Etiket: istanbul

  • İMAMOĞLU’NDAN AKŞENER’E DESTEK: “MİLLETİN SESİNİ HİÇ KİMSE SUSTARAMAZ”

    İMAMOĞLU’NDAN AKŞENER’E DESTEK: “MİLLETİN SESİNİ HİÇ KİMSE SUSTARAMAZ”

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabından, Millet İttifakı ortağı İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in partisinin İstanbul İl Başkanlığı’na yapılan saldırıyla ilgili yaptığı “Şimdi bizi bu kurşun mu korkutacak” paylaşımını alıntılayarak, “Milletin sesini hiç kimse susturamaz” dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün Twitter hesabından, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Şimdi bizi bu kurşun mu korkutacak” notunun yer aldığı sosyal medya paylaşımını alıntılayarak, Milletin sesini hiç kimse susturamaz” mesajını yayınladı.

    NEDEN BU MESAJI YAYINLADI?

    Meral Akşener, bugün Meclis Grup Toplantısı’nda partisinin İstanbul İl Başkanlığı’na yapılan saldırıyla ilgili tepkisini kürsüye getirdiği tabanca mermilerini göstererek dile getirdi. Eline aldığı mermi kovanlarını gösteren Akşener şu açıklamayı yapmıştı:

    “Bunca engeli, aştıktan sonra şimdi bize bu kurşun mu dur diyecek? Söyleyin, Sinan Ateş durdu mu? Bunca tehdide direndikten sonra şimdi bizi bu kurşun mu korkutacak? Söyleyin, Ömer Halisdemir korktu mu? Bunca ahlaksızlığa, göğüs gerdikten sonra şimdi bizi bu kurşun mu sindirecek? Söyleyin Özgecan’lar, Şule’ler, Ceren’ler sindi mi? Bunca tuzağı bozduktan sonra şimdi bizi, bu kurşun mu öldürecek? Söyleyin, Gaffar Okkan’lar, Uğur Mumcu’lar, öldü mü? Bunca hainliğin, üstesinden geldikten sonra şimdi bizi millî misakımızdan bu kurşun mu vazgeçirecek? Söyleyin Eren Bülbüller, Yasin Börü’ler, Aybüke Öğretmen’ler, vazgeçti mi? Bunca nifakı, bunca fitneyi, hakikatin ışığıyla yendikten sonra şimdi bizi bu kurşuna adres verenler mi ayıracak? Söyleyin hilalle yıldız hiç ayrıldı mı?” 

  • İSKİ’DEN SAZLIDERE BARAJI’NA KİMYASAL ATIK KARIŞTIĞI İDDİASIYLA İLGİLİ AÇIKLAMA: ATIK MADDENİN BARAJ GÖLÜMÜZDEKİ SUYA KARIŞMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

    İSKİ’DEN SAZLIDERE BARAJI’NA KİMYASAL ATIK KARIŞTIĞI İDDİASIYLA İLGİLİ AÇIKLAMA: ATIK MADDENİN BARAJ GÖLÜMÜZDEKİ SUYA KARIŞMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

    İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), kentin su kaynaklarından Sazlıdere Barajı’na kimyasal madde karıştığı iddialarıyla ilgili olarak, “Göl kenarına kimliği tespit edilemeyen kişiler tarafından alüminyum demir cüruf malzeme döküldüğü tespit edilmiştir. İSTAÇ ekipleri tarafından bertaraf tesisine taşınarak imha edilecek atık malzemenin baraj gölümüzdeki suya karışması söz konusu değildir” açıklamasını yaptı.

    İSKİ, Arnavutköy’deki Hacımaşlı Mahallesi’nde yol kenarına dökülen ve kimyasal olduğu belirtilen atığın İstanbul’un su kaynaklarından Sazlıdere Barajı’na karıştığı iddialarıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

    Bugün Sazlıdere Barajı Şamlar Mahallesi sınırları içerisinde göl kenarına kimliği tespit edilemeyen kişiler tarafından alüminyum demir cüruf malzeme döküldüğünün tespit edildiği belirtilen açıklamada, bunun üzerine İSKİ ve İstanbul İl Çevre Müdürlüğü koordinasyonunda numuneler alındığı belirtildi. Olayı gerçekleştirenlerin tespitine yönelik çalışmaların da sürdürüldüğü vurgulanan açıklamada, söz konusu atık malzemenin İSTAÇ ekipleri tarafından bertaraf tesisine taşınarak imha edileceği bildirildi. 

    “ATIK MADDENİN BARAJ SUYUNA KARIŞMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”

    Söz konusu atık maddenin baraj gölündeki suya karışmasının söz konusu olmadığı belirtilen İSKİ açıklamasında ayrıca şunlar kaydedildi:

    “Öte yandan, barajlardan ve regülatörlerden temin edilen su, arıtma tesislerinde işlemden geçirildikten sonra şebekeye verilmektedir. Ayrıca bölgede tespit edilen atık madde mevcut su kaynağına zarar verecek seviyede değildir. Her zaman standartlara uygun olarak şebekeye verilen suyumuzu abonelerimiz tüm insani ihtiyaçları için güvenle kullanabilirler.

    Kurumumuzca, baraj havzalarımıza atık ve kirletici madde bırakanlara yönelik yasal mücadelemizi sürdürmekteyiz. Ayrıca baraj havzalarımıza zarar vermek isteyen kişilerin ALO 185 üzerinden İSKİ’ye bildirilmesi halinde idaremizce konunun ilgili kurum kuruluşlara intikal ettirileceğini kamuoyunun bilgisine sunarız.”

     

  • Uludağ Elektrik, Trafo Bahanesiyle Vatandaşları Mağdur Ediyor

    Uludağ Elektrik, Trafo Bahanesiyle Vatandaşları Mağdur Ediyor

    Balıkesir’in Akçay ilçesi Altınkum Mahallesi İkizevler Sitesi sakinleri Uludağ Elektrik’in keyfi uygulaması nedeniyle bir buçuk yıldan fazladır 2.5 kat fazla elektrik faturası ödüyor.

    Yeniçağ’dan Tolga Şahin’in haberine göre sitenin inşaatının bitişi sonrası müteahhit İkram E.’nin aktardığına göre, gerekli belgelerle beraber 3 Ağustos 2021’de site elektriğinin şantiye elektriğinden çıkartılması ve hane elektriğine çevrilmesi için Uludağ Elektriğe başvurusunu yapıyor. 5 Ağustos 2021’de ise bağlantı anlaşması yapılıyor.

    SORUNUN FİRMADAN KAYNAKLANDIĞI KABUL EDİLİYOR

    1, 5 seneden fazladır ödemeleri gereken elektrik kullanım bedelinin 2.5 katını ödemek zorunda kalan mağdurların aktarımına göre ise, Uludağ Elektrikle gerçekleştirdikleri görüşmelerde, belgelerinin tamam olduğu, sorunun firmadan kaynaklandığı yanıtını alıyorlar.

