Etiket: recep tayyip erdoğan

  • RTÜK, KIZILCIK ŞERBETİ DİZİSİNİN DURDURDU… DİZİNİN BAŞROL OYUNCULARINDAN EVRİM ALASYA: “KADINA ŞİDDETTEN RAHATSIZ OLANLAR, GERÇEK HAYATTAKİ KADINA ŞİDDETTEN DE BU KADAR RAHATSIZ OLUYORLAR MI?”

    RTÜK, KIZILCIK ŞERBETİ DİZİSİNİN DURDURDU… DİZİNİN BAŞROL OYUNCULARINDAN EVRİM ALASYA: “KADINA ŞİDDETTEN RAHATSIZ OLANLAR, GERÇEK HAYATTAKİ KADINA ŞİDDETTEN DE BU KADAR RAHATSIZ OLUYORLAR MI?”

    Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Show TV’de yayınlanan ‘Kızılcık Şerbeti’ dizisinin yayınını “Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez” ilkesinin ihlali gerekçesiyle durdurdu. Dizinin başrol oyuncularından Evrim Alasya “Kadına şiddetten rahatsız olanlar, gerçek hayattaki kadına şiddetten de bu kadar rahatsız oluyorlar mı? Bir sürü insanı bir anda işsiz bıraktılar. Vebali büyük” diye tepki gösterdi.

    RTÜK, Show TV’de yayınlanan ‘Kızılcık Şerbeti’ dizisinin yayınını 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesindeki “Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez” ilkenin ihlali nedeniyle bu akşam durdurdu. Show TV’nin resmi Twitter hesabından yayınlanan açıklamasında, “Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 2023/12 sayılı toplantısında alınan 15 No’lu kararı uyarınca, ‘Kızılcık Şerbeti’ dizimizin yayını durdurulmuş ve yerine RTÜK tarafından kanalımıza yayınlanmak üzere gönderilen belgeseller yayına alınmıştır” denildi.

    Yayınlanan İslamofobi konulu belgesel ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Koronavirüs kadar tehlikeli olan, İslam düşmanlığı virüsüdür. Bu virüs özellikle Avrupa ülkelerinde hızla yayılıyor” sözleriyle başladı.

    Show TV tarafından bu akşam yapılan yazılı açıklama ise şöyle:

    “Bilindiği üzere Show TV’de yayınlanan Kızılcık Şerbeti dizisi ile ilgili olarak RTÜK tarafından ‘Kadına şiddeti özendirme ve cinsiyet ayrımcılığı’ gerekçeleriyle 5 program durdurma cezası verilmiştir. Bu cezaya karşı kanalımız tarafından açılan iptal davasında bölge idare mahkemesince idarenin savunması alınıncaya kadar yürütmeyi durdurma kararı verilmiş bulunmaktaydı. Söz konusu yürütmeyi durdurma kararı uyarınca kanalımız, dizinin yayınına devam ederken, RTÜK tarafından yürütmeyi durdurma kararına yapılan itirazın Ankara 23. İdare Mahkemesince kabul edildiği ve yürütmeyi durdurma kararının kaldırıldığı RTÜK yetkililerince şifahen şirketimize iletilmiş, kararın bugün mesai saatinin bitiminden sonra UYAP’a yüklendiği ifade edilmiştir.

    “GEÇERLİ BİR TEBLİGAT DA MEVCUT OLMADIĞI İÇİN YAYINLAMAKTA OLDUĞUMUZ DİZİNİN YAYINI RTÜK YETKİLİLERİNİN ŞİFAHİ BİLDİRİMİNE İSTİNADEN MUTTALİ OLDUĞUMUZ MAHKEME KARARININ VE RTÜK KARARININ GEREĞİNİN YAPILMASINI TEMİNEN ŞİRKETİMİZCE DURDURULMUŞTUR”

    Yayın saati itibarıyla yürütmeyi durdurma kararının kaldırıldığına dair mahkemece şirketimize e-tebligat sisteminden yapılmış bir tebligat bulunmadığı, başkaca da tebligat kanunu uyarınca yapılmış geçerli bir tebligat da mevcut olmadığı için yayınlamakta olduğumuz dizinin yayını RTÜK yetkililerinin şifahi bildirimine istinaden muttali olduğumuz mahkeme kararının ve RTÜK kararının gereğinin yapılmasını teminen şirketimizce durdurulmuştur. Kızılcık Şerbeti dizimizin yayını yerine RTÜK tarafından kanalımıza yayınlanmak üzere gönderilen belgeseller yayına alınmıştır. Söz konusu karara karşı gerekli yasal itirazların yapılacağını değerli izleyicilerimizin bilgisine saygıyla sunarız.”

    “KAN KUSUP KIZILCIK ŞERBETİ İÇMEK. TAM DA BUNU ANLATMAK İSTEMİŞTİK”

    Dizinin oyuncuları ve pek çok oyuncu yayın durdurma cezasına tepki gösterdi. Oyuncuların tepkileri ise şöyle:

    Evrim Alasya: “Kadına şiddetten rahatsız olanlar, gerçek hayattaki kadına şiddetten de bu kadar rahatsız oluyorlar mı? Bir sürü insanı bir anda işsiz bıraktılar. Vebali büyük.”

    Müjde Uzman: “Önce son dk yasak, sonra tamam yayınlayın, sonra ne alakaysa ‘İslamofobi’ konulu, belgesel demeye dilimin varmadığı bir yayın? Propagandaya karşıyız deyip üstelik? Hem de zorla hem de ülke dingonun ahırıymış gibi kararsız kararlarla? Müdahale mi deseydim yoksa!”

    Barış Kılıç: “Kan kusup Kızılcık Şerbeti içmek. Tam da bunu anlatmak istemiştik.”

    Sıla Türkoğlu: “Her gün yüzlercesine maruz kalınan, defaatle sessizleştirilen bir halk yaşanırken; üstelik safi anlatılan, her karakterinde birilerinin hikayesini bulduğu, aksine dayatılan her düşünceyi bir arada yaşamaya, yaşarken varolmaya, anlatmaya çalışan ekibimiz ve bizimle bu yola gönül vermiş, zaman ayırmış olan izleyicilerimizin bu yaptırıma maruz bırakılmasını kabul etmiyoruz. Emek verilen her şey değerlidir. Sanat ve sanatçı cezalandırılamaz. Bu değersizleştirilmeyi hak etmiyoruz.”

    Doğukan Güngör: “Türk Televizyon tarihinde kara leke.”

    Ceren Karakoç: “14 Nisan 2023. Bugünü de unutmayacağız.”

    Füsun Demirel: “5 bölüm ücret alamayacak Kızılcık Şerbeti emekçilerinin yanındayız. Bunun vebali üzerinizde RTÜK.”

    Nurgül Yeşilçay: “Kızılcık Şerbeti’ne dayatılan uygulanan her neyse utanç verici! Bu halk bunu unutmaz.”

    Pınar Deniz: “O kadar insanı ekmeğinden ediyorsunuz. Yazık gerçekten. Kızılcık Şerbetine Dokunma.”

    NE OLMUŞTU?

    Show TV’de yayımlanan, başrollerini Sıla Türkoğlu, Doğukan Güngör, Evrim Alasya, Barış Kılıç, Sibel Taşçıoğlu, Settar Tanrıöğen ve Ceren Karakoç’un paylaştığı dizinin 18’inci bölümünde; ailesi tarafından istemediği erkekle zorla evlendirilen Nursema karakteri, evlendiği erkek tarafından camdan aşağı atılmıştı. Kadına karşı şiddetin özendirildiğini söyleyen izleyiciler, diziye tepki göstermişti.

    RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “SHOW TV medya hizmet sağlayıcısında Kızılcık Şerbeti isimli dizide kadına karşı şiddet ve kadınlara baskıyı teşvik etmeye yönelik yayınlara ilişkin inceleme başlatılmıştır” açıklamasını yapmıştı.

    RTÜK üyesi İlhan Taşcı ise “RTÜK, sorumluların deprem sonrası istifa etmemesini eleştiren Ali Sunal’ın sunucusu olduğu Güldür Güldür’e ceza veremeyince programın yayıncısı Show TV’ye bir dizideki kadına şiddetten yüzde 5 para 5 kez de program durdurma cezası verdi. Oysa TRT’de kadına şiddetin alası var” demişti.

    RTÜK, Show TV’ye Kızılcık Şerbeti dizisinde yer alan ‘kadına karşı şiddet’ sahneleri nedeniyle 5’er kez yayın ve program durdurma ile üst sınırdan idari para cezası vermişti.

  • CHP, İZMİR BAYINDIR’DA SEÇİM OFİSİNİ AÇTI. MİLLETVEKİLİ ADAYI SALİH UZUN: “MİLLET SİZE 21 YILINI VERDİ, SİZ BU MİLLETE NE VERDİNİZ?”

    CHP, İZMİR BAYINDIR’DA SEÇİM OFİSİNİ AÇTI. MİLLETVEKİLİ ADAYI SALİH UZUN: “MİLLET SİZE 21 YILINI VERDİ, SİZ BU MİLLETE NE VERDİNİZ?”

    KERİM UĞUR

    CHP İzmir İl Başkanlığı, Ödemiş’in ardından Bayındır’da Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim ofisini açtı. Miting havasında gerçekleşen açılışta konuşan Milletvekili Adayı Salih Uzun, AKP iktidarını “Siz ne verdiniz bu millete? İşsizliği mi bitirdiniz? Yoksulluğu mu azalttınız? Çiftçinin yüzünü mü güldürdünüz? Ne yaptınız? 21 yılını verdi bu millet Allah’tan korkun. Çiftçimiz dertli, üreticimiz dertli, gençlerimiz işsizliğin pençesinde yurtdışına kaçmanın yolunu arıyorlar” sözleriyle eleştirdi.

    CHP Heyeti, Ödemiş ilçesinde gerçekleştirilen seçim ofisi açılışı ve esnaf ziyaretinin ardından Bayındır ilçesine geçti. Bayındır’da da Millet İttifakı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim ofisi, miting havasında gerçekleştirilen etkinlikle açıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Millet İttifakı’nın milletvekili adayları, ilçe belediye başkanları, ittifak partilerinin ilçe başkanları, muhtarlar ve vatandaşların katıldığı açılışta, Bayındırlı kadınların açtığı pankartlar renkli görüntüler oluşturdu.   

    Programın açılış konuşmasını yapan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, “Geçen hafta Balkan Göçmenlerini ziyaret ettiğim de genç bir arkadaşım yanıma gelip ben Türkiye dokuzuncusu oldum ama beni sözlüde elediler ve iş vermediler dedi. Dün de AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan 20 yıldır iktidarda olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi; ‘yeter artık liyakatli düzgün güzel eğitimli gençleri mülakatta eliyorsunuz’ dedi. ‘Liyakatsiz insanları devlete doldurdunuz’ dedi. Kim kime dedi, 20 yıldır iktidarda olan 20 yıl sonra kendi yaptıklarını açık açık söyledi. Gençleri işsiz bıraktılar gençlerimiz her gün belediyelerde devlet dairelerinde iş arar duruma geldiler. Sadece işsizlik değil aynı zamanda derin de bir yoksulluk var. Soğan olmuş 30 lira, türküdeki gibi söylüyor yiğit muhtaç olmuş kuru soğana artık aş bulunmaz hala geldi, derin bir yoksulluğa boğdular bizi. Kim boğdu şimdi bizi 20 senedir bu yoksulluğa boğan insanlar 20 sene sonra çıkmışlar biz düzelteceğiz diyorlar. İnşallah Kılıçdaroğlu düzeltecek siz de 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamlarını getirdik. Hep birlikte baharı getireceğiz” diye konuştu.

    “İZMİR DEMOKRASİ’NİN KALESİDİR…”

    CHP İzmir Milletvekili Adayı Salih Uzun da şunları söyledi:

    “Bugün çiçeğin başkenti Bayındır’dayız. Çiçek hem Türkiye’yi hem dünyayı hem insanlığı güzelleştirir. Çiçek bahar getirir. Yakın geçmişte önümüzdeki seçimleri güzelleştirecek Türkiye’ye baharı getirecek bir iş başarıldı. Altı siyasi parti lideri büyük bir uzlaşıyı başardılar. Türkiye’de farklı farklı siyaset geleneklerinden gelen siyasi partileri bir araya getirmeyi başardılar. Türkiye’ye tekrar demokrasiye getirmek için Millet İttifakı’nı kurmayı başardılar. 14 Mayıs seçimlerinde pusulada Millet İttifakı içerisinde iki logo olacak bir CHP logosu ama o logonun içinde demokrat parti de var. O listelerde Gelecek Partisi de Deva Partisi de var Saadet Partisi de var. Ben gençlik yıllarımdan itibaren merkez sağ siyasetinde yetişen bir arkadaşınızım hem Anavatan Partisi’nden hem Doğruyol Partisi’nden hem de Demokrat Parti de görev yapmış biriyim. CHP’nin kalesi olan İzmir’de demokratlar CHP’nin listesinde ama eksiktir. Çünkü İzmir sadece CHP’nin kalesi değildir. İzmir demokrasinin kalesidir bütün demokratların kalesidir. Bayındırlılar Cumhuriyet’e sahip çıkarlar Atatürk’e sahip çıkarlar ama milli değerlerine de sahip çıkarlar onlara toz kondurmazlar.

