Etiket: ankara

  • KUŞADASI’NDA YETİŞEN ‘RICH MAY’ CİNSİ ŞEFTALİ, DÜNYAYA İHRAÇ EDİLİYOR

    KUŞADASI’NDA YETİŞEN ‘RICH MAY’ CİNSİ ŞEFTALİ, DÜNYAYA İHRAÇ EDİLİYOR

    Kuşadası’nın Davutlar Mahallesi’nde yetişen ‘Rich May’ cinsi şeftalinin hasadına başlandı. Rich May şeftalisi toplanıp, kasalara yüklendikten sonra Avrupa ülkeleri ve Rusya’ya ihraç ediliyor.

    Rich May cinsi şeftalinin, Kuşadası’nın Davutlar Mahallesi’nde yaklaşık 20 bin dönümlük bir alanda üretimi yapılıyor. Lezzetiyle ön plana çıkan Rich May şeftalisinden bu yıl 25 bin ton rekolte bekleniyor. Kuşadası’nda yetişen şeftali, dünyaya ihraç ediliyor. 

    Davutlar Mahallesi’nin toprak ve mikro iklim açısından meyve yetiştiriciliğine uygun olduğunu belirten şeftali üreticisi Tarık Cebeci, şu bilgileri verdi:

    “Bölgemiz, Türkiye’de şeftali hasadının Mersin’den sonra en erken yapıldığı yer. Bu da biz üreticilere avantaj sağlıyor. Bu yıl Rich May cinsi şeftalide rekolte çok iyi. Paketlediğimiz şeftalileri Rusya başta olmak üzere Avrupa Birliği ve dünyanın diğer ülkelerine ihraç ediyoruz. İç pazarda ise en çok İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerden talep alıyoruz. Vatandaşların bu yıl şeftalinin kilosunu pazarda 15-20 liradan satın alacaklarını tahmin ediyoruz.”

    “ÜRETİM MALİYETLERİ ARTTI”

    Bölgede şeftali yetiştiren bir diğer üretici Gani Akgün ise ekonomik kriz nedeniyle üretim maliyetlerinin çok yükseldiğine dikkat çekti. Çiftçinin özellikle gübre ve zirai ilaç giderlerini karşılamakta zorlandığını aktaran Akgün, “Şeftali toplanırken yoğun bir emek ve iş gücü de istiyor. İşçi masraflarımız da geçen yıla göre iki kat arttı. Yine de şeftali üretiminden vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.

    Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Remzi Çengel, hasat yapan şeftali üreticisini ziyaret etti. Kuşadası’nın sadece bir turizm kenti olmadığını kaydeden Belediye Başkan Yardımcısı Remzi Çengel, şöyle konuştu:

    “Davutlar Mahallesi’nde şeftalinin yanı sıra mandalina ve zeytin yetiştiriciliği de yapılıyor. Kuşadası Belediyesi olarak çiftçimizin her zaman yanındayız ve daha kaliteli, nitelikli tarım yapabilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Şeftali hasadı çiftçimize, kentimize, ülkemize bereketli olsun.”

  • TÜRK DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ’NDEN TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANI ATAÇ’A TEŞEKKÜR

    TÜRK DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ’NDEN TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANI ATAÇ’A TEŞEKKÜR

    Tepebaşı Belediyesi’nin öncülüğünde deprem bölgesine gönderilen Mobil Diş Kliniği aracı ve bölgeye verilen destek dolayısıyla Türk Dişhekimleri Birliği Genel Başkanı Tarık İşmen, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a teşekkür etti.

    Tepebaşı Belediyesi öncülüğünde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi (EBB), Türk Dişhekimleri Birliği, Eskişehir Diş Hekimleri Odası ve Diş Malzemeleri Sanayicileri ve İşadamları Derneği (DİŞSİAD) iş birliğinde hazırlanan Mobil Diş Kliniği aracı, diş tedavisi için gerekli olan ekipmanlar ile birlikte Hatay’ın Samandağ ilçesinde depremzede vatandaşlara ücretsiz hizmet verdi. Eskişehir başta olmak üzere İzmir, Sakarya, Bursa, Ankara ve Antalya’dan gönüllü olarak bölgeye giden 23 diş hekimi, 3 bin 150 depremzedeyi muayene ve tedavi etti. 

    Türk Dişhekimleri Birliği Genel Başkanı Tarık İşmen, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a ve ekiplere teşekkürlerini iletti. İşmen, ilettiği teşekkür mektubunda şunlara yer verdi:

    “6 Şubat’ta yaşanan depremle büyük bir yıkıma uğrayan bölge halkının ağız ve diş sağlığı hizmetlerine olan yoğun ihtiyaçları nedeniyle Türk Dişhekimleri Birliği ve Dişhekimler Odaları tarafından yapılan organizasyon ile 2 Mart 2023 tarihinden itibaren görevli diş hekimlerinin görev aldığı mobil klinik hizmetleri başlatılmıştır. Belediyeniz tarafından bu hizmetlere tahsis edilen ve klinik ortamına dönüştürülen otobüsle gönüllü meslektaşlarımızın verdiği hizmetin, başta bölge halkının ağız ve diş sağlığı olmak üzere yaşama sevinçlerine kattığı moral motivasyonun deprem korkularını nasıl umuda dönüştüğünü hep birlikte yaşayarak gördük. Deprem bölgesinde gönüllü diş hekimliği hizmetlerinin verilmesinde önemli rol alan Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’ne, şahsınızda teşekkür ve takdir duygularımızı sunuyorum.”

    Başkan Ataç ise teşekkür mektubuna şöyle yanıt verdi:

    “Yoğun bir çalışma ve örnek dayanışma ile oluşturduğumuz otobüs, diş kliniği olarak 2 Mart ile 5 Mayıs tarihleri arasında Samandağ’da 3 bin 150 kişiye ücretsiz hizmet verdi. Bir diş hekimi olarak, ağız ve diş sağlığı konusunun önemini çok iyi biliyorum. Depremzedelerimizin bu konudaki ihtiyaçlarının karşılanması adına hizmet verilmesi çok değerli. Bu yaralar dayanışma ile sarılacak. Bu projeye katkı sağlayan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Türk Dişhekimleri Birliği, Eskişehir Diş Hekimleri Odası ve Diş Malzemeleri Sanayicileri ve İşadamları Derneği’ne ve buraya gelerek vatandaşlarımıza destek olan Türkiye’nin her yerinden diş hekimlerimize teşekkür ediyorum. Vatandaşlarımızın yanında olmak çok önemli. İnsanlarımız daha mutlu olsun diye çalışmaya devam edeceğiz.”

  • ANKARA VALİLİĞİ’NDEN YAĞIŞLARA İLİŞKİN AÇIKLAMA: “BAZI ALT GEÇİTLERDE VE İŞ YERLERİNDE SU BASKINLARI YAŞANDI”

    ANKARA VALİLİĞİ’NDEN YAĞIŞLARA İLİŞKİN AÇIKLAMA: “BAZI ALT GEÇİTLERDE VE İŞ YERLERİNDE SU BASKINLARI YAŞANDI”

    Ankara Valiliği, “İlimizde son saatlerde meydana gelen yağış nedeniyle bazı alt geçitlerde ve iş yerlerinde su baskınları yaşanmış olup; ekipler tarafından hızla müdahale edilmektedir. Şu ana kadar herhangi bir can ve ciddi mal kaybına dair bir bilgi intikal etmemiştir” açıklaması yaptı.

    Ankara Valiliği, bugün Twitter hesabından bugün kentte etkili olan yağışlara ilişkin açıklama yaptı. Açıklama şöyle:

    “İlimizde son saatlerde meydana gelen yağış nedeniyle bazı alt geçitlerde ve işyerlerinde su baskınları yaşanmış olup; ekipler tarafından hızla müdahale edilmektedir. Şu ana kadar herhangi bir can ve ciddi mal kaybına dair bir bilgi intikal etmemiştir. Kamuoyuna duyurulur.”

     

  • METEOROLOJİ’DEN İÇ EGE, İÇ ANADOLU VE BATI KARADENİZ İÇİN KUVVETLİ YAĞIŞ UYARISI

    METEOROLOJİ’DEN İÇ EGE, İÇ ANADOLU VE BATI KARADENİZ İÇİN KUVVETLİ YAĞIŞ UYARISI

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü, İç Ege, İç Anadolu’nun batısı ve Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde yarın gök gürültülü sağanak yağış beklenildiğini belirterek vatandaşları yaşanabilecek olumsuzluklara karşı uyardı.

    Meteoroloji’den bugün yapılan uyarıda, İç Ege, İç Anadolu’nun batısı ve Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde yarın gök gürültülü sağanak yağış beklenildiğini duyurdu. Meteoroloji’nin uyarısı şöyle:

    “Yapılan son değerlendirmelere göre; 30.05. 2023 Salı günü öğle saatlerinden itibaren İç Ege (İzmir, Aydın ve Muğla illerinin iç kesimleri, Afyonkarahisar, Uşak, Kütahya, Denizli), İç Anadolu’nun batısı ( Ankara, Konya, Çankırı ve Eskişehir’in doğusu), Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde (Bolu, Karabük, Kastamonu, Sinop’un iç kesimleri ve Çorum) aralıklı ve yerel olarak kuvvetli (21-50 kg/m2) gök gürültülü sağanak yağış beklendiğinden sel, su baskını, yıldırım, ulaşımda aksamalar, yağış anından kuvvetli rüzgar, dolu yağışı gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.”

