Etiket: istanbul

  • FAİK ÖZTRAK: “SEÇİMİN İLK TURUNDAN BU YANA, PARAMIZIN DEĞER KAYBETMESİ SONUCUNDA, DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ NEDENİYLE MİLLETİN SIRTINA YÜKLENEN FATURA, 1 TRİLYON 400 MİLYAR LİRAYI GEÇİYOR”

    FAİK ÖZTRAK: “SEÇİMİN İLK TURUNDAN BU YANA, PARAMIZIN DEĞER KAYBETMESİ SONUCUNDA, DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ NEDENİYLE MİLLETİN SIRTINA YÜKLENEN FATURA, 1 TRİLYON 400 MİLYAR LİRAYI GEÇİYOR”

    CHP Sözcüsü Faik Öztrak; “Seçimin ilk turundan bu yana, paramızın değer kaybetmesi sonucunda, devletin yükümlülükleri nedeniyle, milletin sırtına yüklenen fatura, 1 trilyon 400 milyar lirayı geçiyor. Önümüzdeki günlerde TL’nin değer kaybını yavaşlatmak için, Merkez Bankası faiz artırmak zorunda. Burada da sorun geçtiğimiz dönemde, bankalara zorla satılan düşük faizli kâğıtlar. Bankacılık sisteminde, sistemik bir zafiyetin önlenmesi için, bu kâğıtların da daha yüksek faizli Hazine kâğıtlarıyla değiştirilmesi gerekecek. Buradan da ciddi bir maliyet milletimizin sırtına binecek” dedi.

    CHP Sözcüsü Faik Öztrak bugün toplanan MYK toplantısı devam ederken CHP Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı yaptı. Faik Öztrak, şunları söyledi:

    “ŞEHİTLERİMİZE ALLAH’TAN RAHMET, ACILI AİLELERİNE VE MİLLETİMİZE SABIR DİLİYORUM”

    “Hafta sonu önemli kayıplarımız oldu. Irak’ın kuzeyinde, hain teröristlerin saldırısında yaralanan iki Mehmetçiğimiz, Piyade Uzman Çavuş Cem Ahmet Kaya ve Piyade Uzman Çavuş Halil Şahin’in şehadet haberiyle yüreklerimiz dağlandı. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve milletimize sabır diliyorum.

    Yine hafta sonunda, Makine ve Kimya Endüstrisi AŞ’nin (MKE) Ankara’daki fabrikasında yaşanan patlamada beş emekçimiz şehit oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı yakınlarına ve milletimize sabırlar diliyoruz. Olayla ilgili adli ve idari soruşturmanın başlatıldığı açıklandı. Ama bakıldığında bu, MKE fabrikalarında yaşanan ilk patlama, ilk can kaybı değil. Patlamanın yaşandığı fabrikayla ilgili olarak sendikaların daha önce yaptığı pek çok uyarı var. Hükümetin verdiği modernizasyon sözünün tam anlamıyla tutulmadığına, patlama yerinde görev yapan personelin de yeterli tecrübesi olmadığına yönelik iddialar var. Bir Grup Başkanvekilimiz, bir Genel Başkan Yardımcımız ve Ankara Milletvekillerimizden oluşan bir heyet patlamanın ardından derhal olay yerine gittiler. Bilgi alıp gelişmeleri takip ettiler. Bu elim olayla ilgili araştırma ve soruşturma süreçlerinin takipçisi olacağız.

    Yine bu hafta sonu, Cumhuriyetimizin yetiştirdiği büyük değerlerden, dünyaca ünlü keman sanatçısı, Sayın Suna Kan’ı da yitirdik. Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve milletimize baş sağlığı diliyoruz.

    “SARAYIN SÖZDE TÜRKİYE MODELİNİN ‘CARİ FAZLA VEREREK ENFLASYONU DÜŞÜRME’ POLİTİKASI BİR KERE DAHA İFLAS ETTİ”

    Siyasetimizin unutulmaz isimlerinden rahmetli Osman Bölükbaşı, ‘Siyasetçilerin geçmişi sözlerine kefil olmalı. Sözleri ileride kendilerinden davacı olmamalı’ derdi. Sarayın kibir hastalığıyla malul başı, kerameti kendinden menkul, ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ safsatasıyla, ekonomiyi tek başına yönetmeye kalktı. Hormonlu bir büyümeyle cari açığı azdırdı. Paramızı pul etti, milleti enflasyon canavarının dişleri arasına attı. Bugün Ödemeler Dengesi verileri de açıklandı. Bir yıllık cari açık 58 milyar doları buldu. Bu son 11 yılın en yüksek cari açığı. Dört aylık cari açık ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 50 artarak 30 milyar dolara ulaştı. Bu açığın 22 milyar 445 milyon doları döviz rezervleri satılarak kapatıldı. Sarayın sözde Türkiye Modelinin ‘Cari fazla vererek enflasyonu düşürme’ politikası bir kere daha iflas etti.

    “SARAY, ÜLKEYİ DÖVİZ KRİZİNİN EŞİĞİNE GETİRDİ”

    Saray bugüne kadar işler çığırından çıktığını gördükçe, bir yandan, ihracatçıların dövizlerini zorla ellerinden aldı. Merkez Bankası’nın rezervlerini bankanın arka kapısından sattı. Diğer yandan, ‘Liralaşma’ diyerek hem döviz rezervlerini kuruttu hem de ekonomiyi dolara endeksledi. Ekonomide sahte bir istikrar algısı yarattı. Ülkeyi döviz krizinin eşiğine getirdi. ‘Toplumun temelini altüst etmek için, ulusal parayı yoldan çıkartmaktan daha sinsi ve keskin bir araç yoktur’ diyor ünlü ekonomist Keynes. Bu Hükümet de tam olarak bunu yaptı. Saraydaki sözde iktisatçının 2018’den bu yana, yediği hurmaların faturası, seçimden sonra önüne geldi. Ekonomideki oyuncuların artık hiç güvenmediği Erdoğan da çareyi geçmişte görevden aldığı, bir de üstüne Halk Bankası’nı dolandırmakla suçladığı, Mehmet Şimşek’i, Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirmekte buldu. Onun ilk işi ise, Sarayın kibirlisinin seçim öncesinde uyguladığı ekonomi politikalarını akıl dışı ilan etmek oldu.

    “TÜRKİYE’NİN RİSK PRİMLERİ, YENİDEN YÜKSELEREK 500 BAZ PUANIN ÜZERİNE ÇIKTI”

    Ama Erdoğan, oyun içinde kural değiştirerek, saydamlıktan kaçarak, hesap vermeyerek, ülkeyi öyle bir döviz sıkıntısına soktu ki, şimdi yeni atadığı Hazine ve Maliye Bakanı, sarayın kaçırdığı yatırımcılar ülkeye dönsün diye, Türkçe yerine, İngilizce sosyal medya mesajlarıyla garanti vermek zorunda kaldı. Müslüman mahallesinde salyangoz sattı. Piyasalar önce, ‘Erdoğan politikalarından vazgeçiliyor’ diye düşündü. Seçimin birinci turundan sonra 700 puanı geçen, Kredi Temerrüt Risk primi bir miktar düştü. Merkez Bankası’nın rezervleri eksideyken, hala döviz sattığı, seçimden önce Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığını, Erdoğan’ın vesayetine teslim eden, Merkez Bankası Başkanı’nın yeni ekonomi yönetiminde de BDDK Başkanı olarak yer aldığı görülünce, Türkiye’nin risk primleri yeniden yükselerek 500 baz puanın üzerine çıktı. Döviz piyasalarında mayıstan bu yana süren, hararet düşmedi, daha da arttı.

    “HAZİNE YERİNE AFAD’A AKTARILARAK DENETİMDEN KAÇIRILAN PARALARIN, NASIL KULLANILDIĞININ ANLATILMASI GEREKİYOR”

    Hazine ve Maliye Bakanı sosyal medyadan, şeffaflık, tutarlılık, hesap verebilirlik, öngörülebilirlik sözleri veriyor. Ama bu sözlerinin inandırıcı olması için önce Merkez Bankası’nın arka kapısından 2018 Seçimlerinde, 128 milyar doların, ardından bu seçimlere kadar da bir o kadarının daha, kuralsız, denetimsiz kimlere satıldığının, ortaya konması gerekiyor. Sır gibi saklanan ‘Kur Korumalı Mevduat’ uygulaması kapsamında, Merkez Bankası’nın ne kadar paraya döviz garantisi verdiğinin, bu uygulamanın bankaya ne kadara mal olduğunun, açıklanması gerekiyor. ‘Hesap verebilirlik’ deniyorsa, bankanın zarardaki bilançosunun, muhasebe kuralları değiştirilerek, bir gecede nasıl kâr eder hale getirildiğinin, uluslararası kabul görmüş muhasebe standartlarına, uygun olup olmadığının, bu kârların, Hazine yerine AFAD’a aktarılarak denetimden kaçırılan paraların, nasıl kullanıldığının anlatılması gerekiyor.

