Etiket: istanbul

  • ESKİ BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI MURAT HAZİNEDAR HAKKINDA TAHLİYE KARARI VERİLDİ

    ESKİ BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI MURAT HAZİNEDAR HAKKINDA TAHLİYE KARARI VERİLDİ

    SİNEM NAZLI DEMİR

    Eski Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın da aralarında bulunduğu 17 sanığın ‘irtikap’ ve ‘rüşvet’ suçlarını işlediği gerekçesiyle yargılandığı davada mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Murat Hazinedar, Çetin Kirişgil ve Hüseyin Avni Sipahi hakkında tahliye kararı verdi.

    Eski Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın da aralarında bulunduğu Beşiktaş Belediyesi çalışanlarının ‘irtikap’ ve ‘rüşvet’ suçlarını işlediği gerekçesiyle yargılandığı davanın duruşması 9-12 Mayıs tarihleri arasında İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşmaya, tutuklu sanık Murat Hazinedar Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatlarıyla izleyiciler de salonda hazır bulundu.

    “BU İTİBAR SUİKASTININ ÖTESİNDE HAYSİYET CELLATLIĞIDIR”

    Duruşmada iki gün boyunca savunma yapan sanık Murat Hazinedar, “Beşiktaş’ta çok müteahhit vardır. Ben oturup 110 bin binaya mı bakacağım? Bana bu soruları sormanız hakarettir” ifadelerini kullandı.

    İddianameye bir süs verildiğini iddia eden Hazinedar, ortada bir suçun olmadığını ancak suçlamanın olduğunu belirtti. Hazinedar “Ben güvendiğim bir belediye meclis üyesine yetki veririm, sorarım. Rüşvetin bana bir tane belgesini gösterin. Delil var mı? Hiçbir belge olmadan bir yargılama yapılıyor. Ben kimseden bir şey almadım. Bu itibar suikastının ötesinde haysiyet cellatlığıdır. Ortada rüşvet alan da veren de yok. Savcı açıkça bir belgeden bahsediyor, suç uydurulmuş” dedi.

    “MAL VARLIĞINDA HERHANGİ BİR ARTIŞ OLMADI”

    Tutuklu sanık Hazinedar’ın avukatı Özlem Hazinedar duruşmada söz aldı ve “Bağış istemek, bağış almak belediye başkanının sorumluluğunda ve yasal. Rüşvet veren yok alan yok” diye konuştu.

    Tutuklu sanık Hüseyin Avni Sipahi’nin avukatı Volkan Bahadır da “Rüşvet aldığı ve verdiği iddiasına yönelik rüşvet alanla veren aynı kişi olabilir mi? Akrabasına neden rüşvet versin. İrtikap suçunun müvekkil yönünden oluşma şansı yok, çünkü imza atma yetkisi yok. En fazla mecliste oy kullanıyor kendisi. Mal varlığında gözle görülür herhangi bir artış olmadı” ifadelerini kullandı ve Sipahi’nin tahliyesini talep etti.

    3 SANIK HAKKINDA TAHLİYE KARARI VERİLDİ

    Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Murat Hazinedar, Çetin Kirişgil ve Hüseyin Avni Sipahi hakkında yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol uygulayarak tahliye kararı verdi.

    OLAYIN GEÇMİŞİ

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından, Beşiktaş Belediyesi’nde 2014-2018 yılları arasını kapsayan döneme ilişkin yolsuzluk ve rüşvet yapıldığına dair iddialara ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, eski Belediye Başkan yardımcıları Rıfat Örnek ile Hüseyin Avni Sipahi ve mevcut Zabıta Müdürü Selçuk Bartınlı’nın da aralarında bulunduğu 16 kişi, 13 Aralık 2022 tarihindeki operasyonla gözaltına alındı. Soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan ve 2019 yılında CHP’den istifa eden eski Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar da aynı gece Kastamonu’nun Tosya ilçesinde gözaltına alınarak tutuklandı.

  • KARŞIYAKA’DA BALKAN DERNEKLERİ BULUŞMASI

    KARŞIYAKA’DA BALKAN DERNEKLERİ BULUŞMASI

    CHP İzmir İl Yönetimi ve İzmir milletvekili adayları, Karşıyaka Belediyesi’nin ev sahipliğinde Balkan Türkleri derneklerinin temsilcileriyle dayanışma kahvaltısında bir araya geldi. CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, “21 yıldır Atatürk’ün adını ağzına almayanlar Atatürk dersi vermeye kalkıyor, hadi oradan. Bunlar toplumu kutuplaştırma amacı taşıyor. Hepimiz bu oyunu bozmakla mükellefiz, hepimiz birbirimizle iç içeyiz” dedi.

    CHP İzmir İl Yönetimi ve CHP İzmir milletvekili adayları, Karşıyaka Belediyesi’nin ev sahipliğinde Balkan Türkleri derneklerinin temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltıya, Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir 2. Bölge Milletvekili Adayı Gökçe Gökçen, 2. Bölge Milletvekili Adayı Rahmi Aşkın Türeli, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve eşi Duygu Aslanoğlu, CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı ve Balkan Masası sorumlusu Görkem Duman, CHP Karşıyaka İlçe Başkanı Rafet Yacan ve Balkan derneklerinin temsilcileri katıldı.

    Programda konuşan Karşıyaka Belediye Meclisi Başkan Vekili ve Balkan Masası Sorumlusu Atilla Baysak; Balkan Masası’nın çalışmalarını anlattı. Balkan Masası’nın Balkan kökenli derneklerle olan dayanışmanın artırılması ve Balkanlarda bulunan kardeş belediyeler ile ilişkilerin güçlendirilmesi amacıyla kurulduğunu aktaran Atilla Baysak, her zaman arada kardeşlik bağlarının bulunduğunu söyledi.

    “KARDEŞÇE SÜRDÜRECEĞİZ”

    Balkanlarla olan ilişkilerde en önemli hususun kardeşlik ve ilerleme olduğunu vurgulayan Baysak, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak Balkanlarla, Balkan kardeşlerimizle ilişkimizi Türkiye’nin Avrupa’ya ve dünyaya açılan bir kapısı olarak gördüğümüz için çalışmalarımızı bu bilinçle yürütüyoruz. Balkan ziyaretlerimiz öncesi Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ‘Yakanızda parti rozeti olmayacak, Türk Bayrağı rozeti olacak; siz Türkiye’yi temsilen gidiyorsunuz’ demişti. Bu seçim döneminde Adalet ve Kalkınma Partisi özellikle İstanbul’da, Balkanlar’daki etkili yerlere ulaşmakta eksiklik çektikleri için oradan kendilerine yakın gördükleri siyasi figürleri toplantılara getirdiler. Bu Balkan kökenli kardeşlerimizin tepkilerini çekti. Biz Balkanlar’ı stratejilerimizi siyaset için değil, Türkiye’nin ilerlemesi ve kardeşlerimizle et ve tırnak gibi olduğumuz için belirledik. Derneklerimizle ilişkilerimizi mümkün olduğunca artırmaya çalışıyoruz. Çalışmalarımızı kardeşçe sürdüreceğiz” dedi.

    “GELECEĞİ BİRLİKTE KURACAĞIZ”

    Kardeşlik, soydaşlık, dayanışma ve birlik duygularıyla geleceğin birlikte inşa edileceğini vurgulayan Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

    “Sizlerle bu ortamı paylaşmak mutluluk ve aynı zamanda onur; burada olduğunuz için teşekkür ederim. Ortak bir duyguda ve amaçta buluşmayı diliyoruz. Hepimiz yaşadığımız mevcut ağır sorunlardan kurtulmuş, demokrasiyi, adaleti, özgürlüğü yaşayan, hak ettiği medeniyeti yaşayan bir ülke hayal ediyoruz. Bu yolda çalışırken sizlerin varlığını ve desteğini çok önemsiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi Balkan ya da Ege adaları kökenli olan değerli vatandaşlarımızı ve sivil toplum kuruluşlarımızı hem Türkiye içinde hem de hala Balkan ülkelerinde yaşamını devam ettiren kardeşlerimizle ilişkilerimizi doğru bir biçimde yürütmek amacındadır. Şu an Balkanlarda önemli sayıda soydaşımız yaşıyor, ziyaretlerimizde gördüğümüz insanlar bize samimiyetle ve sıcak bir dostlukla yaklaşıyor. Onlar Türkiye’yi anavatan olarak görüyor. Konu bir aile olmak ve bir ailenin fertleri olmak. Geçmişten köklerle bağlı olduğumuzun ve bu bağların koparılamayacağının farkında olmak gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Halk Partisi, kendisi de Balkan Türkü olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve bizlere emanet ettiği iki çok değerli kurum. Bu anlamda, bu iki önemli kuruma sahip çıkma görevi en çok bizlere düşüyor. Atatürk, ‘Balkan Türkleri evlad-ı fatihandır, onlara sahip çıkmak lazım’ demiş ve bize adeta bir sorumluluk vermiştir. Görevimiz önce güçlü ve dünyada saygınlığı olan bir Türkiye Cumhuriyeti’ni hep birlikte kurmak ve daha sonra bu güçle soydaşlarımıza uygulanabilecek her türlü baskıya ve haksızlığa uğradığını karşı garantör devlet olarak dimdik durabilmektir. Yüreğimizin ortak attığına, geleceği beraber kuracağımıza inanıyorum.”

    “HEPİMİZ BU OYUNU BOZMAKLA MÜKELLEFİZ”

    CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu da şunları söyledi:

    “Balkan göçmenlerinin en değerlisi Selanikli mavi gözlü dev Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu da Atatürk’tür, işte o gün bugündür bizler iç içeyiz. Bugünlerde bazı kendini bilmezler bizi birbirimizden ayırmaya çalışsa da hepimiz her şeyin farkındayız. Bize vatan, bayrak, Atatürk dersi vermeye kalkanların kim olduğunu biliyoruz. Herkesin sınırdan elini kolunu sallayarak geçmesini sağlayanlar, tank palet fabrikasını bile Katarlılara satanlar bize vatan dersi vermeye kalkıyor; 21 yıldır Atatürk’ün adını ağzına almayanlar Atatürk dersi vermeye kalkıyor, hadi oradan. Bunlar toplumu kutuplaştırma amacı taşıyor. Hepimiz bu oyunu bozmakla mükellefiz, hepimiz birbirimizle iç içeyiz. Hepimizin görevi çocuklarımızın baba ocağında, ülkelerinde kalmalarını sağlamak; onlara umutlu bir gelecek inşa etmektir. Kardeşlik hukukumuza zarar vermeye çalışanlara müsaade etmeyeceğiz, hele bunu iki oy uğruna yapmaya çalışanlara toplum gereken cevabı verecektir. Bu seçimi çok büyük bir farkla kazanacağız, bunu yapmalıyız ki bu kötülükler toplumdan uzak dursun. Pazar gününden sonra bu ülkeye bahar gelecek.”