  • FUAT OKTAY: ANKARA’NIN KADERİNİ BAKÜ’NÜN KADERİNDEN AYRI DÜŞÜNMÜYORUZ, DÜŞÜNMEYECEĞİZ

    FUAT OKTAY: ANKARA’NIN KADERİNİ BAKÜ’NÜN KADERİNDEN AYRI DÜŞÜNMÜYORUZ, DÜŞÜNMEYECEĞİZ

    MELİS YILDIRIM

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bugün Ankara‘da düzenlenen Azerbaycan Silahlı Kuvvetler Günü ve Bağımsızlık Günü Resepsiyonu’nda, “Karabağ’da Azerbaycan bayrağının dalgalandığı her bir noktada işgal yıllarının izlerinin silinmesi ve bölgenin tarihindeki ihtişamlı yıllarına döndürülmesini asli vazifemiz olarak görüyoruz. Bir kez daha ifade etmek isterim ki, Ankara’nın kaderini Bakü’nün kaderinden ayrı düşünmüyoruz, düşünmeyeceğiz” dedi. Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Reşad Memmedov ise, “Güçlü ve istikrarlı Türkiye‘nin başarılarının Cumhuriyetin 100. yılında da devamını diliyorum. Güçlü bir Türkiye, tüm kardeş halklar için, tüm Türk dünyası için önemlidir. Bu özel günde bir daha belirtmek isterim ki, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkiler sadece iki devlet arasında değil, kardeşlik ilişkileridir, tek millet, iki devlet ilişkileridir” diye konuştu.

    Azerbaycan Silahlı Kuvvetler Günü ve Bağımsızlık Günü kapsamında Ankara JW Marriott Otel’de düzenlenen resepsiyon ile kutlandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in de katıldığı resepsiyona çok sayıda yabancı misyon temsilcisi katıldı. İki ülkenin milli marşlarının okunmasının ardından açış konuşmalarına geçildi. Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Reşad Memmedov şöyle konuştu:

    “GÜÇLÜ VE İSTİKRARLI BİR TÜRKİYE’NİN BAŞARILARININ 100. YILINDA DA DEVAM ETMESİNİ DİLİYORUM”

    “Topraklarımızı işgalden kurtardığımız İkinci Karabağ savaşında yanımızda hep kardeş Türkiye devletini ve insanını yanımızda gördük. Bu yıl 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremden sonra Azerbaycan ve Türkiye halkları depremin yaralarını beraber sarıyor.

    Soyu bir, dili bir, dini bir olan haklarımız arasında yüzyıllardır süren kardeşliğimiz, her iki ülke liderlerinin siyasi iradesi ile bugün tarihin en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Müttefikliğimiz, 15 Haziran 2021 tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan Şuşa Deklarasyonu ile resmileşmiştir.

    Bu yıl aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını da kutluyoruz. Bu münasebetle kardeş Türk halkını içtenlikle tebrik ediyorum. Güçlü ve istikrarlı Türkiye’nin başarılarının Cumhuriyetin 100. yılında da devamını diliyorum. Güçlü bir Türkiye, tüm kardeş halklar için, tüm Türk dünyası için önemlidir. Bu özel günde bir daha belirtmek isterim ki, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkiler sadece iki devlet arasında değil, kardeşlik ilişkileridir, tek millet, iki devlet ilişkileridir.”

    OKTAY: DEPREM FELAKETİNDE YARDIMIMIZA İLK KOŞAN KARDEŞ AZERBAYCAN OLMUŞTUR

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay ise şöyle konuştu:

    “Sözlerimin başında her birinize Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın en kalbi selamlarını ve kutlama dileklerini iletiyorum. İlham Aliyev’in istikrarlı liderliği ve Türkiye-Azerbaycan işbirliğine gönül vermiş Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan ile tesis ettikleri samimi dostluk, Türkiye Azerbaycan ilişkileri için çok önemlidir. Türkiye ve Azerbaycan, tarihi bir, kültürü bir; dili ve inancı bir, derdi ortak sevinci bir iki kardeş ülkedir. Tarihte olduğu gibi bugün de aynı şekilde gönül birliği içindeyiz.

    Şubat ayında yaşadığımız deprem felaketinde yardımımıza ilk koşan yine kardeş Azerbaycan olmuştur. Depremzede vatandaşlarımız için Azerbaycan’dan gelen tüm destekler ve Kahramanmaraş’ta temeli atılan Azerbaycan Mahallesi Projesi için, milletimiz adına yürekten teşekkür ediyorum.

    “İKİLİ TİCARET HACMİMİZ 6 MİLYAR DOLARI GERİDE BIRAKTI”

    Dış politikadan savunma sanayine, ekonomiden ticarete, ulaştırmadan enerjiye, çevreden tarıma, birçok alanda işbirliğimiz yükseliyor. İkili ticaret hacmimiz 6 milyar doları geride bıraktı. Karşılıklı yatırımlarımız 30 milyar doları aştı. Ülkelerimizin olduğu kadar bölgemizin de istikrarı yolunda büyük projeleri de uygulamaya koyduk, koymaya devam ediyoruz. Beraber hayata geçirdiğimiz Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum, Bakü-Tiflis-Kars ve TANAP gibi projelerle kardeşlik temelinde refah ivmesi oluşturduk. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ve Karma Ekonomik Komisyon mekanizmalarımızla işbirliğimizi çok daha ileri götürmek için çalışmalarımız devam ediyor. İşbirliğimizi yalnızca ikili değil, üçlü-dörtlü formatlarda ve uluslararası kuruluşlarda da geliştirmeye devam ediyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı’nı zamanın ruhuna uygun şekilde yine birlikte etkin hâle getirmekteyiz. Tek millet, iki devlet, iki dost, iki kardeş ülke olarak her alanda ilişkilerimizi daha ilerilere taşıyacağız.

    “ANKARA’NIN KADERİNİ BAKÜ’NÜN KADERİNDEN AYRI DÜŞÜNMÜYORUZ, DÜŞÜNMEYECEĞİZ”

    Bölgede barışın perçinlenmesi için Ermenistan ile normalleşme sürecine de desteğimizi de verdik, Azerbaycan ile işbirliği içinde. Karabağ’ın Ermenistan işgalinden kurtulmasına nasıl destek olduysak, bölgenin yeniden hayat bulmasına ve istikrara kavuşmasına da aynı samimi desteği vermekteyiz. Karabağ’da Azerbaycan bayrağının dalgalandığı her bir noktada işgal yıllarının izlerinin silinmesi ve bölgenin tarihindeki ihtişamlı yıllarına döndürülmesini asli vazifemiz olarak görüyoruz. Bir kez daha ifade etmek isterim ki, Ankara’nın kaderini Bakü’nün kaderinden ayrı düşünmüyoruz, düşünmeyeceğiz.

    Türkiye; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde diriliş destanları yazdığı 20 yılın ardından, bir kez daha tarihi bir seçim sürecinden geçiyor. 28 Mayıs’ta gerçekleşecek ikinci tur Cumhurbaşkanı seçimlerinde de milli iradenin tecelli ederek ülkemiz için hayırlı sonuçlar getireceğine de yürekten inanıyoruz. ‘Doğru adamla yola devam’ diyerek Türkiye Yüzyılını sadece ülkemiz için değil, bölgemiz için de, bütün bölgedeki istikrar için başlatmak istiyoruz. Her gün farklı mecralarda milletimize anlattığımız bir gerçek var; İpek Yolu’ndan Azerbaycan’ı silen bir mantaliteye birinci turda milletimiz geçit vermedi. Boraltan Köprüsü’nde acılara sebep olan zihniyetin devamına milletimiz ‘dur’ dedi. Kardeşiz diyorsak, bu, zamana göre, duruma göre ya da şartlara göre değişmez. Türkiye- Azerbaycan kardeşliği ezelidir, ebedidir.

    Enerjiden ulaştırmaya, tarımdan savunma sanayi işbirliklerine her alanda omuz omuza olmayı sürdüreceğiz.”

  • MAHKEMEDEN, KILIÇDAROĞLU’NU HEDEF ALAN MONTAJLI VİDEOYA ERİŞİM ENGELİ: “KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI MAHİYETİNDE…”

    MAHKEMEDEN, KILIÇDAROĞLU’NU HEDEF ALAN MONTAJLI VİDEOYA ERİŞİM ENGELİ: “KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI MAHİYETİNDE…”

    Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’in başvurusu üzerine, Kılıçdaroğlu’nu hedef alan “montajlı” video bulunan bir Twitter mesajına erişimin engellenmesi kararı verdi. Mahkeme kararını, paylaşımın Kılıçdaroğlu’nun “kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu” gerekçesine dayandırdı.

    Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sık sık kullandığı montajlı videoya erişim engeli kararı verdi. Videoda, “Haydi” başlıklı reklam filmine PKK terör örgütü elebaşılarından Murat Karayılan’ın görüntüleri montajlanmıştı. Erdoğan, TRT Haber canlı yayınında, montajlı video için “Kılıçdaroğlu’nun Kandil’dekilerle videosu var. Ama montaj ama şu ama bu” yorumunu yapmıştı.

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, 23 Mayıs 2023’te, bir sosyal medya kullanıcısının paylaştığı ve Kılıçdaroğlu’nu hedef alan videoya erişimin engellenmesi için mahkemeye başvurdu. Çelik’in dilekçedeki talebi şöyle:

    “MÜVEKKİL KİŞİLİK DEĞERİNİN ZEDELENDİĞİ”

    https://twitter.com/gecitharun/status/1659224465870389249 adlı URL adresinde trol hesap olduğu sabit bulunan Twitter sosyal medya kullanıcısı tarafından tümüyle montajlanmış ve sahte içerikleri paylaşılarak müvekkil hakkında kamuoyunda olumsuz algı yaratılmaya çalışılarak, müvekkilin kişilik değeri zedelenmiştir.”  

    “KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI MAHİYETİNDE…”

    Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin 23 Mayıs 2023 tarihli kararıyla avukat Celal Çelik’in talebini kabul etti. Mahkeme kararında şu değerlendirmeler yapıldı:

    “Kişilik hakları kişinin hür ve bağımsız varlığının önemli bir parçası olup; kişinin yaşadığı toplumda, ilişki kurduğu çevrede şerefi ve saygınlığını sarsacak, onu küçük düşürecek, yanlış tanıtacak, zora sokacak, düşmanca bir ortama itecek her türlü davranış kişilik haklarına saldırıdır.

