Etiket: fatih altaylı

  • Fatih Altaylı’dan flaş TOGG yazısı: Üretim bandı yok muhtemelen elde üretiyorlar

    Fatih Altaylı’dan flaş TOGG yazısı: Üretim bandı yok muhtemelen elde üretiyorlar

    HaberTürk’teki köşesinde yazdığı yazıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gemlik’te açılışını gerçekleştirdiği Togg fabrikasının içinin hiçbir davetliye gösterilmediğini söyleyen Altaylı, Togg aracının üretim bandına ait olduğu belirtilen görüntülerin paylaşılmaya başlandığını söyleyerek “Görüntülerde ortada bir üretim bandı yok, sağda solda tek tük TOGG’lar var” ifadelerini kullandı ve şunları söyledi:

    “Muhtemelen bantta değil, elde üretiliyorlar. Mart’a kadar 3500 araç üretilip, tip onayı ve homologasyon için Almanya’ya yollanacak araçlar.

    “HER GÜN ELDE 30 ARAÇ ÜRETMEK KOLAY OLMAZ”

    Her gün elde 30 araç üretmek kolay olmaz. Üretim bandının devreye girmesi şart. İnşallah TOGG yönetimi yakın zamanda çalışmaya başlamış bir üretim bandı görüntüsünü servis eder de, bizim de içimiz rahatlar. Bana göre bir diğer güzel gelişme ise TOGG renklerine ‘Karadeniz Yeşili’nin eklenmesi oldu.

    Çünkü Karadeniz’in dağlarını, vadilerini, derelerini, göllerini bu hızla katletmeye ve müteahhitlere peşkeş çekmeye devam edersek Karadeniz Yeşilini sadece ve sadece yollarda TOGG’ların üzerinde görebileceğiz. İnşallah Karadeniz’in yeşili bitmeden, yollarda TOGG’ları görmeye başlarız.”

  • Fatih Altaylı’da şaşırtan iddia: Küfür yiyip ayda 300 bin lira kazanıyorlar

    Fatih Altaylı’da şaşırtan iddia: Küfür yiyip ayda 300 bin lira kazanıyorlar

    Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, kendisine teklif getiren bir avukat üstünden bazı yandaş gazetecilerin hakaret davalarını gelir kapısı şekline getirdiğini kaleme aldı. Öne sürülene göre bazı yandaş gazeteciler, hakaret davaları üstünden ayda 300 bin TL’ye varan gelir sağlıyor.

    “Hakaret ticareti” başlıklı yazısında Altaylı, bir avukatın hakaret davaları açmak amacıyla kendisinden vekalet talep ettiğini aktaran Altaylı, avukatın “Size yönelik hakaret içeren paylaşımları ekibimizle tespit edeceğiz ve bunlara hemen dava açacağız. Sizin haberiniz bile olmayacak. Her ay hesabınıza ciddi bir para yatıracağız. Bizi görmeyeceksiniz bile” dediğini yazdı.

    KÜFÜR YİYEREK AYDA 300 BİN LİRA KAZANIYORLAR

    Ardından avukatın, çalıştıkları gazetecilerin adlarını saymaya başladığını söyleyen Altaylı, “Tamamı iktidar yanlısı gazetecilerdi” ifadelerini kullandı. Altaylı, bu gazetecilerin bazılarının ayda 300 bin TL’ye varan gelir elde ettiğini belirtti.

    Altaylı’nın yazısından alakalı kısım şu şekilde:

    Bir süre önce bir lokantada dostlarımla yemek yiyorum.

    Kamuoyunun yakından tanıdığı bir hanımefendi yanıma geldi.

    Hal hatır sorduktan sonra yanında duran bir beyefendiyi tanıştırdı.

    “Avukat bilmem kim!”

    “Memnun oldum” dedim.

    Avukat hemen atıldı.

    “Biz hanımefendinin avukatlık işlerini yürütüyoruz. Size de yardımcı olmak isteriz” dedi.