    “İKTİDARA HAZIRIZ”

    CHP İzmir 2. Bölge Milletvekili Adayı Rahmi Aşkın Türeli, CHP’nin yönetim stratejilerinin, politika ve kadrolarının hazır olduğunu belirterek, “Türkiye ciddi bir yol ayrımında. 21 yıldır ülkeyi yöneten bir siyasi iktidar var ve 21 yıl sorunların çözülmediği aksine gittikçe ağırlaştığı, krizler silsilesi içinde adeta buhrana dönüştüğü bir dönem. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen tek adam rejimiyle birlikte artan ve mevcut iktidarın toplumu ötekileştirme, ayrıştırma anlayışı. Ekonomik, siyasal krizler, geçim zorlukları, işsizlik, yoksulluk ve yönetememe… Bunlar iç içe girdi ve buhrana dönüştü ama bunu aşabiliriz, aşacağız. Herkesin birbirinden farklı siyasi görüşleri olabilir ama Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak taraf olduğumuzu biliyorum. Bizler Cumhuriyet’ten, Atatürk ilke ve devrimlerinden, demokrasiden yana tarafız. Biz bu ülkeyi birlik ve beraberlik içinde kurduk, bu yüzden bugünkü kutuplaştırıcı anlayışı reddediyoruz. CHP olarak kadrolarımızla iktidara hazırız, bunu birlikte başaracağız” diye konuştu. Türeli, CHP’nin iktidara geldiğinde uygulayacağı kalkınma stratejilerini ve politikalarını da anlattı.

    “ÖNÜMÜZDE CİDDİ BİR YOL AYRIMI VAR”

    14 Mayıs seçimlerinin Türkiye için önemli bir yol ayrımı olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir 2. Bölge Milletvekili Adayı Gökçe Gökçen de şunları söyledi:

    “Ben de göçmen bir ailenin kızıyım. Bizim kültürlerimizde, geleneklerimizde ve ortak değerlerimizde Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet’in ilkeleri, devrimleri vardır. Ülkemizin güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti olması ve aynı zamanda kurucu önderinin hatıralarına saygılı bir şekilde var olması hepimizin ortak dileği. Bizim kültürümüzde yaşanan bütün zorluklara rağmen güçlü olmak ve çok çalışmak vardır. Zorlukları aşıp birlikte kucaklaşacağımız günleri yaşamaya çok yakınız. Bizde kız çocuklarına erkek çocuklarıyla eşit değer verilir, bizde kız çocukları okutulur; küçük yaşta zorla evlendirilmez, akraba evlilikleri yapılmaz. Bizim kadın arkadaşlarımız kıymetlidir ve eşittir. Karşımızda ülkeyi yönetenler arasında küçük çocukların rızasından söz eden, istismarcılara af çıkaranlar var; bunları unutmayalım. Kendi kadın yol arkadaşlarının fotoğrafını karartan bir ittifak var, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne karşı olanlarla ittifak yapanlar var karşımızda. İki gün sonra otoriter ve demokratik rejim arasında seçim yapacağız. Genç bir kadın olarak bu ülkede kendimi güvende hissetmek istiyorum. O yüzden yapacağımız tercihte bunu hatırlamalıyız. 1 oy Kemal Kılıçdaroğlu’na, 1 oy CHP’ye.”

    Kahvaltıya, Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir 2. Bölge Milletvekili Adayı Gökçe Gökçen, 2. Bölge Milletvekili Adayı Rahmi Aşkın Türeli, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve eşi Duygu Aslanoğlu, CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı ve Balkan Masası sorumlusu Görkem Duman, CHP Karşıyaka İlçe Başkanı Rafet Yacan ve Balkan derneklerinin temsilcileri katıldı.

     

     

  • ERDOĞAN: “KİMSENİN HAYAT TARZINA MÜDAHALE ETMEDİK. NE KADAR AYKIRI OLURSA OLSUN HİÇBİR DÜŞÜNCEYİ YASAKLAMADIK”

    ERDOĞAN: “KİMSENİN HAYAT TARZINA MÜDAHALE ETMEDİK. NE KADAR AYKIRI OLURSA OLSUN HİÇBİR DÜŞÜNCEYİ YASAKLAMADIK”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul’da 3.Gençlik Zirvesi’nde; “Sevgili gençler, ne 40 yıllık siyasi hayatımızda ne de 21 yıllık iktidarlarımız döneminde biz asla bunlar gibi davranmadık. Kimsenin hayat tarzına, yaşam biçimine müdahale etmedik. Ne kadar aykırı olursa olsun hiçbir düşünceyi yasaklamadık. İtibar suikastları ile rakiplerimizi tasfiye etme yoluna gitmedik” dedi. Erdoğan, “O sözde sanatçı diye geçinen müsveddeler, şimdi de aynı şekilde hakaret etmeye devam ediyorlar. Çünkü bunların hayatında bu ülke için çivili bir ağaçları yok. Sadece ahlaki olmayan birçok görüntülerle para kazanmaktan başka hiçbir özellikleri yok” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul Kongre Merkezi’nde yapılan 3.Gençlik Zirvesi’ne katıldı. Erdoğan burada şöyle konuştu: 

    “SÖZDE SANATÇI DİYE GEÇİNEN MÜSVEDDELER, ŞİMDİ AYNI ŞEKİLDE HAKARET ETMEYE DEVAM EDİYOR” 

    Türkiye Gençlik Zirvesi’nin başarılı geçmesini, ülkemiz, milletimiz ve tüm gençlerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Konuşmamın bundan sonraki kısmına geçmeden, şu muhteşem salonu yapımının şöyle birkaç cümleyle ifade etmek istiyorum. Burası, belediye başkanlığım dönemimde yapıldı. Bunun üstünde İstanbul’un o zamanki tek tiyatro salonu vardı. Yanılmıyorsam 150 kişilik salondu. Dedik ki, biz burayı bir yıkacağız, daha mükemmelini, daha büyüğünü yapacağız. Ve o zaman sözde sanatçılar başladılar nutuk atmaya, ‘Yıkar, yapmaz’ dediler. Dedik ki, sadece o değil, bir de İstanbul’un en büyük kongre merkezini yapacağız.  

    Fakat buralar yapıldıktan sonra da ‘Belediye başkanı burayı yaptı. Teşekkür ederiz’ falan da diyemediler ha. Şimdi o sözde sanatçı diye geçinen müsveddeler, şimdi de aynı şekilde hakaret etmeye devam ediyorlar. Çünkü bunların hayatında bu ülke için çivili bir ağaçları yok.

    Sadece ahlaki olmayan birçok görüntülerle para kazanmaktan başka hiçbir özellikleri yok. Şimdi pazara gidiyoruz, onlar ise her türlü yalan, dolan, şunlarla, bunlarla yine hakarete devam ediyorlar. Varsın onlar hakaret etsin. Ama biz, ama biz, şu anda karşımda gördüğüm gençlikle pazara kadar değil, mezara kadar yürüyoruz. 

    Sizler bizim yanımızda böyle sağlam durdukça kimse bileğimizi bükemez.  

    “2,5 MİLYONU AŞKIN GENÇ TEKNOFEST’E AKIN ETTİ” 

    Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sizlere gereken desteği vereceğiz. Teknofest gençliğinin yetişmesi yolunda gayret gösteren tüm kurum ve kuruluşlarımızın yanında olacağız. Gümbür gümbür gelen bu gençliği Teknofest’in yedincisinde gördük. Bilime, teknolojiye, araştırmaya, sorgulamaya meraklı, ülkesini ve milletini seven 2,5 milyonu aşkın genç Teknofest’e adeta akın etti. 

    “SELÇUK BEY DE BİZİM DAMADIMIZ OLUR” 

    Hani, bazı sahtekarların ifade ettiği gibi devletten kredi, arsa, arazi böyle bir şeyi asla almadı, almaz. O zaman benim dünürüm değildi, dava arkadaşımdı. Daha sonra kendisine şunu söyledim. Benden yaşça tabii, aramızda yaş farkı vardı, ‘Ya Özdemir abi bak, biz bu tür yatırımları yapanlara devlet olarak destek veriyoruz. Gel, sen de bu imkânlardan istifade et.’ ‘Yok’ dedi, ‘Almam.’ Kendisi, arsası, arazisi üzerinde ilk adım olarak İHA’ların kuruluşunu yaptı. Beyin olarak farklı bir beyindi. Benim de siyasette eski arkadaşımdır. Beraber yol yürüdük. Sonra evlatlarıyla, hanımıyla birlikte, çünkü yenge hanım da muhasebe vesaire bu tür şeylerden anlayan bir insandı, adımı attı ve İHA’yı yaptı. Yetmez, SİHA’nın da adımını attı. Bu arada da tabii Selçuk Bey de bizim damadımız olur.  

    Kızılelma, tamamlandığında zaten şu andaki F-16’ların taşıdığı bombaları taşıma kabiliyetine sahip. Zannediyorum onunla ilgili de şu anda bir çekim yaptılar. Bu çekimi de gösterime sokacaklar. Ben, belki dedim bu akşama yetişir ama bu akşama yetişmedi herhalde. Yayınlandı mı? Yayınlanmış. Ve bu seneki Teknofest’e 2,5 milyon genç akın etti. Şimdi gençler, dikkat edin. Acaba bu ülkede muhalefet niçin Baykar’a saldırıyor? Akıncı’dan Kızılelma’ya, TOGG’dan Anka’ya nice ürünümüz görücüye çıktı, acaba bunlar niçin hazmediyorlar da saldırıyorlar? Bunlar, Allah rahmet etsin Erbakan hocamızın da yaptığı bu Devrim otosuna böyle saldırdılar. Hocamız Devrim otosuna yaptı, biz de devrin otosunu yaptık.  

