Etiket: ceza

  • İMAMOĞLU DAVASINDA VERİLEN KARARLARA İTİRAZI DEĞERLENDİRECEK İSTİNAF MAHKEMESİNİN HEYETİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILDI

    İMAMOĞLU DAVASINDA VERİLEN KARARLARA İTİRAZI DEĞERLENDİRECEK İSTİNAF MAHKEMESİNİN HEYETİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILDI

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen hapis ve siyasi yasak kararına yapılan itiraza bakacak olan istinaf mahkemesinin başkanı ve bir üyesi, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kararı ile değiştirildi.

    Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi; adli yargı hakimlerinin müstemir yetkilerinin belirlenmesi, yeniden inceleme ve tevziye ilişkin taleplerin değerlendirmesine ilişkin kararı 24 Ağustos’ta yayınladı. Daire, Bölge Adliye Mahkemeleri ile ilgili kararını da resmi internet sitesinde yayınladı.

    Karar ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen iki yıl yedi ay 15 gün hapis cezası kararının istinaf değerlendirmesini yapacak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi’nin heyetinde de değişiklik yapıldı.

    Üç üyeden oluşan 24. Ceza Dairesi’nin başkanı Sezai Öztürk’ün yetkisi kaldırıldı. Öztürk, 2. Ceza Dairesi Başkanlığı’na gönderildi. Öztürk’ün yerine, 24. Ceza Dairesi başkanlığına Yaşar Kılınç atandı. 24. Ceza Dairesi’nin üyesi Rüştü Yamak 1. Ceza Dairesi Üyeliği’ne atandı. Yamak’ın yerine Muharrem Ballı atandı.

     

     

  • VOA DİREKTÖR VEKİLİ YOLANDA LOPEZ: “VOA, SANSÜR GİRİŞİMİ NİTELİĞİNDEKİ HER TÜRLÜ TALEBE İTİRAZ ETMEYE DEVAM EDECEKTİR”

    VOA DİREKTÖR VEKİLİ YOLANDA LOPEZ: “VOA, SANSÜR GİRİŞİMİ NİTELİĞİNDEKİ HER TÜRLÜ TALEBE İTİRAZ ETMEYE DEVAM EDECEKTİR”

    Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 21 Ağustos’ta VOA Türkçe’nin üç gün içinde isteğe bağlı yayın hizmeti lisansı başvurusunda bulunmaması ve üç aylık yayın lisans bedelini ödememesi halinde erişim engellemesi talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne başvuracağını açıkladı. VOA Direktör Vekili Yolanda Lopez konuya ilişkin, “VOA, Türk düzenleme denetleme kurumlarının, ya da haber ve bilgi sağladığımız herhangi bir ülkedeki makamların, haber yayınlarımızı sansürleme girişimi niteliğindeki her türlü talebine itiraz etmeye devam edecek. İzleyicilerimiz için güvenilir bir bağımsız gazetecilik kaynağı olarak kalma zorunluluğu tüzüğümüzde yer alıyor. Bu nedenle VOA’nın misyonunu yerine getirme kabiliyetini tehdit eden herhangi bir müdahaleden kaçınmak için gereken her adımı atacağız” açıklamasını yaptı.

    RTÜK, 21 Ağustos’ta VOA Türkçe’nin üç gün içinde isteğe bağlı yayın hizmeti lisansı başvurusunda bulunmaması ve üç aylık yayın lisans bedelini ödememesi halinde erişim engellemesi talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne başvuracağını açıkladı. 

    VOA Direktör Vekili Yolanda Lopez, RTÜK açıklaması ile ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: 

    “VOA, Türk düzenleme denetleme kurumlarının, ya da haber ve bilgi sağladığımız herhangi bir ülkedeki makamların, haber yayınlarımızı sansürleme girişimi niteliğindeki her türlü talebine itiraz etmeye devam edecek. İzleyicilerimiz için güvenilir bir bağımsız gazetecilik kaynağı olarak kalma zorunluluğu tüzüğümüzde yer alıyor. Bu nedenle VOA’nın misyonunu yerine getirme kabiliyetini tehdit eden herhangi bir müdahaleden kaçınmak için gereken her adımı atacağız.”

    ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Salı günü yapılan açıklamada, Bakanlığın durumu yakından takip ettiği ve “derin endişe duyduğu” belirtildi. Bakanlık’tan bir sözcünün, ABD’nin Türkiye’yi “temel ifade özgürlüğüne saygı gösterme yükümlülüklerini ve taahhütlerini yerine getirmeye” çağırdığını söylediği aktarıldı. Sözcü, “Bireyin ifade özgürlüğü hakkı, sınırlara bakılmaksızın her türlü bilgi ve düşünceyi arama, alma ve verme özgürlüğünü içerir. İfade özgürlüğüne saygı Türkiye’nin anayasasında ve uluslararası taahhüt ve yükümlülükleri arasında yer almaktadır” ifadelerini de kullandı.

