Etiket: türkiye

  • KADIN CİNAYETLERİNİ DURDURACAĞIZ PLATFORMU: MAYISTA 40 KADIN ERKEKLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ

    KADIN CİNAYETLERİNİ DURDURACAĞIZ PLATFORMU: MAYISTA 40 KADIN ERKEKLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ

    Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre, 40 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 22 kadınsa şüpheli şekilde ölü bulundu. Mayıs ayında 7 kadının öldürülme bahanesi ise kendi hayatlarına dair karar almak istemeleri oldu.

    Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2023 Mayıs Raporu’nu yayınladı. Buna göre, mayısta 40 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 22 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Öldürülen 40 kadından 7’sinin boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesiyle öldürüldüğüne işaret edilen raporda şunlara yer verildi:

    MAYISTA 40 KADIN CİNAYETİ, 22 ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMÜ

    Türkiye’de kadın cinayetlerini durdurma mücadelesi 13 yıldır devam ediyor. Platform olarak, ihtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. İçişleri Bakanlığı ise kaç kadının, neden, nasıl, kim tarafından öldürüldüğünü açıklamak yerine, kadın cinayeti verilerinin yanlış hazırlandığını söyleyerek gerçekleri çarpıtıyor. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz. 

    7 KADIN HAYATINA DAİR KARAR ALMAK İSTEMESİ BAHANESİYLE ÖLDÜRÜLDÜ

    Bu ay 40 kadın cinayeti işlenmiş, 22 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 40 kadından 7’si boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 1’i ekonomik bahane ile, 2’si boşanmaya sebep olduğu bahanesi ile, 1’i tokat attığı bahanesi ile, 1’i gürültü bahanesiyle öldürüldü. 28’inin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. 28 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.

    KADINLAR EN ÇOK, EVLİ OLDUĞU YA DA BOŞANDIĞI, TANIDIĞI YA DA BİRLİKTE OLDUĞU ERKEKLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ

    Mayıs ayında öldürülen 40 kadının 12’si evli olduğu erkek, 8’i tanıdığı biri, 7’si birlikte olduğu erkek, 3’ü eskiden evli olduğu erkek, 3’ü eskiden birlikte olduğu erkek, 3’ü oğlu, 2’si kardeşi, 2’si akrabası tarafından öldürülmüştür. Bu ay kadınların yüzde 30’u evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.

    KADINLAR EN ÇOK EVLERİNDE ÖLDÜRÜLDÜ

    Kadınların 30’u evinde, 7’si sokakta, 1’i arabada, 1’i ıssız bir yerde öldürülmüştür. 1 kadının öldürüldüğü yer tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 75’i evlerinde öldürüldü. 

    KADINLAR EN ÇOK ATEŞLİ SİLAHLA ÖLDÜRÜLDÜ

    Bu ay öldürülen kadınların 20’si ateşli silahlarla, 14’ü kesici aletlerle, 4’ü darp edilerek, 1’i boğularak, 1’i yakılarak öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 50’si ateşli silah ile öldürüldü.”

  • EŞİK: “TÜM KADIN VE EŞİTLİKÇİ ERKEK VEKİLLERE KADIN HAKLARINI YOK ETME GİRİŞİMLERİNE HAYIR DEMELERİNİN ANAYASA’NIN BİR GEREĞİ OLDUĞUNU HATIRLATIYORUZ”

    EŞİK: “TÜM KADIN VE EŞİTLİKÇİ ERKEK VEKİLLERE KADIN HAKLARINI YOK ETME GİRİŞİMLERİNE HAYIR DEMELERİNİN ANAYASA’NIN BİR GEREĞİ OLDUĞUNU HATIRLATIYORUZ”

    CEREN BALA TEKE

    Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), “Bu ülkede milyonlarca kadın, kaynağını laiklikten alan Medeni Kanun’la garantiye alınmış olan haklarını özümsemiş, 100 yıldır bu hukuk sisteminde yaşamaktadır. Hiç kimse ama hiç kimse kadınları bu haklarından vazgeçiremeyecektir.Tüm kadın ve eşitlikçi erkek vekillerine, önümüzdeki süreçte Meclis’e getirilebilecek kadın haklarını yok etme girişimlerine hayır demelerinin, edecekleri milletvekili yemininin ve Anayasa’nın bir gereği olduğunu hatırlatıyoruz” açıklamasını yaptı.

    Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), 28’inci Dönem milletvekillerine kadın haklarının korunması için çağrı yaptı. EŞİK’ten bugün yapılan yazılı açıklama şu şekilde:  

    “14 Mayıs 2023 seçimleri ile Türkiye tarihinin en kadın düşmanı meclis çoğunluğu oluştu. Kadın erkek eşitliğine karşı söylem ve uygulamalarında dozu her geçen gün artıran R. T. Erdoğan, 28 Mayıs’ta tekrar cumhurbaşkanı seçildi. Böylece laik hukuk sistemine ve kadın haklarına yönelik ciddi geriye gidişlerin gündeme geleceği (nden endişe duyulacak/ duyduğumuz) bir dönem başladı. Seçim kampanyası boyunca eğitim hakkından, çalışma ve miras hakkına dek; kadınların doğumdan ölüme sahip olduğu tüm haklar tartışmaya açıldı. Karma eğitim, seyahat hakkı, boşanma ve nafaka haklarının geri alınacağı dillendirildi. Kadın karşıtı programlar içinde yalnız kadınların sahiplendirilmesi bile yer aldı. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Şiddet Yasası karşıtı söylemler ile kadınların şiddetsiz bir yaşam hakkını korumaya yönelik tüm mevzuat ve kurumlar hedef alındı. LGBTİ+’lar seçim kampanyasının her aşamasında hedef gösterildi ve yeni Meclis’in önüne ilk işlerden biri olarak LGBTİ+ varoluşu suç haline getirmek hedefi konuldu.