    “TEKNOFEST’E SALDIRANLAR İLE GÖNÜLLÜ KURULUŞLARIMIZI HEDEF ALANLARIN AYNI ÇEVRELER OLMASI TESADÜF DEĞİLDİR” 

    Sosyal medyanın dehlizlerinden, küresel kültürün boyunduruğundan kurtardığımız her gencimiz aydınlık yarınlarımızın müjdecisidir. Türkiye Gençlik Sivil Toplum Kuruluşları Plaftormu’nda iş birliği yapan kuruluşlarımızın çalışmalarına işte bu zaviyeden bakıyoruz. Sizler de faaliyetlerinizle gençlerin kökleriyle bağlantılarını korumaya yardımcı oluyorsunuz. Teknofest gençliğinin yetişmesine sizler de katkı sağlıyorsunuz. Türkiye’nin geleceğinin şekillenmesine sizler de destek veriyorsunuz.  

    Teknofest’e saldıranlar ile gönüllü kuruluşlarımızı hedef alanların aynı çevreler olması elbette tesadüf değildir. Atatürk Havalimanı’nı ABD’li şirketlere peşkeş çekmek isteyenler sizlerin faaliyetlerinden de rahatsızlık duyanlardır. 

    LGBT gibi sapkın yapılara destek verenlerle sizlere iftira atanlar aynı kaynaktan beslenmektedir. Sevgili gençler, burada açık konuşmak zorundayım. Bu CHP LGBT’cidir. Bu İYİ Parti LGBT’cidir. Bu HADEP LGBT’cidir. Onlarla beraber yol yürüyenler, bunlara hayır diyemediklerine göre onlar da LGBT’cidir. AK Parti’nin içine LGBT sızamaz. MHP’ye sızamaz. Cumhur İttifakı’na LGBT sızamaz.  

    Anayasa değişikliği teklifimizi biliyorsunuz gönderdik. Tabii seçim süreci başladığı için adım atamadık. Allah nasip ederse, seçimden sonra hedefimiz bu değişikliği yapmaktır.  

    “BUNLAR DEMOKRASİNİN, MİLLİ İRADENİN DÜŞMANIDIR” 

    Ağızlarını her açtıklarında gençlerimize karamsarlık gark edenlerle vakıf ve derneklerimizi dillerinden düşürmeyenler aynı zihin dünyasına sahip. Bunlar demokrasinin, milli iradenin, milletin değerlerinin düşmanıdır. Bunlar sadece sivil siyasetin değil, sivil toplumun da hasmıdır. Bunlar Batı’nın ve küresel sermayenin içimizdeki gönüllü lejyonerleridir. 

    Sevgili gençler, çok değerli kardeşlerim, 14 Mayıs’ta ülke tarihimizin en kritik seçimlerinden birini yapacağız. Bu seçimlerin önemini, özellikle yurt dışından gelen açıklamalarla dergi kapaklarından verilen mesajlarda herhalde çok net biçimde görüyorsunuz. Ne diyorlar? ‘Erdoğan’sız bir Türkiye.’ Yahu Erdoğan size ne yaptı? Ha, Erdoğan bunlara bir şey yaptı.  

    “BEN BIDEN’I SENDEN ÇOK DAHA ÖNCE TANIYORUM. AİLECE GÖRÜŞMELERİMİZ DE VARDI” 

    Şimdi bay bay Kemal, Sayın Putin’e saldırıyor, Rusya’ya saldırıyor. Kılıçdaroğlu, Biden ‘Erdoğan’ın yenilmesi lazım’ kaydını düştü. Kayıtlarda var. Ama sen acizsin. Zavallısın. Çünkü Biden böyle söylediği zaman, ‘Ben Biden niye böyle söyledi’ demedim. Halbuki ben Biden’ı senden çok daha önce tanıyordum. Ailece görüşmelerimiz de vardı. Ama sen şimdi Putin’e saldırınca, kusura bakma, buna ben şimdi eyvallah etmem. Çünkü Rusya ile olan münasebetlerimiz şu anda Amerika ile olan münasebetlerimizden geri değil. Yani dış ticaret hacmine baktığınız zaman, onunla olan dış ticaret hacmimiz Amerika’dan daha fazla. Böyle bir durum var. Ama bay bay Kemal, sen devlet yönetimi nedir, bilmezsin. Anlamazsın. Biz dünyanın dört bir yanıyla görüştük. Biz devlet yönetiminin ne olduğunu biliriz. Ama sen bunları öğreneceksin. Fakat o fırsat da gelmeyecek sana.  

    Ülkemiz siyasetine bulaştırdıkları tüm pisliklerin kapağını tekrar açtılar. Haysiyet cellatlığından kaset kumpaslarına ne kadar insanlık dışı, ahlak dışı, İslam dışı yöntem varsa hepsini devreye aldılar. İnsanların canına kastetmek dahil her yola başvuruyorlar. Toplumun sinir uçlarıyla oynamak dahil tüm tuşlara basıyorlar. Millete güya demokrasi ve barış dersi veriyorlar. Ama daha düne kadar yere göğe sığdıramadıkları adaylarına, üç gün masayı terk etti diye ittifak ortaklarına her türlü hakareti edebiliyorlar. Öyle gözleri dönmüş durumda ki, bırakın kendilerine itiraz edilmesine, farklı bir ses bile duyulmasını istemiyorlar. 

    Siz gençlerimizin de maskeleri gerisindeki karanlık yüzleri, asıl niyetleri de deşifre ettiğine inanıyorum. Sizlerden 14 Mayıs’ta hem kendi geleceğinize hem de ülkenin geleceğine sahip çıkmanızı istiyorum. Sizlerden özellikle sandıklara sahip çıkmanızı istirham ediyorum. 

    “NE KADAR AYKIRI OLURSA OLSUN HİÇBİR DÜŞÜNCEYİ YASAKLAMADIK” 

    Sevgili gençler, ne 40 yıllık siyasi hayatımızda ne de 21 yıllık iktidarlarımız döneminde biz asla bunlar gibi davranmadık. Kimsenin hayat tarzına, yaşam biçimine müdahale etmedik. Ne kadar aykırı olursa olsun hiçbir düşünceyi yasaklamadık. İtibar suikastları ile rakiplerimizi tasfiye etme yoluna gitmedik. İktidara giden yolu terör örgütleriyle gizli iş birliğinde aramadık.” 

     

  • Bonnie Curtis, İstanbul Beykent Üniversitesi’nin “Hollywood Söyleşileri” webinar serisinde konuşmacı olarak yer alacak

    Bonnie Curtis, İstanbul Beykent Üniversitesi’nin “Hollywood Söyleşileri” webinar serisinde konuşmacı olarak yer alacak

    İstanbul Beykent Üniversitesi tarafından organize edilen, moderatörlüğünü Öğr. Gör. Chris Kitrinos’un yapacağı “Hollywood Söyleşileri” webinar serisinin ilk konuğu dünyaca ünlü film yapımcısı Bonnie Curtis oluyor. Steven Spielberg’in baş asistanı, yapım yardımcısı ve yapımcısı olan Curtis’in “Hollywood Söyleşileri” etkinliği herkesin katılımına açık ve ücretsiz olarak düzenleniyor.

    25 Mayıs Perşembe saat 19.00’da gerçekleşecek olan etkinliğe katılım adresine üniversitenin web sitesi ve sosyal medya hesaplarından ulaşmak mümkün.

    Curtis’in yapımcılığını üstlendiği bazı filmler ise şu şekilde:

    “Schindler’in Listesi

    Er Ryan’ı Kurtarmak

    Kayıp Dünya Jurassic Park

    Amistad

    Yapay Zekâ

    Azınlık Raporu

    Terminatör: Kara Kader.”

  • HATAY’DA ACELE KAMULAŞTIRMA İLE ZEYTİNLİKLERİ İMARA AÇTILAR

    HATAY’DA ACELE KAMULAŞTIRMA İLE ZEYTİNLİKLERİ İMARA AÇTILAR

    Acele kamulaştırmanın yapıldığı bölgedeki hazine arazisine ve birkaç AKP’li ismin sahibi olduğu bölgelere ‘dokunulmadığını’ dile getiren Özgün, “Ne ilginç bir tesadüf ki Dürdenek’in üst tarafında 600 dönümlük bir hazine arazisi var dokunulmamış ne ilginç tesadüf ki Dürdenek’in istimlak edilen bu kısımın hemen üstünde yoğunlukla AKP’li zenginlerin mesela AKP milletvekili Adem Yeşildal’ın, Antakya belediye başkanının ve birçok AKP’li zenginlerin villaları var, zigzaglar çizilerek o haritada onlar teğet geçilmiş ama orada on yıllardır dişini tırnağına takarak orada çalışan çiftçilerin tarlaları, ahırları evleri zeytinlikleri alınmış durumda.” ifadelerini kullandı.

    HATAY’DA YAPILACAK PROJENİN BİLGİLENDİRME TOPLANTISI İSTANBUL ŞİŞLİ’DE YAPILDI

    Hatay’da yapılması planlanan kentse dönüşüm hakkında, “Devlet tekelinde bir dönüşüm yapılacak” diyen Özgün, “Öğrendim hükümetin oradaki dönüşüm ve düzenlemelerle ilgili ihale verdiği firma halkı bilgilendirme toplantısı yapmış, İstanbul Şişli’de…” ifadelerini kullandı. Şehirde başlatılacak dönüşüm için de kaygılı olduğunu belirten Özgün, “Bilmediğimiz insanlar Çevre ve Şehircilikten geldiklerini söylüyorlar habire ölçümler yapıyorlar ama halka hiçbir bilgi verilmiyor” dedi.

    Demokrat Partili İlay Aksoy, Kahramanmaraş merkezli depremin en çok etkilediği bölgelerden olan Hatay’ın Serinyol ilçesinde sanatçı Hasan Özgün ile bir araya geldi. Özgün, depremin ardından hükümetin bölgedeki çalışmalarına, yıkılan binalardaki ihmal olup olmadığına kadar Demokrat Partili Aksoy’un sorularına yanıt verdi.