  • KILIÇDAROĞLU: “BARIŞ PEHLİVAN GİBİ BAĞIMSIZ VE CESUR GAZETECİLER DÜN TESLİM OLMADIKLARI GİBİ BUGÜN DE TESLİM OLMAYACAKTIR, GERÇEKLERİ DAİMA YAZMAYA DEVAM EDECEKLERDİR”

    KILIÇDAROĞLU: “BARIŞ PEHLİVAN GİBİ BAĞIMSIZ VE CESUR GAZETECİLER DÜN TESLİM OLMADIKLARI GİBİ BUGÜN DE TESLİM OLMAYACAKTIR, GERÇEKLERİ DAİMA YAZMAYA DEVAM EDECEKLERDİR”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Barış Pehlivan’ın kaleme aldığı bir yazı nedeniyle hakkında açılan davada 8 ay ceza alması sonucunda bugün cezaevine girmesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Barış Pehlivan gibi bağımsız ve cesur gazeteciler dün teslim olmadıkları gibi bugün de teslim olmayacaktır, gerçekleri daima yazmaya devam edeceklerdir” dedi.

    Kaleme aldığı bir yazı nedeniyle hakkında açılan dava sonucu 8 ay hapis cezası alan gazeteci yazar Barış Pehlivan, bugün İstanbul Silivri’deki Marmara Cezaevi’ne girdi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Pehlivan’ın cezaevine girmesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından şu mesajı yayınladı:

    “İktidarını sahte ve montaj videolara borçlu olan Saray; bağımsız gazetecileri sindirmeye, medyayı sansürlemeye devam ediyor… Barış Pehlivan gibi bağımsız ve cesur gazeteciler dün teslim olmadıkları gibi bugün de teslim olmayacaktır, gerçekleri daima yazmaya devam edeceklerdir. “

     

  • KADEM ÖZBAY: “ASIM SULTANOĞLU’NUN YERİ MÜDÜRLÜK MAKAMI DEĞİL SANIK SANDALYESİDİR. ATATÜRK’ÜN BİZ ÖĞRETMENLERE EMANET ETTİĞİ GELECEK NESİLLER, SAHİPSİZ DEĞİLDİR”

    KADEM ÖZBAY: “ASIM SULTANOĞLU’NUN YERİ MÜDÜRLÜK MAKAMI DEĞİL SANIK SANDALYESİDİR. ATATÜRK’ÜN BİZ ÖĞRETMENLERE EMANET ETTİĞİ GELECEK NESİLLER, SAHİPSİZ DEĞİLDİR”

     

    Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), Ensar Vakfı’ndaki istismar olayında hakkında soruşturma açılan dönemin Karaman İl Milli Eğitim Müdürü Asım Sultanoğlu’nun Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürü olarak atanmasını Şanlıurfa’da protesto etti. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Asım Sultanoğlu’nun yeri müdürlük makamı değil sanık sandalyesidir. Atatürk’ün biz öğretmenlere emanet ettiği gelecek nesiller, sahipsiz değildir. İstismar suçlusu vakıfları savunan ve görevde ağır ihmali bulunan bir kamu görevlisi olan Asım Sultanoğlu’nun ataması derhal iptal edilmeli, yeni skandallara kapı aralanmamalıdır” dedi.

    Eğitim-İş Sendikası, Karaman’da 2016 yılında Ensar Vakfı yurdunda 45 çocuğun istismara uğramasıyla ilgili açılan davada hakkında soruşturma açılan üç yöneticiden biri olan Asım Sultanoğlu’nun Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürü olarak atanmasını protesto etti. Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan eylemde konuşan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, şu açıklamayı yaptı:

    “EĞİTİMİN ZATEN KAN AĞLADIĞI ŞANLIURFA’YA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ OLARAK KİMİN ATANDIĞINI DEŞİFRE ETMEYİ VAZİFEMİZ SAYIYORUZ”

    “Bugün milli eğitim tarihimizin en utanç verici atamalarından birine dikkat çekmek, tepki göstermek için buradayız. Yoksulluğu nedeniyle öğrencilerinin çoğunun eğitime aralıksız devam edemediği, çok sayıda öğrencisinin küçük yaşlarına rağmen çalışmak durumunda kaldığı, taşımalı eğitim denen garabet nedeniyle öğrencilerin okullarına ulaşmak için yollarda adeta süründüğü, kız çocuklarının okullaşma oranı açısından en geride olduğu, yani eğitimin zaten kan ağladığı ve acil iyileştirmeler beklediği Şanlıurfa’ya İl Milli Eğitim Müdürü olarak kimin atandığını deşifre etmeyi Eğitim-İş olarak vazifemiz sayıyoruz. 7 yıl önce Karaman’da Ensar Vakfı’na bağlı yurtlarda 45 çocuğa tecavüz edilmesi skandalıyla ilgili hakkında soruşturma açılan 3 yöneticiden biri olan Asım Sultanoğlu, bu şehre il milli eğitim müdürü olarak atanmıştır. Oysa skandalın yaşandığı dönemde Karaman İl Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapan Sultanoğlu’nun, olayın failiyle fotoğrafı ortaya çıkmıştı. Bu da yetmezmiş gibi; dönemin Karaman Milli Eğitim Müdürü olan Asım Sultanoğlu’nun, Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın müzekkeresinde ‘İlimizde KAİMDER ya da Ensar Vakfı’na bağlı ev ya da yurt bulunmamaktadır’ yanıtını verdiği ve savcılığa yalan beyanda bulunduğu belgelenmişti.