    Mağdur vatandaşlara verilen cevapta, “TRAFO YOK. İhale açtık. İlk ihaleyi kazanan firma kur farkı nedeniyle işi bıraktı, ikinci ihalede iptal, edildi şu an 3.ihale yapıldı. Sorununuz 2023 yılının sonunda çözülecek” ifadeleri kullanılıyor.

    “TRAFO YOK BAHANESİYLE DEĞİŞİKLİK YAPMIYORLAR”

    Mağdurlar duruma tepki gösterirken “Trafo yoksa şu an elektriği nasıl veriyorlar bize. Sadece yapmaları gereken sistemde şantiye elektriğini hane elektriğine çevirmek. İstanbul’da TEDAŞ böyle yapıyor. Ayrı bir hat falan çekildiği yok ki inşaat bitimi sonrası sistemden elektrik türü haneye çevriliyor. Ancak burada trafo bahane ediliyor. Söylüyoruz sadece sistem üzerinden değişiklik yapacaksınız diye, ‘teknik olarak yapamıyoruz’ yanıtı alıyoruz” ifadelerini kullanıyor.

    “HANE BAŞI 2 BİN LİRA FATURA”

    Uludağ Elektrik keyfi uygulama yaparak vatandaşı mağdur etmeye devam ediyor diyen mağdurlar, “Şubat ayı için 21 bin 138 TL fatura geldi. Süzme saat taktırdık, haneye bölüyoruz. Her haneye hemen hemen bin 500 lira ile 2 bin lira arası bir ödeme çıkıyor” dedi.

    ULUDAĞ ELEKTRİK TARİFESİ ŞÖYLE:

    Ev (Mesken) Düşük Kademe: 1.4744TL/kWh

    Ev (Mesken) Yüksek Kademe: 2.2116TL/kWh

    İş Yeri (Ticarethane) Düşük Kademe: 2.8379TL/kWh

    İş Yeri (Ticarethane) Yüksek Kademe: 3.7839TL/kWh

    Sanayi AG: 3.67TL/kWh

    İNGİLİZLERE DEVREDİLDİ

    Geçtiğimiz sene Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. (UEDAŞ) ve Limak Uludağ Perakende Elektrik Satış A.Ş.’nin (Uludağ Elektrik Şirketleri) tek hissedarı olan Uluğ Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri A.Ş.’nin (Uluğ) paylarının tamamının İngiliz Actis’e devri tamamlanmıştı.

  • İSTANBUL’DA SCOOTERLAR İÇİN YENİ DÜZENLEME: YAYA TRAFİĞİNİN OLDUĞU YERLERDE HIZ SINIRI UYGULANACAK, BİN 500 PARK ALANI AÇILACAK

    İSTANBUL’DA SCOOTERLAR İÇİN YENİ DÜZENLEME: YAYA TRAFİĞİNİN OLDUĞU YERLERDE HIZ SINIRI UYGULANACAK, BİN 500 PARK ALANI AÇILACAK

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe, hem scooterlarların kullanımını kolaylaştırmak hem de düzensiz park sorunu nedeniyle oluşan sorunları azaltmak için yeni bir eylem planı hazırlandıklarını açıkladı. Buna göre, yaya trafiğinin yoğun olduğu kent merkezleri ‘hassas bölge’ olarak tanımlanıp, bu bölgelerde hız sınırı 12,5 km olacak ve scooterler için bin 500 park alanı açılacak. 

    İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe, kaldırımları işgal ettiği gerekçesiyle vatandaşların şikayetleri üzerine toplatılan scooterlar konusunda alınan kararlarla ilgili Twitter hesabından bilgi verdi. 

    Önemli bir adım atıldığını belirten Gökçe hem scooterların kullanımını kolaylaştırmak hem de düzensiz park sorunu nedeniyle oluşan sorunları azaltmak için yeni bir eylem planı hazırladıklarını belirtti. Gökçe’nin açıklamaları şöyle:

    SCOOTER PARK ALANLARI: Scooterlarla ilgili tüm paydaşlarla önemli bir adım attık. Hem scooterların kullanımını kolaylaştırmak hem de düzensiz park sorunu nedeniyle oluşan sorunları azaltmak için yeni bir eylem planı hazırladık. Bin 500 park alanı açılacak. İlçe belediyeleri ile konumları belirlenen bu park alanlarının yapımına operatörler de katkı sağlayacak. 

    HASSAS BÖLGELERE HIZ SINIRI: Yaya trafiğinin yoğun olduğu kent merkezleri ‘hassas bölge’ olarak tanımlanıp, bu bölgelerde hız sınırı 12,5 km/s olarak düzenlenecek. 

    ENTEGRASYON VE EĞİTİM: Kullanıcılara operatörler tarafından 2 ayda bir eğitim verilecek. Operatörlerin mobil uygulamaları İstanbulKart ile entegre olacak. Süreç içerisinde toplu taşıma ile tam entegrasyonu sağlayacak çözümler geliştirilecek. Kuracağımız E-Skuter Komisyonu ile ilçe belediyeleri, operatörler ve idaremiz eşgüdüm içerisinde hareket edecek. Hayatı İstanbullular için daha da kolay bir hale getirmek için çalışıyoruz. Sürece katılan tüm paydaşlara teşekkür ederim.” 

  • EKREM İMAMOĞLU: YÜZ YÜZE EĞİTİM, ÖĞRENCİLERİMİZİN HAKKIDIR

    EKREM İMAMOĞLU: YÜZ YÜZE EĞİTİM, ÖĞRENCİLERİMİZİN HAKKIDIR

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediyenin katkılarıyla düzenlenen Yüz Yüze Hukuk Seminerleri programına katılan öğrencilere sertifikalarını verdi. İmamoğlu, “Yüz yüze eğitim, öğrencilerimizin kesinlikle hakkıdır. Üniversite, yaşamın bir parçasıdır. Üniversite, sadece bir öğretim alanı değildir, yani bir yaşam eğitimidir, hayata atılma eğitimidir” dedi.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB’nin katkılarıyla düzenlenen Yüz Yüze Hukuk Seminerleri programının bugün yapılan sertifika törenine katıldı. 11 Mart’ta başlayan seminerin oturumları, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapıldı. Tüm hukuk fakültesi öğrencilerine açık olan seminere devam sağlayan öğrenciler, sertifikalarını Ekrem İmamoğlu’nun elinden aldı. Törende konuşan İmamoğlu, şunları söyledi: 

    “AYNI HATALARLA YOL YÜRÜYEMEYİZ: Ekonomide ve devletin gelişiminde, memleketin gelişiminde, bütüncül baktığımızda ortaya koyacağımız model; vatandaşımızı, depremden zarar gören vatandaşlarımızı yeniden yukarıya taşımalı. Yeniden aynı hatalarla yüzleşerek, aynı yıkımlarla yüzleşerek, aynı şekilde büyük tahribatlar yaşayarak önümüze bakamayız. Doğru değil. Buna, önce bu memleketin çok kıymetli gençleri hem isyan etmelisiniz hem tedbir almalısınız. Hem bu yönde yolculuğu tarifleyen hangi akıl var ise onunla iş birliği yapmalı ve süreçte etkin bir güç olmayı hedef olarak önünüze koymalısınız.