    İlay Aksoy Hatay’da, depremin izlerinin kaldırılmaya çalışıldığı Serinyol’da depremi, etkilerini, sonuçlarını sordu. Aksoy ile söyleşi yapan Özgün, “Ölmedik, depremin altından çıktık veya enkazın dışında kaldık ama şu anda bu şehir öldürülmeye çalışıyor” dedi.

    Hatay’da başlatılan kentsel dönüşümdeki sorunları da paylaşan Özgün, “Orada bir tek daire veriliyor, isterse 20 dairesi olsun böyle bir sıkıntı var. Çevre ve Şehircilik bakanı Antakya’yı cazibe merkezi yapacağız dedi kusura bakmayın belki herkese ev çıkamayacaktır” dedi ve şu ifadeleri kullandı: “Şimdi devlet orada her şeyi yasakladı. Devlet tekelinde bir dönüşüm yapılacak bu dönüşüm nasıl neye göre yapılacak mülkiyet hakları korunacak mı?”

    “ŞU ANDA BU ŞEHİR ÖLDÜRÜLMEYE ÇALIŞIYOR, ŞEHİR TOPYEKÛN BİR SALDIRI ALTINDA AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYORUZ”

    Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy ile sanatçı Hasan Özgün’ün söyleşisinden öne çıkanlar şöyle:

    -Ben size direkt bir soruyla başlamak istiyorum, siz çok büyük bir felaket çok büyük bir acı yaşadınız ama sonradan da ihmaller dizisinde o felaketi bir parça yaşamaya devam ediyorsunuz. Sahipsiz hissediyor musunuz kendinizi?

    “Bu kent sahipsiz bırakıldı evet bu coğrafya sahipsiz bırakıldı, bu halkın kendisi tabi sahipsiz bırakıldı ancak belli bir noktadan sonra, yakınmak ve birilerinin bir şey yapmasını beklemek kendi sorunlarımızı çözme noktasında irade olmaya çalışıyoruz, kendi sorunlarımızın sahibiyiz kendi çözümlerimizin de tek sahibi biz olacağız. Her şey üst üste geldiği için acılarımızı yaşayamadık, yaşayamıyoruz o açıdan bunları çok fazla düşünecek vaktimiz olmadı. Hasbelkader ölmedik depremin altından çıktık veya enkazın dışında kaldık ama şu anda bu şehir öldürülmeye çalışıyor, şehir topyekûn bir saldırı altında ayakta kalmaya çalışıyoruz. Her gün yeniden ayakta kalma çabasında olduğumuz için samimi olayım sizin sorduğunuz soruya objektif cevap veremiyorum.”

    “HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI YAPILDI, NEYE GÖRE YAPILDI BİLMİYORUZ”

    -Bu mülkiyet sorunlarını biraz anlatabilir misiniz? Burada 4 katlı bir evi olan bahçeli olan birisi evini yaptırabilecek mi normal bir hayata nasıl dönecek, size neler anlatıyor hükümet burada?

    “Hiçbir şey anlatılmıyor. Çevre şehircilik bakanlığının ya da valinin ya da hükümetin devletin hiçbir makamının halka verdiği hiçbir bilgi yok. Avukatlarla halkı bilgilendirme toplantıları yapıyoruz, bütün toplantılara avukatlar şöyle giriyor; Arkadaşlar şu an anlatacağımız bilgiler geçici olabilir, her an değişebilir çünkü biz de bilmiyoruz her an bir kararnameyle her şey değişebilir hiçbir şey şeffaf değil. Mesela rezerv konut alanlarından bahsediliyor bu ne demek nereye kurulacak ne kadar kurulacak, nasıl kurulacak hangi kriterlerde kurulacak bilmiyoruz. Hasar tespit çalışmaları yapıldı, neye göre yapıldı bilmiyoruz çoğu yerde onlarca o kadar çok başvuru geldi ki bize. Görevliler geliyor dışarıdan bakıyor hasar tespit yapılıyor devlete giriyor. E-devlette orta hasarlı ve ağır hasarlı, hafif asarlı bir bina ikinci ekip gelmeksizin ağır hasarlıya dönüşmüş. Burada kriterler ne bilmiyoruz.”

    “DEVLET TEKELİNDE BİR DÖNÜŞÜM YAPILACAK”

    -Ağır hasarlılar Dask sigortasından dolayı ödeme almaya başladılar mı?

    “Şu an henüz ödemeler yapılmadı. Şimdi mesela soruyoruz ne olacak ağır hasarlılara bir konut verilecek mülkiyet ortaklığı var. Apartmanda Bir insan ev yapmış bütün çocuklarına ev yapmış ama daireler tek kapı.

    Orada bir tek daire veriliyor, isterse 20 dairesi olsun böyle bir sıkıntı var. Çevre ve Şehircilik bakanı Antakya’yı cazibe merkezi yapacağız dedi kusura bakmayın belki herkese ev çıkamayacaktır kusura bakmayın ama cazibe merkezi yapacağız dediler. Bunun haricinde tarihi Antakya bölgesi riskli bölge ilan edildi. Maksimin oradan doğuş kolejinin oradan kışla eski Antakya. Şimdi devlet orada her şeyi yasakladı. Devlet tekelinde bir dönüşüm yapılacak bu dönüşüm nasıl neye göre yapılacak mülkiyet hakları korunacak mı her şeyden önemli olan oradaki tarihi Antakya’nın bir kimliği var, o kimlik korunacak mı bize yapılan tek bir açıklama var ‘Antakya cazibe merkezi olacak’. Başka bir şey daha öğrendim hükümetin oradaki dönüşüm ve düzenlemelerle ilgili ihale verdiği firma halkı bilgilendirme toplantısı yapmış, İstanbul Şişli’de…”

    “KAYGILANIYORUZ”

    -Hangi şirketler bunlar?

    “Bünyamin Erman var, GYODER var, özellikle bu şehir merkeziyle ilgili bildiğimiz malum meşhur şirketler hızlı bir şekilde Antakya’nın toplu konut ihalelerini almışlar hazırlık yapıyorlar. Burada şimdi yeni bir sorunla karşı karşıyayız nedir bu sorun istimlakler acele kamulaştırmalar. Depremin ikinci haftasından itibaren…

    Şehirde bir spekülasyon olarak dolaşan. Çekmecenin üst tarafı Bengüllü Orhanlı taraflarından Serinyol’a kadar olan bölgenin TOKİ rezerv alanı yapılacağına dair söylentinin yavaş yavaş gerçek olacağını görüyor kaygılanıyor takip ediyoruz. Neden bundan kaygılanıyoruz 1- bütün bu bölgeler bilmediğimiz insanlar Çevre ve Şehircilikten geldiklerini söylüyorlar habire ölçümler yapıyorlar ama halka hiçbir bilgi verilmiyor dronelar uçuyor ölçümler yapıyorlar şimdi zemin çalışmaları yapılıyor burada istimlaklerin başlayacağı söyleniyor hatta el altından sızdırılan haritalar geziyor.

    “DÜRDENEK KÖYÜNE ACELE KAMULAŞTIRILMA KARARIYLA EL KONULDU”

    Ve bu kaygılı bekleyiş sürerken bu acele kamulaştırılma kararı 14 Nisan’da geldi bir gece yarısı kararnamesi çektiler bize gece yarısı darbesi gibi geldi, depremin gece yarısı bizi vurması gibi geldi. Dürdenek köyüne acele kamulaştırılma kararıyla el konuldu, büyük bir kısmına orada zeytinlikler var bahçelikler var oraya el konuldu ama ne ilginç bir tesadüf ki Dürdenek’in üst tarafında 600 dönümlük bir hazine arazisi var dokunulmamış ne ilginç tesadüf ki Dürdenek’in istimlak edilen bu kısımın hemen üstünde yoğunlukla AKP’li zenginlerin mesela AKP milletvekili Adem Yeşildal’ın mesela Antakya belediye başkanının ve birçok AKP’li zenginlerin villaları var, zigzaglar çizilerek o haritada onlar teğet geçilmiş ama orada on yıllardır dişini tırnağına takarak orada çalışan çiftçilerin tarlaları, ahırları evleri zeytinlikleri alınmış durumda.

    “DEVLET EL KOYUYOR SONRA SÜREÇ İŞLİYOR”

    Tabi şimdi köylüler buna izin vermiyor hem hukuksal olarak itiraz ettiler, hem de direniyorlar eğer ki bu gerçekleşirse, sadece Dürderen köyünde, köylülerin bize verdiği bilgilere göre 4 bine yakın zeytin ağacı kesilecek. Ardından Dikmece var, Dikmece’de bunun birkaç misli zeytinlik yok olacak. Ardından Karaali köyü var ardından Alanzi var, ardından Üçgedik var, ardından Anayazı var ardından Serinyol var. Ardından şimdi yeni aldığımız bir bilgi Orhanlı ve Toygarlı tarafından yine bu şekilde acele kamulaştırma ve istimlak süreci başlamış oralarda şimdi hızlıca kepçeler girmiş şantiye alanı oluşturmaya başlıyorlar seçimden önce anlayamadığımız bir hızla, henüz enkazlar kaldırılmamışken inanılmaz bir hızla kepçeler şu an girmiş şantiye alanları oluşturuyorlar. Orada istimlak edilen yerlerde acele kamulaştırmayla şöyle oluyor; devlet el koyuyor sonra süreç işliyor.”

  • YURT DIŞINDAN GELEN SON OY TORBALARI DA İSTANBUL’DAN ZIRLHI ARAÇLARLA ANKARA’YA GÖNDERİLDİ. CHP’Lİ KILINÇ: “YURT DIŞINDA OY KULLANANLAR MERAK ETMESİN. BİR OYUN BİLE KAYBOLMAMASI İÇİN YÜKSEK DİKKAT GÖSTERDİK”

    YURT DIŞINDAN GELEN SON OY TORBALARI DA İSTANBUL’DAN ZIRLHI ARAÇLARLA ANKARA’YA GÖNDERİLDİ. CHP’Lİ KILINÇ: “YURT DIŞINDA OY KULLANANLAR MERAK ETMESİN. BİR OYUN BİLE KAYBOLMAMASI İÇİN YÜKSEK DİKKAT GÖSTERDİK”

    GAYE ŞEYMA CAN- SİNEM NAZLI DEMİR

    Yurt dışından gelen son oy torbaları İstanbul Havalimanı’ndan zırhlı araçlarla Ankara’ya gönderildi. Oy torbalarının zırhlı araçlara yüklenmesine ve araçların yolculuğuna eşlik eden CHP Yurt Dışı Örgütlenme Koordinatörü ve CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Kılınç, “Amacımız seçmenin iradesinin hiçbir biçimde gölgelenmemesi. Biliyoruz ki Türkiye’de seçim güvenliğiyle ilgili kaygılar büyük. Onun için diyoruz ki yurt dışında oy kullananlar hiç merak etmesinler. Bir oyun bile kaybolmaması için yüksek bir dikkat gösterdik. Yurt dışı seçimleri bir zincir. Bu zincirin bütün halkalarında ve bütün noktalarında hem gözlemle hem planlamayla hem yüksek dikkatle önemli bir çalışma gerçekleştirdik” dedi.

