Etiket: Cumhurbaşkanı

  • YILDIRIM KAYA’DAN BAKAN TEKİN’E AÇIK MEKTUP: “MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI, İKTİDARIN İDEOLOJİK ALANI OLMAKTAN ÇIKARTILMALIDIR”

    YILDIRIM KAYA’DAN BAKAN TEKİN’E AÇIK MEKTUP: “MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI, İKTİDARIN İDEOLOJİK ALANI OLMAKTAN ÇIKARTILMALIDIR”

    27. Dönem CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Milli Eğitim Bakanlığı’na atanan Yusuf Tekin’e yazdığı açık mektupta, “Büyük bir sorumluluk aldınız, sizi çok zorlu bir süreç bekliyor. Eğitimin acil çözüm bekleyen sorunlarından bazılarını sizinle de paylaşmak istiyorum. ‘Sizinle de’ diyorum, çünkü sizden önceki Milli Eğitim Bakanlarımızla da paylaşmıştım. Ancak sorunlar çözülmediği gibi derinleşerek daha da büyüdü. Milli Eğitim Bakanlığı, iktidarın ideolojik alanı olmaktan çıkartılmalıdır” dedi.

    Yıldırım Kaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Milli Eğitim Bakanı olarak atadığı Yusuf Tekin’e hitaben açık mektup yazdı. Kaya’nın mektubu şöyle:

    “SORUNLAR ÇÖZÜLMEDİĞİ GİBİ DERİNLEŞEREK DAHA DA BÜYÜDÜ”

    “AKP iktidarının dokuzuncu Milli Eğitim Bakanı olarak atandınız. Yeni görevinizde başarılar dilerim. Bir eğitimci olarak, Türkiye’nin can yakıcı eğitim sorunları olduğunu üzülerek söylemek isterim. Büyük bir sorumluluk aldınız, sizi çok zorlu bir süreç bekliyor. Zorlukları aşmak hem sizin yükünüzü hafifletecek hem de Türkiye’nin önünü açacaktır. Bundan emin olun. Cumhuriyet’imizin 100. yılında laik, demokratik, bilimsel, karma ve kamusal eğitimi hayata geçirerek Türkiye’yi geleceğine hazırlamanız en büyük beklentimizdir. Eğitimin acil çözüm bekleyen sorunlarından bazılarını aşağıda sizinle de paylaşmak istiyorum. ‘Sizinle de’ diyorum, çünkü sizden önceki Milli Eğitim Bakanlarımızla da paylaşmıştım. Ancak sorunlar çözülmediği gibi derinleşerek daha da büyüdü.

    “MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI, İKTİDARIN İDEOLOJİK ALANI OLMAKTAN ÇIKARTILMALIDIR”

    Milli Eğitim Bakanlığı, iktidarın ideolojik alanı olmaktan çıkartılmalıdır. Liyakatli ve uzman kadrolarla çalışılmalı, keyfi atamalar sonlandırılmalıdır. Bakanlığa bağlı genel müdürlüklerden başlanarak tüm il-ilçe müdürlükleri kadroları işin ehline bırakılmalıdır. Liyakate dayalı kariyerler arası atama sistemi oluşturulmalıdır (müdür, müdür yardımcısı, şube müdürü, ilçe milli eğitim müdürü, müfettiş, daire başkanı). Mahkeme kararları uygulanmalıdır. Özellikle şube müdürlüğü ve bakanlık müfettişliği ile ilgili kararlar yeniden değerlendirilmelidir. Öğretmenlerin ekonomik, demokratik, sosyal, mesleki vd. sorunlarının çözüm için ‘gerçek’ Öğretmenlik Meslek Kanunu, eğitimin tüm bileşenlerinin de görüşü alınarak çıkartılmalıdır. Öğretmenleri kademelere ayıran uygulamalardan vazgeçilmeli, eğitim-öğretim tazminatı bir maaş tutarına çıkartılmalıdır. Deprem bölgesinde tayin talebi olan öğretmenlerin talepleri zaman geçirilmeden yerine getirilmelidir.

    “CUMHURİYET’İN 100. YILINDA EN AZ 100 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILMALIDIR”

    Öğretmenlerin eş durum ve mazeret tayinleri yapılmalıdır. Cumhuriyet’in 100. yılında en az 100 bin öğretmen ataması yapılmalıdır. Ücretli ve sözleşmeli öğretmen uygulamalarına son verilerek ücretli öğretmenlerin ataması gerçekleştirilmelidir. Özel okul öğretmenlerinin ekonomik ve sosyal hakları, kamuda çalışan öğretmenlerin ekonomik ve sosyal haklarından az olmayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ekonomik ve sosyal hakları, kamuda çalışan öğretmenlerin ekonomik ve sosyal haklarından az olmayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Halk Eğitim Merkezlerinde çalışan yaklaşık 90 bin kurs öğretmenleri haklarına kavuşturulmalıdır. PİKTES öğretmenlerinin sorunları zaman geçirilmeden çözülmelidir. Her okula güvenlik görevlisi, rehber öğretmen, hizmetli, teknoloji öğretmeni, sağlık görevlisi ve memur ataması yapılmalıdır.

    “SINAV MERKEZLİ EĞİTİM SİSTEMİNE SON VERİLMELİDİR”

    Milli Eğitim Şûrası; öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin, sendikaların ve eğitimcilerin katılımı ile gerçekleştirilmelidir. Köy okulları derhal açılmalı, taşımalı eğitime son verilmelidir. Tüm eğitim kademelerinde öğrencilere ücretsiz beslenme hakkı sağlanmalıdır. Öğretmenlerin toplumdaki saygınlığı yeniden sağlanmalıdır. Eğitim fakültelerinden başlamak üzere öğretmen eğitimi güçlendirilmeli, gerekli koşullar sağlanmalıdır. Eğitim ve istihdam ilişkisi güçlendirilmeli, lise veya üniversiteden mezun olan öğrencilere alanlarında çalışabilecekleri iş imkanları sunulmalıdır. Okullar arasındaki nitelik ayrımına bir an önce son verilmeli, tüm okulların nitelikli hale getirilmesi için çalışmalar yürütülmelidir. Sınav merkezli eğitim sistemine son verilmeli, dünya örneklerinde olduğu gibi hayata hazırlayıcı eğitim programları ve müfredatları geliştirilmelidir.

    “TARİKATLARIN DENETİMİNDEKİ VAKIF VE DERNEKLERLE YAPILAN PROTOKOLLER İPTAL EDİLMELİDİR”

    Eğitim teknolojisi geliştirilmelidir. Yabancı dil eğitimi yeniden düzenlenmelidir. Eğitim metot ve stratejisi yeniden yapılandırılmalıdır. Pedagojik olarak zihinsel olgunluğunu tamamlamamış ve eğitim bilimcilerin üzerinde hemfikir olduğu, 5.sınıf öğrencilerinin ilkokula devam etmelerinin sağlanmasına yönelik 4+4+4 sistemi, 1+5+4+3 şeklinde yeniden düzenlenmelidir. İlkokullarda müzik, görsel sanatlar, beden eğitimi derslerine branş öğretmenlerinin girmeleri sağlanmalıdır. Tarikatların denetimindeki vakıf ve derneklerle yapılan protokoller iptal edilmelidir. Eğitim sorunlarına ivedilikle çözüm üretme çabası içine girerseniz sizi yürekten destekleyeceğime ve çalışmalarınıza her türlü katkıyı sunacağıma kamuoyu önünde söz veriyorum.”

  • GAZETECİ MEHMET BARLAS SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

    GAZETECİ MEHMET BARLAS SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

    Gazeteci Mehmet Barlas (81), İstanbul’daki Barbaros Hayrettin Paşa Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı. Cenaze törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da katıldı.