    Şaşırdım.

    “Benim 30 küsur yıllık avukatım var. Sağ olun.” dedim.

    “Ama biz size para kazandıracağız” dedi.

    Nasıl olacak o iş dedim.

    Anlattı.

    “HER AY HESABINIZA CİDDİ BİR PARA YATIRACAĞIZ”

    “Siz bize bir vekaletname vereceksiniz. Bu vekaletname sadece size yönelik hakaret davaları için geçerli olacak. Biz gerek sosyal medyada, gerekse başka yerlerde düzenli taramalar yaparak size yönelik hakaret içeren paylaşımları ekibimizle tespit edeceğiz ve bunlara hemen dava açacağız. Sizin haberiniz bile olmayacak. Her ay hesabınıza ciddi bir para yatıracağız. Bizi görmeyeceksiniz bile.”

    İlk kez böyle bir şey duyuyordum.

    İlgilendiğimi zannederek peş peşe gazetecileri saymaya başladı.

    Tamamı iktidar yanlısı gazetecilerdi.

    “Tüm bu meslektaşlarınızın bu konudaki avukatlığını biz yapıyoruz. Bazıları sadece bu hakaret davalarından ayda 300 bin TL’ye yakın gelir elde ediyorlar” dedi.

    İnanamadım.

    Kendilerine edilen hakareti geçim yolu haline getirmişlerdi.

    Küfürü yiyor, paraya çeviriyorlardı.

    “KÜFÜR İŞİTMEK İÇİN MİLLETİN DAMARINA BASIYORLARDI”

    Hatta muhtemelen daha çok küfür işitmek için, daha uç yazılar yazıyor, milletin damarına daha çok basıyorlardı.

    Küfür eden arttıkça bunlar sürümden kazanıyordu.

    Vay anam vay diye geçirdim içimden.

    Utanmazlık görmüştüm ama bu kadarını görmemiştim.

    Avukata dik dik baktım ve “Bak kardeş, bu saydığınız ve meslektaşınız dediğiniz isimlerin hiçbiri benim meslektaşım falan değil. Önce bunu bir bil. İşin cılkını çıkarmayan kimseye de dava açmıyorum. Tazminatlar benim gelir kaynağım değil. Küfür yedikçe para kazanacağım diye sevinen utanmazlardan değilim. Siz onların avukatlığını yapmaya devam edin” dedim.

    Ünlü hanımefendiye de “Benim yanıma böyle abuk sabuk adamları getirmeyin. Kiminle ne konuşacağını bilmeyenlerle sizin hatırınız için bile olsa muhatap olmam” dedim.

  • Bakan Özer’den ‘öğretmenlik sınavı’ açıklaması

    Bakan Özer’den ‘öğretmenlik sınavı’ açıklaması

    Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi’nin, şubat ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmesinin ardından uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanlarına ilişkin tartışmalar devam ediyor.

    Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya telefonda konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.

    “MÜLAKATLARLA İLGİLİ SPEKÜLASYON OLACAKTI”

    Altaylı’nın aktardığına göre; Bakan Özer şunları söyledi:

    “Eğer lisansüstü eğitiminiz var ise, doktoranız var ise, bu lisansüstü eğitim ve doktoranız öğretmenlik yaptığınız branş ile yüzde yüz alakalı değilse bile bu sizi sınavdan muaf tutuyor ve lisansüstü eğitimle uzman, doktora ile doğrudan başöğretmen oluyorsunuz. Ama ya gerisini ne yapacağız. Burada sayı yetersiz kalıyor.

