolaylığı sunduğu gibi senetle araç finansmanı sunmaya da devam ediyor.

    Bu anlamda sizler de en yakın Birarabam kuruluşuna müracaat ederek işlemleri başlatabilir, arabanıza kolayca sahip olabilirsiniz.

  • SELVİ KILIÇDAROĞLU, ÇOCUKLARIN “BESLENME SAATİ” PROJESİ İÇİN VAN’DA: “AMACIMIZ BUNU ENİNDE SONUNDA BİR DEVLET PROJESİ HALİNE GETİRMEKTİR”

    SELVİ KILIÇDAROĞLU, ÇOCUKLARIN “BESLENME SAATİ” PROJESİ İÇİN VAN’DA: “AMACIMIZ BUNU ENİNDE SONUNDA BİR DEVLET PROJESİ HALİNE GETİRMEKTİR”

    İSHAK KARA

    Beylikdüzü Belediyesi tarafından hayata geçirilen ‘Beslenme Saati’ projesi kapsamında Van’a gelen Selvi Kılıçdaroğlu kadın ve çocuklarla buluştu. Selvi Kılıçdaroğlu, “Bu sadece yerel yönetimlerle başarılacak şeyler değil. Onlar ellerinden geleni yapıyor ama bu esas merkezi hükümetin sorumluluğudur. Yani bizim amacımız bunu eninde sonunda bir devlet projesi haline getirmektir” dedi. Beylikdüzü’nde 2022 yılında hayata geçirilen proje ile bugüne dek toplamda 172 bin 613 öğün yiyecek çocuklara ulaştırıldı.

    Beylikdüzü Belediyesi’nin ilçedeki her çocuğun en az bir öğün sağlıklı gıdaya erişebilmesi için hayata geçirdiği ‘Beslenme Saati’ projesi Türkiye’nin çeşitli illeri için örnek proje oldu ve yaşama geçirilmeye başlandı. Uygulama kapsamında toplamda bin 349 çocuğun beslenme çantaları Beylikdüzü Mutfak’ta hazırlanıyor. 5 ila 14 yaş arası çocukların günlük alması gereken kalori miktarının 500 ile 700 kalorisini karşılayan öğünler için diyetisyen ve gıda mühendislerinin de onayları alınıyor. Ebeveynler, belediyenin kurumsal logosunun bulunmadığı çantaları, on mahallede oluşturulan 16 ayrı dağıtım noktasından ücretsiz teslim alarak çocuklarına ulaştırıyor. 2022 yılında hayata geçirilen proje ile bugüne dek toplamda 172 bin 613 öğün yiyecek çocuklara ulaştırıldı.

    Çocukların sağlık beslenmesini esas alan projenin bugünkü durağı Van oldu. Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık bugün Van’a geldi.

    ÇALIK: CHP İKTİDARINDA SOSYAL DEVLETİN NE DEMEK OLDUĞUNU BİZ İNŞALLAH BÜTÜN VATANDAŞLARIMIZA HİSSETTİRECEĞİZ

    Kadın ve çocuklarla buluşulan etkinlikte Çalık, “Yoksulluk nedeniyle bazı çocuklar maalesef öğün atlamak zorunda kalıyor. Acıkmamak için su içen evlatlarımız var. Beslenme saatinde yanındaki arkadaşından utanan, beslenme anında çıkardığı gıdalara bakıp yutkunan çocuklarımız var. Beslenme saatlerinde öğretmeninden izin alıp dışarıda geçiren evlatlarımız var. CHP iktidarında sosyal devletin ne demek olduğunu biz inşallah bütün vatandaşlarımıza hissettireceğiz” diye konuştu. Her ailenin kendine yetebilen bir ekonomik düzeni olması için çalışacaklarını da aktaran Başkan Çalık, “Devletin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bir verisini paylaşmak istiyorum. Yaklaşık Türkiye’de 10 milyon çocuk ilk ve orta öğretim kademesinde. Bu çocuklarımızın yaklaşık yüzde 25’i yani 2,5 milyon çocuk şartlı yardım eğitimiyle yardımıyla okula gidiyor” dedi.

    “AMACIMIZ BİR DEVLET PROJESİ HALİNE GETİRMEKTİR”

    Selvi Kılıçdaroğlu ise şunları söyledi:

    “Bunların temelinde de ücret eşitsizliği, herkesin hakkını hak ettiği şekilde alamaması, erişememesi var… Bunun yanında eğitimde eşitsizliği yaratıyor. Amacımız, konumuz beslenme olduğu için bu işin üzerinde duruyoruz ama bu durum anlattığım bütün konularla bağlantılıdır. Amacımız bunu en aza indirgemektir. Bu sadece yerel yönetimlerle başarılacak işler de değil. Onlar ellerinden geleni yapıyor ama bu esas merkezi hükümetin sorumluluğudur. Yani bizim amacımız bunu eninde sonunda bir devlet projesi haline getirmektir. Umarım en kısa sürede bu olacaktır. Bundan umutluyum. Sizler de umutlusunuz anladığım kadarıyla gelecek daha güzel olacak buna inanıyorum.”

    ENGELLİ RESSAMDAN KARAKALEM RESİM HEDİYESİ

    Konuşmaların ardından engelli ressam Vedat Kiyat, Kemal Kılıçdaroğlu ve Selvi Kılıçdaroğlu’nun bir fotoğrafına bakarak çizdiği bir karakalem resmi Selvi Kılıçdaroğlu’na hediye etti.

    Beylikdüzü Belediyesi de çocuklara çeşitli hediyeler dağıttı.

     

  • AYLİN NAZLIAKA’DAN HÜDA PAR’IN SEÇİM BEYANNAMESİNE TEPKİ: “KADINLARIN YAŞAM HAKKINA GÖZ DİKEN, KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMASINI ENGELLEMEK İSTEYEN, KADINLARI İSTİHDAM DIŞINA İTEN UYGULAMALARINIZA ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”

    AYLİN NAZLIAKA’DAN HÜDA PAR’IN SEÇİM BEYANNAMESİNE TEPKİ: “KADINLARIN YAŞAM HAKKINA GÖZ DİKEN, KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMASINI ENGELLEMEK İSTEYEN, KADINLARI İSTİHDAM DIŞINA İTEN UYGULAMALARINIZA ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”

    CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, HÜDA PAR’ın bugün açıkladığı seçim beyannamesiyle ilgili “Kadınların yaşam hakkına göz diken, kız çocuklarının okullaşmasını engellemek isteyen, kadınları istihdam dışına iten, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı uygulamalarınıza asla izin vermeyeceğiz. Buradan ülkemizin yarısını oluşturan ve seçimlerde oy kullanacak olan kadınlara da sesleniyorum: Ya karanlığa sürükleneceğiz ya da Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında laik, demokratik, eşit ve özgür bir Türkiye’de yaşayacağız” açıklamasını yaptı.

    Cumhur İttifakı’nı katılan ve AKP listelerinden seçime giren HÜDA PAR, bugün seçim beyannamesini açıkladı. Partinin seçim beyannamesinde, 6284 sayılı kanun ve kadınlara yönelik şu ifadeler yer aldı:

    “Kadına yönelik her türlü şiddetin ve istismarın önlenmesi için, kadının çalışma şartlarının fıtratına ve insan haysiyetine uygun hale getirilmesi için, aile kurumunun nesli ifsat eden zararlı akımlara karşı korunması ve güçlendirilmesi için, yuvaları dağıtan evlilik dışı ilişkilerin, nikâhsız birlikteliklerin ve zinanın yeniden suç sayılması için, sapıklığın propagandasının suç kapsamına alınarak yeni nesillerin zararlı akımlardan korunması için, 6284 Sayılı Kanun’un değiştirilmesi ve süresiz nafaka uygulamasına son verilmesi için, evlilikte 25 yılını tamamlayan kadınlara emekli maaşı bağlanması için HÜDA PAR Meclis’te olmalıdır.”

    CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, HÜDA PAR’ın seçim beyannamesine bugün yaptığı yazılı açıklamayla tepki gösterdi. Nazlıaka’nın açıklaması şöyle:

    “ÇOĞULCU VE KATILIMCI DEMOKRASİYİ TESİS EDECEĞİZ”

    “‘Türkiye, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken çok önemli ve kritik bir kavşağa girmiştir’ ifadesinin hemen ardından parlamenter sistem eleştirisi yapılmaktadır. Ülkeyi tek adam vesayeti altına hapsetmek isteyen zihniyet, parlamenter sistemin çözümsüzlük yarattığını iddia etmektedir. Demokrasiye savaş açanlar bilsin ki; 6 liderin imzaladığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ mutabakatında belirttiğimiz gibi bütüncül politikalar üreterek, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi tesis edeceğiz.

    “YENİ ANAYASA’YI 13. CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU ÖNDERLİĞİNDE BİZ YAZACAĞIZ”

    Kadınları hedef tahtasına koyan bu zihniyet yeni Anayasa’dan bahsediyor. Yeni Anayasa’yı 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde biz yazacağız. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da defalarca belirttiği gibi, ‘Bu anayasanın özünde demokratik parlamenter sistem olacak, Cumhurbaşkanı partili olmayacak, tarafsız olacak.’

    “HANGİ YASANIN TARTIŞILDIĞINI DAHİ BİLMEDEN EL KALDIRIP İNDİRİLEN, TALİMATLA OY KULLANILAN AKP’Lİ GÜNLERE SON VERECEĞİZ”

    ‘Temsil yetkisini halktan alan bir meclisin de sınırları olmalı’ diye açıklama yapan HÜDAPAR bilsin ki, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi kurduğumuzda Meclis’i işlevsel hale getireceğiz. Hangi yasanın tartışıldığını dahi bilmeden el kaldırıp indirilen, talimatla oy kullanılan AKP’li günlere son vereceğiz.

    “BUGÜN KARMA EĞİTİME KARŞI ÇIKANLAR YARIN DA ‘KIZ ÇOCUKLARI OKUMASIN’ DİYECEKTİR”

    Kadın erkek eşitliğine inanmayan zihniyet kız çocuklarının okullaşmasına da düşman olduğu için karma eğitimin zorunluluktan çıkarılmasını talep ediyor! 4+4+4 dayatması sonrasında, iktidarın ‘kindar ve dindar’ nesil hayali HÜDAPAR ile ete kemiğe bürünüyor. Kendi dünya görüşüne uygun bir nesil yetiştirme hayali tüm toplumu tehdit ediyor. Bugün karma eğitime karşı çıkanlar yarın da ‘kız çocukları okumasın’ diyecektir. Kimse bizden bu karanlığa tepkisiz kalmamızı beklemesin. Toplumun kutuplaştırılmasına ve kız çocuklarının eğitim dışına itilmesine asla izin vermeyeceğiz.

    “HER ÜÇ KADINDAN YALNIZCA BİRİ ÇALIŞMA YAŞAMINDA İKEN KADINLARI TAMAMEN İSTİHDAM DIŞINA İTECEK FITRAT MI”

    Beyannamede yer alan saldırıların en büyüğü kız çocuklarına ve kadınlara yönelik. Kız çocuklarını eğitim hayatına ket vurmak, kadınları da eve hapsetmek istiyorlar. Beyannameye göre; ‘Kadınların çalışma şartlarının fıtrata uygun hale getirilmesi’ isteniyor. Hangi fıtrat bu? Her üç kadından yalnızca biri çalışma yaşamında iken kadınları tamamen istihdam dışına itecek fıtrat mı?

    “6284’Ü DAHA FAZLA BUDAMANIZA, YAŞAM HAKKIMIZI GASP ETMENİZE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”

    İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını alkışlayanlar, 6284 Sayılı Kanun’un değiştirilmesini ve süresiz nafaka uygulamasına son verilmesini de istiyor. Bu zihniyetin izdüşümü olan AKP Hükümeti’nin uygulamaları nedeniyle her gün en az iki kız kardeşimiz katlediliyor. Şiddet mağduru kadınlar şikayet için gittikleri karakollardan geri evlerine gönderiliyor. Uzaklaştırma kararını ihlal eden erkekler karakollardan sırtı sıvazlanarak çıkıyor. 6284’ü daha fazla budamanıza, yaşam hakkımızı gasp etmenize asla izin vermeyeceğiz.

    “YOKSULLUK NAFAKASINI KALDIRMAK YERİNE ÖDENMESİNİ HAYATA GEÇİRECEK UYGULAMALARA İHTİYACIMIZ VAR”

    Süresiz nafaka üzerinden yapılan propaganda ise artık tahammül sınırımızı aştı. Zaten çalışan kadınlar için yoksulluk nafakası yok. Yeniden evlenme ve ölüm halinde nafaka otomatikman kesiliyor. Evlenmeden birlikte yaşama halinde de kesiliyor. Ama bütün bu gerçeklere rağmen kadınlar bir kere nafaka aldıysa sanki ömür boyu alacakmış gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Geriye bir tek yoksulluk nafakası kalıyor. Boşanmış ve küçük çocuğu olan işsiz bir anne düşünün. Çocuklara bedava kreş imkanı yok. Çocukları bırakacağı kimsesi de yoksa bu kadın nasıl çalışacak, nasıl gelir sahibi olacak? Ayrıca bu nafaka da çoğunlukla ödenmiyor. Kadın bir de hukuksal mücadele vermek zorunda kalıyor. Yoksulluk nafakasını kaldırmak yerine ödenmesini hayata geçirecek uygulamalara ihtiyacımız var. İktidarımızda yeni başlangıçlar fonu ile yaşanan bu rezilliğe son vereceğiz.

    “KADINLARIN YAŞAM HAKKINA GÖZ DİKEN, KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMASINI ENGELLEMEK İSTEYEN UYGULAMALARINIZA ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”

    Buradan HÜDA PAR’a sesleniyorum. Kadınların yaşam hakkına göz diken, kız çocuklarının okullaşmasını engellemek isteyen, kadınları istihdam dışına iten, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı uygulamalarınıza asla izin vermeyeceğiz. Buradan ülkemizin yarısını oluşturan ve seçimlerde oy kullanacak olan kadınlara da sesleniyorum: Ya karanlığa sürükleneceğiz ya da Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında laik, demokratik, eşit ve özgür bir Türkiye’de yaşayacağız.”

     

     

  • CUMHURBAŞKANI ADAYI KILIÇDAROĞLU, EŞİ SELVİ KILIÇDAROĞLU’NUN AİLE FOTOĞRAFI PAYLAŞIMINI ALINTILADI: “EH SAÇLAR DA FENA DEĞİL”

    CUMHURBAŞKANI ADAYI KILIÇDAROĞLU, EŞİ SELVİ KILIÇDAROĞLU’NUN AİLE FOTOĞRAFI PAYLAŞIMINI ALINTILADI: “EH SAÇLAR DA FENA DEĞİL”

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabında, aile albümünden “Bir zamanlar biz” mesajıyla yayınladığı fotoğrafı “Eh saçlar da fena değil” notu düşerek paylaştı.  

    Selvi Kılıçdaroğlu, bugün Twitter hesabında; eşi Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte çekilmiş eski fotoğrafını yayınladı. Selvi Kılıçdaroğlu, paylaşımına “Bir zamanlar biz” notunu düştü. 

    Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da eşi Selvi Kılıçdaroğlu’nun paylaşımını “Eh saçlar da fena değil” diyerek alıntıladı.

     

  • ERDOĞAN, AKP’NİN SEÇİM BEYANNAMESİNİ AÇIKLADI: İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 7’YE DÜŞÜRÜLECEK, CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ RESTORE EDİLECEK, KAMUDA MÜLAKAT KALDIRILACAK

    ERDOĞAN, AKP’NİN SEÇİM BEYANNAMESİNİ AÇIKLADI: İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 7’YE DÜŞÜRÜLECEK, CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ RESTORE EDİLECEK, KAMUDA MÜLAKAT KALDIRILACAK

    Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin seçim beyannamesini açıkladı. Erdoğan, “Önümüzdeki dönemde önceliğimiz, elbette 6 Şubat depremlerinin yıktığı şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak olacaktır” diyerek bir yılda 319 bin olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yapacaklarını söyledi. Erdoğan’ın seçim vaatleri arasında, yükseköğrenimdeki gençlere bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti, enflasyonun tek haneye düşürülmesi, kişi başına düşen milli gelirin ilk etapta 16 bin dolara çıkartılması, işsizlik oranının yüzde 7’ye düşürülmesi, Aile ve Gençlik Bankası’nın kurulması ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin restore edilmesi ve kamudaki işe alımlarda mülakatın kaldırılması da yer aldı.

    AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Ankara Spor Salonu’nda yapılan toplantıda, AKP’nin seçim beyannamesini açıkladı. AKP’nin seçim vaatleri arasında, daha önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği, cep telefonu ve bilgisayar alımında gençlere vergi muafiyeti, gençlere ücretsiz internet kotası verilmesi, kamuda yapılan işe alımlarda mülakatın kaldırılmasının da yer alması dikkat çekti.

    Erdoğan, milletvekili aday tanıtımının da yapıldığı toplantıda özetle şunları söyledi:

    “Allah’ın izniyle yine bir 14 Mayıs arifesinde, 1950’deki inanç ve irade ile bir kez daha ‘Yeter, söz milletindir’ demek, ‘Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir’ demek için bir aradayız. Bizim ‘yeter’ dememiz, bay bay Kemal’in ‘yeter’ demesine benzemez. Hayatlarını özellikle bu mücadeleye adamış milletin adamlarının kiminin sonu darağacında bitmiş olsa da yüreklerde yaktıkları hak, hukuk, özgürlük, kalkınma ateşi hiç sönmedi. Darbeciler, süngüleriyle bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Vesayetçilerin millete tepeden bakan kibirleri, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Küresel emperyalistlerin, içerideki ve dışarıdaki tetikçilerin hoyratlıkları, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Siyasi ve sosyal mühendislik hesaplarıyla girişilen sayısız teşebbüs, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Hamdolsun, milletimiz her seferinde iradesine sahip çıktı, istiklaline ve istikbaline sahip çıktı, yönünü aydınlık geleceğine çevirdi.

    Darbecilere, vesayetçilere, küresel emperyalistlere, siyasi ve sosyal mühendislik projelerine karşı milletimizle birlikte Türkiye Yüzyılı’nın kapısını aralamak için buradayız. Var mıyız bu yürüyüşe? Bu yürüyüşe var mıyız?

    İzmir, bu defa 14 Mayıs, farklı olması lazım ha. İzmir, bu defa ben inanıyorum ki sandıklardan bir başka çıkacak. İzmir buna hazır mı?

    Antep, Gazi’yi unutuyorsunuz ha. Gaziantep, hep birlikte kendisinden gurur duyduğumuz bir şehir. Gaziantep ile sanayide büyük adımlar attık, büyük adımlar atıyoruz.

    “TÜM İSLAM DÜNYASI 14 MAYIS’I TAKİP EDİYOR”

    Türkiye Yüzyılı sadece bizim değil, İslam aleminden Türk dünyasına, Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Asya’dan Afrika’ya tüm dostlarımızın, tüm insanlığın ortak vizyonudur. Kardeşlerim, bakın ben size buradan bir mesaj veriyorum. Şu anda 14 Mayıs’ı, siz zannediyor musunuz sadece Türkiye takip ediyor? Hayır. Tüm İslam dünyası 14 Mayıs’ı takip ediyor. 14 Mayıs seçimlerinde ne olacak, bunu takip ediyorlar. İslam dünyasının bu heyecanını, ben inanıyorum ki bu kadro aynen paylaşacak. Çünkü Türkiye sadece 780 bin kilometrekareden ibaret bir ülkenin, Türk milleti sadece 85 milyon nüfustan ibaret bir toplumun adı değildir.

    Şu ramazanda, İslam dünyasından bir ülke 200 ton hurma gönderiyor. Nereye? Deprem bölgesine. Niçin? Oradaki depremzede kardeşlerimiz iftarlarını, orucunu hurma ile açsın diye. Bakıyorsunuz, bir diğeri kalkıyor, 100 ton gönderiyor. Bir diğeri 100 ton gönderiyor. Niye? İstiyorlar ki depremzede kardeşlerimiz iftarlarını hurmalarımızla açsın. Bu, bir anlayışın ifadesidir. Bu, bir yaklaşımın ifadesidir. Bu ne demek? Biz, depremzede kardeşlerimizi bu ramazanda yalnız bırakamayız demek. Hem ayni hem nakdi. Her şeyleriyle yanımızda yer aldılar. Katar, Abu Dabi, Cezayir, Libya. Bu bir anlayış. İşte Türkiye de bu kardeşleriyle beraber bu yolda yürüdü.

    Yaşadığımız her saldırı, her acı, bilhassa da 6 Şubat depremleri, birliğimizi daha çok sıklaştırmamız, beraberliğimize daha çok sahip çıkmamız, kardeşliğimizi daha da güçlendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Biz, Türkiye olarak, önce altyapımızla, üretimimizle, güvenliğimizle, diplomasimizle, her şeyimizle kendi ayaklarımızın üzerinde duracağız. Ancak bunu sağladıktan sonra bize uzanan elleri tutabilir, bize el uzatanların yardımlarını kabul edebiliriz. Çünkü kanımızla, canımızla, alın terimizle kendimize vatan yaptığımız bu kadim coğrafya, binlerce yıldır olduğu gibi bugün de tüm dünyanın gözünü diktiği yerdir. Bu coğrafyada huzurla yaşamanın, devlet kurmanın, gelecek kurmanın bedeli, güçlü olmak ve güçlü kalmaktır.

    “6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN İZLERİNİ KISA SÜREDE SİLECEĞİZ”

    Türkiye Cumhuriyeti devletinin her bir ferdinin bu ülkenin refahından ve demokrasisinden aynı düzeyde yararlanma hakkı olan birinci sınıf vatandaşları olduğunu söylerken bu özgüvene dayanıyoruz. Yaşadığımız her sınama gibi deprem afetleri karşısında da aynı yaklaşımla hareket ediyoruz. Ülkemizin bir köşesindeki insanların evleri başlarına yıkılmışken diğer hiçbir yerdeki insanımız, hayatını hiçbir şey olmamış gibi sürdüremez. Deprem haberinin alındığı andan itibaren istisnasız her şehrimiz, her hanemiz, her insanımız, mağdurların imdadına koşmak için seferber oldu. Milletimizin gösterdiği bu samimi gayret, binlerce yıldır bizi diri tutan hasletlerimizin dimdik ayakta olduğunun işaretidir. Devletimiz de şartların zorluğunu kısa sürede aşarak tüm gücü, kurumları, personeli ve imkanlarıyla deprem bölgesinde vaziyet aldı. Bu tablo, devletin milleti için var olduğu gerçeğini her bir insanımızın yüreğine tekrar işledi.