    “EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN BU DENLİ PERVASIZCA BELİRLENMESİ NASIL BİR EĞİTİM SİSTEMİ İNŞA EDİLMEYE ÇALIŞILDIĞININ GÖSTERGESİDİR”

    Hatırlanacak olursa skandalla ilgili görülen davada, çocuklara tecavüz eden Muharrem Büyüktürk, 508 yıl ceza almış ancak yargılama, arka plandaki örgütlenmeye dokunmamıştı. Sultanoğlu hakkında 2019’da yani skandaldan 4 buçuk yıl sonra, soruşturma izni verilmiş ancak buradan da bir sonuç çıkmamıştı. Karaman’da Ensar Vakfı skandalı sonrasında Sultanoğlu’nun Bursa ve Kahramanmaraş’ta İl Milli Eğitim Müdürü olması gündeme gelmiş fakat tepkilerinin ardından atamalar iptal edilmişti. Şimdi geldiğimiz noktada ya olayın unutulduğuna olan yanlış kanaat ya da seçimi kazanmanın rahatlığıyla, Sultanoğlu, hakkındaki ağır şaibelere rağmen Urfa gibi kritik bir ilimize eğitim müdürü olarak atanmıştır. Aydın eğitimcilerin sosyal medyadaki beğenileri bile sürgün ve görevden almaya bahane edilirken, eğitimin yöneticilerinin karanlık bir ajandayla ve bu denli pervasızca belirlenmesi nasıl bir eğitim sistemi inşa edilmeye çalışıldığının da göstergesidir.

    “ASIM SULTANOĞLU’NUN YERİ MÜDÜRLÜK MAKAMI DEĞİL SANIK SANDALYESİDİR”

    Görünen o ki artık dernek maskesi tarikatları hoş etmek, çocuklarımızın güvenliğinden de kamuoyunun tepkisinden de önemli hale gelmiştir. Sultanoğlu’nun atanır atanmaz AKP İl Başkanlığı’nı ziyaret etmesi de liyakatin değil yandaşlığın esas alındığının kanıtıdır. Başöğretmen’in eğitim neferleri olarak, Eğitim-İş olarak, lafı hiç dolandırmadan uyarıyoruz: Asım Sultanoğlu’nun yeri müdürlük makamı değil sanık sandalyesidir. Atatürk’ün biz öğretmenlere emanet ettiği gelecek nesiller, sahipsiz değildir. İstismar suçlusu vakıfları savunan ve görevde ağır ihmali bulunan bir kamu görevlisi olan Asım Sultanoğlu’nun ataması derhal iptal edilmeli, yeni skandallara kapı aralanmamalıdır. İlan ediyoruz: Eğitim-İş olarak konunun takipçisiyiz. Bu rezilliğin peşini bırakmayacak hem hukuken mücadele verecek hem atama iptal edilmezse tepkimizi yükselterek göstermeye devam edeceğiz. Çocuklara karşı işlenen suçlar, dünyada en affedilmeyecek olanlardır; çocuklara bayram hediye ederek kurulmuş bu Cumhuriyet’te çocuklara karşı suç işlenmesinin olağanlaştırılmasına, unutturulmasına müsaade etmeyeceğiz.”

     

     

  • ESENYURT’TA TEKEL BAYİSİNE YAPILAN SİLAHLI SALDIRIYLA İLGİLİ SORUŞTURMADA 3 KİŞİ TUTUKLANDI, TUTUKLU SAYISI 4’E ÇIKTI

    ESENYURT’TA TEKEL BAYİSİNE YAPILAN SİLAHLI SALDIRIYLA İLGİLİ SORUŞTURMADA 3 KİŞİ TUTUKLANDI, TUTUKLU SAYISI 4’E ÇIKTI

    İstanbul‘un Esenyurt ilçesinde bir tekel bayisinde iki kişinin öldüğü, 1 kişinin yaralandığı silahlı saldırıyla ilgili gözaltına alınan 8 şüpheliden 3’ü tutuklandı, 5’i adli kontrolle serbest bırakıldı.

    Esenyurt, Güzelyurt Mahallesi’ndeki tekel bayiinde 28 Temmuz’da yaşanan olayda 2 ölmüş 2 kişi yaralanmıştı. Olayla ilgili Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri 9 şüpheliyi gözaltına almıştı. Olay sıradında bacağından yaralanan Murat Özer, 2 gün önce adliyeye sevk edilmiş ve tutuklanmıştı.Tekel bayisindeki olaya karışan diğer şüpheliler Servet Özer, Azat Özer ve silahı kullanan Tarık Özer ise geçtiğimiz pazartesi günü operasyonla yakalanmıştı. Şüphelilere yardım ettiği öne sürülen Nimetullah Ö., Hüsamettin A., Vedat E., Erdal A. ve Ercan T. de aynı gün polis ekiplerince gözaltı alınmıştı.

    Olayla ilgili Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 8 şüphelinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemleri tamamlandı.

    Emniyette işlemleri tamamlanan 8 şüpheli bu sabah geniş güvenlik önlemleri altında Büyükçekmece Adliyesine gönderildi. Şüphelilerden Tarık Özer, Azad Özer ve Serhat Özer savcılık ifadelerinin ardından, “Nitelikli kasten öldürme” suçundan tutuklanmaları talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Şüpheliler çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Diğer 5 şüpheli için de adli kontrol kararı verildi.Daha önce tutuklanan 1 kişiyle birlikte tutuklu sayısı 4’e yükseldi. 