    “TÜİK’İN GÜVENİLİRLİĞİNİ YENİDEN KAZANMASI İÇİN GEREKEN, GERİYE DÖNÜK TEKNİK ARAŞTIRMANIN BAŞLATILDIĞININ AÇIKLANMASI GEREKİYOR”

    Yine Merkez Bankası’nın ihracatçılardan zorla satın aldığı ihracat bedellerinin tutarlarının, bankanın doğrudan verdiği kredilerin şartlarının ve bundan yararlanan şirketlerin açıklanması gerekiyor. Ayrıca son dönemde, Rusya’dan yapılan kredili ithalat miktarını, Rusya’ya ne kadar borçlandığımızı gösteren, BOTAŞ’ın güncel bilançosunun açıklanması gerekiyor. Son olarak da TÜİK’in TÜFE, Büyüme ve işsizlik verileri konusunda güvenilirliğini yeniden kazanması için gereken, geriye dönük teknik araştırmanın başlatıldığının açıklanması gerekiyor. Bunlar olmadan, İngilizce sosyal medya mesajlarında kendinizi ‘şeffaflık’ diye, ‘hesap verebilirlik’ diye ne kadar paralasanız boş… Hepsi lafı güzaf… Yeni Hazine ve Maliye Bakanı, ‘Aman ha, benden duymadığınız haberlere inanmayın’ diyerek, saraydaki çakma ekonomistin, bir kere daha zırvalarıyla ortalığı birbirine katmasına karşı önlem almaya çalışsa da durum ortada…

    “ERDOĞAN DA MÜDAHALE ETTİKÇE, EKONOMİDE YENİDEN GÜVEN SAĞLAMANIN, MİLLETİMİZE MALİYETİ HIZLA ARTACAKTIR”

    Şu an saray yönetimindeki görüntü tam bir didişme, tam bir yönetim zafiyeti… Bakan güven sağlamak için yurt dışından, Merkez Bankası’nın başına ithal başkan getiriyor. Saray da yeni Bakan’a direksiyonun kimde olduğunu hatırlatmak için sözünden çıkmayan eski Merkez Bankası Başkan’ını, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun başına getiriyor. Erdoğan, bu atamayla Bakan’ına ve Merkez Bankası Başkan’ına, ‘Arkadaşlar siz rasyonel politikalarınızı, ancak ve ancak benim izin verdiğim sınırlar içinde uygulayabilirsiniz’ diyor. ‘Bağımsızlık dediysek, o kadar da bağımsız değilsiniz ha’ mesajı veriyor. Daha önce devlet yönetiminde, birçok istikrar programını yapılmasında ve yönetiminde yer almış, ülkenin en büyük krizlerinden birinde, ekonomiyi yeniden toparlamak için, Hazine Müsteşarlığı görevine atanan bir kişi olarak söylüyorum. Saydamlık ve hesap vermeyle ilgili somut adım atılmadıkça, Güçlü çapalara sahip bir program ortaya konmadıkça, Erdoğan da sürece müdahale ettikçe, ekonomide yeniden güven sağlamanın, milletimize maliyeti hızla artacaktır.

    “DAHA DÜŞÜK YATIRIM, DAHA YÜKSEK VERGİLER GEREKECEKTİR”

    Daha sıkı bir para politikası, yani daha yüksek faiz, daha değersiz lira gerekecektir. Daha sıkı bir maliye politikası, yani daha düşük memur maaşı, daha düşük emekli, dul, yetim aylığı, daha düşük yatırım, daha yüksek vergiler gerekecektir. Bu da, daha fazla durgunluk, daha fazla işsizlik demektir ve bu aymazlık, ekonomi yönetimindeki bu örtülü çekişme sürerse, korkarım bu yönetim ekonomiyi, IMF kapısına bırakmak zorunda kalacaktır. ‘Rasyonel mi olsun, irrasyonel mi olsun, Mehmet gelsin, Hafize gelsin, Şahap da şurada onları kontrol etsin’ derken, saraydaki çakma ekonomistin laçka ettiği ekonomide, paramızın pul olması, dar ve sabit gelirli yurttaşlarımızın hayatını, her geçen gün daha da zorlaştırıyor.

    “CİDDİ FİYAT ARTIŞLARININ KAPIDA OLDUĞU HABERLERİ GELİYOR”

    Türk lirasının dolar karşısındaki değeri eridi. 1 dolar 23,5 liranın üzerine çıktı. Oysa 14 Mayıs’tan önce 1 dolar, 19 lira 58 kuruştu. Seçimden bu yana geçen bir ayda, bir dolar almak için 4 lira 7 kuruş fazla ödemek zorundayız. Döviz bitti. TL pul oldu, olmaya da devam ediyor. Zam yağmuru hızlanıyor. 1 kiloluk Tiryaki çayının fiyatı seçimden önce 96 liraydı, şimdi 138 liraya çıktı. Benzinin litresine 2,70 TL, mazotun litresine 1,40 TL LPG’ye 68 kuruş zam geldi. Sigaraya zam, alkollü içeceklere zam ithal ürünlerin tamamına zam… Şimdi ekmeğin fiyatının fırınlara un desteğinin bitmesiyle 6 liradan 10 liraya çıkması konuşuluyor. Makarnadan her türlü unlu mamule ciddi fiyat artışlarının kapıda olduğu haberleri geliyor.

    “İNSANLAR EVİNİN KİRASINI ÖDEYİP ÖYLE YA DA BÖYLE KARNININ GURULTUSUNU KESEBİLİYORSA, KENDİNİ YAŞADIM SANIYOR”

    Fiyat artıyor da bunun çiftçiye faydası var mı? Ne gezer? Biz, ‘Buğdayda taban fiyat 13 bin liranın altına düşmesin’ dedik. Seçim bitti, saray 9 bin 250 lira fiyat açıkladı. Ama geçen yıla göre yüzde 24 fiyat artışı çiftçinin maliyetlerine yetmiyor. Diyarbakırlı buğday üreticisi tohum, mazot, gübre, ilaç, hasat, harman, sigorta derken ‘Bu fiyattan çiftçinin eline kalan sıfır lira’ diye dert yanıyor. Peki, bu çiftçi bu fiyatla nasıl geçinecek? Gelecek sene tarlasını nasıl ekecek? Bu millet nasıl çay içecek? Nasıl işine gidecek? Çoluğunu çocuğuna okula giderken nasıl harçlık verecek? Evine nasıl ekmek götürecek? Paramız pul olmaya devam ettikçe, her şeye zam geliyor. Milletimizin cüzdanını tenceresini boşaltıyor. İnsanlar evinin kirasını ödeyip öyle ya da böyle karnının gurultusunu kesebiliyorsa, kendini yaşadım sanıyor.

    “EV ALMAYI GEÇTİK, KİRALIK BİR EV BULUP KİRASINI ÖDEYEBİLMEK BİLE ÇOK ZOR”

    Artık ücretle veya maaşla çalışan sabit gelirli bir vatandaşın Bir araba alabilmesi çok zor. Ev almak ise hayal. Ev almayı geçtik, kiralık bir ev bulup kirasını ödeyebilmek bile çok zor. Son bir yılda, 120 metrekare bir evin kirası Tekirdağ’da 3 bin 200 liradan 8 bin 600 liraya İstanbul’da 8 bin liradan 17 bin liraya Ankara’da 3 bin 800 liradan 11 bin 100 liraya, Diyarbakır’da 2 bin 400 liradan 6 bin 300 liraya, Samsun’da 3 bin liradan 7 bin 500 liraya, Sivas’ta 1.400 liradan 6 bin liraya fırladı. Yaşamak sabah işe gidip, akşamın geç saatinde eve dönmek, evinin kirası, çocukların nafakası için ömür çürütmek değil. Bu yaşamak değil.

    “BU HÜKÜMET BU ÜLKEYİ İNSANLARIN HİÇ YAŞAMADAN ÖLDÜĞÜ! BİR YERE ÇEVİRDİ”

    Bu hükümet dünyanın en verimli topraklarına sahip, jeopolitik konumuyla, genç nüfusuyla, ekonomisiyle vatandaşlarına emsallerinden çok daha fazla refah sağlayabilecek bu ülkeyi, Erasmus’un dediği gibi ‘İnsanların hiç yaşamadan öldüğü! bir yere çevirdi. Ülkemizde çalışanların yarısından fazlası asgari ücret veya civarında bir ücret karşılığı çalışıyor. Asgari ücret, 10 bin 362 liraya ulaşan açlık sınırının bin 856 lira altında. Önceki dönemin Çalışma Bakanı, mayıs ayı başında, ‘500 dolar bazında asgari ücret’ sözü vermişti. Bu bile asgari ücreti açlık sınırının üstüne zar zor çıkarıyor.

    “SANAYİ ÜRETİMİ SON 6 AYIN 4’ÜNDE YILLIK OLARAK GERİLEDİ”

    İŞKUR’un açıkladığı kayıtlı işsiz sayısı 10 ay sonra ilk defa mayısta 63 bin kişi arttı. TÜİK’in Nisan ayı işsizlik verileri ise bugün açıklandı. Gerçek işsiz sayısı bir ayda 795 bin kişi arttı. Türkiye’de işsiz sayısı 23 ay sonra yeniden 9 milyon sınırının üzerine çıktı. Bu, dünya üzerinde 99 ülkenin nüfusundan fazla. Önümüzdeki günlerde ‘rasyonel politikalar’ uygulansa da uygulanmasa da bu sayılar hızla artacaktır. Sanayi üretimi de durgunluğun ilk sinyallerini veriyor. Sanayi üretimi son 6 ayın 4’ünde yıllık olarak geriledi. En son nisan verisine göre, sanayi üretimi yüzde 1,2 düştü. Ama paramızın değer yitirmesinin, milletimizin sırtına bindirdiği yük, bu kadarla sınırlı değil.

