Etiket: istanbul

  • CHP MERSİN MİLLETVEKİLİ KIŞ: “BAŞTA İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN YENİDEN HAYATA GEÇİRİLMESİ OLMAK ÜZERE KADINLARIN YAŞAMSAL TALEPLERİNİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM”

    CHP MERSİN MİLLETVEKİLİ KIŞ: “BAŞTA İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN YENİDEN HAYATA GEÇİRİLMESİ OLMAK ÜZERE KADINLARIN YAŞAMSAL TALEPLERİNİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM”

    TBMM’de kaydını yaptıran CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış, “Başta İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden hayata geçirilmesi ve 6284 sayılı kadına karşı şiddetin önlenmesine dair yasanın etkin uygulanması olmak üzere, kadınların yaşamsal taleplerinin takipçisi, neferi, savaşçısı olacağıma da söz verdim. Sözümde duracağımdan kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

    TBMM’de milletvekillerinin kayıt işlemleri sürüyor. Kaydını yaptıran CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış’a rozetini ablası Gülseren Bilgiç taktı.

    Kış, “Bu dönemde kadın milletvekili olarak üstlendiğim sorumluluğun ne kadar ağır ve biz kadınlar açısından ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Bütün kadınlar için yola çıktığımın bilincindeyim” dedi.

    Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıktığını anımsatan Kış, “Başta İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden hayata geçirilmesi ve 6284 sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’nın etkin uygulanması olmak üzere, kadınların yaşamsal taleplerinin takipçisi, neferi, savaşçısı olacağıma da söz verdim. Seçim çalışmalarım boyunca gittiğim her yerde, konuştuğumuz her kadına bu sözü verdim. Sözümde duracağımdan kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu.

     

  • KUŞADASI’NDA YETİŞEN ‘RICH MAY’ CİNSİ ŞEFTALİ, DÜNYAYA İHRAÇ EDİLİYOR

    KUŞADASI’NDA YETİŞEN ‘RICH MAY’ CİNSİ ŞEFTALİ, DÜNYAYA İHRAÇ EDİLİYOR

    Kuşadası’nın Davutlar Mahallesi’nde yetişen ‘Rich May’ cinsi şeftalinin hasadına başlandı. Rich May şeftalisi toplanıp, kasalara yüklendikten sonra Avrupa ülkeleri ve Rusya’ya ihraç ediliyor.

    Rich May cinsi şeftalinin, Kuşadası’nın Davutlar Mahallesi’nde yaklaşık 20 bin dönümlük bir alanda üretimi yapılıyor. Lezzetiyle ön plana çıkan Rich May şeftalisinden bu yıl 25 bin ton rekolte bekleniyor. Kuşadası’nda yetişen şeftali, dünyaya ihraç ediliyor. 

    Davutlar Mahallesi’nin toprak ve mikro iklim açısından meyve yetiştiriciliğine uygun olduğunu belirten şeftali üreticisi Tarık Cebeci, şu bilgileri verdi:

    “Bölgemiz, Türkiye’de şeftali hasadının Mersin’den sonra en erken yapıldığı yer. Bu da biz üreticilere avantaj sağlıyor. Bu yıl Rich May cinsi şeftalide rekolte çok iyi. Paketlediğimiz şeftalileri Rusya başta olmak üzere Avrupa Birliği ve dünyanın diğer ülkelerine ihraç ediyoruz. İç pazarda ise en çok İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerden talep alıyoruz. Vatandaşların bu yıl şeftalinin kilosunu pazarda 15-20 liradan satın alacaklarını tahmin ediyoruz.”

    “ÜRETİM MALİYETLERİ ARTTI”

    Bölgede şeftali yetiştiren bir diğer üretici Gani Akgün ise ekonomik kriz nedeniyle üretim maliyetlerinin çok yükseldiğine dikkat çekti. Çiftçinin özellikle gübre ve zirai ilaç giderlerini karşılamakta zorlandığını aktaran Akgün, “Şeftali toplanırken yoğun bir emek ve iş gücü de istiyor. İşçi masraflarımız da geçen yıla göre iki kat arttı. Yine de şeftali üretiminden vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.

    Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Remzi Çengel, hasat yapan şeftali üreticisini ziyaret etti. Kuşadası’nın sadece bir turizm kenti olmadığını kaydeden Belediye Başkan Yardımcısı Remzi Çengel, şöyle konuştu:

    “Davutlar Mahallesi’nde şeftalinin yanı sıra mandalina ve zeytin yetiştiriciliği de yapılıyor. Kuşadası Belediyesi olarak çiftçimizin her zaman yanındayız ve daha kaliteli, nitelikli tarım yapabilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Şeftali hasadı çiftçimize, kentimize, ülkemize bereketli olsun.”

  • DEMOKRAT PARTİLİ ARDA’DAN KILIÇDAROĞLU AÇIKLAMASI: BU ZORLU YOLDA BİR PARÇA HAKKIM VARSA HELAL OLSUN

    DEMOKRAT PARTİLİ ARDA’DAN KILIÇDAROĞLU AÇIKLAMASI: BU ZORLU YOLDA BİR PARÇA HAKKIM VARSA HELAL OLSUN

    Demokrat Parti İstanbul İl Başkanı Ekrem Eray Arda, “Biz onca yoksulluk varken adil bir Türkiye imkanını, başka bir türlü yaşamı aradık, arayışımızı millete aktardık. Bugün adalet arayışı milyonlarca insanımızın yüreğinde taşıdığı bir kor ateş. Birlikte yürüdük, yol açtık. Sen vesile oldun Kemal Kılıçdaroğlu. Kazandıklarımız öyle çok ki, biz senden, ‘bizden’ razıyız. Bu zorlu yolculukta bir parça hakkım varsa, sonuna kadar helal olsun” açıklamasını yaptı.

    Demokrat Parti İstanbul İl Başkanı Ekrem Eray Arda, seçim sonuçlarını sosyal medya paylaşımında değerlendirdi. Arda’nın paylaşımı şöyle:

    “Biz birlikte bir Türkiye hayali kurduk; yalnız bir masayı değil, bir hayali paylaştık. Biz birlikte bir şeyler yapabilmenin, bir araya gelmenin tadını aldık. Uzun zaman sonra tekrar ‘biz’ olabildik insanların ‘mahallelerine’ çekildiği bu ülkede. Biz onca yoksulluk varken adil bir Türkiye imkanını, başka bir türlü yaşamı aradık, arayışımızı millete aktardık. Bugün adalet arayışı milyonlarca insanımızın yüreğinde taşıdığı bir kor ateş. Birlikte yürüdük, yol açtık. Sen vesile oldun Kemal Kılıçdaroğlu.

    Kazandıklarımız öyle çok ki, biz senden, ‘bizden’ razıyız. Bu zorlu yolculukta bir parça hakkım varsa, sonuna kadar helal olsun. Seçim sonuçlarının vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, tekrar Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan‘ı tebrik ediyorum. Her şeye rağmen çizgisinden ödün vermeden onurlu bir mücadele yürüten, bugün başımız dik olmamamızı ve yarına umutlu bakmamızı sağlayan Kemal Kılıçdaroğlu’na hem şahsım hem de İstanbullu demokratlar adına teşekkür ediyorum. Her şey çok güzel olacak, birlikte güzelleştireceğiz.”

     

  • KAFTANCIOĞLU: “İSTANBUL’DA BÜTÜN ISLAK İMZALI TUTANAKLAR ELİMİZE ULAŞTI VE GEREKLİ İTİRAZLAR YAPILIYOR”

    KAFTANCIOĞLU: “İSTANBUL’DA BÜTÜN ISLAK İMZALI TUTANAKLAR ELİMİZE ULAŞTI VE GEREKLİ İTİRAZLAR YAPILIYOR”

    CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “İstanbul’da bütün ıslak imzalı tutanaklar elimize ulaştı ve gerekli itirazlar yapılıyor. Teşekkürler İstanbul; oylarına ve demokrasiye sahip çıktığın için teşekkürler” dedi.

    CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunun ardından sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Kaftancıoğlu, şunları kaydetti:

    “İstanbul’da bütün ıslak imzalı tutanaklar elimize ulaştı ve gerekli itirazlar yapılıyor. Teşekkürler İstanbul; mücadelen için, tüm baskılara, tüm karalamalara, tüm zorluklara rağmen iki seçim arasında, aradaki farka yüzde 2 daha eklediğin için, meydanı, kendini İstanbul’un sahibi sananlara bırakmadığın için, sandığına, oylarına ve demokrasiye sahip çıktığın için teşekkürler.”

  • EKREM İMAMOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A ‘MONTAJLI VİDEO’ TEPKİSİ: “KENDİSİ, YALAN KONUŞTUĞUNU İTİRAF EDİYOR. ÇIK, MİLLETTEN ÖZÜR DİLE, BU İFTİRAYI ATTIĞIN İNSANLARDAN ÖZÜR DİLE”

    EKREM İMAMOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A ‘MONTAJLI VİDEO’ TEPKİSİ: “KENDİSİ, YALAN KONUŞTUĞUNU İTİRAF EDİYOR. ÇIK, MİLLETTEN ÖZÜR DİLE, BU İFTİRAYI ATTIĞIN İNSANLARDAN ÖZÜR DİLE”

    Haber: OKTAY YILDIRIM – Kamera: ADEM KARABAYIR

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Sarıyer’de yurttaşlara seslenirken, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın miting meydanlarında izlettirdiği iftira montajlı videoya tepki göstererek, “Kendisi, yalan konuştuğunu itiraf ediyor. Çık, milletten zür dile, bu iftirayı attığın insanlardan özür dile. Sevgili dostlarım, güzel insanlar; iftira atmak, yalan konuşmak büyük günahtır. Kul hakkı yemek büyük günahtır. Bunlarla siyaset yapılmaz” dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu akşam saatlerinde Sarıyer’in Ayazağa Mahallesi’nde yurttaşlara seslendi. İmamoğlu’nun aracının Ayazağa’ya girişi sırasında küçük bir grubun attığı provokatif sloganlara vatandaşlar, ellerindeki Türk bayraklarını sallayarak karşılık verdi. İmamoğlu, Sarıyerlilere seslenirken şunları söyledi:

