Marmara Denizi açıklarında korkutan deprem! Kandilli Rasathanesi’nin açıkladığı bilgiye göre, Yalova’nın Çınarcık ilçesi açıklarında 3.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Sarsıntı 22.38’de gerçekleşirken çevre illerden de depremi hissedenler oldu.
7.4 kilometre derinlikte gerçekleşen deprem bazı vatandaşlara kısa süreli panik yaşattı.
Dün sabah 01:57 saatlerinde İstanbul’da bir deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi depremin merkez üssünün Büyükçekmece olduğunu açıkladı. Deprem; Avcılar ve Silivri ilçelerinde de hissedildi. Deprem uzmanı Naci Görür’den sarsıntı sonrası uyarı geldi.
Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi’nde 7.2 şiddetinde deprem beklediklerini Kumburgaz fay kolu üzerindeki 3.1 şiddetinde gerçekleşen depremin küçük ama yeri bakımından son derece önemli olduğunu vurguladı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaya göre, Marmara’da rüzgarın bugün öğle saatlerinden itibaren kuzey ve kuzeydoğu yönlerden 6 ila 8 kuvvetinde fırtına şeklinde görüleceği değerlendiriliyor.
Elde edilen son verilere göre fırtınanın bugün saat 12.00 ile yarın 23.50 arasında etkili olması, daha sonra etkisini yurdu terk edeceği tahmin ediliyor.
Vatandaşların, ulaşımda aksamalara karşı tedbirli olmaları isteniyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Doğu Karadeniz kıyılarında yarın için kuvvetli yağış beklendiğini duyurarak, vatandaşları heyelan, sel, su baskını ve ulaşımda yaşanabilecek olası olumsuzluklara karşı uyardı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yaptığı son hava durumu değerlendirmelerine göre; yurdun 3 bölgesi için sağanak yağış bekleniyor. Marmara, Kuzey Ege ve Batı Karadeniz’de gök gürültülü sağanak yağmur beklenirken diğer bölgelerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Marmara’nın doğusu, Kuzey Ege’nin iç kesimleri, Tekirdağ, Kırklareli, Eskişehir, Bolu ve Karabük çevreleri ile Çanakkale’nin doğu kesimleri ve Eskişehir’in batı ilçelerinin kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçmesi bekleniyor.
Hava sıcaklıklarının yurt genelinde mevsim normallerinin 2-5 derece üzerinde olacak. Rüzgarın genellikle kuzeyli, Akdeniz ile Güneydoğu Anadolu’da güneyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esmesi bekleniyor.
Ankara: Parçalı ve az bulutlu 36
İstanbul: Parçalı ve az bulutlu yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 31
İzmir: Parçalı ve az bulutlu, doğu ilçeleri yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 33
Adana: Parçalı ve az bulutlu 37
Antalya: Parçalı ve az bulutlu 30
Samsun: Parçalı bulutlu 30
Trabzon: Parçalı bulutlu 29
Erzurum: Parçalı ve az bulutlu 31
Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 42
Meteoroloji Genel Müdürlüğü İstanbul Bölge Tahmin ve Erken Uyarı Merkezi tarafından yapılan açıklamada, yarın öğleden sonra Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ çevrelerinde yerel olarak kuvvetli sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışın etkili olmasının beklendiği ifade edildi.
Açıklamada ani sel, su baskını, yıldırım, yerel dolu yağışı, yağış anında kuvvetli rüzgar ve hortum oluşma riski gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması için vatandaşlara uyarıda bulunuldu.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü 17 Ağustos Depremi’nin 23’üncü senesinde, Türkiye’de deprem riskleri konusunda farkındalık yaratmak ve depreme karşı alınacak tedbirlere dair açıklamalarda bulundu.
Basın açıklaması Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme-Değerlendirme Merkezi’nde gerçekleştirildi. 17 Ağustos Depremi’nin 23’üncü yıldönümünde düzenlenen toplantıda, Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Boğaziçi Üniversitesi, KRDAE Müdür Yardımcısı Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Ali Pınar, KRDAE Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme-Değerlendirme Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Selda Altuncu Poyraz halka seslendi.
Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener “Biz 1999 yılında, Kandilli Rasathanesi olarak tüm Türkiye’yi 30 tane istasyonla izliyorduk. Şu anda 258 kayıt istasyonuyla tüm Türkiye’yi izleme şansımız var. Türkiye’de toplam 475 sensörümüz var. Bu sensörlerin çoğunluğu Marmara Bölgesi’nde sayıları da 262 adet.
Civardaki ülkelerin de istasyonlarından da bilgi alıyoruz. İstatistiklere baktığımızda bu coğrafyada yılda 100 tane 4.0’dan büyük deprem oldu ortalama. Bu coğrafyada belli bir büyüklükte deprem olması sürpriz değil” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Haluk Özener, “Bu yıl deprem etkinliğine baktığımızda sadece Marmara’da 518 tane deprem oldu. Ülkemizin neredeyse tamamına yakınının depremle karşı karşıya olduğunu görebiliyorsunuz. Depremlerden sonra ikincil bir afet de tsunami. Marmara’da olacak tsunamiler, heyelanların yarattığı tsunamiler olacak. Marmara’da Uzak Doğu’da olan bir tsunami gibi bir tsunami beklenmiyor” dedi.
Özener, “Bütün tarihi yapıları izliyoruz. Ayasofya Camii, Süleymaniye Camii, Fatih Camii, asma köprüler izleniyor. Kandilli olarak üstümüze düşen görevleri yapmaya çalıştığımız söyleyebilirim. Uzun yıllardır enstitümüzün Ayasofya Camii’nde yürüttüğü bir çalışma var. O çalışma hala devam ediyor. Bununla ilgili bütün raporları Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ilettik. Ayasofya Camii’ye çevrildikten sonra da özel bir çalışma başlatıldı. Biz anlıyoruz ki orada daha detaylı bir çalışma başlayacak. Oradaki sensörlerin de artması ile ilgili olan çalışma da büyük olasılıkla gerçekleşecek” diye konuştu.
Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, “Marmara ile ilgili tehlike diyoruz. Marmara’da bir enerji birikiyor. Bunu hep söylüyoruz. Yıllar geçtikçe biriken enerji miktarı da artıyor dolayısıyla enerji birikiyor. Biz biriken enerji miktarını biliyoruz, şu an bir deprem olursa bunun büyüklüğünün yaklaşık 7.0-7.2 olabileceğini biliyoruz ama ne zaman olacağını söyleyemiyoruz” şeklinde konuştu.
TÜBİTAK’ın yapmış olduğu araştırma korkunç bir gerçeği ortaya çıkardı. Deniz ve Denizcilik Konusunda Ulusal Uygulamalı Deniz Araştırmaları Merkezi’nin 41 metrelik TÜBİTAK Marmara Araştırma Gemisi, 11 denizci ve 9 bilim insanından oluşan ekiple, kirleticilerin deniz ortamında etkilerinin ortaya çıkarılması için harekete geçti. Islak laboratuvar, kuru laboratuvar, biyoloji laboratuvarı, ısı kontrollü laboratuvar ve bilgisayar laboratuvarının bulunduğu gemi ile sefere çıkan ekip, 14 gün boyunca denizin 150 noktasından numuneler alarak mevcut durumu ortaya çıkaracak.
Araştırmanın ilk gününde, “Rozet Örnekleme” cihazı, ekip tarafından denize indirildi ve önceden belirlenmiş metrelerden su örneği topladı. Ardından incelemeye alındı. Sudan alınan numunelerin ardından denize bırakılan bir ağ ve kepçe yardımıyla dip çamurundan da örnekler alındı. Dip suyunda bulunan oksijen sürekli olarak incelendi. Denizin üst tabakasında oksijen normalken alt tabakasında ise canlı yaşamı için 2 miligram olması gereken oksijen miktarı sıfır miligram olduğu tespit edildi. Uzmanlar, oksijenin sıfır seviyesinin de altına düşerse oksijensiz solunumun gerçekleştirilmeye başlanacağını duyurdu. Hidrojen sülfür tabakanın oluşma ihtimaline karşı da çeşitli uyarılar yapıldı.