    YAŞAMIMLA İLGİLİ ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRDİM O AN: Yoğun bir iş hayatım vardı. Baba-oğul bir iş yaşamımız vardı. Aslında bu işi, yani depremle ilgili sürecin odağındaki bir sektörle, inşaat sektörüyle iş yaşamımız yürüyordu. Bu depremin sabahı itibariyle ben ne yapıyorum? ‘Nasıl bir iş yaşamı, nasıl bir hayatım olmalı’ diye yoğun bir sorgulamanın içine girdik. Babamla karşılıklı masalarımızda oturup saatlerce konuşmadan vakit geçirdiğimizi hatırlıyorum. Yani aslında ben de süreci sorguladım, babam da sorguladı. Sonra bunu dile getirmeye başladık. İnanınız, iş yaşamıyla ilgili, yaşamımla ilgili çok şeyi değiştirdim o an. İnsanlara, insanların sorunlarıyla daha yoğun bir biçimde ilgilenmem de öyle başladı.

    -MIŞ GİBİ YAPMAYALIM: Diyorum ki lütfen hayatınızda değişiklikler yapın. Sorumluluğu büyütelim. 86 milyon insanımıza bu sorumluluk hattını anlatalım. Yaşamın hiçbir anında -mış gibi yapmayalım. Yani bu sokağa çıktığımız andan itibaren belediye başkanlığındaymış gibi yapmayalım. Siyasette -mış gibi yapmayalım, birbirimizi aldatmayalım. Her hususta, eğitimde, sağlıkta, kültürde, sanatta, hele hele adalette asla, hukukta -mış gibi yapmayalım, birbirimizi aldatmayalım, günü kurtarmayalım, geleceği kurtaralım.

    PAT DİYE KARAR ALMAK ÇOK UCUZ HAREKET: Deprem oldu, hemen eğitimle ilgili tedbir alabiliriz. Eğitim süreciyle ilgili revizyonlar da yapabiliriz. Ama hemen eğitimi kapatmak, eğitime bir bloke koymak ya da pat diye ‘Hadi bakalım, yüz yüze eğitime geçin arkadaşlar’ demek, çok ucuz bir hareket. Eğitimi cezalandıramazsınız. Olacak iş değil. İstanbul’daki gençler, muhtemelen şimdi aramızda ailesi burada olmayan genç arkadaşlarım vardır, evinizi tutmuşsunuzdur, yurdunuzu tutmuşsunuzdur. ‘Evinize gidin, size işte dijital eğitim vereceğiz.’ Ya bu olacak iş değil. Bazen diyorum ki ya acaba akıl mı kayboldu? Yani hükümetimiz, -yani -miz diyorum, benim hükümetim, benim devletim- orada bir ortak akıl masası yok. Kim bu kararı alıyor? Artısı eksisi ne? Kabul edemiyorum. Ama böyle bir şey yaşadınız.

    ÜNİVERSİTELER, TOPLUMLA BULUŞMA ANIDIR: Yüz yüze eğitim, öğrencilerimizin kesinlikle hakkıdır. Üniversite, yaşamın bir parçasıdır. Üniversite, sadece bir öğretim alanı değildir, yani bir yaşam eğitimidir, hayata atılma eğitimidir. Mesleklerin birbiriyle kaynaşmasıdır. Toplumla buluşma anıdır. Temel eksikliğimiz oradan başlar. Kalkınmanın temel kaynağının da eğitim olduğunu hepimiz bilmeliyiz. Yüzüncü yılını yaşayacağız Cumhuriyet’imizin. Aynı zamanda Cumhuriyet’in başlangıcı, bir eğitim devrimidir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’muzun son döneminde yaşananlar, o zorluklara rağmen oradan bir insan kaynağının çıkışı, bir arayışın çıkışı, savaşlar, özellikle Kurtuluş Savaşı dönemi; gün gün, saat analiz etmeyi çok seviyorum. Kurtuluş Savaşı’nın en bunalımda, en buhranlı anda bile Mustafa Kemal Atatürk ilk geldiğinde Maarif Kongresi’nin 1921 yılında toplanıyor olması müthiş, vizyoner bir bakıştır.

    TARİH YAZACAĞIZ: Eğitim olmadan şahlanamayacağımızı, büyüyemeyeceğimizi de bilmemiz lazım. Asla rasyonel bir bakış olmaz. Kesinlikle -mış yapmanın nirvanası olur. Ya da birbirini aldatmanın ya da günü kurtarmanın, birbirini kandırmanın nirvanası olur. Eğitim, çok önemli bir husus. Kesinlikle 21. yüzyılın ihtiyaçlarını karşılayacak prensiplerle ve o karakterle olmalı. Çok önemli bir zaman diliminde yaşıyorsunuz. Bazen bunun sizi üzdüğünü, umutsuzlaştırdığını görüyorum. Duygu patlaması diyecek derecede çok genç arkadaşlarımızın, bazen gözyaşıyla yanıma yaklaştığını, çok derin cümleler kurduğunu, sadece sizin gibi üniversite öğrencileri değil, 12-13 yaşlarındaki çocukların bile çok derin cümleler kurduğunu yaşıyorum. Şunu söyleyeyim; tarihin belli dönemlerinde rol alan insan topluluğuyuz biz. Yani önemli bir dönem, ülkemiz adına. Hem demokrasi, hukuk mücadelesi hem pandemi; yüzyılda bir olan bir pandemiyi bütün dünya olarak yaşadığımız bir dönem. Hem siyasal değişimin ve Cumhuriyet’in ikinci yüzüne adım atma döneminde toplumsal yapılanma, ülkemizdeki geçmiş yüzyılda hangi sorun varsa onun çözümüne katkı kurma dönemindeki fertleriz. Aslında burada iddialı bir cümle söyleyeceğim. 86 milyon insan olarak, tarih yazan insanlarız. Ama bu tarihi iyi mi yazacağız, kötü mü yazacağız? Bizlere ve bu ülkenin genç nüfusuna bağlı. Böylesi bir nüfusun olduğu ülke mutlaka iyi bir gelecek tasavvur etmeli, hayal etmeli ve mutlaka onun gereğini yapmalı.”