    “TÜRKİYE’NİN NET DIŞ BORCUNUN TÜRK LİRASI KARŞILIĞINI 957 MİLYAR TL ARTIRDI”

    Seçimin başından bu yana paramızın değer kaybetmesi neticesinde, Türkiye’nin dış borçlarının Türk Lirası karşılığını da olağanüstü seviyelere taşındı. Türkiye’nin, net dış borcu 235 milyar dolar. Seçimin başından bu yana Türk Lirası’nın değer kaybı, Türkiye’nin net dış borcunun Türk Lirası karşılığını 957 milyar TL artırdı. Hazine son dönemde yurt içinden de dövizle borçlandı. ‘İlk günahı’ işledi. Bugün Hazine’nin iç borcunun dörtte biri yani 29 milyar dolarlık kısmı da döviz cinsinden. Paramızın değer kaybetmesi sonucunda, buradan da 116 milyar liralık bir kur farkı yükü oluştu. Bir de Kur Korumalı Mevduat var… Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na göre 2 Haziran 2023 itibariyle, Kur Korumalı Mevduatta biriken para toplam 2 trilyon 533 milyar 607 milyon lira. O günkü kurla 121 milyar dolar. Seçim sonrasında paramızın değer kaybı nedeniyle, buradan da 500 milyar lira yük geliyor. Bunun üçte birlik kısmını, bankaların faiz olarak ödeyeceği varsayımıyla, Hazine ve Merkez Bankası’na, yani milletin sırtına binecek yükün, 300-350 milyar TL arasında olması bekleniyor.

    “MERKEZ BANKASI FAİZ ARTIRMAK ZORUNDA”

    Bir de ‘Milletin cebinden tek kuruş çıkmadan yaptık’ diyerek yandaşlarına döviz garantili ihalelerle pazarladıkları, Kamu Özel İşbirliği Projeleri var. Bu projeler yüzünden milletimizin, geçmediği yollar, köprüler, uçmadığı hava alanları için, 2023-2025 döneminde bütçeden 15 milyar 521 milyon dolar ödemesi öngörülmüş. Seçimden bu yana TL’deki değer kaybı nedeniyle buradan gelen ek yük de 63 milyar TL. Tüm bu kalemleri topladığınızda, seçimin ilk turundan bu yana, paramızın değer kaybetmesi sonucunda, devletin yükümlülükleri nedeniyle, milletin sırtına yüklenen fatura, 1 trilyon 400 milyar lirayı geçiyor. Önümüzdeki günlerde TL’nin değer kaybını yavaşlatmak için, Merkez Bankası faiz artırmak zorunda. Burada da sorun geçtiğimiz dönemde, bankalara zorla satılan düşük faizli kâğıtlar. Bankacılık sisteminde, sistemik bir zafiyetin önlenmesi için, bu kâğıtların da daha yüksek faizli Hazine kâğıtlarıyla değiştirilmesi gerekecek. Buradan da ciddi bir maliyet milletimizin sırtına binecek. Bunlar bu hesaba dahil değil.

    “GÜVEN RUH GİBİDİR, BİR KERE ÇIKTIĞI BEDENE BİR DAHA GERİ DÖNMEZ”

    ‘1 trilyon 400 milyar liralık fatura’ Merkez Bankası faiz artırmak zorunda. Ağızdan bir çırpıda çıkıyor çıkmasına da, bu parayla yapılabileceklere baktığımızda işin vahametini daha iyi anlıyoruz. Neleri kaybettiğimizi görüyoruz. Döviz kurlarındaki son bir aylık artışın milletimizin sırtına yüklediği faturayla 3 tane Osmangazi Köprüsü dâhil İstanbul-İzmir Otoyolu, üstüne 3 tane Atatürk Barajı üstüne 3 tane Avrasya Tüneli, üstüne 3 tane Fatih Sultan Mehmet 3 tane de Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılırdı. Tüm bunları yaptıktan sonra da elinizde 4 milyar dolar para kalırdı. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç, Türkiye ekonomi modeli, liralaşma’ safsatalarıyla, ekonomiyi harap eden, ekonomi bilmez, bilimden anlamaz kibir abidesinin verdiği zararın boyutu inanılmaz. Şunu hiç unutmamak gerekir: ‘Güven ruh gibidir, bir kere çıktığı bedene bir daha geri dönmez.” Doğru program, doğru kadro ve buna güç veren siyasi irade, doğru ve güven veren politikanın üçlü sacayağıdır. Bunlardan biri bile olmazsa ı yapı milletin üzerine yıkılır.

    “ERDOĞAN EKONOMİDE, OYUN ALANI KALMADIĞININ HALA FARKINDA DEĞİL”

    Amerika Birleşik Devletleri’nden ithal Merkez Bankası başkanı getirmek, bizim Ortak Politikalar Mutabakat Metnimizden, kes-yapıştır yapmak da bu yönetimi güvenilir yapmaz. Ekonomideki oyuncular ‘huylunun huyundan vazgeçtiğini’ görmek istiyorlar. Erdoğan’ın yegâne amacının, Londra ve New York’taki sıcak paracıları Türkiye’ye getirmek, mart 2024’teki yerel seçimlere kadar döviz krizini ertelemek olmadığını görmek istiyorlar. Erdoğan artık ekonomide oyun alanının kalmadığını görecek mi? İstikrar politikası uygulanmasına razı olacak mı? Yoksa yine, sebebi olduğu enkazın tüm sorumluluğunu, Yeni Bakan’ın üstüne atacak mı? Kendi de ‘Allah affetsin, millet affetsin’ deyip masadan kalkacak mı? Ülkeyi IMF kapısına düşürecek mi? Görünen o ki Erdoğan ekonomide, oyun alanı kalmadığının hala farkında değil. Piyasalarda kendine güvenin dibe vurduğunu hala görmüyor.

    “MİLLETİN VERGİLERİYLE ÇALIŞANLARINA MAAŞ ÖDEYEN TRT’Yİ SARAY BORAZANI GİBİ KULLANMAKTAN HİÇ UTANMADIĞI GÖRÜLÜYOR”

    Ülkede her iki seçmenden birinin kendisine karşı olduğunu da anlamıyor. Genel Başkanımız, bir, iki ve üç sandıklı yerlerdeki seçim sonuçlarını açıkladı. Bunu yaparken de vatandaşı değil, kendimizi eleştirdi. Ama gösterdiği tepkiye bakılırsa, saray bundan çok rahatsız olmuşa benziyor. İşini yapacağına, seçimde attığı iftiralardan, yaptırdığı sahte videolardan, milletin vergileriyle çalışanlarına maaş ödeyen TRT’yi saray borazanı gibi kullanmaktan hiç utanmadığı görülüyor. Hala on parmağındaki on karayı partimize sürmeye, bu ülkenin en köklü partisine hala ayar vermeye kalkmaya cüret ediyor.

    Biz ülkemizin içinde olduğu sıkıntıların farkındayız. Tüm bu şartlar altında, her iki vatandaşımızdan birinin, Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’na verdiği oyu dağıtmadan, örgütümüzü, rekabetçi bir ortamda yenilemeyi, değişen, tazelenen kadrolarımızla mahalli idareler seçimini, açık ara kazanmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede, Genel Başkanımız ilk olarak MYK’sını yeniledi. MYK’mız da ilk iş olarak, Kongreler takvimini başlattı. Mümkün olan en kısa sürede, kongreler süreci, Parti Meclisimizin uygun gördüğü bir tarihte, kurultayımızla taçlanacaktır.  Bu süreç devam ederken, önümüzdeki yerel seçimleri kazanmak için, parti üyesinden Genel Başkanımıza kadar, partimizin her bir ferdi, var gücüyle çalışacaktır. Hedefimiz, bu seçimlerde hükümeti tarihi bir yenilgiye uğratmaktır.

    CHP Sözcüsü Faik Öztrak, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Öztrak, soru üzerine şunları söyledi:

    “CHP’DE DEĞİŞİMİN NASIL GERÇEKLEŞECEĞİ BELLİDİR”

    CHP Grup Başkanı Özgür Özel’in açıklamalarının sorulması üzerine Öztrak, şunları söyledi:

    “CHP’de değişimin nasıl gerçekleşeceği bellidir. Bu partinin 100 yıllık geçmişine, güçlü kurumsal yapısına ve mevzuata göre bu süreç gerçekleşir. Genel Başkanımız kendi iradesi dahilinde gerçekleştireceği değişimi yapmış MYK’sını değiştirmiştir. Yeni MYK da ilk toplantısında kongre takvimini başlatarak, örgütlerde değişimin önünü açmıştır. Bundan sonraki süreci üyeler, ilçe, il ve kurultay delegeleri belirleyecektir. Kurultay iradesinin en sağlıklı biçimde oluşması için de herkes elinden geleni yapmalıdır, yapacaktır.”