  • TARSUS BELEDİYE BAŞKANI BOZDOĞAN’DAN TİYATRO OYUNUNA SORUŞTURMAYA TEPKİ: “KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAPINCA ADI TİYATRO, BİZ YAPINCA SİYASİ BİR ARGÜMAN MI OLUYOR”

    TARSUS BELEDİYE BAŞKANI BOZDOĞAN’DAN TİYATRO OYUNUNA SORUŞTURMAYA TEPKİ: “KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAPINCA ADI TİYATRO, BİZ YAPINCA SİYASİ BİR ARGÜMAN MI OLUYOR”

    Tarsus Belediyesi tarafından vatandaşlarla buluşturulan ‘Yıldızlar Altında Bir Yaz Eğlencesi’ adlı tiyatro oyunu hakkında Mersin Valiliği tarafından soruşturma başlatıldı. Tarsus Belediye Başkanı Haluk Bozdoğan, “Soruşturmaya konu olan oyun, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmış, ilgili birimlerince olumlu raporlar edilmiş. Kültür ve Turizm Bakanlığı yapınca adı tiyatro, Tarsus Belediyesi yapınca gammazlamak ve halkı galeyana getirmek için fırsat kolladığınız bir siyasi argüman mı oluyor” diye tepki gösterdi.

    Tarsus Belediyesi tarafından 3 yıldır geleneksel olarak düzenlenen tiyatro akşamlarında yoğun ilgi gören ‘Yıldızlar Altında Bir Yaz Eğlencesi’ adlı tiyatro oyununun bir kesitinin sosyal medya üzerinden paylaşılması üzerine Mersin Valiliği tarafından konuyla ilgili soruşturma başlatıldı. 

    Başkan Bozdoğan konuya ilişkin yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:

    “Bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz, hemen her mahallemizi karış karış gezen tiyatrolar, bu yıl aymaz ve bilgisiz bir şovmenin çektiği videoyla ‘başka’ şekilde gündeme geldi. Bu aymaz ve bilgisiz bir video yayınladı. Kendisi, hayatı boyunca tiyatro oyunu izleme gibi medeni bir cesaret gösteremediği için, oyunu izlemeleri ve açık aramaları için tuttuğu 3-5 kişinin kesip kırptığı videolar üzerine soluğu adliyede aldılar. Bu bilgisiz ve bir sanat olayını engelletme girişiminde bulunan yobaz zihniyet ne diyordu açıklamasında, bir bakalım: ‘Tarsus’ta tiyatro adı altında inanç değerlerinin hedef alındığı görülmektedir. Toplumun bir kesiminin dini inançlarının aşağılanması suç olarak tanımlanmıştır. Toplumla ilgili olumsuz ve kötü örneklerin yayınlanmasının kabul edilecek hiçbir yanı yoktur.’

    Yine dün, Mersin Valiliği tarafından yayınlanan basın bülteninde neler ifade edilmiş bir bakalım: ‘Tiyatro oyununda müstehcen ve dini inanç değerlerini aşağılayan ifadeler kullanıldığı, kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun hükümlerinin işletilmesi, aile yapımız, milli ve manevi değerlerimizle bağdaşmaması, müstehcenlik içermesi’ sebeplerinden ötürü, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerince Tarsus Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuş. 

    Bu izlediğiniz oyun, 2006 yılında sahnelenen Van Devlet Tiyatrosu oyunu. Yani, Tarsus’ta şikayet edilen, yasaklanması için suç duyurusunda bulundukları oyun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmış, ilgili birimlerince olumlu raporlar edilmiş, Van Devlet Tiyatrosu tarafından onlarca kez bu şekilde sahnelenmiş bu oyun. Dini aşağılamış mı, aile değerlerimizi sarsmış mı, milli değerlerimizi sarsmış mı, müstehcen mi, oyuncu tesettürlü mü, adamın elinde tesbih var mı? Niye oynattınız o zaman? Bu oyun yalnızca Van’da mı oynamış tabii ki hayır. Sayıyorum, 16 Ekim 2006 Muş, 17 Ekim 2006 Bitlis, 30 Ekim 2006 Batman, 31 Ekim 2006 Siirt. Ve birçok yerde daha Kültür Bakanlığı’nca sahnelenmiş. Van, Muş, Bitlis, Batman, Siirt ve birçok ilimizin valiliği ‘Dini değerlerimiz aşağılanıyor’ diye soruşturma başlatmamış.

    Yıl 1995, bu kez Ankara’dayız. Aynı oyun, aynı şekilde, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü tarafından onaylanıyor, repertuara alınıyor, tüm izinler veriliyor ve Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından sahneleniyor. 5 yıl boyunca ülkenin her sahnesinde, her yerinde kapalı gişe oynuyor. Ankara Valiliği ve oyunun gösterildiğini hiçbir ilin valiliği ‘Dini değerlerimiz aşağılanıyor’, ‘Aile yapımız ve milli ve manevi değerlerimizle bağdaşmıyor’ şeklinde soruşturmalar açmıyor. Benim yalnız ve bir başıma Tarsus’umda birinci gününde soruşturmalar başlatılıyor, şikâyet başvuruları yapılıyor. Bize göre ve her gün binlerce kişiyle buluştuğu Tarsuslu vatandaşlarımıza göre ne dini aşağılıyor ne milli değerlerimize saldırıyor. Ama devletimizin yetkililerine göre bu oyun Tarsus’ta dini aşağılarken, Ankara Devlet Tiyatrosu’nda üstelik para karşılığında oynatılıyor. Bir yandan hem dini değerlerimiz aşağılanıyor diyeceksiniz hem aynı oyuna parayla bilet satacaksınız. Hem milli değerlerimizi aşağılıyor diyeceksiniz hem vatandaşın cebindeki parayı alacaksınız.