    TOPLUMUN BİRBİRİNE OLAN SAYGISINI BÜYÜTMEK, ÖNÜMÜZDEKİ EN ÖNEMLİ MESELEDİR: Geceniz güzel olsun. Gündüzünüz güzel olsun. Yaşamınız güzel olsun. Ne güzel, yine en ön saflarda çocuklar var. Genç kızlarımız var, yakışıklı delikanlılar var. Hanımefendiler, beyefendiler var. Bu aile ortamını görmek, güzel ablalarımızı görmek, siyaset değil. Bakın, şu hasbihali yapabilmek, dünyanın en büyük zenginliği. Toplumun her kesimine böyle bir samimiyetle eğer gidebiliyorsam hayat boyu bu bana yeter. Bakın, insanları seversiniz, sevmezsiniz; ama saygı göstermek başka bir şeydir. Toplumun birbirine olan saygısını büyütmek, önümüzdeki en önemli meseledir. Ben, bu duygularla buradayım ve şunu söyleyeyim, sizinle bir arada olmaktan çok mutluyum. Buraya gelenler, gelmeyenlere Ekrem İmamoğlu’nun içten, samimi selamlarını, sevgilerini ve saygılarını götürsün. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

    BUNLAR İYİCE ŞAŞIRDILAR: Size uzun uzun hizmetlerimizden bahsetmeyeceğim. Şükrü Genç Başkan’ım bunu çok doğru ve güzel tarifliyor. ‘Yıllar sonra Sarıyer, Büyükşehir Belediyesi’yle tanıştı’ diyor. Bu aslında kötü bir tarif ama ne yazık ki buna mecbur kalıyoruz. Bugünün iktidarı, bu parti benden değilse buranın belediye başkanı oraya uğramıyor. Bu kadar partizan, bu kadar ayrıştırıcı, bu kadar kutuplaştırıcı, bu kadar ayrıştırıcı bir dil, tavır; inanır mısınız? Bakın, Cumhuriyet’imiz 100’üncü yaşında; bunların bu topluma verdikleri zararı hiçbir dönem hiç kimse vermedi ve biz ne yazık ki o kadar büyük zararla karşı karşıyayız ki. Biz, artık toplumun barışını, huzurunu teminat altına almaya uğraşıyoruz. Bunlar iyice şaşırdılar. Onun için tarihi bir gün, 28 Mayıs. 28 Mayıs Pazar’ı çok önemli önemseyelim. Cumhuriyet tarihinin en önemli günü belki de. Onun için tarifi yapalım. Ekonomisi, freni boşalmış bir kamyon gibi. Çocuklarımız, bu ülkede artık hayallerini kurmak istemiyor. Gençler, hep yurt dışını konuşuyorlar. Paramız pul olmuş cebimizde. Vatandaş markete, pazara gidiyor, fiyatlara bakmaya korkuyor.

    BU HÜKÜMETİ YÖNETENLERİN BİRAZ VİCDANI VARSA UTANMASI LAZIM: Gerçekten, ben pazar yerlerini geziyorum, pazarlarda insanlar bana torbalarını gösteriyorlar. Eskiden torbalarımız dolar taşar, taşıyamazdık. Şimdi bana bir teyzeciğim, dört gün önce Çekmeköy’de, 82 yaşında, yanaştı böyle. ‘Başkanım’ dedi, ‘canım erik çekti, aldım’ dedi. Bana torbayı gösterdi. Torbada beş tane erik, ‘5 liraya aldım’ dedi. Beş tane eriği… Tanesi 1 lira. Onun için bu büyük bir kriz. Bu şehrin evlerinin kirasını, bu şehirde yaşayanlar ödeyemez durumdadır. Biz, bu sene çocuklara eğer bu öğrenci yurtlarını açmasaydık gençlere… Anadolu’dan buraya yerleştirdiğimiz kızlarımız, oğullarımızın söylediğini söyleyeyim. ‘Bu yurt çıkmasaydı, siz bana burs vermeseydiniz, beni ailem üniversite okumaya yollamayacaktı.’ Bakın, burada çok deneyimli dostlarımız var. Konuştuğumuz yıllar 40 sene, 50 sene, 30 sene öncesi değil. Bakın, bunları konuşmak utanç verici. 21’inci yüzyılda, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Anadolu’daki bir gencimize, bir kızımıza, bir oğlumuza, ‘Oğlum sen İstanbul’a gideceksin ama ben senin kiranı ödeyemem, cebine de harçlık koyamam. Onun için seni üniversiteye yollayamıyorum’… Bu, büyük krizdir. Bundan, bu hükümeti yönetenlerin biraz vicdanı varsa utanması lazım.

    MERKEZ BANKASI’NIN KASASI 42 YILIN EN DİP NOKTASINDA: Şimdi göz boyamak kolay. Bakın, bugünün Türkiye‘sinde öyle bir para krizi var ki öyle bir finans krizi var ki. Allah muhafaza diyorum, bunlar iktidarda kalsınlar, şu anda Merkez Bankası’nın kasası 42 yılın en dip noktasında. 42 yılın, bakın ihtilal zamanlarının, 1980’lerden bu yana gördüğü en dip noktada. Onun için, efendim hani diyebilirsiniz ki ‘Dövizle mövizle benim ne alakam’…. Öyle demeyin, arabanın benzininden giydiğiniz cekete, kullandığınız ne bileyim bütün ürünlere, cep telefonundan şuna buna, her şeyi bu ülkenin ne yazık ki dövize bağlı. Onun için 28 Mayıs tarihi çok önemli. Bu seçim, yalnızca cumhurbaşkanlığı seçimi değil, kıymetli hemşerilerim. Türkiye’nin geleceğine dair bir karar verme sorumluluğu içeriyor. Şunu biliyorum; bu millet, bu sorumluluğu taşıyacak ve doğru kararlar alacak vicdana ve muhakeme yeteneğine sahiptir. Ben, vatandaşımıza güveniyorum. Bu memleketin, milletin ferasetine güveniyorum. Onun için, bu iktidarın devam etmesi halinde olabileceklerini düşünemiyorum bile.

    BOZULMUŞ EKONOMİMİZ İYİCE ÇÖKER VE VATANDAŞ BUNA İTİRAZ ETTİKÇE DE VATANDAŞIN SESİNİ KESMEK İÇİN ONA BASKIYI ARTIRIRLAR: Bakın, milletin kaynaklarını bir avuç ayrıcalıklı, torpilli insanların zenginliği için harcamaya, göz göre göre devam ederler. Bu ülkeyi iyice dışa bağımlı hale getirirler. Bozulmuş ekonomimiz iyice çöker ve vatandaş buna itiraz ettikçe de vatandaşın sesini kesmek için ona baskıyı artırırlar, insanları konuşturmazlar. Bakın, bu gençler bir tweet attı diye, fikrini söyledi diye kapısına polis dayanır. Bakın, böyle bir toplum haline getirilir, özgürlüğünü kısıtlarlar. Bu karanlık geleceği değiştirmek de sizin elinizde. Bakın, güzel hanımefendiler, burada dertleşiyoruz, bunlar önemli. Şimdi benim sevgili vicdanlı hemşerilerim, özellikle hanımefendiler, özellikle sizler bakın. Burada vatandaşımın her yüzü var, memleketimin her insanı var. Az çok, bu şehirde yaşayan, yani 81 vilayetinden tut, Balkanlar’dan gelen muhacir soydaşlarımıza varıncaya kadar her taraftan insanın yüzünden anlarsınız. Her insanımız, rengimiz burada var. Bu millet, birbirinin inancına saygılıdır. Bu millet, birbiriyle milli duygularını yarıştırmaz. Omuz omuza maça gider, milli maçı izler gibi, milli duygularıyla coşar, evine döner. Bu milletin, bayrağına olan, birbirine olan inancının asla yarışı olmayacağını bilir. Ya bunlar, ‘bana oy vermeyenler terörist, oy verenler milli’. Aklı gitmiş, beyni gitmiş.

    NE İMAMI? İMAM MİMAM DEĞİL O, MÜPTEZEL: Bakın, öyle garip olaylar yaşadı ki güzel dostlarım. Geçenlerde belki gördünüz. Bakın, bir cami imamı, vatandaşlara vaaz ederken bugünün iktidarını savunuyor. ‘Tabancam mermi dolu’ diyor, ‘o gece ben neler yapacağım, bilin’ diyor. Bunu diyen müptezel imama… Hiç önemli değil, yuhalayın. Hiç önemli değil, yuhalanacak adam zaten. Efendim açığa alınmış bilmem ne. Bugünün iktidarı yarın onunla fotoğraf çektirir ha, onu söyleyeyim size. O vaiz koltuğu, benim sevgili peygamberimin koltuğu. Hazreti Muhammed’in koltuğu. Sen, o koltukta konuşurken o koltukta dinimizin güzelliklerini anlatacaksın, inancımızın güzelliklerini anlatacaksın. Komşusu açken tok yatan benden değildir diyeceksin? Sen o koltukta kalkıp, çıkıp cemaatin huzurunda başkalarına terörist diye cihetinde bulunamazsın. Ne imamı? İmam mimam değil o. O müptezel. Bakın, o müptezel. Kötü olan ne? Bu kötü değil. İşimizi imamla, burada İmamoğlu var, onu çözeriz sorun olmaz. Bundan endişeniz olmasın, hiç korkumuz yok. Ama mesele ne biliyor musunuz? Orada bir vatandaş çıkıyor, ona tepkisini gösteriyor. İmam, o camide vatandaşı ayağa kaldırıyor, diğer vatandaşları o tepkiyi gösteren vatandaşa saldırtıyor; o daha kötü. Yani cemaatin aldanması daha kötü, mesele orada. O bakımdan benim sevgili dostlarım, bu meseleyi çözmemiz lazım, bu samimiyetsizliği çözmemiz lazım. Bu niye böyle oldu biliyor musunuz? Siz caminin içinde miting yaparsanız oradaki imamlarda size tabi olur. Cami, milletin ibadethanesi. Cami nedir, biliyor musunuz? Cami, insanların eşitlendiği yerdir. Kulun Allah’la, yaratanla baş başa kaldığı yerdir. Yaratanla kul arasına orada kimse giremez. Ve oradaki din görevlileri, insanlarına güzel ahlakı anlatır, Hazreti Peygamber’imizi anlatır. Yaradan’ın ayetlerinden örnekler verir, orası siyaset yeri değildir. Siyasetin kışlada, okulda işi olmaz. Kurban olayım, bak bu millet çok büyük badireler atlattı, çok büyük sıkıntılar çekti. Bu kafayı destekleyenler, bu akla sahip olanlar, güzel insanlarımızı sıkıntıya sokar.