    “CHP OLARAK BİZ BU SEÇİMLERDE MEVCUT YÖNETİMİ TARİHİ BİR YENİLGİYE UĞRATMA KONUSUNDA KARARLIYIZ”

    Yerel Seçimler’e gidilirken CHP’de sürecin nasıl işleyeceğine ilişkin soruya Öztrak, şu yanıtı verdi:

    “Bu kongreler takviminin başlamasıyla birlikte bir tazelenme sürecine de partimizde şahit olacağız. Bu tabi ki Yerel Yönetim Seçimlerine, buraya enerjinin bu noktaya doğru yönlendirilmesinde de önemli katkılarda bulunacak. Enerjinin tek bir yerde kalmasına neden olmayacak. CHP olarak biz bu seçimlerde mevcut yönetimi tarihi bir yenilgiye uğratma konusunda kararlıyız. Bunun için de elimizden geleni yapıyoruz. Biz daha fazlasını yapıyoruz.”

    “GENEL BAŞKANIMIZIN ALMIŞ OLDUĞU 25 MİLYON OYUN, KARŞI TARAFIN ÜZERİNDE YARATTIĞI BASKIYI GAYET NET BİR BİÇİMDE GÖRÜYORUZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yönelik, ‘Kabahati kendinde aramak yerine hala seçmeni suçlaması siyasetin değil, psikolojinin konusu’ sözleri soruldu. Öztrak, konuya ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı:

    “Psikolojinin konusu olan bizim ya da Genel Başkanımızın söylemediği, yapmadığı bir şeyi söylemiş gibi göstermek. Genel Başkanımız, bu bölgelerde alınan oyların daha düşük olmasını buralarda yeterli çalışma yapmamamıza bağladı. Ama şu anda bakıyorum, bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan AK Parti Genel Başkanı çıkmış bizim tam tersini söylediğimizi iddia ediyor. Zaten bugüne kadar siyaseti hep böyle yaptı. Biz sorumluluğumuzu biliyoruz. Ama karşı tarafın da yaşadığı psikolojik sıkıntıları özellikle Genel Başkanımızın bu seçimlerde almış olduğu 25 milyon oyun, karşı tarafın üzerinde yarattığı baskıyı gayet net bir biçimde görüyoruz. İşte bu desteğin üzerine biz önümüzdeki seçimleri bina etmek istiyoruz. Hatırlayacaksınız mayıs ayında Çalışma Bakanı, asgari ücretin 500 dolarlar civarında olması gerektiğini ifade etmişti. Şu anda asgari ücret çalışmaları başladı. O noktadan itibaren biz de asgari ücretle ilgili beklentilerimizi açıklamaya başlayacağız.”

  • İMAMOĞLU: “CUMHURİYET’İN DEĞERLERİNİ SEKTEYE  UĞRATTIĞINIZDA MEMLEKETİN GELECEĞİ KARANLIKTA KALIR”

    İMAMOĞLU: “CUMHURİYET’İN DEĞERLERİNİ SEKTEYE UĞRATTIĞINIZDA MEMLEKETİN GELECEĞİ KARANLIKTA KALIR”

    Haber-GAYE ŞEYMA CAN/ Kamera- SADIK KARAKULOĞLU

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Teknoloji Atölyeleri ve İBB Ders Atölyeleri’ni tamamlayan öğrencilerin mezuniyet töreninde, “Bu memlekette, cumhuriyet ve demokrasi arayışımız var. Cumhuriyetin değerlerini koruduğumuz zaman, bu ülkenin, bu milletin demokrasisinin herkese fırsat verdiğini görürsünüz. Ama bunu sekteye uğrattığınızda ve insanları bu anlamda ortak mücadelenin bir parçası yapmadığınızda, işte o zaman memleketin geleceği karanlıkta kalır” diye konuştu.

    İBB Ders Atölyeleri ve İBB Teknoloji Atölyeleri 2022- 2023 dönemi mezun öğrencileri için, İBB Halit Kıvanç Şehir Stadı’nda bugün mezuniyet şöleni düzenlendi. Şölane İBB Ders Atölyeleri’nden yaklaşık bin, İBB Teknoloji Atölyeleri’nden de yaklaşık 2 bin kişi katılım gösterdi. Öğrencilerin ve ailelerinin sevgi gösterileri altında stada gelen İmamoğlu, özetle şöyle konuştu:

    “AMACIMIZ; EŞİTSİZLİĞİ ORTADAN KALDIRMAK: Hem çağa uygun bilgisayar temelli birtakım öğretilerin burada var olması, aynı zamanda bilgi işlemsel düşünceyi kavramalarının yanı sıra, dijital sorun çözme becerileri, tabii LGS ve YKS sınavlarına olan hazırlık sürecinde yeteneklerini daha yukarıya taşıma konusunda desteklediğimiz sahayı çok önemsiyoruz. Biz şunu istiyoruz: Bu şehirde ve bu ülkede, çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimle ilgili altyapılarını eşitlemediğimiz takdirde, bu ülkede eşitlikten bahsedemeyiz. Çocuklarımızın ve gençlerimizin eşit eğitim koşullarına sahip olmaları, aynı zamanda eşit bir biçimde sınavlara hazırlanmalarını sağladığımız takdirde, inanın ekonomik koşullar ne olursa olsun, o çocuklar ve o gençler, her daim memleketimizin, devletimizin onlara eşit fırsat sunduğunu her zaman söylerler. Amacımız tam da bu: Eşitsizliği ortadan kaldırmak. Kreşleri de açarken, eşitsizliği ortadan kaldırmak ve her mahallede bir kreşin varlığının oradaki çocukların, oradaki annelerin hayatını değiştireceğini bildiğimiz için yola çıkıyoruz. Ya da artık 70-80’i bulan kütüphaneleri açarken de aynı kavramla açıyoruz. Ya da spor okullarımız veyahut işte az önce söylediğim teknoloji okullarımız ya da sizi YKS’ye ya da LGS’ye hazırlayan bütün bunlar, sizin o çocuklarınızın hayata eşit tutunmalarını sağlama mücadelenize İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak sunduğumuz katkılar.

    BU MEMLEKETTE, CUMHURİYET VE DEMOKRASİ ARAYIŞIMIZ VAR: Tabii bunun aynı zamanda bir yönetim felsefesine dönüşmesi lazım. Hiçbir çocuğun, hiçbir gencin şu duyguya kapılmaması şart: ‘Ben ne yaparsam yapayım başaramam.’ Ya da ‘Ne kadar mücadele edersem edeyim, hakkımı alamam.’ Bunları asla hiçbir çocuğumuza, hiçbir gencimize düşündürmeye hakkımız yok. Tam aksine, ‘Ben çalışırsam olur kardeşim. Ben işimi iyi yaparsam, dersime çok çalışırsam, konuyu anlamak için yerinde, zamanında tekrarlarımı yaparsam bu devlet, bu memleket bana hak ettiğim imkanı tanır.’  İşte aslında Cumhuriyet, onun için güzel. Onun için bu memlekette, cumhuriyet ve demokrasi arayışımız var. Cumhuriyetin anlamı nedir biliyor musunuz? Cumhuriyetin anlamı; işte Trabzon Akçaabat’ın bir köyünde doğan bir çocuğun İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanı olabilmesidir. Cumhuriyet; Kasımpaşa’da doğan bir çocuğun, Türkiye‘de Cumhurbaşkanı olabilmesidir. Meseleye böyle baktığımız zaman, işte o Cumhuriyetin değerlerini koruduğumuz zaman, bu ülkenin, bu milletin demokrasisinin herkese fırsat verdiğini görürsünüz. Ama bunu sekteye uğrattığınızda ve insanları bu anlamda ortak mücadelenin bir parçası yapmadığınızda, işte o zaman memleketin geleceği karanlıkta kalır.”

    EMEĞİNİZİN KARŞILIK BULACAĞI BİR MEMLEKET VAR  ETME MÜCADELESİ, DEVAM EDİYOR VE DEVAM EDECEK: Sizin emeğinizin karşılık bulacağı bir memleket var etme mücadelesi, devam ediyor ve devam edecek. Sizlere layık olma mücadelesi devam ediyor ve devam edecek. Bütün mezunlarımızın, çocuklarının zihinleri açık olsun, gençlerimizin bahtı açık olsun. Hak ettikleri okullara yerleşsinler. Hak ettikleri üniversitelerde, hak ettikleri eğitimleri alsınlar. Her zaman başarılı olsunlar. Her zaman ülkelerine, memleketlerine, başarılarıyla beraber layık nesiller olsunlar. Fikri hür, vicdanı hür, yani özgür bir biçimde düşünen ve üreten nesiller olsunlar. Sakın çocuklarınızı susturmayın. Sakın gençlerinizi susturmayın. Onlar, konuştukça üretirler. Onlar, tartışabildikçe var olduklarını görürler. İşte biz de buna destek sunan bir belediye olmaya devam edeceğiz. Sizleri yakın zamanda açtığımız Halit Kıvanç Stadyumu’nda ağırlamaktan da büyük memnuniyet duyuyorum. Hepinizi başarılarla dolu bir hayata uğurlarken, gözlerinizden, yanaklarınızdan öpüyor, hepinizi kucaklıyorum.”

