Etiket: Erdoğan

  • EKREM İMAMOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A ‘MONTAJLI VİDEO’ TEPKİSİ: “KENDİSİ, YALAN KONUŞTUĞUNU İTİRAF EDİYOR. ÇIK, MİLLETTEN ÖZÜR DİLE, BU İFTİRAYI ATTIĞIN İNSANLARDAN ÖZÜR DİLE”

    EKREM İMAMOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A ‘MONTAJLI VİDEO’ TEPKİSİ: “KENDİSİ, YALAN KONUŞTUĞUNU İTİRAF EDİYOR. ÇIK, MİLLETTEN ÖZÜR DİLE, BU İFTİRAYI ATTIĞIN İNSANLARDAN ÖZÜR DİLE”

    Haber: OKTAY YILDIRIM – Kamera: ADEM KARABAYIR

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Sarıyer’de yurttaşlara seslenirken, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın miting meydanlarında izlettirdiği iftira montajlı videoya tepki göstererek, “Kendisi, yalan konuştuğunu itiraf ediyor. Çık, milletten zür dile, bu iftirayı attığın insanlardan özür dile. Sevgili dostlarım, güzel insanlar; iftira atmak, yalan konuşmak büyük günahtır. Kul hakkı yemek büyük günahtır. Bunlarla siyaset yapılmaz” dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu akşam saatlerinde Sarıyer’in Ayazağa Mahallesi’nde yurttaşlara seslendi. İmamoğlu’nun aracının Ayazağa’ya girişi sırasında küçük bir grubun attığı provokatif sloganlara vatandaşlar, ellerindeki Türk bayraklarını sallayarak karşılık verdi. İmamoğlu, Sarıyerlilere seslenirken şunları söyledi:

    TOPLUMUN BİRBİRİNE OLAN SAYGISINI BÜYÜTMEK, ÖNÜMÜZDEKİ EN ÖNEMLİ MESELEDİR: Geceniz güzel olsun. Gündüzünüz güzel olsun. Yaşamınız güzel olsun. Ne güzel, yine en ön saflarda çocuklar var. Genç kızlarımız var, yakışıklı delikanlılar var. Hanımefendiler, beyefendiler var. Bu aile ortamını görmek, güzel ablalarımızı görmek, siyaset değil. Bakın, şu hasbihali yapabilmek, dünyanın en büyük zenginliği. Toplumun her kesimine böyle bir samimiyetle eğer gidebiliyorsam hayat boyu bu bana yeter. Bakın, insanları seversiniz, sevmezsiniz; ama saygı göstermek başka bir şeydir. Toplumun birbirine olan saygısını büyütmek, önümüzdeki en önemli meseledir. Ben, bu duygularla buradayım ve şunu söyleyeyim, sizinle bir arada olmaktan çok mutluyum. Buraya gelenler, gelmeyenlere Ekrem İmamoğlu’nun içten, samimi selamlarını, sevgilerini ve saygılarını götürsün. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

    BUNLAR İYİCE ŞAŞIRDILAR: Size uzun uzun hizmetlerimizden bahsetmeyeceğim. Şükrü Genç Başkan’ım bunu çok doğru ve güzel tarifliyor. ‘Yıllar sonra Sarıyer, Büyükşehir Belediyesi’yle tanıştı’ diyor. Bu aslında kötü bir tarif ama ne yazık ki buna mecbur kalıyoruz. Bugünün iktidarı, bu parti benden değilse buranın belediye başkanı oraya uğramıyor. Bu kadar partizan, bu kadar ayrıştırıcı, bu kadar kutuplaştırıcı, bu kadar ayrıştırıcı bir dil, tavır; inanır mısınız? Bakın, Cumhuriyet’imiz 100’üncü yaşında; bunların bu topluma verdikleri zararı hiçbir dönem hiç kimse vermedi ve biz ne yazık ki o kadar büyük zararla karşı karşıyayız ki. Biz, artık toplumun barışını, huzurunu teminat altına almaya uğraşıyoruz. Bunlar iyice şaşırdılar. Onun için tarihi bir gün, 28 Mayıs. 28 Mayıs Pazar’ı çok önemli önemseyelim. Cumhuriyet tarihinin en önemli günü belki de. Onun için tarifi yapalım. Ekonomisi, freni boşalmış bir kamyon gibi. Çocuklarımız, bu ülkede artık hayallerini kurmak istemiyor. Gençler, hep yurt dışını konuşuyorlar. Paramız pul olmuş cebimizde. Vatandaş markete, pazara gidiyor, fiyatlara bakmaya korkuyor.

    BU HÜKÜMETİ YÖNETENLERİN BİRAZ VİCDANI VARSA UTANMASI LAZIM: Gerçekten, ben pazar yerlerini geziyorum, pazarlarda insanlar bana torbalarını gösteriyorlar. Eskiden torbalarımız dolar taşar, taşıyamazdık. Şimdi bana bir teyzeciğim, dört gün önce Çekmeköy’de, 82 yaşında, yanaştı böyle. ‘Başkanım’ dedi, ‘canım erik çekti, aldım’ dedi. Bana torbayı gösterdi. Torbada beş tane erik, ‘5 liraya aldım’ dedi. Beş tane eriği… Tanesi 1 lira. Onun için bu büyük bir kriz. Bu şehrin evlerinin kirasını, bu şehirde yaşayanlar ödeyemez durumdadır. Biz, bu sene çocuklara eğer bu öğrenci yurtlarını açmasaydık gençlere… Anadolu’dan buraya yerleştirdiğimiz kızlarımız, oğullarımızın söylediğini söyleyeyim. ‘Bu yurt çıkmasaydı, siz bana burs vermeseydiniz, beni ailem üniversite okumaya yollamayacaktı.’ Bakın, burada çok deneyimli dostlarımız var. Konuştuğumuz yıllar 40 sene, 50 sene, 30 sene öncesi değil. Bakın, bunları konuşmak utanç verici. 21’inci yüzyılda, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Anadolu’daki bir gencimize, bir kızımıza, bir oğlumuza, ‘Oğlum sen İstanbul’a gideceksin ama ben senin kiranı ödeyemem, cebine de harçlık koyamam. Onun için seni üniversiteye yollayamıyorum’… Bu, büyük krizdir. Bundan, bu hükümeti yönetenlerin biraz vicdanı varsa utanması lazım.

    MERKEZ BANKASI’NIN KASASI 42 YILIN EN DİP NOKTASINDA: Şimdi göz boyamak kolay. Bakın, bugünün Türkiye‘sinde öyle bir para krizi var ki öyle bir finans krizi var ki. Allah muhafaza diyorum, bunlar iktidarda kalsınlar, şu anda Merkez Bankası’nın kasası 42 yılın en dip noktasında. 42 yılın, bakın ihtilal zamanlarının, 1980’lerden bu yana gördüğü en dip noktada. Onun için, efendim hani diyebilirsiniz ki ‘Dövizle mövizle benim ne alakam’…. Öyle demeyin, arabanın benzininden giydiğiniz cekete, kullandığınız ne bileyim bütün ürünlere, cep telefonundan şuna buna, her şeyi bu ülkenin ne yazık ki dövize bağlı. Onun için 28 Mayıs tarihi çok önemli. Bu seçim, yalnızca cumhurbaşkanlığı seçimi değil, kıymetli hemşerilerim. Türkiye’nin geleceğine dair bir karar verme sorumluluğu içeriyor. Şunu biliyorum; bu millet, bu sorumluluğu taşıyacak ve doğru kararlar alacak vicdana ve muhakeme yeteneğine sahiptir. Ben, vatandaşımıza güveniyorum. Bu memleketin, milletin ferasetine güveniyorum. Onun için, bu iktidarın devam etmesi halinde olabileceklerini düşünemiyorum bile.

    BOZULMUŞ EKONOMİMİZ İYİCE ÇÖKER VE VATANDAŞ BUNA İTİRAZ ETTİKÇE DE VATANDAŞIN SESİNİ KESMEK İÇİN ONA BASKIYI ARTIRIRLAR: Bakın, milletin kaynaklarını bir avuç ayrıcalıklı, torpilli insanların zenginliği için harcamaya, göz göre göre devam ederler. Bu ülkeyi iyice dışa bağımlı hale getirirler. Bozulmuş ekonomimiz iyice çöker ve vatandaş buna itiraz ettikçe de vatandaşın sesini kesmek için ona baskıyı artırırlar, insanları konuşturmazlar. Bakın, bu gençler bir tweet attı diye, fikrini söyledi diye kapısına polis dayanır. Bakın, böyle bir toplum haline getirilir, özgürlüğünü kısıtlarlar. Bu karanlık geleceği değiştirmek de sizin elinizde. Bakın, güzel hanımefendiler, burada dertleşiyoruz, bunlar önemli. Şimdi benim sevgili vicdanlı hemşerilerim, özellikle hanımefendiler, özellikle sizler bakın. Burada vatandaşımın her yüzü var, memleketimin her insanı var. Az çok, bu şehirde yaşayan, yani 81 vilayetinden tut, Balkanlar’dan gelen muhacir soydaşlarımıza varıncaya kadar her taraftan insanın yüzünden anlarsınız. Her insanımız, rengimiz burada var. Bu millet, birbirinin inancına saygılıdır. Bu millet, birbiriyle milli duygularını yarıştırmaz. Omuz omuza maça gider, milli maçı izler gibi, milli duygularıyla coşar, evine döner. Bu milletin, bayrağına olan, birbirine olan inancının asla yarışı olmayacağını bilir. Ya bunlar, ‘bana oy vermeyenler terörist, oy verenler milli’. Aklı gitmiş, beyni gitmiş.