    Bu sınav başından belli idi. Uzaktan eğitimle 180 saatlik eğitim ve bu eğitimin sonuçlarını ölçmek için bir sınav yapacaktık. Burada ne ayıp var? Bakın Fatih Bey, mülakat da yapabilirdik. Ama mülakatlar ile ilgili Türkiye’de durumu siz de biliyorsunuz. Bitmek tükenmek bitmeyen spekülasyonlar olacaktı. Bu yüzden mülakat istemedim. Mülakatı kaldırdım. Adil, tartışmasız bir sınav yapılsın dedim. Eğitim verdiğimiz öğretmenlerin bu eğitimden ne aldığını ölçmenin başka yolu var mı, varsa birisi söylesin. Anlamadığım, bir öğretmen nasıl olur da ölçme ve değerlendirmeye karşı çıkar.

    “FARKLI BAKIŞ AÇISI GEREKTİRİYOR”

    Bugüne kadar eğitim sistemimizin başarısını veya başarısızlığını ve kalitesini hep öğrenci üzerinden ölçtük. Yani çıktıya baktık. Bunca yıldır bu yöntemle eğitim kalitemizi artırdığımızı söyleyemeyiz. Demek ki, farklı bir bakış açısı gerekiyor. Eğitimdeki tüm bileşenleri ölçmek lazım. Yani okul ve öğretmen üzerinden de ölçmemiz lazım. Öğretmenlerimiz ne kadar yeterli, öğretmenlerimiz gelişen bilgiye ne kadar adapte olabiliyor ve bizim de bakanlık olarak fiziki altyapısını, okulların eğitim verme biçimindeki yeterliliği ölçmemiz gerekiyor. Çıktı üzerinden yaptığımız ölçümler bize sorunu tam göstermedi.”

  • Fatih Altaylı’dan “göçmenler Türkiye’ye hastalık taşıyor” iddiası

    Fatih Altaylı’dan “göçmenler Türkiye’ye hastalık taşıyor” iddiası

    HaberTürk yazarlarından biri olan Fatih Altaylı, son zamanlarda çocuk felci vakalarında yükselmeye başladığını vurgulayarak, ‘geri kalmış ülkelerden Türkiye’ye gelen göçmenlerin, Cumhuriyet’in yok ettiği hastalıkları geri getirdiğini’ ifade etti.

    Altaylı, yazısında şu ifadeleri kullandı:

    “Oysa daha pek çok hastalık gibi çocuk felci de, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1920’lerde oluşturduğu aşı politikası ile ortadan kalkmış hastalıklardan biriydi.

    Kurucu Mustafa Kemal Atatürk, 1922 yılında TBMM’de aşılamanın önemine değinmiş, Cumhuriyet kurulup kurulmaz Osmanlı döneminden kalma sıtma, tifüs, difteri, verem, trahom gibi hastalıklarla mücadele başlamış, 1927’de yoğun bir verem aşısı kampanyası başlatılmış, 1930’da ise çiçek aşısı zorunlu hale getirilmiş, difteri, tetanoz, boğmaca aşıları uygulanmaya başlamıştı.

    Hıfzısıhha Enstitüleri salgınlar ve hastalıklarla toplumsal mücadelenin öncüsü olmuştu.

    1950’lerin ortasında Jonas Salk’ın çocuk felci aşısını bulup, önce kendi çocukları üzerinde deneyip, sonra da dünyaya armağan etmesinden sonra 2 yıl içinde ABD’deki çocuk felci vakalarında yüzde 90’lık azalma görülmesi üzerine bu aşı da Türkiye’de uygulanmaya başlamıştı.

    Benim yaşıtlarım ve benden büyükler hatırlayacaktır.

    Bizim okul yıllarımızda, sınıflarımızda mutlaka birkaç çocuk felci geçirmiş ve bunun izlerini taşıyan arkadaşımız olurdu.

    Zaman içinde Türkiye’nin başarılı aşı uygulamaları sayesinde bu hastalık da ortadan kaybolup gitti.

    Şimdi “Yeni Türkiye” iddiasındakilerin göç uygulamaları sayesinde çocuklarımızı hedef alan bu hastalık da hortladı.

