Etiket: türkiye

  • KILIÇDAROĞLU: “UMUTSUZLUĞA KAPILMAK MİLLİYETÇİLERE HİÇ YAKIŞMAZ. BİR KİŞİ KALSAK BİLE SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ”

    KILIÇDAROĞLU: “UMUTSUZLUĞA KAPILMAK MİLLİYETÇİLERE HİÇ YAKIŞMAZ. BİR KİŞİ KALSAK BİLE SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ”

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da ülkücü kanaat önderleri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, “Umutsuzluğa kapılmak milliyetçilere hiç yakışmaz. Bir kişi kalsak bile sonuna kadar mücadele edeceğiz. Tarihin bize yüklediği temel bir sorumluluk var. Sorunları aşmak da bizim görevimiz. Soruna teslim olmak değil; sorunu aşmak bizim görevimiz. Var olan soruna karşı direnmek yeni çözümler üretmek, sandığa gitmek ve vatanına sahip çıkmak. Onun için diyorum; sandığa git, vatanına sahip çık diye. Vatanımıza sahip çıktığımız zaman bütün sorunları çözeceğiz. Akılla, mantıkla, bilgi ile birikimle bütün sorunları çözmek mümkün” dedi. Kılıçdaroğlu’nun programın ardından sohbet ettiği, “Doğunun Başbuğu” olarak anılan Yılma Durak, “Sayın Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin bugünkü şartları içerisinde bir şans olarak görüyorum. Bunu samimiyet ile söylüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, şansımızdır” dedi.

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da Ülkücü Kanaat Önderleri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, daha sonra ülkücüler tarafından “Doğunun Başbuğu” olarak anılan Yılma Durak ile de sohbet etti.

    Kılıçdaroğlu, ülkücü kanaat önderlerine şöyle seslendi:

    “BİR YOL AYRIMINDAYIZ”

    “Bir yol ayrımındayız. Hepimiz bunun farkındayız. Güzel ülkemizde huzur içinde ve beraber yaşamak istiyoruz. Zaman zaman tarihsel süreçlere de girildi değerli kardeşlerim tarafından. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vazgeçemediği iki temel ilkesi vardır. Birincisi ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ der. Yani, ‘Bayrağımın altında hiç kimsenin dokunmayacağı bir özgür iradeye sahip olmak zorundayım’ der. Biz buna, ‘siyasi özgürlük’ deriz. Ama Türk tarihinden de hanedanlardan da bahsettik. Ama ekonomik olarak zayıf olduğunuz zaman siyasal özgürlüğünüz hep tartışmalı hale geliyor. Onun için ikinci bir kuralı daha vardır. Der ki Mustafa Kemal, ‘Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa siyasi istikbaliniz her zaman tartışma konusu olur. Bu nedenle bağımsızlık savaşını kazandıktan sonra ilk yaptığı iş İktisat Kongresi’ni toplamak olmuştur. Devasa bir Osmanlı düşünün. Fabrikaları çalışmayan, üniversiteleri bilgi üretmeyen ve zaman içinde giderek çöken ve Batı’nın emperyal güçlerine bir anlamda teslim olan bir Osmanlı düşünün. Mustafa Kemal bunun hepsinin farkındaydı. O nedenle ilk olarak İzmir İktisat Kongresi’ni topladı. Kongreyi topladı ardından hemen Kayseri’de (1921) Uçak Fabrikası’nın temelini attı. Dokuz yıl sonra Kayseri’den kalkan ilk uçak Ankara’ya gitti. Etimesgut’ta Uçak Motorları Fabrikası’nı kurdu. İkinci Uçak Fabrikası’nı Eskişehir’de kurdu. 1945 yılında dünyaya uçak ihraç eden beş ülkeden birisi Türkiye Cumhuriyeti devletiydi.

    “ONURUYLA YAŞAYAN, KİMSEYE EL AVUÇ AÇMAYAN BİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ KURMAYA AZMETTİ VE BUNU BÜYÜK ÖLÇÜDE GERÇEKLEŞTİRDİ”

    Kırıkkale, küçük bir köydü. Entegre savunma sanayinin merkezi haline getirdi. Bugün Kırıkkale bir il. Demir çelik üretemiyordu. Karabük Demir Çelik’i kurdu. Hayatın her alanına müdahale etti ve gelişmeyi sağlamak istedi. Üniversiteler bilgi üretmeye başladı. Onuruyla yaşayan, kimseye el avuç açmayan bir Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmaya azmetti ve bunu büyük ölçüde gerçekleştirdi. Daha sonra bunların tamamı kapandı. Şeker Fabrikaları… Uşak Şeker Fabrikası yumurta satılarak kurulmuştur. Sanayi ürünü ihracatımız yoktu. O Türkiye Cumhuriyeti’nden güçlü bir devlet inşa etmek için her türlü çabayı harcadı ve hiç kimseye el avuç açmadı. Osmanlı’nın borcunu da son kuruşuna kadar ödedi.

    “YENİ BİR SÜRECİ BAŞLATMAK ZORUNDAYIZ VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN İDEALLERİNE UYGUN GÜÇLÜ, GÜVENİLİR, DÜNYADA SÖZ SAHİBİ OLAN BİR TÜRKİYE’Yİ İNŞA ETMEK ZORUNDAYIZ”

    Yeni bir süreci başlatmak zorundayız ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ideallerine uygun güçlü, güvenilir, dünyada söz sahibi olan bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Biz bunu yapmak zorundayız. Milliyetçilik dediğiniz budur. Eğer birisi kalkıp da bu devletin başkanına aptal olma diyor ve o da ses çıkarmıyorsa ve bizler ses çıkarmıyorsak bir derdimiz var demek ki. Beka sorunundan söz ediyor. Evet, Türkiye’de bir beka sorunu var. Nedir beka sorunu? Eğer diyor ki ‘Beni kızdırma bak senin mal varlığını açıklarım.’ Tek bir cümle kurulamıyorsa buna karşılık bu memleketi yöneten kişinin teslim alındığını gösteriyor. Eğer bir devletin başkanı kalkıp da benim için bir şey söyleseydi, böyle bir cümle kullansaydı ona şunu söylerdim. Araştırmazsanız namertsiniz, derdim.

    “BİZİ KÜLTÜRÜMÜZE YABANCILAŞTIRDILAR”

    Bizi kültürümüze yabancılaştırdılar. Bizim güzel bir dilimiz var, Türkçemiz. Türkçe için ses bayrağımız diyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yabancı sözcüklerden de arındırdı. Kendi dilimizi konuşacağız. Kendi şarkılarımızı söyleyeceğiz. Kendi şiirlerimizi yazacağız. Kendi romanlarımızı, öykülerimizi kendi dilimizle yazacağız. Bunların hepsi yapıldı. Türk Dil Kurumu (TDK), Türk Tarih Kurumu (TTK) bunun için kuruldu.  Türk sözcüğünü kullanmak bile neredeyse yasaktı hanedan yönetimlerinde. Şimdi öyle değil. TTK ile kendi tarihimizi, kültürümüzü, dilimizi öğrenmeye çalıştık. Bir siyasi vesayettir, bunlar kalacaktır diye, dilimizi geliştireceğiz, tarihimizi öğreneceğiz diye. Tarihin dokuları içerisinde nerelerden nerelere geldiğimizi bilmemiz, bunları anlatmamız gerekiyor. Kendi kültürümüzü, tarihimizi evlatlarımıza yeteri kadar anlatamadık. Belli dönemlerde yörükler birbirine girdiler.

    “MİLLİYETÇİLİK BU ÜLKEDE HİÇ KİMSEYE, HİÇBİR EMPERYAL GÜCE EL AVUÇ AÇMADAN ÖZGÜRCE YAŞAYABİLMEKTİR VE BUNUN ALTYAPISINI OLUŞTURMAKTIR”

    Yörükler niye girsinler, bu devletin temel taşlarından birisidir. Ne kadar güzel anlatılır değil mi? Toroslar’a çıkacaksınız. Eğer umutsuzluk olduğu zaman, eğer bir baca tütüyorsa bilin ki artık hiç kimse size bir şey yapamaz. Umudun nerelere bağlandığını gösterir. Yiğit insanlara umudun bağlandığını gösterir. O umudu her zaman, her ortamda yaşatmak zorundayız. Eğer bunu yaşatabilirsek zaten sorunları büyük ölçüde aşmış oluruz. Milliyetçilik bu ülkede hiç kimseye, hiçbir emperyal güce el avuç açmadan özgürce yaşayabilmektir ve bunun altyapısını oluşturmaktır. Kıbrıs çıkarmasında hemen çıkarmanın ertesinde şu söylendi. ‘Bizim uçaklarımızı, bizim haberimiz olmadan, bizden izin almadan kullanamazsınız. Bizim gemilerimizi, bizden izin almadan kullanamazsınız.’ O zaman hatırlıyorum. Cumhuriyet gazetesi ‘Başkasının vermediğini millet yapar’ diye çıkarma gemisi inşa etmek için kampanya açmıştı. Kendi çıkarma gemimiz bile yoktu. Savunma sanayinin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyorduk ama savunma sanayinin elini kolunu bağlamışlardı.