    Mehmet Barlas, İstanbul’da zatürre tedavisi gördüğü hastanede 1 Haziran’da hayatını kaybetmişti. Barlas, bugün Levent’teki Barbaros Hayrettin Paşa Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı. Cenaze törenine, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, eski başbakanlardan Tansu Çiller, eski İçişleri Bakanları Muammer Güler ve Mehmet Ağar, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, Galatasaray Spor Kulübü’nün eski başkanları Faruk Süren ve Adnan Polat, milletvekilleri, siyasiler, ailesi, yakınları ve meslektaşları da katıldı.

    Cenaze namazının ardından Mehmet Barlas’ın tabutuna Cumhurbaşkanı Erdoğan da omuz verdi. Barlas’ın cenazesi, defnedilmek üzere Yeniköy Mezarlığı’na götürüldü.

    MEHMET BARLAS KİMDİR

    Mehmet Barlas, 1942 yılında Ankara‘da dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1971 yılında mezun oldu. Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nda basın komisyonu başkanlığı yaptı. Gazetecilik ile öğrencilik döneminde, babasının kurucusu olduğu Son Havadis gazetesinde tanıştı. Cumhuriyet gazetesinde profesyonel gazeteciliğe başladı. 12 Mart muhtırası sonrası gazeteden çıkarıldı. Daha sonra İsmail Cem’in genel müdürlüğü döneminde TRT’de iç ve dış haberler danışmanlığı yaptı. 1968 yılında Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği yarışmada, inceleme dalında birincilik ödülü aldı.

    Türkiye’de yayımlanan gazetelerin birçoğunda çalıştı. Son Havadis, Cumhuriyet, Günaydın, Milliyet, Güneş, Tercüman, Hürriyet, Türkiye, Sabah, Yeni Şafak, Zaman, Star, Akşam ve Posta gazetelerinde köşe yazarlığı; Star TV, ATV, Show TV ve TGRT’de haber yorumculuğu yaptı. ATV’de kısa bir süre ana haber bültenini sunan Barlas, NTV’de Emre Kongar’la birlikte Yorum Farkı adlı programda görev aldı. NTV Radyo’da Makam Farkı adlı program yapan Mehmet Barlas, 1968’de Canan Barlas’la evlendi ve bu evlilikten iki çocuğu oldu.

  • EŞİK: “TÜM KADIN VE EŞİTLİKÇİ ERKEK VEKİLLERE KADIN HAKLARINI YOK ETME GİRİŞİMLERİNE HAYIR DEMELERİNİN ANAYASA’NIN BİR GEREĞİ OLDUĞUNU HATIRLATIYORUZ”

    EŞİK: “TÜM KADIN VE EŞİTLİKÇİ ERKEK VEKİLLERE KADIN HAKLARINI YOK ETME GİRİŞİMLERİNE HAYIR DEMELERİNİN ANAYASA’NIN BİR GEREĞİ OLDUĞUNU HATIRLATIYORUZ”

    CEREN BALA TEKE

    Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), “Bu ülkede milyonlarca kadın, kaynağını laiklikten alan Medeni Kanun’la garantiye alınmış olan haklarını özümsemiş, 100 yıldır bu hukuk sisteminde yaşamaktadır. Hiç kimse ama hiç kimse kadınları bu haklarından vazgeçiremeyecektir.Tüm kadın ve eşitlikçi erkek vekillerine, önümüzdeki süreçte Meclis’e getirilebilecek kadın haklarını yok etme girişimlerine hayır demelerinin, edecekleri milletvekili yemininin ve Anayasa’nın bir gereği olduğunu hatırlatıyoruz” açıklamasını yaptı.

    Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), 28’inci Dönem milletvekillerine kadın haklarının korunması için çağrı yaptı. EŞİK’ten bugün yapılan yazılı açıklama şu şekilde:  

    “14 Mayıs 2023 seçimleri ile Türkiye tarihinin en kadın düşmanı meclis çoğunluğu oluştu. Kadın erkek eşitliğine karşı söylem ve uygulamalarında dozu her geçen gün artıran R. T. Erdoğan, 28 Mayıs’ta tekrar cumhurbaşkanı seçildi. Böylece laik hukuk sistemine ve kadın haklarına yönelik ciddi geriye gidişlerin gündeme geleceği (nden endişe duyulacak/ duyduğumuz) bir dönem başladı. Seçim kampanyası boyunca eğitim hakkından, çalışma ve miras hakkına dek; kadınların doğumdan ölüme sahip olduğu tüm haklar tartışmaya açıldı. Karma eğitim, seyahat hakkı, boşanma ve nafaka haklarının geri alınacağı dillendirildi. Kadın karşıtı programlar içinde yalnız kadınların sahiplendirilmesi bile yer aldı. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Şiddet Yasası karşıtı söylemler ile kadınların şiddetsiz bir yaşam hakkını korumaya yönelik tüm mevzuat ve kurumlar hedef alındı. LGBTİ+’lar seçim kampanyasının her aşamasında hedef gösterildi ve yeni Meclis’in önüne ilk işlerden biri olarak LGBTİ+ varoluşu suç haline getirmek hedefi konuldu.

    “İKTİDAR BLOĞU, MECLİS’TE BU POLİTİKALARI AÇIKÇA DESTEKLEYİP SAVUNACAK VEKİLLER SEÇTİRDİ”

    İktidar bloğu, mecliste bu politikaları açıkça destekleyip savunacak vekiller seçtirdi. Yeni meclis daha yemin töreni bile yapılmadan, bir vekilin 3 eşli olmasıyla gündem oldu. Yeniden Refah Partili bu vekil YRP’nin seçim öncesinde bir seçim vaadi olarak topluma sunduğu, kadınları erkeğe tabi, itaatkâr hizmetkarlar olarak konumlandıran hukuk anlayışının sembolü oldu. AKP’nin iktidarı boyunca adım adım fiilen yürürlüğe koyduğu paralel dini hukukun, 28. Dönem Meclisi’nin ana gündemi olacağı, Hüda-Par seçim vaatlerinde açıkça dile getirildiği gibi meclis çatısı altında çok hukukluluğun tartıştırılacağı şimdiden görülüyor.

    “EL ZİNASI, GÖZ ZİNASI GİBİ UYDURULMUŞ KAVRAMLARLA KADINLARIN KAMUSAL ALANDA GÖRÜNMESİ BİLE ZİNA KAVRAMINA EKLENEBİLİYOR”

    2015 yılında, Anayasa Mahkemesi’nin Türk Ceza Kanunu’ndaki resmi nikah olmaksızın dini nikah yapanlara veya yaptıranlara ceza getiren hükmünün iptal edilmesi, erkek çok eşliliğinin ve çocuk yaşta evlendirmelerin yani çocuk cinsel istismarının önünün açılması için en kritik adımlardan birisiydi. Bunu 2017 yılında müftülük nikahının yasallaştırılması izledi. Bugün Yeniden Refah Partisi ve HÜDA-PAR gibi partilerin seçim propagandalarına ve mesajlarına baktığımızda zinanın suç haline getirilmesi, flörtün yasaklanması gibi vaatlere rastlıyoruz. Genelde sadakatsizlik yapanlar erkekler olduğu için kadınlar zinanın yeniden suç olması talebini yanlış yorumlayıp, sadakatsiz kocaların cezalandırılacağını sanarak destekleme eğilimine giriyorlar. Oysaki, İslam’ın bu çarpıtılmış yorumlarında aslında erkeğin zinası diye bir suç pek yok. 4 eşe kadar dini nikahlı, 4 eşten sonra ise sınırsız sayıda kadınla nikahsız olarak evlenmeye hakkı olduğunu düşünen bir erkekler iktidarı ile karşı karşıyayız. Erkekler açısından zina ancak bir başka erkeğin mülkü addedilen kadınlarla birliktelik halinde söz konusu. Kadınların zina yapmış sayılması için cinsel beraberlik bile gerekmiyor; el zinası, göz zinası gibi uydurulmuş kavramlarla kadınların kamusal alanda görünmesi bile zina kavramına eklenebiliyor. Öte yandan idam cezasının geri getirilmesi talepleri yükseltilirken, kadınlar için de zina iddiasıyla recm cezasının da altyapısı, en azından psikolojik ortamı oluşturulmaya çalışılıyor.