    Suriye ve Afganistan başta olmak üzere pek çoğu çok geri kalmış ülkelerden gelen “göçmenler” Cumhuriyet’in yok ettiği bu hastalıkları Türkiye’ye yeniden getiriyorlar.

    Böylelikle Cumhuriyet’in kazanımlarından birini daha, üstelik de çocuklarımızın sağlığını ve geleceğini tehdit edecek bir biçimde kaybediyoruz.

    Zaten zannederim göç politikasının amacı da buydu.

    Uygulayanlara hayırlı olsun.”

  • Fatih Altaylı’dan çok sert KPSS çıkışı: “Cart diye eleniyorsun”

    Fatih Altaylı’dan çok sert KPSS çıkışı: “Cart diye eleniyorsun”

    Habertürk yazarı Fatih Altaylı, KPSS’de çıkan çok sayıda sorunun Yediiklim Yayınları’nın deneme sınavında çıkan sorularla bire bir aynı olduğunun ortaya çıkmasına yönelik bir yazı kaleme aldı.

    Yazısında, “Şimdi herkes “KPSS iptal edilmeli. Haksızlık olduğu aşikar” demeye başladı. Doğru haksızlık var ama ne önemi var ki! Siz KPSS’nin bir halta yaradığını mı düşünüyordunuz? Bence Türkiye’de bundan daha fuzuli, bundan daha boşa masraf bir sınav daha yoktur. Yıllardır izliyoruz hep birlikte.

    Adam ya da kadın KPSS birincisi olmuş. Oldukça yüksek bir puan almış. Ya tümden birinci ya da kendi alanında birinci. Ne oluyor sonra… Kamuda işe mi alınıyor? Tabii ki, alınmıyor. Geçmiş yıllar onlarca örnekle dolu. Mülakat diye bir şey uydurmuşlar. Giriyorsun mülakata, 1. olduğun alanla ilgili bir işe yerleştirilmek için. Cart diye eleniyorsun.” dedi.

    Mülakatta başarılı olmak için AK Parti teşkilatlarında görev alınmasının zorunluluk olduğunu söyleyen Altaylı, “Mülakata giren partiye hizmet etmemiş, gençlik kollarından gelmiyor. Anası, babası, dayısı, halası, amcası, eniştesi partili değil. Daha fenası bir cemaatin, bir tarikatın mensubu da değil. O yüzden boşuna KPSS’yi tekrarlatıp parayı sokağa atmayın. Zaten haybeye yaptığınız bir sınavdı. Haybeye tekrarlamayın.” diye yazdı.

  • Hulisi Akar’dan şaşkınlık uyandıran açıklama! Türkler 9 milyon Suriyelinin hayatını kolaylaştırıyor

    Hulisi Akar’dan şaşkınlık uyandıran açıklama! Türkler 9 milyon Suriyelinin hayatını kolaylaştırıyor

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar yaptığı bir konuşma sırasında, “Biz Türkiye ve Suriye’de 9 milyon Suriyeli kardeşimizin hayatını kolaylaştırıyoruz” ifadelerini kulandı. Bu sözlerin ardından vatandaşlar tepki gösterdi.

    Köşesinde kaleme aldığı yazıda Akar’ın bu ifadelerine yer veren gazeteci Fatih Altaylı, “‘Yok canım dememiştir’ dedim. ‘Bu muhalif basın da çok ama çok kötü niyetli. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanı böyle bir lakırdı etmez’ diye düşündüm. ‘Onca devlet görevinde bulunmuş, onca yüksek rütbe ve makamı işgal etmiş birisinden bu söz çıkmamıştır’ diye inanmak istedim” diye yazdı.

    “YİNE İNANAMADIM”

    Anadolu Ajansı’ndan Akar’ın açıklamasını kontrol ettiğinde “inanamadığını” vurgulayan Altaylı, “Demiş. Hem de Anadolu Ajansı’nın editör masasına konuk olmuş, orada söylemiş. Yine inanmadım. ‘Anadolu Ajansı’nı hacklemiş olabilirler’ dedim. İktidarın bir başka güvenilir haber kaynağına yöneldim. TRT Haber’e baktım. Aaaa. Vallahi de demiş, billahi de demiş” diyerek şaşkınlığını belirtti.