    ÖDÜLLERİ İMAMOĞLU VERDİ

    İmamoğlu, konuşmasının ardından, yıl İçerisinde ulusal ve uluslararası yarışmalardan dereceler kazanan 14 kişilik İBBTech Takımı ile İBB Ders Atölyeleri’nde yine yıl içerisinde yapılan deneme sınavlarında başarı gösteren 6 öğrenciye ödüllerini takdim etti. İmamoğlu ile mezuniyet anısı fotoğrafı çektiren öğrenciler, Mavi-Gri müzik grubunun şarkılarıyla şölene devam etti.

    İBB TEKNOLOJİ ATÖLYELERİ

    Atölyeler, İBB ve Boğaziçi Üniversitesi iş birliğinde hayata geçirildi. Bu yıl, toplam 9 atölyede 48 eğitmen, bin 349 öğrenciye eğitim verdi. Teknoloji Atölyeleri’ne teknolojiatolyeleri.ibb.istanbul adresinden başvuru yapılıyor. Atölye çalışmalarına, 2021/22 eğitim-öğretim yılında katılan öğrenciler arasından 40 kişilik bir ekip oluşturuldu. Öğrenciler; sınav başarı puanlarına, eğitimlere gösterdikleri devam durumlarına, derslere katılımlarına ve sene sonunda yapılan sınav sonuçlarına göre belirlendi. 6. ve 7. sınıf öğrencilerinden 20, 9. ve 10. sınıf öğrencilerinden de 20 kişinin belirlenmesiyle ekipler oluşturuldu. Ekibin çalışmaları için Kâğıthane Cemal Kamacı Spor Kompleksi bünyesinde özel bir atölye kuruldu. 

    Burada öğrencilere yapay zekâ, robotik programlama ve tasarım konularında ileri düzey eğitimler verildi. Eğitimlerin sonunda öğrenciler, 2023 yılında ulusal ve uluslararası yarışmalara katıldı.

    İlk olarak “First Robotics Competition 2023 Charged Up İstanbul Regional”da yarışan öğrenciler, “Kalite Ödülü” (2023 Qualty Award) alarak önemli bir başarı elde etti. İkinci yarışma ise, İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü tarafından düzenlenen “İTÜRO” (İstanbul Teknik Üniversitesi Robot Olimpiyatları) oldu. İBB ve Boğaziçi Üniversitesi tarafından yetiştirilen öğrenciler, bu yarışmada 11 takım arasından birinci olarak, 12 bin TL ödülü almaya da hak kazandı. Ekibin katıldığı son yarışma da Antalya’da düzenlenen “Robotex Türkiye Şampiyonası” oldu. Yaptıkları iki robotla 12 takıma karşı mücadele eden öğrenciler Jüri Özel Ödülünün yanı sıra üçüncülük derecesiyle evlerine döndü. Öğrenciler bu sonuçla Kasım 2023’te Tallinn Estonya’da düzenlenecek olan ve dünyanın birçok ülkesinden robotların yarışacağı “Robotex International”da yarışmaya da hak kazandı.

    İBB DERS ATÖLYELERİ 

    iBB Ders Atölyeleri; toplam 20 derslik, 75 eğitmen ve 10 PDR uzmanı ile bin 915 öğrenciyi (1149 YKS öğrencisi, 766 LGS öğrencisi) sınavlara hazırladı. Atölyeler, ortaokul ve lise son sınıf öğrencilerinin LGS’ye ve YKS’ye hazırlanmalarına katkı sağlamak amacıyla açıldı. 6 Şubat 2023 tarihinde, Hatay ve çevre illerde yaşanan büyük depremden etkilenen öğrencilere destek olmak amacıyla atölyeye dönüştüren mobil araçlarla, 15 Mart 2023 tarihinden itibaren Hatay’da, LGS ve YKS’ye hazırlanan öğrencilere hizmet verilmeye başlandı. Samandağ’da bulunan çadır kentte ise çadır ders atölyesi kurularak, sabit alanda hizmet verildi. Bugüne kadar 3 bin 161 öğrenci bölgedeki hizmetten faydalandı. 

  • İBB: İSTANBUL, UEFA ŞAMPİYONLAR LİGİ FİNALİ’NE HAZIR

    İBB: İSTANBUL, UEFA ŞAMPİYONLAR LİGİ FİNALİ’NE HAZIR

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), yarın yapılacak UEFA Şampiyonlar Ligi finali için hazırlıklarını tamamladığını duyurdu. Buna göre, yol yapımı, ulaşım, otopark, aydınlatma ve yeşil alan gibi fiziki çalışmalar ile alan tahsisinden tanıtıma kadar pek çok alanda yürütülen hazırlıklar bitirildi. İstanbul’un devler sahnesinin finaline en iyi şekilde ev sahipliği yapması için maç öncesi, sırası ve sonrasında da İBB ekipleri görev yapacak. 25 İBB birimi, bin 117 personeliyle sahada olacak. Maça erişim için 500 İETT otobüsü tahsis edilecek. Biletli seyirci ve akreditasyon sahipleri toplu taşımayı ücretsiz kullanabilecek.

    Dünyanın en prestijli spor organizasyonlarından UEFA Şampiyonlar Ligi’nin final maçı İstanbul’da oynanacak. 2020 ve 2021’de pandemi koşulları nedeniyle İstanbul’da oynanamayan dev maça, Atatürk Olimpiyat Stadı ev sahipliği yapacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), on binlerce kişinin tribünlerden, 225 ülkede 300 milyondan fazla seyircinin de televizyonlardan canlı izlediği karşılaşmanın en iyi şekilde gerçekleşmesi için bağlı birim ve iştiraklerinden oluşan 25 kurumu ile katkıda bulunuyor.

    TARAFTARLARA ÜCRETSİZ TRANSFER

    İstanbul’a 18 yıl aradan sonra yeniden dönen UEFA Şampiyonlar Ligi Finali için İBB, 500 İETT otobüsü tahsis edecek. Taraftar transferi noktasında genel ulaşım planlamasını üstlenen İBB, biletli seyircilerin ve akreditasyonlu kişilerin, bugünden itibaren 11 Haziran saat 12.00’ye kadar otobüsleri ve metroları ücretsiz kullanmasını sağlayacak.

    DEV MAÇA DEV DESTEK

    Şampiyonlar Ligi Final hazırlıklarını Gençlik ve Spor Müdürlüğü’nün koordinesinde yerine getiren İBB, başlattığı çalışmaları karşılaşmadan önce tamamladı. Sahada yaptığı çalışmalar sırasında zemin ıslahı, yol bakımı; ihtiyaç duyulan engelli ve yaya rampalarında eğim azaltılması, iyileştirme, tırabzan eklenmesi; giriş ve çıkış noktalarında genişletme çalışması yapıldı. İBB çevre yollarda drenaj, yol çizgileri ve tretuvar işlemlerini yerine getirdi. Otopark alanındaki çalışmalar da tamamlandı. Yenikapı Etkinlik Alanı organizasyon için tanıtım, transfer merkezi ve festival alanı olarak tahsis edildi.

    PEYZAJ, TEMİZLİK VE ÇEVRE DÜZENLEMESİ

    Stadyum çevresinde ağaçlandırma ve peyzaj düzenlemesi, gerekli noktalarda ilave aydınlatmaların yerleştirilmesi, diğer alanlarda ise geçici aydınlatma ve elektrik temin edilmesi için de İBB düzenlemeler yaptı. Organizasyon öncesinde, sırasında ve sonrasında temizlik ve atık yönetimi ile ilgili olarak da görevlendirmeler yapıldı.

    ACİL DURUM EKİPLERİ GÖREV BAŞINDA

    Acil durum ve yardım ekipleri ile zabıta ekipleri de hazırlık çalışmalarından itibaren şantiye ve stadyumda teyakkuz halinde olacak. Stadyum içinde, tribünlerde ve etkinlik alanlarında yangın olaylarına müdahale edilmesi için yeterli sayıda itfaiye aracını ve personelini görevlendirecek. Çok yönlü süren çalışmalarda; reklam alanlarının ücretsiz olarak tahsis edilmesi, geçici tuvaletlerin temini, ihtiyaç halinde su, vinç, vb. geçici alt yapı hizmetlerinin yapılması, İstanbul Havalimanı ile Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan müsabakayı izlemeye gelecek olan taraftarların koordinasyonunun sağlanması gibi pek çok alanda daha sorumluluklar üstleniliyor.

  • İETT’YE ULUSLARARASI TOPLU TAŞIMA ÖDÜLÜ

    İETT’YE ULUSLARARASI TOPLU TAŞIMA ÖDÜLÜ

    Dünyanın en büyük toplu ulaşımla ilgili sivil toplum kuruluşu olan Uluslararası Toplu Taşımacılar Birliği (UITP), İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri’ni (İETT) ‘Özel Ödül’e layık gördü. Bu yıl Türkiye’den ödül alan tek toplu ulaşım kurumu olan İETT’nin ilk kadın Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Pınar Mutlu da UITP Otobüs Komitesi Başkan Yardımcılığı’na seçildi.