    “MİLLET SİZE 21 YILINI VERDİ SİZ BU MİLLETE NE VERDİNİZ?”

    2002’de bir şey oldu her şey değişti. Önce bir kriz ardında seçim oldu iktidar değişti, siyaset değişti, kadrolar değişti o günün şartlarında parlamentonun üçte ikisini bu millet bugünkü iktidarlara verdi. Başbakanlığı verdi, belediyeleri verdi yetmedi Cumhurbaşkanlığı’nı verdi 21 yılını verdi bu millet iktidarın son günlerini yaşayan arkadaşlara şimdi soruyorum; siz ne verdiniz bu millete? İşsizliği mi bitirdiniz? Yoksulluğu mu azalttınız? Çiftçinin yüzünü mü güldürdünüz? Ne yaptınız? 21 yılını verdi bu millet Allah’tan korkun. Çiftçimiz dertli, üreticimiz dertli gençlerimiz işsizliğin pençesinde yurtdışına kaçmanın yolunu arıyorlar.”

    “14 MAYIS TÜRKİYE İÇİN YEPYENİ BİR SAYFANIN AÇILACAĞI TARİH OLACAK”

    Uzun’un ardından konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise şunları söyledi:

    “Daha çok zaferler, bayramlar, mutluluklar bizi bekliyor. Çok az kaldı. Göreceksiniz, bir şey değişecek, her şey değişecek. Bu memlekette yaşayan hiç kimse bu yoksulluğu, işsizliği, sefaleti hak etmiyor. Biz dünyanın cennetinde yaşıyoruz. Şimdi tekrar dünyanın en köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapmış Anadolu’nun vakti, Anadolu’nun güzel insanlarının vakti. Gümbür gümbür geliyoruz. Baharlar yaşatmak için bayramlar yaşatmak için geliyoruz. İktidarın belediyesi olmak neymiş ve Bayındır’a neler getirecekmiş hep beraber yaşayacağız. 14 Mayıs Türkiye için yepyeni bir sayfanın açılacağı tarih olacak. Şimdiden bayramımız kutlu olsun”

    Açılış törenin ardından milletvekili adayları, Bayındır’da esnaf ziyareti yaptı.

     

     

  • CHP’Lİ TAŞCIER, AKP’NİN SEÇİM BEYANNANMESİNİ ELEŞTİRDİ: AKP’NİN  VE ERDOĞAN’IN KADINLAR HAKKINDA NE YAPTIĞI, NE SÖYLEDİKLERİ DOĞRU, NE DE YAPACAKLARI, SÖYLEDİKLERİ TUTARLI”

    CHP’Lİ TAŞCIER, AKP’NİN SEÇİM BEYANNANMESİNİ ELEŞTİRDİ: AKP’NİN VE ERDOĞAN’IN KADINLAR HAKKINDA NE YAPTIĞI, NE SÖYLEDİKLERİ DOĞRU, NE DE YAPACAKLARI, SÖYLEDİKLERİ TUTARLI”

    CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün açıkladığı seçim beyannamesinde kadınlara yönelik yapılan düzenlemeler ve bundan sonraki vaatlerine ilişkin, “AKP’nin ve Erdoğan’ın kadınlar hakkında ne yaptığı, söyledikleri doğru, ne de yapacaklarını söyledikleri tutarlı” dedi. Beyannamede tartışmalara neden olan 6284 Sayılı kanunla ilgili övgülere yer verildiğine de dikkat çeken Taşcıer, “’Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ derler. Acaba ‘söz verdikleri ortaklarının bundan haberi var mı’ diye insan merak ediyor” ifadesini kullandı.

    CHP Ankara Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gamze Taşcıer, bugün yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün açıkladığı seçim beyannamesinde kadınlarla ilgili yapılan düzenlemeler ile bundan sonra yapılacaklarla ilgili vaatlerini eleştirdi. Taşcıer’in açıklaması şöyle:

    “AKP’nin Seçim Beyannamesi’ne kadınlar özelinde bakıldığında öne çıkan iki kelime var; tutarsızlık ve yetersizlik. Cumhuriyet tarihi boyunca kadınlar verdikleri mücadele sonucunda hep haklarını ala ala bugünlere geldiler. Ancak AKP, kadın haklarında bir geriye gidişi sağlamanın utancına bulanmış bir partidir. Kadınlar için hava kadar su kadar hayati olan, Türkiye’nin öncülük edip ismini verdiği İstanbul Sözleşmesi’nden bir avuç grubu memnun etmek için, akıl mantık dışı savlarla ve tek bir kişinin gece yarısı aldığı kararla çekilme ayıbını yaşatan AKP’dir. Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis iradesini, yasama erkini tümüyle yok sayarak Anayasa’ya çok açıkça aykırı şekilde verdiği bu karar, Türkiye’yi uluslararası alanda izahı olmayan bir konuma düşürdüğü gibi, bu ülkede yaşayan 42 milyonu aşkın kadının da can güvenliğini tehlikeye attı. Ama ne hikmetse beyannamelerinde, adeta dalga geçer gibi; ‘Kadın haklarına ilişkin uluslararası düzeyde çalışmalara etkin bir şekilde katılım ve katkı sağlamaya devam edeceğiz’ gibi bir madde bulunuyor. Kadın hakları alanında bugüne dek hazırlanmış en kapsamlı ve yaptırım gücü olan uluslararası bir sözleşmeden çekilen kişi ve partinin bu vaadi kadınların aklıyla alay etmekten başka bir şey değildir.

    “‘BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU’ DERLER”

    Erdoğan’ın oy uğruna kadın hakları konusunda Orta Çağ karanlığını hedefleyen partilerle iş birliğine gitmesi sonrası İstanbul Sözleşmesi’nin de ötesinde, sözleşmeden çıkarken ‘Zaten 6284 sayılı kanun var’ diyerek sahiplendikleri kanun bile tartışmaya açılmıştı. İttifaka girdiği partilerin talepleri arasında 6284’ün iptali de vardı ve AKP’nin de bunu kabul ettiği ortaya çıkmıştı. Ama beyannamede 6284 sayılı kanunu çıkardıkları için övündüklerini görüyoruz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu derler. Acaba söz verdikleri ortaklarının bundan haberi var mı diye insan merak ediyor. Bununla da kalınmamış, ‘CEDAW başta olmak üzere kadın haklarına ilişkin uluslararası yükümlülüklerimizin takibi titizlikle gerçekleştirilmektedir’ denilmiş. Yalanın böylesi demek lazım. CEDAW Gölge raporlarına bakıldığında, sözleşme hükümlerinin uygulanmadığına dönük çok sayıda tespit var. Hangi titizlikten bahsediliyor? GREVIO raporunun resmi çevirisi bile yaptırılmadı ve paylaşılmadı. Hatta Meclis gündemine alınıp görüştürülmedi. ‘TBMM bünyesinde Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurduk, etkili şekilde çalıştırdık’ deniliyor. Ben bu komisyonun üyesiyim. Etkili çalışmayı geçin, çalıştığı bile şüpheli âtıl bir komisyon haline getirdiler. Sadece bu dönemde 260’ın üzerinde kanun teklifi gelen komisyon sadece bir teklifi görüştü, onu da tali komisyon olarak. KEFEK’i kendini doğrudan ilgilendiren konularda bile toplamıyorlar. Defalarca kez çağrı yapmamıza rağmen toplantı yapılmadı.

    “KADINLARIN EN UFAK BEKLENTİSİ KALMADI”

    Beyannamede erken yaşta evliliklerle mücadele edileceği söyleniyor. Bunu söyleyen parti bir gece yarısı çocuk istismarcılarını aklamak için kanun teklifi getiren, çocukları istismarcıları ile evlendirerek dolaylı af çıkarmaya çalışan bir parti. Kadına yönelik şiddete karşı elektronik kelepçe kapasitesinin artırılmasına dönük söylemlerde de bulunmuşlar. 2013’te başlayan projenin faydalı ancak yetersiz kaldığını söylemekten dilimizde tüy bitti. Şu anda sadece 1500 civarında elektronik kelepçe kullanımda. Bu sayının olağanüstü düzeyde yetersiz olduğunu hem biz söyledik hem de yaşanan olaylardan görüyoruz. Kadınların, haklarında uzaklaştırma kararı olan erkekler tarafından öldürüldüğü çok sayıda cinayet gerçekleşti ve gerçekleşmeye de devam ediyor. Bizzat ben, elektronik kelepçelerin ‘yaklaşmamaya’ dair hükümler içeren kararlarda kesin olarak kullanılması için kanun teklifi verdim. Ama tahmin edileceği üzere görüşmeye bile almadılar. Dolayısıyla AKP’nin ve Erdoğan’ın kadınlar hakkında ne yaptığını söyledikleri doğru ne de yapacaklarını söyledikleri tutarlı. Daha önce de söyledim, kadınların AKP’den en ufak bir beklentisi dahi kalmadı. 42 milyon kadının eşit, özgür ve can güvenliğinin sağlandığı, haklarının değil tartışmaya açıldığı, yenilerine hızla kavuşacakları bir sürece sayılı gün kaldı. 14 Mayıs’ta, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı’nda ve CHP ile Millet İttifakı’nın iktidarında kadınlar geleceğe güvenle bakacakları bir Türkiye’ye uyanacaklar, söz veriyoruz.”

     

     

  • ERDOĞAN, AKP’NİN SEÇİM BEYANNAMESİNİ AÇIKLADI: İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 7’YE DÜŞÜRÜLECEK, CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ RESTORE EDİLECEK, KAMUDA MÜLAKAT KALDIRILACAK

    ERDOĞAN, AKP’NİN SEÇİM BEYANNAMESİNİ AÇIKLADI: İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 7’YE DÜŞÜRÜLECEK, CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ RESTORE EDİLECEK, KAMUDA MÜLAKAT KALDIRILACAK

    Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin seçim beyannamesini açıkladı. Erdoğan, “Önümüzdeki dönemde önceliğimiz, elbette 6 Şubat depremlerinin yıktığı şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak olacaktır” diyerek bir yılda 319 bin olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yapacaklarını söyledi. Erdoğan’ın seçim vaatleri arasında, yükseköğrenimdeki gençlere bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti, enflasyonun tek haneye düşürülmesi, kişi başına düşen milli gelirin ilk etapta 16 bin dolara çıkartılması, işsizlik oranının yüzde 7’ye düşürülmesi, Aile ve Gençlik Bankası’nın kurulması ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin restore edilmesi ve kamudaki işe alımlarda mülakatın kaldırılması da yer aldı.

    AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Ankara Spor Salonu’nda yapılan toplantıda, AKP’nin seçim beyannamesini açıkladı. AKP’nin seçim vaatleri arasında, daha önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği, cep telefonu ve bilgisayar alımında gençlere vergi muafiyeti, gençlere ücretsiz internet kotası verilmesi, kamuda yapılan işe alımlarda mülakatın kaldırılmasının da yer alması dikkat çekti.

    Erdoğan, milletvekili aday tanıtımının da yapıldığı toplantıda özetle şunları söyledi:

    “Allah’ın izniyle yine bir 14 Mayıs arifesinde, 1950’deki inanç ve irade ile bir kez daha ‘Yeter, söz milletindir’ demek, ‘Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir’ demek için bir aradayız. Bizim ‘yeter’ dememiz, bay bay Kemal’in ‘yeter’ demesine benzemez. Hayatlarını özellikle bu mücadeleye adamış milletin adamlarının kiminin sonu darağacında bitmiş olsa da yüreklerde yaktıkları hak, hukuk, özgürlük, kalkınma ateşi hiç sönmedi. Darbeciler, süngüleriyle bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Vesayetçilerin millete tepeden bakan kibirleri, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Küresel emperyalistlerin, içerideki ve dışarıdaki tetikçilerin hoyratlıkları, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Siyasi ve sosyal mühendislik hesaplarıyla girişilen sayısız teşebbüs, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Hamdolsun, milletimiz her seferinde iradesine sahip çıktı, istiklaline ve istikbaline sahip çıktı, yönünü aydınlık geleceğine çevirdi.