TÜBİTAK Mam Çevre Yüksek Mühendisi Ersan Kuzyaka, deniz dibinde yapılacak çalışmalarına ilişkin bilgi vererek, “Bizim bu mevsimde yaptığımız çalışmalar özellikle deniz suyu kirliliği, zooplankton örneklemeleri çalışmaları yapıyoruz. Bunların sonuçlarına göre de kirlilik değerlendirmesi yapıyoruz. Şu an gemide araştırma ekibi olarak 9 kişi varız, bunun dışında da 11 tane gemi personelimiz var. Karadeniz’de 20 günü bulan sefer Marmara Denizi‘nde 14 günü buluyor. Aldığımız örneklerin bir kısmını gemimizde eş zamanlı olarak deniz suyu numunelerinin çözülmüş oksijen elementlerini burada analiz ediyoruz. Burada yapamadığımız analizleri ise +4’te ya da -20 derecede dondurup kurumdaki laboratuvarımızda devam ediyoruz. Mevcutta denizin kirlilik göstergeleri çok farklı olabiliyor. Marmara Denizi’nin özelinde bulunmayan bir canlı türü görürsek, mevcut biyolojik kirlilik olarak yeni bir kirliliğin habercisi olmuş oluyor” ifadelerini kullandı.
Araştırma grubunun Başuzman Araştırmacısı Sabri Mutlu, ‘Rozet Örnekleme’ cihazını tanıtarak, Marmara Denizi’nin oksijen seviyesine dair önemli bilgiler verdi. Mutlu, denizin alt tabakasında oksijenin tükenme seviyesine geldiğini belirterek, “Deniz yüzeyinden deniz tabanına kadar cihazı indiriyoruz, daha sonrasında üzerindeki algılayıcılar sayesinde su kütleleri tayin ediyoruz. Cihazımız deniz tabanından yüzeye doğru gelirken üzerindeki şişelerden su örnekleri alıyoruz. Aldığımız su örneklerini hem güvertedeki laboratuvarda hem de ofisteki laboratuvarda devam ettiriyoruz” dedi.
Marmara Denizi’nin tabakalı bir yapıya sahip olduğunu belirten Mutlu, “Üst tabaka ve alt tabaka diye ayırdığımız tabakalarda bir örnek görüyorsunuz şu an. Gördüğünüz gibi üst tabaka kütlesinde oksijenimiz gayet zengin ve doygunken alt tabakada ise oksijenimiz tükenme seviyesine gelmiş durumda. Bunun değişimi çok önemli. Yine geçmiş yıllarda kritik seviyenin üzerindeydi, şimdi daha da altında. Şu an sıfır seviyesinde, eğer daha da altına inerse oksijensiz solunum gerçekleştirilmeye başlanacak. O zaman da Karadeniz’in dibi gibi hidrojen sülfür tabaka oluşmaya başlayabilir. Normalde maalesef Marmara Denizi’nin doğal yapısından dolayı alt tabaka dediğimiz kütlenin oksijeni üst tabaka kadar zengin olamıyor. Bu eskiden 2 miligram kadardı, şu an bulunduğunun iki katı kadardı. Dipteki atmosfer etkisinden uzak olan su, gittikçe kötüleşiyor. Bu demek oluyor ki bizim Marmara Denizi’ni korumamız gerek. Biraz önce bahsettiğim gibi cihazımız inerken bu kütleleri belirliyoruz. Daha sonrasında cihazımız yukarı doğru çıkarken belirlediğimiz derinliklerden örneklerimizi alıyoruz. Bu alanlar genelde oksijenin kritik olduğu seviyeler oluyor. Bu şekilde Marmara Denizi’nde çalışmalarımızı 150 noktada gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son tahminlere göre; Ülkemizin kuzey ve batı kesimleri ile Akdeniz’in iç kesimlerinin parçalı ve yer yer çok bulutlu, Batı ve Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz ile İstanbul, Çanakkale’nin iç kesimleri, Balıkesir’in kuzeyi, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Yalova, Antalya’nın batı ve doğu iç kesimleri, Adana’nın kuzeyi, K. Maraş’ın batısı, Osmaniye, Hatay, Erzurum’un kuzeyi, Kars ve Ardahan çevrelerinin yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği değerlendiriliyor.