  • EKREM İMAMOĞLU: SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA OY VERECEĞİZ HEP BİRLİKTE. YENİ HÜKÜMETİMİZ, BİR KİŞİNİN, BİR GRUBUN, BİR KESİMİN DEĞİL HEPİMİZİN, 86 MİLYONUN HÜKÜMETİ OLACAK

    EKREM İMAMOĞLU: SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA OY VERECEĞİZ HEP BİRLİKTE. YENİ HÜKÜMETİMİZ, BİR KİŞİNİN, BİR GRUBUN, BİR KESİMİN DEĞİL HEPİMİZİN, 86 MİLYONUN HÜKÜMETİ OLACAK

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Güçlü ve vicdanı ile devlet aklı ile memleketimizin temiz kalbini, insanlarımıza saygıyı önde tutan o güzel duygularıyla ve ahlakıyla hak, hukuk, adalet kavramını en güçlü şekilde temsil eden cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceğiz hep birlikte. Yeni hükümetimiz, bir kişinin, bir grubun, bir kesimin değil hepimizin, 86 milyonun hükümeti olacak” dedi. 

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘300 Günde 300 Proje’ kapsamında, Eyüpsultan’daki Silahtarağa Gençlik Parkı, Haliç Spor Parkı, Eyüpsultan Bölgesel İstihdam Ofisi ve Teleferik Meydanı için bugün düzenlenen açılış törenine katıldı. İstanbul’un her noktasına değer katan projeler ürettiklerini kaydeden İmamoğlu, şunları söyledi: 

    “BİR AVUÇ KİŞİ DEĞİL, İNSANLARIMIZIN MUTLULUĞU ÖNEMLİ: Siyasi tatmin ya da bir avuç insanı mutlu eden projeler üretmiyoruz. Biz, projelerimizle insanlarımızın ihtiyaç duyduğu işler üretiyoruz. İçinde metrolarımız, yaşam vadilerimiz, arıtma tesislerimiz, yurtlarımız, kreşlerimiz, spor tesislerimiz, sağlık merkezlerimiz var. Restorasyonlar, kültür merkezleri, sosyal tesisler. Yeni Halk Ekmek fabrikasından kent lokantalarına, pırıl pırıl, çağdaş yeni İETT araçlarından elektrikli deniz taksilerine, meydan düzenlemelerinden otoparklara, açıkçası İstanbul’un her köşesinde çok değerli yeni projelere imza atıyoruz.

    İBB’NİN DAHA ÖNCE HİÇ DÜŞÜNMEDİĞİ ALANLARDA DA HİZMET ÜRETİYORUZ: Projeleri, vatandaşın ihtiyaçlarına uyumlu hale getirip, israftan arındırıp öyle tamamlıyoruz. Bilim insanlarının, teknik insanların onay vermediği, İstanbul’a zarar verecek projeleri rafa kaldırıyoruz. Onları hiç ama hiç gündeme almıyoruz… Bugün hizmete açtığımız Silahtarağa Gençlik Parkı’nda özenli bir çalışma yürüttüğümüzü bilmenizi istiyorum. Silahtarağa projesini, yani arıtma tesisi projesi, bana ilk ziyaretlerinde Eyüpsultan ve Kağıthane belediye başkanları açmıştı. Allah onlardan razı olsun. Bizi uyardılar ve dediler ki ‘Burada yapılacak arıtma tesisi gerçekten her iki ilçeye ve Haliç’e sıkıntı yaratabilir’. Bundan dolayı kendilerine teşekkür ediyorum.

    HALİÇ’E ZARAR VERECEK PROJEYİ İPTAL ETTİK: Baktık ki yaklaşık 125 bin metrekarelik Haliç’in kıyısında bir alanda bir arıtma tesisi planlandı. Bu analizi arkadaşlar bana sunduğunda dediler ki ‘Siz zaten Baltalimanı’nda bir arıtma tesisi yapıyorsunuz. Bu bölgenin bir bölümünün atık suyu oraya gidecek. Aynı zamanda Yenikapı’daki arıtma tesisini yenileyeceksiniz, bu konuda proje hazırlığının olduğunu biliyoruz. Orada başladığınız zaman Haliç kıyısında bir arıtma tesisine ihtiyaç yok’. Diğer yandan, arıtılsa dahi atık suyun Haliç’e bırakılması önerilmiyor. Haliç, beslenmesi gereken bir yapı. Yıllardır buraya Boğaz’dan, Karadeniz’den su takviyesi yapılıyor ve Haliç’in tazelenmesi sağlanıyor. Dip temizliğinden tutun Haliç’le ilgili yeni hayata geçirdiğimiz tarama biçimindeki temizleme sistemiyle sürekli nefes alması ve yenilenmesi sağlanmalı. İSKİ’deki toplantıdan sonra arkadaşlarımı alıp yapılacağı yere geldim. Bir baktım ki 30-40 yıllık ağaçlar orada bir ormana dönüşmüş. Yani bu ağaçlar kesilerek bir arıtma tesisi inşa edilecek. Her arıtma tesisinin ister istemez negatif tesirleri çevresine ayrıca vardır, kokusundan görüntüsüne kadar. Burası Altın Boynuz. Haliç, tarihi bir doku. Biz, o zaman bu temeli atmamaya, yapılan bu ihaleyi iptal etmeye karar verdik.

    O AĞAÇLARIN YAPRAKLARI NASIL ALKIŞLIYOR GÖRSÜNLER: Bugün yaptığımız açılışlardan birisi de orası. Gidin, orada mezbelelik gibi duran o güzel ağaçların olduğu yerlerin olduğu noktalara bakın. Nasıl bir parka dönüşmüş, sizlere bir hediye gibi nasıl güzel bir ortama dönüşmüş, lütfen inceleyin. 

    ESKİ MÜDÜRLÜK, YENİ SOSYAL TESİS: Avrupa Yakası Şube Müdürlüğü diye kavramlandırılmış bir yere gittiğimde, makam binasını görünce dedim, ‘Arkadaşlar, yani burası makam olarak büyük değil mi?’ Başındaki arkadaşım, ‘Vallahi büyük’ dedi. ‘O zaman’ dedim, ‘burayı millete açalım. Burası parkıyla, bahçesiyle güzel bir sosyal tesis olur’. Eyüpsultan’daki siyasi arkadaşlarım, bunun ihtiyaç olduğunu hep söylemişlerdi. Onu da açmış olduk. Ayrıca Haliç Spor Parkı’nı ve teleferik meydanını da hizmete açıyoruz. Kıyıların halka kapatılmasına tahammülümüz yok. Haliç’i eşsiz bir yaşam vadesi olarak İstanbullulara emanet etmenin gururunu yaşıyoruz. Eyüpsultan’da Bölgesel İstihdam Ofisi’mizi de açıyoruz. İş arayan gençlerimize, özellikle hanımefendilere ve herkese hizmet sunan, göreve başladığı andan itibaren tam 100 bini aşan insanımıza iş bulan, mesleğe odaklı iş gücünü Enstitü İstanbul İSMEK kurslarımızda yetiştiren, sertifika veren bir modelle iş bulan bu merkezlerimizin 19’uncusunu Eyüpsultan’da açıyoruz.