    Talebe konu dilekçe ve ekinde sunulan ekran görüntüleri üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmede; erişim engeli istenilen yukarıda belirtilen URL adreslerindeki söz konusu paylaşımın talep edenin kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu değerlendirilmekle (…) talebin kabulüne dair hüküm kurulmuştur.”

    Mahkeme erişimin engellenmesi kararının Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne gönderilmesini kararlaştırdı.

    Mahkeme kararının ardından söz konusu paylaşıma erişimin kaldırıldığı görüldü.

     

  • İMAMOĞLU: TOPLU ULAŞIM ARAÇLARINDA KULLANILAN AKARYAKITTA VERGİYİ YÜZDE 1’E İNDİRECEĞİZ. BÖYLECE ESNAFIMIZ, YILLIK 60 MİLYAR LİRALIK BİR YÜKTEN KURTULACAK”

    İMAMOĞLU: TOPLU ULAŞIM ARAÇLARINDA KULLANILAN AKARYAKITTA VERGİYİ YÜZDE 1’E İNDİRECEĞİZ. BÖYLECE ESNAFIMIZ, YILLIK 60 MİLYAR LİRALIK BİR YÜKTEN KURTULACAK”

    Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: ADEM KARABAYIR

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ulaşım sektörünün paydaşlarıyla, Yenikapı’da bir araya geldi. İmamoğlu, “İstanbul’un ulaşım sektöründe kangren haline gelmiş sorunlara çözüm üretmek, bizim öncelikli işlerimizden biri olmuştur. ÖTV meselesini kökten çözüp, gündeminizden çıkaracağız. Taksi dahil, tüm kent içi toplu taşıma araçlarında kullanılan akaryakıttaki vergiyi, milletin bir kısım insanının yatlarında olduğu gibi, yüzde 1’e indireceğiz. Bu vergi indirimiyle, sadece İstanbullu esnafımızı yıllık yaklaşık 10 milyar lira, Türkiye genelinde ise 60 milyar lira ekstra bir yükten kurtarmış olacağız. Şoför esnafının sırtına yük olduğunu bildiğimiz SGK prim cezalarını, bir kereye mahsus olmak üzere affedeceğiz. Esnafımız için verilen kefalet kredisini, (0) araç yerine, otobüsler için 0-5, diğer araçlar için 0-2 yaşa çıkartacağız. Araç alımında 1,5 milyon lir olan kredi bedelini, 10 yıl vadeli, 2,5 milyona liraya çıkartacağız” dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yenikapı’daki Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde, ‘Ulaşım Esnafı Buluşması’ gerçekleştirdi. Yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı esnaf buluşmasında İmamoğlu’na, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Coşkun Yıldırım ile milletvekilleri Bülent Kaya ve Mesih Yılmaz eşlik etti. Buluşma, İBB Genel Sekreter Yardımcısı ve İETT Genel Müdürü Dr. Buğra Gökce’nin sunumuyla başladı. “Dört yıldır İstanbullulara hizmet etmek için, gerçekten tüm gücümle çalıştığımı bilmenizi istiyorum” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:

    “DÜZENİNİ, RAHATINI BOZMAK İSTEMEYENDEN KORKARIM: Dört yıldır İstanbullulara hizmet etmek için gerçekten tüm gücümle çalıştığımı bilmenizi istiyorum. Ben işime odaklı bir insanım. Allah razı olsun iyi ki diyorum babam bana 5 yaşında dükkân açmayı öğretti. Sabahın 6’sında dükkânı açıp dükkânın tezgahını temizlemeyi ve dükkânın önünü süpürmeyi öğretti. Bana o terbiyeyi ve o günleri babam yaşatmasaydı benim sizin halinizden anlamam mümkün değildi. Ama bilin ki çoğunuzdan sizin işinizi daha iyi anlayan, daha iyi hisseden ve derdinizi dert edinen bir belediye başkanı var. İktidarın asıl sahiplerinin milletimiz olduğunu ve milletimizin sesine kulak vermenin, sizlerin hizmetkarı olmanın bu işin şartı olduğunu bilerek yola çıktım. Eksiğimiz, gediğimiz elbette olmuştur insanız, başka türlüsünü konuşmak olmaz. Ama o eksiği gediği kapatmak için de her zaman çaba sarf ettim. Eksiğinin farkında olup da kapatmak için kılını kıpırdatmıyorsa bir insan, ben ondan korkarım. Hele hele bir kamu hizmetindeyse ondan şüphe ederim, endişe ederim. Düzenini, rahatını bozmak istemeyenden korkarım. Ben her zaman daha fazla nasıl hizmet edebilirim diye yola çıktım böyle devam ediyorum. Dert edinmeyen, süreci analiz etmeyen, ben daha fazla ne yapabilirim demeyen ve kusura bakmasın rüyasında işini görmüyorsa o benim kolay kolay yol arkadaşım olamaz. Onun için yol arkadaşlarımı da öyle seçtim.

    21 YILLIK SİYASİ İKTİDAR MİLLETTEN GÜVEN OYU ALMAMIŞTIR: Bu nedenle bu sorumluluk yeter demedim. Cumhurbaşkanı adayımız, inşallah 13’üncü Cumhurbaşkanımız, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun hepinize de selamını getirdim. Davetine uyarak Sayın Mansur Yavaş başkanımızla birlikte cumhurbaşkanlığı yardımcılığı görevine evet dedim ve kabul ettim. Tabii Allah izin verirse milletimiz de takdir ederse, bir de oy verirse İstanbul’a ve ülkemizin her yöresine daha fazla hizmet etme şerefine ulaşırım inşallah. Biliyorsunuz 14 Mayıs seçimlerinin bir sonucu var, önce ondan biraz bahsetmek isterim. 21 yıllık bir siyasi iktidar milletten güven oyu alamamıştır. Birinci turun anlamı budur. Muhalefetin oyu, onun güven oyu alamamasına sebep vermiştir. Meclis’in şekli belirlenmiştir. Meclis’te kararını halkımız vermiştir. Ama mevcut hükümetin devamına onay vermemiştir.

    EKONOMİ NE YAZIK Kİ ALAŞAĞI OLMUŞTUR, CEBİMİZDEKİ PARA PUL OLMUŞTUR: Bu durumun sebeplerini aslında hepimiz biliyoruz. Başta ekonominin ne kadar önemli olduğunu altını çizmek isterim. Ekonomi ne yazık ki alaşağı olmuştur, cebimizdeki para pul olmuştur. Memleketimizin geleceği olan gençleri ümitsizdir ve ne acıdır ki ülkeyi terk etme hayali kurmaktadırlar. Vatandaş mutsuz olduğu gibi vatandaşa hizmet eden birçok sektör de mutsuzdur. Sizlerin kaygılarını, sorunlarını doğru dürüst dinleyen yok, bakmayın. Gene o sorunlarınızı her zaman yakinen dinleyen biziz bunu bilin yani. Bu sorunları bildikleri halde çözüm üretenler de ortada yok. Çözüm konusunda en radikal adımları da biz attık. Ama her zaman söyledik, biz böyle duramayız, biz onlar gibi de davranamayız. Milletin her ferdinin bir derdi varsa, orada hiçbir şey yapmadan, çözüm üretmeden duramayız. Bizim ahlakımız buna izin vermez. Çünkü bulunduğumuz makamlar bu sorunlara çözüm üretmek için var.

    ÖTV MESELESİNİ KÖKTEN ÇÖZÜP, GÜNDEMİNİZDEN ÇIKARACAĞIZ: Bu sebeple İstanbul’un ulaşım sektöründe kangren haline gelmiş sorunlara çözüm üretmek de bizim öncelikli işlerimizden biri olmuştur ve olmaya devam edecek. Kangren olmuş sorunlarınızın her birisine tek tek çalıştık. Nasıl çözebiliriz diye düşündük. Hareket kabiliyetinizi sınırlayan, hizmet alma ve verme konularında önünüze engel teşkil edecek tüm noktaları belirledik ve çözümlerimizi hazırladık. Öncelikle toplu taşıma esnafının, toplu ulaşım esnafının alacağı araçlardaki ÖTV indirimini, yasal düzenlemesini hemen yaparak hem kalıcı hem de sürekli hale getireceğiz. Bunu niye yapacağız? Bazı siyasilerin her seçim döneminde, ısıtıp ısıtıp sadece oy avcılığı için önünüze getirdikleri, hatta bir baskı aracı olarak kullandıkları ÖTV meselesini kökten çözüp, gündeminizden çıkaracağım. Hiç kimse bu konuyu bir seçim rüşveti olarak baskı aracı olarak kullanamayacak.

    TOPLU TAŞIMA ARAÇLARINDA KULLANILAN AKARYAKITTAKİ VERGİYİ YÜZDE 1’E İNDİRECEĞİZ: İşte hem vatandaşı hem de vatandaşın yararına çalışan sizleri düşünen gerçek anlamda hizmet budur. Çünkü bizler toplu taşımayı tamamen bir kamu hizmeti olarak gördük. Bir bakış olarak şunu söyleyeyim. Belediyeler olarak bizler, toplu taşıma sektöründeki sizleri bizim ekibimizin dışında asla tutmadık. Bu bakış açımız nedeniyle taksi dahil tüm kent içi toplu taşıma araçlarında kullanılan akaryakıttaki vergiyi milletin bir kısım insanının yatlarında olduğu gibi yüzde 1’e indireceğiz. Böylece, biz dersek yaparız ha onu söyleyeyim. Böylece bu vergi indirimiyle, sadece İstanbullu esnafımızı yıllık yaklaşık 10 milyar lira, Türkiye genelinde ise 60 milyar lira ekstra bir yükten kurtarmış olacağız.