    “ÇOCUK CİNSEL İSTİSMARININ VE ÇOCUK YAŞTA EVLENDİRMELERİN ÖNÜ AÇILIYOR”

    Erkek çok eşliliği meselesi, çocuk cinsel istismarı ile de doğrudan doğruya ilişkili bir kavram. Çünkü Türkiye kadın hareketinin on yıllardır mücadelesini verdiği gibi, çocuklarla cinsel ilişki yaşı ve evlilik yaşı konusunda bu ülkenin bir kısım muhafazakâr ve dinbazları tarafından İslam dininde kız çocukları için 9, erkek çocukları için 12 yaşta evlilik meşruymuş gibi gösterilerek çocuk cinsel istismarının ve çocuk yaşta evlendirmelerin önü açılıyor. Erkek çok eşliliği ile çocuk cinsel istismarının iç içe olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bunun çok acı sonuçlarından birisi yoksullaştırılmış ailelerin ve sığınmacıların kız çocuklarının ikinci, üçüncü veya dördüncü eş olarak alma furyasıdır. Bu gerçeği hiç kimse görmek ve dillendirmek istemiyor.

    “KADINA ŞİDDETİN OLAĞAN BİR OLGU OLDUĞUNU KABUL ETTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR”

    Yeni mecliste oluşan eşitlik karşıtı erkek ittifakı, önümüzdeki yasama döneminde kadın ve kız çocuklarının hayatlarının daha çok tartışılacağı, kadınları ve çocukları babalarının ve kocalarının ‘mülkü’ olarak tanımlayan ve onlardan gelecek her türlü ekonomik, fiziksel, cinsel, duygusal şiddeti hoş gören ve buna devletin müdahale etmeyeceği bir toplum yaratmak istiyorlar. Onun için İktidar bloğuna mensup öncelikle erkek milletvekilleri seçim sürecinde İstanbul Sözleşmesine dair 6251 sayılı uygulama kanunun bile ortadan kaldırılması, 6284 sayılı şiddet yasasının lağvedilmesi gibi taleplerle ortaya çıkmaktan, bunları topluma seçim vaadi olarak sunmaktan çekinmediler. Arzu edilen toplum, gücü gücü yetene; hiçbir sınırlama, müdahale, ceza ve yaptırım olmaksızın şiddet uygulayabildiği bir toplum. Kadına şiddetin olağan bir olgu olduğunu kabul ettirmeye çalışıyorlar. Yeni meclisteki tüm siyasi görüşlerden kadın vekillere çok önemli görevler düşüyor. Ve tabii ki bu ülkenin kadınları ve çocuklarına böylesi bir hayatın layık görülmesine itirazı olan eşitlikçi erkek vekillere de.

    “YASALARA DOKUNMAYIN UYGULAYIN”

    Çok iyi bilinmelidir ki; başka seçenek bırakılmamış, zorla ikna edilmiş tek tük kadınların çok eşliliği onaylayan beyanlarına bakılarak erkek çok eşliliği ve çocuk yaşta evlilik adı altında çocuk cinsel istismarı meşrulaştırılamaz. Bu ülkede milyonlarca kadın, kaynağını laiklikten alan Medeni Kanun’la garantiye alınmış olan haklarını özümsemiş, 100 yıldır bu hukuk sisteminde yaşamaktadır. Hiç kimse ama hiç kimse kadınları bu haklarından vazgeçiremeyecektir. Tüm kadın ve eşitlikçi erkek vekillerine, önümüzdeki süreçte meclise getirilebilecek kadın haklarını yok etme girişimlerine hayır demelerinin, edecekleri milletvekili yemininin ve Anayasa’nın bir gereği olduğunu hatırlatıyoruz. Yasalara dokunmayın uygulayın.”

     

  • BÜYÜKELÇİ GIORGIO MARRAPODI: İTALYA’NIN HER ZAMAN SİZİN YANINIZDA OLDUĞUNDAN VE OLACAĞINDAN EMİN OLABİLİRSİNİZ

    BÜYÜKELÇİ GIORGIO MARRAPODI: İTALYA’NIN HER ZAMAN SİZİN YANINIZDA OLDUĞUNDAN VE OLACAĞINDAN EMİN OLABİLİRSİNİZ

    MELİS YILDIRIM

    İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Giorgio Marrapodi, İtalya’nın Milli Günü dolayısıyla düzenlenen resepsiyonda, 6 Şubat depremlerine ilişkin; “Eşi benzeri görülmemiş bir trajediye şahit olduk. Bugünün hatırası sonsuza dek kalbimizde. İtalya’nın her zaman sizin yanınızda olduğundan ve olacağından emin olabilirsiniz” dedi. Ticaret Bakanı Mehmet Muş ise “İtalya, dış ticaretimizde beşinci sırada yer alıyor. Geçtiğimiz yıl ikili ticaret hacmimiz 26 milyar doları aşarak rekor kırmıştı. Bu yılın sonunda 30 milyar dolar hedefimize ulaşacaktır. Öte yandan, bölgesel ve küresel ölçekte karşı karşıya bulunduğumuz sınamalar, Türkiye ve İtalya arasındaki ilişkilerin değerini ortaya koymakta ve iş birliğimizin önemini daha da vurgulamaktadır” diye konuştu.

    İtalya’da Cumhuriyet’in kuruluşunun 77. yıl dönümü, bugün büyükelçilikte düzenlenen resepsiyon ile kutlandı. Resepsiyona Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un yanı sıra çok sayıda yabancı misyon temsilcisi katıldı. İki ülkenin milli marşlarının okunmasının ardından açış konuşmalarına geçildi. Sözlerine, 6 Şubat depremlerinde yaşamını yitirenleri anarak başlayan İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Giorgo Marrapodi, yaptığı konuşmada şunları kaydetti:

    “Eşi benzeri görülmemiş bir trajediye şahit olduk. Bugünün hatırası sonsuza dek kalbimizde. İtalya’nın her zaman sizin yanınızda olduğundan ve olacağından emin olabilirsiniz. Bu bağlamda, Sivil Koruma Departmanımız bünyesinde yakın zamanda başlatılan iş birliklerinden bahsetmekten gurur duyuyorum.

    Bir yandan halkımızın refahını sağlarken diğer yandan da önümüzdeki zorluklar bağlamında barış ve güvenliği teşvik etmek için çalışmak büyük önem taşımaktadır. Avrupa’daki savaş saldırganlığının bu kritik dönemecinde, Ukrayna halkıyla birlikte tarihin doğru tarafında kalmaya devam etmeliyiz.

    Başbakan Meloni’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan‘a gönderdiği mesajda belirttiği üzere İtalya ve Türkiye, Akdeniz’de ve dünya genelinde temel sorumlulukları paylaşan müttefik ülkelerdir. Amacımız istikrar ve büyümeyi teşvik etmek, halklarımızın ihtiyaçlarını karşılamak ve ortaklarımız ve müttefiklerimizle diyalog için yeni yollar açmak üzere birlikte çalışmaktır.

    Değerli dostlar, İtalya ve Türkiye, kapsamlı siyasi temaslar, derin kültürel bağlar ve çok canlı ticari ilişkiler içeren mükemmel bir ikili diyalog sürdürmektedir.

