Etiket: Erdoğan

  • EMNİYET MÜDÜRLERİ KARARNAMESİ RESMİ GAZETE’DE YAYINLANDI… 52 İLİN EMNİYET MÜDÜRÜ DEĞİŞTİ. ANKARA İL EMNİYET MÜDÜRÜ SERVET YILMAZ VE İZMİR İL EMNİYET MÜDÜRÜ MEHMET ŞAHNE GÖREVDEN ALINDI

    EMNİYET MÜDÜRLERİ KARARNAMESİ RESMİ GAZETE’DE YAYINLANDI… 52 İLİN EMNİYET MÜDÜRÜ DEĞİŞTİ. ANKARA İL EMNİYET MÜDÜRÜ SERVET YILMAZ VE İZMİR İL EMNİYET MÜDÜRÜ MEHMET ŞAHNE GÖREVDEN ALINDI

    Emniyet müdürleri kararnamesi Resmi Gazete’de yayınlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayınlanan atama kararıyla 52 ilin emniyet müdürü değişti. Ankara İl Emniyet Müdürü Servet Yılmaz ve İzmir İl Emniyet Müdürü Mehmet Şahne görevden alındı. Konya İl Emniyet Müdürü Engin Dinç, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’ne; Elazığ İl Emniyet Müdürü Celal Sel ise İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’ne atandı.

    Emniyet müdürleri kararnamesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlandı. Kararla, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde 83 atama yapıldı. Ankara, İzmir, Bursa, Şanlıurfa, Gaziantep, Erzurum, Edirne, Denizli, Muğla, Trabzon, Konya, Balıkesir illerinin de arasında olduğu 52 ilin emniyet müdürü değişti.

    ANKARA VE İZMİR İL EMNİYET MÜDÜRLERİ GÖREVDEN ALINDI

    Ankara İl Emniyet Müdürü Servet Yılmaz ve İzmir İl Emniyet Müdürü Mehmet Şahne görevlerinden alınarak Emniyet Genel Müdürlüğü emrine atandı. Konya İl Emniyet Müdürü Engin Dinç, Ankara İl Emniyet Müdürü; Elazığ İl Emniyet Müdürü Celal Sel ise İzmir Emniyet Müdürü olarak atandı.

    Kararnameyle Emniyet Genel Müdür Yardımcılıklarına da atama yapıldı. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanı Mahmut Çorumlu, Samsun İl Emniyet Müdürü Dr. Ömer Urhal, Polis Başmüfettişleri Selami Yıldız ve Caner Tayfur Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı.

    Bursa İl Emniyet Müdürlüğü’ne, İstihbarat Başkanı Sabit Akın Zaimoğlu atanırken; Balıkesir İl Emniyet Müdürlüğü’ne de Terörle Mücadele Daire Başkanı Hasan Yiğit getirildi.

    İMAMOĞLU TAŞLI SALDIRIYA UĞRADIĞI DÖNEM ERZURUM İL EMNİYET MÜDÜRÜ OLAN TUNCER DE GÖREVDEN ALINDI

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde seçim otobüsünün taşlı saldırıya uğradığı dönem Erzurum İl Emniyet Müdürü olan Levent Tuncer de görevden alınarak Emniyet Genel Müdürlüğü emrine atandı. Tuncer’in yerine Karabük İl Emniyet Müdürü Kadir Yırtar getirildi.

    Polis Başmüfettişi Erdem Bildirici Şanlıurfa İl Emniyet Müdürü, Yozgat İl Emniyet Müdürü Murat Esertürk, Trabzon İl Emniyet Müdürü olarak atandı. Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğüne, Bitlis İl Emniyet Müdürü Celal Özcan atanırken; Muğla İl Emniyet Müdürlüğüne ise Bingöl Emniyet Müdürü Ali Canbolat getirildi.

    Görevlerinden alınarak Emniyet Genel Müdürlüğü emrine atanan emniyet mensupları şöyle:

    “Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Ahmet Şengün ve Resul Holoğlu, Afyonkarahisar Emniyet Müdürü Ali Temiz, Ağrı Emniyet Müdürü Nihat Özen, Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz, Balıkesir Emniyet Müdürü Hasan Onar, Bartın Emniyet Müdürü Şakir Engin Korkmaz, Bayburt Emniyet Müdürü Ayhan Bodur, Bolu Emniyet Müdürü Sadettin Aksoy, Bursa Emniyet Müdürü Tacettin Aslan, Çorum Emniyet Müdürü Mehmet Gülser, Denizli Emniyet Müdürü Kenan Yıldız, Edirne Emniyet Müdürü Mustafa Alçalar, Erzurum Emniyet Müdürü Levent Tuncer, Gümüşhane Emniyet Müdürü Celal Taşçı, Isparta Emniyet Müdürü Ahmet Metin Turanlı, İzmir Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, Karaman Emniyet Müdürü Ayhan Taş, Kırıkkale Emniyet Müdürü Fahri Bulut, Kırklareli Emniyet Müdürü Seçkin Çengeloğlu, Muğla Emniyet Müdürü Süleyman Suvat Dilberoğlu, Muş Emniyet Müdürü Engin Kaloğlu, Ordu Emniyet Müdürü Doğu Ateş, Şanlıurfa Emniyet Müdürü Mehmet Murat Ulucan, Tunceli Emniyet Müdürü Tolga Yılmaz ve Uşak Emniyet Müdürü Mesut Gezer.”

     

  • FAİK ÖZTRAK’TAN DEVLET BAHÇELİ’YE: “AÇ TAVUK KENDİNİ DARI AMBARINDA SANIRMIŞ”

    FAİK ÖZTRAK’TAN DEVLET BAHÇELİ’YE: “AÇ TAVUK KENDİNİ DARI AMBARINDA SANIRMIŞ”

    CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin CHP’li belediyelerle ilgili açıklamasına ilişkin “Hiçbir CHP’li mafya liderleri ile kol kola fotoğraf çektirmemiştir. CHP’ye geçen belediyelerde fetret dönemi sona ermiş, halka hizmet dönemi başlamıştır. Belediyelerin Cumhur İttifakı’na geçmesi meselesine gelince, aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış” dedi. Öztrak, kurultay ve yerel seçimlere hazırlandıklarını belirterek, “Taptaze bir güçle milletimizin huzuruna çıkacağız. Bir yandan da yerel yönetim seçimleri için çalışıyoruz. En iyi, en uygun, yöre halkının içine sinecek, belediye başkan adaylarını belirleme çalışmaları hızla ilerliyor” diye konuştu.

    CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan MYK’nın ardından genel merkezde basın toplantısı düzenledi.  Öztrak, şunları söyledi:

    Erdoğan ve şürekası, faiz sebep enflasyon sonuç safsatasıyla tüm dengeleri bozarak ekonomiyi şişirmeyi tercih etti. Devletin tüm imkanlarını ve parasını seçim kazanmak için sonuna kadar kullandı. Ekonomi yama tutmaz hale geldi. Genel seçimlerin ardından paramız hızla değer kaybetti. Erdoğan, siyasetinin dağ gibi faturasını milletimizin sırtına yükledi. Ekonomideki oyuncuların güvenini yitirdiği için önce vitrin yenileyerek, işleri yerel seçimlere kadar idare etmeye kalktı. Olmadı. Vitrine koyduklarının, onun politikalarına ‘akıl dışı’ demelerini sineye çekti. O da olmadı. Küresel piyasalar vitrine aldanıp kredi açmadı. Dün şerefsiz dedikleri Körfez ülkelerinin önünde el pençe divan oldular, ama onlar da kanmadı.

    Tulumbada su kalmayınca Cumhurbaşkanı’na vergileri olağanüstü artırma yetkisi verme, bir ödeyenden bir daha MTV alma gibi, Anayasaya aykırı, haraç toplama düzenlemelerini memur maaş zammıyla ambalajlayarak Meclis’ten geçirdi. KDV, ÖTV, harçlar zam seli oldu. Millete ne verdilerse misliyle geri aldılar. Ama saray, faiz sebep enflasyon sonuç siyasetini örtülü olarak uygulamayı sürdürüyor. Kendisine hareket alanı tanınmayan vitrin yönetim enflasyon birinci önceliğimiz demekten vazgeçti. Enflasyonu düşürmeyi orta vadeye erteledi.

    “TURPUN BÜYÜĞÜ HEYBEDE”

    Merkez Bankası havlu attı. Yıl sonu enflasyon hedefini 30 puandan fazla artırdı. Erdoğan millete ‘tek haneli enflasyon’ masalları anlatırken, Merkez Bankası guvernörü önümüzdeki 2,5 yıl boyunca tek haneli enflasyonun hayal olduğunu ilan etti. Yeni Başkan, ekonomide şu anda dezenflasyon öncesi geçiş süreci yaşadığımızı söyledi. Mealen, ‘Elimi tutanlar var, seçime kadar enflasyonu saldım’ demiş oldu. Yeni başkan, hükümet istemediği için enflasyonla mücadeleyi erteleyen bir Merkez Bankası Başkanı olarak, ciddi kredibilite kaybına uğradı. Enflasyonda zirvenin 2024’ün ikinci üç ayında görüleceğini, gerçek dezenflasyonun ondan sonra başlayacağını, istikrarın ise 2025 sonrasına kaldığını ilan etti. ‘Hazır olun, turpun büyüğü heybede’ dedi. Seçim sonrasında uygulayacakları ‘gerçek’ istikrar programıyla milletimizi bugünleri de aratacak şekilde ezeceklerini itiraf etti.

    2023 sonunda yüzde 58 enflasyon hedefi Merkez Bankası’nın tabelasında yıllardır yazan yüzde 5 enflasyon hedefinin 12 katıdır. Geçtiğimiz yılın rekor enflasyonunun sadece 6 puan altındadır. TÜİK, temmuz ayına ait enflasyon rakamını iki gün sonra açıklayacak. Bugün açıklanan öncü gösterge İstanbul Ticaret Odası’nın verilerine göre temmuzda tek ayda gerçekleşen enflasyon yüzde 9,8’e çıktı. Bu, İTO serisinde temmuz enflasyonu rekorudur. Yılın ilk 7 ayında gerçekleşen enflasyon yüzde 37’ye, yıllık enflasyon ise yüzde 64’e ulaştı. Yıllık enflasyonda seçimden önce başlayan ve 8 aydır süren düşüş yerini yeniden yükselişe bıraktı. Temmuz ortasında yapılan vergi artışlarının ve son zamların etkisi de bu hesapta tam olarak görünmüyor.

    “NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK DEĞİL DE NEDİR?”

    Bir de Türk-İş’in açıkladığı mutfak enflasyonu var. Başkent’te yaşayan dört kişilik bir ailenin asgari gıda harcaması tek bir ayda yüzde 12,38 artmış. Bu göstergeler yıl sonunda yüzde 58’lik enflasyon tahmininin oldukça iyimser olduğunu gösteriyor. Rakamlar tek haneli ‘yıllık’ enflasyonu bırakın tek haneli ‘aylık’ enflasyonun bile hayal olabileceğini söylüyor. Tabii bir yandan da milyonlardan gerçeğin gizlenmesi var.