    MİLLET İTTİFAKI’NIN İKTİDARINDA NELER BAŞARIRIZ NELER: Mayıs ayıyla birlikte, 300 Günde 300 Yüz Proje hizmet maratonumuzu tamamlayacağız. 2024 yerel seçimlerine o tarihten itibaren 300 gün daha var. Demek ki biz, o 300 gün içerisinde tahmin edin neler neler yapabiliriz. Sadece yapacağımız işten bahsetmiyorum. İnce bir nokta var burada, güzel bir nokta. Bahsettiğim iş, Millet İttifakı’nın iktidarında, o 300 günde neler yaparız, siz bir düşünün. İşte bu süreçten sonra bize ne yaptılar? İmzaları atıp projelerimize onay vermediler. Bir imzayı esirgediler. 16 milyon insanımızdan, metro için, metrobüs alımı için, otobüs alımı için bir imzayı bile esirgediler. Neden? Siyasi hasetlerinden. Vallahi ben, siyasi haset duysam, az önce burada iki AK Partili belediye başkanına teşekkür etmem. Ama ediyorum. Mesela geçenlerde Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı’mıza teşekkür ederiz. Geldi, stadyumu beraber açtık. Beraber emek verdik kardeşim. O, araziyi verdi. Biz projeyi geliştirdik, değiştirdik. Başlanmıştı, modelini oturttuk. Bir yer inşa ettik. Bu işin partisi olur mu? Olmaz. Ne oldu? Milletimiz, muazzam güzel bir tesisle buluştu. İşte biz de o siyasi haset, kim, öfke, nefret, kibir, hiçbiri yok. Vallahi de yok, billahi de yok.

    O KÖTÜ AKILLAR BERTARAF OLACAK: 14 Mayıs’ta, Millet İttifakı ile milletin hükümeti göreve başlayacak. O tarihten sonra Ekrem İmamoğlu İstanbul’da, Mansur Yavaş Ankara’da; bizler, memleketin üzerine kabus gibi çöken o partizanlığı devletimizin kurumlarından söküp attığımızda o zaman ne olacak biliyor musunuz? Konya’nın da Kayseri’nin de Van’ın da Amasya’nın da işi yürüyecek. İstanbul’un da her yerin ve dediğiniz gibi deprem bölgesinde o yaşadığımız sıkıntılı anlardan sonra hikayeden bir avuç beton dökülürken zangır zangır titreyen demirlerin atıldığı beton temelden değil; çağdaş, akılcı şehirlerin gelişimine hizmet eden bir döneme de başlatacağız. Aynı zamanda, işte biz o zaman İstanbul’da yeni metrobüsler de alacağız. Sefaköy-Beylikdüzü metro hattına da başlayacağız. İstanbul’da önü tıkanan işlere başlayacağız. Aynı zamanda İstanbul’da haksızlık yapılan, hukuksuzluk yapılan, Boğaz’ın dibine bir avuç insanın bir barakasına imar verme çabasına girişen Şehircilik Bakanlığı’ndan diğer bakanlıklara kadar o kötü akıllar bertaraf olacak. Temiz akıl, düzgün akıl, halkını düşünen akıl gelecek. Bu cennet, güzel İstanbul’un her köşesi işte o zaman çok güzel olacak.

    YENİ HÜKÜMETİMİZ, BİR KİŞİNİN DEĞİL HEPİMİZİN, 86 MİLYONUN HÜKÜMETİ OLACAK: Güçlü ve vicdanı ile devlet aklı ile memleketimizin, inanınız ki sağ duyusunu, temiz kalbini, insanlarımıza saygıyı önde tutan o güzel duygularıyla ve ahlakıyla hak, hukuk, adalet kavramını en güçlü şekilde temsil eden cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceğiz hep birlikte. Yeni hükümetimiz, bir kişinin, bir grubun, bir kesimin değil hepimizin, 86 milyonun hükümeti olacak.”

  • EYT FEDERASYONU BAŞKANLIĞINDAN AYRILAN ÖZÜPAK, CHP MİLLETVEKİLİ ADAYLIĞI İÇİN BAŞVURDU: “DİK DURDUK, EĞİLMEDİK”

    EYT FEDERASYONU BAŞKANLIĞINDAN AYRILAN ÖZÜPAK, CHP MİLLETVEKİLİ ADAYLIĞI İÇİN BAŞVURDU: “DİK DURDUK, EĞİLMEDİK”

    Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) Federasyonu Başkanlığı’ndan istifa eden Gönül Boran Özüpak, İstanbul milletvekili adaylığı için CHP’ye başvurdu. CHP Eyüp İstanbul İlçe Başkanlığında basın toplantısı düzenleyen Özüpak, “Dik durduk, eğilmedik. İnandığım davamdan asla pes etmedim. Artık bu sözleri milletin kürsüsünden anlatarak mücadeleye devam etme kararı aldım” dedi.

    Uzun süredir EYT’lilerin sorunlarının çözülmesine öncülük eden ve EYT mağdurlarının yaşadıkları süreci kamuoyuna anlatan Gönül Boran Özüpak, milletvekilliği adayı olmak için başvurduğunu bugün Eyüp’te yaşayan vatandaşlarla bir araya gelerek duyurdu. CHP Eyüp İstanbul İlçe Başkanlığında basın toplantısı düzenleyen Özüpak, şöyle konuştu:

    “DİK DURDUK, EĞİLMEDİK: Hak mücadelesiyle çıktığım yolda bir kar tanesi iken engelleri aşan bir çığa dönüşerek, bir annenin evladına verdiği şefkat, önem ve hassasiyetle büyüttüğüm Türkiye’ye örnek olmuş bir sivil toplum örgütünün yöneticisiyim. Gönülden inandım hak davamıza. Bana inananlarla kocaman bir aile olduk. Dik durduk, eğilmedik, hiçbir algıyla yol almadık. İnandığımız yoldan sapmadık. Her türlü hakaretlere göğüs gerdik. Sahalarda, alanlarda, toplantı salonlarından iki milyonluk mitinglerle hep bir ağızdan ‘varız, biriz, birlikteyiz’ diye haykırdık mücadelemizi.

    EYT YASASINI ÇIKARTTIK: Ülke çapında EYT Federasyonu’muzu oluşturan 20 il dernek başkanlarımla örgütlenerek her mecrada hak mücadelesinin sesi olduk.  İşimiz siyaset değil, mücadelemizin çözüm merci siyasetin merkeziydi. Bu kararlı duruşumuz ve yılmadan tarafsızca verdiğimiz mücadelemiz sonunda sonuca eriştik. EYT yasasını çıkarttırdık. Hem de nerelerden nerelere getirerek sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan‘ın ‘Seçimi kaybetsem de bu işte yokum’ dediği günlerden geldik buralara.