    CHP Yurt Dışı Örgütlenme Koordinatörü ve CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, yurt dışından gelen oylarının getirildiği İstanbul Havalimanı’na gitti. Kılınç, Kanada’dan ABD’ye, Japonya’dan Tanzanya’ya birçok ülkede bulunan 110 temsilcilikten 98 uçakla İstanbul Havalimanı’na getirilen 564 oy torbasının PTT’nin 2 zırhlı aracına yüklenmesine tanıklık etti. Kılınç ve beraberindeki CHP Yurt Dışı Örgütlenme Gümrük Kapıları İstanbul Koordinatörü Seval Ödemiş, Arnavutköy İlçe Seçim Kurulu üyesi Şerif Hikmet Altunkalem, 4. Geçici Gümrük Seçim Kurulu üyesi Abdullah Aras ve Ulaştırma Komisyonu üyeleri Eren Demirbilek ile Haluk Kolçetin oyları Ankara’ya götüren araçlara eşlik etti.

    Yüksel Mansur Kılınç, yurt dışı oy torbalarını taşıyan zırhlı araçların hareketinden önce ANKA Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Kılınç, şunları söyledi:

    “3 MİLYON 416 BİN 150 YURT DIŞI SEÇMENİ VAR: Seçmenimiz, ülkesinin geleceğiyle ilgili karar verme konusunda seçimlere daha çok katılsın istiyoruz ama beklentilerimiz ve arzularımız doğrultusunda gerçekleşmedi bu olay. Yine de bir artışın olduğunu görüyoruz. CHP Yurt Dışı Örgütlenme Genel Başkan Yardımcılığı’na bağlı olarak yürüttüğümüz çalışmalara göre 151 noktada oy kullanıldı. 3 milyon 416 bin 150 yurt dışı seçmenimiz oy kullandı. Son oy torbaları da İstanbul Havaalanı’na getirilmiş oldu.

    CHP, YURT DIŞI OYLAMALARDA, 5 BİN 351 KİŞİ GÖREVLENDİRDİ: Yani yurt dışında seçmenimiz sandıkta oy kullandı. Oylar konsolosluklarımızda saklandı. Tüm bu süreçlere CHP 5 bin 200 civarında sandıkta görevlendirme, 151 saklama, ulaştırma görevlisiyle eşlik etti. Tabii bir de seçim günleri, seçim sandıklarının bulunduğu bölgelerde müşahitlerimizle Millet İttifakı’nın partileriyle ve gönüllü kuruluşların desteğiyle yoğun bir seçim süreci var. Şimdi Türkiye’de seçim güvenliğiyle ilgili kaygılar nedeniyle biz buradayız. Burası 110 temsilcilikten gelen oy torbalarının saklandığı yer. 564 oy 98 uçuşla geldi. Burası İstanbul Havaalanı’nın Gümrük Bölümü D kapısı.

    BİR OYUN BİLE KAYBOLMAMASI İÇİN YÜKSEK DİKKATLE BUGÜNE KADAR GELDİK: Burada şu anda Arnavutköy ilçe seçim kurulundaki CHP’li temsilciler, 4. Gümrük Kapısı Seçim Kurulu’nun CHP’li temsilcileri var. Bir de ayrıca yurt dışı seçimlerde ulaştırma vardır. Buradan da bir ulaştırma görev yapacak. Onun için buradayız. Ulaştırma görevlilerimiz içeride çalışırken biz de sürekli burada nöbet tutan partililerimizle birlikte olduk. CHP’nin yurt dışı örgütlenmesi de havaalanlarındaki gümrüklerde çalışmaları sürekli gözetledi. Bir oyun bile kaybolmaması için yüksek bir dikkat gösterdik, böylece bugüne kadar geldik.

    YURT DIŞINDA KULLANILAN TÜM OYLAR GELDİ: Yurt dışından gelecek bütün oylar Türkiye’ye gelmiş oldu. Dün akşam da Esenboğa Havaalanı’ndaydık. Yoğunluklu olarak Avrupa ülkelerinin oluşturduğu oy torbaları 3 Charter uçakla Ankara’ya geldi. Bu uçaklara 3 milletvekilimiz eşlik etti ve Ankara Ticaret Odası Sayın Döküm Merkezi olarak değerlendirilen Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi’ne kadar oylar taşındı.

    CHP’NİN BİR GÖREVLİSİ ARACIN İÇİNDE OLACAK: Bugün buraya biraz sonra Ankara’ya nakledilecek torbalar için gelmiş olduk. 2 PTT aracı bu oy torbalarını Ankara Ticaret Odası’na götürecek. Ankara Ticaret Odası’na giderken CHP’nin seçim kurulundaki ulaştırma görevlisi aynı zamanda aracın içinde olacak. Ama biz de CHP’nin yetkilileri olarak aynı zamanda bu konvoya eşlik edeceğiz. Yanında ilçe seçim kurulunun temsilcisi CHP’li temsilci olacak, yanında yurt dışı örgütlenmenin gümrüklerle ilgili koordinasyonunun sağlayan görevli arkadaşlarımız olacak.  Amacımız şu, yurt dışında kullanılan bir oyun bile çok kutsal olduğunu biliyoruz. Yurt dışında oyların nasıl kullanıldığını biliyoruz. Fedakarlıklarla kullanılıyor.

    AMACIMIZ SEÇMENİN İRADESİNİN HİÇBİR BİÇİMDE GÖLGELENMEMESİ: Biz de bu sorumlulukla şimdi İstanbul Havaalanı’nın D kapısından Ankara Ticaret Odası’na gidecek 2 aracı götürmüş olacağız. Amacımız seçmenin iradesinin hiçbir biçimde gölgelenmemesi. Biliyoruz ki Türkiye’de seçim güvenliğiyle ilgili kaygılar büyük. Onun için diyoruz ki yurt dışında oy kullananlar hiç merak etmesinler. Yurt dışı seçimleri bir zincir. Bu zincirin bütün halkalarında ve bütün noktalarında hem gözlemle hem planlamayla hem yüksek dikkatle önemli bir çalışma gerçekleştirdik.

    YURT DIŞI OYLARINDAKİ ARTIŞIN NEDENİ CHP’NİN ÇALIŞMALARI VE DEĞİŞİM İSTEYEN SEÇMENLER: Yurt dışı seçimleri daha önceki seçimlerle kıyaslayacak olursak bu dönem ilk günlerde özellikle büyük heyecan vardı. O heyecanın aynı zamanda Türkiye’de iktidarı dönüştürmeye yönelik bir heyecan olduğunu biliyoruz. Katılım çok yüksek olmadı ama biz Genel Başkanımızı Cumhurbaşkanı yapmak isteyen seçmenlerimizin çok yüksek bir duyarlılık, büyük bir fedakarlık içinde olduğunu gördük. Dolayısıyla katılımın artmasında CHP’nin çabasının çok yüksek olduğunu biliyoruz. Öyle birilerinin söylediği gibi yurt dışı seçimlerde bir rekor yok. Artışın da nedeni CHP’nin çalışmaları ve CHP’yi destekleyenler, Türkiye’de iktidarın dönüşmesini, değişmesini isteyen seçmenler.”

     

     

  • CHP’Lİ GENÇ MİLLETVEKİLİ ADAYI YİĞİT BIÇAKLI: “BİZLER KÖTÜYE ŞÜKREDEN Y KUŞAĞIYLA SAVAŞIYORUZ”

    CHP’Lİ GENÇ MİLLETVEKİLİ ADAYI YİĞİT BIÇAKLI: “BİZLER KÖTÜYE ŞÜKREDEN Y KUŞAĞIYLA SAVAŞIYORUZ”

    En genç milletvekili adaylardan biri Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul 2. Bölge 22. sıra adayı Yiğit Bıçaklı, seçilebilecek bir konumda olmadığını belirterek, “Z kuşağı ülkemizin geleceğine şekil verecek, tarih yazacak. Biz gençler, iyileşmeye çalışmak yerine kötüye şükreden Y kuşağıyla savaşıyoruz” dedi. 

    CHP İstanbul 2. Bölge 22. sıra adayı Yiğit Bıçaklı, ailesinin diplomatik görevleri nedeniyle uzun yıllar yurt dışında yaşayıp, eğitim alan Yiğit Bıçakçı, 14 Mayıs’ta CHP İstanbul 2. Bölge 22. sıradan milletvekili adayı oldu. Milletvekili seçilebilecek bir konumda olmadığına dikkat çeken Bıçaklı, “Z kuşağı ülkemizin geleceğine şekil verecek, tarih yazacak. Biz gençler, iyileşmeye çalışmak yerine kötüye şükreden Y kuşağıyla savaşıyoruz” dedi.

     

  • MANSUR YAVAŞ KEÇİÖREN’DE: “İSTEDİĞİNİZ GİBİ GEZEMEZSİNİZ MAKAM ARAÇLARIYLA, DEVLETİN UÇAKLARI İLE SEÇİM PROPAGANDASINA GİDEMEZSİNİZ. HEPİMİZİN VERGİSİ VAR. HELAL ETMİYORUZ SİZE”

    MANSUR YAVAŞ KEÇİÖREN’DE: “İSTEDİĞİNİZ GİBİ GEZEMEZSİNİZ MAKAM ARAÇLARIYLA, DEVLETİN UÇAKLARI İLE SEÇİM PROPAGANDASINA GİDEMEZSİNİZ. HEPİMİZİN VERGİSİ VAR. HELAL ETMİYORUZ SİZE”

    HABER: İLEYDA ÖZMEN- KAMERA: UMUT DOĞAN

     

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Keçiören’de; “Devletin uçağını, makam araçlarını, her türlü imkanını kullanıyorlar. İstediğiniz gibi gezemezsiniz makam araçlarıyla, devletin uçakları ile seçim propagandasına gidemezsiniz. Hepimizin vergisi var. Helal etmiyoruz size. Kendine her şeyi hak gören bu zihniyetin değişme zamanı geldi. Bunun için altı lider yan yana geldi. Allah’ın izni ile farklı fikirde olan insanlar birleşti, bir araya geldi, birleşe birleşe kazanıyoruz” diye konuştu.