    NE İMAMI? İMAM MİMAM DEĞİL O, MÜPTEZEL: Bakın, öyle garip olaylar yaşadı ki güzel dostlarım. Geçenlerde belki gördünüz. Bakın, bir cami imamı, vatandaşlara vaaz ederken bugünün iktidarını savunuyor. ‘Tabancam mermi dolu’ diyor, ‘o gece ben neler yapacağım, bilin’ diyor. Bunu diyen müptezel imama… Hiç önemli değil, yuhalayın. Hiç önemli değil, yuhalanacak adam zaten. Efendim açığa alınmış bilmem ne. Bugünün iktidarı yarın onunla fotoğraf çektirir ha, onu söyleyeyim size. O vaiz koltuğu, benim sevgili peygamberimin koltuğu. Hazreti Muhammed’in koltuğu. Sen, o koltukta konuşurken o koltukta dinimizin güzelliklerini anlatacaksın, inancımızın güzelliklerini anlatacaksın. Komşusu açken tok yatan benden değildir diyeceksin? Sen o koltukta kalkıp, çıkıp cemaatin huzurunda başkalarına terörist diye cihetinde bulunamazsın. Ne imamı? İmam mimam değil o. O müptezel. Bakın, o müptezel. Kötü olan ne? Bu kötü değil. İşimizi imamla, burada İmamoğlu var, onu çözeriz sorun olmaz. Bundan endişeniz olmasın, hiç korkumuz yok. Ama mesele ne biliyor musunuz? Orada bir vatandaş çıkıyor, ona tepkisini gösteriyor. İmam, o camide vatandaşı ayağa kaldırıyor, diğer vatandaşları o tepkiyi gösteren vatandaşa saldırtıyor; o daha kötü. Yani cemaatin aldanması daha kötü, mesele orada. O bakımdan benim sevgili dostlarım, bu meseleyi çözmemiz lazım, bu samimiyetsizliği çözmemiz lazım. Bu niye böyle oldu biliyor musunuz? Siz caminin içinde miting yaparsanız oradaki imamlarda size tabi olur. Cami, milletin ibadethanesi. Cami nedir, biliyor musunuz? Cami, insanların eşitlendiği yerdir. Kulun Allah’la, yaratanla baş başa kaldığı yerdir. Yaratanla kul arasına orada kimse giremez. Ve oradaki din görevlileri, insanlarına güzel ahlakı anlatır, Hazreti Peygamber’imizi anlatır. Yaradan’ın ayetlerinden örnekler verir, orası siyaset yeri değildir. Siyasetin kışlada, okulda işi olmaz. Kurban olayım, bak bu millet çok büyük badireler atlattı, çok büyük sıkıntılar çekti. Bu kafayı destekleyenler, bu akla sahip olanlar, güzel insanlarımızı sıkıntıya sokar.

    KENDİSİ YALAN KONUŞTUĞUNU İTİRAF EDİYOR. ÇIK, MİLLETTEN ÖZÜR DİLE. BU İFTİRAYI ATTIĞIN İNSANDAN ÖZÜR DİLE: Ya bu milleti niye birbirine düşürüyorsunuz be kardeşim? Ya bir ülkenin cumhurbaşkanı, bakın nedir biliyor musunuz? Benim ruhumda devletin başındaki insan… Bin yıllık geleneği olan bu Cumhuriyet… Bakın, bu topraklarda bin yıllık geleneği var. Daha geriye gidersek daha fazlasını buluruz. Bu millete ait devlet geleneği; devletin başındaki cumhurbaşkanı bir ana gibidir, bir baba gibidir. Anne baba, evladını ayırt eder mi? Evladına bakarken ‘sen şusun, sen busun’ der mi? Yahu ‘terörist’ diyor, ‘vatan haini’ diyor, şunu diyor, bunu diyor. Ondan sonra da ‘ama montaj, ama şu, ama bu’ diyerek yalan da konuşuyorlar. Kendisi yalan konuştuğunu itiraf ediyor, Çık, milletten özür dile. Bu iftirayı attığın insandan özür dile. Sevgili dostlarım, güzel insanlar; iftira atmak, yalan konuşmak büyük günahtır. Bakın, büyük günahtır. Kul hakkı yemek büyük günahtır. Bunlarla siyaset yapılmaz. Bunlarla alacağın oyu Allah kahretsin diyeceğim ama kahır okumak istemiyorum. Ya ben size bir şey söyleyeyim mi? Ben oy kazanacağım diye şurada bir vatandaşımın kalbini kırsam, ben o gece uyuyamam biliyor musunuz? Bu dili kullananlar evinde başını yastığa nasıl rahat koyuyor, ben anlamıyorum. Ama farkımız ne olacak biliyor musunuz? Bunların koltuğu bittiği gün, milletin yüzüne çıkıp bakamayacaklar. Ben diyorum ki ahlaklı, erdemli bir yöneticilik. Ahlaklı, erdemli yöneticilik nedir biliyor musunuz? Koltuk, millete ait o koltuğun süresi bittiğinde ceketini alıp, Ayazağa’ya gelip şu kahvede, şu esnafta oturup çayını, kahveni içebiliyorsan sen iyi insansın. Ama koltuğun bittiği gün, milletin huzuruna gene 50-100-200 korumayla geliyorsa sen git uzayda yaşa. Bu memlekette sana yer yok.

    ‘BUNLAR TERÖRİST’ DİYOR YA BU ÜLKEDE PKK’NIN SALDIRDIĞI TEK LİDER KILIÇDAROĞLU: Bak, bu memleketin insanı samimiyeti sever. Onun için bunlar yoruldu, bunlar bitti. 30 yıl önceki, 25 yıl önceki diline bakın, şimdi başka bir dil. Yani o koltuğu korumak için memleketi berbat etmelerine rağmen tek dayanakları kaldı. Millete bir şey anlattıkları yok. Sadece muhalefetin aktörlerine fitne, fesat, iftira, yalan. O bakımdan sevgili dostlarım, sorumluluğumuz büyük. 28 Mayıs’ta önümüzdeki pusulada iki tane aday var. Mührü basacağınız kişi erdemiyle, ahlakıyla; hak, hukuk, adalet mücadelesiyle, kul hakkı yememesiyle… ‘Bunlar terörist’ diyor ya bu ülkede PKK’nın saldırdığı tek lider. O saldırıda ben oradaydım, Artvin’de idim, ben yanındaydım. Hak, hukuk, adalet mücadelesini kendine adamış ve… Milletin iktidarı, millete ait iktidar. Bir kişiye ait iktidarı çöpe atacağız. Milletin iktidarı gelecek, bir kişinin iktidarı gidecek. O pusulada iki isim var, hepiniz Kemal Kılıçdaroğlu’na mührü basmaya hazır mısınız? Yeni bir dönem geliyor, farklı bir dönem, güzel bir dönem. Milletin oyuna ihanet etmeyenlerin, ülkeyi saraylarda değil halkın içinde halkla birlikte yönetenlerin dönemi geliyor. Yalanları montajlayarak değil.

    BU AKIL TUTULMASINI SONA ERDİRECEĞİZ: Bu akıl tutulmasını sona erdireceğiz. Ve iktidara millet girecek. Siz geleceksiniz ablacığım. Sevgili kardeşim; sen geleceksin, sen. Güzel kızım; sen geleceksin. Giyimine, kuşamına, yaşamına bakmadan, benim her etnik kökenden, her inanıştan milletimiz iktidara gelecek. Uzlaşma, aydınlık iktidara gelecek. Mantık iktidara gelecek. Türkiye’yi üretimiyle, ekonomisiyle dünya lideri yapabilmek için demokrasisiyle, özgürlüğüyle örnek bir ülke haline getirebilmek için hep beraber bu işi başaracağız. Ne kadar demokrasi, o kadar zenginlik. Bir kişinin aklı, bir ülkeyi batırır. Ama bu milletin ortak aklı, ülkeyi çıkarır yukarıya, ayağa kaldırır. Bir kişinin aklı, bu ülkeyi rezil, kepaze eder. Ama bu milletin aklı, bu ülkeyi itibarlı, hak ettiği yere taşır. Onun için sandığa gideceğiz, oyumuzu vereceğiz. Hep beraber elimizden geleni yapacağız. Başka bir tur yok. Bakın, ilk maç bitti. Oradan bir averaj maveraj yok. Maç 0-0 başlıyor.

    BENİ TANISA, KALBİNE BİR SANİYEDE GİRECEĞİM: Burada konuştuk. Ağzımızdan kötü bir söz çıktı mı? Birine kötü bir şey söyledik mi? Kötü söz, sahibine aittir. En kötü sözüm ne biliyor musun? ‘Allah onu ıslah etsin. Allah onun gazabından bu milleti korusun.’ Birisi siyaseten bana hasımlık yapıyor, yanımdan geçerken içim nasıl biliyor musunuz? Nasıl üzülüyorum biliyor musunuz? Bazen bana diyor ki eşim, ‘Sen bu işi niye yapıyorsun bu kadar üzülüyorsan.’ E üzülüyorum, ne yapayım? Bana niye kızıyor? Ben onun hakkında kötü konuşmuyorum, kötü bir şey söylemiyorum. Niye kızıyor biliyor musunuz? İnandığı insan beni kötülediği için kızıyor. Halbuki beni tanımıyor ki. Beni tanısa, kalbine bir saniyede gireceğim. Buna inanıyorum. Çünkü iyi insanlarız biz. Bu memleketin her insanı için iyi şeyler düşünüyoruz. Ne yapacağız? Kötülüğü çöpe atacağız. İyilik kazanacak, dürüstlük kazanacak, ahlak kazanacak, erdem kazanacak, çalışkanlık kazanacak. Var mıyız?

    BENİ GENEL BAŞKAN’A ŞİKAYET EDENİN 6 TANE ÇOK YAKIN AKRABASI İBB’DE ÇALIŞIYOR: Biz iktidara geliyoruz. Kimseyle ilgili kötülük yapmayacağız. Bakın, geçenlerde Genel Başkan’ımız bir televizyon programına katıldı, Babala TV diye. Orada biri çıktı dedi ki benim için, ‘Beni işten attı’ dedi. ‘Sözünüzde durmadınız’ dedi. Yayınladık ama söyleyeyim. Bu vatandaş, bir taşeronda çalışıyor, direkt bizde çalışmıyor. Ama bizimle 2,5 sene çalışmış zaten. 2021’in sonunda taşeronun sözleşmesi bitmiş, onun da iş akdi feshedilmiş. Daha ileri bir şey söyleyeyim mi? Daha bugün Genel Başkan’a verdim notu. 6 tane çok yakın akrabası da -isim vermeyeceğim, yakınlığını vermeyeceğim- bizle çalışıyor. Sülalece bizdeler. Bizden önceki dönemin çalışanları. Ama ona rağmen, hiçbirinin saçının kılına dokunmadık. Çalıştığı için, çalışkan olduğu için, içinde terfi eden bile var. Bu kadar iyiyiz bak. Ama o, televizyona çıkıp benimle ilgili, beni Genel Başkan’a şikayet edip, Genel Başkan’a da fütursuzca, ahlaksızca, ‘Namus sözü verdin’ deyip onu aşağılamaya çalışan akıl, işte o kötü akıl.”