    “TÜRKİYE KENDİ İÇ DİNAMİKLERİYLE KENDİ BÖLGESİNDE DE DÜNYADA DA SÖZ SAHİBİ OLABİLİR. YETER Kİ SİYASET BUNUN ÖNÜNÜ AÇSIN”

    Rahmetli Özal, savunma sanayi fonunun kurması, daha sonra gelişmesi, ordumuzun TSK Güçlendirme Vakfı’nın öncülüğünde ve büyük ortaklığında ASELSAN’ın, HAVELSAN’ın kurulması, MKE’nin modernize edilmesi, bu konuda olağanüstü çabalar harcanması, Tank Palet Fabrikası’nın, ki değeri 20 milyar dolardır, Sakarya Arifiye’de onun harekete geçmesi, ki 2018’de 5 model tank üretildi. 5 model tank Ankara’ya getirildi. Ankara’da deneme atışları yapıldı. Tamamı başarılıydı. Seri üretime geçilecekti, engellendi. Niye engellendi? Bunu hepinizin araştırmasını isterim. Tank Motorları Fabrikası Türkiye’de kurulacaktı. Onun da şartları hazırlandı, anlaşmaları yapıldı. Ama o da engellendi. Türkiye’nin gerçekleri çok farklı. Bazen gerçeklerden çok farklı hareket edebiliyoruz. Türkiye kendi iç dinamikleriyle kendi bölgesinde de dünyada da söz sahibi olabilir. Yeter ki siyaset bunun önünü açsın. Yeter ki çalışın, üretin densin. Bunların hepsini yapmak mümkündür.

    “BİZ BUGÜN KARACAOĞLAN’IN, YUNUS EMRE’NİN NE DEDİĞİNİ BİLİYORUZ”

    Ebu Müslim Horasani’den söz edildi. Yanlış hatırlamıyorsam ilkokul veya ortaokul yıllarında iki ciltlik Ebu Müslim Horasani diye kitap yayınlanmıştı. O zamanlar televizyon yoktu. Rahmetli babam hepimizi toplardı. Ebu Müslim Horasani’nin öykülerini okur ve hepimiz bir televizyon izler gibi, bir masal dinler gibi dinlerdik. Daha sonra kitabı kapatır, araya bir kağıt koyardı. Yarın tekrar okuruz, derdi. Dolayısıyla Emevi saltanatının yıkılışını, Abbasiler’in kuruluşunu, Horasani’nin o süre içerisinde ne kadar büyük başarılar elde ettiğini hepsini o kitapta okumuştum. Biz kendi tarihimizi de bilmek zorundayız. Tarihin kahramanlarını, mutlaka geniş kitlelere, evlatlarımıza anlatmak zorundayız. Eğer Horasan erenleri olmasaydı bizim bugün dilimiz de olmayacaktı. Horasan erenlerine çok şey borçluyuz. O erenlerin gelmesi, Anadolu’nun Türkleşmesi, kendi dilimizin gelişmesi… Biz bugün Karacaoğlan’ın, Yunus Emre’nin ne dediğini biliyoruz. Okuduğumuzda anlıyoruz. Yüzyıllar önce yazılmış bunlar, bugün yazılmamış. Yüzyıllar önce dilimizi geliştirdiler, anlattılar. Sevgiyi, hoşgörüyü anlattılar.

    “ÜLKEMİZİN ÇIKARI, BAYRAĞIMIZ VE VATANIMIZ İÇİN BERABER VE BİRLİKTE OLMAKTA ZORUNDAYIZ”

    Ozan Arif, benim de büyük dikkatle, sevgiyle dinlediğim, zaman zaman görüşlerini okuduğum önemli bir ozanımızdı. Ben Aşık Mahzuni Şerif’e nasıl yaklaştıysam Ozan Arif’e de öyle yaklaştım. Bu toprakların evladı ve bu toprakların bağımsızlığı, özgürlüğü için mücadele eden, şarkılar, türküler söyleyen ve hepimizi heyecanlandıran bir kişidir. Kendi insanımıza sahip çıkmak zorundayız. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil. Ama ülkemizin çıkarı, bayrağımız ve vatanımız için beraber ve birlikte olmakta zorundayız. Bu bayrak dalgalandığı zaman ben huzur içinde evimde uyuyabilirim. Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Vatanımız ve bayrağımız. Başka kırmızı çizgi yok. Vatan ve bayrak diyen herkesi başımızın üstünde yeri var. Vatanımıza ve bayrağımıza sahip çıktığımız zaman göreceksiniz Türkiye nasıl hızla büyüyor, nasıl hızla gelişiyor.

    “ORTA DOĞU, BİR SORUN ALANI VE SORUN ALANININ BİR PARÇASI HALİNE GELDİ”

    Sığınmacılar. Orta Doğu politikası. Gazi Mustafa Kemal der ki ‘Arap dünyasına karışmayacaksınız. Ama o dünyada bir sorun çıkarsa Türkiye Cumhuriyeti devleti sorun çözen, başvurulan kaynak olarak ortaya çıkmalı.’ Yani orada bir sorun çıktığı zaman gelip bize danışacaklar. Gel bizi barıştır, bizi bir araya getir. Evet T.C. devletinin asıl görevi buydu. Fakat oradan süratle çıktık. Orta Doğu, bir sorun alanı ve sorun alanının bir parçası haline geldi.

    “CANI İSTEYEN TÜRKİYE’YE GELİYOR”

    Mısır’la kavga ettik, Suriye ile kavga etti, diğerleri ile kavga ettik. Dolayısıyla pek çok geldi bizim kapımıza dayandı ve resmi rakamlara göre yaklaşık 10 milyon Suriyeli ya da kaçak var. Hala sınırlar açık ve hala yol geçen hanı. Canı isteyen Türkiye’ye geliyor. Siz, Pakistan’ından tutun diğer yerlerden tutun Afrika’dan tutun, Irak’tan tutun her yerden insanlar akın akın geliyor. Bu bizim dokularımızı korumamız açısından büyük bir risktir. Kilis’e gittim, Kilis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ile görüştüm. Bana aynen şunu söyledi, ‘Fazla değil birkaç yıl sonra seçimler olduğunda Kilis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı bir Suriyeli olacak’ dedi. Çünkü, iş yerlerinde onlara sorulmuyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmamanızın hiçbir önemi yok. Kurduğunuz şirket ticaret odasına kayıtlıysa gelip rahatlıkla oy kullanabiliyorlar. Yine Kilis’te ana cadde vardı, orada da vatandaşlarla sohbet ederken şunu söylediler, ‘Bu ana cadde pahalı dükkanların olduğu yer fakat, burada Türklerin sayısı giderek düştü. Suriyelilerden de bir kişi aradığı zaman para bol, gelip parayı veriyorlar ve burada iş yeri açabiliyorlar’ diye. Bunlar büyük bir sorun. Bizim evlatlarımız, gencecik askerlerimiz, vatanın korunması için mücadele ediyorlar. Ama onlar da gencecik geliyorlar, caddelerimizde sokaklarımızda volta atıyorlar. Eğer sen kendi ülkeni koruyacaksan, Türkiye’de ne işin var?  Gideceksin Suriye’ye varsa bir şey, orada mücadele edeceksin. Geliyorsun Türkiye’ye Türkiye’de istediğin gibi geziyorsun.

    En son Hatay’daydım. Hatay’da bir esnafa şunu söyledi, ‘Bizim, bunlarla rekabet etme şansımız yok. Biz vergi veriyoruz; bunlar hiç vergi vermiyorlar. Biz çalışırken sigortalıyız, bunların hiçbirisinin sigortalı değil. Şikayet ettiğimizde dükkanı kapatıyorlar, üç gün sonra yeni bir dükkan açıyorlar. Dolayısıyla biz giderek burada azınlığa düşeceğiz’ diye dile getirdiler.

    “UMUTSUZLUĞA KAPILMAK MİLLİYETÇİLİĞE HİÇ YAKIŞMAZ”

    Muasır medeniyet nedir? Eğer bilgide ve teknolojide sürekli ilerlerseniz. Muasır medeniyetin öncüsü olursunuz. İslam tarihine baktığınızda, İslamiyet ile beraber dünyanın en önemli bilim insanlarının çıktığını görürsünüz. Uzay biliminde de var, matematikte de var… Fakat bundan sonra çok ama çok gerilere gitti. İslam dünyası büyürken, o dönemin bilim insanlarının yayınladıkları eserler Roma’ya götürüldü ve Orta Çağ rönesansını başlattılar. Fakat, biz bu zaman süreci içerisinde bu tünelde geriye doğru gittik. Şimdi bunları anlattım ama sakın umutsuzluğa kapılmayın. Umutsuzluğa kapılmak hele hele milliyetçilere hiç yakışmaz. Bir kişi kalsak bile sonuna kadar mücadele edeceğiz.

    “SANDIĞA GİT, VATANINA SAHİP ÇIK DİYE. VATANIMIZA SAHİP ÇIKTIĞIMIZ ZAMAN BÜTÜN SORUNLARI ÇÖZECEĞİZ”

    Tarihin bize yüklediği temel bir sorumluluk var. Zor durumdayız biliyorum. Evet, sorunlar var biliyorum. Ama sorunları aşmak da bizim görevimiz. Soruna teslim olmak değil; sorunu aşmak bizim görevimiz. Var olan soruna karşı direnmek yeni çözümler üretmek, sandığa gitmek ve vatanına sahip çıkmak. Onun için diyorum; sandığa git, vatanına sahip çık diye. Vatanımıza sahip çıktığımız zaman bütün sorunları çözeceğiz. Akılla, mantıkla, bilgi ile birikimle bütün sorunları çözmek mümkün. Biz demokrasiyi isteyen, herkesin özgürce düşüncelerini ifade ettiği güzel bir toplum istiyoruz, huzurlu bir toplum istiyoruz. Kendisi ile kalkınan, başkalarının el avuç açmayan, bizim aldığımız tarihimizden yani Gazi Mustafa Kemal’den aldığımız, Mete Han’dan bu yana da asla ve asla geri adım atmadığımız ve ülkemizin, ülkümüzü büyütmek için çaba harcadığımız güzel bir Türkiye inşa etmek istiyorum. Pek çok sorun var, devlet yönetiminde sorun var, siyaset anlayışında sorun var ama bütün bunların hepsini çözmek bizim elimizde. Sizden tek bir isteğim var; sandığa gidin, oyunuzu kullanın ve vatanınıza sahip çıkın. Beraber bunu yaptığımız zaman önümüzde hiçbir güç durmayacaktır. Şundan emin olun, hiçbir emperyal gücün karşısında asla ve asla diz çökmeyeceğim. Asla ve asla hiçbir vatandaşımın yüzünü öne eğdirmeyeceğim. Çünkü bizim mücadelemiz hak mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, milli mücadeledir. Milli mücadelenin bitmiştir diye kabul etmeyin. Adı üstünde başına ‘Milli’ eklenmişse o kuşaktan kuşağa devam eden bir mücadeledir. Yani, benim torunlarım da aynı mücadeleyi yapacaklar. Çünkü, milli mücadele bizlerin, Anadolu coğrafyasının, Trakya coğrafyasının yani Kuvayı Milliye’nin yani bütün, hepimizin inandığı koca Türkiye Cumhuriyeti’nin her dönem söz sahibi olmasıdır. Her dönem sözünün dinlendiği, itibarının olduğu bir devlettir.