    Bu çerçevede, geçen yılki hükümetler arası zirvenin başarısını tekrarlamasını beklediğimiz bir sonraki ikili, Karma Ekonomik ve Ticaret Komisyonu’nun düzenlenmesini dört gözle bekliyoruz. Bu hedeflere ulaşmak için çalışmaya hazırız.”

    MEHMET MUŞ: GEÇTİĞİMİZ YIL İKİLİ TİCARET HACMİMİZ 26 MİLYAR DOLARI AŞARAK REKOR KIRMIŞTI

    Ticaret Bakanı Mehmet Muş konuşmasının başında, “İtalyan hükümeti ve halkının ülkemizde yaşanan felaketlerde göstermiş olduğu dayanışma ve destek için şükranlarımı sunuyorum” ifadesini kullandı. Muş devamında, “İtalya, dış ticaretimizde beşinci sırada yer alıyor. Geçtiğimiz yıl ikili ticaret hacmimiz 26 milyar doları aşarak rekor kırmıştı. Bu yılın sonunda 30 milyar dolar hedefimize ulaşacaktır. Öte yandan, bölgesel ve küresel ölçekte karşı karşıya bulunduğumuz sınamalar, Türkiye ve İtalya arasındaki ilişkilerin değerini ortaya koymakta ve iş birliğimizin önemini daha da vurgulamaktadır. İlişkilerimizi ekonomiden savunmaya kadar pek çok alanda geliştirmeye kararlıyız” diye konuştu.

     

  • TBMM’DE 28. DÖNEM, MİLLETVEKİLLERİ YEMİN TÖRENİ İLE BAŞLADI

    TBMM’DE 28. DÖNEM, MİLLETVEKİLLERİ YEMİN TÖRENİ İLE BAŞLADI

    TBMM’de 28. Dönem başladı. Milletvekili Ant İçme Töreni’nin yapıldığı töreni, geçici TBMM Başkanı olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yönetti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anamuhalefet Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, yemin törenini locadan takip etti. Bahçeli, geçici Meclis Başkanı olarak yaptığı konuşmada; “28’nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev alacak siz değerli milletvekili arkadaşlarım, elbette tarihi bir sorumluluğu da üstlenmiş durumdadır. Bu tarihi sorumluluk bilincinin, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini sadırdan satıra, kuvveden fiile, tefekkürden tezekkür ve tezahür safhasına kemali edeple taşıyacağı inancındayım” dedi.

    TBMM’de 28. Dönem, milletvekilleri ant içme töreni ile başladı. TBMM Genel Kurulu’nu, geçici TBMM Başkanı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yönetti.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, töreni kendisine ayrılan locadan izledi. Erdoğan’a, önceki TBMM Başkanı Mustafa Şentop da eşlik etti.

    Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da töreni locadan takip etti.

    Tören, İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başladı.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçici TBMM Başkanı olarak yaptığı konuşmasında şunları söyledi:

    “Egemenliğin yegâne sahibi, aynı zamanda mensubiyetinden iftihar ettiğimiz büyük Türk milletine şükranlarımı sunuyorum. Gazi Meclisimizin bu yeni döneminin ülkemize, milletimize, siz değerli milletvekillerimize, bunun yanında siyaset ve demokrasi hayatımıza hayırlı olmasını, bu suretle muazzez gelişmelere kapı aralamasını hassaten temenni ediyorum. Ayrıca ilk turu 14 Mayıs 2023, ikinci turu da 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı Seçiminde 13’ncü Cumhurbaşkanımız olarak seçilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı da Meclis namına gönülden kutluyor, üstün başarılar diliyorum.

    “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KURAN MÜESSİR AKIL TBMM’DE MAYALANMIŞTIR”

    Türkiye Cumhuriyeti’nin 100., Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de 103. yıldönümünü müftehir bir vicdan, mütehassis bir hissiyatla kucaklamanın, hatta geçmişin hatıralarını geleceğin yüksek hedefleriyle kaynaştırmanın heyecanını yaşıyoruz. 28’nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev alacak siz değerli milletvekili arkadaşlarım, elbette tarihi bir sorumluluğu da üstlenmiş durumdadır. Bu tarihi sorumluluk bilincinin, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini sadırdan satıra, kuvveden fiile, tefekkürden tezekkür ve tezahür safhasına kemali edeple taşıyacağı inancındayım. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran müessir akıl TBMM’de mayalanmıştır.

    Gazi Meclis kurucu niteliğiyle, ordular tanzim ve temin etmiş, siyaset ve diplomasi mücadelelerine eşzamanlı savaşlar yönetmiş, Türk devlet felsefesinin ruhuna müzahir ve münasip olacak şekilde milli ve üniter devlet bünyesini Cumhuriyet’in faziletiyle eklemlemiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel harcı hiç kuşku yoktur ki Türk milletinin irade ve istiklal özlemiyle karılmıştır. Milletimizin egemenlik vesayet ve velayeti birdir, tektir; eşi, benzeri olmadığı gibi mütehakkim ve müstebit bir güce göz yumulması da söz konusu olamayacaktır.

    “HEPİMİZİN ORTAK PAYDASI TÜRKİYE’DİR”

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Mart 1923 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1’nci Dönem Açılış Konuşmasında aynen şöyle demişti: ‘Millet önünde, onun hak ettiği bağımsızlığın önünde, onun layık olduğu gelişme ve yenilenme arzusu önünde, her kuvvet ancak milletin irade ve amaçlarına uymak şartıyla yaşayabilir. Milletin irade ve amaçlarına uymayanların talihi hüsrandır, çökmedir.’ Bilinmelidir ki, hepimizin ortak paydası Türkiye’dir. Türk milletinin aziz varlığı, bu çatı altında görev alan siz muhterem arkadaşlarıma tevdi ve tevzi edilen vekalet vazifesi tarih huzurunda omuz omuza daha büyük işler yapmamızın istikrarlı şevkine şuur aşılamalıdır.

    Müstesna gücümüzün birlik, beraberlik, kardeşlik, mutabakat ve dayanışmayla tahkim edileceği kanaatimi bilhassa sizlerle paylaşmayı zaruri addediyorum. Her anının tarih olduğu biteviye devam bir hayat akışını millet lehine çevirmenin, gelecek nesillere huzurlu, güvenli, gelişmiş, mamur ve müreffeh bir Türkiye’yi emanet etmenin hedefine tek yürek halinde kenetlenmeliyiz. Buluşma potamızın da büyük Türkiye idealiyle pekişip genişlemesini hep birlikte sağlamalıyız.

    Devletimizin kurucusu, ilk Meclis Başkanımız, İlk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, ebediyete irtihal eden tüm milletvekillerimize, aziz şehitlerimize, kutlu ceddimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Hayatta bulunan geçmiş dönem milletvekillerimize huzurlu ve sağlıklı bir ömür temennisinin yanı sıra siz değerli arkadaşlarıma önümüzdeki beş yıllık yasama çalışmalarında başarılar diliyorum. Bu duygularla bir kez daha yüksek heyetinizi saygılarımla selamlıyor, esas gündemimiz olan ant içme törenine geçiyor, geçici başkan sıfatıyla da ilk yemini gerçekleştiriyorum.”

    Bahçeli, konuşmasının ardından Osmaniye milletvekili olarak yemin etti.

    Milletvekili yemin töreninin bugün gece yarısına kadar devam etmesi bekleniyor.

  • Ertuğrul Özkök Yazdı: Uğur Dündar’ın Ağabeyi Kim

    Ertuğrul Özkök Yazdı: Uğur Dündar’ın Ağabeyi Kim

    Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Cumhur ittifakının adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın kazanmasının ardından muhalif cenahta tartışmalar arttı. Gazeteci Ertuğrul Özkök bu tartışmaları dünkü köşe yazısında ele aldı. Özkök, seçimlerden sonra ilk aradığı kişinin Yılmaz Özdil olduğunu belirttikten sonra bugünlerde ‘muhalif gazeteci’ olmanın zor olduğunu anlattı.