    Şimdi buradan, Tarsus halkı huzurunda, gammazcı şarlatanlar gibi şikâyet etmiyorum. Namazında niyazında olan, elhamdülillah Müslüman olan, onurlu bir vatandaş gibi soruyorum, eğer müstehcense, eğer dini değerleri aşağılıyorsa, eğer milli değerlerimizi ayaklar altına alıyorsa, eğer aile değerlerimizi aşağılıyorsa niye yıllarca vatandaşa izlettiniz. Madem dini aşağılıyordu, neden devletin kurumlarında hazırlayarak vatandaşa parayla sattınız? Neden kar amacı güttünüz? Kültür Bakanlığı yapınca adı tiyatro, Tarsus Belediyesi yapınca gammazlamak ve halkı galeyana getirmek için fırsat kolladığınız bir siyasi argüman mı oluyor?

    Bu izlediğiniz oyunu Kültür Bakanlığı’na sorunuz. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne sorunuz. Şu an İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından da sahnelenen oyun için İzmir Valiliği soruşturma açmış mı, araştırınız. Tarsus’ta kirli ve ahlaksız siyaseti yobazlıkla taçlandıranların maskesini bir kez daha düşürdüğüm için gururluyum. Cehaleti paçalarından akan ağzı salyalı zihniyetlere sesleniyorum, biraz önce izlediğiniz oyundaki adam Arabistanlı bir petrol şeyhini canlandırıyor. Olay ne Türkiye’de geçiyor ne de İslam’dan İslamiyet’ten söz ediliyor. Ancak oyunu izlemeye bile cesaret edemeyen yobazların galeyanı ile Tarsus’ta kaos ortamı yaratılmaya çalışılıyor.

    Soruyorum, belediye başkanınız kadınları aşağılayan fıkralar anlatırken kafanızı kuma mı gömmüştünüz? Bugün her akşam binlerce Tarsuslunun izlediği tiyatroları kapatırken şovmen olmaya karar vermemiş miydiniz? Açtığınız soruşturmaları yakından takip edeceğim. Bu ülkenin özgür insanlarına, özgür sanat eserlerini sahnelemeleri için elimden gelen gayreti göstereceğim. Sanatı gördüğünde gözü korkan yobazdan da cesur olmasını ve Ankara ve Van Devlet Tiyatroları’nda bu oyunun yıllarca nasıl sahnelendiğini öğrenmesini istiyorum. Sonra da gücü yetiyorsa vakıflarda tecavüz edilen çocuklarımızın videosunu çeksin. Çocuk gelinlerin videosunu çeksin. Öldürülen kadınlarımızın videosunu çeksin. Gücü yetiyorsa İsveç’te Kuran’ı Kerim’i yakanları meşrulaştıran zihniyetlerin videosunu çeksin. Biz de ‘Yobaz değil, delikanlıymışsın’ diyelim.” 

     

     

     

  • 25 BASIN MESLEK ÖRGÜTÜNDEN ‘SİNAN AYGÜL’ AÇIKLAMASI: “YETKİLİLERİ KAPSAMLI BİR SORUŞTURMA YÜRÜTMEYE VE TÜM SORUMLULARIN HESAP VERMESİNİ SAĞLAMAYA ÇAĞIRIYORUZ”

    25 BASIN MESLEK ÖRGÜTÜNDEN ‘SİNAN AYGÜL’ AÇIKLAMASI: “YETKİLİLERİ KAPSAMLI BİR SORUŞTURMA YÜRÜTMEYE VE TÜM SORUMLULARIN HESAP VERMESİNİ SAĞLAMAYA ÇAĞIRIYORUZ”

    25 basın meslek örgütü, gazeteci Sinan Aygül’ün saldırıya uğramasına ilişkin “Saldırının ardından hızla gerçekleştirilen tutuklamaları memnuniyetle karşılıyor, bununla birlikte yetkilileri kapsamlı bir soruşturma yürütmeye ve saldırının arkasında olabilecekler de dahil olmak üzere tüm sorumluların hesap vermesini sağlamaya çağırıyoruz. Aygül ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tehdit ve saldırılara maruz kalan diğer tüm gazetecilerle dayanışma içindeyiz” açıklamasını yaptı.

    Basın, ifade özgürlüğü ve insan hakları kuruluşlarının yer aldığı 25 meslek ve sivil toplum örgütü, Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı gazeteci Sinan Aygül’ün saldırıya uğramasına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Ortak açıklama şöyle:

    “Aşağıda imzası bulunan basın özgürlüğü, ifade hürriyeti ve insan hakları kuruluşları, 17 Haziran 2023 tarihinde Bitlis’in Tatvan ilçesinde gazeteci Sinan Aygül’ü hedef alan korkunç saldırıyı şiddetle kınamaktadır. Saldırıdan sonraki gün iki kişi ‘silahla kasten yaralama’ suçlamasıyla tutuklanmıştır. Saldırının ardından hızla gerçekleştirilen tutuklamaları memnuniyetle karşılıyor, bununla birlikte yetkilileri kapsamlı bir soruşturma yürütmeye ve saldırının arkasında olabilecekler de dahil olmak üzere tüm sorumluların hesap vermesini sağlamaya çağırıyoruz.