    İBB’den yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de ve İstanbul’da toplu ulaşımın lider kurumu olan İETT, dünyanın en büyük toplu ulaşım sivil toplum kuruluş UITP tarafından ‘Özel Ödül’e layık görüldü.

    İETT, ‘M4 Kadıköy-Sabiha Gökçen Havalimanı Metrosu ile İETT Otobüs Hatları Entegrasyonu’ isimli projesiyle UITP Özel Ödülü’nü aldı. 2023 yılında Türkiye’den ödül alan tek toplu ulaşım kurumu da İETT oldu.

    Kadıköy–Sabiha Gökçen Havalimanı Metrosu’nun açılışıyla birlikte yapılan yeni otobüs planlaması kapsamında; 2,5 milyon nüfusa sahip Tuzla, Pendik, Kartal ve Maltepe ilçelerindeki tüm otobüs seferleri simülasyonla yeniden değerlendirildi. Gerçekleştirilen analizlerin ardından, bu ilçelerden metroya en kolay entegrasonu sağlamak için yeni hat çalışmaları hayata geçirildi.

    Yeni hatların devreye girmesiyle bölgedeki toplam sefer sayısı yüzde 3 arttırıldı. Bölgeden günlük 39 otobüs tasarruf edilmesi sağlanarak, bu araçların ihtiyaç olan başka bölgelerde hizmet verebilmesi sağlandı. İlçelerin trafiğindeki otobüs ve otomobil yoğunluğu ise azaldı. Metro ile otobüsler arasında ücretsiz entegrasyon artırıldı, metro kültürünün daha da yaygınlaşması sağlandı. Çalışmayla günlük 13 bin km yol ve yıllık 90 milyon liralık akaryakıt tasarrufu sağlandı.

    UITP OTOBÜS KOMİTESİ BAŞKAN YARDIMCISI DA İETT’DEN

    Yüzden fazla ülkede bin 800 üyesi ile dünyada toplu ulaşıma yön veren kuruluş olan UITP’nin İspanya’nın başkenti Barcelona’da gerçekleştirilen toplantısında İETT için de bir ilk yaşandı. UITP 2023-2025 yılları için Otobüs Komitesi Başkan Yardımcılığı’na İETT’nin ilk kadın Genel Müdür Yardımcısı da olan Zeynep Pınar Mutlu seçildi.

    SEFERLER İHTİYAÇLARA GÖRE YENİDEN PLANLANIYOR

    Nüfusu ile Avrupa’nın 23 ülkesinden büyük bir kent olan İstanbul’un her noktasında toplu ulaşım hizmeti sunan İETT, şehirde değişen ve artan ihtiyaçlara göre en doğru sefer planlamalarını ve otobüs yatırımlarını yapmaya özen gösteriyor. Şehirde yapımı hızla devam eden raylı sistem yatırımları tamamlandıkça, o bölgelerdeki otobüs seferlerinin yeniden ve rasyonel olarak planlanabilmesine de özel önem veriliyor.  Bünyesindeki 6 bin 495 araç ve günlük 55 bin sefer sayısıyla Türkiye ve İstanbul toplu ulaşımının en büyük kurumu olan İETT, geçen yıl 1 milyar 250 milyon yolcu taşıdı.

  • EREN ERDEM’DEN İTO BAŞKANI AVDAGİÇ’E ‘ASGARİ ÜCRET’ TEPKİSİ: “SON 6 AYDA SADECE YÜZDE 15 ZAMLANAN TEK BİR ŞEY VAR MI ŞEKİB BEY”

    EREN ERDEM’DEN İTO BAŞKANI AVDAGİÇ’E ‘ASGARİ ÜCRET’ TEPKİSİ: “SON 6 AYDA SADECE YÜZDE 15 ZAMLANAN TEK BİR ŞEY VAR MI ŞEKİB BEY”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem,  İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç’in “Asgari ücrete ilk 6 aydaki TÜFE kadar zam yapılması makul olacaktır” açıklamasına tepki göstererek, “TÜİK’in kalem oyunlarıyla 6 aylık TÜFE yüzde 15 açıklandı. Son 6 ayda sadece yüzde 15 zamlanan tek bir şey var mı Şekib Bey” dedi.

    İTO Başkanı Şekib Avdagiç, asgari ücret zammına ilişkin bugün yaptığı açıklamada, “Asgari ücrete ilk 6 aydaki TÜFE kadar zam yapılması makul olacaktır” demişti. Eren Erdem, Avdagiç’in bu açıklamasına, Twitter hesabında yaptığı paylaşımla tepki gösterdi. Erdem’in paylaşımı şöyle:

    “İTO’yu AKP’nin uydusuna çeviren Şekib Bey böyle buyurmuş: ‘Asgari ücrete 6 aylık TÜFE kadar zam yapılsın.’ TÜİK’in kalem oyunlarıyla 6 aylık TÜFE yüzde 15 açıklandı. Son 6 ayda sadece yüzde 15 zamlanan tek bir şey var mı Şekib Bey?”

  • BEYLİKDÜZÜ BELEDİYE BAŞKANI ÇALIK, ÇOCUKLARLA BİRLİKTE KIYI TEMİZLİĞİ YAPTI

    BEYLİKDÜZÜ BELEDİYE BAŞKANI ÇALIK, ÇOCUKLARLA BİRLİKTE KIYI TEMİZLİĞİ YAPTI

    Beylikdüzü Belediyesi, 8 Haziran Marmara Denizi Günü dolayısıyla Gürpınar sahilinde kıyı temizliği etkinliği düzenledi. Etkinlikte çocuklarla birlikte çevre temizliği yapan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, “Evlatlarımıza daha güzel bir gelecek kurmak, ekolojik dengeyi korumak ve sürdürülebilir bir dünya inşa etmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

    Beylikdüzü Belediyesi, Marmara Denizi Günü etkinlikleri kapsamında ‘biyoçeşitlilik’ temasıyla Gürpınar sahilinde farkındalık etkinliği düzenledi. Marmara Denizi’ne kıyısı olan, Marmara Belediyeler Birliği üyesi belediyelerin eş zamanlı olarak düzenlediği etkinlikte, çevre okullardan gelen öğrenciler, Başkan Çalık ile birlikte kıyıdaki çöpleri topladı. Çocuklar, daha sonra temizlenen alanda kendileri için hazırlanan parkurda oyunlar oynayarak yeşil alanın ve güzel havanın tadını çıkardı.

    Etkinlikteki konuşmasında çevre ve deniz temizliğinin önemine dikkat çeken Başkan Çalık, göreve geldikleri günden itibaren doğa olaylarının afetlere dönüşmediği bir düzen kurmak için çalıştıklarını dile getirdi. Başkan Çalık, şunları kaydetti:

    “2019 yılında göreve geldiğimde ilk önce bu kentin altyapısına yatırım yaptık. İBB’nin iştiraki İSKİ ile birlikte 120 kilometre altyapı çalışması gerçekleştirdik. Eskiden en ufak bir yağış afete dönüşüyor, yollarımız su içinde kalıyor, evlerimizi su basıyordu. Şimdi ne kadar yağmur yağarsa yağsın çok ciddi sorunlar yaşamıyoruz. Alma-verme dengesini kurmadığınız sürece doğayla baş edemezsiniz. Geçtiğimiz yıllarda müsilaj tehlikesiyle karşı karşıyaydık ama ortadan kalktı diyemiyoruz. ‘Marmara Denizi’ni temizledik’ de diyemiyoruz. Denizlerimizin mavi, çevremizin yeşil olması için mücadele ediyoruz. Bizler, bundan sonra da evlatlarımıza daha güzel bir gelecek kurmak, ekolojik dengeyi korumak ve sürdürülebilir bir dünya inşa etmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.”

    Beylikdüzü Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Ersin Temel ise şunları söyledi:

    “Şu an bu alanda yeşil ve mavi yan yana bulunuyor. Şuna inanıyor ve biliyorum ki ilçemiz, yeşilin en bol olduğu yer. İstanbul’un en rahat nefes alınan alanlarından biri. Denizler, yeşil alanlar, bizim dinlenme ve nefes alanlarımız. Bizlerin de yer altından yer üstüne kadar bu yaşam alanlarına ve bu alanlarda yaşayan canlılara dikkat etmemiz ve onları korumamız gerekiyor.”

  • Dolar, Euro ve Altın Sert Bir Yükseliş Yaşadı, Uzmanlar Yatırımcıları Uyardı

    Dolar, Euro ve Altın Sert Bir Yükseliş Yaşadı, Uzmanlar Yatırımcıları Uyardı

    Dolar, euro ve altında bu hafta itibariyle sert bir yükseliş var. Altın, dolar ve euro’nun TL karşısındaki değer kazancı yüzde 7’yi geçti. Uzmanlar olası riskler konusunda yatırımcılarını uyardı.

    İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Mustafa Atayık ve ekonomist Murat Özsoy piyasadaki gelişmeleri haberglobal.com.tr’den Şifa Kaymak’a değerlendirdi.

    ALTIN YATIRIMCILARI DİKKAT!