    Merkez Bankası enflasyonun yıl sonunda 30 puan daha yüksek olacağını bir ayda mı gördü? Şimdi Saray’a da vitrin yönetimine de soralım, madem enflasyon yılsonunda yüzde 60’a dayanacaktı, o zaman daha bir ay önce maaşları artırırken, neden hesabı yüzde 22’lik eski tahmin üzerinden yaptınız? Yılın ikinci yarısında işçinin, memurun, emeklinin, dul ve yetimin parasının üçte birine enflasyonla çökmek, nitelikli dolandırıcılık değil de nedir? Enflasyondaki artış ve beklentiler artık öyle bir hal aldı ki hükümete yakın sendikalar bile, bugün başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde kamuda maaş, ücret ve aylıkların önümüzdeki yıl her üç ayda bir belirlenmesini istiyorlar. Hükümet bunu yapar mı? Hiç sanmıyoruz.

    “ASGARİ YAŞAM ŞARTLARINI SAĞLAMAYA YETMİYOR”

    Çünkü şimdiden havuz gazetelerinde, asgari ücretin ‘enflasyonist etkisini kırmak için’ bundan böyle yılda bir kere düzenleneceği haberleri yaptırmaya başladılar. Aylık enflasyon iki haneye dayanmışken asgari ücret de maaşlar da aylıklar da, bırakın yılı, altı ayı, üç ayı, ayda bir yapılacak güncelleme bile emekçinin, memurun, emeklinin kaybını telafiye yetmez. Bunu milletimiz yaşayarak görüyor. Dün açıklanan verilere göre açlık sınırı 11 bin 658 lira oldu. Bir çalışanın yaşam maliyeti 15 bin 123 liraya, yoksulluk sınırı 37 bin 974 liraya yükseldi. Temmuz ayında artırılan asgari ücret ise 11 bin 402 lira. Enflasyon daha ele geçmeden asgari ücreti açlık sınırının altına çekti. Başka ülkelerde, asgari ihtiyaçları karşılayabilecek bir ücret olan ve ancak istisnai olarak uygulanan asgari ücret, ülkemizde hem asgari yaşam şartlarını sağlamaya yetmiyor, hem de giderek genel ücret haline geliyor.

    Türk vatandaşlarının yüzde 70’ten fazlası gıda ve barınma ihtiyacını karşılayamama, evinin enerji faturalarını ve borçlarını ödeyememe endişesi taşıyor… Enflasyon arttıkça gelir dağılımındaki adaletsizlik de artıyor. Yoksul sürekli kan kaybederken, zengin, yoksulun sırtından giderek daha fazla doyuyor.

    “TROLLER ERDOĞAN’A ÇATIYOR”

    Dün seçimlere giderken, ne pahasına olursa olsun Erdoğan’ı destekleyen yandaş dergiler, bugün akaryakıt fiyat listesi paylaşıp ‘Aşkın gözü kördür de ama bu ne kardeşim’ diye sızlanıyor. Dün ‘Artık gaz patronuyuz, yaz ayı da olsa kombileri açın’ diyen troller bugün ‘Faturayı bize çıkarma, git dışarıdan bul’ diye doğrudan Erdoğan’a çatıyor. En birinci yandaşlar, bugün artık, ‘Müjde dediğiniz her şeye zam geliyor. Bilseydim Kılıçdaroğlu’na oy verirdim diyenlerin sayısı az değil’ diye videolar yayınlıyor. ‘Ben kafayı sıyıracağım. Hayat nasıl yaşanılmaz bir hal aldı’ diye Erdoğan’ı ve hükümeti eleştiriyor. Düne kadar Saray ihsanlarıyla semiren yanaşmalar, bugün havuz kanallarında emekli aylığına isyan ediyor. Dün, ‘Rabbim benim ömrümden al, Erdoğan’a ver’ diyen AK Partililer, bugün “Artık sabrımız bitti’ dediği için belediye meclis üyeliğinden atılıyor.

    “İŞVERENE KAYNAK KAPISI OLMUŞ”

    Vatandaş karta kartla takla attırıyor. Bireysel kredi kartı borçları son bir yılda üçe katlanmış 800 milyar lirayı aşmış. Toplam bireysel kredi borcu ise 2 trilyon 208 milyar lirayı bulmuş. Yılın ilk 8 ayında 8 milyon 835 bin yeni icra dosyası açılmış. İcra dairelerinde 22 milyon dosya yığılmış. Ekonomik Güven Endeksi üç ay sonra yeniden güven sınırının altına inmiş. Türkiye İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), temmuzda eşik değer olan 50’nin altına düşmüş. Yılın en düşük seviyesine gerilemiş. Ekonomide ciddi bir yavaşlama ve çok ciddi bir işsizlik dalgasının ilk sinyalleri her gün biraz daha net görünüyor. Bu durumda emekçiyi korumak için kullanılabilecek kaynak İşsizlik Sigortası Fonu. Ama Fon da işverene kaynak aktarma kapısı olmuş.

    En düşük emekli aylığı alan milyonlarca emeklimize, yılın ikinci yarısında zam vermediler. Zamsız maaşın üçte birine de enflasyonla çökecekler. Bu zulüm değildir de nedir? Şimdi emekliler sokaklarda hakkını arıyor. Erdoğan ve şürekası, fakiri fukarayı sandık geldiği zaman zengini ise her zaman seviyor. Seçime giderken ‘müjde veriyoruz’ diyerek milletin sırtına yükleri hissettirmeden öyle bir ‘çaktılar’ ki Erdoğan’ın ifadesiyle şimdi seçimden sonra ‘Kimse belini doğrultamıyor’.

    HAKİKAT ÇARŞI VE PAZARDA”

    Seçimden önce 20 lira olan benzin bugün 37 liraya, seçimden önce 19 lira olan mazot bugün 36 liraya çıktı. Pompa fiyatları neredeyse ikiye katlandı. İnsanlar marketi geçtik yaz günü pazardan meyve sebze alamaz hale geldi. Tek bir ayda en ucuz protein yumurtanın fiyatı yüzde 17, yeşil fasulyenin fiyatı yüzde 19 artmış. Eskişehir’deki semt pazarında Arife Hanım, ‘Pazarcıya da bize de zor. İki kilo alacaksak bir kilo alıyoruz. Emekli maaşını yetiremiyoruz’ diyor. Mehmet Bey, ‘Ancak yarımşar kilo alabildim. Öldük, öldük’ diye dert yanıyor. Münire Hanım, 250 liranın bir pazarı çıkarmaya yetmediğini söylüyor, ‘Bu fiyatlarla almamız mümkün değil’ diyor. Hakikat çarşıda, pazarda. Ve maalesef bu daha başlangıç. Temmuz ayında ÜRE gübre fiyatları yüzde 33, mazot fiyatı yüzde 52 arttı. Bu artışlar da hızla sebze meyve fiyatlarına yansıyacak.

    “KKM, 3 TRİLYON LİRAYI AŞTI”

    Tasarruf genelgesinin yayımlanmasından bu yana geçen iki haftada kamunun taşıt kiralamaları için 1 milyar 149 milyon liralık 52 ayrı sözleşmeye imza atmışlar. Bunun yanında milyonlarca liralık toplantı-organizasyon ihalesi de cabası. Dövize çevrilebilir mevduatın kötü bir kopyası olan KKM, ekonomide giderek büyüyen ve tıkırtısı giderek hızlanan bir saatli bombaya dönüşüyor. Kur korumalı mevduatın büyüklüğü geçen hafta 3 trilyon lirayı aştı. Liralaşma hikayeleriyle girilen yolda, bankalardaki mevduatların çok büyük kısmı dolarize oldu. Türk lirasında ani değer kayıpları, milletimizin sırtına çok büyük yükler yükleyebilir.

    “ERDOĞAN VİTRİNDEKİ HERKESİ YAKIT YAPIYOR”

    Bir taraftan da Saray KKM’nin maliyetini Merkez Bankası’nın sırtına yüklüyor. Merkez Bankası’nın ABD’den ithal guvernörü ise buna ‘doğru’ diyor. Bu karara doğru diyen guvernöre sormak isteriz. Toplam maliyeti 100 milyarlarca lirayı bulacak KKM garantilerini ödemek için Merkez Bankası ne yapacak? Para basacak. Peki bu durumda Banka enflasyonu nasıl tutacak? Erdoğan rejimi, etrafındaki her şeyi ve vitrine koyduğu herkesi acımasızca öğütüp kendine yakıt yapıyor.

    “MEMLEKET VAHŞİ BATIYA DÖNDÜ”

    Gazeteci Merdan Yanardağ. Hala hukuksuz şekilde içeride tutuluyor. Yürütmeyi durdurma kararının bugün kaldırılmasıyla TELE-1’in ekranları bir hafta boyunca karanlığa gömülecek. Türkiye İşçi Partisi’nin seçilmiş Milletvekili Can Atalay haksız ve hukuksuz şekilde içeride tutuluyor. Hatay’ın milletvekili, Hataylı’nın iradesi hapse tıkılmış, hak, hukuk, adalet yerle bir edilmiş. Adalet Bakanı, Hatay’da yaptıkları adalet sarayının depremde yıkılmamasıyla övünüyor. Bir taraftan, ülkenin dört yanında silahlar patlıyor. Hukukun olmadığı yerde gücü yeten yetene. Daha birkaç ay önce başka ülkelerin mafyalarının Türkiye’deki hesaplaşma cinayetlerini konuşuyorduk. Şimdi artık neredeyse her gün yurdun başka köşesinden silahlı çatışmaların, ölümlerin haberi geliyor. Devlet sokakları silahlı külahlılara bıraktı. Ülkede hukuksuzluk aldı başını gitti. Memleket vahşi batıya döndü.

    AKBELEN’LE İLGİLİ FATİH’İ HATIRLATTI

    ‘Ormanlarımdan bir ağaç kesenin başını keserim’ diyen Fatih’in torunları olmakla övünen, memleketin düzlüğüne yokuşuna, ırmağının akışına türküler yakan, sözde yerli ve milliler, bu toprakların ormanlarının biçilmesine izin verdiler. Devletin jandarmasını da orman katillerini korumaya memur ettiler. Çevre ve Ekoloji Hareketi avukatlarının belgeleriyle ortaya koyduğu gibi bu katliamı süresi dolan ve yenilenmeyen bir orman kesim iznine dayanarak haksızca, hukuksuzca, vicdansızca yapılmasına göz yumdular. ‘Ormanlarımızı katletmeyin’ diyen bu ülkenin vatansever evlatlarının karşısına bu milletin evladı güvenlik güçlerini dikmekten bir an bile çekinmediler. Ormanını, ağacını korumaya çalışanlara ters kelepçe vurdular. 80 küsur yaşındaki ninelere gaz sıktılar. Anayasaya göre ormanları korumak devletin göreviyken, 15 Temmuz hain darbe girişiminde olduğu gibi millet birleşti, ormanda devleti toplamaya çalıştı.

    Genel Başkanımız hafta sonunda Akbelenlilerin mücadelesine destek vermek için oradaydı. Bu mücadeleye sonuna kadar destek olma sözü verdi. Biz kesilen ağaçların, kalmayan ormanın ve bunların sorumlularının sonuna kadar takipçisi olacağız.

    “AYAĞA KALKMAK, YENİLENMEK, KISA SÜREDE YEREL SEÇİMLERE HAZIRLANMAK DURUMUNDAYIZ”

    Şimdi ayağa kalkmak, yenilenmek, önümüzdeki kısa sürede yerel seçimlere hazırlanmak durumundayız. Örgütlerimizi yenileme süreci de hızla ilerliyor. İl kongrelerimizin ardından Parti Meclisi’mizin uygun gördüğü en kısa sürede tüzüğümüzü ve parti programımızı da yenileyecek, kurultayımızı toplayacağız. Taptaze bir güçle milletimizin huzuruna çıkacağız. Bir yandan da yerel yönetim seçimleri için çalışıyoruz. En iyi, en uygun, yöre halkının içine sinecek, belediye başkan adaylarını belirleme çalışmaları hızla ilerliyor. Bir yandan da bugüne kadar sosyal demokrat belediyecilik anlayışımızla yaptığımız gibi iktidarın zamlarla canına tak dedirttiği milletimizin derdine derman olacak yerel projelere de çalışıyoruz. Hedefimiz 25,5 milyon oyu, 30 milyona, 35 milyona çıkarmak. Bize oylarını veren, vermeyen, her partiden, düşünceden, görüşten, hükümetin ezdiği milyonların hakkını hukukunu savunacağız.”