    “AYGÜL, TATVAN BELEDİYESİ VE BELEDİYE BAŞKANININ DA DAHİL OLDUĞU MÜLK SATIŞ İHALESİNDE USULSÜZLÜK YAPILDIĞI İDDİALARINI GÜNDEME GETİRMİŞ VE İHALENİN İPTAL EDİLMESİ ÇAĞRISINDA BULUNMUŞTU”

    Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olan Aygül, 17 Haziran’da Twitter’da Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin korumalarının sokak ortasında kendisine fiziksel saldırıda bulunduğunu duyurdu. Aygül ayrıca korumaların belediyeye ait bir araçla geldiğini ve ateşli silahlar taşıdığını paylaştı. Saldırganlar saldırı esnasında Aygül’e ölüm tehdidinde bulunarak belediye başkanı hakkında haber yapmaması konusunda uyardı. Gazeteci Aygül aldığı yaralar sonucunda hastaneye kaldırıldı. Aygül, saldırıdan iki gün önce Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Tatvan Belediyesi ve belediye başkanının da dahil olduğu mülk satış ihalesinde usulsüzlük yapıldığı iddialarını gündeme getirmiş ve ihalenin iptal edilmesi çağrısında bulunmuştu.

    “AYGÜL, ELEŞTİREL HABERCİLİĞİ NEDENİYLE BİRÇOK KEZ HEDEF GÖSTERİLDİ, ÖLÜM TEHDİTLERİNE VE HUKUK YOLUYLA TACİZE MARUZ BIRAKILDI”

    Aygül, eleştirel haberciliği nedeniyle birçok kez hedef gösterildi, ölüm tehditlerine ve hukuk yoluyla tacize maruz bırakıldı. Bugüne kadar gazeteciliği ile bağlantılı olarak hakkında 137 ayrı ceza soruşturması başlatıldı. 19 Ocak 2023’te Aygül, AKP milletvekili Vahit Kiler’in adının karıştığı yolsuzluk iddialarını haberleştirdiği için Kiler’e hakaret suçlamasıyla gözaltına alınıp ilk sorgusunun ardından ertesi gün serbest bırakıldı.

    “AYGÜL VE GAZETECİLİK FAALİYETLERİ NEDENİYLE TEHDİT VE SALDIRILARA MARUZ KALAN DİĞER TÜM GAZETECİLERLE DAYANIŞMA İÇİNDEYİZ”

    Şubat 2023’te ise geçtiğimiz Ekim ayında TBMM tarafından kabul edilen Türkiye’nin yeni ‘dezenformasyon yasası’ kapsamında ceza alan ilk gazeteci olmuştu. Mahkeme tarafından 10 ay hapis cezasına çarptırılan Aygül, ilk temyiz başvurusunun bölge istinaf mahkemesi tarafından reddedilmesinin ardından Yargıtay’a başvurdu. Aygül ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tehdit ve saldırılara maruz kalan diğer tüm gazetecilerle dayanışma içindeyiz. Yetkililer, gazetecilerin işlerini özgürce ve güvenli bir şekilde yapabilmelerini ve saldırının arkasında olabilecek kişiler de dahil olmak üzere tüm faillerin adalet önüne çıkarılmalarını sağlamalıdır.”

    İmzacı kuruluşlar:

    Ankara Gazeteciler Cemiyeti

    ARTICLE 19

    Articolo 21

    Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF)

    Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ)

    Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ)

    Bağımsız Gazetecilik Platformu P24

    DİSK-Basın İş

    Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ)

    Güney Doğu Avrupa Medya Organizasyonu (SEEMO)

    Güvenli Gazeteciler Ağı (SJN)

    IFEX

    İngiliz PEN

    İsveç PEN

    Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA)

    OBC Transeuropa (OBCT)

    PEN Amerika

    PEN Norveç

    Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF)

    Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)

    Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi (TLSP)

    Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi

    Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI)

    Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ)

    Uluslararası PEN

     

  • İRANLI MUHALİFLERİN KAÇIRILMASI DAVASINDA SAVCI DAVUT YILMAZ’IN 44 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ

    İRANLI MUHALİFLERİN KAÇIRILMASI DAVASINDA SAVCI DAVUT YILMAZ’IN 44 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ

    SİNEM NAZLI DEMİR

    İranlı rejim muhaliflerini Türkiye‘den kaçırmaya çalıştıkları iddia edilen ve aralarında meslekten ihraç edilen savcı Davut Yılmaz ve savunma sanayi şirketi sahibi İhsan Sağlam’ın da bulunduğu 16 sanığın yargılandığı davada mütalaa açıklandı. Savcı mütalaasında, eski savcı için 44 yıl 6 aya kadar hapis talebinde bulundu.

    İranlı rejim muhaliflerini Türkiye’den kaçırmaya çalıştıkları iddia edilen ve aralarında meslekten ihraç edilen savcı Davut Yılmaz ve savunma sanayi şirketi sahibi İhsan Sağlam’ın da bulunduğu 6’sı tutuklu toplam 16 sanığın yargılandığı davanın görülmesine bugün devam edildi.

    SANIK ESKİ SAVCI DAVUT YILMAZ, SİSTEM ARIZASI NEDENİYLE SAVUNMA YAPAMADI

    İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada, tutuklu sanıklar İhsan Sağlam, İsmail Sağlam, Hakan Sağlam, Muharrem Sağlam ve tutuksuz sanıklar duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya, taraf avukatları ve sanıkların aile yakınları da katıldı.

    Tutuklu sanık eski savcı Davut Yılmaz, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’nin (SEGBİS) arızalı olması sebebiyle duruşmaya katılamadı.