    “İKTİDAR BLOĞU, MECLİS’TE BU POLİTİKALARI AÇIKÇA DESTEKLEYİP SAVUNACAK VEKİLLER SEÇTİRDİ”

    İktidar bloğu, mecliste bu politikaları açıkça destekleyip savunacak vekiller seçtirdi. Yeni meclis daha yemin töreni bile yapılmadan, bir vekilin 3 eşli olmasıyla gündem oldu. Yeniden Refah Partili bu vekil YRP’nin seçim öncesinde bir seçim vaadi olarak topluma sunduğu, kadınları erkeğe tabi, itaatkâr hizmetkarlar olarak konumlandıran hukuk anlayışının sembolü oldu. AKP’nin iktidarı boyunca adım adım fiilen yürürlüğe koyduğu paralel dini hukukun, 28. Dönem Meclisi’nin ana gündemi olacağı, Hüda-Par seçim vaatlerinde açıkça dile getirildiği gibi meclis çatısı altında çok hukukluluğun tartıştırılacağı şimdiden görülüyor.

    “EL ZİNASI, GÖZ ZİNASI GİBİ UYDURULMUŞ KAVRAMLARLA KADINLARIN KAMUSAL ALANDA GÖRÜNMESİ BİLE ZİNA KAVRAMINA EKLENEBİLİYOR”

    2015 yılında, Anayasa Mahkemesi’nin Türk Ceza Kanunu’ndaki resmi nikah olmaksızın dini nikah yapanlara veya yaptıranlara ceza getiren hükmünün iptal edilmesi, erkek çok eşliliğinin ve çocuk yaşta evlendirmelerin yani çocuk cinsel istismarının önünün açılması için en kritik adımlardan birisiydi. Bunu 2017 yılında müftülük nikahının yasallaştırılması izledi. Bugün Yeniden Refah Partisi ve HÜDA-PAR gibi partilerin seçim propagandalarına ve mesajlarına baktığımızda zinanın suç haline getirilmesi, flörtün yasaklanması gibi vaatlere rastlıyoruz. Genelde sadakatsizlik yapanlar erkekler olduğu için kadınlar zinanın yeniden suç olması talebini yanlış yorumlayıp, sadakatsiz kocaların cezalandırılacağını sanarak destekleme eğilimine giriyorlar. Oysaki, İslam’ın bu çarpıtılmış yorumlarında aslında erkeğin zinası diye bir suç pek yok. 4 eşe kadar dini nikahlı, 4 eşten sonra ise sınırsız sayıda kadınla nikahsız olarak evlenmeye hakkı olduğunu düşünen bir erkekler iktidarı ile karşı karşıyayız. Erkekler açısından zina ancak bir başka erkeğin mülkü addedilen kadınlarla birliktelik halinde söz konusu. Kadınların zina yapmış sayılması için cinsel beraberlik bile gerekmiyor; el zinası, göz zinası gibi uydurulmuş kavramlarla kadınların kamusal alanda görünmesi bile zina kavramına eklenebiliyor. Öte yandan idam cezasının geri getirilmesi talepleri yükseltilirken, kadınlar için de zina iddiasıyla recm cezasının da altyapısı, en azından psikolojik ortamı oluşturulmaya çalışılıyor.

    “ÇOCUK CİNSEL İSTİSMARININ VE ÇOCUK YAŞTA EVLENDİRMELERİN ÖNÜ AÇILIYOR”

    Erkek çok eşliliği meselesi, çocuk cinsel istismarı ile de doğrudan doğruya ilişkili bir kavram. Çünkü Türkiye kadın hareketinin on yıllardır mücadelesini verdiği gibi, çocuklarla cinsel ilişki yaşı ve evlilik yaşı konusunda bu ülkenin bir kısım muhafazakâr ve dinbazları tarafından İslam dininde kız çocukları için 9, erkek çocukları için 12 yaşta evlilik meşruymuş gibi gösterilerek çocuk cinsel istismarının ve çocuk yaşta evlendirmelerin önü açılıyor. Erkek çok eşliliği ile çocuk cinsel istismarının iç içe olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bunun çok acı sonuçlarından birisi yoksullaştırılmış ailelerin ve sığınmacıların kız çocuklarının ikinci, üçüncü veya dördüncü eş olarak alma furyasıdır. Bu gerçeği hiç kimse görmek ve dillendirmek istemiyor.