    BU BOZUK DÜZENİ YIKIP GEÇECEĞİZ, ORTADAN KALDIRACAĞIZ: Cumhurbaşkanı Adayımızın birçok konuda, özellikle çiftçilerle ilgili ifade ettiği gibi bir avuç zenginin yatına verilen imkânı bu milletin ailesine emanet ettiği, çoluğunu çocuğunu emanet ettiği çalışkan, çilekeş esnafından esirgeniyorsa orada çok önemli bir sorun var demektir. O sorunun adı nedir biliyor musunuz? Bozuk düzen. Biz o bozuk düzeni yıkıp geçeceğiz ve ortadan kaldıracağız. İnşallah otogar taksi çok güzel olacak, hiç endişeniz olmasın. Gelip kahvenizi içeceğim sevgili esnafım. Memlekette, hep birlikte adaleti hissedeceğiz. Bu memleketin en önemli ihtiyacı adalettir unutmayın. Esnafa adalet, vatandaşa adalet, çocuğu adalet, gence adalet, Ekrem İmamoğlu’na da adalet, onu söyleyeyim. Şimdi yarın öbür gün, burada peşinen söyleyeyim hesap verenlere de adalet lazım olacak, onlar için de adalet diliyoruz. 

    VALLAHİ DE BİLLAHİ DE MİLLETİN PARASINI MİLLETE VERİYORUM KARDEŞİM: Ben şimdi ‘Taksi ve tüm kent içi toplu taşıma araçlarında kullanılan akaryakıttaki vergiyi yüzde 1’e indireceğiz’ dedim ya, birilerinin ne diyeceğini şimdiden duyuyorum. Hemen telaşlı bir şekilde yarın çıkıp diyebilir, beni çok takip ediyor, başından beri söylüyorum beni çok seviyor, hemen ne diyecek biliyor musun? ‘Kimin parasını kime veriyorsun’ diyecekler. Vallahi de billahi de milletin parasını millete veriyorum kardeşim. ‘Yapamazsınız’ diyecekler. Öyle bir yaparız ki bal gibi yaparız. ‘Anne-Çocuk Kartı’nı yapamazsın’ dediler, yaptık. Bizden önceki yönetimin verdiği sosyal yardımlar için bunlar onu keserler, veremezler dediler, 5 katına çıkarttık. Belediye tarihinde ilk kez öğrenci yurtları yaptığımız gibi, ilk kez kreşler açtığımız gibi, ilk kez bölgesel istihdam ofisleri açarak yüz binin üstünde insanımıza iş bulduğumuz gibi bal gibi yaparız, yağ gibi yaparız hiç endişeniz olmasın.

    ŞOFÖR ESNAFININ SIRTINA YÜK OLAN SGK PRİM CEZALARINI BİR KEREYE MAHSUS AFFEDECEĞİZ: 29 Mayıs’ta iş başına geldiğimizde ulaşım esnafı, sadece bu söylediklerimle bizi görmeyecekler. Toplu taşıma araçlarında, araç kullanımda alt sınır konusu var. Az önce Buğra Bey söyledi. Bu yaş sınırıyla ilgili süreci şöyle ifade edeyim ben de vatandaşlardan dinliyorum işe girmek isteyen ya da ihtiyacı olup bu mesleği sürdürmek isteyenlere buradan söz veriyoruz. Kullanma sınırı alt sınırı olan 22’ yi 20’ye indireceğiz. Üst yaş sınırı olan 65’i de 69’a çıkaracağız. Özellikle 20 yaşına indirdiğimiz yeni meslek sahibi olacak olan gençlerimizi bu sektöre özenle, titizlikle hazırlayacağız. Sizler gibi abilerini daha hızlı geçecek şekilde, bu sektöre eğitimli bir şekilde kazandırmanın meslek okullarını da biz açacağız. Yasal altyapıya dayanmayan, her ildeki farklı düzenlemelere de son vereceğiz. Karayolları Taşıma Yönetmeliği’ndeki ticari araçta yaş sınırını 20 ve 69 olarak yeniden düzenleyeceğiz. Her şehirde de aynı kuralı uygulayacağız. Memleketteki arkadaşlarınızı arayıp söyleyin bunu. Yanlış uygulamaları düzelteceğiz. Şoför esnafımızın sırtında yük olduğunu bildiğimiz SGK prim cezalarını bir kereye mahsus olmak üzere affedeceğiz. Şoförlerimizin SGK kayıtları onlarla ilgili yedikleri cezalara ilişkin yasal düzenleme yapacağız. Bu yasal düzenlemeyle birlikte sürücülerin ceza yemesine müsaade etmeyeceğiz. Bunu önemsiyorum. Özel halk otobüslerimizin kazanılmış haklarını taksi ve minibüslerde olduğu gibi kanuni olarak koruyacak karar alacağız. Milletin iktidarında, Millet İttifakı’nın iktidarında ücretsiz taşımacılıklar için merkezi yönetim tarafından ödenen bedeli en az asgari ücret seviyesine çıkararak her altı ayda bir güncelleyeceğiz.

    ARAÇ ALIMINDA BİR 1,5 MİLYON LİRA OLAN KREDİ BEDELİNİ, 10 YIL VADELİ 2,5 MİLYON LİRAYA ÇIKARTACAĞIZ: Yerel yönetimlerin üstüne yıkılan yükü, siz değerli esnafımıza daha sağlıklı bir süreç sağlamak adına merkezi idare olarak yapılmasını yerine getireceğiz. Esnafımız için verilen kefalet kredisini (0) araç yerine, otobüsler için 0-5, diğer araçlar için 0-2 yaşa çıkartacağız. Araç alımında 1,5 milyon lira olan kredi bedelin 10 yıl vadeli 2,5 milyon liraya çıkartacağız. Borçların, esnafımızın belini büktüğünü biliyoruz. Bunun için ulaşım esnafının kamuya olan tüm birikmiş borç ve cezaları için faiz affı ve anapara için yapılandırmayı çıkartacağız ve esnafımızın bu yükünü hafifleteceğiz. Tamamını silince çok alkışla yapılandırma deyince az alkışla bu olmuyor ama. Biz hem sizi düşüneceğiz hem devletimizin kasasını düşüneceğiz, tek taraflı olmaz, devlet ayakta kalacak. Yalnızca ekonomik açıdan hayatınızı kolaylaştırma peşinde değiliz. 

    KATILIMCI DEMOKRASİNİN ‘BEN HER ŞEYİ BİLİRİM DİYEN’ VAR YA BİR TEK ONA ZARARI VAR: Ortak akıl mekanizmalarında UKOME’de esnafın tam temsiliyetini sağlayacağız. UKOME’de tüm ihtisas odalarının başkanları asil üye olarak yer alacak. Öyle biri el kaldırınca herkesin el kaldırdığı UKME üyesi ben istemiyorum kardeşim öyle olmasın öyle olmaz. Yani bize hangi kararlarla zulüm çektirdiklerini siz biliyorsunuz. Uydurma kararlarla böyle bir şey olur mu? Utanarak bir kez geldim UKOME’ye biliyorsunuz, katıldım ve orada da ben hem taksicinin hem minibüsçünün hakkını aramak için oraya geldim açık söyleyeyim. Bunu ilerleyen yıllarda anlayacaksınız. Esnaf ihtisas odalarına, üyelerini doğrudan denetleme yetkisi vereceğiz. Biliyorsunuz odaların kanundaki yeri kıymetli tabii ki denetlenecekler, tabii ki onlar da görevini layıkıyla yapacaklar. Ama biz esnafın demokratik zeminde desteklendiği bir sürecin sonuca evrilmesi için onların o şekilde temsilinde sağlamamız lazım. Onun için mesela eskiden esnaf odalarının başkanları belediye meclis üyesi olabiliyordu. Aslında çok demokratik bir düzen. Tabii Yerel Yönetimler Yasası’nı daha demokratik seviyeye getirmek için daha derin çalışmalarımız var. Muhtarlardan, belediye meclis üyelerinin seçilme biçimine, ilçe belediyelerinden, büyükşehirlere varıncaya kadar çok detaylı bir çalışmamız var. Ama mesela oda başkanlarının bu hakları ellerinden alındı. Biz bu yerel yönetimlerin düzenlemesi çerçevesinde bunu da ele alarak oda başkanlarımızın aynı zamanda belediye meclis üyesi olabilmesi için de özenli bir çalışma başlatacağız. Katılımcı demokrasinin kimseye zararı yok milletimize faydası var. Kime zararı var biliyor musunuz? O ben her şeyi bilirim diyen var ya bir tek ona zararı var onu söyleyeyim başka kimseye zararı yok.

    MOTOSİKLETLİ, KURYELERİ TEHLİKELİ MESLEKLER SINIFINA ALACAĞIZ VE ORADA TANIMLAYACAĞIZ: Başta İstanbul olmak üzere tüm büyük şehirlerimizde trafiğin etkin yönetimi için kamudan başlayarak kademeli mesai uygulamasını tüm sektörlerde hayata geçireceğiz. Tüm ulaşım esnafının iş potansiyelini arttıracağız. Değerli dostlar, minibüsten taksiye dönüşen 8 artı 1 yeni taksiler için araç içi engelli erişimi şartını yıl sonuna kadar uzatacağız. Şoför meslek odası kuracak ve plaka sahibi olmayan tüm şoförlerin de kanuni olarak haklarının korunmasını sağlayacağız ve onların da haklarını gözeteceğiz. Bu taksi konusunda bazı gecikmeler oluyormuş. Taksinin temin edilmesi konusuna hızlı hassasiyet gösterin, esnafımız bir an önce taksisini elde edebilsin. Bu konuda firmalarla gerekirse ben de görüşürüm. Bu konuda özenli bir hassasiyet istiyorum. Ruhsatlandırma konusunda servis araçlarında, taksi minibüs araçlarında olduğu gibi yıllık çalışma ruhsatına yönelik çalışmaları da hızla başlatacağız. Çok önemli ve son bir maddemiz daha var. Yağmur, çamur demeden her gün binlerce kilometre yol yapan motosikletli kuryelerimizi de düşünmek zorundayız, onları da düşüneceğiz. Kuryelerimiz artık İstanbul’un, bütün şehirlerin ve bütün dünyanın gerçeği. Hiçbir kanunda motosikletli kuryelerimizin mesleğine yer verilmiyor. Mevzuat düzenlemesi ile motosikletli kuryeleri, tehlikeli meslekler sınıfına alacağız ve orada tanımlayacağız. Ayrıca park yerleri ve dinlenme alanlarını da onlar için planlayacağız. Onları güvenli bir alana taşıyacağız. 