    BAHÇELİ’YE “MAFYA LİDERİ” YANITI

    Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Öztrak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Akbelen Ormanı’ndaki eylemler, CHP’li belediyelerin olduğu illerde fetret devrine girildiği iddiası, bunların Cumhur İttifakı’na geçmesi gerektiğine ilişkin sözlerinin anımsatılması üzerine “Hiçbir CHP’li mafya liderleri ile kol kola fotoğraf çektirmemiştir. CHP’ye geçen belediyelerde fetret dönemi sona ermiş, halka hizmet dönemi başlamıştır. Belediyelerin Cumhur İttifakı’na geçmesi meselesine gelince, aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış” dedi.

     

    “BU İDDİANIN HUKUKİ KARŞILIĞI YOKTUR”

    Öztrak, eski CHP Genel Sekretri Önder Sav’ın CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun görev süresinin dolduğu yönündeki açıklamasının anımsatılması üzerine “Bu iddianın hiçbir hukuki karşılığı yoktur” dedi. Öztrak, eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık’a iyi niyet elçisi unvanı verilmesini şöyle eleştirdi:

    “Kerem Kınık’a verilen bu paye ve parasal destek, aslında asırlık kuruluşumuz Kızılay’ın bu AK Parti yönetimi tarafından ne hale düşürüldüğünü açık ve seçik göstermektedir. Kızılay’ı çadır satacak hale getiren bir kişiye ödül verilmesi, AK Parti’nin yandaş kayırma zihniyetinin ikrarıdır. Açıkça söylüyorum, utanılacak bir durumdur.”

     

     

     

  • CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, YÖK’E 5 ÜYE SEÇERKEN 20 ÜNİVERSİTEYE REKTÖR ATAMASI YAPTI

    CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, YÖK’E 5 ÜYE SEÇERKEN 20 ÜNİVERSİTEYE REKTÖR ATAMASI YAPTI

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) 5 üye, 20 üniversiteye de rektör ataması yaptı. YÖK üyeliklerine Prof. Dr. Hasan Mandal, Prof. Dr. Halit Eyüp Özdemir, Prof. Dr. Mahmut Ak, Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı ve Prof. Dr. Haluk Görgün seçilirken; eski AKP Grup Başkanı Prof. Dr. Mehmet Naci Bostancı Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörlüğü’ne atandı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın atama kararları Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlandı. Kararlara göre; YÖK’e 5 üye, 20 üniversiteye rektör ataması yapıldı.

    Yükseköğretim Kurulu üyeliklerine Prof. Dr. Hasan Mandal, Prof. Dr. Halit Eyüp Özdemir, Prof. Dr. Mahmut Ak, Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı ve Prof. Dr. Haluk Görgün seçildi.

    Üniversite rektörlüklerine yapılan atamalar ise şöyle:

    “Adıyaman Üniversitesi’ne Prof. Dr. Mehmet Kelleş, Aksaray Üniversitesi’ne Prof. Dr. Alpay Arıbaş, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’ne Prof. Dr. Kenan Ahmet Türkdoğan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne Prof. Dr. Mehmet Naci Bostancı, Amasya Üniversitesi’ne Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne Prof. Dr. Ali Cengiz Köseoğlu, Giresun Üniversitesi’ne Prof. Dr. Yılmaz Can, Hitit Üniversitesi’ne Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, İstanbul Üniversitesi’ne Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, Karabük Üniversitesi’ne Prof. Dr. Fatih Kırışık, Kastamonu Üniversitesi’ne Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Kırşehir Ahi Devran Üniversitesi’ne Prof. Tr. Mustafa Kasım Karahocagil, Koç Üniversitesi’ne Prof. Dr. Metin Sitti, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’ne Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Manisa Celal Bayar Üniversitesi’ne Prof. Dr. Rana Kibar, Ordu Üniversitesi’ne Prof. Dr. Orhan Baş, Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne Prof. Dr. Kemalettin Aydın, Sinop Üniversitesi’ne Prof. Dr. Şakir Taşdemir, Süleyman Demirel Üniversitesi’ne Prof. Dr. Mehmet Saltan, Yozgat Bozok Üniversitesi’ne Prof. Dr. Evren Yaşar.”

     

  • FAİK ÖZTRAK: ‘FAİZ SEBEP, ENFLASYON NETİCE’ SAFSATASININ SONU GELDİ. O ZAMAN NEDEN PARAMIZI PUL ETTİNİZ? NEDEN MİLLETİN TENCERESİNİ BOŞALTTINIZ

    FAİK ÖZTRAK: ‘FAİZ SEBEP, ENFLASYON NETİCE’ SAFSATASININ SONU GELDİ. O ZAMAN NEDEN PARAMIZI PUL ETTİNİZ? NEDEN MİLLETİN TENCERESİNİ BOŞALTTINIZ

    CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Merkez Bankası, çok beklenen faiz kararını verdi, politika faizini 15 puana çıkardı. Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklendi. Ortaya güven uyandıran, sağlam çapalarla tahkim edilmiş bir program konmadan, enflasyonu düşürme konusunda ilk cephane korkarım boşa harcandı. Böyle giderse bunlar daha çok faiz artırırlar. Milleti daha yüksek işsizliğe, pahalılığa mahkum ederler. Diğer taraftan, daha önce Erdoğan’ın talimatıyla nas stratejisi uygulayarak faiz indiren Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun bir üyesi değişti. O da Merkez Bankası Başkanı, diğer üyeler değişmedi. Ama bu üyeler, bu kez kıblelerini değiştirip faiz artırma kararı aldı. Bu üyelere açık ve net soruyorum: Nasınıza ne oldu? Sizin kıbleniz neresi? Faiz artırımı sürecine girerken bankalara zorla verdiğiniz düşük faizli tahvillerle ilgili ne tedbir alacaksınız? Bunları yenileriyle değiştirecek bir planınız var mı? ‘Faiz sebep, enflasyon netice’ safsatasının sonu geldi. O zaman neden paramızı pul ettiniz? Neden milletin tenceresini boşalttınız” dedi.

    Faik Öztrak, bugün CHP Genel Merkezi’nde Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi. Öztrak, şunları söyledi:

    “MYK ÜYELERİMİZ, KENDİ ALANLARINA GİREN KONULARDA KURULUMUZU BİLGİLENDİRDİLER”

    “Merkez Yönetim Kurulu’muz devam ediyor. Bu, bayram öncesi son toplantımız. Öncelikle sizlerin ve aracılığınızla tüm milletimizin bayramını kutluyoruz. Yine bugün, Amasya Genelgesi’nin yayımlanmasının yıl dönümü. Kurtuluş Savaşı’mızın yol haritasının çizildiği ‘Milletin istiklâlini, ancak milletin azim ve kararının kurtaracağı’ ilkesinin ortaya konduğu Amasya Genelgemizin yıl dönümünü kutluyorum. Bugün kurulumuzun gündeminde ekonomideki ve siyasetteki son gelişmeler vardı. 14 ve 28 Mayıs 2023’te genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilk aşamasını tamamladığımız seçim sürecinin son aşaması olan mahalli idareler seçimlerini de değerlendirdik. Ayrıca toplantıda MYK üyelerimiz, kendi alanlarına giren konularda kurulumuzu bilgilendirdiler.

    “İL BAŞKANLARIMIZ, YEREL SEÇİMLER ÖNCESİ CUMHURİYET’İMİZİ DEMOKRASİYLE TAÇLANDIRACAĞIMIZI BELİRTMİŞLERDİR”

    Genel Başkan’ımız, dün il başkanlarımızla toplandı. 9 saat süren toplantıda, 14-28 Mayıs sürecini ve yaklaşan yerel yönetim seçimleri aşamasında yapılacakları değerlendirdiler. İl başkanlarımız, bugün toplantıya ilişkin bir mutabakat metnini açıkladılar. İl başkanlarımız, bu açıklamada öncelikle ülkeyi yöneten Düyun-u Umumiye kabinesinin memleketi uluslararası tefecilere teslim ettiği tespitinde bulunmuşlardır. Yine bu açıklamada il başkanlarımız, değişimin kişi bazlı bir değişim demek olmadığını, yapısal ve işleyişsel eksiklikleri içeren değişim taleplerinin sağlıklı bir sonuç doğurmayacağını, seçimlerde herkesten çok çalışan Genel Başkan’ımızı itibarsızlaştırmaya yönelik yaklaşımları tasvip etmeyeceklerini de ifade etmişlerdir. İl başkanlarımız, yerel seçimler öncesi, demokratik bir parti tüzüğünü hayata geçireceğimizin ve kurultayımızı da tamamlayarak kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Kimsesizlerin kimsesi’ diyerek tarif ettiği Cumhuriyet’imizi demokrasiyle taçlandıracağımızı belirtmişlerdir.

    “ERDOĞAN, DÜNKÜ GRUP TOPLANTISINDA BİZİM LAFLARIMIZI EĞİP BÜKMEYE ÇALIŞIRKEN KONTROLÜ KAYBETTİ”

    Genel Başkan’ımız ve partimiz, uzunca bir süredir bu hükümetin ülkeyi yönetme kabiliyetini yitirdiğini, beyin ölümünün gerçekleştiğini anlatıyor. AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın dün yaptığı grup toplantısında buna bir kez daha şahit olduk. Mayıs ayında yapılan seçimler öncesinde, Millet İttifakı’nın her biri alanında uzman isimleriyle gece gündüz çalışarak ortaya koyduğumuz Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nden kes-yapıştır yaparak seçim bildirgesi yazmışlardı. Dün de Erdoğan ve metin yazarlarının, bu kez bizim seçim sürecinde kendilerini tarif etmek için kullandığımız ifadeleri, grup konuşmasında kes-yapıştır yaparak bize karşı kullanmaya kalktığını gördük. Bizim sözlerimizin rayihası, Erdoğan’ın ağzından dökülünce, şair Cemal Süreya’nın deyimiyle ‘Ahırda gezdirilmiş gül kokusuna’ döndü. Erdoğan, dünkü grup toplantısında bizim laflarımızı eğip bükmeye çalışırken kontrolü kaybetti. Milleti bölüp parçalayan kirli dilini yine tutamadı. Önce hakaret ve iftiraya başladı. Ardından kantarın topuzunu iyice kaçırdı. Yine partimizin iç işleri hakkında atıp tuttu. Bir defa daha, CHP’nin kendisinin en büyük kabusu olduğunu gösterdi.