    “KADINA ŞİDDETİN OLAĞAN BİR OLGU OLDUĞUNU KABUL ETTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR”

    Yeni mecliste oluşan eşitlik karşıtı erkek ittifakı, önümüzdeki yasama döneminde kadın ve kız çocuklarının hayatlarının daha çok tartışılacağı, kadınları ve çocukları babalarının ve kocalarının ‘mülkü’ olarak tanımlayan ve onlardan gelecek her türlü ekonomik, fiziksel, cinsel, duygusal şiddeti hoş gören ve buna devletin müdahale etmeyeceği bir toplum yaratmak istiyorlar. Onun için İktidar bloğuna mensup öncelikle erkek milletvekilleri seçim sürecinde İstanbul Sözleşmesine dair 6251 sayılı uygulama kanunun bile ortadan kaldırılması, 6284 sayılı şiddet yasasının lağvedilmesi gibi taleplerle ortaya çıkmaktan, bunları topluma seçim vaadi olarak sunmaktan çekinmediler. Arzu edilen toplum, gücü gücü yetene; hiçbir sınırlama, müdahale, ceza ve yaptırım olmaksızın şiddet uygulayabildiği bir toplum. Kadına şiddetin olağan bir olgu olduğunu kabul ettirmeye çalışıyorlar. Yeni meclisteki tüm siyasi görüşlerden kadın vekillere çok önemli görevler düşüyor. Ve tabii ki bu ülkenin kadınları ve çocuklarına böylesi bir hayatın layık görülmesine itirazı olan eşitlikçi erkek vekillere de.

    “YASALARA DOKUNMAYIN UYGULAYIN”

    Çok iyi bilinmelidir ki; başka seçenek bırakılmamış, zorla ikna edilmiş tek tük kadınların çok eşliliği onaylayan beyanlarına bakılarak erkek çok eşliliği ve çocuk yaşta evlilik adı altında çocuk cinsel istismarı meşrulaştırılamaz. Bu ülkede milyonlarca kadın, kaynağını laiklikten alan Medeni Kanun’la garantiye alınmış olan haklarını özümsemiş, 100 yıldır bu hukuk sisteminde yaşamaktadır. Hiç kimse ama hiç kimse kadınları bu haklarından vazgeçiremeyecektir. Tüm kadın ve eşitlikçi erkek vekillerine, önümüzdeki süreçte meclise getirilebilecek kadın haklarını yok etme girişimlerine hayır demelerinin, edecekleri milletvekili yemininin ve Anayasa’nın bir gereği olduğunu hatırlatıyoruz. Yasalara dokunmayın uygulayın.”

     

  • LÖSEV’İN İYİLİK TIR’I EDREMİT’TE

    LÖSEV’İN İYİLİK TIR’I EDREMİT’TE

    Lösemili Çocuklar Vakfı’nın (LÖSEV) lösemili ailelere yardım dağıtan İyilik TIR’ı Edremit ilçesine geldi.

    LÖSEV tarafından oluşturulan İyilik TIR’ı, lösemili çocuklar ve kanser hastası yetişkinlerle dayanışmak için Edremit ilçesine geldi. İyilik TIR’ı, bağışlanan kuru gıda, giyim, kırtasiye, oyuncak gibi ayni yardımları Cumhuriyet Meydanı’nda lösemili çocuk ve yetişkin hastalara dağıttı.

    LÖSEV Bursa İl Koordinatör Yardımcısı Aslı Sakarya, LÖSEV olarak ‘Anadolu’ya TIR Dolusu LÖSEV Yardımı’ projesi ile Türkiye‘nin dört bir yanında ihtiyaç sahibi hasta ve ailelerine yardımlar ulaştırmaya çalıştıklarını belirterek, İyilik TIR’ının sırası ile Edremit, Akçay, Ören, Ayvalık, Çanakkale ve Balıkesir’de olacağını kaydetti. 

    25 yıldır başta lösemili çocuklar olmak üzere tüm yetişkin kanser hastalarının elinden tutup yalnız bırakmadıklarını aktaran Sakarya, “Edremit’te vakfa kayıtlı hastaları TIR’larımıza davet ediyoruz. Gelip buradan kendileri arzu ettikleri şekilde yardımlarını seçerek alabiliyorlar. Ayrıca yanında gıda kolisi ve hijyen paketi de hastalarımıza teslim ediyoruz” dedi. 

    Yaklaşan Kurban Bayramı’nda da LÖSEV’e yapılan bağışların önem taşıdığını paylaşan Sakarya, şöyle devam etti:

    “Kurban bağışları vakfımız için oldukça önem taşıyor. Vekâleten aldığımız kurbanların kesimlerini bayram sürecinde gerçekleşiyoruz. Etlerin tamamını bir seferde hastalarımızın tüketmesi mümkün olmayacağı için Diyanet’ten icazetle takas usulüyle yıl boyu hastalarımıza ulaştırmaya devam ediyoruz.”

    Sakarya, bu yılki LÖSEV kurban bedelinin ise 5 bin 450 lira olarak belirlendiğini bildirdi.

  • BÜYÜKELÇİ GIORGIO MARRAPODI: İTALYA’NIN HER ZAMAN SİZİN YANINIZDA OLDUĞUNDAN VE OLACAĞINDAN EMİN OLABİLİRSİNİZ

    BÜYÜKELÇİ GIORGIO MARRAPODI: İTALYA’NIN HER ZAMAN SİZİN YANINIZDA OLDUĞUNDAN VE OLACAĞINDAN EMİN OLABİLİRSİNİZ

    MELİS YILDIRIM

    İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Giorgio Marrapodi, İtalya’nın Milli Günü dolayısıyla düzenlenen resepsiyonda, 6 Şubat depremlerine ilişkin; “Eşi benzeri görülmemiş bir trajediye şahit olduk. Bugünün hatırası sonsuza dek kalbimizde. İtalya’nın her zaman sizin yanınızda olduğundan ve olacağından emin olabilirsiniz” dedi. Ticaret Bakanı Mehmet Muş ise “İtalya, dış ticaretimizde beşinci sırada yer alıyor. Geçtiğimiz yıl ikili ticaret hacmimiz 26 milyar doları aşarak rekor kırmıştı. Bu yılın sonunda 30 milyar dolar hedefimize ulaşacaktır. Öte yandan, bölgesel ve küresel ölçekte karşı karşıya bulunduğumuz sınamalar, Türkiye ve İtalya arasındaki ilişkilerin değerini ortaya koymakta ve iş birliğimizin önemini daha da vurgulamaktadır” diye konuştu.