    BU MİLLETİ BÖLMEK İSTEYEN OY VERDİ, VERMEDİ DİYE AYRIŞTIRMAK İSTEYEN BİR AKIL VAR: Bakın değerli hemşerilerim özel halk otobüslerinin pandemi dönemindeki sorunlarıyla azami ilgilendik. Ayakta kalmaları için bu kardeşinizin verdiği çabayı buradaki yöneticiler biliyor. Siyaseten seven olur, sevmeyen olur. Ama ben iddiayla söylüyorum, beni, birisi kalbine kötülük sokmuyorsa sevmeyecek tek bir esnaf İstanbul’da yok. Bu kadar iddialıyım. Dolayısıyla bir kısım esnaf odalarının üyelerini zorlayarak ‘Ekrem İmamoğlu’nun toplantısına gitmeyeceksin’ dediklerini duyuyorum. Benim her yerde kulağım var. Bakın söyleyeyim, kardeşim siyaset seçime kadar yapılır. Seçimden sonra bu canım Türk bayrağını göğsüne takarsın, milletine hizmet edersin. Seversin, sevmezsin siyaseten ama ben 16 milyon insanımı tek tek, çocukları dahil hepinizi çok seviyorum kardeşim. Dolayısıyla bu partizan aklı temsil edenleri sakın dinlemeyin. Onlar mesleğine de zarar verir, bu şehre de zarar verir, bu millete de zarar verir, bu memlekete de zarar verir. Onları çevrenizden uzak tutun. Bakın bu kadar net. Ben yaptığım hizmetleri anlatırım, yapamadıklarımı da söylerim, yapacaklarımı da söylerim ve arkasında dağ gibi dururum. Bu söylediklerim Cumhurbaşkanı Adayımızın onayı alınmış, Millet İttifakı’nın da bilgisi dahilindedir. Bakın bu yaptığımız ve yapacağımız işleri buraya gelip dinlemek bir esnafın sorumluluğudur. Zaten bu milleti bölmek isteyen, oy verdi vermedi diye ayrıştırmak isteyen bir akıl var, biz o akıldan değiliz, biz o akla karşıyız, kazanalım kazanmayalım karşıyız. Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu milletin bir ve bütün olması için birbiriyle kardeşçe yaşaması için sonuna kadar çaba göstereceğiz. Bugün bu çağrıyı yapanlar kendilerinden utanacaklar. Ama bu çağrıya uyan esnaf kardeşimize söyleyeyim bugün için hata yapmış olabilir, her zaman yine bu başkanınızın başının üstünde yeriniz var. Hepinizi bekliyorum.

    SANA İSTANBUL’A BİR DAHA İHANET ETME FIRSATINI VERMEYECEĞİZ KARDEŞİM: Şunu da ifade edeyim. Bugün bu şekilde milletini bölen akıl, tek kişi olarak her şeyi yaparım diyen baskıcı akıl, ben minibüsçünün işini çözüyorum. Bakıyorum bir gün sonra adam işi gücü bırakmış Ankara‘dan kalkmış, zoraki 50 tane minibüsçü esnafını toplamış, kendisini alkışlatıyor. Taksicinin işini çözüyorum, bakıyorum bir gün sonra Ankara’dan kalkmış İstanbul’a gelmiş o taksiciye kendini alkışlatıyor. Yahu kardeşim bu millet seni cumhurbaşkanı seçti, İstanbul Belediye Başkanlığı’nı hala unutamadığını anlıyorum. Beni kıskanarak her gün hatırlıyorsun onu da anlıyorum. Bundan vazgeç, İstanbul aşkım aşkım diye diye İstanbul’a nasıl ihanet ettiğini kendin açıkladın. Sana İstanbul’a bir daha ihanet etme fırsatını vermeyeceğiz kardeşim. Şunu da söyleyeyim ben Ekrem İmamoğlu olarak İstanbul’u çok iyi biliyorum. Allah bana yardım etti. Şöyle yaptım İstanbul’a ilk geldiğim andan itibaren özel arabam olsa da olmasa da çoğu zaman sizin vasıtalarınızla dolaştım. Ta nereden biliyor musunuz? Pendik’ten, Tuzla’dan Beylikdüzü’ne Silivri’ye. Günde 9-10 vesait değiştirdiğimi biliyorum. Sizin sayenizde İstanbul’u çok iyi biliyorum, siyasetin sayesinde değil. Hem İstanbul’u biliyorum hem sizin sayenizde arabalarınıza, vapurunuza, otobüsünüze bindiğimde hem İstanbulluları tanıdım hem İstanbul’u iyi biliyorum hem esnafı iyi biliyorum. Benim size sözüm, yarın öbür gün görevlerimiz biter, elimi kolumu sallaya sallaya, gönül rahatlığıyla taksinize bineceğim, minibüsünüze bineceğim, otobüsünüze bineceğim ama o birileri binemeyecek haberiniz olsun. Bunların tümünü yapacağız. Çünkü net olarak söyleyeyim, biz kavga etmeye değil, sorun çözmeye geliyoruz. Milletimizden yetkiyi de bunun için istiyoruz.

    BİZZAT KENDİLERİNİN İTİRAF ETTİĞİ VİDEOLARLA MİLLETİMİZİ KANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR: Bizimle hizmet ve çözüm üretme yarışına girmeyenlerin de halini görüyoruz. Ne acı veya ne yazık ki yalan olduğunu, montaj olduğunu bizzat kendilerinin itiraf ettiği videolarla milletimizi kandırmaya çalışıyorlar ve bizi sözüm ona karalamaya çalışıyorlar. Ne uğruna? Oy uğruna yalan söylemek, iftira atmak, Allah şahit bir kişiye dahi hayatında bunu yapmadım, yapmam, bizim kitabımızda yazmaz kardeşim. Benim prensiplerimde de yazmaz. Benim inancım böyle bir şeyi şiddetle reddeder. Bunun adı büyük günahtır. Onun için sizler benim siyaset ve yönetim anlayışımı iyi bilirsiniz. Bende zerre particilik, ayrımcılık yok. Ben Beylikdüzü Belediye Başkanı oldum. Duayla işime başladım, annemle babam odaya geldi. Babam beni aldı arka odaya geçti dedi ki ‘Bak partili olabilirsin, partine layık ol. Partinin gurur duyduğu işleri yap. Ama bir gün kalkar particilik, partizanlık yaparsam benim evladım değilsin’ dedi bana. Ben öyle bir ahlakla işimi yapıyorum. Onu söyleyeyim. Onun için bizim anlayışımız da budur. Millet İttifakı’nın anlayışı da budur. Ayrımcılık yoktur, vatandaşa saygı vardır. Vatandaşın derdiyle dertlenmeyenlerden asla olmayacağız.

    28 MAYIS, MAKAMININ GEREĞİNİ YAPMAYANLARIN BİLETİNİ VATANDAŞIN KESTİĞİ GÜN OLACAK: Milletin kaynaklarını bir avuç insan için değil, sözümüz söz millet için kullanacağız. Makamların, mevkilerin gereği de budur. 28 Mayıs, makamının gereğini yapmayanların biletini vatandaşın kestiği gün olacak, buna inanıyorum. Vatandaş biletini kesecek. 28 Mayıs, toplumun tüm kesimlerinin sorunlarına çözüm arayan 13’üncü Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ülkeyi yol arkadaşlarıyla birlikte huzura kavuşturmak için yola çıktığı gün olacak. Size söz 28 Mayıs hep birlikte kavgaları bitireceğiz, huzur ve kardeşlik devri başlayacak. 28 Mayıs’ta hayatınızı güzelleştirecek olanlara geçit vermeyi unutmayın. 28 Mayıs’ta ekonomi, liyakatli insanlarla düzelteceklere geçit verin. 28 Mayıs’ta her şey çok güzel olacak diyenlere oy verin ve bilin ki evlatlarınızı, evlatlarımız gibi gençlerinizi, gençlerimiz gibi esnafımızı kendimiz gibi düşünen bir yönetim olacağız. Bunun sözünü veriyorum. Allah bizi mahcup etmesin. Memleketimiz için hayırlara vesile olacak bir gün olsun. Hepinizi oy kullanmaya, hakkınızı aramaya davet ediyorum.” 

     

  • KILIÇDAROĞLU: “UMUTSUZLUĞA KAPILMAK MİLLİYETÇİLERE HİÇ YAKIŞMAZ. BİR KİŞİ KALSAK BİLE SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ”

    KILIÇDAROĞLU: “UMUTSUZLUĞA KAPILMAK MİLLİYETÇİLERE HİÇ YAKIŞMAZ. BİR KİŞİ KALSAK BİLE SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ”

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da ülkücü kanaat önderleri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, “Umutsuzluğa kapılmak milliyetçilere hiç yakışmaz. Bir kişi kalsak bile sonuna kadar mücadele edeceğiz. Tarihin bize yüklediği temel bir sorumluluk var. Sorunları aşmak da bizim görevimiz. Soruna teslim olmak değil; sorunu aşmak bizim görevimiz. Var olan soruna karşı direnmek yeni çözümler üretmek, sandığa gitmek ve vatanına sahip çıkmak. Onun için diyorum; sandığa git, vatanına sahip çık diye. Vatanımıza sahip çıktığımız zaman bütün sorunları çözeceğiz. Akılla, mantıkla, bilgi ile birikimle bütün sorunları çözmek mümkün” dedi. Kılıçdaroğlu’nun programın ardından sohbet ettiği, “Doğunun Başbuğu” olarak anılan Yılma Durak, “Sayın Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin bugünkü şartları içerisinde bir şans olarak görüyorum. Bunu samimiyet ile söylüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, şansımızdır” dedi.

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da Ülkücü Kanaat Önderleri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, daha sonra ülkücüler tarafından “Doğunun Başbuğu” olarak anılan Yılma Durak ile de sohbet etti.