    Özkök’ün yazısı şöyle:

    SEÇİM SONRASI YILMAZ ÖZDİL’DEN İTİRAF:“ EN BÜYÜK HATAM ŞUYDU”

    Herhalde iflah olmaz şeytanım dürttü, seçim gecesi bir sakinleştirici alıp uyuduktan sonra sabah Yılmaz Özdil’i aradım.

    Neden aradın diye sorarsanız hiç öyle bir nedeni yok.

    Öylesine yani…

    O sabah çevremde herkes herkesi öylesini arıyordu, ben de birini arayayım dedim.

    Bir tür kaybetmişler dayanışması diyebilirsiniz.

    “YILMAZ NASILSIN” DİYE SORDUM “TUHAF AMA” DİYE CEVAP VERDİ

    Yılmaz, Meral Akşener olayında farklı tavır alan gazetecilerden biriydi ve ondan sonra yazarlıktan ayrıldı.

    Oy vermek için İstanbul’a gelmiş.

    “Nasılsın” diye sordum…

    “Tuhaf bir şey çalışmıyorum ama bugünlerde mutluyum” dedi.

    Yanlış anlamayın seçim sonuçlarından dolayı mutlu değil.

    Seçimden önceki ruh halini anlatıyordu.

    İŞSSİZ BİR GAZETECİNİN GURURLU BİR MAĞDURİYETİ OLUR BE ARKADAŞ

    İşssiz bir gazeteci…

    Sosyal medyada gördüğüm bütün işsiz gazetecilerde gururlu bir mağduriyet okuyorum.

    Adeta övünüyorlar bu halleriyle…

    Şimdi karşımda işsiz olduğu için mutlu hissettiğini söyleyen bir gazeteci var.

    Doğrusu aynı durumda olup da mutlu olan tek kişi benim diye düşünüyordum meğer yalnız değilmişim.

    MEĞER HAYATINDAKİ EN BÜYÜK HATASI ÇALIŞMAKMIŞ

    Hadi, ben emeklilik yaşındaki işssiz gazeteci olduğum için anlaşılabilir bir durumdu.

    Yılmaz ise daha genç.

    Arkasından daha da ilginç bir şey söyledi.

    “Hayatım boyunca yaptığım en büyük hatayı fark ettim…”

    Merak ettim “Neymiş” dedim.

    “Çalışmakmış” cevabını verdi…

    “Meğer hayatımdaki en büyük hatam çalışmakmış” diye tekrarladı cümlesini…

    YILMAZ ŞAKA MI YAPIYORYOKSA BİR GERÇEKLİK VAR MI

    Herhalde anlamışsınızdır, kendimizi rahatlatmak için gülerek ve espiri yaparak konuşuyorduk.

    Tabi ki işsizlik iyi bir şey değildir ve işssiz gazeteci arkadaşlarımız için ikimiz de çok üzülüyoruz.

    Üzüntümüzü atmanın bir yolu da kendimizle dalga geçmek.

    Yine de kendi içimden, yani ‘Bana göre”, altını çizerek tekrar söyleyeyim, ‘Sadece bana göre, bir sorgulamayı paylaşayım.

    Bu sözlerde bir gerçeklik payı da olamaz mı?

    Siyaset yazmanın, yazabilmenin sınırları iyice daraldığında, “Çalışmamak”, dolayısıyla “Yazı yazmamak” mutluluk olmasa bile bir şans haline dönüşemez mi?

    Kendi payıma son yıllarda bu duyguyu çok yaşadım.

    Çünkü siyasetin “Erdoğan’a vurmak” ile “Erdoğan’ı övmek arasında sıkıştığı günlerde yazma dediğimiz eylemin çocuk havuzunda veya onlarca metre yürüseniz de bir türlü diz boyunu geçmeyen sığ bir denizde yüzme mecburiyetine dönüşmesi bana da çok bunaltıcı geldi.

    Tıkılmak istendiğim bir yankı odasında, kendimi, sadece alkış ve yuhalama hakkına sahip bir gladyatör seyircisi, bir amigo gibi hissettim.

    Okyanuslara açılmak isteyen bir insanın, çocuk havuzunda veya onlarca metre yürüdüğünüz halde bir türlü diz boyunu geçmeyen sığ sularda yüzmeye mahkum edilmesi gibi bir duyguydu bu…

    Kendi yarattığımız fanatik ve holiganlaşmış bir okuyucu ve izleyici ile tuhaf bir ilişki…

    İki tarafın da memnun olduğu bir tür öfke ve umut ticareti…

    BAZEN KONFOR ALANINDA KALMAK İYİDİR, EMNİYETLİDİR

    Seçim sonrasında da çok farklı bir duygu içinde değilim.

    Düşünün bugün için de Kılıçdaroğlu’nun istifa etmesini yazmaktan başka kaç konu kalıyor ki bir yazara…

    Beklenen ve istenen duygu ekseriyeti bu değil mi…

    Oysa bana göre, Ecevit dışında bugüne kadar görmediğim ölçüde başarılı, umut veren, pozitiv bir kampanya yaptı…

    Neyse ağır ve tehlikeli mevzular bunlar…

    Toplumun yarısının derin bir düşkırıklığı yaşadığı şu günlerde , sahip olduğumuz tek lüks, bu çok küçük konfor alanımız…

    O üç beş metre duygu alamızı “Olağan bir şüpheli” olarak tarumar etmeyeyim.

    Bazen sığ sularda kalmak emniyetlidir.

    BİLİYORUM ALLAHIN VERDİĞİ ZEKA ONU RAHAT BIRAKMAZ

    Yılmaz’la güzel, neşeli ve arkadaşça dertleşmeye döneyim.

    Yılmaz’ı çok iyi tanıyorum…

    Çalışmadan duramaz. Allahın ona verdiği zeka ve yetenek onu rahat bırakmaz. Eminim bir kitap üzerinde çalışıyordur.

    Ama şu sıralarda kurumsal bir yerde yazıyor olmamanın verdiği rahatlığı da hissettim.

    BUGÜNLERDE MUHALİF KANALLARDA KONUŞAN KAFA OLMAK İSTEMEZDİM

    Biliyorum hiç zamanı değil, ama yine de her türlü riski alarak kendi etrafımla biraz dalağa geçeyim.

    Durumu Yılmaz Özdil kadar kolay olmayan arkadaşlarımız var.

    Bugünlerde özellikle kendini “Muhalif” olarak tanımlayan bir medya kuruluşunda çalışmak kolay bir şey değil.

    Hele hele aylardır iktidarın değişeceğine inanarak, seçim sonucunu görmeden, ekrandan parmak sallayarak “hesaplaşmadan”, “Kadrolaşmadan” söz eden, kendilerine medyanın zirvelerinde makamlar dağtırıkken, bazılarını da kovan konuşan kafalar için zor günler.

    KONUŞAN KAFA VE YUTÜPÇÜ ARKADAŞ ÜZÜLME; HERŞEYDE BİR HAYIR VARDIR

    İçimdeki şeytan yeniden dürttü. Onları da arayıp biraz moral vereyim dedim.

    Mesela Halk TV’de Ayşenur Aslan’ arayıp konuşmak geldi içimden.

    Sadece “Arkadaşlar üzülmeyin her şeyde bir hayır vardır” demek istedim.

    Aynı şeyi Ayşenur’la birlikte program yapan, Şirin Payzın, Emin Çapa; KRT ve Tele1 ekranında bir çok arkadaşa ve “Yutüpçüye” de söylemek istedim…

    Ha bu arada gerçekten sevgili dostum Fazıl Say’a da unutmadım.