    BIKMADAN DEVAM ETTİK: Bu mücadelenin önderi olmak ne kadar meşakkatli bir süreçti; birlikte yol aldığım başkanlarım yönetim kurulları arkadaşlarım bunu çok iyi bilen ve anlayanlar olarak dimdik yanımdalar. Aynı zamanda hem çalışan bir kadın, hem bir anne, hem bir eş olmak ve de tüm bunlarla birlikte bu mücadelenin önderi olmak gerçekten meşakkatli bir süreçti benim için. Ama inandığım davamdan asla pes etmedim. Tüm bunlara rağmen geldiğimiz nokta ortada. Evet çok çaba sarfettik, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan anlatmaya devam ettik ama istediğimiz şekilde haklarımızı vermediler.

    MUHALİF OLMAKLA ETİKETLENDİK: Yarım bırakıldık, çözüme kavuşması gereken alın terinin önemini vermediler. Bugüne kadar hiç siyaset yapmadık. Buna rağmen muhalif olmakla etiketlendik. Aklı selim herkes siyaset yapmadığımızı ama siyaset zemininde mücadele ettiğimizi gördüler. Evet, bir sonuca ulaştık. Ama içimiz hala buruk; çünkü çıkarılan EYT yasasının seçim arifesinde oy kaygısı ile eksik çıkarılmış olan ve çalışma hayatımızda yaşadığımız mağduriyetlerin çözülmediği ortadadır. Bu konuda daha atılacak o kadar çok adım ve söylenecek o kadar çok sözümüz var ki ben de artık bu sözleri milletin kürsüsünden anlatarak mücadeleye devam etme kararı aldım.

    FEDERASYONDAN İSTİFA ETTİĞİMİ BİLDİRİRİM: Bugüne kadar bir sivil toplum kuruluşunun önderi olarak milletin Meclis’inden talep ettiklerimin doğrudan icracısı olmak üzere, siz değerli basın mensupları, başkanlarım, CHP ilçe başkanlarım ve temsilcileri; hak mücadelemizde birlikteyiz dediğimiz yolda yürüyen kardeşlerimin önünde 2023 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul ili 2. bölge aday adaylığımı açıklıyorum. Aday adaylığı açıklamamla EYT Federasyonu Genel Başkanlığından istifa ettiğimi bildiririm.”

  • MKS Kağıt Yönetim Kurulu Başkanı Maks Gerşon, Rami Kütüphanesi’ne kitap bağışında bulundu

    MKS Kağıt Yönetim Kurulu Başkanı Maks Gerşon, Rami Kütüphanesi’ne kitap bağışında bulundu

    İstanbul‘daki Rami Kışlası 1,5 yıllık restorasyon çalışması sonrasında kütüphaneye dönüştürülmüştü. 2,5 milyon kitap kapasitesi olan Rami Kütüphanesi’nin açılışı sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çağrı gelmişti. Erdoğan’ın çağrısına iş dünyasından yanıt gecikmedi. MKS Kağıt Yönetim Kurulu Başkanı Maks Gerşon Rami Kütüphanesi’ne tüm kitaplarını bağışladı.

    -Kütüphane Haftası İstanbul’da kutlanıyor

    Her yıl mart ayının son haftası Kütüphane Haftası olarak kutlanıyor. 59. Kütüphaneler Haftası bu yıl 27 Mart-2 Nisan tarihleri arasında “Kütüphane İyileştirir” ana temasıyla kutlanıyor.

    -Büyük bir ilim merkezi olan Rami Kütüphanesi umarım milletimiz için gençlerimiz için büyük bir ışık olur ve hayatlarına dokunur

    MKS Kağıt Yönetim Kurulu Başkanı Maks Gerşon Kütüphane haftası kapsamında Rami Kütüphanesi’ne giderek tüm kitaplarını bağışladı. 2,5 milyon kitap kapasitesi olan Rami Kütüphanesi’ni gezen Gerşon’a kütüphane yetkilileri eşlik ederek bilgi verdi.

    Kitap bağışı konusunun kendisini çok heyecanlandırdığını belirten Maks Gerşon, “Rami Kütüphanesi’nin açılışında Cumhurbaşkanımızın çağrısını dinlerken etkilendim. Benim hayatıma yön veren, ufkumu açan ve yeri geldiğinde hayallerimi güçlendiren kitaplarımın nesiller boyu okunacak ve başkalarının da aynı şekilde hayatlarına dokunacak olması fikri beni çok heyecanlandırdı” dedi.

    Gerşon konuşmasına şöyle devam etti; “Rami Türkiye’nin en büyük kütüphanesi buraya kendimden bir şeyler katabilmek benim için farklı bir gurur. İçeriyi gezdik örneklerini yurtdışında da görmüştüm ama böylesine etkileyici ve büyüleyici olması Türkiye’nin kazanımları bakımından çok önemli ve beni de çok mutlu etti. Burası bir kütüphanenin ötesinde yaşam alanı. Ben kitaplara dokununca kağıtların kokusunu aldıkça mutlu oluyorum. Büyük bir ilim merkezi olan Rami kütüphanesi umarım milletimiz için gençlerimiz için büyük bir ışık olur ve hayatlarına dokunur. Biz de elimizden geleni yapmaya çalışacağız”

  • DP İstanbul İl Başkanı Arda: Depremzedelerin Vergi ve Sgk Prim Borçları Bir An Önce Silinmeli

    DP İstanbul İl Başkanı Arda: Depremzedelerin Vergi ve Sgk Prim Borçları Bir An Önce Silinmeli

    Demokrat Parti  İstanbul İl Başkanı Ekrem Eray Arda, deprem bölgesindeki yurttaşların vergi ve SGK prim borçlarının silinmesini istedi. Arda, “Açık söylüyorum, bu insanlar hükümete borçlu değil ama hükümet bu insanlara çok şey borçlu. Vergi ve SGK prim borçlarının silinmesi, bu borcu ödemenin ilk adımı olabilir. Depremzedelerin şehirlerini tekrar hayata kaldırmaları için bu çok acil bir ihtiyaçtır” dedi.

    Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal ve DP İstanbul İl Başkanı Ekrem Eray Arda, ikinci kez afet bölgesine giderek inceleme yaptı. İstanbul İl Başkanı Arda, konuya ilişkin bugün yaptığı açıklamada depremin ardından yaşamlarını yeniden inşa etmeye çalışan afetzedelerin vergi ve SGK prim borçlarının tamamen silinmesini istedi.