    İtalya’da Cumhuriyet’in kuruluşunun 77. yıl dönümü, bugün büyükelçilikte düzenlenen resepsiyon ile kutlandı. Resepsiyona Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un yanı sıra çok sayıda yabancı misyon temsilcisi katıldı. İki ülkenin milli marşlarının okunmasının ardından açış konuşmalarına geçildi. Sözlerine, 6 Şubat depremlerinde yaşamını yitirenleri anarak başlayan İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Giorgo Marrapodi, yaptığı konuşmada şunları kaydetti:

    “Eşi benzeri görülmemiş bir trajediye şahit olduk. Bugünün hatırası sonsuza dek kalbimizde. İtalya’nın her zaman sizin yanınızda olduğundan ve olacağından emin olabilirsiniz. Bu bağlamda, Sivil Koruma Departmanımız bünyesinde yakın zamanda başlatılan iş birliklerinden bahsetmekten gurur duyuyorum.

    Bir yandan halkımızın refahını sağlarken diğer yandan da önümüzdeki zorluklar bağlamında barış ve güvenliği teşvik etmek için çalışmak büyük önem taşımaktadır. Avrupa’daki savaş saldırganlığının bu kritik dönemecinde, Ukrayna halkıyla birlikte tarihin doğru tarafında kalmaya devam etmeliyiz.

    Başbakan Meloni’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan‘a gönderdiği mesajda belirttiği üzere İtalya ve Türkiye, Akdeniz’de ve dünya genelinde temel sorumlulukları paylaşan müttefik ülkelerdir. Amacımız istikrar ve büyümeyi teşvik etmek, halklarımızın ihtiyaçlarını karşılamak ve ortaklarımız ve müttefiklerimizle diyalog için yeni yollar açmak üzere birlikte çalışmaktır.

    Değerli dostlar, İtalya ve Türkiye, kapsamlı siyasi temaslar, derin kültürel bağlar ve çok canlı ticari ilişkiler içeren mükemmel bir ikili diyalog sürdürmektedir.

    Bu çerçevede, geçen yılki hükümetler arası zirvenin başarısını tekrarlamasını beklediğimiz bir sonraki ikili, Karma Ekonomik ve Ticaret Komisyonu’nun düzenlenmesini dört gözle bekliyoruz. Bu hedeflere ulaşmak için çalışmaya hazırız.”

    MEHMET MUŞ: GEÇTİĞİMİZ YIL İKİLİ TİCARET HACMİMİZ 26 MİLYAR DOLARI AŞARAK REKOR KIRMIŞTI

    Ticaret Bakanı Mehmet Muş konuşmasının başında, “İtalyan hükümeti ve halkının ülkemizde yaşanan felaketlerde göstermiş olduğu dayanışma ve destek için şükranlarımı sunuyorum” ifadesini kullandı. Muş devamında, “İtalya, dış ticaretimizde beşinci sırada yer alıyor. Geçtiğimiz yıl ikili ticaret hacmimiz 26 milyar doları aşarak rekor kırmıştı. Bu yılın sonunda 30 milyar dolar hedefimize ulaşacaktır. Öte yandan, bölgesel ve küresel ölçekte karşı karşıya bulunduğumuz sınamalar, Türkiye ve İtalya arasındaki ilişkilerin değerini ortaya koymakta ve iş birliğimizin önemini daha da vurgulamaktadır. İlişkilerimizi ekonomiden savunmaya kadar pek çok alanda geliştirmeye kararlıyız” diye konuştu.

     

  • TBMM’DE 28. DÖNEM, MİLLETVEKİLLERİ YEMİN TÖRENİ İLE BAŞLADI

    TBMM’DE 28. DÖNEM, MİLLETVEKİLLERİ YEMİN TÖRENİ İLE BAŞLADI

    TBMM’de 28. Dönem başladı. Milletvekili Ant İçme Töreni’nin yapıldığı töreni, geçici TBMM Başkanı olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yönetti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anamuhalefet Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, yemin törenini locadan takip etti. Bahçeli, geçici Meclis Başkanı olarak yaptığı konuşmada; “28’nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev alacak siz değerli milletvekili arkadaşlarım, elbette tarihi bir sorumluluğu da üstlenmiş durumdadır. Bu tarihi sorumluluk bilincinin, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini sadırdan satıra, kuvveden fiile, tefekkürden tezekkür ve tezahür safhasına kemali edeple taşıyacağı inancındayım” dedi.

    TBMM’de 28. Dönem, milletvekilleri ant içme töreni ile başladı. TBMM Genel Kurulu’nu, geçici TBMM Başkanı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yönetti.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, töreni kendisine ayrılan locadan izledi. Erdoğan’a, önceki TBMM Başkanı Mustafa Şentop da eşlik etti.

    Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da töreni locadan takip etti.

    Tören, İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başladı.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçici TBMM Başkanı olarak yaptığı konuşmasında şunları söyledi:

    “Egemenliğin yegâne sahibi, aynı zamanda mensubiyetinden iftihar ettiğimiz büyük Türk milletine şükranlarımı sunuyorum. Gazi Meclisimizin bu yeni döneminin ülkemize, milletimize, siz değerli milletvekillerimize, bunun yanında siyaset ve demokrasi hayatımıza hayırlı olmasını, bu suretle muazzez gelişmelere kapı aralamasını hassaten temenni ediyorum. Ayrıca ilk turu 14 Mayıs 2023, ikinci turu da 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı Seçiminde 13’ncü Cumhurbaşkanımız olarak seçilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı da Meclis namına gönülden kutluyor, üstün başarılar diliyorum.

    “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KURAN MÜESSİR AKIL TBMM’DE MAYALANMIŞTIR”

    Türkiye Cumhuriyeti’nin 100., Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de 103. yıldönümünü müftehir bir vicdan, mütehassis bir hissiyatla kucaklamanın, hatta geçmişin hatıralarını geleceğin yüksek hedefleriyle kaynaştırmanın heyecanını yaşıyoruz. 28’nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev alacak siz değerli milletvekili arkadaşlarım, elbette tarihi bir sorumluluğu da üstlenmiş durumdadır. Bu tarihi sorumluluk bilincinin, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini sadırdan satıra, kuvveden fiile, tefekkürden tezekkür ve tezahür safhasına kemali edeple taşıyacağı inancındayım. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran müessir akıl TBMM’de mayalanmıştır.

    Gazi Meclis kurucu niteliğiyle, ordular tanzim ve temin etmiş, siyaset ve diplomasi mücadelelerine eşzamanlı savaşlar yönetmiş, Türk devlet felsefesinin ruhuna müzahir ve münasip olacak şekilde milli ve üniter devlet bünyesini Cumhuriyet’in faziletiyle eklemlemiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel harcı hiç kuşku yoktur ki Türk milletinin irade ve istiklal özlemiyle karılmıştır. Milletimizin egemenlik vesayet ve velayeti birdir, tektir; eşi, benzeri olmadığı gibi mütehakkim ve müstebit bir güce göz yumulması da söz konusu olamayacaktır.

    “HEPİMİZİN ORTAK PAYDASI TÜRKİYE’DİR”

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Mart 1923 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1’nci Dönem Açılış Konuşmasında aynen şöyle demişti: ‘Millet önünde, onun hak ettiği bağımsızlığın önünde, onun layık olduğu gelişme ve yenilenme arzusu önünde, her kuvvet ancak milletin irade ve amaçlarına uymak şartıyla yaşayabilir. Milletin irade ve amaçlarına uymayanların talihi hüsrandır, çökmedir.’ Bilinmelidir ki, hepimizin ortak paydası Türkiye’dir. Türk milletinin aziz varlığı, bu çatı altında görev alan siz muhterem arkadaşlarıma tevdi ve tevzi edilen vekalet vazifesi tarih huzurunda omuz omuza daha büyük işler yapmamızın istikrarlı şevkine şuur aşılamalıdır.

    Müstesna gücümüzün birlik, beraberlik, kardeşlik, mutabakat ve dayanışmayla tahkim edileceği kanaatimi bilhassa sizlerle paylaşmayı zaruri addediyorum. Her anının tarih olduğu biteviye devam bir hayat akışını millet lehine çevirmenin, gelecek nesillere huzurlu, güvenli, gelişmiş, mamur ve müreffeh bir Türkiye’yi emanet etmenin hedefine tek yürek halinde kenetlenmeliyiz. Buluşma potamızın da büyük Türkiye idealiyle pekişip genişlemesini hep birlikte sağlamalıyız.

    Devletimizin kurucusu, ilk Meclis Başkanımız, İlk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, ebediyete irtihal eden tüm milletvekillerimize, aziz şehitlerimize, kutlu ceddimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Hayatta bulunan geçmiş dönem milletvekillerimize huzurlu ve sağlıklı bir ömür temennisinin yanı sıra siz değerli arkadaşlarıma önümüzdeki beş yıllık yasama çalışmalarında başarılar diliyorum. Bu duygularla bir kez daha yüksek heyetinizi saygılarımla selamlıyor, esas gündemimiz olan ant içme törenine geçiyor, geçici başkan sıfatıyla da ilk yemini gerçekleştiriyorum.”

    Bahçeli, konuşmasının ardından Osmaniye milletvekili olarak yemin etti.

    Milletvekili yemin töreninin bugün gece yarısına kadar devam etmesi bekleniyor.

  • KONYAALTI BELEDİYE BAŞKANI ESEN: “HERKESE EŞİT HİZMET GÖTÜRDÜK”

    KONYAALTI BELEDİYE BAŞKANI ESEN: “HERKESE EŞİT HİZMET GÖTÜRDÜK”

    Konyaaltı Belediyesi Haziran ayı olağan meclis toplantısında konuşan Başkan Semih Esen, göreve geldiği günden bu yana hiçbir siyasi parti üyesi ve sempatizanını, hiçbir din ve etnik kökenin mensubunu birbirinden ayırmadıklarını, herkese eşit hizmet götürdüklerini söyledi.