    “BEDEL ÖDEMEKTEN DE ASLA ÇEKİNMEM”

    Bedeller ödediler, yeri geldiğinde biz de bedel ödeyeceğiz. Bedel ödemekten de asla çekinmem. Yorgunluktan söz edildi; acaba Kılıçdaroğlu yoruldu mu diye. Hayatım boyunca yorgunluktan söz etmedim, söz etmeyeceğim. Bu ülke ayağa kalkacak. Yorulmak bize yakışmaz. Tam tersine mücadele etmek lazım, inanın arkadaşlar mücadele inançla olur. Mücadele bir davaya inanmak ile olur. Bizim davamız, büyük Türkiye davasıdır. Bizim davamız kalkınan, büyüyen, sözü dinlenen bir Türkiye davasıdır. Bizim davamız, bütün komşularına örnek olan, bütün İslam dünyasına ve bütün mazlum milletlerine örnek olan bir davadır bizim davamız. Biz, bağımsızlık mücadelesini verdikten sonra bütün mazlumların da bağımsızlık mücadelesi verdiğini görüyoruz. Biz Cumhuriyeti kurduktan sonra bütün mazlum milletlerin cumhuriyeti kurduğunu görüyoruz ve biz şimdi çağdaş uygarlığı yakalayıp yaklaştığımız zaman bütün mazlum milletler de bizi örnek alacaklardır. Türkiye’nin tarihsel böyle bir sorumluluğu vardır, bu sorumluluğu da hepimizin bilmesi gerekiyor ve bu sorumluluk içinde hareket etmesi gerekiyor. Biz, gelişeceğiz. Biz, büyüyeceğiz. Biz, kucaklaşacağız. Biz, demokrasimizi geliştireceğiz ve biz bütün mazlum milletlere örnek olacağız. Hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Zaman gelip geçen bir süreçtir. Ama o zaman dilimi içinde sonunda galip gelenler hep bizler olacağız. Çünkü, tarih hep haklıları galip kılmıştır. Biz haklıyız, davamız haklı ve mutlaka galip geleceğiz.

    “BİRLİKTE MÜCADELE ETMEK ZORUNDAYIZ”

    Mücadeleyi kadını, erkeği, yaşlısı, genci ile yapacağız. Bu mücadelenin yaşı yoktur. Bu mücadelenin kadını erkeği yoktur. Hepimiz ortak mücadele etmek zorundayız. Birlikte mücadele etmek zorundayız. Elbette milliyetçi olarak kendisini tanımlayıp; başka bir cenahta olanlar da var ama o arkadaşlarımızı da kavga etmeden, onların hatalarını da yanlışlarını da anlatarak, birilerinin bir yere giderek dakikalarca kronometre çalıştırılarak bekletilmesi, bunlar bizi ağır yaralıyor. Buradan Türkiye’nin çıkması lazım. Çıkmasının yolu da çalışmaktan geçiyor. Çekinmeden, korkmadan, cesurca ve inanarak anlatmak gerekir. Ben arkadaşlarıma söylüyorum zaman zaman konuşurken; inanmadığınız bir şeyi sakın anlatmayın. Çünkü gözler yalan söylemez. Bir şeye inanıyorsanız rahatlıkla söyleyeceksiniz ve söylediğiniz şeyin arkasında kapı gibi duracaksınız. Sizin inançlı olduğunuzu, sizin bir dava adamı olduğunuzu herkesin bilmesi lazım. Bir kişi aslında bin kişiyiz demektir. Gazi Mustafa Kemal, Haydarpaşa’da küçük bir gemiye binip, giderken orada demirleyen düşman gemilerini görmüştür. Dolmabahçe’nin önünde. Söylediği ‘Geldikleri gibi giderler’, mücadele kutsal bir mücadele.

    Türkiye’yi bu çıkmazdan çıkarıp, daha bağımsız, özgür, bütün dünya ile barış içinde yaşayan bir Türkiye haline getirmektir. Bu idealler ile yola çıktık. Bugün buradayız, bu salondayız ama eminim bizim gibi düşünen milyonlar var. O milyonların da bizim sesimiz olarak Türkiye coğrafyasında bizim beklentilerimizi anlatmaları gerekiyor.”

    YILMA DURAK: “KILIÇDAROĞLU’NUN TÜRKİYE’NİN BUGÜNKÜ ŞARTLARI İÇERİSİNDE BİR ŞANS OLARAK GÖRÜYORUM”

    Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından ülkücüler tarafından “Doğunun Başbuğu” olarak anılan Yılma Durak ile de sohbet etti. Durak şunları söyledi:

    “Sayın Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin bugünkü şartları içerisinde bir şans olarak görüyorum. Bunu samimiyet ile söylüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, şansımızdır. Allah ondan razı olsun. Kendisi böyle bir gayretin, tercihin içerisine girdi. Bizi mutlu etti. Çok teşekkür ediyorum kendisine. Allah yardımcısı olsun. Allah muvaffak etsin. Biz, kendisi ile beraberiz. Rabbim yar ve yardımcısı olsun.”

    KILIÇDAROĞLU: “KARAMSAR DEĞİLİM, HİÇ KARAMSAR DA OLMADIM. TÜRKİYE, GÜZEL VE GÜÇLÜ BİR ÜLKE. BU ÜLKENİN GENÇLERİ, ÜLKELERİNE SAHİP ÇIKACAKLARDIR”

    Kılıçdaroğlu ise Durak’a şunları dedi:

    “Yılma Bey, bir dönem ülkücü hareketin en köklü ve en sevilen isimlerinden birisiydi. Bugün de sanıyorum, bu hareketin size minnet borcu var. Büyük çabalar harcadınız. Erzurum’un efsane isimlerinden birisiydiniz. Bugün de aynı şekilde. Hayata dört elle sarılıyorsunuz. Türkiye’deki gelişmeleri yakından izliyorsunuz. Az önce de sohbetiniz de ifade ettiniz, pek çok sorun yaşanıyor. Bunun farkındayım ben. Dolayısıyla bu sorunları aşma konusunda sizlerin sözlerinin özel bir ağırlığı var. Doğu’nun başbuğu olarak tanımlandınız. Şöyle bir ağırlığı var; çünkü, genç kuşaklar sizin motivasyonunuz ile bugünlere kadar geldiler. O kuşaklar; ülkenin yani Türkiye’nin bugün içine düştüğü sorunu bizzat kendileri yaşıyorlar ve kaygı, endişe yaşıyorlar. O kaygıları ve endişeleri gidermek de bizim görevimiz, onlara umut vaat etmek. Onlara geleceğe umutla bakmalarını sağlamak. Onların sandığa gitmelerini, demokratik yollar ile otoriter bir yönetimi değiştirme konusundaki telkinlerimizi anlatmak… Sonuçta ben inanıyorum; karamsar değilim, hiç karamsar da olmadım. Türkiye, güzel ve güçlü bir ülke. Bu ülkenin gençleri, ülkelerine sahip çıkacaklardır. Demokrasilerine sahip çıkacaklardır. Yeni bir Türkiye’yi inşallah hep birlikte inşa edeceğiz. Sizlerle beraber olmaktan son derece mutluyum. Ayrıca Mamak Mektupları’nı da büyük bir dikkatle okuyacağım. Bunun da sözünü veriyorum.”

  • AKŞENER’DEN MUHARREM İNCE AÇIKLAMASI: “CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZIN BU İLİŞKİLERİ KURMASI GEREKİYOR. BÜYÜMESİNDEN YANAYIM SİSTEMİN”

    AKŞENER’DEN MUHARREM İNCE AÇIKLAMASI: “CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZIN BU İLİŞKİLERİ KURMASI GEREKİYOR. BÜYÜMESİNDEN YANAYIM SİSTEMİN”

    Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Zeytinburnu’ndaki gençlik buluşmasında; cumhurbaşkanı seçiminden çekilen Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile ilgili “Cumhurbaşkanı adayımızın bu ilişkileri kurması gerekiyor. Büyümesinden yanayım sistemin. Buna Sinan (Oğan) Bey de keşke gelseydi, Ümit Bey’in de gelmesinde hiçbir sakınca yok. Yani Kemal Bey’deki o yetkinin içinde Muharrem Bey de var. Bu sistemi ona göre kurmakta fayda var. Sizin konumuzdaki gençler baskı yapın, talep edin. Kalmış 4 günümüz. Hem Muharrem Bey’den talep edin hem Kemal Bey’den talep edin. Şimdi benden talep ettiniz. Ben bunu ileteceğim” dedi.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Millet İttifakı’nın adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimlerinde cumhurbaşkanı seçilmesi için kampanyasını İstanbul’da sürdürüyor. Akşener, Zeytinburnu’ndaki bir kafede bugün gençlerle sohbet etti. Seçimleri kazanıp kazanamayacaklarına ilişkin gençlere soru yönelten Akşener, “Ben umutluyum. Kazanmak istiyoruz. İnşallah kazanacağız da. Milliyetçi oylarımızla İYİ Partilileri etrafımıza çekebilirsek, Kılıçdaroğlu’na yönlendirebilirsek seçimi kazanacağını düşünüyoruz. Ümit Özdağ’la yapılan atılımın bizi biraz daha öne çekeceğini düşünüyorum. Sinan Oğan da çekilmeseydi daha güzel olurdu ama Ümit Başkan peşimize takıldı. İnşallah ilk turda bitiremediğimiz işi ikinci turda tamamlayacağız” yanıtını aldı.