    Altın fiyatlarının 1 gün içerisinde sert şekilde yükselmesini risk olarak değerlendiren İKO Başkanı Mustafa Atayık “Seçim öncesi belirsizlikler nedeniyle altın ve döviz fiyatları, belli bir bant aralığında seyrediyordu. Şimdi seçim geride kaldı, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yurt içi ve yurt dışı piyasaların iyi tanıdığı Sayın Mehmet Şimşek getirildi. Piyasa, Sayın Bakan’ın devir-teslim töreninde verdiği ‘Şeffaflık ve öngörülebilir bir piyasa’ hedefi mesajını bir anlamda fiyatlıyor. Burada gördüğümüz en önemli risk ise fiyatların 1 gün içerisinde sert bir şekilde yükselmesidir. Dövizdeki artış beraberinde altında, TL bazında yükselişi de getirmiştir. Dolar/Ons fiyatı 2,035 TL’den 1,962’lerde işlem görmektedir.” dedi.

    ALTIN YÜKSELMEYE DEVAM EDECEK Mİ?

    Altının alış ve satış arasındaki makasın kapanacağını belirten Atayık “Piyasanın ne yönde seyredeceğini ise ekonomi yönetiminin gelişmeler karşısında alacağı kararlar ve vereceği mesajlar, Merkez Bankası Para Kurulu’nun 22 Haziran’da alacağı faiz kararı etkili olacak. Biliyorsunuz seçim öncesi süreçte altının alış ve satış arasındaki makas da açılmıştı. Bu makasın, Merkez Bankası ve diğer ekonomi aktörlerinin sürece dahil olması ile hızla kapanacağına inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

    “İNİŞ VE ÇIKIŞLARDA ANİ KARAR VERMEYİN”

    Yatırımcılara tavsiyelerde bulunan Atayık “Sektörümüz için alışverişte en hareketli dönem olan düğün sezonunun içerisindeyiz. Gurbetçi vatandaşlarımızın da gelmeye başlaması ile altındaki bu yükselişi düğün ve nişan talebi de etkiliyor. Vatandaşlara tavsiyemiz; sabırlı olmaları iniş ve çıkışlarda ani karar vermekten kaçınmalarıdır. Yeni ekonomi yönetiminin atacağı adımları takip etmelerinde fayda var. Altın, orta ve uzun vadede yatırımcısına mutlaka kazandırıyor. Süreci iyi takip ederek stabil hale gelecek bir ortamda yatırım kararı almaları önemlidir.” şeklinde konuştu

    SAHTE ALTINA DİKKAT!

    Ekonomik olarak gözüken altının sahte olabileceği konusunda uyarılarda bulunan Atayık şunları söyledi:

    Tavsiyemiz; bildikleri, tanıdıkları yıllardır mahalle ve semtlerinde bu işi yapmış aile kuyumcularından alışveriş yapmalarıdır. Alışveriş yaptıkları kuyumcuların İKO ve Ticaret Odası üyesi olmasına dikkat etsinler. Ucuz altın ve pırlanta diye bir şey yoktur. İnternette ekonomik olarak gözüken fiyatlara aldanıp alışveriş yapmasınlar. Fiziki altın ve mücevher alsınlar ve fatura almayı unutmasınlar. Ayrıca, vatandaşlarımız pırlantalı ve renkli taşlı mücevher alırken mutlaka uluslar arası sertifikasını da talep etsinler. Oda’mız bünyesinde 2016 yılından beri Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteğiyle faaliyetlerini yürüten Türkiye’nin ilk yerli ve milli gemoloji laboratuarı GLT, pırlanta, renkli taşlar ve mücevher çok ekonomik fiyatlarla uluslar arası sertifika düzenliyor. Laboratuvarımız hafta içinde hem vatandaşlarımıza hem de kuyumculara hizmet veriyor. Vatandaşlarımız, düğün ve nişan için aldıkları mücevherleri gönül rahatlığı içinde GLT Laboratuvarı’mıza getirerek analiz yaptırabilirler.

    DOLAR VE EURO FİYATLARI DÜŞECEK Mİ?

    Finans Uzmanı ve Ekonomist Murat Özsoy piyasalara ilişkin yaptığı değerlendirmelerde “Dolar TL, Euro TL kurlarında bugün aniden yaşanan artışlar sonrasında gelinen seviyeler ile gram altının 1400TL’nin üzerindeki seyri seçim öncesi döneme baktığımızda kendisini aslında hissettiren gelişmelerdi. Nitekim özellikle Nisan ayında yayınlanan yorum ve öngörülerimde bugün gelinen seviyeler konusundaki uyarılarımı çok net olarak ifade etmiştim. Bugün yaşanan sert artışların arkasında küresel makro ekonomik gelişmelerin olmadığını söyleyebilirim. Eğer o faktörler devreye girerse bugünkü artışların önü kesilemez ve durum çok daha vahim hale gelebilir.” dedi.

    DÖVİZ NEDEN BİRDEN YÜKSELDİ?

    Özsoy “Türkiye’nin risk priminin düştüğü ve ABD dolar endeksinin artış trendinde olmadığı bir ortamda gelinen bu rekor seviyeler Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in ekonomide rasyonaliteye dönmemiz gerektiğine ilişkin söylemlerinin piyasa tarafından çok net olarak satın alındığını gösteriyor. Yapılan müdahaleler ile sıkıştırılan kurun şu anda serbest bırakılmasıyla bu sıkışmanın çözüldüğünü görüyoruz, bugün olan olay budur. Aşırı değerli TL’den şikayet eden ihracatçılar bu kur seviyelerinden belki tatminkar olacaktır ancak bu seviyelerin devam etmesi hane halkına artan enflasyon seviyeleri şeklinde de geri dönecektir” diye konuştu.

    “DOLAR VE EURO YATIRIMCILARINI TERSTE BIRAKABİLİR”

    Panik alımların yatırımcılarını zarara uğratabileceğini belirten Özsoy sözlerine şöyle devam etti:

    Bu hızlı artış trendinin panik alımlar şeklinde devam etmemesi ve para otoritesinin hemen devreye girerek kontrolü ele alması gerekiyor. Aksi takdirde yılın son çeyreğinde daha da önü kesilemez artışlar gündeme gelebilecektir. Bu arada önemli de bir uyarı, 22 Haziran tarihinde TCMB PPK toplantısında sert bir faiz artışı kurdaki bu ani yükselişin yeniden geri çekilmesi gibi bir durum ortaya koyabilir ve yüksek seviyelerden alım yapılan dolar ve Euro yatırımcıları terste bırakabilir.

  • İstanbul’daki Gelişim Üniversitesi’nde Öğrencilerin Mağduriyeti: Yüzde 97 Oranında Eğitim Ücreti Zamı

    İstanbul’daki Gelişim Üniversitesi’nde Öğrencilerin Mağduriyeti: Yüzde 97 Oranında Eğitim Ücreti Zamı

    Özel üniversitelerdeki fahiş zam haberlerine bir yenisi daha eklendi. İstanbul’daki Gelişim Üniversitesi yönetimi, artan enflasyonu gerekçe göstererek eğitim ücretlerine yüzde 97 oranında zam yaptı.

    Üniversite yönetiminin kayıt zamanı kendilerine en fazla yüzde 10’luk bir zam yapma sözü verdiğini belirten öğrenciler, büyük mağduriyet yaşadıklarını ifade etti. Öğrenciler, ayrıca yönetimin, 20 Haziran erken kayıt dönemine kadar ödeme yapmayan öğrencilerin ödeyecekleri fiyatların daha fazla olacağını ilettiğini de dile getirdi.

    Mağdur olduklarını dile getiren bir öğrenci soL’a yaptığı açıklamada şöyle konuştu:

    “Okul fiyatlarındaki absürt fiyat artışını aileme nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. Bu durum canımı çok sıkıyor ve bu yıl 50 bin TL olan okul ücreti 100 bin TL’ye çıktı. 3 yıl önce okula başlarken öğrenci işlerini arayıp sorduğumda yıllık ücretlerde maksimum yüzde 10 artış olacağını ve bu artışın da enflasyona göre belirlendiğini söylediler. Şimdi 2 kat fiyat artışı oluyor.”

    Bir başka öğrenci ise şu ifadeleri kullandı:

    “Ben 1. sınıf bitince başka bir okula geçiş yapmıştım zamdan dolayı. 21 bin öderken 35 bin olmuştu. Sonra diğer okulda mesafeden dolayı, bir de okulu beğenmediğim için Gelişim Üniversitesi’ne geri geldim. 2. sınıfın 2. döneminde ve geri geldiğimde 46 binden işlem yaptılar. Yarı dönem için 23 bin ödettiler. Telefonda hep geri gelen öğrenci indirimi oluyor diye söylediler, daha da fazlasını aldılar. Kaydımı aldırırken fiyat değişti, o kadar işlemden sonra iptal de ettiremedim. Sonra zaten depremden dolayı dersler de olmadı. Zaten öğrenciler arası adaletsizlik de var. Hocalar sevdikleri öğrencileri her alana yönlendiriyorlar. Yani okulun bütün hizmetinden yararlanamazken 80 bin TL para ödemek ekonomik anlamda çok zor. Kimse bu meblağları karşılayamaz bu zamanda, ki aileden de uzak yaşayan öğrenciler var. Çözüm ya okulu bırakmak ya da iki işte çalışıp bir şey yemeden okulun parasını, kirasını ya da yurt ücretini ödemek olur. Yani her anlamda mağduruz.”