    Kılıçdaroğlu, ülkücü kanaat önderlerine şöyle seslendi:

    “BİR YOL AYRIMINDAYIZ”

    “Bir yol ayrımındayız. Hepimiz bunun farkındayız. Güzel ülkemizde huzur içinde ve beraber yaşamak istiyoruz. Zaman zaman tarihsel süreçlere de girildi değerli kardeşlerim tarafından. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vazgeçemediği iki temel ilkesi vardır. Birincisi ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ der. Yani, ‘Bayrağımın altında hiç kimsenin dokunmayacağı bir özgür iradeye sahip olmak zorundayım’ der. Biz buna, ‘siyasi özgürlük’ deriz. Ama Türk tarihinden de hanedanlardan da bahsettik. Ama ekonomik olarak zayıf olduğunuz zaman siyasal özgürlüğünüz hep tartışmalı hale geliyor. Onun için ikinci bir kuralı daha vardır. Der ki Mustafa Kemal, ‘Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa siyasi istikbaliniz her zaman tartışma konusu olur. Bu nedenle bağımsızlık savaşını kazandıktan sonra ilk yaptığı iş İktisat Kongresi’ni toplamak olmuştur. Devasa bir Osmanlı düşünün. Fabrikaları çalışmayan, üniversiteleri bilgi üretmeyen ve zaman içinde giderek çöken ve Batı’nın emperyal güçlerine bir anlamda teslim olan bir Osmanlı düşünün. Mustafa Kemal bunun hepsinin farkındaydı. O nedenle ilk olarak İzmir İktisat Kongresi’ni topladı. Kongreyi topladı ardından hemen Kayseri’de (1921) Uçak Fabrikası’nın temelini attı. Dokuz yıl sonra Kayseri’den kalkan ilk uçak Ankara’ya gitti. Etimesgut’ta Uçak Motorları Fabrikası’nı kurdu. İkinci Uçak Fabrikası’nı Eskişehir’de kurdu. 1945 yılında dünyaya uçak ihraç eden beş ülkeden birisi Türkiye Cumhuriyeti devletiydi.

    “ONURUYLA YAŞAYAN, KİMSEYE EL AVUÇ AÇMAYAN BİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ KURMAYA AZMETTİ VE BUNU BÜYÜK ÖLÇÜDE GERÇEKLEŞTİRDİ”

    Kırıkkale, küçük bir köydü. Entegre savunma sanayinin merkezi haline getirdi. Bugün Kırıkkale bir il. Demir çelik üretemiyordu. Karabük Demir Çelik’i kurdu. Hayatın her alanına müdahale etti ve gelişmeyi sağlamak istedi. Üniversiteler bilgi üretmeye başladı. Onuruyla yaşayan, kimseye el avuç açmayan bir Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmaya azmetti ve bunu büyük ölçüde gerçekleştirdi. Daha sonra bunların tamamı kapandı. Şeker Fabrikaları… Uşak Şeker Fabrikası yumurta satılarak kurulmuştur. Sanayi ürünü ihracatımız yoktu. O Türkiye Cumhuriyeti’nden güçlü bir devlet inşa etmek için her türlü çabayı harcadı ve hiç kimseye el avuç açmadı. Osmanlı’nın borcunu da son kuruşuna kadar ödedi.

    “YENİ BİR SÜRECİ BAŞLATMAK ZORUNDAYIZ VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN İDEALLERİNE UYGUN GÜÇLÜ, GÜVENİLİR, DÜNYADA SÖZ SAHİBİ OLAN BİR TÜRKİYE’Yİ İNŞA ETMEK ZORUNDAYIZ”

    Yeni bir süreci başlatmak zorundayız ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ideallerine uygun güçlü, güvenilir, dünyada söz sahibi olan bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Biz bunu yapmak zorundayız. Milliyetçilik dediğiniz budur. Eğer birisi kalkıp da bu devletin başkanına aptal olma diyor ve o da ses çıkarmıyorsa ve bizler ses çıkarmıyorsak bir derdimiz var demek ki. Beka sorunundan söz ediyor. Evet, Türkiye’de bir beka sorunu var. Nedir beka sorunu? Eğer diyor ki ‘Beni kızdırma bak senin mal varlığını açıklarım.’ Tek bir cümle kurulamıyorsa buna karşılık bu memleketi yöneten kişinin teslim alındığını gösteriyor. Eğer bir devletin başkanı kalkıp da benim için bir şey söyleseydi, böyle bir cümle kullansaydı ona şunu söylerdim. Araştırmazsanız namertsiniz, derdim.

    “BİZİ KÜLTÜRÜMÜZE YABANCILAŞTIRDILAR”

    Bizi kültürümüze yabancılaştırdılar. Bizim güzel bir dilimiz var, Türkçemiz. Türkçe için ses bayrağımız diyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yabancı sözcüklerden de arındırdı. Kendi dilimizi konuşacağız. Kendi şarkılarımızı söyleyeceğiz. Kendi şiirlerimizi yazacağız. Kendi romanlarımızı, öykülerimizi kendi dilimizle yazacağız. Bunların hepsi yapıldı. Türk Dil Kurumu (TDK), Türk Tarih Kurumu (TTK) bunun için kuruldu.  Türk sözcüğünü kullanmak bile neredeyse yasaktı hanedan yönetimlerinde. Şimdi öyle değil. TTK ile kendi tarihimizi, kültürümüzü, dilimizi öğrenmeye çalıştık. Bir siyasi vesayettir, bunlar kalacaktır diye, dilimizi geliştireceğiz, tarihimizi öğreneceğiz diye. Tarihin dokuları içerisinde nerelerden nerelere geldiğimizi bilmemiz, bunları anlatmamız gerekiyor. Kendi kültürümüzü, tarihimizi evlatlarımıza yeteri kadar anlatamadık. Belli dönemlerde yörükler birbirine girdiler.

    “MİLLİYETÇİLİK BU ÜLKEDE HİÇ KİMSEYE, HİÇBİR EMPERYAL GÜCE EL AVUÇ AÇMADAN ÖZGÜRCE YAŞAYABİLMEKTİR VE BUNUN ALTYAPISINI OLUŞTURMAKTIR”

    Yörükler niye girsinler, bu devletin temel taşlarından birisidir. Ne kadar güzel anlatılır değil mi? Toroslar’a çıkacaksınız. Eğer umutsuzluk olduğu zaman, eğer bir baca tütüyorsa bilin ki artık hiç kimse size bir şey yapamaz. Umudun nerelere bağlandığını gösterir. Yiğit insanlara umudun bağlandığını gösterir. O umudu her zaman, her ortamda yaşatmak zorundayız. Eğer bunu yaşatabilirsek zaten sorunları büyük ölçüde aşmış oluruz. Milliyetçilik bu ülkede hiç kimseye, hiçbir emperyal güce el avuç açmadan özgürce yaşayabilmektir ve bunun altyapısını oluşturmaktır. Kıbrıs çıkarmasında hemen çıkarmanın ertesinde şu söylendi. ‘Bizim uçaklarımızı, bizim haberimiz olmadan, bizden izin almadan kullanamazsınız. Bizim gemilerimizi, bizden izin almadan kullanamazsınız.’ O zaman hatırlıyorum. Cumhuriyet gazetesi ‘Başkasının vermediğini millet yapar’ diye çıkarma gemisi inşa etmek için kampanya açmıştı. Kendi çıkarma gemimiz bile yoktu. Savunma sanayinin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyorduk ama savunma sanayinin elini kolunu bağlamışlardı.

    “TÜRKİYE KENDİ İÇ DİNAMİKLERİYLE KENDİ BÖLGESİNDE DE DÜNYADA DA SÖZ SAHİBİ OLABİLİR. YETER Kİ SİYASET BUNUN ÖNÜNÜ AÇSIN”

    Rahmetli Özal, savunma sanayi fonunun kurması, daha sonra gelişmesi, ordumuzun TSK Güçlendirme Vakfı’nın öncülüğünde ve büyük ortaklığında ASELSAN’ın, HAVELSAN’ın kurulması, MKE’nin modernize edilmesi, bu konuda olağanüstü çabalar harcanması, Tank Palet Fabrikası’nın, ki değeri 20 milyar dolardır, Sakarya Arifiye’de onun harekete geçmesi, ki 2018’de 5 model tank üretildi. 5 model tank Ankara’ya getirildi. Ankara’da deneme atışları yapıldı. Tamamı başarılıydı. Seri üretime geçilecekti, engellendi. Niye engellendi? Bunu hepinizin araştırmasını isterim. Tank Motorları Fabrikası Türkiye’de kurulacaktı. Onun da şartları hazırlandı, anlaşmaları yapıldı. Ama o da engellendi. Türkiye’nin gerçekleri çok farklı. Bazen gerçeklerden çok farklı hareket edebiliyoruz. Türkiye kendi iç dinamikleriyle kendi bölgesinde de dünyada da söz sahibi olabilir. Yeter ki siyaset bunun önünü açsın. Yeter ki çalışın, üretin densin. Bunların hepsini yapmak mümkündür.

    “BİZ BUGÜN KARACAOĞLAN’IN, YUNUS EMRE’NİN NE DEDİĞİNİ BİLİYORUZ”

    Ebu Müslim Horasani’den söz edildi. Yanlış hatırlamıyorsam ilkokul veya ortaokul yıllarında iki ciltlik Ebu Müslim Horasani diye kitap yayınlanmıştı. O zamanlar televizyon yoktu. Rahmetli babam hepimizi toplardı. Ebu Müslim Horasani’nin öykülerini okur ve hepimiz bir televizyon izler gibi, bir masal dinler gibi dinlerdik. Daha sonra kitabı kapatır, araya bir kağıt koyardı. Yarın tekrar okuruz, derdi. Dolayısıyla Emevi saltanatının yıkılışını, Abbasiler’in kuruluşunu, Horasani’nin o süre içerisinde ne kadar büyük başarılar elde ettiğini hepsini o kitapta okumuştum. Biz kendi tarihimizi de bilmek zorundayız. Tarihin kahramanlarını, mutlaka geniş kitlelere, evlatlarımıza anlatmak zorundayız. Eğer Horasan erenleri olmasaydı bizim bugün dilimiz de olmayacaktı. Horasan erenlerine çok şey borçluyuz. O erenlerin gelmesi, Anadolu’nun Türkleşmesi, kendi dilimizin gelişmesi… Biz bugün Karacaoğlan’ın, Yunus Emre’nin ne dediğini biliyoruz. Okuduğumuzda anlıyoruz. Yüzyıllar önce yazılmış bunlar, bugün yazılmamış. Yüzyıllar önce dilimizi geliştirdiler, anlattılar. Sevgiyi, hoşgörüyü anlattılar.