    6 Şubat depremlerinin izlerini de kerim devlet anlayışıyla yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde kısa sürede sileceğiz.

    Küresel dengelerin yeniden oluştuğu şu kritik dönemde ülkenin direksiyonunda AK Parti’nin birikimine ve etki gücüne sahip bir kadro olması çok kıymetlidir. Dünya sürekli yeni meydan okumalarla kendine yön ararken Türkiye, AK Parti’nin kurumsal tecrübesi ve bizim siyasi liderliğimiz sayesinde herkesten bir adım öne geçme şansını yakalamıştır. Geçmişimiz ve geleceğimiz arasında kurduğumuz sağlam köprüler vasıtasıyla ülkemizi insanlığın bu muhataralı sürecinden en güçlü şekilde çıkarmanın gayreti içindeyiz. AK Parti’nin ilk günden beri verdiği mücadelenin ve kazandığı başarıların sırrını çözmek için önce partimizin bazı özelliklerini anlamak gerekiyor. Her şeyden önce AK Parti, klasik manada bir siyasi parti olmanın ötesinde dava sahibi, hayal sahibi, vizyon sahibi, vicdan sahibi bir harekettir.

    Şu anda üyesi itibariyle yaklaşık 12 milyon üyeye sahip bir başka parti, Türkiye’de yok, dünyada da yok.

    “DÜŞÜNÜN, BARAJIN YOK, YOLUN YOK, HAVALİMANIN YOK, BÜTÜN BUNLARLA BERABER TOGG’UN YOK, UÇAK GEMİN YOK. DOMATES, PATATES KAÇ PARA ONU SORUYOR. YA BU ADAM PROF, MÜSVEDDE BU”

    Geçen akşam bir televizyon kanalında bir prof. ne dese beğenirsiniz? ‘Köprü yapmakla, baraj yapmakla, havalimanı yapmakla bu iş çözülmez. Soğan, patates kaç para, onu söyle.’ Bu adam profesör. Düşünün yani, barajın yok, yolun yok, havalimanın yok, bütün bunlarla beraber TOGG’un yok, uçak gemin yok. Domates, patates kaç para, onu soruyor. Ya bu adam prof. müsvedde bu. Öncelikle senin profesörlüğünden bu millete ne gelir ya? Hiç. Önce bir ülkenin kalkınması için nelere ihtiyaç var, bunu söyle. Eğitimde yoksun, sağlıkta yoksun, ulaşımda yoksun, adalette yoksun, emniyette yoksun. E neymiş? Domates, patates… Vah zavallı vah. Bunlar olmadıktan sonra senin domatesin de olmaz, patatesin de. Biz, asıl devrimi zihinlerde yaptık, zihinlerde. Ama demek ki bu profun zihinlerinde bir değişim olmamış. Geçmişte bu ülkeye ‘Karışamazsın’ denilen ne varsa da hepsinde de değiştirici rol oynayabileceğimizi gösterdik. Güney sınırlarımızdan doğu Akdeniz’e, Karadeniz’den Kafkasya’ya her yerde bunun örnekleri var.

    Geçenlerde Bağcılar’da bir açılış töreni yaptık. Aman yarabbi, o gün Bağcılar’da 40 bin kişi vardı. Ardından Pendik’te bir açılış töreni yaptık. Gümbür gümbür şu anda İstanbul nereye yürüyor, sandığa yürüyor. Geldiğimiz noktada Türkiye’nin, siyasi ve ekonomik esaret çukuruna yeniden yuvarlanmamak için güçlü olmaktan, güçlü kalmaktan başka çaresi yoktur.

    “BATI’NIN DURUMU İYİ DEĞİL, VAY HALİNE”

    Sömürge ve zulüm üzerinde kurduğu güvenlik ve refah düzenini korumak için diğer toplumları asırlardır etnik ve inanç fay hatları üzerinden kontrol eden Batı, artık kendi derdine düşmüş durumda. Batı’nın durumu iyi değil, vay haline. Ekonomik olarak yükselen ama siyasi rotası olmayan güçlerin hiçbiri, Türkiye’nin üstlendiği adalet, hakkaniyet ve vicdan üzerine kurulu misyonunu ikame edemiyor, edemez. Emperyalistlerin terör örgütleri üzerinden yürüttüğü vesayet savaşlarının da sonu yaklaşıyor. Eğer Türkiye’nin ve 21 yıldır onun yönetiminde olan AK Parti’nin bir davası ve vizyonu olmasaydı tüm bunları konuşabilir miydik? Birileri gibi ‘Ne işimiz var Karabağ’da, Libya’da, Suriye’de, Balkanlar’da, Akdeniz’de, Afrika’da’ deseydik, birileri gibi ‘Bu kadar yolu, barajı, elektriği, suyu, konutu, aracı ne yapacaksınız’, o profesör gibi deseydik, ‘Bu kadar konutu toprağı mı gömeceksiniz’ deseydik, birileri gibi herkese duymak istediğini söylesek ama vesayetin, darbecilerin, terör örgütlerinin koltuğunun altından kalkmasaydık, kısacası karşımızdakiler gibi olsaydık, burada milletimizin huzuruna alnımız ak, başımız dik bir şekilde çıkabilir miydik? Önümüzdeki dönemde, ülkemizi ve milletimizi dünyada hak ettiği yere getireceğiz. Böylece coğrafyamızın ve medeniyetimizin iki asırlık hüznünü asırlar boyunca sürecek sevince dönüştürme şerefine nail olacağız.

    “CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’Nİ YERDEN YERE VURANLAR, BUGÜN SİSTEMİ AT PAZARLIĞI İLE TEPE TEPE KULLANMANIN HESAPLARINI YAPIYOR”

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yerden yere vuranlar, bugün aynı sistemi, ruhuna uygun olmayan şekilde at pazarlığı ile tepe tepe kullanmanın hesaplarını yapıyor. Çünkü bunların, ülkenin ve milletin hayrını gözetmek gibi dertleri yok. Tek gayeleri var; tıpkı eski Türkiye devrinde olduğu gibi milletin derdini ve beklentisini istismar ederek bir avuç muhterise ikbal devşirmek. Bunların siyaset derinliği, bırakınız çeyrek asırlık, yarım asırlık vizyonu, ertesi günlerini bile göremeyecek kadar sığdır, sığ.

    Etnik, dini, kültürel kimlik siyaseti ile ülkemizi eski günlerine döndürmenin, milletimizin bünyesindeki fay hatlarını tetiklemenin peşinde koşanlar; birlik, beraberlik ve kardeşlik siyasetini asla anlamadı, anlayamayacak. Biz, bu milleti içindeki tüm renkleriyle birlikte kucaklamayı, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görmeyi, temel hak ve özgürlükleri lütuf değil asli müktesep olarak kabul etmeyi sürdüreceğiz.

    Bay bay Kemal niçin HDP’nin genel merkezine değil de parlamentoda gidip bunlarla görüşmeyi yaptı? Acaba o kapalı kapılar arkasında ne görüştüler? Bunları açıklayabildi mi? Hayır. Devletin güvenlik güçlerinin canları pahasına yakalayıp yargısının cezaevine tıktığı teröristleri serbest bırakma sözü veren alçaklar bitmez. Ülkesini yabancılara şikayet eden, yatırım yapmamaları, yaptırım uygulamaları çağrısında bulunan idrak yoksunları bitmez. Daha önce de defalarca ifade ettiğim gibi, biz, 21 yılda Türkiye’yi her alanda ileriye götürdük, ama muhalefeti yerinden zerre miskal kıpırdatamadık. Hatta zihniyet ve kalibre bakımından daha da geriye giden bir muhalefetle karşı karşıyayız. 14 Mayıs seçimlerinin en hayırlı neticelerinden biri de ülkemiz muhalefetini bu alacakaranlık kuşağından çıkarmak olacaktır.