    KENDİSİ YALAN KONUŞTUĞUNU İTİRAF EDİYOR. ÇIK, MİLLETTEN ÖZÜR DİLE. BU İFTİRAYI ATTIĞIN İNSANDAN ÖZÜR DİLE: Ya bu milleti niye birbirine düşürüyorsunuz be kardeşim? Ya bir ülkenin cumhurbaşkanı, bakın nedir biliyor musunuz? Benim ruhumda devletin başındaki insan… Bin yıllık geleneği olan bu Cumhuriyet… Bakın, bu topraklarda bin yıllık geleneği var. Daha geriye gidersek daha fazlasını buluruz. Bu millete ait devlet geleneği; devletin başındaki cumhurbaşkanı bir ana gibidir, bir baba gibidir. Anne baba, evladını ayırt eder mi? Evladına bakarken ‘sen şusun, sen busun’ der mi? Yahu ‘terörist’ diyor, ‘vatan haini’ diyor, şunu diyor, bunu diyor. Ondan sonra da ‘ama montaj, ama şu, ama bu’ diyerek yalan da konuşuyorlar. Kendisi yalan konuştuğunu itiraf ediyor, Çık, milletten özür dile. Bu iftirayı attığın insandan özür dile. Sevgili dostlarım, güzel insanlar; iftira atmak, yalan konuşmak büyük günahtır. Bakın, büyük günahtır. Kul hakkı yemek büyük günahtır. Bunlarla siyaset yapılmaz. Bunlarla alacağın oyu Allah kahretsin diyeceğim ama kahır okumak istemiyorum. Ya ben size bir şey söyleyeyim mi? Ben oy kazanacağım diye şurada bir vatandaşımın kalbini kırsam, ben o gece uyuyamam biliyor musunuz? Bu dili kullananlar evinde başını yastığa nasıl rahat koyuyor, ben anlamıyorum. Ama farkımız ne olacak biliyor musunuz? Bunların koltuğu bittiği gün, milletin yüzüne çıkıp bakamayacaklar. Ben diyorum ki ahlaklı, erdemli bir yöneticilik. Ahlaklı, erdemli yöneticilik nedir biliyor musunuz? Koltuk, millete ait o koltuğun süresi bittiğinde ceketini alıp, Ayazağa’ya gelip şu kahvede, şu esnafta oturup çayını, kahveni içebiliyorsan sen iyi insansın. Ama koltuğun bittiği gün, milletin huzuruna gene 50-100-200 korumayla geliyorsa sen git uzayda yaşa. Bu memlekette sana yer yok.

    ‘BUNLAR TERÖRİST’ DİYOR YA BU ÜLKEDE PKK’NIN SALDIRDIĞI TEK LİDER KILIÇDAROĞLU: Bak, bu memleketin insanı samimiyeti sever. Onun için bunlar yoruldu, bunlar bitti. 30 yıl önceki, 25 yıl önceki diline bakın, şimdi başka bir dil. Yani o koltuğu korumak için memleketi berbat etmelerine rağmen tek dayanakları kaldı. Millete bir şey anlattıkları yok. Sadece muhalefetin aktörlerine fitne, fesat, iftira, yalan. O bakımdan sevgili dostlarım, sorumluluğumuz büyük. 28 Mayıs’ta önümüzdeki pusulada iki tane aday var. Mührü basacağınız kişi erdemiyle, ahlakıyla; hak, hukuk, adalet mücadelesiyle, kul hakkı yememesiyle… ‘Bunlar terörist’ diyor ya bu ülkede PKK’nın saldırdığı tek lider. O saldırıda ben oradaydım, Artvin’de idim, ben yanındaydım. Hak, hukuk, adalet mücadelesini kendine adamış ve… Milletin iktidarı, millete ait iktidar. Bir kişiye ait iktidarı çöpe atacağız. Milletin iktidarı gelecek, bir kişinin iktidarı gidecek. O pusulada iki isim var, hepiniz Kemal Kılıçdaroğlu’na mührü basmaya hazır mısınız? Yeni bir dönem geliyor, farklı bir dönem, güzel bir dönem. Milletin oyuna ihanet etmeyenlerin, ülkeyi saraylarda değil halkın içinde halkla birlikte yönetenlerin dönemi geliyor. Yalanları montajlayarak değil.

    BU AKIL TUTULMASINI SONA ERDİRECEĞİZ: Bu akıl tutulmasını sona erdireceğiz. Ve iktidara millet girecek. Siz geleceksiniz ablacığım. Sevgili kardeşim; sen geleceksin, sen. Güzel kızım; sen geleceksin. Giyimine, kuşamına, yaşamına bakmadan, benim her etnik kökenden, her inanıştan milletimiz iktidara gelecek. Uzlaşma, aydınlık iktidara gelecek. Mantık iktidara gelecek. Türkiye’yi üretimiyle, ekonomisiyle dünya lideri yapabilmek için demokrasisiyle, özgürlüğüyle örnek bir ülke haline getirebilmek için hep beraber bu işi başaracağız. Ne kadar demokrasi, o kadar zenginlik. Bir kişinin aklı, bir ülkeyi batırır. Ama bu milletin ortak aklı, ülkeyi çıkarır yukarıya, ayağa kaldırır. Bir kişinin aklı, bu ülkeyi rezil, kepaze eder. Ama bu milletin aklı, bu ülkeyi itibarlı, hak ettiği yere taşır. Onun için sandığa gideceğiz, oyumuzu vereceğiz. Hep beraber elimizden geleni yapacağız. Başka bir tur yok. Bakın, ilk maç bitti. Oradan bir averaj maveraj yok. Maç 0-0 başlıyor.

    BENİ TANISA, KALBİNE BİR SANİYEDE GİRECEĞİM: Burada konuştuk. Ağzımızdan kötü bir söz çıktı mı? Birine kötü bir şey söyledik mi? Kötü söz, sahibine aittir. En kötü sözüm ne biliyor musun? ‘Allah onu ıslah etsin. Allah onun gazabından bu milleti korusun.’ Birisi siyaseten bana hasımlık yapıyor, yanımdan geçerken içim nasıl biliyor musunuz? Nasıl üzülüyorum biliyor musunuz? Bazen bana diyor ki eşim, ‘Sen bu işi niye yapıyorsun bu kadar üzülüyorsan.’ E üzülüyorum, ne yapayım? Bana niye kızıyor? Ben onun hakkında kötü konuşmuyorum, kötü bir şey söylemiyorum. Niye kızıyor biliyor musunuz? İnandığı insan beni kötülediği için kızıyor. Halbuki beni tanımıyor ki. Beni tanısa, kalbine bir saniyede gireceğim. Buna inanıyorum. Çünkü iyi insanlarız biz. Bu memleketin her insanı için iyi şeyler düşünüyoruz. Ne yapacağız? Kötülüğü çöpe atacağız. İyilik kazanacak, dürüstlük kazanacak, ahlak kazanacak, erdem kazanacak, çalışkanlık kazanacak. Var mıyız?

    BENİ GENEL BAŞKAN’A ŞİKAYET EDENİN 6 TANE ÇOK YAKIN AKRABASI İBB’DE ÇALIŞIYOR: Biz iktidara geliyoruz. Kimseyle ilgili kötülük yapmayacağız. Bakın, geçenlerde Genel Başkan’ımız bir televizyon programına katıldı, Babala TV diye. Orada biri çıktı dedi ki benim için, ‘Beni işten attı’ dedi. ‘Sözünüzde durmadınız’ dedi. Yayınladık ama söyleyeyim. Bu vatandaş, bir taşeronda çalışıyor, direkt bizde çalışmıyor. Ama bizimle 2,5 sene çalışmış zaten. 2021’in sonunda taşeronun sözleşmesi bitmiş, onun da iş akdi feshedilmiş. Daha ileri bir şey söyleyeyim mi? Daha bugün Genel Başkan’a verdim notu. 6 tane çok yakın akrabası da -isim vermeyeceğim, yakınlığını vermeyeceğim- bizle çalışıyor. Sülalece bizdeler. Bizden önceki dönemin çalışanları. Ama ona rağmen, hiçbirinin saçının kılına dokunmadık. Çalıştığı için, çalışkan olduğu için, içinde terfi eden bile var. Bu kadar iyiyiz bak. Ama o, televizyona çıkıp benimle ilgili, beni Genel Başkan’a şikayet edip, Genel Başkan’a da fütursuzca, ahlaksızca, ‘Namus sözü verdin’ deyip onu aşağılamaya çalışan akıl, işte o kötü akıl.”

    BENİMLE İLGİLİ SEÇİMDE AĞZA ALINMAYACAK ŞEYLER YAZMASINA RAĞMEN DOKUNMAMIŞIZ: Bakın, bir şey daha söyleyeyim mi? Benimle ilgili seçimde o kadar ağza alınmayacak, dalga geçecek şeyler yazdı ki 2019’da. Ona rağmen dokunmamışız. Ona rağmen 2,5 sene çalışmış. Bizde ne var biliyor musunuz? Bizde Hazreti Ömer’in adaleti var. Bizde Hazreti Ali’nin ahlakı var. Biz, bu toprakların inançlarından geliyoruz. Bizde Hazreti Mevlana’nın hoşgörüsü var. Bizde Hacı Bektaş-ı Veli’nin hoşgörüsü var. Biz, bu toprakların insanıyız. İnsan ayırt etmeyiz be kardeşim. Onun için bu kötülüklere son verelim. Bu memleketin memuru, amiri, bürokratı bizden endişe etmesin. Biz, onların haklarını daha iyi koruyacağız. Bak, 20 senedir konuşamıyorlar. Biz yönetime geldiğimizde fikrini söyleyecek, aklını masaya koyacak. Bunlar, onları neredeyse konuşamaz hale getirdiler. Bu memleketin şu anki otoriter yönetimi, hepsini üç maymuna dönüştürdü. Ne görüyorlar ne konuşuyorlar ne duyuyorlar. Biz, onların bütün duyularını açacağız. Aklıyla, bilgisiyle, fikriyle, devletin bir parçası olacaklar.