    Altaylı kalem aldığı yazıda şu ifadeleri kullandı:

    “Tam ‘Türk vatandaşlarının oylarıyla seçilip, Suriyelilerin hayatını kolaylaştırmak da neyin nesi. Suriyelilerin hayatını kolaylaştırmak uğruna bizim hayatlarımızı perişan ettiniz’ diye yazacaktım ki, hatırladım. Zaten seçilmedi. Atandı. O atamayı yapanlar, inşallah yarın öbür gün ‘Zaten o da, o makama liyakatle gelmemişti’ demezler.”

  • Caner Özyurtlu kimdir? Fatih Altaylı’ya verdiği yanıtla gündem oldu! Caner Özyurtlu eşi kim? Caner Özyurtlu dizileri ve filmleri…

    Caner Özyurtlu kimdir? Fatih Altaylı’ya verdiği yanıtla gündem oldu! Caner Özyurtlu eşi kim? Caner Özyurtlu dizileri ve filmleri…

    Fatih Altaylı’ya verdiği yanıtla gündem olan Caner Özyurtlu kimdir? BloombergHT’de yayınlanan Fatih Altaylı ile Bire Bir programında yaptığı olay açıklama ile Türkiye gündemine oturan ve sosyal medyada haftanın en çok konuşulan isimlerinden olan Caner Özyurtlu eşi kim, ünlü oyuncu hangi dizilerde ve filmlerde rol aldı? Caner Özyurtlu ne söyledi, neden gündemde? İşte tüm merak edilenler…

    CANER ÖZYURTLU İLE FATİH ALTAYLI ARASINDA GEÇEN DİYALOG

    Fatih Altaylı’nın BloombergHT kanalındaki programında verdiği yanıtla gündem olan Caner Özyurtlu sosyal medyada TT oldu. Oyuncu ve YouTuber Caner Özyurtlu, Fatih Altaylı tarafından kendisine yöneltilen “Nasılsın?” sorusuna, “Çok kötüyüm, kim iyi ki? İyiyim diyenle iletişimi keserim” yanıtını vermişti.

    Deneyimli sunucu konuğunun bu yanıtına, “Ben hep iyiyim. Geçer, her şey geçiyor. Hiçbir şeyi çok fazla ciddiye almam.” şeklinde karşılık vermişti.

    Caner Özyurtlu bu kez de, “Hiçbir şeyi ciddiye almamak için bazı şeylere sahip olmak gerekiyor. Ben onlara sahip değilim, örneğin bir eve sahip değilim, böyle olunca da her şey geçer olmuyor.” Yanıtıyla izleyenleri epey bir şaşırtmıştı.

    CANER ÖZYURTLU KİMDİR?

    Caner Özyurtlu, 23 Mayıs 1986 tarihinde İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu. Televizyonda yer aldığı ilk proje Dadı dizisi oldu. Oyunculuk dışında senaristlik, yönetmenlik ve yapımcılıkla ilgilendi. Ardından YouTube kanalını açtı.

    Şimdilerde ‘Loş Sohbetler’ adlı YouTube programının sunuculuğunu üstleniyor.

    CANER ÖZYURTLU EŞİ KİM?

    Caner Özyurtlu eşi Müge Özen’dir. Çift, 2013 yılında evlenmiştir.