    “SİZLERDEN, SEÇİM GÜNÜNE KADAR GEÇECEK HER ANI DEĞERLENDİRMENİZİ, SEÇİM GÜNÜ SANDIĞI DA NAMUSUMUZ OLARAK GÖRMENİZİ İSTİYORUM”

    Her eve, her iş yerine gireceğiz. Kalbini kazanmadık kimse bırakmayacağız. Kararsızları ikna edeceğiz. Zaten gönlünde olduklarımızı ihmal etmeyeceğiz. Hiç kimseyi atlamadan, teker teker herkese dokunacağız. Siyasetin sokakta yapıldığını, seçimin sandıkta kazanıldığını asla unutmayacağız. Her seçimin önemli olduğunu, ama 14 Mayıs’ın bu milletin tüm evlatlarının geleceğini şekillendireceğini aklımızdan çıkarmayacağız. Bunun için sizlerden, seçim gününe kadar geçecek her anı değerlendirmenizi, seçim günü sandığı da namusumuz olarak görmenizi istiyorum.

    Önümüzdeki 5 yıl boyunca milletimize ne vereceğimiz, evlatlarımızın geleceği için hangi ilerlemeleri sağlayacağımız daha önemlidir. Bu doğrultuda ilk adımımızı, geçtiğimizin yılın özellikle 28 Ekim’inde açıkladığımız Türkiye Yüzyılı vizyonuyla atmıştık. Türkiye Yüzyılı’nı 17 temel başlığın üzerinde inşa edeceğimizi söylemiştik. Neydi bu başlıklar? Türkiye Yüzyılı, unutmayın, şefkatin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, üretimin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, verimliliğin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, istikrarın yüzyılıdır. Türkiye yüzyılı, kalkınmanın yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, sürdürülebilirliğin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, iletişimin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, istikbalin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, gücün yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, haklının yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, değerlerin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, dijitalin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, gençliğin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, barışın yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, bilimin yüzyılıdır. Seçim beyannamemizi de bu temeller üzerinde şekillendirdik. Seçim beyannamemizde, altı ayrı bölüm üzerine onlarca başlık ve binlerce maddede hem ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerin özeti hem de Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz yer alıyor. ‘Türkiye Yüzyılı için doğru adımlar’ yaklaşımıyla hazırladığımız, oldukça hacimli bir esere dönüşen beyannamemizde yer alan tüm hususları burada tekrarlamayacağım. Beyannamemiz kitap olarak sizlere ulaştırıldı veya ulaştırılıyor. Dijital mecralar vasıtasıyla da milletimizle paylaşıldı.

    “ÖNCELİĞİMİZ, 6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN YIKTIĞI ŞEHİRLERİMİZİ YENİDEN AYAĞA KALDIRMAK OLACAKTIR”

    Meydanlarda ağzına geleni söyleyip iş başına gelince hepsini unutanların, inkar edenlerin, tersini yapanların, vaatlerinin üzerine beton dökenlerin ülkemize ne büyük zararlar verdiğini biliyoruz. Biz ne kendimizi ne milletimizi asla böyle bir zelil duruma düşürmedik, düşürmeyiz. Bunun için verdiğimiz her sözü, beyannamemize yazdığımız her maddeyi uzun hazırlıklar sonunda ortaya çıkardık. Önümüzdeki dönemde önceliğimiz, elbette 6 Şubat depremlerinin yıktığı şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak olacaktır. Allah’ın izniyle 319 bini bir yılda teslim edilecek şekilde toplam 650 bin yeni konut yaparak, afetin 11 ilimizde ve mücavirinde açtığı yaraları tamamen saracağız. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’yle ülkemizin 81 ilinin tamamını afetlere dirençli şehirler hâline dönüştüreceğiz. Vatandaşımızın can ve mal güvenliği bizim için her şeyin önünde gelir. Bütüncül risk yönetimiyle ülkemizi, sadece depreme karşı değil, her türlü afete, felakete, tehdide karşı tüm boyutlarıyla hazırlayacağız.

    “TUTTUNUZ, ÇADIRLARIN İÇİNDE GÜYA SAHRA HASTANELERİ KURDUNUZ. KİMİ ALDATIYORSUNUZ YA”

    Biliyorsunuz, 2002 yılında iktidara gelirken ülkemizi eğitim, sağlık, emniyet ve adalet üzerinde yükselteceğimizi söylemiştik. Eğitimde, okulundan öğretmenine, üniversitesinden yurduna tüm unsurlarıyla güçlü bir altyapı kurduk. Şimdi bu altyapı üzerinde, değerler eğitiminin esas olduğu bir anlayışla kaliteyi artıracak çalışmalara yöneliyoruz. Bu çerçevede, çocuklarımızın yeteneklerinin, eğitimin ilk kademelerinden itibaren keşfedilerek becerilerine uygun yönlendirmeyi sağlayacak bir sistem kuracağız. Sağlıkta, hastaneleriyle, personeliyle, genel sağlık sigortasıyla, hizmete erişimin kolaylığıyla dünyaya örnek olan bir seviyeye geldik. Salgın ve deprem döneminde, bu güçlü sağlık sisteminin işlerliğini hep beraber tecrübe ettik, gördük, hakkını verdik. İstanbul’da Çam Sakura Hastanesi’ni kurduk. 45 günde Murat Dilmener Hastanesi’ni kurduk. Sancaktepe’de 45 günde Pakize Öz Hastanesi’ni kurduk. Bay bay Kemal, biz bunları yaparken sen neredeydin, sen? Ne yaptınız siz?  Hani bu sizin büyükşehir belediyeleriniz vardı? Tuttunuz, çadırların içinde güya sahra hastaneleri kurdunuz. Kimi aldatıyorsunuz ya? Araştırdık gördük, böyle bir hastane yok.

    Aile sağlığı, aile diş hekimliği, evde bakım, palyatif bakım gibi hizmetleri ülke sathında güçlendireceğiz. Sağlık turizminde, dönem sonunda 3 milyon misafir ve 10 milyar dolar gelir hedefliyoruz. İktidarlarımız döneminde ülkemize sağladığımız kazanımların en başında, her bir vatandaşımızın huzurla evinde oturacağı, işini yapacağı, çocuğunu okuluna göndereceği güvenli Türkiye iklimi geliyor.

    Terör örgütlerinin başını sınırlarımız dışında bile ezerek, suç çetelerine göz açtırmayarak, asayişten taviz vermeyerek, insanlarımızın geleceklerine güvenle bakabilmelerini temin ettik. Dünyanın ve bölgemizin yaşadığı sınamaların giderek ağırlaştığı bir dönemde, önleyici güvenlik çalışmalarıyla Türkiye’nin huzur ve güven adası olarak istikrarla yoluna devam etmesini sağlayacağız.

    Vesayetin ve FETÖ’cü hainlerin tasallutundan kurtardığımız adalet sistemimizin fiziki imkanlarını ve insan kaynağını geliştirdik. Türkiye Yüzyılı’nın anahtarı olarak gördüğümüz yeni sivil Anayasa sözümüzü tutmak için de çalışmayı sürdüreceğiz. Hukuk devletimizi güçlendirecek reformları kesintisiz devam ettirecek, kapsamlı bir yasama reformu için uzlaşma zemini özellikle arayacağız. Yüksek standartlı demokrasi için, dönüştürücü reformlar ve koruyucu reformlar döneminden tamamlayıcı reformlar dönemine geçeceğiz.