    BU MİLLETİN KALBİNE GİRENİ, ANCAK MİLLET YOLLAR: Onun için biz, çok erdemli bir döneme hazırlıyoruz. Bu dönemi anlatın diye anlatıyorum bunları. Bir kişiyi ikna edin. Başka hiçbir şey istemiyoruz. Allah bizi mahcup etmesin size, milletimize. Allah bunlara iktidar nasip etsin, bunların ilk işleri ne olacak biliyor musun? İlk işleri İstanbul’u talan etmek olacak. Zaten diyorlar; efendim Ekrem İmamoğlu’nun defterini düreceklermiş. Bu milletin kalbine gireni, ancak millet yollar. Onun için İstanbul’a da Türkiye’ye de Ayazağa’ya da Sarıyer’e de sahip çıkacağız. Hazır mıyız? Çalışacağız. ‘Ya zaten bir gün kaldı…’ Olsun. 24 saat, 30 saat çalışacak mıyız? Hazır mıyız? Sandıkta görev alacağız. Sandığa sahip çıkacağız. Tamam mı? Bu bayraklarımızla, canım bayraklarımızla 28 Mayıs’ı demokrasi bayramına dönüştüreceğiz. Hazır mıyız? Allah sizi korusun, bu demokrasi bayramına dönsün, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olsun, Çankaya’ya Atatürk’ün evine hep beraber yürüyelim. Kalın sağlıcakla. Her şey çok güzel olsun.”

  • İMAMOĞLU: “BİR ÜLKENİN CUMHURBAŞKANI, MİLLETİNE MONTAJLA, KUMPASLA, UYDURMA VİDEO GÖSTERİR Mİ? MADEM MONTAJ OLDUĞUNU ANLADIN, YİNE ALDATILDIN, ÇIK MİLLETTEN ÖZÜR DİLE”

    İMAMOĞLU: “BİR ÜLKENİN CUMHURBAŞKANI, MİLLETİNE MONTAJLA, KUMPASLA, UYDURMA VİDEO GÖSTERİR Mİ? MADEM MONTAJ OLDUĞUNU ANLADIN, YİNE ALDATILDIN, ÇIK MİLLETTEN ÖZÜR DİLE”

    Haber : OKTAY YILDIRIM – Kamera: ADEM KARABAYIR

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bağcılar’da vatandaşlara seslenirken “Bu insanlar, son 1-1,5 aydır dillerindeki bütün kötülükleri kustular. Bize ‘terörist’ dediler. Kendilerine oy vermeyenlere ‘terörist’ dediler. Allah aşkına, bir ülkenin cumhurbaşkanı, milletine montajla, kumpasla, uydurma video gösterir mi? Madem montaj olduğunu anladın, yine aldatıldın, çık milletten özür dile. Çık de ki ‘Ben, uydurma bir video yayınladım’ de. Onu da demiyor. Bunlar, en temel sınav olan insanlık sınavını bile veremediler. Milleti bize karşı kışkırtmaya çalışıyorlar. Ben, vatandaşımıza kızmıyorum. Ben, onları bu hale getiren bu sisteme ve o bir avuç insana kızıyorum. Bizim hesabımız onlarla’ dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün Bağcılar’daki Kirazlı Metro İstasyonu Meydanı’nda vatandaşlara seslendi. İmamoğlu, şunları söyledi:

    “BİRAZ HAYAL KURALIM: Biraz, hayal kuralım. Öyle bir Türkiye hayal edelim ki hep birlikte, kavga istemiyoruz ve asla kavga etmiyoruz. Kardeşçe, huzur içinde, tüm ülke tek yürek olmuş, hep birlikte yaşıyoruz. Birbirimizin dertleriyle dertleniyoruz. Birbirimizin sevinciyle mutlu oluyoruz. Ayrımız gayrımız yok. Birbirimizi çok seviyoruz. Milletçe tek vücut olmuşuz. Ekonomi tepetaklak yuvarlanmıyor. Ekonomi, düzgün ve liyakatli insanların elinde ayağa kalkmış. Dünyayla yalandan değil, uydurma değil, gerçekten rekabet eden bir Türkiye var. Hayalimize devam edelim. Ülkenin yetkili ağızlarının, sırf bir başka partiye oy verdikleri için kendi vatandaşlarını ‘terörist’ ilan etmediği bir Türkiye var. Bunu hayal edelim. Farklılıklarıyla, güzel insanlarıyla, güzel milletinin o renkleriyle çok güzel, çok güçlü bir ülke var. Böyle olursak, soruyorum size, şu pırıl pırıl gençlerimizle, şu güzel insanlarımızla bu milleti kim tutabilir? Hiç kimse tutamaz. İstihdamda, üretimde, kalkınmada önümüzde kim durabilir? Kimse duramaz önümüzde. Hep birlikte bu hayali gerçek yapmaya hazır mıyız?

    DÖRT YIL ÖNCE, İSTANBUL’A İHANET EDENLERE HEP BİRLİKTE ‘DUR’ DEDİNİZ: Tarihi bir seçimin arifesindeyiz. Önümüzde iki seçenek. Ya değişime oy vereceğiz ve ülkeyi saplandığı bu bataklıktan, ekonomi çöküşünden, işsizlikten, yoksulluktan, adaletsizlikten hep birlikte kurtaracağız ya da cennet vatanımızın, bu güzel milletimizin göz göre göre bir girdabın içinde oradan oraya ne yazık ki savrulmasını seyredeceğiz. Sizlere güvenimiz sonsuz. Bu ülkenin gidişatına seyirci kalmayacağınızı biliyoruz. Bakın, dört yıl önceyi hatırlayın. İstanbul’daki o kötü gidişe, İstanbul’a ihanet edenlere, İstanbul’u rant uğruna tepetaklak edenlere, orasını burasını çekiştirenlere siz, hep birlikte ‘dur’ dediniz. ‘Dur’ dediniz ve durdurdunuz. Çeyrek asır boyunca bu şehri yönetenlerin iş yapamaz hale geldiğini sizler gördünüz. Değişim istediniz. ‘Bunlarla yürümez’ dediniz. Bizim için, hatırlayın, sizlere ne yalanlar söyledi. Ne dediler? ‘Bu adam gelirse sosyal yardımlarınızı keserler’ dediler. Doğru mu? Bunu hem İstanbul için hem diğer şehirlerimiz için söylediler. Peki ne yaptı sizin bu kardeşiniz? Ekonomik zorlukların çok büyük olduğu dönemde sosyal yardımları tam 5 katına çıkarttık. Keşke ülkeyi yoksullaştırmasalardı, keşke ülkeyi kötüleştirmeseydiler de biz, yoksulluğa katkı sunmasaydık. Ama ekonomiyi batırdılar.

    GÖREVE GELDİKTEN BUGÜNE, ‘YAPAMAZSINIZ’ DEDİKLERİNİ TEK TEK YAPTIK: Bakın, biz, dört yıl önce göreve geldikten bugüne, ‘Yapamazsınız’ dediklerini tek tek yaptık. Şimdi yine aynı karalamayı yapıyorlar. Ne diyorlar? Yine ‘Yapamazsınız’ diyorlar. Bal gibi yapacağız kardeşim, bal gibi yapacağız. Bu milleti biz ayağa kaldıracağız. Hatırlayın, ne dedik? ‘0-4 yaş arası çocuğu olan annelere ulaşımı ücretsiz yapacağız’ dedik. Meydanlarını tek tek gezdi Sayın Cumhurbaşkanı, aday gibi bütün İstanbul’u dolaştı. Ne dedi? ‘Kimin parasını kime veriyorsun’ dedi bana. Ben de ne dedim? ‘Milletin parasını millete veriyorum’ dedim. İstanbul’da nasıl 0-4 yaş arası çocuğu olan annelere ulaşımı ücretsiz yaptıysak bundan sonra da hizmetlerimizi öyle yapacağız. İstihdam ofisleriyle 110 bine yakın insana iş bulduysak yine öyle yapacağız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak 11 tane öğrenci yurdu açmışsak öyle yapacağız. ‘Yapamaz’ dedikleri neleri yaptık? Çocuklarımıza adil fırsatlar yaratmak için yola çıktık. Bugün, artık neredeyse 6 bine yakın öğrencisi olan kreşlerimiz var. Bağcılar’da, dört yıl içerisinde İBB olarak, ‘O partiye ait, bu partiye ait’ demeden yoğun bir çalışma yürüttük. Bağcılar’da şimdi çok özel bir açılıştan geliyoruz. Artık çok güzel bir öğrenci yurdu açtık, tam 511 öğrenci kapasiteli. Hepimizin sevdiği, Allah rahmet eylesin, Cüneyt Arkın’ın adını koyduk. İçinde her şey var.

    BUNLARIN 10-15 YILDA YAPAMADIKLARINI, BU KARDEŞİNİZ SİZLERLE BERABER, 4 YILDA YAPACAK: Göreceksiniz, bunların 10-15 yılda yapamadıklarını, bu kardeşiniz sizlerle beraber, ekibiyle beraber dört yılda yapacak. Biz, siyasi görüş gözetmeyiz. Vatandaş oymuş, buymuş, ondanmış, bundanmış, bakmayız. Size hizmet etmek için göreve geliriz. Yalnızca sizin faydanız için; güzel kızlar, yakışıklı delikanlılar, sizin için çalışırız. Ülkenin tüm yetkili kişileri böyle olmak zorunda. Sizler, vatandaşlar olarak devlet görevlilerine diyeceksiniz ki ‘Madem seni seçtim, siz bizim hizmetkarımızsınız’ diyeceksiniz. Evet, biz onun için göreve geliyoruz. Gördüm annemizi, gördüm. Onu içeri alırsınız ve ellerinden öpeceğim onu. Vatandaşım, ekmek alacaksa ‘Param yok, kahvaltıda çocuğumun önüne koyacağım bir şey yok’ diye düşünüyorsa bu, ülkeyi yönetenlerin suçudur kardeşim. Bunu söylemekten asla geri durmayın. Bunu değiştirmekten asla geri durmayın. Ey vatandaşım, söz sizde. Karar verme yetkisi sizde. Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği için değişimden asla korkmayın. Herkes, muhakkak kararlı olacak. Anlaştık mı?

    SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA VERİN OYLARI, BU İŞ BİTSİN: Bu insanlar, son 1-1,5 aydır dillerindeki bütün kötülükleri kustular. Bize ‘terörist’ dediler. Kendilerine oy vermeyenlere ‘terörist’ dediler. Allah aşkına, bir ülkenin cumhurbaşkanı, milletine montajla, kumpasla, uydurma video gösterir mi? Madem montaj olduğunu anladın, yine aldatıldın, çık milletten özür dile. Çık de ki ‘Ben, uydurma bir video yayınladım’ de. Onu da demiyor. Özür dilemek erdemdir. Topluma öyle zarar verdiler ki. Ama bu kardeşimiz size söz veriyor. Bakın, biz, asla ve asla kötü dil kullanmayacağız. Ben, hepinize net olarak ifade edeyim; efendiliğiyle, bu milleti birbirinden ayırmayan yüreğiyle; hak, hukuk, adalet mücadelesiyle Millet İttifakı’nın bugünlere gelme sebebi olan cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na verin oyları, bu iş bitsin. Bu yeni dönem, bu oy kullanacağımız süreç, bir cumhurbaşkanı değiştirme süreci değil sadece. Bu süreç, bunların uydurduğu o kötü rejimin, o sistemin çöpe atılacağı bir seçim. O sistemi çöpe atacağız. Milletin sistemi, Cumhuriyet’in sistemi, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu bu sistem gelecek. Kadınların hakkı için, gençlerin umutları için, çocuklarımızın geleceği için, milletimizin güzel geleceği için hep birlikte Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceğiz.

    EN TEMEL SINAV OLAN İNSANLIK SINAVINI BİLE VEREMEDİLER: Bunlar, en temel sınav olan insanlık sınavını bile veremediler. Milleti bize karşı kışkırtmaya çalışıyorlar. Biz yılmayız. İnsanlarımızın bir kısmının aldatıldığını görüyorum. Onların kalplerine kötülük sokuyorlar. Bakın, onları da iyileştireceğiz. Onlar da bizim insanımız. Ben, vatandaşımıza kızmıyorum. Ben, onları bu hale getiren bu sisteme ve o bir avuç insana kızıyorum. Bizim hesabımız onlarla. Dolayısıyla milletimizi istedikleri kadar kandırmaya uğraşsınlar, ne yaparlarsa yapsınlar, yalan söylemek, iftira atmak bizim kitabımızda yazmaz. Bizim kitabımızda particilik yapmak yok. Bizim kitabımızda ayrımcılık yok. Bizim kitabımızda insan olmak var, insan. İnsana saygı var. Vatandaşa saygı var. Vatandaşın derdiyle dertlenmeyenlerden asla olmayacağız. Milletin kaynaklarını bir avuç insan için değil, sizin için kullanacağız. Millet için kullanacağız. Makamların, mevkilerin gereği budur. 28 Mayıs, makamının gereğini yapmayanların biletini vatandaşların kestiği gün olacak. 28 Mayıs, toplumun tüm kesimlerinin sorunlarına çözüm arayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ülkeyi huzura kavuşturmak için yola çıktığı gün olacak. 28 Mayıs’ta, hayatınızı güzelleştirecek günleri başlatacaksınız. 28 Mayıs’ta, ekonomiyi düzelteceklere geçit verin. 28 Mayıs’ta, her şeyin çok güzel olacağı yarınlara oy verin.”

  • İMAMOĞLU, KENDİSİNİ PROTESTO EDEN VATANDAŞLARA “SİZ PKK’YLA YAN YANASINIZ” DİYEN BAKAN SOYLU’YA TEPKİ GÖSTERDİ: “YA BUNLAR ŞARLATAN. BUNLAR KÖTÜ İNSAN. ALLAH, BUNLARIN AHLAKSIZLIĞINDAN BU MİLLETİ KORUSUN”

    İMAMOĞLU, KENDİSİNİ PROTESTO EDEN VATANDAŞLARA “SİZ PKK’YLA YAN YANASINIZ” DİYEN BAKAN SOYLU’YA TEPKİ GÖSTERDİ: “YA BUNLAR ŞARLATAN. BUNLAR KÖTÜ İNSAN. ALLAH, BUNLARIN AHLAKSIZLIĞINDAN BU MİLLETİ KORUSUN”

    Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: ADEM KARABAYIR

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gazi Mahallesi’nde kendisini protesto eden vatandaşlara, “Siz PKK’yla yan yanasınız, omuz omuzasınız” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya tepki gösterdi. İmamoğlu, “Bugün kendisini protesto eden, ‘Hak, hukuk, adalet’ diyen, ona karşı olan kişilere, ‘Siz PKK’yla yan yanasınız, omuz omuzasınız’ diye bir bakan mikrofondan anons ediyor. Ondan sonra da ‘ohhh ohhh’ yapıyor. Ya bunlar şarlatan. Bunlar vallahi şarlatan. Bunlar kötü insan. Allah, bunların ahlaksızlığından bu milleti korusun. Bunların davranış bozukluklarından bu milleti korusun” dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim çalışmaları kapsamında Zeytinburnu ve Güngören’in ardından, Bayrampaşa’da da bir dizi etkinlik gerçekleştirdi. Altıntepsi kapalı pazarda vatandaşlar ve esnafla bir araya gelen İmamoğlu, yurttaşlarla ekonomik kriz ve seçim gündemli sohbetler yaptı. Daha sonra İsmet Paşa Mahallesi’ne geçen İmamoğlu, Akpınar Parkı’nda, vatandaşların yoğun ilgisi altında çay molası verdi. İmamoğlu, Güngören’in ardından günün ikinci halk buluşmasını, Kartaltepe Mahallesi’ndeki eski lunapark alanında gerçekleştirdi. Meydanı ve evlerinin balkonlarını, pencerelerini dolduran Bayrampaşalılar, İmamoğlu’na sevgi gösterilerinde bulundu. İmamoğlu, coşkulu kalabalığa yaptığı konuşmada şunları söyledi:

    “BU MİLLETİ NİYE BİRBİRİNE DÜŞÜRÜYORSUNUZ? OY İZÇİN DEĞER Mİ?: Toplumun her katmanı burada. Giyimi, kuşamı, yaşam biçimi, hiç fark etmiyor. Hepimiz, bizim için candır. Hepimiz kurban oluruz bu memleketin her evladına, her insanına, kadınına, erkeğine. Her yöresine, her etnik kimliğine hizmet etmenin yolunu arıyoruz. Ve bu yolu, 28 Mayıs’ta hep birlikte başlatacağız. Bayrampaşa, çok karma ilçelerimizden bir tanesi. Burada Türkiye‘nin bütün fotoğrafını, bütün manzarasını çekebilirsiniz. Komşusunuz, omuz omuzasınız. Acı günlerimizi, iyi günlerimizi hep birlikte yaşıyoruz. Yakın bir komşumuz, buradaki binalardan birinde yaşayan, çok sevilen, sayılan bir büyüğümüz Muzaffer Anlak Beyefendi rahmetli olmuştur. Rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. Allah rahmet eylesin. Bütün ailenize sabır diliyorum. Bugün burada bir miting yapıyoruz. Ama onun ruhuna Fatiha okuyoruz, onun ruhuna dua ediyoruz. Şimdi acıları paylaşıyoruz, iyilikleri paylaşıyoruz, güzellikleri paylaşıyoruz. Kurban olayım, bu milletin içine niye nifak sokuyorsunuz? Bu milleti birbirine niye düşürüyorsunuz? Oy için değer mi? Siyaset için değer mi?

    YA SEN KİMSİN, BİRİNE ‘TERÖRİST’ DİYECEKSİN, BİRİNE ‘PKK’LI’ DİYECEKSİN. BİRİNE ‘VATAN HAİNİ’ DİYECEKSİN?: Allah aşkına; bu oy dediğiniz, parti dediğiniz, makam dediğiniz şey, milletin takdiriyle olur, ama milleti aldatarak olmaz. Bugünü kazansan bile, yarınları kaybedersin. Bir Allah’ın kulunun kalbini kırmak, bir insana iftira atmak, bir yalanı gerçekmiş gibi insanlara anlatmak nasıl yapılır, benim aklım, terbiyem, ahlakım almıyor. Bakın; birini protesto edebilirsiniz. Birine kızabilirsiniz. Sevmeyebilirsiniz. Hizmetlerini kabul etmeyebilirsiniz. Ama Allah aşkına, -ya sen kimsin- birine ‘terörist’ diyeceksin, birine ‘PKK’lı’ diyeceksin. Birine ‘vatan haini’ diyeceksin. Aldatmanın, aldanışın bugün Bayrampaşa’da bir olayını yaşadık pazar yeri ziyaretimizde. Ben ne diyorum? Kimseye, ‘Oyunuzu istiyorum’ demiyorum. Hayırlı işler diliyorum. Bereketli pazarlar diliyorum. ‘Gününüz bereketli olsun’ diyorum. Kimseyi de orada, ‘Bana oyunu ver, biz oyunuzu istiyoruz’ vallahi de demiyorum, billahi de demiyorum. Gezintim hep böyledir pazar yerlerinde. Meydanlarda isterim. Televizyonlarda isterim. O ayrı. Ya da birebir siyasi toplantılarda bunu isterim. Ama pazar yerinde Belediye Başkanı kimliğimle gezdiğim için, insanlara nezaketli davranırım. Şimdi öyle girmişim, hayırlı işler demişim. Daha birinci tezgâh. Esnaf… Esnaf değil, öyle esnaf olmaz. Bana direkt, ‘Sen PKK’lısın. PKK’lıyı istemiyorum’ dedi. Sabırla uyardım. Israrla ‘PKK’lısın, PKK’yla yan yanasın…’ Böyle ısrarla… ‘O zaman sen PKK’lısın demek ki’ dedim.