    Konyaaltı Belediyesi’nin Haziran ayı olağan meclis toplantısı, Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen başkanlığında belediye hizmet binasında yer alan Beydağları Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantının açılışında konuşan Başkan Esen, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili değerlendirmede bulundu.  Esen, “Umarım ülkemiz için hayırlı bir yönetim dönemi olur. Umarım kampanya dönemindeki şiddet dilinin ve bizim terörle bağlantılı olduğumuza dair iddiaların son bulduğu bir dönem olur. Seçim sürecinde kendimizi hiçbir yerde ifade etme imkanı bulamadık ama halkla bir araya geldiğimiz her ortamda terörün hiçbir türlüsüne destek vermemizin mümkün olmadığını söyledik. Buradan, görev yaptığım mikrofondan bir kez daha dile getireyim. Gerek şahsım, gerekse de beraber mücadele ettiğim mücadele arkadaşlarım olarak niyetimiz, hukukun üstünlüğünü egemen kılmak. Talebimiz ise insanlar suçlu olsalar bile, yürürlükteki mevcut kanunlara göre, hukuka göre muamele edilmesidir” dedi.

    SAĞDUYU ÇAĞRISI

    Topluma yön veren insanların bu tür süreçlerde sağduyulu hareket etmesi gerektiğine vurgu yapan Başkan Esen, “Sağduyulu olmazsak, olaylar karşısında anlık, coşkuyla, öfkeyle hareket edersek toplum bizden etkilenir ve bu da çatışmaya, kutuplaşmaya sebep olabilir” diye konuştu.

    Türk milletini oluşturan hiçbir unsurun bir diğerinden değerli ya da değersiz olmadığını ve hiçbir ayrım gözetmeksizin her birinin ayrı ayrı Türk ulusunun unsurları olduğuna dikkati çeken Esen, şöyle devam etti:

    “Kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibi bir dedenin torunu, 30 sene resmi üniforma ile devletin şerefini korumak adına mücadele etmiş ve bize hiçbir zaman haram yedirmemiş bir babanın oğlu ve ailesinde onlarca kamu görevlisi olan bir ailenin çocuğu olarak asla ve asla hiç kimse tarafından terörün ‘t’si ile yan yana anılmayı kesinlikle hak etmediğimi düşünüyorum. Hepimizin ortak ülkü, ortak tasa ve ortak dil konusunda hiçbir tereddütümüzün olmadığını herkesin bilmesini istiyorum.’’

    “BELEDİYECİLİĞİN PARTİZANLIĞI OLMAZ”

    Göreve geldiği günden bu yana belediye başkanlığı makamında hiçbir siyasi parti üyesi ve sempatizanını, hiçbir din ve etnik kökenin mensubunu birbirinden ayırmadıklarını, kimin ne olduğunu asla merak etmediklerini vurgulayan Başkan Esen, “Bundan sonra da merak etmeyeceğiz. Çünkü yoksulluğun siyaseti olmaz. Asfaltın, kaldırımın siyaseti olmaz. Dolayısıyla, belediyeciliğin partizanlığı olmaz. Bence sizler de bu şekilde düşünüyorsunuz. Daha önce pek çok kritik kararımızda Türkiye’ye örnek olacak şekilde oy birliği yaptıysak, sizlerle beraber yine aynı şekilde siyasi ayrım gözetmeksizin hizmetlerimize devam edeceğiz. Bugün alacağımız kararların da Konyaaltı’mıza hayırlı olmasını diliyorum’’ dedi.

    Grup konuşmalarının ardından meclis gündemindeki maddeler, oylamalar sonucu kabul edildi.

     

     

  • BEYPİLİÇ’İN BOLU’DAKİ FABRİKASINDA BANDA SIKIŞAN İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ

    BEYPİLİÇ’İN BOLU’DAKİ FABRİKASINDA BANDA SIKIŞAN İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ

    HIZIR İLYAS YILDIRIM

     

    Türkiye’nin beyaz et üreticisi firmalarından Beypiliç’in Bolu’daki fabrikasında, banda sıkışan bir işçi hayatını kaybetti.

    Edinilen bilgiye göre, merkeze bağlı Vakıfgeçitveren köyünde faaliyet gösteren Beypiliç fabrikasında işçi olarak çalışan Recep Semiz (50) canlı kabul bölümünde bulunan bantlara sıkıştı. Diğer işçilerin haber vermesi üzerine olay yerine jandarma, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Recep Semiz, sıkıştığı yerden itfaiye ekiplerince çıkarıldı. Sağlık ekiplerinin yaptığı ilk muayenede Recep Semiz’in olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi.

    Semiz’in cenazesi, Cumhuriyet savcısının incelemesinin ardından otopsi için Bolu İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi.

     

  • CHP MERSİN MİLLETVEKİLİ KIŞ: “BAŞTA İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN YENİDEN HAYATA GEÇİRİLMESİ OLMAK ÜZERE KADINLARIN YAŞAMSAL TALEPLERİNİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM”

    CHP MERSİN MİLLETVEKİLİ KIŞ: “BAŞTA İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN YENİDEN HAYATA GEÇİRİLMESİ OLMAK ÜZERE KADINLARIN YAŞAMSAL TALEPLERİNİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM”

    TBMM’de kaydını yaptıran CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış, “Başta İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden hayata geçirilmesi ve 6284 sayılı kadına karşı şiddetin önlenmesine dair yasanın etkin uygulanması olmak üzere, kadınların yaşamsal taleplerinin takipçisi, neferi, savaşçısı olacağıma da söz verdim. Sözümde duracağımdan kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

    TBMM’de milletvekillerinin kayıt işlemleri sürüyor. Kaydını yaptıran CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış’a rozetini ablası Gülseren Bilgiç taktı.