    Neden mi?

    Onu da anlatayım.

    ARKADAŞLAR SEÇİMİ KAYBETTİNİZ AMA BÜYÜK KORKUNUZU YENDİNİZ

    Son zamanlarda bu arkadaşların “Haklı J” bazı endişeleri vardı.

    Özellikle Ekrem İmamoğlu, beni ve Nagehan Alçı’yı Karadeniz gezisine davet ettikten sonra çok kaygılandılar.

    “Yine bunlar mı medyanın başına geçecek” diye günlerce kabus dolu geceler geçirdiler ekranlarda.

    Yani Erdoğan gitmişti ve biz eskiler ve bazı yeniler yeniden medyanın başına geliyorduk…

    Bu arkadaşlara hiç istemeden bu kadar büyük bir anksiyete verdiğim için kendimi çok suçlu hissediyordum.

    Önceki akşam belki de ilk defa huzurlu bir uyku uyudular sanıyorum.

    Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi kazandı ve böylece bizim medyaya dönüş ihtimalimiz kalmadı.

    Zaten öyle bir niyetim yoktu ama, olmayan niyetim de yokoldu…

    KEŞKE DAHA ÖNCE AYŞENUR’U ARAYIP ŞUNU SÖYLESEYDİM

    O günlerde özellikle, Ayşenur’u arayıp, onları rahatlatmak için şunu söylemeyi çok istedim:

    “Ayşenurcuğum ben 8 Nisan günü 76 yaşıma girdim. Yahu bu yaştan sonra nereye geleceğim? Ben bir yere gelmiyorum, tam aksine gidiyorum…”

    Sırf rahatlasınlar, uykularını kaçıran bir korkudan kurtulsunlar diye aramayı düşündüm.

    Ama kendilerini öylesine bir iktidar şehvetine kaptırmışlardı ki, “Hadi şimdi o pazu gösterme keyiflerini bozmayayım” dedim.

    Neyse Cumhurbaşkanı Erdoğan yerinde kaldı…

    Ben de bu yaşımda istemeden onların kabusu olmaktan kurtuldum.

    Artık rahat olun arkadaşlar…

    AHH RAHMİ TURAN’A “RAHMİ ABİ” DİYEN UĞUR GİBİ OLABİLSEYDİM

    Ama çok da rahat olmasınlar. Medyada eskilerden başka çok ciddi rakipleri de var.

    Mesela Uğur Dündar…

    Geçen akşam Sözcü TV’de bir tartışmayı izliyordum, baktım Uğur, Rahmi Turan’a “Rahmi abi” diye sesleniyor.

    Uğur 80, “Rahmi abi” 84 yaşında…

    Eee onun gibi zinde, enerjik ve iddialı olursan tabii ki “Rahmi abi” deme hakkın olur.

    Üstelik Yılmaz Büyükerşen Eskişehir’deki müzede Uğur’un öyle başarılı bir balmumu heykelini yaptı ki, vallahi aslından bile iyi oldu.

    Yani Allah geçinden versin Uğur’un başına bir şey gelse, Allah ona da geçinden versin Müjdat Gezen onun balmumu heykelini karşısına oturtur programlara devam eder.

    Vallahi kimse anlamaz, iyi de reyting yaparlar.

    ALLAH MUHALİF KANALLARDAKİ KONUŞAN KAFALARI SEVİYOR

    Yine de şunu söyleyeyim.

    Allah muhalif kanallarda her gece konuşan kafaları seviyor.

    Maazallah Kılıçdaroğlu kazansaydı ne yapacaklardı?

    İktidara ve yandaşlarına parmak sallamaktan başka bir şey bilmeyen, konuşmayan bu iş sahibi gazeteci arkadaşlarımızın hali ne olacaktı?

    Benim gibi “Memleketin bunca meselesi varken, şaraptan, aşktan bahseden” lüzumsuz bir kişi de olamayacaklarına göre…

    Erdoğan’ın kazanması onları iki şeyden korudu…

    Bir yandan Nagehan ve benim medyanın başına geçme kabuslarından kurtuldular.

    Bir yandan da daha 5 yıl ekmeklerini her akşam iktidara vurarak kazanmaya devam edebilirler.

    BEYAZ BALİNA AYDIN İŞSİZ MUTLU GAZETECİLER KULÜBÜ

    Yılmaz Özdil ve ben, bir zamanlar Karadeniz’de ortaya çıkıp, durup dururken ve hiçbir nedeni yokken gülen, kahkaha atan Beyaz Balina Aydın gibi mutluyuz.

    Çalıştığımız bir kurum yok ama elimizde “Aylaklığa Övgü” kitabı ile eğlenip gidiyoruz işte…

    Tek şikayetim Tansu’dan…

    Urla’ya giderken beni arabaya almadı.

    Çünkü ona “Umursamazlık hakkımdan” söz ediyordum, bugüne kadar hiç duymadığım ağır bir söz söyledi ve tek başına arabaya atlayıp Urla’ya gitti.

    Ben de nedensiz yere mutlu olan “Beyaz Balina Aydın İşsiz Gazeteciler Kulübü’nü” kurmaya karar verdim.

    Şu anki en büyük mutluluğum, muhalif medyadaki dürüst gazeteci arkadaşlarımın, benim dönme ihtimalimin yarattığı stresten kurtarmış olmanın verdiği duygu…

    Neticede, onların mutluluğu benim mutluluğumdur…

  • LİDERLER, ŞAMPİYONLUĞUNU İLAN EDEN GALATASARAY’I KUTLADI

    LİDERLER, ŞAMPİYONLUĞUNU İLAN EDEN GALATASARAY’I KUTLADI

    Siyasi partilerin genel başkanları, Spor Toto Süper Lig’in bitmesine iki hafta kala şampiyonluğunu ilan eden Galatasaray’ı kutladı.

    Galatasaray, Süper Lig’in bitmesine iki maç kala, deplasmanda Ankaragücü’nü 4-1 yenerek şampiyonluğunu ilan etti. Siyasi partilerin genel başkanları, Twitter hesaplarında Galatasaray için tebrik mesajı yayınladı. Mesajlardan bazıları şöyle:

    Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: Spor Toto Süper Lig 2022- 2023 sezonu şampiyonu olan Galatasaray’ı, taraftarını ve tüm Galatasaray camiasını yürekten tebrik ediyorum.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener: Cumhuriyet’imizin 100. yılında, 23. kez şampiyon olan Galatasaray’ı yürekten kutluyorum. Avrupa yolculuğunda ülkemize daha nice başarılar kazandırmasını diliyorum. Şampiyon Galatasaray.

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu: Ligin bitimine 2 hafta kala şampiyonluğunu ilan eden ve bu sezonla birlikte Süper Lig’de 23. şampiyonluğunu kazanan Galatasaray Spor Kulübü’nün futbolcularını, teknik ekibini, yönetimini ve tüm taraftarlarını tebrik ediyor; Şampiyonlar Ligi’nde başarılar diliyorum.

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan: Süper Lig’imizde 2022-2023 sezonunu şampiyon tamamlayan Galatasaray’ı can-ı gönülden kutluyorum. Taraftarıyla, futbolcusuyla, yönetimiyle, teknik ekibiyle Galatasaray camiasını tebrik ediyorum.

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu: 2022-2023 sezonu Süper Lig şampiyonu Galatasaray’ı kutluyorum. Bu başarıya imza atan futbolcuları, teknik ekibi, yönetimi ve cefakar taraftarları tebrik ediyorum.