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bugün Ankara’nın Keçiören ilçesinde yurttaşlara seslendi. Yavaş, burada şunları söyledi:

    “HALKTAN KOPTULAR, BELLİ BİR ZÜMRE LÜKS YAŞIYOR, ŞATAFATLI YAŞIYOR. HİÇBİR SIKINTI ÇEKMİYOR”

    “4 yıldır Ankara’da çalışıyoruz, eskiden biliyorsunuz sadece ranta dayalı ve 25 yıldır insanlar yapılan işlerin birçoğunu belediyecilik olarak adlandırılıp, betona dayalı insanı öncelemeyen bir belediyecilik anlayışı vardı. Bu, rantı biliyorsunuz bir oğluna televizyon, bir oğluna futbol takımı, Ankara’nın kaynaklarını sürekli kullanarak oralara aktarılıyor. Bir imar değişikliği ile 1 katrilyon gibi bir para birinin cebine giriyor, kul hakkına giriliyor, belirli isimler zengin ediliyor ve bir yandan da pahalı hizmet verilip Ankara’ya el ettikleri paralarla kolilerle yardım altında dağıtıyorlardı. Biz bunun belediyecilik olmadığını sürekli söylüyorduk ama Ankara halkı bize inandı ve en azından farklı bir belediyeciliği, farklı bir yönetimin nasıl olacağını göstermiş oldu.

    Şimdi sıra Türkiye’de. Çünkü 21 yıldır bir iktidar var, her şeyi iyi yaptığını düşünüyor, hiçbir zaman hata omuzlarına yapışmıyor. Suçlu ya dış güçler oluyor ya da birileri bize hep operasyon çekiyor, bir yandan dünya deviyiz derken nedense bunların hiçbirine müdahale edilemiyor. Geldiğimiz zaman da ülke mülteci deposu olmuş, uyuşturucu 10 yaşa inmiş, geçim sıkıntısı son hadde gelmiş, yöneticilere sorduğunuz zaman ‘Yok, öyle bir şey. Türkiye’de her şey iyi’ deniyor. Çünkü, sırça köşklerinde kalıyorlar. Halktan koptular, belli bir zümre lüks yaşıyor, şatafatlı yaşıyor. Hiçbir sıkıntı çekmiyor ama bu arada da bir sürü insanın hakkı, mülakatlarla torpiller ile de elinden alınıyor. Artık okuyan gençler, hayal dahi kuramaz oldu. Fakat bu arada da mevcut düzenin devam etmesi için korku siyaseti gündeme geldi.

    “NEDEN BİZİ KAVGA ETTİRMEK İSTİYORSUNUZ? ASIL BÖLÜCÜLÜK BUDUR”

    Hatırlarsınız, baktılar yardımlar kesilecek tutmadı, işçi çıkarılacak tutmadı, en son Ankara’da bu kadar tertemiz genç varken dediler ki korkutmak için sayaçları PKK’lılar okuyacak, DHKP-C’liler de fatura kesecek… Şimdi yine aynısını yapıyorlar. Hiç merak etmeyin, insanlar yoksulluğu, pahalılığı konuşmasın diye, sıkıntıları konuşmasın diye maalesef böyle toplum yüzde 55, 60’ını neredeyse terörle suçlar hale geldiler. Bir yandan diyorlar ki; dağda çok iyi mücadele ettik, dağlarda 85 terörist kaldı. Bir yandan da teröristlerin arkasına saklanarak toplumu korkutuyorlar. Halbuki ilk iktidara geldiklerinde terör sıfırdı. Bu hale kendileri getirdi. Çözemiyorlar, ondan sonra korkutarak insanlardan oy almak istiyorlar. Şimdi, sürekli olarak bu seçim boyunca bunların konuşmasın diye sürekli çamur attılar. Biz Ankara’da seçimi kazandığımız zaman dedik ki, ‘Biz seçimi kazandık, asla zafer kazanmadık. Sadece 5 yıllığına görevi devraldık. Zaferden bahsetmek için karşıda düşman olması gerekir. Ankara’da bizim düşmanımız yok’ dedik. Aynı felsefeyi Türkiye’ye yayacağız. Çünkü, bugünkü iktidar kendisi gibi düşünmeyen herkese; ‘benim gibi düşünmüyorsan, beni desteklemiyorsan o zaman sen teröristsin, siz illetsiniz, zilletsiniz, siz vatan hainisiniz’ gibi sözler söylüyorlar. Halbuki insanlar farklı farklı yaratılmış. Elbette farklı farklı düşünecekler. Hiçbir Millet İttifakı genel başkanından ya da mensubundan Cumhur İttifakı’na oy verenlerle ilgili tek kelime kötü söz çıkmadı. Neden bizi kavga ettirmek istiyorsunuz? Asıl bölücülük budur. Kendilerine oy verenleri vatansever, oy vermeyenleri vatan haini muamelesi yaparsanız bu ülkeyi bölersiniz.

    “GERÇEK GÜNDEM, HALKIN GÜNDEMİDİR”

    Artık o kadar çaresizler ki, İstanbul seçimlerinde insanlara baktılar ki Millet İttifakı’nın belediyelerinde korkuttukları gibi bir şey olmuyor. Bunun üzerine İstanbul’un ikinci seçimleri yapılırken şunu denediler, dediler ki; ‘İstanbul düşerse Mekke düşer, İstanbul düşerse Kudüs düşer’, bunlarla dini bütün insanları aldatmak istediler. Çünkü İstanbul’da 25 yıldır kendileri yönetiyorlardı ve kendi ağızları ile İstanbul’u mahvettiklerini itiraf etmişlerdi. Sonuç itibariyle baktılar, İstanbul halkı bunu da yutmuyor. Çünkü kendi iradesi elinden çalınmıştı. Anketlere baktılar şimdi olduğu gibi, baktılar anketlerde durum kötü, yedek kuvvetlerini devreye soktular. Kim bunların yedek kuvvetleri? 33 askerimizin şehit eden, planlı yapan Osman Öcalan’ı televizyona çıkardılar. Ne diye çıkardılar televizyona? AKP’ye oy versin diye destek istediler. Binali Yıldırım’a oy versin diye destek istediler. Bu da yetmedi, bebek katilinden İmralı’dan el yazılı mektup getirip onu da televizyondan okudular, Binali Yıldırım’a oy versin, AKP’ye oy versin diye. Bunlar iktidara gelirken iktidarda kalmak için, ‘gerekirse Papaz cübbesi bile giyeriz’ demişlerdi. Her şeye başvuruyorlar. Bugünkü haberde Ahmet Türk, ‘Yine İmralı’ya gittiler, seçimi kaybedeceklerini anlayınca Öcalan’dan yardım istemeye gittiler’ diye haber verdi. Hepiniz okumuşsunuzdur. Ondan sonra kalkıp bizleri teröristlikle suçluyorlar. Gerçek gündem, halkın gündemidir.

    “TÜRKİYE’DEKİ EN BÜYÜK BEKA MESELESİ SİZLERSİNİZ”

    Altılı masa diye, altı liderin yan yana gelip iki yıldır çalışıp uzlaştıkları ortak mutabakat metni ortadayken bunlar altı benzemez dediler ama kendileri de altıyı buldular. PKK ile benzer görüşleri savunan HÜDA PAR’ı içlerine aldılar. Yıllar önce Ankara’da üç kişiyi öldürüp betona gömen şahsı, 71 yaşındaki kişiyi yaşlandı diye Cumhurbaşkanın imzası ile tahliye ettiler. Bu arada 85 -90 yaşında kendi hayatını zor idame eden şerefli Türk Ordusu’nun subaylarını ısrarla içerden salmadılar. Ben diyorum ki, Türkiye’deki en büyük beka meselesi sizlersiniz. İktidarda kalmak için her türlü iftirayı atıyorsunuz ama Türk milleti, bunu yemeyecek. Biz zaten bölünmeyeceğiz. Eli kanlı terör örgütü kan kusturdu bu ülkeye bölünmedi. Madem 85 tane kaldı neyden korkuyorsunuz? Bu yaş pasta mı hemen bölünecek? İşte burada Cumhuriyetin kurucu partisinin iradesi ile İYİ Parti ve diğer dört parti daha hepsi buradalar. Bunlar böldürür mü bu memleketi? Tam tersine bölmek isteyenlere engel olurlar.

    “ARTIK, OY VERSİN VERMESİN HERKESİN KUCAKLAYACAK, HERKESE EŞİT DAVRANACAK, ŞEFKATLİ, MERHAMETLİ DAVRANACAK BİR İKTİDAR GELİYOR”

    Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldım diyen bunlar değil miydi? Niye değiştiniz, milliyetçi oldunuz şimdi? İhtiyaç olursa milliyetçi, ihtiyaç olursa ayaklar altına alıyorlar. Artık, yönetemez duruma gelmişlerdir ve inşallah gidip gördüğünüz mitinglerde halk karar vermiş. Anketlerde onu söylüyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun ağzından çıkmayan sözleri basıp dağıtıyorlar, biliyorsunuz bunu Ankara’da kimin yapacağını tahmin ediyorsunuz. Bir tane Ankara’nın sahtekarı var, hep onun başının altından çıkar. Madem dindar geçiniyorsunuz, gerçek bir Müslümansınız, Müslümanın ağzından bal damlar; yalan söylemez. Bu şekilde tuzak kurmaz. Nasıl söylenmeyen şeyleri böyle iddia ediyorsunuz. Artık, oy versin vermesin herkesin kucaklayacak, herkese eşit davranacak, şefkatli, merhametli davranacak bir iktidar geliyor. Azarlanmaktan bıktık.