    Başka bir öğrenci zamlara ilişkin tepkisini şöyle dile getirdi:

    “Yapılan bu zam bana da herkes gibi usulsüz ve ödenemeyecek kadar fazla geliyor. Benim yurdum da özel olduğu için bu parayı okula ödesem bile kalacak yer sıkıntım olacak ve ben baya zorlanacağım. Başka okula geçme şansım da çok düşük. Bu sene ben de birçok arkadaşım gibi ya okulu dondurmak ya da bırakmak zorundayım. Ben de bize yardımcı olmalarını istiyorum. Hemşirelik okuyorum ve bu bölüme ödediğim para kadar maaş bile almıyorum.”

  • TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ GÖREVİ GEÇİCİ BAŞKAN DEVLET BAHÇELİ’DEN DEVRALDI…KURTULMUŞ: “SON DERECE RENKLİ, ÇOK SESLİ, ÇEŞİTLİLİĞİ YÜKSEK OLAN BİR PARLAMENTO ORTAYA ÇIKTI”

    TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ GÖREVİ GEÇİCİ BAŞKAN DEVLET BAHÇELİ’DEN DEVRALDI…KURTULMUŞ: “SON DERECE RENKLİ, ÇOK SESLİ, ÇEŞİTLİLİĞİ YÜKSEK OLAN BİR PARLAMENTO ORTAYA ÇIKTI”

    Meclis Başkanı seçilen Numan Kurtulmuş, geçici TBMM Başkanı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den makamı devraldı. Kurtulmuş, “Son derece renkli, çok sesli, çeşitliliği yüksek olan bir parlamento ortaya çıktı. Milletimiz bu seçimle birlikte Türkiye demokrasisinin yüksek standartlı demokrasi olduğunu ilan etmiş oldu. Biz de milletimizin verdiği bu görevleri bir fani olarak üzerimize yüklenmiş sorumluluklar olduğu bilinciyle bir dakika bile boşa geçirmeden milletin emrinde ömrümüzü vakfederek çalışmaya devam edeceğiz. Allah yardımcımız olsun” dedi.

    TBMM’de bugün yapılan Meclis Başkanlığı seçiminde AKP’nin adayı İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş, üçüncü tur oylamanın sonucunda Meclis Başkanı seçildi. Geçici TBMM Başkanı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, düzenlenen törenle yeni Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a makamı devretti.

    “BAŞKANIMIZIN HER KONUDA DESTEKÇİSİ OLMAYA DA MİLLETİN HUZURUNDA SÖZ VERİYORUZ”

    Bahçeli, Meclis Başkanlığı makamında yapılan devir teslim töreninde Kurtulmuş’a, “Allah hayırlı etsin. Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Bir Osmaniye Milletvekili olarak da Sayın Başkanımızın her konuda destekçisi olmaya da milletin huzurunda söz veriyoruz” dedi.

    “YÜRÜTME, YASAMA BERABER EL ELE VE GERÇEKTEN GÜÇLÜ BİR MECLİS OLUŞTURMA İMKÂNI ORTAYA ÇIKMIŞTIR”

    Kurtulmuş da “Devralmadığıma göre Meclis’in Başkanı sizsiniz. Ben de çok teşekkür ediyorum. Türkiye tarihi bir dönemi geride bırakıyor. Tarihi bir döneme giriyor. Seçimlerle birlikte Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı milletimiz yeniden Cumhurbaşkanlığı makamına uygun görmüş, görevlendirmesini yapmış. Birlikte eş zamanlı olarak TBMM’yi seçmiş. Millet Meclisi’nde de Cumhur İttifakı’na çoğunluğu vermiştir. Böylece yürütme, yasama beraber el ele ve gerçekten güçlü bir Meclis oluşturma imkânı ortaya çıkmıştır” diye konuştu.

    “ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN”

    Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bu Meclis’i umut ediyoruz ki Meclis’teki bütün siyasi partilerle birlikte son derece verimli ve olumlu bir çalışma ortamı oluşturulması için biz elimizden gelen her türlü fırsatı, gayreti ortaya koyacağız. 16 siyasi parti var. Bazı siyasi partilerin genel başkanları Meclis’te. Grubu olan partilerin bir kısmının da genel başkanları Meclis’te değil. Son derece renkli, çok sesli, çeşitliliği yüksek olan bir Parlamento ortaya çıktı. Milletimiz bu seçimle birlikte Türkiye demokrasisinin yüksek standartlı demokrasi olduğunu ilan etmiş oldu. Biz de milletimizin verdiği bu görevleri bir fani olarak üzerimize yüklenmiş sorumluluklar olduğu bilinciyle bir dakika bile boşa geçirmeden milletin emrinde ömrümüzü vakfederek çalışmaya devam edeceğiz. Allah yardımcımız olsun.”

     

     

     

  • TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ: “RTÜK, KARARLARIYLA TOPLUMU İKİYE BÖLMEKTEDİR”

    TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ: “RTÜK, KARARLARIYLA TOPLUMU İKİYE BÖLMEKTEDİR”

    Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) Fox TV, Halk TV, TELE 1 ve Flash Haber kanallarına verdiği cezalarla ilgili, “Anayasa’nın 28. maddesine göre; ‘Basın hürdür, sansür edilemez. Basın özgürlüğü de insanların fikirlerini gazete, dergi, radyo ya da televizyon aracılığı ile insanlara ulaştırma özgürlüğünü içerir’. Bu hak, tüm yurttaşlar için eşittir. Ancak RTÜK, sadece iktidarı eleştiren yurttaşların izlediği kanalları cezalandırma görevini sürdürmektedir. Kararlarıyla toplumu ikiye bölmektedir” açıklamasını yaptı.

    TGC, RTÜK’ün Fox TV, Halk TV, TELE 1 ve Flash Haber kanallarına verdiği cezalara tepki gösterdi. TGC Yönetim Kurulu tarafından bugün yapılan yazılı açıklamada şunlar kaydedildi:

    “Anayasa’nın 28. maddesine göre ‘Basın hürdür, sansür edilemez. Basın özgürlüğü de insanların fikirlerini gazete, dergi, radyo ya da televizyon aracılığı ile insanlara ulaştırma özgürlüğünü içerir’. Bu hak, tüm yurttaşlar için eşittir. Ancak RTÜK, sadece iktidarı eleştiren yurttaşların izlediği kanalları cezalandırma görevini sürdürmektedir. Kararlarıyla toplumu ikiye bölmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplumun tüm kesimlerini kucaklayacaklarını ifade eden açıklamasının ardından RTÜK, yurttaşları bilgilendiren Fox TV, Halk TV, TELE 1 ve Flash Haber televizyon kanallarına ceza yağdırmıştır.

    “KARARLAR, ÇAĞDAŞ VE ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR ANLAYIŞLA ALINMALIDIR”

    RTÜK’ün kararları, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkelerine aykırı olmamalıdır. Kararlar, çağdaş ve özgürlükçü bir anlayışla alınmalıdır. RTÜK Üyesi İlhan Taşcı’nın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaya göre; seçim yayınında gazeteci Çiğdem Toker’in ‘Demokrasi sandıktan ibaret değildir’ sözleri nedeniyle Fox TV’ye yüzde 5 idari para cezası verilmiştir.

    Halk TV’ye, İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programında Ümit Özdağ’ın Suriyeli seçmenlere yönelik eleştirileri sırasında ‘Seçim sonucuna hukuken saygım var, politik olarak yok’ sözleri nedeniyle toplumu kin ve düşmanlığa tahrik iddiasıyla yüzde 5 para cezası kararı alınmıştır.

    TELE 1 kanalına Prof. Dr. Emre Kongar ile Merdan Yanardağ’ın 18 Dakika programında, oy pusulalarına ilişkin görüşleri nedeniyle yüzde 3 para cezası, aynı reklam kuşağındaki yayınları da 3 ayrı rapora bağlayarak toplamda üç ayrı ceza verilmiştir.

    Flash Haber Televizyonu’na ise DP İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt’un Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı’na katılmasını eleştirmesi ve Oğan’ın küçük düşürüldüğü iddiasıyla yüzde 3 para cezası verilmiştir.

    “RTÜK, YAYIN DURDURMA VE PARA CEZALARIYLA ELEŞTİREL YAYIN YAPAN KURULUŞLARIN EKONOMİK OLARAK ZAYIFLATILIP KAPANMALARINA NEDEN OLACAK YAKLAŞIMDAN VAZGEÇMELİDİR”

    İktidara yakın medyayla ilgili halkın şikayetlerini dikkate almayan RTÜK’ün eleştirel yayın yapan medya kuruluşlarına ise en üst düzeyden para cezası ve çok sayıda yayın durdurma kararı vermesi; ölçüsüz, hukuksuz ve tarafsızlıkla bağdaşmayan tutarsız bir davranıştır. RTÜK, yayın durdurma ve para cezalarıyla eleştirel yayın yapan kuruluşların ekonomik olarak zayıflatılıp kapanmalarına neden olacak yaklaşımdan vazgeçmelidir. RTÜK, kuruluş yasasına uygun olarak tüm medya kuruluşlarına eşit mesafede durmayı başarmalı, Anayasa’ya, Basın Kanunu’na uygun kararlar almalıdır.”