    Demokratik siyasetin önündeki engelleri kaldırmaya devam ederken terör örgütlerinin ve vesayet odaklarının siyasete müdahalesine göz yummayacağız. Bilhassa Kürt kardeşlerimizi ne CHP faşizminin ne HDP sapkınlığının ne PKK zulmünün ne de geçmişte acı örnekleri yaşanan baskı düzeninin karanlığına asla ve asla teslim etmeyeceğiz.

    “KAYNAĞI ÜLKEMİZİN KENDİ ÜRETTİĞİ DOĞAL GAZ VE PETROL GELİRLERİNDEN SAĞLANACAK BİR AİLE VE GENÇLİK BANKASI KURACAĞIZ”

    Aile yapımızı, tüm sapkın akımlardan koruma yanında, her türlü maddi-manevi destekle güçlendireceğiz. Hayata geçireceğimiz Gelir Tamamlayıcı Aile Destek Sistemi ile hiçbir hanenin gelirinin belirli bir seviyenin altına düşmemesini temin edeceğiz. Aile Koruma Kalkanı Programı ile ev hanımlarının emekliliğine destek vermekten her ailede en az bir çalışan olmasını sağlamaya kadar pek çok uygulamayı başlatacağız. Gençlerimizi aile kurmaya teşvik etmek için, eğitiminden istihdamına, evliliğinden çocuk bakımına kadar her alanda kendilerine maddi katkı vereceğiz. Bu hedeflere ulaşmak için, kaynağı ülkemizin kendi ürettiği doğal gaz ve petrol gelirlerinden sağlanacak bir Aile ve Gençlik Bankası kuracağız.

    “YÜKSEKÖĞRENİMDEKİ GENÇLERİMİZE, BİR DEFAYA MAHSUS OLMAK ÜZERE CEP TELEFONU VE BİLGİSAYAR EDİNİMİNDE VERGİ MUAFİYETİ SAĞLAYACAĞIZ”

    Yükseköğrenimdeki gençlerimize, bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlayacağız. Ayrıca aylık 10 GB ücretsiz internet vereceğiz.

    Sosyal yardımlarımızı, yoksul insanlarımıza destek vermenin ötesinde, insanlarımızın yoksulluk seviyesine düşmesini önleyecek bir yaklaşımla yeniden yapılandıracağız.

    Ekonomimizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütmeyi sürdüreceğiz. Enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürerek ülkemizi bu sorundan mutlaka kurtaracağız. Memurundan emeklisine ve işçisine kadar çalışanlarımızın ücretlerini daima enflasyonun üzerinde artırarak refah düzeylerini yükselteceğiz.

    Turizmde 90 milyon turist ve 100 milyar dolar turizm geliri hedefiyle yatırımı ve tanıtımı hızlandıracağız. Ülkemizin hâlen 300 bin civarında olan uluslararası öğrenci sayısını 1 milyonun üzerine çıkartarak küresel pazarın yüzde 10’unu elde edeceğiz.

    “KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİRİ ÖNCE 16 BİN DOLARA, ARDINDAN DAHA YÜKSEK SEVİYELERE ULAŞTIRACAĞIZ. İŞSİZLİK ORANIMIZI YÜZDE 7 SEVİYESİNE GERİLETECEĞİZ”

    Bilişim ihracatında 15 milyar dolara ulaşarak ülkemizi bu alanda küresel bir merkez hâline dönüştüreceğiz. Ülkemizi 1 trilyon dolar dış ticaret hacmine ulaştırmaya yönelik hedefimize özellikle ulaşana kadar yatırıma, üretime, ihracata yükleneceğiz. Önümüzdeki dönemde yıllık 5,5 büyüme oranıyla milli gelirimizi bu dönemde 1,5 trilyon dolara, ardından da asıl hedefimiz olan 2 trilyon dolara çıkartacağız. Kişi başına düşen milli geliri 3 bin 600 dolardan 10 bin 600 dolara yükselttiğimiz gibi, önümüzdeki dönemde önce 16 bin dolara, ardından da daha yüksek seviyelere ulaştıracağız. Bu büyüme sayesinde 5 yılda 6 milyon yeni istihdam oluşturarak işsizlik oranımızı yüzde 7 seviyesine gerileteceğiz. Kadın ve genç istihdamına özel önem vermeyi sürdüreceğiz. Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız.

    Girişimcilerimize verdiğimiz destekle ülkemizden en kısa sürede 15 adet milyar dolar ve 5 adet 10 milyar dolar değerinde şirket çıkmasını sağlayacağız.

    “ELEKTRİKTE 100 GİGAVAT OLAN KURULU GÜCÜMÜZÜ 136 GİGAVATA YÜKSELTECEĞİZ”

    Yerli ve yenilenebilir enerji yatırımlarımızla önümüzdeki dönemin sonunda enerji ithalatımızı yarıya düşüreceğiz. Karadeniz doğal gazının ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin tam kapasite devreye girmesi, ülkemizin enerji bağımsızlığında, unutmayın bir milat olacaktır. Elektrikte hâlen 100 gigavat olan kurulu gücümüzü, 136 gigavata yükselteceğiz. Doğal gaz kullanamayan ilçemiz kalmamasını temin edeceğiz.

    Milletimize en çok eser kazandırdığımız alanlardan biri olan ulaşımda, otoyol ve bölünmüş yol projelerimiz ile havalimanı inşaatlarımızı tamamlarken yeni dönemde ağırlığı raylı sistemlere vereceğiz. 2053 vizyonumuz çerçevesinde hızlı tren hattımızı 13 bin 400 kilometreye, toplam demir yolu ağımızı 28 bin 600 kilometreye ulaştırmayı hedefliyoruz.

    Ülkemizi, Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas hattının da açılmasıyla 11 ili birbirine hızlı tren ağıyla bağlı hâle getiriyoruz. İzmir-Ankara hattı başta olmak üzere tüm projelerimizi tamamladığımızda bu sayıyı 52’ye çıkartacağız. Ayrıca, Ankara-İstanbul arasında süper hızlı tren hattı kuracağız. Tekirdağ, Mersin, İskenderun ve Kocaeli’nde yapacağımız yeni limanlarla lojistik gücümüzü artıracağız. Çok modlu kuzey-güney ve doğu-batı ulaşım koridorlarıyla yatırımın ve üretimin ülkenin her köşesine yayılmasını sağlayacağız.

    “KANAL İSTANBUL’UN BAĞLANTI YOLLARI VE ALTYAPI ÇALIŞMALARININ YAPIMINI SÜRDÜRECEĞİZ”

    Kanal İstanbul’un bağlantı yolları ve altyapı çalışmalarının yapımını sürdüreceğiz. Önümüzdeki dönem, internette 5G teknolojisinin nüfusumuzun tamamı tarafından kullanılabilmesini temin edecek altyapıyı kuracak, 6G teknolojisinin hazırlıklarına başlayacağız. Dünyanın en büyük 10 uydu operatöründen biri hâline getirdiğimiz Türkiye’nin uzaydaki gücünü daha da artıracağız.

    Milli gururumuz TOGG’un üretime ve satışa başlamasıyla duyduğumuz sevinci, önümüzdeki 7 yılda 1 milyon aracı yollarda görmemizi temin ederek daha da güçlendireceğiz. Elektrikli araç şarj altyapısını ilk etapta 142 megavat gücüne çıkartarak, bu yöndeki yatırımları ülke genelinde destekleyeceğiz.