Hava sıcaklığının sabit olarak devam etmesi beklentiler arasında. Genellikle mevsim normalleri civarında, doğu bölgelerde yer yer mevsim normalleri üzerinde seyredeceği tahmin ediliyor.
Genellikle kuzeyli, Akdeniz kıyıları ile güneydoğu kesimlerde batı ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette; Marmara’nın batısı ile Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli (40-60 km/sa) olarak eseceği düşünülüyor.
Rüzgarın; Marmara’nın batısı ile Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden yer yer kuvvetli (40-60 km/saat) esmesi beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı tedbirli ve dikkatli olunması gerekmektedir.
Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Oruç’tan korkutan deprem açıklaması! Marmara Denizi’nde 6.9 şiddetinden büyük yıkıcı sonuçlar doğurabilecek bir deprem riski olduğunu belirten Prof. Dr. Oruç, bu konuda gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini belirtti.
Türkiye deprem kuşağında konumlanan ülkelerin başında geliyor. Pek çok bölgeden fay hattı geçiyor. Deprem konusu en riskli bölgelerden biri de Marmara. Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Oruç, beklenen büyük Marmara depremi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Oruç, yakın zamanda beklenen büyük İstanbul depremi ile ilgili ‘İl Afet Risk Azaltma Planı’ uygulamasının şart olduğunu belirtti. Oruç, Marmara Denizi’nde 6.9 şiddetinden daha büyük yıkıcı bir depremin olma olasılığını yüksek gördüklerini de sözlerine ekledi.
Yaklaşmakta olan İstanbul depremi aslında, Marmara Denizi içerisindeki Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın uzun süredir harekete geçmemesinden dolayı bekleniyor. Bu durumu korkutucu bulan Oruç, uzun süredir sessiz kalan fay hattının harekete geçtiği anda etkisinin yıkıcı olacağından bahsetti.
Asıl sessizliğini koruyan fayların Adalar ve Ganos kolu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Oruç, batıya doğru kayma hızının çok arttığını, bu yüzden Afet Risk Planı silahını bir an önce hayata geçirmek gerektiğini açıkladı.
Sorumlu kurumların eylem aşamasına bir an evvel geçmeleri gerektiğinin altını çizen Oruç, afeti sadece deprem olarak tanımlamamak gerektiğini vurguladı. Yangınlar, heyelanlar, seller ile ilgili de risk planlarının önemini bir kez daha hatırlattı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü yapmış olduğu son değerlendirmelerin ardından sarı kodlu uyarıda bulundu. Özellikle bugün ve yarın Marmara ve Ege’de rüzgarın hızının 40 ila 70 kilometre hıza ulaşacağı tahmin ediliyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada; rüzgarın 19 ve 20 Temmuz tarihlerinde Tekirdağ, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Manisa ve İzmir’de kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli ve kısa süreli fırtına şeklinde saatte 40 ila 70 kilometre hızda eseceği tahmininde bulunuyor.
Ayrıca vatandaşlar fırtına sebebiyle oluşabilecek çatı uçması, ağaçların ve direklerin devrilmesi, elektrik kesintileri gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olmaları için uyarıldı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, rüzgarın 19 Temmuz 09.00’da başlayarak 20 Temmuz 23.00 saatleri arasında etkili olacağını belirtti.