    Darbecilere, vesayetçilere, küresel emperyalistlere, siyasi ve sosyal mühendislik projelerine karşı milletimizle birlikte Türkiye Yüzyılı’nın kapısını aralamak için buradayız. Var mıyız bu yürüyüşe? Bu yürüyüşe var mıyız?

    İzmir, bu defa 14 Mayıs, farklı olması lazım ha. İzmir, bu defa ben inanıyorum ki sandıklardan bir başka çıkacak. İzmir buna hazır mı?

    Antep, Gazi’yi unutuyorsunuz ha. Gaziantep, hep birlikte kendisinden gurur duyduğumuz bir şehir. Gaziantep ile sanayide büyük adımlar attık, büyük adımlar atıyoruz.

    “TÜM İSLAM DÜNYASI 14 MAYIS’I TAKİP EDİYOR”

    Türkiye Yüzyılı sadece bizim değil, İslam aleminden Türk dünyasına, Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Asya’dan Afrika’ya tüm dostlarımızın, tüm insanlığın ortak vizyonudur. Kardeşlerim, bakın ben size buradan bir mesaj veriyorum. Şu anda 14 Mayıs’ı, siz zannediyor musunuz sadece Türkiye takip ediyor? Hayır. Tüm İslam dünyası 14 Mayıs’ı takip ediyor. 14 Mayıs seçimlerinde ne olacak, bunu takip ediyorlar. İslam dünyasının bu heyecanını, ben inanıyorum ki bu kadro aynen paylaşacak. Çünkü Türkiye sadece 780 bin kilometrekareden ibaret bir ülkenin, Türk milleti sadece 85 milyon nüfustan ibaret bir toplumun adı değildir.

    Şu ramazanda, İslam dünyasından bir ülke 200 ton hurma gönderiyor. Nereye? Deprem bölgesine. Niçin? Oradaki depremzede kardeşlerimiz iftarlarını, orucunu hurma ile açsın diye. Bakıyorsunuz, bir diğeri kalkıyor, 100 ton gönderiyor. Bir diğeri 100 ton gönderiyor. Niye? İstiyorlar ki depremzede kardeşlerimiz iftarlarını hurmalarımızla açsın. Bu, bir anlayışın ifadesidir. Bu, bir yaklaşımın ifadesidir. Bu ne demek? Biz, depremzede kardeşlerimizi bu ramazanda yalnız bırakamayız demek. Hem ayni hem nakdi. Her şeyleriyle yanımızda yer aldılar. Katar, Abu Dabi, Cezayir, Libya. Bu bir anlayış. İşte Türkiye de bu kardeşleriyle beraber bu yolda yürüdü.

    Yaşadığımız her saldırı, her acı, bilhassa da 6 Şubat depremleri, birliğimizi daha çok sıklaştırmamız, beraberliğimize daha çok sahip çıkmamız, kardeşliğimizi daha da güçlendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Biz, Türkiye olarak, önce altyapımızla, üretimimizle, güvenliğimizle, diplomasimizle, her şeyimizle kendi ayaklarımızın üzerinde duracağız. Ancak bunu sağladıktan sonra bize uzanan elleri tutabilir, bize el uzatanların yardımlarını kabul edebiliriz. Çünkü kanımızla, canımızla, alın terimizle kendimize vatan yaptığımız bu kadim coğrafya, binlerce yıldır olduğu gibi bugün de tüm dünyanın gözünü diktiği yerdir. Bu coğrafyada huzurla yaşamanın, devlet kurmanın, gelecek kurmanın bedeli, güçlü olmak ve güçlü kalmaktır.

    “6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN İZLERİNİ KISA SÜREDE SİLECEĞİZ”

    Türkiye Cumhuriyeti devletinin her bir ferdinin bu ülkenin refahından ve demokrasisinden aynı düzeyde yararlanma hakkı olan birinci sınıf vatandaşları olduğunu söylerken bu özgüvene dayanıyoruz. Yaşadığımız her sınama gibi deprem afetleri karşısında da aynı yaklaşımla hareket ediyoruz. Ülkemizin bir köşesindeki insanların evleri başlarına yıkılmışken diğer hiçbir yerdeki insanımız, hayatını hiçbir şey olmamış gibi sürdüremez. Deprem haberinin alındığı andan itibaren istisnasız her şehrimiz, her hanemiz, her insanımız, mağdurların imdadına koşmak için seferber oldu. Milletimizin gösterdiği bu samimi gayret, binlerce yıldır bizi diri tutan hasletlerimizin dimdik ayakta olduğunun işaretidir. Devletimiz de şartların zorluğunu kısa sürede aşarak tüm gücü, kurumları, personeli ve imkanlarıyla deprem bölgesinde vaziyet aldı. Bu tablo, devletin milleti için var olduğu gerçeğini her bir insanımızın yüreğine tekrar işledi.

    6 Şubat depremlerinin izlerini de kerim devlet anlayışıyla yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde kısa sürede sileceğiz.

    Küresel dengelerin yeniden oluştuğu şu kritik dönemde ülkenin direksiyonunda AK Parti’nin birikimine ve etki gücüne sahip bir kadro olması çok kıymetlidir. Dünya sürekli yeni meydan okumalarla kendine yön ararken Türkiye, AK Parti’nin kurumsal tecrübesi ve bizim siyasi liderliğimiz sayesinde herkesten bir adım öne geçme şansını yakalamıştır. Geçmişimiz ve geleceğimiz arasında kurduğumuz sağlam köprüler vasıtasıyla ülkemizi insanlığın bu muhataralı sürecinden en güçlü şekilde çıkarmanın gayreti içindeyiz. AK Parti’nin ilk günden beri verdiği mücadelenin ve kazandığı başarıların sırrını çözmek için önce partimizin bazı özelliklerini anlamak gerekiyor. Her şeyden önce AK Parti, klasik manada bir siyasi parti olmanın ötesinde dava sahibi, hayal sahibi, vizyon sahibi, vicdan sahibi bir harekettir.

    Şu anda üyesi itibariyle yaklaşık 12 milyon üyeye sahip bir başka parti, Türkiye’de yok, dünyada da yok.

    “DÜŞÜNÜN, BARAJIN YOK, YOLUN YOK, HAVALİMANIN YOK, BÜTÜN BUNLARLA BERABER TOGG’UN YOK, UÇAK GEMİN YOK. DOMATES, PATATES KAÇ PARA ONU SORUYOR. YA BU ADAM PROF, MÜSVEDDE BU”

    Geçen akşam bir televizyon kanalında bir prof. ne dese beğenirsiniz? ‘Köprü yapmakla, baraj yapmakla, havalimanı yapmakla bu iş çözülmez. Soğan, patates kaç para, onu söyle.’ Bu adam profesör. Düşünün yani, barajın yok, yolun yok, havalimanın yok, bütün bunlarla beraber TOGG’un yok, uçak gemin yok. Domates, patates kaç para, onu soruyor. Ya bu adam prof. müsvedde bu. Öncelikle senin profesörlüğünden bu millete ne gelir ya? Hiç. Önce bir ülkenin kalkınması için nelere ihtiyaç var, bunu söyle. Eğitimde yoksun, sağlıkta yoksun, ulaşımda yoksun, adalette yoksun, emniyette yoksun. E neymiş? Domates, patates… Vah zavallı vah. Bunlar olmadıktan sonra senin domatesin de olmaz, patatesin de. Biz, asıl devrimi zihinlerde yaptık, zihinlerde. Ama demek ki bu profun zihinlerinde bir değişim olmamış. Geçmişte bu ülkeye ‘Karışamazsın’ denilen ne varsa da hepsinde de değiştirici rol oynayabileceğimizi gösterdik. Güney sınırlarımızdan doğu Akdeniz’e, Karadeniz’den Kafkasya’ya her yerde bunun örnekleri var.

    Geçenlerde Bağcılar’da bir açılış töreni yaptık. Aman yarabbi, o gün Bağcılar’da 40 bin kişi vardı. Ardından Pendik’te bir açılış töreni yaptık. Gümbür gümbür şu anda İstanbul nereye yürüyor, sandığa yürüyor. Geldiğimiz noktada Türkiye’nin, siyasi ve ekonomik esaret çukuruna yeniden yuvarlanmamak için güçlü olmaktan, güçlü kalmaktan başka çaresi yoktur.

    “BATI’NIN DURUMU İYİ DEĞİL, VAY HALİNE”

    Sömürge ve zulüm üzerinde kurduğu güvenlik ve refah düzenini korumak için diğer toplumları asırlardır etnik ve inanç fay hatları üzerinden kontrol eden Batı, artık kendi derdine düşmüş durumda. Batı’nın durumu iyi değil, vay haline. Ekonomik olarak yükselen ama siyasi rotası olmayan güçlerin hiçbiri, Türkiye’nin üstlendiği adalet, hakkaniyet ve vicdan üzerine kurulu misyonunu ikame edemiyor, edemez. Emperyalistlerin terör örgütleri üzerinden yürüttüğü vesayet savaşlarının da sonu yaklaşıyor. Eğer Türkiye’nin ve 21 yıldır onun yönetiminde olan AK Parti’nin bir davası ve vizyonu olmasaydı tüm bunları konuşabilir miydik? Birileri gibi ‘Ne işimiz var Karabağ’da, Libya’da, Suriye’de, Balkanlar’da, Akdeniz’de, Afrika’da’ deseydik, birileri gibi ‘Bu kadar yolu, barajı, elektriği, suyu, konutu, aracı ne yapacaksınız’, o profesör gibi deseydik, ‘Bu kadar konutu toprağı mı gömeceksiniz’ deseydik, birileri gibi herkese duymak istediğini söylesek ama vesayetin, darbecilerin, terör örgütlerinin koltuğunun altından kalkmasaydık, kısacası karşımızdakiler gibi olsaydık, burada milletimizin huzuruna alnımız ak, başımız dik bir şekilde çıkabilir miydik? Önümüzdeki dönemde, ülkemizi ve milletimizi dünyada hak ettiği yere getireceğiz. Böylece coğrafyamızın ve medeniyetimizin iki asırlık hüznünü asırlar boyunca sürecek sevince dönüştürme şerefine nail olacağız.

    “CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’Nİ YERDEN YERE VURANLAR, BUGÜN SİSTEMİ AT PAZARLIĞI İLE TEPE TEPE KULLANMANIN HESAPLARINI YAPIYOR”

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yerden yere vuranlar, bugün aynı sistemi, ruhuna uygun olmayan şekilde at pazarlığı ile tepe tepe kullanmanın hesaplarını yapıyor. Çünkü bunların, ülkenin ve milletin hayrını gözetmek gibi dertleri yok. Tek gayeleri var; tıpkı eski Türkiye devrinde olduğu gibi milletin derdini ve beklentisini istismar ederek bir avuç muhterise ikbal devşirmek. Bunların siyaset derinliği, bırakınız çeyrek asırlık, yarım asırlık vizyonu, ertesi günlerini bile göremeyecek kadar sığdır, sığ.

    Etnik, dini, kültürel kimlik siyaseti ile ülkemizi eski günlerine döndürmenin, milletimizin bünyesindeki fay hatlarını tetiklemenin peşinde koşanlar; birlik, beraberlik ve kardeşlik siyasetini asla anlamadı, anlayamayacak. Biz, bu milleti içindeki tüm renkleriyle birlikte kucaklamayı, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görmeyi, temel hak ve özgürlükleri lütuf değil asli müktesep olarak kabul etmeyi sürdüreceğiz.

    Bay bay Kemal niçin HDP’nin genel merkezine değil de parlamentoda gidip bunlarla görüşmeyi yaptı? Acaba o kapalı kapılar arkasında ne görüştüler? Bunları açıklayabildi mi? Hayır. Devletin güvenlik güçlerinin canları pahasına yakalayıp yargısının cezaevine tıktığı teröristleri serbest bırakma sözü veren alçaklar bitmez. Ülkesini yabancılara şikayet eden, yatırım yapmamaları, yaptırım uygulamaları çağrısında bulunan idrak yoksunları bitmez. Daha önce de defalarca ifade ettiğim gibi, biz, 21 yılda Türkiye’yi her alanda ileriye götürdük, ama muhalefeti yerinden zerre miskal kıpırdatamadık. Hatta zihniyet ve kalibre bakımından daha da geriye giden bir muhalefetle karşı karşıyayız. 14 Mayıs seçimlerinin en hayırlı neticelerinden biri de ülkemiz muhalefetini bu alacakaranlık kuşağından çıkarmak olacaktır.