    “YA SANDIĞA GÖTÜRECEĞİZ YA DA İKNA EDECEĞİZ”

    Akşener de bunun üzerine “Gençlerin mutlu olması harika bir şey. Ben de kazanacağımızı düşünüyorum ama mutlaka oy kullanmaya gideceksiniz. Bu bir referandum şu anda. 0- 0 başlıyor. 21 yıldan sonra başladığı güne döndü AK Parti ve Sayın Erdoğan. Yüzde 35’e düştü oyu. Dolayısıyla 1,5 milyon oy var aradaki fark. 2,5 milyon insanı katmamız gerekiyor. Ya sandığa götüreceğiz ya da ikna edeceğiz” diye konuştu.

    “GERİ KABUL ANLAŞMASI’NIN MUTLAKA İPTAL EDİLMESİ LAZIM”

    Sığınmacılarla ilgili da Akşener, “Uluslararası hukuku işletmeniz lazım, çünkü imza atmışsınız anlaşmalara. Geri Kabul Anlaşması’nın mutlaka iptal edilmesi lazım” dedi. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın Suriyelilere yönelik “Zorla göndereceğiz” açıklamasının da hatırlatılması üzerine Akşener, “Orta bir noktada buluşulmuş oldu dün itibarıyla. Avrupa Birliği’ni katacaksın, sorumlusu, Amerika’yı katacaksın, sorumlusu, Rusya’yı katacaksın, sorumlusu. Hükümet, diyelim Beşşar Esad mı bugün, onunla anlaşacaksın, sorumlusu. Türkiye bu yükten hem ekonomik manada hem demokratik manada sizin geleceğiniz açısından, özellikle gençler açısından çok sorunlu. Bu çok büyük bir rakam” yorumunu yaptı.

    “İNCE KONUSUNDA CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ TAM YETKİLİ”

    Meral Akşener, ilk turdaki cumhurbaşkanı seçiminden çekilen Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile ilgili de bir gencin “Bizim her oy ihtiyacımız varken neden Muharrem İnce’ye gitmiyoruz ya da gitsek bile fayda etmiyor” sorusunu da yanıtladı. Akşener, şunları dile getirdi:

    “Mesela Muharrem Bey ile ilgili en başından beri ‘Millet İttifakı’nın bünyesinde yer aldığı takdirde çok memnun olurum’ dedim. Hem Sinan Bey hem Muharrem Bey’in cumhurbaşkanı adaylığına ‘Onların hakkıdır. Linç etmeyin’ dedim. Öyle linç uzmanı olunmuş bir Türkiye var. Dolayısıyla ipin ucu kaçıyor sosyal medyadaki o şehvetli vaziyette. Sonuç, bir uçtan bu uca gidiliyor. İnsanlar kırılıyor o zaman. Dolayısıyla buradaki cumhurbaşkanı adayımızın bu ilişkileri kurması gerekiyor. Tam yetkili bu konuda. Mesela Ümit Bey bizim partimizden ayrılarak parti kurdu. Benim o konuyla ilgili bir tane lüzumsuz kelimemi duydunuz mu, duymadınız. Büyümesinden yanayım sistemin. Buna Sinan Bey de keşke gelseydi, Ümit Bey’in de gelmesinde hiçbir sakınca yok. Yani Kemal Bey’deki o yetkinin içinde Muharrem Bey de var. Bu sistemi ona göre kurmakta fayda var. Sizin konumuzdaki gençler baskı yapın, talep edin. Kalmış 4 günümüz. Hem Muharrem Bey’den talep edin hem Kemal Bey’den talep edin. Şimdi benden talep ettiniz. Ben bunu ileteceğim.”

    “İNCE’NİN ERDOĞAN’I DESTEKLEYECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM”

    Muharrem İnce’nin Erdoğan’ı desteklemeyeceğini düşündüğünü de vurgulayan Akşener, “Beraber cumhurbaşkanı adaylığı yaptık. Son derece saygılı gittik birbirimize. Sistem bölünmesin diye tek, en ufak incitici bir kelimemiz olmadı. 2018’den bahsediyoruz. Öyle bir tecrübem var benim kendisiyle” dedi.

    “SİNAN OĞAN’IN SEÇMENİNİN HEPSİNİN GİDECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM”

    Ümit Özdağ ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun protokol imzalamasından memnuniyetini de dile getiren Akşener, ATA İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan’ın, Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemesine ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı:

    “Yani Sinan Bey öyle uygun görmüştür. Ben mesela onun seçmeninin hurra oraya gideceğini düşünmüyorum. Ben bir partinin genel başkanıyım. İYİ Parti’nin seçmeninin, ben şöyle karar verdim diye hurra oraya gideceğini düşünmüyorum. Yani herkesin netice itibarıyla aklı, fikri var. Mesela AK Parti seçmeninin de çeşitli sebeplerden oy verdiğine inanıyorum ben. Çeşitli gerekçeleri var insanların. Düşünmeden falan değil. Türkiye çok travma yaşamış bir ülke. O travmaları acaba tekrar yaşar mıyım, endişeleri var insanların. Bunu da saygıyla karşılayıp o travmaları yaşamayacağını ispatlamak durumundadır siyasetçi.”

  • İYİ PARTİ ANKARA İL BAŞKANI FARUK KÖYLÜOĞLU: “KENDİSİNİ MİLLİYETÇİ OLARAK ADLANDIRAN PARTİLER HÜDA-PAR İLE AYNI İTTİFAKTA BULUNABİLİYORLAR. İÇLER ACISI”

    İYİ PARTİ ANKARA İL BAŞKANI FARUK KÖYLÜOĞLU: “KENDİSİNİ MİLLİYETÇİ OLARAK ADLANDIRAN PARTİLER HÜDA-PAR İLE AYNI İTTİFAKTA BULUNABİLİYORLAR. İÇLER ACISI”

    Haber: MAHİR BAĞIŞ – Kamera: MEHMET MEHMETLİOĞLU 

    İYİ Parti Ankara İl Başkanı Faruk Köylüoğlu, “Kendisini milliyetçi olarak adlandıran partiler HÜDA-PAR ile aynı ittifakta bulunabiliyorlar. İçler acısı. Düşünülmesi gereken, milletin karar vereceği de bu” dedi.

    İYİ Parti Ankara İl Başkanı Faruk Köylüoğlu, Ankara’da basın mensupları ile bir araya geldi. Köylüoğlu şu mesajları verdi:

    “Son yaşadığımız olaylar özellikle Cumhurbaşkanın montajı kabul etmesi, dolayısıyla iftira attığını kabul etmesi; Millet İttifakı’nın bir takım şer odaklarıyla birlikte olduğuna dair iftiraları montaj haline getirerek vatandaşa sunmuş olduğunu kabul etmesi tam anlamıyla bir fiyasko. Vatandaş bunu çok ciddi şekilde değerlendirecektir; HÜDA-PAR ile kol kola olan Cumhur İttifakı’na hiçbir şekilde ödün vermeyecektir diye düşünüyorum. 28 Mayıs artık bir referanduma dönüştü. Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, hukuk devleti olup olmayacağı konusuna karar vereceği haline geldi. 90 yıl önce Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sayesinde elde edilen kadınlar seçme ve seçilme hakkının verildiği 90 yıl öncesinden daha öncesine döndürme çabasında olan bir cenah ile karşı karşıya olduk. İnanamıyorum ki kendisini milliyetçi olarak adlandıran partiler HÜDA-PAR ile aynı ittifakta bulunabiliyorlar. İçler acısı. Düşünülmesi gereken, milletin karar vereceği de bu.”

  • 2. Bitlis Kitap Fuarı: Bitlis’te Kitap ve Sanatın Buluşması

    2. Bitlis Kitap Fuarı: Bitlis’te Kitap ve Sanatın Buluşması

    5 Haziran’da başlayıp 11 Haziran’a kadar yedi gün sürecek olan “2. Bitlis Kitap Fuarı” Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı (BETAV) tarafından düzenliyor.

    Bitlis Valiliği, Bitlis Belediyesi ve Bitlis Eren Üniversitesi tarafından desteklenen fuara 50’yi aşkın yazar, gazeteci, akademisyen ve sanatçı katılacak. Şair ve yazar Atatol Behramoğlu’nun Onur Konuğu olduğu fuarda söyleşiler, imza günleri, konserler, çocuk tiyatrosu ve “Açık Hava Sineması” etkinlikleri yer alacak.