    “BÜYÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞIMIZI 19 MİLYONA, KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞIMIZI 68 MİLYONA ÇIKARTACAĞIZ”

    Tarımsal üretimin geliştirilmesini, sadece ekonomik değil, milli bir mesele olarak görüyoruz. Bunun için önümüzdeki dönemde bitkisel üretimi 132 milyon tona, su ürünleri üretimini 750 bin tona çıkaracak adımları atacağız. Üretim güvenliği amacıyla sertifikalı tohum, fide ve fidan üretimlerini artıracağız. Ekonomik ömrünü tamamlamış çaylıklarımızı daha nitelikli çeşitlerle yenileyeceğiz. Arazi toplulaştırma çalışmalarında 100 milyon dekara çıkarak vakit, enerji, alet ve ekipman kullanımında verimliliği artıracağız. Ülkemizin şartlarına uygun bir üretim planlamasıyla hem verimi hem çiftçilerimizin gelirini yükseltecek bir sistem kuracağız. Su depolama hacmimizi 193 milyar metreküpe çıkartarak 80 milyon dekar araziyi sulayacak, 37 bin megavat enerji üretecek hâle geleceğiz. Mera, yaylak ve kışlak alanları ıslah ederek hayvancılığımızı destekleyeceğiz. Dönem sonunda büyükbaş hayvan varlığımızı 19 milyona, küçükbaş hayvan varlığımızı 68 milyona çıkartarak vatandaşlarımızın ekonomik fiyatlarla ete erişimini kolaylaştıracağız.

    “ORMAN ALANLARIMIZI TOPRAKLARIMIZIN YÜZDE 30’UNUN ÜZERİNE, VERİMLİ ORMAN ALANI MİKTARINI DA 14,5 MİLYON HEKTARA ULAŞTIRACAĞIZ”

    Orman alanlarımızı topraklarımızın yüzde 30’unun üzerine, verimli orman alanı miktarını da 14,5 milyon hektara ulaştıracağız. Yeşil kalkınma hedeflerimizle ülkemizin doğal kaynaklarını, bize uluslararası alanda da avantaj kazandıracak şekilde sürdürülebilir bir anlayışla değerlendireceğiz.

    Bölgelerimizin sahip oldukları özelliklere ve imkanlara göre farklı alanlarda geliştirilmesini sağlayacak Bölgesel Gelişme Ulusal Strateji ve Bölge Planlarını uygulamaya koyacağız. Bu yaklaşımla bölgelerimizi ülke ekonomisi ve sosyal hayatıyla bütünleştirecek şekilde kalkınma planları yapacağız.

    “CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’Nİ RESTORE EDEREK GELİŞTİRECEĞİZ”

    Dış politikamızı istikrar, denge ve atılım hedefleriyle girişimci, etkin ve sonuç alıcı bir şekilde geliştirmeyi sürdüreceğiz. Hem ülkemizin hem bölgemizin hem insanlığın huzur ve istikrar bulacağı bir dış politikayla çok taraflılık, daha fazla iş birliği, barış, istikrar ve insani diplomasiyle Türkiye eksenini inşa edeceğiz. Son 5 yıldaki uygulama tecrübesine ve değişen ihtiyaçlara göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni restore ederek Türkiye Yüzyılı hedeflerimize daha fazla katkı verecek şekilde geliştireceğiz.

    “BU HİZMETLERİN ARTARAK SÜRMESİ İÇİN 14 MAYIS’TA BİZİMLE BERABER MİSİNİZ”

    Milletimizin hiçbir kesimi yok ki AK Parti’nin hizmet siyaseti hayatına dokunmamış, hayatını olumlu yönde değiştirmemiş olsun. Vatan topraklarının tek bir karışı yok ki AK Parti’nin eser siyasetinden nasibini almamış olsun. Kadını ve erkeğiyle genci ve yaşlısıyla her vatandaşımıza geçmişten bugüne asırlık hizmetler sunduk. Sizlerin nezdinde, ülkemizdeki tüm hanım kardeşlerime soruyorum: Evinizde, işinizde, sokakta, evladınızın okulunda, sevdiklerinizin hayatında 20 yılda hangi değişimleri gerçekleştirdiğimizi biliyorsunuz, değil mi? Sıraların üzerinde artık kuşe kağıtta ücretsiz olarak kitapları nasıl dağıttığımızı biliyorsunuz, değil mi? Ah kardeşlerim; bizler, teksir kağıtlarla hazırlanmış o kağıt parçalarıyla okuduk. Bizim jenerasyon bunları çok iyi bilir. Ama şimdi, biz bunu yaşadık, artık bu nesil bunu yaşamasın istedik ve bütün sıraların üzerine kitapları ne yapıyoruz, koyuyoruz. Bu hizmetlerin artarak sürmesi için 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz? Gençlerimize soruyorum; eski Türkiye’yi yaşamamış olsanız da ülkemizi dünyada nereden nereye getirdiğimizi, sizlerin geleceğinde nasıl ufuklar açtığımızı biliyorsunuz, değil mi?

    Engellilerimize soruyorum; evlerinizin dört duvarı arasına mahkum edilen sizleri istihdamdan spora ve sanata kadar her alanda destekleyerek hayatın içine katan projelerin hepsinin de altında bizim imzamızın olduğunu biliyorsunuz, değil mi?  

    “EMEKLİLERİMİZİN İKİNCİ BAHARLARINI EN GÜZEL ŞEKİLDE SÜRDÜRMELERİ İÇİN GEREKEN İLAVE DESTEKLERİ DE YİNE BİZ VEREBİLİRİZ”

    Emeklilerimize soruyorum; en düşük emekli maaşını kaçtan almıştık? 66 liradan almıştık, hatırlayın. 7 bin 500 liraya çıkardığımızı, bayramlarda ikramiye verdiğimizi biliyorsunuz, değil mi? Ömürlerini aileleri ve ülkeleri için çalışmaya adamış emeklilerimizin ikinci baharlarını en güzel şekilde sürdürmeleri için gereken ilave destekleri de kendilerine yine biz verebiliriz, biz. Şimdi de ikramiyeyi de 2 bin olarak açıkladık mı? Açıkladık. Bunun için emekli kardeşlerime sesleniyorum. 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz?

    “BAŞINIZIN TEKRAR YERE EĞİLMEMESİ İÇİN 14 MAYIS’TA BİZİMLE BERABER MİSİNİZ”

    Yurt dışında yaşayan vatandaşlarıma sesleniyorum. Kendinize yeni bir hayat kurduğunuz ikinci vatanlarınızda sizlerin devletinizin arkanızda olduğunu bilerek başı dik bir şekilde yasabileceğinizi temin edecek iklimi birlikte oluşturmadık mı? Başınızın tekrar yere eğilmemesi için 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz? Aynı soruyu esnaflarımıza, işçilerimize, çiftçilerimize, sanayicilerimize de sorsak, inanıyorum ki yine aynı cevabı alacağız.

    Her alanda üretimi desteklerken hem istihdamı güçlendirmek hem ihracatı artırmak, böylece ülkemizin gücüne güç katmak niyetiyle hareket ettik. Elbette ulaşamadığımız hedefler, çok emek verip de başaramadığımız işler oldu. Sizler şahitsiniz ki 21 yılda yaptıklarımız bile ülkemizin asırlık eksiklerini, ihtiyaçlarını, kayıplarını telafi etmeye yetmiştir.

    Önümüzdeki seçimlerde milletimizden desteği, kendi statükomuzu tahkim etmek için değil, daha büyük reformlar yapmak, daha büyük devrimler gerçekleştirmek, daha çok eser ve hizmet getirmek için istiyoruz. Çünkü biz, bugüne kadar hep başkalarıyla değil, kendimizle yarıştık. Türkiye’de ne vizyonuyla ne programıyla ne icraatıyla bizim önümüze geçene de böyle bir hazırlık yapana da böyle bir niyet besleyene de rastlamadık. Nitekim 14 Mayıs seçimlerine de aynı şekilde gidiyoruz. İşte bizim 21 yıllık envanterimiz. İşte bizim Türkiye Yüzyılı vizyonumuz. İşte bizim seçim beyannamemiz. İşte bizim heyecanımız, şevkimiz, aşkımız. Akıl ve vicdan sahibi herkesi, bizim ortaya koyduğumuz bu tabloyla bay bay Kemal’in çapını, kalibresini, geçmişte yaptıklarını, bundan sonrası için verdiği sözleri mukayeseye davet ediyorum.