    “SİZ BU ÜLKEYİ İDARE ETMEK İÇİN SEÇİLDİNİZ, BİZİM HİÇBİR ŞEYİMİZE KARIŞAMAZSINIZ. BURASI ÖZGÜR BİR ÜLKEDİR. AZARLAYAMAZSINIZ”

    Çıkıyor koca koca adamlar, gençlere akıl veriyor; şöyle yapmayın, böyle yapmayın, şunu giymeyin, böyle gezmeyin… Size ne? Siz bu ülkeyi idare etmek için seçildiniz, bizim hiçbir şeyimize karışamazsınız. Burası özgür bir ülkedir. Azarlayamazsınız… O gençlerin yurt dışına gitmek istemesi de normal. En iyi okullarda okumak istemeleri normal. En iyi arabalara binmek istemeleri normal. En iyi cep telefonu kullanmak istemeleri normal. Hepsi sizin çocuklarınız mı iyi yaşayacak? Bir lokmaya, bir hırkaya talibiz dediler, bizim malda gözümüz ok dediler, şimdi hep bana hep bana diyorlar. Ondan sonra da Ankara etrafındaki destek ihtiyacı olan aileler geçinemiyoruz dediği zaman diyorlar ki; şükret. Şu şükrü hep beraber yapsak ne olur? Sadece geçinemeyen insanlar mı şükredecek?

    “HEPİMİZİN VERGİSİ VAR. HELAL ETMİYORUZ SİZE”

    Seçime giriyoruz, seçime girerken onlar da aday aynı zamanda, Bakan olsa da aday. Devletin uçağını, makam araçlarını, her türlü imkanını kullanıyorlar. Televizyonda bu sorulduğu zaman ‘Elbette kullanıyoruz, ne var bunda’ diyor. Devlete böyle bakmaya başladıysanız, devlet artık bizim diyorsunuz ve devletin malı deniz, yemeyen domuz gözü ile bakıyorsunuz, öyle mi? Herkesten fazla dikkat etmesi gereken insanlar, o paralarda bizim de hakkımız var. İstediğiniz gibi gezemezsiniz makam araçlarıyla, devletin uçakları ile seçim propagandasına gidemezsiniz. Hepimizin vergisi var. Helal etmiyoruz size. Kendine her şeyi hak gören bu zihniyetin değişme zamanı geldi. Bunun için altı lider yan yana geldi. Allah’ın izni ile farklı fikirde olan insanlar, birleşti, bir araya geldi, birleşe birleşe kazanıyoruz. “  

     

          

     

  • AVRUPA’DA TÜRK VATANDAŞLARININ YOĞUN YAŞADIĞI ÜLKELERDEKİ OYLAR 3 UÇAKLA TÜRKİYE’YE TAŞINIYOR… SÜLEYMAN BÜLBÜL: “SANDIĞA GİREN OYUN SANDIKTAN AYNI ŞEKİLDE ÇIKMASINI SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ”

    AVRUPA’DA TÜRK VATANDAŞLARININ YOĞUN YAŞADIĞI ÜLKELERDEKİ OYLAR 3 UÇAKLA TÜRKİYE’YE TAŞINIYOR… SÜLEYMAN BÜLBÜL: “SANDIĞA GİREN OYUN SANDIKTAN AYNI ŞEKİLDE ÇIKMASINI SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ”

    Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Milletvekilliği Genel Seçimleri için yurt dışı temsilciliklerde oy verme işleminin sona ermesinin ardından, oy torbaları üç uçakla Türkiye’ye taşınıyor. CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, “Şu anda bizim için sandık güvenliği çok önemli. Bu güvenlik, sandığa giren oyun sandıktan aynı şekilde çıkmasını sağlamak zorundayız. Bu çerçevede tüm Türkiye’de sandık görevlimiz çalışacaklar ayın 14’ünde. Avrupa’da bu çerçevede sandık müşahidi olan arkadaşlarımıza CHP Genel Merkezi olarak çok teşekkür ediyoruz. Emeklerine sağlık. Onların bu çalışmalarının sonucunu alacağımıza inanıyorum” dedi.

    Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Milletvekilliği Genel Seçimleri için yurt dışı temsilciliklerde oy verme işlemi dün sona erdi. Oy torbalarının Türkiye’ye taşınması süreci başladı.  

    Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) Türk Hava Yollarından (THY) kiraladığı üç uçak Almanya’da Berlin, Köln ve Münih; İngiltere’de Londra, Fransa’da Lyon, İsveç’te Stockholm, Danimarka’da Kopenhag havalimanlarından oy torbalarını, Ankara Esenboğa Havalimanı’na getirecek.

    O torbalarını taşıyan uçaklarda bulunan “diplomatik kurye” ve YSK tarafından görevlendirilen personellere, CHP milletvekillerinin de bulunduğu “Oy Torbaları Nakil Komisyonu” eşlik edecek. Söz konusu üç uçakta CHP adına İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek, Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz bulunuyor.

    “ŞU ANDA BİZİM İÇİN SANDIK GÜVENLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ”

    Münih’teki havalimanında açıklama yapan CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, şunları söyledi:

    “Şu anda görevimiz, üç uçakla Münih’e, sonra da Lyon’a geçeceğiz. YSK heyeti ile birlikte yurt dışında kullanılan oyları teslim almaya geldik ve Münih’te, Stuttgart’ta kullanılan, Viyana’da kullanılan, Zürih’te, Bremen’de kullanılan oyları teslim aldık ve uçağa yerleştirip Lyon’a geçeceğiz. Lyon’da da aynı oyları teslim alacağız, Fransa bölgesinde toplanan oyları. Oradan Esenboğa Havalimanı’na geleceğiz. Esenboğa Havalimanı’nda YSK yetkililerine teslim edeceğiz. Tabi ki YSK yetkililer içerisinde CHP’nin komisyon üyeleri de bulunacak. Nasıl burada torbaları getiren komisyonların içinde CHP’nin, İYİ Parti’nin, diğer partilerin komisyon üyeleri olduğu gibi orada da komisyon üyelerimiz alacaklar torbaları. Onları güvende bir şekilde ayın 14’ünde sayılmak üzere, güvenli bir şekilde, güvenli bir yerde tutacaklar.

    Şu anda bizim için sandık güvenliği çok önemli. Bu güvenlik, sandığa giren oyun sandıktan aynı şekilde çıkmasını sağlamak zorundayız. Bu çerçevede tüm Türkiye’de sandık görevlimiz çalışacaklar ayın 14’ünde. Nisan 27’sinden, 9 Mayıs’a kadar tüm sandık görevlilerimiz 13 gün çok iyi çalışma yaptılar. Onların emeklerine sağlık. Avrupa’da bu çerçevede sandık müşahidi olan arkadaşlarımıza CHP Genel Merkezi olarak çok teşekkür ediyoruz. Emeklerine sağlık. Onların bu çalışmalarının sonucunu alacağımıza inanıyorum ve Türkiye’de de her şey çok güzel gidiyor. Türkiye’de hayırlısı ile ilk turda seçimi almaya çok yakınız ve alacağız. 13’üncü Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olacak ve Millet İttifakı olarak, CHP lokomotif parti olarak Meclis’teki çoğunluğu sağlayacağız.”  

  • İGDAŞ’TAN ÇALIŞANLARINA PSİKOLOJİK DESTEK SEMİNERİ… UZMAN PSİKOLOG GÖKHAN ÇINAR: “İGDAŞ’A KOŞA KOŞA GELDİM”

    İGDAŞ’TAN ÇALIŞANLARINA PSİKOLOJİK DESTEK SEMİNERİ… UZMAN PSİKOLOG GÖKHAN ÇINAR: “İGDAŞ’A KOŞA KOŞA GELDİM”

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraklerinden İstanbul Gaz Dağıtım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (İGDAŞ) yönetiminin çalışanlarına psikolojik destek kararları sonrası Genel Müdür ve yönetim kadrosunun da aralarında bulunduğu 300’e yakın kurum çalışanı, “Katarsis” programıyla tanınan ünlü Uzman Psikolog Gökhan Çınar’ın özel olarak İGDAŞ için verdiği semineri izledi. “Ruh Sağlığı Bakanlığı’nın kurulması için mücadele edeceğini” söyleyen Gökhan Çınar, Kahramanmaraş depremi sonrası konuşulan ‘normalleşme süreci’ ve olası İstanbul depremi kaygılarına dönük sık yapılan ‘yanlışlar’ı vurgulayarak, öznel yaklaşımlarını açıkladı.

    İBB iştiraklerinden İGDAŞ, 10 Mayıs Dünya Psikologlar Günü’ne atıfla, dün Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde, kamuoyunun yakından tanıdığı ünlü Uzman Psikolog Gökhan Çınar’ın dinlendiği bir seminer organize etti. 300’ün üzerinde İGDAŞ çalışanının izlediği seminere, İGDAŞ Genel Müdürü Dr. Mithat Bülent Özmen ve beraberinde diğer İGDAŞ yöneticileri de katıldı. Dr. Mithat Bülent Özmen, “Yeni aldığımız kararlarla, İGDAŞ çalışanları isterlerse ücretsiz bireysel psikolojik terapi desteği alabilecek” dedi.

    “İGDAŞ EKİBİ DEPREM BÖLGESİNDE DOĞRUDAN GÖREV ALDI”

    İGDAŞ Genel Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada, Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen büyük depremlerin ardından, İGDAŞ çalışanlarının bir bölümünün bölgeye giden ‘İGDAŞ Arama-Kurtarma Ekibi’nde doğrudan görev aldığı; bir bölümünün de yakınlarını enkaz altında kaybettiği kaydedildi. Bu çerçevede İGDAŞ çalışanları için, özellikle deprem sonrası gelişen kaygılar ve ‘normalleşme’ye destek olunabilmesinin yanı sıra üstlenilen rollerin psikolojik baskılarıyla başa çıkılabilmesine dönük olarak bir dizi çalışma planlandığı ifade edildi.