    6 BİN YILLIK BİTLİS KİTAPLA VE SANATLA BULUŞUYOR

    “6 bin yıllık tarihe sahip kentimizde ilkini geçtiğimiz yıl düzenlediğimiz ve büyük ilgi gören kitap fuarının ikincisini gelenekselleşme hedefi ile bu yıl düzenliyoruz. Bu yıl ikinci kez düzenlediğimiz fuara bu yıl çocuklara yönelik etkinlikleri ve yaz sinemasını da ekledik” diyen Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı (BETAV) Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Şube Başkanı Hasan Dalkıran fuarla ilgili şunları söyledi:

    “Bitlis, zengin bir yemek kültürün merkezi, düzgün kesme taştan duvarları, taç kapı girişli Bitlis Evleri ile ayrıcalıklı bir kent. El tezgahlarında dokunan yöresel bir kumaş olan Gej ve folklorik bir ayakkabı Harik’i halen üreten Bitlis’te Nemrut ve Süphan Dağı Efsanesi etkisini koruyor. Bitlis folkloru, renkliliği ve özgünlüğüyle sevdaları, ayrılıkları, ölümleri yansıtmaya devam ediyor. Manilerin, türkülerin, deyişlerin ve atasözlerinin önde olduğu Bitlis bu yıl ikincisi düzenlenen Bitlis Betav Kitap Fuarı’nda söyleşilerin, imza günlerinin ve konserlerin yanı sıra Bitlis’le ilgili çekilmiş “Bitlis’te Beş Minare, New York’ta Beş Minare, Hayatın Tuzu” gibi uzun metrajlı filmlere ve “Kardan Mürekkep, Madak, Bitlis Tarih Belgeseli, Bitlis Tekel Fabrikası” gibi belgesel filmlere de yer verecek.

    GENÇLERE VE ÇOCUKLARA YÖNELİK PROGRAMLAR

    2. Bitlis Betav Kitap Fuarı”nda bu yıl ayrıca, Bitlis İl Eğitim Müdürlüğü ve Eren Üniversitesi rektörlüğüyle koordineli olarak çocuklarımızın hem edebiyata hem de Bitlis’e ilgilerini arttırmak amacıyla ilk, orta ve üniversite öğretim öğrencilerine yönelik ‘Nasıl bir Bitlis ve nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz’ başlıklı ödüllü bir kompozisyon yarışması da düzenliyoruz. Ayrıca çocuklara yönelik, çocuk filmleri, çocuk tiyatrosu, kukla tiyatrosu, tahta bacak, palyaço, yüz boyama gibi etkinliklerin yanı sıra 20 m2’lik tuale çocuklar, ressamlar eşliğinde hayal ettikleri Bitlis’i çizecekler. Eren ailesinin katkıları, Bitlis Valiliği’nin ve Bitlis Belediye Başkanlığının destekleriyle yapacağımız 5-11 Haziran tarihleri gerçekleştireceğimiz bu büyük buluşmaya yalnızca bütün Bitlislileri değil, Muşlu, Vanlı, Siirtli ve Diyarbakırlı kitapseverleri de bekliyoruz…”

    ATAOL BEHRAMOĞLU ONUR KONUĞU

    Türkiye’nin yaşayan en büyük şairlerinden Ataol Behramoğlu’nun Onur Konuğu olduğu 2. Bitlis Betav Kitap Fuarı”na onlarca yazar, gazeteci, akademisyenle söyleşiler ve imza günleri yapılacak. Edebiyat ve güncel konular dışında Bitlis’in tarihi, tarımı, balcılığı ve iklimin de konuşulacağı fuar 5 Haziran Pazartesi günü saat 11.00’de kapılarını kitapseverlere açacak 11 Haziran Pazar günü saat 20:00’de kapanacak.

  • SAADET PARTİSİ’NDEN YENİ KAMPANYA VİDEOSU… KARAMOLLAOĞLU: “UNUTMA! BOP EŞ BAŞKANI KİMDİ? TÜRKİYE İÇİN KARAR VER”

    SAADET PARTİSİ’NDEN YENİ KAMPANYA VİDEOSU… KARAMOLLAOĞLU: “UNUTMA! BOP EŞ BAŞKANI KİMDİ? TÜRKİYE İÇİN KARAR VER”

    Saadet Partisi, “Gerçekten yerli ve milli mi? Türkiye için karar ver” notuyla yeni bir kampanya videosu yayınladı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, söz konusu videoyu Twitter hesabından; “Unutma! BOP Eş Başkanı kimdi? Türkiye için karar ver” notuyla paylaştı. Videoda; AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın, “Türkiye’nin Orta Doğu’da bir görevi var. Nedir o görev? Biz geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika projesinin eş başkanlarından bir tanesiyiz ve bu görevi yapıyoruz” ifadeleri yer aldı.

    Saadet Partisi, bugün partinin Twitter hesabından Cumhurbaşkanı ikinci tur seçimi için “Gerçekten yerli ve milli mi? Türkiye için karar ver” notuyla yeni bir kampanya videosu yayınladı. Söz konusu videoda; AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın Büyük Orta Doğu Projesi’ne (BOP) ilişkin şu ifadelerine yer verildi:

    “BİZ GENİŞ ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA PROJESİNİN EŞ BAŞKANLARINDAN BİR TANESİYİZ VE BU GÖREVİ YAPIYORUZ”

    “Türkiye’nin Orta Doğu’da bir görevi var. Nedir o görev? Biz geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika projesinin eş başkanlarından bir tanesiyiz ve bu görevi yapıyoruz.

    …Diyarbakır’ı istiyorum ki şu anda ABD’nin de düşündüğü Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) var ya, ‘Genişletilmiş Orta Doğu’ yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız, merkez olabilir.

    “BOP’UN AMAÇLARI BELLİDİR VE O AMAÇLARIN İÇERİSİNDE TÜRKİYE’NİN ÜSTLENDİĞİ GÖREV DE BELLİDİR”

    …Türkiye’de bir şeyler söyleniyor. ‘Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı BOP’un Eş Başkanıdır, oradan çekilsin.’ Bunu anlatmak istiyorum. BOP’un amaçları bellidir ve o amaçların içerisinde Türkiye’nin üstlendiği görev de bellidir.

    …Ellerine bir kağıt almış dolaşıyorlar, ABD’nin bir projesidir diye. Bunu ispat ederlerse biz her şeye varız. Ama ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar.”

    Videonun sonunda Cumhurbaşkanı ikinci tur seçiminde kullanılacak oy pusulasının görüntüleri yer alıyor ve video Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na evet mührü basılmasıyla sona eriyor.

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da partisinin kampanya videosunu; “Unutma! BOP Eş Başkanı kimdi? Türkiye için karar ver” notuyla paylaştı.

     

  • KAFTANCIOĞLU, İSTANBULLU YURTTAŞLARA SESLENDİ: “GÜCÜNÜ HİSSET, SANDIĞA GİT VE DEĞİŞTİR İSTANBUL. YAPARSIN İSTANBUL. DAHA ÖNCE YAPTIN. YİNE YAPARSIN”

    KAFTANCIOĞLU, İSTANBULLU YURTTAŞLARA SESLENDİ: “GÜCÜNÜ HİSSET, SANDIĞA GİT VE DEĞİŞTİR İSTANBUL. YAPARSIN İSTANBUL. DAHA ÖNCE YAPTIN. YİNE YAPARSIN”

    CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Bir memleketin umudunun ardında sen varsın… Senin aklın, iraden ve vicdanın var. Güzel memleketimizin ve memleketteki tüm çocuklarımızın vereceğin her oya ihtiyacı var. Gücünü hisset, sandığa git ve değiştir İstanbul. Yaparsın İstanbul! Daha önce yaptın. Yine yaparsın” mesajını yayınladı.

    CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Twitter hesabından “Yaptın, yine yaparsın İstanbul” notuyla İstanbullulara seslendiği bir açıklama yaptı. Kaftancıoğlu, İstanbullu yurttaşlara şu çağrıyı yaptı:

    “BEKLİYORSAN EĞER ‘BİR KAHRAMAN GELSİN DE KURTARSIN’ DİYE… BİL Kİ İŞTE O KAHRAMAN SENSİN”

    “Yaparsın İstanbul! Daha önce yaptın, yine yaparsın! Bir memleketin bütün değişim umudu senin omuzlarındayken aldın o yükü. Sandıklara koştun. Sahip çıktın. Yerel seçimlerde destan yazdın! Şimdi, yeniden yapma zamanı İstanbul.

    Yüzdelerin, sayıların sana nasıl vız geldiğini gördü bu ülke. ‘Kazanamadı’ dedikleri, ‘Kazanamaz’ dedikleri zaman bile hakkını nasıl aldığını gördü tüm Türkiye. Omuz omuza verdiğinde önünde durulamadığını da! 16 milyon İstanbullu, 11 milyon seçmensin sen. 1 milyonu henüz sandığa gitmemiş. Bekliyorsan eğer harekete geçmeyi, bekliyorsan eğer ‘Bir kahraman gelsin de kurtarsın’ diye… Bil ki işte o kahraman sensin. Yaptın yine yaparsın. Sen, 11 milyon kahramansın!

    “KADİM KENTİMİZİ GÖÇMEN DEPOSU YAPANLARA KARŞI HAREKETE GEÇ”

    Sen, bu ülkesin… Sınırın Tuzla’dan değil Ardahan’dan başlar senin. Bir ucun Edirne’ye değil, tüm dünyaya uzanır. Sen DE-Ğİ-ŞE-CEK dersen, değişir. Satın aldıkları ev karşılığında yabancılara vatandaşlık vererek Türkiye Cumhuriyeti Devletinin onurunu ayaklar altına alanlara, güzel ve kadim kentimizi göçmen deposu yapanlara karşı harekete geç.