    “SİZLERDEN, SEÇİM GÜNÜNE KADAR GEÇECEK HER ANI DEĞERLENDİRMENİZİ, SEÇİM GÜNÜ SANDIĞI DA NAMUSUMUZ OLARAK GÖRMENİZİ İSTİYORUM”

    Her eve, her iş yerine gireceğiz. Kalbini kazanmadık kimse bırakmayacağız. Kararsızları ikna edeceğiz. Zaten gönlünde olduklarımızı ihmal etmeyeceğiz. Hiç kimseyi atlamadan, teker teker herkese dokunacağız. Siyasetin sokakta yapıldığını, seçimin sandıkta kazanıldığını asla unutmayacağız. Her seçimin önemli olduğunu, ama 14 Mayıs’ın bu milletin tüm evlatlarının geleceğini şekillendireceğini aklımızdan çıkarmayacağız. Bunun için sizlerden, seçim gününe kadar geçecek her anı değerlendirmenizi, seçim günü sandığı da namusumuz olarak görmenizi istiyorum.

    Önümüzdeki 5 yıl boyunca milletimize ne vereceğimiz, evlatlarımızın geleceği için hangi ilerlemeleri sağlayacağımız daha önemlidir. Bu doğrultuda ilk adımımızı, geçtiğimizin yılın özellikle 28 Ekim’inde açıkladığımız Türkiye Yüzyılı vizyonuyla atmıştık. Türkiye Yüzyılı’nı 17 temel başlığın üzerinde inşa edeceğimizi söylemiştik. Neydi bu başlıklar? Türkiye Yüzyılı, unutmayın, şefkatin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, üretimin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, verimliliğin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, istikrarın yüzyılıdır. Türkiye yüzyılı, kalkınmanın yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, sürdürülebilirliğin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, iletişimin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, istikbalin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, gücün yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, haklının yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, değerlerin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, dijitalin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, gençliğin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, barışın yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, bilimin yüzyılıdır. Seçim beyannamemizi de bu temeller üzerinde şekillendirdik. Seçim beyannamemizde, altı ayrı bölüm üzerine onlarca başlık ve binlerce maddede hem ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerin özeti hem de Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz yer alıyor. ‘Türkiye Yüzyılı için doğru adımlar’ yaklaşımıyla hazırladığımız, oldukça hacimli bir esere dönüşen beyannamemizde yer alan tüm hususları burada tekrarlamayacağım. Beyannamemiz kitap olarak sizlere ulaştırıldı veya ulaştırılıyor. Dijital mecralar vasıtasıyla da milletimizle paylaşıldı.

    “ÖNCELİĞİMİZ, 6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN YIKTIĞI ŞEHİRLERİMİZİ YENİDEN AYAĞA KALDIRMAK OLACAKTIR”

    Meydanlarda ağzına geleni söyleyip iş başına gelince hepsini unutanların, inkar edenlerin, tersini yapanların, vaatlerinin üzerine beton dökenlerin ülkemize ne büyük zararlar verdiğini biliyoruz. Biz ne kendimizi ne milletimizi asla böyle bir zelil duruma düşürmedik, düşürmeyiz. Bunun için verdiğimiz her sözü, beyannamemize yazdığımız her maddeyi uzun hazırlıklar sonunda ortaya çıkardık. Önümüzdeki dönemde önceliğimiz, elbette 6 Şubat depremlerinin yıktığı şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak olacaktır. Allah’ın izniyle 319 bini bir yılda teslim edilecek şekilde toplam 650 bin yeni konut yaparak, afetin 11 ilimizde ve mücavirinde açtığı yaraları tamamen saracağız. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’yle ülkemizin 81 ilinin tamamını afetlere dirençli şehirler hâline dönüştüreceğiz. Vatandaşımızın can ve mal güvenliği bizim için her şeyin önünde gelir. Bütüncül risk yönetimiyle ülkemizi, sadece depreme karşı değil, her türlü afete, felakete, tehdide karşı tüm boyutlarıyla hazırlayacağız.

    “TUTTUNUZ, ÇADIRLARIN İÇİNDE GÜYA SAHRA HASTANELERİ KURDUNUZ. KİMİ ALDATIYORSUNUZ YA”

    Biliyorsunuz, 2002 yılında iktidara gelirken ülkemizi eğitim, sağlık, emniyet ve adalet üzerinde yükselteceğimizi söylemiştik. Eğitimde, okulundan öğretmenine, üniversitesinden yurduna tüm unsurlarıyla güçlü bir altyapı kurduk. Şimdi bu altyapı üzerinde, değerler eğitiminin esas olduğu bir anlayışla kaliteyi artıracak çalışmalara yöneliyoruz. Bu çerçevede, çocuklarımızın yeteneklerinin, eğitimin ilk kademelerinden itibaren keşfedilerek becerilerine uygun yönlendirmeyi sağlayacak bir sistem kuracağız. Sağlıkta, hastaneleriyle, personeliyle, genel sağlık sigortasıyla, hizmete erişimin kolaylığıyla dünyaya örnek olan bir seviyeye geldik. Salgın ve deprem döneminde, bu güçlü sağlık sisteminin işlerliğini hep beraber tecrübe ettik, gördük, hakkını verdik. İstanbul’da Çam Sakura Hastanesi’ni kurduk. 45 günde Murat Dilmener Hastanesi’ni kurduk. Sancaktepe’de 45 günde Pakize Öz Hastanesi’ni kurduk. Bay bay Kemal, biz bunları yaparken sen neredeydin, sen? Ne yaptınız siz?  Hani bu sizin büyükşehir belediyeleriniz vardı? Tuttunuz, çadırların içinde güya sahra hastaneleri kurdunuz. Kimi aldatıyorsunuz ya? Araştırdık gördük, böyle bir hastane yok.

    Aile sağlığı, aile diş hekimliği, evde bakım, palyatif bakım gibi hizmetleri ülke sathında güçlendireceğiz. Sağlık turizminde, dönem sonunda 3 milyon misafir ve 10 milyar dolar gelir hedefliyoruz. İktidarlarımız döneminde ülkemize sağladığımız kazanımların en başında, her bir vatandaşımızın huzurla evinde oturacağı, işini yapacağı, çocuğunu okuluna göndereceği güvenli Türkiye iklimi geliyor.

    Terör örgütlerinin başını sınırlarımız dışında bile ezerek, suç çetelerine göz açtırmayarak, asayişten taviz vermeyerek, insanlarımızın geleceklerine güvenle bakabilmelerini temin ettik. Dünyanın ve bölgemizin yaşadığı sınamaların giderek ağırlaştığı bir dönemde, önleyici güvenlik çalışmalarıyla Türkiye’nin huzur ve güven adası olarak istikrarla yoluna devam etmesini sağlayacağız.

    Vesayetin ve FETÖ’cü hainlerin tasallutundan kurtardığımız adalet sistemimizin fiziki imkanlarını ve insan kaynağını geliştirdik. Türkiye Yüzyılı’nın anahtarı olarak gördüğümüz yeni sivil Anayasa sözümüzü tutmak için de çalışmayı sürdüreceğiz. Hukuk devletimizi güçlendirecek reformları kesintisiz devam ettirecek, kapsamlı bir yasama reformu için uzlaşma zemini özellikle arayacağız. Yüksek standartlı demokrasi için, dönüştürücü reformlar ve koruyucu reformlar döneminden tamamlayıcı reformlar dönemine geçeceğiz.

    Demokratik siyasetin önündeki engelleri kaldırmaya devam ederken terör örgütlerinin ve vesayet odaklarının siyasete müdahalesine göz yummayacağız. Bilhassa Kürt kardeşlerimizi ne CHP faşizminin ne HDP sapkınlığının ne PKK zulmünün ne de geçmişte acı örnekleri yaşanan baskı düzeninin karanlığına asla ve asla teslim etmeyeceğiz.

    “KAYNAĞI ÜLKEMİZİN KENDİ ÜRETTİĞİ DOĞAL GAZ VE PETROL GELİRLERİNDEN SAĞLANACAK BİR AİLE VE GENÇLİK BANKASI KURACAĞIZ”

    Aile yapımızı, tüm sapkın akımlardan koruma yanında, her türlü maddi-manevi destekle güçlendireceğiz. Hayata geçireceğimiz Gelir Tamamlayıcı Aile Destek Sistemi ile hiçbir hanenin gelirinin belirli bir seviyenin altına düşmemesini temin edeceğiz. Aile Koruma Kalkanı Programı ile ev hanımlarının emekliliğine destek vermekten her ailede en az bir çalışan olmasını sağlamaya kadar pek çok uygulamayı başlatacağız. Gençlerimizi aile kurmaya teşvik etmek için, eğitiminden istihdamına, evliliğinden çocuk bakımına kadar her alanda kendilerine maddi katkı vereceğiz. Bu hedeflere ulaşmak için, kaynağı ülkemizin kendi ürettiği doğal gaz ve petrol gelirlerinden sağlanacak bir Aile ve Gençlik Bankası kuracağız.

    “YÜKSEKÖĞRENİMDEKİ GENÇLERİMİZE, BİR DEFAYA MAHSUS OLMAK ÜZERE CEP TELEFONU VE BİLGİSAYAR EDİNİMİNDE VERGİ MUAFİYETİ SAĞLAYACAĞIZ”

    Yükseköğrenimdeki gençlerimize, bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlayacağız. Ayrıca aylık 10 GB ücretsiz internet vereceğiz.

    Sosyal yardımlarımızı, yoksul insanlarımıza destek vermenin ötesinde, insanlarımızın yoksulluk seviyesine düşmesini önleyecek bir yaklaşımla yeniden yapılandıracağız.

    Ekonomimizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütmeyi sürdüreceğiz. Enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürerek ülkemizi bu sorundan mutlaka kurtaracağız. Memurundan emeklisine ve işçisine kadar çalışanlarımızın ücretlerini daima enflasyonun üzerinde artırarak refah düzeylerini yükselteceğiz.

    Turizmde 90 milyon turist ve 100 milyar dolar turizm geliri hedefiyle yatırımı ve tanıtımı hızlandıracağız. Ülkemizin hâlen 300 bin civarında olan uluslararası öğrenci sayısını 1 milyonun üzerine çıkartarak küresel pazarın yüzde 10’unu elde edeceğiz.

    “KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİRİ ÖNCE 16 BİN DOLARA, ARDINDAN DAHA YÜKSEK SEVİYELERE ULAŞTIRACAĞIZ. İŞSİZLİK ORANIMIZI YÜZDE 7 SEVİYESİNE GERİLETECEĞİZ”

    Bilişim ihracatında 15 milyar dolara ulaşarak ülkemizi bu alanda küresel bir merkez hâline dönüştüreceğiz. Ülkemizi 1 trilyon dolar dış ticaret hacmine ulaştırmaya yönelik hedefimize özellikle ulaşana kadar yatırıma, üretime, ihracata yükleneceğiz. Önümüzdeki dönemde yıllık 5,5 büyüme oranıyla milli gelirimizi bu dönemde 1,5 trilyon dolara, ardından da asıl hedefimiz olan 2 trilyon dolara çıkartacağız. Kişi başına düşen milli geliri 3 bin 600 dolardan 10 bin 600 dolara yükselttiğimiz gibi, önümüzdeki dönemde önce 16 bin dolara, ardından da daha yüksek seviyelere ulaştıracağız. Bu büyüme sayesinde 5 yılda 6 milyon yeni istihdam oluşturarak işsizlik oranımızı yüzde 7 seviyesine gerileteceğiz. Kadın ve genç istihdamına özel önem vermeyi sürdüreceğiz. Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız.

    Girişimcilerimize verdiğimiz destekle ülkemizden en kısa sürede 15 adet milyar dolar ve 5 adet 10 milyar dolar değerinde şirket çıkmasını sağlayacağız.

    “ELEKTRİKTE 100 GİGAVAT OLAN KURULU GÜCÜMÜZÜ 136 GİGAVATA YÜKSELTECEĞİZ”

    Yerli ve yenilenebilir enerji yatırımlarımızla önümüzdeki dönemin sonunda enerji ithalatımızı yarıya düşüreceğiz. Karadeniz doğal gazının ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin tam kapasite devreye girmesi, ülkemizin enerji bağımsızlığında, unutmayın bir milat olacaktır. Elektrikte hâlen 100 gigavat olan kurulu gücümüzü, 136 gigavata yükselteceğiz. Doğal gaz kullanamayan ilçemiz kalmamasını temin edeceğiz.

    Milletimize en çok eser kazandırdığımız alanlardan biri olan ulaşımda, otoyol ve bölünmüş yol projelerimiz ile havalimanı inşaatlarımızı tamamlarken yeni dönemde ağırlığı raylı sistemlere vereceğiz. 2053 vizyonumuz çerçevesinde hızlı tren hattımızı 13 bin 400 kilometreye, toplam demir yolu ağımızı 28 bin 600 kilometreye ulaştırmayı hedefliyoruz.