  • ERDOĞAN LEHİNE TEZAHÜRAT YAPAN ÇOCUĞA EKMEK VERMEDİĞİ İDDİA EDİLEN FIRIN SAHİBİ GÖZALTINA ALINDI

    ERDOĞAN LEHİNE TEZAHÜRAT YAPAN ÇOCUĞA EKMEK VERMEDİĞİ İDDİA EDİLEN FIRIN SAHİBİ GÖZALTINA ALINDI

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, dün Sultangazi’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan lehine tezahürat yapması nedeniyle bir çocuğa ekmek vermediği ve çocuğun yakınlarını da bıçakla tehdit ettiği iddia edilen fırın sahibi şüpheli K.Y.’nin hakkında açılan soruşturma çerçevesinde gözaltına alındığını duyurdu.

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği bilgilere göre, 29 Mayıs günü Sultangazi ilçesinde işlettiği fırından ekmek almak isteyen çocuğa, Cumhurbaşkanı Erdoğan lehine tezahürat yapmasını gerekçe göstererek ekmek satmadığı ve durumu sormak için gelen çocuğun yakınlarına da bıçak gösterip tehdit ettiği iddia edilen fırın sahibi şüpheli K.Y. hakkında ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama’ ve ‘bıçakla tehdit’ suçlarından soruşturma başlatıldı. Açıklamada, şüphelinin gözaltına alındığı ve soruşturmanın çok yönlü ve titizlikle devam ettiği belirtildi.

  • DÜNYA LİDERLERİNDEN ERDOĞAN’A TEBRİK TELEFONU

    DÜNYA LİDERLERİNDEN ERDOĞAN’A TEBRİK TELEFONU

    Dünya liderleri, yeniden seçilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak tebrik etti. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı (ABD) Joe Biden, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski,  Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Erdoğan’ı arayarak yeniden seçilmesi nedeniyle tebriklerini iletti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi iki ülke arasında karşılıklı büyükelçi atanması konusunda mutabık kaldı.

    Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sayıda ülkenin devlet ve hükümet başkanları arayarak tebrik etti. İletişim Başkanlığı’nın resmi Twitter hesabından yapılan bilgilendirmede; İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı (ABD) Joe Biden, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski,  Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’in Erdoğan’ı arayarak tebrik ettiği duyuruldu.

    İletişim Başkanlığı’nın Twitter hesabından yaptığı paylaşımlar şöyle:

    “İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed es-Sani, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid en-Nehyan, Türkmenistan Ulusal Konseyi Halk Maslahatı Başkanı Gurbangulu Berdimuhammedov, Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan‘ı telefonla arayarak seçim başarısı dolayısıyla tebrik etti. İngiltere, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkmenistan ve Libya liderleri, görüşmelerde, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesini kutlayarak, seçim sonuçlarının Türk halkı için hayırlı olmasını diledi.”

    “Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan‘ı telefonla arayarak seçim başarısı dolayısıyla tebrik etti. Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev, görüşmede, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesini kutlayarak, seçim sonuçlarının Türk halkı için hayırlı olmasını diledi.”

    “Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan‘ı telefonla arayarak yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesi dolayısıyla tebrik etti. Almanya Başbakanı Scholz, görüşmede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim başarısını kutlayarak, sonuçların Türk halkı için hayırlı olmasını diledi. Almanya Başbakanı Scholz, yeni dönemde Türkiye ile ortak konuları ilerletmek istediklerini ifade ederken, Cumhurbaşkanımız Erdoğan da iki ülke ilişkilerini ileriye taşıyacak adımlar atacaklarına inandığını belirtti.”

    “Amerika Birleşik Devletleri Başkanı (ABD) Joe Biden, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesi dolayısıyla tebrik etti. ABD Başkanı Biden, görüşmede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim başarısını kutlayarak, sonuçların Türk halkı için hayırlı olmasını diledi. İki lider, bölgesel ve küresel meydan okumalar karşısında Türkiye-ABD ilişkilerinin daha da ehemmiyet taşıdığını belirterek, yeni dönemde iki ülke arasındaki tüm konularda iş birliğini ilerletme hususunda mutabık kaldı.”

    “İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan‘ı telefonla arayarak seçim başarısı dolayısıyla tebrik etti. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, görüşmede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesini kutlayarak, seçim sonuçlarının Türk halkı için hayırlı olmasını diledi.”

    “Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan‘ı telefonla arayarak seçim başarısı dolayısıyla tebrik etti. Hollanda Başbakanı Rutte, görüşmede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesini kutlayarak, seçim sonuçlarının Türk halkı için hayırlı olmasını diledi.”

    “Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan‘ı telefonla arayarak yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesini kutladı. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, görüşmede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı seçim başarısı dolayısıyla tebrik ederek, yeni dönemin Türk halkı için hayırlı olmasını diledi. Görüşmede, Rusya-Ukrayna savaşındaki gelişmeler ve bölgesel konular da ele alındı.”

    “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan‘ı telefonla arayarak seçim başarısı dolayısıyla tebrik etti. Rusya Devlet Başkanı Putin, görüşmede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesini kutlayarak, seçim sonuçlarının Türk halkı için hayırlı olmasını diledi. İki lider yeni dönemde de Türkiye-Rusya ilişkilerinde ve bölgesel konularda iş birliğini daha da geliştirme konusunda mutabık kaldı.”

    “Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak seçim başarısı dolayısıyla tebrik etti. Mısır Cumhurbaşkanı es-Sisi, görüşmede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesini kutlayarak, seçim sonuçlarının Türk halkı için hayırlı olmasını diledi. Ekonomi başta olmak üzere Türkiye-Mısır ilişkilerini derinleştirecek adımlar ve bölgesel meselelerin de ele alındığı görüşmede, iki lider karşılıklı olarak büyükelçi atanması hususunda mutabık kaldı.”

    “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak seçim başarısı dolayısıyla tebrik etti. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, görüşmede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesini kutlayarak, seçim sonuçlarının Türk halkı için hayırlı olmasını diledi. Görüşmede, Türkiye-Fransa ilişkileri ve bölgesel konular da ele alındı.”

    “Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesi dolayısıyla kutladı. Filistin Devlet Başkanı Abbas, görüşmede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim başarısını tebrik ederek, seçim sonuçlarının Türk halkı için hayırlı olmasını diledi. Görüşmede, Türkiye-Filistin ilişkileri ve bölgesel konular da ele alındı.”

    “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesi dolayısıyla tebrik etti. İsrail Başbakanı Netanyahu görüşmede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim başarısını kutlayarak, seçim sonuçlarının Türk halkı için hayırlı olmasını diledi. Görüşmede, Türkiye-İsrail ilişkileri ve bölgesel konular da değerlendirildi.”

    “Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak seçim başarısı dolayısıyla tebrik etti. Pakistan Başbakanı Şerif, görüşmede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmesini kutlayarak, seçim sonuçlarının Türk halkı için hayırlı olmasını diledi.”

     

     

  • GÜLTEKİN UYSAL: BU, ‘SEÇİM KAZANDIK’ DİYENLERİN KAYBETTİĞİ, KAYBETTİĞİ ZANNEDİLEN MİLLET İTTİFAKI VE SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN KAZANDIĞI BİR SEÇİMDİR

    GÜLTEKİN UYSAL: BU, ‘SEÇİM KAZANDIK’ DİYENLERİN KAYBETTİĞİ, KAYBETTİĞİ ZANNEDİLEN MİLLET İTTİFAKI VE SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN KAZANDIĞI BİR SEÇİMDİR

    Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, 14 Mayıs’ta yapılan milletvekili ve dün sonuçlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin, “İnandığımız değerlere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmanın huzuru içindeyim. Bilmenizi isterim ki geride bıraktığımız 2 yılı aşkın zamanda bizler için asıl kazanç; zerrece menfaat, şahsi ikbal kaygısı olmaksızın verilmiş mücadele, dökülmüş terdir. Bilinmesi gerekir ki Erdoğan kirli ve eşit rekabet imkanı olmayan bir seçimi sayısal olarak kazanmış, siyasal olarak kaybetmiştir. Bizim için ise kazancın başlangıcı burasıdır. Bu, ‘seçim kazandık’ diyenlerin kaybettiği, kaybettiği zannedilen Millet İttifakı ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazandığı bir seçimdir. Elbet bir gün tarih hükmünü icra edecektir” dedi.

    Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, bugün yaptığı yazılı açıklamayla 14 Mayıs’ta yapılan milletvekili seçimleri ve dün tamamlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirdi. Uysal, açıklamasında şunları ifade etti:

    “SİYASETTE HAKSIZ REKABETİN EN KESİF ÖRNEĞİ İLE KARŞILAŞTIK”

     “28 Mayıs’ta ikinci turu yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sonucunun, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Çok partili siyasi hayata geçtiğimiz günden bugüne kadar hiç görülmemiş şekilde kamunun imkan ve araçlarının ‘bir siyasi parti lehine’ hareket ettiği ve bir ‘tek parti iktidarı’nın varlığını kanıtlayan seçim dönemini geride bıraktık. Bir tarafta iktidar ve iktidarın tüm imkanları, dahası iktidarın yedeğine aldığı birçok kirli güç unsuru, diğer tarafta ise yıllardır süren hukuksuzluk, haksızlık ve yolsuzluklara karşı kısıtlı imkanlar ve seçmenin samimi desteğinin rekabetine tanık olduk. Aslında iktidarın sahip olduğu imkanları düşündüğümüzde siyasette ‘haksız rekabetin’ en kesif örneği ile karşılaştık.

    “ADİL OLMAYAN BİR KAMPANYA DÖNEMİNDE MÜCADELE ETTİK”

    Kamu kaynakları ile yani oyunu almadıkları, bunun için de ‘terörist’, ‘hain’, ‘dinsiz’ ve ‘bayraksız’ ilan ettikleri insanların da vergileri ile satın aldırılan medya gruplarının, devletin medya organı olması gereken TRT ve Anadolu Ajansı’nın iktidar lehine propaganda yapması, yargı ve kolluk güçlerinin iktidar aleyhine oluşabilecek her eyleme ‘taraflı’ müdahalesi ile adil olmayan bir kampanya döneminde mücadele ettik. Üstüne üstlük ‘operasyonel kiralama’ mantığı ile makamların ve birtakım imtiyazların ‘siyasi bir teşvik primi’ olarak sunulduğu, buna mukabil birtakım siyasi kişiliklerin iddia ve amaçlarını ‘bu teşvike prim vererek saf değiştirdiği’ bir süreçten geçtik.

    “MEMLEKETİN NEREDEYSE YARISININ TÜRLÜ HAKARETLERE MARUZ KALDIĞINI İZLEDİK”

    Memleketin neredeyse yarısının türlü hakaretlere maruz kaldığını, çeşitli suçlarla isnat edildiğini, kazanmak uğruna aile içine, mahalle içine, hanelerin içine nifak ve niza sokmaktan geri durmayan bir anlayışın kampanyasını izledik. Geldiği gelenek ve durduğu siyasi zemini ‘İslami’ olarak niteleyen bir iktidarın, tek gayreti ve amacı; tek bir kişinin ailesi ve çevresinin güvenliğini sağlamak olan bir örgütlü yapının İslam’ın emirlerini nasıl çiğnediğini, ‘beyt-ül malı’ kendi amaçları için nasıl yağmaladığını gördük. Geçmişte ihtiyaç olursa başvurulacak ihtiyat akçesini harcamaktan çekinmeyen bir iktidarın, Merkez Bankası’nda kalan son delikli kuruşa kadar dövizi baskılamak için nasıl fütursuzca sattığını izledik. Türkiye‘de konut fiyatlarından vatandaşlarımızın güvenliğine, ülkemizin bekasına verdiği ve vereceği zarar aşikâr düzensiz göçmenlerin, geçici koruma statüsündeki yabancıların, onurlu ‘vatandaşlığımızı parasıyla satın alanların’ bu derece savunulmasının asıl sebebini, seçim sonucu yapılan kutlamalar ve oy verme işlemindeki vaziyetten tahlil ettik.

    “TÜRK SİYASİ TARİHİNİN EN ADALETSİZ SEÇİMİNİ GERİDE BIRAKTIK

    Dış güçlerin Suriyeliler özelinde dahi vaziyete nasıl müteşekkir olduğuna, potansiyel seviyesi göz önüne alındığında dolar lobisinin ne kadar mutlu olduğuna, faiz lobilerinin bu sonuca nasıl el ovuşturduğuna, ‘Erdoğan karşıtı’ gösterimlik açıklama yapan Avrupa başkentlerinin Erdoğan’ı tampon bilerek nasıl minnettar kaldığına şahitlik ettik. Özetle; Türk siyasi tarihinin en adaletsiz seçimini geride bıraktık. Buna karşın Türkiye’de değişime ihtiyaç duyan, refah, adalet ve demokrasi arayan, bu değerlerin bilincinde olan ve artı değer yaratan milyonlarca insanın desteği ile umutvar olduk. Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız merhum Süleyman Demirel’in izah ettiği gibi; ‘siyaset ancak dava bittiğinde biter.’ Bizim dava bildiğimiz, milletimizin sofrasındaki bir lokma ekmeği iki yapmaktan öte bir şeydir. Bizim davamız, demokrat gelenek özelinde kurumsal olarak 77 yıldır süren ancak insanlık tarihi kadar eski hak ve hürriyet davasıdır. Bizim kavgamız baskı ile korku ile kavga iledir. Eminim ki milletimizin demokrasi, adalet ve hürriyet davası asla bitmeyecek ve şüphesiz milletimiz topyekûn galip gelecektir.

    “BU, ‘SEÇİM KAZANDIK’ DİYENLERİN KAYBETTİĞİ, KAYBETTİĞİ ZANNEDİLEN MİLLET İTTİFAKI VE SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN KAZANDIĞI BİR SEÇİMDİR”

    Millet İttifakı’nın Ortak Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde verdiğimiz mücadele, inandığımız değerlere ve hayalini kurduğumuz Türkiye’ye ulaşmak için verilmiş mücadeledir. Şüphesiz; verdiğimiz ve kıymetli seçmenlerimizin ve teşkilatlarımızın verdiği mücadele takdire şayandır. Bu vesileyle ‘tek bir şüphe ya da soru işareti olmadan’ çıktığımız bu yolda, ellerinde bulunan imkan ve şartların ötesinde bir feraset ve dirayetle yaptığı çalışmalardan ötürü başta Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere Millet İttifakı’nın tüm siyasi partilerine ve tüm dava arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. İnandığımız değerlere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmanın huzuru içindeyim. Bilmenizi isterim ki geride bıraktığımız 2 yılı aşkın zamanda bizler için asıl kazanç; zerrece menfaat, şahsi ikbal kaygısı olmaksızın verilmiş mücadele, dökülmüş terdir. Asıl kazanç, tüm farklılıklara rağmen ortak irade koyduğumuz diğer partilerle, Millet İttifakı ile omuz omuza Türkiye için çalışabilme, eskisi gibi bir lokma ekmeği bölüşebilme iradesidir. Bilinmesi gerekir ki Erdoğan kirli ve eşit rekabet imkanı olmayan bir seçimi sayısal olarak kazanmış, siyasal olarak kaybetmiştir. Bizim için ise kazancın başlangıcı burasıdır. Bu, ‘seçim kazandık’ diyenlerin kaybettiği, kaybettiği zannedilen Millet İttifakı ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazandığı bir seçimdir. Elbet bir gün tarih hükmünü icra edecektir.”