    30 liraya aldığın soğanla gittiğin eve 10 bin lira kira istendiği için harekete geç. Sana bunu yaşatanların yanına bırakma. Kararını yarına bırakma. Sokaklarında kadınların tedirgin olmadan yürüyebilsin diye… ‘Sahipsiz kadınları sahiplendireceğiz’ diyen terör uzantılarını Meclis’e sokanlara inat karanlığı dağıtmak için harekete geç.

    Bir memleketin umudunun ardında sen varsın… Senin aklın, iraden ve vicdanın var. Güzel memleketimizin ve memleketteki tüm çocuklarımızın vereceğin her oya ihtiyacı var. Gücünü hisset, sandığa git ve değiştir İstanbul. Yaparsın İstanbul! Daha önce yaptın. Yine yaparsın!”

     

  • İMAMOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A ‘MONTAJ’ TEPKİSİ: “TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDE, BU KADAR UTANILACAK BİR ANI, HİÇBİR DEVLET İNSANI BU ÜLKEYE YAŞATMAMIŞTIR”

    İMAMOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A ‘MONTAJ’ TEPKİSİ: “TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDE, BU KADAR UTANILACAK BİR ANI, HİÇBİR DEVLET İNSANI BU ÜLKEYE YAŞATMAMIŞTIR”

    Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: ADEM KARABAYIR

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alan montajlı video hakkındaki “Ama montaj, ama şu, ama bu… Video çekimlerini yaptılar” açıklamasına tepki gösterdi. İmamoğlu, “Akşamki kumpası gördünüz değil mi? Seçim meydanlarında gösterdiği filme ne dedi? ‘Montaj olabilir, uydurma olabilir’ dedi. Kendi kendisini ele verdi. Yahu, Allah aşkına, bir Müslüman, bile bile yalan söyler mi? Bir Müslüman, bir kumpas hazırlar mı? Bir Müslüman, iftirada bulunur mu? Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, bu kadar utanılacak bir anı, hiçbir devlet insanı bu ülkeye yaşatmamıştır. Ben ne diyorum biliyor musunuz? Seni Allah’a havale ediyorum. ‘Allah ıslah etsin, Allah seni bildiği gibi yapsın’ diyorum. Umut ederim, ona oy veren insanlar bu itirafı görecekler ve bu itirafın gereğini yapacaklar” dedi. 

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Başakşehir Altınşehir Mahallesi Güvercintepe Meydanı’nda halkla buluştu. Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi’nin eşlik ettiği İmamoğlu, meydanı dolduran kalabalığa şunları söyledi:

    “BİR AVUÇ İNSANI MEMLEKETİMİZİN BÜTÜN KAYNAKLARINI TÜKETİR HALE GETİRDİLER: Hak, hukuk ve adaletin doğru işlediği yerde, hiç kimsenin canı yanmaz. Ama adalet eğer yanlış işliyorsa herkes hayatından dahi şüphe eder. Onun için hep diyoruz ki bu memleketin en güçlü temelini oluşturmak için yargının, adaletin, siyasetin silah gibi üstünde durduğu değil, adaletin en üstte durduğu, hani güzel bir söz vardır. ‘Devletin din adalettir’. Öyle değil mi? İşte biz öyle bir ülke var edeceğiz. Bu memleketin eşit yurttaşları olacağız. Bu memleketin her hakkının, her hukukunun bize ait olduğunu bileceğiz. Kimse arkada, geride kalmayacak. Kimse altta ezilmeyecek. Bu memleketin her evladı eşit bir sistemle yönetilecek ve biz kızlarımızı, oğullarımızı, devletimizin güvencesi altında göreceğiz. Bileceğiz ki bizim evlatlarımız, bizim çocuklarımız bu memlekette en düzgün eğitim alacaklar, en güzel işleri başarırlarsa layık oldukları göreve, makama, liyakatiyle gelecekler. İşte o emeğin karşılığının alındığı zinciri bunlar mahvettiler yok ettiler. Ahbap çavuş ilişkisi, eş, dost, akraba ilişkisine döndürdüler. Bir avuç insanın memleketimizin bütün kaynaklarını tüketir hale getirdiler. Ne yapacağız? Bu bir avuç insanı evine tıpış tıpış yollayacağız kardeşim, yollamak zorundayız.

    İŞ İNSANLARI, EKONOMİNİN ÜST SEVİYESİNDE BULUNANLAR BAŞINIZI KUMA GÖMEYİN: Ekonomimizi, perişan ettiler. Bizi, yoksulluğa mahkûm ettiler. Bakın ben buradan iş dünyasını, emek dünyasını, birikimi olan vatandaşlarımızı uyarıyorum. Bakınız, net olarak söylüyorum, net. Pazartesinden sonra bunların oluşturduğu düzenle inanın millet çok büyük ekonomik kriz yaşar. Bakın parayı, pulu yönetemiyorlar, dövizi tutamıyorlar. Bankada ayrı kur, Tahtakale’de, serbest piyasada ayrı kur. Memleketin parasını, pulunu yönetemedikleri gibi Merkez Bankası’nı kendi kasaları zannediyorlar. İnsanlar mevduatlarını bile çekemiyorlar, konut kredisi dahi kullandırtamıyorlar. Faiz yüzde 1,5 diyorlar, yüzde 4,5 ile bile faizli bir konut kredisini veremiyorlar. Çünkü ekonomiyi rezil ettiler, ekonomiyi sefil ettiler. Milletimizi fakir fukara eylediler. Onun için iş insanları, ekonominin üst seviyesinde bulunan bu memleketin değerli insanları sakın kafanızı kuma sokmayın. Sakın uzaktan seçim sonucu izlemeyin, sürecin önemini anlayın. Memleketin her bir ferdi kaybederken bir avuç insanın kazanması mümkün değil. O bakımdan herkes sorumluluğa… Herkes mutlaka ve mutlaka gereğini yapacak, oy kullanacak, oy kullandırtacak Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı seçecek işin özeti budur.

    TARİHİMİZDE BU KADAR UTANILACAK BİR ANI HİÇBİR DEVLET İNSANI BU ÜLKEYİ YAŞATMAMIŞTIR: Akşamki kumpası gördünüz değil mi? Seçim meydanlarında gösterdiği filme ne dedi? ‘Montaj olabilir, uydurma olabilir’. Kendi kendisini ele verdi. Yahu Allah aşkına bir Müslüman, bile bile yalan söyler mi? Bir Müslüman, bir kumpas hazırlar mı? Bir Müslüman, iftirada bulunur mu? Şimdi de itirafını yapıyor. Ben buradan milletime sesleniyorum. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar utanılacak bir an hiçbir devlet insanı bu ülkeyi yaşatmamıştır, utanılacak bir an. Benim Genel Başkanımın, Cumhurbaşkanı adayımın seçim videosunun sağına soluna birtakım grupların görüntülerini ekleyerek bunları seçim meydanlarında gösterdi. Evet diyor ‘Montaj da olabilir. Şöyle de olabilir, bant da olabilir, uydurma da olabilir’. Bunu gözümüzün içine baka baka söyledi. Ben utandım, açık söyleyeyim, ben utandım. Umut ederim, ona oy veren insanlar bu itirafı görecekler ve bu itirafın gereğini yapacaklar. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, bunun bu sözlerin de mumu pazar gününe kadar.

    BİR CUMHURBAŞKANI OY UĞRUNA BUNLARI YAPAR MI?: Bunların tek derdi var. Bunların tek derdi ne biliyor musunuz? Hiç kimsenin birbirinden farkı yok. Bakın şurada, bütün hemşerilerim var, güzel çocuklarımız var, güzel hanımefendiler var, beyefendiler var. Kardeşim giyimine, kuşamına bak, efendim farklı giyen var, başını örten var, örtmeyen var. Ya burada benim annelerim, bacılarım, teyzelerim var, gençler, delikanlılar var her görüş var. Bu ne demek biliyor musunuz? Bunun adı millet olmak millet. Bir ülkeyi yöneten bir akıl kendine oy vermeyene terörist der mi? Böyle bir şey diyebilir mi? Biz terörle mücadelede bir aradayız. Bu ülkenin tek bir insanının burnu kanamasın istiyoruz. Barış ve huzur içerisinde olalım istiyoruz. Bunun mücadelesini hep birlikte vereceğiz. Ama benim 86 milyon insanım vatanseverdir. Benim bir tek vatandaşıma bile terörist diyen akıl, vatanını anlayamamış, sevememiş bir insan demektir. Bu dilden, bu memleket fayda görmez inanın aklım almıyor. Bunların yaptıklarını benim aklım almıyor. Bir cumhurbaşkanı oy uğruna bir oy için bunları yapar mı? Bir cumhurbaşkanı bir oy uğruna milletini birbirine düşürür, milletinin gözü önünde uydurma, montaj olduğunu söylediği bir filmi milletine seçim meydanlarında gösterir mi? Ben ne diyorum biliyor musunuz? Seni Allah’a havale ediyorum, Allah ıslah etsin, Allah seni bildiği gibi yapsın diyorum. Bir Müslüman evladına bu yakışır mı? Allah bu düşünceden bu milleti korusun. Bu akıldan bu milleti korusun.