    Ülkemizi, Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas hattının da açılmasıyla 11 ili birbirine hızlı tren ağıyla bağlı hâle getiriyoruz. İzmir-Ankara hattı başta olmak üzere tüm projelerimizi tamamladığımızda bu sayıyı 52’ye çıkartacağız. Ayrıca, Ankara-İstanbul arasında süper hızlı tren hattı kuracağız. Tekirdağ, Mersin, İskenderun ve Kocaeli’nde yapacağımız yeni limanlarla lojistik gücümüzü artıracağız. Çok modlu kuzey-güney ve doğu-batı ulaşım koridorlarıyla yatırımın ve üretimin ülkenin her köşesine yayılmasını sağlayacağız.

    “KANAL İSTANBUL’UN BAĞLANTI YOLLARI VE ALTYAPI ÇALIŞMALARININ YAPIMINI SÜRDÜRECEĞİZ”

    Kanal İstanbul’un bağlantı yolları ve altyapı çalışmalarının yapımını sürdüreceğiz. Önümüzdeki dönem, internette 5G teknolojisinin nüfusumuzun tamamı tarafından kullanılabilmesini temin edecek altyapıyı kuracak, 6G teknolojisinin hazırlıklarına başlayacağız. Dünyanın en büyük 10 uydu operatöründen biri hâline getirdiğimiz Türkiye’nin uzaydaki gücünü daha da artıracağız.

    Milli gururumuz TOGG’un üretime ve satışa başlamasıyla duyduğumuz sevinci, önümüzdeki 7 yılda 1 milyon aracı yollarda görmemizi temin ederek daha da güçlendireceğiz. Elektrikli araç şarj altyapısını ilk etapta 142 megavat gücüne çıkartarak, bu yöndeki yatırımları ülke genelinde destekleyeceğiz.

    “BÜYÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞIMIZI 19 MİLYONA, KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞIMIZI 68 MİLYONA ÇIKARTACAĞIZ”

    Tarımsal üretimin geliştirilmesini, sadece ekonomik değil, milli bir mesele olarak görüyoruz. Bunun için önümüzdeki dönemde bitkisel üretimi 132 milyon tona, su ürünleri üretimini 750 bin tona çıkaracak adımları atacağız. Üretim güvenliği amacıyla sertifikalı tohum, fide ve fidan üretimlerini artıracağız. Ekonomik ömrünü tamamlamış çaylıklarımızı daha nitelikli çeşitlerle yenileyeceğiz. Arazi toplulaştırma çalışmalarında 100 milyon dekara çıkarak vakit, enerji, alet ve ekipman kullanımında verimliliği artıracağız. Ülkemizin şartlarına uygun bir üretim planlamasıyla hem verimi hem çiftçilerimizin gelirini yükseltecek bir sistem kuracağız. Su depolama hacmimizi 193 milyar metreküpe çıkartarak 80 milyon dekar araziyi sulayacak, 37 bin megavat enerji üretecek hâle geleceğiz. Mera, yaylak ve kışlak alanları ıslah ederek hayvancılığımızı destekleyeceğiz. Dönem sonunda büyükbaş hayvan varlığımızı 19 milyona, küçükbaş hayvan varlığımızı 68 milyona çıkartarak vatandaşlarımızın ekonomik fiyatlarla ete erişimini kolaylaştıracağız.

    “ORMAN ALANLARIMIZI TOPRAKLARIMIZIN YÜZDE 30’UNUN ÜZERİNE, VERİMLİ ORMAN ALANI MİKTARINI DA 14,5 MİLYON HEKTARA ULAŞTIRACAĞIZ”

    Orman alanlarımızı topraklarımızın yüzde 30’unun üzerine, verimli orman alanı miktarını da 14,5 milyon hektara ulaştıracağız. Yeşil kalkınma hedeflerimizle ülkemizin doğal kaynaklarını, bize uluslararası alanda da avantaj kazandıracak şekilde sürdürülebilir bir anlayışla değerlendireceğiz.

    Bölgelerimizin sahip oldukları özelliklere ve imkanlara göre farklı alanlarda geliştirilmesini sağlayacak Bölgesel Gelişme Ulusal Strateji ve Bölge Planlarını uygulamaya koyacağız. Bu yaklaşımla bölgelerimizi ülke ekonomisi ve sosyal hayatıyla bütünleştirecek şekilde kalkınma planları yapacağız.

    “CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’Nİ RESTORE EDEREK GELİŞTİRECEĞİZ”

    Dış politikamızı istikrar, denge ve atılım hedefleriyle girişimci, etkin ve sonuç alıcı bir şekilde geliştirmeyi sürdüreceğiz. Hem ülkemizin hem bölgemizin hem insanlığın huzur ve istikrar bulacağı bir dış politikayla çok taraflılık, daha fazla iş birliği, barış, istikrar ve insani diplomasiyle Türkiye eksenini inşa edeceğiz. Son 5 yıldaki uygulama tecrübesine ve değişen ihtiyaçlara göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni restore ederek Türkiye Yüzyılı hedeflerimize daha fazla katkı verecek şekilde geliştireceğiz.

    “BU HİZMETLERİN ARTARAK SÜRMESİ İÇİN 14 MAYIS’TA BİZİMLE BERABER MİSİNİZ”

    Milletimizin hiçbir kesimi yok ki AK Parti’nin hizmet siyaseti hayatına dokunmamış, hayatını olumlu yönde değiştirmemiş olsun. Vatan topraklarının tek bir karışı yok ki AK Parti’nin eser siyasetinden nasibini almamış olsun. Kadını ve erkeğiyle genci ve yaşlısıyla her vatandaşımıza geçmişten bugüne asırlık hizmetler sunduk. Sizlerin nezdinde, ülkemizdeki tüm hanım kardeşlerime soruyorum: Evinizde, işinizde, sokakta, evladınızın okulunda, sevdiklerinizin hayatında 20 yılda hangi değişimleri gerçekleştirdiğimizi biliyorsunuz, değil mi? Sıraların üzerinde artık kuşe kağıtta ücretsiz olarak kitapları nasıl dağıttığımızı biliyorsunuz, değil mi? Ah kardeşlerim; bizler, teksir kağıtlarla hazırlanmış o kağıt parçalarıyla okuduk. Bizim jenerasyon bunları çok iyi bilir. Ama şimdi, biz bunu yaşadık, artık bu nesil bunu yaşamasın istedik ve bütün sıraların üzerine kitapları ne yapıyoruz, koyuyoruz. Bu hizmetlerin artarak sürmesi için 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz? Gençlerimize soruyorum; eski Türkiye’yi yaşamamış olsanız da ülkemizi dünyada nereden nereye getirdiğimizi, sizlerin geleceğinde nasıl ufuklar açtığımızı biliyorsunuz, değil mi?

    Engellilerimize soruyorum; evlerinizin dört duvarı arasına mahkum edilen sizleri istihdamdan spora ve sanata kadar her alanda destekleyerek hayatın içine katan projelerin hepsinin de altında bizim imzamızın olduğunu biliyorsunuz, değil mi?  

    “EMEKLİLERİMİZİN İKİNCİ BAHARLARINI EN GÜZEL ŞEKİLDE SÜRDÜRMELERİ İÇİN GEREKEN İLAVE DESTEKLERİ DE YİNE BİZ VEREBİLİRİZ”

    Emeklilerimize soruyorum; en düşük emekli maaşını kaçtan almıştık? 66 liradan almıştık, hatırlayın. 7 bin 500 liraya çıkardığımızı, bayramlarda ikramiye verdiğimizi biliyorsunuz, değil mi? Ömürlerini aileleri ve ülkeleri için çalışmaya adamış emeklilerimizin ikinci baharlarını en güzel şekilde sürdürmeleri için gereken ilave destekleri de kendilerine yine biz verebiliriz, biz. Şimdi de ikramiyeyi de 2 bin olarak açıkladık mı? Açıkladık. Bunun için emekli kardeşlerime sesleniyorum. 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz?

    “BAŞINIZIN TEKRAR YERE EĞİLMEMESİ İÇİN 14 MAYIS’TA BİZİMLE BERABER MİSİNİZ”

    Yurt dışında yaşayan vatandaşlarıma sesleniyorum. Kendinize yeni bir hayat kurduğunuz ikinci vatanlarınızda sizlerin devletinizin arkanızda olduğunu bilerek başı dik bir şekilde yasabileceğinizi temin edecek iklimi birlikte oluşturmadık mı? Başınızın tekrar yere eğilmemesi için 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz? Aynı soruyu esnaflarımıza, işçilerimize, çiftçilerimize, sanayicilerimize de sorsak, inanıyorum ki yine aynı cevabı alacağız.

    Her alanda üretimi desteklerken hem istihdamı güçlendirmek hem ihracatı artırmak, böylece ülkemizin gücüne güç katmak niyetiyle hareket ettik. Elbette ulaşamadığımız hedefler, çok emek verip de başaramadığımız işler oldu. Sizler şahitsiniz ki 21 yılda yaptıklarımız bile ülkemizin asırlık eksiklerini, ihtiyaçlarını, kayıplarını telafi etmeye yetmiştir.

    Önümüzdeki seçimlerde milletimizden desteği, kendi statükomuzu tahkim etmek için değil, daha büyük reformlar yapmak, daha büyük devrimler gerçekleştirmek, daha çok eser ve hizmet getirmek için istiyoruz. Çünkü biz, bugüne kadar hep başkalarıyla değil, kendimizle yarıştık. Türkiye’de ne vizyonuyla ne programıyla ne icraatıyla bizim önümüze geçene de böyle bir hazırlık yapana da böyle bir niyet besleyene de rastlamadık. Nitekim 14 Mayıs seçimlerine de aynı şekilde gidiyoruz. İşte bizim 21 yıllık envanterimiz. İşte bizim Türkiye Yüzyılı vizyonumuz. İşte bizim seçim beyannamemiz. İşte bizim heyecanımız, şevkimiz, aşkımız. Akıl ve vicdan sahibi herkesi, bizim ortaya koyduğumuz bu tabloyla bay bay Kemal’in çapını, kalibresini, geçmişte yaptıklarını, bundan sonrası için verdiği sözleri mukayeseye davet ediyorum.

    Bugün bu salonda, AK Parti’nin 600 milletvekili adayı değil, Türkiye Yüzyılı’nı omuzları üzerinde azimle, gayretle, fedakarlıkla, cesaretle, dirayetle yükseltecek 600 kahraman görüyorum. Her birinizi, 81 vilayetimizde sizleri bağırlarına basmak için bekleyen milletime emanet ediyorum.”

    “ŞU ANDA BURADAKİ KATILIMI GÖRÜNCE MUTLULUĞUM DAHA DA ARTTI”

    Erdoğan, program başlamadan önce spor salonu önündeki yurttaşlara ise “Bu yolculuk, 14 Mayıs’a giden bir yolculuk. 14 Mayıs için hazır mıyız? 14 Mayıs’ta sandıkları patlatmaya var mıyız? Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? 14 Mayıs’ta Allah’ın izniyle sandıkları da patlatacağız ve yeni dönemin de müjdelerini vereceğiz. Şu anda buradaki katılımı görünce mutluluğum daha da arttı. Ankara Kapalı Spor Salonu’nun içi şu anda tıklım tıklım dolu. Sizler maalesef burada kaldınız. Şimdi de süratle beyannamemizi açıklamak suretiyle yola devam edeceğiz” diyerek seslendi.

  • KILIÇDAROĞLU’NDAN ERDOĞAN’A MÜLAKAT TEPKİSİ: “BENİM PROJELERİMİ ARTIK SADECE KONUŞABİLİRSİN, İMZA ATTIĞIN BU REZALETLERİ BEN DÜZELTECEĞİM”

    KILIÇDAROĞLU’NDAN ERDOĞAN’A MÜLAKAT TEPKİSİ: “BENİM PROJELERİMİ ARTIK SADECE KONUŞABİLİRSİN, İMZA ATTIĞIN BU REZALETLERİ BEN DÜZELTECEĞİM”

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuda işe alımda mülakatın kaldırılacağı vaadinde bulunması üzerine “Önce mülakatla torpille bütün gençleri sakatla, sonra seçime sayılı gün kala, benim projelerimle kendi yaptığın rezaleti kaldırma sözü ver. Erdoğan, benim projelerimi artık sadece konuşabilirsin, imza attığın bu rezaletleri ben düzelteceğim” açıklamasını yaptı.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün seçim bildirgesini açıklarken ‘Kamuda mülakat kalkacak’ vaadinde bulunması üzerine, kendisinin bunu çok daha önceden açıkladığını anımsattı. Kılıçdaroğlu, bugün Twitter hesabından Erdoğan için şu açıklamayı yaptı:

    “Önce mülakatla torpille bütün gençleri sakatla, sonra seçime sayılı gün kala, benim projelerimle kendi yaptığın rezaleti kaldırma sözü ver. Erdoğan, benim projelerimi artık sadece konuşabilirsin, imza attığın bu rezaletleri ben düzelteceğim.”