    BENİMLE İLGİLİ SEÇİMDE AĞZA ALINMAYACAK ŞEYLER YAZMASINA RAĞMEN DOKUNMAMIŞIZ: Bakın, bir şey daha söyleyeyim mi? Benimle ilgili seçimde o kadar ağza alınmayacak, dalga geçecek şeyler yazdı ki 2019’da. Ona rağmen dokunmamışız. Ona rağmen 2,5 sene çalışmış. Bizde ne var biliyor musunuz? Bizde Hazreti Ömer’in adaleti var. Bizde Hazreti Ali’nin ahlakı var. Biz, bu toprakların inançlarından geliyoruz. Bizde Hazreti Mevlana’nın hoşgörüsü var. Bizde Hacı Bektaş-ı Veli’nin hoşgörüsü var. Biz, bu toprakların insanıyız. İnsan ayırt etmeyiz be kardeşim. Onun için bu kötülüklere son verelim. Bu memleketin memuru, amiri, bürokratı bizden endişe etmesin. Biz, onların haklarını daha iyi koruyacağız. Bak, 20 senedir konuşamıyorlar. Biz yönetime geldiğimizde fikrini söyleyecek, aklını masaya koyacak. Bunlar, onları neredeyse konuşamaz hale getirdiler. Bu memleketin şu anki otoriter yönetimi, hepsini üç maymuna dönüştürdü. Ne görüyorlar ne konuşuyorlar ne duyuyorlar. Biz, onların bütün duyularını açacağız. Aklıyla, bilgisiyle, fikriyle, devletin bir parçası olacaklar.

    BU MİLLETİN KALBİNE GİRENİ, ANCAK MİLLET YOLLAR: Onun için biz, çok erdemli bir döneme hazırlıyoruz. Bu dönemi anlatın diye anlatıyorum bunları. Bir kişiyi ikna edin. Başka hiçbir şey istemiyoruz. Allah bizi mahcup etmesin size, milletimize. Allah bunlara iktidar nasip etsin, bunların ilk işleri ne olacak biliyor musun? İlk işleri İstanbul’u talan etmek olacak. Zaten diyorlar; efendim Ekrem İmamoğlu’nun defterini düreceklermiş. Bu milletin kalbine gireni, ancak millet yollar. Onun için İstanbul’a da Türkiye’ye de Ayazağa’ya da Sarıyer’e de sahip çıkacağız. Hazır mıyız? Çalışacağız. ‘Ya zaten bir gün kaldı…’ Olsun. 24 saat, 30 saat çalışacak mıyız? Hazır mıyız? Sandıkta görev alacağız. Sandığa sahip çıkacağız. Tamam mı? Bu bayraklarımızla, canım bayraklarımızla 28 Mayıs’ı demokrasi bayramına dönüştüreceğiz. Hazır mıyız? Allah sizi korusun, bu demokrasi bayramına dönsün, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olsun, Çankaya’ya Atatürk’ün evine hep beraber yürüyelim. Kalın sağlıcakla. Her şey çok güzel olsun.”

  • FUAT OKTAY: ANKARA’NIN KADERİNİ BAKÜ’NÜN KADERİNDEN AYRI DÜŞÜNMÜYORUZ, DÜŞÜNMEYECEĞİZ

    FUAT OKTAY: ANKARA’NIN KADERİNİ BAKÜ’NÜN KADERİNDEN AYRI DÜŞÜNMÜYORUZ, DÜŞÜNMEYECEĞİZ

    MELİS YILDIRIM

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bugün Ankara‘da düzenlenen Azerbaycan Silahlı Kuvvetler Günü ve Bağımsızlık Günü Resepsiyonu’nda, “Karabağ’da Azerbaycan bayrağının dalgalandığı her bir noktada işgal yıllarının izlerinin silinmesi ve bölgenin tarihindeki ihtişamlı yıllarına döndürülmesini asli vazifemiz olarak görüyoruz. Bir kez daha ifade etmek isterim ki, Ankara’nın kaderini Bakü’nün kaderinden ayrı düşünmüyoruz, düşünmeyeceğiz” dedi. Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Reşad Memmedov ise, “Güçlü ve istikrarlı Türkiye‘nin başarılarının Cumhuriyetin 100. yılında da devamını diliyorum. Güçlü bir Türkiye, tüm kardeş halklar için, tüm Türk dünyası için önemlidir. Bu özel günde bir daha belirtmek isterim ki, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkiler sadece iki devlet arasında değil, kardeşlik ilişkileridir, tek millet, iki devlet ilişkileridir” diye konuştu.

    Azerbaycan Silahlı Kuvvetler Günü ve Bağımsızlık Günü kapsamında Ankara JW Marriott Otel’de düzenlenen resepsiyon ile kutlandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in de katıldığı resepsiyona çok sayıda yabancı misyon temsilcisi katıldı. İki ülkenin milli marşlarının okunmasının ardından açış konuşmalarına geçildi. Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Reşad Memmedov şöyle konuştu:

    “GÜÇLÜ VE İSTİKRARLI BİR TÜRKİYE’NİN BAŞARILARININ 100. YILINDA DA DEVAM ETMESİNİ DİLİYORUM”

    “Topraklarımızı işgalden kurtardığımız İkinci Karabağ savaşında yanımızda hep kardeş Türkiye devletini ve insanını yanımızda gördük. Bu yıl 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremden sonra Azerbaycan ve Türkiye halkları depremin yaralarını beraber sarıyor.

    Soyu bir, dili bir, dini bir olan haklarımız arasında yüzyıllardır süren kardeşliğimiz, her iki ülke liderlerinin siyasi iradesi ile bugün tarihin en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Müttefikliğimiz, 15 Haziran 2021 tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan Şuşa Deklarasyonu ile resmileşmiştir.

    Bu yıl aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını da kutluyoruz. Bu münasebetle kardeş Türk halkını içtenlikle tebrik ediyorum. Güçlü ve istikrarlı Türkiye’nin başarılarının Cumhuriyetin 100. yılında da devamını diliyorum. Güçlü bir Türkiye, tüm kardeş halklar için, tüm Türk dünyası için önemlidir. Bu özel günde bir daha belirtmek isterim ki, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkiler sadece iki devlet arasında değil, kardeşlik ilişkileridir, tek millet, iki devlet ilişkileridir.”

    OKTAY: DEPREM FELAKETİNDE YARDIMIMIZA İLK KOŞAN KARDEŞ AZERBAYCAN OLMUŞTUR

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay ise şöyle konuştu:

    “Sözlerimin başında her birinize Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın en kalbi selamlarını ve kutlama dileklerini iletiyorum. İlham Aliyev’in istikrarlı liderliği ve Türkiye-Azerbaycan işbirliğine gönül vermiş Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan ile tesis ettikleri samimi dostluk, Türkiye Azerbaycan ilişkileri için çok önemlidir. Türkiye ve Azerbaycan, tarihi bir, kültürü bir; dili ve inancı bir, derdi ortak sevinci bir iki kardeş ülkedir. Tarihte olduğu gibi bugün de aynı şekilde gönül birliği içindeyiz.

    Şubat ayında yaşadığımız deprem felaketinde yardımımıza ilk koşan yine kardeş Azerbaycan olmuştur. Depremzede vatandaşlarımız için Azerbaycan’dan gelen tüm destekler ve Kahramanmaraş’ta temeli atılan Azerbaycan Mahallesi Projesi için, milletimiz adına yürekten teşekkür ediyorum.

    “İKİLİ TİCARET HACMİMİZ 6 MİLYAR DOLARI GERİDE BIRAKTI”

    Dış politikadan savunma sanayine, ekonomiden ticarete, ulaştırmadan enerjiye, çevreden tarıma, birçok alanda işbirliğimiz yükseliyor. İkili ticaret hacmimiz 6 milyar doları geride bıraktı. Karşılıklı yatırımlarımız 30 milyar doları aştı. Ülkelerimizin olduğu kadar bölgemizin de istikrarı yolunda büyük projeleri de uygulamaya koyduk, koymaya devam ediyoruz. Beraber hayata geçirdiğimiz Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum, Bakü-Tiflis-Kars ve TANAP gibi projelerle kardeşlik temelinde refah ivmesi oluşturduk. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ve Karma Ekonomik Komisyon mekanizmalarımızla işbirliğimizi çok daha ileri götürmek için çalışmalarımız devam ediyor. İşbirliğimizi yalnızca ikili değil, üçlü-dörtlü formatlarda ve uluslararası kuruluşlarda da geliştirmeye devam ediyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı’nı zamanın ruhuna uygun şekilde yine birlikte etkin hâle getirmekteyiz. Tek millet, iki devlet, iki dost, iki kardeş ülke olarak her alanda ilişkilerimizi daha ilerilere taşıyacağız.

    “ANKARA’NIN KADERİNİ BAKÜ’NÜN KADERİNDEN AYRI DÜŞÜNMÜYORUZ, DÜŞÜNMEYECEĞİZ”

    Bölgede barışın perçinlenmesi için Ermenistan ile normalleşme sürecine de desteğimizi de verdik, Azerbaycan ile işbirliği içinde. Karabağ’ın Ermenistan işgalinden kurtulmasına nasıl destek olduysak, bölgenin yeniden hayat bulmasına ve istikrara kavuşmasına da aynı samimi desteği vermekteyiz. Karabağ’da Azerbaycan bayrağının dalgalandığı her bir noktada işgal yıllarının izlerinin silinmesi ve bölgenin tarihindeki ihtişamlı yıllarına döndürülmesini asli vazifemiz olarak görüyoruz. Bir kez daha ifade etmek isterim ki, Ankara’nın kaderini Bakü’nün kaderinden ayrı düşünmüyoruz, düşünmeyeceğiz.

    Türkiye; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde diriliş destanları yazdığı 20 yılın ardından, bir kez daha tarihi bir seçim sürecinden geçiyor. 28 Mayıs’ta gerçekleşecek ikinci tur Cumhurbaşkanı seçimlerinde de milli iradenin tecelli ederek ülkemiz için hayırlı sonuçlar getireceğine de yürekten inanıyoruz. ‘Doğru adamla yola devam’ diyerek Türkiye Yüzyılını sadece ülkemiz için değil, bölgemiz için de, bütün bölgedeki istikrar için başlatmak istiyoruz. Her gün farklı mecralarda milletimize anlattığımız bir gerçek var; İpek Yolu’ndan Azerbaycan’ı silen bir mantaliteye birinci turda milletimiz geçit vermedi. Boraltan Köprüsü’nde acılara sebep olan zihniyetin devamına milletimiz ‘dur’ dedi. Kardeşiz diyorsak, bu, zamana göre, duruma göre ya da şartlara göre değişmez. Türkiye- Azerbaycan kardeşliği ezelidir, ebedidir.

    Enerjiden ulaştırmaya, tarımdan savunma sanayi işbirliklerine her alanda omuz omuza olmayı sürdüreceğiz.”

  • KILIÇDAROĞLU’NUN BABALA TV YAYINI MURATPAŞA’DA YASAKLANDI

    KILIÇDAROĞLU’NUN BABALA TV YAYINI MURATPAŞA’DA YASAKLANDI

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Babala TV yayınındaki konuşmalarını yayınlamak için kurulan LED ekran, Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde, seçim kurulu kararıyla kaldırıldı.