    “CUMHURİYET’İMİZİ KURAN PARTİMİZE TERÖRLE İŞ BİRLİĞİ ÇAMURU ATMAYA ÇALIŞTILAR”

    Biz, öncelikle hakaret ve iftiralarını kendisine aynen iade ediyoruz. Ardından Saray’a ve tembel metin yazarlarına, sözlerimizin ne demek olduğunu bir kere daha hatırlatıyoruz. Biz, bu Saray rejimine, ‘ucube şahsım rejimi’ dedik. Çünkü bu rejim, tüm yetkileri bir kişide toplayan, hiçbir fren ve denge tanımayan, bu toprakların mayasına uymayan, başka ülkede benzeri ve sınırları olmayan bir ucubedir. Biz, bunların düzenine ‘yalan, dolan ve talan düzeni’ dedik. Çünkü bu düzen, millete verdiği hiçbir sözü tutmayan, her seferinde yalana ve dolana başvuranların düzenidir. Kurdukları vakıflarla, yandaşlarına verdikleri ballı ihalelerle, vergi cennetlerindeki aile şirketleriyle ülkenin kaynaklarını talan edenlerin düzenidir. Biz, ‘etik dışı kampanya’ dedik. Çünkü atama bakanları bile istifa ettirmeden milletvekili adayı yapıp sahaya sürdüler. Devletin tüm imkanlarını sonuna kadar muhalefete karşı pervasızca kullandılar. Her türlü iftirayı attılar. Cumhuriyet’imizi kuran partimize terörle iş birliği çamuru atmaya çalıştılar.

    Millete meydanlarda, kendi yaptırdıkları sahte, montaj videoları izlettiler. Sonra da ‘ama montaj, ama şu, ama bu’ diyerek siyasi arsızlıkta zirve yaptılar. Şehirleri yalan afişlerle donattılar. İşi o kadar ileri götürdüler ki aleyhimize yazması için değil, kendileri ortada görünmeden aleyhimize sosyal medyada kampanya yaptırması için bir yandaş basın kuruluşunu, kim bilir kimlerden milyonlarca lira aktararak maşa diye kullandılar. Biz Erdoğan’a ‘Saray’ın kibirlisi’ dediysek bunun sebebi, her şeyi kendi bildiğini sanması, kendinden başka kimseyi dinlememesi, ‘şahsım, şahsım’ diyerek böbürlenmesidir. Biz ‘halka tepeden bakan’ bu anlayışı eleştiriyorsak sebebi, Keçiören’deki evinden Saray’a taşındıktan sonra milleti unutması, halini görmemesi, sesini duymamasıdır. Biz ‘Bunlar aynı maklubenin etrafına oturanlar’ dediysek sebebi, hain FETÖ ile aynı yağmurda ıslanmış, devletin harimi ismetini, kozmik odasını terör örgütüne teslim etmiş, milli ordumuza terör örgütüyle birlikte kumpas kurmuş olmalarıdır. Biz Saray’ın trol ordularından bahsediyorsak, Ebabil harekatlarının çarşaf çarşaf ortaya dökülmesindendir. Biz ‘29 Mayıs, yerel seçim sürecinin ilk günüdür. Vakit, yılgınlık vakti değildir. Cumhurbaşkanlığı seçimindeki 25,5 milyon oyu 30 milyona çıkarma, birleşe birleşe kazanma vaktidir’ diyorsak bu, Cumhuriyet’imizin ve CHP’mizin kurucusu Atatürk’ten miras aldığımız bu ülkenin geleceğine olan inancımızdandır.

    “BÖYLE GİDERSE BUNLAR DAHA ÇOK FAİZ ARTIRIRLAR. MİLLETİ DAHA YÜKSEK İŞSİZLİĞE, PAHALILIĞA MAHKUM EDERLER”

    Saray’daki ahlaki çöküntü çok şükür bizde yok, bizdeki inanç da saray ve şürekasında yok. O yüzden sözlerimizin zarfını aşırsalar da mazruf ağızlarında sırıtıyor. Düyunu Umumiye kabinesi atamak zorunda kalan Erdoğan’ın bir zamanlar Halk Bankası’nı dolandırmakla suçladığı eski bakanını yeniden Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirmesinin ve iddialara göre Katar Emiri’nin tavsiyesiyle Amerika’dan ithal Merkez Bankası Başkanı’nı getirmelerinin ardından yeni ekonomi takımının ilk icraatını bugün gördük. Merkez Bankası, çok beklenen faiz kararını verdi, politika faizini 15 puana çıkardı. Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklendi. Ortaya güven uyandıran, sağlam çapalarla tahkim edilmiş bir program konmadan, enflasyonu düşürme konusunda ilk cephane korkarım boşa harcandı. Böyle giderse bunlar daha çok faiz artırırlar. Milleti daha yüksek işsizliğe, pahalılığa mahkum ederler.

    “BİR ELİNİZLE YAPTIĞINIZI, ÖBÜR ELİNİZLE BOZUYORSUNUZ”

    Diğer taraftan, daha önce Erdoğan’ın talimatıyla nas stratejisi uygulayarak faiz indiren Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun bir üyesi değişti. O da Merkez Bankası Başkanı, diğer üyeler değişmedi. Ama bu üyeler, bu kez kıblelerini değiştirip faiz artırma kararı aldı. Bu üyelere açık ve net soruyorum: Nasınıza ne oldu? Sizin kıbleniz neresi? Sunay Akın’ın dediği gibi ‘Sorun atlıkarıncalar değil, arkada dönüp duran dönme dolaplardır’. Tabii bu durumda Saray’a sormak da bizim hakkımızdır: Faiz artırımı sürecine girerken bankalara zorla verdiğiniz düşük faizli tahvillerle ilgili ne tedbir alacaksınız? Bunları yenileriyle değiştirecek bir planınız var mı? Ülkemizin oldukça kırılgan olduğu zombi şirketler konusunda faiz artırımı sürecinde ne yapmayı düşünüyorsunuz? Öyle görünüyor ki ‘Faiz sebep, enflasyon netice’ safsatasının sonu geldi. O zaman neden paramızı pul ettiniz? Neden milletin tenceresini boşalttınız? Ağa ile maraba fıkrasında olduğu gibi; madem sonunda aynı yere gelecektiniz, bunca haltı neden yediniz? Tek başına faiz artışı, ‘birinci öncelik’ dediğiniz enflasyonu düşürmeye yetmez. Bir yandan seçim harcamalarında gaza basıyorsunuz, bir yandan faiz artırıyorsunuz. Bir elinizle yaptığınızı, öbür elinizle bozuyorsunuz. Elinizdeki sınırlı kurşunu boşa atıyorsunuz. Tekrar söylüyoruz; bütüncül, güçlü çapalara sahip bir program olmadan bu iş gitmez. Yaptıklarınız, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan AK Parti Genel Başkanı’nın akıl dışı politikalarla viraneye çevirdiği ekonomiyi sağlığına kavuşturmaz. Aspirin tedavisi ve pansumanın ötesine geçmez. İşe de yaramaz.

    “ERDOĞAN BİLDİĞİNİ OKUYOR”

    Yerel seçim yaklaşıyor. Anlaşılan tedrici uygulamalarla seçimlere kadar gidebilme esnekliğimiz var sanıyorsunuz ama yok. Erdoğan, dün de grup toplantısında, ‘Faiz sebep, enflasyon netice’ olarak bildiğimiz ‘Cari fazla yoluyla enflasyonla mücadele’ safsatalarını aynen devam ettirdi. Erdoğan böyle yaptıkça kafalar daha da karışıyor, güven bir türlü sağlanamıyor. Erdoğan bildiğini okuyor. Mehmet Bey ve ekibi de dışarıdan para bulmak için vitrin süsü olarak kullanılıyor. Bu şartlarda piyasalar bu parayı vermez. Türkiye, Körfez’den gelecek ahbap çavuş parasına kalır. Onlar da BOP Eş Başkanı’na, Merkez Bankası Başkanı’nı Düyun-u Umumiye komiseri olarak dayatırlar.

    “MERKEZ BANKASI’NIN DÖVİZ KASASINDAKİ AÇIK 74 MİLYAR DOLARA ULAŞMIŞ”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile Hazine ve Maliye Bakanı’nın Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptıkları ani ziyaret, dışarıdan para bulma konusunun Körfez ülkelerinin himmetiyle yürütülmeye çalışılacağını gösteriyor. Bugün açıklanan rezerv verilerine göre Merkez Bankası’nın döviz kasasındaki açık 74 milyar dolara ulaşmış. Böyle giderse Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın ve Bakan’ın daha pek çok Körfez seferi yapmak zorunda kalacağı açık. Tabii bu arada piyasa yerine ahbap-dost işi borç alanın, emir alacağını da unutmamak gerekiyor. Erdoğan’ın satır aralarında kalan bir başka sözü de ekonomi yönetimine ‘Çok ağır sorumluluklar yükledikleri’ şeklinde oldu. Erdoğan’ın, ‘Ekonominin sorumlusu benim, ben’ diyerek millete yaşattığı kabusun siyasi faturasını kime ödeteceği ortaya çıkıyor.

    “SAYIN BAHÇELİ, BU UCUBE REJİMİ PAZARLARKEN VADETTİĞİNİZ İSTİKRARA NE OLDU”

    Birden tam yol tornistan, ‘Ekonomi yönetimine sorumluluk yükledim’ demeye başladı. Erdoğan, ekonomide onca yanlışı yaptıktan sonra adisyonu Mehmet Bey’e kilitleyip kurtulma hazırlığında gözüküyor. Nitekim ikide bir de ekonomide uzun mücadeleler sonucu elde edilen kazanımlardan geriye gidiş olmayacağını söyleyip duruyor. Saray’ın küçük ortağı da ‘Faize bakışımız aynı ama istikrar için alınması gereken kısa dönemli ve can yakan tedbirler var. Bugünkü külfete katlanmak kaçınılmaz hale geldi’ diye açıklamalar yapıyor. Ekonomiyi ‘can yakıcı tedbir’ alma noktasına getiren kim? Milletin sırtına ağır bir ‘külfetin’ yüklenmesini ‘kaçınılmaz’ hale getiren kim? Peki Sayın Bahçeli, bu ucube rejimi pazarlarken vadettiğiniz istikrara ne oldu? Kısa dönemli bir pansuman ve aspirin tedavisinden sonra ekonomiyi batıran safsatalara geri dönebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Saray’ın yapacağı her hatanın faturası, işsizlik olarak, hayat pahalılığı olarak, yoksulluk olarak misliyle milletimize çıkıyor.

    “BİZİM YETİŞMİŞ GENÇLERİMİZ, GELECEKLERİNİ KURMAK İÇİN ÇOK SEVDİKLERİ VATANLARINDAN AYRILMAK ZORUNDA KALIYOR”

    Seçimin geneli bitti, unda sübvansiyon gitti. Vatandaş, artık ekmeğin ne zaman 10 liraya çıkacağını endişeyle bekliyor. Dünyada gıda fiyatları düşüyor, bizde artıyor. Dünyada petrol fiyatları düşüyor, bizde pompa fiyatları artıyor. Zaten bu hükümetin kendi ülkesinin vatandaşıyla hiç işi yok. El iyisi. Bizim vatandaşlarımız hastaneden doğru dürüst sağlık hizmeti alamazken ‘ensar’ diye ülkeye doldurdukları sığınmacılar alıyor. Vatandaşa vergi var, sığınmacıya vergi yok. Bizim yetişmiş gençlerimiz, geleceklerini kurmak için çok sevdikleri vatanlarından ayrılmak zorunda kalıyor.  Türkiye; Suriye, Afganistan, Venezuela ve Kolombiya’dan sonra Avrupa’ya en çok iltica başvurusu yapılan beşinci ülke olmuş. Sonuç; Türk vatandaşları vize alamıyor. ‘Sen Suriyeli sığınmacıları ülkende tut, sana para vereyim’ diyenler, şimdi ‘Ülkende çok sığınmacı var, nasıl aldığın da belli değil’ diyerek bizim vatandaşlarımıza vize vermiyorlar. Bunun sorumlusu kim? Tabii ki başta şahsım hükümeti.