    BUNLARIN SALTANATI BİTTİ BUNLARI BU ÜLKEYE VERECEK HİÇBİR ŞEYİ KALMADI: Sevgili hemşerilerim. Benim derdim ne biliyor musunuz? Bu cennet vatanın en doğusundan en batısına, en güneyinden en kuzeyine, milletimin her ferdi birbirini sevsin. Milletimin her ferdi birbirine iyi gözle baksın, kimse dışarıda kalmasın. Şurada bulunan herkesin vatan sevgisiyle ilgili hiçbirimiz tereddüt duyabilir miyiz? Böyle bir şey olabilir mi? Biz neyi konuşalım biliyor musunuz? Ekonomiyi konuşalım. Dün bir teyze gözyaşlarıyla ‘Yavrum, canım çekti ne yapayım. Bak ne aldım’ dedi. Bir torbanın içinde 5 tane erik 5 lira. Bir avuç, ondan sonra ‘Tutamıyorum kendimi’ dedi, ağladı 80 küsur yaşında teyzemiz. O teyzeyi pazarda ağlatıyorsan demek ki sen bu ülkenin hiçbir şeyini yönetemedin. O bakımdan, bizim tek yolumuz var, bizim tek hedefimiz var o da ne? Bu memleketin gerçek sorunlarına çözüm bulmak. İkincisi, benim gençlerim, hak ettiği eğitimi alabiliyor mu? Benim gençlerim üniversitelerini özgürce okuyabiliyor mu? Benim çocuklarım bu ülkede kreşe, gerektiği yaşta gidebiliyor mu? İşte bizim derdimiz bu. Benim sevgili annem sağlığından, çocuğunun işinden eğer bir babamız mutsuzsa, evlendiremiyorsa, evlilikler ekonomik sorunlardan dolayı yüzde 30 azalmış, boşanmalar yüzde 100 oranında artmışsa bunların devri bitti. Bunların saltanatı bitti. Bunların bu ülkeye verecek hiçbir şeyi kalmadı. Bunların geçmişte yanında görev yapmış bakanları bile bunlarla artık çalışmak istemiyor. Bunları reddediyor, Kime güveneceğiz? Millet İttifakı’na güveneceğiz. Millet İttifakı’nın güçlü kadrolarına güveneceğiz. Millet İttifakı’nın lideri olan Kemal Kılıçdaroğlu’na güveneceğiz.

    BU MİLLET SEÇTİĞİ BİR İNSANI SANA YEDİRMEZ: Biz Başakşehir’de çok güzel işler yaptık. Özel gereksinimli çocuklarımız için, bireyler için çok güzel bir merkez açtık. Bakın Ataköy- İkitelli metromuzun bir bölümünü açtık, kalanını inşallah bu sene içinde tamamını açıyoruz. Yine Halkalıdan başlattığımız Mahmutbey’den başlattığımız Esenyurt metrosu Başakşehir’e en ciddi katkıyı sunacak hattımız olacak. Bu ilçede özellikle bu mahallede de yoğun bir biçimde İSKİ altyapısıyla ilgili yatırımlar yaptık. Başakşehir’in Bahçeşehir bölümünde demir yollarının üstündeki o geçit sorununu biz çözdük. Yeşil alandan, kreşlere ve bu şehirde kütüphanelere özellikle Başakşehir’de çok güzel adımları hep birlikte attık atmaya devam edeceğiz. Bunlar kalkmış seçime, 22 senedir bu ülkeyi yöneten bunlar kalkmış seçime bir hafta-10 gün kala -cek -cak diyor. Bunların hiçbir şey yapacağı yok. Onun için köşeye sıkıştılar, onun için dönüyorlar Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırıyorlar, kumpas kuruyorlar, yalan konuşuyorlar. Dönüyorlar Ekrem İmamoğlu’na saldırıyorlar. Neymiş efendim? Ekrem İmamoğlu’nun seçimden sonra kabarmış defterlerine bakacaklarmış. Bu millet, kendi seçtiği bir insanı sana yedirmez. Onun için sevgili hemşerilerim, sevgili dostlarım, benim güzel insanlarım, bu seçim hayati bir seçim, bu seçim gençlerin seçimi, bu seçim çocuklarınızın, evlatlarınızın seçimi. Çocukların yüreği başka ve bu seçimde anneler, babalar kullanacakları oyu çocuklarınızla konuşun. Sevgili gençler mutlaka ve mutlaka oylarınızı kullanın ve dostlarınızla konuşun, oy kullandırtın. Bu seçimde sadece birini yollayıp bir başkasına makam seçmiyoruz. Bu seçimde bizi sefil eden, bizi rezil eden, itibarımızı düşüren bir sistemi, bir rejimi çöpe atıyoruz. Demokrat, adil, güçlü bir sistemi bu ülkeye hep birlikte kazandırıyoruz.

    BU PAZAR ÖNEMLİ, BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ: Biraz sözleşelim, çok işimiz var. Herkesi ikna etmek için çok çalışacağız. Bu söylediğim prensiplerde kalan 4 gün için gece gündüz çalışmaya, güler yüzle, iyi kalplerinizde, güzel duygularınızla hem bunların kumpasını, yalanını, videolarını gösterin, kendi diliyle anlatıyor. Anlatırken bir yandan da Millet İttifakı’nın gücünden bahsedin. Genel başkanımızdan bahsedip bizden bahsedip, liderlerden bahsedin ve milletin bütün evlatlarıyla bu süreci yöneteceğimizden bahsedin. Bu şekilde her saatinizi her dakikanızı milletimiz için bu süreci ayıracağınıza söz veriyor musunuz? Sandık günü tabii ki oy kullanacağız. Her bir arkadaşınızı oy kullanmaya ikna edeceksiniz. Ama yetmez, oy kullanmanın yanı sıra sizler o gün sandıkta görev alarak tek bir oya bile sıkıntı gelmemesi için tamamını o günün ama sandık görevlisi ama müşahit olarak okullarda geçirmeye hazır mıyız? Sonra ne yapın biliyor musunuz? O canım bayraklarınızla o günü demokrasi bayramına dönüştürün, milletimiz kazansın. Milletin evlatları kazansın, milletin gençleri, milletimizin çocukları, hanımefendileri, beyefendileri kazansın. Allah hepinizi korusun bu pazar önemli, birlikte başaracağız. Birleşe birleşe kazanacağız ve asla vazgeçmeyeceğiz. Her şey çok güzel olacak.”

     

  • ENGİN ALTAY: “BİZİ YEDİ DÜVEL BÖLEMEDİ, EMPERYALİZM BÖLEMEDİ, BUNUN BU KİRLİ POLİTİKALARI MİLLETİ BİRBİRİNE DÜŞÜRECEK POLİTİKALARDIR”

    ENGİN ALTAY: “BİZİ YEDİ DÜVEL BÖLEMEDİ, EMPERYALİZM BÖLEMEDİ, BUNUN BU KİRLİ POLİTİKALARI MİLLETİ BİRBİRİNE DÜŞÜRECEK POLİTİKALARDIR”

    TUNAKAN YILDIRIM

    CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Kastamonu Araç’ta; “Rakibini montaj videolarla alaşağı edeceğini zanneden bir cumhurbaşkanıyla da karşı karşıyayız. Bu olmaz, bu hâl iyi bir hal değil. Türkiye için, devlet için iyi bir hal değil ve insanları kutuplaştıran bir hal. Bizi yedi düvel bölemedi, emperyalizm bizi bölemedi bunun bu kirli politikaları Türkiye’de milleti birbirine düşürecek politikalardır” dedi.

    CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Karabük’teki programlarının ardından Kastamonu’nun Araç ilçesini ziyaret etti. Altay, Araç Belediye Kültür Merkezi’nde vatandaşlara şöyle seslendi:

    “YAZIKLAR OLSUN! RAKİBİNİ MONTAJ VİDEOLARLA ALAŞAĞI EDECEĞİNİ ZANNEDEN BİR CUMHURBAŞKANIYLA DA KARŞI KARŞIYAYIZ”

    “O koltukta bir gün daha fazla oturmak için her şey mübah, Tayyip Bey meseleye böyle bakıyor. Dün izlediniz değil mi? Genel başkanımız ilgili bir montaj yapmışlardı Kandil’dekilere böyle hareket yaparken, dün resmen itiraf etti; ‘Bilmem montajdır şudur budur’ dedi ama ‘Böyle bir görüntü var’ dedi. Yazıklar olsun! Rakibini montaj videolarla alaşağı edeceğini zanneden bir cumhurbaşkanıyla da karşı karşıyayız. Bu olmaz, bu hâl iyi hal değil. Türkiye için, devlet için iyi bir hal değil ve insanları kutuplaştıran bir hal. Bizi yedi düvel bölemedi, emperyalizm bizi bölemedi bunun bu kirli politikaları Türkiye’de milleti birbirine düşürecek politikalardır.

    “TERÖR BİTECEK SURİYELİLER GİDECEK”

    Türkiye’de terör örgütüyle bir ilişki arıyorsak başka partiler de var yok değil ama AK Parti’ye de bir bakacağız. Başka partilerin belki bir örgütle ilişkisi var bunun alayı ile ilişkisi var. Terör karşılığında net bir çizgin olur o benim dediğim çizgidir; devletin güvenlik kuvvetleri dışında kimse eline silah alıp kimseye doğrultamaz. Onun için biz diyoruz ki terör bitecek Suriyeliler gidecek.

    “BİZ ŞİMDİ GERÇEK ÜLKÜCÜLERLE BERABER YOL YÜRÜYORUZ. BİZİM İÇİN ASIL OLAN TÜRK BAYRAĞIDIR, TÜRK VATANIDIR”

    Türkiye’de ülkücülerle devrimciler çok kavga etti, ettik. Geçmişte ben de gençken çocukken ettik ama şimdi biz gerçek ülkücülerle beraber yol yürüyoruz. Niye biliyor musunuz? Bizim için asıl olan Türk bayrağıdır, Türk vatanıdır.