    CANER ÖZYURTLU FİLMLERİ VE DİZİLERİ

    Bittin Sen
    Hayalet Dayı
    Sonav
    Okul
    Dadı

  • Fatih Altaylı korkunç gerçeği yazdı! Pakistanlılar binlerce kıza tecavüz etti

    Fatih Altaylı korkunç gerçeği yazdı! Pakistanlılar binlerce kıza tecavüz etti

    HaberTürk’te yazdığı köşe yazılarıyla tanınan gazeteci Fatih Altaylı şoke edici bir konuyu dile getirdi. Altaylı kaleme aldığı yeni yazısında,  “Türkiye’nin bir numaralı Beka Sorunu göçmen meselesi ile ilgili olarak size kan donduran bir hikaye anlatacağım. Hikaye dediğim, gerçek olay” ifadelerini kullandı.

    Fatih Altaylı’nın BBC’den aktardığına göre İngiltere’nin Telford kentinde yaşanan dehşet verici olayda, Sunday Mirror gazetesinin kentteki suç örgütlerinin 1980’lerden beri küçük kızları hedef alan taciz ve tecavüzleri ortaya çıktı.

    Fatih Altaylı yazısında, “Konunun üzerine gidilmesi sonucunda 40 yıla yaklaşan bir süre boyunca, Telford’daki bir suç örgütünün yaklaşık 1000 kız çocuğuna tecavüz ettiği, bunların bir bölümünü seks işçisi olarak kullandığı ve insan kaçakçılığı yaptığını ortaya koyuyor” dedi.

    HERKESİN GÖZLERİ ÖNÜNDE OLDU

    “İlginç olan ise 40 yıla yakın süren bu suçun küçük bir yerleşim biriminde, herkesin gözü önünde olmasına rağmen ortaya çıkmamış olması” diyen Altaylı yazısında şunları söyledi:

    “Çünkü öğretmeler ve sosyal hizmetler görevlileri bu taciz ve tecavüzleri rapor etmekten imtina etmişler. Tecavüz mağdurları polisin harekete geçmemesi nedeniyle sonuç almayan suç bildiriminden vazgeçmişler.

    IRKÇILIK VURGUSU

    Güvenlik güçleri Asyalı göçmenlere karşı ırkçı bir tavır almakla suçlanmamak için bu olayları görmezden gelmeyi tercih etmiş. BBC’nin dosyası şu gerçeği ortaya çıkarıyor. Küçük yaştaki kızlara tecavüz eden, bunları seks işçisi yapan çete, Pakistanlı göçmenler tarafından kurulmuş ve yönetilen bir çete.

    Gerek polis, gerek sosyal hizmetler görevlileri ‘ırkçılıkla suçlanmamak için’ göçmenlerin oluşturduğu bu çeteye karşı yıllarca sessiz kalmışlar. Liberal ve sol ya da merkez sağ entelektüellerin eleştirilerine maruz kalma korkusu görevlileri sindirmiş.

    ‘Irkçılık ve faşistlikle suçlanma korkusu’ yıllarca bu göçmenlerin oluşturduğu suç örgütüne karşı yasaları uygulamamayı tercih etmelerine neden olmuş. Ve bu arada bin kadar kız çocuğu suça kurban verilmiş. Bugün ne yazık ki, Türkiye’de de bu durumla karşı karşıya olabiliriz. Göçmen politikası bizi de aynı yere doğru sürüklüyor. Ve bizde bu olayları ortaya çıkaracak bir BBC de yok.”

  • Konya’da cuma hutbesinde doktorları hedef alan imama ilişkin Bakan Koca’da açıklama

    Konya’da cuma hutbesinde doktorları hedef alan imama ilişkin Bakan Koca’da açıklama

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Konya Şehir Hastanesi’nde Dr. Ekrem Karakaya’nın canice katledilmesinin ardından iş bırakan doktorlar için tepki çeken ifadelerde bulunan Konya Kayalar Camisi’sinin imamı Ahmet Gür’e ilişkin açıklamasını Fatih Altaylı’ya yaptı.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıklamasında şunları söyledi:

    “Olayı duyar duymaz hemen Diyanet İşleri Başkanı’nı aradım. Hac’da, Arafat’da idi. Buna rağmen aradım. Gün içinde iki kez aradım üstelik. Hemen bir müfettiş görevlendireceğini ve Konya’ya yollayacağını söyledi. Ardından Konya Valisi’ni aradım. O da içeriden bir soruşturma açtırdığını söyledi. Bence soruşturma yürürken hemen açığa alınması gerekir.”