    “TÜRKİYE’DE FİYATLAR VATANDAŞINA PAHALI, ELE UCUZ DEMEK”

    Bizim emeklilerimiz ayın sonu nasıl gelecek diye hesap yapıyor, elin emeklisi aylığıyla ülkemizde bizimkilerin artık hayal bile edemediği tatili yapıyor. Yabancılar, ünlü yazar Zweig’in deyimiyle ‘Can çekişen paramızın leşini kemiriyor’. TÜİK’in açıkladığı verilere göre Avrupalı, kendi ülkesinden 100 avroya aldığı mal ve hizmeti, Türkiye’de sadece 40 avro ödeyerek alabiliyor. İncelenen 36 ülke arasında bu endeksin en düşük olduğu ülke Türkiye. Yanlış anlaşılmasın; bu, Türkiye’de fiyatlar ucuz demek değil. Türkiye’de fiyatlar vatandaşına pahalı, ele ucuz demek. Bu canım toprakları kendi vatandaşı için cehenneme, başka ülkelerin vatandaşı için 1 milyoncu pazarına döndüren el iyisi bir hükümet işin başında ve artık bu verimli topraklarda yoksulluğu, yokluğu değil, açlığı konuşuyoruz.

    “EMEKÇİLERİMİZİ BİR KERE DAHA ENFLASYON CANAVARININ DİŞLERİNİN ARASINA ATTILAR”

    Bayram geliyor; torununa harçlık veremeyen, kurban kesmeyi geçtik, bayram günü evine bir kilo et alamayan emekliyi konuşuyoruz. Çalışmayan aç, çalışan da aç. Biz ‘Hem geçtiğimiz 6ı ayda asgari ücreti açlık sınırının altına indiren enflasyonu telafi etmek hem de önümüzdeki dönem beklenen enflasyona çalışanları bir defa daha ezdirmemek, çalışanlara refahtan pay vermek gerekir’ dedik. Bu çerçevede, açlık ve yoksulluk sınırını da dikkate alarak ‘Asgari ücret en az 15 bin lira olmalı’ dedik. Ama hükümet, 11 bin 402 lirada kaldı. Sadece ilk 6 aydaki enflasyonu dikkate aldılar. Söz verdikleri 500 doları bile veremediler. Bu yılın ikinci yarısındaki enflasyonu görmezden geldikleri için de emekçilerimizi bir kere daha enflasyon canavarının dişlerinin arasına attılar. Korkarım, Saray gazete ve televizyonlarında davul zurnayla duyurulan bu asgari ücret de bundan önceki gibi en fazla 2 ay sonra açlık sınırının altına düşecek. Bu asgari ücret, çalışanlara can simidi değil, çay simidi olur.

    “BÜTÇE ÖDENEKLERİ, MEMUR MAAŞLARINDA SÖZ VERDİKLERİ ARTIŞA YETMİYOR”

    Bu arada, pazarlık masasında emekçiyi temsil eden konfederasyon, her ay ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı’ araştırması yayınlıyor. Bu rapora göre; bekar bir çalışanın yaşama maliyeti 13 bin 440 lira. Yoksulluk sınırı 33 bin 750 lira. İşin garip tarafı, konfederasyon başkanı, kendilerinin hesapladığı bir işçinin hayatta kalmak için yapması gereken en az harcamanın altında bir rakama imza atıyor? Bunun neresi emekçiler için hak mücadelesi? Halen en düşük memur maaşı 11 bin 848 lira. Bu da yoksulluk sınırının altında. Erdoğan, seçimden önce, Genel Başkan’ımızın zoruyla bunu 22 bin liraya çıkarma sözü verdi. Yeni bakanı da bunu teyit etti. Ancak bütçede ilk 5 ayda kamuda çalışanlara ödenen maaş ve ücretlerin toplamı, yılın tamamı için öngörülen maaş ödemesinin yarısını geçmiş. Yani bütçe ödenekleri, memur maaşlarında söz verdikleri artışa yetmiyor. Bütçede karşılığı olmayan bu ve bunun gibi pek çok ödeme için bir ek bütçe çıkarılması gerekiyor. Açıklanmış böyle bir çalışma da yok. Hükümetin birinci önceliği olduğunu söylediği İngilizce sosyal medya mesajları, Birleşik Arap Emirlikleri’ne ziyaret, birkaç beylik laf ve en son bugün yapılan faiz artışı dışında hiçbir şey yok. Enflasyonla mücadele sadece Merkez Bankası’nın sırtına bırakılırsa bunun maliyeti son derece ağır olur. Bu millet, daha çok faiz öder, daha fazla işsizliğe ezilir, daha yüksek enflasyon elindekini avucundakini alır.

    “SEÇİMLERE KADAR, KAZANMAK İÇİN MİLLETİ BÖLMEYE, AYRIŞTIRMAYA DEVAM EDECEĞİNİ GÖSTERİYOR”

    Bugün yaşadıklarımız, mevcut hükümetin seçimlere kadar, kazanmak için milleti bölmeye, ayrıştırmaya devam edeceği gösteriyor. Bu çerçevede, ‘Başörtüsü’ istismarıyla ‘LGBT’ yuhalamaları eşliğinde anayasa değişikliği yapmaktan bahsediyor. Milletimizi bölecek bir propaganda sürecinin ayak sesleri şimdiden duyulmaya başlandı. Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bilinen bir sözü vardır. ‘Türk milletinin karakteri yüksektir, Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir’. Ama bu sözlerin bir de fazla bilinmeyen devamı vardır. Onu da ben paylaşmak istiyorum. ‘Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti, milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.’ Bu millet, kendini bölerek zayıflatmak isteyen her türlü mihraka karşı duracaktır.

    “ŞİMDİ AYAĞA KALKMA, EKSİKLERİ VE HATALARI GİDEREREK, ÜSTÜMÜZÜ SİLKELEYEREK YENİDEN MÜCADELEYE BAŞLAMA VAKTİ”

    Ülkemizin içinden geçmekte olduğu seçim sürecinin ilk aşaması olan genel seçimlerde istediğimiz sonucu alamadık. Başta Genel Başkan’ımız olmak üzere hepimiz çok çalıştık. Ama kazanamadık. Buna çok üzüldük. Ama üzülmek yetmiyor. Şimdi ayağa kalkma, eksikleri ve hataları gidererek, üstümüzü silkeleyerek yeniden mücadeleye başlama vakti. Bunu, ülkemiz için, milletimiz için yapacağız. Bu çerçevede, parti içi yenilenme sürecini kavgayla değil, ama demokrasini gereği olarak tartışarak ve istişare ederek, mevzuatın izin verdiği en hızlı şekilde tamamlayacağız. Demokrasiden yana muhalefetin birleşen gücünü tahkim edip artıracağız. Yereldeki iktidarımızı daha da güçlendirerek Saray’a, ülkenin yarısından fazlasının bu keyfi rejime karşı sapasağlam durduğunu, öyle aklına estiği gibi at oynatamayacağını göstereceğiz. Seçimi kazanamadık ama bu ülkenin aydınlık yarınlarına ve demokrasiye inanan vatandaşlarını tek vücut haline getirdik. Erdoğan’ı korkudan titreten ve saldırganlaştıran, bizi bölmek için çılgınca hırslandıran birliğimizin bu olağanüstü gücüdür. Korkacak, titreyecek; bugün değilse yarın, o koltuktan sandık yoluyla gidecek.”

    ‘SAYIN ÖZCAN’I KESİN İHRAÇ TALEBİYLE DİSİPLİN KURULUMUZA SEVK ETTİK’

    Faik Öztrak, açıklamalarının ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Öztrak, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın kesin ihraç sebebiyle disipline sevk edilmesine ilişkin sorulan soruyu, “Tüzüğümüzün ilgili maddeleri gereğince Sayın Özcan’ı kesin ihraç talebiyle disiplin kurulumuza sevk ettik” diye yanıtladı.

    Öztrak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun CHP il başkanlarının ortak açıklamasının 4 il başkanı tarafından hazırlandığını söylemesine ilişkin şunları söyledi:

    “Burada bir yanlış bilgi edinme var. Çünkü bu geniş katılımlı toplantılarda, sonuç bildirgesini hazırlamak üzere bir redaksiyon komitesi kurulur. Evet, burada da 4 kişilik bir redaksiyon komitesi kurulmuş ve bu redaksiyon komitesi bir metin hazırlamış, ondan sonra da 81 il başkanımızdan oluşan bir Whatsapp grubu kurulmuş ve bu metin orada görüşe açılmış. 81 il başkanımız, bu metni defalarca müzakere etmiş ve ardından da bunu ortak bir mutabakat metni haline getirmişler, imzalamışlar. CHP’nin hiçbir il başkanı, mutabakatı olmayan bir metne imza atmaz.”

    Öztrak, İBB Başkanı İmamoğlu’nun “Seçim kaybetme tecrübem yok” açıklaması üzerine ise “Sayın İmamoğlu bunun yorumunu herhalde kendisi yapacaktır. Ama burada seçim kaybeden de seçim kazanan da her zaman önde olan partimiz olur” dedi.

  • ATO BAŞKANI BARAN: “MERKEZ BANKASI PARA POLİTİKASI KURULU’NUN POLİTİKA FAİZİNE İLİŞKİN KARARI FİNANSAL İSTİKRARI SAĞLAMA YOLUNDA ATILMIŞ BİR ADIMDIR”

    ATO BAŞKANI BARAN: “MERKEZ BANKASI PARA POLİTİKASI KURULU’NUN POLİTİKA FAİZİNE İLİŞKİN KARARI FİNANSAL İSTİKRARI SAĞLAMA YOLUNDA ATILMIŞ BİR ADIMDIR”

    Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, “Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun politika faizine ilişkin kararı finansal istikrarı sağlama yolunda atılmış bir adımdır. Küresel ekonominin çeşitli sancılardan geçtiği, savaş ve salgının etkilerinin devam ettiği ve Yeşil Mutabakat nedeniyle bir dizi dönüşüme hazırlanmamız gereken süreçte, ekonomik istikrarın sağlanması ve büyümenin devamı çok önemli. Bu süreçte yapısal reformların hayata geçirilmesi ve yatırım ortamının korunması amacıyla reel sektörün desteklenmesi gerektiği kanaatindeyiz” dedi.

    Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, Merkez Bankası’nın faiz kararına ilişkin bugün sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Baran, şunları kaydetti:

    “REEL SEKTÖRÜN DESTEKLENMESİ GEREKTİĞİ KANAATİNDEYİZ”

    “Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun politika faizine ilişkin kararı finansal istikrarı sağlama yolunda atılmış bir adımdır. Küresel ekonominin çeşitli sancılardan geçtiği, savaş ve salgının etkilerinin devam ettiği ve Yeşil Mutabakat nedeniyle bir dizi dönüşüme hazırlanmamız gereken süreçte, ekonomik istikrarın sağlanması ve büyümenin devamı çok önemli. Bu süreçte yapısal reformların hayata geçirilmesi ve yatırım ortamının korunması amacıyla reel sektörün desteklenmesi gerektiği kanaatindeyiz.

    TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GELECEĞİNE GÜVENİMİZ TAMDIR”

    Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in yönetiminde atılacak adımlarla, ülkemizin faiz ve enflasyon kıskacından ilanihaye kurtulacağına ve üretim, istihdam ve ihracata dayalı büyümenin devamının sağlanacağına inanıyoruz. Genç ve dinamik nüfusumuz, gelişmeye açık üretim yapımız ve ihracat hevesimizle Türkiye ekonomisinin geleceğine güvenimiz tamdır.”