     

  • EKREM İMAMOĞLU: “BİZ; EŞİMİZLE, DOSTUMUZLA, DAMADIMIZLA ÇALIŞMIYORUZ. BİZ, BU MİLLETİN EVLATLARIYLA ÇALIŞIYORUZ”

    EKREM İMAMOĞLU: “BİZ; EŞİMİZLE, DOSTUMUZLA, DAMADIMIZLA ÇALIŞMIYORUZ. BİZ, BU MİLLETİN EVLATLARIYLA ÇALIŞIYORUZ”

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi için söylediği “Çivi bile çakamadı” sözüne yanıt vererek, “Onu anlıyorum. Onlar, Ekrem İmamoğlu ve ekibinin 4 yılda ortaya koyduğu performanstan biraz sıkıntı çekiyorlar. Çünkü onların misli misli fazlası iş yaptık. Niye anlayamıyorlar biliyor musunuz? Bizim iş yapma biçimimiz farklı. Biz; eşimizle, dostumuzla, kızımızla, damadımızla, oğlumuzla çalışmıyoruz. Biz, bu milletin evlatlarıyla çalışıyoruz. Orası, milletin malı. Arkadaş, üzülmeyin; milletin malı yine millette. Sadece sizi beğenmediler, yolladılar. 14 Mayıs günü size aynen ‘güle güle’ diyecekler” dedi.

    Ekrem İmamoğlu, bugün Tokat’ta düzenlenen Halk Buluşması’nda konuştu. İmamoğlu, şunları söyledi:

    “BEN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TEN İLHAM ALDIM, MİLLETİMİN GÖZÜNE ONUN GİBİ BAKIYORUM”

    “Hatırlarsanız, İstanbul’da büyük bir demokrasi mücadelesi verdik. Önce seçimi kazandık, hilelere başvurdular, seçimi elimizden almaya kalktılar. Onları yuhalamayın, onlar zaten iyi bir demokrasi tokadı yediler, hâlâ kendilerine gelemediler. Sonra tabii orada bir görev yaptıktan sonra, o görevimiz elimizden alınınca oraya vekaleten atanan kişi gelecek diye, benim makamımın arkasına astığım ve ta Beylikdüzü’nden beri yanımda taşıdığım portreyi kaldırdılar. O portrede Mustafa Kemal Atatürk, bir köylüyle konuşuyor. O köylü Tokatlı, Turanlı. Mustafa Kemal Atatürk, 1930’larda yaşanan ekonomik buhranla beraber Tokat ziyaretinde insanları, dertlerini dinliyor. Ve bu Tokatlı hemşerimizle bir araya geldiğinde dertlenmiş, biraz da zayıf bir insan, Ata’mızla konuşuyor. Diyor ki ‘İlacımız yok, ekecek tohumumuz yok. Ne yapacağız biz?’ Mustafa Kemal Atatürk, hemen talimat veriyor ve Ziraat Bankası üzerinden çiftçiye destek paketi ve bir kısım borçların silinmesiyle ilgili hamle yapıyor. O fotoğrafı gözünüzün önüne getirin, o işçi Atatürk tarafından nasıl dinleniyor? Mustafa Kemal Atatürk, vatandaşın, o köylü insanın gözünün içine bakıyor. Ben, hepinizin gözünün içine bakıyorum. Ben, Mustafa Kemal Atatürk’ten ilham aldım, milletimin gözüne onun gibi bakıyorum.

    “HALKÇI, DEMOKRAT, ÇİFTÇİSİNİ DÜŞÜNEN MİLLET İTTİFAKI GELİYOR”

    Yaklaşık 90 küsür yıl önce, Mustafa Kemal Atatürk’ün burada tarıma ne kadar önem verdiğini biliyoruz. Buraya gelirken beni karşılayan dostlarımın hemen yanında bir metruk bina gördüm; eski tütün fabrikası. Aslında Tokat, bir tarım şehri. Tokat, şu anda Türkiye’nin en fazla göç veren şehri. Tokat, bunu hak etmiyor. Tokat’ın verimli, bereketli toprakları, ovaları var. Tokat’ta tarımı hep birlikte ayağa kaldıracağız. Hep birlikte çiftçimizi var edeceğiz. İstanbul’da sadece 4 yıl içinde ortaya koyduğumuz destekle ve yaptığımız yatırımlarla, çiftçimize koyduğumuz fide yardımından mazot yardımına birçok hamleyle çiftçilik yapan insan sayımızı tam 12 kat artırdık. Siz çiftçiye fırsat verin, destek olun, o zaman bu çiftçi hem üretir hem kazanır hem kazandırır. Biz bunu yapacağız, bunu en iyi bilen biziz. Halkçı, demokrat, çiftçisini düşünen Millet İttifakı geliyor.

    “100 BİN ÖĞRETMEN ATAMASINI GÖREVE GELDİĞİMİZDE HEMEN YAPACAĞIZ”

    Öğretmenlere atama; evet, bizim taahhütlerimizden birisi. Biz, 100 bin öğretmen atamasını göreve geldiğimizde hemen yapacağız. Biz, şehirlerimizde ayrım yapmayacağız. Ben, İstanbul Belediye Başkanı’yım. İstanbul’umuzun 39 ilçesi var, Tokatlılar bilirler çünkü her Tokatlının İstanbul’da bir akrabası vardır. Ben, hangi ilçeye gidersem gideyim, o ilçenin belediye başkanını mutlaka davet ederim, mutlaka sahayı onunla gezerim. Gelirlerse, gelmezlerse onu bilmem. Ama belediye başkanıyla konuşurum, seçilmiş bir belediye başkanıdır, halk ona oyunu vermiştir, benim başımın tacıdır. Onun için biz, Tokat Belediye Başkanı kimmiş, Maraş Belediye Başkanı kimmiş, İstanbul Belediye Başkanı kimmiş, ayırt etmeksizin hepsine hizmet edeceğiz. Bu memleketteki bu ayrımcılığı ortadan kaldıracağız. Partizanlığı devletimizin bütün birimlerinde ortadan kaldıracağız.

    “14 MAYIS’TA HANIMEFENDİLERE ANNELER GÜNÜ HEDİYESİ VERMEYE GELİYORUZ”

    Ben, hanımefendilere birkaç soru sormak istiyorum. Ey hanımefendiler; bayram yaklaşıyor, bu bayramda gönlünüzden geçecek şekilde çocuklarınıza bir bayram alışverişi yapabilecek misiniz? Bizim geleneğimizde kadınlar, özellikle misafir ağırlarlar. Evlerine dostlarını davet ederler, onlara geniş bir sofra kurarlar. Ama bunun için alışveriş yapması lazım. Peki hanımefendiler, doya doya gidip alışveriş yapabiliyor musunuz? Hanımefendileri koruyan, çiftçilik yapan kadınların sosyal güvencesini veren, kadın haklarıyla ilgili mücadeleyi sonsuz derecede yüksek yapan, kadınlara şiddete karşı asla ve asla taviz vermeyen, kadın hakları meselesi üzerinden siyasi pazarlık yapmayan bir dönemi size getirecek olan Millet İttifakı iktidarı geliyor. 14 Mayıs’ta biz, hanımefendilere Anneler Günü hediyesi vermeye geliyoruz.

    “BU ÜLKENİN GENCİ, HAYALLERİNİ BU ÜLKEDE KURACAK”

    Sevgili gençler; bu ülkede emek, liyakat zinciri ne yazık ki kopmuştur. Biz, bunu yerine oturtacağız. Gençlere soruyorum; bir dayısı, bir tanıdığı yoksa, o partiye gidip üye olmamışsa işe girebilir mi? Gençler, işte bu düzeni ortadan kaldıracağız. Bu ülkenin genci, hayallerini bu ülkede kuracak. Bu ülkenin genci, hayallerini Tokat’ta kuracak. Erbaa’da, Reşadiye’de, Zile’de kuracak. Bizim gençlerimiz hayatı doya doya yaşamalılar; gülmeliler, eğlenmeliler, iyi eğitim almalılar. Gençleri özgür bırakmalısınız, gençleri üretime davet etmek için onlara iyi meslek sahibi yapacak fırsatlar tanımalısınız. Sevgili gençler; yüzünüzü güldürecek bir dönem getiriyoruz.

    “BU MİLLETİN ZENGİNLİĞİNİ 86 MİLYON İNSANLA PAYLAŞACAĞIZ”

    Sizlere, bu sürecin önderi, Millet İttifakı’nın kurucusu, Millet İttifakı ile demokrasi mücadelesinin başlangıcına imza atan 13. Cumhurbaşkanı’mız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamını getirdim. İşte Genel Başkan’ımız, cumhurbaşkanı adayımız ve inşallah 13. Cumhurbaşkanı’mız, sizlere söylediğim ve birçok daha fazla maddesi olan taahhütleri bir araya getirme konusunda güçlü bir masa kurdu. Altılı Masa kafa karıştırırmış, iş yapamazmış, sorun çıkarırmış. Hayır. Sorun ne, biliyor musunuz? Az önce size sordum, ekonomiden sağlığa… Bakın, toplumun yüzde 85’i eğitimden mutlu değil. Eğitimden gençlerin haklarına hukukuna, kadınlara, bütün konularda ülkemiz bugün sorunlu ise kaynağı, bugünün hükümeti ve bu hükümetin anlayışı. ‘Ben bilirim, ben her şeyi bilirim, benim başkasının aklına ihtiyacım yok, ben ne dersem o olur, ben ne dersem ona göre hareket edeceksiniz’ diyen; hak, hukuk, adaletin bütün zincirlerini kıran bu anlayışa karşı biz diyoruz ki güçlü bir demokrasi getireceğiz. Halkımızla birlikte konuşacağız, düşüneceğiz, üreteceğiz. Ve bütün bu milletin zenginliğini 86 milyon insanımızla paylaşacağız. Ama bunların dönemi, bir avuç insanla paylaşma dönemi. Biz diyoruz ki 86 milyon insanımızla paylaşacağız.

    “BU SEÇİMİ İLK TURDA KAZANACAĞIZ. İKİNCİ TUR YOK”

    İstanbul’da bir seçim yaşadık. Bu seçimi elimizden almak için bütün gayretleri gösterdiler. Yetinmediler, yüzlerce müfettiş yolladılar seçildikten sonra. Yetinmediler, uydurma bir dava açtılar. Yetinmediler, bu davada, olmayan bir suç üzerinden rekor bir ceza verdiler. Efendim neymiş, bu seçimi kazanacaklar ve seçimden sonra Ekrem İmamoğlu’nu siyasi yasaklı hale getirecekler. Mahkemeyi bir hâkime veriyorlar, hâkime hükmedemedikleri için, hâkim adaletli davranma çabasında olduğu için, -ki kendisi bu yörelerin gencidir- o hâkimi orada tutmuyorlar, sürüyorlar. Onun yerine başka bir hâkim getiriyorlar. O hâkimin de sözü onların elinde, o hâkimi başka taraftan köşeye sıkıştırılmışlar ve hâkim üzerinden bize ceza vermek ve bu seçimi kazandıktan sonra sözüm ona siyasi yasaklı hale getirmek için yol yürüyorlar. Ben, buradan bütün Tokatlı hemşerilerime söylüyorum; o bir avuç insan ve tabii ki Sayın Cumhurbaşkanı ne demişti? ‘İstanbul’u kazanan, Türkiye’yi kazanır’ demişti. Yetinmedi, ne dedi? ‘İstanbul’u kaybeden, Türkiye’yi kaybeder’ demişti. Son zamanlarda ilk kez doğruyu gördü. Bu seçimi kazanacağız. Bu seçimi ilk turda kazanacağız. İkinci tur yok, ilk turda kazanacağız.

    “KAZANANLAR KULÜBÜ DEĞİŞTİ”

    Bizim milletçe sevdiğimiz bir söz var; ‘Bugünün işini yarına bırakmayacaksın’. Biz, Millet İttifakı olarak, bugünün işini yarına bırakmayacağız, sandıklarda oy patlaması yapacağız. Ve İstanbul’da nasıl hep birlikte sandığa koştuk, sandığa sahip çıktık, Türkiye’de de aynısını yapacağız ve milletçe kazanacağız. 86 milyon insanımız kazanacak. Bunların kazanma dönemi bitti. Kazananlar kulübü değişti. Bir avuç insanın kazanan kulübü vardı, şimdi 86 milyon insanımızın kazanma zamanı geldi. Doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine kazanma vakti geldi.