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Babala TV yayınındaki konuşması, Antalya Muratpaşa’da kurulan LED ekranda yayınlanmak istendi ancak AKP İlçe yöneticisinin başvurusu üzerine Muratpaşa İlçe Seçim Kurulu yayının izletilmesini önledi. İlçe Seçim Kurulu bu yayını “propaganda” olarak değerlendirerek, LED ekranın kaldırılmasına karar verdi. Antalya İl Seçim Kurulu da CHP’nin itirazını kabul etmedi.

    İlçe Seçim Kurulu kararında, “… plakalı reklam aracının seçim sonuçlanıncaya kadar propaganda yasakları kapsamında propaganda yayınlarının yasaklanmasına ve ruhsat sahibine Muratpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü aracılığı ile bilgi verilmesine oy çokluğu ile karar verildi” denildi.

    Karara CHP ve İYİ Partili üyeler karşı çıkarken, söz konusu yayının propaganda içermediğine işaret etti. Karşıoyda, “Kamu oyunun üstün yararı gözetilerek, gerçeklere ulaşmasını sağlamak amacıyla sadece bilgilendirme amacıyla kullanılmakta olup, seçime yönelik bir propaganda enstrümanı olarak değerlendirilmesi kararına katılmıyoruz” denildi. 

    CHP Muratpaşa İlçe Başkanı Hasan Şahin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her türlü imkanı kullanarak kendisinin de kabul ettiği şekilde montajlanmış görüntülerle bir seçim kampanyası yaptığını söyleyerek, “Gerçeğin kendisinin ne kadar ürkütücü olduğunu bir kez daha gördük” dedi.

     

  • KILIÇDAROĞLU: “SADECE GÖRÜŞTÜĞÜNÜ SÖYLEMİYORUM ERDOĞAN, SEN TERÖRİSTLERİN HAMİSİSİN! MADEM KANIT İSTİYORSUN, MEYDAN OKUYORUM SANA. KENDİ TELEVİZYONUN TRT’DE ÇIK KARŞIMA”

    KILIÇDAROĞLU: “SADECE GÖRÜŞTÜĞÜNÜ SÖYLEMİYORUM ERDOĞAN, SEN TERÖRİSTLERİN HAMİSİSİN! MADEM KANIT İSTİYORSUN, MEYDAN OKUYORUM SANA. KENDİ TELEVİZYONUN TRT’DE ÇIK KARŞIMA”

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’a; “Sadece görüştüğünü söylemiyorum Erdoğan, sen teröristlerin hamisisin! Madem kanıt istiyorsun, meydan okuyorum sana. Kendi televizyonun TRT’de, bu akşam, yarın ya da cumartesi günü çık karşıma. Senin teröristlerle iş birliği yapan bir namert olduğunu herkese ispat edeceğim” diye seslendi.

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün TRT’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu propaganda konuşmasında; Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunarak “Erdoğan, sana devletin televizyonu TRT’den sesleniyorum; gel, çekinme. İkimiz de er meydanına çıkalım, devletin televizyonu TRT’de, senin istediğin gazetecilerin sorularını yanıtlayalım. İstersen halk da soru sorsun. Sen ki kendine reis dedirten, sen ki bir dünya lideri herhalde Bay Kemal’den çekinmezsin. E çık karşıma ve milletimiz, onun derdini bileni de o dertleri kimin çözebileceğini de bu vatanı kimin sevdiğini de görsün… Erdoğan benim karşıma çıkmaya cesaret edemez. Çünkü o da çok iyi biliyor ki; PKK ile masaya oturan, gizli saklı müzakereler yürüten kendisidir” demişti.

    Erdoğan, bunun üzerine Kılıçdaroğlu’nun çağrısına ve TRT’de yaptığı konuşmaya bugün İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Güçlü Sanayi Güçlü Türkiye İstanbul Buluşması”nda “TRT’de bizim terör örgütleri ile görüştüğümüzü söylüyor. Bunu ispatlayamazsan namertsin. Bizim terör örgütleri ile temsilcileri ile görüşme yaptığımızı ispatlamak müddei iddiasını ispatla mükelleftir. İspatlayamazsan namertsin… Bizi televizyona çağırıyorsun. Şöhret olmak istiyorsun. Sana yalan şöhreti yeter. Sana şöhret minderi vermeye niyetimiz yok” yanıtını verdi.

    “ÇIK KARŞIMA”

    Kılıçdaroğlu, bugün Twitter hesabından yaptığı açıklamada Erdoğan’ın bu sözlerine şu karşılığı verdi:

    “Sadece görüştüğünü söylemiyorum Erdoğan, sen teröristlerin hamisisin! Madem kanıt istiyorsun, meydan okuyorum sana. Kendi televizyonun TRT’de, bu akşam, yarın ya da cumartesi günü çık karşıma. Senin teröristlerle iş birliği yapan bir namert olduğunu herkese ispat edeceğim!”

     

  • ERDOĞAN: “ÜLKEMİZDEKİ SİYASİ İKLİMİN ZEHİRLENMESİ SÜRECİNDE YAŞADIĞIMIZ SIKINTILARIN FARKINDAYIZ. FİNANSAL TALEPLERİNİZİN, İŞGÜCÜYLE İLGİLİ BEKLENTİLERİNİZİN HEPSİNİ BİLİYORUZ”

    ERDOĞAN: “ÜLKEMİZDEKİ SİYASİ İKLİMİN ZEHİRLENMESİ SÜRECİNDE YAŞADIĞIMIZ SIKINTILARIN FARKINDAYIZ. FİNANSAL TALEPLERİNİZİN, İŞGÜCÜYLE İLGİLİ BEKLENTİLERİNİZİN HEPSİNİ BİLİYORUZ”

    Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’daki ‘Güçlü Sanayi, Güçlü Türkiye’ toplantısında, “Dünyada yaşanan krizlerde olduğu gibi, ülkemizdeki siyasi iklimin zehirlenmesi sürecinde yaşadığımız sıkıntıların da farkındayız. Finansal taleplerinizin, yeni yatırım alanı ihtiyaçlarınızın, işgücüyle ilgili beklentilerinizin hepsini biliyoruz. Bugüne kadar her meselenizi nasıl biz hâl yoluna koymuşsak bunların çözümünü de yine biz sağlayacağız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Güçlü Sanayi, Güçlü Türkiye’ toplantısına katıldı. Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:

    “MİLLETİMİZ, MECLİS’İN ÇOĞUNLUĞUNU CUMHUR İTTİFAKI’NA VEREREK ÜLKENİN YÖNETİMİNDE BİZE OLAN GÜVENİNİ TEKRAR TEYİT ETMİŞTİR”

    “Biliyorsunuz ,14 Mayıs seçimlerinin Meclis aşaması tamamlandı. 14 Mayıs, sıradan bir tarih değil. 14 Mayıs, şöyle gideceğiz 1950’ye. Onun yeni bir yapılanmasını gerçekleştirdik ve 14 Mayıs’ta milletimizin teveccühünü kazandık. Fakat kıl payı da olsa yetmedi. Şimdi pazar günü ikinci turunu yapıyoruz. Pazar geldi. Pazar günü inşallah milletimiz, 14 Mayıs’ın adeta tamamlayıcısı konumunda olan bu tarihi, farklı bir oranla bu kardeşinize tevdi edecektir diye inanıyorum. Bunu niye söylüyorum? Her şeyden önce milletimiz, parlamentoda tercihini, 323 milletvekiliyle Cumhur İttifakı’ndan yana yaptı. Bu ne demektir? Yani Millet İttifakı olarak sizin, parlamentoda yasama olarak herhangi bir şey yapma şansınız yok. Artık milletimiz, bu şansı, bu iradeyi Cumhur İttifakı’na verdi. Cumhurbaşkanlığı’nda da şahsımıza 27 milyondan fazla vatandaşımız, yüzde 49,5 oy oranı ile büyük bir teveccüh gösterdi. Ancak sistem gereği seçimin sonuçlanması ikinci tura kaldı. Milletimiz, Meclis’in çoğunluğunu Cumhur İttifakı’na vererek ülkenin yönetiminde bize olan güvenini tekrar teyit etmiştir. Aynı zamanda bu kararıyla milletimiz, muhalefet ve tüm dünyaya çok net mesajlar göndermiştir.

    Burada şimdi bir konuyu özellikle vurgulamak istiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, TRT’deki açıklamasında, bizim terör örgütleriyle görüşmeler yaptığımızdan bahsediyor. Sayın Kılıçdaroğlu, bunu ispatlayamazsan namertsin. Bizim terör örgütleriyle, temsilcileriyle herhangi bir yerde herhangi bir görüşme yaptığımızı ispatlamak, hukukun dili itibariyle müddei iddiasını ispatla mükelleftir. İspatlayamazsan -tekrar ediyorum- namertsin.

    Asla bizim terör örgütleriyle bir araya gelmemiz, kozmik odalarda toplantılar yapmamız, böyle bir şey söz konusu değildir ve yine söylüyorum, ispat sana aittir. Erdoğan’ın ve arkadaşlarının terörle mücadelede nerede olduğunu benim milletim çok iyi bilir.

    Her şey açık, ortada. Sen kalkıp da zaten akşam yalan, sabah yalan, hayatın bununla geçiyor, bir de utanmadan sıkılmadan bizi televizyona çağırıyorsun. Senin derdin başka. Şöhret olmak istiyorsun. Sana yalan şöhretliği yeter. Bunun dışında sana ayrıca şöhret minderi vermeye bizim vaktimiz yok.

    “CHP YÜZDE 90 OY ALDI DİYE DEFNE’DE HASTANE YAPMA OLAYINI BİR KENARA KOYMADIK”

    Seçim sonuçlarını hazmedemeyip, depremzede vatandaşlarımız başta olmak üzere milletimize etmedik hakareti bırakmayanların pazar günü hangi yüzle onlardan oy isteyeceğini açıkçası biz de merak ediyoruz. İşte buyurun, her şey açık, ortada. Hatay’da gitti, orada Defne’ye niye gitmedi? Haydi bir de Defne’ye gitseydi. Defne’de yüzde 90 oy aldın. Biz, yüzde 8 aldık. Ama biz, burada CHP yüzde 90 oy aldı diye Defne’de hastane yapma olayını bir kenara koymadık. Tam aksine, şu anda ortakların ‘2 ayda, 3 ayda hastane mi yapılırmış’ derken biz ne dedik, ‘Evet, biz 2 ayda, 3 ayda Defne’de bu hastaneyi yapacağız.’ Yaptık mı? Yaptık.