    BUNU BENİM YÜZÜME SÖYLEYEN ALDANMIŞ ZAVALLIYI ALDATANLAR ESAS GÜNAHKAR: Ben, bir terör örgütünün ismini burada böyle anmaktan utanıyorum. Bunu benim yüzüme söyleyen kişi, o aldanmış zavallı… Onu aldatanlar, esas günahkâr. Ben toplumdan birisine ne dava böyle açarım ne ederim; çözüm ararım. Ama onu dava edeceğim. Sonuna kadar da hakkımı arayacağım. Efendim yazıyorlar, ben ona, ‘Ahlaksız, terbiyesiz’ demişim. Daha ne diyeyim? Tabii ki ahlaksız, terbiyesiz. Niye? Arkadaşlar, burada hiç kimsenin milli duygularına laf etmek, benim haddim olabilir mi? Buna bir Allah’ın kulu boyun eğebilir mi? Biz ne için yaşıyoruz? Biz ailemiz için, yuvamız için, vatanımız için, milletimiz için, bayrağımız için yaşamıyor muyuz? Sen kim oluyorsun da bana terör örgütü üyesi, terörist muamelesi yapacaksın? Ama o zavallıyı dava edeceğim. Ama benim esas hesabım kiminle biliyor musunuz? Ona onu dedirtenlerle. Hesabım onlarla. Ben onlarca yalana, iftiraya, kul hakkı yemeye dair onlarca ayeti, Kur’an-ı Kerim’den çıkartır, burada okurum size. Ama bura yeri değil. Yahu Allah aşkına, Müslüman evladı, bir Müslüman, bizim dinimize mensup… Ama söyleyeyim, dini pazarlayanlar değil, inançlı insanlardan bahsediyorum- inancıyla, kalbiyle, yüreğiyle Allah arasında olanlardan bahsediyorum. O güzel inancımızın, bu kadar büyük günah dediği şeyi bu millete yaşatanlara yazıklar olsun. Ve onları Allah ıslah etsin. Onları Allah’a havale ediyorum. Allah onların gazabından bu milleti korusun. Evlatlarımızı korusun.

    BİR BAKAN MİKROFONDAN ‘SİZ PKK’YLA YAN YANASINIZ’ DİYE ANONS EDİYOR, SONRA DA ‘OHH OHH’ YAPIYOR. YA BUNLAR ŞARLATAN: Aradaki farkı söyleyeyim. Milletvekilliği çalışmasını yapan bir bakan, şu anda bir ilçemizde… Bugün kendisini protesto eden, ‘Hak, hukuk, adalet’ diyen, ona karşı olan kişilere, ‘Siz PKK’yla yan yanasınız, omuz omuzasınız’ diye bir bakan, mikrofondan kendisi anons ediyor. Ondan sonra da ‘ohhh ohhh’ yapıyor. Ya bunlar şarlatan. Bunlar vallahi şarlatan. Bunlar kötü insan.  Allah, bunların ahlaksızlığından bu milleti korusun. Bunların davranış bozukluklarından bu milleti korusun. Gerçekten korusun. Bunlara evlatlarınızı, çocuklarınızı sakın muhatap etmeyin. Bunları dinlemesinler. Bunlar insanları kötü yola sokarlar. Bunlar insanlarımızı birbirine düşürürler. Bunlar ne istiyor biliyor musunuz? Şu evde oturan, o evdekiyle konuşmasın. O başka partiyse, o başka partiyse, birbirine selam vermesin. Bu apartman, o apartmana bakmasın. En çok neye üzülüyorum biliyor musunuz? Pazara giriyoruz. Selam veriyoruz herkese. Bir kısım insanların başı öne eğik. Sanki bir düşman gelmiş. Niye böyle biliyor musunuz? O işte onları dinleye dinleye, kalplerini buz kaplıyor.

    BU SEÇİM, GENÇLERİN GELECEĞİNİN SEÇİMİ: Sevgili gençler, birbirinizi sevin. Birbirinize saygı duyun. Fikirlerinizi dinlemekten sakın kaçmayın. Birbirinizi anlamaya çalışın. Sizin ön yargınız yok. Pırlanta gibi kalbiniz var ve çok zekisiniz. Sevgili gençler, güzel kızlar, güzel yakışıklı delikanlılar, bu milletin geleceği sizlersiniz. Bunlara aldanmayın. Bu seçim sizin seçiminiz. Bu seçim, gençlerin geleceğinin seçimi. Bunlar, milleti birbirine düşürmek istiyorlar. Siz, inadına birbirinize sarılın. Birbirinizle kucaklaşın. Birbirinizi anlayın. Bakın bu memlekette her etnik kökenden insan var. Her inançtan insan var. Benim kalbim bana diyor ki ‘Bak Ekrem, bir kişiyi bile ayırt edersen, bir kişiyi bile geride bırakırsan, sen başarısız olursun. Herkese ışık tut’. Ben, bana oy vermeyene daha itinalı davranırım kalbini kazanmak için.”

    “VERGİLERİN SARAYA DEĞİL SMA HASTALARINA HARCANMASI KONUSUNA KATILIYORUM”

    Ekrem İmamoğlu, bu arada “Vergilerimiz saraya değil SMA hastalarına harcansın” diye döviz açan vatandaşa, “Sevgili kardeşim, kesinlikle vergilerin Saray’a değil, SMA hastalarına, evlatlarımıza harcanması konusuna katılıyorum. Bu sadece SMA hastaları değil, başka hastalıklar da var ve çok pahalı. Bu insanlarımızın çaresizliği beni üzüyor. Bu konu hem Cumhurbaşkanı Adayımızın hem de bizim konumuz. Bunu mutlaka çözüme kavuşturacağız. Seni güzel kalbinden dolayı tebrik ediyorum” dedi.

    İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    HEP BERABER BU MEMLEKETİ, BU CANIM DEVLETİMİZİ TEKRAR KURALLAR VE KURUMLAR DEVLETİ HALİNE GETİRECEĞİZ: Bayrampaşa’da birçok hizmetimizi anlatabilirim. Bakın bu meydanı ve cami inşaatını hızlıca bitireceğiz. Birçok inşaatımızı anlatabiliriz. Mesela Bayrampaşa Otogarı’nı çok güzel dönüştürdük. Orası artık insanlarımızın kütüphanesine, sahnesine gittiği bir yer haline geldi. Temizledik o pisliği. Bu ne biliyor musunuz? Yılların birikmiş pisliğini temizlendiği zaman ne hale geldiğinin göstergesi. Onun için temizleyeceğiz. Sahip çıkacağımız çok şey var. Sadece İstanbul’da değil, memleketin her köşesinde temizleyeceğimiz, sahip çıkacağımız çok özel önemli işlerimiz var. Biz bu seçimde, sadece bir cumhurbaşkanı seçmiyoruz. Bu seçim; başımıza bela olan, bizi birbirimize düşüren, ekonomimizi yerle bir eden, adaletimizi perişan eden, yargı sistemimizi yok eden, liyakati ortadan kaldıran, herkesi umutsuz hale düşüren, gençlerin geleceğe dair ümitlerini yerle bir eden bir düzeni, bir sistemi çöpe atma seçimi. Çöpe atacağız onu. Ve hep beraber bu memleketi, bu canım devletimizi tekrar kurallar ve kurumlar devleti haline getireceğiz.

    BU YÖNETİMİ BAŞIMIZA GETİRENLERİ TIPIŞ TIPIŞ EVLERİNE YOLLAYACAĞIZ: Bu memleketin başına gelen belalar, her konuyu bir kişinin bildiği, o tek kişilik yönetimin sonucudur. O bakımdan o tek kişilik yönetimi de bu yönetimi başımıza getirenleri de tıpış tıpış evlerine yollayacağız. Evet, o çiçekten günler çok yakın. Ne yapacağız? İnşallah 28 Mayıs’tan hemen sonra seçim bitecek ve biz, Kemal Kılıçdaroğlu’nu Atatürk’ün evine, Çankaya’ya yollayacağız. Onun için bu sistem çöpe gidecek. Yüzü millete dönük, milletin evlatlarını önemseyen, onun sözlerini, onun duygularını, onun birikimlerini alan, güçlendirilmiş bir sistemle, Türkiye’yi demokratik bir düzlüğe taşıyacağız. Bu seçim, onun seçimi. Bu seçim, aslında bir iyileşme seçimi. Bir değişim seçimi. Bu seçim; dürüstlüğün kazandığı, iyiliğin kazandığı, mertliğin kazandığı bir seçim olsun. Bu seçim; yalanın, kumpasın, şantajın ve iftiranın kaybettiği bir seçim olsun. Bunu sağlayalım. Memleketimizin geleceği için bu çok önemli. Biz milletiz, millet. Biz, Cumhuriyet’in evlatlarıyız. Özgürlüğüne düşkün, her bireyin güçlü olduğu, 86 milyon insanının güçlü olduğu bir memleketiz biz. Bunu unutmuyoruz. Kararlıyız. Çalışıyoruz. Oylarımıza sahip çıkıyoruz. Sosyal demokrasinin, birbirine saygının kazandığı bir seçim olsun istiyoruz. Başkalaştıran, düşmanlaştıran bir seçimin kaybettiği bir seçim olsun. Hep birlikte bunu başarabiliriz. Size çok inanıyorum. Her şey çok güzel olacak.”

  • HKP GENEL BAŞKANI EFE HAKKINDA ‘CUMHURBAŞKANINA HAKARETTEN’ AÇILAN 7 AYRI DAVA DOSYASI BİRLEŞTİRİLDİ. DURUŞMA ŞUBAT 2024’E ERTELENDİ

    HKP GENEL BAŞKANI EFE HAKKINDA ‘CUMHURBAŞKANINA HAKARETTEN’ AÇILAN 7 AYRI DAVA DOSYASI BİRLEŞTİRİLDİ. DURUŞMA ŞUBAT 2024’E ERTELENDİ

    SİNEM NAZLI DEMİR

    Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) Genel Başkanı Nurullah Efe hakkında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla açılan 7 ayrı dava dosyası birleştirildi. İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesi’nde birleşen dosyalara ilişkin ilk duruşmada savunma yapan Efe’nin beraat talebi reddedildi. Mahkeme, duruşmayı 20 Şubat 2024’e erteledi.

    HKP Genel Başkanı Nurullah Efe hakkında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla açılan 7 ayrı dava birleştirildi. Böylece Efe hakkında istenen ceza miktarı 32 yıla yükseltildi. Birleştirilen davaların ilk duruşması bugün İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşmaya tutuksuz sanık Nurullah Efe, Efe’nin avukatları, çok sayıda HKP avukatları ve üyeleriyle müşteki avukatları katıldı.