    Kış, “Bu dönemde kadın milletvekili olarak üstlendiğim sorumluluğun ne kadar ağır ve biz kadınlar açısından ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Bütün kadınlar için yola çıktığımın bilincindeyim” dedi.

    Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıktığını anımsatan Kış, “Başta İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden hayata geçirilmesi ve 6284 sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’nın etkin uygulanması olmak üzere, kadınların yaşamsal taleplerinin takipçisi, neferi, savaşçısı olacağıma da söz verdim. Seçim çalışmalarım boyunca gittiğim her yerde, konuştuğumuz her kadına bu sözü verdim. Sözümde duracağımdan kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu.

     

  • TARGEV BAŞKANI SAMİ DOĞAN: BUĞDAY TABAN FİYATLARI ÜRETİM MALİYETİ VE DÜNYA PİYASALARINDAKİ FİYATLAR DİKKATE ALINARAK BELİRLENMELİ

    TARGEV BAŞKANI SAMİ DOĞAN: BUĞDAY TABAN FİYATLARI ÜRETİM MALİYETİ VE DÜNYA PİYASALARINDAKİ FİYATLAR DİKKATE ALINARAK BELİRLENMELİ

    Tarımsal Gelişme, Eğitim ve Sosyal Dayanışma Vakfı (TARGEV) Başkanı Sami Doğan, 2023 yılı buğday taban fiyatlarının, buğday üretim maliyetleri, dünya piyasalarındaki buğday fiyatları, yurtiçi borsa fiyatları ve çiftçinin geçmiş yıllardaki kayıplarının dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğine işaret ederek, “2023 yılında TMO beyaz ve kırmızı sert ekmeklik buğdaylar için en az 9 bin 500 TL/ton, makarnalık buğdaylar için 10 bin 500 TL/ton alım fiyatı belirleyerek alım yapması gerekmektedir. Açıklanacak bu fiyatlara ilave olarak TMO Tarım Kanunu’nda yer alan fark ödeme desteğini devreye sokarak, 2023 yılında alım yapacağı buğdaylar için bin 500 TL/ton fark ödemesi uygulamalıdır” dedi.

    TARGEV Başkanı Doğan, bugün yaptığı yazılı açıklamada, buğday taban fiyatları ve Türkiye’nin buğday üretimindeki azalmayla ilgili uyarılarda bulundu. Doğan, buğday üretimini artırmaya yönelik politikalar için acil olarak önlem alınmaz ise önümüzdeki yıllarda başta ekmek olmak üzere diğer buğdaya dayalı mamul ürünlerin temininde büyük sorunlar yaşanacağına dikkat çekti.

    Doğan açıklamasında şöyle dedi:

    “1,4 MİLYON HEKTAR ALAN BOŞ BIRAKILMAKTADIR: Türkiye’de yaklaşık 8 milyon hektar buğday tarımı yapılabilecek alan varken 2022 yılında ancak 6,6 milyon hektar alanda buğday ekimi yapılmıştır. 2000’li yıllardan sonra girdi fiyatlarının sürekli artması yanında, desteklerinin çok düşük kalması, piyasada oluşan ürün fiyatlarının da istenilen düzeyde artmaması ve TMO’nun destekleme alımı yapmaması buğday ekim alanlarının azalmasına neden olmuştur. Ülkemizde en az 1,4 milyon hektar buğday ekilebilecek alan boş bırakılmaktadır. Boş bırakılan alanlardan dolayı yılda ülkemizin 4 milyon ton buğday üretim kaybı söz konusudur.  Türkiye’nin son sekiz yıllık ortalama buğday üretimi 20,2 milyon ton olmuştur, bu üretim miktarıyla dünyanın sayılı buğday üreticisi ülkeleri arasında yer almaktadır. Türkiye, 2022 yılında dünya buğday üretiminin yaklaşık yüzde 2,2’sini, dünya buğday ekim alanının ise yüzde 3,1 ini oluşturmuştur.

    DÖVİZ KURLARI ARTTIKÇA GİRDİ FİYATLARI DA ARTMAKTADIR: Sadece yurt içi gıda talebinin karşılanması için 18 milyon ton buğdaya ihtiyacımız bulunmaktadır. Bunun yanında 1,4 milyon ton tohum, 2,5 milyon ton da yem ihtiyacı dikkate alındığında toplam yurtiçi talebin karşılanması için en az 22 milyon ton buğdaya ihtiyacımız bulunmaktadır. Diğer taraftan 7,5-8 milyon tona yaklaşan yıllık un, makarna, irmik, bisküvi gibi işlenmiş ürün ihracatımız da dikkate alındığında Türkiye’nin buğday üretimini mutlaka 32 milyon tona çıkarması gerekmektedir. Döviz kurları arttıkça girdi fiyatları da artmaktadır. Türkiye’de 2023 yılında dekara buğday maliyeti -bölgelere göre değişmektedir- 2 bin 250 – 2 bin 400 TL olarak hesaplanmıştır. Mazot, traktör, biçerdöver ve işçilik fiyatlarında olağan üstü bir artışın olmaması durumunda 2023 yılı ürünü buğdayın kilogram maliyeti en az 7,5-8,0 TL olacağı tahmin edilmektedir.