    “SURİYELİLER İSTANBUL’U İSTİLA ETTİ EĞER ERDOĞAN DEVAM EDERSE KASTAMONU’YU DA İSTİLA EDECEKLER”

    İstanbul’da bilirsiniz, gidenler vardır, Esenyurt’ta, Bağcılar’a… Ben o bölgenin milletvekiliyim. Orada durum şu; mahalle aralarında, cadde, mahalle fark etmez sokakta, akşam oldu, hava karardı, evde teyzemiz var mutfağa girdi dolabı açtı makarna yapacak makarna yok. Evde o erkek çocuk da yok, o akşam makarna pişirilmiyor biliyor musunuz? Neden? Kızını bakkala yollayamıyor. Suriyeliler, İstanbul’u istila etti. Eğer Erdoğan devam ederse Kastamonu’yu da istila edecekler de ondan.”

     

     

  • CHP NAZİLLİ İLÇE BAŞKANI ALPTEKİN: “NAZİLLİ GİBİ BİR YERDE NE YAZIK Kİ 83 YAŞINDAKİ BİR TEYZE ÇÖPTEN YİYECEK TOPLUYOR… BU ÜLKENİN BU HALE GELMESİNDE KİMİN EMEĞİ VARSA YAZIKLAR OLSUN”

    CHP NAZİLLİ İLÇE BAŞKANI ALPTEKİN: “NAZİLLİ GİBİ BİR YERDE NE YAZIK Kİ 83 YAŞINDAKİ BİR TEYZE ÇÖPTEN YİYECEK TOPLUYOR… BU ÜLKENİN BU HALE GELMESİNDE KİMİN EMEĞİ VARSA YAZIKLAR OLSUN”

     

    Aydın’ın Nazilli ilçesinde kurulan salı pazarında seçim çalışması yürüttükleri sırada yaşlı bir kadının çöpte yiyecek aradığını gören CHP Nazilli İlçe Başkanı Serdar Alptekin ve İYİ Parti Nazilli İlçe Başkanı Durmuş Kural, kadının derdini dinledi. Alptekin, “Nazilli gibi bir yerde ne yazık ki 83 yaşındaki bir teyze çöpten yiyecek topluyor… Yazıklar olsun. Bu ülkenin bu hale gelmesinde kimin emeği varsa yazıklar olsun” diye tepki gösterdi.

    Nazilli ilçesinde kurulan salı pazarında seçim çalışması yürüttükleri sırada F. T. isimli yaşlı kadının sabah saatlerinde çöpte yiyecek aradığını gören CHP Nazilli İlçe Başkanı Serdar Alptekin ve İYİ Parti Nazilli İlçe Başkanı Durmuş Kural, kadının derdini dinledi.

    Herhangi bir geliri olmadığı için çöplükleri karıştırdığını ifade eden yaşlı kadın, Alptekin ve Kural’a sadece Aydın Büyükşehir Belediyesi’nden gıda ve kömür yardımı aldığını söyledi.

    “GERÇEKTEN YÜREĞİMİZ SIZLADI”

    Alptekin, şunları söyledi:

    “Gerçekten yüreğimiz sızladı. Nazilli gibi bir yerde ne yazık ki 83 yaşındaki bir teyze çöpten yiyecek topluyor ve yanına gittiğimizde, sorduğumuzda ‘Ne yapayım oğlum, param yok. Bana kimse yardımda bulunmuyor’ diyor. Ne kadar acı bir şey. Bir de diyorlar ki; herkes mutlu, refah, huzur içinde karnını doyuruyor. Ekmek alacak parası yok işte. Çöpten topluyor, böyle bir şey yok. Yazıklar olsun. Bu ülkenin bu hale gelmesinde kimin emeği varsa yazıklar olsun. Ben başka bir şey söylemeyeceğim.”

    “YAZIKLAR OLSUN”

    Kural ise, şöyle konuştu:

    “Arkadaşlar 83 yaşındaki bir insan Türkiye‘nin en ucuz memleketi Nazilli’de eğer böyle çöpten patates topluyorsa yazıklar olsun. Az önce buradan (AK Partililer) geçtiler. Hiçbir esnafa dokunamadan geçtiler. Niye, çünkü dokunacak yüzleri yok. Hiçbir alışveriş yapan insana merhaba diyemediler. Çünkü merhaba diyecek yüzleri yok.”

     

  • CHP’NİN İZMİR’DE AKP BİNASINA SİYAH ÇELENK BIRAKMASINA POLİS İZİN VERMEDİ, ÇELENK BİNANIN BAHÇE DUVARINA BIRAKILDI. ASLANOĞLU: “TÜRKİYE’Yİ SİZİN RUTUBETLİ KARANLIĞINIZA BIRAKMAYACAĞIZ”

    CHP’NİN İZMİR’DE AKP BİNASINA SİYAH ÇELENK BIRAKMASINA POLİS İZİN VERMEDİ, ÇELENK BİNANIN BAHÇE DUVARINA BIRAKILDI. ASLANOĞLU: “TÜRKİYE’Yİ SİZİN RUTUBETLİ KARANLIĞINIZA BIRAKMAYACAĞIZ”

    KERİM UĞUR

    CHP İzmir İl Başkanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TRT 1’deki programda “ama montaj, ama şu, ama bu” dediği ve Millet İttifakı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alan montaj videoya tepki için İzmir İl Başkanlığı önüne siyah çelenk bırakmak istedi. Binanın önünü kapatan çevik kuvvet polisinin izin vermemesi üzerine siyah çelenk, binanın bahçesinin duvarına bırakıldı. CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, “Kötülüğü kendine yol yapanlar, kötülükte şeytanı bile çırak çıkaranlarla asla helalleşmeyeceğiz. Hesaplaşacağız. Tüm yalanlarınızın, kötülüklerin hesabını önce bu dünyada, sonra öbür dünyada vereceksiniz. Türkiye’yi sizin rutubetli karanlığınıza bırakmayacağız. Bu ülkenin evlatları 28 Mayıs’ta yarattığınız cehennemin kapılarını sonuna kadar kapatacak ve o kapıları iyilikle mühürleyecek” dedi.

    CHP İzmir İl Başkanlığı, AKP Genel Başkanı ve Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın TRT yayınında “Kılıçdaroğlu’nun, Kandil’dekilerle video çekimleri var. Bunları yayınladılar. Haydi, haydi türü. Kandil’dekilerle bu şekilde ama montaj, ama şu, ama bu” dediği montaj videoya tepki için AKP İzmir İl Başkanlığı önüne üzerinde “Montajcı sahtekarlarla helalleşmeyeceğiz” yazılı bir siyah çelenk bırakmak istedi.

    CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın, CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat’ın yanı sıra il yönetim kurulu üyeleri ve partililer, AKP İzmir İl Başkanlığı önüne geldi. Ancak AKP binası önünde yoğun güvenlik önlemleri alan çevik kuvvet ekipleri, CHP’lilerin bina önüne girmesine izin vermedi. CHP heyeti, çelenk bırakmanın demokratik bir hak olduğunu vurgulayarak çevik kuvvet amirinden geçişlerine izin vermesini istedi. Ancak CHP’lilerin tüm açıklamalarına karşın çevik kuvvet geri adım atmadı.

    “KÖTÜLÜĞÜ, ŞEYTANI BİLE UTANDIRACAK KADAR İLERİ BİR SEVİYEYE TAŞIDINIZ”

    Bunun üzerine CHP heyeti, siyah çelengi binanın bahçesinin duvarına bırakarak burada açıklama yaptı. CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, şunları söyledi:

    “AKP’ye açık çağrımızdır. Seçim yarışında adil olmayacağınızı biliyorduk. Tüm televizyon kanallarını, TRT’yi arkanıza alacağınızı, sesimizi duyurmamıza devletin tüm imkanlarını kullanarak engel olacağınızı biliyorduk. Miting alanlarımızla ilgili sorun çıkaracağınızı, yasaklarla halka ulaşmamıza engel olacağınızı biliyorduk. Fakat siz bu organize kötülüğü, şeytanı bile utandıracak kadar ileri bir seviyeye taşıdınız. Allah korkusunu, vicdanı, ahlakı, iyi olan her türlü duyguyu bir kenara koydunuz ve içinizdeki kötülüğü sadece bizim değil, Türk milletinin üstüne boca ettiniz. Montaj kasetlerle olmayanı varmış gibi gösterdiniz, sahtekarlık yaptınız. Sahteliği her yerinden akan görüntüleri miting alanlarında göstermekle kalmadınız, “mitingi canlı yayınlıyor” görüntüsü altında tüm yandaş kanallarınızdan milyonlara izlettirdiniz. Güç, para ve iktidar için tüm değerlerinizi bir kenara bırakalı, hakikatin ötesine geçeli çok olmuştu. Siz hakikatin ötesini bile aştınız, o dipsiz kuyunun karanlık, rutubetli köşelerinden çamur siyasetini kendinize yol bellediniz.

    “KÖTÜLÜKTE ŞEYTANI BİLE ÇIRAK ÇIKARANLARLA ASLA HELALLEŞMEYECEĞİZ, HESAPLAŞACAĞIZ”

    Buradan açık çağrımızdır. Kötülüğü kendine yol yapanlar, kötülükte şeytanı bile çırak çıkaranlarla asla helalleşmeyeceğiz. Hesaplaşacağız. Tüm yalanlarınızın, kötülüklerin hesabını önce bu dünyada, sonra öbür dünyada vereceksiniz. Türkiye’yi sizin rutubetli karanlığınıza bırakmayacağız. Bu ülkenin evlatları 28 Mayıs’ta yarattığınız cehennemin kapılarını sonuna kadar kapatacak ve o kapıları iyilikle mühürleyecek. Çünkü bu vatan, toprağına göz dikenlere, kendisine cehennemi layık görenlere karşı iyilikte birleşerek, umudu kuru sofrasına katık ederek kuruldu. Unutmayın: Biz bu kötülüğü affetmeyeceğiz. Millet affetmeyecek. Tarih affetmeyecek.”