    “KAFASI ZEHİR GİBİ ÇALIŞAN GENÇLERİMİZİN YAPTIĞI BİR VİDEO ÜZERİNDEN KASET-KUMPAS GEÇMİŞİNİN ÜZERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYOR”

    Biz, yapamayacağımız hiçbir eseri konuşmayız, yapacağımızı konuşuruz. Ama artık ortada masa filan da kalmadı, nereye vuracaksın? Muhalefet cenahında ortalık adeta toz duman. CHP Genel Başkanı hem kendi partisi içindeki sıkıntılarıyla hem ilkesizlik üzerine kurulu savrulmalarıyla o bildik siyasetini kendi başına sürdürüyor. Kendi partilileri dahil kimsenin bu kişiyi taşıyacak mecali kalmadı. Karar, pazar günü. İnşallah pazar günü, seçimlerin ardından, Kılıçdaroğlu’nun çektiği eziyete de son vereceğiz milletçe. E kolay değil. Yani 15 seçim bizimle yarışa girdin, hepsini kaybettin. Şimdi artık, cumhurbaşkanı adayı olarak tekrar gidiyoruz. CHP Genel Başkanı öyle çaresiz durumda ki kafası zehir gibi çalışan gençlerimizin şu anda yaptığı bir video üzerinden kaset-kumpas geçmişinin üzerini örtmeye çalışıyor. Kendisinin o koltuğa nasıl monte edildiğini bir kenara bıraktık, CHP’den ayrılarak cumhurbaşkanı adayı olan birisine daha dün yaptıkları ortada.

    “KATAR DESTEKLİ, 1 MİLYON MÜLTECİ ALABİLECEK, SURİYE’DE KONUTLAR YAPMA ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR”

    Tek vasfı sığınmacı düşmanlığı, yabancı yatırım düşmanlığı olan birini yanına alarak tüm bu gerçekleri tersyüz edebileceğini düşünen bir zihniyetle karşı karşıya bulunmamız da ayrı bir facia. Değerli kardeşlerim; bakın, biz şu anda kuzey Suriye’de briket evler yaptık. Bunu sadece devlet olarak değil, sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte yaptık. Ayrıca Katar destekli, 1 milyon mülteci alabilecek, yine Suriye’de konutlar yapma çalışmaları devam ediyor. Ve dün İçişleri Bakanım, bunun temel atma törenini başlattı. Bununla birlikte de biz, Türkiye’deki Suriyelilerin buralara gönüllü bir şekilde gidişinin altyapısını oluşturuyoruz. Yani bunları kovarak değil, bunları cebren ve hileyle kovarak değil; Almanya’sı, Fransa’sı, Amerika’sı bu tür mültecileri nasıl ülkelerine davet ediyorsa aynı uygulamanın bir değişik benzerini biz de yapalım istedik ve bunu yaptık. Çünkü yaptığımız işin insani, vicdani ve İslami bir yönünün olması gerekir diye inanıyoruz.

    Yüzde 1’i bile etmiyor bunların oy oranı. Fakat 40 tane milletvekilliği aldılar. Bunu oy oranına vurduğunuz zaman, ya sen hesap uzmanıydın, bir hesap uzmanı olarak sana kalan milletvekili sayısı bunlarla mukayese edilmeyecek derecede az. Yok oldun ya. Sen şimdi pazartesi gününden sonra hâline bak. Senin hâlin nice olacak?

    CHP de o kongre merkezinde toplantılar yapıyor. Bak, biz yaptık işte. Size kalsa böyle bir şeyi yapmanız zaten mümkün değildi. Böyle bir derdiniz yok zaten. Aynı şekilde Atatürk Kültür Merkezi… Bütün o sözde sanatçılar, ‘Burası yıkılırsa yapılmaz’ diyorlardı. Muhsin Ertuğrul ile ilgili de ‘Burası yıkılırsa yapılmaz’ diyorlardı.

    “CUMHUR İTTİFAKI, VATANIN BEKASINI HER ŞEYİN ÖNÜNDE GÖRENLERİN ÇATISIDIR”

    Siyasette, kalbi Türkiye için çarpan herkesle ortak bir paydada buluşmaya çalıştık. ‘Önce ülkem ve milletim’ diyen tüm vatandaşlarımıza kapımızı da kollarımızı da sonuna kadar açtık. Elbette bunun için gerektiğinde herkesle görüştük, istişare ettik. Haklı eleştirilere kulak verdik. Kimden gelirse gelsin, Türkiye’nin hayrına olacak her teklifi değerlendirdik. Ama siyaseti asla bir at pazarlığı olarak görmedik. ‘Ne vereyim abime’ anlayışıyla siyaset yapmadık. Seç-beğen-al ucuzluğuna kendini kaptıranlardan olmadık. Dün de böyleydik, bugün de böyle davranıyoruz. Cumhur İttifakı, günlük çıkarlar değil, bir ortak değerler ittifakıdır. Cumhur İttifakı, Türkiye ortak paydasında buluşanların adresidir. Cumhur İttifakı, vatanın bekasını her şeyin önünde görenlerin çatısıdır.

    Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, geçtiğimiz asır boyunca maalesef çok büyük sıkıntılardan geçtik. Ülkemiz neredeyse her 10 yılda bir darbe girişimlerine maruz kaldı. Darbeler, bir taraftan demokrasiyi, bir taraftan da kalkınma hamlelerini sekteye uğrattı. Ülkemizin demokrasisiyle özellikle sanayisi de büyük darbe yedi. Sürekli yıkılıp yeniden kurulan koalisyon hükümetleri yüzünden, atılan kalkınma adımları hep yarım kaldı. Ülkemizin son 21 yılının kıymetini en iyi sizler biliyorsunuz. Güven ve istikrar ikliminde neler başarılabileceğinin en güzel örneği sizlersiniz. Bu dönemde sanayicilerimiz, uzun dönemli planlar yapabilme imkanına bizimle ulaştı. Tüm stratejisini ülkede bir korku iklimi yayma üzerine kuranların ilk hedefinin sanayicilerimiz, yatırımcılarımız olması boşuna değildir.

    “DÜNYADA YAŞANAN KRİZLERDE OLDUĞU GİBİ, ÜLKEMİZDEKİ SİYASİ İKLİMİN ZEHİRLENMESİ SÜRECİNDE YAŞADIĞIMIZ SIKINTILARIN DA FARKINDAYIZ”

    Covid-19 salgını döneminde dünya derinden sarsılır, enerji ve gıda krizi tüm dünyada fiyatları dalgalandırırken bile sizin dik duruşunuza biz şahit olduk. Böyle bir dönemde ihracatımızı 254 milyar doların üzerine çıkarttığınızı, istihdamı 32 milyon sınırına dayadığınızı biliyoruz. Sizleri canı gönülden tebrik ediyorum. Elbette dünyada yaşanan krizlerde olduğu gibi, ülkemizdeki siyasi iklimin zehirlenmesi sürecinde yaşadığımız sıkıntıların da farkındayız. Finansal taleplerinizin, yeni yatırım alanı ihtiyaçlarınızın, işgücüyle ilgili beklentilerinizin hepsini biliyoruz. Bugüne kadar her meselenizi nasıl biz hâl yoluna koymuşsak, bunların çözümünü de yine biz sağlayacağız. Bizim yapamadığımızı, SGK’yı batırmaktan başka mahareti olmayan birinin yapabilmesi zaten mümkün değildir.”

  • MAHKEMEDEN, KILIÇDAROĞLU’NU HEDEF ALAN MONTAJLI VİDEOYA ERİŞİM ENGELİ: “KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI MAHİYETİNDE…”

    MAHKEMEDEN, KILIÇDAROĞLU’NU HEDEF ALAN MONTAJLI VİDEOYA ERİŞİM ENGELİ: “KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI MAHİYETİNDE…”

    Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’in başvurusu üzerine, Kılıçdaroğlu’nu hedef alan “montajlı” video bulunan bir Twitter mesajına erişimin engellenmesi kararı verdi. Mahkeme kararını, paylaşımın Kılıçdaroğlu’nun “kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu” gerekçesine dayandırdı.

    Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sık sık kullandığı montajlı videoya erişim engeli kararı verdi. Videoda, “Haydi” başlıklı reklam filmine PKK terör örgütü elebaşılarından Murat Karayılan’ın görüntüleri montajlanmıştı. Erdoğan, TRT Haber canlı yayınında, montajlı video için “Kılıçdaroğlu’nun Kandil’dekilerle videosu var. Ama montaj ama şu ama bu” yorumunu yapmıştı.

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, 23 Mayıs 2023’te, bir sosyal medya kullanıcısının paylaştığı ve Kılıçdaroğlu’nu hedef alan videoya erişimin engellenmesi için mahkemeye başvurdu. Çelik’in dilekçedeki talebi şöyle:

    “MÜVEKKİL KİŞİLİK DEĞERİNİN ZEDELENDİĞİ”

    https://twitter.com/gecitharun/status/1659224465870389249 adlı URL adresinde trol hesap olduğu sabit bulunan Twitter sosyal medya kullanıcısı tarafından tümüyle montajlanmış ve sahte içerikleri paylaşılarak müvekkil hakkında kamuoyunda olumsuz algı yaratılmaya çalışılarak, müvekkilin kişilik değeri zedelenmiştir.”  

    “KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI MAHİYETİNDE…”

    Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin 23 Mayıs 2023 tarihli kararıyla avukat Celal Çelik’in talebini kabul etti. Mahkeme kararında şu değerlendirmeler yapıldı:

    “Kişilik hakları kişinin hür ve bağımsız varlığının önemli bir parçası olup; kişinin yaşadığı toplumda, ilişki kurduğu çevrede şerefi ve saygınlığını sarsacak, onu küçük düşürecek, yanlış tanıtacak, zora sokacak, düşmanca bir ortama itecek her türlü davranış kişilik haklarına saldırıdır.

    Talebe konu dilekçe ve ekinde sunulan ekran görüntüleri üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmede; erişim engeli istenilen yukarıda belirtilen URL adreslerindeki söz konusu paylaşımın talep edenin kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu değerlendirilmekle (…) talebin kabulüne dair hüküm kurulmuştur.”

    Mahkeme erişimin engellenmesi kararının Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne gönderilmesini kararlaştırdı.

    Mahkeme kararının ardından söz konusu paylaşıma erişimin kaldırıldığı görüldü.