     

  • CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN 17 BAKANLIĞA 68 BAKAN YARDIMCISI ATADI

    CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN 17 BAKANLIĞA 68 BAKAN YARDIMCISI ATADI

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanan karara göre, 17 bakanlığa 68 bakan yardımcısı atandı. Eski AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, İçişleri Bakan Yardımcısı ve eski TÜGVA Başkanı Enes Eminoğlu Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı olurken; Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek, yeniden aynı göreve getirildi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla bakan yardımcıları atamaları Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlandı. Karara göre; 17 bakanlığa 68 bakan yardımcısı atandı.

    Eski AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Eski Diyarbakır Valisi ve Belediye kayyumu müfettiş Münir Karaloğlu İçişleri Bakan Yardımcılığına atandı. Eski TÜGVA Başkanı Enes Eminoğlu Gençlik ve Spor Bakan Yardımcılığı görevine getirildi.

    Eski Milli Güreşçi ve eski Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi Hamza Yerlikaya, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı; eski hakim Akın Gürlek Adalet Bakan Yardımcısı, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak görevlendirilen Fatma Betül Sayan Kaya’nın kardeşi Ömer Fatih Sayan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı olarak yeniden atandı.

    Eski AKP milletvekilleri Ramazan Can, Ahmet Aydın, Ahmet Berat Çonkar, Abdullah Erdem Cantimur, Alpaslan Kavaklıoğlu, Şuay Alpay, Ebubekir Gizligider ve Osman Boyraz, bakan yardımcısı olarak atanan isimler arasında yer aldı.

    Bakan Yardımcısı atamaları şöyle:

    Adalet Bakan Yardımcıları: Akın Gürlek, Hasan Yılmaz, Niyazi Acar, Ramazan Can.

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcıları: Leman Yenigün, Rıdvan Duran, Sevim Sayim Madak, Zafer Tarikdaroğlu.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcıları: Adnan Ertem, Ahmet Aydın, Faruk Özçelik, Lutfihak Alpkan.

    Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcıları: Fatma Varank, Hasan Suver, Refik Tuzcuoğlu, Vedad Gürgen.

    Dışişleri Bakan Yardımcıları: Ahmet Yıldız, Burak Akçapar, Mehmet Kemal Bozay, Yasin Ekrem Serim.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcıları: Abdullah Tancan, Ahmet Berat Çonkar, Nevzat Şatıroğlu, Zafer Demircan.

    Gençlik ve Spor Bakan Yardımcıları: Enes Eminoğlu, Halis Yunus Ersöz, Hamza Yerlikaya, Safa Koçoğlu.

    Hazine ve Maliye Bakan Yardımcıları: Abdullah Erdem Cantimur, İsmail İlhan Hatipoğlu, Osman Çelik, Zekeriya Kaya.

    İçişleri Bakan Yardımcıları: Bülent Turan, Mehmet Aktaş, Mehmet Sağlam, Münir Karaloğlu.

    Kültür ve Turizm Bakan Yardımcıları: Batuhan Mumcu, Gökhan Yazgı, Nadir Alpaslan, Serdar Çam.

    Milli Eğitim Bakan Yardımcıları: Celile Eren Ökten, Kemal Şamlıoğlu, Nazif Yılmaz, Ömer Faruk Yelkenci.

    Milli Savunma Bakan Yardımcıları: Alparslan Kavaklıoğlu, Bilal Durdalı, Celal Sami Tüfekci, Şuay Alpay.

    Sağlık Bakan Yardımcıları: Huzeyfe Yılmaz, Hüseyin Kürşat Kırbıyık, Şuayip Birinci, Tolga Tolunay.

    Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcıları: Ahmet Yozgatlıgil, Çetin Ali Dönmez, Oruç Baba İnan, Zekeriya Çoştu.

    Tarım ve Orman Bakan Yardımcıları: Ahmet Bağcı, Ahmet Gümen, Ebubekir Gizligider, Veysel Tiryaki.

    Ticaret Bakan Yardımcıları: Mahmut Gürcan, Mustafa Tuzcu, Özgür Volkan Ağar, Sezai Uçarmak.

    Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcıları: Durmuş Ünüvar, Enver İskurt, Osman Boyraz, Ömer Fatih Sayan. 

     

     

     

     

     

  • ERDOĞAN, MİT BAŞKANI KALIN’I KABUL ETTİ

    ERDOĞAN, MİT BAŞKANI KALIN’I KABUL ETTİ

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ı Cumhurbaşkanlığı’nda kabul etti.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ı bu akşam Cumhurbaşkanlığı’nda kabul etti. Görüşme Cumhurbaşkanlığı ve İletişim Başkanlığı Twitter hesaplarından duyuruldu.

  • ERGÜN ATALAY, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İLE GÖRÜŞTÜ: “PERŞEMBE’Yİ BULMADAN BİR NETİCEYE VARACAĞIMIZI UMUT EDİYORUM”

    ERGÜN ATALAY, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İLE GÖRÜŞTÜ: “PERŞEMBE’Yİ BULMADAN BİR NETİCEYE VARACAĞIMIZI UMUT EDİYORUM”

    TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, bugün akşam saatlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile AKP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Atalay görüşme sonrasında; “Nedir ne değildir, kendisine anlatma imkânı buldum. Belli bir yere geldik. Buradan Çalışma Bakanlığı’na gideceğim, Sayın Bakan beni bekliyor. Perşembe’yi bulmadan bir neticeye varacağımızı umut ediyorum” açıklamasını yaptı.

    Asgari Ücret Tespit Komisyonu, ara zam için bugün saat 10.00’da ikinci kez Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda toplandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın ev sahipliğinde TÜRK İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay ve TİSK Genel Başkanı Özgür Burak Akkol, saat 14.00’de bir araya geldi.

    Ergün Atalay, bugün saat 19.00’da da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile AKP Genel Merkezi’nde görüştü. Atalay, görüşme sonrasında yaptığı basın açıklamasında, asgari ücrete yapılacak ara zammın Perşembe gününe kadar netleşeceğini ve bu akşam Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile görüşeceğini söyledi.

    “PERŞEMBE’Yİ BULMADAN BİR NETİCEYE VARACAĞIMIZI UMUT EDİYORUM”

    Atalay’ın açıklaması şöyle:

    “Komisyondaki arkadaşlarımız, ikinci toplantılarını bugün yaptılar. Biz bu arada Sayın Bakan ile iki kere konuşma imkanı bulduk. Bugün saat 14.00’te bir kere daha görüştük. TİSK’in başkanı Sayın Özgür Burak Bey de vardı. Saat 19.00’da buraya geldim. Aşağı yukarı 19.30 civarında beyefendinin yanına girdik. Nedir ne değildir, kendisine anlatma imkanı buldum. Belli bir yere geldik. Buradan Çalışma Bakanlığı’na gideceğim, Sayın Bakan beni bekliyor. Oradan bizim arkadaşlarımız ile bu akşam ya da sabaha toplantı yapacağız. Bu akşam Bakan bey ile konuşmamdan sonra, sabah TİSK’in başkanı ile de ortak bir toplantım olacak. Perşembe’yi bulmadan bir neticeye varacağımızı umut ediyorum. Taleplerimizi Sayın Cumhurbaşkanı’mıza ilettim, belli bir noktaya geldik. Çalışma Bakanı ve TİSK’in başkanı ile belli bir yere gelmeden burada bir şey söylemem doğru değil. Şunu söyleyebilirim; perşembeyi bulmaz diye umut ediyorum. Arzu ettiğimize yakın bir rakam olur diye umut ediyorum.”
         

  • İBB MİRAS TARAFINDAN RESTORE EDİLEN BÜYÜKADA’DAKİ TAŞ MEKTEP HİZMETE AÇILDI… İMAMOĞLU’NDAN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A: “SİZİN FETRET DÖNEMİNİZİ YIKIP, İSRAF DÖNEMİNİZİ ORTADAN KALDIRAN BİZLER, ANLIYORUM Kİ SİZİ BÜYÜK BİR BUNALI

    İBB MİRAS TARAFINDAN RESTORE EDİLEN BÜYÜKADA’DAKİ TAŞ MEKTEP HİZMETE AÇILDI… İMAMOĞLU’NDAN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A: “SİZİN FETRET DÖNEMİNİZİ YIKIP, İSRAF DÖNEMİNİZİ ORTADAN KALDIRAN BİZLER, ANLIYORUM Kİ SİZİ BÜYÜK BİR BUNALI

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Miras, 19. yüzyılda Fransız mimar Alexandre Vallaury tarafından inşa edilen, 2000’li yılların başından itibaren de çürümeye terk edilen Büyükada’daki Taş Mektep’i, özenli bir çalışmanın sonunda, kentin kültür-sanat envanterine dahil etti. Taş Mektep, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı törenle, yaklaşık çeyrek asır sonra İstanbulluların hizmetine sunuldu. Açılışta konuşan İmamoğlu, “Dört yıl olmuş, millet oy vermiş, sizi tıpış tıpış evine yollamış; hala sindiremiyorlar ve birtakım ifadelerde bulunuyorlar. Efendim neymiş? Bizim bu dönemi, ‘fetret dönemi’ diye tanımlama cihetinde bulunuyor. Hem de ne yazık ki yeni seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanı, bunu bir cami açılışının önünde söylüyor. Yani bir caminin önünde söylenecek, herhalde en son söz, yalan konuşmaktır. O bakımdan, bu sözün orada söylenmesini kınıyorum. Çünkü, sizin fetret döneminizi yıkıp, israf döneminizi ortadan kaldıran bizler, anlıyorum ki sizi büyük bir bunalıma soktuk” dedi.

    İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı’na bağlı İBB Miras ekipleri; 19. yüzyılda Fransız mimar Alexandre Vallaury tarafından inşa edilen, 1922 yılında İstanbul Belediyesi tarafından satın alınan, 1978-1979 yıllarına kadar ilkokul ve ortaokul olarak hizmet veren, 1987 yılında Belediye Konuk evi olarak kullanılmaya başlanan, 2000’li yılların başından itibaren de çürümeye terk edilen Taş Mektep’i yeniden canlandırdı. İstanbul’un incisi Büyükada’nın sembol mekanının yeniden açılışı için düzenlenen törene İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dr. Dilek İmamoğlu ile birlikte katıldı. İmamoğlu’na Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül, CHP Milletvekili Suat Özçağdaş, CHP PM üyesi Sevgi Kılıç ve İYİ Parti İBB Meclis Grup Başkanvekili İbrahim Özkan ile İBB bürokratları eşlik etti. İmamoğlu, yeni haliyle Büyükada’ya değer katan Taş Mektep’in bahçesindeki erik ağacının altına konumlandırılan platformda konuştu.