    MAMUL ÜRÜNLERİN TEMİNİNDE ÜLKEMİZDE BÜYÜK SORUNLAR YAŞANACAK: 11 Mayıs 2023 tarihinde Polatlı Ticaret Borsasında 1. derece kırmızı sert buğdaylar 8 bin 616 TL/tondan, düşük vasıflı ekmeklik buğdaylar ise 7 bin 200 TL/tondan işlem görmektedir. Başta ekmek olmak üzere, makarna, bulgur, irmiğin ham maddesi olan buğdayın üretiminin mutlaka gıda güvencesi bakımından yerli üretimden sağlanması bunun içinde mutlaka buğday üretim politikasının değiştirilerek ülkemize uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Buğday üretimini artırmaya yönelik politikalar için acil olarak önlem alınmaz ise önümüzdeki yıllarda başta ekmek olmak üzere diğer buğdaya dayalı mamul ürünlerin temininde de ülkemizde büyük sorunlar yaşanacaktır.

    FARK ÖDEMESİ DESTEKLERİ ARTTIRILMALI: 2023 yılı buğday üretiminin, içinde bulunduğumuz mayıs ayında olumsuz bir hava durumu yaşanmaması halinde geçen yıldan daha fazla olacağı ve yaklaşık 21 milyon tonun üzerinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. 2023 yılı buğday taban fiyatları açıklanırken buğday üretim maliyetleri, dünya piyasalarındaki buğday fiyatları, yurtiçi borsa fiyatları ve çiftçinin geçmiş yıllardaki kayıpları dikkate alınarak belirlenmesi ve 2023 yılında TMO beyaz ve kırmızı sert ekmeklik buğdaylar için en az 9 bin 500 TL/ton, makarnalık buğdaylar için 10 bin 500 TL/ton alım fiyatı belirleyerek alım yapması gerekmektedir. Açıklanacak bu fiyatlara ilave olarak TMO Tarım Kanunu’nda yer alan fark ödeme desteğini devreye sokarak, 2023 yılında alım yapacağı buğdaylar için bin 500 TL/ton fark ödemesi uygulamalıdır.”

     

  • KUŞADASI’NDA YETİŞEN ‘RICH MAY’ CİNSİ ŞEFTALİ, DÜNYAYA İHRAÇ EDİLİYOR

    KUŞADASI’NDA YETİŞEN ‘RICH MAY’ CİNSİ ŞEFTALİ, DÜNYAYA İHRAÇ EDİLİYOR

    Kuşadası’nın Davutlar Mahallesi’nde yetişen ‘Rich May’ cinsi şeftalinin hasadına başlandı. Rich May şeftalisi toplanıp, kasalara yüklendikten sonra Avrupa ülkeleri ve Rusya’ya ihraç ediliyor.

    Rich May cinsi şeftalinin, Kuşadası’nın Davutlar Mahallesi’nde yaklaşık 20 bin dönümlük bir alanda üretimi yapılıyor. Lezzetiyle ön plana çıkan Rich May şeftalisinden bu yıl 25 bin ton rekolte bekleniyor. Kuşadası’nda yetişen şeftali, dünyaya ihraç ediliyor. 

    Davutlar Mahallesi’nin toprak ve mikro iklim açısından meyve yetiştiriciliğine uygun olduğunu belirten şeftali üreticisi Tarık Cebeci, şu bilgileri verdi:

    “Bölgemiz, Türkiye’de şeftali hasadının Mersin’den sonra en erken yapıldığı yer. Bu da biz üreticilere avantaj sağlıyor. Bu yıl Rich May cinsi şeftalide rekolte çok iyi. Paketlediğimiz şeftalileri Rusya başta olmak üzere Avrupa Birliği ve dünyanın diğer ülkelerine ihraç ediyoruz. İç pazarda ise en çok İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerden talep alıyoruz. Vatandaşların bu yıl şeftalinin kilosunu pazarda 15-20 liradan satın alacaklarını tahmin ediyoruz.”

    “ÜRETİM MALİYETLERİ ARTTI”

    Bölgede şeftali yetiştiren bir diğer üretici Gani Akgün ise ekonomik kriz nedeniyle üretim maliyetlerinin çok yükseldiğine dikkat çekti. Çiftçinin özellikle gübre ve zirai ilaç giderlerini karşılamakta zorlandığını aktaran Akgün, “Şeftali toplanırken yoğun bir emek ve iş gücü de istiyor. İşçi masraflarımız da geçen yıla göre iki kat arttı. Yine de şeftali üretiminden vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.

    Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Remzi Çengel, hasat yapan şeftali üreticisini ziyaret etti. Kuşadası’nın sadece bir turizm kenti olmadığını kaydeden Belediye Başkan Yardımcısı Remzi Çengel, şöyle konuştu:

    “Davutlar Mahallesi’nde şeftalinin yanı sıra mandalina ve zeytin yetiştiriciliği de yapılıyor. Kuşadası Belediyesi olarak çiftçimizin her zaman yanındayız ve daha kaliteli, nitelikli tarım yapabilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Şeftali hasadı çiftçimize, kentimize, ülkemize bereketli olsun.”