    EFE VE MAHKEME BAŞKANI ARASINDA GERGİNLİK

    Duruşmada savunma yapan Efe, “Şu anda ben Türkiye Cumhuriyeti adına, bu suç örgütünü ‘Tayyipgilleri’ yargılamak için burada bulunuyorum. Siz de mahkeme olarak kaçak sarayın ağzından çıkana itiraz edeni yargılamak için buradasınız” ifadelerini kullandı. Bunun üzerine mahkeme başkanı Efe’ye “Birbirimizi suçlamayalım, burası hepimizin ülkesi” yanıtını verdi. Efe de “Ülkem mahvoluyor. Burası onların ülkesi değil” diyerek mahkeme başkanına tepki gösterdi.

    “MÜSLÜMAN KİSVESİNE BÜRÜYON VE TÜRKLÜĞÜ AŞAĞILIYOR”

    Devletin yasalarının yok olduğunu ve çete devleti kurulduğunu öne süren Efe, savunmasına şu sözlerle devam etti:

    “Bunlar laik Cumhuriyet düşmanı. Herkes korkutulmuş ya da kandırılmış durumda. Tayyip’in diploması yok. Anayasa’nın 101. maddesi, ‘ Cumhurbaşkanı olabilmek için yüksek okul bitirilmeli’ diyor. Tayyip’in yok. O, gönlünden geçeni gerçek sanıp, o yalanı söylüyor ve inanıyor. Buna ‘kişilik bozukluğu’ denir. Ahlaksızlık meşrulaştırıldı. Tayyip’in bizi korkutabilme olasılığı, bir tarla sıçanının bir aslanı korkutabilme olasılığıdır. Dindar geçiniyorlar ama bütün sülalesi dolar milyarderi. Müslüman kisvesine bürünüyor ve Türklüğü aşağılıyor, zavallı. Benim vatanım bunların elinde.”

    MAHKEME BAŞKANI, DURUŞMAYI 20 ŞUBAT 2024’E ERTELEDİ

    Duruşmada söz alan Efe’nin avukatları, yargılamanın düşürülmesi gerektiğini savundu ve derhal beraat kararı verilmesini talep etti. Avukat Azime Ayça Okur, yargılamaya tepki göstererek “Konca Kuriş’in katilleri HÜDA PAR’la ittifak yapanlar müşteki oluyor, onları eleştiren genel başkanımıza da dava açılıyor” dedi. Müşteki avukatları da şikayetlerinin devam ettiğini ve Efe’nin cezalandırılmasını talep ettiklerini belirttiler.

    Mahkeme başkanı, Efe hakkında belirtilen beraat talebinin reddine karar vererek duruşmayı 20 Şubat 2024 tarihine erteledi.

    “NEREDEYSE HER SÖZÜNE DAVA AÇILIYOR”

    Duruşma sonrası HKP üyeleri ve avukatları, Çağlayan Adliyesi’nin önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada konuşan Avukat Pınar Akbina, Efe’ye açılan davaların bir türlü sonlanmadığını belirtti. Efe’nin korkusuz bir şekilde kendisini ifade ettiğini söyleyen Akbina, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Nurullah Efe’ye açılan dava ve soruşturmaların ardı arkası kesilmiyor. Neredeyse her sözüne, yazdığı her kitaba, her yazısına dava açılıyor. Çünkü kendisi korkusuzca AKP’lilerin suçlarını teker teker suya döküyor. Bu nedenle bugüne kadar Nurullah Aykut Efe’ye Cumhurbaşkanı’na hakaret davalarından 11 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Ve bugün burada ceza mahkemesinde görülen dava ile birlikte kendisine açılan 7 dava daha mevcut. Ve bu davalardan da hakkında tekrardan ceza isteniyor.”

    “BİZİ YARGILAMAKLA KORKUTABİLECEĞİNİ SANIYOR”

    Basın açıklamasında söz alan Nurullah Aykut Efe, açılan davalara tepki göstererek şu şekilde konuştu:

    “Kaçak sarayın sultanı tepeden tırnağa binbir suça batmış. Ege’de 20 ada ve 2 kayalığımızı Yunanistan’a peşkeş çekmek de buna dahil. Bizi yargılamakla korkutabileceğini sanıyor. ‘Tayyipgiller’ gibi tavşan yürekli bir çete bizi korkutabilir mi? Bunlar tarihin lanetli sayfaları arasında yer alacaklar, göreceksiniz arkadaşlar. Ya onları çelik bilekle tanıştıracağız ya da ömrümüzü Silivri zindanlarında geçireceğiz.” 

  • KILIÇDAROĞLU: “SADECE GÖRÜŞTÜĞÜNÜ SÖYLEMİYORUM ERDOĞAN, SEN TERÖRİSTLERİN HAMİSİSİN! MADEM KANIT İSTİYORSUN, MEYDAN OKUYORUM SANA. KENDİ TELEVİZYONUN TRT’DE ÇIK KARŞIMA”

    KILIÇDAROĞLU: “SADECE GÖRÜŞTÜĞÜNÜ SÖYLEMİYORUM ERDOĞAN, SEN TERÖRİSTLERİN HAMİSİSİN! MADEM KANIT İSTİYORSUN, MEYDAN OKUYORUM SANA. KENDİ TELEVİZYONUN TRT’DE ÇIK KARŞIMA”

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’a; “Sadece görüştüğünü söylemiyorum Erdoğan, sen teröristlerin hamisisin! Madem kanıt istiyorsun, meydan okuyorum sana. Kendi televizyonun TRT’de, bu akşam, yarın ya da cumartesi günü çık karşıma. Senin teröristlerle iş birliği yapan bir namert olduğunu herkese ispat edeceğim” diye seslendi.

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün TRT’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu propaganda konuşmasında; Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunarak “Erdoğan, sana devletin televizyonu TRT’den sesleniyorum; gel, çekinme. İkimiz de er meydanına çıkalım, devletin televizyonu TRT’de, senin istediğin gazetecilerin sorularını yanıtlayalım. İstersen halk da soru sorsun. Sen ki kendine reis dedirten, sen ki bir dünya lideri herhalde Bay Kemal’den çekinmezsin. E çık karşıma ve milletimiz, onun derdini bileni de o dertleri kimin çözebileceğini de bu vatanı kimin sevdiğini de görsün… Erdoğan benim karşıma çıkmaya cesaret edemez. Çünkü o da çok iyi biliyor ki; PKK ile masaya oturan, gizli saklı müzakereler yürüten kendisidir” demişti.

    Erdoğan, bunun üzerine Kılıçdaroğlu’nun çağrısına ve TRT’de yaptığı konuşmaya bugün İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Güçlü Sanayi Güçlü Türkiye İstanbul Buluşması”nda “TRT’de bizim terör örgütleri ile görüştüğümüzü söylüyor. Bunu ispatlayamazsan namertsin. Bizim terör örgütleri ile temsilcileri ile görüşme yaptığımızı ispatlamak müddei iddiasını ispatla mükelleftir. İspatlayamazsan namertsin… Bizi televizyona çağırıyorsun. Şöhret olmak istiyorsun. Sana yalan şöhreti yeter. Sana şöhret minderi vermeye niyetimiz yok” yanıtını verdi.

    “ÇIK KARŞIMA”

    Kılıçdaroğlu, bugün Twitter hesabından yaptığı açıklamada Erdoğan’ın bu sözlerine şu karşılığı verdi:

    “Sadece görüştüğünü söylemiyorum Erdoğan, sen teröristlerin hamisisin! Madem kanıt istiyorsun, meydan okuyorum sana. Kendi televizyonun TRT’de, bu akşam, yarın ya da cumartesi günü çık karşıma. Senin teröristlerle iş birliği yapan bir namert olduğunu herkese ispat edeceğim!”

     

  • ERDOĞAN: “ÜLKEMİZDEKİ SİYASİ İKLİMİN ZEHİRLENMESİ SÜRECİNDE YAŞADIĞIMIZ SIKINTILARIN FARKINDAYIZ. FİNANSAL TALEPLERİNİZİN, İŞGÜCÜYLE İLGİLİ BEKLENTİLERİNİZİN HEPSİNİ BİLİYORUZ”

    ERDOĞAN: “ÜLKEMİZDEKİ SİYASİ İKLİMİN ZEHİRLENMESİ SÜRECİNDE YAŞADIĞIMIZ SIKINTILARIN FARKINDAYIZ. FİNANSAL TALEPLERİNİZİN, İŞGÜCÜYLE İLGİLİ BEKLENTİLERİNİZİN HEPSİNİ BİLİYORUZ”

    Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’daki ‘Güçlü Sanayi, Güçlü Türkiye’ toplantısında, “Dünyada yaşanan krizlerde olduğu gibi, ülkemizdeki siyasi iklimin zehirlenmesi sürecinde yaşadığımız sıkıntıların da farkındayız. Finansal taleplerinizin, yeni yatırım alanı ihtiyaçlarınızın, işgücüyle ilgili beklentilerinizin hepsini biliyoruz. Bugüne kadar her meselenizi nasıl biz hâl yoluna koymuşsak bunların çözümünü de yine biz sağlayacağız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Güçlü Sanayi, Güçlü Türkiye’ toplantısına katıldı. Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:

    “MİLLETİMİZ, MECLİS’İN ÇOĞUNLUĞUNU CUMHUR İTTİFAKI’NA VEREREK ÜLKENİN YÖNETİMİNDE BİZE OLAN GÜVENİNİ TEKRAR TEYİT ETMİŞTİR”

    “Biliyorsunuz ,14 Mayıs seçimlerinin Meclis aşaması tamamlandı. 14 Mayıs, sıradan bir tarih değil. 14 Mayıs, şöyle gideceğiz 1950’ye. Onun yeni bir yapılanmasını gerçekleştirdik ve 14 Mayıs’ta milletimizin teveccühünü kazandık. Fakat kıl payı da olsa yetmedi. Şimdi pazar günü ikinci turunu yapıyoruz. Pazar geldi. Pazar günü inşallah milletimiz, 14 Mayıs’ın adeta tamamlayıcısı konumunda olan bu tarihi, farklı bir oranla bu kardeşinize tevdi edecektir diye inanıyorum. Bunu niye söylüyorum? Her şeyden önce milletimiz, parlamentoda tercihini, 323 milletvekiliyle Cumhur İttifakı’ndan yana yaptı. Bu ne demektir? Yani Millet İttifakı olarak sizin, parlamentoda yasama olarak herhangi bir şey yapma şansınız yok. Artık milletimiz, bu şansı, bu iradeyi Cumhur İttifakı’na verdi. Cumhurbaşkanlığı’nda da şahsımıza 27 milyondan fazla vatandaşımız, yüzde 49,5 oy oranı ile büyük bir teveccüh gösterdi. Ancak sistem gereği seçimin sonuçlanması ikinci tura kaldı. Milletimiz, Meclis’in çoğunluğunu Cumhur İttifakı’na vererek ülkenin yönetiminde bize olan güvenini tekrar teyit etmiştir. Aynı zamanda bu kararıyla milletimiz, muhalefet ve tüm dünyaya çok net mesajlar göndermiştir.