    İMAMOĞLU’NDAN ‘FETRET DÖNEMİ’ YANITI: SİZİN FETRET DÖNEMİNİZİ YIKIP, İSRAF DÖNEMİNİZİ ORTADAN KALDIRAN BİZLER, ANLIYORUM Kİ SİZİ BÜYÜK BİR BUNALIMA SOKTUK

    Taş Mektep’in, İstanbul’un dünü, bugünü ve yarınına nasıl baktıklarına dair bir örnek olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın sözlerine de yanıt verdi. İmamoğlu, “Dört yıl olmuş, millet oy vermiş, sizi tıpış tıpış evine yollamış; hala sindiremiyorlar ve birtakım ifadelerde bulunuyorlar. Efendim neymiş? Bizim bu dönemi, ‘fetret dönemi’ diye tanımlama cihetinde bulunuyor. Hem de ne yazık ki yeni seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanı, bunu bir cami açılışının önünde söylüyor. Yani bir caminin önünde söylenecek, herhalde en son söz, yalan konuşmaktır. O bakımdan, bu sözün orada söylenmesini kınıyorum. Çünkü, sizin fetret döneminizi yıkıp, israf döneminizi ortadan kaldıran bizler, anlıyorum ki sizi büyük bir bunalıma soktuk. O bunalım hala devam ediyor. O bunalımdan kurtulamadınız. İşte bugün, burada ortaya çıkan Taş Mektep, tam da bunun karşılığıdır. Yani geçmişten beri metruk halde bırakıp, dönüp bile bakmadığınız bu ve buna benzer İstanbul’un her köşesindeki ecdadın bize bıraktığı eserleri hak ettiği değere kavuşturmak; evet size göre ‘fetret dönemi’ olabilir, ama bize göre, tam aksine şehre hak ettiği değeri vererek, sizin hizmetinizde olan bir avuç insana hizmet etmek değil, insanlarımıza ve 16 milyon insanımıza hizmet etmenin karşılığı bir görüntüdür” dedi.

    “ADALAR, BİZİM İÇİN UNUTULMAZ BİR HAZİNE”

    Yenilenen Taş Mektep’in kaderine terk edilmiş halini görünce çok şaşırdığını aktaran İmamoğlu, “Adalar, başından beri bizim için unutulmaz bir hazine. Ve bu hazinenin hak ettiği değere kavuşması için, yapacağımız oldukça fazla şey var. Çünkü Adalar, sadece bir yaşam alanı değil, bir kültür hazinesi, bir tarih hazinesi. Muhteşem bir miras ve tek şartı var. Mirası, mirasyedilere değil de mirası koruyan ve geliştirenlere teslim edildiğinde, bize çok özel fırsatlar yaratan bir bölge” dedi. Adalar’ın temsil ettiği değerleri korumanın sorumlulukları olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “İstanbul’un tarihini çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillere aktarmak da bizim sorumluluk alanlarımızın belki de ilk sıralarında bulunuyor. Bu bilinçle, Ada’nın unutulmuş, biraz da kenara itilmiş bir yapısını hak ettiği değere kavuşturmak heyecan verici. Yani Taş Mektep’i, Adalar’ın yeni kültür merkezi, bir yaşam alanı, bir buluşma yeri, güzel anıların biriktirildiği, dünyanın çok güzel sanatçılarının belki bir kısım söyleşilerinin, buluşmalarının, sergilerin olduğu bir yere dönüşmesi gerçekten heyecan verici” diye konuştu.

    İBB MİRAS’A “TAŞ MEKTEP” TEŞEKKÜRÜ

    Taş Mektep’in tarihçesi ile kısa bilgilendirmelerde bulunan İmamoğlu, “Uzun yıllar çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Taş Mektep, metruk bir hale dönüşmüş. Ki o halini gelip gördüğümde, gerçekten çok üzüntü duydum. Bu yadigarı, bu güzel eseri gelecek nesillere aktarmak için, İstanbul Büyükşehir Belediyemizin çok özel markası haline gelen İBB Miras’taki ekip arkadaşlarımla birlikte, yoğun bir çaba sarf ettiğimizi söylemek isterim. Taş Mektep’i aslına sadık kalarak daha güzel, daha dayanıklı hale getirmek için çalışmalarını yaptılar. Ahşabından demir elemanlarına, yapısal çatlaklarından peyzajına, inanın her bir köşesine, her bir kirişine, ağacına özen gösterdiklerini gördüm. Hatta biraz önce erik ağacına bakınca, normalde bu hale gelmiş erik ağacı pek peyzajda tutulmaz. Ama ona bile özen göstermişler. ‘Belki de buradan mezun olanların erik yemişliği var’ diyeceğim ama o kadar eski gözükmüyor. Bu kadar özenli davrandılar doğaya. Taş Mektep, bugünden itibaren; içinde sergi salonu, sanat alanları, kütüphanesi, kafesi, İstanbul Kitapçısı ve açık hava amfisiyle yeni nesil bir kültür merkezi haline dönüşecek. Burada bulunan kütüphanemiz, yüzlerce kitabı vatandaşlarımızla buluşturacak. Kütüphane kataloğuna çok yakında, özellikle Ada mirasını anlatan ve Ada’yla ilgili bilgi almak isteyenler için de güzel bir koleksiyon eklenecek. Alanda oluşturduğumuz Beltur Kafe, Taş Mektep ziyaretçilerine çok özenli lezzetler sunacak. Sergi salonumuz, buraya kültür faaliyetleri adına çok özel buluşmaları sağlayacak” bilgilerini paylaştı.

    İMAMOĞLU, ADALARDA YAŞADIĞI BİR ANISINI ANLATTI

    “İstanbul için olağanüstü bir hazine” olarak nitelediği Adalar’a gereken özeni göstermek için büyük bir çaba içerisinde olduklarının altını çizen İmamoğlu, ilçe özelinde yaptıkları çalışmalarla ilgili bir özet yaptı. İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde tanık olduğu bir olayı da katılımcılarla paylaştı:

    “Görev süremizi 2024’te tamamlıyor olacağız. 25 yıl boyunca, sadece ve sadece tek sebeple, Adalar Belediyesi başka bir partiden belediye diye, bu şehre ve bu güzel, biblo gibi şehrin vitrini gibi duran Adalar’a hizmet edilmemesi ve o 25 yılda yapılan hizmetlerin belki de birkaç katını, sadece 5 yılda yapabilmenin gururunu ve onurunu yaşıyor olacağız. Adaletle, eşitlikle, ayrım etmeden, hizmet etmenin ne olduğunu bilmeyenlerden, 4 yıl boyunca yaptıklarımızı da anlamalarını açıkçası beklemiyorum. Vatandaşa hizmet etmek, anlamayacakları taraf. Vatandaşlara hizmet etmek yerine, bir avuç insana hizmet etmekle ilgili ayrımcılığı, 25 yıl boyunca bir israf düzeni ve o süreç içerisinde partizanlık şekliyle ayrımcılık yapmayı, ben Adalar’la ilgili bir anımda yaşadım. İlçe belediye başkanıydım. Buranın o dönemki belediye başkanı, buranın çöp taşımasıyla ilgili tekne sorununu, o dönemin büyükşehir belediye başkanına aktardığı toplantıda ben de vardım. Ne yazık ki, 5 yıl boyunca tek randevu alabildim. O büyükşehir belediye başkanı toplantısına üç Cumhuriyet Halk Partili ilçe belediye başkanı olarak katıldık. Dün gibi hatırlıyorum. Birisi bendim, birisi Adalar Belediye Başkanı, bir diğeri de başka bir ilçemizin belediye başkanı. Konuları konuşurken, o dönemki Adalar belediye başkanının, çöpün taşınmasıyla ilgili, bugüne kadar verilen teknenin niçin verilmediği konusunda ısrarlı sorular sormuştu. Kısa dönem belediye başkanlığı yapmış şahıs yanıtına Adalar belediye başkanı çok büyük tepki göstermişti. Kalkıp adamı tutmak zorunda kalmıştım. Verdiği cevap şuydu: ‘Siz de siyaset yapıyorsunuz, ben de siyaset yapıyorum. Niçin vereyim ki, niçin yardımcı olayım ki’ demişti. Ve o kişi, bu şehre 1,5 sene belediye başkanlığı yaptı. Bakın bu kulaklar duydu ve yaşadı.”

    “SİZE GÖRE ‘FETRET DÖNEMİ’ OLABİLİR, BİZE GÖRE…”

    “Bugün gerçekten hala bakıyorum; dört yıl olmuş, millet oy vermiş, sizi tıpış tıpış evine yollamış” diyen İmamoğlu, “Hala sindiremiyorlar ve birtakım ifadelerde bulunuyorlar. Efendim neymiş? Bizim bu dönemi, ‘fetret dönemi’ diye tanımlama cihetinde bulunuyor. Hem de ne yazık ki yeni seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanı, bunu bir cami açılışının önünde söylüyor. Yani bir caminin önünde söylenecek, herhalde en son söz, yalan konuşmaktır. O bakımdan, bu sözün orada söylenmesini kınıyorum. Çünkü, sizin fetret döneminizi yıkıp, israf döneminizi ortadan kaldıran bizler, anlıyorum ki sizi büyük bir bunalıma soktuk. O bunalım hala devam ediyor. O bunalımdan kurtulamadınız. İşte bugün, burada ortaya çıkan Taş Mektep, tam da bunun karşılığıdır. Yani geçmişten beri metruk halde bırakıp, dönüp bile bakmadığınız bu ve buna benzer İstanbul’un her köşesindeki ecdadın bize bıraktığı eserleri hak ettiği değere kavuşturmak; evet size göre ‘fetret dönemi’ olabilir, ama bize göre, tam aksine şehre hak ettiği değeri vererek, sizin hizmetinizde olan bir avuç insana hizmet etmek değil, insanlarımıza ve 16 milyon insanımıza hizmet etmenin karşılığı bir görüntüdür” ifadelerini kullandı.

    AİLE YAKINLARININ DERNEĞİNE, VAKFINA EMANET EDİLMİŞ BİNAYI…”

    Konuşmasındaki ikinci örneği de Adalar’dan veren İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı.

    “Burada, Adalar İskelesi’nin üstünde bulunan, aile yakınlarının derneğine, vakfına emanet edilmiş binayı, kamu olarak almak hakkımız olmasına rağmen verilmemesini ve oranın bir aile yakınınızın, çocuğunuzun kullandığı bir vakfa teslim etmeyi, kendine devlet yönetimi aklı ve anlayış olarak gören insanlar, işte bizim bu yönetim anlayışını ‘fetret dönemi’ olarak tanımlıyor olabilirler. Ama bu tür ortamlardan kurtulmak, bu mücadele, bir an için kolay bir şekilde geri döndürülemeyebilir. Ama bunun yolu yöntemi vardır. Bu yapılır. Başarılır da. Herkes hafızasında, 2019’da elde ettiğimiz başarıyı, canlı ve taze tutsun. O, hiç aklınızdan çıkmasın. Onu canlı tutacağız ve önümüzdeki süreçlerde, memleketimizin bu değişimine ve dönüşümüne, hep birlikte imza atacağız. Bugün Babalar Günü. Burada bulunan bütün babalara, güzel bir ömür ve yaşam diliyorum. Evlatlarının, güzel çocuklarının onlara layık birer evlat olmasını diliyorum. Her zaman bütün anne babaların çocuklarıyla ilgili hayal kurdukları ne var ise, ki anneler babalar çocukları için hep güzel hayaller kurarlar, onların gerçekleşmesini diliyorum. Bu güzel yapının, babalar günü hediyesi olarak hem Adalara hem İstanbul’umuza hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.”

    İmamoğlu’nun konuşmasının ardından Taş Mektep’in açılışı yapıldı. Kesilen kurdelenin ardından Taş Mektep yeni haliyle yeniden kamunun hizmetine girmiş oldu. Açılışa Adalar halkı da büyük ilgi gösterdi. Taş Mektep’in ilk ziyaretçileri de İmamoğlu çifti ile Adalar sakinleri oldu.