    “ÜLKEMİZİN ÇIKARI, BAYRAĞIMIZ VE VATANIMIZ İÇİN BERABER VE BİRLİKTE OLMAKTA ZORUNDAYIZ”

    Ozan Arif, benim de büyük dikkatle, sevgiyle dinlediğim, zaman zaman görüşlerini okuduğum önemli bir ozanımızdı. Ben Aşık Mahzuni Şerif’e nasıl yaklaştıysam Ozan Arif’e de öyle yaklaştım. Bu toprakların evladı ve bu toprakların bağımsızlığı, özgürlüğü için mücadele eden, şarkılar, türküler söyleyen ve hepimizi heyecanlandıran bir kişidir. Kendi insanımıza sahip çıkmak zorundayız. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil. Ama ülkemizin çıkarı, bayrağımız ve vatanımız için beraber ve birlikte olmakta zorundayız. Bu bayrak dalgalandığı zaman ben huzur içinde evimde uyuyabilirim. Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Vatanımız ve bayrağımız. Başka kırmızı çizgi yok. Vatan ve bayrak diyen herkesi başımızın üstünde yeri var. Vatanımıza ve bayrağımıza sahip çıktığımız zaman göreceksiniz Türkiye nasıl hızla büyüyor, nasıl hızla gelişiyor.

    “ORTA DOĞU, BİR SORUN ALANI VE SORUN ALANININ BİR PARÇASI HALİNE GELDİ”

    Sığınmacılar. Orta Doğu politikası. Gazi Mustafa Kemal der ki ‘Arap dünyasına karışmayacaksınız. Ama o dünyada bir sorun çıkarsa Türkiye Cumhuriyeti devleti sorun çözen, başvurulan kaynak olarak ortaya çıkmalı.’ Yani orada bir sorun çıktığı zaman gelip bize danışacaklar. Gel bizi barıştır, bizi bir araya getir. Evet T.C. devletinin asıl görevi buydu. Fakat oradan süratle çıktık. Orta Doğu, bir sorun alanı ve sorun alanının bir parçası haline geldi.

    “CANI İSTEYEN TÜRKİYE’YE GELİYOR”

    Mısır’la kavga ettik, Suriye ile kavga etti, diğerleri ile kavga ettik. Dolayısıyla pek çok geldi bizim kapımıza dayandı ve resmi rakamlara göre yaklaşık 10 milyon Suriyeli ya da kaçak var. Hala sınırlar açık ve hala yol geçen hanı. Canı isteyen Türkiye’ye geliyor. Siz, Pakistan’ından tutun diğer yerlerden tutun Afrika’dan tutun, Irak’tan tutun her yerden insanlar akın akın geliyor. Bu bizim dokularımızı korumamız açısından büyük bir risktir. Kilis’e gittim, Kilis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ile görüştüm. Bana aynen şunu söyledi, ‘Fazla değil birkaç yıl sonra seçimler olduğunda Kilis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı bir Suriyeli olacak’ dedi. Çünkü, iş yerlerinde onlara sorulmuyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmamanızın hiçbir önemi yok. Kurduğunuz şirket ticaret odasına kayıtlıysa gelip rahatlıkla oy kullanabiliyorlar. Yine Kilis’te ana cadde vardı, orada da vatandaşlarla sohbet ederken şunu söylediler, ‘Bu ana cadde pahalı dükkanların olduğu yer fakat, burada Türklerin sayısı giderek düştü. Suriyelilerden de bir kişi aradığı zaman para bol, gelip parayı veriyorlar ve burada iş yeri açabiliyorlar’ diye. Bunlar büyük bir sorun. Bizim evlatlarımız, gencecik askerlerimiz, vatanın korunması için mücadele ediyorlar. Ama onlar da gencecik geliyorlar, caddelerimizde sokaklarımızda volta atıyorlar. Eğer sen kendi ülkeni koruyacaksan, Türkiye’de ne işin var?  Gideceksin Suriye’ye varsa bir şey, orada mücadele edeceksin. Geliyorsun Türkiye’ye Türkiye’de istediğin gibi geziyorsun.

    En son Hatay’daydım. Hatay’da bir esnafa şunu söyledi, ‘Bizim, bunlarla rekabet etme şansımız yok. Biz vergi veriyoruz; bunlar hiç vergi vermiyorlar. Biz çalışırken sigortalıyız, bunların hiçbirisinin sigortalı değil. Şikayet ettiğimizde dükkanı kapatıyorlar, üç gün sonra yeni bir dükkan açıyorlar. Dolayısıyla biz giderek burada azınlığa düşeceğiz’ diye dile getirdiler.

    “UMUTSUZLUĞA KAPILMAK MİLLİYETÇİLİĞE HİÇ YAKIŞMAZ”

    Muasır medeniyet nedir? Eğer bilgide ve teknolojide sürekli ilerlerseniz. Muasır medeniyetin öncüsü olursunuz. İslam tarihine baktığınızda, İslamiyet ile beraber dünyanın en önemli bilim insanlarının çıktığını görürsünüz. Uzay biliminde de var, matematikte de var… Fakat bundan sonra çok ama çok gerilere gitti. İslam dünyası büyürken, o dönemin bilim insanlarının yayınladıkları eserler Roma’ya götürüldü ve Orta Çağ rönesansını başlattılar. Fakat, biz bu zaman süreci içerisinde bu tünelde geriye doğru gittik. Şimdi bunları anlattım ama sakın umutsuzluğa kapılmayın. Umutsuzluğa kapılmak hele hele milliyetçilere hiç yakışmaz. Bir kişi kalsak bile sonuna kadar mücadele edeceğiz.

    “SANDIĞA GİT, VATANINA SAHİP ÇIK DİYE. VATANIMIZA SAHİP ÇIKTIĞIMIZ ZAMAN BÜTÜN SORUNLARI ÇÖZECEĞİZ”

    Tarihin bize yüklediği temel bir sorumluluk var. Zor durumdayız biliyorum. Evet, sorunlar var biliyorum. Ama sorunları aşmak da bizim görevimiz. Soruna teslim olmak değil; sorunu aşmak bizim görevimiz. Var olan soruna karşı direnmek yeni çözümler üretmek, sandığa gitmek ve vatanına sahip çıkmak. Onun için diyorum; sandığa git, vatanına sahip çık diye. Vatanımıza sahip çıktığımız zaman bütün sorunları çözeceğiz. Akılla, mantıkla, bilgi ile birikimle bütün sorunları çözmek mümkün. Biz demokrasiyi isteyen, herkesin özgürce düşüncelerini ifade ettiği güzel bir toplum istiyoruz, huzurlu bir toplum istiyoruz. Kendisi ile kalkınan, başkalarının el avuç açmayan, bizim aldığımız tarihimizden yani Gazi Mustafa Kemal’den aldığımız, Mete Han’dan bu yana da asla ve asla geri adım atmadığımız ve ülkemizin, ülkümüzü büyütmek için çaba harcadığımız güzel bir Türkiye inşa etmek istiyorum. Pek çok sorun var, devlet yönetiminde sorun var, siyaset anlayışında sorun var ama bütün bunların hepsini çözmek bizim elimizde. Sizden tek bir isteğim var; sandığa gidin, oyunuzu kullanın ve vatanınıza sahip çıkın. Beraber bunu yaptığımız zaman önümüzde hiçbir güç durmayacaktır. Şundan emin olun, hiçbir emperyal gücün karşısında asla ve asla diz çökmeyeceğim. Asla ve asla hiçbir vatandaşımın yüzünü öne eğdirmeyeceğim. Çünkü bizim mücadelemiz hak mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, milli mücadeledir. Milli mücadelenin bitmiştir diye kabul etmeyin. Adı üstünde başına ‘Milli’ eklenmişse o kuşaktan kuşağa devam eden bir mücadeledir. Yani, benim torunlarım da aynı mücadeleyi yapacaklar. Çünkü, milli mücadele bizlerin, Anadolu coğrafyasının, Trakya coğrafyasının yani Kuvayı Milliye’nin yani bütün, hepimizin inandığı koca Türkiye Cumhuriyeti’nin her dönem söz sahibi olmasıdır. Her dönem sözünün dinlendiği, itibarının olduğu bir devlettir.

    “BEDEL ÖDEMEKTEN DE ASLA ÇEKİNMEM”

    Bedeller ödediler, yeri geldiğinde biz de bedel ödeyeceğiz. Bedel ödemekten de asla çekinmem. Yorgunluktan söz edildi; acaba Kılıçdaroğlu yoruldu mu diye. Hayatım boyunca yorgunluktan söz etmedim, söz etmeyeceğim. Bu ülke ayağa kalkacak. Yorulmak bize yakışmaz. Tam tersine mücadele etmek lazım, inanın arkadaşlar mücadele inançla olur. Mücadele bir davaya inanmak ile olur. Bizim davamız, büyük Türkiye davasıdır. Bizim davamız kalkınan, büyüyen, sözü dinlenen bir Türkiye davasıdır. Bizim davamız, bütün komşularına örnek olan, bütün İslam dünyasına ve bütün mazlum milletlerine örnek olan bir davadır bizim davamız. Biz, bağımsızlık mücadelesini verdikten sonra bütün mazlumların da bağımsızlık mücadelesi verdiğini görüyoruz. Biz Cumhuriyeti kurduktan sonra bütün mazlum milletlerin cumhuriyeti kurduğunu görüyoruz ve biz şimdi çağdaş uygarlığı yakalayıp yaklaştığımız zaman bütün mazlum milletler de bizi örnek alacaklardır. Türkiye’nin tarihsel böyle bir sorumluluğu vardır, bu sorumluluğu da hepimizin bilmesi gerekiyor ve bu sorumluluk içinde hareket etmesi gerekiyor. Biz, gelişeceğiz. Biz, büyüyeceğiz. Biz, kucaklaşacağız. Biz, demokrasimizi geliştireceğiz ve biz bütün mazlum milletlere örnek olacağız. Hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Zaman gelip geçen bir süreçtir. Ama o zaman dilimi içinde sonunda galip gelenler hep bizler olacağız. Çünkü, tarih hep haklıları galip kılmıştır. Biz haklıyız, davamız haklı ve mutlaka galip geleceğiz.