    Arda, “Yeniden afet bölgesine geldik, yurttaşlarımızın çok önemli bir talebi var, önemli bir engel var, bu engeli duyurmamızı istediler. Depremde vefat eden vatandaşlarımızın borçları, malumunuz, silindi. Bu zaten sigorta tarafından hallediliyor, yani Ankara aslında bir şey yapmadı. Ama artık yapması gereken, geç kalmadan bir an evvel yapması gereken bir şey var; o da geride kalanların, burada hayatı tekrar kurmaya çalışanların vergi ve SGK prim borçlarının tamamıyla silinmesi” dedi.

    “HÜKÜMET BU İNSANLARA ÇOK ŞEY BORÇLU”

    Afet bölgesinde kimsenin seçim sonucunu bekleyecek hali olmadığını ifade eden Arda, şunları kaydetti:

    “Taş üstünde taş kalmamış. İnsanların ellerinde avuçlarında ne varsa deprem aldı götürdü. Maraş’ta, Antep’te, Adıyaman’da, Hatay’da rantla zenginleşenler bugün rahat, onlardan ev alanlar, dükkan alanlar ise hayatlarını zor kurtardılar ama şimdi de borç pençesindeler. Açık söylüyorum, bu insanlar hükümete borçlu değil ama hükümet bu insanlara çok şey borçlu.”

  • Günde 3 milyon kişi kullanıyor! Olası İstanbul depremine ya metroda yakalanırsak?

    Günde 3 milyon kişi kullanıyor! Olası İstanbul depremine ya metroda yakalanırsak?

    Türkiye 6 Şubat Pazartesi günü sabahına felakete uyandı. Kahramanmaraş merkezli 2 büyük deprem 11 ilimizde büyük yıkıma neden oldu, 44 bin 374 vatandaşımız hayatını kaybetti onlarca yaralımızın hastanelerdeki tedavisi ise sürüyor. İki büyük depremin ardından ülkemizin birçok bölgesinde art arda depremler meydana geliyor. Türk ve yabancı bilim insanları ise olası İstanbul depremini bir kez daha dikkat çekerek gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını söylüyor. İstanbul’un birçok yerinde ise deprem hazırlık çalışmaları hızlandı. Ancak depremin saati ve tarihi önceden belirlenemiyor. Peki böyle bir depremde günde ortalama 3 milyon kişinin kullandığı İstanbul metro ve tramvayları ne kadar sağlam? Depreme yerin metrelerce altındaki metrolarda yakalanırsak ne yapmalıyız? Elektrik kesintisi ve yangın çıkması durumunda tahliye nasıl yapılacak? Metro İstanbul Genel Müdürü Özgür Soy ve Yıldız Teknik Üniversitesi Ulaştırma Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halit Özen, milyonlarca insanın merak ettiği konuyu haberglobal.com.tr’den Şifa Kaymak’a değerlendirdi.

    “METROLARDAKİ ORGANİZE İYİ OLMASI GEREKİYOR”

    Haber Global’den Şifa Kaymak’ın haberine göre Yıldız Teknik Üniversitesi Ulaştırma Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halit Özen deprem sonrasına dikkat çekerek “Fay hattı karadan geçmediği için metrolarda bir ayrık, yarılma oluşturmaz. Metroların tasarımı yapılırken 8 şiddetine kadar dayanıklı olarak yapılıyor. Deprem esnasında çıkış istikametine doğru trenin içindeki sayıyı boşaltmak gerekir. Asıl mesele deprem meydana geldikten sonraki süreç sonrası 15 gün biz metroları kullanamayacağız. Onların bakım ve kontrolü yapılacak. Toplu taşıma otobüs ve minibüs hattı ile sağlanacak. Bunların iyi organize edilmesi gerekiyor. Ulaşımın kontrollü olarak sağlanması lazım” ifadelerini kullandı.

    İSTANBUL’DAKİ METROLAR DEPREME NE KADAR HAZIR?

    Metro İstanbul Genel Müdürü Soy “Deprem kaynağının yer altında bulunması nedeniyle deprem anında metroların tehlikeli olduğuna dair bir yanılgı var. Ancak fiziki yapı ve çevresel etkilerden arınmış olması nedeniyle metrolar deprem anında en güvenli alanlardır. İstanbul’un metroları dünyanın en katı deprem standartlarına göre inşa edilmektedir ve yerin altında yer aldığı için yer üstü binaların maruz kaldığı salınım kaynaklı risklere maruz kalmadığından, depremlerde kırılma ve çökme riskleri çok daha düşüktür. Tüm dünyada metro alanları deprem, savaş ve atmosfer kaynaklı afetlerde en güvenli sığınma alanları olarak kabul edilmektedir. Günde 3 milyona yakın yolcuyu ağırlıyoruz. Acil durumda atacağımız her adım önceden planlanmış, simülasyonları çalışılmış ve belli bir disiplin dahilinde kurgulanmış durumda. Tüm personelimize deprem, yangın, kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer afet durumları için acil eylem planları ile düzenli olarak eğitim veriyoruz.” dedi.

    Yapılan tatbikatlara dikkat çeken Soy “2020 yılında şirket tarihimizde ilk kez canlı deprem tatbikatı gerçekleştirdik. Yıllardır kağıt üzerinde kalan planları, ilk defa kapsamlı bir şekilde uyguladık. Ardından 2022 yılının Aralık ayında 17 hattımızda 195 istasyonumuzda 1.015 çalışanımızın katılımı ile tarihimizin en geniş katılımlı tatbikatını yaptık. Afet sonrası personelimiz Mesaj uygulamamızı kullanarak birbiri ile iletişim kurabilecek ve uygulamada yer alan güvendeyim butonu ile durumunu bildirebilecek. Depremi en az kayıpla atlatabilmek için herkese farklı görevler düşüyor. Ancak sadece bizim hazırlıklı olmamız yetmiyor. Yolcularımızın da istasyon ve araçlarda depreme yakalanmaları halinde yönlendirmelere uygun hareket etmesi sürecin daha iyi yönetilmesini sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.

    RAYLI SİSTEMDE DEPREM SIRASINDA ÖNCELİK NEDİR?

    Soy sözlerine şöyle devam etti:

    Deprem sonrasında önceliğimiz yolcularımızın güvenli bir şekilde tahliyesini sağlamak. Son 34 yıldır hatlarımızın aktif olduğu sırada İstanbul’da hissedilen depremler gösterdi ki, yer altında giden trenlerde yolcularımızın depremi hissetmeme ihtimalleri oldukça yüksek.

    Tren ve istasyonların tahliye edilmesinin ardından kentin en acil ihtiyacının lojistik olacağı düşüncesiyle hareket ediyoruz. Büyük bir yıkım ile karşılaşmamız halinde kara yolu ile ulaşımın mümkün olamayacağını biliyoruz. Bu nedenle sağlık ve arama kurtarma ekiplerinin ve ekipmanlarının ulaşımı ve lojistiğini önceliklendireceğiz. Tramvay hatlarımız yer üstünde olduğu için olası yıkımlardan tramvay hareketliliğini sağlayan katenerlerin zarar göreceğini öngörüyoruz. Bu durumda da yolcularımızın güvenle tahliyesinin ardından tramvay araçlarımızın güvenli bir noktaya çekilmesini sağlayacağız.