     

  • ERDOĞAN: “ASGARİ ÜCRET KOMİSYONUMUZ GÖRÜŞMELERE BAŞLADI. GÖRÜŞMELER YAPICI BİR ZEMİNDE İLERLİYOR. TÜM TARAFLARIN İÇİNE SİNECEK HAYIRLI BİR GELİŞMEYLE SONUÇLANACAĞINA İNANIYORUM”

    ERDOĞAN: “ASGARİ ÜCRET KOMİSYONUMUZ GÖRÜŞMELERE BAŞLADI. GÖRÜŞMELER YAPICI BİR ZEMİNDE İLERLİYOR. TÜM TARAFLARIN İÇİNE SİNECEK HAYIRLI BİR GELİŞMEYLE SONUÇLANACAĞINA İNANIYORUM”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Temmuz ayı engelli ve engelli yakını ve yaşlı aylıkların ödemesini erkene alıyor, toplam 1,4 milyon kardeşimizi Kurban Bayramı’ndan önce sevindiriyoruz. Sadece Haziran ayı içerisinde ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplam 19 milyar lira ödeme gerçekleştireceğiz. Geçen haftaki açıklamamız sonrasında asgari ücret komisyonumuz görüşmelerine başladı. Görüşmeler yapıcı bir zeminde ilerliyor. İnşallah tüm tarafların içine sinecek hayırlı bir gelişmeyle sonuçlanacağına inanıyorum. Memur maaş artış oranlarıyla ilgili Meclis sürecini yakında başlatıyoruz” dedi.

    Cumhurbaşkanlığı kabinesi, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı. Yaklaşık 8,5 saat süren toplantı sonrası açıklama yapan Erdoğan şöyle konuştu: 

    “Şu anda kabinedeki arkadaşlarımın, Dışişleri Bakanımız hariç hepsi hazırlıklarını sundular. Dışişleri Bakanımız daha önce sundu. Tabii bir de şu 2-3 gün içerisinde Bakan arkadaşlarımın yardımcıları ile ilgili hazırlıklarını kendilerinden dinleme fırsatım olacak. 

    Yaklaşık 3 ay süren seçim belirsizliğinin sandıkların kapanmasıyla birlikte tamamen geride bırakılması çok önemli bir başarıdır. Ülkemizin 3 Kasım 2002 seçimleriyle elde ettiği siyasi istikrar ortamı, yeni sistem sayesinde artık kurumsallaşmıştır. Türk siyasi tarihine baktığımızda başlı başına bu bile büyük bir devrimdir. Haftalar boyunca koalisyon görüşmelerinin sürdüğü, siyasi partiler arasında al gülüm, ver gülüm pazarlıklarının döndüğü, mutabakata varılamadığı için sürekli krizlerin çıktığı, esnafın, çiftçinin, işçinin, iş dünyasının bir türlü önünü göremediği, yani siyaset rayına girmediği için ülkenin de toparlanamadığı eski günler tamamen geride kalmıştır. 

    “PARLAMENTER SİSTEM TARTIŞMALARI BİR DAHA AÇILMAMAK ÜZERE KAPANMIŞTIR” 

    Milletimiz, 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta iki kez ortaya koyduğu iradesiyle eski sisteme dönüş önerilerini reddetmiştir. Parlamenter sistem tartışmaları bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle karşılamamızın faydalarını zamanla daha iyi göreceğiz. Bundan sonra hedeflerimize daha iyi koşacağız. 

    Bugün hatırlamak istemediğimiz pek çok sıkıntının temelinde siyasette güven ve istikrar açığı vardı. Biz 2002’den itibaren güven ve istikrarı tahkim eden hamlelerimizle bu açığı kapattık. Türkiye’yi sadece prangalarından kurtarmadık. Aynı zamanda gücünü tam kapasite kullanabileceği bir iklime kavuşturduk.  

    Millet oyunu görmüş, sandıkta son sözünü söylemiş ve kararını vermiştir. Muhalefetin de hakikatleri görmesini ve kabullenmesini temenni ediyoruz.  

    Son 1 aydır sırf oy tercihinden dolayı hakarete uğramadık toplum kesimi bırakmadılar. AK Parti’nin özellikle kırsal kesimin oylarıyla bu seçimi kazandığını iddia edecek kadar sefil hâle geldiler. Bir taraftan ‘Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinin Başkanı’yız’ diyeceksin, öbür taraftan Gazi’nin ‘Köylü milletin efendisidir’ ifadesini görmezden geleceksin. Bu ne menem iştir? İşte, siz mi bu millete bu şekilde hakaret ediyorsunuz, bu millet sandıkta size, kırsaldaki de şehirdeki de en güzel cevabı veriyor.  

    Ülke değişiyor, dünya değişiyor ama bunların millete bakışı asla ve asla değişmiyor. Milleti hizmete ve hürmete layık görmeyen zihniyetin Türkiye Yüzyılı’nda yeri yoktur. Bu çevrelerin her seçim yenilgisi sonrasında nükseden seçmeni suçlama hastalığından bir an önce kurtulmasını diliyoruz. Muhalefetin milletin tercihlerine saygı duymayı artık öğrenmesi kanaatindeyiz.  

    Biz Türkiye Yüzyılı’nın inşasına yapılacak her türlü katkıyı değerlendirmeye varız. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefimize beraber yürüyelim istiyoruz. Türkiye’nin birliğini, dirliğini, demokrasisinin standartlarını yürütecek adımları 85 milyon olarak hep beraber atalım diyoruz. Ülkemizi darbe mahsulü mevcut anayasasından hep birlikte kurtaralım istiyoruz.  

    “TEMMUZ AYI ENGELLİ, ENGELLİ YAKINI VE YAŞLI AYLIK ÖDEMESİNİ ERKENE ALIYORUZ” 

    Buğday ve arpa alım fiyatlarımızın üreticilerimiz tarafından memnuniyetle karşılandığını görüyoruz. Bundan sonra da çiftçimizi, üreticimizi, köylümüzü desteklemeye devam edeceğiz. Türkiye’nin kalkınmasına omuz veren kim varsa, hiçbir ayrım yapmadan tüm imkânlarımızla yanında olacağız. Biz bu milletin efendisi, değil hizmetkârıyız. İşte bizim aramızdaki fark bu. Ülkemize on yıllar boyunca hizmet etmiş, bu uğurda saçlarını ağartmış emeklilerimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz. Temmuz ayı engelli ve engelli yakını ve yaşlı aylıkların ödemesini erkene alıyor, toplam 1,4 milyon kardeşimizi Kurban Bayramı’ndan önce sevindiriyoruz. Sadece Haziran ayı içerisinde ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplam 19 milyar lira ödeme gerçekleştireceğiz. Geçen haftaki açıklamamız sonrasında asgari ücret komisyonumuz görüşmelerine başladı. Görüşmeler yapıcı bir zeminde ilerliyor. İnşallah tüm tarafların içine sinecek hayırlı bir gelişmeyle sonuçlanacağına inanıyorum. Memur maaş artış oranlarıyla ilgili Meclis sürecini yakında başlatıyoruz.  

    “EKONOMİMİZİ ŞAHLANDIRACAK KURMAY KADROUMUZU KISA SÜREDE OLUŞTURDUK” 

    Bakan arkadaşlarımızdan önümüzdeki döneminden kısa, uzun, orta vadeli planlarını dinleme fırsatı buldum. Tüm projelerimizi belli bir takvim çerçevesinde tek tek hayata geçireceğiz. Yeni dönemde ekonomimizi şahlandıracak kurmay kadromuzu hamdolsun kısa sürede oluşturduk. Merkez Bankası’ndan BDDK’ya kadar ilgili kurumlara alanında temayüz etmiş isimleri atadık. Muhalefetin seçim döneminde kadın hakları konusunda yaydığı yalanların tamamen temelsiz olduğunu bir kez daha gösterdik. Kadınlar yeni dönemimizde de bürokrasiden siyasete, iş dünyasından aileye kadar her alanda öncü rol oynamaya devam edecektir.  

    Gelecek 5 sene boyunca milletimize verdiğimiz tüm sözleri yerine getirmekle kararlıyız. Gençlerimizden iş dünyamıza, ev hanımlarından üreticilerimize, kamu görevlilerimizden depremzedelerimize kadar kime neyi taahhüt etmişsek hepsini tek tek gerçeğe dönüştüreceğiz.  

    Bölgemizde Türkiye’nin hesaba katılmadığı, katkısının alınmadığı denklemin kalıcı olması mümkün değildir. Sahada ve masada güçlü Türkiye idealimiz artık hayalden çıkıp gerçeğe dönüşmüştür. Bugün ülkemizin nüfuz alanı, sınırlarının çok ötesine taşmıştır. Son seçimleri Afrika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Latin Amerika’ya, Türk dünyasından İslam alemine kadar dünyanın dört bir yanından çok yakından takip edilmesi bunun en net ifadesidir.  

    “NE ÜLKEMİZİN NE DE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN HAKLARININ GASP EDİLMESİNE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ” 

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz bizleri havalimanından itibaren muhteşem bir coşkuyla bağırlarına bastılar. Sevgileriyle seçim zaferimizi milletimizle birlikte Kıbrıs Türk halkının da zaferi olduğunu gösterdiler. 

    Türk milletinin ayrılmaz bir parçasını teşkil eden Kıbrıs Türk halkıyla yan yana, omuz omuza mücadelemizi sürdüreceğiz. Ana vatan ile yavru vatan arasındaki entegrasyonun derinleştirilmesi için hukuki, ekonomik ve siyasi her türlü adımı atacağız. Ne ülkemizin ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz. 

    İlham Aliyev kardeşimle yaptığımız görüşmelerde ikili ilişkilerimizi her alanda geliştirecek pek çok önemli karar aldık. Ticaret hacmimizi 15 milyar dolara çıkartmayı ortak hedef olarak belirledik. İki lider olarak özellikle Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi’nin kurulmasına büyük önem veriyoruz. Ermenistan ile devam eden normalleşme sürecine desteğimizi vurguladık. Bölgemizde barış ve istikrarın tesisine dair güçlü beklentilerimizi bir kez daha teyit ettik.  

    “BUGÜNE KADAR AFETZEDELERİMİZE TOPLAM 61 MİLYAR LİRA NAKDİ YARDIM YAPTIK” 

    Deprem bölgesindeki 11 ilimizin alt yapısı ve üst yapısıyla yeniden ayağa kaldırılması birinci önceliğimizdir. Gözümüz, kulağımız ve kalbimiz her zaman bölgedeki kardeşlerimizledir. Tüm Bakanlıklarımızın depremden etkilenen şehirlerimizde yürüttüğü çalışmalarda gelinen son durumu görüştük. Bugüne kadar afetzedelerimize yaptığımız nakdi yardımların toplam tutarı 61 milyar lirayı buluyor. Depremzedelerimizi bir an önce yuvalarına kavuşturmak istiyoruz.  

    Yeni bir adım daha atıyoruz. Yayınladığımız kararname ile 2 bin 430 hektarlık alanla, 11 yeri daha sanayi sahası olarak ilan ediyoruz. Depremin ardından ilan ettiğimiz sanayi alanı sayısını 18’e yükseltiyoruz.  

    Teknofest gençliğinin yetişmesi için elimizdeki tüm imkânları seferber edeceğiz. Bu düşüncelerle toplantımızın ve aldığımız kararların milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Cuma günü karne sevinci yaşayacak tüm öğrencilerimizi şimdiden tebrik ediyorum. Saygıdeğer öğretmenlerimize, emekleri ve fedakârlıkları için teşekkür ediyorum. Yine bu hafta sonu yükseköğretim kurumları sınavına girecek tüm gençlerimize Allah’tan muvaffakiyetler niyaz ediyorum.”