    Burada şimdi bir konuyu özellikle vurgulamak istiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, TRT’deki açıklamasında, bizim terör örgütleriyle görüşmeler yaptığımızdan bahsediyor. Sayın Kılıçdaroğlu, bunu ispatlayamazsan namertsin. Bizim terör örgütleriyle, temsilcileriyle herhangi bir yerde herhangi bir görüşme yaptığımızı ispatlamak, hukukun dili itibariyle müddei iddiasını ispatla mükelleftir. İspatlayamazsan -tekrar ediyorum- namertsin.

    Asla bizim terör örgütleriyle bir araya gelmemiz, kozmik odalarda toplantılar yapmamız, böyle bir şey söz konusu değildir ve yine söylüyorum, ispat sana aittir. Erdoğan’ın ve arkadaşlarının terörle mücadelede nerede olduğunu benim milletim çok iyi bilir.

    Her şey açık, ortada. Sen kalkıp da zaten akşam yalan, sabah yalan, hayatın bununla geçiyor, bir de utanmadan sıkılmadan bizi televizyona çağırıyorsun. Senin derdin başka. Şöhret olmak istiyorsun. Sana yalan şöhretliği yeter. Bunun dışında sana ayrıca şöhret minderi vermeye bizim vaktimiz yok.

    “CHP YÜZDE 90 OY ALDI DİYE DEFNE’DE HASTANE YAPMA OLAYINI BİR KENARA KOYMADIK”

    Seçim sonuçlarını hazmedemeyip, depremzede vatandaşlarımız başta olmak üzere milletimize etmedik hakareti bırakmayanların pazar günü hangi yüzle onlardan oy isteyeceğini açıkçası biz de merak ediyoruz. İşte buyurun, her şey açık, ortada. Hatay’da gitti, orada Defne’ye niye gitmedi? Haydi bir de Defne’ye gitseydi. Defne’de yüzde 90 oy aldın. Biz, yüzde 8 aldık. Ama biz, burada CHP yüzde 90 oy aldı diye Defne’de hastane yapma olayını bir kenara koymadık. Tam aksine, şu anda ortakların ‘2 ayda, 3 ayda hastane mi yapılırmış’ derken biz ne dedik, ‘Evet, biz 2 ayda, 3 ayda Defne’de bu hastaneyi yapacağız.’ Yaptık mı? Yaptık.

    “KAFASI ZEHİR GİBİ ÇALIŞAN GENÇLERİMİZİN YAPTIĞI BİR VİDEO ÜZERİNDEN KASET-KUMPAS GEÇMİŞİNİN ÜZERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYOR”

    Biz, yapamayacağımız hiçbir eseri konuşmayız, yapacağımızı konuşuruz. Ama artık ortada masa filan da kalmadı, nereye vuracaksın? Muhalefet cenahında ortalık adeta toz duman. CHP Genel Başkanı hem kendi partisi içindeki sıkıntılarıyla hem ilkesizlik üzerine kurulu savrulmalarıyla o bildik siyasetini kendi başına sürdürüyor. Kendi partilileri dahil kimsenin bu kişiyi taşıyacak mecali kalmadı. Karar, pazar günü. İnşallah pazar günü, seçimlerin ardından, Kılıçdaroğlu’nun çektiği eziyete de son vereceğiz milletçe. E kolay değil. Yani 15 seçim bizimle yarışa girdin, hepsini kaybettin. Şimdi artık, cumhurbaşkanı adayı olarak tekrar gidiyoruz. CHP Genel Başkanı öyle çaresiz durumda ki kafası zehir gibi çalışan gençlerimizin şu anda yaptığı bir video üzerinden kaset-kumpas geçmişinin üzerini örtmeye çalışıyor. Kendisinin o koltuğa nasıl monte edildiğini bir kenara bıraktık, CHP’den ayrılarak cumhurbaşkanı adayı olan birisine daha dün yaptıkları ortada.

    “KATAR DESTEKLİ, 1 MİLYON MÜLTECİ ALABİLECEK, SURİYE’DE KONUTLAR YAPMA ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR”

    Tek vasfı sığınmacı düşmanlığı, yabancı yatırım düşmanlığı olan birini yanına alarak tüm bu gerçekleri tersyüz edebileceğini düşünen bir zihniyetle karşı karşıya bulunmamız da ayrı bir facia. Değerli kardeşlerim; bakın, biz şu anda kuzey Suriye’de briket evler yaptık. Bunu sadece devlet olarak değil, sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte yaptık. Ayrıca Katar destekli, 1 milyon mülteci alabilecek, yine Suriye’de konutlar yapma çalışmaları devam ediyor. Ve dün İçişleri Bakanım, bunun temel atma törenini başlattı. Bununla birlikte de biz, Türkiye’deki Suriyelilerin buralara gönüllü bir şekilde gidişinin altyapısını oluşturuyoruz. Yani bunları kovarak değil, bunları cebren ve hileyle kovarak değil; Almanya’sı, Fransa’sı, Amerika’sı bu tür mültecileri nasıl ülkelerine davet ediyorsa aynı uygulamanın bir değişik benzerini biz de yapalım istedik ve bunu yaptık. Çünkü yaptığımız işin insani, vicdani ve İslami bir yönünün olması gerekir diye inanıyoruz.

    Yüzde 1’i bile etmiyor bunların oy oranı. Fakat 40 tane milletvekilliği aldılar. Bunu oy oranına vurduğunuz zaman, ya sen hesap uzmanıydın, bir hesap uzmanı olarak sana kalan milletvekili sayısı bunlarla mukayese edilmeyecek derecede az. Yok oldun ya. Sen şimdi pazartesi gününden sonra hâline bak. Senin hâlin nice olacak?

    CHP de o kongre merkezinde toplantılar yapıyor. Bak, biz yaptık işte. Size kalsa böyle bir şeyi yapmanız zaten mümkün değildi. Böyle bir derdiniz yok zaten. Aynı şekilde Atatürk Kültür Merkezi… Bütün o sözde sanatçılar, ‘Burası yıkılırsa yapılmaz’ diyorlardı. Muhsin Ertuğrul ile ilgili de ‘Burası yıkılırsa yapılmaz’ diyorlardı.

    “CUMHUR İTTİFAKI, VATANIN BEKASINI HER ŞEYİN ÖNÜNDE GÖRENLERİN ÇATISIDIR”

    Siyasette, kalbi Türkiye için çarpan herkesle ortak bir paydada buluşmaya çalıştık. ‘Önce ülkem ve milletim’ diyen tüm vatandaşlarımıza kapımızı da kollarımızı da sonuna kadar açtık. Elbette bunun için gerektiğinde herkesle görüştük, istişare ettik. Haklı eleştirilere kulak verdik. Kimden gelirse gelsin, Türkiye’nin hayrına olacak her teklifi değerlendirdik. Ama siyaseti asla bir at pazarlığı olarak görmedik. ‘Ne vereyim abime’ anlayışıyla siyaset yapmadık. Seç-beğen-al ucuzluğuna kendini kaptıranlardan olmadık. Dün de böyleydik, bugün de böyle davranıyoruz. Cumhur İttifakı, günlük çıkarlar değil, bir ortak değerler ittifakıdır. Cumhur İttifakı, Türkiye ortak paydasında buluşanların adresidir. Cumhur İttifakı, vatanın bekasını her şeyin önünde görenlerin çatısıdır.

    Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, geçtiğimiz asır boyunca maalesef çok büyük sıkıntılardan geçtik. Ülkemiz neredeyse her 10 yılda bir darbe girişimlerine maruz kaldı. Darbeler, bir taraftan demokrasiyi, bir taraftan da kalkınma hamlelerini sekteye uğrattı. Ülkemizin demokrasisiyle özellikle sanayisi de büyük darbe yedi. Sürekli yıkılıp yeniden kurulan koalisyon hükümetleri yüzünden, atılan kalkınma adımları hep yarım kaldı. Ülkemizin son 21 yılının kıymetini en iyi sizler biliyorsunuz. Güven ve istikrar ikliminde neler başarılabileceğinin en güzel örneği sizlersiniz. Bu dönemde sanayicilerimiz, uzun dönemli planlar yapabilme imkanına bizimle ulaştı. Tüm stratejisini ülkede bir korku iklimi yayma üzerine kuranların ilk hedefinin sanayicilerimiz, yatırımcılarımız olması boşuna değildir.

    “DÜNYADA YAŞANAN KRİZLERDE OLDUĞU GİBİ, ÜLKEMİZDEKİ SİYASİ İKLİMİN ZEHİRLENMESİ SÜRECİNDE YAŞADIĞIMIZ SIKINTILARIN DA FARKINDAYIZ”

    Covid-19 salgını döneminde dünya derinden sarsılır, enerji ve gıda krizi tüm dünyada fiyatları dalgalandırırken bile sizin dik duruşunuza biz şahit olduk. Böyle bir dönemde ihracatımızı 254 milyar doların üzerine çıkarttığınızı, istihdamı 32 milyon sınırına dayadığınızı biliyoruz. Sizleri canı gönülden tebrik ediyorum. Elbette dünyada yaşanan krizlerde olduğu gibi, ülkemizdeki siyasi iklimin zehirlenmesi sürecinde yaşadığımız sıkıntıların da farkındayız. Finansal taleplerinizin, yeni yatırım alanı ihtiyaçlarınızın, işgücüyle ilgili beklentilerinizin hepsini biliyoruz. Bugüne kadar her meselenizi nasıl biz hâl yoluna koymuşsak, bunların çözümünü de yine biz sağlayacağız. Bizim yapamadığımızı, SGK’yı batırmaktan başka mahareti olmayan birinin yapabilmesi zaten mümkün değildir.”