    “GENÇLER DİYOR Kİ ‘SESİMİZİ KISMAYIN, TWİTTER’IMIZLA UĞRAŞMAYIN”

    Tokatla ilgili çok güzel sözler vardır. Bir başka söz daha var; ‘Sen sırtını Tokatlıya yasla, başka bir şey düşünme’. Tokatlı, sözünün eri ve sürece aklı başında bakan, sadakati yüksek, vatanperver insanlardır. Gençleri çok seviyorum ve gençlere çok güveniyorum. Güzel kızlarımız, oğullarımızdan çok şey beklediğimizi onlar da biliyor ama diyorlar ki ‘Bize destek olun, bizim önümüzü açın, bizi mutlu edin, bize iyi eğitim verin, sosyal yaşamımızı kısmayın, özgürlüklerimizi kısıtlamayın, sesimizi hiç kısmayın, bizim Twitter’ımızla uğraşmayın kardeşim, uğraşmayın’. Bizi bölmeyin. Gençlerin önyargısı yok, bu ülkenin geçlerinin tarih yazdığı anlar vardır. Kınalı Ali’yi bilirsiniz, Tokat’ın bir kahramanlık hikayesidir. Kınalı Ali, o küçücük yaşında, 17 yaşında askere gider ve askerde saçı kınalı diye asker arkadaşları ona güler. Komutanı sorar, ‘Niçin kına var?’ Der ki ‘Bilmiyorum, annem kına yaktı, saçıma sürdü’. Annesine mektup yazar, annesi cevap verir. Der ki ‘Kına gelinlere yakılır, gitsin yuvasına, çocuklarına kurban olsun diye. Kına koça yakılır, yaratana kurban olsun diye. Ben sana kına yaktım, vatanına kurban ol diye.’

    “ASLA BÖLÜNMEYECEĞİZ. GENÇLER, BÖLÜNMEK YOK DEĞİL Mİ”

    İşte bu ülkenin yiğit gençleri, kızlarımız, oğullarımız diyorlar ki ‘Biz, 21. yüzyılın gençleriyiz, biz teknolojinin gençleriyiz, üretiriz, yaratıcı gücümüz yüksek, engellerimizi kaldırın’. Kaldıracağız, bu ülkenin teminatı olan gençlerimizi ayağa kaldıracağız. Burada 30 bine yakın üniversiteli gencimiz var. İşte o gençlerimizi bilimle, ilimle, teknolojiyle buluşturacağız. Onlara fırsat tanıyacağız. Genç Kartlarıyla beraber fırsatları büyüteceğiz. Onların sosyal yaşamlarını güçlendireceğiz. Ve göreceksiniz, onlar yine bu millete ve memlekete, 21. yüzyılın diliyle ve usulüyle kurban olmaya devam edecekler. Onlar bu memlekete kurbanlar zaten, bu millete kurbanlar. Ben de sırtımı bu güzel ülkenin gençlerine yaslamaktan çok onur duyuyorum. Kendimi çok güçlü görüyorum. Özellikle gençlere diyorum ki bu seçim, sizin seçiminiz. Bu seçimde geleceğinize oy vereceksiniz. Bu seçim, 21. yüzyılın seçimi. Bu seçim, önümüzdeki yüzyılın seçimi. Cumhuriyet’in 100. yılın seçimi. Cumhuriyet’in 2. yüzyılının seçimi, dolayısıyla doğru karar vereceğiz. Asla bölünmeyeceğiz. Gençler, bölünmek yok değil mi? Asla ayrışmayacağız. Hedefimiz tek, bugünün işini yarına bırakmayacağız. Birliğin gücüne oy vereceğiz.

    “KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER YAN YANA GELDİ Mİ NASIL BİR GÜÇ YARATTIKLARINI BEN BİLİYORUM”

    2019’da Millet İttifakı’nın belki de güçlü o seçim mücadelesini nasıl kazandığını en iyi bilen benim. Çünkü İstanbul’da hep birlikte kazandık. 2019’daki o seçimde Millet İttifakı’nın gücünü ben biliyorum. Özellikle cumhurbaşkanı adayımız, 13. Cumhurbaşkanı’mız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener yan yana geldi mi nasıl bir güç yarattıklarını ben biliyorum. O fotoğraf şimdi büyüdü. Hem 6 lider bir arada hem de genel başkanım, 13. Cumhurbaşkanı’mız dedi ki ‘İstanbul’un Belediye Başkanı, sen de bizim yanımızda ol’.  Dedi ki ‘Mansur Bey, sen de yanımızda ol’. Gücümüzü büyütelim, milletimize dönelim ve milletçe 15 Mayıs sabahı itibarıyla ayağa kalkalım.

    “15 MAYIS SABAHI KALKTIĞINIZDA HAVA SİZE BİR BAŞKA GÜZEL GELECEK”

    15 Mayıs sabahı çok önemli. Size söz veriyorum; Allah bizi mahcup etmeyecek, biliyorum. 15 Mayıs sabahı kalktığınızda hava size bir başka güzel gelecek, yüzünüz gülecek, artık televizyonlarda saat başı konuşan yüzü asık bir insan görmeyeceksiniz. 15 Mayıs sabahı itibarıyla her gün vatanı ve milleti için çok çalışan bir heyeti görevde göreceksiniz. Biz, işimizi, görevimizi yapıyoruz.

    “BİZ; EŞİMİZLE, DOSTUMUZLA, DAMADIMIZLA ÇALIŞMIYORUZ. BİZ, BU MİLLETİN EVLATLARIYLA ÇALIŞIYORUZ”

    Sabah akşam, akıllarında Ekrem İmamoğlu. İstanbul’u kaybetmeye hâlâ alışamadılar. Öyle bir demokrasi tokadı yediler ki bir daha toparlanamadılar. En son İstanbul’da bir açılışta, Sayın Cumhurbaşkanı benimle ilgili, ‘Bir çivi çakamamışlar’ dedi. Onu anlıyorum. Onlar, Ekrem İmamoğlu ve ekibinin 4 yılda ortaya koyduğu performanstan biraz sıkıntı çekiyorlar. Çünkü onların misli misli fazlası iş yaptık. Bakıyorlar ki ‘Bunlar nasıl başardılar?’ Niye anlayamıyorlar biliyor musunuz? Bizim iş yapma biçimimiz farklı. Biz; eşimizle, dostumuzla, kızımızla, damadımızla, oğlumuzla çalışmıyoruz. Biz, bu milletin evlatlarıyla çalışıyoruz. Orası, milletin malı. Arkadaş, üzülmeyin; milletin malı yine millette. Sadece sizi beğenmediler, yolladılar. 14 Mayıs günü size aynen ‘güle güle’ diyecekler.

    “GÖREVİ BAŞINDAYKEN EN FAZLA İZİN KULLANAN SAYIN CUMHURBAŞKANIDIR”

    Bir de diyorlar ki ‘Ekrem İmamoğlu anca gezer. Anadolu’nun her yerine gider’. Gideceğim, çünkü ben demokrasi mücadelesi veriyorum. Çünkü ben neferim, milletin neferi. ‘Çok çalışacağım’ dedim. Beni gördükçe sizi yoracağım. O kadar çok çalışacağım ki siz beni izlerken yorulacaksınız. Aramızda kalsın; İstanbul’da en fazla gezmiş belediye başkanı kim sizce? Anladınız siz kim olduğunu. Adalet biraz şüpheli bir şey. Başınıza gelir, ben söyleyeyim. Görevi başındayken en fazla izin kullanan, gezen, Sayın Cumhurbaşkanı. Bizde belgesi var. Biz boşuna gezmiyoruz. Biz, şu anda bir demokrasi seferberliği başlattık ve onun için vatanın her köşesini dolaşacağız, sizinle dertleşeceğiz. Bu seçimi kazanmak zorundayız ve kazanacağız. Herkesle konuşmaya, farklı düşünen vatandaşlarımızı, komşularınızı, eşinizi, dostunuzu, akrabalarınızı ikna etmek için var gücünüzle çalışmaya var mısınız? Hep birlikte 14 Mayıs günü sandıklara koşup oy rekoru kırmaya var mısınız? Hep birlikte sandıklara sahip çıkmak için ama Millet İttifakı’nın partilerine, ama Türkiye gönüllülerine katılarak görev almaya var mısınız? O zaman bundan sonra, her şey çok güzel olacak. Tokat diyorsa olur.”

  • AKP’DE FUAT OKTAY VE 15 BAKAN LİSTE BAŞINDAN ADAY GÖSTERİLDİ. KOCA VE AKSOY İLE BİNALİ YILDIRIM’IN ARALARINDA OLDUĞU 12 YÖNETİCİ LİSTEDE YER ALMADI

    AKP’DE FUAT OKTAY VE 15 BAKAN LİSTE BAŞINDAN ADAY GÖSTERİLDİ. KOCA VE AKSOY İLE BİNALİ YILDIRIM’IN ARALARINDA OLDUĞU 12 YÖNETİCİ LİSTEDE YER ALMADI

    EMİNE KAPLAN

    AKP’nin YSK’ya verdiği milletvekili aday listesinde; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve 15 bakan liste başından aday gösterilirken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Aksoy listede yer almadı. AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 8 parti yöneticisi, AKP Grup Başkanı İsmet Yılmaz ve 3 grup başkanvekili ile TBMM Başkanı Mustafa Şentop da aday yapılmadı. Cumhur İttifakı’na katılan DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ve HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu İstanbul, AKP’ye geçen Mehmet Ali Çelebi İzmir, İYİ Parti’den geçen İsmail Ok da Balıkesir’den aday gösterildi. 3 dönem kuralına takılan 65 milletvekiliyle birlikte toplam 181 milletvekili aday yapılmadı.

    AKP, YSK’ye sunduğu 28. Dönem TBMM milletvekili aday listesini açıkladı.

    BAKANLAR LİSTE BAŞI, 2 BAKAN LİSTEDE YOK

    Listeye göre; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve bakanları milletvekili adayı yapacağı açıklamasına karşın 2 bakan liste dışı kaldı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy aday yapılmadı.

    SOYLU İSTANBUL, AKAR KAYSERİ, BOZDAĞ ŞANLIURFA’DAN ADAY GÖSTERİLDİ

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Ankara 3. Bölge, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu Trabzon, Ticaret Bakanı Mehmet Muş Samsun, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci Kahramanmaraş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank Bursa 2. Bölge, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Kayseri, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer Ordu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İstanbul 2. Bölge, Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati Mersin, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu İzmir 1. Bölge, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez Eskişehir, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Antalya, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum İstanbul 1. Bölge, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin Ankara 2. Bölge, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık Osmaniye, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Şanlıurfa’da lhiste başından aday gösterildiler.

    HÜDA PAR GENEL BAŞKANI YAPICIOĞLU İSTANBUL’DAN

    Cumhur İttifakı’na katılan DSP Genel Başkanı Önder Aksakal İstanbul 2. bölge 4. sıradan aday gösterildi.

    HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu İstanbul 3. Bölge 4. sıra, Genel Sekreteri Şehzade Demir, Gaziantep 6. sıra, Parti Sözcüsü Serkan Ramanlı Batman 2. sıra, Diyarbakır İl Başkanı Faruk Dinç, Mersin 4. sırada yer aldı

    CHP’den AKP’ye geçen Mehmet Ali Çelebi İzmir 1. Bölge 4. sıra, İYİ Parti’den geçen İsmail Ok Balıkesir 1. sıra ve Tuba Vurol Çokal Antalya 3. sıradan aday gösterildi.

    ŞENTOP DA LİSTEDE YOK

    Halen Tekirdağ Milletvekili olan TBMM Başkanı Mustafa Şentop da AKP aday listesinde yer almadı.

    8 PARTİ YÖNETİCİSİ LİSTE DIŞINDA KALDI

    AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Genel Başkan Yardımcıları Hayati Yazıcı, Ali İhsan Yavuz, Hamza Dağ, Mehmet Özhaseki, Nurettin Canikli, Vedat Demiröz ve Fatih Şahin listede yer almadı.

    “6284 KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR” DİYEN ÖZLEM ZENGİN İSTANBUL’DAN ADAY GÖSTERİLDİ

    Genel Başkan Yardımcılarından Numan Kurtulmuş, İstanbul 3. Bölge 1. sıra, Erkan Kandemir İstanbul 1. Bölge 2. sıra, Efkan Ala Bursa 1. Bölge 1. sıra, Jülide Sarıeroğlu Ankara 1. Bölge 2. sıra, Belgin Uygur Balıkesir 2. sıra, Leyla Şahin Usta Ankara 3. Bölge 2. sıra, Çiğdem Karaaslan Samsun 2. sıradan aday gösterildi.