    300’E YAKIN İGDAŞ ÇALIŞANI UZMAN PSİKOLOG GÖKHAN ÇINAR’I DİNLEDİ

    Bu kapsamda, İGDAŞ’ın kurumsal olarak psikoloji biliminden de yararlanma gayreti ve mesleğe saygısının bir ifadesi olarak, 10 Mayıs Dünya Psikologlar Günü’yle de örtüşen bir etkinlik düzenlendiği belirtildi. Buna göre, dün 300’e yakın İGDAŞ çalışanı, kamuoyunda ‘Katarsis’ programlarıyla tanınan Uzman Klinik Psikolog Gökhan Çınar’ı dinlemek üzere, Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nin tiyatro salonunu doldurdu.

    “İGDAŞ ARAMA KURTARMA EKİBİ DEPREMDE 12 VATANDAŞI ENKAZDAN CANLI ÇIKARDI”

    Semineri izlemek üzere üst kademe yöneticileriyle birlikte gelen İGDAŞ Genel Müdürü Dr. Mithat Bülent Özmen, İGDAŞ çalışanlarına hitaben yaptığı konuşmada özet olarak şunları söyledi:

    “Değerli arkadaşlarım, bu organizasyonunun tek çıkış noktası var. Sizler bizim için çok değerlisiniz. İşinizi sürdürürken aynı zamanda her türlü bilimsel bilgiden yararlanabilen bireyler olarak donanabilmenizin yolunu açmak, bu kuruluşun sorumlulukları çerçevesinde adeta ödevidir. Hiçbir işi tesadüfi olarak yapmıyoruz. Hepsinin arkasında bir yönetim vizyonu olduğundan emin olunuz. Örneğin sokak hayvanları için gösterdiğimiz duyarlılık, korunmaya muhtaç yük hayvanları için bir ameliyathane ve yeni barınaklar yaptırmaya kadar gelişti. Bu duyarlılığımız deprem bölgesinde yaralı hayvanların tedavisinde çözüm arayan bir kuruluş için ışık olmuş; bizim kapımızı çaldılar. 400’e yakın yaralı ve bakıma muhtaç hayvanı, İstanbul’a getirip sağlıklarına kavuşturduk.”

    Özmen, İGDAŞ ekibinin depremde 12 kişiyi enkazdan canlı çıkardığının altını çizerek sözlerine şöyle devam etti:

    “İGDAŞ Arama ve Kurtarma Ekibimizin depremden hemen sonra Hatay’da, aralarında çocukların da olduğu 12 vatandaşımızı enkaz altından canlı çıkarmayı başardığını biliyorsunuz. Arkadaşlarımız ardından Gaziantep’in Nizip ilçesinde 26 mahallede, 690 km çelik ve polietilen hattı üzerinde gaz kaçağı taradılar ve deprem sonrası Nizip’e yeniden doğal gaz verilmesine yardımcı oldular. İGDAŞ’ta depremde yakınlarını kaybeden 52 çalışanımız olduğunu tespit ettik. Aldığımız kararlarla biliyorsunuz İGDAŞ çalışanlarının ücretsiz bireysel psikolojik terapi desteği alabilmesini sağladık. Kurum olarak bu yükü, çalışanlarımız adına üstleniyoruz. Ancak hala toplumumuzda ‘terapi’, Avrupa toplumları gibi alışkanlıklarımıza yansımış sayılmaz. Yararlanmaktan çekinmemeniz için, önce psikoloji biliminin toplum için ne derece elzem olduğunu görebilmelisiniz. İşte bu seminerde bunu görebilmenizi amaçladık. Önümüzdeki süreçte göreceksiniz gerek toplu gerekse bireysel psikolojik destek eğitimlerine daha fazla ağırlık vereceğiz.”

    GÖKHAN ÇINAR: İGDAŞ’A KOŞA KOŞA GELDİM

    Dr. Özmen’den sonra söz alan Uzman Klinik Psikolog Gökhan Çınar da konuşmasında ‘Dertleşme’ adını verdikleri buluşmaların çok uzun zamandır devam ettiğini belirterek, şunları ifade etti:

    “İGDAŞ’ın çalışmalarını duyup dinlediğimde, İGDAŞ ailesinden her bireyin ayrı ayrı psikolojik sağlıklarıyla, destek sistemleriyle önemsendiğini duymak beni çok mutlu etti. Maalesef genelde kurumsal olarak bu türden yaklaşımlarla karşılaşmıyorum. Bu yüzden bugün buraya koşa koşa geldim diyebilirim.”

    Programın adına “Gel Yeniden Başlayalım” başlığını koyduklarını ancak bunun ‘geçmişi silmek’le ilgisinin olmadığını belirten Çınar, “Bence olumsuz duygu yok. Bütün duyguların bizi büyüten bir tarafı var. Biz zaten bütün yaşadıklarımızın üstüne büyürüz. Dolayısıyla bunu daha çok ‘hikayemizi nasıl dönüştürürüz’ olarak anlamalıyız” dedi.

    “DESTEK İHTİYACI, GÖRÜNMEZ HALE GELİRSE, O ZAMAN TOPLUMUN TRAVMALARINDAN KURTULAMAYIZ”

    İGDAŞ çalışanlarının sorularıyla, etkileşimli olarak sürdürülen seminerde, deprem öncesi kaygılar ve doğrudan depremzedelerde oluşan psiko-travmatik etkilere dönük ruhsal destek süreçleri de konuşuldu. Kahramanmaraş depremi üzerinden kendi deneyimlerini anlatan Çınar, şunları söyledi:

    “Depremden sonra oralara ben de gittim. Sahada hala acil travma tedavi yöntemleri kullanan meslektaşlarım var. O bölgede yaşanan travmaların etkilerinin 20 günle ya da birkaç ayla çözümlenebilmesi mümkün değil. Ama kamuoyunda daha hızla unutuluyor. Destek ihtiyacı, görünmez hale gelirse, o zaman toplumun travmalarından kurtulamayız. Bir de depremden sonra göç hareketleri var. Aileler göç ediyor ama erkekleri hala evlerini korumak için orada. Aileler geri geldiğinde yeni bir eğitim süreci başlayacak. Türk Psikologlar Derneği aracılığıyla, sadece deprem bölgesinde değil, en çok göç almış şehirlerde de destek tedavileri sürecine başlandı. Bu uzun süreçli bir çalışma ki şimdi artık konteyner kentlerde ve alandaki hastanelerde de meslektaşlarımız kendi odalarını kuruyor.”

    “DEPREM DOĞAL BİR AFETTİR VE ETKİLERİNİN, YARALARININ SARILMASI BAŞKA SÜREÇLERİ GETİRİR”

    Depremin dünyanın her yerinde, literatürde temelde bir travma olarak kabul edildiğini belirten Çınar, sözlerine şöyle devam etti:

    “Deprem doğal bir afettir ve etkilerinin yaralarının sarılması çok başka süreçleri getirir. Olası bir İstanbul depreminde de bu süreçlerin gereğini şimdiden görebiliyor olmalıyız. Deprem öncesi kaygılara dönük destek tedavileri de ayrı bir konu. Bizim toplumumuz daha çok bir kaygı toplumu. Bundan 20 yıl öncesinde kültürel olarak birbirimizle daha çok iç içe geçtiğimiz için daha sağlıklı ve daha doğru iletişimler içinde, psikolojik destek mekanizmaları toplum içinde kendiliğinden daha kolay harekete geçebilirdi. Zaman geçtikçe kutuplaşma-ayrışma çok arttığı için bu iç içelik, daha çok ‘elalem ne derler’ ile başlayan, kendimizi diğerlerinin gözünden çok izlememize yol açan, ya bireysel hayatlarımızda çok sahip çıkmadığımız çoğunlukla ya da duvarları dele dele sahip çıkmaya çalıştığımız ölçüde yaygın anksiyetelere dönüştü. Yaygın anksiyetelerin olduğu toplumlarda psikolojik sağlığın yüzdesinin yüksekliğinden söz edemeyiz. Ama bu tarz kaygı yaygınlığına rağmen, destek tedavi yöntemleriyle iyileştirilebilen insanlar olduğunu da biliyoruz. Yani denizyıldızı hikâyesi gibi kaç hayat kurtarırsak kar.”

    “NORMALLEŞME TOPLUMDA YANLIŞ ANLATILIYOR”

    Deprem sonrası ‘normalleşme’ kavramına da değinen Çınar, normalleşmenin hiçbir zaman ‘var olan acıyı yok saymak’ olmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ben depremin daha birinci haftasında insanların çıkıp artık normalleşmemiz lazım demesine tepkiliydim. Normalleşme geçiş için sağlıklı bir şey ama günün sonunda gerçek normalleşme, hani bir parçanız bir eşyanız gibi acıyı alıp yürüyerek hayatınıza devam edebilmektir aslında. Ya da kafamızı işimize, çocuklarımıza çevirirken; aynı ritimle o bölgeye de çevirebilmeye devam ettiğimiz bir şeydir. Normalleşme toplumsal olarak da bireysel olarak da yanlış kullanılıyor toplumda. Acıyı yok saydığında hasta olursun.”

    “DUYARSIZLAŞAN HER TOPLUM SAĞLIKSIZLAŞIR”

    Duyarsızlaşan her toplumun sağlıksızlaştığına da değinen Çınar, “Olan bitenlere karşı hissizleşmiş her insan her toplum hissizleştikçe kendisini, ailesini koruduğunu zanneder ama üstü kapatılan her şey döner dolaşır ‘engellenmiş travma’ olarak, o kişiye o topluma geri döner. Bu parçanın bütünün bir kısmı olmasından kaynaklanır. Fizikte de böyledir psikolojide de böyledir, birçok disiplinde böyledir. Duyarsızlaştığımız bu dönemlerde maalesef psikolojik olarak sağlıklı değiliz. Üstünü kapattığımız her şeyi bir süre sonra uzun yıllar atlatamadığımız travmalara dönüştürmüş olabiliriz” şeklinde konuştu.

    “RUH SAĞLIĞI BAKANLIĞI’NIN KURULMASI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİM”

    Uzman Psikolog Gökhan Çınar seminerde ayrıca “Hayatımdaki mücadelelerimden biri de Ruh Sağlığı Bakanlığı’nın kurulması olacak. Ütopik görülüyor belki ama buna örnek olan ülkeler var, niye bizde de olmasın. O zaman terapiye gitmek bu kadar aykırı görünmeyecek çünkü hizmetin bir parçası olacak. Herkesin o hizmeti alabildiği günler gelecek diye umuyorum” dedi.