    “BİRLİKTE MÜCADELE ETMEK ZORUNDAYIZ”

    Mücadeleyi kadını, erkeği, yaşlısı, genci ile yapacağız. Bu mücadelenin yaşı yoktur. Bu mücadelenin kadını erkeği yoktur. Hepimiz ortak mücadele etmek zorundayız. Birlikte mücadele etmek zorundayız. Elbette milliyetçi olarak kendisini tanımlayıp; başka bir cenahta olanlar da var ama o arkadaşlarımızı da kavga etmeden, onların hatalarını da yanlışlarını da anlatarak, birilerinin bir yere giderek dakikalarca kronometre çalıştırılarak bekletilmesi, bunlar bizi ağır yaralıyor. Buradan Türkiye’nin çıkması lazım. Çıkmasının yolu da çalışmaktan geçiyor. Çekinmeden, korkmadan, cesurca ve inanarak anlatmak gerekir. Ben arkadaşlarıma söylüyorum zaman zaman konuşurken; inanmadığınız bir şeyi sakın anlatmayın. Çünkü gözler yalan söylemez. Bir şeye inanıyorsanız rahatlıkla söyleyeceksiniz ve söylediğiniz şeyin arkasında kapı gibi duracaksınız. Sizin inançlı olduğunuzu, sizin bir dava adamı olduğunuzu herkesin bilmesi lazım. Bir kişi aslında bin kişiyiz demektir. Gazi Mustafa Kemal, Haydarpaşa’da küçük bir gemiye binip, giderken orada demirleyen düşman gemilerini görmüştür. Dolmabahçe’nin önünde. Söylediği ‘Geldikleri gibi giderler’, mücadele kutsal bir mücadele.

    Türkiye’yi bu çıkmazdan çıkarıp, daha bağımsız, özgür, bütün dünya ile barış içinde yaşayan bir Türkiye haline getirmektir. Bu idealler ile yola çıktık. Bugün buradayız, bu salondayız ama eminim bizim gibi düşünen milyonlar var. O milyonların da bizim sesimiz olarak Türkiye coğrafyasında bizim beklentilerimizi anlatmaları gerekiyor.”

    YILMA DURAK: “KILIÇDAROĞLU’NUN TÜRKİYE’NİN BUGÜNKÜ ŞARTLARI İÇERİSİNDE BİR ŞANS OLARAK GÖRÜYORUM”

    Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından ülkücüler tarafından “Doğunun Başbuğu” olarak anılan Yılma Durak ile de sohbet etti. Durak şunları söyledi:

    “Sayın Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin bugünkü şartları içerisinde bir şans olarak görüyorum. Bunu samimiyet ile söylüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, şansımızdır. Allah ondan razı olsun. Kendisi böyle bir gayretin, tercihin içerisine girdi. Bizi mutlu etti. Çok teşekkür ediyorum kendisine. Allah yardımcısı olsun. Allah muvaffak etsin. Biz, kendisi ile beraberiz. Rabbim yar ve yardımcısı olsun.”

    KILIÇDAROĞLU: “KARAMSAR DEĞİLİM, HİÇ KARAMSAR DA OLMADIM. TÜRKİYE, GÜZEL VE GÜÇLÜ BİR ÜLKE. BU ÜLKENİN GENÇLERİ, ÜLKELERİNE SAHİP ÇIKACAKLARDIR”

    Kılıçdaroğlu ise Durak’a şunları dedi:

    “Yılma Bey, bir dönem ülkücü hareketin en köklü ve en sevilen isimlerinden birisiydi. Bugün de sanıyorum, bu hareketin size minnet borcu var. Büyük çabalar harcadınız. Erzurum’un efsane isimlerinden birisiydiniz. Bugün de aynı şekilde. Hayata dört elle sarılıyorsunuz. Türkiye’deki gelişmeleri yakından izliyorsunuz. Az önce de sohbetiniz de ifade ettiniz, pek çok sorun yaşanıyor. Bunun farkındayım ben. Dolayısıyla bu sorunları aşma konusunda sizlerin sözlerinin özel bir ağırlığı var. Doğu’nun başbuğu olarak tanımlandınız. Şöyle bir ağırlığı var; çünkü, genç kuşaklar sizin motivasyonunuz ile bugünlere kadar geldiler. O kuşaklar; ülkenin yani Türkiye’nin bugün içine düştüğü sorunu bizzat kendileri yaşıyorlar ve kaygı, endişe yaşıyorlar. O kaygıları ve endişeleri gidermek de bizim görevimiz, onlara umut vaat etmek. Onlara geleceğe umutla bakmalarını sağlamak. Onların sandığa gitmelerini, demokratik yollar ile otoriter bir yönetimi değiştirme konusundaki telkinlerimizi anlatmak… Sonuçta ben inanıyorum; karamsar değilim, hiç karamsar da olmadım. Türkiye, güzel ve güçlü bir ülke. Bu ülkenin gençleri, ülkelerine sahip çıkacaklardır. Demokrasilerine sahip çıkacaklardır. Yeni bir Türkiye’yi inşallah hep birlikte inşa edeceğiz. Sizlerle beraber olmaktan son derece mutluyum. Ayrıca Mamak Mektupları’nı da büyük bir dikkatle okuyacağım. Bunun da sözünü veriyorum.”

  • ANKARA ÜNİVERSİTESİ’NDEN İHRAÇ EDİLEN BARIŞ BİLDİRİSİ İMZACISI EĞİTİM SEN GENEL BAŞKANI NEJLA KURUL, GÖREVİNE İADE EDİLDİ

    ANKARA ÜNİVERSİTESİ’NDEN İHRAÇ EDİLEN BARIŞ BİLDİRİSİ İMZACISI EĞİTİM SEN GENEL BAŞKANI NEJLA KURUL, GÖREVİNE İADE EDİLDİ

    OHAL döneminde yayınlanan 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Ankara Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilen “Barış Bildirisi” imzacısı Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, göreve iade edildiğini duyurdu.

    Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, sosyal medya hesabından göreve iade edildiğini duyurdu. Kurul, şu mesajı paylaştı:

    “Sevgili dostlar! 686 sayılı KHK ile haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilmiştim diğer kamu emekçileri gibi. Ankara 21. İdare Mahkemesi bu hukuksuz işlemin iptaline karar verdi, göreve iade edildim. Kimsenin KHK keyfiyetiyle karşılaşmayacağı bir ülke için mücadeleye devam.”

    Eğitim Sen’in sosyal medya hesabından da konuyla ilgili şu açıklama yapıldı:

    “686 sayılı KHK ile haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen Genel Başkanımız Prof. Dr. Nejla Kurul, Ankara 21. İdare Mahkemesi’nin kararıyla göreve iade edildi. Tüm kamu emekçileri işlerine iade edilene kadar, mücadeleye devam edeceğiz! KHK’ler gidecek, biz kalacağız.”

  • İYİ PARTİ ANKARA İL BAŞKANI FARUK KÖYLÜOĞLU: “KENDİSİNİ MİLLİYETÇİ OLARAK ADLANDIRAN PARTİLER HÜDA-PAR İLE AYNI İTTİFAKTA BULUNABİLİYORLAR. İÇLER ACISI”

    İYİ PARTİ ANKARA İL BAŞKANI FARUK KÖYLÜOĞLU: “KENDİSİNİ MİLLİYETÇİ OLARAK ADLANDIRAN PARTİLER HÜDA-PAR İLE AYNI İTTİFAKTA BULUNABİLİYORLAR. İÇLER ACISI”

    Haber: MAHİR BAĞIŞ – Kamera: MEHMET MEHMETLİOĞLU 

    İYİ Parti Ankara İl Başkanı Faruk Köylüoğlu, “Kendisini milliyetçi olarak adlandıran partiler HÜDA-PAR ile aynı ittifakta bulunabiliyorlar. İçler acısı. Düşünülmesi gereken, milletin karar vereceği de bu” dedi.

    İYİ Parti Ankara İl Başkanı Faruk Köylüoğlu, Ankara’da basın mensupları ile bir araya geldi. Köylüoğlu şu mesajları verdi:

    “Son yaşadığımız olaylar özellikle Cumhurbaşkanın montajı kabul etmesi, dolayısıyla iftira attığını kabul etmesi; Millet İttifakı’nın bir takım şer odaklarıyla birlikte olduğuna dair iftiraları montaj haline getirerek vatandaşa sunmuş olduğunu kabul etmesi tam anlamıyla bir fiyasko. Vatandaş bunu çok ciddi şekilde değerlendirecektir; HÜDA-PAR ile kol kola olan Cumhur İttifakı’na hiçbir şekilde ödün vermeyecektir diye düşünüyorum. 28 Mayıs artık bir referanduma dönüştü. Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, hukuk devleti olup olmayacağı konusuna karar vereceği haline geldi. 90 yıl önce Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sayesinde elde edilen kadınlar seçme ve seçilme hakkının verildiği 90 yıl öncesinden daha öncesine döndürme çabasında olan bir cenah ile karşı karşıya olduk. İnanamıyorum ki kendisini milliyetçi olarak adlandıran partiler HÜDA-PAR ile aynı ittifakta bulunabiliyorlar. İçler acısı. Düşünülmesi gereken, milletin karar vereceği de bu.”