     

  • AKŞENER’DEN MUHARREM İNCE AÇIKLAMASI: “CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZIN BU İLİŞKİLERİ KURMASI GEREKİYOR. BÜYÜMESİNDEN YANAYIM SİSTEMİN”

    AKŞENER’DEN MUHARREM İNCE AÇIKLAMASI: “CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZIN BU İLİŞKİLERİ KURMASI GEREKİYOR. BÜYÜMESİNDEN YANAYIM SİSTEMİN”

    Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Zeytinburnu’ndaki gençlik buluşmasında; cumhurbaşkanı seçiminden çekilen Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile ilgili “Cumhurbaşkanı adayımızın bu ilişkileri kurması gerekiyor. Büyümesinden yanayım sistemin. Buna Sinan (Oğan) Bey de keşke gelseydi, Ümit Bey’in de gelmesinde hiçbir sakınca yok. Yani Kemal Bey’deki o yetkinin içinde Muharrem Bey de var. Bu sistemi ona göre kurmakta fayda var. Sizin konumuzdaki gençler baskı yapın, talep edin. Kalmış 4 günümüz. Hem Muharrem Bey’den talep edin hem Kemal Bey’den talep edin. Şimdi benden talep ettiniz. Ben bunu ileteceğim” dedi.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Millet İttifakı’nın adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimlerinde cumhurbaşkanı seçilmesi için kampanyasını İstanbul’da sürdürüyor. Akşener, Zeytinburnu’ndaki bir kafede bugün gençlerle sohbet etti. Seçimleri kazanıp kazanamayacaklarına ilişkin gençlere soru yönelten Akşener, “Ben umutluyum. Kazanmak istiyoruz. İnşallah kazanacağız da. Milliyetçi oylarımızla İYİ Partilileri etrafımıza çekebilirsek, Kılıçdaroğlu’na yönlendirebilirsek seçimi kazanacağını düşünüyoruz. Ümit Özdağ’la yapılan atılımın bizi biraz daha öne çekeceğini düşünüyorum. Sinan Oğan da çekilmeseydi daha güzel olurdu ama Ümit Başkan peşimize takıldı. İnşallah ilk turda bitiremediğimiz işi ikinci turda tamamlayacağız” yanıtını aldı.

    “YA SANDIĞA GÖTÜRECEĞİZ YA DA İKNA EDECEĞİZ”

    Akşener de bunun üzerine “Gençlerin mutlu olması harika bir şey. Ben de kazanacağımızı düşünüyorum ama mutlaka oy kullanmaya gideceksiniz. Bu bir referandum şu anda. 0- 0 başlıyor. 21 yıldan sonra başladığı güne döndü AK Parti ve Sayın Erdoğan. Yüzde 35’e düştü oyu. Dolayısıyla 1,5 milyon oy var aradaki fark. 2,5 milyon insanı katmamız gerekiyor. Ya sandığa götüreceğiz ya da ikna edeceğiz” diye konuştu.

    “GERİ KABUL ANLAŞMASI’NIN MUTLAKA İPTAL EDİLMESİ LAZIM”

    Sığınmacılarla ilgili da Akşener, “Uluslararası hukuku işletmeniz lazım, çünkü imza atmışsınız anlaşmalara. Geri Kabul Anlaşması’nın mutlaka iptal edilmesi lazım” dedi. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın Suriyelilere yönelik “Zorla göndereceğiz” açıklamasının da hatırlatılması üzerine Akşener, “Orta bir noktada buluşulmuş oldu dün itibarıyla. Avrupa Birliği’ni katacaksın, sorumlusu, Amerika’yı katacaksın, sorumlusu, Rusya’yı katacaksın, sorumlusu. Hükümet, diyelim Beşşar Esad mı bugün, onunla anlaşacaksın, sorumlusu. Türkiye bu yükten hem ekonomik manada hem demokratik manada sizin geleceğiniz açısından, özellikle gençler açısından çok sorunlu. Bu çok büyük bir rakam” yorumunu yaptı.

    “İNCE KONUSUNDA CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ TAM YETKİLİ”

    Meral Akşener, ilk turdaki cumhurbaşkanı seçiminden çekilen Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile ilgili de bir gencin “Bizim her oy ihtiyacımız varken neden Muharrem İnce’ye gitmiyoruz ya da gitsek bile fayda etmiyor” sorusunu da yanıtladı. Akşener, şunları dile getirdi:

    “Mesela Muharrem Bey ile ilgili en başından beri ‘Millet İttifakı’nın bünyesinde yer aldığı takdirde çok memnun olurum’ dedim. Hem Sinan Bey hem Muharrem Bey’in cumhurbaşkanı adaylığına ‘Onların hakkıdır. Linç etmeyin’ dedim. Öyle linç uzmanı olunmuş bir Türkiye var. Dolayısıyla ipin ucu kaçıyor sosyal medyadaki o şehvetli vaziyette. Sonuç, bir uçtan bu uca gidiliyor. İnsanlar kırılıyor o zaman. Dolayısıyla buradaki cumhurbaşkanı adayımızın bu ilişkileri kurması gerekiyor. Tam yetkili bu konuda. Mesela Ümit Bey bizim partimizden ayrılarak parti kurdu. Benim o konuyla ilgili bir tane lüzumsuz kelimemi duydunuz mu, duymadınız. Büyümesinden yanayım sistemin. Buna Sinan Bey de keşke gelseydi, Ümit Bey’in de gelmesinde hiçbir sakınca yok. Yani Kemal Bey’deki o yetkinin içinde Muharrem Bey de var. Bu sistemi ona göre kurmakta fayda var. Sizin konumuzdaki gençler baskı yapın, talep edin. Kalmış 4 günümüz. Hem Muharrem Bey’den talep edin hem Kemal Bey’den talep edin. Şimdi benden talep ettiniz. Ben bunu ileteceğim.”

    “İNCE’NİN ERDOĞAN’I DESTEKLEYECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM”

    Muharrem İnce’nin Erdoğan’ı desteklemeyeceğini düşündüğünü de vurgulayan Akşener, “Beraber cumhurbaşkanı adaylığı yaptık. Son derece saygılı gittik birbirimize. Sistem bölünmesin diye tek, en ufak incitici bir kelimemiz olmadı. 2018’den bahsediyoruz. Öyle bir tecrübem var benim kendisiyle” dedi.

    “SİNAN OĞAN’IN SEÇMENİNİN HEPSİNİN GİDECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM”

    Ümit Özdağ ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun protokol imzalamasından memnuniyetini de dile getiren Akşener, ATA İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan’ın, Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemesine ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı:

    “Yani Sinan Bey öyle uygun görmüştür. Ben mesela onun seçmeninin hurra oraya gideceğini düşünmüyorum. Ben bir partinin genel başkanıyım. İYİ Parti’nin seçmeninin, ben şöyle karar verdim diye hurra oraya gideceğini düşünmüyorum. Yani herkesin netice itibarıyla aklı, fikri var. Mesela AK Parti seçmeninin de çeşitli sebeplerden oy verdiğine inanıyorum ben. Çeşitli gerekçeleri var insanların. Düşünmeden falan değil. Türkiye çok travma yaşamış bir ülke. O travmaları acaba tekrar yaşar mıyım, endişeleri var insanların. Bunu da saygıyla karşılayıp o travmaları yaşamayacağını ispatlamak durumundadır siyasetçi.”

  • ERDOĞAN: KATAR İLE MÜŞTEREK ATTIĞIMIZ ADIMLA 1 MİLYON MÜLTECİYİ İSKÂN EDEBİLECEĞİMİZ KONUTLARIN YAPIMI DEVAM EDİYOR

    ERDOĞAN: KATAR İLE MÜŞTEREK ATTIĞIMIZ ADIMLA 1 MİLYON MÜLTECİYİ İSKÂN EDEBİLECEĞİMİZ KONUTLARIN YAPIMI DEVAM EDİYOR

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Ankara Mamak’ta; “Şimdi kafayı nereye taktılar? Diyorlar ki, mültecileri, gelir gelmez biz hemen dışarı göndereceğiz. Arkadaşlar, biz bir Almanya’yı, bir Fransa’yı, bir Amerika’yı görmezden gelemeyiz. Onlar nasıl ki bu mültecilerle ilgili adımlarını belli bir program içerisinde yapıyorlarsa da biz de aynı şekilde belli bir program içerisinde yapıyoruz ve şu an itibariyle 500 bin civarında mülteciyi Suriye’nin kuzeyindeki briket evlere göndermeye başladık. Bir diğer adımı atıyoruz, o da Katar ile müşterek attığımız adımla 1 milyon mülteciyi inşallah iskân edebileceğimiz konutların yapımı da ayrıca devam ediyor. Projeler şu anda hazırlanıyor” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Ankara’nın Mamak ilçesinde Hidayet Türkoğlu Spor Salonu’nda düzenlenen hemşehri dernekleri buluşmasına katıldı. Erdoğan özetle şöyle konuştu:

    “YENİ BİR SEÇİM OLAN 28 MAYIS’TA HEPİNİZ TERCİHİNİZDE SERBESTSİNİZ”

    “Kardeşlerim, bizim üzüntümüz ne biliyor musunuz? Ülkesine ve milletine sevgilerinden şüphe duymadığımız CHP seçmeninin onlarla birlikte hareket eden diğer partilere gönül verenlerin içine düşürüldükleri durumdur. Buradan hangi partiye, hangi adaya oy vermiş olursa olsun, 85 milyon vatandaşımın, Ankaralı kardeşlerimin tamamına sesleniyorum. Sizler 14 Mayıs’ta partinizin de size telkin ettiği tercihinizi sandığa yansıtarak vazifenizi yerine getirdiniz. Artık yeni bir seçim olan 28 Mayıs’ta hepiniz tercihinizde serbestsiniz. CHP Genel Başkanı, kendisine açılan krediyi yanlış ittifaklara, yanlış yollara, yanlış hayallere saparak heba etti. Ne diyordu? ‘Ben hesap uzmanıyım.’ Ya sen nasıl hesap uzmanısın ki, toplam oyları 1 puan eden, bu civarda dolaşan partilere kalktın 40’a yakın milletvekili verdin? Bu nasıl hesap uzmanlığı? Ve şu anda Cumhur İttifakı 323 parlamenter ile parlamentoda yerini aldı.

    Esenboğa Havalimanı’nı kim yaptı? Bay bay Kemal mi? Biz yaptık, biz. Havalimanından şehre bu gördüğünüz yolları, kim yaptı? Melih Bey’in Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde birlikte yine biz yaptık. Ya bir de bu belediye başkanına sorun ya, sen ne yaptın? Ne yaptın? 4 yıl oldu. 4 yılda ne yaptın? Bunları bir sorun. İstanbul’a sorun. Sen İstanbul’da 4 yılda ne yaptın? Hiç. İzmir’e sorun, sen ne yaptın? İzmir’in havalimanını, Menderes Havalimanı’nı da bu kardeşiniz yaptı.

    Ankara’da eğitime bakın, AK Parti var. Sağlığa bakın, AK Parti var. Bilkent’i kim yaptı? Kardeşlerim, işte en son yeni muhteşem yine aynı büyüklükteki hastanemizi yaptık, şehir hastanesi. Kim yaptı? Yine biz yaptık.