    SAVCI ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINI AÇIKLADI

    Duruşmada mütalaasını açıklayan savcı, İran Nizam Ordusu’nun dış operasyonlar birimi yetkilisi Seyid Mehdi Hossein ve Türkiye’de İran İstihbarat saha sorumlusu Morteza Soltan Sanjari’nin, İhsan Sağlam aracılığıyla olay tarihinde İstanbul Anadolu Adliye’sinde görevli Cumhuriyet Savcısı Davut Yılmaz ile irtibat kurduğu kaydedildi. Mütalaada, sanık Yılmaz’ın suçun icrasını kolaylaştırmak amacıyla çakar sistemi ve Adalet Bakanlığı hakim-savcı logolu aracı sanıklardan İhsan Sağlam’ın kullanımına tahsis ettiği belirtildi.

    Mütalaada İhsan Sağlam hakkında Türkiye’deki Morteza Soltan Sanjari ile Davut Yılmaz arasındaki ilişkiyi tesis ettiği, By Sağlam Savunma sanayi çatısı altında kendisini iş adamı, diplomat olarak tanıtıp “Mikail-Angel” kod ismini kullanarak çevresine güven telkin ettiği aktarıldı.

    MAHKEME HEYETİ DAVUT YILMAZ HAKKINDA 44,5 YILA KADAR HAPİS İSTEDİ

    Mütalaada, sanık eski savcı Davut Yılmaz’ın “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla temini” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından 17 yıldan 44,5 yıla kadar hapsi talep edildi.

    İHSAN SAĞLAM HAKKINDA 57 YILA KADAR HAPİS TALEP EDİLDİ

    İhsan Sağlam’ın “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla temini” ve “birden fazla kişiyle cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “birden fazla kişiyle silahla kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs” suçlarından 22 yıldan 57 yıla kadar hapis ile cezalandırılması istendi.

    Sanık Morteza Soltan Sanjari hakkında da “suç işlemek amacıyla örgüte üye olma”, “yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla temini”, “birden fazla kişiyle cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “birden fazla kişiyle silahla kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs” suçlarından 20 yıldan 53 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Mütalaada diğer 13 sanığın da 5 yıldan 57 yıla kadar değişen oranlarda cezalandırılması talep edildi. 

    MAHKEME, MÜTALAAYA KARŞI SAVUNMA YAPILMASI İÇİN DURUŞMAYI ERTELEDİ

    Mütalaanın ardından tutuklu sanıklar tahliyelerini talep ettiler. Ayrıca sanıklar esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmak için süre istediler. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 10 Temmuz’a ertelendi.

  • PARK YERİ YÜZÜNDEN TARTIŞTIĞI KİŞİYİ SİLAHLA YARALAYAN POLİS TAHLİYE EDİLDİ. MEHMET AKBULUT: “CEZA ALMASI İÇİN ÖLMEM Mİ GEREKİYORDU?”

    PARK YERİ YÜZÜNDEN TARTIŞTIĞI KİŞİYİ SİLAHLA YARALAYAN POLİS TAHLİYE EDİLDİ. MEHMET AKBULUT: “CEZA ALMASI İÇİN ÖLMEM Mİ GEREKİYORDU?”

    SİNEM NAZLI DEMİR

    İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nin otoparkında, park yeri yüzünden tartıştığı Mehmet Akbulut’u yüzünden silahla yaraladığı için tutukla yargılanan müşteki sanık polis memuru Emrullah Gül’ün ve müşteki sanıklar Mehmet Akbulut, Osman Akçiçek ve Mehmet Akfırat’ın yargılandığı davanın ilk duruşması yapıldı. Mahkeme heyeti, polis memuru Gül’ün tahliyesine karar vererek duruşmayı erteledi. Kendisini vuran polisin tahliye edilmesine tepki gösteren Akbulut, ” Ceza alması için ölmem mi gerekiyordu” dedi.

    İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin otoparkında, 12 Aralık 2022’de park yeri yüzünden tartıştığı Mehmet Akbulut’u çenesinden silahla vurarak yaralayan ve tutuklu yargılanan polis memuru Emrullah Gül’ün ve müşteki sanıklar Mehmet Akbulut, Osman Akçiçek ve Mehmet Akfırat’ın tutuksuz yargılandığı davanın ilk duruşması dün İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

    DURUŞMAYA BASIN MENSUPLARI ALINMADI

    Gizlilik kararı bulunmamasına karşın duruşmaya basın mensupları alınmadı. Müşteki sanıklar Mehmet Akbulut, Osman Akçiçek ve Mehmet Akfırat ve avukatları katıldı. Tutuklu müşteki sanık polis Emrullah Gül ise duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.

    Duruşmada sanık savunmaları alındı ve tanıklar dinlendi. Mahkeme heyeti, verilen aradan sonra ara kararını açıkladı.

    MAHKEME, SANIK POLİSİN TAHLİYESİNE KARAR VERDİ

    Heyet, sanık polis Gül’ün tahliye olmasına ve olayda yaralanan Mehmet Akbulut’un Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek yüzündeki izle ilgili rapor aldırılmasına karar vererek ve duruşmayı erteledi.

    MEHMET AKBULUT: POLİS BENİ VURDU AMA BENİ SANIK YERİNE KOYDULAR

    Duruşma çıkışında İstanbul Adliyesi’nin önünde basın açıklaması yapan müşteki sanık Mehmet Akbulut, kendisini vuran polis memurunun tahliye edilmesine tepki gösterdi.