    ‘SORUŞTURMANIN AÇIĞA ALINARAK SÜRDÜRÜLMESİNDEN YANAYIM’

    Altaylı’nın “Bu çok açık bir şekilde toplumda kin ve düşmanlığı tahrik suçu. Toplumun bir kesimini hedef gösterme suçu. Müfettişe değil, savcılığa şikayet etmek gerekmez mi? Bakanlığınızın müdahil olması gerekmez mi?” sorusu karşısında Bakan Koca şu ifadeleri kullandı:

    “Fatih Bey, Konya’da şehit edilen doktor kardeşimiz bir kahraman. 8 çocuklu, fakir bir ailenin evladı. Bin bir zorlukla yetiştirilmiş bir hekim. Ailesini ziyaret ettim. Hekime yönelik şiddetin acısını en derin şekilde yaşıyoruz, görüyoruz. Bu konularda en ufak bir şüpheniz olmasın. Dediğim gibi ben soruşturmanın açığa alınarak sürdürülmesinden yanayım. Savcılığa Bakanlık olarak suç duyurusunda bulunma konusunu gidişata göre değerlendireceğim. Yani gereğinin yapıldığı konusunda şüphe duyarsak biz devreye gireriz.”

  • e-Devlet’te kimlik bilgileri çalındı iddiası bitmek bilmiyor! Bu kez Fatih Altaylı kurban

    e-Devlet’te kimlik bilgileri çalındı iddiası bitmek bilmiyor! Bu kez Fatih Altaylı kurban

    Geçtiğimiz günlerde e-Devlet’in hacklendiği ve verilerin çalındığı iddiası ortalığı kasıp kavurmuştu. İddialar bitmek bilmiyor. İbrahim Haskoloğlu ve Fatih Portakal’ın ardından Fatih Altaylı da kimlik, adres ve tapu bilgilerinin kendisine gönderildiğini açıkladı.

    Altaylı, yayınladığı köşe yazısında “Herkes bilsin ki, İçişleri Bakanlığı’nın açıklaması gerçeği yansıtmıyor. E-Devlet hacklenmiş” dedi. Altaylı’nın bu sözlerinin ardından Emniyet Genel Müdürlüğü konuya ilişkin açıklama yaptı.

    Emniyet’ten yapılan açıklama şu şekilde:

    “Son günlerde sosyal medya üzerinde e-Devlet sisteminin hacklenerek kişisel verilerin ele geçirildiği iddiası gündemde tutulmaya çalışılmaktadır.

    Son olarak 30 Nisan 2022 tarihinde gazeteci Fatih Altaylı da köşe yazısında aynı konuya değinerek daha önce yapılan açıklamaların aksine e-Devlet sistemindeki kişisel ve kurumsal verilerin çalındığı iddiaları ile kamuoyunda dezenformasyon yaptığı görülmüştür.

    e-Devlet sistemine yetkisiz erişim yapılarak sistemde bulunan verilere erişilmesi ve çalınması kesinlikle söz konusu değildir.

    Konu ile ilgili olarak bir dolandırıcılık şebekesinin bazı bireysel kullanıcıların şifrelerini ele geçirerek elde edilen bilgiler üzerinden dolandırıcılık yapılmaya çalışıldığı görülmüştür.

    Yapılan çalışmalar neticesinde 3 şahıs hakkında adli işlemlere başlanmış olup konu hassasiyetle takip edilmektedir.

    Ayrıca resmi kurumların konu ile ilgili yaptığı açıklamaların aksine kamuoyunu yanlış bilgilendiren ve yönlendiren Gazeteci Fatih Altaylı hakkında da suç duyurusunda bulunulacaktır.”