    Milletvekili olmayan Genel Başkan Yardımcılarından Mustafa Şen Trabzon 2. Sıra, Ömer İleri Ankara 3. Bölge 3. sıra ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik de Adana 1. sıradan listeye girdi.

    GRUP YÖNETİMİNDEN 4 İSİM LİSTEDE YOK

    AKP Grup Başkanı İsmet Yılmaz, Grup Başkanvekilleri Mustafa Elitaş, Bülent Turan ve Yılmaz Tunç listede yer almazken, Muhammet Emin Akbaşoğlu ise Çankırı 1. sıradan, “6284 sayılı kanun kırmızı çizgimizdir” sözleri nedeniyle tepki gösterilen Özlem Zengin İstanbul 3. Bölge 2. sıradan aday gösterildi.

    181 MİLLETVEKİLİ ADAY YAPILMADI

    Üç dönem kuralına takılan 65 isimle birlikte toplam 181 AKP milletvekili yeniden aday gösterilmedi. 

    GAZETECİ ADAYLAR

    AKP listelerinde çok sayıda gazeteci de milletvekili adayı olarak yer aldı. Hulki Cevizoğlu İstanbul 1. Bölge 6. sıra, A Haber’den Şebnem Bursalı İzmir 1. Bölge 3. sıra, Star Gazetesi yazarı Halime Kökçe İstanbul 3. Bölgeden 15. sıradan aday oldu.

    MELİH GÖKÇEK’İN OĞLU OSMAN GÖKÇEK DE ADAY

    Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek, Ankara 2. Bölge 5. sıradan aday gösterilirken, Bülent Arınç’ın oğlu Mücahit Arınç Manisa 4. sıradan aday yapıldı.

     

  • DSP’DE ÜÇ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI PARTİDEN İSTİFA ETTİ

    DSP’DE ÜÇ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI PARTİDEN İSTİFA ETTİ

    Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal’ın 14 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı’nı destekleyeceklerini açıklamasının ardından DSP Genel Başkan Yardımcıları Onur İste, Dilara Tambova ve Selçuk Karakülçe partiden istifa ettiklerini duyurdu.

    AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bugün DSP Genel Merkezi’ni ziyaret etmişti. Yıldırım, “Bu seçimde beraber yürüme teklifini yaptık” demişti. DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, bu ziyaretin ardından 14 Mayıs seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceklerini ve AKP listelerinden seçime gireceklerini açıklamıştı.

    Bu gelişmeler üzerine DSP Genel Başkan Yardımcıları Onur İste, Dilara Tambova ve Selçuk Karakülçe, sosyal medya hesaplarında partiden istifa ettiklerini açıkladı.

    Onur İste, şu paylaşımı yaptı:

    “Sevgili dostlarım, ben hep olduğum yerdeyim. Bunun gereği olarak, bugün itibariyle, şimdiye kadar gururla yürüttüğüm DSP genel başkan yardımcılığı görevimden istifa etmiş bulunuyorum. Saygısını ve sevgisini esirgemeyen herkese teşekkür ederim.”

    Dilara Tambova ise şu açıklamayı yaptı:

    “Partimizin! Bugün içinde bulunduğu durum nedeniyle; benim açımdan, doğrultu tutarlılığı taşımayacağı inancımdan dolayı; yaklaşık 5 dönemdir, büyük bir gurur ve özveriyle sürdürmüş olduğum DSP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden, istifa etmiş bulunmaktayım”

    Selçuk Karakülçe ise Facebook hesabından şu mesajı yayınladı:

    “Bugün itibari ile Demokratik Sol Parti Genel Başkan Yardımcılığı görevimden ayrılmış bulunuyorum. Tüm kamuoyuna saygılarımla.”

     

  • KEMAL KILIÇDAROĞLU’NDAN MAHİR AKKOYUN’A GEÇMİŞ OLSUN TELEFONU

    KEMAL KILIÇDAROĞLU’NDAN MAHİR AKKOYUN’A GEÇMİŞ OLSUN TELEFONU

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hayat pahalılığı ile ilgili hazırladığı etiketler nedeniyle gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan tasarımcı Mahir Akkoyun’u telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini iletti.

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hayat pahalılığı ile ilgili hazırladığı etiketler nedeniyle gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan tasarımcı Mahir Akkoyun’u telefonla aradı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Mahir Akkoyun’a geçmiş olsun dileklerini iletti.

    Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin fotoğraflarının yer aldığı “Bu ürün size pahalı mı geldi? Erdoğan sayesinde” yazılı etiketleri tasarlayıp sosyal medya hesaplarından paylaşan grafiker Mahir Akkoyun bu sabah gözaltına alınmış, akşam saatlerinde serbest bırakılmıştı.

     

  • GÖRSEL İLETİŞİM TASARIMCISI MAHİR AKKOYUN, SERBEST BIRAKILDI… AKKOYUN: “BU YOKSULLUĞU, SEFALETİ GÜNDEME GETİRMEMDEN ÇOK RAHATSIZ OLDULAR. RAHATSIZ ETMEYE DE DEVAM EDECEĞİM”

    GÖRSEL İLETİŞİM TASARIMCISI MAHİR AKKOYUN, SERBEST BIRAKILDI… AKKOYUN: “BU YOKSULLUĞU, SEFALETİ GÜNDEME GETİRMEMDEN ÇOK RAHATSIZ OLDULAR. RAHATSIZ ETMEYE DE DEVAM EDECEĞİM”

    KERİM UĞUR

    Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin fotoğraflarının üzerinde yer aldığı, “Bu ürün size pahalı mı geldi? Erdoğan sayesinde” yazılı etiketlerini tasarlayıp sosyal medya hesaplarından paylaşan grafiker Mahir Akkoyun, serbest bırakıldı. Akkoyun, serbest bırakılmasının ardından, İzmir Adliyesi önünde; “Milyonlarca insanın bu tasarımları benimsemesi, bunları sokaklara, marketlere, gıda reyonlarına, ürünlerin üzerine yapıştırması aslında benim tam olarak hayat pahalılığını gündeme getirme amacımı nihayetine erdirmiş oldu… Söylediğim şeyin sadece benimle sınırlı kalmaması, birçok insanın söylediği şeyle aynı olması ve bir gün öncesinde belki binleri aşan şeyin bugün milyonlarca insanın dilinde olması benim için çok mutluluk verici. Bu yoksulluğu, sefaleti gündeme getirmemden çok rahatsız oldular. Rahatsız etmeye de devam edeceğim” dedi.

    Eleştirel görsel tasarımlar hazırlayan ve son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin fotoğraflarının yer aldığı; “Bu ürün size pahalı mı geldi? Erdoğan sayesinde” yazılı etiketleri tasarlayıp sosyal medya hesaplarında paylaşan Mahir Akkoyun, bu sabah saatlerinde gözaltına alınmıştı. Akkoyun, sosyal medya hesabında “Gözaltına alınıyorum, Konak Güvenlik Şube” mesajını paylaşmıştı.

    Mahir Akkoyun, bugün akşam saatlerinde serbest bırakıldı. Akkoyun, serbest bırakılmasının ardından İzmir Adliyesi önünde şöyle konuştu:

    “GÖRDÜĞÜMÜZ DAYANIŞMA BU HALKIN YOKSULLUĞA, SEFALETE İŞÇİSİYLE, EMEKÇİSİYLE, KADINIYLA, ÖĞRENCİSİYLE HEP BERABER TEPKİ GÖSTERDİĞİ VE BİRBİRİNE SAHİP ÇIKTIĞI BİR ZEMİNİN VARLIĞINI GÖSTERMİŞ OLDU”

    “Yaptığım tasarımların birçoğu bu ülkede halihazırda var olan yoksulluğu, sefaleti, yüksek fiyatları ele alan, bunlara dair bir şey söyleyen ve bu yoksulluğun, sefaletin sorumlularına karşı bir şeyleri ifade eden tasarımlardı. Milyonlarca insanın bu tasarımları benimsemesi, bunları sokaklara, marketlere, gıda reyonlarına, ürünlerin üzerine yapıştırması aslında benim tam olarak hayat pahalılığını gündeme getirme amacımı nihayetine erdirmiş oldu. Bugün gördüğümüz dayanışma da aslında bu halkın yoksulluğa, sefalete işçisiyle, emekçisiyle, kadınıyla, öğrencisiyle hep beraber tepki gösterdiği ve birbirine sahip çıktığı bir zeminin varlığını göstermiş oldu.

    “BU YOKSULLUĞU, SEFALETİ GÜNDEME GETİRMEMDEN ÇOK RAHATSIZ OLDULAR. RAHATSIZ ETMEYE DE DEVAM EDECEĞİM”

    Bu açıdan mutluyum. Söylediğim şeyin sadece benimle sınırlı kalmaması, birçok insanın söylediği şeyle aynı olması ve bir gün öncesinde belki binleri aşan şeyin bugün milyonlarca insanın dilinde olması benim için çok mutluluk verici. Bu söylediklerimden çok rahatsız oldular. Bu, bunu gösteriyor. Bu yoksulluğu, sefaleti gündeme getirmemden çok rahatsız oldular. Rahatsız etmeye de devam edeceğim.”

    İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ise şunları söyledi:

    “BU SEÇİMİ ŞU FARKLI AŞAMALARA TAŞIMAYA ÇALIŞAN BİR ANLAYIŞIN HALEN YURTTAŞLARA SÖZ SÖYLEDİĞİNİ, PARMAK SALLADIĞINI GÖRÜYORUZ”

    Bugün yeni bir hukuksuzluğa tanık olduk. Bizler, hukukçular, barolar, yurttaşlar gözümüzü açtığımız anda yeni bir hukuksuzluğun yaşanacağını çok iyi biliyoruz. Çünkü süreç bizi gerçekten hukukun üstünlüğünün, yargının tarafsız ve bağımsız olmadığı bir sürece dayattı. Çok yakın bir tarihte seçim var. Bu seçimi şu ya da bu biçimde farklı aşamalara taşımaya çalışan bir anlayışın halen yurttaşlara, barolara, avukatlara, muhalif olan her kimliğe söz söylediğini, parmak salladığını görüyoruz. Benzer konuları ve olayları yaşamıştık. Bundan sonra da yaşamaktan korkmuyoruz. Çünkü bizler bugün yaşanan hukuksuzluğa karşı meslektaşlarımızla birlikte, güçlü bir biçimde karşı durmaya çalıştık.

    “BU SORUŞTURMA, BAŞINDAN SONUNA KADAR HUKUKA AYKIRI. HEM USUL HEM ESAS AÇISINDAN HUKUKA AYKIRI”

    Aslında yapılan şey bir eleştiri, bir düşüncenin ifade edilmesidir. Ülkemizde anayasal bir haktır. Bu ülkede, düşüncenin sadece düşünce olarak kalmasını isteyen ancak bunun ifade edilmesini istemeyen bir anlayış var. Biz geçtiğimiz dönemlerde, Dezenformasyon Yasası açıklandığında, kabul edildiğinde bunun sakıncalarını, çok net ve açık bir biçimde basın toplantısında ifade etmiştik. Söylediklerimizin hayata geçirilmeye çalışıldığını yine görüyoruz. Bu soruşturma, başından sonuna kadar hukuka aykırı. Hem usul hem esas açısından hukuka aykırı. Bugün Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi tarafından değerli Mahir arkadaşımız, koşulsuz ve derhal serbest bırakılmıştır. En azından böyle bir sonucun varlığı, bizleri buruk da olsa memnun ediyor. Bundan sonra böyle soruşturmalara muhatap olmama adına İzmir Barosu, geçmişten bugüne olduğu gibi hukuk mücadelesini yükselterek devam edecektir. Her türlü haksızlığın karşısında durmaya devam edecektir. Çünkü avukatlar ve İzmir Barosu hiçbir zaman biat etmeden, vazgeçmeden mücadelesini yükselterek devam edecektir.”

    “SUÇLAMA CUMHURBAŞKANINA HAKARET”

    Gazetecilerin Akkoyun’un neyle suçlandığı sorusu üzerine Yılmaz, şu yanıtı verdi:

    “Suçlama Cumhurbaşkanına hakaret. İkinci bir dosya var. Seçim kanununa muhalefet. O ayrıldı. Sadece Cumhurbaşkanına hakaretten bir soruşturma yürütülüyor idi. Yapılan stickerlar da zaten kelimesel anlamda hakaret içeren bir cümle yok. Hiçbir şey yok. Zaten Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’nde de bunun ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğini ve suç teşkil etmediği yönünde bir karar var. Bu karar sonuna kadar doğrudur. Biz bu kararın İzmir’de bir mahkeme tarafından veriliyor olmasını da takdirle karşılıyoruz.”