    Akbulut, olaydan dolayı maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek bu kararı beklemediğini söyledi. Akbulut, açıklamasında, “Polis memuru bize aracınızı otoparktan çıkarmamızı söyledi. Tartışma oldu. Beylik silahını çekip yüzüme doğru ateş etti. Kurşun yanağımdan girip arkadan çıktı. Ben 15 gün kadar hastanede kaldım. Mahkemede ceza verilmesini beklerken serbest kaldı. Beni sanık yerine koydular. Sanık, o an üstüne gitmişim diye korkmuş beni silahla korkutmaya çalışmış. Öyle bir savunma yaptı. Ama öyle bir şey yok, direkt yüzüme ateş etti. Bunu kabul etmiyorum. Bunun ceza alması için ölmem mi gerekiyordu? Tutuklanmasını, en az 15 yıl ceza verilmesini istiyorum” diye konuştu. 

  • YARGITAY’IN İKİNCİ KEZ VERDİĞİ BOZMA KARARININ ARDINDAN NAZLI ILICAK VE AHMET ALTAN’IN YENİDEN YARGILANMASINA BAŞLANDI

    YARGITAY’IN İKİNCİ KEZ VERDİĞİ BOZMA KARARININ ARDINDAN NAZLI ILICAK VE AHMET ALTAN’IN YENİDEN YARGILANMASINA BAŞLANDI

    SİNEM NAZLI DEMİR

    Fetullah Terör Örgütü’nün (FETÖ) medya yapılanmasına ilişkin Yargıtay’ın ikinci kez bozma kararının ardından, tutuksuz sanıklar Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek’in yeniden yargılamasına başlandı. İlk duruşma bugün  İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Mahkeme, sanıkların yurt dışı çıkış yasaklarının devamına ve eksik hususların giderilmesine hükmederek duruşmayı 26 Ekim’e erteledi.

    Haklarında FETÖ’nün medya yapılanmasına yardım ettikleri suçlamasıyla aldıkları hapis cezaları Yargıtay tarafından bozulan tutuksuz sanıklar Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek’in yeniden yargılandıkları davanın ilk duruşması bugün İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

    “AİHM, YAZDIĞIM MAKALELERİN TEK BAŞINA TERÖR FAALİYETİ OLARAK GÖRÜLEMEYECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİR”

    Ahmet Altan’ın katılmadığı duruşmada Ilıcak, Şimşek ve Yazıcı ile sanık avukatları hazır bulundu.

    Sırasıyla söz alan Ilıcak, Şimşek ve Yazıcı, Yargıtay’ın bozma kararını olumlu bulduklarını belirterek bozma kararına uyulmasını istedi. Ilıcak, “Kendimi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına dayanarak savunacağım. AİHM, başvurum doğrultusunda verdiği kararda, çalıştığım kurumların ve yazdığım makalelerin tek başına terör faaliyeti olarak görülemeyeceğini söylemiştir” ifadelerini kullandı ve beraatını talep etti.

    “MAAŞIMI BANK ASYA’DAN ALMAM DIŞINDA BAŞKA BİR SUÇ UNSURU BULUNAMAMAKTADIR”

    Duruşmada söz alan Fevzi Yazıcı, Zaman gazetesinin görsel tasarımcısı olduğunu ve hakkında delil olarak bir reklam projesinin dosyaya eklendiğini söyledi. Reklamın yapım aşamasında bulunmadığını belirten Yazıcı, “Bitmiş bir reklamın gazeteye getirilip sunulduğu bir toplantıya katılıp, reklamın estetik boyutunu değerlendirdim. Beraatımı talep ediyorum” dedi.

    Duruşmada söz hakkı verilen tutuksuz sanık Yakup Şimşek de “Hakkımda yapım aşamasına hiçbir şekilde dahlimin olmadığım bir reklam filmi ve maaşımı Bank Asya’dan almam dışında başkaca bir suç unsuru bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı ve beraatını talep ettiğini belirtti.

    “HUKUKUN KATLİNE TANIK OLDUM”

    Duruşmada sanık avukatları da müvekkillerinin yurt dışına çıkış yasaklarının kaldırılmasını ve beraatlarına karar verilmesini talep etti.

    Ahmet Altan’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, AİHM kararı doğrultusunda müvekkilinin dosyasının ayrılmasını ve derhal beraatını talep etti. Çalıkuşu, “Bu dosyada basında ‘FETÖ’nün medya yapılanmasının sanıkları’ diye duyuruldu. Benim müvekkillerim, Ahmet ve Mehmet Altan elbette birbirlerini tanıyor olacak. Kardeşler. Duvarda ‘Adalet mülkün temelidir’ yazıyor. Biz beraat kararlarını hakkımızla almak istiyoruz ama hukukun katline tanık oldum. Yargıtayın bağlayıcı kararları unutulmasın” dedi.

    MAHKEME, SANIKLARIN YURT DIŞI ÇIKIŞ YASAKLARININ DEVAMINA KARAR VEREREK DURUŞMAYI ERTELEDİ

    Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, eksik hususların giderilmesini talep etti. Mahkeme, sanıklar hakkındaki yurt dışı çıkış yasağının devamına karar vererek duruşmayı 26 Ekim’e erteledi.

    DAVANIN GEÇMİŞİ

    Yargıtay, 5 Temmuz 2019’da FETÖ’nün medya yapılanmasıyla ilgili davada Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını bozmuştu. Üst mahkeme, yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından Mehmet Altan’ın beraatine karar verilmesine hükmetmişti.

    Yeniden yapılan yargılamanın sonucunda Ahmet Altan 10 yıl 6 ay hapis cezasına, Nazlı Ilıcak ise 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Yargıtay 16. Dairesi, temyiz incelemesi sonucunda söz konusu hapis cezalarının da bozulmasına karar vermişti.