    “PAZAR GÜNÜNÜ ACILARIMIZDAN DERS ALDIĞIMIZ VE ZAFERLERİMİZLE GURUR DUYDUĞUMUZ BİR ŞÖLENE ÇEVİRELİM”

    Cumartesi günü, yani 27 Mayıs ülkemizin demokrasi tarihinin en önemli yol ayrımlarından biri. Pazartesi, 29 Mayıs. İstanbul’un fethinin yıldönümü olması hasebiyle, şanlı tarihimizin en önemli zaferlerinden biri. Mamak. Mamak. 28 Mayıs’ta sandıkları patlatıyor muyuz? Gümbür gümbür sandıklara gidiyor muyuz? Ben Mamak’a inanıyorum. Mamak evet derse yapar. İşte, 27-29, bu iki önemli günün arasında ne var? 28 Mayıs var. 28 Mayıs’ta inşallah acılarımızdan ders aldığımız ve zaferlerimizle gurur duyduğumuz bir şölene gelin diyorum, pazar gününü çevirelim.

    Kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine, siyasi tercihine bakmaksızın her insanımızın da bu kutlu yürüyüşte yer almasını arzu ediyoruz. Hz. Mevlana’dan ilhamla 28 Mayıs gecesini dünü dünde bırakıp yeni şeyler söyleyeceğimiz, taze bir başlangıç hâline dönüştürmek için bizimle olmanızı bekliyoruz.

    Gönlümüz de kollarımız da sonuna kadar açıktır. Çünkü biz 85 milyonun cumhurbaşkanıyız. 85 milyonun tamamının hizmetkârıyız. 85 milyonun her birinin geleceğine ışık tutuyoruz. Ankara’nın bize işaret ettiği yol budur. Biz de her vakit olduğu gibi bugün de siz ne diyorsanız, onu söylüyoruz, siz gençler, hangi istikameti gösteriyorsanız oraya doğru yürüyoruz. Bunun için sizlerden çevrenizdeki komşularınızı, eşinizi dostunuzu, akrabalarınızı pazar günü mutlaka sandığa gitmeye ve tercihini doğrudan yana kullanmaya teşvik etmenizi bekliyorum. Gençler, unutmayın en büyük düşmanımız rehavettir, zafer sarhoşluğudur. Biz sandığı boş bırakırsak, gelir birileri doldurur. Yurt dışındaki kardeşlerinizi telefonlarınızla muhakkak arayın. Bugün son gün. Neredeyse yurt dışında 2 milyona yaklaştı kullanılan oy. İstiyoruz ki yurt dışından da gümbür gümbür oylar gelsin.

    “KATAR İLE MÜŞTEREK ATTIĞIMIZ ADIMLA 1 MİLYON MÜLTECİYİ İSKÂN EDEBİLECEĞİMİZ KONUTLARIN YAPIMI DA AYRICA DEVAM EDİYOR”

    Birçok dezenformasyona rağmen bizimle hareket etmeye karar veren sayın Sinan Oğan ile birlikte inşallah bu süreçte pazar akşamı bu zaferi milletçe beraber kutlayacağız. Kardeşlerim, terörle mücadelede bizimle aşık atmaya hiçbirisinin gücü yetmez. Cudi’de bu teröristleri ininde yok olmaya sevk eden kimdi? Bizdik. Gabar’da kimdi? Bizdik. Tendürek’te kimdi? Bizdik. Bunların böyle bir derdi oldu mu? Olmadı. Şimdi kafayı nereye taktılar? Diyorlar ki, mültecileri, gelir gelmez biz hemen dışarı göndereceğiz. Arkadaşlar, biz bir Almanya’yı, bir Fransa’yı, bir Amerika’yı görmezden gelemeyiz. Onlar nasıl ki bu mültecilerle ilgili adımlarını belli bir program içerisinde yapıyorlarsa da biz de aynı şekilde belli bir program içerisinde yapıyoruz ve şu an itibariyle 500 bin civarında mülteciyi Suriye’nin kuzeyindeki briket evlere göndermeye başladık. Bir diğer adımı atıyoruz, o da Katar ile müşterek attığımız adımla 1 milyon mülteciyi inşallah iskân edebileceğimiz konutların yapımı da ayrıca devam ediyor. Projeler şu anda hazırlanıyor. Biz ihanet şebekesi değiliz. Biz ensarız, ensar ve muhacirlere de o şekilde yaklaşıyoruz.”

     

  • SAADET PARTİSİ’NDEN YENİ KAMPANYA VİDEOSU… KARAMOLLAOĞLU: “UNUTMA! BOP EŞ BAŞKANI KİMDİ? TÜRKİYE İÇİN KARAR VER”

    SAADET PARTİSİ’NDEN YENİ KAMPANYA VİDEOSU… KARAMOLLAOĞLU: “UNUTMA! BOP EŞ BAŞKANI KİMDİ? TÜRKİYE İÇİN KARAR VER”

    Saadet Partisi, “Gerçekten yerli ve milli mi? Türkiye için karar ver” notuyla yeni bir kampanya videosu yayınladı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, söz konusu videoyu Twitter hesabından; “Unutma! BOP Eş Başkanı kimdi? Türkiye için karar ver” notuyla paylaştı. Videoda; AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın, “Türkiye’nin Orta Doğu’da bir görevi var. Nedir o görev? Biz geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika projesinin eş başkanlarından bir tanesiyiz ve bu görevi yapıyoruz” ifadeleri yer aldı.

    Saadet Partisi, bugün partinin Twitter hesabından Cumhurbaşkanı ikinci tur seçimi için “Gerçekten yerli ve milli mi? Türkiye için karar ver” notuyla yeni bir kampanya videosu yayınladı. Söz konusu videoda; AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın Büyük Orta Doğu Projesi’ne (BOP) ilişkin şu ifadelerine yer verildi:

    “BİZ GENİŞ ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA PROJESİNİN EŞ BAŞKANLARINDAN BİR TANESİYİZ VE BU GÖREVİ YAPIYORUZ”

    “Türkiye’nin Orta Doğu’da bir görevi var. Nedir o görev? Biz geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika projesinin eş başkanlarından bir tanesiyiz ve bu görevi yapıyoruz.

    …Diyarbakır’ı istiyorum ki şu anda ABD’nin de düşündüğü Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) var ya, ‘Genişletilmiş Orta Doğu’ yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız, merkez olabilir.

    “BOP’UN AMAÇLARI BELLİDİR VE O AMAÇLARIN İÇERİSİNDE TÜRKİYE’NİN ÜSTLENDİĞİ GÖREV DE BELLİDİR”

    …Türkiye’de bir şeyler söyleniyor. ‘Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı BOP’un Eş Başkanıdır, oradan çekilsin.’ Bunu anlatmak istiyorum. BOP’un amaçları bellidir ve o amaçların içerisinde Türkiye’nin üstlendiği görev de bellidir.

    …Ellerine bir kağıt almış dolaşıyorlar, ABD’nin bir projesidir diye. Bunu ispat ederlerse biz her şeye varız. Ama ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar.”

    Videonun sonunda Cumhurbaşkanı ikinci tur seçiminde kullanılacak oy pusulasının görüntüleri yer alıyor ve video Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na evet mührü basılmasıyla sona eriyor.

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da partisinin kampanya videosunu; “Unutma! BOP Eş Başkanı kimdi? Türkiye için karar ver” notuyla paylaştı.

     

  • İMAMOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A ‘MONTAJ’ TEPKİSİ: “TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDE, BU KADAR UTANILACAK BİR ANI, HİÇBİR DEVLET İNSANI BU ÜLKEYE YAŞATMAMIŞTIR”

    İMAMOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A ‘MONTAJ’ TEPKİSİ: “TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDE, BU KADAR UTANILACAK BİR ANI, HİÇBİR DEVLET İNSANI BU ÜLKEYE YAŞATMAMIŞTIR”

    Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: ADEM KARABAYIR

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alan montajlı video hakkındaki “Ama montaj, ama şu, ama bu… Video çekimlerini yaptılar” açıklamasına tepki gösterdi. İmamoğlu, “Akşamki kumpası gördünüz değil mi? Seçim meydanlarında gösterdiği filme ne dedi? ‘Montaj olabilir, uydurma olabilir’ dedi. Kendi kendisini ele verdi. Yahu, Allah aşkına, bir Müslüman, bile bile yalan söyler mi? Bir Müslüman, bir kumpas hazırlar mı? Bir Müslüman, iftirada bulunur mu? Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, bu kadar utanılacak bir anı, hiçbir devlet insanı bu ülkeye yaşatmamıştır. Ben ne diyorum biliyor musunuz? Seni Allah’a havale ediyorum. ‘Allah ıslah etsin, Allah seni bildiği gibi yapsın’ diyorum. Umut ederim, ona oy veren insanlar bu itirafı görecekler ve bu itirafın gereğini yapacaklar” dedi. 

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Başakşehir Altınşehir Mahallesi Güvercintepe Meydanı’nda halkla buluştu. Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi’nin eşlik ettiği İmamoğlu, meydanı dolduran kalabalığa şunları söyledi:

    “BİR AVUÇ İNSANI MEMLEKETİMİZİN BÜTÜN KAYNAKLARINI TÜKETİR HALE GETİRDİLER: Hak, hukuk ve adaletin doğru işlediği yerde, hiç kimsenin canı yanmaz. Ama adalet eğer yanlış işliyorsa herkes hayatından dahi şüphe eder. Onun için hep diyoruz ki bu memleketin en güçlü temelini oluşturmak için yargının, adaletin, siyasetin silah gibi üstünde durduğu değil, adaletin en üstte durduğu, hani güzel bir söz vardır. ‘Devletin din adalettir’. Öyle değil mi? İşte biz öyle bir ülke var edeceğiz. Bu memleketin eşit yurttaşları olacağız. Bu memleketin her hakkının, her hukukunun bize ait olduğunu bileceğiz. Kimse arkada, geride kalmayacak. Kimse altta ezilmeyecek. Bu memleketin her evladı eşit bir sistemle yönetilecek ve biz kızlarımızı, oğullarımızı, devletimizin güvencesi altında göreceğiz. Bileceğiz ki bizim evlatlarımız, bizim çocuklarımız bu memlekette en düzgün eğitim alacaklar, en güzel işleri başarırlarsa layık oldukları göreve, makama, liyakatiyle gelecekler. İşte o emeğin karşılığının alındığı zinciri bunlar mahvettiler yok ettiler. Ahbap çavuş ilişkisi, eş, dost, akraba ilişkisine döndürdüler. Bir avuç insanın memleketimizin bütün kaynaklarını tüketir hale getirdiler. Ne yapacağız? Bu bir avuç insanı evine tıpış tıpış yollayacağız kardeşim, yollamak zorundayız.