    Bugün bu salonda, AK Parti’nin 600 milletvekili adayı değil, Türkiye Yüzyılı’nı omuzları üzerinde azimle, gayretle, fedakarlıkla, cesaretle, dirayetle yükseltecek 600 kahraman görüyorum. Her birinizi, 81 vilayetimizde sizleri bağırlarına basmak için bekleyen milletime emanet ediyorum.”

    “ŞU ANDA BURADAKİ KATILIMI GÖRÜNCE MUTLULUĞUM DAHA DA ARTTI”

    Erdoğan, program başlamadan önce spor salonu önündeki yurttaşlara ise “Bu yolculuk, 14 Mayıs’a giden bir yolculuk. 14 Mayıs için hazır mıyız? 14 Mayıs’ta sandıkları patlatmaya var mıyız? Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? 14 Mayıs’ta Allah’ın izniyle sandıkları da patlatacağız ve yeni dönemin de müjdelerini vereceğiz. Şu anda buradaki katılımı görünce mutluluğum daha da arttı. Ankara Kapalı Spor Salonu’nun içi şu anda tıklım tıklım dolu. Sizler maalesef burada kaldınız. Şimdi de süratle beyannamemizi açıklamak suretiyle yola devam edeceğiz” diyerek seslendi.

  • AKP’DE FUAT OKTAY VE 15 BAKAN LİSTE BAŞINDAN ADAY GÖSTERİLDİ. KOCA VE AKSOY İLE BİNALİ YILDIRIM’IN ARALARINDA OLDUĞU 12 YÖNETİCİ LİSTEDE YER ALMADI

    AKP’DE FUAT OKTAY VE 15 BAKAN LİSTE BAŞINDAN ADAY GÖSTERİLDİ. KOCA VE AKSOY İLE BİNALİ YILDIRIM’IN ARALARINDA OLDUĞU 12 YÖNETİCİ LİSTEDE YER ALMADI

    EMİNE KAPLAN

    AKP’nin YSK’ya verdiği milletvekili aday listesinde; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve 15 bakan liste başından aday gösterilirken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Aksoy listede yer almadı. AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 8 parti yöneticisi, AKP Grup Başkanı İsmet Yılmaz ve 3 grup başkanvekili ile TBMM Başkanı Mustafa Şentop da aday yapılmadı. Cumhur İttifakı’na katılan DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ve HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu İstanbul, AKP’ye geçen Mehmet Ali Çelebi İzmir, İYİ Parti’den geçen İsmail Ok da Balıkesir’den aday gösterildi. 3 dönem kuralına takılan 65 milletvekiliyle birlikte toplam 181 milletvekili aday yapılmadı.

    AKP, YSK’ye sunduğu 28. Dönem TBMM milletvekili aday listesini açıkladı.

    BAKANLAR LİSTE BAŞI, 2 BAKAN LİSTEDE YOK

    Listeye göre; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve bakanları milletvekili adayı yapacağı açıklamasına karşın 2 bakan liste dışı kaldı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy aday yapılmadı.

    SOYLU İSTANBUL, AKAR KAYSERİ, BOZDAĞ ŞANLIURFA’DAN ADAY GÖSTERİLDİ

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Ankara 3. Bölge, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu Trabzon, Ticaret Bakanı Mehmet Muş Samsun, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci Kahramanmaraş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank Bursa 2. Bölge, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Kayseri, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer Ordu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İstanbul 2. Bölge, Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati Mersin, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu İzmir 1. Bölge, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez Eskişehir, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Antalya, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum İstanbul 1. Bölge, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin Ankara 2. Bölge, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık Osmaniye, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Şanlıurfa’da lhiste başından aday gösterildiler.

    HÜDA PAR GENEL BAŞKANI YAPICIOĞLU İSTANBUL’DAN

    Cumhur İttifakı’na katılan DSP Genel Başkanı Önder Aksakal İstanbul 2. bölge 4. sıradan aday gösterildi.

    HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu İstanbul 3. Bölge 4. sıra, Genel Sekreteri Şehzade Demir, Gaziantep 6. sıra, Parti Sözcüsü Serkan Ramanlı Batman 2. sıra, Diyarbakır İl Başkanı Faruk Dinç, Mersin 4. sırada yer aldı

    CHP’den AKP’ye geçen Mehmet Ali Çelebi İzmir 1. Bölge 4. sıra, İYİ Parti’den geçen İsmail Ok Balıkesir 1. sıra ve Tuba Vurol Çokal Antalya 3. sıradan aday gösterildi.

    ŞENTOP DA LİSTEDE YOK

    Halen Tekirdağ Milletvekili olan TBMM Başkanı Mustafa Şentop da AKP aday listesinde yer almadı.

    8 PARTİ YÖNETİCİSİ LİSTE DIŞINDA KALDI

    AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Genel Başkan Yardımcıları Hayati Yazıcı, Ali İhsan Yavuz, Hamza Dağ, Mehmet Özhaseki, Nurettin Canikli, Vedat Demiröz ve Fatih Şahin listede yer almadı.

    “6284 KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR” DİYEN ÖZLEM ZENGİN İSTANBUL’DAN ADAY GÖSTERİLDİ

    Genel Başkan Yardımcılarından Numan Kurtulmuş, İstanbul 3. Bölge 1. sıra, Erkan Kandemir İstanbul 1. Bölge 2. sıra, Efkan Ala Bursa 1. Bölge 1. sıra, Jülide Sarıeroğlu Ankara 1. Bölge 2. sıra, Belgin Uygur Balıkesir 2. sıra, Leyla Şahin Usta Ankara 3. Bölge 2. sıra, Çiğdem Karaaslan Samsun 2. sıradan aday gösterildi.

    Milletvekili olmayan Genel Başkan Yardımcılarından Mustafa Şen Trabzon 2. Sıra, Ömer İleri Ankara 3. Bölge 3. sıra ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik de Adana 1. sıradan listeye girdi.

    GRUP YÖNETİMİNDEN 4 İSİM LİSTEDE YOK

    AKP Grup Başkanı İsmet Yılmaz, Grup Başkanvekilleri Mustafa Elitaş, Bülent Turan ve Yılmaz Tunç listede yer almazken, Muhammet Emin Akbaşoğlu ise Çankırı 1. sıradan, “6284 sayılı kanun kırmızı çizgimizdir” sözleri nedeniyle tepki gösterilen Özlem Zengin İstanbul 3. Bölge 2. sıradan aday gösterildi.

    181 MİLLETVEKİLİ ADAY YAPILMADI

    Üç dönem kuralına takılan 65 isimle birlikte toplam 181 AKP milletvekili yeniden aday gösterilmedi. 

    GAZETECİ ADAYLAR

    AKP listelerinde çok sayıda gazeteci de milletvekili adayı olarak yer aldı. Hulki Cevizoğlu İstanbul 1. Bölge 6. sıra, A Haber’den Şebnem Bursalı İzmir 1. Bölge 3. sıra, Star Gazetesi yazarı Halime Kökçe İstanbul 3. Bölgeden 15. sıradan aday oldu.

    MELİH GÖKÇEK’İN OĞLU OSMAN GÖKÇEK DE ADAY

    Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek, Ankara 2. Bölge 5. sıradan aday gösterilirken, Bülent Arınç’ın oğlu Mücahit Arınç Manisa 4. sıradan aday yapıldı.