    Teleferiklerde ise depremin ivme değerinin belirleyici olacağı bir planımız var. İvme değerinin düşük olması halinde bakım ekiplerimizin yapacağı hasar tespiti sonrası gondollarımızı düşük hızla istasyonlara alarak yolcularımızın tahliyesini gerçekleştireceğiz. Ancak ivme değeri ve çevresel hasar etkisi büyük olursa itfaiye ekiplerinin devreye gireceği senaryomuz hazır.
    Eğer kara yolunda ulaşımın sürdürülebileceği bir yıkım ile karşılaşırsak, arama kurtarma ekiplerinin afet bölgelerine en hızlı şekilde ulaşabilmesi için kara yollarının boş bırakılması gerekecek. Bu nedenle kent içi ulaşımda İstanbulluların metroyu kullanabilmesi için hatlarımızda işletmeyi devam ettirmek ikinci önceliğimiz.

    Metro İstanbul olarak 1,5 milyon m2’nin üzerinde kapalı alanımız bulunuyor. Afet durumlarında önceliğimiz yukarıda da özetlediğimiz gibi kentin lojistiğini sağlamak olacak. Bununla birlikte gerekmesi durumunda trenleri çalıştırmamıza engel olmayacak şekilde bu alanların bir kısmını geçici barınma ve sığınma için kullanıma açacak kabiliyetteyiz.

    TAHLİYE NASIL YAPILACAK?

    Deprem sırasında metrodaki yolcuların tahliyesine değinen Soy “Deprem gerçekleştiğinde öncelikle kumanda merkezimiz tarafından tren ve istasyonlarımızda deprem anonsu yayınlayacağız. Bu anons araç ve istasyon içinde yolcularımızın davranışları konusunda yönlendirmeler içeriyor. Deprem sırasında tünelde olan araçlarımızı kontrol ekipleri gözetiminde en yakın istasyona alacağız ve yolcuların araçtan indirilmesini sağlayacağız. Anons ve görevlilerin yönlendirmeleri ile yolcularımızı istasyonlardan hızlı ve güvenli bir şekilde tahliye edebileceğiz. Tüm istasyonlarımızda yaşlı, engelli, pusetli ve gebe yolcularımızın tahliyesi için tahliye ekipmanları bulunduruyoruz. Yolcularımızın istasyon ve araçlarda depreme yakalanmaları halinde, yönlendirmelere uygun hareket etmesi sürecin daha iyi yönetilmesini sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.

    ELEKTRİK KESİLMESİ VE YANGIN ÇIKMASI DURUMUNDA NASIL ÖNLEMLER ALINDI?

    En geç 3 dakika içinde ilgili tüm alanlara enerji verileceğinin altını çizen Soy “Yıkıcı bir deprem olması durumunda ülke genelinde enerji temininde sorun görülebileceğini ve sistem güvenliğini sağlamak için kent genelinde elektrik kesilebileceğini biliyoruz. Metro İstanbul, AFAD tarafından sistemlerin kontrolü sonrası öncelikli enerji verilecek işletmeler sınıfında yer alıyor. Enerjinin kesilmesi durumunda araçlarda ve istasyon içinde öncelikle aydınlatmayı sağlayan sistemler çalışacak. AFAD tarafından yeniden enerji verilinceye kadar metro sisteminde jeneratörler devreye girecek. En geç 3 dakika içinde ilgili tüm alanlara enerji verilecek. AFAD’tan gelecek ilave talimatlara göre acil durumlar için araçlar kısıtlı süreli çalıştırılabilecek. Metro İstanbul olarak Tunceli’deki Uzunçayır Barajı büyüklüğünde enerji üretecek kadar büyük bir kurulu jeneratör gücüne sahibiz. Tek araç çalıştırılması ve iç ihtiyaçların devre dışı bırakılması durumunda jeneratör yakıt stokumuz 7 saate kadar yeterli olacak. Depremlerin yangın, tsunami, su baskını gibi felaketleri tetikleme ihtimalini de göz önünde bulunduruyoruz. Yangın durumunda istasyon veya tünel yangın senaryolarımızı devreye alacağız. Ayrıca her bir hattımızda yılda 2 kez yangın tatbikatı gerçekleştirerek ekip ve ekipmanlarımızın hazırlığını teyit ediyoruz. Bir yıl içinde 93 farklı yangın ve jeneratör senaryosu üzerinden, İstanbul İtfaiyesi ve AKOM ile ortaklaşa çalışma yapıyoruz.” dedi.

    “Olası bir afet durumunda görev alabilecek tam donanıma sahip ekipler kurmak için çalışmalara başladık” diyen Özgür Soy hazırlıkları şöyle değerlendirdi:

    Metro işletmeciliğinin yanı sıra Metro İstanbul aynı zamanda teknoloji üreten, kendi bakım-onarımlarını yapan bir şirket. Şirketimizde görev yapan yaklaşık 900’ü aşkın teknik personelimizin içinde kesme, delme, beton kırma, beton atma ve tünel işlerinde çalışan demir yolu ekiplerimiz bulunuyor. Kaynak yapma, beton kesme gibi işlerde tecrübeli demir yolu inşaat ekiplerimiz kompresörler, delici ve kırıcı aletler ile hayat üçgeni ve hayat kanalı oluşturarak kurtarma ekiplerinin yolunu açabilecek yetkinlikte. Ayrıca elektrik tesisatı, jeneratör gibi hayati önem taşıyan ekipmanların arızalarını giderebilecek yetenekte çalışanlarımız da bulunuyor. Bu arkadaşlarımızın bazıları 6 Şubat itibarıyla deprem bölgelerinde gönüllü olarak profesyonel ekipler ile birlikte görev aldı. Olası bir afet durumunda görev alabilecek tam donanıma sahip ekipler kurmak için Sistem Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlüğümüz ile birlikte ekiplerimize arama kurtarma eğitimleri aldırmak amacıyla çalışmalara başladık. Mevzuata göre 20 çalışandan 1’inde olması gereken ilkyardım eğitimine işletme alanlarındaki çalışanlarımızın tamamı sahip olduğunu belirtmek isteriz. Gönüllü çalışmalar için de eğitimler aldırarak, çalışanlarımızın kabiliyetine göre alanlar belirleyip yönlendirme yapacak şekilde çalışmalar yürütüyoruz.Şirketimizin sahip olduğu güvenli alanlarda arama kurtarma ekipmanları uzun süredir muhafaza ediliyor. Yeni yaptığımız çalışmalarla özel arama kurtarma ekiplerinin de ekipmanlarına bu alanlarda yer vermeyi hedefliyoruz.