    İŞ İNSANLARI, EKONOMİNİN ÜST SEVİYESİNDE BULUNANLAR BAŞINIZI KUMA GÖMEYİN: Ekonomimizi, perişan ettiler. Bizi, yoksulluğa mahkûm ettiler. Bakın ben buradan iş dünyasını, emek dünyasını, birikimi olan vatandaşlarımızı uyarıyorum. Bakınız, net olarak söylüyorum, net. Pazartesinden sonra bunların oluşturduğu düzenle inanın millet çok büyük ekonomik kriz yaşar. Bakın parayı, pulu yönetemiyorlar, dövizi tutamıyorlar. Bankada ayrı kur, Tahtakale’de, serbest piyasada ayrı kur. Memleketin parasını, pulunu yönetemedikleri gibi Merkez Bankası’nı kendi kasaları zannediyorlar. İnsanlar mevduatlarını bile çekemiyorlar, konut kredisi dahi kullandırtamıyorlar. Faiz yüzde 1,5 diyorlar, yüzde 4,5 ile bile faizli bir konut kredisini veremiyorlar. Çünkü ekonomiyi rezil ettiler, ekonomiyi sefil ettiler. Milletimizi fakir fukara eylediler. Onun için iş insanları, ekonominin üst seviyesinde bulunan bu memleketin değerli insanları sakın kafanızı kuma sokmayın. Sakın uzaktan seçim sonucu izlemeyin, sürecin önemini anlayın. Memleketin her bir ferdi kaybederken bir avuç insanın kazanması mümkün değil. O bakımdan herkes sorumluluğa… Herkes mutlaka ve mutlaka gereğini yapacak, oy kullanacak, oy kullandırtacak Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı seçecek işin özeti budur.

    TARİHİMİZDE BU KADAR UTANILACAK BİR ANI HİÇBİR DEVLET İNSANI BU ÜLKEYİ YAŞATMAMIŞTIR: Akşamki kumpası gördünüz değil mi? Seçim meydanlarında gösterdiği filme ne dedi? ‘Montaj olabilir, uydurma olabilir’. Kendi kendisini ele verdi. Yahu Allah aşkına bir Müslüman, bile bile yalan söyler mi? Bir Müslüman, bir kumpas hazırlar mı? Bir Müslüman, iftirada bulunur mu? Şimdi de itirafını yapıyor. Ben buradan milletime sesleniyorum. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar utanılacak bir an hiçbir devlet insanı bu ülkeyi yaşatmamıştır, utanılacak bir an. Benim Genel Başkanımın, Cumhurbaşkanı adayımın seçim videosunun sağına soluna birtakım grupların görüntülerini ekleyerek bunları seçim meydanlarında gösterdi. Evet diyor ‘Montaj da olabilir. Şöyle de olabilir, bant da olabilir, uydurma da olabilir’. Bunu gözümüzün içine baka baka söyledi. Ben utandım, açık söyleyeyim, ben utandım. Umut ederim, ona oy veren insanlar bu itirafı görecekler ve bu itirafın gereğini yapacaklar. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, bunun bu sözlerin de mumu pazar gününe kadar.

    BİR CUMHURBAŞKANI OY UĞRUNA BUNLARI YAPAR MI?: Bunların tek derdi var. Bunların tek derdi ne biliyor musunuz? Hiç kimsenin birbirinden farkı yok. Bakın şurada, bütün hemşerilerim var, güzel çocuklarımız var, güzel hanımefendiler var, beyefendiler var. Kardeşim giyimine, kuşamına bak, efendim farklı giyen var, başını örten var, örtmeyen var. Ya burada benim annelerim, bacılarım, teyzelerim var, gençler, delikanlılar var her görüş var. Bu ne demek biliyor musunuz? Bunun adı millet olmak millet. Bir ülkeyi yöneten bir akıl kendine oy vermeyene terörist der mi? Böyle bir şey diyebilir mi? Biz terörle mücadelede bir aradayız. Bu ülkenin tek bir insanının burnu kanamasın istiyoruz. Barış ve huzur içerisinde olalım istiyoruz. Bunun mücadelesini hep birlikte vereceğiz. Ama benim 86 milyon insanım vatanseverdir. Benim bir tek vatandaşıma bile terörist diyen akıl, vatanını anlayamamış, sevememiş bir insan demektir. Bu dilden, bu memleket fayda görmez inanın aklım almıyor. Bunların yaptıklarını benim aklım almıyor. Bir cumhurbaşkanı oy uğruna bir oy için bunları yapar mı? Bir cumhurbaşkanı bir oy uğruna milletini birbirine düşürür, milletinin gözü önünde uydurma, montaj olduğunu söylediği bir filmi milletine seçim meydanlarında gösterir mi? Ben ne diyorum biliyor musunuz? Seni Allah’a havale ediyorum, Allah ıslah etsin, Allah seni bildiği gibi yapsın diyorum. Bir Müslüman evladına bu yakışır mı? Allah bu düşünceden bu milleti korusun. Bu akıldan bu milleti korusun.

    BUNLARIN SALTANATI BİTTİ BUNLARI BU ÜLKEYE VERECEK HİÇBİR ŞEYİ KALMADI: Sevgili hemşerilerim. Benim derdim ne biliyor musunuz? Bu cennet vatanın en doğusundan en batısına, en güneyinden en kuzeyine, milletimin her ferdi birbirini sevsin. Milletimin her ferdi birbirine iyi gözle baksın, kimse dışarıda kalmasın. Şurada bulunan herkesin vatan sevgisiyle ilgili hiçbirimiz tereddüt duyabilir miyiz? Böyle bir şey olabilir mi? Biz neyi konuşalım biliyor musunuz? Ekonomiyi konuşalım. Dün bir teyze gözyaşlarıyla ‘Yavrum, canım çekti ne yapayım. Bak ne aldım’ dedi. Bir torbanın içinde 5 tane erik 5 lira. Bir avuç, ondan sonra ‘Tutamıyorum kendimi’ dedi, ağladı 80 küsur yaşında teyzemiz. O teyzeyi pazarda ağlatıyorsan demek ki sen bu ülkenin hiçbir şeyini yönetemedin. O bakımdan, bizim tek yolumuz var, bizim tek hedefimiz var o da ne? Bu memleketin gerçek sorunlarına çözüm bulmak. İkincisi, benim gençlerim, hak ettiği eğitimi alabiliyor mu? Benim gençlerim üniversitelerini özgürce okuyabiliyor mu? Benim çocuklarım bu ülkede kreşe, gerektiği yaşta gidebiliyor mu? İşte bizim derdimiz bu. Benim sevgili annem sağlığından, çocuğunun işinden eğer bir babamız mutsuzsa, evlendiremiyorsa, evlilikler ekonomik sorunlardan dolayı yüzde 30 azalmış, boşanmalar yüzde 100 oranında artmışsa bunların devri bitti. Bunların saltanatı bitti. Bunların bu ülkeye verecek hiçbir şeyi kalmadı. Bunların geçmişte yanında görev yapmış bakanları bile bunlarla artık çalışmak istemiyor. Bunları reddediyor, Kime güveneceğiz? Millet İttifakı’na güveneceğiz. Millet İttifakı’nın güçlü kadrolarına güveneceğiz. Millet İttifakı’nın lideri olan Kemal Kılıçdaroğlu’na güveneceğiz.

    BU MİLLET SEÇTİĞİ BİR İNSANI SANA YEDİRMEZ: Biz Başakşehir’de çok güzel işler yaptık. Özel gereksinimli çocuklarımız için, bireyler için çok güzel bir merkez açtık. Bakın Ataköy- İkitelli metromuzun bir bölümünü açtık, kalanını inşallah bu sene içinde tamamını açıyoruz. Yine Halkalıdan başlattığımız Mahmutbey’den başlattığımız Esenyurt metrosu Başakşehir’e en ciddi katkıyı sunacak hattımız olacak. Bu ilçede özellikle bu mahallede de yoğun bir biçimde İSKİ altyapısıyla ilgili yatırımlar yaptık. Başakşehir’in Bahçeşehir bölümünde demir yollarının üstündeki o geçit sorununu biz çözdük. Yeşil alandan, kreşlere ve bu şehirde kütüphanelere özellikle Başakşehir’de çok güzel adımları hep birlikte attık atmaya devam edeceğiz. Bunlar kalkmış seçime, 22 senedir bu ülkeyi yöneten bunlar kalkmış seçime bir hafta-10 gün kala -cek -cak diyor. Bunların hiçbir şey yapacağı yok. Onun için köşeye sıkıştılar, onun için dönüyorlar Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırıyorlar, kumpas kuruyorlar, yalan konuşuyorlar. Dönüyorlar Ekrem İmamoğlu’na saldırıyorlar. Neymiş efendim? Ekrem İmamoğlu’nun seçimden sonra kabarmış defterlerine bakacaklarmış. Bu millet, kendi seçtiği bir insanı sana yedirmez. Onun için sevgili hemşerilerim, sevgili dostlarım, benim güzel insanlarım, bu seçim hayati bir seçim, bu seçim gençlerin seçimi, bu seçim çocuklarınızın, evlatlarınızın seçimi. Çocukların yüreği başka ve bu seçimde anneler, babalar kullanacakları oyu çocuklarınızla konuşun. Sevgili gençler mutlaka ve mutlaka oylarınızı kullanın ve dostlarınızla konuşun, oy kullandırtın. Bu seçimde sadece birini yollayıp bir başkasına makam seçmiyoruz. Bu seçimde bizi sefil eden, bizi rezil eden, itibarımızı düşüren bir sistemi, bir rejimi çöpe atıyoruz. Demokrat, adil, güçlü bir sistemi bu ülkeye hep birlikte kazandırıyoruz.

    BU PAZAR ÖNEMLİ, BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ: Biraz sözleşelim, çok işimiz var. Herkesi ikna etmek için çok çalışacağız. Bu söylediğim prensiplerde kalan 4 gün için gece gündüz çalışmaya, güler yüzle, iyi kalplerinizde, güzel duygularınızla hem bunların kumpasını, yalanını, videolarını gösterin, kendi diliyle anlatıyor. Anlatırken bir yandan da Millet İttifakı’nın gücünden bahsedin. Genel başkanımızdan bahsedip bizden bahsedip, liderlerden bahsedin ve milletin bütün evlatlarıyla bu süreci yöneteceğimizden bahsedin. Bu şekilde her saatinizi her dakikanızı milletimiz için bu süreci ayıracağınıza söz veriyor musunuz? Sandık günü tabii ki oy kullanacağız. Her bir arkadaşınızı oy kullanmaya ikna edeceksiniz. Ama yetmez, oy kullanmanın yanı sıra sizler o gün sandıkta görev alarak tek bir oya bile sıkıntı gelmemesi için tamamını o günün ama sandık görevlisi ama müşahit olarak okullarda geçirmeye hazır mıyız? Sonra ne yapın biliyor musunuz? O canım bayraklarınızla o günü demokrasi bayramına dönüştürün, milletimiz kazansın. Milletin evlatları kazansın, milletin gençleri, milletimizin çocukları, hanımefendileri, beyefendileri kazansın. Allah hepinizi korusun bu pazar önemli, birlikte başaracağız. Birleşe birleşe kazanacağız ve asla vazgeçmeyeceğiz. Her şey çok güzel olacak.”